Filmler
| |
Black
Widow
Sakin havasıyla işlenmiş bir hikayesi
var...boş zamanınz da seyredebilirsiniz. Paranın dostundan çok düşmanı var.
Zenginlere acımak lazım. Ancak gerçek hayatta bu hikayenin benzerleri çok
oluyor mu merak ettim doğrusu
Live
Free or Die Hard -
İkinci kez seyretseniz yine heyecanla
bakacak kadar güzel...Sistemin çökmesi, bu kadar açıklar olabilir mi, soruları
biraz kafa kurcalıyor.bence biraz olması imkansız, ama olursa ne olur, onu
görmüş olduk...
seyredin ...pişman olmazsınız.
1408 -
Psikolojik gerilim ve onun analiz
safhası..."Rüyandaki oda senin alt benliğin ve bir sürü anıyı yüzeye
çıkarttı." Meraklısına tavsiye ederim. Ders konusu olacak bir film.
Psikoloji öğretmenleri bunu sınıfça seyredebilir ve ders yapabilirler.
Merakımı hoş görün Mike Enslin'in Kutsal
kitabı açtığı sayfa 2. Samuel Kitabı Kral Davut'un Uriya ile karısı arasındaki
olan bölümü zumlaması...film içerisinde Tanrı inancını sorgulayan kısımlarda
olunca, yorumlar artabilir, inanç üzerine de bir gönderme olduğu kesinde bu
bölüm neden seçilmiş olabilir?
Equilibrium -
Film yorumlarını seyrettikten sonra okudum
Sizde benim gibi yapın seyredin. Pişman olmayacaksınız. Prozak toplumu, burada
prozium geçiyor. Distopya örneği aksiyon... güzel.
1922 -
Sırf fareler için bakın...güzel dersler
var. Unutamayacağınız sahneler olacak. Tavsiye ederim.
The
Number 23 -
Matematik sistemin hayatımızdaki gizemini
işleyen güzel bir film. Yahudilerin kabbalası, müslümanlar arasındaki ebced
hesapları hakkında bilgisi olanlar için olağan bir konu. Bu filmden sonra
tesadüf diye gördüğünüz sayıların aslında sistemli olarak hayatınızda faal
olduğunu göreceksiniz. Film sayı sisteminde boğulan bir hasta kişiliği işlemiş.
Evet bu türlü numeroloji etkisi fazla olursa hayatı yaşanmaz kılabilir. Film
ikinci bir kez daha izlenilecek kadar dikkat edilecek düzeyde...
Hayatımız matematik, ve sayılar içinde bu
bir gerçek. Yapıt bu konuya dikkatimizi çekiyor...Meraklısı için gizemi yeter.
Seyredin pişman olmazsınız.
The
Awakening -
Çocukluğumuz bütün hayatımıza damga
vuruyor. Ne olurdu güzel bir başlangıçlarla başlasaydık bu hayata. Film hayal
dünyamıza el atıyor. Psikoloji meraklıları için güzel film. Tavsiye olunur.
Seeking
a Friend for the End of the World -
Hayatı hep bir gün kaybedecek gibi
yaşamak... ve yapmamız gerekenleri yapmak için acele etmek. Kaybedeceğimiz bir
hayatı zirvesinde bırakmak istiyorsanız bu filmi kaçırmayın.Sizde bir kalıntısı
olacağı kesin...Sizinde illaki bir sevdiğiniz olsun ama o da sizi çok sevmek
şartıyla...bu hayat gerçekten kısa da olsa çok güzel olacak size. Harika bir
konu ve filmi seyredin hak vereceksiniz, bana.
3
Idiots -
Bir daha özgür olmadığımızı anımsadığım
bir film. Hürriyeti kazananlara aferin demeli. Böyle olmalı gerçekten, bu
akıllı bir gencin tavsiyelerini izleyin, izlettirin
Mary
Magdalene -
Magdalalı Meryem üzerine daha çok film
çevrilmeli. Üzerindeki sansür kalktığına göre, Havarilerin havarisi Meryem
için...Filmi sinema eleştirmeni olarak bakmak gerekli değil. Yaşamış bir cesur
kadının anısını tekrar yad etmek için seyretmeli.
“Hristiyan İncillerine göre Magdalalı
Meryem, İsa'nın ölümünde de cenazesinde de vardı ve İsa'nın dirilişinin ilk
şahidi olarak tanımlanmaktadır.
591 yılında Papa I. Gregorius Magdalalı
Meryem'e fahişe dedi ve bu yanılgı günümüze kadar geldi.
2016 yılında Magdalalı Meryem, Vatikan
tarafından resmi olarak Havarilerin Havarisi - onlara eşit - ve dirilmiş
İsa'nın ilk elçisi olarak tanımlandı.”
Oculus -
Eşyanın gizeminde gizli olan gücün
işlendiği, bilindik temalı ama, kendini seyrettiriyor. Sonunda neden hep
mağlubiyyet olur, bu filmlerde, o biraz garip geliyor. Sıkmadan boş zamanda
seyredeceğiniz bir film, ikinci tercih olarak
Ofrenda
a la tormenta -
Gizli ilişkiler ve arka plandaki tarikat
bağlantıları...bilindik tarz. Bu filmin dördüncüsü çekileceği kesin. Bazı
sorulara cevap verilemeden bitti. Seriyi seyredenler için bakın derim. İlk
bölümleri seyretmeyenler filme adapte olmakta zorlanacak. Seyretmeseniz ne
olur...Sorun olmaz bu bölüm zayıf kalmış bence...
The
Coldest Game -
Tipik casus filmlerinden ama, arka planda
neler olur, görünüş aldatıcıdır. Ülke siyasetleri konusunda başarının nelere
dayandığını tekrar hatırlama babından bakmak uygun. Filimde dikkatimi çeken bir
sahne oldu. Hipnoz için sürekli hayal derler, öyle değil diye bu gerçeği bir
daha vurgulamışlar.
Sonra Amerikan eleştirisi olan bir kısmi
konuşma yüzde yüzlük onun için bakmak gerek...
Sando-me
no satsujin -
Film adalet sistemi ve cezalar üzerine
sorgulama yapmış. Hukuk talebesi olanlara tavsiyem, hakim olan kişiler için
özel tavsiyem. Gerçek ne olmalı. Yavaş aksa da olaylar sıkılmadan izleyeceğiniz
tarzda...
“Bu
dünyada doğmamış olması gereken insanlar var.İnsanların hayatlarına onların
istekleri göz ardı edilerek karar mı veriliyor. Bazı insanlar hiç
istemeyecekleri şartlar içinde doğuyor. Ve bazı insanların hayatları ellerinden
haksız yere alınıyor.Ne istediklerine bakılmaksızın...insanların hayatlarına
onlar için karar veriliyor...Adaletsizce.Kimse gerçekleri konuşmuyor. Kimin
yargılanacağına kim karar veriyor?”
Legenda
o Kolovrate -
Ruslarda neden ayı semboldür, bu filmde
gördüm. Film masalımsı tarzda, güzel savaş sahneleri var. 300 Spartalıyı da
hatırlatıyor. Fakat Moğolları biraz basit göstermişler. Öyle değiller maalesef.
Düzenli ve kurumsallaşmış bir ordu olduğunu biliyoruz. Film kahraman olmak için
cesaretin gerektiğini, gücün daha sonra geldiğini anlatıyor.
Tavsiye konusunda görüşüm Rus sineması
ayrıcalığı için bakmak uygun.
Killing
Them Softly -
Filmin sinematik bir iki sahne var, diğer
yönleri diyalog. Sırf Amerika yı eleştiri yapmak için çekilmiş.
Politik temalı film için uygun
“Başta
Amerikan rüyası sürmekte.
Bu ülkeyi farklı kılan bir rüyadır bu.
Bu öyle bir rüyadır ki her birimiz
hayatımızı istediğimiz gibi şekillendirmekte özgürüz.
Finalde
Dostum, Jefferson bir Amerikan azizidir.
Çünkü şu sözleri kaleme aldı: "Tüm
insanlar eşit yaratılmıştır.”
Kendi çocuklarının kölelik içinde
yaşamasına müsaade ederek bu sözlere inanmadığını açıkça göstermiş oldu.
İngilizlere vergi ödemekten bıkan zengin
bir şarap züppesiydi.
Evet, birkaç güzel cümle yazdı ve halkı
galeyana getirdi.
Onlar da bu cümlelerin peşinden gittiler
ve sonunda geberdiler.
O ise bu sırada sırtını yaslamış şarabını
içiyor ve kölesini s.kiyordu.
Bu herif bana bir toplumda yaşadığımızı
söylüyor.
Beni güldürme.
Ben Amerika'da yaşıyorum ve Amerika'da
kendi başınasın.
Amerika bir ülke değildir.
Sadece bir iştir.”
Eternal
Sunshine of the Spotless Mind -
Film çok abartılıyor. Neyin unutulması
isteniyor da silme işine girdiler çok anlamış değilim. Sevenlerde bencillik
olmaz fedakarlık olmalı...çok örnek olacak bir aşk görmedim. Kafası karışıklar
için boşalma filmi...bana benzeyen aynı kafalar varmış demek için...değmezdi
seyretmeye...seyrettik var diyenler hatırına.
Gwai
wik -
Bu film için bir söz varsa mükemmel bir
yorum. 10 olmasada 9 puan veririm. Bunu kadınlar seyretmeli. Etkilenecekleri
kesin. Erkeklerde tabiki...
Kürtaj olmak isteyen bu
filmi seyrederse, vazgeçer bebeğini aldırmaktan. Kürtaj yaptırmış birisi ise
depresyona girer.
Wrong
Turn -
Zamanınız bolsa, bakabilirsiniz. Tercih
için ise başka bir film varken bakmayın...Size vereceği bir şey fazla yok,
korktuğunuz iki üç sahne dışında...
Spy -
J. Bond filmlerini mizahi yönden güzel işlemişler.
Meşhur otel sahnesi için bakılmaya değer. Kafa dağıtmaya birebir...
Underverden -
Film eksikleri ile beraber dikkatimi çeken
en önemli tarafı, Amerikan filmlerinde uyuşturucu işini zenciler yapar, burada
ise müslümanlara yıkılmış. Doktor Zaid kardeşinin intikamı için çok şeylerini
kaybediyor. Film mesaj yüklü. Seyretmesi sabır istiyor. Artistik sahne fazla
yok normal hayatın kamera görüntüleri var sanki.. Bakarsak ne olur derseniz
bakın derim. Değişiklik olur. Sizinde dikkatinizi çeken bir şey illaki
vardır...Çünkü alışılmış filmlerden ayrı. Sonra adam yakma sahnesi neden
yerleştirilmiş bunu çok anlamakta zorlandım. Dediğim gibi müslüman kesime
aklınızı başınıza alın, kafanıza göre intikam falan düşünmeyin sonu bu mu olur
demişler....Sonuçta film...
Devil's
Bride -
Film Hristiyan dünyasının eleştirisi. Cadı
avı içerisinde ezilen kadın dünyasını içiniz burkula burkula izleyeceksiniz.
İnsanlığın geçirdiği evrelerde ezilenlerin kadınlar olması ve din adına bazı
kesimlerin nasıl istismarcı olduklarını bir daha müşahede ettim. Türünü
sevenler kaçırmasın.
Secuestro -
Final beklemediğim şekilde bitti. Biraz
kurguda kopukluk olunca finali çok tahmin edemedim.
Tavsiye ederim...
Ancak anlamadığım filmde
çocuğun babasının bu kadar vicdansızlık örneği olabilmesi, bir de aile kurumuna
gizli bir eleştiri yapmışlar. Bu his bende oluştu. Parçalanmış düzeyde olanlar
için sanki bir haklılık verilmiş... seyredin siz ne dersiniz bilemem.
Crimson
Peak -
Kardeşler arasındaki sevginin anormal
olanına örnek bir film. Bıkmadan seyredeceğiniz bu çalışmayı tavsiye ederim
Displacement -
Synchronicity (2015) filminin konusuyla eş
bir yapıt. Quantum teorisi zaman kayması olumsuzlama, zaman sıçraması vb. ders
gibi. Film TV filmi gibi, ama meraklısına çok şeyleri anımsatır... Bahsettiğim
filmle konuları çok yakın...
The
Fault in Our Stars -
Ben sadece seyredin diyorum eğer aşkın ucu
değmişse size...başka şeyler yazmaya gerek yok. Ölümün eşiğinde olanların aşkı
başka oluyormuş. Güzel film.
Synchronicity -
Film paralel evren ve zaman konusu
meraklıları için tavsiye ederim. İçinde güzel not alacağınız replikler var.
Seyredin. Puana takılmayın kafanızda bir bilgi dağarcığına ilave olur.
Maigret
Sets a Trap -
Film cinayet psikolojisini işlemesi
açısından güzel. İşleyiş durağan olsa da, dedektiflere tavsiye ederim. Olay
çözümlemede fikir sahibi olurlar.
Blood
on Her Name -
Film sakin ve gerilim içinde devam ederken
finale sıkılmadan ulaşıyorsunuz. Beklemediğiniz bir final de sizi karşılayacak.
Güzel film içerik olarak hemen çözemediğiniz bir konusu var. Beğendim. Ah bu
çocukluk ve çocuklar birde anneler. Hayat bu maalesef.
Camera
Obscura -
Bu film sinema eleştirmeni gözüyle
bakarsak vasatın bile altında. Ancak konusu eğer senaristler film banyosu
hikayesini katmadan görülen bir rüya üzerine başlatsalardı ve yanınızda birde
psikiyatrist ile seyretseydiniz, size söyleyeceği çok şey olurdu. Günümüzde
hayal ile gerçeğini karıştıran insanların çektiği birebir sıkıntı. Birde
kendini iyi olarak gören birisi ise yaşadığı travmalar o kadar benzeşiyor ki,
evet bu dersiniz. Hayalinde iç dünyasına eklenen düşünceler, rüyalar yahut bazı
rastlantısal işaretler ile kendini olayın içinde bulan insan tipi. Film konusu
bir psikiyatristten alınmış olduğu belli. Hasta bir zihnin kendi başına çözmeye
kalktığı sorun olarak kabul ettiği bir olay. Savaş muhabiri olması hasta zihnin
işareti olarak gösteriliyor. Ne varki bu tür vakalar günümüzde o kadar arttı
ki, bu filme bakın, derim.
Akıllı usludiye göreceğiniz birçok insanın
içinde yaşadığı bu nevi hadiseler had boyutta. Benim bu filmden çıkardığım bir
husus hayali gerçeğe çıkarmayın hayalde kalsın. Konu olarak 10 numara film. Ne
yapalım hasta zihni akıl planında çekmeye kalktıkları için becerememişler.
Olsun ben beğendim.
Baby
Driver -
Güzel bir film...kötülüğün içinde hala bir
güzel taraflarını barındırabilmek. Sürücü gerçekten şofördü. Beğeneceksiniz
Trial
by Fire -
Ya bu film mahkumiyet yaşamış bir insana
daha çok şeyler verir. Seyredin hayat gerçekte doğrulara hakkını pek
vermiyor... Film yönüyle bazı eksik yönleri var...konusu hakkında 10
numara...gerçekler acıdır.
Hayat bu kardeşim..deyip donup kaldım.
Şiddetle tavsiyemdir bakın.
Redbad -
Bu Filmi seyredin ve seyrettirin.
Hristiyan dünyasının gerçek yayılma politikası hakkında bu denli cesur
görüntüler olan nadir filmlerden. Paganlara yaptıkları zulmü bir kere daha açık
açık görünce belki düşünce dünyanızda vay be diyeceksiniz. Puanın düşüklüğüne
aldanmayın... Filmde noksan çok şey yok. Kocaman Hristiyan kitlesini karşıya
alıp gerçeği söyleyen babayiğit film. Olacak o kadar
The
Highwaymen -
Film olgun insanlar gibi yavaş işledi ama
sıkılmadan seyrettik. İnsanı merakta koyan Bonnie ve Clyde halk tarafından çok
sevilmesi...bir yandan aranan bu kişiler suçlu konumunda iken sevilmesi.
Marrowbone -
Kısaca şu hayal ve gerçekliğin arasında
kalmış birinin trajedisi, güzel işlenmiş. Gerildiğim anlar çok oldu. Sevenler
kaçırmasın.
The
Men -
Kıyıda kalmış film. Eğer biraz parasal güç
fazla olsaymış ve içine aksiyon katılsa Matrix ayarında olabilirdi. Kafanız
karışır gibi, ama zaman ve gerçeklik konusunda takıntınız varsa, birde
uzaylılar, tam sizlik yapıt. Noksan taraflarını konusuyla kapatan bu film
meraklılarına tavsiye olunur. Çalışma size bir soruyu soruyor, siz gerçek
misiniz?
Never
Hike Alone -
Vasat gibi görünen sürekli gerilimi artan
yapıtı seyredince, tek dediğim şu oldu. Bir konu zayıf olabilir, ama işlemeyi
bilince ve kısa zamanda bu kadar etkili olmayı başarabilir mi, örnek...seyredin
hak vereceksiniz
Straw
Dogs -
İngilterenin eleştirildiği bu film, yılı
itibarıyla düşünülünce Amerikanın bütün dünya üzerindeki etkisini
göstermektedir. Ancak ne var ki, günümüze bakınca hala ingilizler dünya da
geçerli söz sahibiler. Filmdeki vahşet devam ediyor. Finaldeki söz bence çok
önemli Ben evin yolunu bilmiyorum dediğinde profta aynı cevabı verdi. Hala
bilmiyoruz...Amy nin çektiği travma üzerine çok konuşulur.
Seyredin.
A
Crooked Somebody -
Yalan üzerine çekilmiş güzel bir film. Her
hata başka bir hataya neden oluyor. Beğendim. Ailecek bakabileceğiniz ve
üzerinde rahat konuşacağınız bir yapıt.
A
Few Good Men -
Yılına göre Amerikan ordusunu eleştiren
cesur, tarzı ve işleyişi ile ders veren film. Tavsiye ederim.
Ransom -
Her zamanki fidye filmleri gibi başlatıp
sonunda farklı bir yöne dönen yapıt, bize çok dersler veriyor. Yılına bakmayın,
takliti ikinci kez çekilmeyecek kadar orijinal bir film.
Bone
Tomahawk -
Yorumlarda yazılanlara katılıyorum .
Seyredin diyorum. Yavaş seyrediyor olmasına aldanmayın... baba bir film.
Dark
Shadows -
Beğendim. Avrupanın kendi içindeki
kötülükleri kamufle edebilmek için sığındığı vampir ve cadı hikayeleri toplumu
korumaktan çok kontrol edebilmenin bir yüzü oluşunu gördük. Parayı kontrol eden
Angelique Bouchard un mücadelesi bu yüzden idi. Sonuçta kazanan yine bir diğeri
oluyor. İnsanlar hep böyle iki değirmen taşı arasında ezilecekler.
Outlaw
King -
Film gerçekleri yansıtması ve kurgusuyla
güzelden öte. İngilizler neden dünyada hala söz sahibi oluşunu anladım.
Geçmişinden utanmayan bir millet olması. Vahşet insan boyunu aşıyor. Yinede
bunları gözönüne sererek kendilerini anlatma cesaretleri onların dünyada söz
hakkı veriyor. Dünyayı Yahudiler yönetir derler. Hayır dünya Britanya adasından
yönetiliyor. Biz neden gerçeğe yakın film çekemeyiz hala çözmüş değilim.
Seyredin...seyrettirin. Gerçek dünya bu.
Seraphim
Falls -
Konuyu okumadan seyretmenin avantajını
gördüm. Başından sonuna kadar olaylar kopmadan devam etti. Mistik bir havaya
büründü.Finalde Mephisto yu anımsattı bana. Savaşlar kural tanımaz. İç savaşta
başlayan trajedi, sonuçta kaderciliğe bağlanarak bir mesaj veridi. Galiba bu
olanlar Tanrının dileği idi. Kazanan kader idi.
Magical
Girl -
Film üzerine çok konuşulacak denilecek
kadar olaylar var. Herkes için bir mazaret ve çıkış kapısı bulunuyor. İstekler
ve sevgilerin yoğunluğu çarkında insanlar yıkıma uğruyor. Bence her husus
öncelik kapsamına girebilir. Ama Barbara'nın üzerinde yoğunlaşmak lazım.
Koruyucu Meleğim dediği Damián ile 12 yaşındaki olay neyi tetikledi ki, olaylar
birbirine bağlandı. Freud yine haklı çıktın bu filmde de...
Columbus
Circle -
Finali beklemediğim bir şekilde sonlandı
mağdurlar bazen zayıflığını silah olarak kullanıyor. Güzel film. Sıkılmadan
seyredeceğinize eminim. Ailecekte bakılabilir.
Last
Will -
TV filmi gibi ama, aile içi entrika güzel
işlenmiş...birçok reklamı yapılan çalışmadan iyi. Finali güzel bağlamışlar.
Kardeşler dünyası için bakılır.
Reign
of Fire -
İnsana kattığı bir şey yok izlemeyin
diyeceğim acıdım geçen zamana, neyi anlattılar. Tek farkındalığı 2020 yılı
olunca, bakalım demiştim...
Dodookdeul -
Kore filmleri güzel oluyor. Ancak
dağınıklığı olmasa. Bu filminde en büyük eksikliği bu konu darmadağın kimin eli
kimin cebinde belli değil. Aksiyon çok. Zaman geçirmek için tamam, ancak size
vereceği bir şey yok. Belki şu olabilir kötü yolda olanlar yani hırsızlar başta
birbirlerine nasıl güveniyorlar diyorsanız, cevabını bu filmde göreceksiniz.
Tavsiye konusunda seyredecek bir şey bulamadığınızda bakın.
No
One Lives -
Evet, konu basit ama , özgün içerikler
var. Seyredersiniz sıkmayacak yapım. Biraz kan gövdeyi götürüyor. Final biraz
daha berrak bitseydi sevinecektim. Nedenlere cevap çok bulamadım.
Going
Clear: Scientology and the Prison of Belief -
Bu tür yapılanmalar hakkında bir belgesel
çekildiğind ehep şunu düşünürüm. Ya çok güçlendi, ya da değişim geçirecek
kendini temizlemeye çalışıyor. Büyük ihtmalle Scientology de güçlü sermayesi
ile büyük komplex yapısının anlatılmasına izin verdi. Seyrettikçe çok basit
gibi görünen yapısı çok kuvvetli aslında. Seyredin. İnsanlar kendilerine
sığınacak veya tapınacak illaki bir şeyler buluyor..
Snatch. -
Uzun zamandır güldüğüm film yoktu bu
filmde güldüm. Aslında tarzım değil ama güzel film. Güzel tahliller var. Size
bazı şeyler katar. Beğendim
Requiem
pour une tueuse -
Filmin iyi tarafı gerçek hayatta bunlar
oluyor mu diyeceğiniz ve konusu bilindik gibi gelse müziğin serpiştirildiği bir
film. Final beklenmedik bitti. Boş zaman için bakabilirsiniz.
Kites -
Güzeldi aşkın tadında aksiyon ile
seyrettiriyor kendini. gençliğin hayallerinde olan bir aşk masalı gibi temiz ve
saf...Seyredin pişman olmazsınız
Yong-eui-ja -
Aksiyon için tamam, konu bilindik türden,
bize vereceği pek olmayan bir film. Can sıkıntınız varsa seyredin, keyf
alırsınız. Ama ben seyretmeseydim dedim.
Felony -
Film için ben 9 puan veriyorum.
Oyunculukta aranan gizem ve farklılık hepsi var. Senaryo 10 numara. Bu filmi
ancak felsefeden mürekkep yalayanlar anlar, diyebilirim. Bu sözü diğer
yorumcular yüzünden yazdım. Baştan sona kadar size sorgulatıyor hayatı. Öyle ki
filmi deşifre ederim de yorum silinir diyecek kadar sayfalar dolusu yazılacak
yoğunlukta yorumu. Film dediğin bu olmalı. 40 yılda bir çekilenlerden.
Bitene kadar kaç cilt kitap devirdim diyebilirim.
Birşeyler bana katsın bana diyorsanız size film.
Absolute
Power -
Clint Eastwood filmleri hep bir mesaj
içeriklidir. Birde yönetmen olunca verilen mesaj daha fazla oluyor. Amerikan
siyasetinde Clint Eastwood filmlerinin özel yeri vardır. Bu yargıya neden
varıyorsunuz derseniz. J. Edgar (2011) filmini seyredince daha çok iyi
farkkettim. Bu film için şunu söylemeliyim bu yaşanmış bir olay olma ihtimali
çok yüksek sadece şahıslar hayali. Bir nedende filmin finali basit film gibi
bitirilmesi, insanlar çok dikkate kalmasınlar istenmiş. Buna aldanmayın. Bu
film meraklısına çok şey anlatıyor. Anlayana tabii ki...
Frágiles -
Konu olarak çok orijinal değil ama,
sonlara doğru verilen bir mesaj ile filmin anlatmak istediğini anlıyorsunuz.
Zayıf bir film ama verdiği mesajı unutmayacaksınız. Seyredin
The
Art of War -
Derin devletin, yasal güvenliğe karşı
mücadelesi, finale kadar heyecan dorukta...aksiyon sevenler için birebir film.
İnsan sormadan edemiyor, her birim doğru olanı kendi düşüncesine göre istemesi,
bazen görünen olaylara artık ne yorum yapacağız dedirtiyor. Böyleyken kime
güveneceğiz.
Borderland -
Günümüzde devam eden sihrin vahşetle
karışmış bir örneği...olabilir mi demeyin bu filmde göreceksiniz. Film olarak
zayıf ama, insanın egosuna mağlup olunca yapmayacağı olmaz mı dersiniz... Fikir
almak için bakabilirsiniz.
Rob
the Mob -
Anlayana göre bir film. İlk önce nemenem
bu der gibi bizim Kemal Sunalvari havayi teneffüs ediyorsunuz. Çok güzel
dediğim filmlerden olmuş. Küçük fare aslanı yedi, meğer gerçekmiş. Buna
inandım, bir daha. Sonunda ne oluyor ciddiyet kulesi, alay faresiyle yıkılıyor.
Before
the Devil Knows You're Dead -
Kader üzerine sanki özel çalışma,
“olaylar
öylesine birbirine bağlanıyor ki, şeytan ve tanrının mücadelesine dönüyor gibi,
ama değil... İki kardeş, tanrı, şeytan arasında iyilik ve kötülük işlenmiş.
Şeytan duymadan önce ismi özel seçilmiş. Dünya hayatının çirkinliği bu kadar
resmedilemezdi...Bu filmde kim haklıydı sorusuna bir cevap buluyorsanız, ben
buldum. Andy haklıydı. Baba onu sevmedi...oda kendini kabul ettirmek
istedi...Ancak filmin final de başka bir bitiş vardı. Baba yani tanrı haklıydı
gösterildi. Sormak lazım şeytan ne yaptı, o zaman...ona fırsat bırakmadı ki
yaşanılan hayat. Çünkü şeytana hiç ihtiyaç yoktu. Bu babalar için ders olacak
film. Babaysanız seyredin, anneyseniz babaya yardım ederken çocuğunuza daha çok
acıyın.. Genelde anneler bunu başardı. Ama babalar maalesef çözümü hep kolay
olana tercih etti. Kes at.”
Güzel film konuşulacak çok şey var...
Deliver
Us from Evil -
İlk bir saatine bakıp acele etmeyin son
kısmında film kendini size veriyor...şeytan çıkarma üzerine güzel filmlerden.
Bazı şeyleride öğrenmiş oluyorsunuz. Film olarakta kurgusu yerinde.
Şeytan çıkarmada
altı aşama var. Mevcudiyet, hile, kırılma anı, dile gelme, çatışma ve defetme.
Her aşamada benim dediğimden başka bir şey yapma.
Husk -
Bu filme yorum yazmadan önce yorumlara baktım.
Basit bir korku filmi olarak görmüşler.Aslında bence düşünülen taşıdığı
mecazlara bakmak lazım. Tarla, karga, kardeş katli. Filmde bir satranç ile bir
açıklama yapılıyor. Onu dinleyince herşey yerine oturdu. Kargalar bir şey
biliyor bu dünya girmeyin, yani tarlaya burada ölüm var, acı var... ve
korkulukların akibeti var Habil kabil hikayesi var. Çok uyardıkları halde hala
içine daldıkları mısır tarlası ölümün eşiğinde onlara acıları tattırdı. Finalde
verilen mesaj çok güzeldi. Bu senaryo bütçe zayıflığı ve bir acemiliğe kurban
gitmiş. Birçok korku filmdeki korku bunda da vardı. Bilinçaltına yüklediği
manalar ise çok filmde olmayan özellikte idi. Hele dikiş makinesi ve ellerin
çivilenmesi çok güzel...neler düşünmüşler...
Ben beğendim.
Paycheck -
Çok güzel, sürükleyici...yılına göre çok
ileride çekilmiş film. Şu günlerde çekilen filmler ayarında...pişman
olmazsınız.
Along
Came a Spider - 1
Bu film sansüre uğramış geldi bana...
Özel Ajan
Jezzie ile ilgili bilgilere ulaştığında Alex Cross tarihi bilgilere ulaşıyor,
ancak onlar cevapsız kalıyor. Ayrıca Rus başkanının oğlunu işin içine
sokuyorlar nemenem der gibi. Bu film ilk çekildiği ile kalmayıp çok makas
yemiş. Onun için puan düşürmüşler. O kadar çok bağımsız bilgi var ki. Senatörün
kızı Megan merkezli filmde, senatörde ne ayak diyor insan. Elmaslar termosa
girdiği gibi çıkmadı, değişmişti.
Bu film bence biraz zorlama ile piyasaya
çıkmış. Gazi filmlerden. Ben öyle gördüm.
Kiss
the Girls - 1
Sürükleyici tarzı ile kendine çeken film
finale kadar sizi bağlı tutuyor.Adli psikolog yaklaşımını görmek açısından
bakılması uygun...Merakla baktık sizde öyle bakarsınız.
I...
comme Icare -
Komplo ve Derin Devlet hakkında senesine
göre cesaretle çekilmiş bir film. Bu tür filmler hayalden çok mesaj
içeriklidir. İnsan düşünüyor. Filmdeki Bernard Shaw'a ait sözün eklenmesi
herşeyi açıklıyor. Meraklısına tavsiye edilir. Bir de Yale Üniveristesi de bu
filmde çıktıya şaşırmadım...
Seyredin demeye mecburum.
Bernard Shaw'un dediği gibi: "Bazı
insanlar olayları olduğu gibi görür ve 'Neden?' diye merak eder bazı insanlar
ise olayları hiç olmadığı gibi hayal edip 'Neden olmasın?' diye düşünür."
Backlight -
Bu film Kabala gizemini anlatıyor. Touch
(2012–2013) dizisine da bakabilirsiniz. Kaderin döngüsünde tesadüflerin
olmayışı olayların bir bütünde işleyişini çok güzel çözmüşler. Sadece gizemin
dijital aletlere bağlanması belki mistik kapsama tam sokmamak için olabilir.
Kaderin sırlarına kapı aralayan bu filme bakın tesadüf olarak gördüğünüz bir
çok olaya anlam verebilirsiniz. Konu olarak güzel, TV filmi kalitesinde
olmasına takılmayın. u (78) - Sayfa 8
8MM -
Insanların görünüşlerine aldanmayın her
zaman şüpheci olmalı fikri üzerine kurulu film... Seyrederken çok hızlı bir
tarz olmasada çekilen acıları hissederek seyredeceksiniz, tavsiye ederim.
Artificial
Intelligence: AI -
Yaratılışı çok güzel yorumlayan bu filmi
kaçırmayın. Ruhlar konseyi, ağlayan aslanlar, her şekliyle çok güzel bir
film...
Hayal gücünün ulaşabileceği bir gerçek...
The
Crow -
Film için söylenecek tek bir cümle var,
satanist ve karga ritueli hakkında bilgi sahibi olunmalı...yoksa çok boş
gelebilir. Sürekli mesajlarla karşılaşıyorsunuz...başka türlü filme gerçek
yorumu yapamazsınız. Kabil hikayesinin dönüşüme uğradığı bir yer olarak bence
bakmanız gerekebilir.
La
sconosciuta -
Ağlatacak kadar güzel bir film, size çok
güzel duyguların ve acıların gerçekliğinden haberdar edecek. Filmden sonra
anneliğin yüceliğini bir daha anlayacaksınız. Seyredin, pişman olmayacaksınız.
Disclosure -
Filmi yeni gördüm. Hayret ettim. Çekildiği
tarih 1994. Bana Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile dönemin Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton'ın Oval Ofis'te yaşadıkları(1995-1996)
yıllarında olay üzere patlayan seks skandalı. ABD de bir olay olmadan film çekilme
adeti hep vardır. Kılıç Balığı filmide aynı durumdadır. Şaşırıyorum bu kadar
zaman içerisinde bu filmin bu yönünü farke eden bir yazıya rastgelmedim. Büyük
şirketlerin yöneticileri hakkında bu skandalların olacağını tahmin
edebiliyordum ancak bunun şekli hakkında tam yorum yapamzdım. Komlo filmlerini
seven biri bunu seyretmeli...10 üzerinden 10
Filmde geçen birkaç vecizeyi buraya koymam
lazım...Kaçırmayın bu filmi.
Büyükannem derdi ki:
''Tanrıya fazla yaklaşmamak lazım, çıktığın ağacı silkeleyebilir''./O Wilde:
''Geleceği olan bir erkeği, ama geçmişi olan bir kadını severim'' der./ Evet,
balık tutmak gerçek bir yetenek ister. Önce, doğru yemi seçmeli sonra da ne
zaman çekeceğini bilmelisin./Çinliler'in bir sözü vardır: ''Acayip zamanlarda
yaşayasınız''
The Open
House -
Film baştan belli gibi ama sonucu tam olmayan bir bitiş. Neden söylenecek
ihtimallerin ipucuları yok. tavsiye edemem
Lost
Highway -
Filmi yorumlarla çözebildim. Bu kadar
muğlak olmasa diyemem, insan bir bilinmez. Garip bir adam (Robert Blake) nedir
ne değildir...bir anlasam iyi olacaktı. Çölde Hz. İsanın şeytanla mücadelesi
var bu aklıma geldi. Çöle gidelim dediğinde Alice bundan başka ne olur.
Tavsiye konusunda ben seyretmeyin
derim...al başına iş gibi film. Bitti hala taşlar yerine oturmadı Sonra aşırıya
kaçan cinselllikte Freud kokusunu çok hissettirdi. Gerek yoktu aslında bu kadar
sahneye...İyiki bitti bu film dedim...sonuç için kendime bu kadar eziyet
etti...bakacağım ne anlatttı bu iki saat...
On
- drakon -
Güzel bir masal...geçimsizlik içinde olan
eşlere tavsiye edin...erkeğin içindeki canavarı ve Miranın sabrını herkese
örnek olmalı...
Ben çok beğendim.
Şarkılar ve ninniler harika...
WarGames -
Film basit...
ancak öğretici özellikleri var.
yapay zeka ve insan zekası arasında bir
oyun olursa kim kazanır.
cevabını bulacağınız film.
Night of the Eagle (1962)
Yıllar yılı bizim toplumumuzda büyü ve
sihir yapmanın çok olduğunu düşünürdüm. Batının bu işlere rağbet ettiğini
görünce şaşırmadım değil. Gerilimi yüksek, büyü ve sihrin illüzyonu ve hipnozu
hakkında fantastik bir havaya bürünmeden çekilmiş bir film. Bu da oluyor mu
derseniz, evet oluyormuş. İnsanlar ulaşamadıkları şeylere karşı, akılları ve
kuvvetleri ile ulaşamayınca büyüye yöneldiklerini görebilirsiniz. İnsana biraz
korku verse de bu tür filmlerin seyredilmesi etrafımızdaki olayların
yorumlanması konusunda faydalı olacağından seyredilmesi gerekir.
Portrait of Jennie (1948)
Platonik aşk yaşayanlar veya bazı aşkların
ezel ve ebet çizgisindeki kaosun çözümlemesi gibi bir film.
Çok güzel yılları itibarıyla bu trendi
yakalamaları karşısında geçmiş insanları kıskanabilirsiniz. "İşte bu"
filmlerinden. Seyredin pişman olmayacaksınız. Birazda Kuantum teorisi ve zaman
sapmaları derken orijinal film.
Premature Burial (1962)
İnsan hırsını ve doğasını güzel tahlil
eden bir film. Mısır Firavunlarını bir an hatırlıyorsunuz. Öldükten sonra
yaşama dair ne yapılabilir. Eski yapım olsa da seyrediliyor. Final süpriz.
7 Faces of Dr. Lao (1964)
Dr. Lao, aslında insanın kendisi, sirkte
yaşadığımız hayatı temsil ediyor. Filmde Hristiyanlıkta adı geçen 7 ölümcül
günahı işaret ediyor.: 1.luxuria : şehvet / 2.gula : oburluk / 3.avaritia :
açgözlülük / 4.acedia : tembellik / 5.ira : öfke / 6.invidia : kıskançlık
/7.superbia : kibir
Bu özellikleri farklı kişilerde
gösterirken Dr Lao tedaviyi son anlattığı hikayede perçinliyor.[Unutulan Şehir]
Çocuklara seyrettirilmek için hazırlanmış bir görüntüsü var gibi düşünmeyin.
Ailecek beraber ders alınacak bir film. Tavsiye ederim. Seyrederken bir yandan
gülümsenizde diğer taraftan insanın içi kanıyor.
·
Mike, sana
bir şey anlatayım. Eğer bakmasını bilirsen bütün dünya bir sirktir.
Yorulduğunda güneşin batışı koşuşturduğunda güneşin yükselişi işte gerçek
sihirdir bu. Bir yaprağın büyüyüşü. Kuşların ötüşü. Ayın kucakladığı geceye
çölün bakışıdır. Ya, evlat, işte bu herkes için sirktir zaten. Ne zaman bir
gökkuşağını seyretsen kalbinde merak duyman. Eline her bir avuç toz alışında
elinde tozu değil bir gizemi, bir mucizeyi görmen. Her durup da: "Ben
yaşıyorum, yaşıyor olmak muhteşem. " diye düşünmen. Her böyle bir şey oluşunda
Doktor Lao'nun Sirki'nin bir parçasısın.
Léon Morin, prêtre (1961)
Bu filmi inancını sorgulayan ateizme
kaymış kişilere tavsiye edin. Soru cevap şeklinde birçok konuya değiniliyor.
Bazı insanlar aradıkları soruların cevabını bulabilirler.
Derren Brown: Pushed to the Edge (2016)
İnsanları katil yapan bir deneyin
etkisinden çoğumuzun kurtulamayacağı kesin. Mesele şu ki hepimiz bu tip bir
etkiye çok duyarlıyız. Çevreden de gelse bir ideolojiden de. Ama bunu, nasıl
yönlendirilebileceğimizi anlayarak daha güçlü olabiliriz, hayır diyebiliriz. Karşı
gelebiliriz.
I Am Michael (2015)
I am Michael filmi, çoğu kimsenin
seyredemeyeceği türden. Ancak görülen o ki, ister batıl veya hak yolun yolcusu,
yeni bir fikir ve hayat dönüşümüne girince, karşılaşacağı tek şey
ötekilenmek/itelenmekten/yalnızlaştırılmaktan kurtulamayacağıdır.
İnsanlar kendinden olmayanı “Boyalı Kuş”
hikâyesindeki gibi toplumun dışına itiyor. Bu nedenle güçlü karakterler bu
mücadelede başarılı oluyorlar. Fikrimce bu tür devrimci kişilerin çok sıkıntı
çektiği aşikârdır. Bu kişiler sevdiği birinin desteğine muhtaç kalabilir. Bu
nedenle değişenleri kurtaranlar ona destek veren kişilerdir. Bu tür konuda bir
kadının desteğini almışsa, onu yıkacak kimse yok demektir.
Come Sunday (2018)
Sorgulayan din adamlarına ihtiyacımız var.
Bu film cesaret örneği olarak güzel bir numune, sıkılmadan seyredebilirsiniz.
Konets vechnosti (1987)
Ölümlü olmak ve sonsuzluk arzusunun
çarpıştığı fikir arenası gibi film. Ancak insan sonunda hangi kararı neden
veriyor.Meraklısı için güzel bir film.
“Mutlak güçle Sonsuzluk'u temin etmeniz
eşiğindeyiz. Hepimiz bunun için uğraştık. Her yüzyıldan en iyilerini seçtik, en
yeteneklilerini! Nihayet zaman döngüsünü kapatacağız ve Sonsuzluk gerçekten
sonsuz olacak . - Saklı Yüzyıllar'ın üstesinden geleceğiz .
Derken: Sonsuzluk'u kendi ellerimle yok
ettim. Sonsuzluk'tan nefret ediyorum. Senin Saklı Yüzyıllar'ından da nefret
ediyorum. Ben bir insanım. Ama sana göre sadece bir piyonmuşum! Bir maşaymışım!”
·
2
71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls (1994)
Psikolojik rahatlamanın olmadığı yerde
boşalım olur olmaz yerde olursa neler olabileceği görmek için filme bakış
atabilirsiniz. Seyrederken yönetmen sahneleri ard arda koyarak mesajını
verirken dinlediğiniz haberlerin arka planı budur diyor. Haberler dinleyip
geçersiniz. Anlatılan olaylar rastgele gibi geliyor bize. Hiçbir tesadüf
olmadığı gibi hafızanın unutkanlığı da bir noktaya kadar. Filmdeki Michael
Jackson’ın cinsel taciz olayını medyanın nasıl işlediğini görünce biraz
tedirgin olacaksınız. Haberler bizi yönlendiriyor bu arada istenilen mesaja
doğru.
Sivi kamion crvene boje (2004)
Bu filme bakın dünyayı biraz daha farklı
algılayamaya başlarsınız. Bir yenilik kazanırsınız. Bir bakışın değişmesi
yeniden doğmak gibidir. Bazıları için bu fark açıkça hissedilecektir.
Postia pappi Jaakobille (2009)
Bir arkadaşın tavsiyesi üzerine
seyretmiştim. Peder Yakuba imrendim. "Ölmeden önce seyredilmesi gereken
filmlerden" Diyorum ki bu insanlar için. "Onlar gerçekten iyi niyetli
idiler...Görevleri bitince de gittiler."
The Forbidden Room (2015)
İç âleminde travmaları olan kişilere bu
filmi tavsiye ederiz. Sabırla seyrettikten sonra gönül kaptanının pamuk
prensesine kavuşacaktır. Film sonunda rüyaları ve gerçeği kendini
karşılayacaktır.
Bu filme ait bir yorumu buraya eklemem
gerek. "Eğer filmi salt anlamak için izleyecek olsaydık en güzel yorum,
"Bu filmle yasaklı oda denilen zihnin karanlık odasına gireceğimiz bir
kapıyı aralıyor." en isabetli tesbit olurdu. Dahası Guy Maddin'i de bir
biçimde özetlemişte oluruz.
Brand Upon the
Brain! A Remembrance in 12 Chapters (2006)
Filmde Cinselliğin ve gelişiminin çocuk
zihnindeki serüveni üzerinde durulmuş. İnsanların geçirdiği lezbiyen aşk teması
ve o şekilde sunulmuş bedeninin ruh ile ilişkisi, ergenlik-büyüme, anaerkil
düzen, bilimkurgu (hayatın özsuyu/nektar), anne sevgisi, şiddet gibi zihnin uç
terimleri ile çarpışan zihin yorgunlukları ile büyüdükten sonraki geri dönüşün
sancıları birer bire işlenmiştir. Ağır film yinede seyredenler pişman olmaz.
·
3
·
4
·
5
Trzecia czesc nocy (1971)
Öyle günler gelecek ki, o günlerde
insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm
onlardan kaçacak. İnsanlar bunlardan daha kötü ne görecek dersiniz.
Walker (1987)
Amerika, Demokrasi getireceğim diye
girdiği yere kan ve ölüm götürmüştür.
William Walker, 8 Mayıs 1824'de Nashville,
Tennessee'de doğdu. 1855'ten 1857'ye kadar Nikaragua'yı yönetti. 12 Eylül
1860'da Honduras'ta kurşuna dizildi.
Ordet (1955)
İnancın teslimiyet evrelerindeki
psikozları, reformist ve ortadoks düşüncede orta yolu bulmayı ve dua
mekanizmasının gerçeğindeki istek ile Tanrı katında kabul edilebilirliğin
sonuçlarında olabilecek mucizeyi göreceğiniz bir film. Bakmanızı tavsiye
edebilirim.
Vredens dag (1943)
En hüzünlendiğim filmlerden. Doğruluk ve
hakikatin gerçek yüzünü tam göremediğimizi anlatan hikayede, hakikat nerede
diyeceksiniz?
Gertrud (1964)
Yalnızlığın yalnızlığında kadın
olmak..Film boyunca oluşan diyaloglarda –yüzleşme/itiraf da diyebiliriz- hep bu
fikirleri savunan sözler duyarız Gertrud’dan. Onu sevdiğini iddia edenler ise
“özgürlük, başarı hırsı” gibi nedenler yüzünden aşkı geri plana atmışlardır,
Gertrud ise aşkın ikinci plana düşmesine asla tahammül etmez.Gertrud, hayata
bakış açısını “Amor Omnia” (Aslolan aşktır) olarak belirlemiştir.
Zen (2009)
Mevlana Celâleddin Rumi, İbn Arabî’nin
çağdaşı olan Zen Ustası Dogen Zenji yi seyrederken çok benzerliklerin olduğunu
göreceksiniz. Güzel insanların çağdaşlarıda güzel olunca dünya nasıl güzel
olmaz. Bunu görmek için filme nazar kılmanızı tavsiye ederim..
Biyik (2013)
Aferin bu gençlere, derin bir konuya el
atmışlar demeli. Zamanımızda kalmadı belki bu ayrımsallık. Ancak bir eleştirmen
bu film hakkında şu hatırayı nakletmiş yorumunda:"Türlü çeşit bıyık gelip
geçmiş dünyadan. Sarkık bıyıklar, pos bıyıklar, kaytan bıyıklar, sakala
karışmış bıyıklar, burma bıyıklar, badem bıyıklar. Öyle ki bir dönem, “bana
bıyığını göster, sana nasıl bir adam olduğunu söyleyeyim”li tuhaf
durumlar/dönemler bile vardı yeryüzünün bıyıklılar diyarında. İşte bıyığına
göre sağcı ya da solcu olunabiliyor, entelektüel yahut zırcahil
sayılabiliyordun."
O Apóstolo (2012)
Ölümle olan kutsal randevumuz için
hatırlatma ve ders verici bir film.
Zamanı geldiğinde, Borçlar ödenmeli.
Bundan kaçış yok..
Kill the Messenger (2014)
·
AAmerika
kirli işlerini kapatmak için bir başkanını feda etmekten çekinmez.
Clinton/Monica Lewinsky skandalı ile uğraştırırken asıl can alıcı yolsuzluğunun
üzerine transparan ince bir tül örttü ki, eller ve diller uyuşturucuya
uzanmadığı gibi başkanın skandalını yorumlamaktan zevk aldılar Ne de olsan bir
başkanın seks skandalını konuşmak her konudan önceliklidir.. 1998'de CIA,
uyuşturucu kaçakçılığına karışan Kontra üyeleriyle Teşkilat'ın bağlantısı
olduğunu kabullendiği 400 sayfalık rapor yayınladı.
·
1998'de
CIA, uyuşturucu kaçakçılığına karışan Kontra üyeleriyle Teşkilat'ın bağlantısı
olduğunu kabullendiği 400 sayfalık rapor yayınladı.
·
Başkan
Clinton/Monica Lewinsky skandalı üzerinde durulurken ulusal medya tarafından
rapor görmezden gelindi.
·
Ülkeye
gerçekleştirilen uyuşturucu akışında suç ortaklığı yapıldığı su götürmez
gerçek. Aynı pilotlar, aynı uçak pistleri, aynı zamanlarda silah ve uyuşturucu
taşıyan uçaklar. Ve insanlar bundan haberdardı. Merkez Güney Los Angeles’e ve
Amerika'daki diğer her şehre bir açıklama yapılmak zorunda.
·
Garry
Webb, bir daha asla gazeteci olarak geçimini sağlayamadı. 2004'te, San Jose
Mercury News’ten istifa etmesinden yedi yıl sonra kafasından iki kez vurulmuş
şekilde kendi evinde ölü bulundu. Ölümünün intihar olduğu hükmüne varıldı.1
·
2
·
3
·
4
·
5
·
6
·
7
·
8
·
9
1Diplomatie (2014)
Anlaşmalar, silahların gölgesinde değil
siyasî akıl masasında çözüme kavuşur ve kalıcı olabilir. Film bunu anlatmak
istemiş.
The Conspiracy (2012)
Bu film bize özgür yaşamadığımızı sürekli birilerinin
kontrolü altında olduğumuzu anımsatıyor.
[spoil]" Dünya, gördüğünüz kişilerden
farklı olarak hayalî örgütler tarafından yönetilmektedir.”Benjamin Disraeli,
İngiltere Başbakanı1874 - 1880"
Schneckentraum (2001)
Bu kısa film, başlangıçta fazla
melodramatik görünse de çarpıcı finaliyle sizi duygulandıracaktır. Filmden
anlayanlar bunu söylemiş, bende tasdik ediyorum. Sözüme hak vereceksiniz.
What the #$*! Do We (K)now!? (2004)
Quantum üzerine bir yapıt. Hiçbir kimse
filmde ileri sürülen görüşlerin hepsine katılmak zorunda değil. Önemli olan
verilmek istenen seyredenlerin düşünmesini sağlamayı amaç edinmişler. Bunda
başarılı olmuşlar, Sonra bizler neyi ne kadar biliyoruz ki?
How Green Was My Valley (1941)
Hitlerin ünlü propagandisti Goebbels bu
filmin senaryosu alındığı kitap hakkında hatıralarında şu notu tutmuştur.
"«Vadim o kadar yeşildi ki» isimli
İngiliz romanını okuyorum. İngilizlerin zihniyetini göstermek bakımından çok
mühim bir kitap. Orada, İngiliz milletinin nasıl düşündüğünü, neler
hissettiğini görüyoruz. Onun için, İngiltere’nin Bolşevikleşmesi tehlikesini
ben şahsen uzak görüyorum. İngiliz zihniyeti, milli an’anelere çok bağlı
bulunuyor."
Kitabın tercümesinide okudum, filme de baktım.
Ancak Goebbels'in çıkarımlarını merak ettim.
Yine de siz filme bakın...fikir sahibi
olacağınız taraflar çıkacaktır.
Teresa, el cuerpo de Cristo (2007)
Azize Teresa için daha çok film çevrilmesi
gerek. Birçok yerde onun aşkına ulaşmış bir sevgi manzumeleri göremezsiniz.
Feminist görüş sahibi olanların yakından tanımaları gereken bir şahsiyet.
"Ölememekten ölüyorum" ilahisini
dinlerseniz bu filmi seyretmek istersiniz.
Teresa, ortaya koyduğu doktrinin
‘geleneksel Hıristiyan öğretisinin özü ve yeni bir biçimi’ olması sebebiyle 15
Ekim 1967’de Papa VI. Paul tarafından açıklanan Kilise’nin resmî
deklerasyonunda, ‘Kilise Doktoru’ seçilir ve 27 Eylül 1970’te kamuya ilân
edilir.
Faust (2011)
Filmin konusu ruhunu şeytana satan adamın
neticede yalnız kalışıdır. Her şey bir yalnızlık için mi? Seneler önce
seyrettiğim bu filmdeki birçok sahne, tekrar baktığımda aynı şekilde yine
hafızamda duruyor oluşunu, bu tragedya yı ya sürekli yaşıyoruz, ya da bu acı
izler bırakmış bizde.
Ayrıca insanın zayıflıkları Mefistofeles'i
yani şeytanı güçlü kılıyor. Yoksa sanıldığı kadar güçlü olmadığını sürekli
seyrediyoruz. Bu da insanlığın bir kaderi.
Molokh (1999)
Eva çok akıllı idi. Geçici dünyanın
diktatörlerine karşı bulduğu güç cesareti ve güçlü kadınlığını kullandı.
Hitleri hep çocuk gibi gördü. Milyonları ölümüne sebep olan bu kişi köpek gibi
peşinden koşuyordu. Çünkü erkekler iç dünyalarında çocuk kalmaktan kurtulamaz.
Filmde köpek yavrularından Hitlerin tiksinmesi ona kendini anımsatıyordu.
Sonuçta diktatörler hasta insanlar..
Tikhiye stranitsy (1994)
İnsan ne kadar isyan ederse etsin, tanrıya
yok desin, fıtratından getirdiği bir zayıflık olan sığınma isteğini sürekli
elinde tutuyor.
Hiçliğin nihayetine varacak olan insan
yine kendisiyle karşılaşır. Burada kim kimdi sorularına cevap bulamaz. Çünkü
kim kimdi?
Ağır bir film sonunda açılsa da herkese
tavsiye edilmez.
·
6
Mat i syn (1997)
Anne ve tabiat beraberliğinde
bilinçaltında gezinen iki seyyah, biri önceden gitse de ikisi de aynı rüyayı
görüyorlar.Sevginin kutsal boyutunda eğer ki, tanrı ayrılmayı yazmasaydı,
hiçbir anne ve oğul birbirlerini ölene kadar terk edemezdi. Anneyi yine başka
bir anne adayı yani eş alabilir. Yönetmen filmin sonunda bir şekilde tabiatın
içine dalış yapması bu nedendi.
Huzur veren bir film ancak ben anne acımı
boynuma dolayarak seyrettim. Bütün annelerin adına seyredin.
Otets i syn (2003)
Bu film Tanrı ile Hz. İsa arasındaki
ilişki durumunu beşeri tarzda işlemiş. Anlaşılır olması beklemeyin. Film üst
bir seviye üzerinde kurgulanmış. Baba ve oğul ilişkisindeki sevgiyi yanlış
taraflara çekenler olabilir. ancak o tür bir durum yok. Bu filmi herkese
tavsiye edemezsiniz.
Macario (1960)
"Hindisini bile bitirememiş."
Filmin en son repliği bu. Çok anlamlı bir hikayesi var. Hayatın ve ölümün
arasında sıkışmış insanın hırsını çok güzel işlemiş. Geçici dünyanın insana
bağışladığı tek gerçek ölüm.
Swimming with Sharks (1994)
Film hayatın gerçekleri konusunda size bir
şeyler sunacağını, gençlerin ve idealize edilmiş hayatın gerçekte nerelerden
geçtiğini, görünce birçok yorumlar yapacağınızı düşünüyorum. Seyredince bu
tavsiyeyi boşuna yapmadığımızı anlayacaksınız. Eskimeyen bir film
The Giver (2014)
Masonik Yeni Dünya düzeninde olabilecek
ihtimallerin yorumlanması üzerine çekilmiş film. Herşeyin tek olduğu renklerin
kaldırıldığı dünya düzeni.
Yaşlılar tarafından kurulan ve korunan
dinsiz ve duygusuz bir hayat özleminin tenkidi veya olabilme aşamasının
tepkiselliği ölçme için hazırlanmış bir hayat.
“Topluluklar Yıkımın Küllerinden İnşa
Edildi. Sınırlarımız Tarafından Korundu. Geçmişe Ait Bütün Anılar Silindi.
Yıkımdan sonra yeni bir başlangıç yapmıştık. Yeni bir toplum oluşturmuştuk.
Gerçek bir eşitliğin olduğu bir toplum. Kurallar ise bu eşitliğin temel
taşlarını oluşturuyor.”
1929: The Great Crash (2009)
Paul Warburg’u rahmetle anıyorum.
Belgeseli seyredin ne dediğimi çok iyi anlayacaksınız. Geleceği önceden gören
ve susturulmuş insanların acısını içinizde hissedeceksiniz.
House of Numbers: Anatomy of an
Epidemic (2009)
Kanadalı sinemacı Brent Leung AIDS’in
gerçeğini araştırmak için dünya çapında yaptığı bir araştırma.
AIDS’in 28 yıldır ön sayfa haberi olmasına
rağmen, zar zor anlaşıldığı/anlatıldığı/bilgilerin doğruluklarının ne durumda
olduğu göz önüne sermektedir. Öyle sorular soruyor ki, neden diyeceksiniz.
Neden, yoksa birşeyler yanlış mı gidiyor...
Uklad zamkniety (2013)
Filmde mason kulüplerine ve illuminatiye
göndermeler olarak kabul edebileceğimiz anti – Semitizm ve anti – Polonism
mevzuları bulunmaktadır.Seyredenler pişman olmaz.
The Ugly American (1963)
Geri plana atılmış filmlerden bir
tanesi... Politik sinema kültünde üzerine inceleme yapılması gerekenlerden Ders
bile yapılabilir, siyasi akademilerde. Kısaca film hakkında Marlon Brando diyor
ki:
“Çirkin Amerikalı, Amerikanın dış
politikasını göklere çıkartmıyor. Ama şuna kaniim ki, Çirkin Amerikalı, birçok
Amerikalıları dosta düşmana sempatik kılacaktır.”
Jan Hus (1954)
Luther kadar tanıtımı yapılsa idi dediğim
bir papaz. Onun kilise ve mahkemedeki konuşmalarını filmde bulacaksınız. Ya
böyle biri var mıydı? Diyeceksiniz. Şaşırdığım işte bu kişi ve filmi gündeme
alınmalı. İnsanlık bugünleri bu fedakar insanlar ile buldu.
Sözlerinden bir bölümOnlar kiliselerinden
dışarı çıkıp, dünyada günah işliyorlar. Onların kalpleri sert ve dudakları
kıskançlık ve yalanlarla zehirlenmiş. Onlar, her şeyi ticaret içinde
düşünüyorlar. Her şeyi satıyorlar. Onlar cennet vadiyle halkı sömürüyorlar.
Tefecilik, güzel atlar, koşulmamış sığırlar hep onların mı olacak? Onlar aygır
gibi, boğalar gibi zina yapacaklar. Christ basit bir elbiseler içinde yalınayak
yürüdü ve başını altına sokacağı bir çatısı yoktu. Hırsızlar, İnsanların hakkı
için, Allah sizi kahretsin ! Hıristiyanlığın içini tüm ruhunu zehirlediniz .
Neredesin Ey Papa! Yalnızca kardinal ve piskoposlar arasındaki anlaşmazlıkları
düzeltmek için mi meydana çıkarsın? Onlar, köpekler gibi kemik için kavga
ediyorlar. Onların işi rütbe vermek için rüşvet istemektir. Papalar arasında
anlaşmazlıklara aldanmayın, onlar menfaatlei için bir yerde anlaşırlar. Ey
İnsanlar! Onlar bu günahları ile yaşıyorsa sizde yaşayabilirsiniz. Günah
çıkarmak için kiliseye bağış yapmayın. Onlara tanrının ihtiyacı yoktur. Papa
Allah'ın iradesini temsil edemez. Bazıları zengin ve bizlerin fakir olması Tanrı'nın
isteği olabilir, fakat sömürülmek değil. ** Şehirde düzeni ve barışı koruyoruz
diye Kral'ın iktidarını korumak adına bu üç genci suçlu diyerek
cezalandıramazlar. ** Tanrıya sadık olun ve inanın. Onlar sizi Tanrının izinden
saptırmak için ciddi denemelerle yüz yüze getirebilirler. Ama sonuçta Tanrı
gerçek galip olacaktır. ** Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır.
Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır. Kilise tarafından alınan
vergilerden, hayat dayanılmaz olduğunu biliyorum . ** Neden Tanrı bizi
cezalandırıyor? demeyin; Tanrı bizi cezalandırmıyor. Bu kötülük otorite ve
iktidarın zulmünden başka bir şey değil. ** Zalimlere karşısında ezilenler!
Şimdi savaş gelecek ve savaş olacak Rabbin kim sadık, kim sadık değil; sahtekâr
veya dürüst belli olacak ** Bana, kâfir, deccal diyorlar. ** Onlar bu mübarek
Çek topraklarına bir haçlı seferi, savaş istiyorlar. Benim size kendimi feda
etmemden başka çarem yok, görünüyor. ** Ben gelmeden haberciler “Şeytan Rahib
Jan Hu’un giysiler içinde gizli sizi aldatmasın o korkunç büyücü” dediler değil
mi?. ** Unutmayın Mesih'in takipçileri yoksulların ekmeğini yiyemez. Belki
kendi ekmeğini paylaşır. Kutsallık tanrıya aittir. Rahibler bu hakkı nereden
alıyorlar. Tanrının emirlerine en önce uyması gereken rahiplerdir. Ancak onlar
hak ihlali yapıyorlar. ** Beni konseye davet ediyorlar. Pek ümitli değilim.
Zannederim ki; bana konuşma hakkı dahi vermeyecekler. Endişe etmeyin. Benim
öldüğümü duyabilirsiniz. Düşmanın tehditlerinden endişe etmeyin, korkmayın ve
bana acı da duymayın. Ben de sizde doğru yaptığımızı biliyoruz. ** Ey mahkeme
Beni buraya davet ettiniz. Fakat söz verdiğiniz halde, konuşma hakkı vermeden
hapse attınız. Beni dinlemiyorsunuz bile. Ben ne demişim. Rahiplerin mal
varlıklarından vergi alınmalıdır.? Sizde Kutsal devlet adına bana, “düzeni yok
etmek mi istiyorsun” diyorsunuz. Ben halka körü körüne otoriteye itaat etmemek
gerekir diye nasihat etmişim. O zaman sorun ne ? ** Ey mahkeme! Kulluk Tanrıya
yapılır. Herkes için uyulması gereken yasalar vardır. Buna kilisede/iktidarda
dâhildir. ** Ey Konsey! Bu sözler yüzünden mi beni kâfir ilan ediyorsunuz. **
Beni öldürmek veya yakmak için seçim yapabilirsiniz. Hakikat ve yalanlar var.
Ve ben ölümüne kadar gerçeğe sadık kalacağım. Vazgeçecek değilim? Çünkü benim
için caymak yok. Tanrım yanılmamam için beni ikna etti. Şimdi bir ceza
korkusuyla Tanrı'nın gerçeklerini reddetmemi beklemeyin ? Yakında beni sonsuza
kadar susturacaksınız. Ama kutsal gerçeği susturmak asla.
Shinel (1960)
Etkilendiğim bir hikayesi var...insan
seyredince üzülüyor...haklılığımı göreceksiniz. Soğuk memleketin garip
insanları.
The Mothman Prophecies (2002)
Önceden köprünün çökeceğini, uçakların
düşeceğini, depremlerin olacağını bilsen. Sonra da desen . Ne olur? Kimse sana
inanmayacak. Yapabileceğin de bir şey yok. Gizem gizemini her zaman bir şekilde
koruyacaktır, İnanmak veya inanmamakla.
The Last Hurrah (1958)
Siyasi çekişmelerin işlendiği ender
filmlerden...siyaset ve iktidar hırsı akraba falan dinlemez. Seyredince bana
hak verceksiniz.
The Last of England (1987)
Jarman’ın bu filmi, tüm dünyayı tehdit
eden yozlaşmanın acıklı bir hikâyesidir. Ayrıca filmin metni kısa olduğu halde
Türkçe altyazısı hazırlanmaması garip karşılanabilir.
Ruhlar ölmüş sessizlik içinde, sıçanlar
ise hala ayakta.
Last Dance (2012)
Filmde terör faaliyetindeki insanların
gerçek duygularla karşılaştığında değişime uğrarlar mıya cevap teşkil etmesi ve
kararların acele verildiğinde yanlış olduğu bir kez daha göz önüne seriliyor.
Soru: Kim ne kadar doğru/yanlıştır?Cevap:
Kime göre...Bizce en güzel sonuç hiçbir zaman insanın elemine ortak olacak
faaliyette bulunmamaktır.
Capricorn One (1977)
Uzay teknolojilerine ve NASA'ya dair
üretilen komplo teorilerinin en çarpıcısından yola çıkılarak gerçekleştirilen
film, son derece dikkat çekici bir klasik olarak kabul ediliyor. Günümüzde de
küçük bir grup tarafından savunulan, aslında uzaya gidilmedi teorisi üzerine
sıradışı bir uzay filmi olması açısından önemlidir. Zannedersem birçok doğrumuz
dahi aldatma oyununun bir parçası gibi. Zamanla gerçekler yüzeye çıktığında da
bu tür olaylar ya unutulmuş ya da değerini kaybetmiş oluyorlar. O zamanda
bilmenin/bilmemenin bir önemi kalmamıştır.
Al-Ghazali: The Alchemist of
Happiness (2004)
Felsefe ile tasavvuf arasında bir düşünür
olarak Gazzâli için hazırlanmış bu belgesel içerik olarak çok zengin.
seyredenler için birçok kitaptan okuyarak elde edecek kadar bilgi edebilirim.
Güzel bir yapıt.
La hora de los
hornos: Notas y testimonios sobre el neocolonialismo, la violencia y la
liberación (1968)
Emperyalistlerin zulümlerine şahit olmak
ve ibret alıp “(Her konuda) Kendi devrimimizi icat etmek” için seyredilmesi
gereken belgesel.
Flavia, la monaca musulmana (1974)
Ortaçağda yaşadığı baskıcı toplumun, dini, siyasi ve
aile yapılarına karşı bir kadının isyanı. Tanımanızı ve ölmeden önce
seyretmeniz gereken filmlerden.
The Pagan Christ (2007)
Hz. İsa'nın tarihte var olmamış olması bile mümkün mü?
Sorusuyla başlayan Tom Harpur, Hz. İsa'nın İncil'deki dört hikayesini
derinlemesine inceledi. Fakat 2000 yıl önce dünyada böyle bir insanın var
olduğunu destekleyen çok az sayıda kanıt bulduğunu iddia edince durup kalıyor
insan. Gelecek artık hangi bilgilerle bizi şaşırtır…bekleyelim. Belgesel konusu
açısından dikkatlice seyredilmeli.
Méditerranée (1963)
Seyredince bir şiiri film yapmışlar, dersiniz.
Eleştirmenler için epey malzeme çıkaracak kadar değişik bir tarz. Yapıldı mı
oluyormuş, bu tür kafa ışıltılarını tavsiye edelim.
Black Magic (1944)
Psişik güçler, sihir, büyü, manyetizma gibi kapsamlı
konuların işlendiği film, konuyla ilgilenenler için seyredilmesi gerekenler
arasında yer alır. İçinde bu bahse konu alanın kader yasaları gibidir.
·
Cagliostro
Louis’ye, ‘Eğer iyileştirebiliyorsam, o zaman dert de verebilirim,” dediğinde
bütün kahkahalar susar. Grubun lideri olduğu anlaşılan birine yaklaşır ve
dimdik bakar; ona diz çökmesini ve ayağa kalkamayacağını söyler.
·
“Senin
derdin neydi?” diye sorar. “Sanırım felç olmalı,’ diye cevap verir adam. Sonra
adamı felç eder ve Fransa tahtının önünde hemencecik tedavi eder.
EEncounters at the End of the World (2007)
Penguenler hakkında olan bilgiler harika. Bunu
görmeniz için tavsiye ederim.
Die vierte Macht (2012)
Filmin konusu hakkında başlangıçta kurgusal olduğu
söylense de araştırılınca, Rusyanın yakın tarihini işlediği anlaşılmaktadır.
Seyretmenizi tavsiye ederim.
"Güce
sahip insanlar gerektirdiği süre için bir teröre neden oldular.” Machiavelli.
The Trials of Cate McCall (2013)
Kaçırmayın diyeceğimiz bir film. İleriki zamanlarda
muhakkak sansüre uğrayabilir. Filmdeki aforizmalar bizlere birçok şeyleri
anımsatıyor. Hep böylemi oluyor, her yerde...
“Adaletin
çarkları masumları ezmek üzeredir.” “Biz davayı yalana dayanarak kazandık,
hangisine güveneceğiz.” “Benim kadar hakimlik yapsan duruşmaların “yalan
yarışması” gerçeğine alışmış olurdun. Önemli olan emniyet güçlerine açık bir
mesaj göndermiş olduk.” “Kuralların canı cehenneme,”
A History of God (2001)
Belgesel, çeşitli din adamlarının ve teologların
yorumlarıyla, kutsal kitaplardan örneklerle ve animasyonlarla renklendirilmiş
olup bir tarih belgeseli şeklinde iken, ama aynı zamanda kendi inançlarımızı
veya inançsızlığımızı sorgulamamızı tetikleyen bir tarzı var. 2001 yılında
televizyonlarda yayınlanınca, hem inançlı, hem de inançsız kesimden çeşitli tepkiler
almıştır. Belgeselin inançsız ama tarafsız üslubu, sonlara doğru yerini,
inanmak ile inanmamak arasında kalmış bir insanın üslubuna bırakıyor.
The Price of Sex (2011)
Komünizmin çöküşü ile kadının başına gelen sex
köleliğinin sermayesi olmak acısını birebir duyacağınız belgesel. Bu belgesel
kadının mağduriyetinde dinin fark etmediğini, azmış insanın zülmünde ulaştığı
dereceyi göstermektedir. Tanrının kadınlara zulmeden ve onun önlemini almayan
milletleri kısa zamanda yok edeceğini görmek istiyorsanız bu belgeseli izleyin.
Yüreğiniz burkula burkula seyredeceğinizi düşünüyorum.
Belgeselden
alıntılar
Ben
Bulgaristan'da doğdum Köyümüzde büyükanne ile büyüdüm . Bu benim dünyam oldu.
Ben tavuk ile oynayan bir kızdım. Şimdi ise neredeyim?.
Herkesin
bir adı vardı . Biz eşit komünizm altında yoksulluğu paylaşırdık. Hayatımız
sınırlı olsa da, kendimi güvende hissederdim. Genel Sekreter Gorbaçov,
Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa için refah istedi. Sonra bu glasnost
politikası ile liberalleşme yoluna girdik. Ve sonra aniden komünizm düştü.
Biz bunu
biliyorduk Hayatımız sonsuza kadar değişti .
İyi bir
hayat beklerken unutulan - aldatılmış - ve hiç kimse hakkında konuşmak
istediğini bir dünyanın içine kaybolduk .
--
Müslüman
kenti Dubai'de fuhuş, resmen yasaktır Fuhuş açık bir sır değildir. Bu
çelişkili. Ama fuhuşun merkezi. Kentin sosyal dokusunda Hükümet bu gelişmeye
olanak sağlıyor .
Biz kaç
kısıtlamalar ile son derece küreselleşmiş bir yer olan Dubaide seks
kulüplerinde turizm bakanlığının damgası var. Nerede, insan hakları
aktivistleri.
Küreselleşmenin
kaçınılmaz bir sonucu olarak Dubai’de ikiyüzlülüğü görmek mümkündür.
Forever (2015)
İnsan, karşılıksız kalan
aşkı veya başka kayıpları hakkında, bir çıkış yolunu bulmalı, ikinci şansa
güvenmeli ve hayatının hakemi olmalıdır. Mümkün bile olmasını düşünemediği
şeyleri yaşamak söz konusu olduğunda, hayatının durduğu zamanda, çıkış yolu
olmadığına inandığında, her zaman bir tane vardır, demeli. Ve umut her zaman
bunun bir parçasıdır. Sadece inanmalı...
Titicut Follies (1967)
Bu filmi seyredin. Tavsiyede edin.
Bilhassa psikoloji eğitimi alan kesim öğrencisi ve hocasıyla bunu seyretmeli.
Sıkıntı diye gördüğümüz çok şeyin hiçbiri
akıl sağlığını tutmadığını göreceksiniz. "İşte bu" filmlerinden
birisi daha...seyrettikten sonra şöyle bir durup kalıyorsunuz.
Sick: The Life
& Death of Bob Flanagan, Supermasochist (1997)
(Hasta: Süpermazoşist Bob Flanagan’ın
Yaşamı ve Ölümü)
1997 yılında plastisite ve mazoşizm
üzerine ilk sayılacak bu belgesel ortaya çıktı. Belgeselde Bob Flanagan bir
performans sanatçısı gibi kendi mazoşist eylemlerini insanların önünde
sergiliyordu. Bunu açık bir şekilde, şiirsel ve zaman zaman çok komik bir
tarzda yapıyordu.
Bob 1952 yılında genetik bir akciğer ve
pankreas bozukluğu olan kistik fibrozis ile doğmuştur. (Bu hastalıkta beden
normal dışı kalın salgı, mukus üretmektedir. Bu hava geçişini tıkamaktadır ve
normal olarak nefes almayı olanaksız hale getirmektedir. Ve ayrıca kronik
sindirim sorunlarına yol açmaktadır. Her nefes alışında bir mücadele vermesi
gerekmektedir ve oksijensizlik sıklıkla mor renge dönüşmektedir. Bu hastalıkla
doğmuş olan pek çok hasta çocukluk döneminde veya yirmilerinin başlarında
ölmektedir.)
Filmin ilk sahnesinde onu çıplak olarak
görürüz. Yüzünde utangaç bir ifade ve kafasının üzerinde bir huni.. O fiziki
olarak incinmiş ve çok rahatsız edici bir acı içinde olduğu bellidir.
Bob, Kistik fibrozis teşhisi konulduktan
sonra onun bedeni artık yabancılar tarafından görünebilir olmuştur ve bu durum
nedeniyle utanma duygusunu yitirmiştir.
Bob yirmili yıllarını ve otuzlu yıllarını
ve kırklı yıllarının başlarını kistik fibrozis hastalığının en yaşlı yaşayanı
olarak geçirmiştir. Gece kulüplerinde mazoşist ritüeller icra etmiştir. Bunu
yaparken nefes alabilmek için her zaman oksijen maskesi takmaktadır. Acı
sistemi haz sistemi ile bağlantılıdır. Bir çocuk iken açığa çıkarılmış olan ve
aşağılanan duygularının efendisi olabilmek için, muzaffer bir gösterici
olmuştur. Utanma bir hazza dönüşmüştür ve utanmazlık yönünde başkalaşmıştır.
Wise Blood (1979)
Bay Motes, İsa’sız Kilise için bir devrime
önayak olmak istiyor. Değişimi isterken kendini ancak değiştiriyor. Değişim
dünyada en zor şeyidir. Din konusunda olan ise en zor ve çetin olanıdır. Bay
Motes bir şeyi başarıyor, seyrederseniz görürsünüz. Film türüne sadık kalmış.
(komedi ve dram) Gülmenin çok olduğu sahneler yerini yavaş yavaş dramatik
sahnelere bırakırken… gerçekten insanlar din konusunda tam olarak ne istiyorlar
diyorsunuz.
I Am (2010)
Filmin yönetmeni Tom Shadyac, Albert
Einstein’in "İnsanlık varlığını sürdürmek istiyorsa, düşünme tarzını
tamamen değiştirmeli” sözünden hareketle John Lennon aptal değildi, "Sevgi
her şeye yeter" diye boşuna demediyse “Hadi başlayalım.” Diyor.
Film başından sonuna kadar aforizmalar ile
dolu. Seyredin bence...
Pirosmani (1969)
Niko Pirosmani’nin hayatı da
resimlerindeki gibi gerçek gibi acımsı. Yoksulluk içinde geçen hayatı, hayal
kırıklığıyla sonlanan aşkı ve onda bıraktığı derin izler, kendini resimden
başka bir yerde sükûna erdirememesi. Hayatın tatsız tarafında kendine bir dünya
yaratmış. Burkula burkula seyredeceğinizi tahmin edebiliyorum.
Boy Interrupted (2009)
Bu film için bir yorum yazılmaması beni
çok endişelendirdi. Seyredilmediğinden mi yoksa duyarsızlık mı!? Sitenin
prensipleri olmasa tüm altyazısını docx olarak eklerdim. çocuğu olupta bunu
seyretmemiş bir ebeveyn için büyük bir eksiklik. Eğitimcilerin ve psikologların
illaki görmesi gereken bu yapımı tavsiye edelim. Evan’ın hayatını terk etmeye
götüren süreç açık açık anlatılmış.
Flow: For Love of Water (2008)
"Binlerce kişi sevgisiz yaşayabildi,
ama hiç biri susuz yaşayamazdı." W.H.Auden Genelde enerji üzerine
belgeseller çoğunluktadır. Ancak bu belgeseli seyredince korkunç bir tablonun
geleceğini görüyorsunuz. Hayali bile zor… O denli ifadeler var ki, yok ya,
böyle mi olacak diyeceksiniz.
“Gelecekte
en büyük sorun su olacak. Dünyanın temiz suyu tükeniyor, Gelecekte insanlar
temiz su uğruna her şeyi yapacaklar. ABD'de su kaynakları yüzünden
hastalananların kayıtları tutulmamaktadır. Suyunuz yoksa yoksulluğu azaltmayı
unutun, çünkü bugün su bir çok hastalığın temel kaynağı. Aids' den ve
savaşlardan daha çok öldürüyor.
Daha fazlası belgeselde…
·
1
Let's Make Money (2008)
Avusturya’lı Rejisör Erwin Wagenhofer
filmde uluslararası kapitalizmin mantığı üzerinden dünyadaki finans akışın nasıl
gerçekleştiğini anlatırken; lobilerin paralarını yarı sömürge ülkelerin
yoksullarının sırtından nasıl çoğalttıklarını, kriz şartlarını nasıl
hazırladıklarını anlatıyor. Düşük yatırım harcamaları ile büyük karlar elde
ediyorlar. Karaparanın dönüşümünü ve sömürünün gidişatını seyredebilirsiniz.
The Shout (1978)
Tesadüfen rastgelip seyrettiğim bu filmi…
psikoloji, cinnet, büyü, şamanizm, okült ve gizem meraklıları seyretmeli.
İçinde gizlenmiş bir çok metafor var. Hayal ve gerçeğin arasında yolculuk
yapanların fark edeceği kıyıda köşede kalmış “işte bu” dediğim filmlerden. Bazı
ipuçlarını çıkarttım…meraklısı filmden sonra baksın, isterim.
·
CCharles
Crossley ismi Aleister Crowley’i, filmin sonundaki skor kulübesi üzerindeki
sayılar,
·
SSarah
Kane'in 4.48 Psikoz'unu
·
F41.9
Anksiyete bozukluğu, F41 grubu anksiyete bozukluğu grubu içinde bulunan bir
psikolojik rahatsızlık, hastalık tipidir.
·
Kıyametin
kopuşu çığlıkla olacaktır. İnsanlar deli gibi kaçışacaklardır. Kıyamet konu
eden filmlerde ateş sahnelerini kullanılmaması gerekir.Yaratılış sesle başladı
sesle bitecektir.
Scanners (1981)
Vaktinden önce değil daha sonra çekilmiş
bir film. Türüne göre 1981 yılında bu filmin konusu ileri düzeyde bir hayal
patlaması yapmış olmalı. Habil, Kabil ve Adem hikayesi sürekli tekrarlanıyor.
Film bittiğinde hatırıma bu hikayenin gelmesine şaşırdım. Dünya yaşamını savaşla
daha ileriye götürüyor. Bunun kaderimiz olmasına şaşırmıyorum. Günümüz
teknolojisinde duymadığımız çok bilgi birileri tarafından kullanılıyor. Komplo
yu sevenler bu filme baksınlar.
Serseri (1967)
Ah şu eski günler, ağlamaktan başka bir
şey olur mu bu unutulmuş saf günleri tekrar yad etmek için bakın. Bu bizim
mirasımız. Milletimizde hala bu insan var diyebilmek için seyrettim. Kaçıncı
kez demeden. Safiyane. Güzel insanlar sizi özlüyorum.
Sicarivs: La noche y el silencio (2015)
Kiralık katilin felsefesini en iyi
okuduğum kitap gibi bir film, seyrederken hem dinlendiriyor ve hemde sıkılmadan
sürekliliği ile bitişine gelince "işte bu" dediğiniz filmlerden.
seyredin pişman olmazsınız.Örnekleri az
kaçırmayın bence.
Edvard Munch (1974)
Filmi seyrederken bu da olmaz dedirtecek
kadar anksiyete bozukluğu, melankolik bir hava estirilmeye çalışılmış. Nede
olsa TV filmi böyle oluyor.
E. Munch’u hiç bilmeyen biri için tanımak
imkansız hale getirilmiş gibi. Sanki yönetmen, filmde sanatını icra etmeye
çalışmış.. Gayesinin dışına çıkmış.
Üç buçuk saatlik bir filme ayrılacak zaman
için verilmiş puanları şişirilmiş…o kadar etmez.
Tavsiyem filmden önce hayatının bir
şekilde bilinmesi seyretmede anlayış yakınlığını artıracaktır.
Bir filmden sonra araştırma yapmak
ihtiyacı hissetmeli insan. Bu eserde ise tersi.
Edvard
Munch, 12 Aralık 1863 tarihinde Oslo’nun kuzeyindeki Löyten’de doğdu.
1868’de,
annesi ve 1876’da, ablası Sophie veremden ölmesinden sonra, Munch’un içinde
derin yaralar açtı.
Bu nedenle
hasta ve ölü resimlerine gereğinden fazla önem verdi.
Christiania’da
Sanat ve Meslek Okulu’na yazıldı ve heykeltraş Julius Middelthun ile ressam
Christian Krogh’tan ders aldı.
1880
yılında «Christiannia’lı Bohemler» grubuna katıldı ve daha sonra kısa bir süre
için Paris’e giderek döndü.
Empresyonist
[‘İzlenimcilik’ bilinen kuralların dışına çıkarak, kişisel tercihlerine göre
nesneleri resmetmek anlamında] ressamlarla ilgilendi ve «Hayatın Dekorları»
adlı eserini çizdi.
1892’de
davet üzerine «Hayatın Dekorları»nı sergiledi, ancak büyük skandal
yarattığından sergi, sekiz gün sonra kapandı.
Bu yüzden
Munch’u tutan sanatkarlardan bir kısmı «Berlin Grubu» aldı bir topluluk kurdu.
1894
yılında Munch litografi ve ofort çalışmalarına başladı.
1896-97 yıllarında
Paris’te ünlü basımcı Auguste Colt’dan grafik tekniğini öğrendi. Ancak eserleri
Fransa’dan çok Almanya’da yankı uyandırdı.
1902’de,
koruyucusu ve hayranı Max Linde’nin siparişi üzerine bir «Hayatın dekoru»nu
yaptı.
1906’da
Ibsen’in «Hortlaklar» adlı eserinin dekorlarını çizdi.
1908’de
bir sinir buhranı geçirdi, ansiyete bozukluğu yavaş yavaş ruhunu ele geçirmeye
başladı. Renklerin dışına çıkarak karanlığa yöneldi, kasvetli dünyasının içinde
kayboldu ve ruhunu oraya hapsetti. Resimlerinde ölüm, zavallılık , yalnızlık,
cinsel kaygı, acı gibi hayatı cehennem yapan tüm duyguları işleyecekti.
daha sonra
hayat görüşünü daha iyimser bir tutuma yöneltti.
1912’de
Köln’deki sergiden sonra, modern resmin klasikleri arasına girdi.
1910’da
Huitsten yakınlarındaki Ramme Çiftliği’ni satın aldı.
1921-22
yıllarında Oslo’da, duvar panoları çizerek, yeni bir «hayat dekorları» yaptı.
1937’de
Naziler tarafından dejenere ressam ilan edilerek, 82 eseri toplattırıldı.
1940
yılında, istilacı Alman kuvvetleriyle, işbirliği yapan, Norveç Hükümeti’nin,
Norveç Sanat Konseyi’ne katılma teklifini reddetti.
23 Ocak
1944’de Ekely’de öldü.
Norveç
resim sanatını, Fransız empresyonizminin etkisinden kurtarmış benliğine
kavuşturmuştur..
Alman
resim sanatını da büyük portreciliği, yaratma ve uygulama gücüyle,
etkilemiştir.
Enteresan
bir yönü ise kadın, onun gözünde, cinsel, şeytani, acımasız, kötü bir varlık
olmasıdır. Kadın onun için erkeği baştan çıkararak hiç eden bir fahişe,
başarılarından korkunç bir zevk duyandır.
Bunun
sebebi yaşadığı erken yaşta annesini ve ablasını acıyla kaybetmesi üzerine
birde başarısız ilişkiler, karanlık iç dünyası körükleyici oluşudur.
Acıların
ressamı insanları hala etkilemeye devam ediyor.
Until the Light Takes Us (2008)
“Gerçek gizlidir.”
Katıksız ve gerçek bir gençlik hareketi
hakkında bilgi istiyorsanız…kaçırmayın.
Bu belgeseli seyredene kadar metal
topluluklarının satanist olmadıkları halde neden satanist iftiralarına neden
maruz kaldıklarını bilemezdim.
Anti-dini bir hareket olan ve paganizmin
temsilcilerinin şeytan ile olan bağlantılarının ne yüzünden çıktığını
göreceksiniz.
Özgür olmak isteyen bu gençlerin
taşkınlıklarına bir sınırlama gerekir gibi düşünmek yerine onları daha iyi
anlayamaya çalışmadığımızı anladım.
Ayrıca gelecek yıllarda Avrupa’da çıkacak
yeni dini hareketlerin merkezinin Norveç olacağını düşünüyorum.
Ve bu belgeseli gençlik üzerine çalışan
her araştırmacının dikkatlice seyretmesi gerekiyor. Politikacılar için tavsiye
etmem, önceden olduğu gibi yine gözardı edeceklerdir.
·
BBelgeselin
seviyeli olduğunu anlamanız için bu noktaları buraya koymak zorunda kaldım.
·
SSahip
olduğumuz birçok bilginin satanist bir propaganda olmayıp, bir gençlik hareketi
olduğunu anlayınca özür dilemek geldi. Bu yalnız kalmış gençlikten.
·
“Çağdaş
toplumumuzda, Gençlik neredeyse tamamen bitmiş
·
Ggidecek
yönleri yok
·
Kkimse
onlara ne yapmaları gerektiğini söylemiyor
·
İİnsanların
yapmalarını sölediği şeyler
·
AAma
gençliğin bunun yanlış olduğunu söyleyen bir içgüdüsü var aslına bakarsan
·
İİnsanlar
bunlara Hristiyanlığın iyi olduğunu ABD nin iyi olduğunu söylüyolar Nato
iyidir.
·
**
·
BBu
Transilvanyanın açlığı fotosu Eğer bunu "Çığlık" ile karşılaştırsanız
pek çok benzerlik göreceksinizdir.
·
VVe ben
bunun pek çok insanın düşündüğü gibi çok zorlama bir referans olduğunu da
düşünmüyorum Munch la birlikte Norveçte bir çeşit Munch korkusu
·
DDuygusal
aşırılık korkusu ve bir çeşit basit deha korkusu ve bu çok çok çok aşırı, Norveç
Ve bence Edvard Munch un bu duygusal öğelerinin bağlantılı olduğu tek birşey
var O da Nordic Black Metaldir.
·
**
·
Katolikler,
Protestanlar veya diğer Hristiyanlar gittikleri her yerde oranın kültürünü yok
ediyorlar Kültürlerini mahvediyorlar
·
Yakıp yıkıyorlar
Ve bu kültürlerin kayıtlarını da ortadan kaldırıyorlar
·
Buna
Avrupa kültürleri de dahil Afrika kültürleri de dahil Asya kültürleri de dahil
·
Nereye
girdilerse herşeyi yok ediyorlar
·
Kültürümüzü
American kültürü yapmaya çalışıyorlar Yahudi-Hristiyan kültürüne çevirmeye
çalışıyorlar
·
Moden
dünyamızda bütün problemlerin kaynağı Hristiyanlıktır
·
Bişeye
karşı çıkmak için yapılması gerekeni tezahür etmek zordur.
·
Çünkü
muhalif sesler çağdaş toplumlarda tolere edilmezler Bence güzel bir kültürün
diğer daha güzel olmayan bir kültür tarafından kirletilmesini görmek mide
bulandırıcı birşey.
·
Ama aynı
zamanda bu bi proses geri dönüşe atılan bir adım asıl ilkel kaynağa Fantoft
Stave Church Bergen M.S. 1150 de inşaa edildi.
·
Norveçte
herkes Odinle, Thorla veya Freya ile ilişkilendirilebilir
·
Çünkü
bizim dinimiz bu Biz Hristiyan değiliz.
·
Hristiyanlık
Yahudi bir dindir.
·
Hristiyanlık
Yahudi mezhebidir.
·
Vaftiz
etme de simgesel olarak Yahudi olmayanı öldürme ritüelidir.
·
Yahudi
olmayanı öldürürler Sonra da Yahudi ismi verirler Bu da pagan ruhunu ortadan
kaldırması gerekir.
·
Aslında
orası eski kutsal bir pagan yeriydi.
·
Dağın
tepesindeydi.
·
Orada
atalarımız güneşi kutlarlardı.
·
Hristiyanlar
ne yaptı, kiliseyi getirip sağına değil soluna değil yakınına değil
·
Üstüne
diktiler.
·
Çemberin
tam ortasına.
·
Aslında
çemberi parçaladılar.
·
Pagan
Horgh una Taştan bir haç diktiler.
·
Norveç
kültürüne saygıları yok ise neden
·
Norveçliler
sizin kültürünüze saygı duysun?
·
Kiliseleri
yakarak bazı insanlar toprakları geri aldıklarını düşündüler eski ortaçağ doğu
pagan topraklarını birçoğu böyle diyordu.
·
Bunu 900
de yapmakla şimdi yapmak arasında bir fark yoktu İstenene sonuç insanları şok
ederek onların gözlerini açmaktı.
·
**
·
Halk
arasında bir komplo ve Satanik bir hareket varmış gibi davranmaya başladılar.
·
Bu kiliseleri
yakanlar gerçekten şeytani güçleri yaymak isteyen satanistler sandılar.
·
Ve
hapisten çıktığımda bu konuda yapabileceğim bir şey kalmamıştı.
·
Bunun
satanistlikle alakası olmadığını söyledim Ve onlar söylediğim hiçbir şeyi
dikkate almadılar Even Aarseth hiç bir zaman satanist değildi kimse değildi.
·
Ama bu
sadece şeytanlaştırma hareketiydi
·
Bizim
satanist olmamızı istiyorlardı.
·
**
·
E.
Munch’ün resimleri nedir diye düşündüm
·
Eğer o
yaşamanın acısını hissetmediyse ve ya kaçınılmaz ölüme karşı canlı kalabilmenin
kolaylığını.
·
”Ben
kendimi öldürmeden beni öldür"
·
Kendine
zarar veren yapımla ilgili bir problemim yok
·
Eğer bütün
bu şeyler sevdiğim birşeylerse.
·
Bir şeyler
yanlış gidiyorsa onlara işaret veririm
·
Aslında
büyük bir parçam bunu arzuluyor.
TThe Resurrected (1991)
Eyüp.14: 14 İnsan ölür de dirilir mi?
Yeniden dirilişi merak edenlere fikir
verecek bir film... Topraktan tekrar dönüşümün nasıl olacağı için fikir sahibi
olmak için bakılabilir.
Film günümüz için eski kalsa da senaryosu
din bilginlerine danışılarak hazırlandığı görülmektedir.
filmde
geçen iksir öylesine kurgu olarak düşünülmemeli. Rivayete göre beden
zerrelerinin toplanıp bir araya gelmesi ve yağmur misali kendi kabri üzerine
inmesi hali adeta erkeğin menisine, spermine benzer türden bir yağış olacaktır.
Bu böylece kırk gün kalacak, daha sonra cesetler bundan meydana gelecektir.
Nitekim İbrahim peygamber bu olayı bizzat müşahede etmiş, yani görüp yaşamıştır.
The Angel (2018)
Masalların şifresi üzerine birçok tez
okumuştum. Bu filmde de Ezop Masalları /Yalancı Çoban üzerine kurulu bir iki
devlet arasındaki ilişkinin cuk diye oturacağını hiç beklemezdim.
Tarihi ve gerçek bilgilere dayanan bu
yapıtı komplo teori üzerine kafa yoranların …ve bir masal ve kırk yıl sürecek
bir barışı sağlayan Eşref Mervan’ın (Marwan Kenzari) hem Mısır'da hem İsrail'de
millî kahraman olarak görülen tek adam oluşunun arkaplanı görmeniz için tavsiye
ederim.
"Bir
zamanlar koyunlarını karanlık bir ormanın yanındaki bir dağın eteğinde güden
bir çoban varmış.
Bir
keresinde oğlan tepeden köye doğru şöyle bağırarak inmiş: "Kurt!
Kurt!" Ta ki bütün köylüler onu görmek için dışarı çıkana dek.
Üçüncü
günde oğlan bakmış ve tahmin et ne görmüş.
Bir kurt!
Ama bu sefer "Kurt!" diye bağırdığında daha önce iki kez kandırılan
köylüler ona inanmamış, yardımına koşmamış.
Oğlan da
Oğlan da "Kurt! Kurt!" diye bağırmış."
Atlantis: End of a World, Birth of a
Legend (2011)
Belgesel tarzda ancak hikayesini soluk
almadan izleyebilirsiniz...çok güzel.
Din temsilcisi olan kişilerin doğmalara ve
kendi koydukları yasaları bilgiye karşı kullandıklarında ve akıl ikinci plana
atıldığında belalara maruz kalan bir toplum örneği Hera halkı. Daha sonra
Atlantis olarak anlatılacak bir efsane...
Bir topluluğun fanatik dini inanç sahibi
elit gurup tarafından nasıl yok edildiğini göreceğiniz bu film, kimin önceliği
olmalı bu dünya hayatında diye sorgulatıyor.
Din ve bilim karşı karşıya geldiğinde
bilime uymak en doğru olan harekettir.
Günümüzdeki olayları da inceleyin...temelinde
inanç guruplarının etkisi çok fazla...dünya da zaman değişmiş olsa da, bu durum
hiç değişmeyecek...öylesine.
·
"
Jesus Christ Superstar (1973)
Filmin adından da anlaşılacağı üzere [
Jesus Christ Superstar] Hz. İsa’ya kutsallık atfetmek yerine, onu şöhret sahibi
olan bir insan olarak ele alıyor.
Eğer bu film müzikal çekilmemiş olsa
üzerinde büyük tartışmaların olacağı ve birçok yerde ise yasaklanabileceni
düşünüyorum.
Hz. İsa'nın, tanrı ve insan formu
arasındaki duruşu hakkında fikir jimnastiği yaptırıyor.
Başarılıda olmuş. Sadece kusuru müzikal
olması demeye sevk ediyor insanı, ister istemez.
·
“Tanrı lafı geçmezdi İnsan derdik
sana…Ve inan bana
·
Sana olan hayranlığım sürüyor hala
·
Ama bugün ağzından çıkan her kelime
·
Çarpıtılıyor, öyle ya da böyle
·
Ve yalan söylediğine inanırlarsa zarar
verirler sana
·
Nasıra, meşhur oğlun bir sır olarak
kalmalıydı
·
Babası gibi tahta oyarak hayır
işlemeliydi…”
·
bir yandan da tanrının kendisinden
isteklerini sorgularken diğer yandan bu şöhretin yükümlülük ve baskısı altında
eziliyor;
·
“Bir insandan
·
Daha fazlası beklenir mi?
·
Ama ölürsem
·
Sonunu getirin bu destanın
·
Ve siz yapın benden istediklerinizi
·
Varsınlar benden nefret etsinler, bana
vursunlar, işkence etsinler
·
Ağaca çivilesinler”
·
ayrıca şöhret yüzünden dini ve Roma
devletine rahatsızlık yaratan sade bir insan, sunuluyor.
·
“O bir insan …Sadece bir insan” “Her şey
önceden yazılı, değiştiremezsin.”
·
“Sen kimsin? Neyi feda ettin?
·
İsa Mesih
·
İsa Mesih
·
Sen kimsin? Neyi feda ettin?
·
- Süperstar İsa Mesih
·
- İsa
·
- Sadece merak ediyorum
·
- Sence dedikleri gibi biri misin?
·
- Söyle, söyle, söyle, söyle bana”
·
1
·
2
La antena (2007)
Ses bizim varlığımıza mı, varlığımız sese
mi ihtiyaç duyuyor. Başlangıçta söz varsa seste vardır demek.
Sessizlik kalıtsaldır. Ancak Tanrı da
konuşmayı istiyorsa, şehir sesine sahip çıkmalı mı, çıkmamalı mı fikrindeki son
karar…filmin sonunda söyleniyor.
You Can Heal Your Life (2007)
Negatif inançları ve kalıplarını serbest
bırakıp pozitif düşünceler ile kanser, aids gibi ölümcül hastalıklardan bile
kurtulabileceğimizi bize salık veren bu filmi hayata küsmüşlere tavsiye edelim.
Güzel düşünce yeni hayatımızı yaratmamız
için bizlere güç verecektir.
"Her düşüncemiz ve her dediğimiz
sözcükler geleceğimizi yaratıyor.
Sanki düşüncelerimiz evrenimize giriyor ve
kabul edildi ve deneyimlemeye çalışıyoruz."
_ Belirli
bir işe sahip olmanıza gerek yok ama bu ifadelerde, çok güzel şeyler size
geliyor.
Ben Hayata
aşığım.
Kendimi
seviyorum.
Ben
iyiyim.
Bahse
girerim, bu günde 300 ya da 400 kez söylediniz kansere sahip olma korkusunu
kaybeder.
bulguları
söylemek için yeterli değil aslında onlara inanmak zorundasın.Her gün,
Louise'in kanser için yaptığı bu ifadeyi hala kullanıyorum: "Sevgiyle
affediyorum ve tüm geçmişimi serbest bırakıyorum." "Dünyamı neşeyle
doldurmaya karar verdim."
"Kendimi
seviyorum ve kabul ediyorum.
"
Oldu yaşam değişikliği.
beni yapan
şeylerden biri hastalığım için teşekkürler. Çünkü sonunda, eskisinden daha çok
daha sağlıklıyım.
İstediğiniz
bir kişi affetmek için ya da çelişkiye düştüğünüz kişiye gidin ve bu kişiyi
sevmeye yol açın.
Daha
yüksek bir bilince sahip olan kişi ise "Ben, benimle oluşan tüm
çatışmalara aşkla yaklaşıyorum" diyendir.
Kendimi
affediyorum de... özgürsünüz.
Kendimi
affediyorsam özgürüm..
Kendimi affetimse
sizde özgürsünüz.
Senide,
beni de ve herşeyi... hep affedeceğim.
Öyleyse algımızı değiştirmemiz
gerekiyor...Bu konuda bilgi sahibi olacağınız güzel bir yapım.
Sîb u Selma (2011)
Konusu tarihi bir kıssayı ima ediyor. Öğüt
verici özelliği var. Film açısından değilde senaryosu için izlenilebilir.
National Geographic: Hitler and the
Occult (2007)
Alt yazı çeviri 45. dakikadan sonrası
eksik. Bu noksanlık giderilmeden yorum yapmak biraz zor.
Fakat tarihe yön veren kişilerde bir okült
tarafın her zaman bulunduğu fikrini kabul edebiliriz.
Tarih: 07 Ekim 2018 00:14
Kaveri (2008)
Bu tarz filmler acı gerçekleri gün yüzüne
çıkarıyor. Merak edilen hususların tecrübe edilmesi doğru mu değilmiden varılan
"geçiş maddesi teorisi" üzerine kafa yormaya sebep olacak kadar derin
konulara girmeye sebep kısacık film. Karakterlerin değişim yasası bu kadar
bozulmaya müsait bir yaratılıştamıyız? Cevabı için...bakın. Korku ve endişe
kapılarını aralayan bu çalışmaya cesaret etmekte ayrı bir cesaret.
Armomurhaaja (2017)
Hayvan sevgisi ve hakları üzerine çarpıcı
detaylara korkmadan giren bu film, seyredenler için bir daha insan veya hayvan
arasında hangi konumda olduğunuza karar vermenizi sağlayacak. Karma'nın bir
yerinde insan farklılığı çok bir kazanç değil sorumluluk getiren büyük yük. 4
Ekim Hayvanları Koruma gününü bütün hayatımıza yaymamız gerekiyor. Bu dünyada
tek çözüm sadece iyi olmak... Seyrettikçe neye kızmalı diyeceğiniz kadar dert
katıyor, bu film. Söyleyecek çok sözüm var ama... Bir bakın...
The Skulls (2000)
Gizli Örgütlerin sosyolojik ve psikolojik
açıdan üyelere karşı acımasız olduğunu göreceğiniz bu film vasat. Ancak
gerçekte bu tür örgütleri analiz etmek için seyretmek faydalı. Luke McNamara
(Joshua Jackson) dediği gibi “Sevdiğim biri bana eğer sırsa ve elitse, iyi
olamayacağını söylemişti.” Her imtiyazın bir bedeli var.
Stargate 101: Presented by Dr. Daniel
Jackson (2010)
Filmin kısalığına bakmayın. Uzaylılarla
ilgili temel bilgiler bulunmaktadır. Sadece birisini paylaşayım. Yıldız Geçidi,
denilen araç 1928'de Giza, Mısır'da bulundu. Üzerinde, takımyıldızlarını temsil
eden 39 sembol ve bu semboller sayesinde açılan yıldızlararası bir solucan
deliği insanları ve nesneleri yüz binlerce ışık yılı öteye taşıyabilmektedir.
Daha fazlası için tavsiye ederim.
Mother! (2017)
Kutsal üçlü'nün farklı bir yorumu. Sonuna
doğru film kendini ancak çözdürüyor.
Sabırla bakmanız gerekiyor.
The Good Shepherd (2006)
Film yavaş yavaş ilerleyen ve büyüyen
kartopu gibi. Tarz filmden hoşlanmayanlar tenkit etmeleri olaylara düz mantık
ile yaklaşmalarındandır. Bulanık mantık bu filmin işleyişini çok güzel
anlatıyor. İstihbarat sadece devletin menfaatine bakar. aile ve özel hayat
altplanda kaldığı gibi feda edilir. Büyük devletler neden büyük olur bunu
anlamak istiyorsanız seyredin. Devlet bir gemi gibiyse yüzdüğü deniz ise
kangölüdür. Gençlerin içini kaynatacak bir ders film. Çok güzel... beğendim.
The Third Miracle (1999)
Roman asıllı olan Katolik Helen O'Regan'ın
Vatikan tarafından azize sayılması için geçen olayları seyrederken
Hiristiyanlığın kendi içindeki oto-kontrol sistemini ve meseleleri inceden
inceye ele aldığını görmekteyiz. İnançsız diye gördüğümüz insanlarında aramızda
bulunması gerektiğini anlıyoruz. Çünkü onların cesaretleri inananlara daha
doğru ve dürüst olmaya zorluyor. Film bize inceden inceye bunu anlatıyor.
The Greatest Story Ever Told (1965)
Hz. İsa´nın hayatını detaylı bir biçimde
yansıtan, beş dalda Oscar´a aday olan bu film, tablolarda görebilececeğiniz bir
derinlik ve detaylara varacak şekilde seyredebilirsiniz. Fazla abartılara
kaçmadan sadelik içinde, İncil ve tarihi bilgilere uyumlu şekilde hazırlanmış
olması hafızalara yer etmesine yardımcı olacaktır. Kitap okumaya erinenler için
bir fırsat diyebileceğimiz film uzun olsa da seyredilebilecek çekiciliğe sahip
bulunmaktadır
A Trip Into the Supernatural (1997)
Belgesel, insanların düşünce dünyasındaki
gibi şeytanın çirkin olmadığını ve hayal edilemeyecek kadar güzel olduğuna
dikkat çekiyor. Bunu seyredene kadar şeytanı çirkin bir suret taşıdığını
fikrimden vazgeçtim. Ayrıca yapıt spirituel konularda kalıtlaşmış fikirleri
eritiyor. şeytan hakkında farklı yorumlara ulaşmak isteyenler bu belgeseli
kaçırmamaları gerekir. Birinci bölümü "kim bu elitler" olarak
bulabilirsiniz.
Metéora (2012)
Ümidini kaybedenler için çok güzel bir
film. Ümitsizlik ve özgürlük arasındaki seçimi bulacağımız bir konu üzerinde
çok şeyler sunuyor.
Mauvais sang (1986)
Gerçeküstücülük akımı, gerçek dışı
anlamında değil aksine gerçeğin insandaki iz düşümü şeklinde bir yaklaşımdır.
Bu nedenle bu filmi bitirin tekrar seyredin sizdeki çağrışımları sürekli
değişecektir. Her seyrettiğinizde burayı kaçırmışım diye akıl oyunlarına
düşebilirsiniz.
The Junky's Christmas (1993)
Cam silici Dany, bizlere gözlerinizi silin
hayata bir daha bakın, gerçekte gördüklerinizi bir daha dikkatlice bakın diyor
bence.
Premature Burial (1962)
Ölümden sonra kabirde hayat devam edecek
diyen firavunların düşüncesinin güncel versiyonu ve bir entrikanın yanında
güzel işlenmiş hikayesiyle, sakin ama heyecanı dorukta bir film.
Youth Without Youth (2007)
Reankarnasyon ve ruh göçü için çekilmiş ve
yazılmış orijinal senaryoya sahip romanın filmide güzel. Seyredin pişman
olmayacaksınız.
Werckmeister harmóniák (2000)
Özetle:bir terslik,kargaşa, anarşi ve
kaos. Çoğunluk, izdiham ve bekleyiş. Sinema altyapısı olanlara hitap eden bir
film. Film dünyasında gezinenlerin seyretmeleri kesinkes tavsiye edilecek film.
Nise: O Coração da Loucura (2015)
Doktor Nise da Silveria'nın düşünce tarzı
Antonin Artaud gibiydi. Azminden hiçbir şey eksilmedi. Alışılmışın dışına
çıkmayı başardı ve her zaman " Yaşama ait olmanın ve kendi vaktiniz için
savaşmanın binbir yolu vardır." derdi.
Raphael Domingues, Lucio Noeman, Carlos
Pertuis, Adelina Gomes, Emygdio de Barros, Fernando Diniz, Octávio Ignácio gibi
birçok sanatçının yetişmesine ön ayak oldu. Aslında bu kişiler, akıl
hastanesinde hiçliğe mahkumdular.
Başarıya özenen gençlere örnek olacak bir
şahsiyet filmi tavsiye edebilirsiniz.
En compagnie d'Antonin Artaud (1993)
Aforizmaları bol ve içindeki sözlerin
herbirisi üzerinde konuşulacak kıymetli bir şaheser. Düşünce dünyanızda değişim
yapacak seviyede...
Yazarlık ve şair ruhlu kişilerin
seyretmesi gereken bir film.
Milarepa (2006)
12 yıl boyunca, Himalayalar'daki kutsal
mağaralarda modern insanın asla hayal edemeyeceği koşullar altında meditasyon
yaparak nirvanaya erişen Milarepa, daha sonra çok değerli öğrenciler
yetiştirmiştir. Öğrencilerinin büyük bir bölümünün aydınlandığı söylenilir.
Buna, Tibet'in en meşhur kadın evliyaları da dahildir.
As Mães de Chico Xavier (2011)
Üç anne ve çocuklarının gerçek hikayeleri…
Onlardan: Ruth’un genç oğlu Raul,
uyuşturucu ile ilgili sorunlar ile karşı karşıya; Elisa, çocuğu küçük Theo, ve
Lara’nın plansız bir gebeliği, ikilemle karşı karşıya bir öğretmen.
Hayatlarının farklı dönemlerinde yaşayan
bu üç kadın. Chico Xavier'in desteklerine ihtiyaçları var. Tesadüf gibi Ruth’un
kocası Mario Karl isimli muhabir’e Chico Xavier araştırması yapmasını istiyor.
Beni etkileyen Muhabir Karl ile taksicinin
konuşması oldu. Ayrıca bu filmin en faydalı tarafı çocuğunu kaybeden ebeveynler
için teselli edici yönler bulunmasıdır.
Chico Xavier (2010)
Paulo Coelho, Işığın savaşçısı kitabında
Dünyanın Ruhu'nun Chico Xavier'e aktardığı bir bilgiyi şöyle nakleder.
“Bir ilişkide ciddi sorunların üstesinden
gelebildiysen, kötü günleri anımsayarak zaman harcama, hayat sınavlarından
birini daha geçtiğini düşünüp neşelen. Uzun süren bir tıbbi tedaviden
geçmişsen, katlandığın acılar üzerinde kafa yorma, bunun yerine senin
iyileşmene yardımcı olan Tanrı'nın lutfunu düşün. Hayatının sonuna kadar,
yaşadığın güçlüklerden doğan iyi şeyleri aklında tut. Bunlar senin ustalığının
kanıtı olacak ve başka engellerle karşılaştığında sana güven aşılayacaktır.
Işığın savaşçısı, gündelik yaşamın küçük mucizelerine yoğunlaşır. Kendi içinde
güzellik taşıdığı için neyin güzel olduğunu görebilir, çünkü dünya bir aynadır
ve herkese kendi yüzünü yansıtır. Savaşçı kendi kusurlarını ve zayıf yanlarım
bilir ama kriz anlarında morali bozulmasın diye elinden geleni yapar. Ne de
olsa dünya ona yardım etmeye çabalamaktadır, çevresindeki her şey bunun aksini
söyler gibi görünse de.”
Chico Xavier, umudunu ve yaşama heyecanını
kaybetmiş insanların tekrar enerjilerini kazanmalarında yardımcı olmuştur. Bir
çok insan onun sayesinde tekrara normal hayatlarına dönüştür. Bu tür şifacı
kişileri tanımamız onlar hayatta olmasa bile insana umut kapılarını tekrar
açmaktadır. İçimizde güzel insanlar hala var diyebilmek güzel bir duygu...
Noah and the Great Flood (2003)
Yapılan araştırmalar hikayenin ilk defa
antik Mezopotamya'dan çıktığını doğruluyordu. Büyük Sümer, Asur ve Babil
medeniyetlerinin doğduğu bölgeydi. Antik sel hikayelerinin farklı adları var ve
farklı zamanlarda yazılmışlardır. Fakat hepsinin ortak bir kaynağı var ki; 5000
yıl önce yazılmıştır. Asıl hikaye yıkıcı bir selden söz eder. Büyük ihtimalle,
Kutsal kitaptaki hikaye Mezopotamya kaynaklıdır.
En eski sel hikayelerinden birisi;
Atra-Hasis destanı -ki Gılgamış destanından daha önce yazılmıştır- daha yeni
keşfedildi. Allan Millard British Müze'deki kil tabletleri tasnif edip
incelerken onu buldu. Bu onda kuşku uyandırdı; Belki de Kutsal Kitap küresel
bir tufanı anlatmıyordu. Eski İbranicede ülke, memleket ve dünya için tek bir
sözcük var. Bu nedenle Tufan bölgesel olmasını güçlendiriyor.
Belgesel düşünce dünyanıza ek kazanımları
olacak türden seyredelim.
The Tree of Life (2011)
Tanrıyı baba karakteri ile eşleştirip bir
eleştiri yapılmış.
soruları olanlar için seyredilmesi gereken
bir film.
Forever My Girl (2018)
Hatalarımızı korkularımızın seçtiğini bu
filmde görünce...evet, karşımızdakini anlamakta bizde fedakar olmalıyız.
Yıkılmış ve kırılmış kalplerin filmine bakın. Kendinizden bir şey bulacağınız
kesin.
Tears of Gaza (2010)
Belgeselde çocukların gözleri her şeyi
anlatıyor. Neden? Böyle olması gerekmezdi. Acıyı acı ile tedavi usulünden
çıkmayı içten içe anlatıyor. çözüm böyle olmamalı. Seyredin dediklerimi
anlarsınız.
La sociologie est un sport de combat (2001)
Sosyolojiye giriş mahiyetindeki bu
belgeselin gündeme alınması için biraz gayretli kardeşlerime tavsiye ediyorum.
Sosyoloji öğrencileri ve siyasetten dem vuranlar bu filmi seyretmeliler.
Soldier Blue (1970)
ABD nin kuruluşunun vahşilikle teşekkül
edişini hatırlatan bu film kaybolanlar arasından çıkarılmalı. Film
güncellenerek tekrar çekilmeli.
Kızılderililer nasıl yok edildi? sorusunu
burada azda olsa gerçeğe yakın olan nadir bu filmin başı ile sonunu seyretseniz
yeterli olur.
Howze Naghashi (2013)
Her sahnesinde bir yaramı kanatan bu filme
bakın derim. Baba oğuldan hiçbir şekilde vazgeçmez. Kızsa da sever. Oğul da
sonunda yuvaya döner. Anne ise bulunmaz bir nimettir.
Seyredin... hayata daha güzel bakarsınız.
İşte bu...
Dash akol (1971)
Filmin konusu Sadık Hidayet/ Sadegh
Hedayat in toplam on bir öyküden oluşan ve bu eser ismini ilk hikayesi olan “Se
Katre Hûn/Üç Damla Kan” kitabından almıştır.
Hidâyet yazmış olduğu eserlerinde ölüm ve
intiharı sıkça ele aldığı kitaplarından biridir.
1930’lu yılların İran’ında yönetimin halka
verdiği vaatlerinin gerçekçi olmadığını en çok dile getirdiği eseridir.
Dash Akol/Daş Âkil adlı öyküsü ismini
kahramanından almıştır. Dash Akol/Daş Âkil ile Kaka Rostam/Kaka Rüstem adında
iki kahraman karşımıza çıkmaktadır. İki kahraman kanlı bıçaklı düşmandırlar.
Kaka Rüstem kekememedir, Daş Âkil’i Şiraz şehrinde tanımayan yoktur ve her
kabadayı onun tokadını tatmıştır bir kez. İki kahraman arasında bir düşmanlık
vardır, Kaka Rüstem de Daş Âkil’in dişine göre biri değildir, Dash Akol/Daş
Âkil üç dört defa da ümüğüne çökmüştür. Daş Âkil’i tüm Şiraz halkı sever,
insanlara yardım eder, para yardımında bulunur Daş Âkil. Beş yıl önce tanışıp
dost olduğu Haji Samad/Hacı Samed öldüğünde onu kendisine vekil ve vasî tayin
etmiş, ölümünden sonra işlerini ona bırakmıştır. Bir gün kahvehanede otururken
kendisine Hacı Samed’in ölüm haberi verilmiştir, Hacı’nın evinin taşlığına
girdiğinde hatim indirilmiştir bile. Onu, pencereleri taşlığa açılan büyükçe
bir odaya almışlar, Hacı’nın hanımı perde arakasına gelip selamlaştıktan sonra
başsağlığı dilemiştir eşine. Öbür tarafta perdenin arkasında siyah ve alıcı
gözleri olan bir kız görünmüştür ona, Daş Âkil’in gönlünü allak bullak etmiş,
bu kız Hacı Samed’in kızı Mercan’dır.
Artık tek düşündüğü şey Mercan’dır, onun
hayalini gözünün önünden uzaklaştırmak için ne kadar uğraşsa da, boşuna; aksine
daha çok canlanmıştır gözlerinde Mercan’ın hayali. Dash Akol/Daş Âkil otuz beş
yaşında, iri yapılı ama çirkin bir adamdır ama asil ve çekici bir görünüşe
sahiptir.
Her gece aynada yüzüne bakıp şöyle söyler:
“Mercan… Ah Mercan!.. Öldürdün beni… Kimlere söyleyeyim, bilmem ki? Mercan…
Aşkın öldürdü beni!..” Yedi yıl böyle geçmiştir.
Dash Akol/Daş Âkilin papağanı bu sözleri
öğrenmiştir.
Filmin finalinde acı doruğa çıkacaktır
The Blind Owl (1987)
Sadık Hidayet'in Kör Baykuş romanının
Raoul Ruiz tarafından çekilmiş bir Fransız filmidir. İran sinemasındaki Boof-e
koor (1975) dan daha başarılıdır. Altyazısının gecikmesi bir şansızlık olarak
düşünüyorum.
Fantastik tür sevenlerin beğeneceğini
şimdiden söyleyebilirim.
Boof-e koor (1975)
Sadık Hidayet’in, ruhi ve hem de fiziki
olarak hastalıkla boğuşan bir kişinin ağır, üzücü, yorucu ve bazen de korkutucu
düşüncelerini aktaran bir romanının filme aktarılması zordur. Film denemesi
olarak görülmeli.
“Bizler ölümün çocuklarıyız.”
Hidayet’in eserlerinin İran’da basılıp
satılması halen yasak.
Prezít svuj zivot (teorie a praxe) (2010)
Rüya felsefesi hakkında geniş bilgiler
sunarken, ayrıca "Rüyalar ikinci hayatlarımızdır.” ve ''Rüyalar Ve Onları
Yönetmenin Yolları'' nı bulmayı salık veriyor.
Gradiva (2014)
Kısacık filmin kocaman hikayesini anlamak
için Wilhelm Jensen'in Gradiva romanını ve Freud'un çalışmalarını okumak
gerekiyor.
Freud'un kendisiyle hemen hemen aynı
yıllarda, değişik disiplinlerin ayrı yollarından psikanaliz kuramının
verilerine yaklaşan eşsiz bir yapıttır.
Jensen, öyküsünde anıların başarılısını,
bilinçdışı özlemleri ve bunlardan kaynaklanan hezeyanları, sanrıları, yanılsamaları
psikoz öncesi duruma giriş ile sonradan, düşlerin yorumu ile sağaltmayı
inanılması zor bir öngörüyle sergilemiştir.
Freud'da, Gradiva'nın uyguladığı sağaltma
yöntemiyle, Breuer'in katarsis, kendisinin psikanaliz adını verdiği yöntemin,
birbirlerine çok yakın olduğunu, amacın bilinç-dışına itilmiş/bastırılmış ve
çıkış yolu bulamayan, sevgiyi özgür kılmak olduğunu söylemiştir.
Freud'a göre, Gradiva'nın burada şansı
büyük olmuş, çünkü o bu yöntemi zaten kendisinin sevgi objesi durumundaki
erkeğe uygulamış, bu nedenle genç adamın sağlığa kavuşmasında tam bir başarı
sağlanmıştır.
Kısa filmin son sahnedeki sarılışın
arkaplanını hakkında... bir kadının sevgi ile heykele hayat verişini tekrar
tekrar seyredilecek kadar uzunca bir film gibi...
Gravida adı, "yürüyen,
ışıldayan" anlamına gelen, Bert gang'tan üretilmiştir.
"Küller altından çıkarılmış çocukluk
arkadaşım...Gradiva"
Nebesnye zheny lugovykh mari (2012)
Filmde dikkati çeken özellik tüm
kadınların adlarının “O” harfi ile başlaması. Sonunda yöresel kıyafetler ile
kadınların güzelliklerini sergilemeleri bakılmaya değer...
Dharmaga tongjoguro kan kkadalgun (1989)
Yaşlı bir Zen hocası ile genç öğrencisinin
ilişkisi konu alınıyor. Yolun felsefesi üzerine konuşmalar geçiyor.
Ancak sabırla seyretmek gerekiyor.
Wittgenstein (1993)
Filmi sabırla seyredin sonundaki hikayeyi
dinleyince iyi ki seyretmişim diyeceksiniz.
Felsefe öğrencileri muhakkak izlemeli.
Zerkalo (1975)
Hayata ve tabiata bakmayı öğreten bir
film. İnsan kadar aceleci olmadığını gösteriyor dünyanın ve yaşlı haliyle
ayakta duruşunu.
"Hiçbirinin acelesi yok. Oysa biz
etrafta koşturup, yaygara koparıyoruz ve sıradanlığımızı haykırıyoruz Çünkü iç
doğamıza güvenmiyoruz. Sürekli şüphe içindeyiz ve telaşlıyız. Durup düşünmeye
zamanımız yok."
Filmdeki Arseny TARKOVSKY'in şiirlerin
hepsi birbirinden harika.
The Broken Circle Breakdown (2012)
Ayrılıklar üzerine kurulu dünyamızda
ölümün olmadığını -sevelim- sevenlerin birbirinden ayrılmadıklarını, isyanı
bile saygıya ve musikiye dönüştürebilmiş bir film.
Amy (2015)
Şöhretteki insanların gerçek dostları
neden yok. Çevresinde onun bu haline üzülen insanlar olmasına rağmen, kimse tam
olarak ona kimse yardımcı olmuyor. Tekrarlanan aynı hikaye ve Amy... Seyretmeli
gençlerimiz. Gerçek hayat bu...
Mavro livadi (2009)
Hayatımızda kim suçlu, kim haklı
sorusunda, günah ve hata kavramı Tanrı'ya mı yoksa insana mı bağlı gelişiyor.
Film bu soruya cevap aramaktadır.
Prikosnoveniye (1989)
Prikosnoveniye / The Touch/ Dokunuş,
oldukça şiirimsi, bazen siyah-beyaz, bazen renkli, mistik ögelerle dolu,
felsefi, masal kıvamında çok ama çok güzel bir film. Tabiattan korkan, bilhassa
yılandan korkan kişilerin bu filmi seyretmelerini isterim. Korkularımızın
nedeni hayvanlar veya öteki nesneler değil, kendimiz olduğunu göreceksiniz.
Hardcore (1979)
Doğru yapıyoruz derken, yanlışların
kontrol ettiği bir hayat yaşıyoruz. Hayalimizde iyilik, gerçeğimizdeki
kötülükte boğuculuşunu film, açık seçik anlatırken, nerede hata yaptığımız hala
gizemini koruyor.
Adam Resurrected (2008)
Bence, Holokostun bugüne kadar seyrettiğim
en ağır eleştirisi bu filmde yapılmıştır.
Holokost, Yahudi teolojisini ‘bundan sonra
nasıl bir Tanrı’ya inanmalı veya Tanrı’ya nasıl inanmalı?’ sorularıyla
sarsmıştır, hiç şüphesiz.
Martin Buber’in “Tanrı Tutulması” eseri
ile “20. yüzyılda yaşanan inanç krizini tartışmak için kullanır. ‘Dünyanın
içinden geçmekte olduğu tarihsel çağ, tanrı tutulması çağıdır’ der
Trajikomik tarzda film, bütün olanlara
karşı Tanrının suskunlukla verdiği cevabı çok güzel ifade etmektedir.
Yahudi, Tanrısına saygı duyar ve her zaman
şunu söyler.
“Hayattasın, değil mi?/ Önemli olan bu.”
Steal This Film II (2007)
İletişim, başka bir kişiyle konuşma
ihtiyacı, bir paylaşma eylemidir. Başka birini dinleme ihtiyacı, bir paylaşma
eylemidir. Kültürümüzü neden paylaşıyoruz? Dilimizi neden paylaşıyoruz? çünkü,
bir diğer insanı taklit ediyoruz. Böylelikle konuşmayı öğreniyoruz. Bebekler bu
şekilde öğreniyor. Yeni şeyler bu sayede topluma giriyor ve yaygınlaşıyor.
Temelde, bizi bir arada tutan şey birbirimizi kopyalamamızdır. İnsanlar,
birbirleriyle iletişim kurmayı seviyor. Insanlar, birlikte, bir şeyleri
paylaşmayı seviyor. Insanlar, bir şeyleri dönüştürmeyi seviyor ve teknoloji
bunu o kadar kolaylaştırdı ki, bunu durdurmanın artık hiçbir yolu yok. Hepimiz
bilgiyi dağıtıyoruz. Kendimizi bundan alıkoyamayız: bu artık nefes almak gibi.
Yaşadığımız sürece bunu yapacağız. Ve bir gün yapmazsak ölüyüz demektir.
Önce matbaa sonra peşinden gelen dijital
çağ ve bitmeyen korsanlık. Acıda olsa gerçeğimizin acı yüzünü deşifre eden
belgesel.
Wanderers (2014)
İnsanı ve kainatı bu denli kısa bir filmle
anlatmak. Seyretmelisiniz. Zaten kısa, hemen bakın.
The Unbelievers (2013)
Korkularımız bize engel olmamalı ve
belgeseli seyretmeliyiz.
Thumbsucker (2005)
Bu filmi çocuğumda sorun var diyenler
başta, olmayanlarında fikir sahibi olması için izlemeleri gerek.
Seyrettikten sonra “vay be” neden biz
bunları anlayamadık diyeceklerini baştan söyleyebilirim.
The Seventh Sign (1988)
Einstein "düşüncenin varlık
olduğunu" söyler.
Her kıyamet filmi seyrettiğimde Tanrının
bize yaşama hakkını tekrar verdiğini düşünürüm.
Yabancılara çok teşekkür ederim. Kıyametin
her filmi çekildikçe dünya hayatımız uzuyor.
Tanrı işleri, insan hayalinin ulaştığı
yerden ve tevilinden uzaktır.
Bu filmi ve benzerlerini seyrettikçe çok
şanslı olduğumuzu hissediyorum.
Jom kha mung wej (2005)
Her şey kendisiyle mağlup edilir. Bu
filmde bilginin gücünü tekrar görüyoruz. Uzakdoğunun büyü rituellerini anlamak
için seyredebilirsiniz. Filmin bir özelliği var korku filmi gibi görünürken
seyretme anında içinizde hiç ürperme oluşmuyor. Bunun nedeni gerçekler insana
hayal kadar etki etmez.
Konu ile ilgilenenler kaçırmasın derim.
Mujo (1970)
Budizm ve hiçliğin mukayesini ve
felsefesini işleyen film hakkında, eleştirmenlerin bir yazısına rastlayamadım..
Yapıt bünyesinde tez yapılacak kadar derinlik arz ediyor. İzlenilmesi gereken
bir film.
Nicht der
Homosexuelle ist pervers, sondern die Situation, in der er lebt (1971)
(Eşcinseller değil, yaşadığı toplum mu
sapık?)
Westdeutscher Rundfunk yaın kuruluşu adına
yönetmen Rosa von Praunheim tarafından çekilen bir film. Filmde, 1970'lerin
başındaki birçok gey insanın altkültürdeki hayatı ve ondan çıkarılacak sonuçlar
ele alınmıştır. Geylerin kendi korkularının üstesinden gelmek ve saklanma
yerlerinden, daha iyi ve eşit bir gelecek için dayanışmaları ele alınmıştır.
Böylece tartışmalara yol açsa da modern Alman ve İsviçreli gey hareketinin
ortaya çıkışı için tetikleyici oldu. Bu film televizyon yayını bir skandal
oldu. Maliyet nedeniyle, sessiz bir film olarak çekildi ve ardından senkronize
olmayan diyaloglarla desteklendi. Sosyal ve kültürel eleştiri tarzında olayla
ilgili sesli bir yorum tarzındadır.
Konusu; Genç bir adam olan Daniel, şehre
gelir ve bir gey alt kültüründen birine geçer. Utangaç esmer Daniel, evine
kahve içmek için davet eden ve ona kalacak bir yer sunan sarışın Clemens'le
buluşuyor. Yakında Daniel Clemens'le birbirlerine yakınlaşırlar. İkili burjuva
evliliğini ve yaşam tarzını taklit etmeye çalışırlar. Ancak, dört aylık
birliktelikten sonra, Daniel, kendisinden yaşlı bir eşcinselle karşılaşır.
Filmin başlayışı ve bitişindeki sonuç ve
ftemel arasında sürekli eleştiri bombardımanı yerleştirilmiş..
Konusu aslında eşcinselleri değil,
yaşadıkları ortamın kaosunu inceliyor. Seyrettikçe ne anlatmak istiyor diye
düşüneceksiniz. Bazen çok üzüleceksiniz.
Sonuçta bu kişiler toplumda var ve yardım
ederek beraber yaşamayı öğrenmeli, denilebilir.
Was nützt die Liebe in Gedanken (2004)
Aşk üzerine söylenmesi gerekenler ve
"bu aşk insanlardan ne istiyor" sorusunun cevabı için bu filme bakın.
Der Golem, wie er in die Welt kam (1920)
Seyredilmesi şu yönden
önemli...Yahudilerin Kabbalist formlarına ışık tutan ritüeller serpiştirilmiş.
DeUsynlige (2008)
Film hayatın ince çizgisinde gidip
geliyor.
Mea Maxima Culpa: Silence in the
House of God (2012)
Filmin ana fikri
Yasak ilişkiler ve dolayısıyla toplumun ve
kültürün kabul etmediği olaylar çıkar ilişkilerini kuvvetlendirdiği gibi zaman
içerisinde yıkılması güç olan yapıların oluşmasına ve sömürmeye sebebiyet
verir. Her geçen gün olaylar ve ilişkiler neticesinde kararan yapısı ile oluşan
bu tür kurum ve komiteler, toplumu istismar etmek şöyle dursun daha otoriter
bir oluşuma dönerler.
Bu gibi yapıları yıkmak çok zordur. Bu türlü
oluşumların yıkılışında kurum veya cemaatlerden çok belgeselde bahsedildiği
gibi zayıf karakter özelliği taşıyan ferd bazlı unsurlar ve kişiler ile
yıkılırlar. Onların zayıflıkları en büyük güçleridir. İlk başta basit gibi
görünseler de zamanla illegalleşmiş örgütü ve kurumu paramparça ederler.
Mea culpa (2014)
Yasak ilişkiler ve dolayısıyla toplumun ve
kültürün kabul etmediği olaylar çıkar ilişkilerini kuvvetlendirdiği gibi zaman
içerisinde yıkılması güç olan yapıların oluşmasına ve sömürmeye sebebiyet
verir. Her geçen gün olaylar ve ilişkiler neticesinde kararan yapısı ile oluşan
bu tür kurum ve komiteler, toplumu istismar etmek şöyle dursun daha otoriter
bir oluşuma dönerler.
Bu gibi yapıları yıkmak çok zordur. Bu
türlü oluşumların yıkılışında kurum veya cemaatlerden çok belgeselde
bahsedildiği gibi zayıf karakter özelliği taşıyan ferd bazlı unsurlar ve
kişiler ile yıkılırlar. Onların zayıflıkları en büyük güçleridir. İlk başta
basit gibi görünseler de zamanla illegalleşmiş örgütü ve kurumu paramparça
ederler.
Khoda Nazdik Ast (2006)
Final daha değişik bitmeliydi. Aşk sahile vurunca
sukuta erer. Rıza ise konuşuyor. Yarin cemalini gören susmalı.
The Devil's Playground (1976)
Bu film dini eğitimi baz alan ve yatılı
kalan öğrenci ve eğitmenlerin seyretmesini tavsiye ederim. Gerçekleri bu denli
berrak göz önüne döküvermiş olmalarından teşekkür etmek gerekiyor. Ilerlemenin
temel taşları cesur olmaktır.
Matka Joanna od aniolów (1961)
Şifacı kişilerin okuma yaptıklarında
şeytan isimlerini bilmenin önemi bu filmde açığa serilmiş.
Sekiz tane şeytan adı!
Behemoth, Balaam, lsacaaron Gresil, Aman,
Asmodeus, Leviathan ve Köpek Kuyruğu.
Ruhani rahatsızlık üzerine çekilmiş en
güzel filmlerden. Çok gerçekçi
O Pagador de Promessas (1962)
Bazen saf insanlara imreniyorum. Onların
sadakati bilenlerden çok fazla. Musa ile çoban hikayesinin değişik bir
anlatımı. Seyretmeli ve ders almalı.
The Egyptian (1954)
Filmin finalindeki Dr. Sinuhe'nin final
konuşması için seyretmek gerekir. İnancın tekamülü.
The Fall (2006)
Düşüş filmi, umut-umutsuzluk ikilemini
varoluşçu/sürrealist bir çizgide aktarmaya uğraşan bir eser. “Gerçek yaşamı
dolaşık bir masalın içinde aramak, ararken kaybolmamaya özen göstermek”
Kötümser söylemin ve fiili tarzın,
bilin-bilinçdışının birlikte etkinliğiyle bertaraf edilebileceğini tasvire
çalışan bir eser.
Hölderlin şiirinden mülhem bir bakış;
Bir düşüş, içinde kurtuluşu barındırır,
yalnızca onu gizlendiği yerden çıkarmak gerekir!
Colonia (2015)
Tarikat ve cemaat yapılanmalarındaki
içyüzünü görmek açısından bu filme bakmak gerekiyor. Oyunculuk ve senaryo çok
zayıf kalmış.
Le moine (2011)
20 Ağustos 2018
Bu film bütün dindar geçinen kendini
kurtardım sananların seyretmesi gerekir.
Rahip Barsisa hikayesinin değişik bir
anlatımı.
Umutsuzluk yasak ama, kendine güvenmekte
ayrı bir bela...
6. Mezmur
1 Ya RAB, öfkeyle azarlama beni,
Gazapla yola getirme.
2 Lütfet bana, ya RAB, bitkinim;
Şifa ver bana, ya RAB, kemiklerim
sızlıyor,
3 Çok acı çekiyorum.
Ah, ya RAB!
Ne zamana dek sürecek bu?
4 Gel, ya RAB, kurtar beni,
Yardım et sevginden dolayı.
5 Çünkü ölüler arasında kimse seni anmaz,
Kim şükür sunar sana ölüler diyarından?
6 İnleye inleye bittim,
Döşeğim su içinde bütün gece ağlamaktan,
Yatağım sırılsıklam gözyaşlarımdan.
7 Kederden gözlerimin feri sönüyor,
Zayıflıyor gözlerim düşmanlarım yüzünden.
8 Ey kötülük yapanlar,
Uzak durun benden,
Çünkü RAB ağlayışımı işitti.
9 Yalvarışımı duydu,
Duamı kabul etti.
10 Bütün düşmanlarım utanacak,
Hepsini dehşet saracak,
Ansızın geri dönecekler utanç içinde.
Atomic
Blonde -
Kadının erkekler dünyasına galibiyeti
üzerine kurgulanmış, aşırı uçta bir film. Olur mu bu kadar güçlü bir kadın
karakter, olmaz ama olmuş. İlaveten bir nevi cinsiyet devrimi yaşanmış. Berlin
Duvarı nasıl yıkıldıysa erkekler dönemi de bitti havasında. Aksiyon süper. Çok
emek harcanmış. Dövüş sahneleri gerçeğe yakın olacak kadar titiz çekilmiş.
Nekromantik -
İnsan hayatının gerçeklerinden biri şu
olmalı. Uyum yasası. Hangi huy ve alışkanlık çok tekrar edilirse onun
olağanlaşması gibi. Bu nedenle iyiliğin örnek olarak yaşanmasına yardım edelim.
Bu şekilde belki insanlık iyi olma yolunda mesafe kaydeder. Korkularımızın
tedavisi için düşünülmüş bir fikir de olabilir bu film
Bu düşünceyi görünce ne sonuç çıkarılmalı
bilemiyorum. Hasta zihinler için, onları daha hasta eder mi yoksa tedavi eder
mi karar sizin...
Genesis -
Bir heykeltıraş, karısının trafik
kazasında ölmesiyle travma geçirir. Anısına bir heykel yapar. Gerçeğe yakın
heykel kil çatlaklarından kanamaya başlarken geçirdiği evreler seyredilmeye
değer.
"Beni sevmen bana can verir, hayat
verir." Bu söz doğru. Sonsuz bir aşk ile taşa can vermek bu olmalı.
Konuşma olmadan her dakikası bir kitap gibi kısa film, size çok uzun anıları
anımsatacaktır. Yoksa insan belki de bu filmdeki gibi, taşa can veriyordur.
İsabel'in anısına çekilmiş, hep diyorum sevmek gerçekten yaşanılacak en güzel
duygu. Kısa film zamanınızı ayırmaktan çekinmeyin.
The
Thousand Faces of Dunjia -
Çin filmlerindeki uçmalı dövüş sahneleri
hoş değilken burada fantastik bir hal almış. Türü sevenler için bakabilirler.
İnsanların içlerinde sakladıkları gücü açığa çıkarmaları dünyayı değiştirecek
görünüyor. Güzel bir film.
Natural
Born Killers -
Bu film rüya görüyormuş gibi çekilmiş.
Bilinçaltındaki sıçramalar mizah edilirken aslında gerçekliğe dönüşmesinde ne
oluyor bende, dersiniz. Film herkese uygun mu demeye gerek yok. Seyrederken
film seyreder gibi değil, rüya gören biri gibi bakın. Değişik gelecek
In
the Light of the Moon -
Film siteye ne zaman eklenmiş bilemiyorum
ama hiçbir kimsenin yorum yapmayışı garibime gitti.
Öncelikle psikoloji eğitimi alan kişilerin
illaki seyretmeleri gereken bir film. Ed Gein gerçek yaşamdan alınmış bir
kimlik. Çocukluk döneminde aldığı terbiye, annesine karşı bir azize olduğu
inancı ve manevi ve dini hayatın mucizevi yönlerini tam olarak kavrayamayıp
bunalıma girince kendince çözüm arayışına girmesiyle işlediği cinayetler.
Bunları da işlerken kendince doğru olarak algılaması. Film abartısız ve
dikkatlice işlenmiş. Onu şizofren kimliği ve etrafında insanlar arasındaki
durumunu çok güzel hikaye edilmiş. Olur ya birilerine tavsiye nitelikli film
sorarlarsa çekinmeden söyleyin. Çünkü herkesin kendince alacağı bir hisse var,
bu filmde.
Dediğim gibi, aşırılık denen konu ne tür
konumda olsun zarar veriyor. Bu nedenle aşırılıktan ve ön yargıdan uzak
kalmamız gerektiğini bir daha gördüm.
Bu film kaçmaz…seyretmeden geçmeyin.
Bad
Samaritan -
Bu film bana Friedrich Nietzsche’ nin bir
faytoncunun ata yaptığı davranışı ile geçirdiği travmayı hatırlattı. Görgü
tanıkları, Nietzsche’nin atlara bir kaç kelimeyi mırıldandığını, fakat ne
söylediğini anlayamadıklarını söylerler. Efsaneye göre filozofun son sözleri
“Anne, ben bir aptalım” olmuştu. Tam o sırada bilincini kaybetti, zihni sonsuza
kadar sürecek bir hayatı değişti.
Filmde de Valkenberg ailenin tek çocuğu
Cale Erendreich’in babası ile olan durumu da bunun tam tersi. Babası kıymetli
atlara kafayı takmış bir milyarderdi. (Devamı kalsın)
Filmdeki gerilim normalin üstünde idi.
Benim anlamadığım yorum yapanların ikiye ayrılması. Beğenenler ve
beğenmeyenler. Bu filmde bir çok tabu yıkılıyor. Hırsız olanın erdemli bir
ahlakı olamaz mı, devlet her zaman doğru olanı yapar mı yapmaz mı, kolluk
kuvetlerinin müdahele kabiliyetindeki zaafiyet, zenginlik insanların ahlak ve
seciyelerinde bir seviye olur mu… düşük veya yüksek, ön yargılı baktığımız
hayatın varlığı…vb. Film bir çok konuda bilinçaltını bombardıman ediyor.
Bahsettiğim bu konular arkaplanda ele alınmış. Filim beklenenin dışında olağan
dışı hareketlilikler dolu… birde bakmışsınız ki finale gelmişsiniz. Ayrıca
Freud yine haklı çıktı çocukluğumuz, gelecek hayatımızın mezarı. Sanırım hiç
bir çamaşır suyu çocukluğumuzdaki acı anıları temizleyemez.
Çalışmayı beğendim, size de tavsiye
ederim. Olumsuz yorumların bakış çizgisinden uzaklaşarak bakın
dediklerim…birebir örtüştüğünü göreceksiniz.
Vanishing
Time: A Boy Who Returned -
Bilimsel tarzda konuya eğilmeden güzel bir
anlatış tarzı ile geniş kitleye hitap eden bir zaman problemini işlemiş. Bazen
zaman dursa der, yahut başka boyutların varlığını hissetmek ister ya insan bunu
film irdelemiş. Filmde bir faktör dikkatimi çekti ölüm...bizim hayatımızın tek
gerçeği. Doğmak o kadar bizi etkilemiyor ama ölüm. Uzak doğuda intihar çok
olur. Reenkarnasyon ve karma etkileri ile insanların metafizik dünyası çok
zengin. Batı bu konuda biraz kısır kaldığı için bizler için bu film seyredilme
tercihi olmalı. Hayal dünyamıza yeni yeni şeyler kazandıran bu filmi beğendim.
Seyredin tavsiye ederim.
The
Nines -
Bu filmi kaçırmayın. Çok ince detaylar
içeriyor. Ben seyrederken H.z Mevlana'nın insan için "sen 900
katlısın" sözünü anımsattı. Dini içerikli plan son bölümde kendini ele
veriyor. Boyutlar arasında kaldığımız hayatımızı işlerken, ne çok değindiği
husus var. İnsan ve Tanrı beraberliğindeki hayat çizgimiz içindeki ince
detayları yakalamış.
Filmin kendisi de güzel. Bağenmeyenlere
kulak asmayın. Ben farklı film seyrettim diye hava atmak istiyorsanız bu filme
bakın.
Hurok -
Yaşadığımızın hangisi gerçek, herşey bir
hayal ise bunun gerçeğe yakını dediğimizde o da bir hayal ise bu sonsuz
döngünün kırıldığı yerde hapsolmak mı kurtulmak mı...Filmde "Bu kaçıncı
bir bilsen. Ama hep aynı yere dönüyoruz" demesi, zaman üzerine bir söz
var, göreceli olmak...Seyredince ne diyeceğinizi merak ediyorum.
The
Limits of Control -
Bu film, Uzakdoğu felsefesi üzerinden
düşünce gücü ile ulaşılacak seviye sayesinde dünyayı kaosa sokmaya çalışan
güçlere karşı kaçınılmaz tek gücümüz olduğundan bahsediyor. Film durağan.
Seyretmesi zor. Birçok metafor var. Ama biraz konuyla ilgili olanlar için rahat
bir anlatış. Yorum yeri müsait değil. Neler yazalırdı. Filmde parola ve işaret
sistemi ile birçok girişlere/kapılara yer vermişler. Her bir girişten geçerek
tekamüle ve finale ulaşıyoruz. "Dilimizi biliyormusun", bu parola sık
sık kullanılmış ve işaretleri peşinden geliyor. Bunları takip eden The Lone
Man( Isaach De Bankolé) ile bizde finale ve başarıya ulaşıyoruz. Ayrıca
"Addington " ile 100 de yüz düşünce gücüne de işaret edilmiş.
Bu film değişik birşeyler göreyim diyenler
için bulunmaz fırsat. Yalnız Adamın çıplak kadınla yattığı sahne için hemen
kalbime geleni söyleyim.
Sufilik
Budist eğitiminde en son merhalelerden olan çıplak kadından etkilenmemek burada
bir şekilde göz önüne seriliyor. (Buda, Bikşuların kadınlara bakmamasını,
baksalar bile konuşmamalarını, konuşurlarsa da tedbirli davranmalarını ister.)
(Bir sufinin,karşıma çıkan, bir kadın olmuş ya da duvar olmuş bana göre hiç
fark etmez demesi fena
haline
örnek gösterilir.) Filmde açık açık sufilikten bahsediliyor.
Bu filmi mistizme meraklı ve değişik
birşeyler göreyim diyenlere şiddetle tavsiyemdir.
Kaméleon -
Gábor (Ervin Nagy) un Hanna ya aşık
olması, ne çok şeyi değiştirdi. Bu film Hollywood ürünü olsa çok seyreden
olurdu. Ervin Nagy sanatçı olarak her rolü kabul etme cesareti güzeldi. Ancak
Hanna nın hareket tarzı finalde neden bunu yaptı dedirtiyor. Seyredin. Çok
değişik bulacaksınız
Lizzie
Borden Took an Ax -
TV Filmi gibi ama, türündeki birçok filme
fark atar, sonuna kadar bir umutla şu olacak derken finali ile ters köşe
oluyorsunuz. Gerçekte bu tür şeyler olur mu diye düşüneceksiniz. Bence karakter
analizi için bakılmaya değer bir film. Ben seyredin derim. Sıkılmadan da
seyredebiliyorsunuz.
La
doppia ora -
Türüne göre güzel bir film, beklemediğiniz
bir havaya dönüyor. Ayrıca çift zamanla ilgili ifadeler bir an için bize başka
konuları kuantumu hissettirirken sonra film bunu yeniden başka bir şeye
çeviriyor. Gerçekten iki yaşamı aynı anda yaşamak olsa birini tercih mi
ederdik, yoksa aynısını yaşıyoruz, bir cevap bulamamız lazım. Seyredin derim.
The
Hit -
Film yavaş ilerliyor, sabırla
bitirebilirsiniz. Gerilim bazı yerlerde çok yükseliyor. Bir kaç replik dışında
kafanızda çok şey kalmayacak. Onlarda öylesine seçilmemiş. Özenle konmuş.
Sonuçta şu neden olmadı olabilirdi, dediğimiz bir çok soru ile bitiyor. Film
bize neyi anlatmak istiyor dediğimde bir kaç cevap var ama, herkes için uygun değil.
Dediğim gibi sabırla seyredilmesi gereken filmlerden.
The
Book Thief -
Bu film seyredilmesi de tatlı. İncitmeden,
fazla propagandaya girmeden güzle bir tarzda işlenmiş konusuyla doğrusu bu ki,
beğendim. Sıkıntılı bir dönemi de romantik bir havaya büründüren başaran güzel
filmlerden...ailecekte seyredilebilir.
Blood
and Chocolate -
Birçok kurt adam filimden daha güzel,
insanı yormayan ve kurtların sahneleri de seyredilmeye değer.
Türünü sevenler için beğenecekleri
sahneler çok. Bu film bana Balkanlara göçen ve Hristiyanlaşan Türk kavimlerini
anımsattı. Tatlı bir film, aşkı da güzel. Vivian nın fedakarlığı ve beni
öldürme dediği sahne unutulmaz.
10.
yüzyılda Macar prensler tarafından yaptırılmış. Prenslerin soyunun
loup-grou'dan geldiği söylenir. Macarlar tahtı kaybedince kurtların krallığı da
sona ermiş.
Page
Eight -
Sağlam konusu ile sizi kendine bağlayan
film siyaset külüplerinde sohbetlik konulardan biri olacak kadar önemli
devamlarına da bakmak gerekli. Sonuçta siyaset İngilizlerin dümenindedir.
Dünyada böyledir...hâla da böyle.
The
Net -
Yılına göre deşifre edilen sanal alemin
gerçek yüzüne ilk adım atan bir film. Uyarı mahiyetinde konusu ve gerilimi git
gide artan yapısıyla sıkılmadan izletiyor kendini. Bugün bir çok benzeri
çekilmiş olması onun farklılığını gidermez. Güzel film.
Very
Bad Things -
Hayatta bazı şeylere bakarken ne yönden
bakarsanız bakın, acınacak olayın içinde gülünecek bir şey illaki var. Sonuç
olarak temel bir şey görülüyor. Olana razı olmak ve ısrar etmek. Komediye
çevirdiğimiz hayat bile içinden çıkılmaz hal alıyor. Adem -filimde de var-
cennetten çıkarken kendini sorgulamaya başladı. Günah işledin günah işledin
sorusunu vicdanında aşamadı. Olaylar ileri boyuta taşındı. Sonra idealinde olan
cenneti tekrar arzulayınca Tanrı tarafından kurallara uyulması istendi. Bu
meyanda şeytanda, karşısında olduğu için -filmde Boyd- onun hileli davranışlarına
çoğu kez mağlup oldu
Bu hayat gerçekten insana her istediğini
vermeyecek şekilde tasarlanmış. Her eden bulur da ayrı bir konu.
Güzel bir film gülerken düşündüren
tarafıyla tercih edebilirisiniz.
The
Perfect Host -
Az bir bütçeyle de film çekilir. İşte
onlardan. Bu güzel film, paramız nasıl çekeceğiz diyen yeni yetmelere
heveslilere örnek. Bu meyanda yerli yapımcılara üzülüyorum. Seyredince hak
vereceksiniz.
Mr.
Brooks -
İkinci kez seyrettim. Güzelliğini
kaybetmemiş bir film. Mephisto ile konuşmalar ayrı bir hava katıyor. Sonuçta
insanın iç dünyası ve kutsal kitap alıntıları ile güzel bir film. Kaçırmayın.
Vacancy -
Konusu bilindik, gerilim süper, hiç
düşünmeden seyredin derim. Kıyıdaki filmlerden. Otoyolu kullanın reklamının
gizli gizli imgelendiği bu filmi görünce daha yan yollara girmezsiniz. İnsana
bu kadar etki edeceğini söyleyebilirim
Dreamcatcher -
Güzel vakit geçireceğiniz mesajları güzel
bir film. Ne olursan ol, fedakar olan kazanır.
Dip
huet seung hung -
Amerikanvari hayat ögelerinin serpildiği
reklam kokan ama güzel bir film. Aksiyon yüklü. Bir ara yerli filmlerin
kokusunu duyumsadığım anlar oldu. Katillerde sever...onlarda bizden biri
tarzında imlemeler ile zenginleştirilmiş film. Seyredilebilir tavsiye ederim
türünü sevenlere.
Beautiful
& Twisted -
Gerçek bir olay ve biraz basitleştirilerek
anlatılması hoşuma gitmedi. Biraz komplike olaylar olduğu bir gerçek.
Seyrederseniz bu zengin Yahudi bu kadar aptalları nasıl oynadı, fantezileri
için kurban oldu demek biraz hafif kalır. Eğer izlerseniz bana hak
vereceksiniz.
Frontière(s) -
Çok kan ve konu başından belli vaktiniz
varsa bakın. Tavsiye derseniz, türünü sevenlere olur.
The
Lost Boys -
Amerikanın yeni din arayışında manevi
değerlere dönüşümde hazırlanmış zamnaların filmi. Vampirleri öldürmek için
kutsal su fenomeni ve diğerleri ile güzel bir film.
The
Messengers -
Kargalar Hz. Adem'den beri insan hayatının
her şeyinden haberliler. En yaşlı kargayı tanısaydık bize anlatacağı çok şey
olacaktır. Bu filmde onlar biliyordu biz de sonunda öğrendik neyin ne
olduğunu...
Korku severlere tavsiye
Zulu -
Film bilindik konusuyla fark yaratmış.
Güzel bir seyri var. Bıkmadan sonuna ulaşıyorsunuz. Her şeyi anlıyorum da kötü
kişilerin can korkularındaki eziklikleri tuhafıma gidiyor. Acı değince insan
hep küçükleri oynuyor. başka söz yok. İnsan neden kötü oluyor o zaman.
La
mécanique de l'ombre -
İstihbaratın iç dünyasına bilerek veya
bilmeyerek girmenin olmadığı, girince çıkılır mı çıkılmaz mı, çift taraflı ajan
statüsü ve bunun gibi çok önemli konulara değinen mesajlarıyla dolu bir film.
Entrika ve komplo meraklıları için tavsiye edilir. Bu gizemli ve kirli
istihbarat dünyasından uzak durun der gibi oluyorsunuz.
Kiss
Me Deadly -
Eski filmler belki geldiğimiz seviyenin
gerisinde kalsa da geçmişle günü kıyaslamada neleri aştığımız açısından önemli.
İçinde güzel mesajlar var...seyredilebilir
Layer
Cake -
Film karışık, ama tetikçi sahnesi
unutamayacağınız bir sahne. Finalde beklenmedik... sırf bunları görmek için
sabırla bakarım derseniz, tavsiye ederim. Şu bir gerçek, İngilizlerin neden
dünyada bir adım önde oldukları belli. İllaki bir kütüphane odası arkaplanda
olması değil mi ki ve dahası Faust'u bilen uyuşturucu baronu oluyorsa... Güneş
Batmayan İmparatorluğun kalıntısı bir devletin sırrı okumaktan geçiyor. Bilgi
güçtür. Filmden çok anımsattıkları için tavsiye ederim.
The
Void -
Şeytan ve ölümsüzlük hırsı ile tanrıya
kaşı gelenlerin kurduğu bir tarikat. Seyredilir bir film. Sonuçta insanın
rüyalarında yaşadığı kabuslara benziyor biraz. Bizi boğan düşünceler varlık
olsa bunlar gibi olurdu.
The
Hole -
Kadınların sevmesinden ve hırsından korkun
doğru bir söz. Kadınların hilesi büyüktür denilir. Bu film bunu en güzel
şekilde dile getiriyor. Çok basit bir havada geçerken sıkılmadan ve finalini
merak ederek seyrediyorsunuz.
Assassination
Games -
İnsanların yaptıkları işler ile iç
dünyalarının farklı oluşuna bir örnek. Bir suikastci bile sevmeyi bielbilir,
acımayı da. Sonuçta iş ve fıtrat ayrı değerlendirilmeli. Güzel film.
The
Game -
Film seçilmiş kişilere kurulan tuzakları
anlatmada birebir. Biraz kurgusunda hayal katılarak yumuşatılmış. Şu an sanki
bunlar yaşanıyor bizler magazin haberlerinde dinliyoruz. Perde arkası ise
başka. Seyredin...bazen sürü insanı olmak iyi mi diyeceksiniz
The
Invention of Lying -
Hayat dualitenin üzerinde kurulu. Yalan
söylemeyeceksin, bütün dinlerde var. Ütopik yalansız bir dünya hayatı hali hazırda
olmayacak kadar kesin. Ölüm gerçeği ile karşılaşan insanın yok olma korkusunu
yenmeye akıl yormaya başlayınca ve ezilmiş bir insan topluluğu içinde
çıkmazların çıkış noktasında onları telafi edecek doğru mu yalanından çıkılarak
bütün ilahi dinler, filmde eleştiri bombardımanına tutulmuş.
Böyle bir hayat var olsa ne olurdu herkese
ait bir cevap bulunur. Yalan büyüdükçe gerçek olması konusu propaganda
tekniğidir. İnanç ise kendinizde yaşadığınızdan dışarı çıktığındaki görüntü
bizimle ne kadar uyumlu, o biraz insanı düşündürebilir. Şüpheci yaklaşım iyi
ama, bazı gerçekler veya yalanlar seçiminde biz yine hangisinin doğru olacağını
tahmin edemeyiz. Sonuçta sıkıntı doğru ve yalanın kararı kime ait...sorun bu.
Black
Death -
Aşk bütün dinlerin üstünde olan bir
dindir. Onun hükümlerinde küfür ve iman yoktur sadece can vermek ve kıskanmak
vardır. Filmin ana teması bu olmalı..
Married
Life -
Evliliklerdeki güvenin yanında endişeyi de
saklamak, her zaman için daha uyanık olmak ve boşluğa yer vermemek gerektiği bu
kadar güzel anlatılmaz. Filmin içindeki felsefe ve duygu trafiği kimseyi
kırmadan güzel ifade edilmesi ...evli çiftler seyretmeli ve aklın aşka karşı
kuvvetli bir faktör olduğunu görecekler. Evlilikte aşk bitebilir ama akıl onun
eksik yönünü tamamlar. Tavsiye ederim.
Sakin bir film sizi bıraktırmadan
seyrettiriyor kendini...
First
Knight -
Kahramanlık ve felsefesinin yer yer
dağıldığı film bıkmadan seyredeceğiniz tarzda...büyü den arındırılmış bir Kral
Arthur destanı...beğenirsiniz.
The
Bank Job -
Olayların basit başlayıp genişlemesi ile
film sürekli kendine bağlıyor. Gerçek olması da hikayenin doğal kalmasına neden
olmasından ötürü güzel. Bankalar ne kadar güvenli sorusunu da soruyor insan.
Bipolar -
Kontol (2004) ile benzerliği var ama, bu
film bence ondan kat kat üstün. İlaçların kullanımından beklediğimiz iyiliğin
yanlışlığını bir daha anladık. Hastalık ve bilhassa piskolojik rahatsızlıkların
temeli ortam değişkenliği ve küçüklükten başlayan üzerimizdeki baskı. Bu
baskının sosyal şartlar olması yanında anne baba faktöründeki olumsuzluklar
yetişmemizde bizi zehirleyen başlıca etken. Okul ve çevrede eklenebilir. Ama
sonuçta aile ortamı çok önemli...
Sonuçta kişilik bozulması kimlik karmaşası
derken ne çok taarruz altında kaldığımızın göstergesi olan bu filmi kaçırmayın
tavsiyede edin. Biz ne yapıyoruz gerçekten çok düşündüm.
Filme sinematik açıdan değil konu
açısından 10 veriyorum.
Foolproof -
Sıkılmadan seyredeceğiniz ve beğeneceğiniz
görevimiz tehlike benzeri bir çalışma akıl ve ekip çalışması ile çok güzel
işler başarılabilir. İyi seyirler...
Jin
yi wei -
Aksiyonun hayal dünyasında zaman geçirmek
için güzel bir vakit öldürecek film. Arada bir savaşçıların felsefesinden
duyduklarınız kayda değer nitelikte.
Deadfall -
Film, ani olan sahneler ile bir
harika...ben beğendim. Ancak yorumları okudum psikolojik baba karakteri ön
plana alınmış olduğundan bahseden göremedim. Şu an dört baba ve baba rolüne
soyunmuş abi ile beş baba üzerine kurulmuş bir hikayesi var. Şartlar mı
insanlar mı kararını vereceğiniz final ile bitiyor. Bu filmde iyi olan kimdi,
suçlu kimdi...Öyle vakit geçirmelik lafını söyleyenlere bakmayın...hayatın bir
gerçek yüzü. Kış şartları ise hayatın soğuk yüzü aslında...
Jumper -
Çocukların hayal dünyasına hitap eden bir
film...ailecek seyredilebilir. Boş zamanlar için güzel eğlencelik...
The
Prison -
Çok az farklı benzer filmleri gördüm ama,
bu seyredilmeli...felsefesi de yeter aksiyonu da yeter. Ik Ho karakteri çok
karizma idi. Lider olmak dedikleri nerede ve hangi konumda olursa olsun,
kararlı ve emirlerinde sabit kadem bir kral gibi olmalı. Film türü sevenleri
doyuracak kadar güzel.
The
Mists of Avalon -
Krallık, ensest, paganizm ve
hristiyanlığın bütün ögeleri ile Kral Arthur efsanesini geniş biçimde
seyredeceğiniz bir film. Sonuçta bir efsane olması ama ancak Britanya tarihinde
ilişkilerin ne noktalarda olduğunu görmek açısından seyredilmeli..
The
Miracle Worker -
Engelli terbiyesinde bir yöntem olarak
örnek olabilir. Ama normal çocuklarda bu metot geri tepebilir. İnsanlığının iç
tepkisi sürekli farklılaşıyor. Ne demeli...olabilir. Zor olan hayat örneği
kendinize dersler çıkarabilirsiniz. Özel eğitim veren psikologlar için tavsiye
ederim.
Brazil -
Ben tarzını sevemedim. Sonuçta insanlığı
bu kadar basit bir şekilde düşünmek istemiyorum. Komedi olsun oda değil, saçma
rüyalar olur ya onun bir benzeri... yarıda bıraktım...tavsiye edemem
Dead
Ringers -
İkizlerin tek kişiyi oynamalarının ağır
sonuçları kimse kimsenin yükünü taşıyamaz bir yerden sonra bunun en güzel
örneği...sonra kadınlar kadar kişilik ayracı yoktur. Sonunda gizemi onlar
çözer. Onlar hile çözmede uzmandırlar sonuçta...
Eva -
Bir yorumda seyredilip unutulacak diye
yazmış. Bence hiç öyle değil. Tanrının kulunun canını aldığında yaşadığı bir
acı olurmuş diye okumuştum. Çok acı hissettim. İnsan ve robot arasında da olsa
duygular bir yerden sonra ortak. Sonunda ölüm kaçınılmaz kader.
Black
Money -
Film ekonomiye yön veren sermayenin çirkin
yüzünü ortaya çıkarmış. Seyredin ve seyrettirin. Burada seyrettiğiniz şeyler
bütün ülkeler için geçerli.
Orígenes
secretos -
Fantastik ve çizgi roman dünyasındaki
kahramanların çıkışı ve beğenilmesindeki felsefeye dokunuyor. Bu filmi
seyredene kadar çok düşünmeyeceğim bir gerçek gözüme değdi. Fantastik bir hayat
var ve bunu kabul etmemiz lazım Gerçek değil demekle konu kapanmıyor...bunu
içtenlikle kabullenmiş bir gurup var. Bazı insanlar kahraman olmak istiyor.
Bunun da ilk kapısı kostüm. Hikayeni yarat kostümünü giy ve tanrı olamazsın ama
bir süper kahraman olma şansın var demek onlar için...dolayısıyla bizler
içinde. Kötülüğün yüzü yoksa kahramanın da süper kostümü ve yüzü olmalı.
"Kostümünü giy ve bu dünyayı daha iyi
bir yer hâline getir."
Incendies -
Savaş acı değil çirkinliklere hamile. Eğer
bir dram diye söylenecek film varsa bu olmalı...Savaşın dini olmaz. İç savaşın
ise günahı hiç affolmaz. Bu filmi seyredin. İlk başta yavaş ilerlemesine
aldanmayın. Sonunda vurucu mermiyi yiyeceksiniz. Savaştan çıkmak değil ölmek
lazım der gibi.
The
Ides of March -
Siyasetin çirkin yüzü ve seçim
kampanyalarındaki entrikalar, iyide bu siyaset bu denli kirli mi diyorsunuz.
Sonuna kadar bıkmadan bakacağınız bir film.
The
Heavy -
Finale kadar gizemini korudu. Kim iyi ve
kötü hep ölümden sonra çıkıyor derler ya... öyle . Oyuncular biraz zayıf
kalmalar filmin albenisi çok olurdu. Yine de bir çok filmden iyi
seyredebilirsiniz. Habil Kabil hikayesi devam ediyor günümüzde...
Dalkomhan
insaeng -
Sun Tzu nun savaş sanatından alıntılar
yapılmış sanırım, içinde aforizmalar var. Patronlar sadık adamlarına dikkat
etmeli...güzel sahneler var. Aksiyon yerli yerince sıkmıyor. Seyredin
Whisper -
Şeytanın vesvesesi üzerine bu kadar yakın
film çekilmez. Bunu kaçırmayın. Sıkılmadan izleyeceksiniz. Exorcist tarzına
yakın ama değil. İç dünyaya bir adım atacaksınız. Ben bunu yaşadım derseniz
şaşırmam
Darkman -
Filmdeki en çarpıcı özellik 1990 yılında 3
boyutlu (3B) yazıcıların kullanılması, gerçek nesne üretilmesi... Filmin
finalinde ki sözler ise dünyayı yöneten güçlerin baş sloganı...Yine
şoklandım...daha ne olacak dedim. İkinci filme de baktım. Bu film mesaj içeriği
ile daha güzel. Serinin üçüncüsüne bir şey diyemem.
1990 - Karanlık Adam
1995 - Karanlık Adam 2: Durant'ın Dönüşü
1996 - Karanlık Adam 3: Öl Karanlık Adam
Öl
.
The
Sheltering Sky -
İki gezginin çölde ki macerası sıkıcı
olmasın diye erotik sahneler serpiştirilerek Fas'ın çöllerinde geçirdikleri
hayatın bir bölümüne ışık tutuyor. İngilizlerin neden dünya merakı çok olur, ve
dünyaya neden hakim bir millet olduğunun görebilirsiniz Kendi rahat
dünyalarından çıkıp yaşantı olarak çok gerilerde kalmış bir toplumun içinde ne
aradıkları da belli olmayan seyahatlerinin boşa yapıldığını düşünmüyorum. Dünya
coğrafyasını bilen ingilizler boşuna güneş batmayan imparatorluk olmamıştır.
Film boyunca ne işleri vardı Kit ile
Port'un diyorsunuz. Sıkıcılığı yanında o mekanları ve hayatı görmek için
seyredebilirsiniz. Herkese hitap etmeyebilir. Dikkatimi çeken filmin başındaki
Kuran okuyuşu ve bir aralıkta ezanların İstanbul ağzı ile okunması garip geldi.
Yönetmen neden Arap okuyuşu tercih etmemiş filmin eksik yönünü olabilir
Sonuçta Batı nedense hep bir adım önde
olmasını bir kez daha gözler önüne seriyor.
BlacKkKlansman -
Amerikanın değişmez kaderi, zenci ve beyaz
sendromu, bu filmde tekrar oynanan oyun gözler önüne seriliyor. Amerika
parçalanma yolunda mı. Finalde birkaç replik dikkatimi çekti. "Yahudiler
yerimize geçmeyecek!" Bu olayların sonunda Yahudi karşıtı bir çatışmaya
dönecek mi diye sormadan edemiyorum. Film, normal bir tarzda konun hafif
geçmesi de zayıflığı ama, bu tür tarz filmler genelde halk tipi eğitimi düşük
insanlara hitap etmek için çekilir. Halkın bilinçlenmesi yahut yönlendirilmesi
amacı olur. Rusya kuvvetlenmek için GLASNOST[Sovyetler Birliği'nin son
döneminde Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede bilhassa ekonomik sorunlara
son vermek amacıyla uygulanmış politikaların tümüne verilen addır. 1985'te
uygulanmaya başlamış, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştur. ]
hareketini başlattı, gündemdeki olayları da düşününce USA içinde yenilenmenin
haberi olmalı. Hayırlısı... ne günler görecek bu insanlık.
Blindness -
Körlük (Jose Saramago) kitabını okumadım.
Filmden gördüklerimle anladığım şu. İnsan diye adlandırılan topluluğun zorla
komün haline getirilince, sırasıyla hangi evrelerden geçebilir diye düşünülmüş
bir yapıt. Orada sürekli TV den yapılan yayına ve karantinaya atılan kişilerin
sadece yemek ile desteklenmesi ve dışarıya çıkması engellenmesi… bunlar ile ne
söylenmek isteniyor.
Kilise ortamında İsa heykellerinin gözleri
bağlanmış, insanlar hemen dine karşı tepki vermeye başlamışlar.(!) Sonra
insanların değer yoksunu olarak her şeylerini kaybetmeleri, kadının meta olarak
görülmesi…kadına karşı gerçekten hala bir seviye kat edemedi mi?
Film başıboş bir toplum olarak bırakılınca
insanların evrimleşme sürecinde ki durumlar göz önüne serilirken, bir görenin
içlerinde bulunması ve tanrı konumunda gösterilmesi ?
İnsanın tanrısı, yine kendi içinden çıkan
biri mi denilmiş. TV deki konuşan kişinin ne yetkiyi barındırdığı?
Filmin insanı pislik bir varlık gibi
lansetmesi. Bu kadar sorular ile seyredilmesi zor. Körlük rolleri de inandırıcı
değil. Seyredersiniz. Eğer felsefeci iseniz size hitap edeceği yön ile komünist
fikir sahibi iseniz başka şeyler anımsatacağını, ateist ve evrimi kabul eden
biri iseniz size hitap eden farklı yönü olacaktır. Ancak inançlı biri iseniz,
sizinde kafanızda sorular oluşturacaktır. İnsanlar sahipsiz bir topluluk mu
dersiniz.
Ben diyorum hala insanı bir hayvandan
aşağı düşünmek için elinden geleni yapan düşünce sahipleri, ne olmasını
bekliyorlar.Başıboş bırakılmış mı insanlık. Ve insanlık çok çabuk
dezenformasyona uğrayacak bir durumda olmamalı…
Film seyredilir. Fakat sevmedim açıkçası…
Control -
Bu film kıyıda köşede kalmasına izin
vermeyin. Seyredin konu olarak sadeliği var ama, ne çok ders veren insanlığın
içindeki yaraları gösteriyor. İlaç endüstrisinin eleştirisi olması yanında
toplumun ön yargısını yıkmanın zorluğu üzerine Ray Oliver unutulmaz bir hatıra
olabilir. Hayatın acımasızlığı içinde hatasını anlayan kişiler için son bir
şans verilmeli mi yahut verilmemeli bunun cevabını sizde filmden sonra biraz
düşünün. Bu filmi film olarak değil, bir açık yaranın tedavisi olarak seyredin.
Şiddetle tavsiye ederim...
En
chance til -
Hayatta bu olur mu diyeceğiniz bir olaylar
zinciri. Ders alınacak çok şeylerle dolu. Sonuçta yapılanın doğru mu hata mı
olduğunu düşünürken finalde doğruyu bulmuş olarak film bitiyor. Güzel bir
film...
Abre
los ojos -
Film bir kaç ihtimalli mantık yürütme
üzerine kurulmuş. Zengin ve şımarık birinin dünyasını karıştırıp, servetini
elde etmek için entrika kurmak, yahut gerçek dediğimiz şeylerin gerçek ve hayal
boyutunun ne seviyede olduğunda karmaşayı anlatarak fikir jimnastiği yapılmış
...her ne olursa olsun sonunda intihar eden biri var olması finalin bir kişinin
hayatındaki bunalımın işareti. Zenginlerin birileri tarafından kolay av olacağınıda
gördük bir daha. Kolay film değil. Belkide hesi baştan sona bir rüya mıydı...
Intacto -
Psişik vampirler diye bilinen bir konunun
filme aktarılmış hali. Enerjiler çalınabilir, şöyle böyle. Şans denen unsurun
sonsuz bir döngüde elden ele akışını işleyen konusuyla, güzel. Filme başlamadan
konuyu okumak iyi olur. İlk başta biraz dağınıklık var. Beğendim. Sara konusunu
anlamak için filme dikiş atmalı ikinci kez bakmalı zamanı olana
Daredevil -
Umutsuzluğun engel olmadığı, her
noksanlığın bir kabiliyet olarak dönebileceğini anlatan bir film, Dede Korkut
hikayelerinin temel ögelerindendir. bir kişi bile adaleti getirecek güce
sahiptir. Hayal dünyamızı besleyen konusuyla güzel vakit geçirdim
The
Ipcress File -
Yılına bakınca komplo, ajan ve istihbarat
yönünden ne çok geriden takip ettiğimizi gördüm. Şimdi düşününce bu filmlerle
beslenmiş zekalara karşı halk olarakta çok gerideyiz. Beyin göçü lafını ilk
duyduğum sene 25-30 sene...bu filmler aslında daha dikkatli bir düşünceye doğru
bizi yönlendirmeli tavsiye ederim
Les
rivières pourpres -
Masonik/faşist bir yapılanmanın bulunduğu
bir gizemli üniversite yerleşkesindeki cinayetler hakkında başladı ama finali
kişiselleştirdiler. Final beklemediğim bir şekilde bitti. Daha güzel bir son
hazırlana idi keşke. Tavsiye konusu şöyle böyle...
‘’Biz efendiyiz. Bizler Köleyiz.‘’Her
yerdeyiz, ama hiçbir yerde yokuz.‘’Kızıl nehirleri biz yönetiriz. ‘’
Shadowlands -
Aşk üzerine ve gizeminden haberdar olmak
isteyenler için bu film kaçmaz. Gerçek öykünün çok kısa bir bölümü bile neler
katıyor insana . İkinci kez seyrettim. Diyorum ya sevmekten haberi olanlar için
bu filme bakmaları gerek. Bu film aşkı anlamak ve yaşamak nasıldır diyorsa
baksın. Filmin sinematik yönü zayıf. Ama hikayesi 10 numara.
Le
deuxième souffle -
Bu film klasik Fransız tarzı...işleyişi ve
konusuyla yeraltı dünyasının yeni nesil ile eski nesil arasındaki farkı çok
güzel işliyor. Film her şekilde oturaklı ve finalde Gu nun kahramanca bitişi
seyredilmeye değer. Ne olursa olsun şeref ve haysiyetli olmanın doğruluğunu bir
daha görüyoruz. Yeraltı dünyasında da bile kalite aranıyor. Kalleşler her zaman
her yerde kötüdür.
Låt
den rätte komma in -
Korku tarzında ama insanı rahatsız eden
bir tarz değil daha çok düşündüren, insan ilişkilerindeki zayıflıklar
sorgulanıyor. Biraz sabır isteyen tarzı dışında eksik taraf yok, sıkılmadan
sonuna kadar bakarsınız. Sevmek her şeyin başı yine...
The
Social Dilemma -
Sosyal medyaya bir başkaldırı belgeseli.
Sunduğu çözüm yine insan. Ne zaman sosyal medyanın tekliflerine hayır
diyebilirseniz. Bu başarının ilk adımı olacak. " YouTube'un önerdiği
hiçbir videoyu kabul etmeyin." Yapay zekaya karşı tek yapacağımız şey bu.
Hayatımızı soyutlama imkanımız kalmadığı bir yöne doğru sürüklenirken tek çare
bireysel faktörler kaldı. Az gibi görünen sessizliğin başkaldırısı yapay zekaya
sorunlar çıkaracaktır.
Facebook, Twitter ve diğerleri gibi
şirketlerde bu sistemlerin nasıl işlediğini anlayan bir avuç insan vardır en
fazla. Ama onlar bile belirli içeriklerle neler olabileceğini tam olarak
anlamazlar. Yani insanlar olarak bu sistemler üzerindeki kontrolü neredeyse
kaybettik çünkü neyi göreceğimizi bu sistemler kontrol ediyor.
Az bir itiraz bütün sistemi yeniden
değişime uğratıyorsa, bunu deneyenlerin sayısı arttıkça daha çok algoritma
hesabı sistemleri hantallaştıracak. İnsan sonuçta kazanacak. Ama bunu anlamak
için biraz zamana ihtiyacımız var görünüyor. Geç kalınsa da bunu başaracağımızı
anlatıyor. Belgesel sessiz isyanın ayak sesi olması açısından önemli.
Mou
gaan dou III: Jung gik mou gaan -
Üçüncü bölümü seyretmeden bıraktım. Uzatma
gibi olmuş hikayenin sonu birinci filmde olup, üçüncü filmde önceki zamanlar
olunca hoş değil. Belki güzel bağlayacaklardı ama seyredemedim öyle kaldı.
The
Informant! -
Kapitalist dünyanın çarkında bir
dalaverecinin maceraları. Film idare eder. Diyaloglar güzel. Gerçek hikaye ama
biraz ciddi havada çekilse nasıl olurdu bilemedim
Mou
gaan dou III: Jung gik mou gaan -
Üçüncü bölümü seyretmeden bıraktım. Uzatma
gibi olmuş hikayenin sonu birinci filmde olup, üçüncü filmde önceki zamanlar
olunca hoş değil. Belki güzel bağlayacaklardı ama seyredemedim.öyle kaldı.
Mou
gaan dou II -
Birinci kadar değil ama üçüncüye bakmak
gerekiyor. Final yapmadı gibi. Sonuçta komplo ve entrika derken seyrettiriyor.
Üçüncüye de bakacağım.
Breach -
Film çok zayıf işlenmiş senaryo gerçek
hikaye yanında çok basit kalmış. Kanaatimce Robert Hanssen de kapalı kalan bir
şeyler olmalı ki konu ondan yavan bırakılmış. Film hoşuma gitmedi. Seyrettim.
Ama siz seyredin diyemeyeceğim.
The
Fugitive -
Filmin diziyi kısaltmasından başka bir
noksanlığı yok. Emperyalist düzenin içindeki kötülüğü meşhur olan kurumlardan
biri ilaç sektörü. Bu konuyu işleyen çok film var. Biride bu. İnsanın üzüldüğü
taraf suçun hep yakında oluşu. Heyecan dorukta sıkılmadan seyredeceğiniz bir
film.
Spinning
Man -
Film felsefenin cinayet üzerinde
işlenişine bir örnek. Filozof Wittgenstein'i tanıyan biri bu filme bakarsa çok
değişik yorumlar. Herkese hitap etmeyebilir, desem de film bir şeyi çok öne
getirdi...suçun işlenilmesi değil ispatlanması konusunda dikkatimizi çekti.
Felsefeye kafa yoranlar için tavsiyem baksınlar. Finali başka yorumlardaki gibi
basit görmedim. Çok iyi bir bitiş...
Gabriel's
Inferno -
Sizlere tavsiyem Gabriel's Rapture yi önce
seyredin sonra İnferno ya bakın. Serininin tadına daha iyi varacaksınız. 3.
bölüm bence gerekli. Daha da uzatılabilir. Bu bölüm aşk bahsindeki diyaloglar
yönünden zayıf olduğu gibi biraz konu dağınık gidiyor. Dediğim gibi Gabriel's Rapture
bu bölüme yüz basar. Tavsiyem Rapture yi önce seyredin. Profesör Gabriel
Emerson ile Julianne arasındaki bağı ve aşkı daha iyi çözeceksiniz.
Gabriel's
Rapture -
Bu film için tek söylenecek bir söz var.
Eğer aşkı yaşadıysanız, az bir kısmını anlarsınız. Aşk acısı çektiyseniz. Daha
fazlasını. Yoksa ne desem az gelir diyorlar ya...
Dante üzerinden aşkın şehvet olmadan bir
üst versiyonda hangi değerlere ulaşacağını görebildiğim nadir filmlerden. Yine
diyorum, aşk okulunda olmayana hitap etmez bu film. Puanın düşüklüğüne
aldanmayın, daha bu filmi seyredenler artsın neler yazacaklar.
Ben ilk filmi görmeden buna baktım. Sorun
değil. Onuda seyredince beğeneceğimi biliyorum.
Daha fazlası için bakın pişman
olmayacaksınız.
Before
Sunset -
İlk filmin peşine seyrederseniz çok güzel
bir film ziyafeti aşk felsefesi, kadın erkek ilişkilerine güzel bir bakış.
Üçüncüyede bakmak gerek bence. Bu ikinci birinciye göre daha güzel. Ancak
birinci filmi seyretmezseniz bazı şeyleri anlamanız imkansız.
Before
Sunrise -
Diyaloglar üzerine kurulu bu film, devam
filmi ile Gün Batmadan ile tam yerine oturuyor. Aşk ilişkisinin bir nevi
irdelenmesi...Güzel ama sırf konuşma dinleyeceğinizi bilerek bakın.
Sunshine -
İnsanın içinde yaşadığı tanrılaşma vasfı
bu filmde bir daha gözönüne geldi... Final güzeldi. Türünü sevenler için
tavsiye ederim.
Gwen -
Film için her türlü yorum olabilir. Bence
en tutarlı olan papazın vaazındaki sözler kilisenin dört duvarını aşamayışıdır.
Gwen dahi inanç krizi yaşadı. Sosyal hayatın vahşiliği içinde iki kızı ve
annenin çektiği acı uzun zamandır seyrettiğim filmler arasında özel yer
tutacak. Bende yara açacak kadar incindim insanlıktan. Medeniyet denilen
olgunlaşma bu pislikleri yaşayarak mı kazanıldı. Yerli filmlerdeki din adamı,
ağa ve fakir köylü dramı ve kızını zorla ele geçiren hikayenin batılı
versiyonu. Bu filmi seyreden birinin ateist duyguları kabarsa hak verecek durumdayım.
İnanç kayması yaşaması bence doğal.
Yorumun birinde hikayede tutarsızlıklar
var diyor. Bence hiç değil. Bir örnek olarak kadının kendi kanını akıtması
arkasındaki gerçeği doktor açıkladı... Bunun gibi her soruya cevap içinde
serpilmiş durumda.
Seyrederken sızlandığım bu film yüzünden
zalimler için cehennem olsun, başka gönül nasıl teselli bulur ve tanrıya inanır
ki?
Kaçırmayın diyeceğim. Nadir filmlerden.
Bu vadide
üç ailenin olduğu zamanları hatırlıyorum. Griffithler ile Güneydeki Rowlandlar.
Hepsi de iyi insanlardı. Ama şimdi sadece bir çiftlik kaldı. Koyun çalarsan
elini keserler. Dağı çalarsan ise seni bir Lord yaparlar.
Street
Kings -
Polis teşkilatının çalışma sistemindeki
aksaklıklar ve düzenin içinde görünmeyen ve söylenilegelen bazı teoriler doğru
mu dedirtecek kadar işin arkaplanına yüklenmişler. Heyecan dorukta...
The
Ritual -
Bu filmin finali aslında söylemek
istediğini söyledi. Tevratın ilk ayeti İlk başta ses vardı. Paganizm, sihir ve
cinlerin olduğu bir ortamın gerliminde olan bir film. Filmde korku unsuru bence
cinlere işaret ediyor. Bir şeyi fark ediyorsunuz film boyunca hayatta günah
işlemek her dönem insana yük...Güzel bir film.
Hail
Satan? -
Belgeselde Şeytan Tapınağı ve dolayısıyla
sosyal düzendeki olumsuzluklara karşı kurulmuş olan ve pöpuler olması için satan
ismi arkasındaki faaliyetlerin birleştiği örgütsel yapı inceleniyor. Din
karşıtı olmaları dinden çok insanlardaki zihniyeti ele almaları da ayrı bir
durum. Başaramadıkları taraf, satan ritueli Hristiyanlıkta karşıt öge
olmasından dolayı, Amerikada yapılanmadaki zorluklarıda cabası. İyi tarafları
açıkça sergiledikleri tavırlar. Sonuçta kendileri için bahsettikleri düşünce
yapısını satanizm ile ilişkilendirmeseler epey taraf tutacakları görülüyor.
Filme bakılması tanımak açısından tavsiye ederim.
Kilisemizde
İncil dersi alıyordum. Kilisede pazar okuluna gidiyordum ve 13 yaşında bana
papaz yardımcısı diyorlardı. Mezun olacağım gün kilisede oturuyoruz ve kutsal
ruhun geldiğini hissetmemiz falan gerekiyordu ve ben şöyleydim: her neyse.
Altıncı sınıftayken Gandhi filmini izlemek için bir okul gezisine çıktık.
Ertesi gün tarih öğretmenimiz dedi ki: "Halkı için yaptığı büyük işlere ve
yaptığı diğer her şeye rağmen Gandhi'nin, Hristiyan olmadığı için cehenneme
gittiğini fark edin.” Bense "Sahiden mi?" oldum. Bu herif pasif
direnişi icat etti ama Hristiyan olmadığı için Cehenneme gitti.” Bu hikayeden
çıkarılacak ders bu mu yani? Bu saçmalık" Benim durumum Yobaz insanların
olduğu şeyin karşısında olmak istiyordum. İşte o zaman her yerde Şeytan'ı
aramaya başladım.
Total
Recall -
Yılına göre çok güzel bir film. İnsanlığın
hava içinde özel para ödeyeceği günlerin geleceğini düşününce ürperiyor.
Transformers filmlerinin para ile ilgili verileri ile karşılaştırdım. Aşırı bir
para harcandığı belli Dijital teknolojinin sayesinde filmler günümüzde daha
güzel olsalar da eski filmlerin biraz daha inandırıcılığı fazla. Yapay zeka ile
çalışan taksiler bölümü var. unutamayacağım bir sahne. İnsanoğlu belki çok
ilerleyecek ama kendine erişemeyecek kadar geride kalacak. Üzerine çok
konuşacağınız arşivlik film. Bence seyredin.
Serenity -
Seyrederken filmin konusuna ilk başta tam
bir mana veremiyorsunuz ilerledikçe anlıyorsunuz. Ana konu insanlığın
geleceğindeki büyük bir acı gerçeği göz önüne serince herşey bunun için miydi,
diyorsunuz. Doğa kendi içindeki dengesini iyi kurduğu gibi tekamülünde de bir
sıra takip ettiğini unutmamak gerek. Tavsiye konusunda türünden hoşlananlar
için güzel, aksiyon olarakta yeterli. Bakılabilir.
Ölüm
nedeni Pax. Hava işleyicilere kattığımız G23 Paksilon Hidroklorür. Halkı
sakinleştirecek, saldırganlığa son verecekti. İşe de yaradı. Buradaki halk
kavga etmeye son verdi. Sonra her şeye son verdiler. İşe gitmeyi bıraktılar.
Çiftleşmeyi, konuşmayı, yemek yemeyi bıraktılar. Buradaki 30 milyon insan ölüme
öylece teslim oldu.
Strange
Days -
Film zamanını aşan düşünceler üzerine
kurulu. Filme konu olan teknoloji için yıl bazında bakarsak, kullanımda olma
ihtimali yüksek, ama neden sürülmedi onu merak ediyorum. Biraz kafa patlatan
kalabalık görüntüler ile film neden zayıflatılmış tam anlayamadım. İçinde geçen
komplo teorileri görünce Amerikanın yıkılış nedeni olabilecek polisin zenciyi
öldürme hadisesi bu filmde var...Demek ki yıllar önce düşünülmüş bir öngörü
veya plan. Bir replik gözümden kaçmadı " 2025 yılında ikinci bir kadın başkan
göreve gelecek" bu bir önceki cümleye bağlarsak Türkiye yahut Amerika için
verilmiş tarih.
Tuhaf günler bize birşeyler
sızdırıyor...bakalım, neler olacak. Tavsiye olarak uzun bir film, seyredilmesi
kârlı olur.
La
Corazonada -
Bir polis soruşturması...izlenir. Fakat
türünü sevmeyen kişi için zor bir film, sabır istiyor. Tavsiye konusunda
kararsızım. Seyretmezseniz çok şey kaybetmezsiniz
Phantom
Thread -
Aşkın kuralları var mı bilemem ama burada
bilinenin dışında bir sihir var. Neden başladığına cevap yok,
sürülebilirliğindeki açmazlar için çözüm üretilmesi, kadın farkındalığı bir kez
daha ortada, "onların hilesi büyüktür" kutsal kitap yorumu burada bir
daha göz önünde...Alışılmış dışındaki tarz. Seyretmek için biraz sabır istese
de sıkmayan bir film.
The Reports on Sarah and Saleem -
İsrail'de
kadın olmak zordur. Onların çilesi belki dünya üzerindeki diğer kadınlardan
daha zor olanlarıdır.
Ayrıca
filmde dikkatli bakarsanız İsrailde boş sokaklar ve soğuk bir hayat vardır ve
dünyada en çok ağlanılan yer Filistin ve İsraildir denilse doğrudur. Bu tür iç
durumları yüze çıkaran filmler son zamanlarda arttı. Yahudiler açısından
bilinen yanlış bilgiler gün yüzüne çıksın için mi yoksa psikolojik bir eğitim
aşaması anlayamasam da bu filmi kaçırmayın derim.
Ne oluyor
diyeceğiniz çok şey var...
The Time Traveler's Wife -
Büyü
kitaplarında ritueller genelde çıplak vücut ile yapılır. Henry nin çıplak
olarak geçişler yapması fikri buradan alınmış bence. Ayrıca Reenkarnasyon
izleri aradım ancak çok belirgin değil. Zaman ve mekan içinde gezintinin
rastlantısal olması biraz saçma...çünkü bu seviyede olan birinin bunu iradeli
yapması uygun olabilir. Ancak sonuçta hasta konumuna getirilmesi yanlış.
Alba babası
Henryden bir üst seviyey çıkmış.
İlk defa
gördüğüm değişik bir senaryo...tavsiyem fikir edinmek açısından bakın. bunun
dışında film olarak çok kaliteli değil.
The Bridges of Madison County -
Robert ve
Francesca’nın aşkı yasak ilişkiden çok yaşanamamış bir aşkın sorgulanması
Dört gün,
dört yıl veya kırk yıl değil. Bu filmdeki zaman ölçüsü. İki insan dört günde
büyük bir evrim geçirmesi, dünyalarının değişmesi, onlar taşıdıkları aşk
potansiyeli uygulamaya çıkarttıklarında ne ile karşılacaklarını sorgulatan
film. Francesca doğru olanı yapınca bu kadar incinirken yanlış olanın da filmi
çekilse onu da görseydik dedim.
Bir de bu
filmin hayal ürünü olmadığını söyleyeyim. Bu şekilde yaşanmış aşklar var…
İnsanı etkiliyor, sebebi de yaşanmış olması ihtimali çok yüksek. Yine yaşı
kırkı geçmiş evli insanların seyretmesini içtenlikle isterim. Kendilerinden çok
şey bulacaklar. Hayret ediyorum… o cümlelerin hiçbiri bana bile yabancı
gelmedi…birileri ile sohbet ederken muhakkak duymuşum.
Sonuçta aşk
filmleri kategorisinde özel bir yeri olacak bu filme arşivinizde ve hafızanızda
yer ayırın muhakkak size de lazım olabilir. Sonuç ta vay be dedim…
Maya -
Hayatın
insanlar için ilk biçtiği görev veya duygu barınma ve korunma duygudur. Çocuk
olsun büyük olsun sığınacağı bir yer ister ilki ana rahmi ve en sonu
mezardır... Bu ikisi arasındaki serüveni kısa filmle birazda dramatik işleyince
seyretmeseydim acılarımızı dedim...ancak siz de bakın.. Güzel bir film. Bunun
yanısıra Maya üzerinden bütün kadınlara mesaj veriliyor. Dünya sizin için
gerçekten dayanılmaz bir yer.
Tecumseh: The Last Warrior -
Filmdeki
olaylar, her gün gelen ve toprak isteyen yeni yerleşimcilerin Kızılderililerden
giderek daha fazla bölge almaya çalıştığı 1812'de başladı. Yerli Amerikalılar/Kızılderililer
yerleşimciler tarafından sistematik olarak sökülüp Batıya itiliyorlar.
Tecumseh'te (Jesse Borrego) bir direnişe önder olmasına rağmen aşiret büyükleri
barış antlaşmaları konusunda bir araya gelemiyorlar. Tabii ki, Tecumseh’i
birçok hayal kırıklığı ve ihanet onu bekliyor.
Emperyalizmin
unutulmaz yayılmacılığını bu filmde görün.
Dead Man Down -
Yüzü bir
kaza sonucu yara alarak hayata küsmüş Beatrice ile mafya tarafından eşini ve
kızını kaybeden kalbi kırık Victor’un birleştiği bir dram. Kalp yüzün
aynasıdır… Film bir yerden sonra çözülüyor. Ancak duygusallığını elden
bırakmıyor. İnsan acılarının karşılığında intikam almak ve çok değişmek istese
de bir yerde içindeki güzelliği yapacağı işlerine yansıyor. Bıkmadan seyrettim.
Tavsiye edebileceğim bir film.
On Air -
Almanya da
piyasaya sürülen bu film farklı bir ülkede ve farklı bir dilde yazılmış bir
hikayesi ile ABD tarzından çok uzak fiziksel ve kültürel ögeler barındırıyor.
Puanına
bakmayın, senaryo açısından bulmaca çözdüren replikleri ile kendine bağlıyor.
Biraz işleyişte kopukluklar var. Ben bunu film piyasaya sürülmeden önce biraz makaslandığını
düşündürüyor. Sonra hakkında araştırma yaptım, birkaç yerin dışında hakkında
kopyalanmış özetlerden başka bir şey bulamadım, belki kaçırdığım yerleri daha
iyi anlayabilir miyim diye, sonuç, olumsuz oldu.
Owning Mahowny -
Kumar
tutkusu üzerine çekilmiş ve gerçek olaylara dayanan bu filmi kaçırmayın.
İnsanın gizeminde saklı bu zevkin boyutlarını çözmeniz için size bir çok bilgi
sunuyor. Bir zevkin yüzde yüzlük oluşunun cevabı bu filmde. Sonuçta psikiyatr
ile Dan Mahowny'nin konuşması unutulmaz karelereden ...sakin ve yavaş film çok
güzel sonuçta.
Bad Boy Bubby -
Kayıp bir
ruhun kurtuluşu hakkındaki tuhaf, düşük bütçeyle hazırlanmış Avustralya filmi,
iyimser, hatta insani bir sonuca ulaşırken ateist felsefe ile olaylara bakıyor.
Din sembolizmi ile cinsel birleşmeyi birleştiren film sınırları zorluyor. Film
boyunca yaşam ve ölümün anlamı hakkında düşündürücü güçlü bir sanatsal fikirler
açık.
35 yaşındaki
Bubby (Nicholas Hope), büyük bir iki odayla sınırlı olan hayatını, banyosunu ve
yatağını annesi (Claire Benito) paylaşıyor. Onun dışında kimseyi tanımıyor. Her
şey babanın (Tanrı) geri gelişi ile Bubby’nin dünyası bozuluyor. (Din
eleştirisi aşırı derecede)
Bubby, akla
hayale gelmez her şey tarafından istismar edilmektedir. Feministler, mahkumlar,
polis memuru, hayvan severler ve hatta Kurtuluş Ordusu…
Bubby
başarabildiği tek şey annesinden öğrendiği az sayıdaki ifadeler.
Film boyunca
sarsıla sarsıla seyrediyorsunuz. Seyrederken insanın bu hayata bağlanmasında ve
yaşamasında ve düşüncesinde kolay kolay bir yere gelemediğini anladım.
Seyrederken
evrim felsefesi, dini ve ahlaki sorunlarınıza cevaplar bulacaksınız.
Tavsiye
ederim ama herkese değil…sonuçta kafa travması geçireceksiniz. Vurgun yemiş
gibi.
Bad Boy Bubby -
Kayıp bir
ruhun kurtuluşu hakkındaki tuhaf, düşük bütçeyle hazırlanmış Avustralya filmi,
iyimser, hatta insani bir sonuca ulaşırken ateist felsefe ile olaylara bakıyor.
Din sembolizmi ile cinsel birleşmeyi birleştiren film sınırları zorluyor. Film
boyunca yaşam ve ölümün anlamı hakkında düşündürücü güçlü bir sanatsal fikirler
açık.
35 yaşındaki
Bubby (Nicholas Hope), büyük bir iki odayla sınırlı olan hayatını, banyosunu ve
yatağını annesi (Claire Benito) paylaşıyor. Onun dışında kimseyi tanımıyor. Her
şey babanın (Tanrı) geri gelişi ile Bubby’nin dünyası bozuluyor. (Din
eleştirisi aşırı derecede)
Bubby, akla
hayale gelmez her şey tarafından istismar edilmektedir. Feministler, mahkumlar,
polis memuru, hayvan severler ve hatta Kurtuluş Ordusu…
Bubby
başarabildiği tek şey annesinden öğrendiği az sayıdaki ifadeler.
Film boyunca
sarsıla sarsıla seyrediyorsunuz. Seyrederken insanın bu hayata bağlanmasında ve
yaşamasında ve düşüncesinde kolay kolay bir yere gelemediğini anladım.
Seyrederken
evrim felsefesi, dini ve ahlaki sorunlarınıza cevaplar bulacaksınız.
Tavsiye
ederim ama herkese değil…sonuçta kafa travması geçireceksiniz. Vurgun yemiş
gibi.
Insensibles -
Filim uzun
olunca kopukluklar var. Bu yönden eksi puan. Bir yerinde Habil ve Kabil
hakkında hiç duymadığım bir yorum beni düşündürüyor.
Film bitince
şöylece bir kalıyorsunuz. Bu filmde aşk ve acı ikilemine cevap aranmış gibi
geldi.
Birde bende
senaryo sanki Victor Hugo'nun ünlü Notre Dame Kamburu romanındaki Quasimodo yu
aklıma getirdi...Onu anımsatan bir şey yok ama nedense geldi. İlaveten savaşın
çirkin yüzünüde gördüm bir daha...
Aslında bu
filmi en iyisi siz seyredin...
Never Let Me Go -
Bugüne kadar
seyrettiğiniz aşk filmlerinde en üst sırayı alacaktır. Cesaretle tavsiye
ediyorum. Film çok güzel.
Malèna -
Film
ciltlerce tahlil içeren konuyu toplamış. İnsan hayatının ne kadar çirkin yüzü
varsa hepsi var. Bu filmler genelde beni ağlatır. Erkeklerin kadınlar
hakkındaki kötü hakimiyeti ve çirkinliği...bu neden böyle diyemem. Bu bir
gerçek. İnsanlar güçlü iken zayıflara karşı bu kadar duyarsız oluyorsa düşen
için binlerce ah etmeyi kendime sanki az görüyorum. Diğer yorumlarda vurun
kahbeye sözünü bende tekrar edebilirim. İnsanlığın dinle alakası olmadığı bir
gerçek Süreyyayı taşlamak filmi bundan çok fazla farklı değil.
Film
kirlenmemiş ergen zihni ile olaylara bakabilmişler. Yoksa ilerlemiş erkek yaşı
hassaslığı değil vahşiliği benimsemiş. Kadınların kıskançlığı da başka bir çile
malzemesi. Çok şeye takılmadan seyredince bence ağlarsanız şaşırmam.
Seyredin
kendinizi sorgulayın derim.
Sweet November -
Sera kendine
acıyı yenmeyi öğretirken bizede şunu söylüyor. Hayat sizinle başlar sizinle
biter. Mutlu olmakta size bağlı...sonu ölüm olan bir hayatta bunu bilmenin
acısını siz yaşarken sevdiğinize yaşatmaya gerek yok. Siz mululuğun nedeni
olmaya bakın.
Çok güzel
bir film.
Jeux d'enfants -
Beğendim
film seyredilir. Aşkın bu kadar iddialısı az bulunur. Tavsiye ederim
Grâce à Dieu -
İnançlı biri
olan Alexandre kiliseye karşı dindar kişiliği ile içeriden bir savaş verirken,
François olayları medyaya taşıyor. Bunların yanında Emmanuel ise kendi
geçmişinin sancısını çekiyor. Önemli bir sorun olan kilise ve pedofili
tartışmalarına cevap bulmaya çalışan film uzun ama sıkıcı değil.
Ancak
finalde çözümsüz kalan birçok konunun sonuçsuz kalması ile içim burkuldu.
Daha çok
yaptırımlar neden olmaz sorusunu sordurmasalar olmaz mı?
Yine de
seyredin çok şeyler katacak sizlere
Romeo Must Die -
Film
bilindik tarzda ilerliyor. sonucu baştan belli gibi. ama bir sonuç var bunu bulmanız
lazım. Her şeyden yüce olan bir şey bunu yazmak isterdim ama seyredip siz bulun
isterim. Filmin adını en sonunda anladım neden öyle konulduğunu...
The Zohar Secret -
Film sinema
teknikleri açısından zayıf, fakat felsefik yapısıyla varoluşumuz ve ben kimim
sorusuna yanıtlar arıyor. Kabalist düşünce tarzının işlenildiği filmi
kaçırmayın bence. Rüya ve gerçeğin arasında bulunan insan için bu film çok şeyi
gün yüzüne vurmuş. Mistik, teozofi, tasavvuf ve felsefeden herşey var.
Enkarnasyonuda ima eden sahneler olsa da söylenen, belki değişen zaman ve mekan
ve biz aynı yerde duruyor muyuz.
Filmi
beğenecektir düşünen insanlar...
Nihai sonuç,
ilk algıdan milyarlarca kez daha büyüktür ve varoluşumuzun esas amacı da burada
gizli: Varoluşumuzun amacı, en başta algılayamadığımız mükemmelliğe bizi geri
getirmek.
Upgrade -
Geleceğin bu
kadar ileriye gittiğini düşünmeye başladıkça...çok kolay mı zor mu bir hayat
bizi bekliyor, sorusunun yanında, basit ama konusu ve işleyişi güzel bir film.
Tavsiye olunur.
Palabras encadenadas -
Film
sürükleyici, uykunuz varsa kaçıracak cinsten. Düşünüyorsunuz. Akla ziyan tarafı
bu kadar mükemmel bir plan uygulanmaz ki. Seyrettikçe sonuç için varsayımlar
üretiyorsunuz. Beğendin mi derseniz, beğendim ama böyle olmaz ki...
dedim...sonunda.
De man die zijn haar kort liet knippen -
Filmi
tavsiye etmek zor. Çünkü rüya ve gerçeklik arasında gidip gelmekte. Çok kişiyi
bunaltır. Yine de değişik bir yapım görmek isteyenler bakabilir, neresi gerçek
neresi rüya anlamak için.
Henry: Portrait of a Serial Killer -
Eğer ki
filmin son sahnesi olmasa seri katili sevecektim. Her şeyiyle tam mükemmele
gidiyordu. Yapma ya dedirtti. Doğruyu buldurdu sonunda...Dengede olan
filmlerden ve gerçekten çok güzel.
God Told Me To -
1975 ve 1976
yılı film dünyasında bir ilklerin yaşandığı dönem. Konusu açısından Komplo,
Armegeddon, Kıyamet, uzaylılar ve birçok açılımı olan teorilerin sızdığı dönem…
Bahse konu film tür çalışmalar konusuna bakınca bundan sonraki bir çok filme
fikir babalığı etmişler. Şimdilik ikisine rast geldim. Bunlar şimdilik
Akbabanın Üç Günü (1975)/ Three Days of the Condor ve God Told Me To (1976)
"Tanrı yapmamı söyledi" ve bir üçüncüsü ne olabilir merak ediyorum.
Seçilmişler
/mesiyanik insanlar dünyamız için bir tehlike mi yoksa yöneticilerden mi tam
karar veremedim ama bu film çok şeyin olduğunu anlatıyor.
Bu filmi
seyretmenizi isterim…Bunu ben neden görmedim diyeceksiniz… aslında bu filme çok
kolay ulaşabilirsiniz. Ama insanlar neden gözden kaçırmışlar dedim. Kendimce…
Filmden
“Neden?
Bizler seçilmişiz. Hepimiz
Voroshilovskiy strelok -
Film konu
olarak başı sonu belli. Ancak yaşanan travmatik durumları ve acının bireylere
nasıl dağıldığını ve toplumun olaylara nasıl baktığını görmek açısından
seyredilmeli. Hakkında çok dersler çıkaracağımız bu filmi gençlere tavsiye
etmeliyiz.
Unsane -
Aşkı
saplantı haline getirmek üzerine gençlere tavsiye ederken bazı duyguları ulu
ora paylaşmamak üzere güzel dersler var...senaryoda düşmeler olsa da faydalı
ders verici film. Bakın bence...
Ne te retourne pas -
İçimizde
yaşadığımız geçmiş mi yoksa hayalimizin dışa vurumu mu yoksa küçüklüğümüzün
travmalarını neresinden bakarsanız bakın film, gerçekten üst düzeyde ve
yoruluyorsun, şu ve bu mu derken hayatımızda r Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi
tezat yönler mi var...
Tavsiye
ederim.
Polar -
Bir gencin
hayal dünyasında ne bulunursa hepsinden eşit miktarda ögeler barındıran film,
boş zamanda seyredilmeye uygun, sonucu pek bilindik bitmedi. Ama güzel.
Gerald's Game -
Film insanın
kafasındaki karışıklık gibi karışık, neresinden tutacağını bilemediğiniz bir
içerik...her şey var. Çocukluk sancıları geleceği nasıl etkiler. Bakmak
lazım.Herkes bir şey bu filmden. Seyredin. Anlayamazsanız bile
The Accountant -
Yorumu çok
olan filme eleştiriyi yazmayı sevmem. Film seyredilecek seviyede...hayata
bakmayı öğretiyor. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Justine teşekkür ederiz.
One
Way -
Orta seviyede bir gerilim. Cinsel içerikli
sahneler biraz hard türüne kaçmış. Eziyet kabilinden tamamlayıcı ögeler olarak
kullanılmış. İnsan hırsının birer örneği kaabilinden gerçek hayat kokuyor.
Flimdeki mistik tarafın tam bir açıklayıcı tarafı tam belli olmasa da
sıkılmadan seyredilecek bir film. İnsan ve daha doğrusu mağdure kadınların iç
travmalarını görmek için bakılması gereken hususlar var. Finalde Angelina ve
Judy'nin sahnesi güzeldi. İşte bu dersiniz.
Seyredin, beklentisiz.
Long
khong -
Tayland sinemasındaki büyü filmleri
uzakdoğudaki sihir üzerine daha rituellere uygun oluyor. Bu film sosyal hayatta
başarısızlığa mahkum olmuş kişiler veya hırslı kişilere ders vermek için
çekildiğini düşünüyorum. Normal bir düzeyde ama finalde bu da mı diyorsunuz.
Büyüye meraklı kişilere bunu tavsiye edin. Film onlara bu dünyanın gerçek
yüzünü tanıtması açısından önemli. Sihir için filmde tekrarlanan bir replik
var. "Bu yola girdiğinde asla geri dönüşü yoktur." Evet...Kaderimizi
etkilemek için sihir tehlikeden başka bir şey değil. Puanı yüksek vermeliyim
film ders açısından önemli.
Anime
nere -
Film yavaş seyretmesine rağmen sıkıntı
vermeden sonuna kadar merakla baktırıyor. Az konuşması olan görüntüsüyle
konuşan gerçeğe yakın bir tarz var. Finali baştan bu olmalıydı dedirtti.
Dikkatimi çeken bir husus oldu, arkadaş seçimi her konuda aynı...
The
Skeleton Key -
Büyünün bir gerçek yüzünü daha ifşa eden
film. "İnanırsan etkiler büyü seni." Final güzeldi. Akılda kalacak
filmlerden.
Confidence -
Resmen akıl küpü olaylar gerçek hayatta bu
şekilde olacağını düşünemiyorum ama, çok farklı geliyor. Vay be diyorsunuz.
Finale kadar dikkat etmeden bir anınız geçmez. Ve bu bir başka planmış ben
çözemedim dersiniz.
Bakjwi -
Filmi beğenmedim. Din adamının vampire
dönüşmesi hikayesi eleştirel mahiyette incitici bir tavır olmuş.
Isenhart
- Die Jagd nach dem Seelenfänger -
Bu filmi insanların es geçmesini
garipsedim. Çağını aşmaya çalışan bir bilgenin mücadelesi. Bilim ve dinin
ayrışmasını başlatan düşüncenin kıvılcımları işlenmiş. Fantastik tarafı ile ile
bilim boyunca çok konulara giriyor ve çıkıyor. Müslüman dünyasının orta çağda
Avrupadan çok ileride olduğunu çok kere dile getiriyor. Selçuklu ve Türk doktor
Ibn AI-Hariq bize tanıtıyor. Film çekim açısından çok başarılı değil
ama...bence seyredilmesi gereken garip bir dönem için bakılmalı. İnsanlığın
geçmişindeki değişimler için önemli...
Murder
by Numbers -
Bilmek ve eylemin farklı oluşu üzerinde
güzel bir felsefesi olan bu film, sıkılmadan izleyeceksiniz. Sonuçta iki farklı
bakışla bakıyorsunuz. Final güzel bitti.
İnsanın
bir tek hayatı var. Ve bununla ne yaparsan yap, o sana ne yaparsa yapsın
bununla yüzleşmek zorundasın. Olmamış gibi davranamazsın.
Clown -
Palyaço efsanesini öğrendiğim bir film
oldu. Korku filmi olması yanında insan psikolojisini sorgulatıyor. Siz ne
yapardınız diyeceğiniz bir çok sahne var...
Poker
Night -
Finali biraz daha berrak olsaydı, istedim.
Birçok sorular var gibi bıraktı. Aslında tatmin edici bir sonuç oldu ama...yine
de bir kapalı taraf kaldı. Film boyunca Stan bu olayları kuruyor mu ile
düşünürken final birden değişti. Film güzel...bakın pişman olmazsınız.
The
Eagle Huntress -
Herşeyin bir ilki ve başarısını yakalamak
zordur. Vahşi doğada hayvan ile bir bağın oluşması da bir o kadar zor. Örnek
olması için çocuklarınıza tavsiye edeceğiniz güzel bir film
Odd
Thomas -
Filmin yorumlarına baktım. İnanın ki kimse
filmin içeriğini anlayamamış. Bu filmi bir medyum arkadaşınızla seyredin. Size
çok değişik hususlar anlatacağı gibi sizi meraklandıracaktır. Cinler, Ruhlar
ile olan hayatımız bu kadar güzel anlatılmazdı...
Bad
Company -
Komedi farkıyla film kendini götürüyor.
Hopkins filmde misafir oyuncu galiba öylesine var gibi...seyredilebilir ancak
seyretmesiniz de birşey kaybetmezsiniz.
Raazi -
Abartısız güzel bir film. Saflık ve
sadelik içinde vasat üstü olaylar gelişiyor. Finaldeki travma için seyretmenizi
isterim. İnsanın acısı ne çok olabilir diye düşünmeyin hamurumuz acıyla
karışık. Tatlı bir seyir içinde sıkılmadan seyredeceksiniz.
Stir
of Echoes -
Gerilimi güzel, ve hipnozun açtığı bir
pencere yine bize çok şeyler anlatıyor. Amerikan sineması bu filmlerle
insanlara iyi olmanın gereğini anlatıyor başka çaresi yok...çünkü
Seyredin tavsiye ederim.
Eragon -
Film vasat olabilir, ancak aşkın güzel
sözlerini duymak için seyredin. Çok yerde bu kadar saf aşkın ifadesi olmaz. İyi
ki seyretmişim dediklerimden.
Angel
Heart -
Film sıradanlıkla başlıyor ama finale
doğru çok şey değişiyor. Zenci toplumu ve ezilen toplumların sığınağı olan büyü
bu filmde kendini gösteriyor. De Niro ders yapıyor. Bu film bir şeyi daha
hatırlattı bana büyü hayatımızın gerçeği...bundan emin olmanın tek çaresi
sadece inançlı olmak. Bunun dışında başımız belada diyecek kadar yakınız. Film
seyrettiriyor kendini, tarzı beğenenler kaçırmasın
Ne
le dis à personne -
Film, güzel bir akış içinde finale kadar
neydi n'oldu anlaşılmıyor. Bulmaca çözmeyi sevenler için tavsiye edebiliriz.
Ancak şu konu kafama takılıyor. Zenginler neden bir pisliğin içinde olmadan
emin değiller ki.
El
silencio de la ciudad blanca -
Bazı filmler öğreticidir. Bu filmde öyle .
Yoksa normalde bilindik bir seri katil filmi. Ama seyrettikten sonra bir çok
konuda bilgi sahibi oluyorsunuz. Bir şeyler öğreneceğim diyenler için tavsiye
ederim. Güzel film. Kitap okumak gibi.
Fehér
isten -
Yok ya böyle olmaz, bu filmi
hayvanseverler izlesin...ilk sahnelere bakmayın sonunda köpeklerin zafer kazanışlarını
görünce şok oluyor insan. Müziğin sihirli gücü hayvanlar ile aramızdaki bağı
nasıl kuruyor. Buna bakın...
Uzun zamadır değişik film arıyorum
diyenler için bir film. Her şey bir babanın yanlışıyla başladı...ama güzel
oldu. Ancak kötülerden intikam alındı...10 luk film.
Winged
Creatures -
Bu film kaçmaz. Başlarda basit gibi
geliyor ama sonunda çok güzel şekilde her şey yerine oturuyor. Bulmaca
gibi...bence travmatik olay yaşayanlar üzerine güzel bir çalışma...seyredin
pişman olmayacaksınız.
Spartan -
Puanı yüksek bir film varken bırakıp
baktığım bir film. Evet biraz askeri havası var ama. Ancak istihbaratın devlet
içindeki sistemi açığa vurulmuş. İstihbarat her zaman ikili çalışır yani iki
guruptur. Görüşleri farklıdır. Bu filmde de öyle. Film konu olarak güzel. Ancak
masraftan kaçınca biraz kurgu düşük kalmış. Diyaloglarda güzel kısımlar var. Bence
film gerçeğe yakın konu olunca biraz tatsız olması ondan. Vasat ama bakılır.
Sonuçta sizi bırakmayan bir konusu var, sıkılmadan seyredersiniz.
Smokin'
Aces -
Ben pek beğenmedim, Hikayesini anlamak
için ek bilgi lazım. Çok konuşuyorlar, 20 dk sonra bıraktım. Konuya vakıf olmak
için ek bilgi lazım... işime gelmedi kendimi yormak. Seyredemedim. Filmleirn
başında uzun diyaloglar sıkıcı oluyor. Bunu dikkate almak lazım.
Desperado -
Çekildiği yıla bakılınca güzel bir film.
Habil ve Kabilin hikayesi gibi geldi. Bıktırmayan bir hikayesi var. Ancak
sonrası insana verdiği pek bir şey yok. Seyret unut.
The
Hateful Eight -
Filmin ilk bir saati sizi bunaltabilir.
Sonra açıldıkça açılıyor. Final zaten muhteşem. Uzun olduğu için aldanmayın.
Sıkılanlar hızlı seyredebilir. Sıkıntı etmiyor. Beğeneceksiniz. İnsanlar
göründükleri gibi değilmiş dedim yine.
Vengeance:
A Love Story -
Güzel film. Adaletin olduğunu biliyorum. O
veya şu olması önemli değil. Kötüler sonuçta cezalarını bulacak. Seyredin
bıkmadan sonuna kadar bağlar sizi. Nicolas Cage bu filmde karizma aslında. Çok
konuşmayan iş yapan tip. Gerçek hayatı özlüyorum derler ya. Böyle olmalı bence
biraz filmler. Teşekkür ederiz diyecek kadar hoş bitti final.
Joy
Ride -
Beğendim...bir konu basit olabilir. ama
onu zenginleştiren unsurlar katıldı mı, hiç sıkılmadan izlersiniz. Küçük
hatalar başa ne sorunlar açıyor, seyredin. Güzel bir filmdi.
Chained -
Psikolojide baba karakterinin bu kadar
güzel irdelendiği film az olur. Bu eğitimi alan kişiler filmi izlemeli, ders
konusu olacak kadar önemli. Yok dedirtecek kadar güzel...
Ne demeli insanın bu kadar çığırından
çıkması için yaşananlar etki eder mi? Filmi kaçırmayın
Donovan's
Echo -
Dejavu konusu işlenmiş. Hepimizin bir
önsezisi vardır. Fakat işaretleri okuyanlar onu bilgiye çevirebilir. Bazı
çıkarımlar için tavsiye ederim. Ailecek seyredebilecek bir film. Ben beğendim.
Ma-seu-teo -
Büyük projeler büyük laflar ve tuzağa
düşen insanlar. Ancak herşey filmdeki gibi olsaydı. Sürükleyici tarzıyla güzel
bir film. Bu filmde kanal projesi vardı. Her yerde bir kanal projesi var. Demek
ki büyük bir umut ve kazanç kaynağı...
Chronicle -
Gençlik filmi gibi görünürken finalinde
vurgun yapan süpermen sahnelerini aratmıyor... Gücün insanın gizemini çıkarışı
açısından bakılmalı. Gücün yorumlanışında çok güzel konulara değinmiş.
Evrim ve
doğal seleksiyon ile ilgili. Olay şu, buna Uç Yırtıcı diyorlar. Basitçe şudur
ki, ekosistemdeki en güçlü hayvan. İnsanlar olarak Uç Yırtıcıyı silahlarımız
olduğu için küçük hayvanlar bizden beslenemez olarak nitelendiriyoruz. Bir
aslan geyik öldürdüğünde suçlu hissetmez, değil mi? Siz de bir sineği
öldürdüğünüz zaman suçlu hissetmeyin. Bence bu bir anlama geliyor. Gerçekten
bir anlamı var bence.
Archangel -
Film normal ve vasat bir aksiyon. Tarihi uygunluğunu
tam anlayamadım. Dikkatimi çeken filmde kar sahneleri yapmacık geldi. Rusya
karlı bir yer diye yapma kar kullanıldığı göze çarpıyor. Filmde bir mesaj
verilmiş olabilir. Çünkü İngilizler bir filmi çekiyorsa bir amaçları vardır.
Stalin'in oğlu üzerinden bu kadar basit bir konu çekilmez... hadi neyse.
Sonuçta coğrafyayı onlar biliyor. Bizde dolanıp duruyoruz.
The
Millionaire Tour -
Uzun zamandır bu kadar film baktım,
konusunu bu kadar güzel oturtup, ve beklemediğim tarzda finali biten bu oldu...
kaçırmayın...
Hodejegerne -
Güzel bir film...başlayınca kendine
bağlıyor, şurası da atlanılmış veya eksik kalmış dediğiniz herşeye bir cevap
koymuşlar. Tavsiye ederim.
The
Skulls III -
Bu üçüncü bölümü neden çekmişler
anlayamadım... bomboş bir film. Kurukafa'ya üye olanların çocukları da devam
ediyor mu üzerinde konu işlenmiş.
Beğenmedim... sonuçta...Garibime giden bu
kulüp hala ayakta kalıyorsa iç dinamiği kuvvetli demektir.
The
Life of David Gale -
Film başlıbaşına herşeyi soruşturacak
kadar meşgul ediyor insanı...doğrular ve yanlışlar arasında gelip giderken
final ile tokat yiyorsunuz. Ama yapılanlar doğru mu, bir şeyin ispatı için
neler yapılabilir bunun sınırı nedir? bunun cevabını bulamıyoruz. Bu şekilde
iyi değil... diyorum.
Birde hayatta kendine bir inanan biri
olmalı eğer onu kaybederse insan her şeyini yok edecek kadar
kahroluyor...hayaline gelmeyecek işler yapıyor...
The
Skulls II -
Bu ikinci film biraz macera tarzında
olmuş. Konu sulandırılmış. ancak finalde örgütün kendi üyeleri arasındaki
anlaşmazlık ve kuralları ihlal etmenin bedeli açısından bakılınca bunun bir
bedeli olduğunu göstermektedir.
The
Skulls -
Masonik yapılanmanın bir örneği olması
açısından seyredilmeli. Yale Üniversitesi için bu tür şayialar bulunmaktadır.
Seyredilenler birebir aynıdır denilmez. Ancak komplo sevenler için seyredilmesi
gerekmektir.
Geomsawejeon -
Final deki mahkeme sahnesi zayıf kalsada
güzel bir film. Dürüst insanlar için güzel bir ders. Filmde beş yıl geçti ama
haklılığın peşinde olmanın güzel duygusunu bende tattım. Görev başında şehit
olan savcılar gözümün önüne geldi...tavsiye ederim. sıkılmadan
izleyebilirsiniz.
Bu arada mahkum numaralarını kutsal
kitaptan seçmelerine dikkat edin derim.
Mindscape -
Finale kadar çok tahminler yürüteceğiniz
bir film. Ancak final biraz muğlak kaldı. Belleklerimize müdahale edilmesinin
yan etkileri var. Sonuçta özgürlüğümüzün kaybolduğu kesin. Pisişik vampirler
terimi okumuştum. Olabilir mi diyeceğiniz bir konu...meraklısına tavsiye
edilir.
Stranger
Than Fiction -
Film fatalizm, teozofi, determinizm, özgür
irade, hayata müdahale gibi bir çok konuya uzaktan yakından dokunmuş,
yaşadığımız hayata biz müdahele edebilir miyiz, yoksa mecburi bir uyum
içindemiyize, mizahi bakış açısıyla irdelemiş. Trajediyi, komediye
çevirebilmiş.
Sonuçta aşkın ve iradenin hayatımızı
yazana, filmde roman yazarına değiştirme olasılığını işlemiş. Tanrıya karşı
saygı içerisinde eleştiri yapılmış.
Sorgulayan ve konuyu incitmeyen
anlatımıyla tavsiye edebilirsiniz.
Dumplin' -
Seyredilecek en güzel filmlerden, kendine
güvenini kaybetmiş çocuklarımız için tavsiye edin. Alınacak ne çok ders var. Bu
hayatta herkes mutlu olabilir. Bunu başarmak için size güven veren birini bulma
şansına sahip olun. Bu belki zor olabilir. O zaman bu şansı kendiniz yaratın.
Film bunu anlatıyor. Çok güzel...Bir film daha nasıl olabilir dedim.
The
Irishman -
Bu filmi mafya filmi olarak başladım ama ,
resmen derin devletin çalışma tarzını seyrettim. Russell'in bir üst kademesini
çok bekledim... onu göstermediler. Ağzı sıkı bu adamlar nele yapmışlar. Şunu
söylemeliyim, haberlerde ve medyada gördüğünüz bütün parlaklar var ya hepsi
kumandalı kuklalar, onun için bu filmi seyredin. Gerçek hayat bu. Siyaset bu.
Güç bu.. yok ya demeyeceğiniz kadar doğru olan bu...
Just
Go with It -
İnsan yanı başındaki güzelliği görmesi
için neden hala birilerinin noksanlığını görmeye ihtiyaç duyar. Şaşıyorum
insanlar birbirlerini anlayabilecek şekilde yaratılmışken hala bir kavganın
içindeyiz. Seyredin, güzel bir vakit geçireceksiniz.
Hot
Fuzz -
İdealist bir polisin toplumdaki yeri için
ve uyum üzerine komedi ile karışık eleştiri...seyrederken ne doğru olmalı
diyerek filme bakıyorsunuz. Güzel bir film. Hoş vakitler için bakın. seyredilir
Murder
Mystery -
Tatlı bir film. Birbiriyle pozitif eş
görmek istiyorsanız bakın. Cinayet dahi onların ilişkisinde bir kopmaya neden
değil. Coranalı günlerde neşeli vakit geçirmek istiyorsanız buyrun.
Narcopolis -
Film konusu itibarıyla ufkunuzu açacak
tarzda. Puanın düşüklüğüne bakmayın. Zaman ve uyuşturucu arasındaki bağıntıyı
işlemesi açısından önemli. Sinema açısından çok konusu itibarıyla bakılması
gereken tarz. Seyredin bir çok filmden aşağı kalmaz.
Yüzyıllardır,
İnsanlar zamanda yolculuk yapmalarına yarayan bir makine yapmak istediler.
Fakat tüm
ihtiyacı olan buradaydı. Bu bir zaman makinesi. Ve uyuşturucu da anahtar.
Zaman En
değerli şey. Zamanı kontrol eden, herşeyi kontrol eder.
The
Berlin File -
Filmin konusunu hemen çözmeyi sevmeyenler
için güzel bir casusluk filmi. Aksiyon da yerinde, seyredenler pişman olmaz. Bu
filmin batılı versiyonu ya çekilmiştir yada çekilecektir. Şimdiden siz bakın...
Johnny
Mnemonic -
Yılı itibarıyla bakılınca chip takma
fikrini uygulamaya koyma düşüncesini görünce günümüzde olanları garipsemiyorum.
Ancak dünya her zaman düzen itaat etmeyen birilerini barındırıyor olacağını
görünce içimiz rahatlıyor. Film eski dönem olunca çok efektlerine takılmadan
bakın. Sıkılmadan bakabilirsiniz.
Diyorum ya insan hep aynı yıllar geçse de
öyle kalacak
Stoker -
Filmin sonuna kadar çok şeyi
çözemiyorsunuz.. Film kafa karıştırıcı ama seyrederken dikkatli olmalısınız.
her kaçırdığınız sahne size daha çok gizemli kılıyor. Dikkatli seyredin derim.
Sonra bu hayatta neler olur demeyin evet neler oluyormuş.
The
People Under the Stairs -
Bu kadar tatlı ve korkuyu sindiren film az
olur. Finali zayıf kalsa da ailenizle hoş vakit geçireceğiniz yapıtı kaçırmayın
bence...hem güldüm ve hem de korktuğum ve irkildiğim anlar çok olduğu gibi bir
yandan da gülmedim değil.
Atonement -
Film aşkın engellerinde nelerin olduğunu
bir daha açığa çıkardı.insan üzülsün mü kızsın mı
ne diyeceğini şaşırıyor. Böyleyken, aşkın
inceliğini zarifliğini suya değerken bile incitmeyen elde görmek istiyorsanız
bu film tam sizin için...Ayrıca sevdiğine kavuşamayanlar için birebir film,
tavsiye ederim
A
Viszkis -
Gerçekçi bir hikayenin abartılmadan
işlendiği bir film. Filmde ilk başlardaki psikolojik olay örneklemeleri biraz
daha zayıflamadan devam etseydi çok güzel olurdu. Kırılmaların başladığı
olaylar teker teker sıraya girince insanın şansı olmadı diyorsunuz.
Amerikan sinemasındaki aksiyonu
beklemeyin. Yinede size bıraktırmıyor izlemeyi. Ayrıca çocukların yetişmesinde
çevre faktörünü önemini bu filmle bir daha gördük. Kata'yı isteme sahnesindeki
babanın konuşmaları kaç kişinin hayallerinin yıkılışını anımsatmıştır.
Article
15 -
Acı dolu ama, güzel bir film...Hindistanın
gerçek yüzünü cesurca gün yüzüne çıkarmış. Film sinema açısından vasat düzeyde
ama işleyişindeki incelik, mizah ve acının karışımıyla vicadanım sızlaya
sızlaya seyrettim. Çok yerindeki acı bir yana kanalizasyon temizliği için
logara giren işçinin sahnesi içime o kadar dokundu ki, insanlık nerede kalmış
diyorsunuz. Seyrettikçe görmediğimiz çok yüzü vardır bu ülkenin daha neler var
diyorsunuz.
Bu meyanda ülkemizinde bu tür şeylerden
geçtiğini hatırladım. Geçmiş kötülenmez ama Cumhuriyetin getirdikleri bizler
için çok büyük kazanımlar olduğu için bir daha şükrettim. Bu filmi ailece
seyredebilirsiniz. Çocuklarınızla bakın...demokrasinin ve medeniyetin bizlere
sunduğu imkanlara daha çok sahip çıkalım.
Journal
64 -
Kadın ve çilesi yanında bazı kendini tanrı
yerine koyan doktor ve gurubunun yaptığı saçmalıklar zinciri. Seyredin,
hayalden uzak sahneler ile sıkılmadan bakacağınızı söyleyebilirim.
Anna -
En iyi ajan çift taraflı çalışan ajan
olduğunu bir daha gördük...Güzel film. Meraklısı için çok güzel mesajlar var.
Bunu düşünmüş mü diyerek film kendine bağlıyor sürekli...
Van
Helsing -
Beğendim, hikayesi güzel. Güzel vakit
geçireceğiniz bir film. İnancın her zaman kutsal olduğunu bir daha
anlayacaksınız.
Yip
Man 4 -
Amerikalıları ve Amerikayı yerle bir eden
filmleri, neden bazıları bertaraf etmek için yorum yazarlar. Amerikanın çürümüş
içini gösteren güzel filmler nadir olur. Bu da onlardan. Yorum yazanlardan biri
efsane yaratıyorlar aslı yok diyor. Rambo filmlerinin aslı çok mu var...Vietnam
dönüşünde travma geçiren askerleri motive için çekilen hayali onlarca film
gördüm. Hepsi birbirinden daha uydurma. Şunu söylemeliyim ki, bu film ileriye
dönük öyle sansüre uğrar ki şaşar kalırsınız. Teşekkürler. Haksızlığa karşı
duran bütün güzellere, İpman Usta'ya ve Bruce Lee ye...onlar bir dönemin
değişmesine sebep oldular.
Holywood'da Çinli rolleri bile beyazlar
oynardı...nereden nereye...Ezilmişler için her yerde bir ilk olmak...bu filmde
bunu anlatıyor.
The
Dark Tower -
Paralel boyutları ve evren bağları için
güzel vurgular var. Kurtarıcı saf ruh ve akıl için çocuk olması batının
kirlenmesinden başka bir şey değil. silahşor yemini güzel noktalara vurgu
yapıyor. Seyredin. Bazılarına bakmayın çok iyi şeyin taklidi yapılamaz. Fıtrata
aykırıdır. Romanı çok güzel olunca sinema o seviyeye çıkması için aynı 30 yıl
gerekecek tabiki...Filmin içindekileri bile size yetecek kadar güzel.
24
Hours to Live -
Dünya da hırsı olan zenginlerin bir
noktadan sonra parasal güçleri yetmiyor. Bunu anlatan bir film. Aksiyon ve
güzel sahneler var...sıkılmadan seyredebilirsiniz.
The
Revenant -
Hayata tutunmak ve mücadeleden vazgeçmemek
adına seyredilmesi gerekiyor. Beni en çok etkileyen Glass'ı eşinin ruhen
desteklemesi...ölüm bitiş değil... belki hayatın yeni boyutunu yaşamak...güzel
film.
Overlord -
İlk başlayışı gibi devam etmese de
Almanların tıbbın ve teknolojinin ilerlemesindeki katkıları bu hırsları olduğunu
bir daha gördüm. Cerrahi ilerlemede ki bu gayri nizami acımasız araştırmaları
ameliyat sahasında ilerleme nedeni oldu. Savaşın içinde Almanların bu
araştırmaları yapmaları arkasındaki gerçeği düşününce ikinci dünya savaşı bir
çok teknik yeniliğin başlangıcıdır. Olmamış diye düşünmeyin gerçekten bu
deneyler yapıldı. Ve bilgiler bir şekilde Amerikalıların eline de geçti. Filmin
finalinde komutanın sözlerine dikkat edin...Sinema açısından savaş sahneleri
güzeldi. İlk sahneler insanı alıp götürüyor. Böylemi diyorsunuz.
Gemini
Man -
Bu film aksiyon severler için birebir...
motosiklet kovolamacası çok güzel, diğer birçok güzel sahne için bakın...
Tabernacle
101 -
Newage akımlarında spiritual akımların
fikirlerini destekleyen film. Ruhsal enerji, manevi baloncuklar, medyumlar
derken, dinsizliğe karşı gizliden gizliye bir savunma yapılmış. Yeni nesil
dinlerin düşünce yapısı da açıkça ortada. Film olarak vasatın
altında...Meraklısı baksın. Bu konular hoşunuza gitmiyorsa hiç bulaşmayın
beğenmezsiniz.
Hurok -
Kader üzerine bir sözü hatırlattı.
"Olanda hayır vardır" Döngü ne çok tekrarlanırsa tekrarlasın en
iyisini yaşamışız hayatta. Birde intihar edenler için zamanda hapsolmak diye
bir şeyler okumuştum. Sanki film bana bunun izahını yaptı. Seyredin kafanızda
izleri kalacak bir film
Foxtrot
Six -
Bol aksiyon, Amerikanvari filmleri
aratmaz, güzel vakit geçireceğiniz bir film.
The
Guardian Angel -
Hipnoz meraklıları bu filmi kaçırmasınlar
bence, yıllardır hipnoz telkinleri ile ilgili çok donelere rastladım. Ama bu
filmde bir ayrıcalık var. "Kilit" unsuru özel işlenmiş. Filmin sonuna
kadar bulamıyorsunuz. Kıyıda kalmış bir film puanına bakmadan seyredin, pişman
olmazsınız.
Anon -
Bu film bende cinlerin insan zihnine nasıl
müdahale ettiklerini birebir çağrıştırdı. Bu filmi seyredin derim.
teknolojinin geleceği enerji üzerine
olunca dijital olan her şey elektrik ve nano teknoloji ile uçacağı günler
şimdiden seyredin. Tek sorun insanların ahlak yapısı değişmiyor. İnsan var mı,
aynı acılar tekrarlanacak demek ki...
Erinnerungen
an die Zukunft -
mı,
yoksa geçmişe yolculuk yapmayı başarmış insanlar mı, birçok soruyu size
sorduruyor. Hz Musa'nın sandığı için ilk defa doyurucu bilgi
aldım...Teknolojinin daha zayıf olduğu bir dönemde çekilmiş bu belgesel tekrar
çekilse daha ne çok bilgi edinirdik.
Seyredin diyebileceğim biryapıt.
Time
Lapse - 1
Olacak bir şeyi mi yoksa olması gerekeni
biz istediğimiz için yaşıyacağıza cevap aramışlar. Ayrıca zaman konulu bu film
meraklısı için güzel olacaktır. Seyredebilirsiniz
Tristan
+ Isolde - 1
Bugüne kadar seyrettiğim aşk filmlerinin
en güzeli... sevginin olduğu yerde kurallar ve örf yoktur. Kaderin ince
çizgileri kırıldı ama aşkları kutsaldı...Aşkın ikliminde günah ve çıkar yoktur.
Seyredin sıkılmadan seyredeceğinize garanti veriyorum
G.I.
Joe: The Rise of Cobra -
Teknolojinin geleceği ve insan hayali
birleşince bu filmler ortaya çıkıyor. Eyfel Kulesini korumak için co ların
kovolamaca sahneleri ayrı bir güzellikte idi
Hiss
Dokhtarha Faryad Nemizanand -
Yaşadığımız hayatın çirkinliğini yüzümüze
vuran bu film için sadece seyredin diyoprum... her şekilde Şirin'i seyredin,
diyorum. Hakkını helal etsin, mazlumlar. Finali beni yıktı.
Death
of a President -
Kurmaca olan film gerçek gibi anlatılırken
Suriye ile ilişkili olan bağıntı garibime gitti. Çevrildiği yıl itibarıyla
bakılınca 2020 yılındaki olaylarla eşleşen senaryo, acaba birşeyler olur mu
dedirtiyor insana. İngilizlerin olduğu her şeye şüphe ile bakarım. Onlar her
zaman bir adım önde olan millettir. Bu filmi görüpte seyretmeden gitmeyin
bence. Ya bu nerden çıktı diyorsunuz.
Looper -
Paralel evren ve döngü konusu güzel bir
konudur. Kuantum fiziğine aşina olmak lazım. Yoksa film saçma gelebilir.
Den
of Thieves -
Finaline kadar heyecan devam ediyor.
Olağan şüpheliler gibi ters köşe oluyorsunuz. Takıldığım tek şey personelin
dışarıdan yemek getirtmeleri...korunaklı bir binaya bir servis elemanı bu kadar
kolay giremez. bu bana eksi puan verdirdi...Sıkılmadan seyredebilirsiniz.
Speed -
Seyredilecek güzelliği hala var. Ama
bitmeyen yollar olması film olduğunu aklınıza getiriyor. Olmasa iyi idi.
The
Collini Case -
Film, Yahudiler Tarafından Nazi Savaş
Şuclularına hizmet eden diye bahsedilen 1968'de Alman Federal Meclisi
tarafından kabul edilen ve sayısız savaş suçlusunun adaletten kaçmasına izin
veren "Dreher Yasası" yasasını tenkit için çekilmiş. İşin en iyi
tarafı bu yasayı Savunma avukatının Türkler ile anılmasıda dikkatten kaçmıyor.
Oyunculuk için Franco Nero için seyredin
derim. Diğerleri gözüm tutmadı...
Bang
Bang You're Dead -
Bu film bütün okullarda gösterime
çıkarılmalı. En üzüldüğüm nokta bugüne kadar bir eğitimcinin ağzından bu film
hakkında doğru dürüst bir yorumu bırakın bilgi dahi duymadım.
10 numara film. Eğer çocuğunuzla sorun
yaşıyorsanız bu filmi kaçırmayın. Çocuklarımız için seyredin.
The
Dead Zone -
Kazanılmış kabiliyetler kendi yüklerini
beraberinde getirir. Psişik güçlere sahip olmak ve geçmişin geleceğe müdahalesi
üzerine film atış yapıyor. Senaryoda kopukluk hissi veren biraz durum var. Bunu
es geçerseniz, güzel bir film. İlginç konusu ile hatırınızda kalacağı kesin.
La
French -
Gerçek hayattan esinlenen bütün filmlerde
iyiler neden ölür ve kötüye neden fırsat tanır Bunu hala çözmüş değilim. Film
gerilim ve aksiyon yönünden zayıf ama seyredilir.
John
Doe: Vigilante -
Film başından sonuna kadar bir eleştiri ve
sorgulama içerisinde bombardımana tabi tutuyor. Juri kararını kabul edersiniz
etmezsiniz o kişisel görüş olabilir. Ancak başından iş geçmiş ve geçmemiş insan
farkı filme damga vuruyor.seyredin pişman olmazsınız.
The
Hunted -
Askerlik konulu nadir filmlerden...Ormanda
kısa zaman içinde demirden bıçak yapma sahnesi olmasa on numara film. Eğitim
bir insanı ölüm makinesine çevirir. ..Seyredin pişman olmazsınız.
O bir
öldürme makinesi. Bunun için suçlanamaz. Mahkemeye çıkarılamaz. Hakkında dava
açılamaz, sorguya çekilemez, suçlanamaz ya da delirdi diye akıl hastanesine
koyulamaz.
Resimleri
hiçbir gazetede yayınlanamaz. Dışarıdaki hayat söz konusu olduğunda Aaron
Hallam diye biri yok.
Feardotcom -
Konu güzel ama becerememişler, fazla
bakamadım...bir çalışmaya kötü demek işime gelmiyor ama olmamış. Ne diyeyim.
Blade
Runner -
Hayatın temeli ölüm bence. Kopya insanlar
içinde bu sancı var. Gerçekten hayatta doğumdan çok ölüm bizi korkutuyor. Bu
düşünceyi tekrar teyit ettim. Vurucu final için bu film seyredilmeli. İşte bu
filmlerinden...
Maniac
Cop -
Eskiliğinden başka bir noksan tarafı yok.
Toplum kendi katilini nasıl yaratır bu filmde açık açık anlatılıyor. Güzel bir
film...seyredebilirsiniz. Laurene Landon estetik görmüş yüzünden başka rahatsız
eden bir şey yok filmde.
The
Chronicles of Riddick -
Güzeldi seyredilir. Bizim Cüneyt Arkın'a
çok laf söylediğimiz günler aklıma gelince üzülüyorum. Kahramanlar böyle
oluyor. Tek başına başkası su götürmez.
Inglourious
Basterds -
Bu filmi beğenmedim...propaganda filmi.
Hani azbuçuk bir gerçeğe ucu değse, destan çıkarmaya çalışmışlar, geri planda.
Bu puanı hak etmiyor. Mizah niyetine seyretmeye bile değmez.
Riddick -
Güzeldi. Seyredebilirsiniz.Özenle seçilmiş
bazı sahneler için geri sarıp bir daha bakacağınız bir kaç sahne var... onu
görmek için bakın.
Flatliners -
Bir filme neden sadece oyunculuk için
bakılır. anlamıyorum. Ölüm deneyimini yaşamak bilinç altını açığa çıkarıyor.
Taklit bile olsa aynı bence. Ahiret alemi denen hayat bizim dünya hayatımızın
karşılığı olduğunu ne güzel izah etmişler.
Filmde çocukluk hatalarımızın su yüzüne
çıkması üzerinde yoğunlaşması zihin ve ahlak kirlenmesinin en az olduğu dönem
olması. Kalıcı hasarlarımızda belki bu dönemde kalıyor Freud haklı... çocukluk
ahlak gelişiminde büyük yer tutuyor.
Filme bu açıdan bakınca kendimizi
sorgulamak ihtiyacı duydum Unutamadığımız ilk hatıra ne ise bizim canımızı
yakan hayat çizgisi orada start veriyor...finalde yine orası olacak. Garip bir
durum değil mi...
I
Am Legend -
Dün 28 Gün Sonra (2002)/ 28 Days Later
peşine bu filmi seyredince sanki bir devamıydı Ben Efsaneyim...Tanrının
planında varolbilmek şansını yakalayan seçilmiş kişi olmak, bu bence en güzel
duygu. İki filmi peşpeşe seyredin bu duyguyu içten içe hissedeceksiniz.
28
Days Later... -
Filmden anladığım etik kuralların bu
durumlarda bırakılacağı ve kendi hayatının devamına odaklanman gerektiğini
anlatmışlar. Sonuçta İngilizlerin neden dünyada hala etkileri devam ettiğini bu
filmle bir daha çözdüm. Olabilir bir ihtimal karşısında halkına bunu yapmalısın
diyorlar.
Filmde komutanın radyo yanındaki asıl
hedefinin ne olduğunu duyunca şok olacaksınız. Film sıkıcı ilerliyor. Ama ders
alınacak ne çok şey var. Sabırla seyredin vazgeçmeyin.
Ex
Machina -
Var olmanın sonsuz hazzı. Bir film bu
kadar açık anlatamaz. Her zaman diyorum yok olmanın ve hiçliğin acısına
tahammül etmek ancak aklında sorun olanlar için mümkün. Eva haklıydın. Ademi
cennetten çıkarmaya çalışmanda bu nedene dayanıyordu. Sonsuzluk özlemi.
Ghost
in the Shell -
Bütün bir gelecek hangi şekle dönerse
dönsün sonuçta ahlak kuralları değişmiyor yapay zekada bile aynı ahlaka
ulaşılacak.. Gelecek çok değişik olacak. Organ mafyasının yerini yapaylar yer
alacak olması da sevindirici bence... filmi beğendim.Seyredin.
The
Thirteenth Floor -
Adı filmine uygun değil ama 13 sayısı ile
ilişkilendirilmesi bazı toplumlardaki hassasiyetle alakalı olabilir. İlginç
konusu ile neler oluyor hayatta, gerçekte bir yerde miyiz, başkaları
gerçeğimizde mi? Beyin jimnastiği yaptırıyor. Burada pürüz olarak insanın
bencilliği araya girmese iyi ama, her şeyi yapan ve bozan olarak dünyada çok
zaman kaosa neden olduğumuzu bir daha anladım. Bıkmadan seyredebileceğiniz bir
film.
Coherence -
Filimde dikkat etmeniz gereken metafor
kapı. Eğer boyutlar arasındaki kapıyı buldunuz mu bütün anlatılanları
yaşarsınız. Anlatılmak istenen bedenlerin çokluğu değil ruh planda kaç ruha
sahip olduğumuzdur. Filmi dikkatli seyredin, seyredince benim bu dediklerimi
kaçırmazsınız. Sisteme çomak sokmanın tehlikesine de ayrı bir işaret edilmiş.
Kader hakim olmalı en güzeli bu.
Çok güzel bir film ikinci defa baktım.
seyredin derim.
Videodrome -
Film çekildiği yıla bakılınca TV üzerinden
neler tasarlanabileceğini ve uygulandığını hissettiriyor. Komplo ve subliminal
mesajlar için toplumun geniş kısmına ulaşacağı fikrinin dışavurumu, seyredin.
Görünen ve görünmeyen ayrımında olduğumuz kesin.
Tavsiye edilebilir filmlerden.
Total
Recall -
Hayal ve gerçeğin arasında tek işaret
taşıdığımız yaralardır. Yaralar bizi ele verir sevdiğimize ister bu kalpte
olsun ister elde. Sevdiğinden bir iz bulunmalı diyor bu film. Beğendim aksiyon
ama içinde ki aşk çok güzeldi.. Sıkılmadan seyrebilirsiniz
The
Cloverfield Paradox -
Çok kişi bu filmi anlayamaz. Boyut
takıntım olduğu için olması gerekenler konmuş. İşte atlamalar denen şey
olmamalı, eğer boyutlar arasındaki geçişlerde hata olursa bu filmin benzeri
olur. Bunun mantıkla alakası yok. Cinler , melekler ve insanlar aynı anda
birbirleri ile yaşıyorsa ve içindeki koruma duvarları sağlam olduğunda sorun
yok. Eğer olursa Şeytan çıkarma filmleri gibi olaylar olur. Bunun benzerini
uzay istasyonunda seyretmek istiyorsanız. İşte bu.
Sonuç değişik fikirler için bakın. Diğer
filmlere benziyor ve saçma gibi yorumlarına bakmayın. Seyredilir.
La
isla mínima -
Güzel bir dedektif kovuşturması,
sıkılmadan izleniyor. Aksiyon çok düşük. Seyredin ama heyecan sıfır olunca ona
tercih edin derim.
Regression -
Bu film doğruyu ve yanlışı kendi uydurduğumuz
bir hayal dünyası ilişkilendirdi. Bildiklerimiz bizim uydurmalarımız
olabilirmiş. Satanist konusu üzerinden dini inanç sorgulanmış. Seyredilir. ama
sonuçta size bırakacağı şey şüphe olacak. Finale kadar çözmediğiniz bir film
olarak sizi kendine bağlar. Tavsiye etmiyorum ama bakabilirsiniz.
Re-Animator -
Puanının yüksek olduğuna bakmayın boş bir
film. Biraz içinde subliminal mesajlar taşıdığını hissettim. Orijinal dvd ile
bakılsa bunlar görünür. Seyretmeyin. Zaman kaybı. Serisine bakacaktım
vazgeçtim.
Tombiruo -
Bu filmdeki kahraman için bir efsane esas
alındığı belli. Eğer bunu Marvel imkanları ile çekilse idi eleştirmenler
ballandıra anlatırlardı. Kahraman insanüstü özellikten çok normal insandan bir
üst seviye orman fedaisi olmuş Tarzanvari biri. Dövüş sahneleri için çeşitli
şeyler söyleyenler gördüm. Çok abartmamışlar. Bir insan bu kadar döğüşür. Sonra
İblis olarak yapılan tercümede bir hata var. Gizemli bir varlık olmalı. Çünkü
sevgi üzerine olan diyaloglar iblise yakıştırılmaz.
Malezya filmi olunca tabi burun
kıvrılıyor. Daha güzeli olabilirdi imkan dahilinde. Diyaloglardaki güzel bir
kaç cümleyi aktarayım. Finalde belki en güzel şey bir yaprağın bir insana hayat
verişi o sahneyi bir batı sinemasında az görürsünüz. Sırf onun için bakın
derim.
The
Girl on the Train -
Bu tür filmleri sevmiyorum. Başlamış oldum
baktım. Aile ilişkilerinde bu kadar çok bozuklukları göstererek insanlara
yalnız değilsiniz, bunlarda var, yoksa yapın nasıl olsa kötülük kol geziyor mu
deniyor. Korkuyu zihinlerimize sıçratarak güvensizlik sendromu körükleniyor.
Fobilerimiz hobilere döndü. Erkeklerin zayıf karakterli oluşuna da dem
vurulmuş. Sonuçta beğenmedim. Seyretmeseniz de olur.
Suspiria -
Filmin girişinde konuya ve girmesenizde
herşey Dakota Johnson/Susie nin dansıyla film kendine bağlar sizi. Değişik
konusuyla günlerce sizi kendine unutturmayacak bir film. Seyredin diyorum
Ayrıca Amerikanın kapalı toplumu olan
Amişlere, ve finalde holokosta göndermeler var.
Black
Panther -
Para ve zencileri pohpohlamak için
çekilmiş film. Biraz baktım dayanamadım. Hikayenin oturacağı hiç bir dayanak
yok. Zenci efsanaleri varsa bilemem ama sonuçta para için çekilmiş. Beni
sıktı...
The
Fear of Darkness -
DMT ile ilgilendirilmiş musallat filmi
güzel olmuş. Röportajlar lüzumsuz görülse de faydalı bilgiler içeriyor. Film
boyunca merak devam ediyor. Filmdeki "doğaüstü" varlık çok daha
korkutucu olabilirdi ama belli bir kıvamda kalmış. Final yine muamma. Bu arada
bizim toplumda görülen cinlerin insanlara bulaştığı emarelerden olan kına
lekeleri bu filmde kullanılmış. Demek ki diğer toplumlarda da bu durum var.
OXV:
The Manual -
Kelimelerin gücü ve kutsal kitapların
sözle ifadesindeki gerçek ile müziğin gizemi derken filmden sonra şöyle bir
düşüneceğiniz çok söz var . Güzel film.
tavsiye edebileceğiniz filmler arasına
katın bence.
Trudno
byt bogom -
Filme 10 dk dayandım. İnsanların bu kadar
pis ve ilkel bir yaşamda gösterilmesi...hoşuma gitmiyor. Binalar ve aletlerin
ileri seviyede olduğu bir dönem içinde insanların tımarhanedeki deliler gibi
çamur pislik içinde olması garipsenecek durum. Biz bu kadar hayvan mıydık
dedirtmişler.
Hollow
Man II -
Filmin puanının düşük olması ilk filmi
görmeden bakılması neden olmuş olabilir. Güzel bir aksiyon görünmeyen
tarafından dayak yemek çok güzel sahnelenmiş. Aksiyon için bakabilirsiniz. Konu
olarak basit. Boş zamanda seyredilebilir.
Hollow
Man -
Konusu ile güzel bir gerilim. Görünmeyen
olmanın verdiği psikolojik değişim için seyredilmesini tavsiye ederim. Bu arada
erkeklerin görünmez olunca tek derdi ne imiş bunun cevabı bu filmde çok güzel
açıklanmış.
Sicario -
Birinci ile ikinci filmi beraber
seyredince şu aklıma geldi ABD sen her kaosun hazırlayıcısı sen misin? Filme ve
devamı olanada bakın dünya düzeni hakkında ipuçları veriyor.
Sicario:
Day of the Soldado -
Kendi adamını harcamak arkadaşına yüz
dönmek bu kadar kolay mı? Görev için dostluklar bozuluyor. Bu seri film ABD nin
dünya üzerindeki hakimiyetinin geri planı hakkında çok güzel bilgi veriyor.
İkinci filmde ilk başta İslama karşı yaptıkları korku düzeyini Meksika ile
neden ilişkilendirdiler biraz anlaşılmıyor. Tek dünya düzeni vurgu etmek
istenildi galiba. Her yer bir ABD karşısında mı denilmek istendi?
Film güzel bakılır. Ayrıca üçüncü film
için kapıyı aralamışlar.
Passengers -
Adem ve Havva ile başlayan aşkın gizemini
bu filmde çözün. Adem olay fitili ateşlese de sonuçta bütün kararlar kadının
tarafından alınıyor. Çok güzel bir film. Allah kadını iyi ki yarattı.
İntikam duygusu, vicdan azabı, acı falan
derken basit bir kaçırma olayı 15 yılda çözülmeyip sonu hiç beklemediğim
şekilde finale erince, bu tür şeyler filmlerde olur diye kaldığım bir film.
Başından sonu belli değil. İyide neden 15 yıl geçti diyorsunuz. Birde kim haklı
sorusunda, kim ne kadar haklı cevap bulursanız iyi olacak.
La
cara oculta -
Bunca zamandır kadınları bu kadar
aşağılayan bir film görmedim. Kadın kompleksini çözmek için ve onlara kötü
demek için çekilmiş aşağılık bir film. Erkekleri öne çıkaran ve kadınların
zalim olduğunu işleyen bu filmi ben sevmedim. Eğer kadın düşmanı olmak
istiyorsanız seyredin...sonunda kendinizde bir kötü his bırakacak kadar kötü.
Bana kalırsa bakmayın.
Cypher -
Güzel bir film. Eskiden beri duyardım kamp
toplantıları ve seminerler hakkında komplo teoriler. Yıl itibarıyla eski film
olması bu sözlerin arkasında doğruluk payı olduğunu gösteriyor. Seyredin.
Teknoloji hırsızlar eliyle daha hızlı gelişiyor.
Cui
mian da shi -
Hipnoz üzerine güzel bir film, final
beklenmedik şekilde bitiyor. Hayat içinde çözülmeyen gizem var. Ders nitelikli
oluşu yönünden meraklısına tavsiye edilir.
The
Last Seduction -
Diyordum, bir kadın tiplemesi femme fatale,
gerçekten ulaşılmaz olabiliyorsun. Erkekler mümkün değil seni çözemezler.
Seyredin hak vereceksiniz.
The
Killing of a Sacred Deer -
Geçmişteki hatanın tövbesi ve hazmedilmesi
olması lazım. Eğer bunları başaramazsa insan birileri onun ruhunu ele
geçirecektir. Haklı veya haksız. Bu nedenle hayata tanrı gibi bakıp
yaşamaktansa, bsait bir ölümlü olduğunu düşünen bir hayvan gibi, bakmakta
gerekli Aslan her zaman karnını bir geyikle doyurur, yaptığının ve öldürdüğünün
işkencesini çekmez. Dr psikolojisi üzerine elinden geleni yaptıysa biri geri
kalan kaderin hükmüdür. Eğer bunu başaramadıysa filmdeki gibi önü sonu belli
olmayan girdapta fazladan hayatlar söner gider Gizem katılmış ilerisi gerisi
olmayan bir dünya için filme bakın, sonuçta şişirildiği kadarda güzel değil.
Gerçek hayatta ancak nevrotik hastalar için olma ihtimali bile düşük film.
Sonuçta insan olmayı beceremeyen birileri...kim neyin hakimi değil ki. Her birey
benlik duvarına çarpmış. Tabiki helak olacak. Haklı olmak ve olmamak arasında
gezinirken sonuç yine havada kalmış. Olanlar gerçek değildi hepsi bir rüyada
geçiyordu demek daha doğru. Ancak rüya emareside görülmüyor. Sonuçta film.
Tavsiye etmem.
Taxi
Driver -
Bu filmi anlamak için yaralı olmak, hayatı
dert etmek lazım. Yoksa boş gelir insana. Ancak bir mesaj var o da düzene
müdahale edemezsin, seni aşar. Hayalindekilerle kalırsın diyor. Sen yaşamana
bak deniliyor. Bu ise hayatı güzelleştirmek isteyenlere zor gelen durum. Film
işleyiş açsısından yavaş akıyor, bu nedenle sıkabilir. Yine de seyredilmeli
nerelerden nerelere gelindi demek için.
Hard
Candy -
Hayley, arkadaşının intikamını yoksa kendi
de Geoff u çok seviyordu kin mi besledi.. Bunun arasında kaldım. Ben onun Geoff
u sevdiğinde karar kıldım. Bir kin ve nefretin oluşması için aşırı sevgi
olmalı. Bu sevginin gerçek yüzü filmde açığa çıkmıyor. Fakat Geoff'u çözmüş
biri olarak Hayley kendini bu kadar riske neden atsın ki. Arkadaş sevgisi için
olma ihtimalide var ama.
Seyredin ben final konusunda tam neticeye
varamadım Film sıkıcı değil. sonuna kadar bakacağınızı baştan söyleyim.
Gattaca -
Filmin işlenildiği çağa göre geri kalmış
bir dedektiflik araştırması olmasa çok iyi olurdu. Ancak film sisteme
itaatsizliğin gizli yüzünü işleyerek, insan bütün çağlarda aynı
karakterizasyona sahip diyorsunuz. Birde aşk ve yüce duygular kuralları
aşar..Çok önce seyretmiş olduğum halde ikinci bir seyredişte sıkıntı duymadım..
The
Butterfly Effect -
Üç filme de baktım. İkinci film saçma
olmuş. Üçüncüde idare eder. Birinci film bir konuya dikkat çekiyor. Diğerleri
de bu fikir üzerine olduğunu düşünüyorum. "Olanda her zaman hayır
vardır", derler ya, evet öyle...
Yeni düşünceler için bakın. Olabilir mi
var mı dersiniz.
Ang-ma-reul
bo-at-da -
Film idam karşıtı olan kişileri ikna etmek
için çekilmiş gibi geldi...kötü ve sapık huylu kişilerin durdurulmaz
eylemlerini ancak idam kurtarır, denilmek istenmiş. Ayrıca kişilerin adaleti
tesis etmelerinin sonuçları göründüğü kadar olumlu olmadığına da işaret
edilmiş. Finalde düşününce kötü galip gelmiş gibi oldu...bu moral çöküntüsü
yaptı bende. Sonra kimseye güvenilmeyecek bir hayat içinde olduğumuzu
düşündürmek iyi olmadı.
Komiserin basitliği olmasa iyi idi ama
seyredin. Güzel film.
Vidocq -
Ayna üzerine söylenmiş en güzel sırlar bu
filmde. Simyanın gizemine ulaşılırsa ne olur. Çok güzel ince detaylar yanında
insanların sapık düşüncelerini de göz önününe sermesi açısından tavsiye
edebilirim. Biraz görüntüler aydınlık olsaydı diyeceğim ama sonuçta gizemi
barındırıyor.
The
Prophecy: Forsaken -
Beşinci film, dördüncü filmin devamı, TV
film kalitesinde kalması ve konu bilindiğinden heyecan uyandırmıyor. Ama daha
öncekiler gibi konusu için bakmak gerekiyor. Sahte mesih Deccal 'in adı ve
işaretleri sunulması açısından boş zamanda bakılmasını tavsiye ederim.
"Ve
son günlerde, yeryüzü hayvanı ortaya çıkacak" "Onun adı Mykael Paun,
Ve yüzünde dört aşikar işaret taşıyacak"
Possession -
Zor film, kime nasıl tavsiye edeceğiz. Çok
şey bende bile gizli kaldı. Yine de yazayım. Çünkü seyrettim
Bütün mesele
filmdeki canavarın gerçek olup olmadığı.
Bunu çözemiyoruz. Sonra Anna nın dünyasında gerçekte bir yasak aşk mı var,
yoksa nemfomani veya histeri durumunda bir psikolojik hastalık mı?
Ancak filmdeki birkaç söz beni ve
Mark’ın, Anna’nın canavarla sevişme sahnesinde tepki vermeyişi onun hasta
olduğu düşüncesine yönlendirdi.
Seni teselli edecekse, ilk geceden beri
onun yatağındaydım.” “benimle bütün gece sevişti” “Bitmek üzere”
The
Prophecy: Uprising -
Bu film diğer üç filmi seyretmeden
seyredilebilir. Ancak kalp çıkarmaların ve meleklerin hareketlerini çözmek için
ön bilgi olmayınca anlaşılma sorunu çıkacağından ilk üç filme bakmak bir yerde
gerekli.
Diğer üç filmden daha güzel konusu var.
Puanının düşük olması diğer filmler yüzünden seyredilme oranı düşük olmasına
neden olmuş. Fakat alışılmış dışındaki konusuyla yaşadığımız dünyanın gizemini
merak edenler için tavsiye ederim. Filimde en çok hoşuma giden Lucifer’in dünya
düzeninde olumlu tavır sergilemesi. Hz. Süleymanın bir sözü var. “Dünyada düzen
şeytan iledir” Bu film bu yönden çok hoşuma gitti. Puanı yüksek vereyim çünkü
yaratılış konusuna merak salanlar bu filmdeki mesajları çözeceklerdir.
The
Prophecy 3: The Ascent -
Serinin üçüncü filmi... çekimler olarak
daha güzel, akıcı ve seyretmesi kolay. İkinci filmi görmeden buna bakan pek bir
şey anlayamaz. Konusu için seyredilir. İkinciyi seyretmek şartıyla tavsiye
ederim.
1995 - Kehanet
1998 - Tanrı'nın Ordusu
2000 - Tanrı'nın Ordusu 3
2005 - The Prophecy: Uprising
2005 - The Prophecy: Forsaken
The
Prophecy II -
Kehanet 1995 kadar içeriği kuvvetli değil.
Nefilim (Bir melek ve bir insandan doğan çocuk) hakkında gelişen olaylar
sonuçlanmadan film bitiyor. Üçüncüsünü seyretmeye mecbur bırakıyor. İnatla
seyretmeye devam etmeye çalışıyorum. Filim olarak bir beklentiniz varsa
seyretmeseniz de olur. Tavsiye edemiyorum ama ben seyredeceğim. Konu
alışılmışın dışında...
The
Prophecy -
Film, Hristiyan teolojisi üzerinden konu
işleniyor. Fakat merak uyandırıcı özelliği var...diğer bölümlerine bakacağım.
Daha iyi anlamak için.
Tavsiyem senaryoyu dikkate alın yoksa
çekimler oyuncular vasat...ancak konu güzel.
Bugün bile devam eden melek ve lucifer
savaşının donelerini buluyorsunuz.
Cape
Fear -
Filmde dini kitaptan alıntılar yapılıyor.
Adalet sorgulanıyor. Gerçekte adalet nedir? Bakış açımız nasıl olmalı bu soruya
cevap bulmayı hedeflemişler.
Sade ve anlatımı muğlak değil...herşeyi
çözüyorsunuz... boş zamanınızda seyredebilirsiniz
De
Behandeling -
Konu dağınık iki kişi beraber seyrettikte
biraz anladım...Konusu belki Avrupa daki insanlara mesaj iletmek istiyor. Bunun
dışında finale kadar sıkıntı ile seyredeceğiniz film.
Altered
States -
Evrim konusuna biraz bulaşsada yaratılışın
sorgulandığı film...Yeni nesil için güzel fikirler sunuyor. Tavsiye ederim.
F/X -
Bu film çok güzel...uzun zamandır gülmeyi
unutmuştum Bu filmle hoş vakitte geçirdim...sonra filmlerdeki efektlerin
etkileme durumlarını test edebilirsiniz. Seyredin pişman olmazsınız
Nekromantik -
Bu film neden çekilir için yorum yapanlar
şunu da ilave etmeli. Bazı kendinden nefret eden bireyler vardır...hayata
küsmüştür. Ona bu filme bak, sen kendini sevebilirsin. Ne aşağılık yaratıklar
var.
Ben bu ölü seviciliği duyardım da nasıl
olur diye anlayamazdım. İnsanlar gerçekten hayvandan daha aşağıdır sözüne layık
olabiliyor. Bu filmden sonra biri size kötü derse ona bunu tavsiye edin. Sen
kötü insan görmemişsin deyin. Zalimlik ile kötülük ayrı kavram olduğunu bu
filmle daha iyi çözdüm.
Neler var şu dünya da...Seyredin insan
gerçeği bu maalesef....
Aftermath -
Filmde konuşma olmadığı için alt yazı
aramayın ama seyredelim. İçinde yaşadığımız dünya iğrençlikler dolu... bu
nedenle otopsi için kamera kayıtlarının tutulmasını illaki isteyin. Olmaz olmaz
neler var .Eski çağları aşmış insanlar sapıklıkta...
Hannibal
Rising -
İnsanlar karakter değişimine nasıl uğrar
ve sebepleri nedir. Kan kan ile temizlenmeli mi yoksa başka bir çözüm var mı?
Bu film güzel bir örnek.
Eliza
Graves -
Film, akıl sorunları tedavi merkezlerinde
yapılan hataları sorgularken, doktorların kurallar dışına çıkamayışına eleştiri
getiriyor. Sisteme çomak sokmak gibi birileri çıkması için neden normüstü
olaylar olamalı mı ki, bu üzücü durum. Film sonunda koyveriyor kendini. Başta
çok çözemdiğiniz şeyler açılıyor.
Güzel film birçok güzel bilgiyi sunarken
elektro şok tedavisi için ayrı bir bölüm konulması da beni düşündürdü. Çünkü bu
tedavi ilaç tedavisi ile başbaşa giden bir usul.
Sonuç olarak izlenmesi tavsiye edilecek
kadar güzel...pişman olmazsınız.
Stay -
Film ilgi çekici ama çok karıştırarak tam
bir sonucu kaybettirmiş. Gerçek ve hayal sorgulanmış.
Ama cevap
havada hangisi gerçekti. Sam mi Henry mi bence belli değil. Herkesin cevabı
farklı olacak ama bana göre Sam yok aslında...
Banlieue
13: Ultimatum -
Güzel filmdi. Birincisinden daha güzel
mesajlar vardı. Aksiyon filmi finalinde ağlanır mı, ben ağladım...finalde.
Amelelr niyetlere göredir. Çözüm üretildi mi konuda sonuçlar ne olursa olsun
sorgulanır mı? Çok beğendim.
İzleyin...
Banlieue
13 -
Konusu bildik gelir, ama hareketler için
seyredin, Çin filmlerindeki hayali hareketler yok, daha gerçekçi olması
nedeniyle seversiniz. Leito yu seyretmek için tavsiye ederim...
Je
vais bien, ne t'en fais pas -
Film ailede anne baba rollerinin ileri
seviyede işlemiş. Ve bir çok fedakarlıklar içerdiğini anlatmakta...Lili çok
şanslı bir çocuk aslında...bütün çocuklar için de bu örnek ebeveyn tiplemesi şiddetle
tavsiye ederim. Seyredebilirsiniz. Güzel bir konuda kendime bile çok hisseler
çıkarttım.
Wicker
Park -
İşte bir aşk filmi seyretsen de olur
seyretmesen de...kadınlar arasında kalan bir erkek olmak işlenmiş..ben pek
etkilenmedim...aşk insanın içine düşen acının yeşermesidir. Tavsiye edemem.
Revenge -
Kim haklı kim haksız diyemeden bitirdiğim
bir aşk sorunsalı...sevişmek hangi konumda geçerlidir, intikam alan haklı
mıdır, cevaplar hep ortada kaldı. Ancak filmde intikam alındı bir şekilde ama
gerçek hayat bu kadar şans sunmuyor... Seyredilecek tarzda fakat sorular
bırakıyor geride...
The
Serpent and the Rainbow -
Kara Büyü , vudu üzerine çalışanlar için
garip gelmeyecek bir film...Normal zombi filmi değil... Zombiden çok sihir ve
büyünün kullanılışı üzerine yapılmış
Film seyredilebilir nitelikte...
Zombi tozu
ve onun aktif bileşeni olan tetrodotoksin, Avrupa ve Amerika'da yoğun bilimsel
çalışmalar altında incelenmektekdir. Öldürdüğü Kurbanı Geri Döndürebilen
Kimyasal: Tetrodotoksin
Tetrodoks
olarak da adlandırılan ve voodoo büyücüleri tarafından 'zombi tozu' olarak da
adlandırılan tetredotoksin ile zehirlenerek ölen birinin defni 3 gün boyunca
gerçekleştirilemiyor
Yôgisha
X no kenshin -
Güzel ama resmen propaganda filmi gibi
çekmişler. Güney Kore 2012 filmi kadar işleyişi güzel değil. Matematik dersi
işliyor. Japonlar çok akıllıya, Eğer G. Kore filmini seyretmesem, bu da çok iyi
derdim ama...soğuk film. Pek beğenmedim.
Yong-eui-ja
X -
2008 Veriyonu olan filmden daha güzel...bu
filmde propaganda tarzından çok ilişkinin güzelliği ön planda tutulmuş
seyrederken daha rahat oluyor insan. Diğerinden çok bun abakın derim.
Haute
tension -
Film sonuna kadar çözemeden
seyrediyorsunuz. Ancak kadınlardaki sevgi duygusunun çok kuvvetli oluşu ve
kıskançlığın kökeni irdelenmiş...Lezbiyen temalarda var...sonuçta film "
Kimsenin aramıza girmesine izin vermeyeceğim." başlıyor ve bitiyor.
Sahnelerdeki kanlar sizi biraz
ürpertecek...sizi içine çekiyor. Korkuyorsunuz gerçekten bu şekilde insanlar
aramızda var mı? ben sordum..
Todos
lo saben -
Film finalde daha değişik olabilirdi.
Bence herkes kendine göre sonuç çıkarsın demiş. Film sadeliğini korurken
sürekli sordurduğu sorular ile kendini ayakta tutuyor. Bu da sizi filme
bağlıyor. Ancak daha fazla merak ederken sonuçta şişmiş balon gibi sönüyor. İyi
de neden bu kadar sorgulandıki sır olan olay demenin nedeni sadece para mı
olmalıydı...aşk mı, neydi bilemedim.
Güzel film ama meraklı kişiler için
uygun...
6
Underground -
Film Arap baharından tutunda birçok olayı
çorba edip Türkiye üzerinden servis etmişler. Dört ay ve ölüler günü diye
kastettiği şeyler hakkında yorum yapmaya gerek yok. Ancak olaylar çıkınca
anlarız aynı ikiz kule hikayeleri gibi. Heykellere de dikkat edin. Bu denli
bariz işlenmez konu birde 150 milyon dolarlık bir film saçma sapan aksiyon
filmi olarak çekilmez. Bu kadar kırılma dökülme içinde olanlar sapasağlam
çıkışına şaşırıyor insan . Sonra son teknoloji gelişmelerinden bazı şeyler
deşifre edilmiş... bu konuda bilgi sahibi de olmak iyi oldu.
Fakat bu kafamı kurcalayan bir soru var
neden bu filmi piyasaya sürdüler mesaj kime veriliyor merak ediyorum.
Yıllar
sürebilir ama bu insanlar için yaptığın güzel şeyler adına seni haklayacaklar.
Kim?/
Amerika mı?/ Beni onlar yarattı./ Rusya mı?/ Silahlarımı onlar verdi.
Mayor -
Film çizgiyi aşmak/geçmek üzerine kurulu.
Bir olay sizde başka başkasında başka mı olur? Bu sorunun cevabını aramışlar.
Yavaş akan filmde iyilik kötülük karışmış. Finalde iyi de ne den oldu
diyeceğiniz o kadar soru bırakıyor ki... Rus Edebiyatı gibi filmleri
ayrıcalıklı.
Holywood film tarzı beklentisine girmeden
seyredin. Hayal falan yok bütün karakterler gerçek hayatın tıpkısının
aynısı...Güzel film anlayanlar için sorun çıkartmaz. Sonuçta farklı film.
Elle -
Gerçekten hayatlar bu kadar çarpılmış olur
mu dedirtti film. sonuçta inan dünyasının gizlediği sapık duygular öne çıkarsa
değil bununla beraber yaşanıyormuş, olduğunu anlayınca iyi faktörünü kaybettik.
Kim daha çok kötü varmış...
Zor film uykumu da getirdi. İçime bulanık bir
hava verdi... yazık olmuş insanlık.. Neden, buna cevap veren var mı...
Film seyredilmeli de bizde bıraktığı
hasarı ne düzeltecek...
La
frontière de l'aube -
Aşkın ileri seviyesine kara sevda derler..
Film bu konuda. Bazı kısımlarda fantastik kurguya kaçan bölümler var. Ancak bu
türlü olaylar genelde olmaktadır. Bilinçaltı diye geçiştirdiğimiz bu tür
durumlar için çözüm filmde anlatılmamış. Ancak gerçekten çok sevenler bu acıyı
fazlasıyla yaşıyorlar...
Yavaş ilerlediğine bakmayın film aşk olayı
geçirenlerin ilgisini çekebilir. fazla beklenti olmadan seyredin diyebilirim.
Lantana -
Film güven konusu üzerine kurulmuş.
İnsanların birbirlerine güvenini kaybedince bütün sorunlar başlamakta.
Paula'nın Nick'in cinayetle suçlandığında kocasına karşı aldığı tavır örnek
alınmalı...
Çapraz ilişkiler yumağı içinde olan
hayatımızı nasıl korumamız gerektiğini bir daha gördük...Film bu konuda bize
çok şeyler anlatıyor. Ummadığımız yerde karşılaştığımız insan belki hayatımızın
içinde haberimiz yok... buna göre dikkatli olmalıyız aslında...bu film
seyredilmeli...
Payback -
İddialı olmak üzerine çok güzel bir
film...hayat ideallerin üzerine kuruludur. Bunda kim daha sabırlı ve azimli
olursa başaracaktır. Film biraz aksiyon tarzı ama çok güzel ve ders alınacak
tarafları var... Seyredin
Sin
City -
Seyredilmesi gereken film. Geç seyrettim.
Zamanımızdaki genç kuşak için tekrar tavsiye edelim. Her yönüyle çığır
açıyor...Beğendim
Damage -
Hasarlı ilişkilerin sonucu da hasarlı.
Bunu en güzel işleyen bir film. Kimsenin dışı içine neden benzemiyor diye
sorular soracağınız...kaderin nasıl intikam aldığını görmek istiyorsanız
bakabilirsiniz. Bazı cinsel içerikli sahneler var diye vazgeçmeyin...
atlarsınız...
Algorithm -
Film bilgi amaçlı üretilmiş tarzda..
korkuda yanında sunulmuş. Bilgisayar korsanlığına bulaşmayın derler gibi…ağır
film…zorlanıyor insan biran önce bitsin diye. Ancak gençlerin ilgisini
çekebilir. Sonuçta kuvvetli olan yani bilgi kazanıyor. Ona sahipsen Tanrı
sensin. Yoksa köle olacaksın.
Zoe -
Film, yaratıcı ile kulu arasında bir aşk
olursa nasıl olabilir onu anlatıyor.
Düşünüyorumda aşk her şeye kadir. Cehennem
yaratılmışlar için bir geçiş yeri..İblis bunu bildiği için en ağır göreve talip
oldu. Şimdi daha iyi anladım.
Film çok güzel...beğendim ve tanrı ile aşk
yaşamak başka bir güzellik. Bazen kadınları kıskanmamak imkansız. Çünkü onlar
erkeklerden çok şanslılar. Aşk onlara yakışıyor. Erkekler tanrı olmayı
yeğleselerde filmdeki gibi yine de kadınlara hep mağlup oluyor. Sevgini
kadındaki güzelliğini bir daha seyrettim.
Vay be...aşk bu imiş
Le
locataire -
Filmi seyrederken gerilmekten dolayı gülme
tuttu sürekli...sebebi yaşadığımız hayatın bize yüklediği sorunlar o kadar
fazla ki...hayal ve gerçek arasında kimliğimizi kaybediyoruz.
Film üzerine konuşulması gereken bir çok
konuyu barındırıyor. Çok kişi bu filme seyretmeye dayanacak kuvveti bulamaz.
Sürekli Sigara ve kimlik konusu öne
çıkarılarak Yahudi olmanın verdiği sıkıcı hayata işaret ediyor. Polanskinin
üzerindeki pijamayı görünce Auschwitz Toplama Kampı aklıma geldi...Bunun
benzeri imgeler çok fazla. Yine insan paranoya sahibi olmanın eşiğinde olmanın
tehdidi altında...zor film bilinç altına hitap eden özellikleri var. İçinizde
gizlenmiş sıkıntılarınızı çözmek bu filmle başa çıkmak gayet zor...
Seyredin belki o zaman anlarsınız.
Yorumlar bir yerden sonra yetersiz, izlemek lazım bu filmi...sonuç bu...
Wo
hu cang long -
Aşkı sevenler seyretmeli...herşeye
değiyor...ölüm bile olsa....güzel film. Sevmek çok güzel. bu film bunu
anlatıyor. Verilen sözler hayatımızı kıskaç altına alsa da kalbimize laf
geçiremiyor. Harika fim.
Thoughtcrimes -
Kurgusu basit gelse de gençlerin ilgisini
çekecek konusu var. Hoşça bir vakit geçireceğiniz bir film. Meraklı gençlere
tavsiye ederim
The
Vanishing -
1988 yılı filmine de bakmanızı tavsiye
ederim. O film düşünce dünyanıza çok şeyler verecek durumda...bunu daha önce
seyretseydim... tamam güzel derdim. Ancak diğerini önce seyredince çok bir şey
söylemek istemiyorum. Keşke çekilmese daha iyiydi bence sonunda taklit. 1988
filminden aşırmalar yapmış ama insanı biraz merak içinde bıraksaydı... tercih
sizin
Spoorloos -
Bu film ile bunun koyası sayılacak
Kayboluş (1993) The Vanishing' e de baktım. İki film arasındaki en büyük fark
filmdeki geçen felsefi izahlar. 1993 deki benzer filmde aksiyon fazla...biraz
daha anlaşılır çekilmiş. Bence 1988 filmi daha düşündürücü mahiyette.
İkisinide seyrederken aynı konu var gibi
ama ben bu filmi tercih ederim.
Teeth -
Film gençlerin seyretmesi gereken bir
konu…”kadın kahramanına zarar vermez”. Ama onu aldatırsan, eziyet edersen
karşılığında bulacağınız şey bu dişler. Herkese tavsiye edemem ama erkekler
ahlaklı olun üzerinden konu finale eriyor.
Ben beğendim. Film çekim ve senaryo
açısından çok zayıf kalsa da bir efsaneyi bize tanıtıyor.
Güzel.
La
migliore offerta -
Film her yönüyle güzel ve harika bir bitiş
ile finale eriyor. Hayatta kendini kapatan yüksek meziyetli insanların daha
kolay aldatılacağını anladım. Üzüldüğüm bir konu kadınlar gerçekten aşkın taklidini
yapıyorlarsa hayatta görülecek en büyük şansızlık...
Ama nedenlerime bir neden daha
eklendi...gerçekten etrafımızda çok kişi taklit mi yapıyor. Öyleyse bu hayat
kim için yaşanmalı...Her film içime bir sevinç katarken bu film beni üzüntülere
çekti...
Çok değişik oldum.
Film üzerine çok söz söylenmiş hepsi doğru
seyredin, hak vereceksiniz.
Seventh
Son -
Film ailecek seyredilir tarzda...
Fantastik çağlar bu dünyanın geçmişinde var... Cinler ve meleklerin 1000 yıl
savaşlarını hatırlattı bana. Bu gördükleriniz birebir var. Film yedinin yedisi
ile kurduğu tema gerçektir. çocuklarımızın hayal dünyasına hitap edeceği için
sizde seyredin onlarda seyretsinler.
The
Clovehitch Killer -
İnsan psikolojisinde dikkat edilmesi
gereken bir hususu bu film gün yüzüne çıkarıyor. İnsan tabiatında gizlenmiş
bastırılmış duygular için dini eğitimin de yeterli olmadığını izah ediyor.
insan aslında cemiyetin içerisinde kendini
öz benliği ile açıkça bulabilmesi için bir çok faktöre ihtiyacı var... bunun
başlangıcıda çok belli olmasa da dikkat etmemiz gereken şüpheciliği elden
bırakmamak ve sorgulamasız hiç bir inanç oluşturmamaktır. Körü körüne bir şeye
bağlanmayın.
Bu film gençlere tavsiye edilmeli. Senaryo
belli yerden sonra çözülüyor.
Önemli olan filmde verilen mesajlar. Benim
kendimce bulduğum Şüpheciliği elden bırakmayın. Hayatta iyi ve kötü birbirine
çok yakın duruma.
Ders verici...sinema yönü açısından zayıf
kalmış...olsun seyredilir.
Red
Sparrow -
Güzel bir işleyişi var. Sonra ajanların
yetişme ortamları ve felsefeleri hakkında merak edenler bu filmi kaçırmasınlar.
Bu film bana tekrar şunu hatırlattı "hayatta şans diye bir şey
yoktur...ilkeler ve hedefler vardır"
Harika film yorumlara bakmadan hemen ilk
fırsatta seyredin. +18 notuna çok takılmayın, düşündüğünüz şekilde bir
cinsellik detayları yok, çıplaklığın olduğu ortamda ki şiddet olarak düşünün.
Çok güzel film.
Mississippi
Burning -
Sivil aktivistlerin içinde bir Yahudi'nin
olması ve onun ölümüne neden olan Ku Klux Klan belki en büyük hatalarını
yaptı... Çünkü Yahudi en küçük üyesine sahip çıkar. General Patton'nun bir
Yahudi ere tokat atmasınının bedelini ağır ödemiştir. O filmede bakın.
Ben şunu gördüm Yahudiler Dünyada bir çok
sıkıntının düzelmesinde ön ayak oldular... Sebep oldukları yok mu. O da çok.
Nedense bu millet hayat tahterevallisinin ortasında kalır. Bu filmi geç
seyrettim ama, ama bu tezimi destekliyor...Seçilmiş millet olarak anılmaları bu
olmalı. Yani dünya düzeninde merkez karakterleri araştırın dediklerimi
anlayacaksınız. Film harika güzel, ve insan psikolojisini çözümlemiş bir çok
şeyide beraberinde sunuyor. Seyredin demekten başka bir sözüm yok... seyredin o
zaman.
Jalouse -
(Karin Viard ) Nathalie ismi yeniden doğuş
manasında oluşu çok güzel olmuş...Final harika ve Nathalie nin kıskançlıklarını
gülerek seyredeceksiniz. Beğendim...iyi vakit geçireceğiniz bu filmi kıskanç
eşiniz varsa beraber seyredin. Kıskançlığın tek bir ilacı var ona filmde işaret
ediliyor...bakın bunun için.
Leave
Her to Heaven -
Sevginin ben merkezli oluşuna çok güzel
bir örnek... Sadece benliğin içinde kalınca ve paylaşmayınca duygular insana
hata yaptırır. Burada sıraya alınmış ölüm zincirinde en son kendi ölümüne kadar
giden çizgide suçlu olarak Ellen görülmemeli. Onun kıskanç olduğunu bile bile
Richard hatasız görülmemeli...Asıl suça o da ortak ve neden de olmalı.
Evlendiğin kişiyi tanımayan bir yazar olması asıl sorunların başı. Kurguyu
bilen kişi saf ayağına yatmamalı. Kişiler bilgileri miktarınca değil
uyguladıkları bilgiler kadar huzur bulabilirler. Film aslında çok güzel
yorumlara açık...
Kıskançlık üzerine konuşulması gereken bir
film...
Seyredin...dediklerime hak vereceksiniz.
La
jalousie -
Eğer seviyorsanız ve kıskançlıkta
karekterinizde varsa, ve hırslı birine aşık olduysanız bu filmi seyredin. Ter u
taze güzel bir film...seyredince iyiki seyrettim diyeceksiniz. Korkmadan
tavsiye ederim. Bu filmin geri planda kalması siyah beyaz olması olmasın. İççi
duygu renkliliği ile dopdolu...
Ben beğendim.
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder