Print Friendly and PDF

Filmler

|

Black Widow   

Sakin havasıyla işlenmiş bir hikayesi var...boş zamanınz da seyredebilirsiniz. Paranın dostundan çok düşmanı var. Zenginlere acımak lazım. Ancak gerçek hayatta bu hikayenin benzerleri çok oluyor mu merak ettim doğrusu

Live Free or Die Hard - 

İkinci kez seyretseniz yine heyecanla bakacak kadar güzel...Sistemin çökmesi, bu kadar açıklar olabilir mi, soruları biraz kafa kurcalıyor.bence biraz olması imkansız, ama olursa ne olur, onu görmüş olduk...

seyredin ...pişman olmazsınız.

1408 - 

Psikolojik gerilim ve onun analiz safhası..."Rüyandaki oda senin alt benliğin ve bir sürü anıyı yüzeye çıkarttı." Meraklısına tavsiye ederim. Ders konusu olacak bir film. Psikoloji öğretmenleri bunu sınıfça seyredebilir ve ders yapabilirler.

Merakımı hoş görün Mike Enslin'in Kutsal kitabı açtığı sayfa 2. Samuel Kitabı Kral Davut'un Uriya ile karısı arasındaki olan bölümü zumlaması...film içerisinde Tanrı inancını sorgulayan kısımlarda olunca, yorumlar artabilir, inanç üzerine de bir gönderme olduğu kesinde bu bölüm neden seçilmiş olabilir?

Equilibrium - 

Film yorumlarını seyrettikten sonra okudum Sizde benim gibi yapın seyredin. Pişman olmayacaksınız. Prozak toplumu, burada prozium geçiyor. Distopya örneği aksiyon... güzel.

1922 - 

Sırf fareler için bakın...güzel dersler var. Unutamayacağınız sahneler olacak. Tavsiye ederim.

The Number 23 - 

Matematik sistemin hayatımızdaki gizemini işleyen güzel bir film. Yahudilerin kabbalası, müslümanlar arasındaki ebced hesapları hakkında bilgisi olanlar için olağan bir konu. Bu filmden sonra tesadüf diye gördüğünüz sayıların aslında sistemli olarak hayatınızda faal olduğunu göreceksiniz. Film sayı sisteminde boğulan bir hasta kişiliği işlemiş. Evet bu türlü numeroloji etkisi fazla olursa hayatı yaşanmaz kılabilir. Film ikinci bir kez daha izlenilecek kadar dikkat edilecek düzeyde...

Hayatımız matematik, ve sayılar içinde bu bir gerçek. Yapıt bu konuya dikkatimizi çekiyor...Meraklısı için gizemi yeter. Seyredin pişman olmazsınız.

The Awakening - 

Çocukluğumuz bütün hayatımıza damga vuruyor. Ne olurdu güzel bir başlangıçlarla başlasaydık bu hayata. Film hayal dünyamıza el atıyor. Psikoloji meraklıları için güzel film. Tavsiye olunur.

Seeking a Friend for the End of the World - 

Hayatı hep bir gün kaybedecek gibi yaşamak... ve yapmamız gerekenleri yapmak için acele etmek. Kaybedeceğimiz bir hayatı zirvesinde bırakmak istiyorsanız bu filmi kaçırmayın.Sizde bir kalıntısı olacağı kesin...Sizinde illaki bir sevdiğiniz olsun ama o da sizi çok sevmek şartıyla...bu hayat gerçekten kısa da olsa çok güzel olacak size. Harika bir konu ve filmi seyredin hak vereceksiniz, bana.

3 Idiots - 

Bir daha özgür olmadığımızı anımsadığım bir film. Hürriyeti kazananlara aferin demeli. Böyle olmalı gerçekten, bu akıllı bir gencin tavsiyelerini izleyin, izlettirin

Mary Magdalene -

Magdalalı Meryem üzerine daha çok film çevrilmeli. Üzerindeki sansür kalktığına göre, Havarilerin havarisi Meryem için...Filmi sinema eleştirmeni olarak bakmak gerekli değil. Yaşamış bir cesur kadının anısını tekrar yad etmek için seyretmeli.

“Hristiyan İncillerine göre Magdalalı Meryem, İsa'nın ölümünde de cenazesinde de vardı ve İsa'nın dirilişinin ilk şahidi olarak tanımlanmaktadır.

591 yılında Papa I. Gregorius Magdalalı Meryem'e fahişe dedi ve bu yanılgı günümüze kadar geldi.

2016 yılında Magdalalı Meryem, Vatikan tarafından resmi olarak Havarilerin Havarisi - onlara eşit - ve dirilmiş İsa'nın ilk elçisi olarak tanımlandı.”

Oculus - 

Eşyanın gizeminde gizli olan gücün işlendiği, bilindik temalı ama, kendini seyrettiriyor. Sonunda neden hep mağlubiyyet olur, bu filmlerde, o biraz garip geliyor. Sıkmadan boş zamanda seyredeceğiniz bir film, ikinci tercih olarak

Ofrenda a la tormenta - 

Gizli ilişkiler ve arka plandaki tarikat bağlantıları...bilindik tarz. Bu filmin dördüncüsü çekileceği kesin. Bazı sorulara cevap verilemeden bitti. Seriyi seyredenler için bakın derim. İlk bölümleri seyretmeyenler filme adapte olmakta zorlanacak. Seyretmeseniz ne olur...Sorun olmaz bu bölüm zayıf kalmış bence...

The Coldest Game - 

Tipik casus filmlerinden ama, arka planda neler olur, görünüş aldatıcıdır. Ülke siyasetleri konusunda başarının nelere dayandığını tekrar hatırlama babından bakmak uygun. Filimde dikkatimi çeken bir sahne oldu. Hipnoz için sürekli hayal derler, öyle değil diye bu gerçeği bir daha vurgulamışlar.

Sonra Amerikan eleştirisi olan bir kısmi konuşma yüzde yüzlük onun için bakmak gerek...

Sando-me no satsujin - 

Film adalet sistemi ve cezalar üzerine sorgulama yapmış. Hukuk talebesi olanlara tavsiyem, hakim olan kişiler için özel tavsiyem. Gerçek ne olmalı. Yavaş aksa da olaylar sıkılmadan izleyeceğiniz tarzda...

“Bu dünyada doğmamış olması gereken insanlar var.İnsanların hayatlarına onların istekleri göz ardı edilerek karar mı veriliyor. Bazı insanlar hiç istemeyecekleri şartlar içinde doğuyor. Ve bazı insanların hayatları ellerinden haksız yere alınıyor.Ne istediklerine bakılmaksızın...insanların hayatlarına onlar için karar veriliyor...Adaletsizce.Kimse gerçekleri konuşmuyor. Kimin yargılanacağına kim karar veriyor?”

Legenda o Kolovrate - 

Ruslarda neden ayı semboldür, bu filmde gördüm. Film masalımsı tarzda, güzel savaş sahneleri var. 300 Spartalıyı da hatırlatıyor. Fakat Moğolları biraz basit göstermişler. Öyle değiller maalesef. Düzenli ve kurumsallaşmış bir ordu olduğunu biliyoruz. Film kahraman olmak için cesaretin gerektiğini, gücün daha sonra geldiğini anlatıyor.

Tavsiye konusunda görüşüm Rus sineması ayrıcalığı için bakmak uygun.

Killing Them Softly - 

Filmin sinematik bir iki sahne var, diğer yönleri diyalog. Sırf Amerika yı eleştiri yapmak için çekilmiş.

Politik temalı film için uygun

“Başta

Amerikan rüyası sürmekte.

Bu ülkeyi farklı kılan bir rüyadır bu.

Bu öyle bir rüyadır ki her birimiz hayatımızı istediğimiz gibi şekillendirmekte özgürüz.

Finalde

Dostum, Jefferson bir Amerikan azizidir.

Çünkü şu sözleri kaleme aldı: "Tüm insanlar eşit yaratılmıştır.”

Kendi çocuklarının kölelik içinde yaşamasına müsaade ederek bu sözlere inanmadığını açıkça göstermiş oldu.

İngilizlere vergi ödemekten bıkan zengin bir şarap züppesiydi.

Evet, birkaç güzel cümle yazdı ve halkı galeyana getirdi.

Onlar da bu cümlelerin peşinden gittiler ve sonunda geberdiler.

O ise bu sırada sırtını yaslamış şarabını içiyor ve kölesini s.kiyordu.

Bu herif bana bir toplumda yaşadığımızı söylüyor.

Beni güldürme.

Ben Amerika'da yaşıyorum ve Amerika'da kendi başınasın.

Amerika bir ülke değildir.

Sadece bir iştir.”

Eternal Sunshine of the Spotless Mind - 

Film çok abartılıyor. Neyin unutulması isteniyor da silme işine girdiler çok anlamış değilim. Sevenlerde bencillik olmaz fedakarlık olmalı...çok örnek olacak bir aşk görmedim. Kafası karışıklar için boşalma filmi...bana benzeyen aynı kafalar varmış demek için...değmezdi seyretmeye...seyrettik var diyenler hatırına.

 

Gwai wik - 

Bu film için bir söz varsa mükemmel bir yorum. 10 olmasada 9 puan veririm. Bunu kadınlar seyretmeli. Etkilenecekleri kesin. Erkeklerde tabiki...

Kürtaj olmak isteyen bu filmi seyrederse, vazgeçer bebeğini aldırmaktan. Kürtaj yaptırmış birisi ise depresyona girer.

Wrong Turn - 

Zamanınız bolsa, bakabilirsiniz. Tercih için ise başka bir film varken bakmayın...Size vereceği bir şey fazla yok, korktuğunuz iki üç sahne dışında...

Spy - 

J. Bond filmlerini mizahi yönden güzel işlemişler. Meşhur otel sahnesi için bakılmaya değer. Kafa dağıtmaya birebir...

Underverden - 

Film eksikleri ile beraber dikkatimi çeken en önemli tarafı, Amerikan filmlerinde uyuşturucu işini zenciler yapar, burada ise müslümanlara yıkılmış. Doktor Zaid kardeşinin intikamı için çok şeylerini kaybediyor. Film mesaj yüklü. Seyretmesi sabır istiyor. Artistik sahne fazla yok normal hayatın kamera görüntüleri var sanki.. Bakarsak ne olur derseniz bakın derim. Değişiklik olur. Sizinde dikkatinizi çeken bir şey illaki vardır...Çünkü alışılmış filmlerden ayrı. Sonra adam yakma sahnesi neden yerleştirilmiş bunu çok anlamakta zorlandım. Dediğim gibi müslüman kesime aklınızı başınıza alın, kafanıza göre intikam falan düşünmeyin sonu bu mu olur demişler....Sonuçta film...

Devil's Bride - 

Film Hristiyan dünyasının eleştirisi. Cadı avı içerisinde ezilen kadın dünyasını içiniz burkula burkula izleyeceksiniz. İnsanlığın geçirdiği evrelerde ezilenlerin kadınlar olması ve din adına bazı kesimlerin nasıl istismarcı olduklarını bir daha müşahede ettim. Türünü sevenler kaçırmasın.

Secuestro - 

Final beklemediğim şekilde bitti. Biraz kurguda kopukluk olunca finali çok tahmin edemedim.

Tavsiye ederim...

Ancak anlamadığım filmde çocuğun babasının bu kadar vicdansızlık örneği olabilmesi, bir de aile kurumuna gizli bir eleştiri yapmışlar. Bu his bende oluştu. Parçalanmış düzeyde olanlar için sanki bir haklılık verilmiş... seyredin siz ne dersiniz bilemem.

Crimson Peak - 

Kardeşler arasındaki sevginin anormal olanına örnek bir film. Bıkmadan seyredeceğiniz bu çalışmayı tavsiye ederim

Displacement - 

Synchronicity (2015) filminin konusuyla eş bir yapıt. Quantum teorisi zaman kayması olumsuzlama, zaman sıçraması vb. ders gibi. Film TV filmi gibi, ama meraklısına çok şeyleri anımsatır... Bahsettiğim filmle konuları çok yakın...

The Fault in Our Stars - 

Ben sadece seyredin diyorum eğer aşkın ucu değmişse size...başka şeyler yazmaya gerek yok. Ölümün eşiğinde olanların aşkı başka oluyormuş. Güzel film.

Synchronicity - 

Film paralel evren ve zaman konusu meraklıları için tavsiye ederim. İçinde güzel not alacağınız replikler var. Seyredin. Puana takılmayın kafanızda bir bilgi dağarcığına ilave olur.

Maigret Sets a Trap - 

Film cinayet psikolojisini işlemesi açısından güzel. İşleyiş durağan olsa da, dedektiflere tavsiye ederim. Olay çözümlemede fikir sahibi olurlar.

Blood on Her Name - 

Film sakin ve gerilim içinde devam ederken finale sıkılmadan ulaşıyorsunuz. Beklemediğiniz bir final de sizi karşılayacak. Güzel film içerik olarak hemen çözemediğiniz bir konusu var. Beğendim. Ah bu çocukluk ve çocuklar birde anneler. Hayat bu maalesef.

Camera Obscura - 

Bu film sinema eleştirmeni gözüyle bakarsak vasatın bile altında. Ancak konusu eğer senaristler film banyosu hikayesini katmadan görülen bir rüya üzerine başlatsalardı ve yanınızda birde psikiyatrist ile seyretseydiniz, size söyleyeceği çok şey olurdu. Günümüzde hayal ile gerçeğini karıştıran insanların çektiği birebir sıkıntı. Birde kendini iyi olarak gören birisi ise yaşadığı travmalar o kadar benzeşiyor ki, evet bu dersiniz. Hayalinde iç dünyasına eklenen düşünceler, rüyalar yahut bazı rastlantısal işaretler ile kendini olayın içinde bulan insan tipi. Film konusu bir psikiyatristten alınmış olduğu belli. Hasta bir zihnin kendi başına çözmeye kalktığı sorun olarak kabul ettiği bir olay. Savaş muhabiri olması hasta zihnin işareti olarak gösteriliyor. Ne varki bu tür vakalar günümüzde o kadar arttı ki, bu filme bakın, derim.

Akıllı usludiye göreceğiniz birçok insanın içinde yaşadığı bu nevi hadiseler had boyutta. Benim bu filmden çıkardığım bir husus hayali gerçeğe çıkarmayın hayalde kalsın. Konu olarak 10 numara film. Ne yapalım hasta zihni akıl planında çekmeye kalktıkları için becerememişler. Olsun ben beğendim.

Baby Driver - 

Güzel bir film...kötülüğün içinde hala bir güzel taraflarını barındırabilmek. Sürücü gerçekten şofördü. Beğeneceksiniz

Trial by Fire - 

Ya bu film mahkumiyet yaşamış bir insana daha çok şeyler verir. Seyredin hayat gerçekte doğrulara hakkını pek vermiyor... Film yönüyle bazı eksik yönleri var...konusu hakkında 10 numara...gerçekler acıdır.

Hayat bu kardeşim..deyip donup kaldım. Şiddetle tavsiyemdir bakın.

Redbad - 

Bu Filmi seyredin ve seyrettirin. Hristiyan dünyasının gerçek yayılma politikası hakkında bu denli cesur görüntüler olan nadir filmlerden. Paganlara yaptıkları zulmü bir kere daha açık açık görünce belki düşünce dünyanızda vay be diyeceksiniz. Puanın düşüklüğüne aldanmayın... Filmde noksan çok şey yok. Kocaman Hristiyan kitlesini karşıya alıp gerçeği söyleyen babayiğit film. Olacak o kadar

The Highwaymen - 

Film olgun insanlar gibi yavaş işledi ama sıkılmadan seyrettik. İnsanı merakta koyan Bonnie ve Clyde halk tarafından çok sevilmesi...bir yandan aranan bu kişiler suçlu konumunda iken sevilmesi.

Marrowbone - 

Kısaca şu hayal ve gerçekliğin arasında kalmış birinin trajedisi, güzel işlenmiş. Gerildiğim anlar çok oldu. Sevenler kaçırmasın.

The Men - 

Kıyıda kalmış film. Eğer biraz parasal güç fazla olsaymış ve içine aksiyon katılsa Matrix ayarında olabilirdi. Kafanız karışır gibi, ama zaman ve gerçeklik konusunda takıntınız varsa, birde uzaylılar, tam sizlik yapıt. Noksan taraflarını konusuyla kapatan bu film meraklılarına tavsiye olunur. Çalışma size bir soruyu soruyor, siz gerçek misiniz?

Never Hike Alone - 

Vasat gibi görünen sürekli gerilimi artan yapıtı seyredince, tek dediğim şu oldu. Bir konu zayıf olabilir, ama işlemeyi bilince ve kısa zamanda bu kadar etkili olmayı başarabilir mi, örnek...seyredin hak vereceksiniz

Straw Dogs - 

İngilterenin eleştirildiği bu film, yılı itibarıyla düşünülünce Amerikanın bütün dünya üzerindeki etkisini göstermektedir. Ancak ne var ki, günümüze bakınca hala ingilizler dünya da geçerli söz sahibiler. Filmdeki vahşet devam ediyor. Finaldeki söz bence çok önemli Ben evin yolunu bilmiyorum dediğinde profta aynı cevabı verdi. Hala bilmiyoruz...Amy nin çektiği travma üzerine çok konuşulur.

Seyredin.

A Crooked Somebody - 

Yalan üzerine çekilmiş güzel bir film. Her hata başka bir hataya neden oluyor. Beğendim. Ailecek bakabileceğiniz ve üzerinde rahat konuşacağınız bir yapıt.

A Few Good Men - 

Yılına göre Amerikan ordusunu eleştiren cesur, tarzı ve işleyişi ile ders veren film. Tavsiye ederim.

Ransom - 

Her zamanki fidye filmleri gibi başlatıp sonunda farklı bir yöne dönen yapıt, bize çok dersler veriyor. Yılına bakmayın, takliti ikinci kez çekilmeyecek kadar orijinal bir film.

Bone Tomahawk - 

Yorumlarda yazılanlara katılıyorum . Seyredin diyorum. Yavaş seyrediyor olmasına aldanmayın... baba bir film.

Dark Shadows - 

Beğendim. Avrupanın kendi içindeki kötülükleri kamufle edebilmek için sığındığı vampir ve cadı hikayeleri toplumu korumaktan çok kontrol edebilmenin bir yüzü oluşunu gördük. Parayı kontrol eden Angelique Bouchard un mücadelesi bu yüzden idi. Sonuçta kazanan yine bir diğeri oluyor. İnsanlar hep böyle iki değirmen taşı arasında ezilecekler.

Outlaw King - 

Film gerçekleri yansıtması ve kurgusuyla güzelden öte. İngilizler neden dünyada hala söz sahibi oluşunu anladım. Geçmişinden utanmayan bir millet olması. Vahşet insan boyunu aşıyor. Yinede bunları gözönüne sererek kendilerini anlatma cesaretleri onların dünyada söz hakkı veriyor. Dünyayı Yahudiler yönetir derler. Hayır dünya Britanya adasından yönetiliyor. Biz neden gerçeğe yakın film çekemeyiz hala çözmüş değilim. Seyredin...seyrettirin. Gerçek dünya bu.

Seraphim Falls - 

Konuyu okumadan seyretmenin avantajını gördüm. Başından sonuna kadar olaylar kopmadan devam etti. Mistik bir havaya büründü.Finalde Mephisto yu anımsattı bana. Savaşlar kural tanımaz. İç savaşta başlayan trajedi, sonuçta kaderciliğe bağlanarak bir mesaj veridi. Galiba bu olanlar Tanrının dileği idi. Kazanan kader idi.

Magical Girl - 

Film üzerine çok konuşulacak denilecek kadar olaylar var. Herkes için bir mazaret ve çıkış kapısı bulunuyor. İstekler ve sevgilerin yoğunluğu çarkında insanlar yıkıma uğruyor. Bence her husus öncelik kapsamına girebilir. Ama Barbara'nın üzerinde yoğunlaşmak lazım. Koruyucu Meleğim dediği Damián ile 12 yaşındaki olay neyi tetikledi ki, olaylar birbirine bağlandı. Freud yine haklı çıktın bu filmde de...

Columbus Circle - 

Finali beklemediğim bir şekilde sonlandı mağdurlar bazen zayıflığını silah olarak kullanıyor. Güzel film. Sıkılmadan seyredeceğinize eminim. Ailecekte bakılabilir.

Last Will - 

TV filmi gibi ama, aile içi entrika güzel işlenmiş...birçok reklamı yapılan çalışmadan iyi. Finali güzel bağlamışlar. Kardeşler dünyası için bakılır.

Reign of Fire - 

İnsana kattığı bir şey yok izlemeyin diyeceğim acıdım geçen zamana, neyi anlattılar. Tek farkındalığı 2020 yılı olunca, bakalım demiştim...

Dodookdeul - 

Kore filmleri güzel oluyor. Ancak dağınıklığı olmasa. Bu filminde en büyük eksikliği bu konu darmadağın kimin eli kimin cebinde belli değil. Aksiyon çok. Zaman geçirmek için tamam, ancak size vereceği bir şey yok. Belki şu olabilir kötü yolda olanlar yani hırsızlar başta birbirlerine nasıl güveniyorlar diyorsanız, cevabını bu filmde göreceksiniz. Tavsiye konusunda seyredecek bir şey bulamadığınızda bakın.

No One Lives - 

Evet, konu basit ama , özgün içerikler var. Seyredersiniz sıkmayacak yapım. Biraz kan gövdeyi götürüyor. Final biraz daha berrak bitseydi sevinecektim. Nedenlere cevap çok bulamadım.

Going Clear: Scientology and the Prison of Belief - 

Bu tür yapılanmalar hakkında bir belgesel çekildiğind ehep şunu düşünürüm. Ya çok güçlendi, ya da değişim geçirecek kendini temizlemeye çalışıyor. Büyük ihtmalle Scientology de güçlü sermayesi ile büyük komplex yapısının anlatılmasına izin verdi. Seyrettikçe çok basit gibi görünen yapısı çok kuvvetli aslında. Seyredin. İnsanlar kendilerine sığınacak veya tapınacak illaki bir şeyler buluyor..

Snatch. - 

Uzun zamandır güldüğüm film yoktu bu filmde güldüm. Aslında tarzım değil ama güzel film. Güzel tahliller var. Size bazı şeyler katar. Beğendim

Requiem pour une tueuse - 

Filmin iyi tarafı gerçek hayatta bunlar oluyor mu diyeceğiniz ve konusu bilindik gibi gelse müziğin serpiştirildiği bir film. Final beklenmedik bitti. Boş zaman için bakabilirsiniz.

Kites - 

Güzeldi aşkın tadında aksiyon ile seyrettiriyor kendini. gençliğin hayallerinde olan bir aşk masalı gibi temiz ve saf...Seyredin pişman olmazsınız

Yong-eui-ja - 

Aksiyon için tamam, konu bilindik türden, bize vereceği pek olmayan bir film. Can sıkıntınız varsa seyredin, keyf alırsınız. Ama ben seyretmeseydim dedim.

Felony - 

Film için ben 9 puan veriyorum. Oyunculukta aranan gizem ve farklılık hepsi var. Senaryo 10 numara. Bu filmi ancak felsefeden mürekkep yalayanlar anlar, diyebilirim. Bu sözü diğer yorumcular yüzünden yazdım. Baştan sona kadar size sorgulatıyor hayatı. Öyle ki filmi deşifre ederim de yorum silinir diyecek kadar sayfalar dolusu yazılacak yoğunlukta yorumu. Film dediğin bu olmalı. 40 yılda bir çekilenlerden.

Bitene kadar kaç cilt kitap devirdim diyebilirim. Birşeyler bana katsın bana diyorsanız size film.

Absolute Power - 

Clint Eastwood filmleri hep bir mesaj içeriklidir. Birde yönetmen olunca verilen mesaj daha fazla oluyor. Amerikan siyasetinde Clint Eastwood filmlerinin özel yeri vardır. Bu yargıya neden varıyorsunuz derseniz. J. Edgar (2011) filmini seyredince daha çok iyi farkkettim. Bu film için şunu söylemeliyim bu yaşanmış bir olay olma ihtimali çok yüksek sadece şahıslar hayali. Bir nedende filmin finali basit film gibi bitirilmesi, insanlar çok dikkate kalmasınlar istenmiş. Buna aldanmayın. Bu film meraklısına çok şey anlatıyor. Anlayana tabii ki...

Frágiles - 

Konu olarak çok orijinal değil ama, sonlara doğru verilen bir mesaj ile filmin anlatmak istediğini anlıyorsunuz. Zayıf bir film ama verdiği mesajı unutmayacaksınız. Seyredin

The Art of War - 

Derin devletin, yasal güvenliğe karşı mücadelesi, finale kadar heyecan dorukta...aksiyon sevenler için birebir film. İnsan sormadan edemiyor, her birim doğru olanı kendi düşüncesine göre istemesi, bazen görünen olaylara artık ne yorum yapacağız dedirtiyor. Böyleyken kime güveneceğiz.

Borderland - 

Günümüzde devam eden sihrin vahşetle karışmış bir örneği...olabilir mi demeyin bu filmde göreceksiniz. Film olarak zayıf ama, insanın egosuna mağlup olunca yapmayacağı olmaz mı dersiniz... Fikir almak için bakabilirsiniz.

Rob the Mob - 

Anlayana göre bir film. İlk önce nemenem bu der gibi bizim Kemal Sunalvari havayi teneffüs ediyorsunuz. Çok güzel dediğim filmlerden olmuş. Küçük fare aslanı yedi, meğer gerçekmiş. Buna inandım, bir daha. Sonunda ne oluyor ciddiyet kulesi, alay faresiyle yıkılıyor.

Before the Devil Knows You're Dead - 

Kader üzerine sanki özel çalışma,

“olaylar öylesine birbirine bağlanıyor ki, şeytan ve tanrının mücadelesine dönüyor gibi, ama değil... İki kardeş, tanrı, şeytan arasında iyilik ve kötülük işlenmiş. Şeytan duymadan önce ismi özel seçilmiş. Dünya hayatının çirkinliği bu kadar resmedilemezdi...Bu filmde kim haklıydı sorusuna bir cevap buluyorsanız, ben buldum. Andy haklıydı. Baba onu sevmedi...oda kendini kabul ettirmek istedi...Ancak filmin final de başka bir bitiş vardı. Baba yani tanrı haklıydı gösterildi. Sormak lazım şeytan ne yaptı, o zaman...ona fırsat bırakmadı ki yaşanılan hayat. Çünkü şeytana hiç ihtiyaç yoktu. Bu babalar için ders olacak film. Babaysanız seyredin, anneyseniz babaya yardım ederken çocuğunuza daha çok acıyın.. Genelde anneler bunu başardı. Ama babalar maalesef çözümü hep kolay olana tercih etti. Kes at.”

Güzel film konuşulacak çok şey var...

Deliver Us from Evil - 

İlk bir saatine bakıp acele etmeyin son kısmında film kendini size veriyor...şeytan çıkarma üzerine güzel filmlerden. Bazı şeyleride öğrenmiş oluyorsunuz. Film olarakta kurgusu yerinde.

Şeytan çıkarmada altı aşama var. Mevcudiyet, hile, kırılma anı, dile gelme, çatışma ve defetme. Her aşamada benim dediğimden başka bir şey yapma.

Husk - 

Bu filme yorum yazmadan önce yorumlara baktım. Basit bir korku filmi olarak görmüşler.Aslında bence düşünülen taşıdığı mecazlara bakmak lazım. Tarla, karga, kardeş katli. Filmde bir satranç ile bir açıklama yapılıyor. Onu dinleyince herşey yerine oturdu. Kargalar bir şey biliyor bu dünya girmeyin, yani tarlaya burada ölüm var, acı var... ve korkulukların akibeti var Habil kabil hikayesi var. Çok uyardıkları halde hala içine daldıkları mısır tarlası ölümün eşiğinde onlara acıları tattırdı. Finalde verilen mesaj çok güzeldi. Bu senaryo bütçe zayıflığı ve bir acemiliğe kurban gitmiş. Birçok korku filmdeki korku bunda da vardı. Bilinçaltına yüklediği manalar ise çok filmde olmayan özellikte idi. Hele dikiş makinesi ve ellerin çivilenmesi çok güzel...neler düşünmüşler...

Ben beğendim.

Paycheck - 

Çok güzel, sürükleyici...yılına göre çok ileride çekilmiş film. Şu günlerde çekilen filmler ayarında...pişman olmazsınız.

Along Came a Spider - 1

Bu film sansüre uğramış geldi bana...

Özel Ajan Jezzie ile ilgili bilgilere ulaştığında Alex Cross tarihi bilgilere ulaşıyor, ancak onlar cevapsız kalıyor. Ayrıca Rus başkanının oğlunu işin içine sokuyorlar nemenem der gibi. Bu film ilk çekildiği ile kalmayıp çok makas yemiş. Onun için puan düşürmüşler. O kadar çok bağımsız bilgi var ki. Senatörün kızı Megan merkezli filmde, senatörde ne ayak diyor insan. Elmaslar termosa girdiği gibi çıkmadı, değişmişti.

Bu film bence biraz zorlama ile piyasaya çıkmış. Gazi filmlerden. Ben öyle gördüm.

Kiss the Girls - 1

Sürükleyici tarzı ile kendine çeken film finale kadar sizi bağlı tutuyor.Adli psikolog yaklaşımını görmek açısından bakılması uygun...Merakla baktık sizde öyle bakarsınız.

I... comme Icare - 

Komplo ve Derin Devlet hakkında senesine göre cesaretle çekilmiş bir film. Bu tür filmler hayalden çok mesaj içeriklidir. İnsan düşünüyor. Filmdeki Bernard Shaw'a ait sözün eklenmesi herşeyi açıklıyor. Meraklısına tavsiye edilir. Bir de Yale Üniveristesi de bu filmde çıktıya şaşırmadım...

Seyredin demeye mecburum.

Bernard Shaw'un dediği gibi: "Bazı insanlar olayları olduğu gibi görür ve 'Neden?' diye merak eder bazı insanlar ise olayları hiç olmadığı gibi hayal edip 'Neden olmasın?' diye düşünür."

Backlight - 

Bu film Kabala gizemini anlatıyor. Touch (2012–2013) dizisine da bakabilirsiniz. Kaderin döngüsünde tesadüflerin olmayışı olayların bir bütünde işleyişini çok güzel çözmüşler. Sadece gizemin dijital aletlere bağlanması belki mistik kapsama tam sokmamak için olabilir. Kaderin sırlarına kapı aralayan bu filme bakın tesadüf olarak gördüğünüz bir çok olaya anlam verebilirsiniz. Konu olarak güzel, TV filmi kalitesinde olmasına takılmayın. u (78) - Sayfa 8

8MM - 

Insanların görünüşlerine aldanmayın her zaman şüpheci olmalı fikri üzerine kurulu film... Seyrederken çok hızlı bir tarz olmasada çekilen acıları hissederek seyredeceksiniz, tavsiye ederim.

Artificial Intelligence: AI - 

Yaratılışı çok güzel yorumlayan bu filmi kaçırmayın. Ruhlar konseyi, ağlayan aslanlar, her şekliyle çok güzel bir film...

Hayal gücünün ulaşabileceği bir gerçek...

The Crow - 

Film için söylenecek tek bir cümle var, satanist ve karga ritueli hakkında bilgi sahibi olunmalı...yoksa çok boş gelebilir. Sürekli mesajlarla karşılaşıyorsunuz...başka türlü filme gerçek yorumu yapamazsınız. Kabil hikayesinin dönüşüme uğradığı bir yer olarak bence bakmanız gerekebilir.

La sconosciuta - 

Ağlatacak kadar güzel bir film, size çok güzel duyguların ve acıların gerçekliğinden haberdar edecek. Filmden sonra anneliğin yüceliğini bir daha anlayacaksınız. Seyredin, pişman olmayacaksınız.

Disclosure - 

Filmi yeni gördüm. Hayret ettim. Çekildiği tarih 1994. Bana Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton'ın Oval Ofis'te yaşadıkları(1995-1996) yıllarında olay üzere patlayan seks skandalı. ABD de bir olay olmadan film çekilme adeti hep vardır. Kılıç Balığı filmide aynı durumdadır. Şaşırıyorum bu kadar zaman içerisinde bu filmin bu yönünü farke eden bir yazıya rastgelmedim. Büyük şirketlerin yöneticileri hakkında bu skandalların olacağını tahmin edebiliyordum ancak bunun şekli hakkında tam yorum yapamzdım. Komlo filmlerini seven biri bunu seyretmeli...10 üzerinden 10

Filmde geçen birkaç vecizeyi buraya koymam lazım...Kaçırmayın bu filmi.

Büyükannem derdi ki: ''Tanrıya fazla yaklaşmamak lazım, çıktığın ağacı silkeleyebilir''./O Wilde: ''Geleceği olan bir erkeği, ama geçmişi olan bir kadını severim'' der./ Evet, balık tutmak gerçek bir yetenek ister. Önce, doğru yemi seçmeli sonra da ne zaman çekeceğini bilmelisin./Çinliler'in bir sözü vardır: ''Acayip zamanlarda yaşayasınız''

The Open House -   

Film baştan belli gibi ama sonucu tam olmayan bir bitiş. Neden söylenecek ihtimallerin ipucuları yok. tavsiye edemem

Lost Highway - 

Filmi yorumlarla çözebildim. Bu kadar muğlak olmasa diyemem, insan bir bilinmez. Garip bir adam (Robert Blake) nedir ne değildir...bir anlasam iyi olacaktı. Çölde Hz. İsanın şeytanla mücadelesi var bu aklıma geldi. Çöle gidelim dediğinde Alice bundan başka ne olur.

Tavsiye konusunda ben seyretmeyin derim...al başına iş gibi film. Bitti hala taşlar yerine oturmadı Sonra aşırıya kaçan cinselllikte Freud kokusunu çok hissettirdi. Gerek yoktu aslında bu kadar sahneye...İyiki bitti bu film dedim...sonuç için kendime bu kadar eziyet etti...bakacağım ne anlatttı bu iki saat...

On - drakon - 

Güzel bir masal...geçimsizlik içinde olan eşlere tavsiye edin...erkeğin içindeki canavarı ve Miranın sabrını herkese örnek olmalı...

Ben çok beğendim.

Şarkılar ve ninniler harika...

WarGames - 

Film basit...

ancak öğretici özellikleri var.

yapay zeka ve insan zekası arasında bir oyun olursa kim kazanır.

cevabını bulacağınız film.

Night of the Eagle (1962)

Yıllar yılı bizim toplumumuzda büyü ve sihir yapmanın çok olduğunu düşünürdüm. Batının bu işlere rağbet ettiğini görünce şaşırmadım değil. Gerilimi yüksek, büyü ve sihrin illüzyonu ve hipnozu hakkında fantastik bir havaya bürünmeden çekilmiş bir film. Bu da oluyor mu derseniz, evet oluyormuş. İnsanlar ulaşamadıkları şeylere karşı, akılları ve kuvvetleri ile ulaşamayınca büyüye yöneldiklerini görebilirsiniz. İnsana biraz korku verse de bu tür filmlerin seyredilmesi etrafımızdaki olayların yorumlanması konusunda faydalı olacağından seyredilmesi gerekir.

Portrait of Jennie (1948)

Platonik aşk yaşayanlar veya bazı aşkların ezel ve ebet çizgisindeki kaosun çözümlemesi gibi bir film.

Çok güzel yılları itibarıyla bu trendi yakalamaları karşısında geçmiş insanları kıskanabilirsiniz. "İşte bu" filmlerinden. Seyredin pişman olmayacaksınız. Birazda Kuantum teorisi ve zaman sapmaları derken orijinal film.

Premature Burial (1962)

İnsan hırsını ve doğasını güzel tahlil eden bir film. Mısır Firavunlarını bir an hatırlıyorsunuz. Öldükten sonra yaşama dair ne yapılabilir. Eski yapım olsa da seyrediliyor. Final süpriz.

7 Faces of Dr. Lao (1964)

Dr. Lao, aslında insanın kendisi, sirkte yaşadığımız hayatı temsil ediyor. Filmde Hristiyanlıkta adı geçen 7 ölümcül günahı işaret ediyor.: 1.luxuria : şehvet / 2.gula : oburluk / 3.avaritia : açgözlülük / 4.acedia : tembellik / 5.ira : öfke / 6.invidia : kıskançlık /7.superbia : kibir

Bu özellikleri farklı kişilerde gösterirken Dr Lao tedaviyi son anlattığı hikayede perçinliyor.[Unutulan Şehir] Çocuklara seyrettirilmek için hazırlanmış bir görüntüsü var gibi düşünmeyin. Ailecek beraber ders alınacak bir film. Tavsiye ederim. Seyrederken bir yandan gülümsenizde diğer taraftan insanın içi kanıyor.

·                Mike, sana bir şey anlatayım. Eğer bakmasını bilirsen bütün dünya bir sirktir. Yorulduğunda güneşin batışı koşuşturduğunda güneşin yükselişi işte gerçek sihirdir bu. Bir yaprağın büyüyüşü. Kuşların ötüşü. Ayın kucakladığı geceye çölün bakışıdır. Ya, evlat, işte bu herkes için sirktir zaten. Ne zaman bir gökkuşağını seyretsen kalbinde merak duyman. Eline her bir avuç toz alışında elinde tozu değil bir gizemi, bir mucizeyi görmen. Her durup da: "Ben yaşıyorum, yaşıyor olmak muhteşem. " diye düşünmen. Her böyle bir şey oluşunda Doktor Lao'nun Sirki'nin bir parçasısın.

Léon Morin, prêtre (1961)

Bu filmi inancını sorgulayan ateizme kaymış kişilere tavsiye edin. Soru cevap şeklinde birçok konuya değiniliyor. Bazı insanlar aradıkları soruların cevabını bulabilirler.

Derren Brown: Pushed to the Edge (2016)

İnsanları katil yapan bir deneyin etkisinden çoğumuzun kurtulamayacağı kesin. Mesele şu ki hepimiz bu tip bir etkiye çok duyarlıyız. Çevreden de gelse bir ideolojiden de. Ama bunu, nasıl yönlendirilebileceğimizi anlayarak daha güçlü olabiliriz, hayır diyebiliriz. Karşı gelebiliriz.

I Am Michael (2015)

I am Michael filmi, çoğu kimsenin seyredemeyeceği türden. Ancak görülen o ki, ister batıl veya hak yolun yolcusu, yeni bir fikir ve hayat dönüşümüne girince, karşılaşacağı tek şey ötekilenmek/itelenmekten/yalnızlaştırılmaktan kurtulamayacağıdır.

İnsanlar kendinden olmayanı “Boyalı Kuş” hikâyesindeki gibi toplumun dışına itiyor. Bu nedenle güçlü karakterler bu mücadelede başarılı oluyorlar. Fikrimce bu tür devrimci kişilerin çok sıkıntı çektiği aşikârdır. Bu kişiler sevdiği birinin desteğine muhtaç kalabilir. Bu nedenle değişenleri kurtaranlar ona destek veren kişilerdir. Bu tür konuda bir kadının desteğini almışsa, onu yıkacak kimse yok demektir.

Come Sunday (2018)

Sorgulayan din adamlarına ihtiyacımız var. Bu film cesaret örneği olarak güzel bir numune, sıkılmadan seyredebilirsiniz.

Konets vechnosti (1987)

Ölümlü olmak ve sonsuzluk arzusunun çarpıştığı fikir arenası gibi film. Ancak insan sonunda hangi kararı neden veriyor.Meraklısı için güzel bir film.

“Mutlak güçle Sonsuzluk'u temin etmeniz eşiğindeyiz. Hepimiz bunun için uğraştık. Her yüzyıldan en iyilerini seçtik, en yeteneklilerini! Nihayet zaman döngüsünü kapatacağız ve Sonsuzluk gerçekten sonsuz olacak . - Saklı Yüzyıllar'ın üstesinden geleceğiz .

Derken: Sonsuzluk'u kendi ellerimle yok ettim. Sonsuzluk'tan nefret ediyorum. Senin Saklı Yüzyıllar'ından da nefret ediyorum. Ben bir insanım. Ama sana göre sadece bir piyonmuşum! Bir maşaymışım!

·                2

71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls (1994)

Psikolojik rahatlamanın olmadığı yerde boşalım olur olmaz yerde olursa neler olabileceği görmek için filme bakış atabilirsiniz. Seyrederken yönetmen sahneleri ard arda koyarak mesajını verirken dinlediğiniz haberlerin arka planı budur diyor. Haberler dinleyip geçersiniz. Anlatılan olaylar rastgele gibi geliyor bize. Hiçbir tesadüf olmadığı gibi hafızanın unutkanlığı da bir noktaya kadar. Filmdeki Michael Jackson’ın cinsel taciz olayını medyanın nasıl işlediğini görünce biraz tedirgin olacaksınız. Haberler bizi yönlendiriyor bu arada istenilen mesaja doğru.

Sivi kamion crvene boje (2004)

Bu filme bakın dünyayı biraz daha farklı algılayamaya başlarsınız. Bir yenilik kazanırsınız. Bir bakışın değişmesi yeniden doğmak gibidir. Bazıları için bu fark açıkça hissedilecektir.

Postia pappi Jaakobille (2009)

Bir arkadaşın tavsiyesi üzerine seyretmiştim. Peder Yakuba imrendim. "Ölmeden önce seyredilmesi gereken filmlerden" Diyorum ki bu insanlar için. "Onlar gerçekten iyi niyetli idiler...Görevleri bitince de gittiler."

The Forbidden Room (2015)

İç âleminde travmaları olan kişilere bu filmi tavsiye ederiz. Sabırla seyrettikten sonra gönül kaptanının pamuk prensesine kavuşacaktır. Film sonunda rüyaları ve gerçeği kendini karşılayacaktır.

Bu filme ait bir yorumu buraya eklemem gerek. "Eğer filmi salt anlamak için izleyecek olsaydık en güzel yorum, "Bu filmle yasaklı oda denilen zihnin karanlık odasına gireceğimiz bir kapıyı aralıyor." en isabetli tesbit olurdu. Dahası Guy Maddin'i de bir biçimde özetlemişte oluruz.

Brand Upon the Brain! A Remembrance in 12 Chapters (2006)

Filmde Cinselliğin ve gelişiminin çocuk zihnindeki serüveni üzerinde durulmuş. İnsanların geçirdiği lezbiyen aşk teması ve o şekilde sunulmuş bedeninin ruh ile ilişkisi, ergenlik-büyüme, anaerkil düzen, bilimkurgu (hayatın özsuyu/nektar), anne sevgisi, şiddet gibi zihnin uç terimleri ile çarpışan zihin yorgunlukları ile büyüdükten sonraki geri dönüşün sancıları birer bire işlenmiştir. Ağır film yinede seyredenler pişman olmaz.

·                3

·                4

·                5

Trzecia czesc nocy (1971)

Öyle günler gelecek ki, o günlerde insanlar ölümü arayacak, ama bulamayacaklar. Ölümü özleyecekler, ama ölüm onlardan kaçacak. İnsanlar bunlardan daha kötü ne görecek dersiniz.

Walker (1987)

Amerika, Demokrasi getireceğim diye girdiği yere kan ve ölüm götürmüştür.

William Walker, 8 Mayıs 1824'de Nashville, Tennessee'de doğdu. 1855'ten 1857'ye kadar Nikaragua'yı yönetti. 12 Eylül 1860'da Honduras'ta kurşuna dizildi.

Ordet (1955)

İnancın teslimiyet evrelerindeki psikozları, reformist ve ortadoks düşüncede orta yolu bulmayı ve dua mekanizmasının gerçeğindeki istek ile Tanrı katında kabul edilebilirliğin sonuçlarında olabilecek mucizeyi göreceğiniz bir film. Bakmanızı tavsiye edebilirim.

Vredens dag (1943)

En hüzünlendiğim filmlerden. Doğruluk ve hakikatin gerçek yüzünü tam göremediğimizi anlatan hikayede, hakikat nerede diyeceksiniz?

Gertrud (1964)

Yalnızlığın yalnızlığında kadın olmak..Film boyunca oluşan diyaloglarda –yüzleşme/itiraf da diyebiliriz- hep bu fikirleri savunan sözler duyarız Gertrud’dan. Onu sevdiğini iddia edenler ise “özgürlük, başarı hırsı” gibi nedenler yüzünden aşkı geri plana atmışlardır, Gertrud ise aşkın ikinci plana düşmesine asla tahammül etmez.Gertrud, hayata bakış açısını “Amor Omnia” (Aslolan aşktır) olarak belirlemiştir.

Zen (2009)

Mevlana Celâleddin Rumi, İbn Arabî’nin çağdaşı olan Zen Ustası Dogen Zenji yi seyrederken çok benzerliklerin olduğunu göreceksiniz. Güzel insanların çağdaşlarıda güzel olunca dünya nasıl güzel olmaz. Bunu görmek için filme nazar kılmanızı tavsiye ederim..

Biyik (2013)

Aferin bu gençlere, derin bir konuya el atmışlar demeli. Zamanımızda kalmadı belki bu ayrımsallık. Ancak bir eleştirmen bu film hakkında şu hatırayı nakletmiş yorumunda:"Türlü çeşit bıyık gelip geçmiş dünyadan. Sarkık bıyıklar, pos bıyıklar, kaytan bıyıklar, sakala karışmış bıyıklar, burma bıyıklar, badem bıyıklar. Öyle ki bir dönem, “bana bıyığını göster, sana nasıl bir adam olduğunu söyleyeyim”li tuhaf durumlar/dönemler bile vardı yeryüzünün bıyıklılar diyarında. İşte bıyığına göre sağcı ya da solcu olunabiliyor, entelektüel yahut zırcahil sayılabiliyordun."

O Apóstolo (2012)

Ölümle olan kutsal randevumuz için hatırlatma ve ders verici bir film.

Zamanı geldiğinde, Borçlar ödenmeli. Bundan kaçış yok..

Kill the Messenger (2014)

·                AAmerika kirli işlerini kapatmak için bir başkanını feda etmekten çekinmez. Clinton/Monica Lewinsky skandalı ile uğraştırırken asıl can alıcı yolsuzluğunun üzerine transparan ince bir tül örttü ki, eller ve diller uyuşturucuya uzanmadığı gibi başkanın skandalını yorumlamaktan zevk aldılar Ne de olsan bir başkanın seks skandalını konuşmak her konudan önceliklidir.. 1998'de CIA, uyuşturucu kaçakçılığına karışan Kontra üyeleriyle Teşkilat'ın bağlantısı olduğunu kabullendiği 400 sayfalık rapor yayınladı.

·                1998'de CIA, uyuşturucu kaçakçılığına karışan Kontra üyeleriyle Teşkilat'ın bağlantısı olduğunu kabullendiği 400 sayfalık rapor yayınladı.

·                Başkan Clinton/Monica Lewinsky skandalı üzerinde durulurken ulusal medya tarafından rapor görmezden gelindi.

·                Ülkeye gerçekleştirilen uyuşturucu akışında suç ortaklığı yapıldığı su götürmez gerçek. Aynı pilotlar, aynı uçak pistleri, aynı zamanlarda silah ve uyuşturucu taşıyan uçaklar. Ve insanlar bundan haberdardı. Merkez Güney Los Angeles’e ve Amerika'daki diğer her şehre bir açıklama yapılmak zorunda.

·                Garry Webb, bir daha asla gazeteci olarak geçimini sağlayamadı. 2004'te, San Jose Mercury News’ten istifa etmesinden yedi yıl sonra kafasından iki kez vurulmuş şekilde kendi evinde ölü bulundu. Ölümünün intihar olduğu hükmüne varıldı.1

·                2

·                3

·                4

·                5

·                6

·                7

·                8

·                9

1Diplomatie (2014)

Anlaşmalar, silahların gölgesinde değil siyasî akıl masasında çözüme kavuşur ve kalıcı olabilir. Film bunu anlatmak istemiş.

The Conspiracy (2012)

Bu film bize özgür yaşamadığımızı sürekli birilerinin kontrolü altında olduğumuzu anımsatıyor.

[spoil]" Dünya, gördüğünüz kişilerden farklı olarak hayalî örgütler tarafından yönetilmektedir.”Benjamin Disraeli, İngiltere Başbakanı1874 - 1880"

Schneckentraum (2001)

Bu kısa film, başlangıçta fazla melodramatik görünse de çarpıcı finaliyle sizi duygulandıracaktır. Filmden anlayanlar bunu söylemiş, bende tasdik ediyorum. Sözüme hak vereceksiniz.

What the #$*! Do We (K)now!? (2004)

Quantum üzerine bir yapıt. Hiçbir kimse filmde ileri sürülen görüşlerin hepsine katılmak zorunda değil. Önemli olan verilmek istenen seyredenlerin düşünmesini sağlamayı amaç edinmişler. Bunda başarılı olmuşlar, Sonra bizler neyi ne kadar biliyoruz ki?

How Green Was My Valley (1941)

Hitlerin ünlü propagandisti Goebbels bu filmin senaryosu alındığı kitap hakkında hatıralarında şu notu tutmuştur.

"«Vadim o kadar yeşildi ki» isimli İngiliz romanını okuyorum. İngilizlerin zihniyetini göstermek bakımından çok mühim bir kitap. Orada, İngiliz milletinin nasıl düşündüğünü, neler hissettiğini görüyoruz. Onun için, İngiltere’nin Bolşevikleşmesi tehlikesini ben şahsen uzak görüyorum. İngiliz zihniyeti, milli an’anelere çok bağlı bulunuyor."

Kitabın tercümesinide okudum, filme de baktım. Ancak Goebbels'in çıkarımlarını merak ettim.

Yine de siz filme bakın...fikir sahibi olacağınız taraflar çıkacaktır.

Teresa, el cuerpo de Cristo (2007)

Azize Teresa için daha çok film çevrilmesi gerek. Birçok yerde onun aşkına ulaşmış bir sevgi manzumeleri göremezsiniz. Feminist görüş sahibi olanların yakından tanımaları gereken bir şahsiyet.

"Ölememekten ölüyorum" ilahisini dinlerseniz bu filmi seyretmek istersiniz.

Teresa, ortaya koyduğu doktrinin ‘geleneksel Hıristiyan öğretisinin özü ve yeni bir biçimi’ olması sebebiyle 15 Ekim 1967’de Papa VI. Paul tarafından açıklanan Kilise’nin resmî deklerasyonunda, ‘Kilise Doktoru’ seçilir ve 27 Eylül 1970’te kamuya ilân edilir.

Faust (2011)

Filmin konusu ruhunu şeytana satan adamın neticede yalnız kalışıdır. Her şey bir yalnızlık için mi? Seneler önce seyrettiğim bu filmdeki birçok sahne, tekrar baktığımda aynı şekilde yine hafızamda duruyor oluşunu, bu tragedya yı ya sürekli yaşıyoruz, ya da bu acı izler bırakmış bizde.

Ayrıca insanın zayıflıkları Mefistofeles'i yani şeytanı güçlü kılıyor. Yoksa sanıldığı kadar güçlü olmadığını sürekli seyrediyoruz. Bu da insanlığın bir kaderi.

Molokh (1999)

Eva çok akıllı idi. Geçici dünyanın diktatörlerine karşı bulduğu güç cesareti ve güçlü kadınlığını kullandı. Hitleri hep çocuk gibi gördü. Milyonları ölümüne sebep olan bu kişi köpek gibi peşinden koşuyordu. Çünkü erkekler iç dünyalarında çocuk kalmaktan kurtulamaz. Filmde köpek yavrularından Hitlerin tiksinmesi ona kendini anımsatıyordu. Sonuçta diktatörler hasta insanlar..

Tikhiye stranitsy (1994)

İnsan ne kadar isyan ederse etsin, tanrıya yok desin, fıtratından getirdiği bir zayıflık olan sığınma isteğini sürekli elinde tutuyor.

Hiçliğin nihayetine varacak olan insan yine kendisiyle karşılaşır. Burada kim kimdi sorularına cevap bulamaz. Çünkü kim kimdi?

Ağır bir film sonunda açılsa da herkese tavsiye edilmez.

·                6

Mat i syn (1997)

Anne ve tabiat beraberliğinde bilinçaltında gezinen iki seyyah, biri önceden gitse de ikisi de aynı rüyayı görüyorlar.Sevginin kutsal boyutunda eğer ki, tanrı ayrılmayı yazmasaydı, hiçbir anne ve oğul birbirlerini ölene kadar terk edemezdi. Anneyi yine başka bir anne adayı yani eş alabilir. Yönetmen filmin sonunda bir şekilde tabiatın içine dalış yapması bu nedendi.

Huzur veren bir film ancak ben anne acımı boynuma dolayarak seyrettim. Bütün annelerin adına seyredin.

Otets i syn (2003)

Bu film Tanrı ile Hz. İsa arasındaki ilişki durumunu beşeri tarzda işlemiş. Anlaşılır olması beklemeyin. Film üst bir seviye üzerinde kurgulanmış. Baba ve oğul ilişkisindeki sevgiyi yanlış taraflara çekenler olabilir. ancak o tür bir durum yok. Bu filmi herkese tavsiye edemezsiniz.

Macario (1960)

"Hindisini bile bitirememiş." Filmin en son repliği bu. Çok anlamlı bir hikayesi var. Hayatın ve ölümün arasında sıkışmış insanın hırsını çok güzel işlemiş. Geçici dünyanın insana bağışladığı tek gerçek ölüm.

Swimming with Sharks (1994)

Film hayatın gerçekleri konusunda size bir şeyler sunacağını, gençlerin ve idealize edilmiş hayatın gerçekte nerelerden geçtiğini, görünce birçok yorumlar yapacağınızı düşünüyorum. Seyredince bu tavsiyeyi boşuna yapmadığımızı anlayacaksınız. Eskimeyen bir film

The Giver (2014)

Masonik Yeni Dünya düzeninde olabilecek ihtimallerin yorumlanması üzerine çekilmiş film. Herşeyin tek olduğu renklerin kaldırıldığı dünya düzeni.

Yaşlılar tarafından kurulan ve korunan dinsiz ve duygusuz bir hayat özleminin tenkidi veya olabilme aşamasının tepkiselliği ölçme için hazırlanmış bir hayat.

“Topluluklar Yıkımın Küllerinden İnşa Edildi. Sınırlarımız Tarafından Korundu. Geçmişe Ait Bütün Anılar Silindi. Yıkımdan sonra yeni bir başlangıç yapmıştık. Yeni bir toplum oluşturmuştuk. Gerçek bir eşitliğin olduğu bir toplum. Kurallar ise bu eşitliğin temel taşlarını oluşturuyor.”

1929: The Great Crash (2009)

Paul Warburg’u rahmetle anıyorum. Belgeseli seyredin ne dediğimi çok iyi anlayacaksınız. Geleceği önceden gören ve susturulmuş insanların acısını içinizde hissedeceksiniz.

House of Numbers: Anatomy of an Epidemic (2009)

Kanadalı sinemacı Brent Leung AIDS’in gerçeğini araştırmak için dünya çapında yaptığı bir araştırma.

AIDS’in 28 yıldır ön sayfa haberi olmasına rağmen, zar zor anlaşıldığı/anlatıldığı/bilgilerin doğruluklarının ne durumda olduğu göz önüne sermektedir. Öyle sorular soruyor ki, neden diyeceksiniz. Neden, yoksa birşeyler yanlış mı gidiyor...

Uklad zamkniety (2013)

Filmde mason kulüplerine ve illuminatiye göndermeler olarak kabul edebileceğimiz anti – Semitizm ve anti – Polonism mevzuları bulunmaktadır.Seyredenler pişman olmaz.

The Ugly American (1963)

Geri plana atılmış filmlerden bir tanesi... Politik sinema kültünde üzerine inceleme yapılması gerekenlerden Ders bile yapılabilir, siyasi akademilerde. Kısaca film hakkında Marlon Brando diyor ki:

“Çirkin Amerikalı, Amerikanın dış politikasını göklere çıkartmıyor. Ama şuna kaniim ki, Çirkin Amerikalı, birçok Amerikalıları dosta düşmana sempatik kılacaktır.”

Jan Hus (1954)

Luther kadar tanıtımı yapılsa idi dediğim bir papaz. Onun kilise ve mahkemedeki konuşmalarını filmde bulacaksınız. Ya böyle biri var mıydı? Diyeceksiniz. Şaşırdığım işte bu kişi ve filmi gündeme alınmalı. İnsanlık bugünleri bu fedakar insanlar ile buldu.

Sözlerinden bir bölümOnlar kiliselerinden dışarı çıkıp, dünyada günah işliyorlar. Onların kalpleri sert ve dudakları kıskançlık ve yalanlarla zehirlenmiş. Onlar, her şeyi ticaret içinde düşünüyorlar. Her şeyi satıyorlar. Onlar cennet vadiyle halkı sömürüyorlar. Tefecilik, güzel atlar, koşulmamış sığırlar hep onların mı olacak? Onlar aygır gibi, boğalar gibi zina yapacaklar. Christ basit bir elbiseler içinde yalınayak yürüdü ve başını altına sokacağı bir çatısı yoktu. Hırsızlar, İnsanların hakkı için, Allah sizi kahretsin ! Hıristiyanlığın içini tüm ruhunu zehirlediniz . Neredesin Ey Papa! Yalnızca kardinal ve piskoposlar arasındaki anlaşmazlıkları düzeltmek için mi meydana çıkarsın? Onlar, köpekler gibi kemik için kavga ediyorlar. Onların işi rütbe vermek için rüşvet istemektir. Papalar arasında anlaşmazlıklara aldanmayın, onlar menfaatlei için bir yerde anlaşırlar. Ey İnsanlar! Onlar bu günahları ile yaşıyorsa sizde yaşayabilirsiniz. Günah çıkarmak için kiliseye bağış yapmayın. Onlara tanrının ihtiyacı yoktur. Papa Allah'ın iradesini temsil edemez. Bazıları zengin ve bizlerin fakir olması Tanrı'nın isteği olabilir, fakat sömürülmek değil. ** Şehirde düzeni ve barışı koruyoruz diye Kral'ın iktidarını korumak adına bu üç genci suçlu diyerek cezalandıramazlar. ** Tanrıya sadık olun ve inanın. Onlar sizi Tanrının izinden saptırmak için ciddi denemelerle yüz yüze getirebilirler. Ama sonuçta Tanrı gerçek galip olacaktır. ** Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır. Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır. Kilise tarafından alınan vergilerden, hayat dayanılmaz olduğunu biliyorum . ** Neden Tanrı bizi cezalandırıyor? demeyin; Tanrı bizi cezalandırmıyor. Bu kötülük otorite ve iktidarın zulmünden başka bir şey değil. ** Zalimlere karşısında ezilenler! Şimdi savaş gelecek ve savaş olacak Rabbin kim sadık, kim sadık değil; sahtekâr veya dürüst belli olacak ** Bana, kâfir, deccal diyorlar. ** Onlar bu mübarek Çek topraklarına bir haçlı seferi, savaş istiyorlar. Benim size kendimi feda etmemden başka çarem yok, görünüyor. ** Ben gelmeden haberciler “Şeytan Rahib Jan Hu’un giysiler içinde gizli sizi aldatmasın o korkunç büyücü” dediler değil mi?. ** Unutmayın Mesih'in takipçileri yoksulların ekmeğini yiyemez. Belki kendi ekmeğini paylaşır. Kutsallık tanrıya aittir. Rahibler bu hakkı nereden alıyorlar. Tanrının emirlerine en önce uyması gereken rahiplerdir. Ancak onlar hak ihlali yapıyorlar. ** Beni konseye davet ediyorlar. Pek ümitli değilim. Zannederim ki; bana konuşma hakkı dahi vermeyecekler. Endişe etmeyin. Benim öldüğümü duyabilirsiniz. Düşmanın tehditlerinden endişe etmeyin, korkmayın ve bana acı da duymayın. Ben de sizde doğru yaptığımızı biliyoruz. ** Ey mahkeme Beni buraya davet ettiniz. Fakat söz verdiğiniz halde, konuşma hakkı vermeden hapse attınız. Beni dinlemiyorsunuz bile. Ben ne demişim. Rahiplerin mal varlıklarından vergi alınmalıdır.? Sizde Kutsal devlet adına bana, “düzeni yok etmek mi istiyorsun” diyorsunuz. Ben halka körü körüne otoriteye itaat etmemek gerekir diye nasihat etmişim. O zaman sorun ne ? ** Ey mahkeme! Kulluk Tanrıya yapılır. Herkes için uyulması gereken yasalar vardır. Buna kilisede/iktidarda dâhildir. ** Ey Konsey! Bu sözler yüzünden mi beni kâfir ilan ediyorsunuz. ** Beni öldürmek veya yakmak için seçim yapabilirsiniz. Hakikat ve yalanlar var. Ve ben ölümüne kadar gerçeğe sadık kalacağım. Vazgeçecek değilim? Çünkü benim için caymak yok. Tanrım yanılmamam için beni ikna etti. Şimdi bir ceza korkusuyla Tanrı'nın gerçeklerini reddetmemi beklemeyin ? Yakında beni sonsuza kadar susturacaksınız. Ama kutsal gerçeği susturmak asla.

Shinel (1960)

Etkilendiğim bir hikayesi var...insan seyredince üzülüyor...haklılığımı göreceksiniz. Soğuk memleketin garip insanları.

The Mothman Prophecies (2002)

Önceden köprünün çökeceğini, uçakların düşeceğini, depremlerin olacağını bilsen. Sonra da desen . Ne olur? Kimse sana inanmayacak. Yapabileceğin de bir şey yok. Gizem gizemini her zaman bir şekilde koruyacaktır, İnanmak veya inanmamakla.

The Last Hurrah (1958)

Siyasi çekişmelerin işlendiği ender filmlerden...siyaset ve iktidar hırsı akraba falan dinlemez. Seyredince bana hak verceksiniz.

The Last of England (1987)

Jarman’ın bu filmi, tüm dünyayı tehdit eden yozlaşmanın acıklı bir hikâyesidir. Ayrıca filmin metni kısa olduğu halde Türkçe altyazısı hazırlanmaması garip karşılanabilir.

Ruhlar ölmüş sessizlik içinde, sıçanlar ise hala ayakta.

Last Dance (2012)

Filmde terör faaliyetindeki insanların gerçek duygularla karşılaştığında değişime uğrarlar mıya cevap teşkil etmesi ve kararların acele verildiğinde yanlış olduğu bir kez daha göz önüne seriliyor.

Soru: Kim ne kadar doğru/yanlıştır?Cevap: Kime göre...Bizce en güzel sonuç hiçbir zaman insanın elemine ortak olacak faaliyette bulunmamaktır.

Capricorn One (1977)

Uzay teknolojilerine ve NASA'ya dair üretilen komplo teorilerinin en çarpıcısından yola çıkılarak gerçekleştirilen film, son derece dikkat çekici bir klasik olarak kabul ediliyor. Günümüzde de küçük bir grup tarafından savunulan, aslında uzaya gidilmedi teorisi üzerine sıradışı bir uzay filmi olması açısından önemlidir. Zannedersem birçok doğrumuz dahi aldatma oyununun bir parçası gibi. Zamanla gerçekler yüzeye çıktığında da bu tür olaylar ya unutulmuş ya da değerini kaybetmiş oluyorlar. O zamanda bilmenin/bilmemenin bir önemi kalmamıştır.

Al-Ghazali: The Alchemist of Happiness (2004)

Felsefe ile tasavvuf arasında bir düşünür olarak Gazzâli için hazırlanmış bu belgesel içerik olarak çok zengin. seyredenler için birçok kitaptan okuyarak elde edecek kadar bilgi edebilirim. Güzel bir yapıt.

La hora de los hornos: Notas y testimonios sobre el neocolonialismo, la violencia y la liberación (1968)

Emperyalistlerin zulümlerine şahit olmak ve ibret alıp “(Her konuda) Kendi devrimimizi icat etmek” için seyredilmesi gereken belgesel.

Flavia, la monaca musulmana (1974)

Ortaçağda yaşadığı baskıcı toplumun, dini, siyasi ve aile yapılarına karşı bir kadının isyanı. Tanımanızı ve ölmeden önce seyretmeniz gereken filmlerden.

The Pagan Christ (2007)

Hz. İsa'nın tarihte var olmamış olması bile mümkün mü? Sorusuyla başlayan Tom Harpur, Hz. İsa'nın İncil'deki dört hikayesini derinlemesine inceledi. Fakat 2000 yıl önce dünyada böyle bir insanın var olduğunu destekleyen çok az sayıda kanıt bulduğunu iddia edince durup kalıyor insan. Gelecek artık hangi bilgilerle bizi şaşırtır…bekleyelim. Belgesel konusu açısından dikkatlice seyredilmeli.

Méditerranée (1963)

Seyredince bir şiiri film yapmışlar, dersiniz. Eleştirmenler için epey malzeme çıkaracak kadar değişik bir tarz. Yapıldı mı oluyormuş, bu tür kafa ışıltılarını tavsiye edelim.

Black Magic (1944)

Psişik güçler, sihir, büyü, manyetizma gibi kapsamlı konuların işlendiği film, konuyla ilgilenenler için seyredilmesi gerekenler arasında yer alır. İçinde bu bahse konu alanın kader yasaları gibidir.

·                                                                                                           Cagliostro Louis’ye, ‘Eğer iyileştirebiliyorsam, o zaman dert de verebilirim,” dediğinde bütün kahkahalar susar. Grubun lideri olduğu anlaşılan birine yaklaşır ve dimdik bakar; ona diz çökmesini ve ayağa kalkamayacağını söyler.

·                “Senin derdin neydi?” diye sorar. “Sanırım felç olmalı,’ diye cevap verir adam. Sonra adamı felç eder ve Fransa tahtının önünde hemencecik tedavi eder.

EEncounters at the End of the World (2007)

Penguenler hakkında olan bilgiler harika. Bunu görmeniz için tavsiye ederim.

Die vierte Macht (2012)

Filmin konusu hakkında başlangıçta kurgusal olduğu söylense de araştırılınca, Rusyanın yakın tarihini işlediği anlaşılmaktadır. Seyretmenizi tavsiye ederim.

"Güce sahip insanlar gerektirdiği süre için bir teröre neden oldular.” Machiavelli.

The Trials of Cate McCall (2013)

Kaçırmayın diyeceğimiz bir film. İleriki zamanlarda muhakkak sansüre uğrayabilir. Filmdeki aforizmalar bizlere birçok şeyleri anımsatıyor. Hep böylemi oluyor, her yerde...

“Adaletin çarkları masumları ezmek üzeredir.” “Biz davayı yalana dayanarak kazandık, hangisine güveneceğiz.” “Benim kadar hakimlik yapsan duruşmaların “yalan yarışması” gerçeğine alışmış olurdun. Önemli olan emniyet güçlerine açık bir mesaj göndermiş olduk.” “Kuralların canı cehenneme,”

A History of God (2001)

Belgesel, çeşitli din adamlarının ve teologların yorumlarıyla, kutsal kitaplardan örneklerle ve animasyonlarla renklendirilmiş olup bir tarih belgeseli şeklinde iken, ama aynı zamanda kendi inançlarımızı veya inançsızlığımızı sorgulamamızı tetikleyen bir tarzı var. 2001 yılında televizyonlarda yayınlanınca, hem inançlı, hem de inançsız kesimden çeşitli tepkiler almıştır. Belgeselin inançsız ama tarafsız üslubu, sonlara doğru yerini, inanmak ile inanmamak arasında kalmış bir insanın üslubuna bırakıyor.

The Price of Sex (2011)

Komünizmin çöküşü ile kadının başına gelen sex köleliğinin sermayesi olmak acısını birebir duyacağınız belgesel. Bu belgesel kadının mağduriyetinde dinin fark etmediğini, azmış insanın zülmünde ulaştığı dereceyi göstermektedir. Tanrının kadınlara zulmeden ve onun önlemini almayan milletleri kısa zamanda yok edeceğini görmek istiyorsanız bu belgeseli izleyin. Yüreğiniz burkula burkula seyredeceğinizi düşünüyorum.

Belgeselden alıntılar

Ben Bulgaristan'da doğdum Köyümüzde büyükanne ile büyüdüm . Bu benim dünyam oldu. Ben tavuk ile oynayan bir kızdım. Şimdi ise neredeyim?.

Herkesin bir adı vardı . Biz eşit komünizm altında yoksulluğu paylaşırdık. Hayatımız sınırlı olsa da, kendimi güvende hissederdim. Genel Sekreter Gorbaçov, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa için refah istedi. Sonra bu glasnost politikası ile liberalleşme yoluna girdik. Ve sonra aniden komünizm düştü.

Biz bunu biliyorduk Hayatımız sonsuza kadar değişti .

İyi bir hayat beklerken unutulan - aldatılmış - ve hiç kimse hakkında konuşmak istediğini bir dünyanın içine kaybolduk .

--

Müslüman kenti Dubai'de fuhuş, resmen yasaktır Fuhuş açık bir sır değildir. Bu çelişkili. Ama fuhuşun merkezi. Kentin sosyal dokusunda Hükümet bu gelişmeye olanak sağlıyor .

Biz kaç kısıtlamalar ile son derece küreselleşmiş bir yer olan Dubaide seks kulüplerinde turizm bakanlığının damgası var. Nerede, insan hakları aktivistleri.

Küreselleşmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak Dubai’de ikiyüzlülüğü görmek mümkündür.

Forever (2015)

İnsan, karşılıksız kalan aşkı veya başka kayıpları hakkında, bir çıkış yolunu bulmalı, ikinci şansa güvenmeli ve hayatının hakemi olmalıdır. Mümkün bile olmasını düşünemediği şeyleri yaşamak söz konusu olduğunda, hayatının durduğu zamanda, çıkış yolu olmadığına inandığında, her zaman bir tane vardır, demeli. Ve umut her zaman bunun bir parçasıdır. Sadece inanmalı...

Titicut Follies (1967)

Bu filmi seyredin. Tavsiyede edin. Bilhassa psikoloji eğitimi alan kesim öğrencisi ve hocasıyla bunu seyretmeli.

Sıkıntı diye gördüğümüz çok şeyin hiçbiri akıl sağlığını tutmadığını göreceksiniz. "İşte bu" filmlerinden birisi daha...seyrettikten sonra şöyle bir durup kalıyorsunuz.

Sick: The Life & Death of Bob Flanagan, Supermasochist (1997)

(Hasta: Süpermazoşist Bob Flanagan’ın Yaşamı ve Ölümü)

1997 yılında plastisite ve mazoşizm üzerine ilk sayılacak bu belgesel ortaya çıktı. Belgeselde Bob Flanagan bir performans sanatçısı gibi kendi mazoşist eylemlerini insanların önünde sergiliyordu. Bunu açık bir şekilde, şiirsel ve zaman zaman çok komik bir tarzda yapıyordu.

Bob 1952 yılında genetik bir akciğer ve pankreas bozukluğu olan kistik fibrozis ile doğmuştur. (Bu hastalıkta beden normal dışı kalın salgı, mukus üretmektedir. Bu hava geçişini tıkamaktadır ve normal olarak nefes almayı olanaksız hale getirmektedir. Ve ayrıca kronik sindirim sorunlarına yol açmaktadır. Her nefes alışında bir mücadele vermesi gerekmektedir ve oksijensizlik sıklıkla mor renge dönüşmektedir. Bu hastalıkla doğmuş olan pek çok hasta çocukluk döneminde veya yirmilerinin başlarında ölmektedir.)

Filmin ilk sahnesinde onu çıplak olarak görürüz. Yüzünde utangaç bir ifade ve kafasının üzerinde bir huni.. O fiziki olarak incinmiş ve çok rahatsız edici bir acı içinde olduğu bellidir.

Bob, Kistik fibrozis teşhisi konulduktan sonra onun bedeni artık yabancılar tarafından görünebilir olmuştur ve bu durum nedeniyle utanma duygusunu yitirmiştir.

Bob yirmili yıllarını ve otuzlu yıllarını ve kırklı yıllarının başlarını kistik fibrozis hastalığının en yaşlı yaşayanı olarak geçirmiştir. Gece kulüplerinde mazoşist ritüeller icra etmiştir. Bunu yaparken nefes alabilmek için her zaman oksijen maskesi takmaktadır. Acı sistemi haz sistemi ile bağlantılıdır. Bir çocuk iken açığa çıkarılmış olan ve aşağılanan duygularının efendisi olabilmek için, muzaffer bir gösterici olmuştur. Utanma bir hazza dönüşmüştür ve utanmazlık yönünde başkalaşmıştır.

Wise Blood (1979)

Bay Motes, İsa’sız Kilise için bir devrime önayak olmak istiyor. Değişimi isterken kendini ancak değiştiriyor. Değişim dünyada en zor şeyidir. Din konusunda olan ise en zor ve çetin olanıdır. Bay Motes bir şeyi başarıyor, seyrederseniz görürsünüz. Film türüne sadık kalmış. (komedi ve dram) Gülmenin çok olduğu sahneler yerini yavaş yavaş dramatik sahnelere bırakırken… gerçekten insanlar din konusunda tam olarak ne istiyorlar diyorsunuz.

I Am (2010)

Filmin yönetmeni Tom Shadyac, Albert Einstein’in "İnsanlık varlığını sürdürmek istiyorsa, düşünme tarzını tamamen değiştirmeli” sözünden hareketle John Lennon aptal değildi, "Sevgi her şeye yeter" diye boşuna demediyse “Hadi başlayalım.” Diyor.

Film başından sonuna kadar aforizmalar ile dolu. Seyredin bence...

Pirosmani (1969)

Niko Pirosmani’nin hayatı da resimlerindeki gibi gerçek gibi acımsı. Yoksulluk içinde geçen hayatı, hayal kırıklığıyla sonlanan aşkı ve onda bıraktığı derin izler, kendini resimden başka bir yerde sükûna erdirememesi. Hayatın tatsız tarafında kendine bir dünya yaratmış. Burkula burkula seyredeceğinizi tahmin edebiliyorum.

Boy Interrupted (2009)

Bu film için bir yorum yazılmaması beni çok endişelendirdi. Seyredilmediğinden mi yoksa duyarsızlık mı!? Sitenin prensipleri olmasa tüm altyazısını docx olarak eklerdim. çocuğu olupta bunu seyretmemiş bir ebeveyn için büyük bir eksiklik. Eğitimcilerin ve psikologların illaki görmesi gereken bu yapımı tavsiye edelim. Evan’ın hayatını terk etmeye götüren süreç açık açık anlatılmış.

Flow: For Love of Water (2008)

"Binlerce kişi sevgisiz yaşayabildi, ama hiç biri susuz yaşayamazdı." W.H.Auden Genelde enerji üzerine belgeseller çoğunluktadır. Ancak bu belgeseli seyredince korkunç bir tablonun geleceğini görüyorsunuz. Hayali bile zor… O denli ifadeler var ki, yok ya, böyle mi olacak diyeceksiniz.

“Gelecekte en büyük sorun su olacak. Dünyanın temiz suyu tükeniyor, Gelecekte insanlar temiz su uğruna her şeyi yapacaklar. ABD'de su kaynakları yüzünden hastalananların kayıtları tutulmamaktadır. Suyunuz yoksa yoksulluğu azaltmayı unutun, çünkü bugün su bir çok hastalığın temel kaynağı. Aids' den ve savaşlardan daha çok öldürüyor.

Daha fazlası belgeselde…

·                1

Let's Make Money (2008)

Avusturya’lı Rejisör Erwin Wagenhofer filmde uluslararası kapitalizmin mantığı üzerinden dünyadaki finans akışın nasıl gerçekleştiğini anlatırken; lobilerin paralarını yarı sömürge ülkelerin yoksullarının sırtından nasıl çoğalttıklarını, kriz şartlarını nasıl hazırladıklarını anlatıyor. Düşük yatırım harcamaları ile büyük karlar elde ediyorlar. Karaparanın dönüşümünü ve sömürünün gidişatını seyredebilirsiniz.

The Shout (1978)

Tesadüfen rastgelip seyrettiğim bu filmi… psikoloji, cinnet, büyü, şamanizm, okült ve gizem meraklıları seyretmeli. İçinde gizlenmiş bir çok metafor var. Hayal ve gerçeğin arasında yolculuk yapanların fark edeceği kıyıda köşede kalmış “işte bu” dediğim filmlerden. Bazı ipuçlarını çıkarttım…meraklısı filmden sonra baksın, isterim.

·                CCharles Crossley ismi Aleister Crowley’i, filmin sonundaki skor kulübesi üzerindeki sayılar,

·                SSarah Kane'in 4.48 Psikoz'unu

·                F41.9 Anksiyete bozukluğu, F41 grubu anksiyete bozukluğu grubu içinde bulunan bir psikolojik rahatsızlık, hastalık tipidir.

·                Kıyametin kopuşu çığlıkla olacaktır. İnsanlar deli gibi kaçışacaklardır. Kıyamet konu eden filmlerde ateş sahnelerini kullanılmaması gerekir.Yaratılış sesle başladı sesle bitecektir.

Scanners (1981)

Vaktinden önce değil daha sonra çekilmiş bir film. Türüne göre 1981 yılında bu filmin konusu ileri düzeyde bir hayal patlaması yapmış olmalı. Habil, Kabil ve Adem hikayesi sürekli tekrarlanıyor. Film bittiğinde hatırıma bu hikayenin gelmesine şaşırdım. Dünya yaşamını savaşla daha ileriye götürüyor. Bunun kaderimiz olmasına şaşırmıyorum. Günümüz teknolojisinde duymadığımız çok bilgi birileri tarafından kullanılıyor. Komplo yu sevenler bu filme baksınlar.

Serseri (1967)

Ah şu eski günler, ağlamaktan başka bir şey olur mu bu unutulmuş saf günleri tekrar yad etmek için bakın. Bu bizim mirasımız. Milletimizde hala bu insan var diyebilmek için seyrettim. Kaçıncı kez demeden. Safiyane. Güzel insanlar sizi özlüyorum.

Sicarivs: La noche y el silencio (2015)

Kiralık katilin felsefesini en iyi okuduğum kitap gibi bir film, seyrederken hem dinlendiriyor ve hemde sıkılmadan sürekliliği ile bitişine gelince "işte bu" dediğiniz filmlerden.

seyredin pişman olmazsınız.Örnekleri az kaçırmayın bence.

Edvard Munch (1974)

Filmi seyrederken bu da olmaz dedirtecek kadar anksiyete bozukluğu, melankolik bir hava estirilmeye çalışılmış. Nede olsa TV filmi böyle oluyor.

E. Munch’u hiç bilmeyen biri için tanımak imkansız hale getirilmiş gibi. Sanki yönetmen, filmde sanatını icra etmeye çalışmış.. Gayesinin dışına çıkmış.

Üç buçuk saatlik bir filme ayrılacak zaman için verilmiş puanları şişirilmiş…o kadar etmez.

Tavsiyem filmden önce hayatının bir şekilde bilinmesi seyretmede anlayış yakınlığını artıracaktır.

Bir filmden sonra araştırma yapmak ihtiyacı hissetmeli insan. Bu eserde ise tersi.

Edvard Munch, 12 Aralık 1863 tarihinde Oslo’nun kuzeyindeki Löyten’de doğdu.

1868’de, annesi ve 1876’da, ablası Sophie veremden ölmesinden sonra, Munch’un içinde derin yaralar açtı.

Bu nedenle hasta ve ölü resimlerine gereğinden fazla önem verdi.

Christiania’da Sanat ve Meslek Okulu’na yazıldı ve heykeltraş Julius Middelthun ile ressam Christian Krogh’tan ders aldı.

1880 yılında «Christiannia’lı Bohemler» grubuna katıldı ve daha sonra kısa bir süre için Paris’e giderek döndü.

Empresyonist [‘İzlenimcilik’ bilinen kuralların dışına çıkarak, kişisel tercihlerine göre nesneleri resmetmek anlamında] ressamlarla ilgilendi ve «Hayatın Dekorları» adlı eserini çizdi.

1892’de davet üzerine «Hayatın Dekorları»nı sergiledi, ancak büyük skandal yarattığından sergi, sekiz gün sonra kapandı.

Bu yüzden Munch’u tutan sanatkarlardan bir kısmı «Berlin Grubu» aldı bir topluluk kurdu.

1894 yılında Munch litografi ve ofort çalışmalarına başladı.

1896-97 yıllarında Paris’te ünlü basımcı Auguste Colt’dan grafik tekniğini öğrendi. Ancak eserleri Fransa’dan çok Almanya’da yankı uyandırdı.

1902’de, koruyucusu ve hayranı Max Linde’nin siparişi üzerine bir «Hayatın dekoru»nu yaptı.

1906’da Ibsen’in «Hortlaklar» adlı eserinin dekorlarını çizdi.

1908’de bir sinir buhranı geçirdi, ansiyete bozukluğu yavaş yavaş ruhunu ele geçirmeye başladı. Renklerin dışına çıkarak karanlığa yöneldi, kasvetli dünyasının içinde kayboldu ve ruhunu oraya hapsetti. Resimlerinde ölüm, zavallılık , yalnızlık, cinsel kaygı, acı gibi hayatı cehennem yapan tüm duyguları işleyecekti.

daha sonra hayat görüşünü daha iyimser bir tutuma yöneltti.

1912’de Köln’deki sergiden sonra, modern resmin klasikleri arasına girdi.

1910’da Huitsten yakınlarındaki Ramme Çiftliği’ni satın aldı.

1921-22 yıllarında Oslo’da, duvar panoları çizerek, yeni bir «hayat dekorları» yaptı.

1937’de Naziler tarafından dejenere ressam ilan edilerek, 82 eseri toplattırıldı.

1940 yılında, istilacı Alman kuvvetleriyle, işbirliği yapan, Norveç Hükümeti’nin, Norveç Sanat Konseyi’ne katılma teklifini reddetti.

23 Ocak 1944’de Ekely’de öldü.

Norveç resim sanatını, Fransız empresyonizminin etkisinden kurtarmış benliğine kavuşturmuştur..

Alman resim sanatını da büyük portreciliği, yaratma ve uygulama gücüyle, etkilemiştir.

Enteresan bir yönü ise kadın, onun gözünde, cinsel, şeytani, acımasız, kötü bir varlık olmasıdır. Kadın onun için erkeği baştan çıkararak hiç eden bir fahişe, başarılarından korkunç bir zevk duyandır.

Bunun sebebi yaşadığı erken yaşta annesini ve ablasını acıyla kaybetmesi üzerine birde başarısız ilişkiler, karanlık iç dünyası körükleyici oluşudur.

Acıların ressamı insanları hala etkilemeye devam ediyor.

Until the Light Takes Us (2008)

“Gerçek gizlidir.”

Katıksız ve gerçek bir gençlik hareketi hakkında bilgi istiyorsanız…kaçırmayın.

Bu belgeseli seyredene kadar metal topluluklarının satanist olmadıkları halde neden satanist iftiralarına neden maruz kaldıklarını bilemezdim.

Anti-dini bir hareket olan ve paganizmin temsilcilerinin şeytan ile olan bağlantılarının ne yüzünden çıktığını göreceksiniz.

Özgür olmak isteyen bu gençlerin taşkınlıklarına bir sınırlama gerekir gibi düşünmek yerine onları daha iyi anlayamaya çalışmadığımızı anladım.

Ayrıca gelecek yıllarda Avrupa’da çıkacak yeni dini hareketlerin merkezinin Norveç olacağını düşünüyorum.

Ve bu belgeseli gençlik üzerine çalışan her araştırmacının dikkatlice seyretmesi gerekiyor. Politikacılar için tavsiye etmem, önceden olduğu gibi yine gözardı edeceklerdir.

·                BBelgeselin seviyeli olduğunu anlamanız için bu noktaları buraya koymak zorunda kaldım.

·                SSahip olduğumuz birçok bilginin satanist bir propaganda olmayıp, bir gençlik hareketi olduğunu anlayınca özür dilemek geldi. Bu yalnız kalmış gençlikten.

·                “Çağdaş toplumumuzda, Gençlik neredeyse tamamen bitmiş

·                Ggidecek yönleri yok

·                Kkimse onlara ne yapmaları gerektiğini söylemiyor

·                İİnsanların yapmalarını sölediği şeyler

·                AAma gençliğin bunun yanlış olduğunu söyleyen bir içgüdüsü var aslına bakarsan

·                İİnsanlar bunlara Hristiyanlığın iyi olduğunu ABD nin iyi olduğunu söylüyolar Nato iyidir.

·                **

·                BBu Transilvanyanın açlığı fotosu Eğer bunu "Çığlık" ile karşılaştırsanız pek çok benzerlik göreceksinizdir.

·                VVe ben bunun pek çok insanın düşündüğü gibi çok zorlama bir referans olduğunu da düşünmüyorum Munch la birlikte Norveçte bir çeşit Munch korkusu

·                DDuygusal aşırılık korkusu ve bir çeşit basit deha korkusu ve bu çok çok çok aşırı, Norveç Ve bence Edvard Munch un bu duygusal öğelerinin bağlantılı olduğu tek birşey var O da Nordic Black Metaldir.

·                **

·                Katolikler, Protestanlar veya diğer Hristiyanlar gittikleri her yerde oranın kültürünü yok ediyorlar Kültürlerini mahvediyorlar

·                Yakıp yıkıyorlar Ve bu kültürlerin kayıtlarını da ortadan kaldırıyorlar

·                Buna Avrupa kültürleri de dahil Afrika kültürleri de dahil Asya kültürleri de dahil

·                Nereye girdilerse herşeyi yok ediyorlar

·                Kültürümüzü American kültürü yapmaya çalışıyorlar Yahudi-Hristiyan kültürüne çevirmeye çalışıyorlar

·                Moden dünyamızda bütün problemlerin kaynağı Hristiyanlıktır

·                Bişeye karşı çıkmak için yapılması gerekeni tezahür etmek zordur.

·                Çünkü muhalif sesler çağdaş toplumlarda tolere edilmezler Bence güzel bir kültürün diğer daha güzel olmayan bir kültür tarafından kirletilmesini görmek mide bulandırıcı birşey.

·                Ama aynı zamanda bu bi proses geri dönüşe atılan bir adım asıl ilkel kaynağa Fantoft Stave Church Bergen M.S. 1150 de inşaa edildi.

·                Norveçte herkes Odinle, Thorla veya Freya ile ilişkilendirilebilir

·                Çünkü bizim dinimiz bu Biz Hristiyan değiliz.

·                Hristiyanlık Yahudi bir dindir.

·                Hristiyanlık Yahudi mezhebidir.

·                Vaftiz etme de simgesel olarak Yahudi olmayanı öldürme ritüelidir.

·                Yahudi olmayanı öldürürler Sonra da Yahudi ismi verirler Bu da pagan ruhunu ortadan kaldırması gerekir.

·                Aslında orası eski kutsal bir pagan yeriydi.

·                Dağın tepesindeydi.

·                Orada atalarımız güneşi kutlarlardı.

·                Hristiyanlar ne yaptı, kiliseyi getirip sağına değil soluna değil yakınına değil

·                Üstüne diktiler.

·                Çemberin tam ortasına.

·                Aslında çemberi parçaladılar.

·                Pagan Horgh una Taştan bir haç diktiler.

·                Norveç kültürüne saygıları yok ise neden

·                Norveçliler sizin kültürünüze saygı duysun?

·                Kiliseleri yakarak bazı insanlar toprakları geri aldıklarını düşündüler eski ortaçağ doğu pagan topraklarını birçoğu böyle diyordu.

·                Bunu 900 de yapmakla şimdi yapmak arasında bir fark yoktu İstenene sonuç insanları şok ederek onların gözlerini açmaktı.

·                **

·                Halk arasında bir komplo ve Satanik bir hareket varmış gibi davranmaya başladılar.

·                Bu kiliseleri yakanlar gerçekten şeytani güçleri yaymak isteyen satanistler sandılar.

·                Ve hapisten çıktığımda bu konuda yapabileceğim bir şey kalmamıştı.

·                Bunun satanistlikle alakası olmadığını söyledim Ve onlar söylediğim hiçbir şeyi dikkate almadılar Even Aarseth hiç bir zaman satanist değildi kimse değildi.

·                Ama bu sadece şeytanlaştırma hareketiydi

·                Bizim satanist olmamızı istiyorlardı.

·                **

·                E. Munch’ün resimleri nedir diye düşündüm

·                Eğer o yaşamanın acısını hissetmediyse ve ya kaçınılmaz ölüme karşı canlı kalabilmenin kolaylığını.

·                ”Ben kendimi öldürmeden beni öldür"

·                Kendine zarar veren yapımla ilgili bir problemim yok

·                Eğer bütün bu şeyler sevdiğim birşeylerse.

·                Bir şeyler yanlış gidiyorsa onlara işaret veririm

·                Aslında büyük bir parçam bunu arzuluyor.

TThe Resurrected (1991)

Eyüp.14: 14 İnsan ölür de dirilir mi?

Yeniden dirilişi merak edenlere fikir verecek bir film... Topraktan tekrar dönüşümün nasıl olacağı için fikir sahibi olmak için bakılabilir.

Film günümüz için eski kalsa da senaryosu din bilginlerine danışılarak hazırlandığı görülmektedir.

filmde geçen iksir öylesine kurgu olarak düşünülmemeli. Rivayete göre beden zerrelerinin toplanıp bir araya gelmesi ve yağmur misali kendi kabri üzerine inmesi hali adeta erkeğin menisine, spermine benzer türden bir yağış olacaktır. Bu böylece kırk gün kalacak, daha sonra cesetler bundan meydana gelecektir. Nitekim İbrahim peygamber bu olayı bizzat müşahede etmiş, yani görüp yaşamıştır.

The Angel (2018)

Masalların şifresi üzerine birçok tez okumuştum. Bu filmde de Ezop Masalları /Yalancı Çoban üzerine kurulu bir iki devlet arasındaki ilişkinin cuk diye oturacağını hiç beklemezdim.

Tarihi ve gerçek bilgilere dayanan bu yapıtı komplo teori üzerine kafa yoranların …ve bir masal ve kırk yıl sürecek bir barışı sağlayan Eşref Mervan’ın (Marwan Kenzari) hem Mısır'da hem İsrail'de millî kahraman olarak görülen tek adam oluşunun arkaplanı görmeniz için tavsiye ederim.

"Bir zamanlar koyunlarını karanlık bir ormanın yanındaki bir dağın eteğinde güden bir çoban varmış.

Bir keresinde oğlan tepeden köye doğru şöyle bağırarak inmiş: "Kurt! Kurt!" Ta ki bütün köylüler onu görmek için dışarı çıkana dek.

Üçüncü günde oğlan bakmış ve tahmin et ne görmüş.

Bir kurt! Ama bu sefer "Kurt!" diye bağırdığında daha önce iki kez kandırılan köylüler ona inanmamış, yardımına koşmamış.

Oğlan da Oğlan da "Kurt! Kurt!" diye bağırmış."

Atlantis: End of a World, Birth of a Legend (2011)

Belgesel tarzda ancak hikayesini soluk almadan izleyebilirsiniz...çok güzel.

Din temsilcisi olan kişilerin doğmalara ve kendi koydukları yasaları bilgiye karşı kullandıklarında ve akıl ikinci plana atıldığında belalara maruz kalan bir toplum örneği Hera halkı. Daha sonra Atlantis olarak anlatılacak bir efsane...

Bir topluluğun fanatik dini inanç sahibi elit gurup tarafından nasıl yok edildiğini göreceğiniz bu film, kimin önceliği olmalı bu dünya hayatında diye sorgulatıyor.

Din ve bilim karşı karşıya geldiğinde bilime uymak en doğru olan harekettir.

Günümüzdeki olayları da inceleyin...temelinde inanç guruplarının etkisi çok fazla...dünya da zaman değişmiş olsa da, bu durum hiç değişmeyecek...öylesine.

·                "

Jesus Christ Superstar (1973)

Filmin adından da anlaşılacağı üzere [ Jesus Christ Superstar] Hz. İsa’ya kutsallık atfetmek yerine, onu şöhret sahibi olan bir insan olarak ele alıyor.

Eğer bu film müzikal çekilmemiş olsa üzerinde büyük tartışmaların olacağı ve birçok yerde ise yasaklanabileceni düşünüyorum.

Hz. İsa'nın, tanrı ve insan formu arasındaki duruşu hakkında fikir jimnastiği yaptırıyor.

Başarılıda olmuş. Sadece kusuru müzikal olması demeye sevk ediyor insanı, ister istemez.

·        “Tanrı lafı geçmezdi İnsan derdik sana…Ve inan bana

·        Sana olan hayranlığım sürüyor hala

·        Ama bugün ağzından çıkan her kelime

·        Çarpıtılıyor, öyle ya da böyle

·        Ve yalan söylediğine inanırlarsa zarar verirler sana

·        Nasıra, meşhur oğlun bir sır olarak kalmalıydı

·        Babası gibi tahta oyarak hayır işlemeliydi…”

·        bir yandan da tanrının kendisinden isteklerini sorgularken diğer yandan bu şöhretin yükümlülük ve baskısı altında eziliyor;

·        “Bir insandan

·        Daha fazlası beklenir mi?

·        Ama ölürsem

·        Sonunu getirin bu destanın

·        Ve siz yapın benden istediklerinizi

·        Varsınlar benden nefret etsinler, bana vursunlar, işkence etsinler

·        Ağaca çivilesinler”

·        ayrıca şöhret yüzünden dini ve Roma devletine rahatsızlık yaratan sade bir insan, sunuluyor.

·        “O bir insan …Sadece bir insan” “Her şey önceden yazılı, değiştiremezsin.”

·        “Sen kimsin? Neyi feda ettin?

·        İsa Mesih

·        İsa Mesih

·        Sen kimsin? Neyi feda ettin?

·        - Süperstar İsa Mesih

·        - İsa

·        - Sadece merak ediyorum

·        - Sence dedikleri gibi biri misin?

·        - Söyle, söyle, söyle, söyle bana”

·                1

·                2

La antena (2007)

Ses bizim varlığımıza mı, varlığımız sese mi ihtiyaç duyuyor. Başlangıçta söz varsa seste vardır demek.

Sessizlik kalıtsaldır. Ancak Tanrı da konuşmayı istiyorsa, şehir sesine sahip çıkmalı mı, çıkmamalı mı fikrindeki son karar…filmin sonunda söyleniyor.

You Can Heal Your Life (2007)

Negatif inançları ve kalıplarını serbest bırakıp pozitif düşünceler ile kanser, aids gibi ölümcül hastalıklardan bile kurtulabileceğimizi bize salık veren bu filmi hayata küsmüşlere tavsiye edelim.

Güzel düşünce yeni hayatımızı yaratmamız için bizlere güç verecektir.

"Her düşüncemiz ve her dediğimiz sözcükler geleceğimizi yaratıyor.

Sanki düşüncelerimiz evrenimize giriyor ve kabul edildi ve deneyimlemeye çalışıyoruz."

_ Belirli bir işe sahip olmanıza gerek yok ama bu ifadelerde, çok güzel şeyler size geliyor.

Ben Hayata aşığım.

Kendimi seviyorum.

Ben iyiyim.

Bahse girerim, bu günde 300 ya da 400 kez söylediniz kansere sahip olma korkusunu kaybeder.

bulguları söylemek için yeterli değil aslında onlara inanmak zorundasın.Her gün, Louise'in kanser için yaptığı bu ifadeyi hala kullanıyorum: "Sevgiyle affediyorum ve tüm geçmişimi serbest bırakıyorum." "Dünyamı neşeyle doldurmaya karar verdim."

"Kendimi seviyorum ve kabul ediyorum.

" Oldu yaşam değişikliği.

beni yapan şeylerden biri hastalığım için teşekkürler. Çünkü sonunda, eskisinden daha çok daha sağlıklıyım.

İstediğiniz bir kişi affetmek için ya da çelişkiye düştüğünüz kişiye gidin ve bu kişiyi sevmeye yol açın.

Daha yüksek bir bilince sahip olan kişi ise "Ben, benimle oluşan tüm çatışmalara aşkla yaklaşıyorum" diyendir.

Kendimi affediyorum de... özgürsünüz.

Kendimi affediyorsam özgürüm..

Kendimi affetimse sizde özgürsünüz.

Senide, beni de ve herşeyi... hep affedeceğim.

Öyleyse algımızı değiştirmemiz gerekiyor...Bu konuda bilgi sahibi olacağınız güzel bir yapım.

Sîb u Selma (2011)

Konusu tarihi bir kıssayı ima ediyor. Öğüt verici özelliği var. Film açısından değilde senaryosu için izlenilebilir.

National Geographic: Hitler and the Occult (2007)

Alt yazı çeviri 45. dakikadan sonrası eksik. Bu noksanlık giderilmeden yorum yapmak biraz zor.

Fakat tarihe yön veren kişilerde bir okült tarafın her zaman bulunduğu fikrini kabul edebiliriz.

Tarih: 07 Ekim 2018 00:14

Kaveri (2008)

Bu tarz filmler acı gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Merak edilen hususların tecrübe edilmesi doğru mu değilmiden varılan "geçiş maddesi teorisi" üzerine kafa yormaya sebep olacak kadar derin konulara girmeye sebep kısacık film. Karakterlerin değişim yasası bu kadar bozulmaya müsait bir yaratılıştamıyız? Cevabı için...bakın. Korku ve endişe kapılarını aralayan bu çalışmaya cesaret etmekte ayrı bir cesaret.

Armomurhaaja (2017)

Hayvan sevgisi ve hakları üzerine çarpıcı detaylara korkmadan giren bu film, seyredenler için bir daha insan veya hayvan arasında hangi konumda olduğunuza karar vermenizi sağlayacak. Karma'nın bir yerinde insan farklılığı çok bir kazanç değil sorumluluk getiren büyük yük. 4 Ekim Hayvanları Koruma gününü bütün hayatımıza yaymamız gerekiyor. Bu dünyada tek çözüm sadece iyi olmak... Seyrettikçe neye kızmalı diyeceğiniz kadar dert katıyor, bu film. Söyleyecek çok sözüm var ama... Bir bakın...

The Skulls (2000)

Gizli Örgütlerin sosyolojik ve psikolojik açıdan üyelere karşı acımasız olduğunu göreceğiniz bu film vasat. Ancak gerçekte bu tür örgütleri analiz etmek için seyretmek faydalı. Luke McNamara (Joshua Jackson) dediği gibi “Sevdiğim biri bana eğer sırsa ve elitse, iyi olamayacağını söylemişti.” Her imtiyazın bir bedeli var.

Stargate 101: Presented by Dr. Daniel Jackson (2010)

Filmin kısalığına bakmayın. Uzaylılarla ilgili temel bilgiler bulunmaktadır. Sadece birisini paylaşayım. Yıldız Geçidi, denilen araç 1928'de Giza, Mısır'da bulundu. Üzerinde, takımyıldızlarını temsil eden 39 sembol ve bu semboller sayesinde açılan yıldızlararası bir solucan deliği insanları ve nesneleri yüz binlerce ışık yılı öteye taşıyabilmektedir. Daha fazlası için tavsiye ederim.

Mother! (2017)

Kutsal üçlü'nün farklı bir yorumu. Sonuna doğru film kendini ancak çözdürüyor.

Sabırla bakmanız gerekiyor.

The Good Shepherd (2006)

Film yavaş yavaş ilerleyen ve büyüyen kartopu gibi. Tarz filmden hoşlanmayanlar tenkit etmeleri olaylara düz mantık ile yaklaşmalarındandır. Bulanık mantık bu filmin işleyişini çok güzel anlatıyor. İstihbarat sadece devletin menfaatine bakar. aile ve özel hayat altplanda kaldığı gibi feda edilir. Büyük devletler neden büyük olur bunu anlamak istiyorsanız seyredin. Devlet bir gemi gibiyse yüzdüğü deniz ise kangölüdür. Gençlerin içini kaynatacak bir ders film. Çok güzel... beğendim.

The Third Miracle (1999)

Roman asıllı olan Katolik Helen O'Regan'ın Vatikan tarafından azize sayılması için geçen olayları seyrederken Hiristiyanlığın kendi içindeki oto-kontrol sistemini ve meseleleri inceden inceye ele aldığını görmekteyiz. İnançsız diye gördüğümüz insanlarında aramızda bulunması gerektiğini anlıyoruz. Çünkü onların cesaretleri inananlara daha doğru ve dürüst olmaya zorluyor. Film bize inceden inceye bunu anlatıyor.

The Greatest Story Ever Told (1965)

Hz. İsa´nın hayatını detaylı bir biçimde yansıtan, beş dalda Oscar´a aday olan bu film, tablolarda görebilececeğiniz bir derinlik ve detaylara varacak şekilde seyredebilirsiniz. Fazla abartılara kaçmadan sadelik içinde, İncil ve tarihi bilgilere uyumlu şekilde hazırlanmış olması hafızalara yer etmesine yardımcı olacaktır. Kitap okumaya erinenler için bir fırsat diyebileceğimiz film uzun olsa da seyredilebilecek çekiciliğe sahip bulunmaktadır

A Trip Into the Supernatural (1997)

Belgesel, insanların düşünce dünyasındaki gibi şeytanın çirkin olmadığını ve hayal edilemeyecek kadar güzel olduğuna dikkat çekiyor. Bunu seyredene kadar şeytanı çirkin bir suret taşıdığını fikrimden vazgeçtim. Ayrıca yapıt spirituel konularda kalıtlaşmış fikirleri eritiyor. şeytan hakkında farklı yorumlara ulaşmak isteyenler bu belgeseli kaçırmamaları gerekir. Birinci bölümü "kim bu elitler" olarak bulabilirsiniz.

Metéora (2012)

Ümidini kaybedenler için çok güzel bir film. Ümitsizlik ve özgürlük arasındaki seçimi bulacağımız bir konu üzerinde çok şeyler sunuyor.

Mauvais sang (1986)

Gerçeküstücülük akımı, gerçek dışı anlamında değil aksine gerçeğin insandaki iz düşümü şeklinde bir yaklaşımdır. Bu nedenle bu filmi bitirin tekrar seyredin sizdeki çağrışımları sürekli değişecektir. Her seyrettiğinizde burayı kaçırmışım diye akıl oyunlarına düşebilirsiniz.

The Junky's Christmas (1993)

Cam silici Dany, bizlere gözlerinizi silin hayata bir daha bakın, gerçekte gördüklerinizi bir daha dikkatlice bakın diyor bence.

Premature Burial (1962)

Ölümden sonra kabirde hayat devam edecek diyen firavunların düşüncesinin güncel versiyonu ve bir entrikanın yanında güzel işlenmiş hikayesiyle, sakin ama heyecanı dorukta bir film.

Youth Without Youth (2007)

Reankarnasyon ve ruh göçü için çekilmiş ve yazılmış orijinal senaryoya sahip romanın filmide güzel. Seyredin pişman olmayacaksınız.

Werckmeister harmóniák (2000)

Özetle:bir terslik,kargaşa, anarşi ve kaos. Çoğunluk, izdiham ve bekleyiş. Sinema altyapısı olanlara hitap eden bir film. Film dünyasında gezinenlerin seyretmeleri kesinkes tavsiye edilecek film.

Nise: O Coração da Loucura (2015)

Doktor Nise da Silveria'nın düşünce tarzı Antonin Artaud gibiydi. Azminden hiçbir şey eksilmedi. Alışılmışın dışına çıkmayı başardı ve her zaman " Yaşama ait olmanın ve kendi vaktiniz için savaşmanın binbir yolu vardır." derdi.

Raphael Domingues, Lucio Noeman, Carlos Pertuis, Adelina Gomes, Emygdio de Barros, Fernando Diniz, Octávio Ignácio gibi birçok sanatçının yetişmesine ön ayak oldu. Aslında bu kişiler, akıl hastanesinde hiçliğe mahkumdular.

Başarıya özenen gençlere örnek olacak bir şahsiyet filmi tavsiye edebilirsiniz.

En compagnie d'Antonin Artaud (1993)

Aforizmaları bol ve içindeki sözlerin herbirisi üzerinde konuşulacak kıymetli bir şaheser. Düşünce dünyanızda değişim yapacak seviyede...

Yazarlık ve şair ruhlu kişilerin seyretmesi gereken bir film.

Milarepa (2006)

12 yıl boyunca, Himalayalar'daki kutsal mağaralarda modern insanın asla hayal edemeyeceği koşullar altında meditasyon yaparak nirvanaya erişen Milarepa, daha sonra çok değerli öğrenciler yetiştirmiştir. Öğrencilerinin büyük bir bölümünün aydınlandığı söylenilir. Buna, Tibet'in en meşhur kadın evliyaları da dahildir.

As Mães de Chico Xavier (2011)

Üç anne ve çocuklarının gerçek hikayeleri…

Onlardan: Ruth’un genç oğlu Raul, uyuşturucu ile ilgili sorunlar ile karşı karşıya; Elisa, çocuğu küçük Theo, ve Lara’nın plansız bir gebeliği, ikilemle karşı karşıya bir öğretmen.

Hayatlarının farklı dönemlerinde yaşayan bu üç kadın. Chico Xavier'in desteklerine ihtiyaçları var. Tesadüf gibi Ruth’un kocası Mario Karl isimli muhabir’e Chico Xavier araştırması yapmasını istiyor.

Beni etkileyen Muhabir Karl ile taksicinin konuşması oldu. Ayrıca bu filmin en faydalı tarafı çocuğunu kaybeden ebeveynler için teselli edici yönler bulunmasıdır.

Chico Xavier (2010)

Paulo Coelho, Işığın savaşçısı kitabında Dünyanın Ruhu'nun Chico Xavier'e aktardığı bir bilgiyi şöyle nakleder.

“Bir ilişkide ciddi sorunların üstesinden gelebildiysen, kötü günleri anımsayarak zaman harcama, hayat sınavlarından birini daha geçtiğini düşünüp neşelen. Uzun süren bir tıbbi tedaviden geçmişsen, katlandığın acılar üzerinde kafa yorma, bunun yerine senin iyileşmene yardımcı olan Tanrı'nın lutfunu düşün. Hayatının sonuna kadar, yaşadığın güçlüklerden doğan iyi şeyleri aklında tut. Bunlar senin ustalığının kanıtı olacak ve başka engellerle karşılaştığında sana güven aşılayacaktır. Işığın savaşçısı, gündelik yaşamın küçük mucizelerine yoğunlaşır. Kendi içinde güzellik taşıdığı için neyin güzel olduğunu görebilir, çünkü dünya bir aynadır ve herkese kendi yüzünü yansıtır. Savaşçı kendi kusurlarını ve zayıf yanlarım bilir ama kriz anlarında morali bozulmasın diye elinden geleni yapar. Ne de olsa dünya ona yardım etmeye çabalamaktadır, çevresindeki her şey bunun aksini söyler gibi görünse de.”

Chico Xavier, umudunu ve yaşama heyecanını kaybetmiş insanların tekrar enerjilerini kazanmalarında yardımcı olmuştur. Bir çok insan onun sayesinde tekrara normal hayatlarına dönüştür. Bu tür şifacı kişileri tanımamız onlar hayatta olmasa bile insana umut kapılarını tekrar açmaktadır. İçimizde güzel insanlar hala var diyebilmek güzel bir duygu...

Noah and the Great Flood (2003)

Yapılan araştırmalar hikayenin ilk defa antik Mezopotamya'dan çıktığını doğruluyordu. Büyük Sümer, Asur ve Babil medeniyetlerinin doğduğu bölgeydi. Antik sel hikayelerinin farklı adları var ve farklı zamanlarda yazılmışlardır. Fakat hepsinin ortak bir kaynağı var ki; 5000 yıl önce yazılmıştır. Asıl hikaye yıkıcı bir selden söz eder. Büyük ihtimalle, Kutsal kitaptaki hikaye Mezopotamya kaynaklıdır.

En eski sel hikayelerinden birisi; Atra-Hasis destanı -ki Gılgamış destanından daha önce yazılmıştır- daha yeni keşfedildi. Allan Millard British Müze'deki kil tabletleri tasnif edip incelerken onu buldu. Bu onda kuşku uyandırdı; Belki de Kutsal Kitap küresel bir tufanı anlatmıyordu. Eski İbranicede ülke, memleket ve dünya için tek bir sözcük var. Bu nedenle Tufan bölgesel olmasını güçlendiriyor.

Belgesel düşünce dünyanıza ek kazanımları olacak türden seyredelim.

The Tree of Life (2011)

Tanrıyı baba karakteri ile eşleştirip bir eleştiri yapılmış.

soruları olanlar için seyredilmesi gereken bir film.

Forever My Girl (2018)

Hatalarımızı korkularımızın seçtiğini bu filmde görünce...evet, karşımızdakini anlamakta bizde fedakar olmalıyız. Yıkılmış ve kırılmış kalplerin filmine bakın. Kendinizden bir şey bulacağınız kesin.

Tears of Gaza (2010)

Belgeselde çocukların gözleri her şeyi anlatıyor. Neden? Böyle olması gerekmezdi. Acıyı acı ile tedavi usulünden çıkmayı içten içe anlatıyor. çözüm böyle olmamalı. Seyredin dediklerimi anlarsınız.

La sociologie est un sport de combat (2001)

Sosyolojiye giriş mahiyetindeki bu belgeselin gündeme alınması için biraz gayretli kardeşlerime tavsiye ediyorum. Sosyoloji öğrencileri ve siyasetten dem vuranlar bu filmi seyretmeliler.

Soldier Blue (1970)

ABD nin kuruluşunun vahşilikle teşekkül edişini hatırlatan bu film kaybolanlar arasından çıkarılmalı. Film güncellenerek tekrar çekilmeli.

Kızılderililer nasıl yok edildi? sorusunu burada azda olsa gerçeğe yakın olan nadir bu filmin başı ile sonunu seyretseniz yeterli olur.

Howze Naghashi (2013)

Her sahnesinde bir yaramı kanatan bu filme bakın derim. Baba oğuldan hiçbir şekilde vazgeçmez. Kızsa da sever. Oğul da sonunda yuvaya döner. Anne ise bulunmaz bir nimettir.

Seyredin... hayata daha güzel bakarsınız. İşte bu...

Dash akol (1971)

Filmin konusu Sadık Hidayet/ Sadegh Hedayat in toplam on bir öyküden oluşan ve bu eser ismini ilk hikayesi olan “Se Katre Hûn/Üç Damla Kan” kitabından almıştır.

Hidâyet yazmış olduğu eserlerinde ölüm ve intiharı sıkça ele aldığı kitaplarından biridir.

1930’lu yılların İran’ında yönetimin halka verdiği vaatlerinin gerçekçi olmadığını en çok dile getirdiği eseridir.

Dash Akol/Daş Âkil adlı öyküsü ismini kahramanından almıştır. Dash Akol/Daş Âkil ile Kaka Rostam/Kaka Rüstem adında iki kahraman karşımıza çıkmaktadır. İki kahraman kanlı bıçaklı düşmandırlar. Kaka Rüstem kekememedir, Daş Âkil’i Şiraz şehrinde tanımayan yoktur ve her kabadayı onun tokadını tatmıştır bir kez. İki kahraman arasında bir düşmanlık vardır, Kaka Rüstem de Daş Âkil’in dişine göre biri değildir, Dash Akol/Daş Âkil üç dört defa da ümüğüne çökmüştür. Daş Âkil’i tüm Şiraz halkı sever, insanlara yardım eder, para yardımında bulunur Daş Âkil. Beş yıl önce tanışıp dost olduğu Haji Samad/Hacı Samed öldüğünde onu kendisine vekil ve vasî tayin etmiş, ölümünden sonra işlerini ona bırakmıştır. Bir gün kahvehanede otururken kendisine Hacı Samed’in ölüm haberi verilmiştir, Hacı’nın evinin taşlığına girdiğinde hatim indirilmiştir bile. Onu, pencereleri taşlığa açılan büyükçe bir odaya almışlar, Hacı’nın hanımı perde arakasına gelip selamlaştıktan sonra başsağlığı dilemiştir eşine. Öbür tarafta perdenin arkasında siyah ve alıcı gözleri olan bir kız görünmüştür ona, Daş Âkil’in gönlünü allak bullak etmiş, bu kız Hacı Samed’in kızı Mercan’dır.

Artık tek düşündüğü şey Mercan’dır, onun hayalini gözünün önünden uzaklaştırmak için ne kadar uğraşsa da, boşuna; aksine daha çok canlanmıştır gözlerinde Mercan’ın hayali. Dash Akol/Daş Âkil otuz beş yaşında, iri yapılı ama çirkin bir adamdır ama asil ve çekici bir görünüşe sahiptir.

Her gece aynada yüzüne bakıp şöyle söyler: “Mercan… Ah Mercan!.. Öldürdün beni… Kimlere söyleyeyim, bilmem ki? Mercan… Aşkın öldürdü beni!..” Yedi yıl böyle geçmiştir.

Dash Akol/Daş Âkilin papağanı bu sözleri öğrenmiştir.

Filmin finalinde acı doruğa çıkacaktır

The Blind Owl (1987)

Sadık Hidayet'in Kör Baykuş romanının Raoul Ruiz tarafından çekilmiş bir Fransız filmidir. İran sinemasındaki Boof-e koor (1975) dan daha başarılıdır. Altyazısının gecikmesi bir şansızlık olarak düşünüyorum.

Fantastik tür sevenlerin beğeneceğini şimdiden söyleyebilirim.

Boof-e koor (1975)

Sadık Hidayet’in, ruhi ve hem de fiziki olarak hastalıkla boğuşan bir kişinin ağır, üzücü, yorucu ve bazen de korkutucu düşüncelerini aktaran bir romanının filme aktarılması zordur. Film denemesi olarak görülmeli.

“Bizler ölümün çocuklarıyız.”

Hidayet’in eserlerinin İran’da basılıp satılması halen yasak.

Prezít svuj zivot (teorie a praxe) (2010)

Rüya felsefesi hakkında geniş bilgiler sunarken, ayrıca "Rüyalar ikinci hayatlarımızdır.” ve ''Rüyalar Ve Onları Yönetmenin Yolları'' nı bulmayı salık veriyor.

Gradiva (2014)

Kısacık filmin kocaman hikayesini anlamak için Wilhelm Jensen'in Gradiva romanını ve Freud'un çalışmalarını okumak gerekiyor.

Freud'un kendisiyle hemen hemen aynı yıllarda, değişik disiplinlerin ayrı yollarından psikanaliz kuramının verilerine yaklaşan eşsiz bir yapıttır.

Jensen, öyküsünde anıların başarılısını, bilinçdışı özlemleri ve bunlardan kaynaklanan hezeyanları, sanrıları, yanılsamaları psikoz öncesi duruma giriş ile sonradan, düşlerin yorumu ile sağaltmayı inanılması zor bir öngörüyle sergilemiştir.

Freud'da, Gradiva'nın uyguladığı sağaltma yöntemiyle, Breuer'in katarsis, kendisinin psikanaliz adını verdiği yöntemin, birbirlerine çok yakın olduğunu, amacın bilinç-dışına itilmiş/bastırılmış ve çıkış yolu bulamayan, sevgiyi özgür kılmak olduğunu söylemiştir.

Freud'a göre, Gradiva'nın burada şansı büyük olmuş, çünkü o bu yöntemi zaten kendisinin sevgi objesi durumundaki erkeğe uygulamış, bu nedenle genç adamın sağlığa kavuşmasında tam bir başarı sağlanmıştır.

Kısa filmin son sahnedeki sarılışın arkaplanını hakkında... bir kadının sevgi ile heykele hayat verişini tekrar tekrar seyredilecek kadar uzunca bir film gibi...

Gravida adı, "yürüyen, ışıldayan" anlamına gelen, Bert gang'tan üretilmiştir.

"Küller altından çıkarılmış çocukluk arkadaşım...Gradiva"

Nebesnye zheny lugovykh mari (2012)

Filmde dikkati çeken özellik tüm kadınların adlarının “O” harfi ile başlaması. Sonunda yöresel kıyafetler ile kadınların güzelliklerini sergilemeleri bakılmaya değer...

Dharmaga tongjoguro kan kkadalgun (1989)

Yaşlı bir Zen hocası ile genç öğrencisinin ilişkisi konu alınıyor. Yolun felsefesi üzerine konuşmalar geçiyor.

Ancak sabırla seyretmek gerekiyor.

Wittgenstein (1993)

Filmi sabırla seyredin sonundaki hikayeyi dinleyince iyi ki seyretmişim diyeceksiniz.

Felsefe öğrencileri muhakkak izlemeli.

Zerkalo (1975)

Hayata ve tabiata bakmayı öğreten bir film. İnsan kadar aceleci olmadığını gösteriyor dünyanın ve yaşlı haliyle ayakta duruşunu.

"Hiçbirinin acelesi yok. Oysa biz etrafta koşturup, yaygara koparıyoruz ve sıradanlığımızı haykırıyoruz Çünkü iç doğamıza güvenmiyoruz. Sürekli şüphe içindeyiz ve telaşlıyız. Durup düşünmeye zamanımız yok."

Filmdeki Arseny TARKOVSKY'in şiirlerin hepsi birbirinden harika.

The Broken Circle Breakdown (2012)

Ayrılıklar üzerine kurulu dünyamızda ölümün olmadığını -sevelim- sevenlerin birbirinden ayrılmadıklarını, isyanı bile saygıya ve musikiye dönüştürebilmiş bir film.

Amy (2015)

Şöhretteki insanların gerçek dostları neden yok. Çevresinde onun bu haline üzülen insanlar olmasına rağmen, kimse tam olarak ona kimse yardımcı olmuyor. Tekrarlanan aynı hikaye ve Amy... Seyretmeli gençlerimiz. Gerçek hayat bu...

Mavro livadi (2009)

Hayatımızda kim suçlu, kim haklı sorusunda, günah ve hata kavramı Tanrı'ya mı yoksa insana mı bağlı gelişiyor.

Film bu soruya cevap aramaktadır.

Prikosnoveniye (1989)

Prikosnoveniye / The Touch/ Dokunuş, oldukça şiirimsi, bazen siyah-beyaz, bazen renkli, mistik ögelerle dolu, felsefi, masal kıvamında çok ama çok güzel bir film. Tabiattan korkan, bilhassa yılandan korkan kişilerin bu filmi seyretmelerini isterim. Korkularımızın nedeni hayvanlar veya öteki nesneler değil, kendimiz olduğunu göreceksiniz.

Hardcore (1979)

Doğru yapıyoruz derken, yanlışların kontrol ettiği bir hayat yaşıyoruz. Hayalimizde iyilik, gerçeğimizdeki kötülükte boğuculuşunu film, açık seçik anlatırken, nerede hata yaptığımız hala gizemini koruyor.

Adam Resurrected (2008)

Bence, Holokostun bugüne kadar seyrettiğim en ağır eleştirisi bu filmde yapılmıştır.

Holokost, Yahudi teolojisini ‘bundan sonra nasıl bir Tanrı’ya inanmalı veya Tanrı’ya nasıl inanmalı?’ sorularıyla sarsmıştır, hiç şüphesiz.

Martin Buber’in “Tanrı Tutulması” eseri ile “20. yüzyılda yaşanan inanç krizini tartışmak için kullanır. ‘Dünyanın içinden geçmekte olduğu tarihsel çağ, tanrı tutulması çağıdır’ der

Trajikomik tarzda film, bütün olanlara karşı Tanrının suskunlukla verdiği cevabı çok güzel ifade etmektedir.

Yahudi, Tanrısına saygı duyar ve her zaman şunu söyler.

“Hayattasın, değil mi?/ Önemli olan bu.”

Steal This Film II (2007)

İletişim, başka bir kişiyle konuşma ihtiyacı, bir paylaşma eylemidir. Başka birini dinleme ihtiyacı, bir paylaşma eylemidir. Kültürümüzü neden paylaşıyoruz? Dilimizi neden paylaşıyoruz? çünkü, bir diğer insanı taklit ediyoruz. Böylelikle konuşmayı öğreniyoruz. Bebekler bu şekilde öğreniyor. Yeni şeyler bu sayede topluma giriyor ve yaygınlaşıyor. Temelde, bizi bir arada tutan şey birbirimizi kopyalamamızdır. İnsanlar, birbirleriyle iletişim kurmayı seviyor. Insanlar, birlikte, bir şeyleri paylaşmayı seviyor. Insanlar, bir şeyleri dönüştürmeyi seviyor ve teknoloji bunu o kadar kolaylaştırdı ki, bunu durdurmanın artık hiçbir yolu yok. Hepimiz bilgiyi dağıtıyoruz. Kendimizi bundan alıkoyamayız: bu artık nefes almak gibi. Yaşadığımız sürece bunu yapacağız. Ve bir gün yapmazsak ölüyüz demektir.

Önce matbaa sonra peşinden gelen dijital çağ ve bitmeyen korsanlık. Acıda olsa gerçeğimizin acı yüzünü deşifre eden belgesel.

Wanderers (2014)

İnsanı ve kainatı bu denli kısa bir filmle anlatmak. Seyretmelisiniz. Zaten kısa, hemen bakın.

The Unbelievers (2013)

Korkularımız bize engel olmamalı ve belgeseli seyretmeliyiz.

Thumbsucker (2005)

Bu filmi çocuğumda sorun var diyenler başta, olmayanlarında fikir sahibi olması için izlemeleri gerek.

Seyrettikten sonra “vay be” neden biz bunları anlayamadık diyeceklerini baştan söyleyebilirim.

The Seventh Sign (1988)

Einstein "düşüncenin varlık olduğunu" söyler.

Her kıyamet filmi seyrettiğimde Tanrının bize yaşama hakkını tekrar verdiğini düşünürüm.

Yabancılara çok teşekkür ederim. Kıyametin her filmi çekildikçe dünya hayatımız uzuyor.

Tanrı işleri, insan hayalinin ulaştığı yerden ve tevilinden uzaktır.

Bu filmi ve benzerlerini seyrettikçe çok şanslı olduğumuzu hissediyorum.

Jom kha mung wej (2005)

Her şey kendisiyle mağlup edilir. Bu filmde bilginin gücünü tekrar görüyoruz. Uzakdoğunun büyü rituellerini anlamak için seyredebilirsiniz. Filmin bir özelliği var korku filmi gibi görünürken seyretme anında içinizde hiç ürperme oluşmuyor. Bunun nedeni gerçekler insana hayal kadar etki etmez.

Konu ile ilgilenenler kaçırmasın derim.

Mujo (1970)

Budizm ve hiçliğin mukayesini ve felsefesini işleyen film hakkında, eleştirmenlerin bir yazısına rastlayamadım.. Yapıt bünyesinde tez yapılacak kadar derinlik arz ediyor. İzlenilmesi gereken bir film.

Nicht der Homosexuelle ist pervers, sondern die Situation, in der er lebt (1971)

(Eşcinseller değil, yaşadığı toplum mu sapık?)

Westdeutscher Rundfunk yaın kuruluşu adına yönetmen Rosa von Praunheim tarafından çekilen bir film. Filmde, 1970'lerin başındaki birçok gey insanın altkültürdeki hayatı ve ondan çıkarılacak sonuçlar ele alınmıştır. Geylerin kendi korkularının üstesinden gelmek ve saklanma yerlerinden, daha iyi ve eşit bir gelecek için dayanışmaları ele alınmıştır. Böylece tartışmalara yol açsa da modern Alman ve İsviçreli gey hareketinin ortaya çıkışı için tetikleyici oldu. Bu film televizyon yayını bir skandal oldu. Maliyet nedeniyle, sessiz bir film olarak çekildi ve ardından senkronize olmayan diyaloglarla desteklendi. Sosyal ve kültürel eleştiri tarzında olayla ilgili sesli bir yorum tarzındadır.

Konusu; Genç bir adam olan Daniel, şehre gelir ve bir gey alt kültüründen birine geçer. Utangaç esmer Daniel, evine kahve içmek için davet eden ve ona kalacak bir yer sunan sarışın Clemens'le buluşuyor. Yakında Daniel Clemens'le birbirlerine yakınlaşırlar. İkili burjuva evliliğini ve yaşam tarzını taklit etmeye çalışırlar. Ancak, dört aylık birliktelikten sonra, Daniel, kendisinden yaşlı bir eşcinselle karşılaşır.

Filmin başlayışı ve bitişindeki sonuç ve ftemel arasında sürekli eleştiri bombardımanı yerleştirilmiş..

Konusu aslında eşcinselleri değil, yaşadıkları ortamın kaosunu inceliyor. Seyrettikçe ne anlatmak istiyor diye düşüneceksiniz. Bazen çok üzüleceksiniz.

Sonuçta bu kişiler toplumda var ve yardım ederek beraber yaşamayı öğrenmeli, denilebilir.

Was nützt die Liebe in Gedanken (2004)

Aşk üzerine söylenmesi gerekenler ve "bu aşk insanlardan ne istiyor" sorusunun cevabı için bu filme bakın.

Der Golem, wie er in die Welt kam (1920)

Seyredilmesi şu yönden önemli...Yahudilerin Kabbalist formlarına ışık tutan ritüeller serpiştirilmiş.

DeUsynlige (2008)

Film hayatın ince çizgisinde gidip geliyor.

Mea Maxima Culpa: Silence in the House of God (2012)

Filmin ana fikri

Yasak ilişkiler ve dolayısıyla toplumun ve kültürün kabul etmediği olaylar çıkar ilişkilerini kuvvetlendirdiği gibi zaman içerisinde yıkılması güç olan yapıların oluşmasına ve sömürmeye sebebiyet verir. Her geçen gün olaylar ve ilişkiler neticesinde kararan yapısı ile oluşan bu tür kurum ve komiteler, toplumu istismar etmek şöyle dursun daha otoriter bir oluşuma dönerler.

Bu gibi yapıları yıkmak çok zordur. Bu türlü oluşumların yıkılışında kurum veya cemaatlerden çok belgeselde bahsedildiği gibi zayıf karakter özelliği taşıyan ferd bazlı unsurlar ve kişiler ile yıkılırlar. Onların zayıflıkları en büyük güçleridir. İlk başta basit gibi görünseler de zamanla illegalleşmiş örgütü ve kurumu paramparça ederler.

Mea culpa (2014)

Yasak ilişkiler ve dolayısıyla toplumun ve kültürün kabul etmediği olaylar çıkar ilişkilerini kuvvetlendirdiği gibi zaman içerisinde yıkılması güç olan yapıların oluşmasına ve sömürmeye sebebiyet verir. Her geçen gün olaylar ve ilişkiler neticesinde kararan yapısı ile oluşan bu tür kurum ve komiteler, toplumu istismar etmek şöyle dursun daha otoriter bir oluşuma dönerler.

Bu gibi yapıları yıkmak çok zordur. Bu türlü oluşumların yıkılışında kurum veya cemaatlerden çok belgeselde bahsedildiği gibi zayıf karakter özelliği taşıyan ferd bazlı unsurlar ve kişiler ile yıkılırlar. Onların zayıflıkları en büyük güçleridir. İlk başta basit gibi görünseler de zamanla illegalleşmiş örgütü ve kurumu paramparça ederler.

Khoda Nazdik Ast (2006)

Final daha değişik bitmeliydi. Aşk sahile vurunca sukuta erer. Rıza ise konuşuyor. Yarin cemalini gören susmalı.

The Devil's Playground (1976)

Bu film dini eğitimi baz alan ve yatılı kalan öğrenci ve eğitmenlerin seyretmesini tavsiye ederim. Gerçekleri bu denli berrak göz önüne döküvermiş olmalarından teşekkür etmek gerekiyor. Ilerlemenin temel taşları cesur olmaktır.

Matka Joanna od aniolów (1961)

Şifacı kişilerin okuma yaptıklarında şeytan isimlerini bilmenin önemi bu filmde açığa serilmiş.

Sekiz tane şeytan adı!

Behemoth, Balaam, lsacaaron Gresil, Aman, Asmodeus, Leviathan ve Köpek Kuyruğu.

Ruhani rahatsızlık üzerine çekilmiş en güzel filmlerden. Çok gerçekçi

O Pagador de Promessas (1962)

Bazen saf insanlara imreniyorum. Onların sadakati bilenlerden çok fazla. Musa ile çoban hikayesinin değişik bir anlatımı. Seyretmeli ve ders almalı.

The Egyptian (1954)

Filmin finalindeki Dr. Sinuhe'nin final konuşması için seyretmek gerekir. İnancın tekamülü.

The Fall (2006)

Düşüş filmi, umut-umutsuzluk ikilemini varoluşçu/sürrealist bir çizgide aktarmaya uğraşan bir eser. “Gerçek yaşamı dolaşık bir masalın içinde aramak, ararken kaybolmamaya özen göstermek”

Kötümser söylemin ve fiili tarzın, bilin-bilinçdışının birlikte etkinliğiyle bertaraf edilebileceğini tasvire çalışan bir eser.

Hölderlin şiirinden mülhem bir bakış;

Bir düşüş, içinde kurtuluşu barındırır, yalnızca onu gizlendiği yerden çıkarmak gerekir!

Colonia (2015)

Tarikat ve cemaat yapılanmalarındaki içyüzünü görmek açısından bu filme bakmak gerekiyor. Oyunculuk ve senaryo çok zayıf kalmış.

Le moine (2011)

20 Ağustos 2018

Bu film bütün dindar geçinen kendini kurtardım sananların seyretmesi gerekir.

Rahip Barsisa hikayesinin değişik bir anlatımı.

Umutsuzluk yasak ama, kendine güvenmekte ayrı bir bela...

6. Mezmur

1 Ya RAB, öfkeyle azarlama beni,

Gazapla yola getirme.

2 Lütfet bana, ya RAB, bitkinim;

Şifa ver bana, ya RAB, kemiklerim sızlıyor,

3 Çok acı çekiyorum.

Ah, ya RAB!

Ne zamana dek sürecek bu?

4 Gel, ya RAB, kurtar beni,

Yardım et sevginden dolayı.

5 Çünkü ölüler arasında kimse seni anmaz,

Kim şükür sunar sana ölüler diyarından?

6 İnleye inleye bittim,

Döşeğim su içinde bütün gece ağlamaktan,

Yatağım sırılsıklam gözyaşlarımdan.

7 Kederden gözlerimin feri sönüyor,

Zayıflıyor gözlerim düşmanlarım yüzünden.

8 Ey kötülük yapanlar,

Uzak durun benden,

Çünkü RAB ağlayışımı işitti.

9 Yalvarışımı duydu,

Duamı kabul etti.

10 Bütün düşmanlarım utanacak,

Hepsini dehşet saracak,

Ansızın geri dönecekler utanç içinde.

Atomic Blonde - 

Kadının erkekler dünyasına galibiyeti üzerine kurgulanmış, aşırı uçta bir film. Olur mu bu kadar güçlü bir kadın karakter, olmaz ama olmuş. İlaveten bir nevi cinsiyet devrimi yaşanmış. Berlin Duvarı nasıl yıkıldıysa erkekler dönemi de bitti havasında. Aksiyon süper. Çok emek harcanmış. Dövüş sahneleri gerçeğe yakın olacak kadar titiz çekilmiş.

Nekromantik - 

İnsan hayatının gerçeklerinden biri şu olmalı. Uyum yasası. Hangi huy ve alışkanlık çok tekrar edilirse onun olağanlaşması gibi. Bu nedenle iyiliğin örnek olarak yaşanmasına yardım edelim. Bu şekilde belki insanlık iyi olma yolunda mesafe kaydeder. Korkularımızın tedavisi için düşünülmüş bir fikir de olabilir bu film

Bu düşünceyi görünce ne sonuç çıkarılmalı bilemiyorum. Hasta zihinler için, onları daha hasta eder mi yoksa tedavi eder mi karar sizin...

Genesis - 

Bir heykeltıraş, karısının trafik kazasında ölmesiyle travma geçirir. Anısına bir heykel yapar. Gerçeğe yakın heykel kil çatlaklarından kanamaya başlarken geçirdiği evreler seyredilmeye değer.

"Beni sevmen bana can verir, hayat verir." Bu söz doğru. Sonsuz bir aşk ile taşa can vermek bu olmalı. Konuşma olmadan her dakikası bir kitap gibi kısa film, size çok uzun anıları anımsatacaktır. Yoksa insan belki de bu filmdeki gibi, taşa can veriyordur. İsabel'in anısına çekilmiş, hep diyorum sevmek gerçekten yaşanılacak en güzel duygu. Kısa film zamanınızı ayırmaktan çekinmeyin.

The Thousand Faces of Dunjia - 

Çin filmlerindeki uçmalı dövüş sahneleri hoş değilken burada fantastik bir hal almış. Türü sevenler için bakabilirler. İnsanların içlerinde sakladıkları gücü açığa çıkarmaları dünyayı değiştirecek görünüyor. Güzel bir film.

Natural Born Killers - 

Bu film rüya görüyormuş gibi çekilmiş. Bilinçaltındaki sıçramalar mizah edilirken aslında gerçekliğe dönüşmesinde ne oluyor bende, dersiniz. Film herkese uygun mu demeye gerek yok. Seyrederken film seyreder gibi değil, rüya gören biri gibi bakın. Değişik gelecek

In the Light of the Moon - 

Film siteye ne zaman eklenmiş bilemiyorum ama hiçbir kimsenin yorum yapmayışı garibime gitti.

Öncelikle psikoloji eğitimi alan kişilerin illaki seyretmeleri gereken bir film. Ed Gein gerçek yaşamdan alınmış bir kimlik. Çocukluk döneminde aldığı terbiye, annesine karşı bir azize olduğu inancı ve manevi ve dini hayatın mucizevi yönlerini tam olarak kavrayamayıp bunalıma girince kendince çözüm arayışına girmesiyle işlediği cinayetler. Bunları da işlerken kendince doğru olarak algılaması. Film abartısız ve dikkatlice işlenmiş. Onu şizofren kimliği ve etrafında insanlar arasındaki durumunu çok güzel hikaye edilmiş. Olur ya birilerine tavsiye nitelikli film sorarlarsa çekinmeden söyleyin. Çünkü herkesin kendince alacağı bir hisse var, bu filmde.

Dediğim gibi, aşırılık denen konu ne tür konumda olsun zarar veriyor. Bu nedenle aşırılıktan ve ön yargıdan uzak kalmamız gerektiğini bir daha gördüm.

Bu film kaçmaz…seyretmeden geçmeyin.

Bad Samaritan - 

Bu film bana Friedrich Nietzsche’ nin bir faytoncunun ata yaptığı davranışı ile geçirdiği travmayı hatırlattı. Görgü tanıkları, Nietzsche’nin atlara bir kaç kelimeyi mırıldandığını, fakat ne söylediğini anlayamadıklarını söylerler. Efsaneye göre filozofun son sözleri “Anne, ben bir aptalım” olmuştu. Tam o sırada bilincini kaybetti, zihni sonsuza kadar sürecek bir hayatı değişti.

Filmde de Valkenberg ailenin tek çocuğu Cale Erendreich’in babası ile olan durumu da bunun tam tersi. Babası kıymetli atlara kafayı takmış bir milyarderdi. (Devamı kalsın)

Filmdeki gerilim normalin üstünde idi. Benim anlamadığım yorum yapanların ikiye ayrılması. Beğenenler ve beğenmeyenler. Bu filmde bir çok tabu yıkılıyor. Hırsız olanın erdemli bir ahlakı olamaz mı, devlet her zaman doğru olanı yapar mı yapmaz mı, kolluk kuvetlerinin müdahele kabiliyetindeki zaafiyet, zenginlik insanların ahlak ve seciyelerinde bir seviye olur mu… düşük veya yüksek, ön yargılı baktığımız hayatın varlığı…vb. Film bir çok konuda bilinçaltını bombardıman ediyor. Bahsettiğim bu konular arkaplanda ele alınmış. Filim beklenenin dışında olağan dışı hareketlilikler dolu… birde bakmışsınız ki finale gelmişsiniz. Ayrıca Freud yine haklı çıktı çocukluğumuz, gelecek hayatımızın mezarı. Sanırım hiç bir çamaşır suyu çocukluğumuzdaki acı anıları temizleyemez.

Çalışmayı beğendim, size de tavsiye ederim. Olumsuz yorumların bakış çizgisinden uzaklaşarak bakın dediklerim…birebir örtüştüğünü göreceksiniz.

Vanishing Time: A Boy Who Returned - 

Bilimsel tarzda konuya eğilmeden güzel bir anlatış tarzı ile geniş kitleye hitap eden bir zaman problemini işlemiş. Bazen zaman dursa der, yahut başka boyutların varlığını hissetmek ister ya insan bunu film irdelemiş. Filmde bir faktör dikkatimi çekti ölüm...bizim hayatımızın tek gerçeği. Doğmak o kadar bizi etkilemiyor ama ölüm. Uzak doğuda intihar çok olur. Reenkarnasyon ve karma etkileri ile insanların metafizik dünyası çok zengin. Batı bu konuda biraz kısır kaldığı için bizler için bu film seyredilme tercihi olmalı. Hayal dünyamıza yeni yeni şeyler kazandıran bu filmi beğendim. Seyredin tavsiye ederim.

The Nines - 

Bu filmi kaçırmayın. Çok ince detaylar içeriyor. Ben seyrederken H.z Mevlana'nın insan için "sen 900 katlısın" sözünü anımsattı. Dini içerikli plan son bölümde kendini ele veriyor. Boyutlar arasında kaldığımız hayatımızı işlerken, ne çok değindiği husus var. İnsan ve Tanrı beraberliğindeki hayat çizgimiz içindeki ince detayları yakalamış.

Filmin kendisi de güzel. Bağenmeyenlere kulak asmayın. Ben farklı film seyrettim diye hava atmak istiyorsanız bu filme bakın.

Hurok - 

Yaşadığımızın hangisi gerçek, herşey bir hayal ise bunun gerçeğe yakını dediğimizde o da bir hayal ise bu sonsuz döngünün kırıldığı yerde hapsolmak mı kurtulmak mı...Filmde "Bu kaçıncı bir bilsen. Ama hep aynı yere dönüyoruz" demesi, zaman üzerine bir söz var, göreceli olmak...Seyredince ne diyeceğinizi merak ediyorum.

The Limits of Control - 

Bu film, Uzakdoğu felsefesi üzerinden düşünce gücü ile ulaşılacak seviye sayesinde dünyayı kaosa sokmaya çalışan güçlere karşı kaçınılmaz tek gücümüz olduğundan bahsediyor. Film durağan. Seyretmesi zor. Birçok metafor var. Ama biraz konuyla ilgili olanlar için rahat bir anlatış. Yorum yeri müsait değil. Neler yazalırdı. Filmde parola ve işaret sistemi ile birçok girişlere/kapılara yer vermişler. Her bir girişten geçerek tekamüle ve finale ulaşıyoruz. "Dilimizi biliyormusun", bu parola sık sık kullanılmış ve işaretleri peşinden geliyor. Bunları takip eden The Lone Man( Isaach De Bankolé) ile bizde finale ve başarıya ulaşıyoruz. Ayrıca "Addington " ile 100 de yüz düşünce gücüne de işaret edilmiş.

Bu film değişik birşeyler göreyim diyenler için bulunmaz fırsat. Yalnız Adamın çıplak kadınla yattığı sahne için hemen kalbime geleni söyleyim.

Sufilik Budist eğitiminde en son merhalelerden olan çıplak kadından etkilenmemek burada bir şekilde göz önüne seriliyor. (Buda, Bikşuların kadınlara bakmamasını, baksalar bile konuşmamalarını, konuşurlarsa da tedbirli davranmalarını ister.) (Bir sufinin,karşıma çıkan, bir kadın olmuş ya da duvar olmuş bana göre hiç fark etmez demesi fena

haline örnek gösterilir.) Filmde açık açık sufilikten bahsediliyor.

Bu filmi mistizme meraklı ve değişik birşeyler göreyim diyenlere şiddetle tavsiyemdir.

Kaméleon - 

Gábor (Ervin Nagy) un Hanna ya aşık olması, ne çok şeyi değiştirdi. Bu film Hollywood ürünü olsa çok seyreden olurdu. Ervin Nagy sanatçı olarak her rolü kabul etme cesareti güzeldi. Ancak Hanna nın hareket tarzı finalde neden bunu yaptı dedirtiyor. Seyredin. Çok değişik bulacaksınız

Lizzie Borden Took an Ax - 

TV Filmi gibi ama, türündeki birçok filme fark atar, sonuna kadar bir umutla şu olacak derken finali ile ters köşe oluyorsunuz. Gerçekte bu tür şeyler olur mu diye düşüneceksiniz. Bence karakter analizi için bakılmaya değer bir film. Ben seyredin derim. Sıkılmadan da seyredebiliyorsunuz.

La doppia ora - 

Türüne göre güzel bir film, beklemediğiniz bir havaya dönüyor. Ayrıca çift zamanla ilgili ifadeler bir an için bize başka konuları kuantumu hissettirirken sonra film bunu yeniden başka bir şeye çeviriyor. Gerçekten iki yaşamı aynı anda yaşamak olsa birini tercih mi ederdik, yoksa aynısını yaşıyoruz, bir cevap bulamamız lazım. Seyredin derim.

The Hit - 

Film yavaş ilerliyor, sabırla bitirebilirsiniz. Gerilim bazı yerlerde çok yükseliyor. Bir kaç replik dışında kafanızda çok şey kalmayacak. Onlarda öylesine seçilmemiş. Özenle konmuş. Sonuçta şu neden olmadı olabilirdi, dediğimiz bir çok soru ile bitiyor. Film bize neyi anlatmak istiyor dediğimde bir kaç cevap var ama, herkes için uygun değil. Dediğim gibi sabırla seyredilmesi gereken filmlerden.

The Book Thief - 

Bu film seyredilmesi de tatlı. İncitmeden, fazla propagandaya girmeden güzle bir tarzda işlenmiş konusuyla doğrusu bu ki, beğendim. Sıkıntılı bir dönemi de romantik bir havaya büründüren başaran güzel filmlerden...ailecekte seyredilebilir.

Blood and Chocolate - 

Birçok kurt adam filimden daha güzel, insanı yormayan ve kurtların sahneleri de seyredilmeye değer.

Türünü sevenler için beğenecekleri sahneler çok. Bu film bana Balkanlara göçen ve Hristiyanlaşan Türk kavimlerini anımsattı. Tatlı bir film, aşkı da güzel. Vivian nın fedakarlığı ve beni öldürme dediği sahne unutulmaz.

10. yüzyılda Macar prensler tarafından yaptırılmış. Prenslerin soyunun loup-grou'dan geldiği söylenir. Macarlar tahtı kaybedince kurtların krallığı da sona ermiş.

Page Eight - 

Sağlam konusu ile sizi kendine bağlayan film siyaset külüplerinde sohbetlik konulardan biri olacak kadar önemli devamlarına da bakmak gerekli. Sonuçta siyaset İngilizlerin dümenindedir. Dünyada böyledir...hâla da böyle.

The Net - 

Yılına göre deşifre edilen sanal alemin gerçek yüzüne ilk adım atan bir film. Uyarı mahiyetinde konusu ve gerilimi git gide artan yapısıyla sıkılmadan izletiyor kendini. Bugün bir çok benzeri çekilmiş olması onun farklılığını gidermez. Güzel film.

Very Bad Things - 

Hayatta bazı şeylere bakarken ne yönden bakarsanız bakın, acınacak olayın içinde gülünecek bir şey illaki var. Sonuç olarak temel bir şey görülüyor. Olana razı olmak ve ısrar etmek. Komediye çevirdiğimiz hayat bile içinden çıkılmaz hal alıyor. Adem -filimde de var- cennetten çıkarken kendini sorgulamaya başladı. Günah işledin günah işledin sorusunu vicdanında aşamadı. Olaylar ileri boyuta taşındı. Sonra idealinde olan cenneti tekrar arzulayınca Tanrı tarafından kurallara uyulması istendi. Bu meyanda şeytanda, karşısında olduğu için -filmde Boyd- onun hileli davranışlarına çoğu kez mağlup oldu

Bu hayat gerçekten insana her istediğini vermeyecek şekilde tasarlanmış. Her eden bulur da ayrı bir konu.

Güzel bir film gülerken düşündüren tarafıyla tercih edebilirisiniz.

The Perfect Host - 

Az bir bütçeyle de film çekilir. İşte onlardan. Bu güzel film, paramız nasıl çekeceğiz diyen yeni yetmelere heveslilere örnek. Bu meyanda yerli yapımcılara üzülüyorum. Seyredince hak vereceksiniz.

Mr. Brooks - 

İkinci kez seyrettim. Güzelliğini kaybetmemiş bir film. Mephisto ile konuşmalar ayrı bir hava katıyor. Sonuçta insanın iç dünyası ve kutsal kitap alıntıları ile güzel bir film. Kaçırmayın.

Vacancy - 

Konusu bilindik, gerilim süper, hiç düşünmeden seyredin derim. Kıyıdaki filmlerden. Otoyolu kullanın reklamının gizli gizli imgelendiği bu filmi görünce daha yan yollara girmezsiniz. İnsana bu kadar etki edeceğini söyleyebilirim

Dreamcatcher - 

Güzel vakit geçireceğiniz mesajları güzel bir film. Ne olursan ol, fedakar olan kazanır.

Dip huet seung hung - 

Amerikanvari hayat ögelerinin serpildiği reklam kokan ama güzel bir film. Aksiyon yüklü. Bir ara yerli filmlerin kokusunu duyumsadığım anlar oldu. Katillerde sever...onlarda bizden biri tarzında imlemeler ile zenginleştirilmiş film. Seyredilebilir tavsiye ederim türünü sevenlere.

Beautiful & Twisted - 

Gerçek bir olay ve biraz basitleştirilerek anlatılması hoşuma gitmedi. Biraz komplike olaylar olduğu bir gerçek. Seyrederseniz bu zengin Yahudi bu kadar aptalları nasıl oynadı, fantezileri için kurban oldu demek biraz hafif kalır. Eğer izlerseniz bana hak vereceksiniz.

Frontière(s) - 

Çok kan ve konu başından belli vaktiniz varsa bakın. Tavsiye derseniz, türünü sevenlere olur.

The Lost Boys - 

Amerikanın yeni din arayışında manevi değerlere dönüşümde hazırlanmış zamnaların filmi. Vampirleri öldürmek için kutsal su fenomeni ve diğerleri ile güzel bir film.

The Messengers - 

Kargalar Hz. Adem'den beri insan hayatının her şeyinden haberliler. En yaşlı kargayı tanısaydık bize anlatacağı çok şey olacaktır. Bu filmde onlar biliyordu biz de sonunda öğrendik neyin ne olduğunu...

Korku severlere tavsiye

Zulu - 

Film bilindik konusuyla fark yaratmış. Güzel bir seyri var. Bıkmadan sonuna ulaşıyorsunuz. Her şeyi anlıyorum da kötü kişilerin can korkularındaki eziklikleri tuhafıma gidiyor. Acı değince insan hep küçükleri oynuyor. başka söz yok. İnsan neden kötü oluyor o zaman.

La mécanique de l'ombre - 

İstihbaratın iç dünyasına bilerek veya bilmeyerek girmenin olmadığı, girince çıkılır mı çıkılmaz mı, çift taraflı ajan statüsü ve bunun gibi çok önemli konulara değinen mesajlarıyla dolu bir film. Entrika ve komplo meraklıları için tavsiye edilir. Bu gizemli ve kirli istihbarat dünyasından uzak durun der gibi oluyorsunuz.

Kiss Me Deadly - 

Eski filmler belki geldiğimiz seviyenin gerisinde kalsa da geçmişle günü kıyaslamada neleri aştığımız açısından önemli. İçinde güzel mesajlar var...seyredilebilir

Layer Cake - 

Film karışık, ama tetikçi sahnesi unutamayacağınız bir sahne. Finalde beklenmedik... sırf bunları görmek için sabırla bakarım derseniz, tavsiye ederim. Şu bir gerçek, İngilizlerin neden dünyada bir adım önde oldukları belli. İllaki bir kütüphane odası arkaplanda olması değil mi ki ve dahası Faust'u bilen uyuşturucu baronu oluyorsa... Güneş Batmayan İmparatorluğun kalıntısı bir devletin sırrı okumaktan geçiyor. Bilgi güçtür. Filmden çok anımsattıkları için tavsiye ederim.

The Void - 

Şeytan ve ölümsüzlük hırsı ile tanrıya kaşı gelenlerin kurduğu bir tarikat. Seyredilir bir film. Sonuçta insanın rüyalarında yaşadığı kabuslara benziyor biraz. Bizi boğan düşünceler varlık olsa bunlar gibi olurdu.

The Hole - 

Kadınların sevmesinden ve hırsından korkun doğru bir söz. Kadınların hilesi büyüktür denilir. Bu film bunu en güzel şekilde dile getiriyor. Çok basit bir havada geçerken sıkılmadan ve finalini merak ederek seyrediyorsunuz.

Assassination Games - 

İnsanların yaptıkları işler ile iç dünyalarının farklı oluşuna bir örnek. Bir suikastci bile sevmeyi bielbilir, acımayı da. Sonuçta iş ve fıtrat ayrı değerlendirilmeli. Güzel film.

The Game - 

Film seçilmiş kişilere kurulan tuzakları anlatmada birebir. Biraz kurgusunda hayal katılarak yumuşatılmış. Şu an sanki bunlar yaşanıyor bizler magazin haberlerinde dinliyoruz. Perde arkası ise başka. Seyredin...bazen sürü insanı olmak iyi mi diyeceksiniz

The Invention of Lying - 

Hayat dualitenin üzerinde kurulu. Yalan söylemeyeceksin, bütün dinlerde var. Ütopik yalansız bir dünya hayatı hali hazırda olmayacak kadar kesin. Ölüm gerçeği ile karşılaşan insanın yok olma korkusunu yenmeye akıl yormaya başlayınca ve ezilmiş bir insan topluluğu içinde çıkmazların çıkış noktasında onları telafi edecek doğru mu yalanından çıkılarak bütün ilahi dinler, filmde eleştiri bombardımanına tutulmuş.

Böyle bir hayat var olsa ne olurdu herkese ait bir cevap bulunur. Yalan büyüdükçe gerçek olması konusu propaganda tekniğidir. İnanç ise kendinizde yaşadığınızdan dışarı çıktığındaki görüntü bizimle ne kadar uyumlu, o biraz insanı düşündürebilir. Şüpheci yaklaşım iyi ama, bazı gerçekler veya yalanlar seçiminde biz yine hangisinin doğru olacağını tahmin edemeyiz. Sonuçta sıkıntı doğru ve yalanın kararı kime ait...sorun bu.

Black Death - 

Aşk bütün dinlerin üstünde olan bir dindir. Onun hükümlerinde küfür ve iman yoktur sadece can vermek ve kıskanmak vardır. Filmin ana teması bu olmalı..

Married Life - 

Evliliklerdeki güvenin yanında endişeyi de saklamak, her zaman için daha uyanık olmak ve boşluğa yer vermemek gerektiği bu kadar güzel anlatılmaz. Filmin içindeki felsefe ve duygu trafiği kimseyi kırmadan güzel ifade edilmesi ...evli çiftler seyretmeli ve aklın aşka karşı kuvvetli bir faktör olduğunu görecekler. Evlilikte aşk bitebilir ama akıl onun eksik yönünü tamamlar. Tavsiye ederim.

Sakin bir film sizi bıraktırmadan seyrettiriyor kendini...

First Knight - 

Kahramanlık ve felsefesinin yer yer dağıldığı film bıkmadan seyredeceğiniz tarzda...büyü den arındırılmış bir Kral Arthur destanı...beğenirsiniz.

The Bank Job - 

Olayların basit başlayıp genişlemesi ile film sürekli kendine bağlıyor. Gerçek olması da hikayenin doğal kalmasına neden olmasından ötürü güzel. Bankalar ne kadar güvenli sorusunu da soruyor insan.

Bipolar - 

Kontol (2004) ile benzerliği var ama, bu film bence ondan kat kat üstün. İlaçların kullanımından beklediğimiz iyiliğin yanlışlığını bir daha anladık. Hastalık ve bilhassa piskolojik rahatsızlıkların temeli ortam değişkenliği ve küçüklükten başlayan üzerimizdeki baskı. Bu baskının sosyal şartlar olması yanında anne baba faktöründeki olumsuzluklar yetişmemizde bizi zehirleyen başlıca etken. Okul ve çevrede eklenebilir. Ama sonuçta aile ortamı çok önemli...

Sonuçta kişilik bozulması kimlik karmaşası derken ne çok taarruz altında kaldığımızın göstergesi olan bu filmi kaçırmayın tavsiyede edin. Biz ne yapıyoruz gerçekten çok düşündüm.

Filme sinematik açıdan değil konu açısından 10 veriyorum.

Foolproof - 

Sıkılmadan seyredeceğiniz ve beğeneceğiniz görevimiz tehlike benzeri bir çalışma akıl ve ekip çalışması ile çok güzel işler başarılabilir. İyi seyirler...

Jin yi wei - 

Aksiyonun hayal dünyasında zaman geçirmek için güzel bir vakit öldürecek film. Arada bir savaşçıların felsefesinden duyduklarınız kayda değer nitelikte.

Deadfall - 

Film, ani olan sahneler ile bir harika...ben beğendim. Ancak yorumları okudum psikolojik baba karakteri ön plana alınmış olduğundan bahseden göremedim. Şu an dört baba ve baba rolüne soyunmuş abi ile beş baba üzerine kurulmuş bir hikayesi var. Şartlar mı insanlar mı kararını vereceğiniz final ile bitiyor. Bu filmde iyi olan kimdi, suçlu kimdi...Öyle vakit geçirmelik lafını söyleyenlere bakmayın...hayatın bir gerçek yüzü. Kış şartları ise hayatın soğuk yüzü aslında...

Jumper - 

Çocukların hayal dünyasına hitap eden bir film...ailecek seyredilebilir. Boş zamanlar için güzel eğlencelik...

The Prison - 

Çok az farklı benzer filmleri gördüm ama, bu seyredilmeli...felsefesi de yeter aksiyonu da yeter. Ik Ho karakteri çok karizma idi. Lider olmak dedikleri nerede ve hangi konumda olursa olsun, kararlı ve emirlerinde sabit kadem bir kral gibi olmalı. Film türü sevenleri doyuracak kadar güzel.

The Mists of Avalon - 

Krallık, ensest, paganizm ve hristiyanlığın bütün ögeleri ile Kral Arthur efsanesini geniş biçimde seyredeceğiniz bir film. Sonuçta bir efsane olması ama ancak Britanya tarihinde ilişkilerin ne noktalarda olduğunu görmek açısından seyredilmeli..

The Miracle Worker - 

Engelli terbiyesinde bir yöntem olarak örnek olabilir. Ama normal çocuklarda bu metot geri tepebilir. İnsanlığının iç tepkisi sürekli farklılaşıyor. Ne demeli...olabilir. Zor olan hayat örneği kendinize dersler çıkarabilirsiniz. Özel eğitim veren psikologlar için tavsiye ederim.

Brazil - 

Ben tarzını sevemedim. Sonuçta insanlığı bu kadar basit bir şekilde düşünmek istemiyorum. Komedi olsun oda değil, saçma rüyalar olur ya onun bir benzeri... yarıda bıraktım...tavsiye edemem

Dead Ringers - 

İkizlerin tek kişiyi oynamalarının ağır sonuçları kimse kimsenin yükünü taşıyamaz bir yerden sonra bunun en güzel örneği...sonra kadınlar kadar kişilik ayracı yoktur. Sonunda gizemi onlar çözer. Onlar hile çözmede uzmandırlar sonuçta...

Eva - 

Bir yorumda seyredilip unutulacak diye yazmış. Bence hiç öyle değil. Tanrının kulunun canını aldığında yaşadığı bir acı olurmuş diye okumuştum. Çok acı hissettim. İnsan ve robot arasında da olsa duygular bir yerden sonra ortak. Sonunda ölüm kaçınılmaz kader.

Black Money - 

Film ekonomiye yön veren sermayenin çirkin yüzünü ortaya çıkarmış. Seyredin ve seyrettirin. Burada seyrettiğiniz şeyler bütün ülkeler için geçerli.

Orígenes secretos - 

Fantastik ve çizgi roman dünyasındaki kahramanların çıkışı ve beğenilmesindeki felsefeye dokunuyor. Bu filmi seyredene kadar çok düşünmeyeceğim bir gerçek gözüme değdi. Fantastik bir hayat var ve bunu kabul etmemiz lazım Gerçek değil demekle konu kapanmıyor...bunu içtenlikle kabullenmiş bir gurup var. Bazı insanlar kahraman olmak istiyor. Bunun da ilk kapısı kostüm. Hikayeni yarat kostümünü giy ve tanrı olamazsın ama bir süper kahraman olma şansın var demek onlar için...dolayısıyla bizler içinde. Kötülüğün yüzü yoksa kahramanın da süper kostümü ve yüzü olmalı.

"Kostümünü giy ve bu dünyayı daha iyi bir yer hâline getir."

Incendies - 

Savaş acı değil çirkinliklere hamile. Eğer bir dram diye söylenecek film varsa bu olmalı...Savaşın dini olmaz. İç savaşın ise günahı hiç affolmaz. Bu filmi seyredin. İlk başta yavaş ilerlemesine aldanmayın. Sonunda vurucu mermiyi yiyeceksiniz. Savaştan çıkmak değil ölmek lazım der gibi.

The Ides of March - 

Siyasetin çirkin yüzü ve seçim kampanyalarındaki entrikalar, iyide bu siyaset bu denli kirli mi diyorsunuz. Sonuna kadar bıkmadan bakacağınız bir film.

The Heavy - 

Finale kadar gizemini korudu. Kim iyi ve kötü hep ölümden sonra çıkıyor derler ya... öyle . Oyuncular biraz zayıf kalmalar filmin albenisi çok olurdu. Yine de bir çok filmden iyi seyredebilirsiniz. Habil Kabil hikayesi devam ediyor günümüzde...

Dalkomhan insaeng - 

Sun Tzu nun savaş sanatından alıntılar yapılmış sanırım, içinde aforizmalar var. Patronlar sadık adamlarına dikkat etmeli...güzel sahneler var. Aksiyon yerli yerince sıkmıyor. Seyredin

Whisper - 

Şeytanın vesvesesi üzerine bu kadar yakın film çekilmez. Bunu kaçırmayın. Sıkılmadan izleyeceksiniz. Exorcist tarzına yakın ama değil. İç dünyaya bir adım atacaksınız. Ben bunu yaşadım derseniz şaşırmam

Darkman - 

Filmdeki en çarpıcı özellik 1990 yılında 3 boyutlu (3B) yazıcıların kullanılması, gerçek nesne üretilmesi... Filmin finalinde ki sözler ise dünyayı yöneten güçlerin baş sloganı...Yine şoklandım...daha ne olacak dedim. İkinci filme de baktım. Bu film mesaj içeriği ile daha güzel. Serinin üçüncüsüne bir şey diyemem.

1990 - Karanlık Adam

1995 - Karanlık Adam 2: Durant'ın Dönüşü

1996 - Karanlık Adam 3: Öl Karanlık Adam Öl

.

The Sheltering Sky - 

İki gezginin çölde ki macerası sıkıcı olmasın diye erotik sahneler serpiştirilerek Fas'ın çöllerinde geçirdikleri hayatın bir bölümüne ışık tutuyor. İngilizlerin neden dünya merakı çok olur, ve dünyaya neden hakim bir millet olduğunun görebilirsiniz Kendi rahat dünyalarından çıkıp yaşantı olarak çok gerilerde kalmış bir toplumun içinde ne aradıkları da belli olmayan seyahatlerinin boşa yapıldığını düşünmüyorum. Dünya coğrafyasını bilen ingilizler boşuna güneş batmayan imparatorluk olmamıştır.

Film boyunca ne işleri vardı Kit ile Port'un diyorsunuz. Sıkıcılığı yanında o mekanları ve hayatı görmek için seyredebilirsiniz. Herkese hitap etmeyebilir. Dikkatimi çeken filmin başındaki Kuran okuyuşu ve bir aralıkta ezanların İstanbul ağzı ile okunması garip geldi. Yönetmen neden Arap okuyuşu tercih etmemiş filmin eksik yönünü olabilir

Sonuçta Batı nedense hep bir adım önde olmasını bir kez daha gözler önüne seriyor.

BlacKkKlansman - 

Amerikanın değişmez kaderi, zenci ve beyaz sendromu, bu filmde tekrar oynanan oyun gözler önüne seriliyor. Amerika parçalanma yolunda mı. Finalde birkaç replik dikkatimi çekti. "Yahudiler yerimize geçmeyecek!" Bu olayların sonunda Yahudi karşıtı bir çatışmaya dönecek mi diye sormadan edemiyorum. Film, normal bir tarzda konun hafif geçmesi de zayıflığı ama, bu tür tarz filmler genelde halk tipi eğitimi düşük insanlara hitap etmek için çekilir. Halkın bilinçlenmesi yahut yönlendirilmesi amacı olur. Rusya kuvvetlenmek için GLASNOST[Sovyetler Birliği'nin son döneminde Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede bilhassa ekonomik sorunlara son vermek amacıyla uygulanmış politikaların tümüne verilen addır. 1985'te uygulanmaya başlamış, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştur. ] hareketini başlattı, gündemdeki olayları da düşününce USA içinde yenilenmenin haberi olmalı. Hayırlısı... ne günler görecek bu insanlık.

Blindness - 

Körlük (Jose Saramago) kitabını okumadım. Filmden gördüklerimle anladığım şu. İnsan diye adlandırılan topluluğun zorla komün haline getirilince, sırasıyla hangi evrelerden geçebilir diye düşünülmüş bir yapıt. Orada sürekli TV den yapılan yayına ve karantinaya atılan kişilerin sadece yemek ile desteklenmesi ve dışarıya çıkması engellenmesi… bunlar ile ne söylenmek isteniyor.

Kilise ortamında İsa heykellerinin gözleri bağlanmış, insanlar hemen dine karşı tepki vermeye başlamışlar.(!) Sonra insanların değer yoksunu olarak her şeylerini kaybetmeleri, kadının meta olarak görülmesi…kadına karşı gerçekten hala bir seviye kat edemedi mi?

Film başıboş bir toplum olarak bırakılınca insanların evrimleşme sürecinde ki durumlar göz önüne serilirken, bir görenin içlerinde bulunması ve tanrı konumunda gösterilmesi ?

İnsanın tanrısı, yine kendi içinden çıkan biri mi denilmiş. TV deki konuşan kişinin ne yetkiyi barındırdığı?

Filmin insanı pislik bir varlık gibi lansetmesi. Bu kadar sorular ile seyredilmesi zor. Körlük rolleri de inandırıcı değil. Seyredersiniz. Eğer felsefeci iseniz size hitap edeceği yön ile komünist fikir sahibi iseniz başka şeyler anımsatacağını, ateist ve evrimi kabul eden biri iseniz size hitap eden farklı yönü olacaktır. Ancak inançlı biri iseniz, sizinde kafanızda sorular oluşturacaktır. İnsanlar sahipsiz bir topluluk mu dersiniz.

Ben diyorum hala insanı bir hayvandan aşağı düşünmek için elinden geleni yapan düşünce sahipleri, ne olmasını bekliyorlar.Başıboş bırakılmış mı insanlık. Ve insanlık çok çabuk dezenformasyona uğrayacak bir durumda olmamalı…

Film seyredilir. Fakat sevmedim açıkçası…

Control - 

Bu film kıyıda köşede kalmasına izin vermeyin. Seyredin konu olarak sadeliği var ama, ne çok ders veren insanlığın içindeki yaraları gösteriyor. İlaç endüstrisinin eleştirisi olması yanında toplumun ön yargısını yıkmanın zorluğu üzerine Ray Oliver unutulmaz bir hatıra olabilir. Hayatın acımasızlığı içinde hatasını anlayan kişiler için son bir şans verilmeli mi yahut verilmemeli bunun cevabını sizde filmden sonra biraz düşünün. Bu filmi film olarak değil, bir açık yaranın tedavisi olarak seyredin. Şiddetle tavsiye ederim...

En chance til - 

Hayatta bu olur mu diyeceğiniz bir olaylar zinciri. Ders alınacak çok şeylerle dolu. Sonuçta yapılanın doğru mu hata mı olduğunu düşünürken finalde doğruyu bulmuş olarak film bitiyor. Güzel bir film...

Abre los ojos - 

Film bir kaç ihtimalli mantık yürütme üzerine kurulmuş. Zengin ve şımarık birinin dünyasını karıştırıp, servetini elde etmek için entrika kurmak, yahut gerçek dediğimiz şeylerin gerçek ve hayal boyutunun ne seviyede olduğunda karmaşayı anlatarak fikir jimnastiği yapılmış ...her ne olursa olsun sonunda intihar eden biri var olması finalin bir kişinin hayatındaki bunalımın işareti. Zenginlerin birileri tarafından kolay av olacağınıda gördük bir daha. Kolay film değil. Belkide hesi baştan sona bir rüya mıydı...

Intacto - 

Psişik vampirler diye bilinen bir konunun filme aktarılmış hali. Enerjiler çalınabilir, şöyle böyle. Şans denen unsurun sonsuz bir döngüde elden ele akışını işleyen konusuyla, güzel. Filme başlamadan konuyu okumak iyi olur. İlk başta biraz dağınıklık var. Beğendim. Sara konusunu anlamak için filme dikiş atmalı ikinci kez bakmalı zamanı olana

Daredevil - 

Umutsuzluğun engel olmadığı, her noksanlığın bir kabiliyet olarak dönebileceğini anlatan bir film, Dede Korkut hikayelerinin temel ögelerindendir. bir kişi bile adaleti getirecek güce sahiptir. Hayal dünyamızı besleyen konusuyla güzel vakit geçirdim

The Ipcress File - 

Yılına bakınca komplo, ajan ve istihbarat yönünden ne çok geriden takip ettiğimizi gördüm. Şimdi düşününce bu filmlerle beslenmiş zekalara karşı halk olarakta çok gerideyiz. Beyin göçü lafını ilk duyduğum sene 25-30 sene...bu filmler aslında daha dikkatli bir düşünceye doğru bizi yönlendirmeli tavsiye ederim

Les rivières pourpres - 

Masonik/faşist bir yapılanmanın bulunduğu bir gizemli üniversite yerleşkesindeki cinayetler hakkında başladı ama finali kişiselleştirdiler. Final beklemediğim bir şekilde bitti. Daha güzel bir son hazırlana idi keşke. Tavsiye konusu şöyle böyle...

‘’Biz efendiyiz. Bizler Köleyiz.‘’Her yerdeyiz, ama hiçbir yerde yokuz.‘’Kızıl nehirleri biz yönetiriz. ‘’

Shadowlands - 

Aşk üzerine ve gizeminden haberdar olmak isteyenler için bu film kaçmaz. Gerçek öykünün çok kısa bir bölümü bile neler katıyor insana . İkinci kez seyrettim. Diyorum ya sevmekten haberi olanlar için bu filme bakmaları gerek. Bu film aşkı anlamak ve yaşamak nasıldır diyorsa baksın. Filmin sinematik yönü zayıf. Ama hikayesi 10 numara.

Le deuxième souffle - 

Bu film klasik Fransız tarzı...işleyişi ve konusuyla yeraltı dünyasının yeni nesil ile eski nesil arasındaki farkı çok güzel işliyor. Film her şekilde oturaklı ve finalde Gu nun kahramanca bitişi seyredilmeye değer. Ne olursa olsun şeref ve haysiyetli olmanın doğruluğunu bir daha görüyoruz. Yeraltı dünyasında da bile kalite aranıyor. Kalleşler her zaman her yerde kötüdür.

Låt den rätte komma in - 

Korku tarzında ama insanı rahatsız eden bir tarz değil daha çok düşündüren, insan ilişkilerindeki zayıflıklar sorgulanıyor. Biraz sabır isteyen tarzı dışında eksik taraf yok, sıkılmadan sonuna kadar bakarsınız. Sevmek her şeyin başı yine...

The Social Dilemma - 

Sosyal medyaya bir başkaldırı belgeseli. Sunduğu çözüm yine insan. Ne zaman sosyal medyanın tekliflerine hayır diyebilirseniz. Bu başarının ilk adımı olacak. " YouTube'un önerdiği hiçbir videoyu kabul etmeyin." Yapay zekaya karşı tek yapacağımız şey bu. Hayatımızı soyutlama imkanımız kalmadığı bir yöne doğru sürüklenirken tek çare bireysel faktörler kaldı. Az gibi görünen sessizliğin başkaldırısı yapay zekaya sorunlar çıkaracaktır.

Facebook, Twitter ve diğerleri gibi şirketlerde bu sistemlerin nasıl işlediğini anlayan bir avuç insan vardır en fazla. Ama onlar bile belirli içeriklerle neler olabileceğini tam olarak anlamazlar. Yani insanlar olarak bu sistemler üzerindeki kontrolü neredeyse kaybettik çünkü neyi göreceğimizi bu sistemler kontrol ediyor.

Az bir itiraz bütün sistemi yeniden değişime uğratıyorsa, bunu deneyenlerin sayısı arttıkça daha çok algoritma hesabı sistemleri hantallaştıracak. İnsan sonuçta kazanacak. Ama bunu anlamak için biraz zamana ihtiyacımız var görünüyor. Geç kalınsa da bunu başaracağımızı anlatıyor. Belgesel sessiz isyanın ayak sesi olması açısından önemli.

Mou gaan dou III: Jung gik mou gaan - 

Üçüncü bölümü seyretmeden bıraktım. Uzatma gibi olmuş hikayenin sonu birinci filmde olup, üçüncü filmde önceki zamanlar olunca hoş değil. Belki güzel bağlayacaklardı ama seyredemedim öyle kaldı.

The Informant! - 

Kapitalist dünyanın çarkında bir dalaverecinin maceraları. Film idare eder. Diyaloglar güzel. Gerçek hikaye ama biraz ciddi havada çekilse nasıl olurdu bilemedim

Mou gaan dou III: Jung gik mou gaan - 

Üçüncü bölümü seyretmeden bıraktım. Uzatma gibi olmuş hikayenin sonu birinci filmde olup, üçüncü filmde önceki zamanlar olunca hoş değil. Belki güzel bağlayacaklardı ama seyredemedim.öyle kaldı.

Mou gaan dou II - 

Birinci kadar değil ama üçüncüye bakmak gerekiyor. Final yapmadı gibi. Sonuçta komplo ve entrika derken seyrettiriyor. Üçüncüye de bakacağım.

Breach - 

Film çok zayıf işlenmiş senaryo gerçek hikaye yanında çok basit kalmış. Kanaatimce Robert Hanssen de kapalı kalan bir şeyler olmalı ki konu ondan yavan bırakılmış. Film hoşuma gitmedi. Seyrettim. Ama siz seyredin diyemeyeceğim.

The Fugitive - 

Filmin diziyi kısaltmasından başka bir noksanlığı yok. Emperyalist düzenin içindeki kötülüğü meşhur olan kurumlardan biri ilaç sektörü. Bu konuyu işleyen çok film var. Biride bu. İnsanın üzüldüğü taraf suçun hep yakında oluşu. Heyecan dorukta sıkılmadan seyredeceğiniz bir film.

Spinning Man - 

Film felsefenin cinayet üzerinde işlenişine bir örnek. Filozof Wittgenstein'i tanıyan biri bu filme bakarsa çok değişik yorumlar. Herkese hitap etmeyebilir, desem de film bir şeyi çok öne getirdi...suçun işlenilmesi değil ispatlanması konusunda dikkatimizi çekti. Felsefeye kafa yoranlar için tavsiyem baksınlar. Finali başka yorumlardaki gibi basit görmedim. Çok iyi bir bitiş...

Gabriel's Inferno - 

Sizlere tavsiyem Gabriel's Rapture yi önce seyredin sonra İnferno ya bakın. Serininin tadına daha iyi varacaksınız. 3. bölüm bence gerekli. Daha da uzatılabilir. Bu bölüm aşk bahsindeki diyaloglar yönünden zayıf olduğu gibi biraz konu dağınık gidiyor. Dediğim gibi Gabriel's Rapture bu bölüme yüz basar. Tavsiyem Rapture yi önce seyredin. Profesör Gabriel Emerson ile Julianne arasındaki bağı ve aşkı daha iyi çözeceksiniz.

Gabriel's Rapture - 

Bu film için tek söylenecek bir söz var. Eğer aşkı yaşadıysanız, az bir kısmını anlarsınız. Aşk acısı çektiyseniz. Daha fazlasını. Yoksa ne desem az gelir diyorlar ya...

Dante üzerinden aşkın şehvet olmadan bir üst versiyonda hangi değerlere ulaşacağını görebildiğim nadir filmlerden. Yine diyorum, aşk okulunda olmayana hitap etmez bu film. Puanın düşüklüğüne aldanmayın, daha bu filmi seyredenler artsın neler yazacaklar.

Ben ilk filmi görmeden buna baktım. Sorun değil. Onuda seyredince beğeneceğimi biliyorum.

Daha fazlası için bakın pişman olmayacaksınız.

Before Sunset - 

İlk filmin peşine seyrederseniz çok güzel bir film ziyafeti aşk felsefesi, kadın erkek ilişkilerine güzel bir bakış. Üçüncüyede bakmak gerek bence. Bu ikinci birinciye göre daha güzel. Ancak birinci filmi seyretmezseniz bazı şeyleri anlamanız imkansız.

Before Sunrise - 

Diyaloglar üzerine kurulu bu film, devam filmi ile Gün Batmadan ile tam yerine oturuyor. Aşk ilişkisinin bir nevi irdelenmesi...Güzel ama sırf konuşma dinleyeceğinizi bilerek bakın.

Sunshine - 

İnsanın içinde yaşadığı tanrılaşma vasfı bu filmde bir daha gözönüne geldi... Final güzeldi. Türünü sevenler için tavsiye ederim.

Gwen - 

Film için her türlü yorum olabilir. Bence en tutarlı olan papazın vaazındaki sözler kilisenin dört duvarını aşamayışıdır. Gwen dahi inanç krizi yaşadı. Sosyal hayatın vahşiliği içinde iki kızı ve annenin çektiği acı uzun zamandır seyrettiğim filmler arasında özel yer tutacak. Bende yara açacak kadar incindim insanlıktan. Medeniyet denilen olgunlaşma bu pislikleri yaşayarak mı kazanıldı. Yerli filmlerdeki din adamı, ağa ve fakir köylü dramı ve kızını zorla ele geçiren hikayenin batılı versiyonu. Bu filmi seyreden birinin ateist duyguları kabarsa hak verecek durumdayım. İnanç kayması yaşaması bence doğal.

Yorumun birinde hikayede tutarsızlıklar var diyor. Bence hiç değil. Bir örnek olarak kadının kendi kanını akıtması arkasındaki gerçeği doktor açıkladı... Bunun gibi her soruya cevap içinde serpilmiş durumda.

Seyrederken sızlandığım bu film yüzünden zalimler için cehennem olsun, başka gönül nasıl teselli bulur ve tanrıya inanır ki?

Kaçırmayın diyeceğim. Nadir filmlerden.

Bu vadide üç ailenin olduğu zamanları hatırlıyorum. Griffithler ile Güneydeki Rowlandlar. Hepsi de iyi insanlardı. Ama şimdi sadece bir çiftlik kaldı. Koyun çalarsan elini keserler. Dağı çalarsan ise seni bir Lord yaparlar.

Street Kings - 

Polis teşkilatının çalışma sistemindeki aksaklıklar ve düzenin içinde görünmeyen ve söylenilegelen bazı teoriler doğru mu dedirtecek kadar işin arkaplanına yüklenmişler. Heyecan dorukta...

The Ritual - 

Bu filmin finali aslında söylemek istediğini söyledi. Tevratın ilk ayeti İlk başta ses vardı. Paganizm, sihir ve cinlerin olduğu bir ortamın gerliminde olan bir film. Filmde korku unsuru bence cinlere işaret ediyor. Bir şeyi fark ediyorsunuz film boyunca hayatta günah işlemek her dönem insana yük...Güzel bir film.

Hail Satan? - 

Belgeselde Şeytan Tapınağı ve dolayısıyla sosyal düzendeki olumsuzluklara karşı kurulmuş olan ve pöpuler olması için satan ismi arkasındaki faaliyetlerin birleştiği örgütsel yapı inceleniyor. Din karşıtı olmaları dinden çok insanlardaki zihniyeti ele almaları da ayrı bir durum. Başaramadıkları taraf, satan ritueli Hristiyanlıkta karşıt öge olmasından dolayı, Amerikada yapılanmadaki zorluklarıda cabası. İyi tarafları açıkça sergiledikleri tavırlar. Sonuçta kendileri için bahsettikleri düşünce yapısını satanizm ile ilişkilendirmeseler epey taraf tutacakları görülüyor. Filme bakılması tanımak açısından tavsiye ederim.

Kilisemizde İncil dersi alıyordum. Kilisede pazar okuluna gidiyordum ve 13 yaşında bana papaz yardımcısı diyorlardı. Mezun olacağım gün kilisede oturuyoruz ve kutsal ruhun geldiğini hissetmemiz falan gerekiyordu ve ben şöyleydim: her neyse. Altıncı sınıftayken Gandhi filmini izlemek için bir okul gezisine çıktık. Ertesi gün tarih öğretmenimiz dedi ki: "Halkı için yaptığı büyük işlere ve yaptığı diğer her şeye rağmen Gandhi'nin, Hristiyan olmadığı için cehenneme gittiğini fark edin.” Bense "Sahiden mi?" oldum. Bu herif pasif direnişi icat etti ama Hristiyan olmadığı için Cehenneme gitti.” Bu hikayeden çıkarılacak ders bu mu yani? Bu saçmalık" Benim durumum Yobaz insanların olduğu şeyin karşısında olmak istiyordum. İşte o zaman her yerde Şeytan'ı aramaya başladım.

Total Recall - 

Yılına göre çok güzel bir film. İnsanlığın hava içinde özel para ödeyeceği günlerin geleceğini düşününce ürperiyor. Transformers filmlerinin para ile ilgili verileri ile karşılaştırdım. Aşırı bir para harcandığı belli Dijital teknolojinin sayesinde filmler günümüzde daha güzel olsalar da eski filmlerin biraz daha inandırıcılığı fazla. Yapay zeka ile çalışan taksiler bölümü var. unutamayacağım bir sahne. İnsanoğlu belki çok ilerleyecek ama kendine erişemeyecek kadar geride kalacak. Üzerine çok konuşacağınız arşivlik film. Bence seyredin.

Serenity - 

Seyrederken filmin konusuna ilk başta tam bir mana veremiyorsunuz ilerledikçe anlıyorsunuz. Ana konu insanlığın geleceğindeki büyük bir acı gerçeği göz önüne serince herşey bunun için miydi, diyorsunuz. Doğa kendi içindeki dengesini iyi kurduğu gibi tekamülünde de bir sıra takip ettiğini unutmamak gerek. Tavsiye konusunda türünden hoşlananlar için güzel, aksiyon olarakta yeterli. Bakılabilir.

Ölüm nedeni Pax. Hava işleyicilere kattığımız G23 Paksilon Hidroklorür. Halkı sakinleştirecek, saldırganlığa son verecekti. İşe de yaradı. Buradaki halk kavga etmeye son verdi. Sonra her şeye son verdiler. İşe gitmeyi bıraktılar. Çiftleşmeyi, konuşmayı, yemek yemeyi bıraktılar. Buradaki 30 milyon insan ölüme öylece teslim oldu.

Strange Days - 

Film zamanını aşan düşünceler üzerine kurulu. Filme konu olan teknoloji için yıl bazında bakarsak, kullanımda olma ihtimali yüksek, ama neden sürülmedi onu merak ediyorum. Biraz kafa patlatan kalabalık görüntüler ile film neden zayıflatılmış tam anlayamadım. İçinde geçen komplo teorileri görünce Amerikanın yıkılış nedeni olabilecek polisin zenciyi öldürme hadisesi bu filmde var...Demek ki yıllar önce düşünülmüş bir öngörü veya plan. Bir replik gözümden kaçmadı " 2025 yılında ikinci bir kadın başkan göreve gelecek" bu bir önceki cümleye bağlarsak Türkiye yahut Amerika için verilmiş tarih.

Tuhaf günler bize birşeyler sızdırıyor...bakalım, neler olacak. Tavsiye olarak uzun bir film, seyredilmesi kârlı olur.

La Corazonada - 

Bir polis soruşturması...izlenir. Fakat türünü sevmeyen kişi için zor bir film, sabır istiyor. Tavsiye konusunda kararsızım. Seyretmezseniz çok şey kaybetmezsiniz

Phantom Thread - 

Aşkın kuralları var mı bilemem ama burada bilinenin dışında bir sihir var. Neden başladığına cevap yok, sürülebilirliğindeki açmazlar için çözüm üretilmesi, kadın farkındalığı bir kez daha ortada, "onların hilesi büyüktür" kutsal kitap yorumu burada bir daha göz önünde...Alışılmış dışındaki tarz. Seyretmek için biraz sabır istese de sıkmayan bir film.

The Reports on Sarah and Saleem -   

İsrail'de kadın olmak zordur. Onların çilesi belki dünya üzerindeki diğer kadınlardan daha zor olanlarıdır.

Ayrıca filmde dikkatli bakarsanız İsrailde boş sokaklar ve soğuk bir hayat vardır ve dünyada en çok ağlanılan yer Filistin ve İsraildir denilse doğrudur. Bu tür iç durumları yüze çıkaran filmler son zamanlarda arttı. Yahudiler açısından bilinen yanlış bilgiler gün yüzüne çıksın için mi yoksa psikolojik bir eğitim aşaması anlayamasam da bu filmi kaçırmayın derim.

Ne oluyor diyeceğiniz çok şey var...

The Time Traveler's Wife -   

Büyü kitaplarında ritueller genelde çıplak vücut ile yapılır. Henry nin çıplak olarak geçişler yapması fikri buradan alınmış bence. Ayrıca Reenkarnasyon izleri aradım ancak çok belirgin değil. Zaman ve mekan içinde gezintinin rastlantısal olması biraz saçma...çünkü bu seviyede olan birinin bunu iradeli yapması uygun olabilir. Ancak sonuçta hasta konumuna getirilmesi yanlış.

Alba babası Henryden bir üst seviyey çıkmış.

İlk defa gördüğüm değişik bir senaryo...tavsiyem fikir edinmek açısından bakın. bunun dışında film olarak çok kaliteli değil.

The Bridges of Madison County -   

Robert ve Francesca’nın aşkı yasak ilişkiden çok yaşanamamış bir aşkın sorgulanması

Dört gün, dört yıl veya kırk yıl değil. Bu filmdeki zaman ölçüsü. İki insan dört günde büyük bir evrim geçirmesi, dünyalarının değişmesi, onlar taşıdıkları aşk potansiyeli uygulamaya çıkarttıklarında ne ile karşılacaklarını sorgulatan film. Francesca doğru olanı yapınca bu kadar incinirken yanlış olanın da filmi çekilse onu da görseydik dedim.

Bir de bu filmin hayal ürünü olmadığını söyleyeyim. Bu şekilde yaşanmış aşklar var… İnsanı etkiliyor, sebebi de yaşanmış olması ihtimali çok yüksek. Yine yaşı kırkı geçmiş evli insanların seyretmesini içtenlikle isterim. Kendilerinden çok şey bulacaklar. Hayret ediyorum… o cümlelerin hiçbiri bana bile yabancı gelmedi…birileri ile sohbet ederken muhakkak duymuşum.

Sonuçta aşk filmleri kategorisinde özel bir yeri olacak bu filme arşivinizde ve hafızanızda yer ayırın muhakkak size de lazım olabilir. Sonuç ta vay be dedim…

Maya -   

Hayatın insanlar için ilk biçtiği görev veya duygu barınma ve korunma duygudur. Çocuk olsun büyük olsun sığınacağı bir yer ister ilki ana rahmi ve en sonu mezardır... Bu ikisi arasındaki serüveni kısa filmle birazda dramatik işleyince seyretmeseydim acılarımızı dedim...ancak siz de bakın.. Güzel bir film. Bunun yanısıra Maya üzerinden bütün kadınlara mesaj veriliyor. Dünya sizin için gerçekten dayanılmaz bir yer.

Tecumseh: The Last Warrior -   

Filmdeki olaylar, her gün gelen ve toprak isteyen yeni yerleşimcilerin Kızılderililerden giderek daha fazla bölge almaya çalıştığı 1812'de başladı. Yerli Amerikalılar/Kızılderililer yerleşimciler tarafından sistematik olarak sökülüp Batıya itiliyorlar. Tecumseh'te (Jesse Borrego) bir direnişe önder olmasına rağmen aşiret büyükleri barış antlaşmaları konusunda bir araya gelemiyorlar. Tabii ki, Tecumseh’i birçok hayal kırıklığı ve ihanet onu bekliyor.

Emperyalizmin unutulmaz yayılmacılığını bu filmde görün.

Dead Man Down -   

Yüzü bir kaza sonucu yara alarak hayata küsmüş Beatrice ile mafya tarafından eşini ve kızını kaybeden kalbi kırık Victor’un birleştiği bir dram. Kalp yüzün aynasıdır… Film bir yerden sonra çözülüyor. Ancak duygusallığını elden bırakmıyor. İnsan acılarının karşılığında intikam almak ve çok değişmek istese de bir yerde içindeki güzelliği yapacağı işlerine yansıyor. Bıkmadan seyrettim. Tavsiye edebileceğim bir film.

 

On Air -   

Almanya da piyasaya sürülen bu film farklı bir ülkede ve farklı bir dilde yazılmış bir hikayesi ile ABD tarzından çok uzak fiziksel ve kültürel ögeler barındırıyor.

Puanına bakmayın, senaryo açısından bulmaca çözdüren replikleri ile kendine bağlıyor. Biraz işleyişte kopukluklar var. Ben bunu film piyasaya sürülmeden önce biraz makaslandığını düşündürüyor. Sonra hakkında araştırma yaptım, birkaç yerin dışında hakkında kopyalanmış özetlerden başka bir şey bulamadım, belki kaçırdığım yerleri daha iyi anlayabilir miyim diye, sonuç, olumsuz oldu.  

  Owning Mahowny -   

Kumar tutkusu üzerine çekilmiş ve gerçek olaylara dayanan bu filmi kaçırmayın. İnsanın gizeminde saklı bu zevkin boyutlarını çözmeniz için size bir çok bilgi sunuyor. Bir zevkin yüzde yüzlük oluşunun cevabı bu filmde. Sonuçta psikiyatr ile Dan Mahowny'nin konuşması unutulmaz karelereden ...sakin ve yavaş film çok güzel sonuçta.

Bad Boy Bubby -   

Kayıp bir ruhun kurtuluşu hakkındaki tuhaf, düşük bütçeyle hazırlanmış Avustralya filmi, iyimser, hatta insani bir sonuca ulaşırken ateist felsefe ile olaylara bakıyor. Din sembolizmi ile cinsel birleşmeyi birleştiren film sınırları zorluyor. Film boyunca yaşam ve ölümün anlamı hakkında düşündürücü güçlü bir sanatsal fikirler açık.

35 yaşındaki Bubby (Nicholas Hope), büyük bir iki odayla sınırlı olan hayatını, banyosunu ve yatağını annesi (Claire Benito) paylaşıyor. Onun dışında kimseyi tanımıyor. Her şey babanın (Tanrı) geri gelişi ile Bubby’nin dünyası bozuluyor. (Din eleştirisi aşırı derecede)

Bubby, akla hayale gelmez her şey tarafından istismar edilmektedir. Feministler, mahkumlar, polis memuru, hayvan severler ve hatta Kurtuluş Ordusu…

Bubby başarabildiği tek şey annesinden öğrendiği az sayıdaki ifadeler.

Film boyunca sarsıla sarsıla seyrediyorsunuz. Seyrederken insanın bu hayata bağlanmasında ve yaşamasında ve düşüncesinde kolay kolay bir yere gelemediğini anladım.

Seyrederken evrim felsefesi, dini ve ahlaki sorunlarınıza cevaplar bulacaksınız.

Tavsiye ederim ama herkese değil…sonuçta kafa travması geçireceksiniz. Vurgun yemiş gibi.

Bad Boy Bubby -   

Kayıp bir ruhun kurtuluşu hakkındaki tuhaf, düşük bütçeyle hazırlanmış Avustralya filmi, iyimser, hatta insani bir sonuca ulaşırken ateist felsefe ile olaylara bakıyor. Din sembolizmi ile cinsel birleşmeyi birleştiren film sınırları zorluyor. Film boyunca yaşam ve ölümün anlamı hakkında düşündürücü güçlü bir sanatsal fikirler açık.

35 yaşındaki Bubby (Nicholas Hope), büyük bir iki odayla sınırlı olan hayatını, banyosunu ve yatağını annesi (Claire Benito) paylaşıyor. Onun dışında kimseyi tanımıyor. Her şey babanın (Tanrı) geri gelişi ile Bubby’nin dünyası bozuluyor. (Din eleştirisi aşırı derecede)

Bubby, akla hayale gelmez her şey tarafından istismar edilmektedir. Feministler, mahkumlar, polis memuru, hayvan severler ve hatta Kurtuluş Ordusu…

Bubby başarabildiği tek şey annesinden öğrendiği az sayıdaki ifadeler.

Film boyunca sarsıla sarsıla seyrediyorsunuz. Seyrederken insanın bu hayata bağlanmasında ve yaşamasında ve düşüncesinde kolay kolay bir yere gelemediğini anladım.

Seyrederken evrim felsefesi, dini ve ahlaki sorunlarınıza cevaplar bulacaksınız.

Tavsiye ederim ama herkese değil…sonuçta kafa travması geçireceksiniz. Vurgun yemiş gibi.

Insensibles -   

Filim uzun olunca kopukluklar var. Bu yönden eksi puan. Bir yerinde Habil ve Kabil hakkında hiç duymadığım bir yorum beni düşündürüyor.

Film bitince şöylece bir kalıyorsunuz. Bu filmde aşk ve acı ikilemine cevap aranmış gibi geldi.

Birde bende senaryo sanki Victor Hugo'nun ünlü Notre Dame Kamburu romanındaki Quasimodo yu aklıma getirdi...Onu anımsatan bir şey yok ama nedense geldi. İlaveten savaşın çirkin yüzünüde gördüm bir daha...

Aslında bu filmi en iyisi siz seyredin...

Never Let Me Go -   

Bugüne kadar seyrettiğiniz aşk filmlerinde en üst sırayı alacaktır. Cesaretle tavsiye ediyorum. Film çok güzel.

Malèna -   

Film ciltlerce tahlil içeren konuyu toplamış. İnsan hayatının ne kadar çirkin yüzü varsa hepsi var. Bu filmler genelde beni ağlatır. Erkeklerin kadınlar hakkındaki kötü hakimiyeti ve çirkinliği...bu neden böyle diyemem. Bu bir gerçek. İnsanlar güçlü iken zayıflara karşı bu kadar duyarsız oluyorsa düşen için binlerce ah etmeyi kendime sanki az görüyorum. Diğer yorumlarda vurun kahbeye sözünü bende tekrar edebilirim. İnsanlığın dinle alakası olmadığı bir gerçek Süreyyayı taşlamak filmi bundan çok fazla farklı değil.

Film kirlenmemiş ergen zihni ile olaylara bakabilmişler. Yoksa ilerlemiş erkek yaşı hassaslığı değil vahşiliği benimsemiş. Kadınların kıskançlığı da başka bir çile malzemesi. Çok şeye takılmadan seyredince bence ağlarsanız şaşırmam.

Seyredin kendinizi sorgulayın derim.

Sweet November -   

Sera kendine acıyı yenmeyi öğretirken bizede şunu söylüyor. Hayat sizinle başlar sizinle biter. Mutlu olmakta size bağlı...sonu ölüm olan bir hayatta bunu bilmenin acısını siz yaşarken sevdiğinize yaşatmaya gerek yok. Siz mululuğun nedeni olmaya bakın.

Çok güzel bir film.

Jeux d'enfants -   

Beğendim film seyredilir. Aşkın bu kadar iddialısı az bulunur. Tavsiye ederim

Grâce à Dieu -   

İnançlı biri olan Alexandre kiliseye karşı dindar kişiliği ile içeriden bir savaş verirken, François olayları medyaya taşıyor. Bunların yanında Emmanuel ise kendi geçmişinin sancısını çekiyor. Önemli bir sorun olan kilise ve pedofili tartışmalarına cevap bulmaya çalışan film uzun ama sıkıcı değil.

Ancak finalde çözümsüz kalan birçok konunun sonuçsuz kalması ile içim burkuldu.

Daha çok yaptırımlar neden olmaz sorusunu sordurmasalar olmaz mı?

Yine de seyredin çok şeyler katacak sizlere

Romeo Must Die -   

Film bilindik tarzda ilerliyor. sonucu baştan belli gibi. ama bir sonuç var bunu bulmanız lazım. Her şeyden yüce olan bir şey bunu yazmak isterdim ama seyredip siz bulun isterim. Filmin adını en sonunda anladım neden öyle konulduğunu...

The Zohar Secret -   

Film sinema teknikleri açısından zayıf, fakat felsefik yapısıyla varoluşumuz ve ben kimim sorusuna yanıtlar arıyor. Kabalist düşünce tarzının işlenildiği filmi kaçırmayın bence. Rüya ve gerçeğin arasında bulunan insan için bu film çok şeyi gün yüzüne vurmuş. Mistik, teozofi, tasavvuf ve felsefeden herşey var. Enkarnasyonuda ima eden sahneler olsa da söylenen, belki değişen zaman ve mekan ve biz aynı yerde duruyor muyuz.

Filmi beğenecektir düşünen insanlar...

Nihai sonuç, ilk algıdan milyarlarca kez daha büyüktür ve varoluşumuzun esas amacı da burada gizli: Varoluşumuzun amacı, en başta algılayamadığımız mükemmelliğe bizi geri getirmek.

Upgrade -   

Geleceğin bu kadar ileriye gittiğini düşünmeye başladıkça...çok kolay mı zor mu bir hayat bizi bekliyor, sorusunun yanında, basit ama konusu ve işleyişi güzel bir film. Tavsiye olunur.

Palabras encadenadas -   

Film sürükleyici, uykunuz varsa kaçıracak cinsten. Düşünüyorsunuz. Akla ziyan tarafı bu kadar mükemmel bir plan uygulanmaz ki. Seyrettikçe sonuç için varsayımlar üretiyorsunuz. Beğendin mi derseniz, beğendim ama böyle olmaz ki... dedim...sonunda.

De man die zijn haar kort liet knippen -   

Filmi tavsiye etmek zor. Çünkü rüya ve gerçeklik arasında gidip gelmekte. Çok kişiyi bunaltır. Yine de değişik bir yapım görmek isteyenler bakabilir, neresi gerçek neresi rüya anlamak için.

Henry: Portrait of a Serial Killer -   

Eğer ki filmin son sahnesi olmasa seri katili sevecektim. Her şeyiyle tam mükemmele gidiyordu. Yapma ya dedirtti. Doğruyu buldurdu sonunda...Dengede olan filmlerden ve gerçekten çok güzel.

God Told Me To -   

1975 ve 1976 yılı film dünyasında bir ilklerin yaşandığı dönem. Konusu açısından Komplo, Armegeddon, Kıyamet, uzaylılar ve birçok açılımı olan teorilerin sızdığı dönem… Bahse konu film tür çalışmalar konusuna bakınca bundan sonraki bir çok filme fikir babalığı etmişler. Şimdilik ikisine rast geldim. Bunlar şimdilik Akbabanın Üç Günü (1975)/ Three Days of the Condor ve God Told Me To (1976) "Tanrı yapmamı söyledi" ve bir üçüncüsü ne olabilir merak ediyorum.

Seçilmişler /mesiyanik insanlar dünyamız için bir tehlike mi yoksa yöneticilerden mi tam karar veremedim ama bu film çok şeyin olduğunu anlatıyor.

Bu filmi seyretmenizi isterim…Bunu ben neden görmedim diyeceksiniz… aslında bu filme çok kolay ulaşabilirsiniz. Ama insanlar neden gözden kaçırmışlar dedim. Kendimce…

Filmden

“Neden? Bizler seçilmişiz. Hepimiz

Voroshilovskiy strelok -   

Film konu olarak başı sonu belli. Ancak yaşanan travmatik durumları ve acının bireylere nasıl dağıldığını ve toplumun olaylara nasıl baktığını görmek açısından seyredilmeli. Hakkında çok dersler çıkaracağımız bu filmi gençlere tavsiye etmeliyiz.

Unsane -   

Aşkı saplantı haline getirmek üzerine gençlere tavsiye ederken bazı duyguları ulu ora paylaşmamak üzere güzel dersler var...senaryoda düşmeler olsa da faydalı ders verici film. Bakın bence...

Ne te retourne pas -   

İçimizde yaşadığımız geçmiş mi yoksa hayalimizin dışa vurumu mu yoksa küçüklüğümüzün travmalarını neresinden bakarsanız bakın film, gerçekten üst düzeyde ve yoruluyorsun, şu ve bu mu derken hayatımızda r Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi tezat yönler mi var...

Tavsiye ederim.

Polar -   

Bir gencin hayal dünyasında ne bulunursa hepsinden eşit miktarda ögeler barındıran film, boş zamanda seyredilmeye uygun, sonucu pek bilindik bitmedi. Ama güzel.

Gerald's Game -   

Film insanın kafasındaki karışıklık gibi karışık, neresinden tutacağını bilemediğiniz bir içerik...her şey var. Çocukluk sancıları geleceği nasıl etkiler. Bakmak lazım.Herkes bir şey bu filmden. Seyredin. Anlayamazsanız bile

The Accountant -   

Yorumu çok olan filme eleştiriyi yazmayı sevmem. Film seyredilecek seviyede...hayata bakmayı öğretiyor. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Justine teşekkür ederiz.

One Way - 

Orta seviyede bir gerilim. Cinsel içerikli sahneler biraz hard türüne kaçmış. Eziyet kabilinden tamamlayıcı ögeler olarak kullanılmış. İnsan hırsının birer örneği kaabilinden gerçek hayat kokuyor. Flimdeki mistik tarafın tam bir açıklayıcı tarafı tam belli olmasa da sıkılmadan seyredilecek bir film. İnsan ve daha doğrusu mağdure kadınların iç travmalarını görmek için bakılması gereken hususlar var. Finalde Angelina ve Judy'nin sahnesi güzeldi. İşte bu dersiniz.

Seyredin, beklentisiz.

Long khong - 

Tayland sinemasındaki büyü filmleri uzakdoğudaki sihir üzerine daha rituellere uygun oluyor. Bu film sosyal hayatta başarısızlığa mahkum olmuş kişiler veya hırslı kişilere ders vermek için çekildiğini düşünüyorum. Normal bir düzeyde ama finalde bu da mı diyorsunuz. Büyüye meraklı kişilere bunu tavsiye edin. Film onlara bu dünyanın gerçek yüzünü tanıtması açısından önemli. Sihir için filmde tekrarlanan bir replik var. "Bu yola girdiğinde asla geri dönüşü yoktur." Evet...Kaderimizi etkilemek için sihir tehlikeden başka bir şey değil. Puanı yüksek vermeliyim film ders açısından önemli.

Anime nere - 

Film yavaş seyretmesine rağmen sıkıntı vermeden sonuna kadar merakla baktırıyor. Az konuşması olan görüntüsüyle konuşan gerçeğe yakın bir tarz var. Finali baştan bu olmalıydı dedirtti. Dikkatimi çeken bir husus oldu, arkadaş seçimi her konuda aynı...

The Skeleton Key - 

Büyünün bir gerçek yüzünü daha ifşa eden film. "İnanırsan etkiler büyü seni." Final güzeldi. Akılda kalacak filmlerden.

Confidence - 

Resmen akıl küpü olaylar gerçek hayatta bu şekilde olacağını düşünemiyorum ama, çok farklı geliyor. Vay be diyorsunuz. Finale kadar dikkat etmeden bir anınız geçmez. Ve bu bir başka planmış ben çözemedim dersiniz.

Bakjwi - 

Filmi beğenmedim. Din adamının vampire dönüşmesi hikayesi eleştirel mahiyette incitici bir tavır olmuş.

Isenhart - Die Jagd nach dem Seelenfänger - 

Bu filmi insanların es geçmesini garipsedim. Çağını aşmaya çalışan bir bilgenin mücadelesi. Bilim ve dinin ayrışmasını başlatan düşüncenin kıvılcımları işlenmiş. Fantastik tarafı ile ile bilim boyunca çok konulara giriyor ve çıkıyor. Müslüman dünyasının orta çağda Avrupadan çok ileride olduğunu çok kere dile getiriyor. Selçuklu ve Türk doktor Ibn AI-Hariq bize tanıtıyor. Film çekim açısından çok başarılı değil ama...bence seyredilmesi gereken garip bir dönem için bakılmalı. İnsanlığın geçmişindeki değişimler için önemli...

Murder by Numbers - 

Bilmek ve eylemin farklı oluşu üzerinde güzel bir felsefesi olan bu film, sıkılmadan izleyeceksiniz. Sonuçta iki farklı bakışla bakıyorsunuz. Final güzel bitti.

İnsanın bir tek hayatı var. Ve bununla ne yaparsan yap, o sana ne yaparsa yapsın bununla yüzleşmek zorundasın. Olmamış gibi davranamazsın.

Clown - 

Palyaço efsanesini öğrendiğim bir film oldu. Korku filmi olması yanında insan psikolojisini sorgulatıyor. Siz ne yapardınız diyeceğiniz bir çok sahne var...

Poker Night - 

Finali biraz daha berrak olsaydı, istedim. Birçok sorular var gibi bıraktı. Aslında tatmin edici bir sonuç oldu ama...yine de bir kapalı taraf kaldı. Film boyunca Stan bu olayları kuruyor mu ile düşünürken final birden değişti. Film güzel...bakın pişman olmazsınız.

The Eagle Huntress - 

Herşeyin bir ilki ve başarısını yakalamak zordur. Vahşi doğada hayvan ile bir bağın oluşması da bir o kadar zor. Örnek olması için çocuklarınıza tavsiye edeceğiniz güzel bir film

Odd Thomas - 

Filmin yorumlarına baktım. İnanın ki kimse filmin içeriğini anlayamamış. Bu filmi bir medyum arkadaşınızla seyredin. Size çok değişik hususlar anlatacağı gibi sizi meraklandıracaktır. Cinler, Ruhlar ile olan hayatımız bu kadar güzel anlatılmazdı...

Bad Company - 

Komedi farkıyla film kendini götürüyor. Hopkins filmde misafir oyuncu galiba öylesine var gibi...seyredilebilir ancak seyretmesiniz de birşey kaybetmezsiniz.

Raazi - 

Abartısız güzel bir film. Saflık ve sadelik içinde vasat üstü olaylar gelişiyor. Finaldeki travma için seyretmenizi isterim. İnsanın acısı ne çok olabilir diye düşünmeyin hamurumuz acıyla karışık. Tatlı bir seyir içinde sıkılmadan seyredeceksiniz.

Stir of Echoes - 

Gerilimi güzel, ve hipnozun açtığı bir pencere yine bize çok şeyler anlatıyor. Amerikan sineması bu filmlerle insanlara iyi olmanın gereğini anlatıyor başka çaresi yok...çünkü

Seyredin tavsiye ederim.

Eragon - 

Film vasat olabilir, ancak aşkın güzel sözlerini duymak için seyredin. Çok yerde bu kadar saf aşkın ifadesi olmaz. İyi ki seyretmişim dediklerimden.

Angel Heart - 

Film sıradanlıkla başlıyor ama finale doğru çok şey değişiyor. Zenci toplumu ve ezilen toplumların sığınağı olan büyü bu filmde kendini gösteriyor. De Niro ders yapıyor. Bu film bir şeyi daha hatırlattı bana büyü hayatımızın gerçeği...bundan emin olmanın tek çaresi sadece inançlı olmak. Bunun dışında başımız belada diyecek kadar yakınız. Film seyrettiriyor kendini, tarzı beğenenler kaçırmasın

Ne le dis à personne - 

Film, güzel bir akış içinde finale kadar neydi n'oldu anlaşılmıyor. Bulmaca çözmeyi sevenler için tavsiye edebiliriz. Ancak şu konu kafama takılıyor. Zenginler neden bir pisliğin içinde olmadan emin değiller ki.

El silencio de la ciudad blanca - 

Bazı filmler öğreticidir. Bu filmde öyle . Yoksa normalde bilindik bir seri katil filmi. Ama seyrettikten sonra bir çok konuda bilgi sahibi oluyorsunuz. Bir şeyler öğreneceğim diyenler için tavsiye ederim. Güzel film. Kitap okumak gibi.

Fehér isten - 

Yok ya böyle olmaz, bu filmi hayvanseverler izlesin...ilk sahnelere bakmayın sonunda köpeklerin zafer kazanışlarını görünce şok oluyor insan. Müziğin sihirli gücü hayvanlar ile aramızdaki bağı nasıl kuruyor. Buna bakın...

Uzun zamadır değişik film arıyorum diyenler için bir film. Her şey bir babanın yanlışıyla başladı...ama güzel oldu. Ancak kötülerden intikam alındı...10 luk film.

Winged Creatures - 

Bu film kaçmaz. Başlarda basit gibi geliyor ama sonunda çok güzel şekilde her şey yerine oturuyor. Bulmaca gibi...bence travmatik olay yaşayanlar üzerine güzel bir çalışma...seyredin pişman olmayacaksınız.

Spartan - 

Puanı yüksek bir film varken bırakıp baktığım bir film. Evet biraz askeri havası var ama. Ancak istihbaratın devlet içindeki sistemi açığa vurulmuş. İstihbarat her zaman ikili çalışır yani iki guruptur. Görüşleri farklıdır. Bu filmde de öyle. Film konu olarak güzel. Ancak masraftan kaçınca biraz kurgu düşük kalmış. Diyaloglarda güzel kısımlar var. Bence film gerçeğe yakın konu olunca biraz tatsız olması ondan. Vasat ama bakılır. Sonuçta sizi bırakmayan bir konusu var, sıkılmadan seyredersiniz.

Smokin' Aces - 

Ben pek beğenmedim, Hikayesini anlamak için ek bilgi lazım. Çok konuşuyorlar, 20 dk sonra bıraktım. Konuya vakıf olmak için ek bilgi lazım... işime gelmedi kendimi yormak. Seyredemedim. Filmleirn başında uzun diyaloglar sıkıcı oluyor. Bunu dikkate almak lazım.

Desperado - 

Çekildiği yıla bakılınca güzel bir film. Habil ve Kabilin hikayesi gibi geldi. Bıktırmayan bir hikayesi var. Ancak sonrası insana verdiği pek bir şey yok. Seyret unut.

The Hateful Eight - 

Filmin ilk bir saati sizi bunaltabilir. Sonra açıldıkça açılıyor. Final zaten muhteşem. Uzun olduğu için aldanmayın. Sıkılanlar hızlı seyredebilir. Sıkıntı etmiyor. Beğeneceksiniz. İnsanlar göründükleri gibi değilmiş dedim yine.

Vengeance: A Love Story - 

Güzel film. Adaletin olduğunu biliyorum. O veya şu olması önemli değil. Kötüler sonuçta cezalarını bulacak. Seyredin bıkmadan sonuna kadar bağlar sizi. Nicolas Cage bu filmde karizma aslında. Çok konuşmayan iş yapan tip. Gerçek hayatı özlüyorum derler ya. Böyle olmalı bence biraz filmler. Teşekkür ederiz diyecek kadar hoş bitti final.

Joy Ride - 

Beğendim...bir konu basit olabilir. ama onu zenginleştiren unsurlar katıldı mı, hiç sıkılmadan izlersiniz. Küçük hatalar başa ne sorunlar açıyor, seyredin. Güzel bir filmdi.

Chained - 

Psikolojide baba karakterinin bu kadar güzel irdelendiği film az olur. Bu eğitimi alan kişiler filmi izlemeli, ders konusu olacak kadar önemli. Yok dedirtecek kadar güzel...

Ne demeli insanın bu kadar çığırından çıkması için yaşananlar etki eder mi? Filmi kaçırmayın

Donovan's Echo - 

Dejavu konusu işlenmiş. Hepimizin bir önsezisi vardır. Fakat işaretleri okuyanlar onu bilgiye çevirebilir. Bazı çıkarımlar için tavsiye ederim. Ailecek seyredebilecek bir film. Ben beğendim.

Ma-seu-teo - 

Büyük projeler büyük laflar ve tuzağa düşen insanlar. Ancak herşey filmdeki gibi olsaydı. Sürükleyici tarzıyla güzel bir film. Bu filmde kanal projesi vardı. Her yerde bir kanal projesi var. Demek ki büyük bir umut ve kazanç kaynağı...

Chronicle - 

Gençlik filmi gibi görünürken finalinde vurgun yapan süpermen sahnelerini aratmıyor... Gücün insanın gizemini çıkarışı açısından bakılmalı. Gücün yorumlanışında çok güzel konulara değinmiş.

Evrim ve doğal seleksiyon ile ilgili. Olay şu, buna Uç Yırtıcı diyorlar. Basitçe şudur ki, ekosistemdeki en güçlü hayvan. İnsanlar olarak Uç Yırtıcıyı silahlarımız olduğu için küçük hayvanlar bizden beslenemez olarak nitelendiriyoruz. Bir aslan geyik öldürdüğünde suçlu hissetmez, değil mi? Siz de bir sineği öldürdüğünüz zaman suçlu hissetmeyin. Bence bu bir anlama geliyor. Gerçekten bir anlamı var bence.

Archangel - 

Film normal ve vasat bir aksiyon. Tarihi uygunluğunu tam anlayamadım. Dikkatimi çeken filmde kar sahneleri yapmacık geldi. Rusya karlı bir yer diye yapma kar kullanıldığı göze çarpıyor. Filmde bir mesaj verilmiş olabilir. Çünkü İngilizler bir filmi çekiyorsa bir amaçları vardır. Stalin'in oğlu üzerinden bu kadar basit bir konu çekilmez... hadi neyse. Sonuçta coğrafyayı onlar biliyor. Bizde dolanıp duruyoruz.

The Millionaire Tour - 

Uzun zamandır bu kadar film baktım, konusunu bu kadar güzel oturtup, ve beklemediğim tarzda finali biten bu oldu... kaçırmayın...

Hodejegerne - 

Güzel bir film...başlayınca kendine bağlıyor, şurası da atlanılmış veya eksik kalmış dediğiniz herşeye bir cevap koymuşlar. Tavsiye ederim.

The Skulls III - 

Bu üçüncü bölümü neden çekmişler anlayamadım... bomboş bir film. Kurukafa'ya üye olanların çocukları da devam ediyor mu üzerinde konu işlenmiş.

Beğenmedim... sonuçta...Garibime giden bu kulüp hala ayakta kalıyorsa iç dinamiği kuvvetli demektir.

The Life of David Gale - 

Film başlıbaşına herşeyi soruşturacak kadar meşgul ediyor insanı...doğrular ve yanlışlar arasında gelip giderken final ile tokat yiyorsunuz. Ama yapılanlar doğru mu, bir şeyin ispatı için neler yapılabilir bunun sınırı nedir? bunun cevabını bulamıyoruz. Bu şekilde iyi değil... diyorum.

Birde hayatta kendine bir inanan biri olmalı eğer onu kaybederse insan her şeyini yok edecek kadar kahroluyor...hayaline gelmeyecek işler yapıyor...

The Skulls II - 

Bu ikinci film biraz macera tarzında olmuş. Konu sulandırılmış. ancak finalde örgütün kendi üyeleri arasındaki anlaşmazlık ve kuralları ihlal etmenin bedeli açısından bakılınca bunun bir bedeli olduğunu göstermektedir.

The Skulls - 

Masonik yapılanmanın bir örneği olması açısından seyredilmeli. Yale Üniversitesi için bu tür şayialar bulunmaktadır. Seyredilenler birebir aynıdır denilmez. Ancak komplo sevenler için seyredilmesi

gerekmektir.

Geomsawejeon - 

Final deki mahkeme sahnesi zayıf kalsada güzel bir film. Dürüst insanlar için güzel bir ders. Filmde beş yıl geçti ama haklılığın peşinde olmanın güzel duygusunu bende tattım. Görev başında şehit olan savcılar gözümün önüne geldi...tavsiye ederim. sıkılmadan izleyebilirsiniz.

Bu arada mahkum numaralarını kutsal kitaptan seçmelerine dikkat edin derim.

Mindscape - 

Finale kadar çok tahminler yürüteceğiniz bir film. Ancak final biraz muğlak kaldı. Belleklerimize müdahale edilmesinin yan etkileri var. Sonuçta özgürlüğümüzün kaybolduğu kesin. Pisişik vampirler terimi okumuştum. Olabilir mi diyeceğiniz bir konu...meraklısına tavsiye edilir.

Stranger Than Fiction - 

Film fatalizm, teozofi, determinizm, özgür irade, hayata müdahale gibi bir çok konuya uzaktan yakından dokunmuş, yaşadığımız hayata biz müdahele edebilir miyiz, yoksa mecburi bir uyum içindemiyize, mizahi bakış açısıyla irdelemiş. Trajediyi, komediye çevirebilmiş.

Sonuçta aşkın ve iradenin hayatımızı yazana, filmde roman yazarına değiştirme olasılığını işlemiş. Tanrıya karşı saygı içerisinde eleştiri yapılmış.

Sorgulayan ve konuyu incitmeyen anlatımıyla tavsiye edebilirsiniz.

Dumplin' - 

Seyredilecek en güzel filmlerden, kendine güvenini kaybetmiş çocuklarımız için tavsiye edin. Alınacak ne çok ders var. Bu hayatta herkes mutlu olabilir. Bunu başarmak için size güven veren birini bulma şansına sahip olun. Bu belki zor olabilir. O zaman bu şansı kendiniz yaratın. Film bunu anlatıyor. Çok güzel...Bir film daha nasıl olabilir dedim.

The Irishman - 

Bu filmi mafya filmi olarak başladım ama , resmen derin devletin çalışma tarzını seyrettim. Russell'in bir üst kademesini çok bekledim... onu göstermediler. Ağzı sıkı bu adamlar nele yapmışlar. Şunu söylemeliyim, haberlerde ve medyada gördüğünüz bütün parlaklar var ya hepsi kumandalı kuklalar, onun için bu filmi seyredin. Gerçek hayat bu. Siyaset bu. Güç bu.. yok ya demeyeceğiniz kadar doğru olan bu...

Just Go with It - 

İnsan yanı başındaki güzelliği görmesi için neden hala birilerinin noksanlığını görmeye ihtiyaç duyar. Şaşıyorum insanlar birbirlerini anlayabilecek şekilde yaratılmışken hala bir kavganın içindeyiz. Seyredin, güzel bir vakit geçireceksiniz.

Hot Fuzz - 

İdealist bir polisin toplumdaki yeri için ve uyum üzerine komedi ile karışık eleştiri...seyrederken ne doğru olmalı diyerek filme bakıyorsunuz. Güzel bir film. Hoş vakitler için bakın. seyredilir

Murder Mystery - 

Tatlı bir film. Birbiriyle pozitif eş görmek istiyorsanız bakın. Cinayet dahi onların ilişkisinde bir kopmaya neden değil. Coranalı günlerde neşeli vakit geçirmek istiyorsanız buyrun.

Narcopolis - 

Film konusu itibarıyla ufkunuzu açacak tarzda. Puanın düşüklüğüne bakmayın. Zaman ve uyuşturucu arasındaki bağıntıyı işlemesi açısından önemli. Sinema açısından çok konusu itibarıyla bakılması gereken tarz. Seyredin bir çok filmden aşağı kalmaz.

Yüzyıllardır, İnsanlar zamanda yolculuk yapmalarına yarayan bir makine yapmak istediler.

Fakat tüm ihtiyacı olan buradaydı. Bu bir zaman makinesi. Ve uyuşturucu da anahtar.

Zaman En değerli şey. Zamanı kontrol eden, herşeyi kontrol eder.

The Berlin File - 

Filmin konusunu hemen çözmeyi sevmeyenler için güzel bir casusluk filmi. Aksiyon da yerinde, seyredenler pişman olmaz. Bu filmin batılı versiyonu ya çekilmiştir yada çekilecektir. Şimdiden siz bakın...

Johnny Mnemonic - 

Yılı itibarıyla bakılınca chip takma fikrini uygulamaya koyma düşüncesini görünce günümüzde olanları garipsemiyorum. Ancak dünya her zaman düzen itaat etmeyen birilerini barındırıyor olacağını görünce içimiz rahatlıyor. Film eski dönem olunca çok efektlerine takılmadan bakın. Sıkılmadan bakabilirsiniz.

Diyorum ya insan hep aynı yıllar geçse de öyle kalacak

Stoker - 

Filmin sonuna kadar çok şeyi çözemiyorsunuz.. Film kafa karıştırıcı ama seyrederken dikkatli olmalısınız. her kaçırdığınız sahne size daha çok gizemli kılıyor. Dikkatli seyredin derim. Sonra bu hayatta neler olur demeyin evet neler oluyormuş.

The People Under the Stairs - 

Bu kadar tatlı ve korkuyu sindiren film az olur. Finali zayıf kalsa da ailenizle hoş vakit geçireceğiniz yapıtı kaçırmayın bence...hem güldüm ve hem de korktuğum ve irkildiğim anlar çok olduğu gibi bir yandan da gülmedim değil.

Atonement - 

Film aşkın engellerinde nelerin olduğunu bir daha açığa çıkardı.insan üzülsün mü kızsın mı

ne diyeceğini şaşırıyor. Böyleyken, aşkın inceliğini zarifliğini suya değerken bile incitmeyen elde görmek istiyorsanız bu film tam sizin için...Ayrıca sevdiğine kavuşamayanlar için birebir film, tavsiye ederim

A Viszkis - 

Gerçekçi bir hikayenin abartılmadan işlendiği bir film. Filmde ilk başlardaki psikolojik olay örneklemeleri biraz daha zayıflamadan devam etseydi çok güzel olurdu. Kırılmaların başladığı olaylar teker teker sıraya girince insanın şansı olmadı diyorsunuz.

Amerikan sinemasındaki aksiyonu beklemeyin. Yinede size bıraktırmıyor izlemeyi. Ayrıca çocukların yetişmesinde çevre faktörünü önemini bu filmle bir daha gördük. Kata'yı isteme sahnesindeki babanın konuşmaları kaç kişinin hayallerinin yıkılışını anımsatmıştır.

Article 15 - 

Acı dolu ama, güzel bir film...Hindistanın gerçek yüzünü cesurca gün yüzüne çıkarmış. Film sinema açısından vasat düzeyde ama işleyişindeki incelik, mizah ve acının karışımıyla vicadanım sızlaya sızlaya seyrettim. Çok yerindeki acı bir yana kanalizasyon temizliği için logara giren işçinin sahnesi içime o kadar dokundu ki, insanlık nerede kalmış diyorsunuz. Seyrettikçe görmediğimiz çok yüzü vardır bu ülkenin daha neler var diyorsunuz.

Bu meyanda ülkemizinde bu tür şeylerden geçtiğini hatırladım. Geçmiş kötülenmez ama Cumhuriyetin getirdikleri bizler için çok büyük kazanımlar olduğu için bir daha şükrettim. Bu filmi ailece seyredebilirsiniz. Çocuklarınızla bakın...demokrasinin ve medeniyetin bizlere sunduğu imkanlara daha çok sahip çıkalım.

Journal 64 - 

Kadın ve çilesi yanında bazı kendini tanrı yerine koyan doktor ve gurubunun yaptığı saçmalıklar zinciri. Seyredin, hayalden uzak sahneler ile sıkılmadan bakacağınızı söyleyebilirim.

Anna - 

En iyi ajan çift taraflı çalışan ajan olduğunu bir daha gördük...Güzel film. Meraklısı için çok güzel mesajlar var. Bunu düşünmüş mü diyerek film kendine bağlıyor sürekli...

Van Helsing - 

Beğendim, hikayesi güzel. Güzel vakit geçireceğiniz bir film. İnancın her zaman kutsal olduğunu bir daha anlayacaksınız.

Yip Man 4 - 

Amerikalıları ve Amerikayı yerle bir eden filmleri, neden bazıları bertaraf etmek için yorum yazarlar. Amerikanın çürümüş içini gösteren güzel filmler nadir olur. Bu da onlardan. Yorum yazanlardan biri efsane yaratıyorlar aslı yok diyor. Rambo filmlerinin aslı çok mu var...Vietnam dönüşünde travma geçiren askerleri motive için çekilen hayali onlarca film gördüm. Hepsi birbirinden daha uydurma. Şunu söylemeliyim ki, bu film ileriye dönük öyle sansüre uğrar ki şaşar kalırsınız. Teşekkürler. Haksızlığa karşı duran bütün güzellere, İpman Usta'ya ve Bruce Lee ye...onlar bir dönemin değişmesine sebep oldular.

Holywood'da Çinli rolleri bile beyazlar oynardı...nereden nereye...Ezilmişler için her yerde bir ilk olmak...bu filmde bunu anlatıyor.

The Dark Tower - 

Paralel boyutları ve evren bağları için güzel vurgular var. Kurtarıcı saf ruh ve akıl için çocuk olması batının kirlenmesinden başka bir şey değil. silahşor yemini güzel noktalara vurgu yapıyor. Seyredin. Bazılarına bakmayın çok iyi şeyin taklidi yapılamaz. Fıtrata aykırıdır. Romanı çok güzel olunca sinema o seviyeye çıkması için aynı 30 yıl gerekecek tabiki...Filmin içindekileri bile size yetecek kadar güzel.

24 Hours to Live -

Dünya da hırsı olan zenginlerin bir noktadan sonra parasal güçleri yetmiyor. Bunu anlatan bir film. Aksiyon ve güzel sahneler var...sıkılmadan seyredebilirsiniz.

The Revenant - 

Hayata tutunmak ve mücadeleden vazgeçmemek adına seyredilmesi gerekiyor. Beni en çok etkileyen Glass'ı eşinin ruhen desteklemesi...ölüm bitiş değil... belki hayatın yeni boyutunu yaşamak...güzel film.

Overlord - 

İlk başlayışı gibi devam etmese de Almanların tıbbın ve teknolojinin ilerlemesindeki katkıları bu hırsları olduğunu bir daha gördüm. Cerrahi ilerlemede ki bu gayri nizami acımasız araştırmaları ameliyat sahasında ilerleme nedeni oldu. Savaşın içinde Almanların bu araştırmaları yapmaları arkasındaki gerçeği düşününce ikinci dünya savaşı bir çok teknik yeniliğin başlangıcıdır. Olmamış diye düşünmeyin gerçekten bu deneyler yapıldı. Ve bilgiler bir şekilde Amerikalıların eline de geçti. Filmin finalinde komutanın sözlerine dikkat edin...Sinema açısından savaş sahneleri güzeldi. İlk sahneler insanı alıp götürüyor. Böylemi diyorsunuz.

Gemini Man - 

Bu film aksiyon severler için birebir... motosiklet kovolamacası çok güzel, diğer birçok güzel sahne için bakın...

Tabernacle 101 - 

Newage akımlarında spiritual akımların fikirlerini destekleyen film. Ruhsal enerji, manevi baloncuklar, medyumlar derken, dinsizliğe karşı gizliden gizliye bir savunma yapılmış. Yeni nesil dinlerin düşünce yapısı da açıkça ortada. Film olarak vasatın altında...Meraklısı baksın. Bu konular hoşunuza gitmiyorsa hiç bulaşmayın beğenmezsiniz.

Hurok - 

Kader üzerine bir sözü hatırlattı. "Olanda hayır vardır" Döngü ne çok tekrarlanırsa tekrarlasın en iyisini yaşamışız hayatta. Birde intihar edenler için zamanda hapsolmak diye bir şeyler okumuştum. Sanki film bana bunun izahını yaptı. Seyredin kafanızda izleri kalacak bir film

Foxtrot Six - 

Bol aksiyon, Amerikanvari filmleri aratmaz, güzel vakit geçireceğiniz bir film.

The Guardian Angel - 

Hipnoz meraklıları bu filmi kaçırmasınlar bence, yıllardır hipnoz telkinleri ile ilgili çok donelere rastladım. Ama bu filmde bir ayrıcalık var. "Kilit" unsuru özel işlenmiş. Filmin sonuna kadar bulamıyorsunuz. Kıyıda kalmış bir film puanına bakmadan seyredin, pişman olmazsınız.

Anon -

Bu film bende cinlerin insan zihnine nasıl müdahale ettiklerini birebir çağrıştırdı. Bu filmi seyredin derim.

teknolojinin geleceği enerji üzerine olunca dijital olan her şey elektrik ve nano teknoloji ile uçacağı günler şimdiden seyredin. Tek sorun insanların ahlak yapısı değişmiyor. İnsan var mı, aynı acılar tekrarlanacak demek ki...

Erinnerungen an die Zukunft - 

 mı, yoksa geçmişe yolculuk yapmayı başarmış insanlar mı, birçok soruyu size sorduruyor. Hz Musa'nın sandığı için ilk defa doyurucu bilgi aldım...Teknolojinin daha zayıf olduğu bir dönemde çekilmiş bu belgesel tekrar çekilse daha ne çok bilgi edinirdik.

Seyredin diyebileceğim biryapıt.

Time Lapse - 1

Olacak bir şeyi mi yoksa olması gerekeni biz istediğimiz için yaşıyacağıza cevap aramışlar. Ayrıca zaman konulu bu film meraklısı için güzel olacaktır. Seyredebilirsiniz

Tristan + Isolde - 1

Bugüne kadar seyrettiğim aşk filmlerinin en güzeli... sevginin olduğu yerde kurallar ve örf yoktur. Kaderin ince çizgileri kırıldı ama aşkları kutsaldı...Aşkın ikliminde günah ve çıkar yoktur. Seyredin sıkılmadan seyredeceğinize garanti veriyorum

G.I. Joe: The Rise of Cobra - 

Teknolojinin geleceği ve insan hayali birleşince bu filmler ortaya çıkıyor. Eyfel Kulesini korumak için co ların kovolamaca sahneleri ayrı bir güzellikte idi

Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand - 

Yaşadığımız hayatın çirkinliğini yüzümüze vuran bu film için sadece seyredin diyoprum... her şekilde Şirin'i seyredin, diyorum. Hakkını helal etsin, mazlumlar. Finali beni yıktı.

Death of a President - 

Kurmaca olan film gerçek gibi anlatılırken Suriye ile ilişkili olan bağıntı garibime gitti. Çevrildiği yıl itibarıyla bakılınca 2020 yılındaki olaylarla eşleşen senaryo, acaba birşeyler olur mu dedirtiyor insana. İngilizlerin olduğu her şeye şüphe ile bakarım. Onlar her zaman bir adım önde olan millettir. Bu filmi görüpte seyretmeden gitmeyin bence. Ya bu nerden çıktı diyorsunuz.

Looper - 

Paralel evren ve döngü konusu güzel bir konudur. Kuantum fiziğine aşina olmak lazım. Yoksa film saçma gelebilir.

Den of Thieves - 

Finaline kadar heyecan devam ediyor. Olağan şüpheliler gibi ters köşe oluyorsunuz. Takıldığım tek şey personelin dışarıdan yemek getirtmeleri...korunaklı bir binaya bir servis elemanı bu kadar kolay giremez. bu bana eksi puan verdirdi...Sıkılmadan seyredebilirsiniz.

Speed - 

Seyredilecek güzelliği hala var. Ama bitmeyen yollar olması film olduğunu aklınıza getiriyor. Olmasa iyi idi.

The Collini Case - 

Film, Yahudiler Tarafından Nazi Savaş Şuclularına hizmet eden diye bahsedilen 1968'de Alman Federal Meclisi tarafından kabul edilen ve sayısız savaş suçlusunun adaletten kaçmasına izin veren "Dreher Yasası" yasasını tenkit için çekilmiş. İşin en iyi tarafı bu yasayı Savunma avukatının Türkler ile anılmasıda dikkatten kaçmıyor.

Oyunculuk için Franco Nero için seyredin derim. Diğerleri gözüm tutmadı...

Bang Bang You're Dead - 

Bu film bütün okullarda gösterime çıkarılmalı. En üzüldüğüm nokta bugüne kadar bir eğitimcinin ağzından bu film hakkında doğru dürüst bir yorumu bırakın bilgi dahi duymadım.

10 numara film. Eğer çocuğunuzla sorun yaşıyorsanız bu filmi kaçırmayın. Çocuklarımız için seyredin.

The Dead Zone - 

Kazanılmış kabiliyetler kendi yüklerini beraberinde getirir. Psişik güçlere sahip olmak ve geçmişin geleceğe müdahalesi üzerine film atış yapıyor. Senaryoda kopukluk hissi veren biraz durum var. Bunu es geçerseniz, güzel bir film. İlginç konusu ile hatırınızda kalacağı kesin.

La French - 

Gerçek hayattan esinlenen bütün filmlerde iyiler neden ölür ve kötüye neden fırsat tanır Bunu hala çözmüş değilim. Film gerilim ve aksiyon yönünden zayıf ama seyredilir.

John Doe: Vigilante - 

Film başından sonuna kadar bir eleştiri ve sorgulama içerisinde bombardımana tabi tutuyor. Juri kararını kabul edersiniz etmezsiniz o kişisel görüş olabilir. Ancak başından iş geçmiş ve geçmemiş insan farkı filme damga vuruyor.seyredin pişman olmazsınız.

The Hunted - 

Askerlik konulu nadir filmlerden...Ormanda kısa zaman içinde demirden bıçak yapma sahnesi olmasa on numara film. Eğitim bir insanı ölüm makinesine çevirir. ..Seyredin pişman olmazsınız.

O bir öldürme makinesi. Bunun için suçlanamaz. Mahkemeye çıkarılamaz. Hakkında dava açılamaz, sorguya çekilemez, suçlanamaz ya da delirdi diye akıl hastanesine koyulamaz.

Resimleri hiçbir gazetede yayınlanamaz. Dışarıdaki hayat söz konusu olduğunda Aaron Hallam diye biri yok.

Feardotcom - 

Konu güzel ama becerememişler, fazla bakamadım...bir çalışmaya kötü demek işime gelmiyor ama olmamış. Ne diyeyim.

Blade Runner - 

Hayatın temeli ölüm bence. Kopya insanlar içinde bu sancı var. Gerçekten hayatta doğumdan çok ölüm bizi korkutuyor. Bu düşünceyi tekrar teyit ettim. Vurucu final için bu film seyredilmeli. İşte bu filmlerinden...

Maniac Cop - 

Eskiliğinden başka bir noksan tarafı yok. Toplum kendi katilini nasıl yaratır bu filmde açık açık anlatılıyor. Güzel bir film...seyredebilirsiniz. Laurene Landon estetik görmüş yüzünden başka rahatsız eden bir şey yok filmde.

The Chronicles of Riddick - 

Güzeldi seyredilir. Bizim Cüneyt Arkın'a çok laf söylediğimiz günler aklıma gelince üzülüyorum. Kahramanlar böyle oluyor. Tek başına başkası su götürmez.

Inglourious Basterds - 

Bu filmi beğenmedim...propaganda filmi. Hani azbuçuk bir gerçeğe ucu değse, destan çıkarmaya çalışmışlar, geri planda. Bu puanı hak etmiyor. Mizah niyetine seyretmeye bile değmez.

Riddick - 

Güzeldi. Seyredebilirsiniz.Özenle seçilmiş bazı sahneler için geri sarıp bir daha bakacağınız bir kaç sahne var... onu görmek için bakın.

Flatliners - 

Bir filme neden sadece oyunculuk için bakılır. anlamıyorum. Ölüm deneyimini yaşamak bilinç altını açığa çıkarıyor. Taklit bile olsa aynı bence. Ahiret alemi denen hayat bizim dünya hayatımızın karşılığı olduğunu ne güzel izah etmişler.

Filmde çocukluk hatalarımızın su yüzüne çıkması üzerinde yoğunlaşması zihin ve ahlak kirlenmesinin en az olduğu dönem olması. Kalıcı hasarlarımızda belki bu dönemde kalıyor Freud haklı... çocukluk ahlak gelişiminde büyük yer tutuyor.

Filme bu açıdan bakınca kendimizi sorgulamak ihtiyacı duydum Unutamadığımız ilk hatıra ne ise bizim canımızı yakan hayat çizgisi orada start veriyor...finalde yine orası olacak. Garip bir durum değil mi...

I Am Legend - 

Dün 28 Gün Sonra (2002)/ 28 Days Later peşine bu filmi seyredince sanki bir devamıydı Ben Efsaneyim...Tanrının planında varolbilmek şansını yakalayan seçilmiş kişi olmak, bu bence en güzel duygu. İki filmi peşpeşe seyredin bu duyguyu içten içe hissedeceksiniz.

28 Days Later... - 

Filmden anladığım etik kuralların bu durumlarda bırakılacağı ve kendi hayatının devamına odaklanman gerektiğini anlatmışlar. Sonuçta İngilizlerin neden dünyada hala etkileri devam ettiğini bu filmle bir daha çözdüm. Olabilir bir ihtimal karşısında halkına bunu yapmalısın diyorlar.

Filmde komutanın radyo yanındaki asıl hedefinin ne olduğunu duyunca şok olacaksınız. Film sıkıcı ilerliyor. Ama ders alınacak ne çok şey var. Sabırla seyredin vazgeçmeyin.

Ex Machina - 

Var olmanın sonsuz hazzı. Bir film bu kadar açık anlatamaz. Her zaman diyorum yok olmanın ve hiçliğin acısına tahammül etmek ancak aklında sorun olanlar için mümkün. Eva haklıydın. Ademi cennetten çıkarmaya çalışmanda bu nedene dayanıyordu. Sonsuzluk özlemi.

Ghost in the Shell - 

Bütün bir gelecek hangi şekle dönerse dönsün sonuçta ahlak kuralları değişmiyor yapay zekada bile aynı ahlaka ulaşılacak.. Gelecek çok değişik olacak. Organ mafyasının yerini yapaylar yer alacak olması da sevindirici bence... filmi beğendim.Seyredin.

The Thirteenth Floor - 

Adı filmine uygun değil ama 13 sayısı ile ilişkilendirilmesi bazı toplumlardaki hassasiyetle alakalı olabilir. İlginç konusu ile neler oluyor hayatta, gerçekte bir yerde miyiz, başkaları gerçeğimizde mi? Beyin jimnastiği yaptırıyor. Burada pürüz olarak insanın bencilliği araya girmese iyi ama, her şeyi yapan ve bozan olarak dünyada çok zaman kaosa neden olduğumuzu bir daha anladım. Bıkmadan seyredebileceğiniz bir film.

Coherence - 

Filimde dikkat etmeniz gereken metafor kapı. Eğer boyutlar arasındaki kapıyı buldunuz mu bütün anlatılanları yaşarsınız. Anlatılmak istenen bedenlerin çokluğu değil ruh planda kaç ruha sahip olduğumuzdur. Filmi dikkatli seyredin, seyredince benim bu dediklerimi kaçırmazsınız. Sisteme çomak sokmanın tehlikesine de ayrı bir işaret edilmiş. Kader hakim olmalı en güzeli bu.

Çok güzel bir film ikinci defa baktım. seyredin derim.

Videodrome - 

Film çekildiği yıla bakılınca TV üzerinden neler tasarlanabileceğini ve uygulandığını hissettiriyor. Komplo ve subliminal mesajlar için toplumun geniş kısmına ulaşacağı fikrinin dışavurumu, seyredin. Görünen ve görünmeyen ayrımında olduğumuz kesin.

Tavsiye edilebilir filmlerden.

Total Recall - 

Hayal ve gerçeğin arasında tek işaret taşıdığımız yaralardır. Yaralar bizi ele verir sevdiğimize ister bu kalpte olsun ister elde. Sevdiğinden bir iz bulunmalı diyor bu film. Beğendim aksiyon ama içinde ki aşk çok güzeldi.. Sıkılmadan seyrebilirsiniz

The Cloverfield Paradox - 

Çok kişi bu filmi anlayamaz. Boyut takıntım olduğu için olması gerekenler konmuş. İşte atlamalar denen şey olmamalı, eğer boyutlar arasındaki geçişlerde hata olursa bu filmin benzeri olur. Bunun mantıkla alakası yok. Cinler , melekler ve insanlar aynı anda birbirleri ile yaşıyorsa ve içindeki koruma duvarları sağlam olduğunda sorun yok. Eğer olursa Şeytan çıkarma filmleri gibi olaylar olur. Bunun benzerini uzay istasyonunda seyretmek istiyorsanız. İşte bu.

Sonuç değişik fikirler için bakın. Diğer filmlere benziyor ve saçma gibi yorumlarına bakmayın. Seyredilir.

La isla mínima - 

Güzel bir dedektif kovuşturması, sıkılmadan izleniyor. Aksiyon çok düşük. Seyredin ama heyecan sıfır olunca ona tercih edin derim.

Regression - 

Bu film doğruyu ve yanlışı kendi uydurduğumuz bir hayal dünyası ilişkilendirdi. Bildiklerimiz bizim uydurmalarımız olabilirmiş. Satanist konusu üzerinden dini inanç sorgulanmış. Seyredilir. ama sonuçta size bırakacağı şey şüphe olacak. Finale kadar çözmediğiniz bir film olarak sizi kendine bağlar. Tavsiye etmiyorum ama bakabilirsiniz.

Re-Animator - 

Puanının yüksek olduğuna bakmayın boş bir film. Biraz içinde subliminal mesajlar taşıdığını hissettim. Orijinal dvd ile bakılsa bunlar görünür. Seyretmeyin. Zaman kaybı. Serisine bakacaktım vazgeçtim.

Tombiruo - 

Bu filmdeki kahraman için bir efsane esas alındığı belli. Eğer bunu Marvel imkanları ile çekilse idi eleştirmenler ballandıra anlatırlardı. Kahraman insanüstü özellikten çok normal insandan bir üst seviye orman fedaisi olmuş Tarzanvari biri. Dövüş sahneleri için çeşitli şeyler söyleyenler gördüm. Çok abartmamışlar. Bir insan bu kadar döğüşür. Sonra İblis olarak yapılan tercümede bir hata var. Gizemli bir varlık olmalı. Çünkü sevgi üzerine olan diyaloglar iblise yakıştırılmaz.

Malezya filmi olunca tabi burun kıvrılıyor. Daha güzeli olabilirdi imkan dahilinde. Diyaloglardaki güzel bir kaç cümleyi aktarayım. Finalde belki en güzel şey bir yaprağın bir insana hayat verişi o sahneyi bir batı sinemasında az görürsünüz. Sırf onun için bakın derim.

The Girl on the Train - 

Bu tür filmleri sevmiyorum. Başlamış oldum baktım. Aile ilişkilerinde bu kadar çok bozuklukları göstererek insanlara yalnız değilsiniz, bunlarda var, yoksa yapın nasıl olsa kötülük kol geziyor mu deniyor. Korkuyu zihinlerimize sıçratarak güvensizlik sendromu körükleniyor. Fobilerimiz hobilere döndü. Erkeklerin zayıf karakterli oluşuna da dem vurulmuş. Sonuçta beğenmedim. Seyretmeseniz de olur.

Suspiria - 

Filmin girişinde konuya ve girmesenizde herşey Dakota Johnson/Susie nin dansıyla film kendine bağlar sizi. Değişik konusuyla günlerce sizi kendine unutturmayacak bir film. Seyredin diyorum

Ayrıca Amerikanın kapalı toplumu olan Amişlere, ve finalde holokosta göndermeler var.

Black Panther - 

Para ve zencileri pohpohlamak için çekilmiş film. Biraz baktım dayanamadım. Hikayenin oturacağı hiç bir dayanak yok. Zenci efsanaleri varsa bilemem ama sonuçta para için çekilmiş. Beni sıktı...

The Fear of Darkness - 

DMT ile ilgilendirilmiş musallat filmi güzel olmuş. Röportajlar lüzumsuz görülse de faydalı bilgiler içeriyor. Film boyunca merak devam ediyor. Filmdeki "doğaüstü" varlık çok daha korkutucu olabilirdi ama belli bir kıvamda kalmış. Final yine muamma. Bu arada bizim toplumda görülen cinlerin insanlara bulaştığı emarelerden olan kına lekeleri bu filmde kullanılmış. Demek ki diğer toplumlarda da bu durum var.

OXV: The Manual - 

Kelimelerin gücü ve kutsal kitapların sözle ifadesindeki gerçek ile müziğin gizemi derken filmden sonra şöyle bir düşüneceğiniz çok söz var . Güzel film.

tavsiye edebileceğiniz filmler arasına katın bence.

Trudno byt bogom - 

Filme 10 dk dayandım. İnsanların bu kadar pis ve ilkel bir yaşamda gösterilmesi...hoşuma gitmiyor. Binalar ve aletlerin ileri seviyede olduğu bir dönem içinde insanların tımarhanedeki deliler gibi çamur pislik içinde olması garipsenecek durum. Biz bu kadar hayvan mıydık dedirtmişler.

Hollow Man II - 

Filmin puanının düşük olması ilk filmi görmeden bakılması neden olmuş olabilir. Güzel bir aksiyon görünmeyen tarafından dayak yemek çok güzel sahnelenmiş. Aksiyon için bakabilirsiniz. Konu olarak basit. Boş zamanda seyredilebilir.

Hollow Man - 

Konusu ile güzel bir gerilim. Görünmeyen olmanın verdiği psikolojik değişim için seyredilmesini tavsiye ederim. Bu arada erkeklerin görünmez olunca tek derdi ne imiş bunun cevabı bu filmde çok güzel açıklanmış.

Sicario - 

Birinci ile ikinci filmi beraber seyredince şu aklıma geldi ABD sen her kaosun hazırlayıcısı sen misin? Filme ve devamı olanada bakın dünya düzeni hakkında ipuçları veriyor.

Sicario: Day of the Soldado - 

Kendi adamını harcamak arkadaşına yüz dönmek bu kadar kolay mı? Görev için dostluklar bozuluyor. Bu seri film ABD nin dünya üzerindeki hakimiyetinin geri planı hakkında çok güzel bilgi veriyor. İkinci filmde ilk başta İslama karşı yaptıkları korku düzeyini Meksika ile neden ilişkilendirdiler biraz anlaşılmıyor. Tek dünya düzeni vurgu etmek istenildi galiba. Her yer bir ABD karşısında mı denilmek istendi?

Film güzel bakılır. Ayrıca üçüncü film için kapıyı aralamışlar.

Passengers - 

Adem ve Havva ile başlayan aşkın gizemini bu filmde çözün. Adem olay fitili ateşlese de sonuçta bütün kararlar kadının tarafından alınıyor. Çok güzel bir film. Allah kadını iyi ki yarattı.

Mong-ta-joo - 

İntikam duygusu, vicdan azabı, acı falan derken basit bir kaçırma olayı 15 yılda çözülmeyip sonu hiç beklemediğim şekilde finale erince, bu tür şeyler filmlerde olur diye kaldığım bir film. Başından sonu belli değil. İyide neden 15 yıl geçti diyorsunuz. Birde kim haklı sorusunda, kim ne kadar haklı cevap bulursanız iyi olacak.

La cara oculta - 

Bunca zamandır kadınları bu kadar aşağılayan bir film görmedim. Kadın kompleksini çözmek için ve onlara kötü demek için çekilmiş aşağılık bir film. Erkekleri öne çıkaran ve kadınların zalim olduğunu işleyen bu filmi ben sevmedim. Eğer kadın düşmanı olmak istiyorsanız seyredin...sonunda kendinizde bir kötü his bırakacak kadar kötü. Bana kalırsa bakmayın.

Cypher -   

Güzel bir film. Eskiden beri duyardım kamp toplantıları ve seminerler hakkında komplo teoriler. Yıl itibarıyla eski film olması bu sözlerin arkasında doğruluk payı olduğunu gösteriyor. Seyredin. Teknoloji hırsızlar eliyle daha hızlı gelişiyor.

Cui mian da shi - 

Hipnoz üzerine güzel bir film, final beklenmedik şekilde bitiyor. Hayat içinde çözülmeyen gizem var. Ders nitelikli oluşu yönünden meraklısına tavsiye edilir.

The Last Seduction - 

Diyordum, bir kadın tiplemesi femme fatale, gerçekten ulaşılmaz olabiliyorsun. Erkekler mümkün değil seni çözemezler. Seyredin hak vereceksiniz.

The Killing of a Sacred Deer - 

Geçmişteki hatanın tövbesi ve hazmedilmesi olması lazım. Eğer bunları başaramazsa insan birileri onun ruhunu ele geçirecektir. Haklı veya haksız. Bu nedenle hayata tanrı gibi bakıp yaşamaktansa, bsait bir ölümlü olduğunu düşünen bir hayvan gibi, bakmakta gerekli Aslan her zaman karnını bir geyikle doyurur, yaptığının ve öldürdüğünün işkencesini çekmez. Dr psikolojisi üzerine elinden geleni yaptıysa biri geri kalan kaderin hükmüdür. Eğer bunu başaramadıysa filmdeki gibi önü sonu belli olmayan girdapta fazladan hayatlar söner gider Gizem katılmış ilerisi gerisi olmayan bir dünya için filme bakın, sonuçta şişirildiği kadarda güzel değil. Gerçek hayatta ancak nevrotik hastalar için olma ihtimali bile düşük film. Sonuçta insan olmayı beceremeyen birileri...kim neyin hakimi değil ki. Her birey benlik duvarına çarpmış. Tabiki helak olacak. Haklı olmak ve olmamak arasında gezinirken sonuç yine havada kalmış. Olanlar gerçek değildi hepsi bir rüyada geçiyordu demek daha doğru. Ancak rüya emareside görülmüyor. Sonuçta film.

Tavsiye etmem.

Taxi Driver -

Bu filmi anlamak için yaralı olmak, hayatı dert etmek lazım. Yoksa boş gelir insana. Ancak bir mesaj var o da düzene müdahale edemezsin, seni aşar. Hayalindekilerle kalırsın diyor. Sen yaşamana bak deniliyor. Bu ise hayatı güzelleştirmek isteyenlere zor gelen durum. Film işleyiş açsısından yavaş akıyor, bu nedenle sıkabilir. Yine de seyredilmeli nerelerden nerelere gelindi demek için.

Hard Candy - 

Hayley, arkadaşının intikamını yoksa kendi de Geoff u çok seviyordu kin mi besledi.. Bunun arasında kaldım. Ben onun Geoff u sevdiğinde karar kıldım. Bir kin ve nefretin oluşması için aşırı sevgi olmalı. Bu sevginin gerçek yüzü filmde açığa çıkmıyor. Fakat Geoff'u çözmüş biri olarak Hayley kendini bu kadar riske neden atsın ki. Arkadaş sevgisi için olma ihtimalide var ama.

Seyredin ben final konusunda tam neticeye varamadım Film sıkıcı değil. sonuna kadar bakacağınızı baştan söyleyim.

Gattaca - 

Filmin işlenildiği çağa göre geri kalmış bir dedektiflik araştırması olmasa çok iyi olurdu. Ancak film sisteme itaatsizliğin gizli yüzünü işleyerek, insan bütün çağlarda aynı karakterizasyona sahip diyorsunuz. Birde aşk ve yüce duygular kuralları aşar..Çok önce seyretmiş olduğum halde ikinci bir seyredişte sıkıntı duymadım..

The Butterfly Effect - 

Üç filme de baktım. İkinci film saçma olmuş. Üçüncüde idare eder. Birinci film bir konuya dikkat çekiyor. Diğerleri de bu fikir üzerine olduğunu düşünüyorum. "Olanda her zaman hayır vardır", derler ya, evet öyle...

Yeni düşünceler için bakın. Olabilir mi var mı dersiniz.

Ang-ma-reul bo-at-da - 

Film idam karşıtı olan kişileri ikna etmek için çekilmiş gibi geldi...kötü ve sapık huylu kişilerin durdurulmaz eylemlerini ancak idam kurtarır, denilmek istenmiş. Ayrıca kişilerin adaleti tesis etmelerinin sonuçları göründüğü kadar olumlu olmadığına da işaret edilmiş. Finalde düşününce kötü galip gelmiş gibi oldu...bu moral çöküntüsü yaptı bende. Sonra kimseye güvenilmeyecek bir hayat içinde olduğumuzu düşündürmek iyi olmadı.

Komiserin basitliği olmasa iyi idi ama seyredin. Güzel film.

Vidocq - 

Ayna üzerine söylenmiş en güzel sırlar bu filmde. Simyanın gizemine ulaşılırsa ne olur. Çok güzel ince detaylar yanında insanların sapık düşüncelerini de göz önününe sermesi açısından tavsiye edebilirim. Biraz görüntüler aydınlık olsaydı diyeceğim ama sonuçta gizemi barındırıyor.

The Prophecy: Forsaken - 

Beşinci film, dördüncü filmin devamı, TV film kalitesinde kalması ve konu bilindiğinden heyecan uyandırmıyor. Ama daha öncekiler gibi konusu için bakmak gerekiyor. Sahte mesih Deccal 'in adı ve işaretleri sunulması açısından boş zamanda bakılmasını tavsiye ederim.

"Ve son günlerde, yeryüzü hayvanı ortaya çıkacak" "Onun adı Mykael Paun, Ve yüzünde dört aşikar işaret taşıyacak"

Possession - 

Zor film, kime nasıl tavsiye edeceğiz. Çok şey bende bile gizli kaldı. Yine de yazayım. Çünkü seyrettim

Bütün mesele

filmdeki canavarın gerçek olup olmadığı. Bunu çözemiyoruz. Sonra Anna nın dünyasında gerçekte bir yasak aşk mı var, yoksa nemfomani veya histeri durumunda bir psikolojik hastalık mı?

Ancak filmdeki birkaç söz beni ve Mark’ın, Anna’nın canavarla sevişme sahnesinde tepki vermeyişi onun hasta olduğu düşüncesine yönlendirdi.

Seni teselli edecekse, ilk geceden beri onun yatağındaydım.” “benimle bütün gece sevişti” “Bitmek üzere”

The Prophecy: Uprising - 

Bu film diğer üç filmi seyretmeden seyredilebilir. Ancak kalp çıkarmaların ve meleklerin hareketlerini çözmek için ön bilgi olmayınca anlaşılma sorunu çıkacağından ilk üç filme bakmak bir yerde gerekli.

Diğer üç filmden daha güzel konusu var. Puanının düşük olması diğer filmler yüzünden seyredilme oranı düşük olmasına neden olmuş. Fakat alışılmış dışındaki konusuyla yaşadığımız dünyanın gizemini merak edenler için tavsiye ederim. Filimde en çok hoşuma giden Lucifer’in dünya düzeninde olumlu tavır sergilemesi. Hz. Süleymanın bir sözü var. “Dünyada düzen şeytan iledir” Bu film bu yönden çok hoşuma gitti. Puanı yüksek vereyim çünkü yaratılış konusuna merak salanlar bu filmdeki mesajları çözeceklerdir.

The Prophecy 3: The Ascent - 

Serinin üçüncü filmi... çekimler olarak daha güzel, akıcı ve seyretmesi kolay. İkinci filmi görmeden buna bakan pek bir şey anlayamaz. Konusu için seyredilir. İkinciyi seyretmek şartıyla tavsiye ederim.

1995 - Kehanet

1998 - Tanrı'nın Ordusu

2000 - Tanrı'nın Ordusu 3

2005 - The Prophecy: Uprising

2005 - The Prophecy: Forsaken

The Prophecy II - 

Kehanet 1995 kadar içeriği kuvvetli değil. Nefilim (Bir melek ve bir insandan doğan çocuk) hakkında gelişen olaylar sonuçlanmadan film bitiyor. Üçüncüsünü seyretmeye mecbur bırakıyor. İnatla seyretmeye devam etmeye çalışıyorum. Filim olarak bir beklentiniz varsa seyretmeseniz de olur. Tavsiye edemiyorum ama ben seyredeceğim. Konu alışılmışın dışında...

The Prophecy - 

Film, Hristiyan teolojisi üzerinden konu işleniyor. Fakat merak uyandırıcı özelliği var...diğer bölümlerine bakacağım. Daha iyi anlamak için.

Tavsiyem senaryoyu dikkate alın yoksa çekimler oyuncular vasat...ancak konu güzel.

Bugün bile devam eden melek ve lucifer savaşının donelerini buluyorsunuz.

Cape Fear - 

Filmde dini kitaptan alıntılar yapılıyor. Adalet sorgulanıyor. Gerçekte adalet nedir? Bakış açımız nasıl olmalı bu soruya cevap bulmayı hedeflemişler.

Sade ve anlatımı muğlak değil...herşeyi çözüyorsunuz... boş zamanınızda seyredebilirsiniz

De Behandeling - 

Konu dağınık iki kişi beraber seyrettikte biraz anladım...Konusu belki Avrupa daki insanlara mesaj iletmek istiyor. Bunun dışında finale kadar sıkıntı ile seyredeceğiniz film.

Altered States - 

Evrim konusuna biraz bulaşsada yaratılışın sorgulandığı film...Yeni nesil için güzel fikirler sunuyor. Tavsiye ederim.

F/X - 

Bu film çok güzel...uzun zamandır gülmeyi unutmuştum Bu filmle hoş vakitte geçirdim...sonra filmlerdeki efektlerin etkileme durumlarını test edebilirsiniz. Seyredin pişman olmazsınız

Nekromantik - 

Bu film neden çekilir için yorum yapanlar şunu da ilave etmeli. Bazı kendinden nefret eden bireyler vardır...hayata küsmüştür. Ona bu filme bak, sen kendini sevebilirsin. Ne aşağılık yaratıklar var.

Ben bu ölü seviciliği duyardım da nasıl olur diye anlayamazdım. İnsanlar gerçekten hayvandan daha aşağıdır sözüne layık olabiliyor. Bu filmden sonra biri size kötü derse ona bunu tavsiye edin. Sen kötü insan görmemişsin deyin. Zalimlik ile kötülük ayrı kavram olduğunu bu filmle daha iyi çözdüm.

Neler var şu dünya da...Seyredin insan gerçeği bu maalesef....

Aftermath - 

Filmde konuşma olmadığı için alt yazı aramayın ama seyredelim. İçinde yaşadığımız dünya iğrençlikler dolu... bu nedenle otopsi için kamera kayıtlarının tutulmasını illaki isteyin. Olmaz olmaz neler var .Eski çağları aşmış insanlar sapıklıkta...

Hannibal Rising - 

İnsanlar karakter değişimine nasıl uğrar ve sebepleri nedir. Kan kan ile temizlenmeli mi yoksa başka bir çözüm var mı? Bu film güzel bir örnek.

Eliza Graves - 

Film, akıl sorunları tedavi merkezlerinde yapılan hataları sorgularken, doktorların kurallar dışına çıkamayışına eleştiri getiriyor. Sisteme çomak sokmak gibi birileri çıkması için neden normüstü olaylar olamalı mı ki, bu üzücü durum. Film sonunda koyveriyor kendini. Başta çok çözemdiğiniz şeyler açılıyor.

Güzel film birçok güzel bilgiyi sunarken elektro şok tedavisi için ayrı bir bölüm konulması da beni düşündürdü. Çünkü bu tedavi ilaç tedavisi ile başbaşa giden bir usul.

Sonuç olarak izlenmesi tavsiye edilecek kadar güzel...pişman olmazsınız.

Stay - 

Film ilgi çekici ama çok karıştırarak tam bir sonucu kaybettirmiş. Gerçek ve hayal sorgulanmış.

Ama cevap havada hangisi gerçekti. Sam mi Henry mi bence belli değil. Herkesin cevabı farklı olacak ama bana göre Sam yok aslında...

Banlieue 13: Ultimatum - 

Güzel filmdi. Birincisinden daha güzel mesajlar vardı. Aksiyon filmi finalinde ağlanır mı, ben ağladım...finalde. Amelelr niyetlere göredir. Çözüm üretildi mi konuda sonuçlar ne olursa olsun sorgulanır mı? Çok beğendim.

İzleyin...

Banlieue 13 - 

Konusu bildik gelir, ama hareketler için seyredin, Çin filmlerindeki hayali hareketler yok, daha gerçekçi olması nedeniyle seversiniz. Leito yu seyretmek için tavsiye ederim...

Je vais bien, ne t'en fais pas - 

Film ailede anne baba rollerinin ileri seviyede işlemiş. Ve bir çok fedakarlıklar içerdiğini anlatmakta...Lili çok şanslı bir çocuk aslında...bütün çocuklar için de bu örnek ebeveyn tiplemesi şiddetle tavsiye ederim. Seyredebilirsiniz. Güzel bir konuda kendime bile çok hisseler çıkarttım.

Wicker Park - 

İşte bir aşk filmi seyretsen de olur seyretmesen de...kadınlar arasında kalan bir erkek olmak işlenmiş..ben pek etkilenmedim...aşk insanın içine düşen acının yeşermesidir. Tavsiye edemem.

Revenge - 

Kim haklı kim haksız diyemeden bitirdiğim bir aşk sorunsalı...sevişmek hangi konumda geçerlidir, intikam alan haklı mıdır, cevaplar hep ortada kaldı. Ancak filmde intikam alındı bir şekilde ama gerçek hayat bu kadar şans sunmuyor... Seyredilecek tarzda fakat sorular bırakıyor geride...

The Serpent and the Rainbow - 

Kara Büyü , vudu üzerine çalışanlar için garip gelmeyecek bir film...Normal zombi filmi değil... Zombiden çok sihir ve büyünün kullanılışı üzerine yapılmış

Film seyredilebilir nitelikte...

Zombi tozu ve onun aktif bileşeni olan tetrodotoksin, Avrupa ve Amerika'da yoğun bilimsel çalışmalar altında incelenmektekdir. Öldürdüğü Kurbanı Geri Döndürebilen Kimyasal: Tetrodotoksin

Tetrodoks olarak da adlandırılan ve voodoo büyücüleri tarafından 'zombi tozu' olarak da adlandırılan tetredotoksin ile zehirlenerek ölen birinin defni 3 gün boyunca gerçekleştirilemiyor

Yôgisha X no kenshin - 

Güzel ama resmen propaganda filmi gibi çekmişler. Güney Kore 2012 filmi kadar işleyişi güzel değil. Matematik dersi işliyor. Japonlar çok akıllıya, Eğer G. Kore filmini seyretmesem, bu da çok iyi derdim ama...soğuk film. Pek beğenmedim.

Yong-eui-ja X - 

2008 Veriyonu olan filmden daha güzel...bu filmde propaganda tarzından çok ilişkinin güzelliği ön planda tutulmuş seyrederken daha rahat oluyor insan. Diğerinden çok bun abakın derim.

Haute tension - 

Film sonuna kadar çözemeden seyrediyorsunuz. Ancak kadınlardaki sevgi duygusunun çok kuvvetli oluşu ve kıskançlığın kökeni irdelenmiş...Lezbiyen temalarda var...sonuçta film " Kimsenin aramıza girmesine izin vermeyeceğim." başlıyor ve bitiyor.

Sahnelerdeki kanlar sizi biraz ürpertecek...sizi içine çekiyor. Korkuyorsunuz gerçekten bu şekilde insanlar aramızda var mı? ben sordum..

Todos lo saben - 

Film finalde daha değişik olabilirdi. Bence herkes kendine göre sonuç çıkarsın demiş. Film sadeliğini korurken sürekli sordurduğu sorular ile kendini ayakta tutuyor. Bu da sizi filme bağlıyor. Ancak daha fazla merak ederken sonuçta şişmiş balon gibi sönüyor. İyi de neden bu kadar sorgulandıki sır olan olay demenin nedeni sadece para mı olmalıydı...aşk mı, neydi bilemedim.

Güzel film ama meraklı kişiler için uygun...

6 Underground - 

Film Arap baharından tutunda birçok olayı çorba edip Türkiye üzerinden servis etmişler. Dört ay ve ölüler günü diye kastettiği şeyler hakkında yorum yapmaya gerek yok. Ancak olaylar çıkınca anlarız aynı ikiz kule hikayeleri gibi. Heykellere de dikkat edin. Bu denli bariz işlenmez konu birde 150 milyon dolarlık bir film saçma sapan aksiyon filmi olarak çekilmez. Bu kadar kırılma dökülme içinde olanlar sapasağlam çıkışına şaşırıyor insan . Sonra son teknoloji gelişmelerinden bazı şeyler deşifre edilmiş... bu konuda bilgi sahibi de olmak iyi oldu.

Fakat bu kafamı kurcalayan bir soru var neden bu filmi piyasaya sürdüler mesaj kime veriliyor merak ediyorum.

Yıllar sürebilir ama bu insanlar için yaptığın güzel şeyler adına seni haklayacaklar.

Kim?/ Amerika mı?/ Beni onlar yarattı./ Rusya mı?/ Silahlarımı onlar verdi.

Mayor - 

Film çizgiyi aşmak/geçmek üzerine kurulu. Bir olay sizde başka başkasında başka mı olur? Bu sorunun cevabını aramışlar. Yavaş akan filmde iyilik kötülük karışmış. Finalde iyi de ne den oldu diyeceğiniz o kadar soru bırakıyor ki... Rus Edebiyatı gibi filmleri ayrıcalıklı.

Holywood film tarzı beklentisine girmeden seyredin. Hayal falan yok bütün karakterler gerçek hayatın tıpkısının aynısı...Güzel film anlayanlar için sorun çıkartmaz. Sonuçta farklı film.

Elle - 

Gerçekten hayatlar bu kadar çarpılmış olur mu dedirtti film. sonuçta inan dünyasının gizlediği sapık duygular öne çıkarsa değil bununla beraber yaşanıyormuş, olduğunu anlayınca iyi faktörünü kaybettik. Kim daha çok kötü varmış...

Zor film uykumu da getirdi. İçime bulanık bir hava verdi... yazık olmuş insanlık.. Neden, buna cevap veren var mı...

Film seyredilmeli de bizde bıraktığı hasarı ne düzeltecek...

La frontière de l'aube - 

Aşkın ileri seviyesine kara sevda derler.. Film bu konuda. Bazı kısımlarda fantastik kurguya kaçan bölümler var. Ancak bu türlü olaylar genelde olmaktadır. Bilinçaltı diye geçiştirdiğimiz bu tür durumlar için çözüm filmde anlatılmamış. Ancak gerçekten çok sevenler bu acıyı fazlasıyla yaşıyorlar...

Yavaş ilerlediğine bakmayın film aşk olayı geçirenlerin ilgisini çekebilir. fazla beklenti olmadan seyredin diyebilirim.

Lantana - 

Film güven konusu üzerine kurulmuş. İnsanların birbirlerine güvenini kaybedince bütün sorunlar başlamakta. Paula'nın Nick'in cinayetle suçlandığında kocasına karşı aldığı tavır örnek alınmalı...

Çapraz ilişkiler yumağı içinde olan hayatımızı nasıl korumamız gerektiğini bir daha gördük...Film bu konuda bize çok şeyler anlatıyor. Ummadığımız yerde karşılaştığımız insan belki hayatımızın içinde haberimiz yok... buna göre dikkatli olmalıyız aslında...bu film seyredilmeli...

Payback - 

İddialı olmak üzerine çok güzel bir film...hayat ideallerin üzerine kuruludur. Bunda kim daha sabırlı ve azimli olursa başaracaktır. Film biraz aksiyon tarzı ama çok güzel ve ders alınacak tarafları var... Seyredin

Sin City - 

Seyredilmesi gereken film. Geç seyrettim. Zamanımızdaki genç kuşak için tekrar tavsiye edelim. Her yönüyle çığır açıyor...Beğendim

Damage - 

Hasarlı ilişkilerin sonucu da hasarlı. Bunu en güzel işleyen bir film. Kimsenin dışı içine neden benzemiyor diye sorular soracağınız...kaderin nasıl intikam aldığını görmek istiyorsanız bakabilirsiniz. Bazı cinsel içerikli sahneler var diye vazgeçmeyin... atlarsınız...

Algorithm - 

Film bilgi amaçlı üretilmiş tarzda.. korkuda yanında sunulmuş. Bilgisayar korsanlığına bulaşmayın derler gibi…ağır film…zorlanıyor insan biran önce bitsin diye. Ancak gençlerin ilgisini çekebilir. Sonuçta kuvvetli olan yani bilgi kazanıyor. Ona sahipsen Tanrı sensin. Yoksa köle olacaksın.

Zoe - 

Film, yaratıcı ile kulu arasında bir aşk olursa nasıl olabilir onu anlatıyor.

Düşünüyorumda aşk her şeye kadir. Cehennem yaratılmışlar için bir geçiş yeri..İblis bunu bildiği için en ağır göreve talip oldu. Şimdi daha iyi anladım.

Film çok güzel...beğendim ve tanrı ile aşk yaşamak başka bir güzellik. Bazen kadınları kıskanmamak imkansız. Çünkü onlar erkeklerden çok şanslılar. Aşk onlara yakışıyor. Erkekler tanrı olmayı yeğleselerde filmdeki gibi yine de kadınlara hep mağlup oluyor. Sevgini kadındaki güzelliğini bir daha seyrettim.

Vay be...aşk bu imiş

Le locataire - 

Filmi seyrederken gerilmekten dolayı gülme tuttu sürekli...sebebi yaşadığımız hayatın bize yüklediği sorunlar o kadar fazla ki...hayal ve gerçek arasında kimliğimizi kaybediyoruz.

Film üzerine konuşulması gereken bir çok konuyu barındırıyor. Çok kişi bu filme seyretmeye dayanacak kuvveti bulamaz.

Sürekli Sigara ve kimlik konusu öne çıkarılarak Yahudi olmanın verdiği sıkıcı hayata işaret ediyor. Polanskinin üzerindeki pijamayı görünce Auschwitz Toplama Kampı aklıma geldi...Bunun benzeri imgeler çok fazla. Yine insan paranoya sahibi olmanın eşiğinde olmanın tehdidi altında...zor film bilinç altına hitap eden özellikleri var. İçinizde gizlenmiş sıkıntılarınızı çözmek bu filmle başa çıkmak gayet zor...

Seyredin belki o zaman anlarsınız. Yorumlar bir yerden sonra yetersiz, izlemek lazım bu filmi...sonuç bu...

Wo hu cang long - 

Aşkı sevenler seyretmeli...herşeye değiyor...ölüm bile olsa....güzel film. Sevmek çok güzel. bu film bunu anlatıyor. Verilen sözler hayatımızı kıskaç altına alsa da kalbimize laf geçiremiyor. Harika fim.

Thoughtcrimes - 

Kurgusu basit gelse de gençlerin ilgisini çekecek konusu var. Hoşça bir vakit geçireceğiniz bir film. Meraklı gençlere tavsiye ederim

The Vanishing - 

1988 yılı filmine de bakmanızı tavsiye ederim. O film düşünce dünyanıza çok şeyler verecek durumda...bunu daha önce seyretseydim... tamam güzel derdim. Ancak diğerini önce seyredince çok bir şey söylemek istemiyorum. Keşke çekilmese daha iyiydi bence sonunda taklit. 1988 filminden aşırmalar yapmış ama insanı biraz merak içinde bıraksaydı... tercih sizin

Spoorloos - 

Bu film ile bunun koyası sayılacak Kayboluş (1993) The Vanishing' e de baktım. İki film arasındaki en büyük fark filmdeki geçen felsefi izahlar. 1993 deki benzer filmde aksiyon fazla...biraz daha anlaşılır çekilmiş. Bence 1988 filmi daha düşündürücü mahiyette.

İkisinide seyrederken aynı konu var gibi ama ben bu filmi tercih ederim.

Teeth - 

Film gençlerin seyretmesi gereken bir konu…”kadın kahramanına zarar vermez”. Ama onu aldatırsan, eziyet edersen karşılığında bulacağınız şey bu dişler. Herkese tavsiye edemem ama erkekler ahlaklı olun üzerinden konu finale eriyor.

Ben beğendim. Film çekim ve senaryo açısından çok zayıf kalsa da bir efsaneyi bize tanıtıyor.

Güzel.

La migliore offerta - 

Film her yönüyle güzel ve harika bir bitiş ile finale eriyor. Hayatta kendini kapatan yüksek meziyetli insanların daha kolay aldatılacağını anladım. Üzüldüğüm bir konu kadınlar gerçekten aşkın taklidini yapıyorlarsa hayatta görülecek en büyük şansızlık...

Ama nedenlerime bir neden daha eklendi...gerçekten etrafımızda çok kişi taklit mi yapıyor. Öyleyse bu hayat kim için yaşanmalı...Her film içime bir sevinç katarken bu film beni üzüntülere çekti...

Çok değişik oldum.

Film üzerine çok söz söylenmiş hepsi doğru seyredin, hak vereceksiniz.

Seventh Son - 

Film ailecek seyredilir tarzda... Fantastik çağlar bu dünyanın geçmişinde var... Cinler ve meleklerin 1000 yıl savaşlarını hatırlattı bana. Bu gördükleriniz birebir var. Film yedinin yedisi ile kurduğu tema gerçektir. çocuklarımızın hayal dünyasına hitap edeceği için sizde seyredin onlarda seyretsinler.

The Clovehitch Killer - 

İnsan psikolojisinde dikkat edilmesi gereken bir hususu bu film gün yüzüne çıkarıyor. İnsan tabiatında gizlenmiş bastırılmış duygular için dini eğitimin de yeterli olmadığını izah ediyor.

insan aslında cemiyetin içerisinde kendini öz benliği ile açıkça bulabilmesi için bir çok faktöre ihtiyacı var... bunun başlangıcıda çok belli olmasa da dikkat etmemiz gereken şüpheciliği elden bırakmamak ve sorgulamasız hiç bir inanç oluşturmamaktır. Körü körüne bir şeye bağlanmayın.

Bu film gençlere tavsiye edilmeli. Senaryo belli yerden sonra çözülüyor.

Önemli olan filmde verilen mesajlar. Benim kendimce bulduğum Şüpheciliği elden bırakmayın. Hayatta iyi ve kötü birbirine çok yakın duruma.

Ders verici...sinema yönü açısından zayıf kalmış...olsun seyredilir.

Red Sparrow - 

Güzel bir işleyişi var. Sonra ajanların yetişme ortamları ve felsefeleri hakkında merak edenler bu filmi kaçırmasınlar. Bu film bana tekrar şunu hatırlattı "hayatta şans diye bir şey yoktur...ilkeler ve hedefler vardır"

Harika film yorumlara bakmadan hemen ilk fırsatta seyredin. +18 notuna çok takılmayın, düşündüğünüz şekilde bir cinsellik detayları yok, çıplaklığın olduğu ortamda ki şiddet olarak düşünün.

Çok güzel film.

Mississippi Burning - 

Sivil aktivistlerin içinde bir Yahudi'nin olması ve onun ölümüne neden olan Ku Klux Klan belki en büyük hatalarını yaptı... Çünkü Yahudi en küçük üyesine sahip çıkar. General Patton'nun bir Yahudi ere tokat atmasınının bedelini ağır ödemiştir. O filmede bakın.

Ben şunu gördüm Yahudiler Dünyada bir çok sıkıntının düzelmesinde ön ayak oldular... Sebep oldukları yok mu. O da çok. Nedense bu millet hayat tahterevallisinin ortasında kalır. Bu filmi geç seyrettim ama, ama bu tezimi destekliyor...Seçilmiş millet olarak anılmaları bu olmalı. Yani dünya düzeninde merkez karakterleri araştırın dediklerimi anlayacaksınız. Film harika güzel, ve insan psikolojisini çözümlemiş bir çok şeyide beraberinde sunuyor. Seyredin demekten başka bir sözüm yok... seyredin o zaman.

Jalouse - 

(Karin Viard ) Nathalie ismi yeniden doğuş manasında oluşu çok güzel olmuş...Final harika ve Nathalie nin kıskançlıklarını gülerek seyredeceksiniz. Beğendim...iyi vakit geçireceğiniz bu filmi kıskanç eşiniz varsa beraber seyredin. Kıskançlığın tek bir ilacı var ona filmde işaret ediliyor...bakın bunun için.

Leave Her to Heaven - 

Sevginin ben merkezli oluşuna çok güzel bir örnek... Sadece benliğin içinde kalınca ve paylaşmayınca duygular insana hata yaptırır. Burada sıraya alınmış ölüm zincirinde en son kendi ölümüne kadar giden çizgide suçlu olarak Ellen görülmemeli. Onun kıskanç olduğunu bile bile Richard hatasız görülmemeli...Asıl suça o da ortak ve neden de olmalı. Evlendiğin kişiyi tanımayan bir yazar olması asıl sorunların başı. Kurguyu bilen kişi saf ayağına yatmamalı. Kişiler bilgileri miktarınca değil uyguladıkları bilgiler kadar huzur bulabilirler. Film aslında çok güzel yorumlara açık...

Kıskançlık üzerine konuşulması gereken bir film...

Seyredin...dediklerime hak vereceksiniz.

La jalousie - 

Eğer seviyorsanız ve kıskançlıkta karekterinizde varsa, ve hırslı birine aşık olduysanız bu filmi seyredin. Ter u taze güzel bir film...seyredince iyiki seyrettim diyeceksiniz. Korkmadan tavsiye ederim. Bu filmin geri planda kalması siyah beyaz olması olmasın. İççi duygu renkliliği ile dopdolu...

Ben beğendim.

 

 

 

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar