Print Friendly and PDF

ÂŞIK PESENDİ - [Mardiros Kımpetyan]

|



Basmışuz kadem Pesendi hürriyet meydanına
Kim bu lutf-u Rabbani dir şükr ola ehsanına
Cismimüz hak olsa elzemdir bu mülkin şanına
Kafir olsun kim ki vermez canını vatanına
Âşık Pesendi

Asıl adı Mardiros Kımpetyan olan Âşık Pesendi, 1864’de Sivas’ta doğdu. Küçükken babası Mikayel Kımpetyan’ın yanında çalıştı. Genç yaşta şiir yazmaya başladı, daha sonra ilham almak ve adak için Kayseri’deki Surp Garabet Manastırı’na gitti. Müzik gereci olarak sazı kullandı.
1894’de Bayzar Kürkçiyan’la evlendikten sonra İstanbul’a yerleşti. Sultan Abdülhamit’in huzurunda perde arkasında şiirler okudu. Kel Hasan paşa, Sultan’ın kendisini öldürtmek niyetinde olduğunu kulağına fısıldayarak yurtdışına gitmesini tavsiye etti. 1895-96 Ermeni olayları sırasında Rusya’ya göç ederek Kerç, Batum, Erivan, Eçmiyazin ve diğer şehirlerde ikamet etti. Buralarda fırıncılık yaparak ve kahve işleterek geçimini sağladı. 1905’te Bulgaristan’a geçerek Varna ve Rusçuk şehirlerinde kaldı.
İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Türkiye’ye dönerek 15 Kasım 1909’da Sivas’ta kendi yönetiminde saz şairlerinin katılımıyla bir konser verdi. 1910’da İstanbul’a dönerek yeniden şairliğe başladı ve geçimini saz çalarak sağladı.
Kusani Dağı (Ozanın Sazı) adlı Türkçe ve Ermenice âşık tarzı şiirlerden oluşan divanı 1910’da İstanbul’da basıldı. Divanda 45 Ermenice şiir yer almaktadır ki, bunların ikisi destandır. İkinci bölümdeyse 27 Türkçe şiir vardır ki, bunların da ikisi destan türündedir. Pesendi, başka Ermeni ve Türk âşıklarıyla birlikte Zileli Ceyhuni’nin öğrencisi olmuştur.

ÂŞIK PESENDİ’NİN DEYİŞLERİNDEN


-1- Koşma

Hal- i tereddütte kalma ey cahil,
Yürü bir damen-i paki ara bul,
İzzucah-i dehre aldanma gafil,
Bir sahib-himmeti ta ki ara bul.

Bir kün emri ile var oldu cihan,
Anlaşılmaz sırrın Hazret-i Süphan,
Bir katre menidir vücud-u insan,
Abı narı badı haki ara bul.

Gez alemde kalb-i salim sine saf,
Ketumü’l-lisan ol itme tehi laf,
Terk et kıyl u kişi çekil bi taraf,
Pesendi Hazret-i Hakkı ara bul.

-2- Koşma

Meşakkat rahına düş olan âşık,
Elbet leyli nehar ağlar hu çeker,
Pervane veş bağrı yanık olanlar,
Dü çeşminden kan yaş çağlar hu çeker.

Geleli dünyaya dil-şad olmadım,
Gezdim hayli dergah irşad olmadım,
Bir lahza mihnetden azad olmadım,
Kara bahtım kara bağlar hu çeker.

Düşeli bu aşka ey melek–sima,
Bir puldur indimde ziynet-i dünya,
Ah u vah ettikçe Pesendi edna,
Feryadından dağlar taşlar hu çeker.

-3- Koşma


Sofi tan eyleme tamburu sazı,
Anın her bir tellerinde ağaz var,
Var sor aşk ehline versin cevazı,
Gör anda ne gizli nasihat va’z var.

Vurdukça mızrabı, bastıkça parmak,
Her bir nağmeleri çağrışır Hak Hak,
Zahid pak et gönlün anlarsın mutlak,
Ehline aşk, na ehline mecaz var.

Her kim ki bu sırra agah Pesendi,
Tan etmez âşıkı her gah Pesendi,
Buyurmuş bu pendi Emrah Pesendi,
Ki nağme-yi sazda Hakka niyaz var.

-4- Koşma


Göreli hüsnünü ey melek sima,
Yanar cismim sönmez nare sevdiğim,
Geceler subha dek andelib-asa
Düşdüm böyle ah-u zare sevdiğim.

Cana can evini yarelendirdin,
Tığ vurub sinemi parelendirdin,
Zülfün gibi bahtım karelendirdin,
Seni kaşı gözü kare sevdiğim.

Cevr etme Pesend’e ey servi-kamet
Ne sebeb bizlerle etmezsin ülfet,
Mahvice ağyarla etdiğin sohbet,
Çıkar bir gün âşıkare sevdiğim.

-5- Koşma


Mülk-ü masivaya geleli bizler,
Kara giyip kara bağlar gezeriz,
Habi görmez oldu zerre veş gözler,
Yaş döküp haşredek ağlar gezeriz.

Âşık maşukundan kalınca hasret,
Dar olur başına dünya nihayet,
Biz kuh-i sahrada leyliye nisbet,
Mecnun teki nice dağlar gezeriz.

Pesendi ismimiz söylenir dilde,
Leyk biz bir zerreyiz beyne’l-akilde,
Bülbülüz arzumuz kalmadı gülde,
Ol sebebden viran bağlar gezeriz.

-6- Koşma


Tekebbür perdesin çak iden kamil,
Geçer sadr-ı aşka seyyarelenir,
Kalb-i âşıkana taş atan cahil,
Çarpılır bir taşa bin parelenir.

Merd geçin alemde, merd görün her dem,
Er olup kimseye eyleme sitem,
Rüstem-i Zal olsa alemde adem,
Yeni bir cihetle biçarelenir.

Pesendi seyreyle nedir bu cihan
Yatar hak-i zirde niçe kahraman,
Men aref sırrını bilmeyen insan,
Boş gezer alemi avarelenir.

SEYYARELENİR


Tekebbür perdesin çak eden kâmil
Geçer sadr-ı aşka seyyarelenir
Kalb-i âşıkane taş atan cahil
Çarpılır bir taşa bin parelenir

Mert geçin âlemde mert görün her dem
Er olup kimseye veyleme sitem
Rüstem-i Zal olsa âlemde adem
Yine bir cihetle biçarelenir

Pesendî seyr eyle nedir bu cihan
Yatır hak-i zirde nice kahraman
“Men aref” sırrını bilmeyen insan
Boş gezer âlemi avarelenir. 

BİGÂNELERİZ


Zahid sen dem vurma ilm-i kübradan
Sanma biz ecvef u bigâneleriz
Gerçi haberdarız biz olma nadan
Ve lâkin zahira efsaneleriz

Sofi sen bilmezsin bu yolda ne var
Bu yâr meydanıdır gelemez âğyar
Çeşmi hakaretle eyleme nazar
Biz elst bezminden mestaneleriz

Pesendi gezmeyiz ağyar-ı aşkta
Biz merd-i ikrarız ikrar-ı aşkta
Bir güruh derdimend Pazar-ı aşkta
Zincir bent eylemez divaneleriz
 

KALENDERÎ


Ey fitne cadû âh yine mi sözüne kandım
Yazık bana kim ben sana aldandım inandım

Vuslata dair ettiğin ikrarı unuttun
Gece subha dek ismini yâd eyleyüp andım

Sen bî-vefadan resmi vefa beklemek abes
Eyvah ne çare fitili aşkın ile yandım

Gayrı çekemem ey cefanı elverir artık
Billahi senin cevr ü siteminden usandım

Pesendi beni kıldı esir hasret-i sevda
Ben bu âlemi ah beyhude dolandım
**
Şaşdım bu âlemin revişlerine
Her biri bir halde bende bir hal yok
Tahayyürde kaldım gidişlerine
Kimi ejder kimisinde mecal yok

Asrın dostuğına olunmaz inam
Herkes nefsine dir maksadı meram
Ey dil akil isen hâsılı kelam
Doğru bil kim laubali bir kal yol

Meyl etme dünyanın her zinnetine
Ne varına aldan ne servetine
Kimse kibr itmesün şecahetine
Kim demiş ki her kemale zeval yok

Her kime ruh dedim atdı bir nokta
Tersine okudu etdi bir imla
Üç harf bir nokta ile gizli muamma
Bundan özge Pesendiyle süal yok

Kaynakça ; Sivil İnsiyatif Gurubu / Yaşar Uçar /

ZİLELİ CEYHUNİ (1847 - 1912)

Âşık Ceyhuni, Ceyhuni Baba ve Ceyhuni diye de anılan Zileli Ceyhuni, 1847’de Zile’nin Çıkrıkçı mahallesinde doğdu. Asıl adı Ömer’dir. Babası Çördükoğulları’ndan Ahmet’tir. (Kimi yazarların Ceyhun’yi Çorumlu göstermeleri yanlıştır, belki de bu, onun Çorum’da Kahyaoğulları’ndan Meryem’le evlenmesinden doğmuştur.) Ceyhuni bir süre Âşık Tokatlı Nuri’ye çıraklık etti. (Ceyhuni adını da kendisine ustası takmış.) İyi saz çalan Zileli Ceyhun, geçimini bu yolla sağlardı. Düğünlerle derneklerde, kahvelerde çöğür denen 12 telli sazı beceriyle kullanırdı. Çevre köyleri, kentleri dolaşır, sık sık yolculuğa çıkardı. Bu arada Sivas, Çorum, Ankara ve İstanbul’a kadar gitmiş.
Çayırcı ve Veliefendi çayırları ile semai kahvelerinde saz çalmış, karşılaşmalara katılmıştır. Ankara’da iken Vali Faik Memduh Paşa Âşık Cemali ile onu konağına çağırmış, saz çaldırıp bağışta bulunmuştur. Ceyhuni, Tokatlı Nuri ile Erzurumlu Emrah’ı çok sever, ikisini de ustası sayardı. Kendisi de birtakım şairlere ustalık etmiştir: Niksarlı Bedri ve Cesuri, Zileli Mevci ve Nagami, Tokatlı Cemali ve Hicri, Yozgatlı Mes’udi ve Seyhuni, Sivaslı Pesendi vb. Bu ünlü çıraklar Ceyhuni’nin çevrede ne denli sevildiğini ve etkili olduğunu göstermektedir. Ceyhuni, 1912’de Çorum’un Alaca ilçesine bağlı İsa Hacılı köyünde vefat etti.
Bektaşiliğe bağlanan Ceyhuni şiirlerinde, hem inançlarını yansıtmış, hem de aşk, doğa, ayrılık temlerini işlemiştir. Arada bir çevresinde ki olaylardan (sıtma vb.) söz etmiştir. Dilinde Osmanlıca sözcüklere de yer vermiştir. Gazeller ve şarkılar da yazmıştır.

ESERLERİ

Ceyhuni'nin şiirleri cönklerle dergilerde (Çorumlu, No.6-7; Yeni Türk, No.37; Halk Bilgisi Haberleri, No.9 vb.) kalmıştır, kitaplaşmamıştır.

EL VURUP TABİBE İNCİTME BENİ


El vurup tabibe incitme beni
Zira aşk derdine derman bulunmaz
Ne derttir bilmezem sızlatan beni
Can gider visüle canan bulunmaz

Var iken sinede hezaran dağlar
Aşk oduna düştüm can evim yanar
Yar ile sine saf olacak dağlar
“At bulunur meydan bulunmaz”

Çok gördüm feleğin serencamını
Murat üzere kimler aldı kanımı
Kanda nuş ederse ecel camını
Göçen Ceyhuni’ den nişan bulunmaz

SEVDANA TUTULDUM BEN BİLE BİLE


Sevdana tutuldum ben bile bile
Ey nar-ı muhabbet yan içerimde
Firak-ı mihnetle derd-i hasretle
Uyuştu bağrımda kan içerimde

Dilber zülfü gibi aklım perişan
Gezerim alemi mest ü sergerdan
Yarı ağyar ile gördüğüm zaman
Boğazıma gelir can içerimde

Ceyhun elde teber başta bir külah
Gezerim alemi dergah-be-dergah
Zeminden semaya çıktı suz u
Bir külhan-ı aşk var san içerimde

http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2911

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar