KASİDEİ TÂİYYE İBNÜ’L-FÂRIZ
1. سَقَتني حُمَيَّا الحُبَّ راحَةَ مُقلَتي وَكَأسي مُحَيَّا مَن عَنِ الحُسنِ جَلَّتِ Göz bebeğim olan sevgili, bana muhabbet şarâbını içirdi. Benim kadehimde o yücesevgilinin bilinen, anlaşılan ve kayıtlı güzelikten üstün olan yüzüdür. 2. فَأَوهَمتُ صَحبي أنَّ شُربَ شَرابهِم بهِ سُرَّ سِرِّي في انتِشائي بنَظرَةِ Arkadaşlarımın gibi içince onları vehim ve şaşkınlıkta bıraktım. Bakışta onlar gibi içişim olunca, sarhoşken kalbim sevinçle doldu.[ bu halle onların idrak gözlerinden uzak kaldım.] 3. وبالحَدَقِ استغنَيتُ عن قَدَحي ومِن شَمائِلِها لا من شَموليَ نَشوَتي Zât'ın cemâlini gördüğüm için kadehimden/kadehlerden yüz çevirdim. Sarhoşluk sevincim, hallerim ise şaraptan değil zâtın ve sıfatlarındandır. 4. ففي حانِ سُكري حانَ شُكري لِفِتيَةٍ بِهِم تَمَّ لي كَتمُ الهَوَى مَعَ شُهرَتي Böyle olunca, gençlikteki sarhoşluk yeri şükür hanesi oldu. Muhabbetle tanınan birisi olduğumdan