Print Friendly and PDF

ASKER MEKTUPLARI

|

 

 

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ANABİLİM DALI

ASKER MEKTUPLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Mustafa ARIKAN

Konya 1990

’’ Ey Türkler’in Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun,şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Haliki! Sen bütün bunları Türkler’e verdin. Yine Türkler’de bırak. Çünkü böyle güzel yerler,seni takdîs eden ve seni ulu tanıyan Türkler 'e mahsus­tur.

Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerleri­nin bütün dilekleri; isra-i celâlini İngilizler’e ve Fransızlar'a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dile­ği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle gü­zel ve sakin bir yerde sana dua eden biz asker­lerin süngülerini keskin, düşmanlarını zatin kah­rettin ya, bütün bütün mahveyle! ”

ÖNSÖZ

Çalışmamızın konusunu teşkil eden “asker mektupları” Ankara’da Kızılay Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunmaktadır. Arşiv*de, tam bir tasnif çalışması ve düzenleme henüz yapıl­mamıştır.

Askerden aileye ve aileden askere yazılmış bulunan 85 civarında mektup, arşiv çalışmalarımı» sırasihda,tesâdüfen bir torba-zarf içerisinde bulunmuştur. Askerler ve asker aileleri tarafından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ Komisyonu’na yazılan mektuplar; arşivlenmiş bulunmakta ve klâs.örler içerisinde muhafaza edilmektedirler. Bu klasörlerde, esir Türk askerleri, askerlerin aileleri ve diğer müesseselerle yapılan yazışmaları havı belgeler muhafaza edilmektedir. Bunların da tam bir tasnifinin yapıldığı söylenemez. Sâd.ece sendlere gö­re klâsörlenmiş ve bâzı klasörlere numara verilmiş bulunmak­tadır.

Asker mektuplarının ekseriyetinde»noktalama işâretleri kullanılmamıştır. Biz, çalışmamızın ikinoi bölümünde verdiğimizmektup metinlerinde; cümle sonlarında sâdece ” nokta ” işaretini kullandık. Kısmen noktalama işaretlerinin^kulla­nıldığı mektuplarda, mektupların orijinalime sâdık kaldık.

Mektuplarda yer alan hitap, târih, imza,haşiye ve derkenarları sayfa düzeni i çeri sinde,bulundukları yeklerde göstermeye çalıştık.

Okunuşlarında tereddüt edilen; bakma imkânı bulabildiğimiz atlaslarda yer almayan şehir, kasaba ve köy adları­nı, metnin orijinalinde yazıldığı şekilde, parantez içinde verdik.

Yetmiş seneyi aşkın bir süre önce yazılan mektuplar­da, bazı kelime ve cümlelerin okunamayacak derecede' silik olması sebebiyle; okunamayan kelimeleri,parantez içerisinde üç nokta; cümleyi»parantez içerisinde sıralı üç adet üç nok­ta ile gösterdik.

Kelime sonlarında yazılmayan harf ve heceleri, -mâ­nâyı tamamlamak bakımındankelime sonuna, . -.parantez içeri­sinde, aldık.

Dönemin imlâ hususiyetlerine uygun olarak; eski harf­li mektup metinlerinin verildiği ikinci bölümde, kelimele­rin yeni harfle yazılışlarında, eski harfli imlâlarına sâ­dık kaldık. Meselâ; ”edüp”, “amuca", "ayruca.”, ’Üçün” gibi, İkinci bölümde yer alan mektup metinlerinden, birin­ci bölümde yapılan alıntılarda, kısmî transkripsiyon ciheti­ne gitmedik.

Mektuplardaki imlâ yanlışlıklarını göstermek bakımın­dan; üçüncü bölümde, mektup metinlerinin orijinalinde, yan­lış yazılan kelimelerin altını çizerek, gösterdik.

Bu çalışma vesilesiyle; Birinci Cihan Harbi’nde sene­lerce savaşmış, esîr düşmüş, binbir meşakkat içerisinde esâret hayâtı yaşamış ve belki de "gurbet âlemlerinde” şehîd olmuş ecdadımıza, borcumuzu, bir rıebze ödemek gayretinde bu­lunduk.

Târihimizin ve kültürümüzün, arşivlerin tozlu rafları arasında kalmış değerlerine ulaşmak gayretimize vesîle olan

bu çalışmayı tarafima tevdî eden, çalışmalarım müddetinee, engin bilgi ve tecrübelerinden,sabırla»faydalanma imkanı tanıyan Muhterem Hocam Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ Bey*e, kıymetli fikirlerinden istifâde ettiğim Prof. Dr. Önder GÖÇGÜN Bey’e, Arapça olarak yazılmış mektupların tercümesi zahmetine katlan Mehmet EMİNOĞLU Bey*e ve bu konuda çalışma imkânı tanı­yan Kızılay Genel Müdürlüğü’ne teşekkürlerimi arz ederim,

Konya, 1990

GİRİŞ

Târih; bir milletin hafızasıdır. Onun mevcudiyetinin sırlarını, esaslarını saklar ve nesillere sunar. Bir "destantarih”e sahip Türk milletinin târihinin her safhası, her ânı üzerinde sayısız araştırmalar yapmak imkânını tanır. Çünkü; Türk milleti kadar engin bir târihe, zengin bir kültüre sahip başka bir millet yoktur, diyebiliriz.

Engin Türk târihinin, Türk kültürünün'en zengin saf­hasını Osmanlı Devleti teşkîl eder. Dünya üzerinde, Osmanlı kadar övülen başka bir millet yoktur ve bu..ö.vgüye sâdece; Türk’ün kendisi katılmaz. Cihan târihindeki ömrünü tamamlayan Osmanlı Devleti, târih sahnesinden çekilirken bile, üç kıt’adaki toprakları üzerinde, ”destan-târihimiz”e yeni sayfalar ekier.

Yaşadığımız,bir de yazdığımız târihimiz vardır. Yazı­lan târih; yaşanılan târihin çok az bir kısmını gün ışığına çıkarır. Yaşanılan târih; vesikalarla, belgelerle ölümsüzle­şir. Vesikalara müstenid tarih ve burada saklı kültür; milletin hayat tarzı, inançları, kıymat hükümleri, duygu ve düşüncelerinin bilinmesi târih şuurunun, millî şuurun teşek­külüne ve temayüz etmesine vesîle olur.

Mektup; insanlar arasındaki İçtimaî münâsebetlerden, ferdî ve içtimâi ...mes'el.eler üzerinde düşünce alış-verişi ihtiyâcından doğmuş bir ifade tarzıdır.

Özel, resmî ya da başka şekillerde yazılmış mektuplar, kültürümüzün; Türk dilinin, edebiyatının, Türk insanının duy­gu ve düşüncelerinin yer aldığı kıymetlerdir. Edebiyatımızda mektup türünde verilmiş pekçok eser bulunmaktadır. Resmî ve edebî mektuplar ile ilgili eserler verilmesi; Nâmık Kemâl, Ziyâ Gökalp, Ömer Seyfettin ve dîğgr ediplerimizin mektupla­rının yayınlanmasının yanında; üzerinde ehemmiyeti hâiz çalış­malar yapılmayan mektuplar “asker mektupları"dır.

Asker mektupları; halk mektuplarıdır. Halkın dilini, kıymet hükümlerini, hayat tarzını, duygu ve düşüncelerini bu mektuplarda buluruz. Bu çalışmada bahis konusu mektupların; Birinci Cihan Harbi’nde esir düşmüş Türk askerleri tarafın­dan, vatanlarından çok uzaklarda, esaret hâlet-i rûhiyesi ile yazılmış olması onları daha da değerli kılar. Bu mektup­lar; târihi yapanların târihi yazmasının birer ifâdesidirler. Biz, onlarda, halkın kullandığı dilin inceliklerini, harp senelerinin sıkıntılarını, Türk insanının ruh dünyasını, duygu ve düşüncelerini bütün derinlikleriyle buluruz.

Birinci Bölüm

ASKER MEKTUPLARININ ŞEKİL ve MUHTEVA YÖNÜNDEN
İNCELENMESİ

1.  MEKTUPLARIN ŞEKİL YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

A. MEKTUPLARDA KULLANILAN KÂĞIT ve ZARPLAR

Mektupların geldik!eri yerlere göre, kullanılan kâğıt ve sarflarda farklılıklar görülmektedir. Aynı yerden gelen mektuplarda ise, kullanılan malzeme bakımından büyük benzer­likler vardır. Bütün mektuplarda dikkâti çeken hususiyet; kul­lanılan kâğıt ve zarfların, günümüz haberleşmelerinde kulla­nılan mektup kâğıt ve zarflarına göre daha kaliteli oluşudur.

Kıbrıs ve Hindistan’dan gönderilen mektuplarda, düz, çizgisiz kâğıt ve sâde bir zarf kullanılmıştır,"'* Zarf üzerinde   adresin yazılacağı yer ile ilgili bilgi verilmektedir.

Irak’tan gönderilen mektuplarda kullanılan kâğıt ve zarflar, genellikle Kıbrıs ve Hindistan’dan gönderilenler gi­bidir. Fakat Bağdad ve Basra’dan gönderilen bâzı mektuplarda değişik kâğıtlar kullanılmıştır. Bağdad’dan gönderilen mektubun. zarfı yoktur; kağıt, zarf-kağıt olarak kullanılmıştır. Basra’dan gönderilen diğer mektupta değişik bir kâğıt görmek­teyiz. Kağıdın sol üst köşesinde, mektup yazan iki Hintli as­ker resmedilmiş ve resmin yanma gönderici ile bilgilerin yazılacağı yerler belirtilmiştir.

Mısır’dan..gönderilen mektuplarda, tek tip mektup kâgıdı kullanılmıştır. Kâğıdın bir yüzü, gönderenin ve alıcının adreslerinin yazılmasına ayrılmıştır. Diğer yüzü çizgilidir ve mektup metninin buraya yazılmasına dâir not vardır. Katlanıldığı zaman zarf hâlini almakta, zarfın bir yüzünde gön­derenin, diğer yüzünde gideceği yerin adresi yer almaktadır. Kâğıdın her iki yüzünde de, kâğıdın nasıl kullanılacağına âit bilgiler bulunmaktadır.      

Rusya'dan yazılan iki mektup, kartpostal şeklindedir. Vladivostok’tan gönderilen mektup’ kâğıdının üstünde Japonca ibareler bulunmaktadır.

Yunanistan'dan gönderilen ve aileler tarafından asker­lere gönderilen mektuplarda değişik kâğıt ve zarflar kulla­nılmıştır.

MEKTUPLARDA ADRES

Esir Türk askerlerinin memleketleri ile haberleşmele­rinin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ Komisyonu tarafından sağ­lanması sebebiyle; adreslerin yanında genellikle "Dersaâdet tarîkiyle” notu yer almaktadır. Ayrıca, bâzı mektuplarda, mektubun "Userâ Komisyonu” vasıtasiyle gideceği yere ulaştı­rılacağına dâir notlar düşülmektedir. Bu husus:

"Dersaâdet’de Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ.

Komisyonu vâsitasıyle”

şeklinde ve buna benzer şekillerde ifâde edilmektedir. Bu notu müteakiben adresler yazılmaktadır.

Adresler yazılırken sırasıyle vilâyet, sancak, kaza, nahiye, karye adları zikredilmekte daha sonra gideceği şahsın adı yazılmaktadır. Bâzı mektuplar, gidecek şahsa, bir tanıdık vâsıtasıyle ulaştırılır:

"Dersaâdet tarîkiyle

İzmir Vilâyeti’nde Bergama Kazası’nın Poyracık nahi­yesi ’nde Eniştem Kestaneci Osman Âğa’ya mahsûs”»

“ Dersaâdet’de Fatih Zincirlikuyusu’nda Merhûm Zühdü Beğ'in Konağı’nda Hemşirem İclâl Hanım’a takdim" »

’’ Konya Vilâyeti Kayıklı Kahve Civarında Bakkal Dükka­nında Alkaranlı Ali Çavuş Vâsıtasıyle Alkaran Karyesi’nde Yazıcıoğullarından Mehmed oğlu Birâderim Mustafa Ağa’ya mah­sûs’’,

Yukarıda misâl olarak verilen adreslerde görüleceği üzere; yer ve şahıs adları belirtildikten sonra "takdim” ve ”mahsûsdur” ifâdeleri ile,gönderilen şahsa âidiyyet bildiril­mektedir.

Askerlerin bulundukları yerlerin adresleri yazılırken yine aynı tan dikkâti çekmektedir. Sırasıyle ülke, şehir, kamp adı ve esir numarası verildikten sonra ad zikredilmek­tedir:

"Hindistan’da Bellary Esîr-i Harp Karargâhı’nda Altın­cı Bölük’de 1411 numrolu Postabaşı Salih Efendi oğlu İzzet Efendi”

1. Müvezzî Notları :

Zarf üzerinde müvezziler tarafından düşülmüş çeşitli notlar bulunmaktadır. Bu notlarda; mektubun sahibine ulaştırılamama sebebi ve "mahrecine iade” notu ile Userâ Komisyo­nu’na geri gönderilmektedir.

Tespit edilebilen bâzı müvezzî notları şöyledir:

” Meşkûr adam Malatya’ya gittiğinden mahrecine iade kılındı " ,

" Harîkden müteharrik olup neden nakl-i hâne etdikleri bilindiğinden iadesi içün .................................................................................... "

'* Mum-i ıleyh Salih Beğ Ankara'ya gittiğinden hanesi­ni nakl-i hâne etdiği ve hanelerinde kimse bulunmadıkları Is­katındaki komşulardan bilhassa anlaşılmıştır ve adres bırakup gitmediklerinden mahrecine iade ”,

” Mahrecine İade "

" Mülgadır. Mahrecine İâde"

” Jandarma Kolu lağvedilmiş olduğundan mahrecine iâ­de » .

C.MEKTUPLARIN GELDİĞİ YERLER ve ŞAHISLAR

1.               Mektupların Geldiği Yerler:

Mektupların ekseriyeti İngiliz esiri Türk askerlerine aittir. Askerler tarafından ailelerine ve Userâ Komisyonu'na yazılan mektupların büyük kısmı 1919 yılında İngilizlerin e­linde bulunan Irak, Mısır ve Hindi.stan’daki esir kampların­dan gönderilmektedir.

Hindistan’da Bellary; Irak’da Bağdad, Basra ve Kutu’lAmâra; Mısır’da Kahire ve İskenderiye’de on binlerce Türk esirinin bulunduğunu, askerlerin esir numaralarından anlamakdayız.

Avrupa’da Fransa, İtalya ve Yunanistan’da; Kıbrıs Adası’nda; Sibirya’da Türk esirleri bulunmaktadır.

Rusya’da Vladivostok şehrinden gönderilen bir mektup­ta asker, Japonların idaresi altında bulunduklarından bahset­mektedir. Vladivostok, Japon Denizi kıyısında bir Rus şehri­dir. 1905 Rus-Japon Harbi neticesinde Porstmouth’ta yapılan anlaşma gereği, Jap onlar »m idaresine geçmiş olabilir.

Vatan ve millet için savaşan;..bu uğurda dünyanın dört bir bucağında, Asya’da, Afrika’da, Avrupa’da esaret hayâtı yaşayan, Vladivostok’a kadar talihin sürüklediği ve belki de vatanından uzakta,Yemen çöllerinden Fransa ..ortalarına, Güney Hindistan’dan Japon Denizi kıyılarına kadar uzanan bir coğ­rafyada, vatan ve aile hasretiyle tutuşmuş, can vermiş Türk’­ün varlığından bizi haberdâr eden bu mektuplar, birer ibret vesikası olarak karşımıza çıkarlar.

Diğer mektuplardan farklı olarak; terhîs olmuş bir Türk askeri, memleketine dönerken uğradığı Batum’un güzellik­lerini anlatır:

” .....93 tarihinde Batum gibi şirin .ve nezâfetlü, varidatı pek çok olan bir şehri tekrâren Cenâb-ı Hakk istir­dadı nasıp edüp şimdilik ziyaret etdim. Bizim taht-ı himâyede bulunur: Batum’da bir çok tecrube-gan 93’den kalmış”

O devirde “Batum, Karadeniz sahilinde geniş ve munta­zam caddeleriyle, temiz yüzlü binalariyla, güzel vitrinli dükkanlarıyla Avrupai bir kasaba idi       Kasaba‘nın güzelbir parkı ve güzel bir iklimi vardı.”

Mektupta bahsedilen ”93‘ten kalma tecrûbe-gânlar”; 1877-78 Qsmanlı-Rus Harbi gazileridir. Binbir eziyet ve cefâ­nın çekildiği esaret hayâtından sonra sağ kalabilen ve esâret dönüşü Batum’da kalan Türk olsa gerektir.

Bu savaş; dünya harp târihinde kara bir lekedir. Türk esirlerine reva görülen muâmele, Plevne’de ölen insanların kemiklerinden gübre elde etmek için 30 ton kemiğin Plevne’den Bristol Limanı’na getirildiğini, devrin Bristol Gazetesi yazar.

2.               Mektup Gönderen Askerler ve Rütbeleri:

Askerlerin yazdığı toplam 88 mektuptan hareketle bir tasnif yapıldığı zaman; erlerin çoğunlukta olduğunu gör­mekteyiz. Sayı itibariyle erleri, ...teğmenler takıp etmektedir.

Bunların yanında Yarbay, Binbaşı, Yüzbaşı, Başçavuş, Çavuş 13 ve Onbaşılar da bulunmaktadır.

Mektuplarda rütbeler, devrin askerî tâbirleri ile kar­şımıza çıkmaktadır. Mektuplarda geçen rütbeler ve şimdiki karşılıkları şeyledir:

Kaymakam : Yarbay

Binbaşı                                          :     Binbaşı

Yüzbaşı                                         :     Yüzbaşı

Mülâzım-ı Evvel: Üsteğmen

Mülâzım-ı Sânı : Teğmen

Başçavuş                                       :     Başçavuş

Çavuş                                            :     Çavuş

Onbaşı                                          :     Onbaşı

Er                                                   :     Er

Ayrıca,. mektuplarda Postabaşı, Bölük Emini gibi unvan­lar da yer almaktadır.

Bazı mektuplarda, askerlerin rütbeleri zikredilmediği için, herhangi bir tespit yapılamamıştır.

Er ve erbaşların yanında, rütbeli Türk esirlerinin de bulunması; muhteva bakımından asker mektuplarını zenginleş­tirmektedir.

D. MEKTUPLARIN GÖNDERİLDİĞİ YERLER ve ŞAHISLAR

1.              Mektupların Gönderildiği Yerler:

Mektuplar; ekseriyetle Anadolu vilâyetlerine gönde-

rilmiştir. İstanbul ve İzmir vilâyetleri civarına daha çok mektubun gönderildiğini görmekteyiz. Çoğunluk itibariyle bu şehirleri Konya ve Edirne tâkîp etmektedir. Birinci Cihan Harbi yıllarında Manisa, İzmir Vilâyeti’ne bağlı bir sancak tır. Bergama da Manisa Sancağı*na bağlı bir kazadır. Askerler­den aileye yazılan 77 mektuptan 14 tanesinin Bergama’ya gön­derilmesi dikkâtimizi çekmektedir. Hindistan, Irak ve hattâ Vladivostok’tan Bergama’İı askerlerin mektubu gelmektedir.

Anadolu vilâyetlerinin yanında Horpişte, Kavala, Koğaz, Varna gibi Balkan ve Humus, Şam, Musul gibi Arap vilâyetleri­ne mektupların gönderildiğini görmekteyiz.

Birinci Cihan Harbi’nde özellikle Irak Cephesi’nde,Türk askerleriyle birlikte İngilizler'e karşı çarpışan Araplar’ı görmekteyiz. Ekseriyeti Osmanlı'ya ihanet ederek, İngilizler’le işbirliği yapan Araplar’ın yanında; Türk aske1erinin, safında yer alan Araplar’m bulunması, İslâm’ın cihâd mefkuresine ve ahde vefa duygusuna bağlanabilir.

Müslüman tebânın desteğini sağlamak maksadıyle, Osmanlı Devleti tarafından ilân edilen ” Cihâd-ı Ekber ”in ve ya­yınlanan fetvaların gayesine ulaştığı söylenemez. Çünkü, Arap Dünyası, yüzyıllarca kendisine hak, adalet ve refah gö­türen Osmanlı’ya ihanet ederek O’nu arkasından hançerlemiştir.

2.               Mektupların Gönderildiği Şahıslar.,ve Müesseseler:

Askerler tarafından yazılan 90 mektuptan 77 tanesi as­ker ailelerine, 12 tanesi Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Usera Komisyonu’na, 1 tanesi Bursa Polis Müdüriyeti’ne gönderilmiştir.

Âile fertleri içerisinde Birader, Peder ve Vâlide’ye yazılan mektuplar daha çoktur. Bunları âile içinden Refika, Oğul, Hemşire; akraba çevresinden Amca, Dayı Hala ve Enişte tâkîb etmektedir. Âile ve akrabaların yanında arkadaşlara ve aile dostlarına yazılan mektuplar da bulunmaktadır.

Usera Komisyonu’na yazılan mektuplar; aileden haber is­teyen askerlerin, bu isteklerini dile getirdikleri arz-ı hâl mâhiyetindedirler.

E.                MEKTUPLARDA TÂRİH

Çalışmamızda yer alan mektupların ekseriyeti 1335-1919 senesinde yazılmışlardır. Mektuplarda,atılan târihler­den hicri takvimin kullanıldığını anlamaktayız. Mektuplar; genellikle 1919 yaz. ve güz aylarında yazılmışlardır.

Mektuplarda tarih; ekseriyetle metnin bitimine atıl­maktadır. Sayfa düzeni içerisinde, kâğıd-ın sol üst köşesine atılan tarihlere de rastlamaktayız. Atılan târihler genel­likle:

” fî 16 Ağustos Sene 335“ şeklindedir. Klâsik üslûbun dışında atılan bâzı târihleri şöyle tespît ettik:

Bellary

29 Ağustos 555”,

’’ Hindistan : Bellary*den

15, Eylül, 555 QT Q

Basra*dan________________________

6 Ağustos Sene 555 ” ,

'* FÎ 15 / Ağustos / 555 Basra Userâ Karargâhı’ndan ’’

" 9 / 2 / 55" ,

“İstanbul

4 / 10 / 919

Bazı târihlerde; târihle birlikte mektubun yazıldığı yer de belirtilmektedir. Hicrî tarihlerin yanında milâdî tâ­rihlerde göze çarpmaktadır.

F.               MEKTUPLARDA İMZÂ

Mektuplarda imzâlar; metnin bitiminde târihi müteâkip veya târihin altında yer almaktadırlar. Bâzı mektuplarda imzâ yerine mühür görülmektedir. Bu da, askerin okuma yazma bilmediğini, mektubun bir başkası tarafından yazıldığını göstermektedir.

İmza yerine, bâzı mektuplarda isim yazılmıştır. Bura­da isimden önce, mektup yazılan şahsa olan akrabalık derece­sini bildirir ifâdelere rastlanılmaktadır:

” El-dâ’î Kardeşiniz

Mehmed ‘Osman “ gibi.

İmzalardan önce; yazanın rütbesi, memleketi, adresi ve '* hatta mezuniyetini belirtir ifâdeleri.görürüz:

” Basra Userâ Garnizonu’ndan On Sekizinci Bölük’den 51130 numrolu Mülâzım Mustafa Necati ” ,

” Eskizağralı M. Bahâeddin ” ,

” Hukuk Mezunlarından

Mehmed Nuri ” gibi.

Bâzı imzalardan önce;

” Esir Oğlunuz ” ,

” Hasret-zede Mahdumunuz ” gibi sıfatlarda kullanılmaktadır.

G.              DER-KENÂR ve HÂŞİYELER

Mektuplarda asıl metnin dışında; kâğıdın üstünde,altın da veya kenarında ek, çıkma yazılara rastlanılmaktadır. Bun­lar; mektup bitirildikten sonra hâtıra gelen bâzı hususları eklemek, bu şekilde yazılan notların tâli hususlar olduğunu düşünerek hareket etmek gibi sebeplerden veya kâğıt yeter­sizliğinden, bu şekilde yazılmaktadırlar.

Konuları genellikle, mektuba cevâb isteme, sonradan hatırlanan birisine selâm yollama, askerin yanında bulunan hemşehrilerinden onların ailelerine yollanan selâmlar, bâzı hususlarda malumat isteme, kendisi ve muhatabı için temenni­lerdir.

Mektupların birçoğunda, metnin altında, haşiye şeklin­de askerin adresi verilmektedir. Mektuplarda rastlanılan il­gi çekici der-kenâr ve hâşiyelerden bazıları şöyledir:

" Ve yeni Damadınız orada ise Mustafa Ağa'ya selâm ederim. Belki O’ndan ayda bir iki mektûb."

’’ Hindistan’da Bellâry Esîr-i Harp Karargâhı’nda Altıncı Bölük’de 1411 Numrolu Postabaşı Salih Efendi oğlu İzzet Efendi ”        ,

” Duanız berekâtıyle yakın vakitde biz de kurtulur"  geliriz Dayıcığım.inşaallah ”                                                                           ,

” İki kıt’a mektub gönderdim. Haberiniz olsun.”

’’ Seyyid Ali’nin Abidin Ondokuzuncu Userâ-yı Osmaniye a         

Taburu’nda. Mektub ile görüşüyorum."

” Biraderim inşâallah an-karîbü’z-zaman bize Cenâb-ı

Hakk salâhlarımızı nasıp eylesün. Ne edelim. Talihimiz böyle imiş. Bu senin hakkında belki hayırlıdır."

’’ Haşiye:

Muhterem Ağabeğim Emin -^eğe de mektûb gönderdim.Bit­tabi mesafenin bu’diyyeti dolayısıyle cevâbı henüz vürûd et­memiştir. "

” Cevâblarınıza sür’atle muntazırım. Hemşiremden de acele cevab beklerim. ”

Bâzı mektupların altında ve kâğıdın diğer yüzlerinde yer alan haşiyelerde, asker, yanında bulundan memleketlisi esirleri tek tek sayar ve onların selâmlarının ailelerine 25 ulaştırılmasını ister.

 MEKTUPLARIN MUHTEVA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

A. DİL ve ÜSLÛP

Asker mektupları, halk mektuplarıdır. Edebî mektuplar­dan çok farklıdırlar ve halkın ..dilinin,duygularının, ruh dünyasının bu mektuplarda tezahür edeceği aşikârdır. Çünkü asker; halkın bağrından kopup gelen insandır, onun kendisi­dir.

Bu mektuplarda cemiyetin, askerin ve ailesinin hâlet-i rûhiyyesini, kıymet hükümlerini, inançlarını, kısaca; bir mil­letin kültürünü buluruz.

Mektuba, kâğıdın orta yerine ” Hu ” yazarak başlanır. ?* Hu ”, ’’ O” demektir. Bu ise ”ism-i âzam”, yâni Cenâb-ı Hakk’ın en yüce adıdır. Çünkü ” O " zamiri, Allah’ın bütün isimlerini içine alır. Asker, mektubuna Allah’ın adiyle başalar.

Mektuplarda ” Hu ”dan sonra ” Huzura ”, " Huzûr-ı Âlîlerine ”, ” Hâk-i Pây-i Âlîlerine ” gibi, mektup yazılan şahsı yüceltici hürmet ifâdeleri yer almaktadır.

1.               Mektuplarda Hitâp:

Mektup yazılan şahsın huzurlarına mektup sunulduktan sonra; muhatabın yakınlık, akrabalık derecesini ve bazen de ismini belirten ifâdelerin yer aldığı hitâp kısmına geçil­mektedir

Hitaplarda hürmet, sevgi dolu ifâdeler vardır. Asker; kardeşine, anasına, babasına eşine sevgi, hürmet sıfatlarıyle seslenir. Şimdi bu hitaplara misâller verelim:

Babaya;

"Veliyy-i Nimetim Pederim Beğ ",

” Merhametlû Pederim İbrahim Ağa’ya ”,

" Veliyy-i Nimetim Sebeb-i Hayâtım Efendim ",

Ana'ya;

” Veliyy-i Nimetim Sebebi Hayâtım Sevgili Vâlideciğim"

" Şefkât-perver Vâlideciğim ",

" Efendim Annem ",

Kardeş’e;

" Muhterem Efendim ",

" Hamiyyetlû Biraderim Sâdık "fendi ",

” Kardaşım ",

Eş’e;

” Refikaçığım ",

" Refîka-i Hayâtım Efendim ",

" Sevgili Refikam ",

Oğul’a;

" Hakîkatlû Gözüm Nûr-ıAynım Ciğer Köşem Oğlum ",

" Ömrü Uzun Olasıca Oğlumuz Yusuf Ziyâeddin’e",

" Nur-ı Aynım Mahdumum Mehmed Efendi’ye ",

Görüldüğü üzere hitaplar, askerin, sevdiklerine olan duygularını açığa çıkarması bakımından da bize ipuçları ver­mektedirler.

2.               Mektuplarda Başlangıç:

Asker mektupları selâmla başlar ve yine selamla biter. ” Selâm ” kelimesinin, önünde mutlaka; hassaten, özellikle mâ­nâlarına gelen " mahsûs ” ibâresini görürüz. Bu, mektupların değişmez hususiyetidir. '

Selâm faslından sonra asker,’ sağlık haberini ” Hamdolsun vücûdum sıhhatdedir ” ifâdesiyle bildirir ve Allah’tan muhatabının da ” vücûdunun sıhhatde olmasını ” diler:

’’ Evvelâ mahsûs selâm edüp hatırınızı suâl ederim. Eğerçe bendenizden suâl ederseniz vücûdum sıhhatde olup

’’ Bilhassâ mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ede­rim, Eğer bu taraftan suâl olunur ise vücûdum sıhhatde ve ra­hatım fekâlâdedir. ”

Bâzı mektuplar selâm ile başlar ve yine selâmla devâm eder:

” Evvelâ mahsûs selâm edüp iki ellerinden bûs edüp hayır duâsını talep ederim ve hânem tarafına Mahdûmum Eyüp Efendi’ye mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim ve Birâderim Hakkı Ağa’ya ve hanesi tarafına ve Kerîmesi Kadın’a dahî ayruca ayruca olarak mahsûs selam ederim. ”

Klâsik başlangıçların dışında bâzı mektuplar; uzun za­mandan berî alınamayan mektup sebebiyle duyulan üzüntüyü veya memleketten, âileden alman bir haber veya mektubun verdiği sevinci dile getiren ifâdelerle başlar:

” Fi 11 Haziran Sene 335 tarihli göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldım. Çok memnun oldum. Allah sizleri dahî iki

cihanda memnun etsin. Âmin. ",

” Aileme gönderdiğim müteaddid mektuplardan hiçbirine maatteessüf cevâb alamadım. Müteessirim. "

Bâzı mektuplarda, başlangıçta, memleketten ve aileden uzakta bulunmanın verdiği üzüntü, hasret dile getirilir:

" Yedi kurban bayramını diyâr-ı gurbette geçirdim. Mü­barek ellerinizi öpmek nasıp olmadı. Bu yüzden ziyâdesiyle mü­teessirim."

Ve bu başlangıçlardan sonra asker; duygularını,temen­nilerini dile getiren ifâdelerle mektubuna devâm eder. Mek­tupların ekseriyetinde, başlangıçta kullanılan ifâdeler, an­latılmak istenilen duygular aynı tarz ile hâtimeye kadar de­vam eder. Bu kısmı, başlangıç kısmından ayırdetmek ve farklı bir başlık altında incelemek mümkün görülmemektedir. Çünkü; selâmla ve iyi dileklerin sunulmasıyle başlayah mektup, sonu­na kadar aynı ifâdelerle devâm eder. Bütün aile fertleri; ana, baba, kardeş, evlât; akrabâlar ve tanıdıklar fert .fert zikredilir ve herkese " mahsûs selâm " edilir. " Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden "öpülür. Zikredilen akra­ba ve tanıdıkların hepsinin Ailesine de " hânesi tarafına " ifâdesi ile selâm edilir. Aile fertleri ve akrabalar ismen zikredildikten sonra; diğer tanıdık ve ahbaplara " ehibbâya", " ahbâb ve tanıdıklara " da selâmlar edilir. Bu hususiyetle­ri ile asker mektupları, tam bir " selâm-nâme " mâhiyetinde,. dır.

1953 senesinde bir askerî birlikte, askerlerin yazdı­ğı mektuplar üzerine hazırlanan bir tebliğde mevzu ile alaka­lı şu bilgileri bulmaktayız:

" Mektupların hitap, .(başlık) kısımlarında olduğu gibi, girişinde de ufak tefek farklılıklar bulunurdu..................................................................................... Nasılsın,

iyi misin? İyi olmanı Cenabı Hakdan niyaz ederim. Ben yeğe­ninden de bir parçacık soracak olursan, şu sizlere yazdığım mektubun son saatlerine kadar, hamdolsun vücudum sıhhattedir, gizlerinde bu minval üzere olmanız için Allah'a duacıyım. Sîz­lerden başka bir kederim yoktur; bütün düşüncem sîzlersiniz. Benim için hiç merak etmeyiniz.

Büyük anneme selam ederim, ellerinden öperim. Dedeme selam eder ellerinden öperim. Yengeme selam eder ellerinden öperim. Anama selam eder ellerinden öperim. Babama selam eder ellerinden öperim. Ahmet'e selâm eder gözlerinden öperim..... "

Görülmektedir ki, aradan geçen 34 sene zarfında, as­ker mektuplarının üslûbunda hemen hemen hiç değişiklik yok­tur. Sâdece, dilde bir takım değişiklikler göze çarpmaktadır.

Ailenin fertlerine, akrabalarına ayrı ayrı husûsî bir değer verdiğini göstermek bakımından asker, herkese " ayruca ayruca " selâm eder.

Bâzı mektupların muhtevaları farklıdır. Bu mektuplar­da, klâsik mektup üslûbunun dışına çıkılmıştır. Asker, aile­sinden haber alamamanın, mektuplarının gelmemesinin kendisi­ni çok üzdüğünü; gönderilen ve eline geçen bir mektup münâ-

Nevzat Türkten, "Asker Mektupları", I. Milletlerarası Halk Edebiyatı ve Folklor.Kongresi, Konya 1988, yayınlanmamış tebliğ.

sebetiyle duyduğu sevince, memnuniyeti veya içinde bulunduğu durumu, hâlet-i rûhiyyesini uzun uzun anlatır.

Kurban bayramının 1535-19X9 senesinde Eylül ayına rast­laması sebebiyle, mektupların bazılarına bayramı tebrikle başlanmakta, “ diyâr-ı gurbet" te yaşanılan bayramların hüz­nü dile getirilmektedir.

3.               Mektuplarda Hatime:

Asker mektupları; selâm, iyi dilek ve temenniler, hür­metlerin sunulması, diğer duygu ve„düşüncelerin ifâde edil­mesinden sonra yeniden bir selâm faslı ile son bulur. Burada, mektubun yazıldığı şahsa, âileye veya bütün tanıdıklara son defa topluca selâm edilir. Askerin, mektubuna acele cevâp bek­lediğini bildirmesinden sonra " hatm-i makâl ", " hatm-i ke­lâm " veya " bu kadarlık ile kifayet ", " bu kadarlık ile ik­tifa " edilerek mektuba son verilir.

Mektupların hatime, yâni bitiriş cümlelerinde mutlaka yer alan ve devamlı, ilelebet mânâlarına gelen "Bakî " ifâsi bulunur. Allahtan afiyet, sıhhat dilenir; muhatap., veya muhataplar Allah’a emânet edilir:

" Bakî âfiyetde dâim olunuz ",

" Bakî emânet ",

" Bakî Huda’ya emânet olunuz ",

" ................................. hatm-i makâl eylerim. El-bâkî âfiyet ",

" Bu kadarlık ile iktifa ederim ",

" El-bâkî sıhhatde dâim olasınız ",

’’ Bakî hüsn-i teveccühâtınız duâsıyle hatm-i kelâm

eylerim ",

" Bakî Huda’nın birliğine emânet ederim ",

" Bakî arz-ı ihtiram ederim•Efendim ".

Bazı mektuplarda, mektubun son kelimesi, hitâp edilen şahsa hürmeti, sevgiyi, yakınlığı belirten " Efendim ", " Kar­deşim ", " Halacığım " gibi ifâdeler taşırlar.

4.              Kalı plaşmış Kel ime ve İfâd el er:.

Mektuplarda selâm faslına " evvela-'" kelimesi ile baş­lanır. Selâmla alâkalı olarak; selâmın özellikle o şahsa edil­diğini bildiren " mahsûs " kelimesi, mutlaka selâm ile birlik­te kullanılır.

Sıhhatin yerinde olması " vücûdum sıhhatledir " şek­linde ifâde edilir.

Hürmet, " arz-ı ihtirâm " şeklinde sunulur.

Hatır, "istifsâr etme", suâl etme " ifâdeleriyle sorulur.

Büyüklerin elleri, küçüklerin gözleri " bûs " edilir.

Mektubun yazıldığı âna kadar olan süre " târih-i mektûba değin " ifâdesi ile belirtilir.

Selâm ve hürmet sunulduktan sonra " sizden ma’dâ bir kederim yokdur " denilerek; âilenin, yakınların düşünceden uzak tutulmadığı anlatılır.

Selâm gönderilen şahsın ailesine " hânesi tarafına " olaraktopluca selâm edilir.

Özellikle bahsedilmeyen akrabâlar " akrabâ-yı taallukât "; dostlar " ehibbâ , ahbâb, tanıdık " olarak adlandın-

lırlar. Bunların yanında ” konu-komşu " da unutulmaz.

Şahıs isimlerinin yanında " ağa ”, ” efendi ”, ” hanım ”, ” kadın ” gibi sıfatlar kullanılır. Bu, bir hürmet ifâdesi­dir. Baba, amca, dayı gibi büyükler ” ağa ”, anne, eş, hala ve teyzeler " hanım ” , kız çocukları *’ kadın ” ve oğullar ” efendi ” sıfatlarıyla anılırlar.

Devrin dil hususiyetleri gereği baba ”peder”, anne ” valide ”, oğul ” mahdum ”, kız çocuğu ” kerime ”, erkek kardeş ” birader ", kız kardeş ” hemşire "dir.

Mektup kelimesinin yerini bazen ” varaka ”, ” varakpâre " ” muhabbet-nâme ” alır. Bunlar ” teselî-âver”, "ferâh-bahş"tırlar.

Mektuplarda toplu selâm ” hısım-akrabâya, konu-komşu­ya, mektubu okuyan efendiye, dinleyen cemâate, yedi yaşından yetmiş yaşına kadar herkese " diyerek, edilir. Mektuplarda okuyucu, dâima ” efendi”dir.

Hatime cümlelerinde "bâkî,r, " hatm-i kelâm ”, ”hatm-i makâl", "bu kadarlık ile iktifa ” gibi kelime-ye ifâdelere rastlarız.

Mektuba cevâp beklenilmesi ” mektuplarınızı muntazırım ”, ” cevâplarınızı muntazirim " şeklinde ifâde edilir.

Bir an evvel, en kısa zamanda gibi ifâdeler yerine, " an-karibi’z-zamân ” vardır.

Bâz en "aile ” yerine " familya ” kelimesi kullanılır.

Asker mektuplarının halk mektubu olması, okuma-yazma bilmeyenlerin mektuplarını diğer askerlerin yazmaları yekne­sak bir dil ve üslûbun varlığının sebepleri anlaşılır.

* *

Bu mektuplar, halk kültürünün nümûneleridirler.

B. DUYGU ve DÜŞÜNCELER

1. Esaret ;

Bahis konusu asker mektuplarının hepsi esarette yazıl­mış bulunmaktadır. Asker; ne zaman esir düştüğünü, esaretten kurtulma temennilerini, esaret hayâtına rağmen hamd ve şükür duygularını bir esir hâlet-i rûhiyyesi içerisinde anlatır. Mektuplarda esaret hayâtı ile ilgili teferruatlı bilgi veril­memesi, mektuplar üzerinde bir sansür mekanizmasının olduğu­nu göstermektedir. Fransa’da esir bulunan bir Türk askeri bu durumu şöyle izah eder:

” Zemin ve zamanın adem-i müsâadesi beyân-ı efkâra gayr-i müsâit olduğu cihetle kalbimden kopan harâretli selâmimi tekrar ile hatm-i kelam edeceğim.” Anlaşılacağı üzere; esîr Türk’ün, eşâfet hayatini , duygu ve düşüncele­rini teferruâtıyle anlatması için, müsâit bir vasat yoktur.

Mektuplarda askerlerin esâret süreleri ile ilgili ifâdelerede rastlamaktayız. Asker; hangi tarihte esir düştü­ğünü ve ne kadar zamandan beri esir olduğunu anlatır.

Basra’da esîr bulunnan bir asker ” Şimdiye kadar mek­tûb yazmadığımın esbâbı ise mektûb kabûl olunmadığından gönderemedim ” demektedir. y Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, Türk esirleri belli bir müddet âilelerine mektup göndereme­mişlerdir.

Mektupların ekseriyetinde askerler, rahatlarının iyi olduğunu yazmaktadırlar. Biz, bu ifâdelerin, aileleri üzün­tüye sevketmemek bakımından, askerlerin gerçekleri dile ge­tiremeyen ifâdeleri olarak kabûl ediyoruz. Çünkü bir mektûba yazılan hâşiyede;

"Zalimin zulmü var ise mazlumun Allah’ı var.

Şimdi İngiliz’in zilleti var ise yarın Hakk’ın dîvânı var." ifâdesinde, Türk askerinin, esaret hayâtı ile ilgili duygu ve düşüncelerini yakalamaktayız.

Yine bir başka asker Userâ Komisyopu’na yazdığı mektu­bunda;

" Bugün bizim burada ecnebi elinde bulunduğumuz sâatlerimiz: Çanakkal’a Muhârebe-i Kirâmı’ndan daha tehlikeli ve ölüm bizim içündür     Çünkü vücûdunuz bu gibi müzâhim ve meşâkî görmediğinden lâfla ne kadar anlaşılsa boşdur: İllâ bu kadar eğer bizim gibi asker ve kuşe-i esâretde kan ağlaş­mak lâyık ise ”    cümleleri ile esâret hayâtının zahmet ve meşakkatlerini anlatır.

Esâret;. Allah’ın takdiridir. Asker, mektuplarında bu duygularını, mütevekkilâne ifâde eder;

” İnşâallah yakın zamanda biz de halâs olup bir dahî dünyâ gözüyle görüşürüz. Ah Rabbim..",

" Ne yapalım cilve-i ilâhı böyle."

Hürriyetine kavuşacağı günleri hayâl eden asker, kurtulduğu zaman giyeceği elbisenin temini gayretindedir:

" Söke'de Eğişlizâde Ali Beğ nezdinde bulunan eşyamın nezdinize celp duyurulmasını rica eylemiştim. Mezkûr eşya meyânındaki siyah renkli elbisemi el-hâsıl melbûsâta dâir bir şey kalmış ise İstanbul'a Mansur Beğ'in yahut gönderilmeşini pek çok istirham eylerim."

2.                Gurbet.Hasret :

Malumdur ki mektuplar, hasret duygularından doğarlar. Vatandan, aileden, sevdiklerinden hem de esir olarak ay­rı düşmek; askeri, hasret duygularıyle boğar. Memleketinden, aile ocağından, eşinden, çocuklarından seneler boyu ayrı kal­mak ve bu ayrılığı vatandan binlerce kilometre uzak diyarlar­da yaşamak, bayramlar yapmak, bu Hasreti kat bekat artırır; asker, gözleri yaşlı, duygularını dile getirir:

" Bu mektubum Kurban .Bayramı’nın birinci gününe müsa­dif bir zamanda yazılıyor. On iki bayram ailelerden uzak gur­bet âlemlerinde yapılıyor. Bugün herkes bizim kadar belki mü­teessir olamaz. Bugün herkesten ziyâde bizlerin gözleri eşk-i ye’s ve nâvmîdi ile dolgundur..! Gözyaşlarımla sizin bayra­mınızı tebrike vâsıta olacak şu solgun kâğıt sence medâr-ı teselli olabilir mi?     Teessürüm fazla yazmağa manidir.

"Tedi Kurban Bayramı'nı diyâr-ı gurbetde geçirdim.Mübârek ellerinizi öpmek nasıp, olmadı. Ne yapalım kader böyle

iniş... Feleğin bu cilvesine katlanmaktan başka çâremiz yok­tur.»

” Uzun müddet sürmekte olan hasret tahassürlerini tes­kin edebilecek sizin sevimli mektûblarınızdır........................................................................................... Sizin vara­kalarınıza büyük bir sabırsızlıkla intizâr etmekde olduğumu arz ederek hasretle gözlerinden öperim Refîkacığım................................................................ Hulûliyle müşerref olacağınız ıyd-1 saîd-i athanızı tebrik ede­rek Cenâb-ı Sübhân’m eltâf-ı ilâhiyyesinden nicelerini görmek nasıp etsin.”

Ayrılık acısından mütevellit hasretlikleri;

” Sizlerin hasretliğiniz ciğerime değdi.” diyerek ifâ­de eden askerin ruh hâlini, bu satırlarda görmemek ne mümkün!

” Vatan tahassürü, âile mahrûmiyyeti. Of... Ne kadar müşkîlmiş ” cümlelerinden daha güzel, hasretini  anlatabi­lir?

3.               Sitem :

Asker; ailesinden, sevdiklerinden mektup aldığı zaman sevinçlere garkolur. Üstelik askerlik; çok uzaklarda esîr olarak yaşanılıyorsa, mektubun değeri kelimelerime ifâde edi­lemez.

Asker mektuplarında sitemin sebebi, kendisine mektup gönderilmediği düşüncesidir. Birinci Cihan Harbi yıllarının bütün sıkıntılarını yaşayan Türk devleti,asır askerlerine ulaşabilmek, onlara muhabere imkânları vermek için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti bünyesinde bir Userâ Komisyonu . kurar . Fakat, harp senelerinin karışıklıkları, yaşanılan sıkıntılar, mec­burî ikâmet değişiklikleri asker mektuplarının yerine ulaş­masını engeller. Aile de, askerden haber alabilmek için çır­pınır. Mektuplarına cevâp alamayan asker, müteakip mektupla­rında, ailesine, sevdiklerine sitem eder. Bazen bu duygu, kızgınlık hâlini alır.

Hindistan’da esir Bergama*lı bir asker eniştesine şöy­le seslenir:

” Ey Eniştem Osman -Ağa. Benim gibi bir fakîri sevin­dirmek ve bana karşı kalbinizde bir derece muhabbet beslemek kalbinizde yok mudur. Benim adresim mektuplarımda malumdur. Evvelce gördüğün uhuvvet böyle raiydi. Yedi senedir çok kim­selerden muavenet gördüm mektup aldım. Sizden ise hiç bir ha­ber yoktur. Ben de öyle addederim ki ne Eniştem ne de Hemşî rem yokdur....”           *

Varna’daki kardeşine, Fransa'dan bir asker şöyle si­tem eder:

” Acaba ne gibi Özürler ile kavuştuğumuz zaman karşumuza isbât-ı vücûd edeceksin. Senin gönderdiğin mektubun bi­ri gelmesün ikisi haydi üçü gelmesün hiç birisi gelmez mi? Lâkin muhabbet-i uhuvveti nazara alup yazmak lâzım değil mi?

38 ....... Yine ben sağlığımı size biİdireyim."

Mısır’da, hastahânede yaralı, olarak yatan bir asker, Oğluna;

” Ey Oğlum. Tarafınıza sekiz on mektup oldu gönderiyorum          Babanız olduğumu da unutunuz mu yoğsa.” Diyerek sitem etmekte ve mektup istemektedir.

Usera Komisyonu’na yazılan bir mektupta asker, olduk­ça kızgındır. Duygularını ifâde eden öfkeli bir üslûpla, Ko­misyon’ a vazifesini hatırlatır:

" En çok sizin bu gibi vazifeler tevdi edilmişdir: Mecbursunuz: Vesselam. ”

4.               Cihâd MefkuresiVatan ve Millet Sevgisi :

İslâmiyet’ten önce de Türkler, tek Tanrı‘ya inanırlar­dı. Allah’m,cihan hâkimiyetini kendilerine ihsân ettiğine tam bir îmân ve samimiyetle inanan .Türk; bu inancını Orhun Kitâbeleri’nde şöyle ölümsüzleştirir: ” Tanrı irâde ettiği için tahta oturdum ve dört yandaki milletleri nizâma soktum.” Bu sözleri ile Bilge Kağan, İslâmiyet öncesi cihân hâkimiyeti mefkuresinin ilahı kaynağını dile getirir. Diğer Türk kavimlerinde de bu mefkure devâm eder.

Islâmm Peygamberi Hz.Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem Allah’ın ha­lifesidir. Türk sultanları " yeryüzünde Allah’ın gölgesi”, ” Allah’ın halifesi ” veya ” Allah tarafından teyid edilmiş” sıfatlarını kullanırlarken; sâdece İslâmiyet ve hak yolunda Allah'ın yardımına mazhar olduklarına inanırlar. Bu inanç, Türklerin İslâmiyet öncesi cihân hâkimiyeti anlayışına uymaktadır. Kur’an-ı Kerim’de övgüye mazhar olan bu milletin, Türk milleti olduğuna dâir, Türk imânı tamdır. Ve Allah Kur‘ân-ı Kerîm’de inananlara; din uğrunda cihâdı emreder ve cihâd edenler cennetle müjdelenirler:

” İnananlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler birbirine eşit değildir. Allah, mal ve canlarıyla cihad edenleri, mertebe­ce oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vâdetmiştir, ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler,mağfiret ve rahmetle üstün kılmıştır. Al43 lah bağışlar ve merhamet eder.” ,

” İnanan, hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla,can­larıyla cihad eden kimselere Allah katında en büyük derece­ler vardır. İşte kurtulanlar onlardır."  

Müslüman Türk inancında cihâd ve buna bağlı olarak ”nizâm-ı âlem” mefkuresi bu İlâhî kaynaklardan beslenir.

Türk'ün zirve devleti Osmanlı'da bu. mefkure; şahsî veya mil­li bir gurur ile değil, zikrettiğimiz ilahi emirlerle ve bu inançla vücud bulur; insanlığı hak, adalet ve saadete eriş­tirmek gayesiyle bir dünya nizâmı dâvasına ve insanlık ide­aline bu duygularla sarılır. Cihâd, Allah’ın rızâsını kazan­mak içindir. Devlet ve nizâm fikrine verilen kudsiyet bura­dan gelmektedir. Türk'ün hâkimiyet ideâli bu suretle gerçek­leştirilir. Din ve devlet aynı mânâ taşıyan birer mefhûm hâ­line gelir, her türlü cihâd din ve devlet için yapılır.

Bütün bu kaynaklardan beslenen cihâd mefkuresi ve buna bağlı olarak devlet,vatan ve millet sevgisini, asker mektuplarında tezâhür etmiş buluruz.

Birinci Cihan Harbi’nde senelerce savaşan ve terhîs olarak Konya'ya dönmekte olan bir Türk askeri^ âilesine yolda iken yazdığı mektupta, duygularını açığa vurur:

" Dört seneye mütecaviz bir hâl ve zamanlar içinde inlemeye devâm eden, cihâd farz olan İslâmlar icrâ edüp va­zifelerini bi-temâmiha ifâ etdiler. Li'l-hamd Cenâb-ı Hakk'ın avn-i inâyetiyle şu kabîh zamanları başımızdan def edüp penâh-ı saâdet ile bütün dîn-i mübîn olan karındaşlarımıza ve bize dahî tezkiremizi nasîp edüp ............................................................................................... "

Cihâd, Allah'ın emridir ve her şey Allahtan'dır. Esâret de Allah'ın takdiridir..».Binbaşı Ömer Feyzi:

” Ne yapalım cilve-i ilâhı böyle. Allah afiyet versin de tahammül edeceğiz. Ecri çokdur" diyerek, Allah’a tevekkül.., eder.

Kurban bayramı vesilesiyle ailesini tebrîk eden bir Türk teğmeni, mektubunda, vatan ve millet sevgisini bütün samimiyetiyle dile getirir:

” Cenâb-ı Hakk bu yevm-i mübeccelin vatan ve millet, önce zavallı Türklük, İslâmiyet, ve efrâd-ı ailemiz içün saâdeti mûcib olmasını tam huşu ile tazarrû ve niyâz ediyo­rum. ’•

Çanakkale Harbi’nde şehîd olmuş bir Türk askeri, ana­sına yazdığı son mektubunda vatan sevgisini; askeriyle din­lendiği Divrin Ovası’nı ve güzelliklerini uzun uzun tasvir ------- .....................  ...................... . -—leriyle dile getirir, bu güzel vatan topraklarının Türklerin elinde kalması için Allah’a yakarır:

” Ey Tüklerin Ulu Tanrısı!,,Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli .dağların Halikı! Sen bütün bunları Türkler1e ver­din. Yine Türkler’de bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türkler'e mahsustur."

Asker, mektubunda devamla cihâd mefkuresinin özünü, gayesini Allah'a duâ ederek dile getirir:

" Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerinin bütün dilekleri; ism-i celâlini İngilizler'e ve Fransızlar’a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda tit­reyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin Ah ya, bütün bütün mahveyle,”

Vatan uğrunda cepheden cepheye koşan bir başka asker yaptıklarının hepsinin vatan için olduğunu söyler:

" Seferberlikden beri dolaşmadığım cephe kalmadı.Ev­vela Makedonya bâdehû Irak cephelerindeki muhârebâta iştirak ederek vazîfe-yi vataniyye uğrunda iki defa yaralandım.”

Savaş Türk askeri için bir düğündür. Çünkü onda, şehâdet mertebesine ermek yolu vardır. Yukarıda bahsettiği­miz Çanakkale şehidi, cephe gerisinde olmaktan, savaşamamaktan dolayı üzüntülerini anasına anlatır:

” Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor, tnşâallah düşman asker çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün ya­parız, olmaz mı? ” Cenâb-ı Allah; askerleriyle birlikte na­mazını kılıp, ellerini kaldırarak dua eden bu yiğit Türk’ün duasını kabul eder ve O’nu katına alır.

5. Dualar :

Asker mektupları, dua ile doludur. Bu dualarda sağlık, afiyet, kavuşmak, vatanın ve milletin selâmeti dilenir.

Mektuplarda Allah; ” Cenâb-ı Allah ”, ” Cenâb-ı Hakk", 49

Tercüman Gazetesi, “Şehidin Son Mektubu", 19 Mart 1990, s.l ( Bkz. Ü. B., s. VIII )

” Rabb ”, " Cenâb-ı Sübhân ", " Cenâb-ı Kibriya ", " Cenâb-ı Rabb-ı Mennân ",” Cenâb-ı Zü’l-Celâl Hazretleri " gibi deği­şik ad ve sıfatlarıyla anılır.

Asker mektuplarında rastladığımız dualara bâzı mi­sâller verelim:

" Cenâb-ı Hakk an-karibi’z-zaman dünya gözüyle bir­birimizi görüşmek nasîb etsin. ",

" Cenâb-ı Hakk’dan temenni eylerim ki an-karibi.’z-zamân dünyanın gözüyle nûr-ı çeşminizin ve bütün hemşire ve valide ve akrabâlarımı görmeklerim muvaffak eylesün. Âmin.",

” Cenâb-ı Hakk Muinimiz olsun."

" Cenâb-ı Sübhan’m eltâf-ı ilâhiyyesinden niceleri­ni görmek nasîb etsün.",

" Cenâb-ı Hakk daha nice eyyâm-ı mübârekelere nâiliyyetle emsâl-i kesiresiyle müşerref buyursun. Âmin.",

" Hululiyle müşerref olduğunuz ıyd-1 said-i atha'yı ailemiz hakkında mütehayyir ve mübârek olmasını Cenâb-ı Rabb-ı Mennân’dan tazarrû ve niyâz eylerim       Cenâb-ı Hakk

devlet ve milletimiz hakkında hayırlısını ihsân eylesin.".

SOSYAL HÂDİSELER

Birinci Cihan Harbi seneleri, Türk insanının cephe­lerde yüzbinlerce şehîd verdiği, her türlü eziyet ve meşak­katin yaşandığı felâket seneleridir.

Aynı âileden, din ve devlet, vatan ve millet uğurla­rında cepheye koşmuş bahaları, oğulları., kardeşleri gör­mekteyiz. Asker mektuplarında, esir olan baba yine esir veyâ asker olan oğlundan haber sorar. Kardeş kardeşin nerede olduğunu bilmez veya aynı yerde esirdirler.

Babasının esaretine üzülen asker, bu üzüntüsünü şöy­le anlatır:

"Pederimin esaretine pek müteesir oldum, ise de tâlî-i harbin cilve-i nâ-sâzı olduğunu derpîş-i nazar ederek mümkün mertebe kederâtımı tahfife çalıştım. Her ne ise bun50 ların hepsi unutulur."

Savaş seneleri; yokluk, sıkıntı seneleridir. Mektup­larda sık sık ailenin "nasıl idare etdiği" sorulur. Süleymâniyeli bir Türk, İstanbulda bulunan kardeşinden, oğluna bir çift potin göndermesini ister.

Hindistan'da esir bir Türk zabitinin tek düşüncesi, İstanbul'daki çocuklarının tahsil ve terbiyesidir. 12 ya­şındaki kızı ve 7 yaşındaki, oğlunun meccânî-yatılı okutul­ması için Harbiye ve Maârif Mezaretleri'ne müracaat eder ve 51 bu meselenin takibini arkadaşından ister.

Bergama Ahz-ı Asker Reisi Binbaşı Ali Bey'den, -yeğe-

I1İ., .. 3 Skerdeki kardeşinin dönüp dönmediğini; eğer dönmüşse *O'nun hangi işle iştigal ettirilebileceğini, sorar.

Esir Türk askerlerinin ailelerine "sipariş" adlı bir maaş bağlandığını, yine mektuplardan öğrenmekteyiz.

Bâzı mektuplarda, İstanbul’da vuku bulan büyük bir yangmd-an bahsedilir. Ailesi yangın mahallinde ikâmet eden bir asker, mektubunda endişe ve merakını şöyle anlatır: "Ve bu sene İstanbul’dan gelen Tasvîr-i Efkâr Gaze­tesi ’nde gördüğüm Beşiktaş’da Cihannümâ Mahallesi’nde zu­hur eden yangının Serencebey Yokuşu ve civarlarına sirayet ederek dokuz bin hanenin müteharrik olması ve bu meyânda ihtimâl ki Eniştem’in hanesinin de-yanabileceğin! der-hâtır eyleyerek ve tam bu sırada mektuplarınızın da gelmemesi be53

ni düşüncelere sevk etmişdir." Mektubun zarfı üstündeki müvezzi notunda, mezkûr evin yandığı bildirilmektedir. Di­ğer bâzı asker mektuplarında da bu yangından bahsedilmek­tedir.

Bahsolunan yangın; İstanbul’da 10 Haziran 1918 tari­hinde vuku bulmuştur. 7500 kadar binanın yanmasına sebep olan bu yangın; harbin İstanbul’da doğurduğu felâketin ziya­deleşmesine sebep olmuştur. Yangının sür’atle yayılması, her şeyin yanmasına sebep olmuştur. Yangını müteâkip İstanbulda giyecek fiyatlarında ve ev kiralarında büyük artışlar görülmüştür. ^4 Bir çok asker mektubu, bu yangın sebebiyle, yerine ulaşamamıştır. Bir çok âile, İstanbul’dan göçmüştür.

Görüldüğü üzere; mahdut da olsa, asker mektupların­dan devrin içtimâi hâdiselerini, Türk insanının içinde bu­lunduğu durumu, harp senelerinin zorluklarını öğrenmekte­yiz.

 AİLEDEN ASKERE YAZILAN MEKTUPLAR

Bu mektuplar, askerlerin yazdığı mektuplar ile aynı hususiyetleri taşırlar. Çünkü bunlarda halk mektubudur ve şahsa yazılan mektuplardır. Bu kısımda yer alan mektuplar­dan bir kısmı esir; bir kısmı da askerliklerini yapmakta olan, birliklerinde bulunan veya bulundukları zannedilen as­kerlere yazılmışlardır. Bu mektuplar da; baba,kardeş, oğul, enişte gibi yakınlarının akıbetini öğrenmek isteyen, mek­tupla da olsa hasret gidermeye çalışan aile fertlerinin duy­gularını, düşüncelerini buluruz.

Bunlar da alıcısına ulaşamayan mektuplardır. Çünkü, Türk askeri vatanı için; Afrika'da, Yemen'de, Irak’da, Kaf­kasya 'da^ cephededir.

Bu mektuplarda askere; ailesinden, akrabalarından ha­berler verilir. Sağlık ve afiyetler bildirilir, ailede vuku, bulan hâdiseler.duyurulur. Asker için dualar edilir.

Bir anne, asker oğlundan mektup alamamanın verdiği ıs­tırabı anlatır. Hâline " gökteki melekler, yerdeki insanlar bile" ağlamaktadır. Oğlundan kendisine gelecek bir mektuba vesîle olacak herkese uzun uzun, cân-ı gönülden dualar eder.

"Baba dostu"na yazılan bir mektûb, dikkâtimizi çek­mektedir. Bu mektup, üslûbu bakımından fevkâlâdedir. Duygu ve düşünceler gâyet güzel cümlelerle ifâde edilir. Baba dos­tuna, babanın vefâtı;

" Pederim tekrîben on beş ay evvel bizi hâr ve hakir terkederek, uzun bir hastalık devresinden sonra ( İrcı'î )

emr-i celîlesine tevfikan bâb-ı rahmete azim oldu ” ifâde55

1eriyle haber verilir. Burada;

" 0, senden; sen de O’ndan hoşnûd olarak Rabbine dönfzâyet-i kerîmesine telmih vardır.

Bu ölüm haberini, alınan üç mektuptan sonra verme­nin sebebi;

..................................... cevaplarımızın teehhürü babındaki taksiratı­

mızın esasen müsellem uluvv-i cenâbınızca afv olunacağın­dan ümidvâr bulunduğumuzu arza cür’et eyleriz.Hassaten, bâde-yi sükûtumuz sizi elîm bir haberle dâğ-dâr etmemek kazıyyesi idi ” şeklinde izah edilir.

Uzun ayrılık dolayısıyle -baba dostunu unutmaya baş­lamış olmak, üzüntüyle geçen zamana bağlanır;

" Kalplerimizin en derîn köşelerinde mahkûk hayâli­niz bunca ihtimamlara rağmen, artık günden güne ekdâr ve âlâra-ı zaman dolayısıyle, kalın bir kâliçe-i gubâr ile ör­tülmeye başladı. Zamanın tahripkâr eli oralara kadar uzan­dı. Yakın bir âtide cisminizi hayalhanemde yaşatacağımı zannediyorum.”

Bir diğer mektupta, mezkûr yangına işâret edilmekte57 dir. langın bütün tef etbuâtiyle anlatılmaktadır.

IV. HİLÂL-İ AHMER CEMİYETİ USERA KOMİSYONU’NA YAZILAN MEKTUPLAR

Usera Komisyonu'na yazılan mektuplar, arz-ı hâl özel­liği taşırlar. Resmî bir makama yazılmış olmaları bakımın­dan diğer mektuplardan farklıdırlar.

Kâğıdın ortasına " Hû " ism-i celâli yazılarak söze başlanır. Daha sonra, yazılan makam zikredilir. Burada, ma­kamı yüceltici sıfatlar kullanılmaktadır. Yer adı, makam adından önce verilmektedir:

" İstanbul Hilâl-i Ahmer cem:‘ iyyeti Hey’et-i Muhteremesi’ne ”,

" Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Riyâset-i Aliyyesine ",

" Der-sa’âdet’de Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cerh’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i Aliyyesi’ne " gibi.

Makam adı zikredildikten sonra; mevzu ile alâkalı şa­hıs veya şahıslara hitâb edilir:

" Muhterem Beyefendilerim ", ’* Beyefendi Hazretleri" gibi.

Bazı dilekçelerde, doğrudan şahıs veya şahıslara hitap edilir. Hitaptan sonra, askerin veyâ âilesinin tanıtılması, adreslerinin verilmesi faslı ile dilekçe devam eder. Asker; âilesinin " hayât ve memâtı"ndan duyduğu endîşeyi dile ge­tirir. Hey'et'in tahkikat yaptırarak kendisine bu konuda bilgi ulaştırılmasını hürmet ifâdeleri ile temennî eder. Bu konudaki taleplerden anlaşıldığına göre; esir aileleri­ni bulmak için, ” gazete ilânı ” yoluna da başvurulmakta­dır.

Kahire’de esîr bulunan bir süvari yüzbaşısı istirha­mını şöyle dile getirir:

” İnsâniyyet ve her ne suretle olursa olsun hizmet ve muavenet vazîfe-i mukaddesenizden olduğu cümlece malûm ve müsellem olduğunu bildiğimden dolayı Hey’et-i Muhteremeniz’in bu husûsdaki lütûflarına arz-ı dehalet eylerim. Artık Hey’et-i Nuhtemeleriniz tensîb buyurulacak olan münâ­sip bir vâsıta ile gerek Edirne'ye yazarak veyahut gazete ile ilân ettirilerek ve her ne suretle olursa olsun nerede bulunduklarının ve sıhhatlerine dâir bir cevâb itasına vesâtat buyurulmasını kemâl-i sûzişle arz ve istirhâm eylerim Efendim.”

Askerin bu dilekçesi işleme konulmuş; Edirne Vilâyeti’ne yazılması yoluyla; Valilikçe yapılan tahkikat neticesinde ailesi bulunur ve durum, esire Userâ Komisyonu tarafından 58 bildirilir.

Dilekçeler ile ilgili işlemler; Userâ Komisyonu ta­rafından ilgili yerler ile münâsebet kurularak yürütülür. 59 Askerlerin istekleri yerine getirilir.

Bâzı dilekçe sâhipleri asker âileleridir. Kıbrıs’da esir bulunan oğullarından mâlûmât temin etmek maksadıyle Harbiye Nezâreti'ne mürâcaât eden âilenin isteği, Userâ Komisyonu’na yazılır. Tahkikat neticesi askere bildirilir.

Bursa*da bulunan ailesinden haber alamayan bir baş­ka asker; Bursa Polis Müdüriyeti’ne müracaat ederek, bilgi ister. Babasına yazdığı mektupların cevapsız kaldığını be­lirtir. Tahkikat neticesinde, askeregönderilmek üz-ere, babası tarafından mektubun arkasına cevabî bir mektup yazılır.

Bu dilekçeler ve ekli belgeler, Hilâl-i Ahmer kemiye­tinin hayırlı hizmetlerinin farklı bir boyutunu sergileme­si bakımından, Cemiyet adının hayırla yâd edilmesine vesi­ledirler.

SONUÇ

Bu çalışmada değerlendirilen asker mektuplarında; Bi­rinci Cihan Harbi’nde din ve devlet, vatan uğurlarında cephe­den cepheye koşmuş, vurulmuş, şehîd olmuş Türk insanının,as­kerinin vatanperverliğini, imânını, inancını görürüz.

Türk insanının, halkın kullandığı dilin incelikleri ve güzellikleri, kıymet hükümleri, duygu ve düşüncelerini bu mek­tuplarda buluyoruz. Bu mektuplar; esir Türk askerinin ruh dün­yasını gözler önüne seren, esaret hayâtının yaşandığı yerler hakkında bizi bilgi sahibi yapan birer târihî vesikadır.

Bu mektuplar; târihi yapan Türk askerinin yine kendi târihini yazmasının bir ifâdesidir.

Din ve vatan uğrunda cihâd etmiş, vatanından ve sevdik­lerinden çok uzaklarda senelerce esaret hayâtı yaşamış, sa­vaş meydanlarında ve belki de esârette şehîd olmuş, dönebildiyse bugün hepsi Allah’ın rahmetine kavuşmuş ecdadımızı,rah­meti e anıyoruz.

Çalışmamız vesilesiyle hâtıralarına uzanabildiğimiz, esaret hayâtları, duyguları, düşüncelerini anlatmaya çalıştı­ğımız bu mübarek insanlara, vefa borcumuzu zerre miktarı öde­meye çalıştık, kanaatindeyiz.

Gönderilene ulaşmamış bu mektuplardan, aradan geçen yetmiş seneye mütecaviz bir zamandan sonra, bazılarını, im­kânlarımız nispetinde evlâtlarına, torunlarına, hiç olmazsa memleketlerine ulaştırmayı kendimize vazîfe addediyoruz.

Ruhları şad olsun!

İkinci Bölüm

MEKTUPLAR
( metin )

H.     ASKERDEN AİLEYE YAZILAN MEKTUPLAR

A. FRANSA’DAN YAZILAN MEKTUPLAR

Ami ens  1

Büyük Hemşirem Hanım’a 2

Evvelâ mahsûs selâm edüp hatırını su’âl ederim. Eğerçe bendenizden su’âl ederseniz vücûdum sıhhatde olup hemân sizden ma'dâ bir kederim yokdur. Mahdûmunuz Mustafa Ağa’ya Kerîmeleriniz Hanımlara mahsûs selâm ederim. Validem Kadıria,Birâde- rim Mustafa Ağa’ya Küçük Hemşirem Kadıria mahdûmu Necâbet A- ğa’ya mahsûs selâm ederim. Teyzem Kadıria mahsûs selâm ederim. Hanım tarafına selâm ederim. Mahdûmum ’Osman Ağa’ya mahsûs selâm edüp gözlerinden bûs ederim. Amucam Kâmil Ağa’ya mahdumları ağalara Kerîmeleri Hanımlar'a hanesi tarafına selâm ederim. Sıddık oğlu Hacı Ahmed Ağa’ya hânesi tarafına selâm ederim. Topal Süleyman Amca’ya selâm ederim. Mehmed ‘Ali Amu- caya hânesi tarafına Kerîmesi j^dıria selâm ederim. Hacı ’Ömer ’Amuca’nm hânesi tarafına Mahdûmu Hakkı Ağa’ya>. Kerîmeleri Hanımlar'a selâm ederim. Deli Mustafa ’Amuca’nm hânesi tarafına Kerîmelerine selâm ederim. Esinin Hacı Ahmed Ağa’ya hânesi tarafına mahdûmu Hakkı Ağa’ya Kerîmelerine selâm ederim.

Hanife Hala*ya Kerîmeleri’ne selâm ederim. Ormancı Nuh Halil Ağa’ya hanesi tarafına Mahdumu Mustafa Ağa*ya Mahdumları A- ğalar’a Kerîmesi Kadın’a selâm ederim. Gülsüm Nene’ye selâm ederim. Birâderim ‘Osman Ağa‘ya hânesi tarafına Mahdumu Ağalar ‘a Kerîmeleri Hanımlar‘a selâm ederim. Komşulara akrabalara yedi yaşından yetmiş yaşına kadar selâm ederim. Mektûb vardığı anda sarî’an cevâb. FÎ 1 Haziran Sene 355

El-dâ’î Kardeşiniz Mehmed 'Osman

Lyon

’Azîz kardeşim Selim Ağa’ya

Selâm-ı mahsûs ile iki ellerinizi bûs ederim. Ve hâne halkına ’ale’l-efrâd selâmlar ederek büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden bûs ederim. Ve birâderim Ahmed Ağa’ya ve İbrâhim Ağa’ya ve hâneleri taraflarına cümlesine ’arz-ı selâm ve takdîm-i ihtirâmât olunur. Kardeşim dört seneden berü sıhhat ve selâmetiniz hakkında bir ma'lûmât elde etmek içün hafta-be-hafta göndermiş olduğum mektûbların cevâbsız kalması bendenizi son derece müte’essir etmişdir.Hiç olmaz ise bir mektubunuza nail ola idim. Müteselli olarak tebdîl-i efkâr size karşu beslediğim hürmetin izdiyâdma vesile olacağına bir sebeb-i mutlak olacak idi. ’Acebâ ne gibi özürler ile kavuştuğumuz zemân karşumuza isbât-ı vücûd edeceksin. Senin gönderdiğin mektubun biri gelmesün ikisi haydi üçü gelmesün hîç birisi gelmez mi? Lâkin muhabbet-i uhuvveti nazar-ı i’- tibâra alup yazmak lâzım değil mi? İn-şâ’Allah an-karîbi’z- zemân görüşeceğiz. Yine ben sağlığımı size bildireyim. Zemîn ve zemânın ’adem-i müsâ’adesi beyân-ı efkâra gayr-i müsâ’id olduğu cihetle kalbimden kopan hararetli selâmımı tekrar ile hatm-i kelâm edeceğim. Fi 30 Haziran Sene 335           . .

Biraderiniz Sa’dullah tarafından

Union

3

'İzzetlû Tevfik Beğefendi Hazretleri’ne

Efendim

Bi’l-hâssa ’arz-ı ihtiram olundukdan sonra ve hatır-ı 'âlîlerini istifsar eylerim. Bizler dahî bu âna değin hamd olsun 'âfiyetdeyiz. Sizler dahî in-şa’-Allah •âfiyetdesiniz. Bendeniz altı aydan berî Union Hastahânesi’ndeyim ve Biraderiniz Tal’at Beğ dahî üç aydan berî hastahânede birlikde olup mahsûs ’arz-ı ihtirâm eder. Hamd olsun kesb-i 'afiyet eyledik. Merak üzere olmayınız. Bizim familyadan yedi aydan berî mek- tûb almadım. Yalnız ’Apti'den ve Fahreddîn'den mektûb alıyorum. Mektûblarında familyadan selâm yazıyorlar ise de bendeniz yine merak ediyorum. Bu kadar mürûr-ı zamân olsun da dizlere mektûb göndermesin kâ’il olamaz. Şimdi zâtınızdan rica ederim. Kusurumuzu afvınız ile beraber her nasıl ise hakî- kat-i hâli tarafıma bildirmenizi istirhâm eylerim. Hüseyin Ağa’ya ve Yaşar Ağa’ya ve sâ'ir bizi bilip su*âl eden ıhvân- ların kâffesine mahsûs selâm ederim. Bizim hâne halkından bulunanların büyüklere mahsûs selâm ederim ve küçüklerin göz-lerinden bûs ederim. Bundan mukaddem zâtınıza bir kart yaz- mışdım. İhtimâl ki şimdiye kadar vusûl bulmuştur. Süleyman ve Mustafa Union Esîr Deposu’nda çıkdılar ve Süleyman ile görüşmedim. Bâzen mektûb alırım. Bizler için bu tarafda terhisimiz içün şimdiye kadar hiç lâkırdısı yokdur. Lâkin sizler orada bizieri kurtarmak içün nîçün çalışmıyorsunuz. Bizler ise Selânik’de mahkûm olduk. Yine Selânik’den emîr gelir ise ol vakitde dizleri Selânik’e gönderedilirler. Bâkî ’âfi- 

yetiniz ile cevâbınıza muntazırım Efendim. Fi 7 Temmuz Sene 1335

Emektarınız

Mehmed Şükrü

’Ağbiniz Tal'at Beğ zâtınız gönderdiğiniz

mektûblarda cevâbınızı bekler (       )

B.  HİNDİSTAN'DAN YAZILAN MEKTUPLAR

Bellary    4

Huzûr-ı 'Âlîde Hazret-i Veliyyü' 1-ni'âmiyye

Candan Sevgili Halacığım 1

Müte’addid defalar göndermiş olduğum mektûblarım cevâbsız kalıyor. 'Acaba sebeb nedir Halacığım 1 İmzanızı havı bir varak-pâreniz şu bulunduğum esâretde yedime vusul bulur ise ne kadar memnun ve ihya olacağım bedîhî değil mi. Zîrâ o va- rak-pâre zâtınızın sıhhatde olduğunu tebşir edecek değil mi Halacığım.

Eî 28 Temmuz Sene 535 Mahdumunuz

Nureddm

Bellary    5

Huzûr-ı ‘Âlîlerine

Du’ânız berekâtıyle yakın vakit- de biz de kurtulur geliriz dayı- cığım. İn-şâ‘Allah

Sevgili Dâ’im Süleyman Ağa :

Bil-hâssa mahsûs selâm ederek ellerinizden öperim ve efrâd-ı ’â’ileye cümlesine selâm ederim. Kendi hanem tarafına ve Ka- ’in-birâderim Hüseyin Usta’ya selâm ederim. Ciğer-pârem Mah- dûmum İbrahim Edhem Efendi’nin gözlerinden öperim. Size s,ık sık olarak mektûb yazarım. Mâ-te’essüf sizden cevâblarına muvaffak olmam. Bâri siz düşünce içerisinde olmayasınız diye tekrârı olarak yine yazarım. Merhametiniz varsa bana cevâb yazarsınız.Mubârek ellerinizle ve birâderim de gelmiş teskeresini almış. Vâlidem'e ve Birâderim'e selâm ederim. Sizin sıhhatinize dâ’ir mektûbunuz hayâtınızın bir semeresidir. Hafız Emin Efendi’ye Başçavuş Mehmed Efendiye Hacı Hâfız Efendi‘- ye ve orada beni su’âl eden komşulara selâm ederim Dâ’iciğim. EÎ 30 Temmuz Sene 35 Hindistan’da Bellary Kasabası Esîr-i Harb Karargâhında Altıncı Bölükde postabaşı 1411 numrolu Salih Efendi oğlu ‘İzzet Efendi diye yazınız.

Dâmâdınız

Sâlih ‘İzzet

Bellary    6

Huzurunuza

Ve Yeni Damadınız orada ise Mustafa Ağa’ya selâm ederim. Belki ondan ayda bir iki mektûb.

Sevgili Enişdem :

Bil-hâssa selâm ederim. Hatırınızı istifsâr ederim ve Hem- şîreciğim Hanımın gözlerinden öperim. Mahdûmunuz Hasan Hüseyin Ağa’ya selâm ederim. Gözlerinden öperim. 01 tarafda Teyzem Kadın’a selâm ederim. Vâlidenî'e mahsûs selâm ederim, ve Birâderim Ahmed Refik Efendi’ye selâm ederim. Efrâd-ı ’â’i- leye selâm ederim ve Mahdûmum İbrâhim Edhem Efendi’nin gözlerinden öperim. Birâderim Hamdi-Efendi’ye selâm ederim. Ey Enişdem Osman Ağa. Benim gibi bir fakiri sevindirmek ve bana karşı bir derece muhabbet beslemek kalbinizde yok mudur. Be-nim adresim mektûblarımda ma’lûradur. Evvelce gördüğün uhuvvet böyle miydi. Yedi senedir çok kimselerden mu’âvenet gördüm. Mektûb aldım. Sizden ise hiç bir haber yokdur. Ben de öyle addederim ki ne Enişdem ne de Hemşirem yokdur diyerek hatm-i kelâm eylerim. Fi 50 Temmuz Sene 555 Hindistan’da Bellary Esîr-i H.arb Karargâhında Altıncı Rölükde 1411 num- rolu Postabaşı-Salih Efendi oğlu ‘İzzet Efendi

Kâ’in-birâderiniz

Salih ‘İzzet

Bellary    '           7

Mahdumum- Ahmed Ağa’ya Takdîm

Hakîkatlü Gözüm Nûru Aynım Ciğerköşem Oğlum

Bil-hâssa^mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim. Eğer bu tarafdan su’âl olunur ise vücûdum sıhhatde ve râhatım fevk- al-’âdedir. Sizin de ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan taleb ederim. Diğer Mahdûmum Ramazan Ağa’ya dahî mahsûs selâm ile iki gözlerinden bûs ederim. Hanım tarafına şefkatlü hakîkatlü Vâlideciğim Hanımın iki ellerinden bûs ile hayır-du’asını taleb ederek hatırını su’âl ederim. Mahsûs selâmımı tebliğ ile hatırdan çıkarmamasını ’arz ederim. Vâlide Hanım Birâde- rim ‘Ali Ağa’ya Halam Hanıma Kâ’in-pederim İsmâ’il Ağa’ya Ka- ’in-vâlidem Hanıma Kı’in-birâderim Mehmed Ağa’ya cümlesine mahsûs selâm ederim. Baldızım Hanımlara dahî mahsûs selâm e- derim. Halalarım'a ve Kerîmeler'ine cümlesine mahsûs selâm ederim. Akrabâ-yı ta’allukâta konu-komşulara cümlesine mektûbu kırâ’at eden efendiye külliyyen cemâ’ate bize selâm yok mu diyen ahbâb cümlesine mahsûs selâm ederim. El-bâki hüsn-i te- veccühâtm bekâsıyle hatm-i kelâm eylerim. Fî 2 Ağustos Sene 335

Pederiniz Mehmed Onbaşı tarafından Hindistan’da Bellary Kasabasında Esîr Karargâhında Onuncu Bö- lükde 1820 numrolu Ahmed oğlu Mehmed Onbaşı diye tahrîr edin.

Bellary    g

Hindistan Bellary*den 18/Ağustos/335

Kardeşim ;

4/Mart/335 tarihli göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldım. Gözlerimden dökülen yaşları, silerek beş on def*a okudum. Pek saf bir kalb ile yazılan mektûb bana vatana hakkı ile îfâ-yı vazife edecek kimesnelerin yetiştiğini anlattı. İşte bu gün benim içün büyük bir bayramdır. Esâretde geçen bayramlar ise hep kederle dolu olduğu içün tekrar ağladım. Ancak beni teselli eden beni güldüren bir şey var ise o da sen ve senin gibi çalışkan ve fedakâr kardeşlerimin vakitlerini baş geçir- meyüp çalışmaları beni metanete sevk etti. Kardeşim bir çok mektebler dolaştığınızdan epeyce bir zaman gâib etmiş olduğunuz içün müte’essir olduğunuzu yazıyorsunuz ve haklısınız, Zemânm kıymetini takdir etmez isek yaşayamayacağımızı anladık. lâkin ne yapalım felâket ‘umûmîdir.

Bursa Sultânîsi’nden Biga’ya naklettiğinizi pederim yazmıştı.Lâkin adresinizi bilemediğim içün mektûb yazamıyorum. Artık her hafta yazacağımı söz veriyorum. Beni ve ağabeyimi düşünerek müte’essir olup derslerinize mâni’ olmayınız. Artık in-şâ’Allah yakın zamanda biz de kurtuluruz. Bâki gözlerinden öperek her sâ’at her dakika çalışmanızı tekrar tavsiye ederim.

Biraderiniz

Hasan Kâmil

Bellary    9

Bellary

29 Ağustos 355

Refîkacığım i

Geçen gün de Mihterem joder Efendi Hazretlerine hitaben mektûb takdim etmişdim. Bu gün de size yazıyorum ki merâkda kalmayasınız. El-hamduli.’llah ‘âfiyetdeyim. Oraca cümlenin sıhhat ve ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim. Hilâf-ı me’mûl ikinci kurban bayramımızı da Bellary’de te‘- essürle yapacağız.İn-şâ’Allah belki başkasını görmeyiz. Ne yapalım. Cilve-i İlâhî böyle. Allah ’âfiyet versin de tahammül edeceğiz. Ecri çokdur. Peder Efendi’nin ellerini öperim. Celâl Beğ’e Ablan Hanım'a selâm ederim. Süd Ana’ya kezâlik küçüklerin gözlerinden öperim. Seni de selâmlayarak nihâyet verdim.

5405 Binbaşı

’Ömer Feyzi

Bellary '   10

Huzura

Muhterem Dayıçığım

Hulul eden ’ıyd-i sa’îdinizi tebrik ederim. Cenâb-ı Hakk daha nice nice eyyâm-ı mubârekelere nâ’iliyyetle emsâl-i kesî- resiyle müşerref buyursun. Âmin. Her hafta yazılan mektûbla- rıma cevâblar intizâr etmekdeyim. İşlerinizin şimdiye kadar ne olduğuna dâ’ir cevâb beklemekteyim ve Biraderim gelip gelmediğine dâ’ir cevab isterim. Şayet geldiğinde tarafınızdan ne iş ile iştigâl ettireceksiniz efendim. Hâne halkının cümlesine selâm ederim. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek hatm-i kelâm eylerim efendim. Fî 5 Eylül Sene 335            Birâderiniz

Ahmed Feyzi

Numrosu

5344 Adres Bellary Karargâhında Birâderiniz.

Ahmed

Bellary    H

Huzura Hindistan : Bellary*den

,15 »Eylül ,555

919

Muhterem Kardeşim 1

Selâm, *arz-ı ihtiram ve ta’zîmat. eyler gözlerinden Öperim. Muhibb-i kadîminiz Yüzbaşı Tayyar Beğ Biraderimiz de kemâl-i tahassürle gözlerinizden öperler. Kader on sekiz ay evvel e- sîr olduk. El-ân çilemiz dolmadı. Dört nefer evlâdımdan ikisinin tahsil ve terbiyeleri gecikmekde bizim ise anavatana •avdetimiz onların tahsil terbiyeherini bütün bütün geciktireceğinden bu gün Ma’ârif Nazırı Beğefendi ile Harbiye Nâzı- rı Paşa Hazretleri‘ne on iki yaşındaki Ksrîmem'in ve yedi yaşındaki Mahdumumun leyl-i mekâtibden birisine meccânen kayıt ve nakli hakkında bir istirhâm-nâme gönderdim. Harbiye Nâzı- rı Paşa Hazretleri herhâlde Ma*arif Nâzın‘na yazarlar. Nazır Efendiye gönderdiğim arıza ile birleşir. Ricâ ederim ar deşim ben esîr-i harbim. Elim ermez gücüm yetmez. Nezâret*çe ta’kîb edüp neticeyi bildirmenizi istirhâm ederim. Seferber- likden berî dolaşmadığım cephe kalmadı. Evvelâ Makedonya ba’ dehû »Irak cephelerihdeki muhârebâta iştirâk ederek vazifeyi vataniyye uğrunda iki def’a yaralandım. Nihayet Pırat cep besindeki muhârebede kader fırkamla esîr etdi. Her cihetten mutazarrır olduğumu bilirsiniz. Arkadaşlar terfî’ etdiler. Ondan da mahrum olduk. On altı senelik Mekteb-i Mülkiye*ye hizmetim harbdeki hizmetimi de dâhil edersem yiğirmi seneyi mütecavizdir. Hakkımın muhafaza ve müdâfa’aâsını pek ’ulvî bildiğim vicdanınıza havale eder lâzım gelen yerlerde müdâ- fa’â etmenizi ve Ticâret Mektebi’nde teşkilât gibi şeyler varsa mahrûm bırakmamanızı ricâ ederim. Vatan tahassürü,‘â- ile mahrûmiyyeti of.... Ne kadar müşkilmiş. Bekir Beğ Pederimiz’ in ellerinden öperim. Cümle arkadaşlar'a selâmlar ihtiramlar. Müdîr Hikmet Beğ ne ‘âlemdedir. ’Arz-ı hürmet ederim. Nizam Beğ Pederimiz’! görürseniz ellerinden öperim. Mufassal mektubunuza intizârda bulunduğumu ‘arz ile gözlerinden öperim muhterem kardeşim.

Hindistan Î Bellary’de Userâ Kampında Mülga Mekteb-i Mülkiye Başkâtibi ve Ticâret Mektebi Me‘sûrlarından jhti- yât Mülâzımı Kardeşiniz.

Hukuk Me’zûnlarından

Mehmed Nuri

Bellary    12

Huzâr-ı Birâderîye

Sevgili Kardeşim

•Aynı kıt'ada nasıl bir his ve gayretle çalışırken, zâlim merhametsiz talih; sizi te’mîn-i istikbâl içün müsâ’id mevki’ de bırakdıj Birini de uzaklara atdı. Bu da kifâyet etmi- yormuş gibi tâ buralara kadar sürükledi getirdi. Mâ’mâfih ne ehemmiyeti var. Bunlar hep vazife içündü.

Cevdet; çokdan beri mektûb göndermek istiyorum. Fakat adresiniz gerçi ma’lûm ise de;tebdil-i kıt’a gibi ahvâl hasebiyle meçhûliyetden de ba’îd değildi.

Mâ’mâfih eski ve büyük hukûk-ı birâderâne yine sizi ta’cîz etmek arzusundan geri durmadı.

Kardeşimi Remzi Efendi’de buradadadır. Fakat o zâbitdir ve bir çok arkadaşlar dahî hep beraberiz. Bu mektûbuma cevâb her hâlde beklerim. Ve cevâb alabilir isem ba’demâ; sizi ta’- cîzden usanmam. Samîmiyyetle ellerinizden sıkarım. Fi 13 Eylül Sene 335

Eskizağralı

M. Bahâeddîn

Bellary    13

Adresleri dâ'imâ Fransızca yâhud İngiliz(ce) olarak yazup ecnebi postalarına teslim edesiniz. Çünkü çabuk gelmesine kolaylıktır efendim.

Mektela  14

Hâk-i Pây-i ‘Âlîlerine

Veliyy-i Ni’metim Pederim Beğ

’Arz-ı ihtiramla selâm olunup ellerinden öperim. Gice gündüz du’âlarını talep ederim. Birâderim Halil Efendiye ferâde olarak selâm ederim. Diğeri İbrâhim Efendi’ye hayât ü memât hayr ile gözlerinden öperim. Dâ'imler oğlu Mustafa Ağa’ya diğer Hacı Hüsnü Efendi’ye mahdûmu İbrahim Beğ’e cümlesine ‘arz-ı ihtirâmla selâm ederim ve Akarbalı Ahmed Efendi’ye diğer Eh- râce Ahmed Beğ’e selâm eder ellerinden öperim. Sıhhatde dâ’- im olmalarına du’â ile meşgûlüm. El-hâsıl hısım akraba-yı ta’allukâtın büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. Bâki du’â efendim. Fi 24 Mayıs Sene 335

Mahdumunuz Jandarma Nefer-i İtfâ’iyye Ahmed Lütfî Onbaşı

Pederciğim bunun ile dört adet mektûb tahrîr etdim. Cevâbına nâ’il olamadım. Ziyâdesiyle merâk ve endîşe içindeyim. Ricâ ederim. İkinci esârete mahkûm oluyorum. Mektûblarıma cevâb ile. Müdîr Beğ’den havâlesi(ni) dilemeniz ricâ olunur.

Pederciğim başlıca mürâca’âtım Mekdale Userâ Karargâhında mevcûd olan Bursa’nm Dâvud Kadı Mahallesi‘nde Tırno- valı Keçeci Mustafa oğlu İsmâ’il nâm kimse tevellüd 98 duhûlü esâsı sıhhiye efrâdmdan olup oraca ahz-ı askeriyyesinden kâ'idi olmadıkça buraca ma’âş almakdan mahrumdur. Rakam mü- raca’âtı serbest. Gayet fazlalığından oradan ahz-ı askeriy- yeden tahkîkle künye şehâdet-nâmesi gönderilmesini. Ellerinden birlikde öperiz. Bursa* nm Dâvud Kadı Mahallesi’nde Tır- novalı Keçeci Mustafa oğlu İsmâ’il Userâ Numrosu Tevellüd

5355         97

Üçüncü Fırka Sıhhiye Efradından olup tasdikle serîan şehâdet-nâmesi gönderilmesi ’arz-ı istirhamdır Efendim.

Mektela  İ5

           İki kıt’â mektûb gönderdim.

Ma ’ 1ûmunuz olsun.

Huzûr-ı Pederime

Merhametlû Pederim İbrahim Ağa’ya

Evvelâ mahsûsan selâm edüp saniyen du’anızı taleb ederim. Pederim hamd olsun vücûdum ’âfiyetdedir. Sîzlerin de vücûdunuzun ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Mevlâ’dan rûz-ı şeb du’â e- derirn. Validem’e selâm edüp hâtırını su’âl ederim. Birâderim Ağa’ya selâm ederim. Da'im Hamza Ağa’ya selâm ederim. Nâim'e 'Ali Ağa’ya Mustafa'ya haneleri taraflarına selâm ederim. Bu tarafdan arkadaşların cümlesi cümlenize selâm ederler Efendim. Bâkî ’âfiyetde dâ’im olunuz. Fi 10 Temmuz Sene 335

El-ma’lûm Mahdûmunuz

•Ali tarafından

Cevâbını- muntazırım Pederim.

Hasan Dedem’e ’Amucam ’Ali Ağa’ya selâm ederim.

Mektela (*)         16

Huzûr-ı ‘Âlîlerine

Biraderim Veli Çavuş

Bu kerre ’arz-ı hulûs üzere selâm edüp mubârek hatırınızı gün-be-gün sorup su’âl eylemekdeyim. Eğerçe bendegânımdan zerre mikdar su'âl-i şerif ve erzân-ı latîf buyurulur ise hamd olsun sıhhatdeyim ve siz Birâder'imin de sıhhat(de) olmasını Cenâb-ı Hakk'dan niyâz eylerim. Birâderim îki Mart’da bir mektûbunuza nâil oldum. Hamd olsun ben de sağım. Sen beni unutma. Hâl bu ki ben senin nerde olduğunuzu bilmedim. Memlekete yazmış olduğum mektûblarm cümlesinde su’âl ediyorum. Adresini istiyorum. Hiç bir cevâbını almadım. Hamd olsun şimdi mektûbunuz gelince dünyalar benim oldu. Enişdem Hasan’dan su'âl ediyorsunuz. Altıncı Fırka’nm Onaltmcı Alayı’nda birâderim 'Ali ile berâber bir yerdeler idi. Ben de bî-haberim. Ne olduklarından haberimiz yokdur. Birâderim nerede olduğunuz (u) beyân ediniz. El-bâki du’â. Fî 1 Ağustos Sene 335

Hindistan’da Birmanya Eyâletinde Mekt.ela Kazasında Türk Userâ Karargâhında / 5730 / numrolu Biraderiniz 'Ömer Onbaşı diye tahrîr edesiniz.

(*) Yer adı,haşiyede   şeklinde yazılmıştır.Aynı yer adı

14. mektupta (   15. mektupta (          ) şeklinde yer almış

tır. Kullandığımız haritalarda.-kasaba, olması sebebiyle- mezkur yer,yer almadığından; tarafımızdan..’? Mektela ” olarak a- İmmıştır.

Nugong  17

Hamiyyetlü Birâderim Sâdık Efendi

Mahsûs selâm edüp mübârek hatırını su’âl ederim. Tarafımızdan su*âl ederseniz vücûdum sıhhat üzeredir. Hasretinizden başka bir kederim yokdur. Rahatım ise gâyet a’lâdır. Karda- şım, esîr olalı onüç mâh oldu. Kaç def’a mektûb gönderdim cevâb göndermediniz. Gâyet merak ediyorum. Memleketden iki def’a mektûb aldım. Râhatlarının a’lâ olduklarını yazıyorlar. Bir mektûb da sizden alıversem asla keder endîşe etmeyeceğim. İhmâle gelmeyiniz kardaşım. Bâki yanınızda bulunan çavuş onbaşı neferât okuyan efendiye dinleyen arkadaşlara ayruca selâm. Hatırlarını su’âl ederim. Bâki hatm-i kelâm eylerim. Fî 25 Ağustos Sene 554 Biraderiniz Yûsuf Efendi Adresim

Cenûp Hindistan’da Nugong Kasabasında usera Karargâhında Onüçüncü postada / 1685 numrolu Birâderim Yusuf Efendi di- ye yazınız.

C. IRAK*TAN YAZILAN MEKTUPLAR

•Irak       18

Veliyy-i ni’metim Sebeb-i Hayâtım Sevgili Vâlideciğim 1

Bil-hâssa selâm ile ’arz-ı ihtirâm eylerim. İki ellerinizden öperim. Hânem tarafına mahsûs selâm ederim. Mahdûmum Hasan ve Kerîmem Kadın’a selâm ile gözlerinden öperim. Cümle hısım akrabâ ve ta’allukâtın kâffesine selâm ederim. Hamd olsun vücûdum sıhhatdedir. Râhatım fevka’l-’âde olup yalnız sîzlerin hasretinizle iştiyakım. Cenâb-ı Hakk an-karîbi’z-zemân dünya gözüyle birbirimizi görüşmek nasîb etsin. Âmin. Bâki sıhhatinizin bekâsıyle ’âciz varakamın vusulünde sıhhat haberinizi iş’âr eder bir kıt'a mektûb serîan göndermeniz(i) ricâ eder ve tekrâr olarak iki ellerinden öperim vâlideciğim.

Fi 10 Ağustos Sene 335           Mahdumunuz

Rızâ tarafından

Userâ Numrosu            Mektûb gönderdiğinizde userâ

35598       numrosunu zikrediniz.

Mektûb gönderdiğinizde ’ Irak’da On. sekizinci ’Osmanlı Werâ Taburunun B ör düneü Bölük Otuzuncu postasında Mahdumunuz Ankara ’lı Hasan oğlu Rızâ deyiniz.

Mühür

Vâlideciğim. Birâderim'in nerede olduğunu ve ne olduğunu mektûb gönderdiğinizde beyân ediniz.

Enişdem Yusuf Ağa’ya Hemşirelerim Kadınlara mahsûs selâm ederim ve yeğenlerimin iki gözlerinden öperim ve Baldızım Kadm- lar'a mahsûs selâm eder hatırlarını su’âl ederim. Ulaş Karyesi’nde Dayını Sadık Ağa’ya ve Mahdumu Ağalara ve hânesi taraflarına ve orada bulunan hısım ve akrabâların ve komşuların cümlesine selâm ederim. İş bu mektûbumla berâber dört kıt’a mektûb irsâl eyledim. Cevâb alamadığımdan dolayı son derecede müte’essirim. Cümle arkadaşlarımın mektûbları ise geldi. Ben mahzûn oluyorum. Her hâlde iş bu mektûbumun cevâbını »acele gönderesiniz. Olmaz mı.

Seyyid »Ali’nin ’Abidin On dokuzuncu Userâ-yı ’Osmaniyye Taburunda.Mektûb ile görüşüyorum.

•Irak       19

Huzûr-ı 'Âlîlerine

Hakîkatlû Vâlideciğim

Evvelâ mahsûs selâm edüp iki ellerinden bûs edüp hayır du’â- sını laleb ederim ve hanem tarafına mahdûmum Eyyûb Efendi’ye mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim ve Birâderim Hakkı Ağa’ya ve hânesi tarafına ve kerîmesi Kadırîa dahî ayruca ayruca olarak mahsûs selâm ederim. Büyüklere selâm. Küçüklerin gözlerinden öperim. Eğerçe taraf-ı ahvâlimden su'âl-i şa- rîf buyurulur ise vücûdum sıhhat ve ’âfiyet üzeredir. Sîzlerin de vücutlarınız sıhhat ve ’âfiyet üzere almanızı Cenâb-ı Huda’dan temenni ve niyâz eylerim. 'Amucam Mahdûmu Basrî Efendiye mahsûs selâm ile istifsâr-ı hatır eylerim. Hemşireleri Hanımlar'a ayruca ayruca selâm, ile istifsâr-ı hâtır eylerim. Halam Mahdûmu Eyyûb Efendi’ye ve Hemşiresi Hanım'a ayruca ayruca selâm ederim. Enişdem Mısırlı Mustafa Ağa ve hânesi tarafına cümlesine mahsûs selâm ederim. O tarafında bulunan komşuların cümlesine selâm ederim. Okuyan efendiye dinleyen cemâ’ate cümlesine ferâd ferâd mahsûs selâm ederim. Bâki du’â. Eî 15 Ağustos Sene 335 Mahdumunuz Nûri Çavuş

Bu tarafda bulunan arkadaşlar bunlardır. Adapazarı’nda Ozanlar Mahallesinde Hacı İbrahim Ağa’nm Mahdûmu Seyyid ’Ali

Adapazarı’nın Pabuşcular Mahallesinde ’Ömer Ağa’nın Tâhir Arabacı Hasan Ağa’nın mahdumu. Mustafa Boşnak Mehmed ‘Ali Burgular Mahallesinde Sabi Efendi Tavuklar Karyesinde Koca Hüseyin Ağa’nın Mahdumu ’Aşır Çavuş Hanlı Köyünden Mustafa Onbaşı Eğbesce ‘Osmaniye’den Şerif ’Ali Hoca Nahiyesinin Hacıeller Karyesinde Şa’bân oğlu Hamdı Budaklar*dan Ahmed Dadasbin’den Hatibler’den ’Ali Onbaşı Adapazarı’ndan Tatarburnusu Çifte- palamutlar’dan ‘Ali'nin Emir ’Abbas Hasırcılar‘dan Mustafa Efendi Tatar ‘Osman Demirci İbrahim Usta’nın mahdumu Mehmed Çavuş Dülger Hasan Usta Boşnak Hacı Bekir'in Ahmed Çökükler'- den Ya'kûb oğlu Nuh Çavuş cümlesi ferâd ferâd selâm ederler. Baki emânet.

Bu mektûb Adapazarı’nda ‘Arif Usta’nın Kahvesinde her hâlde okunacakdır.

Fî 15 Ağustos Sene 535

Nuri Çavuş

Adresim budur.

’Irak’ın Türk Userâ 'Anele Dokuzuncu Taburun İkinci Takımında Nûri Çavuş 40947 numrolu.

• Irak

Pedere

Pederciğim sıhhatdeyim merak etmeyesiniz.

Adres ’Irak’da Werâ On dokuzuncu ‘Amele Taburunun ikinci Bölüğünde İkinci Takımda 46317 numrolu Hüseyin Mustafa diyerek yazınız Peder'im.

Saniyen selâm edüp istifsâr-ı hatır ile ellerinizden bûs ederim. Validem Hanım'a selâm edüp ellerinden bûs ederim. İstif- sâr-ı hatır eylerim. Birâderim Hâfız İbrâhim .Efendi’ye selâm- ı mahsûs ile istifsarı hatır eylerim. Hânesi taraflarına dahî selâm ederim. Diğer birâderim Receb Nenem Hanım’a ‘Amucam A- ğalar'a hâneleri taraflarına cümlesine selâm-ı mahsûs ile istif sâr-ı hatır eylerim. Dâ’im Ağalar’a hâneleri taraflarına cümlesine selâm ederim. Oraca bulunan akrabalara ve komşulara cümlesine selâm eder ve selâmım tebliğ ediniz. Bâki Hüdâ- ya emânet olunuz. 25 Ağustos 335

Mahdumunuz

Mustafa tarafından

Pederim para içün ihtiyâcım var. Para gönderiniz pederim.

Huzura

Hakîkat-perver Kardeşim İbrahim l

FÎ 23 Mart Sene 335 tarihli tarafıma gönderilen bir kıt*a muhabbet-nâmeniz vâsıl-ı dest-i ’âcizî olmuşdur. 01 kadar memnun oldum ki dil ile ta’rîf edemem. Cenâb-ı Hakk-ı Te*âlâ sizleri dahî iki cihânda memnun eylesün. Âmin. Bil-hâssa mahsûs selâmla istifsâr ı hâtır ederek iki gözlerinden öperim. Tarafımdan su’âl olunursa el-hamdüli’llâh vücûdum ’âfiyetde ve sizlerin dahî ’âfiyet ve sıhhatde olmanızı eltâf-ı Hakk ile de temennî ederim. Ayruca olarak pefîkam Hanıma ’arz-ı ihtirâm ile istifsâr-ı hatır eylerim ve, Kâ*in-vâlidem Hanlıda dahî ayruca ’arz-ı ’ubûdiyyet ile ellerinden öperim ve Kâ- ’ in-birâd eri erim Efendiler'e dahî bil-hâssa ’arz-ı ihtirâm ile istifsâr-ı hatır eylerim ve Hacı İsmâ’il’in ’Aliş ve Murtazâ Ağalar’a dahî selâm-ı mahsûsa ile istifsâr-ı hatır eylerim, ve dîğer hemşerîlere dahî ve cümle bildiklere ayruca ayruca mahsûs selâmlar ile hatırlarını su’âl ederim ve orada askerden gelen Korların Mehmed Ağa’ya ayruca selâm ile istifsâr-ı hatır ederim. Şa’bân oğlu Hüseyin Ağa’ya dahî ayruca selâm ile istifsâr-ı hatır eylerim ve tarafımda olan Tokat muhâcir- lerinden Belediye Yazıcısı Mustafa ayruca olarak hanesine mahsûs selâmlar eder. ‘Afiyettedir ve hanesine bildirilmesi matlûb olur. Bâki ihtirâmât-ı fâ’ikaların bekâsıyle hatm-i kelâm ederim Kardeşim. Fî 2 Eylül Sene 335

El-ma’lûm

Mektubuma cevâb beklerim. Kardeşiniz

Mus taf a

Mühür

Adresim şudur

'Irak’da Usera-yı •Osmaniyye’de(n) Sekizinci Taburun Dördüncü Bölüğünde 53608 numrolu ar deyiniz. Mustafa

* İrak       22

Hu

Huzur-ı Birâderiye

Sevgili Biraderim Rızâ Çavuş i

Bu kadar zemândan beri tarafınıza müte’addid mektûblar gön-deriyorum. Kat’iyyen hiç birinin de cevâbına nâ'il olamadığımdan son derecede müte*essîrim. Li’l-hamd ’âfiyetdeyim. Sizin dahî ’ızz-i ’âfiyetde dâ’im olmanızı Cenâb-ı Hakk‘dan ni- yâz eylemekdeyim. Selâm-ı mahsûsla ’arz-ı ihtirâm eylerim. Kadın Vâlidem'e ve Hanım tarafına mahsûs selâm ederim. Molla Ca’fer Ağa’ya selâm ederim. Kardeşim Rızâ Çavuş mektûb göndermediğinizin esbâb-ı nedir. Yoksa ’â’ilemden veyâhud akra- bâ ve ahbâblardan hiç bir kimse yok mudur ki bana bir cevâb haber-i hayr bildirmiyorsunuz. Beni bilen cümle ahbâblara mahsûs selâm edüp bu kadarla kifâyet ederek hatm-i makâl eylerim. El-bâki ’âfiyet. Eî 5 Eylül Sene 335

Birâderiniz

Râsim tarafından

Adres İ

»Irak Userâ Karargâhında [3] Numrolu Kamp [37748] numrolu Dokuzuncu Takımda Râsim diye tahrîr edersiniz.

Bağdad    23

Huzûr-ı Birâderîye

Muhterem Kardeşim Receb Fahrî Efendi

: : : Bil-hâssa ‘arz-ı ihtiram ederim. Bundan bir sene mukaddem bir mektubumu tasdik ederim. Mâ’te’essüf bir cevâb vü- rûd etmedi. Bu mektubumu tahrîr etmezden bir gün mukaddem arkadaşlarımın bir çoklarının mektûbları geldi. Doğrusu bendenizin de mektubu olmayınca son derece mahzun ve mükedder oldum. Bir buçuk seneye karîb İngiliz’de esirim. El-hamdüli’lah sıhhat ve ’âfiyetdeyim ve siz Biraderimin dahî ‘âfiyetde olmanızı temenni ve niyaz ederim. Vusûl-i mektûbda Hayat-ı memâ- tınızdan dolayı serîan bir cevâb beklerim. Meslek arkadaşlarınıza cümlesine ’arz-ı ihtiram ederim. Şimdilik bu kadarlık ile iktifa ederim. Bâki ‘âfiyetde olunuz fendim. Fi 25 Hazi-ran Sene 336        Adresim -

Kardeşiniz         Bağdad Civârmda Birinci ‘Amele Ta-

Şu’ayb     burunun Userâ Karargâhında İkinci

Bölükte / 31873 / numrolu Şu’ayb Onbaşı diye yazınız. »

Tekrar tekrar yazıyorum. Hilâl-i Ahmer vâsıtasıyle olsun iki satır mektûb gönderiniz. Son derecede rica ederim.

Bağdad    24

Fî 25 Haziran 1919        Bağdad*dan Numro

51880

Mu.’azzez Kardeşim Receb Efendi

Bu kadar zamandan berî mülakatınız münkati’ olduğundan gice- leri rüyamda gündüzler hayâlimden hatırımdan çıkmıyor. Sıhhat haberiniz de alamadığımdan son derece müte’essir olmak- dayım. Saniyen selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Hamd olsun sıhhatleyim. Siz de bu minvâl üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’a niyâz ederim. Bilâderiniz ile berâber bir arada hayât geçiriyoruz. Hamd olsun. Sıhhatde olduğu zâtınıza selâm eder ve ellerinizden sıkar. Tarafınızda bulunan arkadaşlarınıza ayruca ayruca olarak selâmlar ediyoruz ve ol da’irede bulunan Selânikli İbrâhim Efendi'(ye) dahî selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Yanınızda bulunan arkadaşınız Sirozlu Lâtif Efendiye selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Bâki Allah’a emânet o- lasınız. Fî 25 Haziran Sene 555

Birâderim in-şâ’Allah an-karî,- Bağdad’ Ciyârında Türk userâ bi’z-zemân bize Cenâb-ı Hakk Karargâhında Birinci 'Amele salâhlarımızı nasîb eylesün. Aburunda İkinci Bölük»de Ne edelim. Tâlihimiz böyle i- ( 51880 ) numrolu Muharrem miş. Bu senin hakkında belki Şevkî Onbaşı tarafından i’- hayırlıdır. zam edilmiş.

Mühür

Bağdad    25

Huzûr-ı ‘Âlîlerine

Veliyy-i ni‘metim Efendim

Bil-hâssa selâm edüp iki ellerinden öperim. Bendenizden su‘- âl ederseniz vücûdum sıhhatde olup sizlerin sıhhat-i ber-ke- mâl olmasını Cenâb-ı Hakk‘dan temennî-i niyâz ederim. Hakî- katlü validem Hanım'a mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Hemşirelerim Hanımlarda mahsûs selâm ederim. Birâderim Velî Ağa‘ya Birâderim Ya’kûb Ağa’ya mahsûs selâm ederim. Yeğenim Halil Ağa‘ya mahsûs selâm ederim. Dâ’im Ramazan Ağa‘ya hanesi tarafına Mahdumları Ağalar'a mahsûs selâm ederim. Vel-hâ- sıl bizi su’âl eden komşuların cümlesine mahsûs selâm ederim. Benim içün merâk etmeyiniz. Rahatım iyidir. El-bâki sıhhatle) dâ’im olasınız. FÎ 18 Ağustos Sene 55

Mahdûmunuz

Sinan

Adres

Bağdad Civârında Dokuzuncu Türk userâ Taburunun İkinci Bölüğünde ( 40967 ) numrolu Sinan Nebî diyesiniz.

Bağdad    26

Huzûr-ı Birâderîye Bu tarafdan Seyderli Kasım Mehmed Hüseyin oğlu ile Birader de (   ) bulunuyoruz.

Cümlesine selâm eder. ’Azîz Birâderim Timur Beğ

Evvelâ selâm-ı mahsûs edüp istifsâr-ı hatır eylerim. Hamd olsun bir kederim yokdur. Sizin de Birâder dem-güzâr olmanızı Cenâb-ı Hakk'dan temenni eylerim. Hacı Kâsım oğlu Müşâd Hasan Efendi’ye selâm-ı mahsûs edüp istifsâr-ı hâtır eylerim. Birâderim Behçet Ağa’ya diğer Birâderim Behlül Ağa’ya ’Amire Ağâ- ya cümlesine selâm edüp hatırlarını su’âl ederim. Halam Kadı- ria mahsûs selâm edüp ellerinden bûs ederim. ’Amucam oğlu Haydar Ağa’ya cümlesine ayruca ayruca selâm ederim. Ka’in-vâli- dem Kadıria mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Hemşiresi Teyzem Hanınîa selâm-ı mahsûs istifsâr-ı hatır eylerim. ’Amu- camm Kerîmeler'ine cümlesine ayrı ayrı selâm ederim. Birâde- rimin Mahdûmu ’Abbas Ağa’nın gözlerinden öperim. DÎğere beğler ve ağalar'a selâm-ı mahsûs edüp gözlerinden öperim. Diğer ’Abbas Beğ Ca’fer Beğ Envâr Beğler’e selâm-ı mahsûs edüp gözlerinden öperim. Zerrün Hanım’a selâm-ı mahsûs ederim. El-hâsıl hısım akrabaya kâffesine mektûbu kırâ’at eden efendiye dinleyen cemâ’ate yedi yaşından yetmiş yaşına kadar hepsine ferâd ferâd selâm ederim. Bizim içün merâk etmeyiniz. Bağdad civarında bulunuyoruz. Mektûb gönderdiğiniz zaman şöyle ya

zınız. ’Irak’da ’OsmanlI Userâ Karargâhında Ondokuzuncu ia- burun İkinci Bölüğünde Dördüncü Takımda Koğazlı 46415 numro- lu Hüseyin oğlu Emir Celîl. Şu mektûba serîan cevâb beklerim. Baki hüsn-i teveccühâtınız du’âsiyle hatm-i kelâm eylerim.

Eî 24 Ağustos Sene 355           Koğaz’ın Taşlı Karyeli

Hüseyin oğlu Emir ta-rafından

Koğaz ilâyetinin Revan Şâhtahtı İskelesinde Hacı Velî oğlu İbrâhim Ağa Taşazık Karyesinde Timur Beğ’e takdim olunur.

Bağdad    27

* Hû

Şefkatlü Pederciğim Mustafa Ağa

Evvelâ selâm ederim. Sâniyen ellerinizi bûs ederek hatırlarınızı su’âl ederim. Hamd olsun ’âfiyetdeyim. Sîzlerin dahî ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan niyâz ederim. Vâlidem kadirim da ellerini bûs ederim. Birâderim Hakkı Efendi'ye mahsûs selâm ederim. Gözlerinden bûs ederim. Hâne tarafında bulunanların cümlesine selâm ederim. Pederciğim sayısız mektûb gönderdim hiç birinin cevâbını göndermediniz. Artık bu mektûb son mektûbdur. Komşuların cümlesine selâm ederim. Baki kalmanızı dilerim. Fî 25 Ağustos Sene 55 El-ma’lûm

Mahdûmunuz ’Ali tarafından

Zâlimin zulmü var ise mazlûmun

Allah’ı var. Şimdi İngiliz'in zilleti var ise yarın Hakk'm dîvânı var.

Adres

Bağdad vilâyeti Civarında Yedinci Türk Userâ Karargâhı? nda ( 5004 ) numrolu Bergama’lı Mustafa oğlu ’ Ali diye tahrîr edesiniz.

Bağdad    28

Huzûr-ı Pederânelerine

Veliyy-i Ui’metim Sebeb-i Hayâtım Efendim.

Bil-hâssa selâmımı takdîm ederek iki ellerinizden öperim.Ta- raf-ı ’âcizânemden su’âl eder isen vücûdum sıhhatde olup sîzlerin vücud-ı şerifinizi(n) sıhhat-i ber-kemâl olmasını Ce- nâb-ı Hakk*dan temennî ve niyaz etmekdeyim. Hakikatli Validem Hanım'a mahsûs selâm ile iki ellerinden öperim. Birâderle- rim Ağalarin cümlesine mahsûs selâm ederim. Hemşirem Hanımlarda mahsûs selâm ederim. Pederciğim çok zamandan berî mektûbu- nuzu alamadığım (içün) gayet mü te *essîrim. Sizlerin hasretliğiniz ciğerime değdi. İn-şâ’Allah Cenâb-ı Hakk yakın zamanda görüşüp kavuşmak nasîb eylesün. Âmin. Benim içün merak etmeyesiniz ve bizi su’âl eden akraba ve ta’allukâtın komşuların yedi yaşından yetmiş yaşma kadar büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. El-bâki sıhhatde dâ’im olasınız. Pî 15 Eylül Sene 55

Mektûbun cevâbını her hâlde           Mahdumunuz

intizâr ediyorum.         Sinan

Adres

Bağdad Civârmda Dokuzuncu Türk Userâ Amele Taburunun İkinci Bölükde ( 40967 ) numrolu Sinân Beğ diye yazasınız.

Bağdad    29

Muhterem Da’im Halil Ağa

Evvelâ mahsûs selâm edüp iki ellerinizden öperim. Hatırınızı su’âl ederim. Eğer ki lederciğim bizim içün su’âl ederseniz hamd olsun şimdiye kadar vücûdum sıhhatdedir. Sâniyen siz- lerin de sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Allah’dan temenni eylerim. Şefkatlü Validem Hanım'a ayruca selâm edip ellerinden ö- perim. Hatırını su’âl ederim. Sevgili Biraderim İsmâ’il Ağaya selâm ile gözlerinden öperim. Hemşirelerim Hanımlara ayruca selâm eder hatırlarını su’âl ederim. Koca Hanım Hanım'a ayruca selâm ile iki ellerinden öperim. Teyzem Hanımlar'ia ayruca selâm edüp ellerinden öperim. ,’Amucam Hakkı Efendi’ye mahdûmu Mehmed Efendi’ye hânesi tarafına selâm ederim... Halam hanım'a ayruca selâm ile ellerinden öperim. Ayruca ayruca yazmağa hâcet bu kadar. 01 tarafdan bizleri su’âl eden komşuların cümlesine ferâd ferâd selâm edüp hatırlarını su’âl ederim. Yalınız size bir recânr ise mektûb(uma) 'acele cevâb isderim.

Adres

Bağdad Civârmda On yedinci U.sera-yı Osmanlı Taburunun Dördüncü G;urubda On üçüncü Postada 24822 numrolu Mahdûmunuz Mehmed

Basra       30

           Basra*dan

6 Ağustos Sene 335

Sevgili ve Muhterem Ablacığım

Vücûdum sıhhatdedir. Bütün düşüncemi siz teşkil etmekdesiniz. Ne hâldesiniz. On aydır esir olarak sizden hiç bir mektûb a- lamadım. Merak ve endîşem muntazaman artmakdadır. Ricâ ederim mektûb gönderiniz. İhtimâl ki mektûb gönderiyorsunuz fakat şimdiye kadar vâsıl olmaması cây-ı tehaccüb değil midir. Birâderder mektûb ve ma’lûmât almıyor mu. Sıhhatde midir. Lütfen bildiriniz. ’Â’ile ne hâldedir. Nazlı Hanımla Validesi Perver Kalfa nasıldırlar. Mahsûs selâm ederim. Şükrü Ali ’Ârif Fâruk Beğler ile Hatica Hanımın gözlerinden öper selâmlar ederim. Kalfamız yakında 'avdet edüp etmeyeceğime dâ'ir bir fal bakmasını ricâ ederim. Nevzâd Hanım nasıldır. Selâmlar eder ve ’â'ilesine 'arz-ı ihtirâmât eylerim. Cem'in gözlerinden yanaklarından öperim. Bizimkilere dahî selâmlar ederim ve ne hâlde olduklarını ve nasıl idâre etdiklerini bil-dirmenizi ricâ ederim. Bâki Hudâ'ya emânet eder ve ellerinizden kemâl-i hürmetle öperim abla'cığım.

Birâderiniz

'İrfan

Der-sa'âdet'de Fâtih Zincirlikuyu*sunda merhûm Zühdü Beğ'in konağında hemşîram İclâl Hanım'a takdîm.

Basra'da Makine Userâ Karargâhımda 40679 numrolu Kâ'im-makâm ’İrfân Beğ'den.

Basra       31

Fî 13/Ağustos/335 Basra usera karargâhından

Müşfik Bir Huzûra

Şefkat-perver Valideciğim

Namınıza yiğirmiyi mütecaviz mektûb gönderilmişdir. Henüz bunlara mukabil FÎ 18 Mart Sene 35 ve Fi 23 Nisan Sene 35 tarihlerindeki iki mektûbunuzu alabildim. Öyle arzu ederim ki: Her sâ’atim sizin tesellî-âver ferah-bahş mektublarınızı mü- tâla’â ile geçsin i Öyle arzu ederim ki her an sıhhat haberlerinizden sürür bulayım... Pederime Fi 25 Temmuz Sene 35 tarihinde müşârü’n-ileyh adrese telgraf keşîda ettiğim gibi mektûb da gönderilmişdir... El-hamdüli’İlah sıhhat ve ’âfiyetde- yim. Her dâ’im hayır-du*âlarınıza muhtacım. Yalnız sîzlerden cüda bulunmaklığım beni müte’essir etmekdedir. An-karîb cümlenizi görmek emeline muvaffak olacağız zannındayım... Pederimin esaretine pek müte’essir oldum ise de tâli-i harbin cil- ve-i nâ-sâzı icâbâtı olduğunu derpîş-i nazar ederek mümkün mertebe kederâtımı tahfife çalıştım. Her ne ise bunların hepsi unutulur.. Bâki cümlenize mahsûs ihtirâmâtımı takdim. Sizin ve Muhterem Teyzem Hanimin müşfik ellerinden bûs eder vefakâr Hemşîrem'in de gözlerinden öperim Efendim.

Haşiye:

Muhterem Ağabeyim Enin Beğ’e de mektûb gönderdim. Bi’t-tabî’ me-

sâfenin bu’diyyeti dolayısıyla cevâbı henüz vürûd etmemiştir. Hasret-zede Mahdumunuz Mülâzım

İmzâ

Adres

Basra - Makine Karargâhı - Zabitân-ı use^â Karargâhında 41559 numrolu Mülâzım-i Sâni İzmirli Safvet Efendi...

Cevâblarınıza sür'atle muntazırım...

Hemşiremden de ayruca mektûblar beklerim.

Basra       $2

Huzûr-ı Birâderîye

Sevgili Birâder-i ’Azîzim ’Ârif Çavuş

Evvelâ dar u dilden ve cân-ı gönülden mahsûs selâm edüp ha- tır-ı nâzikânelerinizi istifsâr eylerim. Pederim Bektaş Ağaya Valideniz Hanım’a Hemşireniz Hanımlar‘a selâm edüp hatır-ı nâzikânelerini su’âl eylerim. Bendenizi su’âl ederseniz vücûdum sıhhat üzere olup sîzlerin vücûdunuzun da sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ve niyaz eylerim.

Cenâb-ı Allah bir dahî dünya gözüyle görüşmeyi nasîb-i müyesser eylesin. Âmin. Birâderciğim FÎ 30 Teşrin-i evvel Sene 334 tarihinde esîr düşdüm İngilizler•e. Şimdiye kadar mektûb yazmadığımın esbabı ise mektûb kabûl olunmadığından gönderemedim. Beni afv edersiniz değil mi. Bundan böyle size mektûb göndereceğim. Va’âd ediyorum. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden bûs ederim. Okuyan efendiye dinleyen cemâ’a- t'e selâm ederim. Bâki du’â. Fî 20 Ağustos Sene 335 Birâderiniz

Takım Başı

Mehmed Bedreddîn Mustafa

Adres

Basra’da Userâ-yı Zabitân Kampı’n- da 51146 numrolu Mehmed Bedreddîn Mustafa Efendi’ye yazarsınız.

Basra       35

Huzûr-ı Birâderîye

Hamiyyetlü Birâderim Mustafa Ağa Hazretleri :

Bu kerre mahsûs selâm ile hatır-ı istifsar eylerim. Halam Kadın’a selâm ederim. Mahsûs selam. Cümlenizin mahdûmlarına selâm ederim. Orada bulunan konu komşu hısım akrabaya cümlesine selâm ederim. Gadayırlı Başsız Hüseyin Ağa’ya selâm e- derim. Oğlu Hüseyin Ağa’ya selâm ederim. Nalbat Halil ile görüştük. Tel örgüsünde acele olarak bu mektubun cevâbını beklerim. Benim iskân ettiğim Edirne Vilâyeti Lüleburgaz Hazâsı ’ nın Nahiyesi’nde Koçanalı Kâzım. Bu kadar ile iktifâ e- delim. El-bâki du’â. FÎ 29 Ağustos Sene 355

Koçanalı Kâzım tarafından

Basra’da Userâ Karargâhı•nda Sev- kiyât Bölüğü’nde Muhâcir Kazım deyü tahrîr edesiniz.

Basra       34

Huzura

‘Ali Mehmed Efendi Kandaşım’a

Kandaşım 1

’Â’ileme gönderdiğim müte’addid mektuplardan hiç birine mâ‘- te’essüf cevâb alamadım. Müte’essirim. Cevâb bekliyorum. ’Â- ilemiz her ne hâlde ise bildirmenizi rica ederim. Sıhhatleyim. Cümlenize sıhhat temenni ederim. Selâm ve ihtiram. FÎ 29 Ağustos Sene 335 Mahlasımı yazmayı unutmamanızı rica ederim. ’Â’ilemiz Basra Usera Garnizonunda 18. ve ’â’ileniz efrâdıyle akra- Bölükden 51130 numrolu Mülâ- ba ve ahbabın kâffesine se-      zım Î

lâm ve ’arz-ı ihtiram ’  Mustafa Necati

Basra       $

Nûr-ı ‘Aynım Mahdumum Mehmed Efendi‘ye

Evvelâ selâm eder kemâl-i hasretle iki gözlerinizden öper hatırınızı su’âl ederim. Târih-i mektuba değin vücud sıhhat- de olup sîzlerin de devâm-ı ‘afiyetinizi Cenâb-ı Zü’l-Celâl Hazretleri’nden niyaz ederim. Oğlum mektûb hususunda hâl ve ahvâlinize dâ’ir cevâb gönderiniz. Zira merâk ve gam-nâk ol-maktayım. Şimdilik esâretlikde rahatım fevka’l-âdedir. Benim içtin merâk etmeyiniz, Hemân Cenâb-ı Hakk yıkan zemânda hüsn- i mülâkâtı ihsân buyursun.

Mahdûmum Ramazan Efendi‘ye selâm eder gözlerinden öperim.Ta-rafınızda bulunan akraba komşu ve ıhvânlarm cümlesine bilhassa selâm ’arz-ı ihtiram ederim.

Oğlum. Biraderi er'imd en her hâlde sizden bir cevâb beklerim. Nerede hayâttalar mı. Mektûbları geliyor mu. Sıhhatde midirler. Haberdâr ediniz. Bâki Hudâ’nın birliğine emânet ederim.

Fî 30 Ağustos Sene 335

Adres

Basra’da İkinci Userâ Karargâhında 35240 numroda mukayyed Pederiniz Mustafa oğlu Hasan tarafından

Bu yolda zarfın üzerini yazınız.

Basra       56

           Numro

1

’Amuca Beğim’e !

Hamd olsun sıhhatdeyim. Rahatım iyidir. Buradan yakın zamanda kurtulacağımıza dâ’ir hiç bir havadis yokdur. Cenâb-ı Hakk mu’inimiz olsun. Sâkıb Efendi’den cevâb alamadığımdan son derece müte’essirim. Malatya’ya da bir kaç mektûb yazdım cevâb alamadım. Sizin ve Hemşiremin ellerinden çocukların gözlerinden öperim Efendim. FÎ 1 Eylül Sene 355

Esir oğlunuz

Fikret

Adres : Basra’da Makine userâ Karargâhında 41520

numrolu Mülâzim-i Sânı Fikret

Bu günden i’tibâren mektûblarıma numro koydum.

Basra

Huzur-ı ‘Âlîlerine

Basra’da İki Numrolu Usera Karargâhında 35075 numrolu Aksekili Mehmed Efendi Birâderim ‘Ali Efendi

Evvelâ mahsûs selâmdan sonra hatırlarınızı su*âl ederim. E- ğerçe taraf-ı ‘âcizlerden su’âl eder iseniz hamd olsun vücûdum sıhhatdedir. Birâderim Mustafa Efendi’ye ayruca ayruca mahsûs selâm ederim. Pederim Hâfız İhrâhim Efendi’ye Mahdumu Efendiler'e ayruca ayruca mahsûsen selâm ederim. Birâ- der'ciğim tarafınıza bir çok mektûblar gönderdim. Birinin cevâbına nâ’il olamadım. Ziyâdesiyle müte’essir oluyorum. İhmâl etmeyüp cevâbını gönderesiniz. Birâderim Mustafa’nın nerede olduğunu beyân edesiniz.

El-ma’lûm Birâderiniz

Fî 5 Eylül Sene 555

Aksekili Mehmed

Basra

Huzûr-ı »Âlînize Mahsûsdur

Sevgili Birâder-i ’ Azîzim İbrahim Ağa’ya mahsûs selâm edüp hatır-ı şerifini su’âl ederim. Diğer hanenizde bulunan bulunanların da cümlesine dahî selâm ederim. Diğer Birâderim ’A.- li Ağa’ya dahî mahsûs selâm ederim. Diğer hanenizde bulunanların bi’l-cümlesine mahsûs selâm ederim ve diğer ol taraf- da hısım ve akrabaya ta’allukâtların ve bize de selâm yok mu diyen ahbâbların cümlesine muhsûsen selâm edüp hatırlarınızı sorup su’âl ederim. Eğerçi bi tarafda bendeniz birâderiniz- den su’âl eder iseniz şok şükür olsun ’âfiyet üzereyim. Me- râk etmeyesiniz. Şimdilik Basra Hastahanesi’nde bulunuyorum.

Hüseyin oğlu Mehmed Onbaşı tarafından

15 Eylül Sene 555

* . Kutü’l-amâre

Huzûr-ı Pederânelerine

Pazîletlü Pederim ‘Abdullah Etendi

Ziyâdesiyle selâm edüp mubârek ellerinizden öperek leyi ü ne- hâr du’ânıza muntazırım. Taraf-ı evlâdından su’âl edersen hamd olsun târih-i mektuba değin vücûdum ’âfiyetdedir. Hemân sîzlerin hasret-i iştiyâkınızdan başka bir kederim yokdur.Hemân Cenâb-ı Hakk an-karîbi’z-zemân görüşmek nasîb eylesün. Pederim on yedi mâh oldu esir oldum. Bunca arkadaşların mek- tûbu geldi. Benim gelmediği içün çok mahzûn oluyorum. Her hâlde mektubuma cevâb verirsiniz. Beni mahzûniyetden kurtarırsınız. Validem Hanım’a selâm ile ellerinden öperim. Birâder- lerim Eyyûb ve Mustafa Mehmed Efendiler*e selâmlar edüp gözlerinden öperim. ’Amucam Mehmed Efendi’ye mahdûmu ağalara selâm ederim. Teyzelerim ve Dayılarım'a cümle ferâd ferâd selâm ederim.Hâsıl-ı kelâm akraba-yı ta’allukâtm kâffesine selâmla hatırlarını su’âl ederim. Bu kadarla iktifâ ederim e- fendim.

Fi 3 Ağustos Sene 335

Mahdumunuz

’Ali Rızâ

Mektûb tahrîr ederseniz ’Amâre civârın- da On İkinci ‘Amele Taburu’nun 36185 numrolu Karamanlı ’Ali Çavuş diyesiniz.

Tarafımızda Emişler’den ’Avşarlı Durmuş oğlu Kerîm beraber bir yerdeyiz. Çok selâm eder.

Dîğer demin (C-^o3>) Ramazan Beğ- lerin Hasan’ın Mehmed Köse Şa’bân bunlarla görüşdüm. Şimdi nerededir bilmiyor Pederim. Gaziler’den Kara Kasanlar’dan Mehmed Onbaşı var. Selâm eder. Diğer'Ermenekli Hayri selâm eder. Bâkî du’â.

Huzûr-ı ‘Âlîlerine

Sebeb-i Vücûdum Pederim ‘Osman Ağa

Hâk-i pây-i ‘âlîlerine yüzüm ve gözüm sürdüğümden sonra ol mübarek hâtır-ı ‘âlîlerini istifsar eylerim. Benim içün su' âl-i şerîf ve erzânı latîf buyurulur ise hamd olsun vücûdum sıhhat ve 'afiyet üzeredir ve sizlerin dahî vücûdunuz sıhhat ve 'afiyet üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk'dan temenni eylerim. Koca'ya mahsûs selâm edüp iki ellerinden takbîl ederim. Birâderim Süleyman Çavuş'a selâm ederim. Kâ'in-i hâs Meşveş'e selâm ederim. Mahdûmum Hasan Efendi’ye kerîmelerime mahsûs selâm ederim. Kâ'in-valide(ye) selâm ederim. Okuyan efendilere dinleyen cemâ'atlere ve yedi yaşından yetmiş yaşına kadar olan komşuların kâffesine bize de selâm yok mu diyen ah- bâblara nice selâmlar ederim. Bâkî du'â. Fî 20 Ağustos Sene 334

Mahdûmunuz

Halil

Adres

Numro / Kutü'l-amâre Türk Harb Esîri 'Amele Taburu'nun Birinci Bölüğü’nde 32983 deyû tahrîr edesiniz.

Gabışlar Karyesi(nden) Mustafa oğlu Molla Mehmed birâderi Molla İbrahim ve dîğer Hasan akrabâsı (...) Hacı Mümin Süleyman selâmlar ederler. Sıhhat ve selâmetimizi hanelerimize tebliğ edesiniz.

İmratlı Karyesi’nde Kâ’in-pederim .

Karha (    Ağa’ya mahsûs selâm

ederim. Kâ’in-valideme mahsûs selâm eder iki ellerini takbîl ederim.Kâ- in-çom Tevfîk Ağa’ya selâm ederim.

Maşahbaz (        Kar-

yesi’nden Damadınız ’Ali tarafından

Rica ederim Süleyman Çavuş Mahyaz Karyesi’nde Hakkı oğlu ‘Osman Kahyaya tebliğ edesiniz.

Şebiblili ’Ali Efendi Molla Hüseyin

Özneferli            ) Çalık oğlu Ha

şan Hüseyin Süleyman selâm eder ve selâmımı hâneme tebliğ edesiniz.

Maşahbaz Karyesi’nde (...) selâm e- der. (  )          ’Ali Ağa’ya selâm

ederim. Çaylabıtlı. Sevdâlan Hasan selâm eder. (...) Meftun ve diğer Halil îbrâhim (...) bu selâmlarımızı hânelerimize tebliğ edesiniz.

Birâderim Molla Receb selâm eder.

Huzur-ı ‘Âlîlerine

Sebeb-i Vücûdum Pederim ‘Osman Ağa

Hâk-i pây-i ‘âlîlerine yüzüm ve gözüm sürdüğümden sonra hâ- hâtır-ı ‘âlîlerini istifsar eylerim. Benim içün su‘âl-i şe- rîf ve erzân-ı latîf buyurulur ise vücûdum sıhhat ve ‘afiyet üzeredir.ve sîzlerin dahî sıhhat ve ’âfiyet üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temennî ederim. Koca Vâlidem’e selâm edüp iki ellerinden bûs ederim. Birâderim ‘Osman'a selâm ederim. ‘Amucam Mehmed Ağa‘ya ve hânesi tarafına selâm ederim. Hüseyin Amucam ve hânesi tarafına selâm ederim. ‘Amucam ’Ali Kahya’ya Molla Hasan hânesi tarafına cümlesine selâmlar e- derim. Okuyan efendilere ve dinleyen cemâ’atlere ve yedi yaşından yetmiş yaşma kadar olan komşuların kâffesine ferâd ferâd selâm ederim. Bakî du’â. Pî 20 Ağustos Sene 354

Mahdûmunuz

Ahmed

Adres

Numro / Kutü’l-amâre Türk Harb Esiri 'Amele Taburu'nun Birinci Bölüğü’nde 52561 numrolu diye tahrîr edesiniz

Bu tarafdan Çaylabıtlı Sevdalan Hasan selâm eder. Arkadaşım Sebiblili Halil selâm eder. Kardaşm Süleyman Çavuş’a teblîğ e- desin.

Kutü’l-amâre     42

Userâ Numrosu

40609

•Azizim Hüsnü Efendi ve Refikam Hanım

Şimdiye kadar gönderdiğim mektûblardan cümlesinin cevâbını alamadım. Pek ziyâde merâk ve endîşeye düydüm. Birâderim Süleyman Efendi'den bütün mektûblarıma cevâb olmak üzere ancak bir mektubunu geçen ay aldım. O’nun mektubunda sıhhatinize de vâkıf oldum. Bu veçhe biraz müteselli oldum. Birâderime gönderdiğim mektûbların cümlesinin vusul bulduğunu yazıyor. O hâlde size gönderdiklerim de vâsıl olmuşdur. Bundan başka burada efradımıza 'â'ileleri tarafından Hilâl-i Ahmer Userâ Komisyonu vâsıtasıyle gönderilen mektûblar da vusul buluyor. O hâlde siz neden gönder iniyorsunuz. Burasını anlayamıyorum. Li’l-hamd sıhhat ve 'afiyetim ber-kemâldir. Benden merâk etmeyiniz ve in-şâ*Allah karibi'z-zemân selâmeten görüşeceğiz. Ma’mâfih mektûblarınızı eksik etmeyiniz. Sevgili yavrularım Nezihim ve Metinim'in gözlerinden öperim. Besime Hanım’a ve bi'l-cümle akraba ve ahbaba mahsûs selâmla Ayşe ve 'Osman'ın gözlerinden öperim.

Fî 4 Eylül Sene 335-919 adress ;

No: 40609 T.M.O. MORAD TALATT Kutü’l-amâre civarında:

b/o 12. Pris.of war Lab.Corps 12 nci Türk Userâ Amele Tabu- Resl Camp No: 2            ru'nda Tabîb Kıdemli Yüzbaşı

Kut          Murad Talat T.M.O Capt

Morad Talatt

D. KIBRIS’TAN YAZILAN MEKTUPLAR

Kıbrıs

Huzura Ve Salih Efendi’ye dahî ayruca mahsûs selâm ederim.

Mahdûmum ’Abi d in

Fî 11 Haziran Sene 335 tarihli göndermiş olduğunuz mektûbu- nuzu aldım. Çok memnûn oldum. Allah sizleri dahî iki cihanda memnûn ve mesrûr eylesün. Âmin. Bil-hâssa selâm ederek iki gözlerinden bûs ederim. Gice ve gündüz hayır du’â etmek- deyim. Tarafımdan su’âl ederseniz hamd olsun tarih-i mektû- ba değin hasretliğinizden başka bir kederim yokdur. Sıhhat ve ‘afiyet üzereyim. Hemân sîzlerin dahî sıhhat ve ‘afiyet üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan du’â etmekdeyim ve Validen Kadm’m dahî ayruca hatırını su’âl ederim ve Hüsniye’nin dahî gözlerinden bûs ederim .ve hemşirelerime ve mahdûmlarına dahî mahsûs selâm ederim ve konu-komşulara ve bizi bilip su’âl edenlere okuyan ve dinleyene cümlesine ayruca ayruca mahsûs selâm ederim ve Bakkal Ahmed Ağa’ya dahî ayruca mahsûs selâm ederim ve Ahmed içün merak ediyorum. Her hâlde ma’lû- mât aldığınızda bana bildirmelisiniz. Ne tarafdadır ve sizin ahvâlinizden çok memnûn oldum. Allah sıhhatler versin. Benim içün merâk etmeyiniz ve hem de diyesiniz ki niçün mektûb gönder miyorsun. Benim mektûb göndermediğime.bakmayın. Her hâlde siz eksik etmeyin. Her hafta mektubunuzu beklemekteyim. Bir senedir ancak bir mektubunuzu aldım. Onun için sizden ricâ ederim mektubunuzu kesmeyiniz ve hem de harçlık içün var ise bir kaç kuruş gönderiniz. Harçlığım yokdur. Ma’lûm esirlik. Fakat hamd olsun sıhhatimiz iyidir. Hiç bir sıkıntı yokdur. Fevka’1-âdeyiz. İn-şâ’Allah yakın zemânda biz de halâs olup bir dahî dünya gözüyle görüşürüz. Ah Rabb. Fakat yine tekrar ediyorum mektubunuz eksik etmeyiniz. Bu kadar ile kifâyet ederim. El-bâkî du’â.

Fî (...)-Ağustos Sene 335

El-^ma’lûm Pederiniz

Murâd tarafından.

Adres

İngiltere’nin Kıbrıs Adası’nda ’Osmanlı Userâ Karargâhı’nda İkinci Bölük’de On Yedinci Koğuş’da 6597 numroda mukay- yed ’Abidin oğlu Murad tarafından.

Kıbrıs      21.4

Huzura

Sevgili Ağabeğciğim Rızâ Efendi

Bil-hâssa ’arz-ı ihtirâm ile iki ellerini bûs ederim. El- hamdüli’llâh ’âfiyetdeyim. Siz kardeşimin de ‘âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim. Sevgili Kardeşim Bede.- rim ile muhâvere ettiğinizden çok memnûn oldum. FÎ 25 Mart Sene 555 tarihli bir kıt’a sevimli mektubunuzu aldım. Derecesiz memnûn kaldım. Fakat mektûbu mütâla’â ettikde pederinizin vâlidenizin vefât ettiğini görünce doğnusu son derece mü- te’essîr oldum. Kardeşim başınız sâğ olsun, tn-şâ’Allah terhis edildiğimiz zaman İzmir’den geçecek olur isek tabî’î sizi bir kaç gün ta’cîz edeceğim. Yüzbaşı Efendi Mısır’dadır. Zannedersem Vefik Efendi’de Mısır’dadır. Bizim bulunduğumuz yerde yokdur. Diğer gâibâne küçük birâderim ‘Ali Efendi’ye mahsûs selâm ile ellerinden sıkarım. Diğer birâderim Şevket Efendi’ye dahî çok çok selâmlar ile ellerinden sıkarım. Bölük Emini Yûsuf Efendi’ye dahî selâm ederim. Ne yapalım bizim kaderimiz böyle imiş. İn-şâ’Allah yakın zemânda görüşürüz. Mek- tûbumun cevâbını bekler Huda’ya emânet ederim sevgili Kardeşim. Fî 4 Eylül Sene 555      Birâderiniz

10. Bölük Emîni

Mustafa

= Adres şudur =

Kıbrıs Adası’nda Userâ Karargâhı’nda Üçüncü Bölük’de Sekizinci Koğuş’da :9089Î numrolu Söğütlü Mustafa diye yazınız.

Kıbrıs      45

Hamiyyetlü Pederim Hasan Ağa

Bu kerre ’arzen hususiyet üzere bil-hâssa mahsûs selâm edüp mübarek dest-i ’âcizîye bûs ederim. Eğerçi taraf-ı ahvâlimizden su’âl-i şerif ve erzân-ı latif buyurursanız hamd olsun vücûdum sıhhat(de)dir. Zâtınız(m) sıhhat ve ’âfiyet üzere olmasını Cenâb-ı Hakk’a du’â ve niyaz ediyorum. Ey Pederim. Sene 34 tarihlü Birâderim İbrahim Çavuş*dan ayrıldım. Fakat onlar(ı) Selanik’e sevk ettiler. Şimdi diyorlar ki esirler Selanik’de(n) gitdiler. Ö(y)le .işidiyoruz fakat bilemiyoruz. Essah mı yalan mı. Ö(y)le diyorlar. Ey Pederim. Her ne meşakkat cefâ çektiysem şimdi de bu kadar kifâyet eder. Hamd olsun şükürler olsun. Benim içün hiç merâk etmeyesün Babam. 01 tara-fında yedi yaşından yetmiş yaşma varasıya kadar kâffesini selâm ederim. El-bâkî du’âlar. El-ma'lûm Mahdûmunuz İsmâ’il tarafından

E.  MISIR’DAN YAZILAN MEKTUPLAR

Mısır       46

ı \X Huzûr-ı ‘Âlîlerinize        6 0 9 0 7

Muhterem Da’im Mecîd Efendi

Bi’l-hâssa selâmdan sonra iki ellerinden öperim. Hâtır-ı şe-riflerinizi sorup su’âl ederim. Şimdilik sıhhatdeyim. Sizler de sıhhatde olasınız. Mahdumunuz Efendi’ye selâm ederim. Gözlerinden öperim. Bakî Huda’ya emânet olasınız. Fî 8 Ağustos Sene 335

Yiğeniniz Giresunlu İbrahim Onbaşı

Mısır cenubunda Osmanlı Usera Karargâhı’nda Dördüncü Fırka’- da Sekizinci 60907 numrolu İbrahim diyesiniz. ’Acele cevâb beklerim.

T. C.

Yükseköğretim Kurulu

Dokümaatasyo» Merk«»

Mısır

47

Sevgili Vâlideciğim evvelâ mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Tarafımdan su.’âl edecek olur isen ’Â’ilem Hanım’a ayruca ayruca selâm ederim. Mahdûmum Mehmed ’Ali Efendi’ye selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim. Mahdûmum Mu’ammer Efendi’ye selâm edüp gözlerinden bûs ederim. Oğlum Mehmed ’Ali Efendi tarafımızdan su’âl edecek ( olur isen ) hamd olsun vücûdum sıhhat ve ’âfiyetde olup sîzlerin dahî sıhhat ve ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan niyâz ederim. Ey Oğlum. Taraf mı - z(a) sekiz on mektûb oldu gönderiyorum. Sizden dahî mektûbu- nuza nâ’il olurum. Babasız olduğum(u) da unuttunuz mu yoğsa. Beni su’âl eden akrabâların cümlesine ayruca ayruca selâm e- derim. El-bâkî du’â. Eî 21 Ağustos Sene 335

Pederiniz Mahmûd

Adresim. Mısır Hıdiv Abbas Hastahânesi’nde Sıhhiye Mahmûd diye yazasınız.

Numrom 27077

Ömrü Uzun Olasıca Oğlumuz Ziyâeddîn’e

İki gözünü öptükten sonra Annen’e selâm eder, hatırını sorarım. Nasılsınız, rahat mısınız? Kızkardeşin Emine Oğlankar- deşin Nûreddîn’in gözlerinden öperim. İnşâallah okulunuza devam ediniz. Size geldiğimde Kur’ân okur görmeliyim. Senden iki mektup aldım. Annen de iki mektup aldım. Cevdet’e ikibu- çuk İngiliz Lirası verdim. Babası size bu parayı verirse a- lınız. Şayet vermezse, ben onu Cevdet Efendi’den alırım. Ur- fa’daki yetimlere bakın. Bu hususu düşünmelisiniz. Beni soranlara selâm ederim. Komşum Ahmed Hazîm’e selâm ederim. Ey Oğlum! Devamlı oku. Allah’a şükür ben sıhhat ve âfiyetteyim. Allah’tan sizin de sıhhat ve afiyette olmanızı dilerim. Bi Hurmet-i seyyidi’1-mursalîn.

Fî 15 Eylül Sene 334

Userâ-yı Osmâniyye’den Tabur İmamı ’Abdurrahmân ’ Avnî

(#) Mektup metni Arapça’dır.

           9-2-35

Efendim

Zât-ı ’âliyeleriniz bendenizi tanımazsınız. Evvelâ kim olduğumu bildireyim. Bendeniz câriyelerinizden Mâhinûr bendenizin mahdumuyum. Tâlî-i kader bendelerini de esîr düşürdü. On aydan berî buradayım. Validemden aldığım mektûblarda Zât-ı ’Âliyeleriniz’i yazıyorlar ve bendenizin burada bulunmakda olduğumu bildirmemi yazıyorlar. Bundan bir mâh mukaddem bir mektûb daha yazmış idim. İhtimâl ki sizi bulmadı. Temenni e- derim ki bu mektûb vâsıl olur. Validem*den her mektûb aldığımda sizi yazıyorlar. Hâk-i pây-i ’âliyelerinize yüz sürüyorlar. Bakî ’arz-ı ihtiram ederim Efendim.

Câriyelerenizden Mâhinûr Hanım’ın Mahdûmu

Mustafa Zekî

Sevgili Kardaşım

Mektublarınızı beklemekden mütevellid bir te’essürle sizlere hemân hemân darılmışdım. Bu gün İzmir’den yazdığınız ilk mektubu alınca ma’sum olduğunuzu anladım. Sevinçle tekrar tekrar okudum. îcâb edejılere teblîğ etdim. Fakat Ziya Kardeşimiz ne içün yazmadı. Veyâhud gelen mektubun müşterek olduğunu îmâ içün hiç olmazsa imzasını ne içün koymadı. İhtimâl ki kendi yazısı olan bir selâm ve bir kelime-i samîmiyyetle gâibâne neden iktifa eylemedi. Her ne ise İstanbul hareketiniz işinizin kat’mdan başka diğer bir vazifeye ta’yînle münâsebet- dârdır zannmdayım. Debboy me’mûru Ahmed Efendi ile bir hafta kadar görüştüm. Sizlere benden haber getirecekdir ve ihtimâl getirdi. Es’âd ve Nüzhet Beğler’e bil-hâssa selâm. Ziya Kardeşim’in gözlerinden öperim. Mümkünse ’â’ilenize ’â’ile- mize ve Postacı Nuri Efendi ile sâ’ir arkadaşlarıma hissiy- yât-ı samîmiyyemi bildirirsiniz. Cevâbınızı bekliyorum. Cümlenize sıhhat ve selâmetler temenni eylemekdeyim Kardaşcı- ğım.

Fî 12 Ağustos Sene 919 Kardaşınız

Sevgili Refikam !

Biraderiniz İstanbul’dan müfârekât ettikden sonra hiç bir mektubunuzu alamadığımdan son derece meraktayım. Rica ederim ilk posta ile sıhhatinize da’ir mektubunuzu şiddetle intizâr eylerim. Enver’i mektebe yazdırdığınızı buna dâ’ir î- zâhat isterim. Bir de muvakkat adresinizi istifsar ediniz. Evvelki mektubumda ’arz ettiğim vech üzere Birâdereniz Zeke- riyyâ Beğ’in sizden taleb edeceği parayı veriniz. Şu kadar var ki benim şimdiki fikrim Anadolu’da biraz arazî alıp orada mezkûr arazî ile ve biraz da tecâretle iştigâl etmekdir. Anın içün Şam’daki ticâretlerine iştirâk edemeyeceğim. Şükrü Beğ’le Teyzeniz’in icra ettikleri vicdansızlıkdan dolayı çok mütehevvir bulunnıakdayım. Benim Validem’le bütün eşyasını kendisine teslîm ettiydim. Lütfen bunlardan ne gibi eşyalar Birâderiniz almış. Tahkîk edip bildiriniz. Sıhhatleyim. Çocukların gözlerinden öperim. Hayrî Beğ’e mahsûs selâm ederim. Bakî sıhhat ve ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim Efendim. Fî 1 Ağustos Sene 919

Sevgili Kardaşım Ahmed Onbaşı

Evvelâ selâmdan sonra ellerinizden bûs ederim ve hem de bay- râm-ı şeriflerinizi tebrik ile enlerinizden bûs ederim. Vücûdum sıhhatledir. Sıhhatde olmanızı niyaz eylerim. Birâderim nîçün mektûb gönder iniyorsunuz. Gözlerim yolda kaldı. Pederim de mektûb gönder(miyor). Bana mektûb göndersin. Birâderim bunun ile sekiz on def*â mektûb gönderdim. Cevâb alamadım. Çok merâk ediyorum. Herhâlde cevâb isterim. El-bâkî du‘- â. Yanında bulunan arkadaşların da cümlesine mahsûs selâm e- derim.

El-ma‘lûm Biraderiniz Mustafa tarafından

Fî 8 Eylül Sene 335

Çok zamandan beri mektubunuza nâ’il olamadım. Merâk etmekde- yim. Her halde göndereceğinizi eminim. (...) burada İngilizce çalışmakla meşgulüm. Onun içün bir İngilizce lügate ihtiyâcım vardır. Ânın lütfen eve söylesinler bir lügat kitabı tedârik edüp göndersinler. Arkadaşlara duyurulsun. Lütfen eve söylesinler bunu tedârik etsinler. Siz de postaya ta’ahhüdlü vermenizi son derecede ricâ ederim. Senin Küçük Çocuklar’xn-gözlerinden öperim. Nuri İbrâhim Ziyâ tarafınızda bulunan arkadaşlara selâm ederim. Bizim Küçükler’e de selâm. Bâkî ’âfiyetde dâ’im olsunlar Kardeşim. Fî 12 Eylül Sene 35

Nûreddîn

15/ Eylül /355

Târih-i esaretimden berî şimdiye kadar sizden mektûb alamadığımdan mu’yûsiyet içindeyim. Her postanın vürûdunda mektubunuzu alacak ümidiyle bekliyorum. Fakat ma’âlesef bütün ü- mîdlerim boşa çıkdı. Adresinizi bilmediğim için şimdiye kadar size mektûb gönderememişdim. En nihayet Valide’den adresinizi getirtdim ve bu mektûbu yazmağa karar verdim. Beni düşündüren ve bunu yazmağa sebeb olan bir düşüncedir ki o da aramızda cereyan eden muhaberenin birden bire kesilmesidir. Çok düşündüm ise de sebebini bulamadım ve anlayamadım. Büyükler küçüklerin kabahatlerini afvederler. Eğer kusûrum varsa af- vını istirham ederim. Velev ki iki satırlık olsa bile her hâlde cevâbını beklerim. Vâlide’nin mektûblarından sıhhatde olduğunuzu anlıyorum ve memnûn oluyorum. Halacığım bu kadar da olsa vefasızlık olur mu. Ne ise kavuşduğumuzda esbâbını mufassalan anlarız. Hamd olsun sıhhatdeyim. Cümlenizin de sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim. Adresim mektûbun arkasındadır. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. Bâkî iki ellerinizden öperek mektûbunuza intizârdayım vefâsız Halacığım.

Mehmed Bebîb

Kuesna-Kahire  55

Muhterem Efendim.

Bu mektubum Kurbân Bayramı’nın birinci gününe müsadif bir zamanda yazılıyor. On iki bayram ’â’ilelerden uzak gurbet ’â- lemlerinde yapılıyor. Bu Kurbân Bayramı da hayât-ı esâret de idrâk ediliyor. Bugün herkes bizim kadar belki müte’essir o- lamaz. Bu gün herkesden ziyâde bizlerin gözleri eşk-i ye*s . ve nevmîdî ile dolgundur... î

Göz yaşlarımla sizin bayrâraınızı tebrike vâsıta olacak şu solgun kâğıd sence medâr-ı teselli olabilir mi?

Dün İsparta’dan mektûb aldım. Bu Pederim’in el yazısıyle değil Mehmed tarafından yazılmış. 'Acaba Pederciğim bir iki satırlık bir şey yaaacak kadar iktidârı hâ’iz değil mi? Mektûb- da Pederiniz ihtiyarlıkla vakit geçiriyor.. Bu ne demek?

Binâen-’aleyh: bu;beni ikna’ edemeyeceğinden rica ederim bu meseleyi siz etrâflıca yazın.

Hemşirem Hanım’ın ellerinden öperim. Du’â verin. Nişâd Hanım’- m gözlerinden öperim. Te’essûrüm fazla yazmağa mâni’dir.

Bâkîî Ellerinizi öper ve Allâh’a emânetlerim. 6/Eylül/55

Birâderiniz

Ahmed Ziya

Ku.esna-Kah.ir e          56

Kardaşım           Fî 7 Eylül 335

Takdîm ettiğim mektûbların uzun bir müddetden berî cevâbla- rını alamadığım içün çok müte’essîrim. Aynı zamanda İstanbul’dan Mehmed Mansûr Beğ’den hiç bir mektûb alamadım. Hâl- bu ki kendilerine müte’addîd mektûb gönderdim. Koksa İstanbul’dan başka bir mahalle mi naklettiniz. Mektûb alamayışıma nazaran bundan şüphe ediyorum. Ablam’m ihtiramla ellerinden Fehîm Nûreddîn Selâhaddînimiz’in iştiyâkle gözlerinden öperim. Bir de bundan evvel takdim ettiğim mektûbda Söke’de E- ğişli-zâde ’Ali Beğ nezdinde bulunan eşyamın nezdinize celp duyurulmasını ricâ eylemişdim. Mezkûr eşya meyânındaki siyah renkli elbisemi el-hâsıl melbûsâta dâ’ir bir şey kalmış ise İstanbul’a Mansur Beğ’in yanına gönderilmesini pek çok istirham eylerim. Zırâ bu husûsda pek çok ihtiyâcım vardır. Bura-dan kurtulacak olursak doğruca İstanbul’a çıkacağım. Bâkî ihtirâmât-ı samîmiyyemin kabûlünü ricâ ederim Kardaşım.

Mısır’da Kuesna T. guuesna Userâ

Karargâhı’nda W = 233 = numroda

Mülâzım-ı Evvel Mustafa

Kuesna-Kahire  57

Kardeşciğim

Ba'de’s-selâm gözlerinden öperim. Hamd olsun vücûdum sıhhat- dedir. Bundan beş mâh mukaddem tarafınızdan mevrûd bir kıt’â mektubunuzu ahz ettim. Şimdiye kadar mektubunuzu alamadım idi. Hamd olsun sıhhat haberinizi aldım. Çok merâkda idim. 0 mektuba karşılık yazdığım bu beşinci mektûbdur, Memleketden cevâb alamıyor musunuz. El-yevm bir mektûb alamadım. Mektûbunu- zu beklerim ve hâne derûnunda bulunanlara ‘arz-ı ihtirâm eylerim. Bu mektûb yedinize vâsıl oldukda Biraderlerim’in sıhhat haberine dâ’ir ’arz-ı ma’lûmât etmenizi beklerim. Bu kadar- lık iktifâ ile hatm-i makâl eylerim. Fî 10 Eylül Sene 535

Kardeşiniz         Adresim. Kuyesna Karar-

Mustafa  gâhı’nda A Kamp’da 1612

numrolu Bekir oğlu Mustafa

Kuesna-Kahire  58

Huzûr-ı ‘Âlîlerine

Mîr-i Mu'azzez

Mahsûs selâm ile ’arz-ı ihtiram ederim. Zât-ı ‘Âlîniz‘in adresini bilemediğimden dolayı şimdiye kadar mektûb yazmadım ve bi’l-âhire Konya'da'olduğunuzu haber aldım ve ihtiyat olduğunuzdan şüphesiz’ şimdiye kadar terhis edilmişsinizdir. Şayet terhis edilmemiş iseniz şüphesiz bulunduğunuz mahalle hâmil-i mektûb hâneniz tarafına gönderir ve bendenize de adresinizi gönderiniz. Benim ahvâlimden su’âl olunursa in-şâ‘- Allah yakında Der-sa’âdet’e geleceğim. Lâkin her hâlde mezkûr mektûbun karşılığını serî’an göndermenizi rica ederim ve Hemşireniz Hanım’a mahsûs selâm ve bi’l-hâssa Yengemiz Hanım’ a mahsûs selâm ederim. El-bâkî du’â. Fî 12 Eylül Sene 335

Birâderiniz

İbrâhim

Adres

Mısır’da Kuesna’da Userâ-yı ’Osmânî Zâbitân Karargâhı’nm A Kampı*nda 883 numrolu Hesâb Mu’mûru Vekili İbrâhim

Kuesna-Kahire  59

Muhterem ’Âlî Bir Huzura

12 Eylül 55

Müşfîk Enişteciğim ;

25 Ağustos 55 tarihli mektubunuzu büyük bir memnûniyyetle aldım. Mektubunuz dimağımı, benliğimi ihata eden sihâb-ı ye* s ve te’essürü izâle ettiği gibi ruhumu büyük bir meserrete ilkâ etmişdir. İstanbul’dan vürûd eden gazetelerden Beşiktaş harık-i hâ'ilini öğrendik. Mektubunuzun vürûdu ânına kadar ye*s ve nevmıdî içinde inliyordum. Çünkü harîkin Cihannümâ Mahallesi’nden intişâr ettiği haberi yıldırım te’sîriyle kalbimi inletmişdir. Fakat mektubunuz, adresiniz mâhûf felâket- den masûniyyetinizi ifhâm etmişdir... Bu gün geçirdiğim sâ’- atler birer sâ’ât-ı ’ıyddir. Bir yaşını idrâk eden hayât-ı esaretimde beş mektubunuzu aldım. Bu husûsda ’arz-ı teşekkür ve minnetdârî eylerim. Dâ'ire-i esâretimin karanlık localarında Kurban Bayramı’nı tes’îd etdik. Vatan*m harr u nermîn ocağından, müşfik ’â’ile ocağımın rehâkâr âğûşundan uzak Mısır muhitinde kanayan kalbimizle tebrik etdik. Cenâb-ı Hakk’- dan bu yevm-i mübeccelin vatan ve millet, önce zavallı Türklük, İslâmiyet ve efrâd-ı ’â’ilemiz içün sa*âdeti mûcib olmasını tam huşu* ile tazarru’ ve niyâz ediyorum. Bu vesileyle sizi ve muhterem ’â’ilem efradını âteşin rûhum kalbimle tebrik ederim.

Fazla yazılarımla sizleri tasdî’den imtina-’ ediyorum. ’Afvı- nızı ümîd ediyorum.

Sevgili Peder ve Validelerimi, müşfik Hemşirelerimi, ma'sûm Kardeşler’i kemâl-i hürmetle selâmlarım. Her dürlü mesâ’ib-i hayâtiyyeden bî-haber Ekrem ve Fu'âd Beğler’in gözlerinden öperim. Mâ’â*ile sıhhatde bulunmanızı temenni eder, ihtira- mât-ı fâ’ikamı takdim etmekle müftehirim Efendim.

Kardeşiniz

Nûreddîn

Kahire

Kahire Mısır-Cedîde Mahallesi’nden

Fî 1 Eylül Sene 1918

Efendim Annem I

Hasretle selâm ederim. Ricam; mektubumu alınca, sizin ve Kardeşlerim’ in, hısım,akrabanın durumlarını ayrı ayrı bildirmen- dir. Mektubumdan anlarsın ki ben İngilizler’in yanında Mısru’l- cedîde Üçüncü Kamp’ta esirim. Bu kamp; başıbozuk,kötü bir kamp- dır. Elhamdülillah sağlığım iyidir. Herkese hürmetlerimi sunarım. Dâ'im olun. İki senedir esîrim. Alttaki adrese mektûb yaz.

Mısır-Cedîde Esir Mahallesi’nde      Oğlun Ârif Selâme

3 Numaralı Kamp        Numara 36875

(<) Mektup metni Arapça’dır.

Tura-Kahire       '           61

Sevgili 'Amucam Molla İbrahim Efendi

Mahsûs selâm edüp ellerinizden öperim. Validem Hânım'ın ellerinden öperim. Şimdilik esir bulunuyorum. Rahatım fevka'l- âdedir. Benim içün kat'iyyen merâk etmeyiniz. Bakî sâğ olasınız. Fi 26 Teşrin-i Sânî Sene 334

Adres

Mısır'da Tura'da Birinci Userâ Karargâhı ’nda Üçüncü Kamp'da 348 num- rolu Halîl oğlu Yûsuf tarafından.

Kahire- - Tura

28 ~ Ağustos - 35

Şefkatlü Vâlideciğim !

Sıhhatim yenindedir. Epeyce zemândan beri mektubunuzu alamıyorum. Meraktayım. Sıhhatinizi temenni eder ve ellerinizden öperek du’anızı taleb eylerim Efendim.

Mahdumunuz

Hüseyin Fehmi

Kahire civarında Tura Userâ Karargâhı’nda A Kampı’nda 69219 numroda mukayyed.

           1/9/335 Eylül Tura'dan

Refîka-i Hayâtım Efendim î

Size şu varakam yasıl olduğu hâlde pek çok mektûblar gönderdim. Henüz bir cevâb vermediğinizden ziyâdesiyle merak ediyor ve beni düşüncelere sevk ediyorsunuz. Sıhhatinizin iş’â- rını temenni ederim. Uzun müddet sürmekde olan hasret tahassürlerini teskin edesilecek sizin sevimli mektûblarmızdır. Ben isem beş mâhdır sizin hâl-i hâzırda nerede bulunduğunuzdan bir ma’lûmât edinemedim. Yalnız Şam’a gönderdiğim bir mektubla sizin İstanbul’a gittiğinizden bahisle i’âde etdi- ler. Bence ma’lûm olan bir şey varsa sizin İstanbul’a gittiğinizi biliyorum ve sıhhatdeyim. Sizin varakalarınıza büyük bir sabırsızlıkla intizâr etmekde olduğumu ’arz ederek hasretle gözlerinizden öperim refîkacığım..

Kerîmelerim Emine ve Hatice Hanımlar*ın mahdumum Burhâneddîn Efendi’nin gözlerinden öperek Cenâb-ı Sübhân’dan sıhhatlerini temenni ederim.

Hulîliyle müşerref ’ıyd-i sa’îd-i athânızı tebrik ederek Ce- nâb-ı Sübhân'm eltâf-ı ilâhiyyesinden nicelerini gör(mek) nasîb etsün, Bâkî cevâbınıza muntâzırım.

Mısır el-Kâhire’de Tura’da Türk Zâ- bitân-ı Usera Karargâhı ’ nm Birinci Kamp‘da : 73197 : numrolu Zevciniz Mülâzım-ı Evvel

Hüseyin Hüsnü 

Tura -Kahire

Huzura

Hakîkatlü Büyük Pederciğim.

Yedi kurban bayramını diyar-ı gurbetde geçirdim. Mübarek ellerinizi öpmek nasîb olmadı. Bu yüzden ziyâdesiyle müte’essî- rim. Ne yapalım kader böyle imiş. Feleğin bu cilvesine kat- lanmakdan başka çâremiz yokdur. İn-şâ’Allah an-karîbi’z-za- mân mülâki oluruz efendim. Hulûliyle müşerref olduğumuz ’ıyd- i sa’îd-i athayı ’â'ilemiz hakkında mütehayyir ve mubârek olmasını Cenâb-ı Rabb-ı Mennân’dan tazarru* ve niyâz eylerim efendim. Bu gibi firâklı bayramların te’sîri pek büyükdür. Hemân Cenâb-ı Hakk devlet ve milletimiz hakkında hayırlısını ihsân eylesin. Hamd olsun sıhhatdeyim. Serîan cevâbınıza intizârdayım. Bir iki kez de gönderecek olursanız daha ziyâde minnet-dâr kılarsınız. ’Â’ilemiz ve akraba-yı ta’allukât hakkında ma’lûmât veriniz. İnsâniyet nâmına ricâ eylerim. Altı buçuk aydır mektûb alamadım. Ziyâdesiyle merâk ve endîşe i- çindeyim. Buralarda bizleri teselli kılacak ancak sîzlerin göndereceği mektûblarla sıhhat haberlerinizdir. İn-şâ’Allah pek yakında ona da muvaffak olurum ümidiyle dem-güzâr olmak- dayım. Bâkî cümlenizin.elerinizden öperek ’arz-ı ihtirâm ve selâm ederim Muhterem.Büyük Pederciğim. Fi 11 Eylül Sene 335

Torununuz

Yemen Kolordusu 12.Alay 11.Bölük Mülâzım-ı Evveli Mehmed Celâl

Pederim Makamında Terzi Hacı Süleyman Efendi

Bi’l-hâssa selâm ve senalar olundukdan sonra mübarek hatırlarınızı istifsar ederim. Saniyen taraf-ı bende-gânımdan su’- âl-i şerif ve erzân-ı lûtf buyurulur ise li’l-hamd tarîh-i mektuba değin vücudum sıhhatdedir. Sizlerin dahî vücûdunuz sıhhatde ber-kemâl ’fiyetde dâ’im olmanızı Cenâb-ı Mevlâ’ya temenni eyleriz. Mahdûmum Ahmed Efendi’nin gözlerinden öperim. Kerîmelerim Kadınlar*a Valideleri’ne cümlesine ayrı ayrı selâm ederim. Şefkatlü Validem Hanım’ın da ellerinden öperim. Bacanağım, Dâvud ’Ali ve hânesi tarafına mahsûs selâm ederim. Dîğer Bacanağım İzmâ'il Ağa’ya mahdûmu Hasan Hüseyin Ağa*ya selâm ederim. Hâkim oğlu Hasan Ağa’ya Kölemen Sâ’id Mehmed Ağa’ya selâm ederim. Küpezin Hasan Ağa’ya mahsûs selâm ederim. Bizi bilip su’âl edenlere komşulara hısım akrabalara mektubu okuyan efendilere dinleyen cemâ’atin cümlesine ferâd ferâd mahsûsen selâm ederim. El-bâkî du’â 12 Eylül Sene 1555

75502 numrolu Pederiniz İdris Ağa tarafından.

Muhterem Kardeşim J

Bu gün yedinci mâhı mütecaviz hiç bir tarafdan mektûb vürûd etmemesi dolayısıyle müte'essîrim. Zâten şimdiye kadar sizden aldığım üç mektûbdur. Başka ne Eniştem'dem ve ne de Ka- vak'da olduğunu bildirdiğiniz validemden mektûb vürûd etmemesi beni meraklara düşürdü.ve bu sene İstanbul'dan gelen Tasvîr-i .Efkâr Gazetesi’nde gördüğüm Beşiktaş'da Cihannümâ Mahallesi'nde zuhûr eden yangın Serencebey Yokuşu ve civâr- larına sirâyet ederek dokuz bin hânenin müteharrik olması ve bu meyânda ihtimâl ki Eniştem'in hânesinin de yanabileceğin! der-hâtm eyleyerek ve tam bu sırada mektûblarınızm da gelmemesi beni bundan düşüncelere sevk etmişdir. Evet Kardeşim yine ilk gönderdiğiniz bir iki mektûbda bırakacağınızı hiç hâtır ve hayâle getiremiyordum. Herkes gibi ben de haftada bir iki mektûb alarak teselli olacağımı ümîd ediyordum. Değil bunlar gönderdiğiniz mektûbda bile Vâlide'nin ve Sâ'- ide'nin sıhhatlerini bildirmekle beni memnûn ve sevinçlere gark etmiş idiniz.Lâkin ’â'ilemin ahvâli hakkında ve Vâlide'nin Kavak'da nerede oturduğunu ve dört beş senedir sipâ- rişini alup almadığını Vâlidem ne suretle alabildiğinden vesâire hakkında mektûbunuzda hiç birisini mevzû' etmemiş idiniz. Belki bundan sonra gelecek mektûblarda her şeyi bil-direceğinizi zannetmiş idim. Ma'âlesef bildirmek değil mek- tûblarınızı kesdiğinize bir ma'nâ veremedim. Artık Kardeşim 

size daha başka şeyler yazmak istemem. Haftada yarım sâ’atlik zemânınızı olsun bana mektûb yazmağa terk ediniz. Beni merâk- dan kurtarmak içün her hakikati bildiriniz. Cümle akraba ve ta'allukâtın cümlesine selâm ederim. Bakî ’arz ve ihtirâm e- derek sıhhat ve ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Kibriyâ’dan temenni ve niyâz ederim Kardeşim. Fî 15 Eylül Sene 335

Kardeşiniz Mehmed Hârûn

Tura-Kahire

Sevgili Biraderlerim 'Abdullah ve Mustafa Ağalar’a

Zamân-ı esaretim zarfında şu üçüncü mektubumu gönderiyorum. Henüz bir cevâb-nâme-i birâderlerîye müşerref olamadığımdan müte’essirim. Hamd olsun mahsûr bulunduğum şu tel örgüsünde sizden ma’dâ bir esefim yokdur. En büyük emelim sizin sıhhatinizi mübeşşir bir mektubunuzu görmekdir. Eğer buna da muvaffak olursam dünyâlar benim olacağını size te’mîn eder ve ’arz-ı hürmetle ellerinizden sıkarım. Ol tarafda şefkâtlü Validem Kadın’ın ayruca iki ellerini öperim. Diğeri birâderim Kerim Çavuş’a diğeri Hasan Ağa’ya Kâ’in-birâderim Mehmed Ağa’ya cümlesine ayruca ayruca selâm ederim. Koçaşlının ’Ali Çavuş’a Mahdumu Ağalar’a Halam oğlu ’Ali Ağa’ya Mahdumu Ağalar’ a Dâ’im Ağalar’a hâne taraflarına cümlesine ayruca selâm ederim. Eşmeoğlunun Ali Ağa’ya birâderi Haydar (Ağa’ya) hâ-ne taraflarına selâm ederim. Hacı Hüseyin'in Mehmed Ağa’ya hâne taraflarına selâm ederim. Ve’l-hâsıl Karyemiz’de bulunan büyük ve küçük komşuların yedi yaşından yetmiş yaşına kadar selâm ederim. Bu tarafda Hanife'nin Hasan oğlu ’Ârif ayruca selâm eder. Pederi niçün mektûb gönder miyor. Selâmını tebliğ ediniz. Bu tarafda Koca'nın oğlu Kadir ile görüş- dük. Çok selâm eder. Kaynım Ahmed oğlu Hasan Hüseyin de se- X

lam eder. Bâkî cevâb (...) ile beklerim.

Eî 18 Eylül Sene 33 Birâderiniz İbrahim tarafından ( )

Telü’l-gîr            68

Muhterem Kardeşim Fâ’ik Efendi’ye

Kardeşim

Mahsûs selâm olunur. Şimdilik sıhhatdeyim.Yalnız gönderilen mektûblarıma cevâb alamadığım cihetle pek çok meraktayım. Haneniz ve Mu’azzez Hanımefendi’ye cümlesine mahsûs selâmımızı tebliğ edesiniz ve hânemiz tarafına iki gözüm evlâdım Mu’azzez Hanım’ın iki gözlerinden öperim. Mahsûs selâm eylerim. .. İsmâ’ il Efendi hanesine Mahdûmum Hüsnü diğeri Recâîler’e cümlesine mahsûs selâm. Mektûba cevâb isterim. Şu mektûbuma tabî’î cevâb veresiniz. Bâkî sıhhatde dâ’im olasınız." Fî 28 Mayıs Sene 35

Mısır Hıttası’nda Telü’l-gîr'de Polis me'mûrlarmdan ’Osmanlı Userâ Karargâhı’nda Birin- Muharrem ’Ali Efendi ci Kapama'nın 134-3 numroda mukayyed tarafından        Ser-çavuş ’Ali Efendi tarafından.

Telü’l-gîr            $$

Huzûr-ı Birâderîye

Sevgili Birâderim Hacı İbrâhim Ağam

Evvelâ mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim. Pederim Güzel Mehmed Ağa’ya ayruca selâm ederim. Halam Kadın’m ellerinden öperim. Şefkâtlü Vâlidem Kadın’m iki ellerinden bûs ederim. Birâderim Mevlûd Ağa’ya diğer Birâderim Hacı Ağa’ya Hemşirem Kadın’a selâm edüp gözlerinden öperim. Büyük Hemşirem Kadm’a Kerîmesi Hanım’a Eniştem Ağa’ya Pederi Ağa’ya mahsûs selâm ederim. Kâ’in-vâlidem Kadm’a Kâ’in-birâderim Habîb Ağa’ya Baldızım Hanım’a selâm ederim. ’Amuca-zâde Mustafa Efendi’ye Mahdûmu Kanber Ağa’ya Teyzem Kadın Kerîmesi Kadınlar(a) mahsûs selâm ederim. Teyzem Kadm’a Eniştem Velî Ağa’ya Kerîmesi Kadm’a Mahdûmu İsmâ’il Ağa’ya mahsûs selâm ederim. ’Amucam oğlu Hasan Ağa’ya akrabâlarm cümlesine mahsûs selâm ederim. El-bâkî du’â. Pî 12 Ağustos Sene 355

El-ma’lûm Birâderiniz Mustallî tarafından

Mühür

F.  RUSYA'DAN YAZILAN MEKTUPLAR

Krasnoyarsk

Sevgili Kardaşım Hakkı Efendi

Sıhhatdeyim. Validenin ellerinden sizin gözlerinizden öperim. Bölük ve takım kumandanı bulunan zâbitân arkadaşlarına selâm ve 'arz-ı ihtiram ederim. Vatana selâm, Fî 15 Şubat sene 355

İdarenize dâ‘ir ma‘lûmât Sibirya'da Krasnoyarsk Userâ-yı beklerim.            'Osmâniyye'den Mülâzım-ı Sânı

'Ali Hurrem

Krasnoyarsk      71

Oğlum

Seninle hemşirelerin Fevziye Beşîre ve Su’âd Kerîmem’in nûr-ı dîdenizden bûs ederim. Vâlide-i muhtereme ve Büyük Validen ve Dedeler’i ellerinden takbîl Dayıların ile Teyzen Ümmüye Kasım’- a ve Kerîmesi’ne ve bütün ’â’ilemizin efrâdlarma şahsen-be- şahsen selâm edüp ’arz-ı ihtirâmatımı tebliğ ediniz ve bizden su’âl edenlere umûmen selâm olsun. Oğlum geçen seneden ya’nî 333 Teşrîn-i Evvel tarihli mektûbdan sonra mektûb alamadık. Ona gayet müte’essîr oldu(m). Cenâb-ı Hakk’dan temenni eylerim ki an-karîbi’z-zamân dünyânın gözüyle nûr-ı çeşminizin ve bütün Hemşîre Vâlide ve akrabâlarını görmeye muvaffak eylesün. Âmin... FÎ 21 Şubat Sene 335

Pederiniz Mahmûd Hikmet

Bervayaruçka -Vladivostok    ^2

Vladivostok Civarında Bervayaruçka Ordugâhı

10 Ağustos 1919

Muhterem Pederim 1

Bu mektubu gönderdiğim târihe kadar vücûdca hamd olsun sıhhat- deyim. Burada Japonlar’ın idâresi altında pek râhatız. Melbû- sâtımız dahî mükemmeldir. Size pek çok yazdım fakat iki seneden beri hemân Türkiye’den bir mektûb almadım. Validem Hanım’- m ellerinden bûs ederik hayır-du’âlarını taleb ederim. Biraderim Ahmed Efendi’ye Da* im Hacı ’Osman Efendi’ye dahî selâmlar. Cümle akraba ve ta’allukâtlarımıza ve tanıdıklarımıza dahî selâmlar. BergamalI Hacı ’Ali Efendi’ye dahî selâm ederim. Mahdûmum Muhyeddîn’den ma’lûmâtım yokdur.

Oğlunuz

Mehmed

İzmir Vilâyeti dâhilinde Bergama Kazası’nın Hamzalı Karyesi’nden Kılıçoğulları’ndan Pederim Mustafa Ağa’ya.

G. YUNANİSTAN’DAN YAZILAN MEKTUPLAR

 

 

. Huzûr-ı 'Âlîlerine i

Hakîkatlü Enişteeiğim

Evvelâ mahsûs selâm edüp hatır-ı şerifinizi su’âl ederim. Hemşirem Hanım’a selâm edüp hatırını su’âl ederim. Kerîmeniz’in Meliha ve Şâdiye Hanımlardın gözlerinden öperim. Mahdumunuz Muhyeddîn Beğ’in gözlerinden öperim. Esâret olalı ilk mektûb- dur. Kurbân Bayramı’nın dördüncü günü esir oldum. Hamd olsun sıhhatdeyim. Sizin hasretinizden başka bir kederim yokdur. Birâderim Fehmi Efendi’ye selâm ederim. Cevâbınıza muntazı- rım Enişteeiğim. Bâkî sıhhatde dâ’im olasınız. Fî 15 Mayıs Sene 335

Kâ’in-birâderiniz

Nâzım

Adres

Selânik Marşper Userâ-yı Osmâniyye Karargâhı’nda İkinci Tel 15587

Kampanı’nda 141 inci Takım’da       numrolu Mustafa oğlu

Nâzım diye tahrîr edesiniz.

Selanik

Rüzgârdan daha nârın, hastanın kalbine gereken iiyetden daha tatlı olan selâmdan sonra.

Gözün nuru,yüreğin sevinci ve mutluluğu gibi olan Babam Hasan' a mahsustur. Allah ömrünü uzun kılsın! Âmîn! Bizi sorarsanız; biz Selanik’teyiz» Allah'ın lütfü ile hayırlı hâldeyiz. Bizim için merak etmeyiniz. Mer'î’ye, Annem'e, Bebek- ler’e,Amcam Hüseyin'e, Amcam oğlu Sıddık’a, Amcam oğlu Muham- med'e, Amcam Yâsin’in Çocukları Kâsım, Câsim, Ali, İbrahim'e, Amcam Yûnus'a, Dayım Seyyid Mustafa'ya ve evine, Dayım Seyyid Ali’ye, Mustafa Halû ve Salih oğlu İsa’ya, Ali Mahmud Şeyh’e ve evine, Amcamın oğlu Abdullah Hamza’ya, Halamın oğlu Abdullah’a, okuyan ve dinleyene ve ayrıca selâm etmediklerimize bin selâm olsun. Bize mektup yazar iseniz Selânik civârmda Marşper Kapanı’nda Birinci Kapan Dokuzuncu Takım 3666 numaralı Hasan oğlu Nâif.

Duânızı talep eden Hasan oğlu Nâif 28 Zilhicce 335

 

 

 

 

Mektup metni Arapça’dır

H. YAZILDIĞI YER TESPİT EDİLEMEYEN MEKTUPLAR

75

'Amuca Beğim J

Fî 30 Nisan Sene 35 tarihli mektubunuz FÎ 27 Ağustos Sene 35 de yedd-i ’âcîzâneme vâsıl oldu. Her mektubunuza cevâb yazıyorum. Fî 21 Nisan Sene 35 tarihine kadar yazmış olduğunuz altı mektûbdah dördünü ancak alabildim. Sıhhatdeyim. Rahatım iyidir. Merak etmeyiniz. Sizin ve Hemşirem’in ellerinizden çocukların gözlerinden öperim. Mektûb yazmakda kusûr etmiyorum Amucacığım. Bâkî Cenâb-ı Hakk ‘ömrünüzü müjdâd etsün. Â- mîn.

FÎ 28 Ağustos Sene 355

Oğlunuz Feyzî

76

Huzura

Muhterem Dayıçığım

50 Mart Sene 335 tarihli sıhhat-i * afiyetinizi müş’îr bir kıt’a mektubunuzu aldım. Derece-i nihâyede memnûn mesrûr oldum. Gönderilen mektûblardan şimdiye kadar bir adedinin cevâbını aldım. İn-şâ’Allah bundan böyle mektubunuzu devamlı almakla teselli olacağım. Tekâüd olmanız hakkında yazmışsınız. Bendeniz de geldiğimde çabucak çâresine bakacağım. Hayırlı olsun diyelim. Hâne halkına selâm ederim. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek hatm-i kelâm ederim Efendim. Fî 1 Eylül Sene 335

Küçük Birâderiniz

Ahmed Feyzi

Adresler eskisi gibidir

Mektûbların üzerini Fransızca olarak yazıp Ecnebi Fostahânesi’ne teslim edesiniz. Çünkü gelmesine yardım oluyor. Fî 1 Eylül

Zarfı bulunmadığı için,gönderildiği yer tespît edilememiş

tir

İ.   TERHİS OLMUŞ BİR ASKERİN MEKTUBU

İstanbul

Mu’azzez ve Muhterem Yeğenim Hafız * Osman Efendi’ye Sehâvetlû Yeğenim Hafız ’Osman Efendi Hazretleri

Konya’dan 'avdetinizden bu güne değin gözlerimin nuru ve gönlümün ruhu içinde mazruf iseniz asla hatırımdan ferâmûş etmedim ve etmeyeceğim: Yalnız budur ki gittiğinizden berî sıhhat-i seniyyeleriniz e dâ’ir muhabbet-nâmenizi alamadığımdan içün merakım gittikçe günden güne tezâyüd etmektedir.

'Ömr-i 'afiyetleriniz içün pek çok du’âlar edüp ’âfiyetde müdâm olmanızı Cenâb-ı Hakk’a du’âlar ederim... Dört seneye mütecaviz bir hâl ve zamanlar içinde inlemeye devâm eden, cihad farz olan İslâmlar, icra edüp vazifelerini bi-temâmi- hâ îfâ etdiler. Li'l-hamd Cenâb-ı Hakk’ın ’avn-i ‘inayetiyle şu kabîh zamanları başımızdan def’ edüp penâh-ı sa’âdet ile bütün dîn-i mübîn olan karındaşlarımıza ve bize dahî istidâ-yı tezkiremizi nasîb edüp Konya’daki hanemize teşri-fatlarını nasîb eyledi. Artık bundan böyle her ân ve zaman mektûblarımız ile muhabere etmenizi vaâd ederim: Ben ise asker olduğum günden bu güne değin vücûdum dâire-i ’âfiyet üzeredir ve ber çok vilâyetler gezdiğimden sonra 93 tarihinde Batum gibi şirin ve nezâfetlü, varidatı pek çok olan bir şehri tekrâren Cenâb-ı Hakk istirdadı nasîb edüp şimdilik ziyaret etdim. Bizim taht-ı himayede bulunur: Batum’da bir çok tecrûbe-gân 93’den kalmış. Atîde in-şâ'Allah eyisünü vasf edüp söyleyeceğim. Yazı ile ta’rîfi gayr-i kabildir.. Konya’da ( ... ) dahî asker idi. Fakat nefs-i şehir içinde müşâvîr-i adlîsi ile mükellef bir vazîfede istihdam olunur idi. ‘Abdullah ise Bağdad ve Halep şehirlerinde askerliğini ifâ etdi. Mustafa dahî askerdir. Her dâ'im mektûblarını alır dım. ‘Afiyetledirler. Tali' şimdi terhisi nasîb etdi. Çünkü burada 85 tevellüdlülerden üç yüz onar tevellüdüne kadar ve sonra tevellüdlüler de var ise terhîs oldular.. Nihayet Ba- tum’dan gelirken Karadeniz’de büyük (...) fırtınaya tesadüf etdik. Bu’ânız berekâtıyle bir tehlikeye uğramadan İstanbul' vâsıl olduk. Hemân vapurdan indiğim gibi şu kara yazılar ile mektubumu ve 'âfiyetde olduğumu siz ki Sehâvetli Beğim'e teb şîrât etdim.. Hânede büyüklerin ellerinden (öperim) küçüklere selâm. Pederim’in ellerinden öperim ve 'âfiyetde müdâm olmasını Cenâb-ı Hakk'a du’âlar ederim. Valide Hanım'm keza Evlâdım 'Abdurrahmân'm dîdelerinden öperim. Vâlidem'e selâm Pek müthîş ve 'azîm derecesinde rüyalar görüyorum. Hayâtları nız içün pek çok raerâk etmiş idim. Büyük Hanım Yengem’e de selâm. Ellerinden öperim. ’Abdülhalim ve Nazmi'ye selâm. Hâilesine keza. Mü’min'in Validesi’nin ellerinden (öperim). Mümin ve Hilmi. Efendiler’e selâm.. Kâzım ve evlâdlarınm gözlerinden (öperim) ve selâm hanesinde.. Âdem ve Ahmed Efendiler’ e selâm ve ’Abbas dahî asker idi.. Ve hem de Adapazarı’n da bulunuyordu.•’Abdülhalim ve Elmas Efendiler’in gözün öperim. Hanesinde İbrâhim Şute ve evlâdlarına 'Ömer Çûne'ye ve

hanesinde İsmâ’il Rifat Necîb Sa’îd ’Ali Şerif Hacı ’Ali Â- dil ilh. Horpişte'de Makedonya'da ve Priştine’de ve’l-hâsıl cümle akrabalara ve ehibbâlara selâmlar ederim. İn-şâ’Allah Konya’ya 'avdetimde ber-tafsîl mektûb yazacağım. Şimdilik orada kış var mıdır yok mudur.. Sonra Pederim'den cevâb isterim ki şimdi gelir isem Hemşirelerim ile beraber mi geleyim yoksa cevâb.. Tevfîk Eniştem'in ellerinden öperim. Afiyette midir cevâb. Molla 'Ali Dayı asker olmuş idi. Nerededir bilemem.. Bu kayd ile mektubuma hâtime çekerim. FÎ 16 Kânûn-ı Evvel Sene 334        (          )

Hüseyin 'Ali 'Osman

Batum'dan mektûb gönderdim. Gelip gelmediğini yazın.

Huzûr-ı Pederim'e

Fazîletlû Pederim Hacı İsmâ’il Efendi Hazretleri

Lehü’l-hamd du'ânız berekâtıyle istibdâl olduğumu Cenâb-ı Hakk nasîb eyledi. Konya’ya gideceğim. İn-şâ’Allah oradan geleceğim. Çünkü doğrudan doğruya gelmek fikrinde idim. Mâ’mâfih Rumeli muhacirlerini sevk etmeye vesâit-i nakliyye olmadığından artık Konya'ya gitmek farz oldu. Ellerinizden öperim ve 'ömr-i ’âfiyetleriniz içün pek çok du'âlan ederim. Validem'in kezâ. 'Abdurrahmân'm dîdelerinden öperim. Horpişte'de Makedonya'da Piriştina’da ve eşim dostum Tevfîk Eniştem'in ellerinden öperim. Nerededir. Şimdilik artık mufassal mektûb Konya'dan göndereceğim. Tabî’ cevâb beklerim ve her nasıl »arzû

 

ederseniz emrinize muntazırım Efendim.

Oğlunuz

Hüseyin

(*) Haşiye,silik olması sebebiyle okunamamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

J.   . AİLEDEN ASKERE YAZILAN MEKTUPLAR

78

’Âlî-cenâb Enişteciğim 3

Ellerinizden öperek hâtır-ı şerifinizi istifsar eylerim.Fî 16 Eylül Sene 335 tarihli bir kıt’a kartınızı sevinçle arkadaşlarımdan aldım. Bendeniz İstanbul’dan hareket eder iken Birader’e adresinizi vermiş idiniz. Konya’dan iki mektûb yazdım. Hiç cevâb alamadım. Halep’ten üç mektûb yazmış mâ’teessüf yine alamadım. Verdiğiniz adres Onaltmcı Kolordu*ya men- sûb idi. Hâlbu ki bendeniz bir çok topçu zâbitânını su’âl etdim. Kolorduda nefer olduğunu anladım. Geçen sene Telü’l-ha- lef’de iken sizin taburun doktoru vâsıtasıyle emânet geldi. Hâlbu ki doktorun kendisinden alamadım. Çünkü doktorun eşyâ- sı zâyi' olmuş. Halep’e gerisin geriye dönmüş. Başka bir zabitin emirerinden aldım. Siz İstanbul’dan haber alıyor musun diye su’âl ediyorsunuz. İstanbul’dan bendenize sizin hayâtınızdan su’âl ederler.Belki işitmişsinizdir İstanbul harîk-i hâ’ilini. Harîk Cibali’den başlayarak Yenihamam Fâtih tarîkiyle Sarıgüzel’ten tâ Koca Mustafa-Paşa’ya kadar olan on üç gece yanmıştır. Ramazan 10 tarihli iki mektûb bir telgraf aldım. Bilirsiniz ki hısım akrabâmız hep o .civârdadır. Hepsi külliyyen harîk-zededir. Bizim evler dükkân filan kamilen muhterîkdir. Hiç birbirlerine yardım edecek hâlde değildir. Eşyayı bahçeye çıkarmışlar. Onları da dört tarafdan ateş sarmış kâffesi yanmış. Üstünden çıkarabildikleri bile yanık i- çindeymiş. Ve’l-hâsıl acıklı bir hâldedirler. Teyzem sizin içün bendenize yazıyor ki aman Eniten’in hayâtından bir haber gönder diyor. Harbiye Nezâreti'ne mürâca’ât etmişler. Yine bir haber alamamışlar. Ziyâdesiyle merâkda imişler. Sizin adresinizi yazmışlar. Hâlbu ki o esnada ağlamakda idim. Adrese dikkât edemedim. Mektubu sandığıma koydum. Otomobilimle yağmurda üç dört gün bekledim. Canım sıkıldı. Eski mektubunuzu okuyorum. Adresiniz gözüme ilişdi. Beşinci Fırka’ya men- sûb diyor.Hâlbu ki Beşinci Fırka Nusaybin’e gelmiş idi. Erte-si gün sizi aramaya çıkdım. Çefâî'de topçuların ileri geçdik- lerini söylediler. Hâlbu ki FÎ 16 Kânûn-ı Sânı Sene 335 tarihli bir kartınızı aldığımda İkinci Fırka’da bulunduğunuzu yazıyorsunuz memnûn oldum.;İn-şâ’Allah’görüşürüz. İstanbul'dan aldığım mektûbda Süleyman Eniştem de dükkânınım üzerinde lonca odalarında ikâmet ettiğinizi yazdılar. Dört beş aydır da haber aldığım yokdur. Kolumuz ise şimdilik 'İzzet Paşa İstasyonu' ndadır. Nusaybin'e hareket emri vardır. Böylece ma'- lûmunuz olsun... Bâkî devâm-ı 'afiyetinizi Cenâb-ı Hakk'dan temennî eylerim Enişteeiğim.

Fî 6 Mart Sene 335

İmza

Kırkkilise

Huzûr-ı Mahdûmânolerine

Sevgili Oğlum

Mahsûs selâm ,edüp gözlerinden öperim. Tarafımızdan su’âl e- derseniz hamd olsun cümlemiz de 'âfiyetdeyiz. Sizin de sıhhat de dâ’im olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan tazarrû’ ve niyâz ey- lemekdeyiz."’Amuca’nız Hasan Ağa ve Yengeniz Hanım selâm e- düp gözlerinizden öperler. Halanız Kadın dahî selâm ile gözlerinden öper. Hemşireniz Hanımlar ve Mahdûmu Mehmed Ağa selâm ile ellerinden öperler. ’Amucanız Ahmed Çavuş ve hânesi tarafı kamilen selâm ederler. El-hâsıl burada bulunan hısım akrabâ ve komşu ve ehibbâ kâffesi selâm ile istifsâr-ı hatır ederler. Oğlum hayli zamandan beridir mektûbunuzu alamıyor idik. Çok şükür Cenâb-ı Hakk’a. Bu kerre göndermiş olduğunuz Fî 25 Nisan Sene 335 tarihli mektûbunuz geldi. Ne derecede memnûn ve mesrûr olduğumuzu ta’rîf edemem. Cenâb-ı Hakk ’ömrünüzü ziyâde eylesün de âminen ve sâlimen gelirsin. Dünya gözüyle sen oğlumu görürüm. Bundan başka tahrîre şâyân bir şey yokdur. Bu kabarcıkla iktifâ eder ve tekrar gözlerinizden öperek hatm-i makâl eylerim Sevgili Oğlum. Fî 20 Haziran Sene 1535

Erikler’de Valideniz

Hanife

Mektûbuma cevâb beklerim Oğlum.

Süleymaniye     80

Der-i ’Aliyye'de Sahra Topçu Yüzbaşılarından Abdulkerîm Efendi’ye

Rif’atlû Efendim Hazretleri

Hemîşe ‘âfiyetde ber-devâm ve kamrân duyurulmanızı Rabbim’den dilerim. Mektubunuz de meserretle yedd-i iftihara alındı. Sıh-hatinizi hâk-i beşârâtdan mesrur ve şâdân olduk. Hamden cümle sıhhatleyiz. Müfârekâtden başka kederimiz yokdur.

Efendim Validem... Hanım altı mâh akdem hastalıkla vefat etdi. Sen sağ. Allah afv buyursun. Amîn. Efendim Süleymaniye’- ye gelmek arzusunda bulunma. Eğer orada biraz istirahatınız vâr ise hiç bu taraflara gelmeyiniz. Oralarda kalsanız daha evlâdır. Oğullarım Ahmed ve 'Ömer ellerinizden öperler. Valideleri mahsûsen du’â eder. Oğlum ’Ali vefât etdi. Sen sağ. Vâlidem üç ay sipâriş aldı. Sonra dünya bozuldu. Ma’âşinâ kaldı. Ben de o yüzden pek borçlu kaldım. Kardeşlik uhuvvet böyle günler içün lâzımdır. Hiç olmazsa bana yiğirmi lira para göndermeliydin ve şimdi pek müzâyakadayım. Artık merhametinizi beklerim Efendim.

Bir çift potin Ahmed’e gönderiniz. Fî 21 Ağustos Sene 355

Biraderiniz Muhyeddîd Adresimiz

Süleymaniye’de Yemenici Muhyeddîn Nâzik mahsûs bulur.

81

26 Ağustos 19   

Birâder-i ‘Azizim Seyyid Mehmed Cevâd Efendi !

Mektubunuza cevâb olarak fırsat buldukça cevâb yazıp gönder- mekdeyim. Yazdığım mektûblarm mukabilini almadığımdan me‘- yûs olup bir daha yazmak istemiyorum. ’Abdülcebbâr ile gönderilen para ve notlar kâmilen ulaşdı. Ramazanda sarf eyledik. Zâtınıza du’âlar edildi. Lâkin idare sizin. Bu paranız ile değil on misli olursa ancak nefes almıyor. Zîrâ nüfûs çok vâridât az.’ Ne ile idare edilsün. Der-sa’âdet’e vürûdu- nuzdan sonra sizden bir haber almadık. Bilâl geldi birâz çenebazlık eyledi. Bir takım ma'nâsız sözler ile bir şey anlaşılmadı. Biz de senin fikrindeyiz. Geç olsun güç olmasun.

Ne ise sağ olunuz. Peder Efendi gözlerinizden öper. Her vakit size du’âsı var ve intizârınızdadır. Bilâl’in sözünde orada mu’allîm ta’yîn edilmiş olacaksınız. Doğru olduğuna hükmedildi ve hem de doğrudur. Zîrâ bugün de yollar müşkî- lâtlı. Husûsiyle ’â’ile ile yola düşmek oldukça müşkîldir. Bilmem sözüme ne sözünüz var. Bendeniz öyle olduğuna hükmetmedim lâkin etdiler. Bu kerre bilmiyorum ben mi sabıkayı kazandım yoksa zâtınız (mı). Benim mes’ele dört ay oldu. Her hâlde zâtınızın daha evvel olmalıdır.'Zîrâ Erbil’de iken aldığım bir mektûbunuzda öyle bir şey olduğunu hissetmişdim. ’Azîzim burasını da fikrinizden çıkarma’. Gözü yolda kalan var! Bendeniz her bir hizmete hazırım. Zâtınız bizim hil’ati fikirden çıkarma(ma)lıdır. Buraya hil'at getirmeden gelseniz veya getirmez iseniz protestoya hazır olunuz. Kemereler gözünüzden öperler. ’Abdülhâlik Efendi Birader gözünüzden ö- per: Mehmed Hasîb ve Mehmed Râ'uf pederi Cezmî Huri İmran

*    r *ı      -A

Ra’ife Adviye Ni’metL‘J ellerinizden öper. Seyyid İbrahim Seyyid Sıddık ’Abdulhamîd selâm ederler. Abdurrahmân ’Amuca selâm (eder) ve gözünüzden öperler. Biz de tâ’tîl olduğundan rahat üzereyiz. Lâkin kalb rahat değildir. Kalb dâ’imî bir hâldedir. Birader zâtınızı arzu ederim. Bâ’zı vakit takdir ederim. Ne ise Allah cümleye rahat versün. Â- mîn. Burasını mu'âvenet ve gerek mektubunuzdan eksik eyleme. Gözler sizi gözler! Bakî devâm-ı 'âfiyetde ber-karâr olunuz Efendim Hazretleri.

f’J Bizim Hanım            Biraderiniz

Mehmed

Adapazarı          32

Hâkîkatlû Biraderim Mustafa Ağa I

Bu kerre mahsûs selâm edüp gülden nâzik olan hatırınızı su’âl ederim. Birâderim Tâhir Efendi diğeri Fevzi Efendi Koca Vâlidem Kadın ve kendi Vâlidemiz Kadın Hemşirem Kadınlar biraderin mahdûmu Mehmed Ağa kâffesi ayruca ayruca mahsûs selâm ederler. Diğeri komşuların kâffesi mahsûs selâm ederler. Tarafınızda bulunan Mülâzım-ı Evvel Hasan Ağa’ya diğeri İh- sân Ağa’ya ve Bayram Çavu| oğlu Kerîm Efendi kâffesine ferâde ferâde' mahsûs .selâm. ed.erim‘. Tebliğ edesiniz Kardeşim.

25 Ağustos 535 tarihli bir k-ıt’â muhabbat-nâmenizi .aldım.Hasan ile ikinizin. Çok memnûn oldum. Cenâb-ı Allah sizleri de memnûn eylesün. Âmîn yâ Mu’în. Kardaşım bura içün hiç merâk etme. Yalnız sizin hasret-i iştiyâkınızdan ma'dâ bir kederimiz yokdur. El-bâkî mâşukunuz. Fî 22 Eylül Sene 335

Meknar ( s LâA-r) Jandarma Efradından Biraderiniz ’Ârif Çavuş

•Acele cevâb gözlerim.

’Ârif Remzi

İstanbul  35

   İs t a n b u 1

4 / 10 / 919

Ağabeğim ’

Müte'âkiben müte’addîd mahallerden lütfedilmiş üç mektubunuz kulûb-ı mecrûhamızı cidden dil-sîr etdi.

Büyük şükranlarımızla beraber cevâplarımızın te’ehhürü babındaki taksiratımızın esasen müsellem uluvv-i cenâbınızca afv olunacağından ümid-vâr bulunduğumuzu ’arza cür’et eyleriz. Hassaten bâde-yi sükûtumuz sizi elîm bir haberle dâğ-dâr-ı te'essür etmemesi kazıyyesi idi. Ne çâre!.. Evet, emr-i Hakk vaki’ oldu. Pederim takriben on beş ay evvel bizi hâr ve hakir terkederek, uzun bir hastalık devresinden sonra (İrcı’îî. emr-i celîlesine tevfikan bâb-ı rahmete azim oldu. Hakk rahmet eylesinl. Şimdilik her ne kadar sıhhatde isek de aramızda ( o da ba'zan ) ha’in rüzgârların mültifâne mevhum kanatları üstünden getirdiği kıymeti fevka’1-hayâl büyük selâmlardan başka hiç bir mûcib-i fahr ve serverîmiz yok. Ma’mâfih “Düşmez Kalkmaz Bir Allah...” darb-ı meselini tahattüren müteselli oluyoruz. Daha fenâsı aramızda Peder’in ’adem-i mev- cûdiyyeti bu mâ’işet darlığı içinde ben oğlunuzu ni’met-i ma’ariften de mahrûm etdi. Hâlık bir gün elbette zahirimiz, mu’inimiz olacakdır. Zannederim, bu müzayakada, bu elim vaz’- ıyyet içinde şüphesiz sizin gibi bir ( Baba Dostu) da bizi terk etmeyecek ve bizi kıymet-dâr iltifatlarından, selâmla

rından mahrum etmeyecekdir.

Kalblerimizin en derîn köşelerinde mahkûk hayâliniz bunca ihtimamlara rağmen, artık günden güne ekdâr ve âlâm-ı zaman dolayısıyle,kalın bir kâliçe-i gubâr ile örtülmeye başladı. Zamanın tahripkâr eli oralara kadar uzandı. Yakın bir âtide cisminizi hayâl-hânemde yaşatacağımı zannediyorum..

Çünkü: Görmeyeli, görüşmeyeli az olmadı, değil mi, Efendi Ağabeyciğim?..

Bâkî; ’â’ilece ’â’ilenize ve size selâmlar.. İhtirâmlar.,A- ğabeyim, Efendim.

Oğlunuz Makâmmda

Nezîhî Yusuf Ziyâ

Adresimiz :

İstanbul-Samatya*da Hâtûniye Mahallesi’nde Tramvay Caddesi’nde ” 168 ”.

Bağdad    (^)

Muhterem Mehmed Efendi Peder Hazretlerine

Allah beyt ve bu beyti bina eden hürmetine varlığını devam etsin. Ey âlemlerin Rabbi! Kabûl et. Şerefli hatırınızı sorarım. Şayet bizi sormak lütfunda bulunursanız,Allah'a hamd olsun, hepimiz iyiyiz. Sizin teşrifinizden bu güne kadar,tarafınızdan herhangi bir mektup gelmedi. Ki bundan sıhhatinizin devam ettiği müjdesini öğrenemedik. Düşüncede kaldık.Al- lah-u Te*âla’dan,istenmeyen bir şeyin olmamasını dilerim. Sizin, yerinizi ve sıhhatinizi bildirmeniz gerekmektedir. Geldiğinizde durumuza muttali oldunuz. Bu âile nasıl, ne yapıyorlar diye sormadın mı? Annem selâm eder,ellerinden öper. Gece gündüz duâ eder. Başarın için duâ eder. Çocuklar Kasım ve İbrahim ellerinden öperler. Babacığım, bizde ancak bir kat yatak kaldı. Hâşâ! Siz bezi bu hâli kabul etmezsiniz.

Cenâb-ı Hakk muhafaza buyursun ve selâmette kılsın! Es-selâ- mü ’aleyküm verahmetu’İlahi veberekâtühû!

Hizmetkârınız

Kasım

Annem ellerinizden öper. Sizin şerefli gidişinizde Dedem’in evine gitti. Bilgin olsun.

(^) Mektup metni Arapça’dır.

Küplü      85

Huzûr-ı ’Âlîlerine

Oğlumuz Kadir Efendi’ye

Evvelâ mahsûs selâm edüp hatır-ı şeriflerinizi sorup su’âl etmekdeyim. Eğer bizlerden zerre mikdârı su’âl buyurulur ise hamd olsun vücûdum sıhhatde olmasını Cenâb-ı Hakk’dan temenni eylerim. Âmîn. Kâ*in-birâderiniz Hüseyin Efendi mahsûs selâm eder. Vâliden Kadın hâne tarafları ayruca selâm eder. Hanım oğlu Süleyman’ın hânesi mahsûs selâm eder. Karasitlerin (            ) Hüseyin hânesi tarafları ayruca selâm eder.

(...) Hüseyin Çavuş Mehmed Ağa Valideleri ayruca selâm eder. Hoca Neneler cümlesi selâm eder. Okuyan efendiye dinleyen cemâ’ate ayruca selâm eder. El-bâkî du’â. Bilecikli Mehmed Efendi ayruca olarak selâm eder. Bilecik’de nüfus me’mûru

Bu mektûbun karşısını âcilen isterim. Hüseyin yazmışdır. Bi-raderimiz Kadir 1517 tevellüd. Askerlik de daha vardır.

Sevgili Oğlum !..

Uzum zamandan berî mektubunu alamadığımdan son derece müte'essîrim. Bununla beraber belki 15 - 20 mektûb oluyor yazıyorum. Hiç bir cevâba nâ’il olamadım. Senin hasret-i iş-tiyakından gece ve gündüz ağlamaklayım. Ricâ ederim Oğlum. Bir mektubunu hiç olmazsa kendi imzan tahtında bir satırlık yazını gönder. Beni de bu uzun sıkıntıdan kurtar. Yoksa mah- pûs kimseyim. Gökteki melekler yerdeki insanlar bile hâlime ağlıyorlar. Sana kim sebep olup gönderiyorsa ve getirenin senin eline verenin sıhhat haberi alıp senden bana bildirenin Cenâb-ı Allah hiç bir vakitte sığmamasını, iki cihânda 'azız olmasını her istediğini gönlündeki murâdını Cenâb-ı Mevlâ'nın vermesini gece ve gündüz du'â edeyim ki bir fakîr kadının du’âsı elinde kabul olur. Allah onları iki cihânda 'azız etsin ve seni de evlâdım. İki gözlerinden öperek dün-yâ gözüyle görüşmekler nasîb-i müyesser eylesün. Âmîn...

Valideniz 'İsmet

 

III. HİLÂL-İ AHMER CEMİYETİ USERÂ

KOMİSYONU’NA YAZILAN MEKTUPLAR

İstanbul Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti

Hey et-i Muhtereraesine

Muhterem Beğefendilerim :

•Âcizleri Mısır’da Kahire civarında Tura Usera Karargâhı‘nda bulunuyorum. Numrom 68546 dır. ’Â’ilem câriyeleri ise Edirne- de Kıyak’da Berkok Ağa Mahallesi'nde Kâ’in-pederim Kal’a Topçusu Yüzbaşı Ca’fer Sadık Ağa Merhûm’un hanesinde idi. Ka’in- vâlidem'in ismi Emine ve Refikam’m Kâmile ve Baldızlarım’m Kaniye, Seniye ve Kerîmem'in Melâhat ve Mahdumum’un Yümnî’dir. Başlarında büyük olarak Kâ’in-vâlidem Emine Hanım olduğundan kendisine bir çok mektûblar gönderdim ise de hiç birisine ce- 

vâb alamadım ve sıhhat haberlerinden'bir dürlü haber alamadım. Merâkdayım. Kendilerinin Edirne’de bulunduklarını ve semtlerini yukarıda ’arz etmişdim. İnsaniyet her ne suretle olursa olsun hizmet ve mu’âvenet vazîfe-i mukaddesenizden olduğu cümlece ma’lum ve müsellem olduğunu bildiğimden dolayı hey’et-i muhteremenizin bu husûsdaki lütûflarına ’arz-ı dehalet eylerim. Artık hey’et-i muhteremelerince tensîb buyurulacak olan münâsib bir vâsıta ile gerek Edirne'ye yazarak veyâhud gazete ile i‘lan etdirilerek ve her ne sûretle olursa olsun nerede bulunduklarına ve sıhhatlerine dâ’ir bir cevâb i’tâsma vesâ- tât buyurulmasını kemâl-i sûzişle ’arz ve istirham eylerim Efendim. FÎ 19 Mayıs Sene 355

Adresim : Mısır’da Kahire civarında Tu

ra Userâ Karargâhı’nda 68546 numrolu MalatyalI Süvârî Yüzbaşısı Mehmed Ne- câtî

Hu

Der-sa'âdet'de Osmanlı Hilâl-i Ahmer Gem'iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i Vâlâsı'na

Hulâsa

4 Ağustos 35 tarihli ve T 35145 numrolu tahrîrât-ı vâlâları cevâbıdır.

Kahire'de Tura Userâ Karargâhı'nda esîr-i harb olan 68546 numroda mukayyed Yüzbaşı Mehmet Necdet Efendi'nin keyfiyyet-i esâreti Berkok Ağa Mahallesi'nde sakine efrâd^ı 'â'ilesine . tebliğ edilmişdir Efendim. Fî 12 Ağustos Sene 335

Edirne Vâlîsi

Mühür

Esîre bildirildi.

17/9/55

Tura         88a (x)

Efendim Hazretleri 1

Bağdad Sultanîsi Müdîr Mu’âvini Yusuf Cemâl Beğ 331 senesinde Bağdad’da vefat etmiş idi. Mum-i ileyh bacanağımdır. Refikası Baldızım Tırabzonlu Zehra Hanım'la oğlu Mehmed Râgıb ve kızları Dürdâne il®- Nezâhat mûm-i ileyhin vefatından sonra Der-sa’âdet’e gitmişlerdi. Benimle muvasala ve muhabere etmenin münkati’ olması sebebiyle bî-kes kalan bu ’â'ilenin adresini gâ’ib etdim.ve şimdiye kadar onları arayamadım. Mum-ı ileyhânın Validesi ile Refikam Hemşiresi sıhhatdedirler.Nerede olduklarının lütfen tahkikiyle taraf-ı ’âcizîye iş'arına müsâ'ade duyurulmasını insâniyyet nâmına rica ederim ve bu vesile ile ’arz-ı ihtiram eylerim Efendim.

10 / 6 / 335

Yemen .Kolordusu O1) Ciheti Kumandanı olan el-yevm Mısır’da Tura Usera Karargâhı’nda 70478 numrolu

 

•OsmanlI Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti

Userâ Komisyonu

İstanbul

Lütfen bu numarayı ce-vâbınızda ihtar ediniz

T 55171

Ma’ârif Nezâret-i Çelilesi Cânib-i 'Âlîsine

70478

Kahire’nin Tura Userâ Karargâhı’nda esîr-i harb Kâ’im-makâm İsmâ’il Hakkı Beğ’in makâm-ı 'âlîlerince ru’yet-i iktizâ ileyhin mlrâca’âtını hâvi mektûbu lefen takdîm edilmişdir.

İktizâsının îfâsı ve kendisine bildirilmek üzere netice bâlâdaki nuraro tahtında inbâsı mercûdur Efendim Hazretleri.

1480         3 Ağustos 1335        ’OsmanlI Hilâl-i Ah

mer Cem’iyyeti Userâ Komisyonu

İmzâ

88c

Ma’ârif-i ’Umûmiyye Nezâreti

1 Şu’be

      Husûsî Numro

      ’Umûmî Numro

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesine

Mısır’da Tura Userâ Karargâhı'nda 70478 numrolu Kâ’im-makâm İsmâ’il Hakkı Beğ’in merbût mektûbunu mevzû’-bahs etdiği Bacanağı Bağdad Sultanîsi Müdîr Mu’âvini Yûsuf Cemil Beğ’in ’â- ’ilesinin nerede olduğu hakkında bir ma’lûmât mevcûd olmadığı gibi evrâk-ı havâdisle (& ty) icrâ kılman i’lân üzerine de yine bir haber-i vesâire elde edilemediğini beyânla te’- yîd-i ihtirâm olunur Efendim. FÎ 7 Ağustos Sene 335

Mühür

İmza

Kıbrıs      89 (x)

Hilâl-i Ahmer Cem*iyyeti Komisyonu Cânib-i ‘Âlîsine

Beğefendi 1

Bundan iki sene evvelden berî memleketden ve 'â’ileden mektûb alamadım. Hattâ sekiz mâhdır Kıbrıs‘da esîr bulunuyorum. Diğer arkadaşlarım mektûbu geliyor. Benim mektubum gelmediği içün merak ediyorum. Bendeniz Adana Vilâyeti’nin Maraş Sancağı ’nda Akrenk Kasabası’ndanım. Mezkûr karyede akrabâlardan Enişdem Hacı Mustafa oğlu Hacı Velî Efendi’dir. 'Â'ilemin sıhhatde olup olmadıklarının beyânını rica ederim. Lütfen ve merhameten ’â’ile ve efrâdımın sıhhatde olup olmadıklarını Hacı Velî vâsıtasıyle tahkîkât etdirilüp bendenize beyân etmeniz mercûdur. Adresim Kıbrıs‘da Userâ-yı ’Osmanlı Karargâhı ’nda Üçüncü Telörgü'de On Beşinci Takım'da (5596) numrolu Maraş Sancağı*nın Akrenk Karyesi’nden 'Abdullah oğlu Hüseyin diye yazınız.

Fî 18 Haziran Sene 535 Maraş Sancağında Akrenk Karyesi’nden

'Abdullah Hüseyin

(    ) 35091 T 7 Temmuz 1335

Basra       90 (xx)

’Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesine

Ey Hussâr-ı Kiram Efendiler!

Hın-i esaretimden bu güne kadar iki seneyi mütecaviz bir müddetleri ’â’ileme müte’addîd mektûblar irsal etdim. Fakat mer- sûl mektûblarımm cevâbları vürûd etmediğinden Userâ Komisyon Cem’iyyetine mürâca'ât etmeğe mecbur oldum. Sizden beklediğim mu’âvenet temenniyâtıyle kalbimde büyük bir istinâd- gâh bulunuyorsunuz. Sizden ma’dâ ilticâ edeceğim bir cihet kalmamışdır. Lütfen ’â’ilemin ber-hayât olup olmadığını mil- liyyet-perverliğinizden temenni eyleriz.Muhterem Efendim Haz-retleri. Fî 1 Ağustos Sene 535

Hane

Aydın’da İzmir Oteli Müstecîri Ahmed Efendi vesâtatıyle Bosna Muhacirlerinden Mehmed oğlu Yûsuf tarafından.

Adresim. Basra’da Beşinci Userâ Karargâhı‘nda Üçüncü Tabur’da 1515 numrolu diye tahrîr e- desiniz.

’Â'ilesine yazılmışdır.

Fî 19 Teşrîn-i Evvel Sene 919

T 56950    (          )

19 Teşrîn-i Evvel 1555

İstanbul  91 (x)

Hu

Beğefendi Hazretleri l

Sibirya’nın Krasyoparsk         ) Şehri'nde esir bulunan

Türk ordusu zâbitânından Sekizinci Alay Makineli Tüfenk Bölüğü Mülâzım-ı Evveli Zevcim ErzincanlI Mustafa Kemâl bin Ahmed Kâmil $fendi'den tahminen on ay evvel Haziran 1354 tâ- rihlü bir varaka almışdım. Mezkûr mektûbda yüz onu mütecaviz userâ zâbitân ile berâber vatanlarına ’avdet etmek üzere Si- sirya’dan tren ile " Tumok”    Şehri‘ne geldiklerini

ve orada zuhûr eden karışıklık münâsebetiyle tevkif edildiğini, ve kendileri de vagonlar dâhilinde kaldıklarını, ve ileride çıkacağı istasyondan tekrar mektûb göndereceğini yazı- yorken, mâ’et-te’essüf o mektûbdan sonra bir sene var ki sıhhatine dâ’ir hiç bir mektûb alamadık. Şimdiye kadar yolların kapalı olması mülâhazasıyle, ve ’umûm zâbitândan mektûb gelmediğini düşünerek müteselli oluyorum. Hâlbu ki şimdi esir zabıtanın ekseriyyetinden birer birer mektûblar gelmeğe başladı. Hâl böyle iken yine sıhhatine dâ’ir bir haber alamamışız. Tabî’dir ki bizi me’yûs ve endîşe-nâk bırakıyor. Lütfen ve •atıfetinize iltica ederek mezkûr Mustafa Kemâl Efendi’nin hayât ve memâtı hakkında bir haber ( ... ) içün o emr-i lâ- zimenini’tasını istirham eylerim Efendim Hazretleri. Fî 3 Ağustos Sene 1335

Şehzâdebaşı'nda Bozdoğankemeri Caddesi'nde ”15” numrolu Hacı

Turak Beğ hanesinde misâfireten mukîm refîkası

” Nuriye ”

Tahkîkât tarîkiyle el*ân oturduğu cevaben yazıldı.

9/8/35

18 Ağustos Sene 355

Muhterem Efendim     56915 T

Kayseri Sancağı’na tabî* Devellü Kazası’nın Yedek Mahallesinde Buz ‘Ali’nin hanesinde bir Validem ile Bekir ve ‘Ali isminde iki Biraderim’den Mart 534 de esaretimden berû bu ’â’ile- mizin sıhhatine dâ’ir hiç bir haber alamadım. Lütfen tahkî- kât-ı lâzime ile sıhhatde olup olmadıklarının iş’arını istirham eylerim.

Hindistan Bellary’de

Türk Userâ Karargâhı’nda Yiğirmi Beşinci Bölük’de 6135 numro- lu Hafız Emin

(    ) 19 Teşrin-i Evvel 1335

Tura         93 (xx)

Afyonkarahisar'da Boşnak Kesri-zâde Eyyûb Sabrî Efendi nez- d®nde sakine Refikam Hafiye ve Ka'in-validem Hacı Ayşe ve Hemşirem Hanımlar ile Birâderim Mehmed Necatı Efendiler’den şimdiye kadar bir günâ ma'lûraât alamadım ve yazdığım mektûblara da cevâb vürûd etmedi. Lütfen hayât, ve mematlarının tahkikiyle Refikam*m hayâtda olduğu tahakkuk etdiği takdirde idâme-i hayâtlarıyçün kendilerine sipâriş ma’âşının verilmesi içün Harbiye Nezâret-i Celîlesi'ne ma'lûmât i’âdesi ve ‘âcizlerine de kısa bir müddet zarfında iş’âr-ı keyfiyyet duyurulması ve hüviyyet-i ’âcizâneme Yemen Kolordusu İdâre Hey’eti'nden Mu’ayyenât Şu’besi Müdîr Mu’âvini olduğuma tekraren müşârü’n- ileyh iblâğı ma’rûz ve müsterhamdır Efendim.

31 / 8 / 55

T 5 2.8 9 2

Tura         94 (xx)

Der-sa’âdet’de *Osmanlı Hilâl-i Ahmer Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesi’ne

Efend.im J

Medine’de ve burada bulunduğum müddet ki üç seneyi mütecaviz bir zamandan berî Pederim’in hayât ve memâtma dâ’ir ma’lûmât alınamamış ve İstanbul’da Galata Köprüsü Müdîriyyeti Anbar Me’mûru Dayım Hafız Hakkı Efendi’ye yazılarak istifsâr-ı key- fiyyet edilmiş ise de altı aydan berî henüz cevâb vürûd etme- mişdir. Lütfen Pederim’in ber-hayât olup olmadığının mûm-ı ileyh Dayım Hafız Hakkı Efendi‘den bi’t-tahkîk adresinin ta- raf-ı 'âcizîye iş’âriyle te’essür etmek izâlesine vesâtat Duyurulması esbâbının istikmâlini istirhâm eylerim Efendim.

Fî (...) Ağustos Sene 335

(...)

Mehmed Hamdî

(    )          36886 T

3/Eylül/335

Der-sa•âdet Hilâl-i Ahmer Merkez-i ’ümûmiyyesi Riyâset-i 'Aliyyesine

Efendim !

Bir sene evvel Mamak’da ikâmet etmekde iken ve Mamak Ahz-ı •Asker Şu’besi’nden mahsûs ma’âş almakda iken ahvâl ve zamân î’câbı el-yevm nerede ikâmet etdiğini bilemediğim bî-kes Vâ- lidem’in mahall-i ikâmetini öğrenmek mecburiyetindeyim. Sâ'- at-i esâretle İtalya’da bulunuyorum. Validem’in mahall-i ikâmet ve sahih adresini öğrenüp taraf-ı ’âcizîye bildirildiği takdirde vatan ve millet uğrunda bu hâl esef-i iştimâle giriftar olan bendenizi ve elem-dîde Validem’i ebediyyen min- netdâr bırakmış olacağınızı ’arz eder ma’ârif-i neşriyye î- câb ederse Aş’âr duyurulduğu takdirde ilk vâsıta ile takdim edeceğimi ve ihtirâmât-ı mahsûsamı terdîfen ’arz eylerim E- fendim.    İtalya'da ’Osmanii Userâ

Garnizonu'nda Mülâzım

Ekrem Remzi

Validem’in sabık adresi: Mamak Ahz-ı ’Asker Şu'be Riyaseti vâsıtasıyle Afrika Gurupları Karargâh Muhafaza Bölüğü Kumandanı Mülâzım-ı Sânî Ekrem Remzi Validesi Hayriye veya Hemşiresi şâhende Hanımlar'a

T 3 6 8 9 1

(-  ) 19 Teşrîn-i Evvel 1335

Harbiye Nezâreti

Usera Mu’âmelât               8/10/35

Şu’besi    Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti

’Aded      Usera Komisyon! Riyâset-i ’Aliyyesi’ne

5724

Kıbrıs Adası’nda ’Osmanlı Usera-yı Harbiyye Karargâhı’nda Birinci Tel’de 7484 numroda mukayyed Bolu’lu Berber Sâ’ib oğlu Mehmed Onbaşı’dan uzun müddet haber alınamadığı beyânıy- le hayât ve memâtı hakkında ma’lûmât taleb eden Validesi’ne bir ma’lûmât i'âde edebilmek üzere merkûmun yedinden bir mektûb istihsâliyle irsaline delâlet-i ’aliyyeleri ricasını mâ’- al-ihtirâm ’arz ederim Efendim.

Userâ Mu’âmelât Şu’besi

Müdîri

İmzâ

Esire mektûb yazıldı. Fî 14 Teşrîn-i Evvel Sene 335

Sambalpur         97 (xx)

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Userâ Komisyonu’na

Efendim :

Peder ile Validem’in sıhhat haberini anlamak içün gönderdiğim mektubun cevâbını alamadığımdan pek çok merâk ve tefekkürler etmekdeyim. Bu husûsda dahî Cem'iyyeti Muhtereme tarafına gönderdiğim mektûblar cevâbsız kaldığının isbâtını artık ehemmiyet vermediğime hamd ediyorum. ’Acabâ vicdânen düşünüp tefekkür ediyor musunuz. Bu gün bizim burada ve bâ-husûs ecnebi elinde bulunduğumuz sâ’atlerimiz: Çanakkal’a Muhârebe-i Ki- râmı’ndan daha tehlikeli ve her zamân ölüm bizim içündür. Fakat sizin ne kadar yazılsa hep boşdur: Çünkü vücûdunuz bu gibi müzâhim ve meşâkî görmediğinden lâfla ne kadar anlaşılsa dahî boşdur: İllâ bu kadar eğer bizim gibi asker ve esîr kû- şe-i esâretde kan ağlaşmak: lâyık ise yazınız: En çok sizin bu gibi vazifeler tevdi* edilmişdir: Mecbûrsunuz: Ve’s-selâm.

Usera-yı Harb-i ’Osmânî Kamp A g’|^g— de mukayyed Mehmed

(    ) 56890 T 18 Teşrin-ri Evvel 1555

: Adresim :

Malatya Sancağı’nın Kırçuval Mahallesi *nde Mülâzım Murâd E- fendi Mahdûmu Mehmed diye tahrîri matlûbdur:

Semarpur(          8908 numrolu Murad oğlu Mehmed

Der-sa’âdet'de ’Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Userâ-yı Harbiy- ye Komisyonu Riyâset-i ‘Âlîsi'ne

Ma’rûzât-ı ’âcizîdir.     Fî 1 Haziran Sene 335

İki seneyi mütecâviz bir zamândan berî zır-i arîzamda mahall-i ikâmeti ’arz edeceğim Validem’in haber-i 'afiyetini alamıyorum. Şu zamândan berî akraba ve ta’allukâtıma yaptığım mürâ- ca’âtlarım netice ve cevâbsız bırakıldığından bir dürlü endîşeden halâs olamıyorum. Lütfen ve merhamet buyurularak şu müşfik Vâlideciğim’in ‘afiyet ahvâlinden haber-dâr olabiliyor ümidiyle bu kerre Cem’iyyet-i Muhtereme’ye mürâca’âte cesâret- yâb oldum. îcâb eden mu’amelenin icrâsı ol bâbda ve her hâlde emr-i ferman Efendim Hazretleri’nindir.

Adresimi Fransa’da [Anilen] Şehri'nde Userâ-yı Harbiyye Deposu vasıtasıyle[ 3 Kapanı ’nda 423 üncü Userâ Bölüğü’nde Userâ-yı ’Osmâniyyeden 3184 num- rolu Edhem bin İbrahim. (         )          36917 T

19 Teşrin-i Evvel 1335

Validem'in Adresi. İzmir Vilâyeti Manisa Sancağı Salihli Kazası’nda Delibaşlı Karyesi’nde Molla Mehmed Zevcesi Neslehân.

Der-sa’âdet ’Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Usera Komisyonu Cânib-i Vâlâsı’na

'>            <<* v i

Sibirya’da Zairkonti Gordan  C>Jjy /) Şehri’nde esîr-i

harb olan Tırabzon Vilâyeti'nin Giresun Kazası’nda Kır Mahal- lesi’nden Köseoğülları’ndan Mehmed ‘Ali oğlu Birâderim Eyyûb haber-zede sıhhat haberini ve efrâd-ı ’â’ilesinin sıhhat haberini muş’ir Fi 1 Haziran Sene 535 tarihli ve T 33843 numro- lu mektubunuzla tebşir haberi vâsıl olup taraf-ı âcizîden de Fî 16 Haziran Sene 335 târihiyle cevâben Komisyon-ı 'Âlîlerine mektûbla iş’âr-ı keyfiyyet edilmişdi. Birâderim mûm-ı ileyh Hayrî Efendi’ye mektubunuzun cevâbı verilmediği şundan anlaşılıyor ki bu kerre Komisyonunuz’un fî 21 Teşrin-i Evvel Sene 335 tarihli ve T 37006 numrolu iki kıt’â mektubunuzun birisi Giresun Kâim-makamlığı Cânib-i Vâlâsı’na hitaben diğeri de taraf-ı âcizîye olarak tahrîr ve i’tâ kılınarak bi’1-mutâla’â Biraderim’in sıhhat haberini müş’ir cevâb i’tâsı taleb olundukla der-şedîde ikinci def’â olarak cevâben yazıyorum. Birâde-rim’ in Familyası ve Oğlu ve Vâlidesi ve Biraderi Bendeniz ve n Hemşiresi ve Kâ’in-vâlidesi ve Yengesi ve Çocukları sahâbeten ber-hayât olduklarını ve hiç bir vefyât vukû’ bulmadığını ve kendisine vesâtat-ı ’aliyyenizle sık sık haberlerini iş’ânından başka bir emel ve arzuları olmadığını bildirmenizi ricâ eylerim Efendim. FÎ 3 Teşrîn-i Sânî Sene 335

Giresun’da Kır Mahallesi'nden Köseoğulları'ndan Mehmed ’Ali oğlu Eyyûb haber-zede Biraderi Şükrü

Velî Şükrü

’Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemîyyeti

Userâ Komisyonu

İstanbul

Nu

2191 Fî (...) Teşrîn-i Evvel Sene 355 Polis Komiserliğine / 50

İmza 652

Merkûmun burada akrabasından kimseler vardır. Anlarda vefat edenler bulunup bulunmadığı tahkîk ve yazıya cevâbı ‘arz Efendim. Fi 1 Teşrîn-i Sânî Sene 555

İmza

Merkumun biraderi Şükrü Efendi ve Vâlidesi ve Zevcesi ve Mahdûmu ‘Abdullah ve akrabâ-yı sâ’iresi ber-hayât oldukları bi’t- tahkîk anlaşılmış ve birâderi Şükrü Efendi tarafına yazılan mektûb da leffen takdîm-i huzûr-ı ‘âlîleri kılınmış olmağla mezkûr mektubun irsali esbâbını istikmâl buyurulması Huzûr-ı Kâ’im-makâmiyye takdîm. Fî 4 Teşrîn-i Sânî

İmzâ

Leffiyle Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Usera Komisyonu Riyasetine

Giresun Kâ'im-makâmı

İmzâ

Sambalpur         100

Bursa Polisi Müdîriyet-i Cânib-i ‘Âlîsine

Ma’rûzâtım

Bendeleri Der-sa’adet Fatih Sultan’da Çıkrıkçı Kemâleddîn Mahallesi’nde Zülâlî Çeşmesi Sokağı’nda (6) numrolu hanede mutasarrıfan sakin Hicaz Firka-i Askeriyyesinin Altmış dördüncü Alayın İkinci Tabur Binbaşılığından mütekâ’id ve pederim Edhem Efendi nezdine sıhhat haberini anlamak içün gönderdiğim mektûblarım cevâbsızlıkla akım kalmışdır; Dîğer bir arkadaşımdan almış olduğum mektûbda Pederimin sıhhat ve ’â- fiyet üzere olup Bursa’ya nakl-i hâne etdiğini bildiriyor. Adresi bildiremediğini anlayamadığımdan lütfen ve merhameten esaretime terahhümen bâlâda zikredilen adresenin orada bulunup bulunmadığı gibi memât ve hayâtından ‘âcizlerini haberdâr etmenizi isâniyet nâmına ricâ ve istirhâm eylerim: 01 bâbda emr ü fermân hazret-i menlehu’1-emrindir:

Hindistan Hıtt’ası’nda Semarpur Şehri ’OsmanlI Harb Userâsmdan Kamp.A— 9928 da

Ser-çavuş

Mehmed Memdûh

Bu mektup; I. ve II. konu başlıkları ile verilen mektuplarla birlikte,aynı zarfın içinde bulunmuştur. Resmî bir makama yazılması sebebiyle,buraya dâhil edilmiştir.

Tahkîkât-ı lâzime îfâ ve bu zât burada ise kendisinden bir mektûb alarak raptı. Polis Saffet Efendiye. Fî 5 Teşrîn-i evvel Sene 335 İmza

Mahdûmum Mehmed Memdûh Ef endi’ye

FÎ 5 Teşrîn-i evvel Sene 335 tarihli bir kıt’a ‘afiyetlerinize dâ’ir mektûblarınızı aldım. Cümlemiz ’âfiyetde olup sizden ma’dâ bir kederimiz yokdur. Bi-minnihi te’âlâ an karî- bi’z-zemân halâs olursunuz. Merâk etmeyiniz. Dünyâda erkek olan adamın başına gelir. Din ve millet uğurlarına cân-sipe- rân üzre hizmet eden adam içün bu gibi şeyler büyük bir iftihardır. Başımıza gelen felâketi elbetde haber almışsınız-r dır. Haber lâzımdır. Bâ'd. Fî 7 Teşrîn-i evvel Sene 335

Pederiniz Münkâ’id Binbaşı İbrâhim Edhem

İmzâ

Adresimiz

Bursa’da Yeşil’de Mes’ûdî Mağaradamı Mahallesi’nde Arslan E- fendi’nin Hanesine Muttasıl Yedi Numrolu Hânede Mütekâtid Binbaşı İbrâhim Edhem Efendi.

Üçüncü. Bölüm

EKLER

I. BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN SON MEKTUBU

’• Vâlideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi 1 Nasihat-âmiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil e- kinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubumu selâmlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi di-? yerek tebrik ediyorlardı.

Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın etek-lerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan dere,bana validemden gelen mektupdan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu... Başımı kaldırdım,gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalma baktım,güzel bir bülbül, tatlı sedasi- le beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince

19 Mart 1990, Pazartesi tarihli Tercüman Gazetesi’nda yayınlanmıştır.

gagalarını açarak göstermek istiyordu.

O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu.

Ey Allahım, bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı kıldık. O güzel çayırların üzerine diz çöktüm.

Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim:

- Ey Türkler‘in Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halikı! Sen bütün bunları Türkler’e verdin. Yine Türkler’de bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türkler*e mahsustur.

” Ey benim Yarabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celâlini İngilizler’e ve Fransızlar’a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle! “

Diyerek bir dua ettim ve kalktım. Artık benim kadar mes’ut,benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.

Anneciğim,oğlun Hali t de benim gibi güzel yerlerde

dir.

Dünyanın en güzel yerleri burası imiş. Yalnız bu mem-leketlerde* düğün olmuyor. İnşallah düşman asker çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün yaparız olmaz mı?

Vâlideciğim,çamaşır falan istemem, paralarım duruyor, Allah razı olsun.

Oğlun

Hasan Etem

4 Nisan 1331

(17 Nisan 1915) ”

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar