Aşk Üzerine — Jacques Lacan
| |
Aşk [l’amour] tabii ki bir
işaret oluşturur ve her zaman müşterektir.
Uzun
zaman önce bu fikri öne sürmüştüm, güzellikle, hisler her zaman müşterektir
demiştim. Şöyle sorulsun diye demiştim,
“Peki
ya, peki ya, aşk nasıl, aşk nasıl — o da her zaman müşterek mi?”
“Hiç olmaz mı, hiç olmaz mı!”
Bilinçdışı
işte bunun için icat edilmiştir — insanın arzusunun Başkasının arzusu olduğunu
fark etmemiz için. Aşk tutkusu arzunun gözardı edilmesini içerse de, aşkta
arzunun bütün önemini koruduğunu fark etmemiz için. Biraz daha yakından
baktığımızda bunun yol açtığı hasarı görürüz.
Keyfiyet [jouissance] —Başkasının
bedeninin keyfiyeti— bir soru olarak kalır, çünkü oluşturabileceği yanıt
gerekli değildir. Daha da öteye götürebiliriz: bu yanıt yeterli de değildir,
çünkü aşk aşk talep eder. Hiç durmadan onu talep eder. Onu talep eder …
yine. Aşk talebinin Başkasında kaynaklandığı ayırının doğru adı “yine”dir [encore].
O
halde, ne gerekli ne yeterli bir yoldan, Başkasının bedeninin keyfiyetiyle
yanıtlayabilen bu şey nereden kaynaklanır?
Bu aşk değildir. Geçen yıl
Sainte-Anne Hastanesinde sinirimi bozan şapelden bir anlamda esinlenerek l’amur [mur = duvar] demeyi göze
aldığım şeydir.
L’amur bedendeki
tuhaf işaretler biçiminde gözükür. Ötelerden gelen cinsel karakteristiklerdir,
gamet hücresi biçiminde mikroskop altında gözlemleyebileceğimize inandığımız
yerden gelirler — ve söylemek isterim ki bu yerin hayat olduğunu söyleyemeyiz
çünkü ölümü, bedenin ölümünü de taşır, onu tekrar etmesiyle. İşte en-corps [beden-içinde] buradan
gelir. Demek ki soma ile gametin ayrılmış olduğunu söylemek yanlış olur, çünkü
beden bu gameti barındırdığı için onun izlerini taşır. L’amur üstünde izler vardır.
Ama
onlar izlerden ibarettir. Bedenin oluşu tabii ki cinsiyetlidir, ama dedikleri
gibi ikincildir bu. Ve tecrübenin gösterdiği gibi, bedenin keyfiyeti, beden
Başkasını simgelediği ölçüde, bu izlere bağlı değildir.
Olan
bitenin en basit düşünülmesiyle bunlar toparlanabilir.
O
halde aşk neyi içerir?
Aşk
—psikanalizin inanılmaz bir cüretle, kendi tecrübesi bu mefhumun tam aksini
gösterdiği için daha da inanılmaz bir cüretle öne sürdüğü gibi— aşk, bir
kılmakla mı ilgilidir?
Eros
Bir’e yönelik bir gerilim midir?
İnsanlar uzun zamandır Bir’den başka
hiçbir şeyden bahsetmiyor. “Bir diye bir şey var”
Geçen yılki söylemim bu beyana dayanıyordu, öncesindeki kafa karışıklığına
katkı yapmak için değil kesinlikle, zira arzunun bizi yönelttiği ayrı şunu
gösterir: Bir sadece imleyenin özüne dayanır. Başlangıçta Frege’yi araştırırken
göstermeyi denediğim aralık, bu Bir ile, oluşla ilgili (ve oluşun ardında
keyfiyetle ilgili) bir şey arasındaydı.
Size küçük bir hikaye anlatabilirim,
Picasso’ya aşık olan muhabbetkuşunun hikayesi.
Nereden anlaşılıyordu?
Gömleğinin yakasını ve ceketinin
kenarlarını gagalamasından. Aslında muhabbetkuşu insanın özündeki şeye aşık
olmuştu, yani onun giysisine. Muhabbetkuşu
Descartes gibiydi, insanları giysiler içinde … yürümelerinden ibaret
saymasıyla. Giysiler çıkarılmalarıyla çapkınlık vaat eder. Ama bu salt bir
efsanedir, demin bahsettiğim yatağa doğru yakınsayan bir efsanedir.
Giysileri olmayan bir bedenin keyfinin çıkarılması, Bir kılanın ne olduğu
sorusunu, yani özdeşim sorusunu yekpare bırakır. Muhabbetkuşu giyinmiş Picasso
ile özdeşim [öz-deşim] kurmuştu.
Aşka ilişkin herşeyde aynen
böyledir. Keşişe aşık olan
giysisidir [Lacan’ın değiştirdiği deyim: “Keşişi yapan giysisi
değildir”], zira onlar böylece bir olur. Başka
deyişle, giysinin altında yatan beden dediğimiz şey, belki de benim a nesnesi dediğim kalıntıdan ibarettir.
İmgeyi
bir arada tutan şey bir kalıntıdır. Analiz şunu gösterir: Aşk özünde
narsistiktir. Ve şunu açığa çıkarır: Güya nesnemsi olanın —ne büyük saçmalık—
cevherini oluşturan, aslında arzudaki kalıntıdır, yani onun sebebidir, tatminin
noksanlığı hatta imkansızlığı yoluyla arzuyu sürdüren şeydir. Aşk müşterek
olsa da kudretsizdir, çünkü Bir olma arzusundan ibaret olduğunun farkında
değildir, bu da bizi “o-ikisi” arasındaki ilişkiyi kurgulamanın imkansızlığına
yöneltir. Hangi o-ikisi arasındaki ilişkiyi? — o-iki cinsiyet.
Jacques Lacan
1972-1973 Seminer 20: Yine, s. 4
Erişim: https://yersizseyler.net/2015/10/23/ask-uzerine-jacques-lacan/
Kaynak: Işık Barış Fidaner, Evrim Şaşmaz, Gözde
Kıral, SYRIZA Türkiye, Çeviri derlemesi, Aralık 2015
yersizseyler.wordpress.com, fraksiyon.org, viraverita.org
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder