ASKER MEKTUPLARI
| |
T. C.
SELÇUK
ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL
BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ATATÜRK
İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK
LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Mustafa ARIKAN
Konya 1990
’’ Ey Türkler’in
Ulu Tanrısı! Ey şu öten kuşun,şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil
ekin ve otların, şu heybetli dağların Haliki! Sen bütün bunları Türkler’e
verdin. Yine Türkler’de bırak. Çünkü böyle güzel yerler,seni takdîs eden ve
seni ulu tanıyan Türkler 'e mahsustur.
Ey benim
Yarabbim! Şu kahraman askerlerinin bütün dilekleri; isra-i celâlini
İngilizler’e ve Fransızlar'a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve
huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin
süngülerini keskin, düşmanlarını zatin kahrettin ya, bütün bütün mahveyle! ”
ÖNSÖZ
Çalışmamızın
konusunu teşkil eden “asker mektupları” Ankara’da Kızılay Genel Müdürlüğü
Arşivi’nde bulunmaktadır. Arşiv*de, tam bir tasnif çalışması ve düzenleme henüz
yapılmamıştır.
Askerden aileye ve
aileden askere yazılmış bulunan 85 civarında mektup, arşiv çalışmalarımı»
sırasihda,tesâdüfen bir torba-zarf içerisinde bulunmuştur. Askerler ve asker
aileleri tarafından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ Komisyonu’na yazılan
mektuplar; arşivlenmiş bulunmakta ve klâs.örler içerisinde muhafaza
edilmektedirler. Bu klasörlerde, esir Türk askerleri, askerlerin aileleri ve
diğer müesseselerle yapılan yazışmaları havı belgeler muhafaza edilmektedir.
Bunların da tam bir tasnifinin yapıldığı söylenemez. Sâd.ece sendlere göre
klâsörlenmiş ve bâzı klasörlere numara verilmiş bulunmaktadır.
Asker mektuplarının
ekseriyetinde»noktalama işâretleri kullanılmamıştır. Biz, çalışmamızın ikinoi
bölümünde verdiğimizmektup metinlerinde; cümle sonlarında sâdece ” nokta ”
işaretini kullandık. Kısmen noktalama işaretlerinin^kullanıldığı mektuplarda,
mektupların orijinalime sâdık kaldık.
Mektuplarda yer
alan hitap, târih, imza,haşiye ve derkenarları sayfa düzeni i çeri sinde,bulundukları
yeklerde göstermeye çalıştık.
Okunuşlarında
tereddüt edilen; bakma imkânı bulabildiğimiz atlaslarda yer almayan şehir,
kasaba ve köy adlarını, metnin orijinalinde yazıldığı şekilde, parantez içinde
verdik.
Yetmiş seneyi aşkın
bir süre önce yazılan mektuplarda, bazı kelime ve cümlelerin okunamayacak
derecede' silik olması sebebiyle; okunamayan kelimeleri,parantez içerisinde üç
nokta; cümleyi»parantez içerisinde sıralı üç adet üç nokta ile gösterdik.
Kelime sonlarında
yazılmayan harf ve heceleri, -mânâyı tamamlamak bakımındankelime
sonuna, . -.parantez içerisinde, aldık.
Dönemin imlâ
hususiyetlerine uygun olarak; eski harfli mektup metinlerinin verildiği ikinci
bölümde, kelimelerin yeni harfle yazılışlarında, eski harfli imlâlarına sâdık
kaldık. Meselâ; ”edüp”, “amuca", "ayruca.”, ’Üçün” gibi, İkinci
bölümde yer alan mektup metinlerinden, birinci bölümde yapılan alıntılarda,
kısmî transkripsiyon cihetine gitmedik.
Mektuplardaki imlâ
yanlışlıklarını göstermek bakımından; üçüncü bölümde, mektup metinlerinin
orijinalinde, yanlış yazılan kelimelerin altını çizerek, gösterdik.
Bu çalışma
vesilesiyle; Birinci Cihan Harbi’nde senelerce savaşmış, esîr düşmüş, binbir
meşakkat içerisinde esâret hayâtı yaşamış ve belki de "gurbet âlemlerinde”
şehîd olmuş ecdadımıza, borcumuzu, bir rıebze ödemek gayretinde bulunduk.
Târihimizin ve
kültürümüzün, arşivlerin tozlu rafları arasında kalmış değerlerine ulaşmak
gayretimize vesîle olan
bu
çalışmayı tarafima tevdî eden, çalışmalarım müddetinee, engin bilgi ve
tecrübelerinden,sabırla»faydalanma imkanı tanıyan Muhterem Hocam Prof. Dr.
Nejat GÖYÜNÇ Bey*e, kıymetli fikirlerinden istifâde ettiğim Prof. Dr. Önder
GÖÇGÜN Bey’e, Arapça olarak yazılmış mektupların tercümesi zahmetine katlan Mehmet
EMİNOĞLU Bey*e ve bu konuda çalışma imkânı tanıyan Kızılay Genel Müdürlüğü’ne
teşekkürlerimi arz ederim,
Konya, 1990
Târih; bir milletin
hafızasıdır. Onun mevcudiyetinin sırlarını, esaslarını saklar ve nesillere
sunar. Bir "destantarih”e sahip Türk milletinin târihinin her safhası, her
ânı üzerinde sayısız araştırmalar yapmak imkânını tanır. Çünkü; Türk milleti
kadar engin bir târihe, zengin bir kültüre sahip başka bir millet yoktur,
diyebiliriz.
Engin Türk
târihinin, Türk kültürünün'en zengin safhasını Osmanlı Devleti teşkîl eder.
Dünya üzerinde, Osmanlı kadar övülen başka bir millet yoktur ve bu..ö.vgüye
sâdece; Türk’ün kendisi katılmaz. Cihan târihindeki ömrünü tamamlayan Osmanlı
Devleti, târih sahnesinden çekilirken bile, üç kıt’adaki toprakları üzerinde,
”destan-târihimiz”e yeni sayfalar ekier.
Yaşadığımız,bir de
yazdığımız târihimiz vardır. Yazılan târih; yaşanılan târihin çok az bir
kısmını gün ışığına çıkarır. Yaşanılan târih; vesikalarla, belgelerle ölümsüzleşir.
Vesikalara müstenid tarih ve burada saklı kültür; milletin hayat tarzı,
inançları, kıymat hükümleri, duygu ve düşüncelerinin bilinmesi târih şuurunun,
millî şuurun teşekkülüne ve temayüz etmesine vesîle olur.
Mektup; insanlar
arasındaki İçtimaî münâsebetlerden, ferdî ve içtimâi ...mes'el.eler üzerinde
düşünce alış-verişi ihtiyâcından doğmuş bir ifade tarzıdır.
Özel, resmî ya da
başka şekillerde yazılmış mektuplar, kültürümüzün; Türk dilinin, edebiyatının,
Türk insanının duygu ve düşüncelerinin yer aldığı kıymetlerdir. Edebiyatımızda
mektup türünde verilmiş pekçok eser bulunmaktadır. Resmî ve edebî mektuplar ile
ilgili eserler verilmesi; Nâmık Kemâl, Ziyâ Gökalp, Ömer Seyfettin ve dîğgr
ediplerimizin mektuplarının yayınlanmasının yanında; üzerinde ehemmiyeti hâiz
çalışmalar yapılmayan mektuplar “asker mektupları"dır.
Asker mektupları;
halk mektuplarıdır. Halkın dilini, kıymet hükümlerini, hayat tarzını, duygu ve düşüncelerini
bu mektuplarda buluruz. Bu çalışmada bahis konusu mektupların; Birinci Cihan
Harbi’nde esir düşmüş Türk askerleri tarafından, vatanlarından çok uzaklarda,
esaret hâlet-i rûhiyesi ile yazılmış olması onları daha da değerli kılar. Bu
mektuplar; târihi yapanların târihi yazmasının birer ifâdesidirler. Biz,
onlarda, halkın kullandığı dilin inceliklerini, harp senelerinin sıkıntılarını,
Türk insanının ruh dünyasını, duygu ve düşüncelerini bütün derinlikleriyle
buluruz.
Birinci Bölüm
ASKER MEKTUPLARININ
ŞEKİL ve MUHTEVA YÖNÜNDEN
İNCELENMESİ
1.
MEKTUPLARIN ŞEKİL YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
A. MEKTUPLARDA
KULLANILAN KÂĞIT ve ZARPLAR
Mektupların
geldik!eri yerlere göre, kullanılan kâğıt ve sarflarda farklılıklar
görülmektedir. Aynı yerden gelen mektuplarda ise, kullanılan malzeme bakımından
büyük benzerlikler vardır. Bütün mektuplarda dikkâti çeken hususiyet; kullanılan
kâğıt ve zarfların, günümüz haberleşmelerinde kullanılan mektup kâğıt ve
zarflarına göre daha kaliteli oluşudur.
Kıbrıs ve
Hindistan’dan gönderilen mektuplarda, düz, çizgisiz kâğıt ve sâde bir zarf
kullanılmıştır,"'* Zarf üzerinde adresin yazılacağı yer ile ilgili bilgi
verilmektedir.
Irak’tan
gönderilen mektuplarda kullanılan kâğıt ve zarflar, genellikle Kıbrıs ve
Hindistan’dan gönderilenler gibidir. Fakat Bağdad ve Basra’dan gönderilen bâzı
mektuplarda değişik kâğıtlar kullanılmıştır. Bağdad’dan gönderilen mektubun.
zarfı yoktur; kağıt, zarf-kağıt olarak kullanılmıştır. Basra’dan gönderilen
diğer mektupta değişik bir kâğıt görmekteyiz. Kağıdın sol üst köşesinde,
mektup yazan iki Hintli asker resmedilmiş ve resmin yanma gönderici ile
bilgilerin yazılacağı yerler belirtilmiştir.
Mısır’dan..gönderilen
mektuplarda, tek tip mektup kâgıdı kullanılmıştır. Kâğıdın bir yüzü, gönderenin
ve alıcının adreslerinin yazılmasına ayrılmıştır. Diğer yüzü çizgilidir ve
mektup metninin buraya yazılmasına dâir not vardır. Katlanıldığı zaman zarf
hâlini almakta, zarfın bir yüzünde gönderenin, diğer yüzünde gideceği yerin
adresi yer almaktadır. Kâğıdın her iki yüzünde de, kâğıdın nasıl
kullanılacağına âit bilgiler bulunmaktadır. „
Rusya'dan yazılan
iki mektup, kartpostal şeklindedir. Vladivostok’tan gönderilen mektup’ kâğıdının
üstünde Japonca ibareler bulunmaktadır.
Yunanistan'dan
gönderilen ve aileler tarafından askerlere gönderilen mektuplarda değişik
kâğıt ve zarflar kullanılmıştır.
MEKTUPLARDA
ADRES
Esir Türk
askerlerinin memleketleri ile haberleşmelerinin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ
Komisyonu tarafından sağlanması sebebiyle; adreslerin yanında genellikle
"Dersaâdet tarîkiyle” notu yer almaktadır. Ayrıca, bâzı mektuplarda,
mektubun "Userâ Komisyonu” vasıtasiyle gideceği yere ulaştırılacağına
dâir notlar düşülmektedir. Bu husus:
"Dersaâdet’de Osmanlı
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Userâ.
Komisyonu
vâsitasıyle”
şeklinde ve buna
benzer şekillerde ifâde edilmektedir. Bu notu müteakiben adresler
yazılmaktadır.
Adresler yazılırken
sırasıyle vilâyet, sancak, kaza, nahiye, karye adları zikredilmekte daha sonra
gideceği şahsın adı yazılmaktadır. Bâzı mektuplar, gidecek şahsa, bir tanıdık
vâsıtasıyle ulaştırılır:
"Dersaâdet
tarîkiyle
İzmir Vilâyeti’nde
Bergama Kazası’nın Poyracık nahiyesi ’nde Eniştem Kestaneci Osman Âğa’ya
mahsûs”»
“ Dersaâdet’de
Fatih Zincirlikuyusu’nda Merhûm Zühdü Beğ'in Konağı’nda Hemşirem İclâl Hanım’a
takdim" »
’’ Konya Vilâyeti
Kayıklı Kahve Civarında Bakkal Dükkanında Alkaranlı Ali Çavuş Vâsıtasıyle
Alkaran Karyesi’nde Yazıcıoğullarından Mehmed oğlu Birâderim Mustafa Ağa’ya mahsûs’’,
Yukarıda misâl
olarak verilen adreslerde görüleceği üzere; yer ve şahıs adları belirtildikten
sonra "takdim” ve ”mahsûsdur” ifâdeleri ile,gönderilen şahsa âidiyyet
bildirilmektedir.
Askerlerin
bulundukları yerlerin adresleri yazılırken yine aynı tan dikkâti çekmektedir.
Sırasıyle ülke, şehir, kamp adı ve esir numarası verildikten sonra ad
zikredilmektedir:
"Hindistan’da
Bellary Esîr-i Harp Karargâhı’nda Altıncı Bölük’de 1411 numrolu
Postabaşı Salih Efendi oğlu İzzet Efendi”
1. Müvezzî
Notları :
Zarf üzerinde
müvezziler tarafından düşülmüş çeşitli notlar bulunmaktadır. Bu notlarda;
mektubun sahibine ulaştırılamama sebebi ve "mahrecine iade” notu ile Userâ
Komisyonu’na geri gönderilmektedir.
Tespit edilebilen
bâzı müvezzî notları şöyledir:
” Meşkûr adam
Malatya’ya gittiğinden mahrecine iade kılındı " ,
"
Harîkden müteharrik olup neden nakl-i hâne etdikleri bilindiğinden iadesi içün .................................................................................... "
'* Mum-i ıleyh
Salih Beğ Ankara'ya gittiğinden hanesini nakl-i hâne etdiği ve hanelerinde
kimse bulunmadıkları Iskatındaki komşulardan bilhassa anlaşılmıştır ve adres
bırakup gitmediklerinden mahrecine iade ”,
” Mahrecine İade
"
" Mülgadır.
Mahrecine İâde"
” Jandarma Kolu
lağvedilmiş olduğundan mahrecine iâde » .
C.MEKTUPLARIN
GELDİĞİ YERLER ve ŞAHISLAR
1.
Mektupların Geldiği Yerler:
Mektupların
ekseriyeti İngiliz esiri Türk askerlerine aittir. Askerler tarafından
ailelerine ve Userâ Komisyonu'na yazılan mektupların büyük kısmı 1919 yılında
İngilizlerin elinde bulunan Irak, Mısır ve Hindi.stan’daki esir kamplarından
gönderilmektedir.
Hindistan’da
Bellary; Irak’da Bağdad, Basra ve Kutu’lAmâra; Mısır’da Kahire ve
İskenderiye’de on binlerce Türk esirinin bulunduğunu, askerlerin esir
numaralarından anlamakdayız.
Avrupa’da Fransa,
İtalya ve Yunanistan’da; Kıbrıs Adası’nda; Sibirya’da Türk esirleri
bulunmaktadır.
Rusya’da
Vladivostok şehrinden gönderilen bir mektupta asker, Japonların idaresi
altında bulunduklarından bahsetmektedir. Vladivostok, Japon Denizi kıyısında
bir Rus şehridir. 1905 Rus-Japon Harbi neticesinde Porstmouth’ta yapılan anlaşma
gereği, Jap onlar »m idaresine geçmiş olabilir.
Vatan ve millet
için savaşan;..bu uğurda dünyanın dört bir bucağında, Asya’da, Afrika’da,
Avrupa’da esaret hayâtı yaşayan, Vladivostok’a kadar talihin sürüklediği ve
belki de vatanından uzakta,Yemen çöllerinden Fransa ..ortalarına, Güney
Hindistan’dan Japon Denizi kıyılarına kadar uzanan bir coğrafyada, vatan ve
aile hasretiyle tutuşmuş, can vermiş Türk’ün varlığından bizi haberdâr eden bu
mektuplar, birer ibret vesikası olarak karşımıza çıkarlar.
Diğer mektuplardan
farklı olarak; terhîs olmuş bir Türk askeri, memleketine dönerken uğradığı
Batum’un güzelliklerini anlatır:
” .....93 tarihinde
Batum gibi şirin .ve nezâfetlü, varidatı pek çok olan bir şehri tekrâren
Cenâb-ı Hakk istirdadı nasıp edüp şimdilik ziyaret etdim. Bizim taht-ı himâyede
bulunur: Batum’da bir çok tecrube-gan 93’den kalmış”
O
devirde “Batum, Karadeniz sahilinde geniş ve muntazam caddeleriyle, temiz
yüzlü binalariyla, güzel vitrinli dükkanlarıyla Avrupai bir kasaba idi Kasaba‘nın güzelbir parkı ve güzel bir
iklimi vardı.”
Mektupta bahsedilen
”93‘ten kalma tecrûbe-gânlar”; 1877-78 Qsmanlı-Rus Harbi gazileridir. Binbir
eziyet ve cefânın çekildiği esaret hayâtından sonra sağ kalabilen ve esâret
dönüşü Batum’da kalan Türk olsa gerektir.
Bu savaş; dünya
harp târihinde kara bir lekedir. Türk esirlerine reva görülen muâmele,
Plevne’de ölen insanların kemiklerinden gübre elde etmek için 30 ton kemiğin
Plevne’den Bristol Limanı’na getirildiğini, devrin Bristol Gazetesi yazar.
2.
Mektup Gönderen Askerler ve Rütbeleri:
Askerlerin yazdığı
toplam 88 mektuptan hareketle bir tasnif yapıldığı zaman; erlerin çoğunlukta
olduğunu görmekteyiz. Sayı itibariyle erleri, ...teğmenler takıp etmektedir.
Bunların yanında
Yarbay, Binbaşı, Yüzbaşı, Başçavuş, Çavuş 13 ve Onbaşılar da bulunmaktadır.
Mektuplarda rütbeler,
devrin askerî tâbirleri ile karşımıza çıkmaktadır. Mektuplarda geçen rütbeler
ve şimdiki karşılıkları şeyledir:
Kaymakam : Yarbay
Binbaşı : Binbaşı
Yüzbaşı : Yüzbaşı
Mülâzım-ı Evvel:
Üsteğmen
Mülâzım-ı Sânı :
Teğmen
Başçavuş : Başçavuş
Çavuş : Çavuş
Onbaşı : Onbaşı
Er : Er
Ayrıca,.
mektuplarda Postabaşı, Bölük Emini gibi unvanlar da yer almaktadır.
Bazı mektuplarda,
askerlerin rütbeleri zikredilmediği için, herhangi bir tespit yapılamamıştır.
Er ve erbaşların
yanında, rütbeli Türk esirlerinin de bulunması; muhteva bakımından asker
mektuplarını zenginleştirmektedir.
D. MEKTUPLARIN
GÖNDERİLDİĞİ YERLER ve ŞAHISLAR
1.
Mektupların Gönderildiği Yerler:
Mektuplar;
ekseriyetle Anadolu vilâyetlerine gönde-
rilmiştir. İstanbul
ve İzmir vilâyetleri civarına daha çok mektubun gönderildiğini görmekteyiz.
Çoğunluk itibariyle bu şehirleri Konya ve Edirne tâkîp etmektedir. Birinci
Cihan Harbi yıllarında Manisa, İzmir Vilâyeti’ne bağlı bir sancak tır. Bergama
da Manisa Sancağı*na bağlı bir kazadır. Askerlerden aileye yazılan 77
mektuptan 14 tanesinin Bergama’ya gönderilmesi dikkâtimizi çekmektedir.
Hindistan, Irak ve hattâ Vladivostok’tan Bergama’İı askerlerin mektubu
gelmektedir.
Anadolu
vilâyetlerinin yanında Horpişte, Kavala, Koğaz, Varna gibi Balkan ve Humus, Şam,
Musul gibi Arap vilâyetlerine mektupların gönderildiğini görmekteyiz.
Birinci Cihan Harbi’nde özellikle Irak
Cephesi’nde,Türk askerleriyle birlikte İngilizler'e karşı çarpışan Araplar’ı
görmekteyiz. Ekseriyeti Osmanlı'ya ihanet
ederek, İngilizler’le işbirliği yapan Araplar’ın yanında; Türk aske1erinin,
safında yer alan Araplar’m bulunması, İslâm’ın cihâd mefkuresine ve ahde vefa
duygusuna bağlanabilir.
Müslüman tebânın desteğini sağlamak maksadıyle, Osmanlı
Devleti tarafından ilân edilen ” Cihâd-ı Ekber ”in ve yayınlanan fetvaların
gayesine ulaştığı söylenemez. Çünkü, Arap Dünyası, yüzyıllarca
kendisine hak, adalet ve refah götüren Osmanlı’ya ihanet ederek O’nu
arkasından hançerlemiştir.
2.
Mektupların Gönderildiği Şahıslar.,ve Müesseseler:
Askerler tarafından
yazılan 90 mektuptan 77 tanesi asker ailelerine, 12 tanesi Hilâl-i Ahmer
Cemiyeti Usera Komisyonu’na, 1 tanesi Bursa Polis Müdüriyeti’ne gönderilmiştir.
Âile
fertleri içerisinde Birader, Peder ve Vâlide’ye yazılan mektuplar daha çoktur.
Bunları âile içinden Refika, Oğul, Hemşire; akraba çevresinden Amca, Dayı Hala
ve Enişte tâkîb etmektedir. Âile ve akrabaların yanında arkadaşlara ve aile
dostlarına yazılan mektuplar da bulunmaktadır.
Usera Komisyonu’na
yazılan mektuplar; aileden haber isteyen askerlerin, bu isteklerini dile
getirdikleri arz-ı hâl mâhiyetindedirler.
E.
MEKTUPLARDA TÂRİH
Çalışmamızda yer
alan mektupların ekseriyeti 1335-1919 senesinde yazılmışlardır.
Mektuplarda,atılan târihlerden hicri takvimin kullanıldığını anlamaktayız.
Mektuplar; genellikle 1919 yaz. ve güz aylarında yazılmışlardır.
Mektuplarda tarih;
ekseriyetle metnin bitimine atılmaktadır. Sayfa düzeni içerisinde, kâğıd-ın
sol üst köşesine atılan tarihlere de rastlamaktayız. Atılan târihler genellikle:
” fî 16 Ağustos
Sene 335“ şeklindedir. Klâsik üslûbun dışında atılan bâzı târihleri şöyle
tespît ettik:
”
Bellary
29
Ağustos 555”,
’’ Hindistan :
Bellary*den
15,
Eylül, 555 QT Q
”
Basra*dan________________________
6 Ağustos Sene 555
” ,
'* FÎ 15 / Ağustos
/ 555 Basra Userâ Karargâhı’ndan ’’
" 9 / 2 /
55" ,
“İstanbul
4 / 10 / 919
Bazı târihlerde;
târihle birlikte mektubun yazıldığı yer de belirtilmektedir. Hicrî tarihlerin
yanında milâdî târihlerde göze çarpmaktadır.
F.
MEKTUPLARDA İMZÂ
Mektuplarda
imzâlar; metnin bitiminde târihi müteâkip veya târihin altında yer
almaktadırlar. Bâzı mektuplarda imzâ yerine mühür görülmektedir. Bu da, askerin
okuma yazma bilmediğini, mektubun bir başkası tarafından yazıldığını
göstermektedir.
İmza yerine, bâzı
mektuplarda isim yazılmıştır. Burada isimden önce, mektup yazılan şahsa olan
akrabalık derecesini bildirir ifâdelere rastlanılmaktadır:
” El-dâ’î
Kardeşiniz
Mehmed ‘Osman “
gibi.
İmzalardan önce;
yazanın rütbesi, memleketi, adresi ve '* hatta mezuniyetini belirtir
ifâdeleri.görürüz:
” Basra Userâ
Garnizonu’ndan On Sekizinci Bölük’den 51130 numrolu Mülâzım Mustafa Necati ” ,
” Eskizağralı M.
Bahâeddin ” ,
” Hukuk
Mezunlarından
Mehmed Nuri ” gibi.
Bâzı imzalardan
önce;
” Esir Oğlunuz ” ,
” Hasret-zede
Mahdumunuz ” gibi sıfatlarda kullanılmaktadır.
G.
DER-KENÂR ve HÂŞİYELER
Mektuplarda asıl
metnin dışında; kâğıdın üstünde,altın da veya kenarında ek, çıkma yazılara
rastlanılmaktadır. Bunlar; mektup bitirildikten sonra hâtıra gelen bâzı
hususları eklemek, bu şekilde yazılan notların tâli hususlar olduğunu düşünerek
hareket etmek gibi sebeplerden veya kâğıt yetersizliğinden, bu şekilde
yazılmaktadırlar.
Konuları
genellikle, mektuba cevâb isteme, sonradan hatırlanan birisine selâm yollama,
askerin yanında bulunan hemşehrilerinden onların ailelerine yollanan selâmlar,
bâzı hususlarda malumat isteme, kendisi ve muhatabı için temennilerdir.
Mektupların
birçoğunda, metnin altında, haşiye şeklinde askerin adresi verilmektedir.
Mektuplarda rastlanılan ilgi çekici der-kenâr ve hâşiyelerden bazıları
şöyledir:
" Ve yeni
Damadınız orada ise Mustafa Ağa'ya selâm ederim. Belki O’ndan ayda bir iki
mektûb."
’’ Hindistan’da
Bellâry Esîr-i Harp Karargâhı’nda Altıncı Bölük’de 1411 Numrolu Postabaşı Salih
Efendi oğlu İzzet Efendi ” ,
” Duanız
berekâtıyle yakın vakitde biz de kurtulur" geliriz
Dayıcığım.inşaallah ” ,
” İki kıt’a mektub gönderdim.
Haberiniz olsun.”
’’ Seyyid
Ali’nin Abidin Ondokuzuncu Userâ-yı Osmaniye a
Taburu’nda. Mektub
ile görüşüyorum."
” Biraderim
inşâallah an-karîbü’z-zaman bize Cenâb-ı
Hakk salâhlarımızı
nasıp eylesün. Ne edelim. Talihimiz böyle imiş. Bu senin hakkında belki
hayırlıdır."
’’ Haşiye:
Muhterem Ağabeğim
Emin -^eğe de mektûb gönderdim.Bittabi mesafenin bu’diyyeti dolayısıyle cevâbı
henüz vürûd etmemiştir. "
”
Cevâblarınıza sür’atle muntazırım. Hemşiremden de acele cevab beklerim. ”
Bâzı mektupların
altında ve kâğıdın diğer yüzlerinde yer alan haşiyelerde, asker, yanında
bulundan memleketlisi esirleri tek tek sayar ve onların selâmlarının ailelerine
25 ulaştırılmasını ister.
MEKTUPLARIN MUHTEVA YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
A. DİL ve ÜSLÛP
Asker mektupları,
halk mektuplarıdır. Edebî mektuplardan çok farklıdırlar ve halkın ..dilinin,duygularının,
ruh dünyasının bu mektuplarda tezahür edeceği aşikârdır. Çünkü asker; halkın
bağrından kopup gelen insandır, onun kendisidir.
Bu mektuplarda
cemiyetin, askerin ve ailesinin hâlet-i rûhiyyesini, kıymet hükümlerini,
inançlarını, kısaca; bir milletin kültürünü buluruz.
Mektuba, kâğıdın
orta yerine ” Hu ” yazarak başlanır. ?* Hu ”, ’’ O” demektir. Bu ise ”ism-i
âzam”, yâni Cenâb-ı Hakk’ın en yüce adıdır. Çünkü ” O " zamiri, Allah’ın
bütün isimlerini içine alır. Asker, mektubuna Allah’ın adiyle başalar.
Mektuplarda ” Hu
”dan sonra ” Huzura ”, " Huzûr-ı Âlîlerine ”, ” Hâk-i Pây-i Âlîlerine ”
gibi, mektup yazılan şahsı yüceltici hürmet ifâdeleri yer almaktadır.
1.
Mektuplarda Hitâp:
Mektup yazılan
şahsın huzurlarına mektup sunulduktan sonra; muhatabın yakınlık, akrabalık
derecesini ve bazen de ismini belirten ifâdelerin yer aldığı hitâp kısmına
geçilmektedir
Hitaplarda hürmet,
sevgi dolu ifâdeler vardır. Asker; kardeşine, anasına, babasına eşine sevgi,
hürmet sıfatlarıyle seslenir. Şimdi bu hitaplara misâller verelim:
Babaya;
"Veliyy-i Nimetim Pederim Beğ
",
” Merhametlû
Pederim İbrahim Ağa’ya ”,
" Veliyy-i
Nimetim Sebeb-i Hayâtım Efendim ",
Ana'ya;
” Veliyy-i Nimetim Sebebi
Hayâtım Sevgili Vâlideciğim"
"
Şefkât-perver Vâlideciğim ",
" Efendim
Annem ",
Kardeş’e;
" Muhterem
Efendim ",
" Hamiyyetlû
Biraderim Sâdık "fendi ",
” Kardaşım ",
Eş’e;
” Refikaçığım
",
" Refîka-i
Hayâtım Efendim ",
" Sevgili
Refikam ",
Oğul’a;
" Hakîkatlû
Gözüm Nûr-ıAynım Ciğer Köşem Oğlum ",
" Ömrü Uzun
Olasıca Oğlumuz Yusuf Ziyâeddin’e",
" Nur-ı Aynım
Mahdumum Mehmed Efendi’ye ",
Görüldüğü üzere
hitaplar, askerin, sevdiklerine olan duygularını açığa çıkarması bakımından da
bize ipuçları vermektedirler.
2.
Mektuplarda Başlangıç:
Asker mektupları
selâmla başlar ve yine selamla biter. ” Selâm ” kelimesinin, önünde mutlaka;
hassaten, özellikle mânâlarına gelen " mahsûs ” ibâresini görürüz. Bu,
mektupların değişmez hususiyetidir. '
Selâm faslından
sonra asker,’ sağlık haberini ” Hamdolsun vücûdum sıhhatdedir ” ifâdesiyle
bildirir ve Allah’tan muhatabının da ” vücûdunun sıhhatde olmasını ” diler:
’’ Evvelâ mahsûs
selâm edüp hatırınızı suâl ederim. Eğerçe bendenizden suâl ederseniz vücûdum
sıhhatde olup
’’ Bilhassâ mahsûs
selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim, Eğer bu taraftan suâl olunur ise
vücûdum sıhhatde ve rahatım fekâlâdedir. ”
Bâzı mektuplar
selâm ile başlar ve yine selâmla devâm eder:
” Evvelâ mahsûs
selâm edüp iki ellerinden bûs edüp hayır duâsını talep ederim ve hânem tarafına
Mahdûmum Eyüp Efendi’ye mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim ve
Birâderim Hakkı Ağa’ya ve hanesi tarafına ve Kerîmesi Kadın’a dahî ayruca
ayruca olarak mahsûs selam ederim. ”
Klâsik
başlangıçların dışında bâzı mektuplar; uzun zamandan berî alınamayan mektup
sebebiyle duyulan üzüntüyü veya memleketten, âileden alman bir haber veya
mektubun verdiği sevinci dile getiren ifâdelerle başlar:
” Fi 11 Haziran
Sene 335 tarihli göndermiş olduğunuz mektubunuzu aldım. Çok memnun oldum. Allah
sizleri dahî iki
cihanda memnun
etsin. Âmin. ",
” Aileme gönderdiğim
müteaddid mektuplardan hiçbirine maatteessüf cevâb alamadım. Müteessirim.
"
Bâzı mektuplarda,
başlangıçta, memleketten ve aileden uzakta bulunmanın verdiği üzüntü, hasret
dile getirilir:
" Yedi kurban
bayramını diyâr-ı gurbette geçirdim. Mübarek ellerinizi öpmek nasıp olmadı. Bu
yüzden ziyâdesiyle müteessirim."
Ve bu
başlangıçlardan sonra asker; duygularını,temennilerini dile getiren ifâdelerle
mektubuna devâm eder. Mektupların ekseriyetinde, başlangıçta kullanılan
ifâdeler, anlatılmak istenilen duygular aynı tarz ile hâtimeye kadar devam
eder. Bu kısmı, başlangıç kısmından ayırdetmek ve farklı bir başlık altında
incelemek mümkün görülmemektedir. Çünkü; selâmla ve iyi dileklerin sunulmasıyle
başlayah mektup, sonuna kadar aynı ifâdelerle devâm eder. Bütün aile fertleri;
ana, baba, kardeş, evlât; akrabâlar ve tanıdıklar fert .fert zikredilir ve
herkese " mahsûs selâm " edilir. " Büyüklerin ellerinden
küçüklerin gözlerinden "öpülür. Zikredilen akraba ve tanıdıkların
hepsinin Ailesine de " hânesi tarafına " ifâdesi ile selâm edilir.
Aile fertleri ve akrabalar ismen zikredildikten sonra; diğer tanıdık ve
ahbaplara " ehibbâya", " ahbâb ve tanıdıklara " da selâmlar
edilir. Bu hususiyetleri ile asker mektupları, tam bir " selâm-nâme
" mâhiyetinde,. dır.
1953 senesinde bir
askerî birlikte, askerlerin yazdığı mektuplar üzerine hazırlanan bir tebliğde
mevzu ile alakalı şu bilgileri bulmaktayız:
"
Mektupların hitap, .(başlık) kısımlarında olduğu gibi, girişinde de ufak tefek
farklılıklar bulunurdu..................................................................................... Nasılsın,
iyi misin? İyi
olmanı Cenabı Hakdan niyaz ederim. Ben yeğeninden de bir parçacık soracak
olursan, şu sizlere yazdığım mektubun son saatlerine kadar, hamdolsun vücudum
sıhhattedir, gizlerinde bu minval üzere olmanız için Allah'a duacıyım. Sîzlerden
başka bir kederim yoktur; bütün düşüncem sîzlersiniz. Benim için hiç merak
etmeyiniz.
Büyük
anneme selam ederim, ellerinden öperim. Dedeme selam eder ellerinden öperim.
Yengeme selam eder ellerinden öperim. Anama selam eder ellerinden öperim.
Babama selam eder ellerinden öperim. Ahmet'e selâm eder gözlerinden öperim..... "
Görülmektedir ki,
aradan geçen 34 sene zarfında, asker mektuplarının üslûbunda hemen hemen hiç
değişiklik yoktur. Sâdece, dilde bir takım değişiklikler göze çarpmaktadır.
Ailenin fertlerine,
akrabalarına ayrı ayrı husûsî bir değer verdiğini göstermek bakımından asker,
herkese " ayruca ayruca " selâm eder.
Bâzı mektupların
muhtevaları farklıdır. Bu mektuplarda, klâsik mektup üslûbunun dışına
çıkılmıştır. Asker, ailesinden haber alamamanın, mektuplarının gelmemesinin
kendisini çok üzdüğünü; gönderilen ve eline geçen bir mektup münâ-
Nevzat Türkten,
"Asker Mektupları", I. Milletlerarası Halk Edebiyatı ve
Folklor.Kongresi, Konya 1988, yayınlanmamış tebliğ.
sebetiyle duyduğu
sevince, memnuniyeti veya içinde bulunduğu durumu, hâlet-i rûhiyyesini uzun
uzun anlatır.
Kurban bayramının
1535-19X9 senesinde Eylül ayına rastlaması sebebiyle, mektupların bazılarına
bayramı tebrikle başlanmakta, “ diyâr-ı gurbet" te yaşanılan bayramların
hüznü dile getirilmektedir.
3.
Mektuplarda Hatime:
Asker mektupları;
selâm, iyi dilek ve temenniler, hürmetlerin sunulması, diğer duygu
ve„düşüncelerin ifâde edilmesinden sonra yeniden bir selâm faslı ile son
bulur. Burada, mektubun yazıldığı şahsa, âileye veya bütün tanıdıklara son defa
topluca selâm edilir. Askerin, mektubuna acele cevâp beklediğini
bildirmesinden sonra " hatm-i makâl ", " hatm-i kelâm "
veya " bu kadarlık ile kifayet ", " bu kadarlık ile iktifa
" edilerek mektuba son verilir.
Mektupların hatime,
yâni bitiriş cümlelerinde mutlaka yer alan ve devamlı, ilelebet mânâlarına
gelen "Bakî " ifâsi bulunur. Allahtan afiyet, sıhhat dilenir;
muhatap., veya muhataplar Allah’a emânet edilir:
" Bakî âfiyetde
dâim olunuz ",
" Bakî emânet
",
" Bakî Huda’ya
emânet olunuz ",
"
................................. hatm-i
makâl eylerim. El-bâkî âfiyet ",
" Bu kadarlık
ile iktifa ederim ",
" El-bâkî
sıhhatde dâim olasınız ",
’’ Bakî hüsn-i
teveccühâtınız duâsıyle hatm-i kelâm
eylerim ",
" Bakî Huda’nın
birliğine emânet ederim ",
" Bakî arz-ı
ihtiram ederim•Efendim ".
Bazı mektuplarda,
mektubun son kelimesi, hitâp edilen şahsa hürmeti, sevgiyi, yakınlığı belirten
" Efendim ", " Kardeşim ", " Halacığım " gibi
ifâdeler taşırlar.
4.
Kalı plaşmış Kel ime ve İfâd el er:.
Mektuplarda selâm
faslına " evvela-'" kelimesi ile başlanır. Selâmla alâkalı olarak;
selâmın özellikle o şahsa edildiğini bildiren " mahsûs " kelimesi,
mutlaka selâm ile birlikte kullanılır.
Sıhhatin yerinde
olması " vücûdum sıhhatledir " şeklinde ifâde edilir.
Hürmet, "
arz-ı ihtirâm " şeklinde sunulur.
Hatır,
"istifsâr etme", suâl etme " ifâdeleriyle sorulur.
Büyüklerin elleri,
küçüklerin gözleri " bûs " edilir.
Mektubun yazıldığı
âna kadar olan süre " târih-i mektûba değin " ifâdesi ile belirtilir.
Selâm ve hürmet
sunulduktan sonra " sizden ma’dâ bir kederim yokdur " denilerek;
âilenin, yakınların düşünceden uzak tutulmadığı anlatılır.
Selâm gönderilen
şahsın ailesine " hânesi tarafına " olaraktopluca selâm edilir.
Özellikle bahsedilmeyen
akrabâlar " akrabâ-yı taallukât "; dostlar " ehibbâ , ahbâb,
tanıdık " olarak adlandın-
lırlar. Bunların
yanında ” konu-komşu " da unutulmaz.
Şahıs isimlerinin
yanında " ağa ”, ” efendi ”, ” hanım ”, ” kadın ” gibi sıfatlar
kullanılır. Bu, bir hürmet ifâdesidir. Baba, amca, dayı gibi büyükler ” ağa ”,
anne, eş, hala ve teyzeler " hanım ” , kız çocukları *’ kadın ” ve oğullar
” efendi ” sıfatlarıyla anılırlar.
Devrin dil
hususiyetleri gereği baba ”peder”, anne ” valide ”, oğul ” mahdum ”, kız çocuğu
” kerime ”, erkek kardeş ” birader ", kız kardeş ” hemşire "dir.
Mektup kelimesinin
yerini bazen ” varaka ”, ” varakpâre " ” muhabbet-nâme ” alır. Bunlar ”
teselî-âver”, "ferâh-bahş"tırlar.
Mektuplarda toplu
selâm ” hısım-akrabâya, konu-komşuya, mektubu okuyan efendiye, dinleyen
cemâate, yedi yaşından yetmiş yaşına kadar herkese " diyerek, edilir.
Mektuplarda okuyucu, dâima ” efendi”dir.
Hatime cümlelerinde
"bâkî,r, " hatm-i kelâm ”, ”hatm-i makâl", "bu
kadarlık ile iktifa ” gibi kelime-ye ifâdelere rastlarız.
Mektuba cevâp
beklenilmesi ” mektuplarınızı muntazırım ”, ” cevâplarınızı muntazirim "
şeklinde ifâde edilir.
Bir an evvel, en
kısa zamanda gibi ifâdeler yerine, " an-karibi’z-zamân ” vardır.
Bâz en "aile ”
yerine " familya ” kelimesi kullanılır.
Asker mektuplarının
halk mektubu olması, okuma-yazma bilmeyenlerin mektuplarını diğer askerlerin
yazmaları yeknesak bir dil ve üslûbun varlığının sebepleri anlaşılır.
* *
Bu mektuplar, halk
kültürünün nümûneleridirler.
B. DUYGU ve
DÜŞÜNCELER
1. Esaret ;
Bahis konusu asker
mektuplarının hepsi esarette yazılmış bulunmaktadır. Asker; ne zaman esir
düştüğünü, esaretten kurtulma temennilerini, esaret hayâtına rağmen hamd ve
şükür duygularını bir esir hâlet-i rûhiyyesi içerisinde anlatır. Mektuplarda
esaret hayâtı ile ilgili teferruatlı bilgi verilmemesi, mektuplar üzerinde bir
sansür mekanizmasının olduğunu göstermektedir. Fransa’da esir bulunan bir Türk
askeri bu durumu şöyle izah eder:
” Zemin ve zamanın
adem-i müsâadesi beyân-ı efkâra gayr-i müsâit olduğu cihetle kalbimden kopan
harâretli selâmimi tekrar ile hatm-i kelam edeceğim.” Anlaşılacağı üzere; esîr Türk’ün,
eşâfet hayatini , duygu ve düşüncelerini teferruâtıyle anlatması için,
müsâit bir vasat yoktur.
Mektuplarda
askerlerin esâret süreleri ile ilgili ifâdelerede rastlamaktayız. Asker; hangi
tarihte esir düştüğünü ve ne kadar zamandan beri esir olduğunu anlatır.
Basra’da esîr
bulunnan bir asker ” Şimdiye kadar mektûb yazmadığımın esbâbı ise mektûb kabûl
olunmadığından gönderemedim ” demektedir. y Bu ifadeden de
anlaşılacağı gibi, Türk esirleri belli bir müddet âilelerine mektup gönderememişlerdir.
Mektupların
ekseriyetinde askerler, rahatlarının iyi olduğunu yazmaktadırlar. Biz, bu
ifâdelerin, aileleri üzüntüye sevketmemek bakımından, askerlerin gerçekleri
dile getiremeyen ifâdeleri olarak kabûl ediyoruz. Çünkü bir mektûba yazılan
hâşiyede;
"Zalimin zulmü var ise mazlumun Allah’ı var.
Şimdi İngiliz’in zilleti var ise yarın Hakk’ın dîvânı
var." ifâdesinde,
Türk askerinin, esaret hayâtı ile ilgili duygu ve düşüncelerini yakalamaktayız.
Yine bir başka
asker Userâ Komisyopu’na yazdığı mektubunda;
" Bugün bizim
burada ecnebi elinde bulunduğumuz sâatlerimiz: Çanakkal’a Muhârebe-i
Kirâmı’ndan daha tehlikeli ve ölüm bizim içündür Çünkü vücûdunuz bu gibi müzâhim ve meşâkî görmediğinden lâfla
ne kadar anlaşılsa boşdur: İllâ bu kadar eğer bizim gibi asker ve kuşe-i esâretde
kan ağlaşmak lâyık ise ” cümleleri ile
esâret hayâtının zahmet ve meşakkatlerini anlatır.
Esâret;. Allah’ın
takdiridir. Asker, mektuplarında bu duygularını, mütevekkilâne ifâde eder;
” İnşâallah
yakın zamanda biz de halâs olup bir dahî dünyâ gözüyle görüşürüz. Ah Rabbim..",
" Ne
yapalım cilve-i ilâhı böyle."
Hürriyetine
kavuşacağı günleri hayâl eden asker, kurtulduğu zaman giyeceği elbisenin
temini gayretindedir:
"
Söke'de Eğişlizâde Ali Beğ nezdinde bulunan eşyamın nezdinize celp
duyurulmasını rica eylemiştim. Mezkûr eşya meyânındaki siyah renkli elbisemi
el-hâsıl melbûsâta dâir bir şey kalmış ise İstanbul'a Mansur Beğ'in yahut gönderilmeşini pek çok istirham
eylerim."
2.
Gurbet.Hasret :
Malumdur ki
mektuplar, hasret duygularından doğarlar. Vatandan, aileden, sevdiklerinden hem
de esir olarak ayrı düşmek; askeri, hasret duygularıyle boğar. Memleketinden,
aile ocağından, eşinden, çocuklarından seneler boyu ayrı kalmak ve bu ayrılığı
vatandan binlerce kilometre uzak diyarlarda yaşamak, bayramlar yapmak, bu
Hasreti kat bekat artırır; asker, gözleri yaşlı, duygularını dile getirir:
"
Bu mektubum Kurban .Bayramı’nın birinci gününe müsadif bir zamanda yazılıyor.
On iki bayram ailelerden uzak gurbet âlemlerinde yapılıyor. Bugün herkes bizim
kadar belki müteessir olamaz. Bugün herkesten ziyâde bizlerin gözleri eşk-i
ye’s ve nâvmîdi ile dolgundur..! Gözyaşlarımla sizin bayramınızı tebrike
vâsıta olacak şu solgun kâğıt sence medâr-ı teselli olabilir mi? Teessürüm fazla yazmağa manidir.
"Tedi Kurban
Bayramı'nı diyâr-ı gurbetde geçirdim.Mübârek ellerinizi öpmek nasıp, olmadı. Ne
yapalım kader böyle
iniş... Feleğin bu
cilvesine katlanmaktan başka çâremiz yoktur.»
”
Uzun müddet sürmekte olan hasret tahassürlerini teskin edebilecek sizin
sevimli mektûblarınızdır........................................................................................... Sizin
varakalarınıza büyük bir sabırsızlıkla intizâr etmekde olduğumu arz ederek
hasretle gözlerinden öperim Refîkacığım................................................................ Hulûliyle
müşerref olacağınız ıyd-1 saîd-i athanızı tebrik ederek Cenâb-ı Sübhân’m
eltâf-ı ilâhiyyesinden nicelerini görmek nasıp etsin.”
Ayrılık acısından
mütevellit hasretlikleri;
” Sizlerin
hasretliğiniz ciğerime değdi.” diyerek ifâde eden askerin ruh hâlini, bu
satırlarda görmemek ne mümkün!
” Vatan tahassürü,
âile mahrûmiyyeti. Of... Ne kadar müşkîlmiş ” cümlelerinden daha güzel, hasretini
anlatabilir?
3.
Sitem
:
Asker; ailesinden,
sevdiklerinden mektup aldığı zaman sevinçlere garkolur. Üstelik askerlik; çok
uzaklarda esîr olarak yaşanılıyorsa, mektubun değeri kelimelerime ifâde edilemez.
Asker mektuplarında
sitemin sebebi, kendisine mektup gönderilmediği düşüncesidir. Birinci Cihan
Harbi yıllarının bütün sıkıntılarını yaşayan Türk devleti,asır askerlerine
ulaşabilmek, onlara muhabere imkânları vermek için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti
bünyesinde bir Userâ Komisyonu . kurar . Fakat, harp senelerinin
karışıklıkları, yaşanılan sıkıntılar, mecburî ikâmet değişiklikleri asker
mektuplarının yerine ulaşmasını engeller. Aile de, askerden haber alabilmek
için çırpınır. Mektuplarına cevâp alamayan asker, müteakip mektuplarında, ailesine,
sevdiklerine sitem eder. Bazen bu duygu, kızgınlık hâlini alır.
Hindistan’da esir
Bergama*lı bir asker eniştesine şöyle seslenir:
”
Ey Eniştem Osman -Ağa. Benim gibi bir fakîri sevindirmek ve bana karşı
kalbinizde bir derece muhabbet beslemek kalbinizde yok mudur. Benim adresim
mektuplarımda malumdur. Evvelce gördüğün uhuvvet böyle raiydi. Yedi senedir çok
kimselerden muavenet gördüm mektup aldım. Sizden ise hiç bir haber yoktur.
Ben de öyle addederim ki ne Eniştem ne de Hemşî rem yokdur....” *
Varna’daki
kardeşine, Fransa'dan bir asker şöyle sitem eder:
” Acaba ne gibi
Özürler ile kavuştuğumuz zaman karşumuza isbât-ı vücûd edeceksin. Senin
gönderdiğin mektubun biri gelmesün ikisi haydi üçü gelmesün hiç birisi gelmez
mi? Lâkin muhabbet-i uhuvveti nazara alup yazmak lâzım değil mi?
38
....... Yine ben sağlığımı size biİdireyim."
Mısır’da,
hastahânede yaralı, olarak yatan bir asker, Oğluna;
” Ey Oğlum.
Tarafınıza sekiz on mektup oldu gönderiyorum Babanız
olduğumu da unutunuz mu yoğsa.” Diyerek sitem etmekte ve mektup istemektedir.
Usera Komisyonu’na
yazılan bir mektupta asker, oldukça kızgındır. Duygularını ifâde eden öfkeli
bir üslûpla, Komisyon’ a vazifesini hatırlatır:
" En çok sizin
bu gibi vazifeler tevdi edilmişdir: Mecbursunuz: Vesselam. ”
4.
Cihâd MefkuresiVatan ve Millet Sevgisi :
İslâmiyet’ten önce
de Türkler, tek Tanrı‘ya inanırlardı. Allah’m,cihan hâkimiyetini kendilerine
ihsân ettiğine tam bir îmân ve samimiyetle inanan .Türk; bu inancını Orhun Kitâbeleri’nde
şöyle ölümsüzleştirir: ” Tanrı irâde ettiği için tahta oturdum ve dört yandaki
milletleri nizâma soktum.” Bu sözleri ile Bilge Kağan, İslâmiyet öncesi cihân
hâkimiyeti mefkuresinin ilahı kaynağını dile getirir. Diğer Türk kavimlerinde
de bu mefkure devâm eder.
Islâmm Peygamberi
Hz.Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem Allah’ın halifesidir. Türk sultanları
" yeryüzünde Allah’ın gölgesi”, ” Allah’ın halifesi ” veya ” Allah
tarafından teyid edilmiş” sıfatlarını kullanırlarken; sâdece İslâmiyet ve hak
yolunda Allah'ın yardımına mazhar olduklarına inanırlar. Bu inanç, Türklerin
İslâmiyet öncesi cihân hâkimiyeti anlayışına uymaktadır. Kur’an-ı Kerim’de
övgüye mazhar olan bu milletin, Türk milleti olduğuna dâir, Türk imânı tamdır.
Ve Allah Kur‘ân-ı Kerîm’de inananlara; din uğrunda cihâdı emreder ve cihâd
edenler cennetle müjdelenirler:
” İnananlardan
özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile, mal ve canlarıyla Allah yolunda cihad
edenler birbirine eşit değildir. Allah, mal ve canlarıyla cihad edenleri,
mertebece oturanlardan üstün kılmıştır. Allah hepsine de cenneti vâdetmiştir,
ama Allah, cihad edenleri oturanlara, büyük ecirler, dereceler,mağfiret ve
rahmetle üstün kılmıştır. Al43 lah bağışlar ve merhamet eder.” ,
” İnanan, hicret
eden ve Allah yolunda mallarıyla,canlarıyla cihad eden kimselere Allah katında
en büyük dereceler vardır. İşte kurtulanlar onlardır."
Müslüman Türk
inancında cihâd ve buna bağlı olarak ”nizâm-ı âlem” mefkuresi bu İlâhî
kaynaklardan beslenir.
Türk'ün zirve
devleti Osmanlı'da bu. mefkure; şahsî veya milli bir gurur ile değil,
zikrettiğimiz ilahi emirlerle ve bu inançla vücud bulur; insanlığı hak, adalet
ve saadete eriştirmek gayesiyle bir dünya nizâmı dâvasına ve insanlık idealine
bu duygularla sarılır. Cihâd, Allah’ın rızâsını kazanmak içindir. Devlet ve
nizâm fikrine verilen kudsiyet buradan gelmektedir. Türk'ün hâkimiyet ideâli
bu suretle gerçekleştirilir. Din ve devlet aynı mânâ taşıyan birer mefhûm hâline
gelir, her türlü cihâd din ve devlet için yapılır.
Bütün bu
kaynaklardan beslenen cihâd mefkuresi ve buna bağlı olarak devlet,vatan ve
millet sevgisini, asker mektuplarında tezâhür etmiş buluruz.
Birinci Cihan
Harbi’nde senelerce savaşan ve terhîs olarak Konya'ya dönmekte olan bir Türk
askeri^ âilesine yolda iken yazdığı mektupta, duygularını açığa vurur:
"
Dört seneye mütecaviz bir hâl ve zamanlar içinde inlemeye devâm eden, cihâd
farz olan İslâmlar icrâ edüp vazifelerini bi-temâmiha ifâ etdiler. Li'l-hamd
Cenâb-ı Hakk'ın avn-i inâyetiyle şu kabîh zamanları başımızdan def edüp penâh-ı
saâdet ile bütün dîn-i mübîn olan karındaşlarımıza ve bize dahî tezkiremizi
nasîp edüp ............................................................................................... "
Cihâd, Allah'ın
emridir ve her şey Allahtan'dır. Esâret de Allah'ın takdiridir..».Binbaşı Ömer
Feyzi:
” Ne yapalım
cilve-i ilâhı böyle. Allah afiyet versin de tahammül edeceğiz. Ecri
çokdur" diyerek, Allah’a tevekkül.., eder.
Kurban bayramı
vesilesiyle ailesini tebrîk eden bir Türk teğmeni, mektubunda, vatan ve millet
sevgisini bütün samimiyetiyle dile getirir:
” Cenâb-ı Hakk bu
yevm-i mübeccelin vatan ve millet, önce zavallı Türklük, İslâmiyet, ve efrâd-ı
ailemiz içün saâdeti mûcib olmasını tam huşu ile tazarrû ve niyâz ediyorum. ’•
Çanakkale Harbi’nde şehîd olmuş
bir Türk askeri, anasına yazdığı son mektubunda vatan sevgisini; askeriyle dinlendiği
Divrin Ovası’nı ve güzelliklerini uzun uzun tasvir ------- ..................... ...................... —. -—leriyle dile getirir, bu güzel vatan topraklarının
Türklerin elinde kalması için Allah’a yakarır:
” Ey Tüklerin Ulu Tanrısı!,,Ey şu öten kuşun, şu gezen ve
meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli .dağların
Halikı! Sen bütün bunları Türkler1e verdin. Yine Türkler’de bırak.
Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan Türkler'e
mahsustur."
Asker, mektubunda
devamla cihâd mefkuresinin özünü, gayesini Allah'a duâ ederek dile getirir:
" Ey benim
Yarabbim! Şu kahraman askerlerinin bütün dilekleri; ism-i celâlini İngilizler'e
ve Fransızlar’a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek,
böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin,
düşmanlarını zaten kahrettin Ah ya, bütün bütün mahveyle,”
Vatan uğrunda
cepheden cepheye koşan bir başka asker yaptıklarının hepsinin vatan için
olduğunu söyler:
"
Seferberlikden beri dolaşmadığım cephe kalmadı.Evvela Makedonya bâdehû Irak
cephelerindeki muhârebâta iştirak ederek vazîfe-yi vataniyye uğrunda iki defa
yaralandım.”
Savaş Türk askeri
için bir düğündür. Çünkü onda, şehâdet mertebesine ermek yolu vardır. Yukarıda
bahsettiğimiz Çanakkale şehidi, cephe gerisinde olmaktan, savaşamamaktan
dolayı üzüntülerini anasına anlatır:
” Yalnız bu
memleketlerde düğün olmuyor, tnşâallah düşman asker çıkarır da, bizi de
götürürler, bir düğün yaparız, olmaz mı? ” Cenâb-ı Allah; askerleriyle
birlikte namazını kılıp, ellerini kaldırarak dua eden bu yiğit Türk’ün duasını
kabul eder ve O’nu katına alır.
5. Dualar :
Asker mektupları,
dua ile doludur. Bu dualarda sağlık, afiyet, kavuşmak, vatanın ve milletin
selâmeti dilenir.
Mektuplarda Allah;
” Cenâb-ı Allah ”, ” Cenâb-ı Hakk", 49
Tercüman Gazetesi,
“Şehidin Son Mektubu", 19 Mart 1990, s.l ( Bkz. Ü. B., s. VIII )
” Rabb ”, "
Cenâb-ı Sübhân ", " Cenâb-ı Kibriya ", " Cenâb-ı Rabb-ı
Mennân ",” Cenâb-ı Zü’l-Celâl Hazretleri " gibi değişik ad ve
sıfatlarıyla anılır.
Asker mektuplarında
rastladığımız dualara bâzı misâller verelim:
" Cenâb-ı Hakk
an-karibi’z-zaman dünya gözüyle birbirimizi görüşmek nasîb etsin. ",
" Cenâb-ı
Hakk’dan temenni eylerim ki an-karibi.’z-zamân dünyanın gözüyle nûr-ı çeşminizin
ve bütün hemşire ve valide ve akrabâlarımı görmeklerim muvaffak eylesün.
Âmin.",
” Cenâb-ı Hakk
Muinimiz olsun."
" Cenâb-ı
Sübhan’m eltâf-ı ilâhiyyesinden nicelerini görmek nasîb etsün.",
" Cenâb-ı Hakk
daha nice eyyâm-ı mübârekelere nâiliyyetle emsâl-i kesiresiyle müşerref
buyursun. Âmin.",
"
Hululiyle müşerref olduğunuz ıyd-1 said-i atha'yı ailemiz hakkında mütehayyir
ve mübârek olmasını Cenâb-ı Rabb-ı Mennân’dan tazarrû ve niyâz eylerim Cenâb-ı Hakk
devlet ve
milletimiz hakkında hayırlısını ihsân eylesin.".
SOSYAL HÂDİSELER
Birinci Cihan Harbi
seneleri, Türk insanının cephelerde yüzbinlerce şehîd verdiği, her türlü
eziyet ve meşakkatin yaşandığı felâket seneleridir.
Aynı âileden, din
ve devlet, vatan ve millet uğurlarında cepheye koşmuş bahaları, oğulları.,
kardeşleri görmekteyiz. Asker mektuplarında, esir olan baba yine esir veyâ
asker olan oğlundan haber sorar. Kardeş kardeşin nerede olduğunu bilmez veya
aynı yerde esirdirler.
Babasının esaretine
üzülen asker, bu üzüntüsünü şöyle anlatır:
"Pederimin
esaretine pek müteesir oldum, ise de tâlî-i harbin cilve-i nâ-sâzı olduğunu
derpîş-i nazar ederek mümkün mertebe kederâtımı tahfife çalıştım. Her ne ise
bun50 ların hepsi unutulur."
Savaş seneleri;
yokluk, sıkıntı seneleridir. Mektuplarda sık sık ailenin "nasıl idare
etdiği" sorulur. Süleymâniyeli bir Türk, İstanbulda bulunan kardeşinden,
oğluna bir çift potin göndermesini ister.
Hindistan'da esir
bir Türk zabitinin tek düşüncesi, İstanbul'daki çocuklarının tahsil ve
terbiyesidir. 12 yaşındaki kızı ve 7 yaşındaki, oğlunun meccânî-yatılı okutulması
için Harbiye ve Maârif Mezaretleri'ne müracaat eder ve 51 bu meselenin takibini
arkadaşından ister.
Bergama Ahz-ı Asker
Reisi Binbaşı Ali Bey'den, -yeğe-
I1İ.,
.. 3 Skerdeki kardeşinin dönüp dönmediğini; eğer dönmüşse *O'nun hangi işle
iştigal ettirilebileceğini, sorar.
Esir Türk
askerlerinin ailelerine "sipariş" adlı bir maaş bağlandığını, yine
mektuplardan öğrenmekteyiz.
Bâzı mektuplarda,
İstanbul’da vuku bulan büyük bir yangmd-an bahsedilir. Ailesi yangın mahallinde
ikâmet eden bir asker, mektubunda endişe ve merakını şöyle anlatır: "Ve bu
sene İstanbul’dan gelen Tasvîr-i Efkâr Gazetesi ’nde gördüğüm Beşiktaş’da
Cihannümâ Mahallesi’nde zuhur eden yangının Serencebey Yokuşu ve civarlarına
sirayet ederek dokuz bin hanenin müteharrik olması ve bu meyânda ihtimâl ki
Eniştem’in hanesinin de-yanabileceğin! der-hâtır eyleyerek ve tam bu sırada
mektuplarınızın da gelmemesi be53
ni düşüncelere sevk
etmişdir." Mektubun zarfı üstündeki müvezzi notunda, mezkûr evin yandığı
bildirilmektedir. Diğer bâzı asker mektuplarında da bu yangından bahsedilmektedir.
Bahsolunan yangın;
İstanbul’da 10 Haziran 1918 tarihinde vuku bulmuştur. 7500 kadar binanın yanmasına
sebep olan bu yangın; harbin İstanbul’da doğurduğu felâketin ziyadeleşmesine
sebep olmuştur. Yangının sür’atle yayılması, her şeyin yanmasına sebep
olmuştur. Yangını müteâkip İstanbulda giyecek fiyatlarında ve ev kiralarında
büyük artışlar görülmüştür. ^4 Bir çok asker mektubu, bu yangın sebebiyle,
yerine ulaşamamıştır. Bir çok âile, İstanbul’dan göçmüştür.
Görüldüğü üzere;
mahdut da olsa, asker mektuplarından devrin içtimâi hâdiselerini, Türk
insanının içinde bulunduğu durumu, harp senelerinin zorluklarını öğrenmekteyiz.
AİLEDEN ASKERE YAZILAN MEKTUPLAR
Bu mektuplar,
askerlerin yazdığı mektuplar ile aynı hususiyetleri taşırlar. Çünkü bunlarda
halk mektubudur ve şahsa yazılan mektuplardır. Bu kısımda yer alan mektuplardan
bir kısmı esir; bir kısmı da askerliklerini yapmakta olan, birliklerinde
bulunan veya bulundukları zannedilen askerlere yazılmışlardır. Bu mektuplar
da; baba,kardeş, oğul, enişte gibi yakınlarının akıbetini öğrenmek isteyen, mektupla
da olsa hasret gidermeye çalışan aile fertlerinin duygularını, düşüncelerini
buluruz.
Bunlar da alıcısına
ulaşamayan mektuplardır. Çünkü, Türk askeri vatanı için; Afrika'da, Yemen'de,
Irak’da, Kafkasya 'da^ cephededir.
Bu mektuplarda
askere; ailesinden, akrabalarından haberler verilir. Sağlık ve afiyetler
bildirilir, ailede vuku, bulan hâdiseler.duyurulur. Asker için dualar edilir.
Bir anne, asker
oğlundan mektup alamamanın verdiği ıstırabı anlatır. Hâline " gökteki
melekler, yerdeki insanlar bile" ağlamaktadır. Oğlundan kendisine gelecek
bir mektuba vesîle olacak herkese uzun uzun, cân-ı gönülden dualar eder.
"Baba
dostu"na yazılan bir mektûb, dikkâtimizi çekmektedir. Bu mektup, üslûbu
bakımından fevkâlâdedir. Duygu ve düşünceler gâyet güzel cümlelerle ifâde
edilir. Baba dostuna, babanın vefâtı;
" Pederim
tekrîben on beş ay evvel bizi hâr ve hakir terkederek, uzun bir hastalık
devresinden sonra ( İrcı'î )
emr-i celîlesine
tevfikan bâb-ı rahmete azim oldu ” ifâde55
1eriyle haber
verilir. Burada;
" 0, senden;
sen de O’ndan hoşnûd olarak Rabbine dönfzâyet-i kerîmesine telmih
vardır.
Bu ölüm haberini,
alınan üç mektuptan sonra vermenin sebebi;
”
..................................... cevaplarımızın
teehhürü babındaki taksiratı
mızın esasen
müsellem uluvv-i cenâbınızca afv olunacağından ümidvâr bulunduğumuzu arza
cür’et eyleriz.Hassaten, bâde-yi sükûtumuz sizi elîm bir haberle dâğ-dâr
etmemek kazıyyesi idi ” şeklinde izah edilir.
Uzun ayrılık
dolayısıyle -baba dostunu unutmaya başlamış olmak, üzüntüyle geçen zamana
bağlanır;
"
Kalplerimizin en derîn köşelerinde mahkûk hayâliniz bunca ihtimamlara rağmen,
artık günden güne ekdâr ve âlâra-ı zaman dolayısıyle, kalın bir kâliçe-i gubâr
ile örtülmeye başladı. Zamanın tahripkâr eli oralara kadar uzandı. Yakın bir
âtide cisminizi hayalhanemde yaşatacağımı zannediyorum.”
Bir diğer mektupta,
mezkûr yangına işâret edilmekte57 dir. langın bütün tef etbuâtiyle
anlatılmaktadır.
IV. HİLÂL-İ AHMER
CEMİYETİ USERA KOMİSYONU’NA YAZILAN MEKTUPLAR
Usera Komisyonu'na
yazılan mektuplar, arz-ı hâl özelliği taşırlar. Resmî bir makama yazılmış olmaları
bakımından diğer mektuplardan farklıdırlar.
Kâğıdın ortasına
" Hû " ism-i celâli yazılarak söze başlanır. Daha sonra, yazılan
makam zikredilir. Burada, makamı yüceltici sıfatlar kullanılmaktadır. Yer adı,
makam adından önce verilmektedir:
" İstanbul
Hilâl-i Ahmer cem:‘ iyyeti Hey’et-i Muhteremesi’ne ”,
" Osmanlı
Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti Riyâset-i Aliyyesine ",
"
Der-sa’âdet’de Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cerh’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i
Aliyyesi’ne " gibi.
Makam adı
zikredildikten sonra; mevzu ile alâkalı şahıs veya şahıslara hitâb edilir:
" Muhterem
Beyefendilerim ", ’* Beyefendi Hazretleri" gibi.
Bazı dilekçelerde,
doğrudan şahıs veya şahıslara hitap edilir. Hitaptan sonra, askerin veyâ
âilesinin tanıtılması, adreslerinin verilmesi faslı ile dilekçe devam eder.
Asker; âilesinin " hayât ve memâtı"ndan duyduğu endîşeyi dile getirir.
Hey'et'in tahkikat yaptırarak kendisine bu konuda bilgi ulaştırılmasını hürmet
ifâdeleri ile temennî eder. Bu konudaki taleplerden anlaşıldığına göre; esir
ailelerini bulmak için, ” gazete ilânı ” yoluna da başvurulmaktadır.
Kahire’de esîr
bulunan bir süvari yüzbaşısı istirhamını şöyle dile getirir:
” İnsâniyyet ve her
ne suretle olursa olsun hizmet ve muavenet vazîfe-i mukaddesenizden olduğu
cümlece malûm ve müsellem olduğunu bildiğimden dolayı Hey’et-i Muhteremeniz’in
bu husûsdaki lütûflarına arz-ı dehalet eylerim. Artık Hey’et-i Nuhtemeleriniz
tensîb buyurulacak olan münâsip bir vâsıta ile gerek Edirne'ye yazarak veyahut
gazete ile ilân ettirilerek ve her ne suretle olursa olsun nerede
bulunduklarının ve sıhhatlerine dâir bir cevâb itasına vesâtat buyurulmasını
kemâl-i sûzişle arz ve istirhâm eylerim Efendim.”
Askerin bu
dilekçesi işleme konulmuş; Edirne Vilâyeti’ne yazılması yoluyla; Valilikçe
yapılan tahkikat neticesinde ailesi bulunur ve durum, esire Userâ Komisyonu
tarafından 58 bildirilir.
Dilekçeler ile
ilgili işlemler; Userâ Komisyonu tarafından ilgili yerler ile münâsebet
kurularak yürütülür. 59 Askerlerin istekleri yerine getirilir.
Bâzı dilekçe
sâhipleri asker âileleridir. Kıbrıs’da esir bulunan oğullarından mâlûmât temin
etmek maksadıyle Harbiye Nezâreti'ne mürâcaât eden âilenin isteği, Userâ Komisyonu’na
yazılır. Tahkikat neticesi askere bildirilir.
Bursa*da bulunan
ailesinden haber alamayan bir başka asker; Bursa Polis Müdüriyeti’ne müracaat
ederek, bilgi ister. Babasına yazdığı mektupların cevapsız kaldığını belirtir.
Tahkikat neticesinde, askeregönderilmek üz-ere, babası tarafından mektubun
arkasına cevabî bir mektup yazılır.
Bu dilekçeler ve
ekli belgeler, Hilâl-i Ahmer kemiyetinin hayırlı hizmetlerinin farklı bir
boyutunu sergilemesi bakımından, Cemiyet adının hayırla yâd edilmesine vesiledirler.
Bu çalışmada
değerlendirilen asker mektuplarında; Birinci Cihan Harbi’nde din ve devlet,
vatan uğurlarında cepheden cepheye koşmuş, vurulmuş, şehîd olmuş Türk
insanının,askerinin vatanperverliğini, imânını, inancını görürüz.
Türk insanının,
halkın kullandığı dilin incelikleri ve güzellikleri, kıymet hükümleri, duygu ve
düşüncelerini bu mektuplarda buluyoruz. Bu mektuplar; esir Türk askerinin ruh
dünyasını gözler önüne seren, esaret hayâtının yaşandığı yerler hakkında bizi
bilgi sahibi yapan birer târihî vesikadır.
Bu mektuplar;
târihi yapan Türk askerinin yine kendi târihini yazmasının bir ifâdesidir.
Din ve vatan
uğrunda cihâd etmiş, vatanından ve sevdiklerinden çok uzaklarda senelerce
esaret hayâtı yaşamış, savaş meydanlarında ve belki de esârette şehîd olmuş,
dönebildiyse bugün hepsi Allah’ın rahmetine kavuşmuş ecdadımızı,rahmeti e
anıyoruz.
Çalışmamız
vesilesiyle hâtıralarına uzanabildiğimiz, esaret hayâtları, duyguları, düşüncelerini
anlatmaya çalıştığımız bu mübarek insanlara, vefa borcumuzu zerre miktarı ödemeye
çalıştık, kanaatindeyiz.
Gönderilene
ulaşmamış bu mektuplardan, aradan geçen yetmiş seneye mütecaviz bir zamandan
sonra, bazılarını, imkânlarımız nispetinde evlâtlarına, torunlarına, hiç
olmazsa memleketlerine ulaştırmayı kendimize vazîfe addediyoruz.
Ruhları şad olsun!
İkinci Bölüm
MEKTUPLAR
( metin )
H.
ASKERDEN AİLEYE YAZILAN MEKTUPLAR
A. FRANSA’DAN YAZILAN MEKTUPLAR
Ami ens 1
Hû
Büyük Hemşirem Hanım’a 2
Evvelâ mahsûs selâm edüp
hatırını su’âl ederim. Eğerçe bendenizden su’âl ederseniz vücûdum sıhhatde olup
hemân sizden ma'dâ bir kederim yokdur. Mahdûmunuz Mustafa Ağa’ya Kerîmeleriniz
Hanımlara mahsûs selâm ederim. Validem Kadıria,Birâde- rim Mustafa Ağa’ya Küçük
Hemşirem Kadıria mahdûmu Necâbet A- ğa’ya mahsûs selâm ederim. Teyzem Kadıria
mahsûs selâm ederim. Hanım tarafına selâm ederim. Mahdûmum ’Osman Ağa’ya mahsûs
selâm edüp gözlerinden bûs ederim. Amucam Kâmil Ağa’ya mahdumları ağalara
Kerîmeleri Hanımlar'a hanesi tarafına selâm ederim. Sıddık oğlu Hacı Ahmed
Ağa’ya hânesi tarafına selâm ederim. Topal Süleyman Amca’ya selâm ederim.
Mehmed ‘Ali Amu- caya hânesi tarafına Kerîmesi j^dıria selâm ederim. Hacı ’Ömer
’Amuca’nm hânesi tarafına Mahdûmu Hakkı Ağa’ya>. Kerîmeleri Hanımlar'a selâm
ederim. Deli Mustafa ’Amuca’nm hânesi tarafına Kerîmelerine selâm ederim.
Esinin Hacı Ahmed Ağa’ya hânesi tarafına mahdûmu Hakkı Ağa’ya Kerîmelerine
selâm ederim.
Hanife Hala*ya Kerîmeleri’ne
selâm ederim. Ormancı Nuh Halil Ağa’ya hanesi tarafına Mahdumu Mustafa Ağa*ya
Mahdumları A- ğalar’a Kerîmesi Kadın’a selâm ederim. Gülsüm Nene’ye selâm
ederim. Birâderim ‘Osman Ağa‘ya hânesi tarafına Mahdumu Ağalar ‘a Kerîmeleri
Hanımlar‘a selâm ederim. Komşulara akrabalara yedi yaşından yetmiş yaşına kadar
selâm ederim. Mektûb vardığı anda sarî’an cevâb. FÎ 1 Haziran Sene 355
El-dâ’î Kardeşiniz Mehmed
'Osman
Lyon
Hû
’Azîz kardeşim Selim Ağa’ya
Selâm-ı mahsûs ile iki
ellerinizi bûs ederim. Ve hâne halkına ’ale’l-efrâd selâmlar ederek büyüklerin
ellerinden küçüklerin gözlerinden bûs ederim. Ve birâderim Ahmed Ağa’ya ve
İbrâhim Ağa’ya ve hâneleri taraflarına cümlesine ’arz-ı selâm ve takdîm-i
ihtirâmât olunur. Kardeşim dört seneden berü sıhhat ve selâmetiniz hakkında bir
ma'lûmât elde etmek içün hafta-be-hafta göndermiş olduğum mektûbların cevâbsız
kalması bendenizi son derece müte’essir etmişdir.Hiç olmaz ise bir mektubunuza
nail ola idim. Müteselli olarak tebdîl-i efkâr size karşu beslediğim hürmetin
izdiyâdma vesile olacağına bir sebeb-i mutlak olacak idi. ’Acebâ ne gibi
özürler ile kavuştuğumuz zemân karşumuza isbât-ı vücûd edeceksin. Senin
gönderdiğin mektubun biri gelmesün ikisi haydi üçü gelmesün hîç birisi gelmez
mi? Lâkin muhabbet-i uhuvveti nazar-ı i’- tibâra alup yazmak lâzım değil mi?
İn-şâ’Allah an-karîbi’z- zemân görüşeceğiz. Yine ben sağlığımı size bildireyim.
Zemîn ve zemânın ’adem-i müsâ’adesi beyân-ı efkâra gayr-i müsâ’id olduğu
cihetle kalbimden kopan hararetli selâmımı tekrar ile hatm-i kelâm edeceğim. Fi
30 Haziran Sene 335 . .
Biraderiniz Sa’dullah
tarafından
Union
3
'İzzetlû Tevfik Beğefendi
Hazretleri’ne
Efendim
Bi’l-hâssa ’arz-ı ihtiram
olundukdan sonra ve hatır-ı 'âlîlerini istifsar eylerim. Bizler dahî bu âna
değin hamd olsun 'âfiyetdeyiz. Sizler dahî in-şa’-Allah •âfiyetdesiniz. Bendeniz
altı aydan berî Union Hastahânesi’ndeyim ve Biraderiniz Tal’at Beğ dahî üç
aydan berî hastahânede birlikde olup mahsûs ’arz-ı ihtirâm eder. Hamd olsun
kesb-i 'afiyet eyledik. Merak üzere olmayınız. Bizim familyadan yedi aydan berî
mek- tûb almadım. Yalnız ’Apti'den ve Fahreddîn'den mektûb alıyorum.
Mektûblarında familyadan selâm yazıyorlar ise de bendeniz yine merak ediyorum.
Bu kadar mürûr-ı zamân olsun da dizlere mektûb göndermesin kâ’il olamaz. Şimdi
zâtınızdan rica ederim. Kusurumuzu afvınız ile beraber her nasıl ise hakî-
kat-i hâli tarafıma bildirmenizi istirhâm eylerim. Hüseyin Ağa’ya ve Yaşar
Ağa’ya ve sâ'ir bizi bilip su*âl eden ıhvân- ların kâffesine mahsûs selâm
ederim. Bizim hâne halkından bulunanların büyüklere mahsûs selâm ederim ve
küçüklerin göz-lerinden bûs ederim. Bundan mukaddem zâtınıza bir kart yaz-
mışdım. İhtimâl ki şimdiye kadar vusûl bulmuştur. Süleyman ve Mustafa Union
Esîr Deposu’nda çıkdılar ve Süleyman ile görüşmedim. Bâzen mektûb alırım. Bizler
için bu tarafda terhisimiz içün şimdiye kadar hiç lâkırdısı yokdur. Lâkin sizler
orada bizieri kurtarmak içün nîçün çalışmıyorsunuz. Bizler ise Selânik’de
mahkûm olduk. Yine Selânik’den emîr gelir ise ol vakitde dizleri Selânik’e
gönderedilirler. Bâkî ’âfi-
yetiniz ile cevâbınıza
muntazırım Efendim. Fi 7 Temmuz Sene 1335
Emektarınız
Mehmed Şükrü
’Ağbiniz Tal'at Beğ zâtınız
gönderdiğiniz
mektûblarda cevâbınızı bekler ( )
B. HİNDİSTAN'DAN YAZILAN MEKTUPLAR
Bellary 4
Hû
Huzûr-ı 'Âlîde Hazret-i
Veliyyü' 1-ni'âmiyye
Candan Sevgili Halacığım 1
Müte’addid defalar göndermiş
olduğum mektûblarım cevâbsız kalıyor. 'Acaba sebeb nedir Halacığım 1 İmzanızı
havı bir varak-pâreniz şu bulunduğum esâretde yedime vusul bulur ise ne kadar
memnun ve ihya olacağım bedîhî değil mi. Zîrâ o va- rak-pâre zâtınızın sıhhatde
olduğunu tebşir edecek değil mi Halacığım.
Eî 28 Temmuz Sene 535
Mahdumunuz
Nureddm
Bellary 5
Hû
Huzûr-ı ‘Âlîlerine
Du’ânız berekâtıyle yakın
vakit- de biz de kurtulur geliriz dayı- cığım. İn-şâ‘Allah
Sevgili Dâ’im Süleyman Ağa :
Bil-hâssa mahsûs selâm ederek
ellerinizden öperim ve efrâd-ı ’â’ileye cümlesine selâm ederim. Kendi hanem
tarafına ve Ka- ’in-birâderim Hüseyin Usta’ya selâm ederim. Ciğer-pârem Mah-
dûmum İbrahim Edhem Efendi’nin gözlerinden öperim. Size s,ık sık olarak mektûb
yazarım. Mâ-te’essüf sizden cevâblarına muvaffak olmam. Bâri siz düşünce
içerisinde olmayasınız diye tekrârı olarak yine yazarım. Merhametiniz varsa
bana cevâb yazarsınız.Mubârek ellerinizle ve birâderim de gelmiş teskeresini
almış. Vâlidem'e ve Birâderim'e selâm ederim. Sizin sıhhatinize dâ’ir
mektûbunuz hayâtınızın bir semeresidir. Hafız Emin Efendi’ye Başçavuş Mehmed
Efendiye Hacı Hâfız Efendi‘- ye ve orada beni su’âl eden komşulara selâm ederim
Dâ’iciğim. EÎ 30 Temmuz Sene 35 Hindistan’da Bellary Kasabası Esîr-i Harb
Karargâhında Altıncı Bölükde postabaşı 1411 numrolu Salih Efendi oğlu ‘İzzet
Efendi diye yazınız.
Dâmâdınız
Sâlih ‘İzzet
Bellary 6
Hû
Huzurunuza
Ve Yeni Damadınız orada ise Mustafa
Ağa’ya selâm ederim. Belki ondan ayda bir iki mektûb.
Sevgili Enişdem :
Bil-hâssa selâm ederim.
Hatırınızı istifsâr ederim ve Hem- şîreciğim Hanımın gözlerinden öperim.
Mahdûmunuz Hasan Hüseyin Ağa’ya selâm ederim. Gözlerinden öperim. 01 tarafda
Teyzem Kadın’a selâm ederim. Vâlidenî'e mahsûs selâm ederim, ve Birâderim Ahmed
Refik Efendi’ye selâm ederim. Efrâd-ı ’â’i- leye selâm ederim ve Mahdûmum
İbrâhim Edhem Efendi’nin gözlerinden öperim. Birâderim Hamdi-Efendi’ye selâm
ederim. Ey Enişdem Osman Ağa. Benim gibi bir fakiri sevindirmek ve bana karşı
bir derece muhabbet beslemek kalbinizde yok mudur. Be-nim adresim mektûblarımda
ma’lûradur. Evvelce gördüğün uhuvvet böyle miydi. Yedi senedir çok kimselerden
mu’âvenet gördüm. Mektûb aldım. Sizden ise hiç bir haber yokdur. Ben de öyle
addederim ki ne Enişdem ne de Hemşirem yokdur diyerek hatm-i kelâm eylerim. Fi
50 Temmuz Sene 555 Hindistan’da Bellary Esîr-i H.arb Karargâhında Altıncı
Rölükde 1411 num- rolu Postabaşı-Salih Efendi oğlu ‘İzzet Efendi
Kâ’in-birâderiniz
Salih ‘İzzet
Bellary ' 7
Hû
Mahdumum- Ahmed Ağa’ya Takdîm
Hakîkatlü Gözüm Nûru Aynım
Ciğerköşem Oğlum
Bil-hâssa^mahsûs selâm edüp iki
gözlerinden bûs ederim. Eğer bu tarafdan su’âl olunur ise vücûdum sıhhatde ve
râhatım fevk- al-’âdedir. Sizin de ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan taleb
ederim. Diğer Mahdûmum Ramazan Ağa’ya dahî mahsûs selâm ile iki gözlerinden bûs
ederim. Hanım tarafına şefkatlü hakîkatlü Vâlideciğim Hanımın iki ellerinden
bûs ile hayır-du’asını taleb ederek hatırını su’âl ederim. Mahsûs selâmımı
tebliğ ile hatırdan çıkarmamasını ’arz ederim. Vâlide Hanım Birâde- rim ‘Ali
Ağa’ya Halam Hanıma Kâ’in-pederim İsmâ’il Ağa’ya Ka- ’in-vâlidem Hanıma
Kı’in-birâderim Mehmed Ağa’ya cümlesine mahsûs selâm ederim. Baldızım Hanımlara
dahî mahsûs selâm e- derim. Halalarım'a ve Kerîmeler'ine cümlesine mahsûs selâm
ederim. Akrabâ-yı ta’allukâta konu-komşulara cümlesine mektûbu kırâ’at eden
efendiye külliyyen cemâ’ate bize selâm yok mu diyen ahbâb cümlesine mahsûs
selâm ederim. El-bâki hüsn-i te- veccühâtm bekâsıyle hatm-i kelâm eylerim. Fî 2
Ağustos Sene 335
Pederiniz Mehmed Onbaşı
tarafından Hindistan’da Bellary Kasabasında Esîr Karargâhında Onuncu Bö- lükde
1820 numrolu Ahmed oğlu Mehmed Onbaşı diye tahrîr edin.
Bellary g
Hû
Hindistan Bellary*den
18/Ağustos/335
Kardeşim ;
4/Mart/335 tarihli göndermiş
olduğunuz mektubunuzu aldım. Gözlerimden dökülen yaşları, silerek beş on def*a
okudum. Pek saf bir kalb ile yazılan mektûb bana vatana hakkı ile îfâ-yı vazife
edecek kimesnelerin yetiştiğini anlattı. İşte bu gün benim içün büyük bir
bayramdır. Esâretde geçen bayramlar ise hep kederle dolu olduğu içün tekrar ağladım.
Ancak beni teselli eden beni güldüren bir şey var ise o da sen ve senin gibi
çalışkan ve fedakâr kardeşlerimin vakitlerini baş geçir- meyüp çalışmaları beni
metanete sevk etti. Kardeşim bir çok mektebler dolaştığınızdan epeyce bir zaman
gâib etmiş olduğunuz içün müte’essir olduğunuzu yazıyorsunuz ve haklısınız,
Zemânm kıymetini takdir etmez isek yaşayamayacağımızı anladık. lâkin ne yapalım
felâket ‘umûmîdir.
Bursa Sultânîsi’nden Biga’ya
naklettiğinizi pederim yazmıştı.Lâkin adresinizi bilemediğim içün mektûb
yazamıyorum. Artık her hafta yazacağımı söz veriyorum. Beni ve ağabeyimi düşünerek
müte’essir olup derslerinize mâni’ olmayınız. Artık in-şâ’Allah yakın zamanda
biz de kurtuluruz. Bâki gözlerinden öperek her sâ’at her dakika çalışmanızı tekrar
tavsiye ederim.
Biraderiniz
Hasan Kâmil
Bellary 9
Hû
Bellary
29 Ağustos 355
Refîkacığım i
Geçen gün de Mihterem joder
Efendi Hazretlerine hitaben mektûb takdim etmişdim. Bu gün de size yazıyorum ki
merâkda kalmayasınız. El-hamduli.’llah ‘âfiyetdeyim. Oraca cümlenin sıhhat ve
’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim. Hilâf-ı me’mûl ikinci
kurban bayramımızı da Bellary’de te‘- essürle yapacağız.İn-şâ’Allah belki
başkasını görmeyiz. Ne yapalım. Cilve-i İlâhî böyle. Allah ’âfiyet versin de tahammül
edeceğiz. Ecri çokdur. Peder Efendi’nin ellerini öperim. Celâl Beğ’e Ablan
Hanım'a selâm ederim. Süd Ana’ya kezâlik küçüklerin gözlerinden öperim. Seni de
selâmlayarak nihâyet verdim.
5405 Binbaşı
’Ömer Feyzi
Bellary ' 10
Hû
Huzura
Muhterem Dayıçığım
Hulul eden ’ıyd-i sa’îdinizi
tebrik ederim. Cenâb-ı Hakk daha nice nice eyyâm-ı mubârekelere nâ’iliyyetle
emsâl-i kesî- resiyle müşerref buyursun. Âmin. Her hafta yazılan mektûbla- rıma
cevâblar intizâr etmekdeyim. İşlerinizin şimdiye kadar ne olduğuna dâ’ir cevâb
beklemekteyim ve Biraderim gelip gelmediğine dâ’ir cevab isterim. Şayet
geldiğinde tarafınızdan ne iş ile iştigâl ettireceksiniz efendim. Hâne halkının
cümlesine selâm ederim. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek
hatm-i kelâm eylerim efendim. Fî 5 Eylül Sene 335 Birâderiniz
Ahmed Feyzi
Numrosu
5344 Adres Bellary Karargâhında
Birâderiniz.
Ahmed
Bellary H
Hû
Huzura Hindistan : Bellary*den
,15 »Eylül ,555
919
Muhterem Kardeşim 1
Selâm, *arz-ı ihtiram ve
ta’zîmat. eyler gözlerinden Öperim. Muhibb-i kadîminiz Yüzbaşı Tayyar Beğ
Biraderimiz de kemâl-i tahassürle gözlerinizden öperler. Kader on sekiz ay
evvel e- sîr olduk. El-ân çilemiz dolmadı. Dört nefer evlâdımdan ikisinin
tahsil ve terbiyeleri gecikmekde bizim ise anavatana •avdetimiz onların tahsil
terbiyeherini bütün bütün geciktireceğinden bu gün Ma’ârif Nazırı Beğefendi ile
Harbiye Nâzı- rı Paşa Hazretleri‘ne on iki yaşındaki Ksrîmem'in ve yedi yaşındaki
Mahdumumun leyl-i mekâtibden birisine meccânen kayıt ve nakli hakkında bir
istirhâm-nâme gönderdim. Harbiye Nâzı- rı Paşa Hazretleri herhâlde Ma*arif
Nâzın‘na yazarlar. Nazır Efendiye gönderdiğim arıza ile birleşir. Ricâ ederim
ar deşim ben esîr-i harbim. Elim ermez gücüm yetmez. Nezâret*çe ta’kîb edüp
neticeyi bildirmenizi istirhâm ederim. Seferber- likden berî dolaşmadığım cephe
kalmadı. Evvelâ Makedonya ba’ dehû »Irak cephelerihdeki muhârebâta iştirâk
ederek vazifeyi vataniyye uğrunda iki def’a yaralandım. Nihayet Pırat cep
besindeki muhârebede kader fırkamla esîr etdi. Her cihetten mutazarrır olduğumu
bilirsiniz. Arkadaşlar terfî’ etdiler. Ondan da mahrum olduk. On altı senelik
Mekteb-i Mülkiye*ye hizmetim harbdeki hizmetimi de dâhil edersem yiğirmi seneyi
mütecavizdir. Hakkımın muhafaza ve müdâfa’aâsını pek ’ulvî bildiğim vicdanınıza
havale eder lâzım gelen yerlerde müdâ- fa’â etmenizi ve Ticâret Mektebi’nde
teşkilât gibi şeyler varsa mahrûm bırakmamanızı ricâ ederim. Vatan
tahassürü,‘â- ile mahrûmiyyeti of.... Ne kadar müşkilmiş. Bekir Beğ Pederimiz’
in ellerinden öperim. Cümle arkadaşlar'a selâmlar ihtiramlar. Müdîr Hikmet Beğ
ne ‘âlemdedir. ’Arz-ı hürmet ederim. Nizam Beğ Pederimiz’! görürseniz
ellerinden öperim. Mufassal mektubunuza intizârda bulunduğumu ‘arz ile gözlerinden
öperim muhterem kardeşim.
Hindistan Î Bellary’de Userâ
Kampında Mülga Mekteb-i Mülkiye Başkâtibi ve Ticâret Mektebi Me‘sûrlarından
jhti- yât Mülâzımı Kardeşiniz.
Hukuk Me’zûnlarından
Mehmed Nuri
Bellary 12
Hû
Huzâr-ı Birâderîye
Sevgili Kardeşim
•Aynı kıt'ada nasıl bir his ve
gayretle çalışırken, zâlim merhametsiz talih; sizi te’mîn-i istikbâl içün
müsâ’id mevki’ de bırakdıj Birini de uzaklara atdı. Bu da kifâyet etmi- yormuş
gibi tâ buralara kadar sürükledi getirdi. Mâ’mâfih ne ehemmiyeti var. Bunlar
hep vazife içündü.
Cevdet; çokdan beri mektûb
göndermek istiyorum. Fakat adresiniz gerçi ma’lûm ise de;tebdil-i kıt’a gibi
ahvâl hasebiyle meçhûliyetden de ba’îd değildi.
Mâ’mâfih eski ve büyük hukûk-ı
birâderâne yine sizi ta’cîz etmek arzusundan geri durmadı.
Kardeşimi Remzi Efendi’de
buradadadır. Fakat o zâbitdir ve bir çok arkadaşlar dahî hep beraberiz. Bu
mektûbuma cevâb her hâlde beklerim. Ve cevâb alabilir isem ba’demâ; sizi ta’-
cîzden usanmam. Samîmiyyetle ellerinizden sıkarım. Fi 13 Eylül Sene 335
Eskizağralı
M. Bahâeddîn
Bellary 13
Hû
Adresleri dâ'imâ Fransızca
yâhud İngiliz(ce) olarak yazup ecnebi postalarına teslim edesiniz. Çünkü çabuk
gelmesine kolaylıktır efendim.
Mektela 14
Hû
Hâk-i Pây-i ‘Âlîlerine
Veliyy-i Ni’metim Pederim Beğ
’Arz-ı ihtiramla selâm olunup
ellerinden öperim. Gice gündüz du’âlarını talep ederim. Birâderim Halil
Efendiye ferâde olarak selâm ederim. Diğeri İbrâhim Efendi’ye hayât ü memât
hayr ile gözlerinden öperim. Dâ'imler oğlu Mustafa Ağa’ya diğer Hacı Hüsnü
Efendi’ye mahdûmu İbrahim Beğ’e cümlesine ‘arz-ı ihtirâmla selâm ederim ve
Akarbalı Ahmed Efendi’ye diğer Eh- râce Ahmed Beğ’e selâm eder ellerinden
öperim. Sıhhatde dâ’- im olmalarına du’â ile meşgûlüm. El-hâsıl hısım akraba-yı
ta’allukâtın büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. Bâki du’â
efendim. Fi 24 Mayıs Sene 335
Mahdumunuz Jandarma Nefer-i
İtfâ’iyye Ahmed Lütfî Onbaşı
Pederciğim bunun ile dört adet
mektûb tahrîr etdim. Cevâbına nâ’il olamadım. Ziyâdesiyle merâk ve endîşe
içindeyim. Ricâ ederim. İkinci esârete mahkûm oluyorum. Mektûblarıma cevâb ile.
Müdîr Beğ’den havâlesi(ni) dilemeniz ricâ olunur.
Pederciğim başlıca mürâca’âtım
Mekdale Userâ Karargâhında mevcûd olan Bursa’nm Dâvud Kadı Mahallesi‘nde Tırno-
valı Keçeci Mustafa oğlu İsmâ’il nâm kimse tevellüd 98 duhûlü esâsı sıhhiye
efrâdmdan olup oraca ahz-ı askeriyyesinden kâ'idi olmadıkça buraca ma’âş
almakdan mahrumdur. Rakam mü- raca’âtı serbest. Gayet fazlalığından oradan
ahz-ı askeriy- yeden tahkîkle künye şehâdet-nâmesi gönderilmesini. Ellerinden
birlikde öperiz. Bursa* nm Dâvud Kadı Mahallesi’nde Tır- novalı Keçeci Mustafa
oğlu İsmâ’il Userâ Numrosu Tevellüd
5355 97
Üçüncü Fırka Sıhhiye Efradından
olup tasdikle serîan şehâdet-nâmesi gönderilmesi ’arz-ı istirhamdır Efendim.
Mektela İ5
Hû İki kıt’â mektûb gönderdim.
Ma ’ 1ûmunuz olsun.
Huzûr-ı Pederime
Merhametlû Pederim İbrahim
Ağa’ya
Evvelâ mahsûsan selâm edüp
saniyen du’anızı taleb ederim. Pederim hamd olsun vücûdum ’âfiyetdedir.
Sîzlerin de vücûdunuzun ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Mevlâ’dan rûz-ı şeb du’â e-
derirn. Validem’e selâm edüp hâtırını su’âl ederim. Birâderim Ağa’ya selâm
ederim. Da'im Hamza Ağa’ya selâm ederim. Nâim'e 'Ali Ağa’ya Mustafa'ya haneleri
taraflarına selâm ederim. Bu tarafdan arkadaşların cümlesi cümlenize selâm
ederler Efendim. Bâkî ’âfiyetde dâ’im olunuz. Fi 10 Temmuz Sene 335
El-ma’lûm Mahdûmunuz
•Ali tarafından
Cevâbını- muntazırım Pederim.
Hasan Dedem’e ’Amucam ’Ali
Ağa’ya selâm ederim.
Mektela (*) 16
Hû
Huzûr-ı ‘Âlîlerine
Biraderim Veli Çavuş
Bu kerre ’arz-ı hulûs üzere
selâm edüp mubârek hatırınızı gün-be-gün sorup su’âl eylemekdeyim. Eğerçe
bendegânımdan zerre mikdar su'âl-i şerif ve erzân-ı latîf buyurulur ise hamd
olsun sıhhatdeyim ve siz Birâder'imin de sıhhat(de) olmasını Cenâb-ı Hakk'dan
niyâz eylerim. Birâderim îki Mart’da bir mektûbunuza nâil oldum. Hamd olsun ben
de sağım. Sen beni unutma. Hâl bu ki ben senin nerde olduğunuzu bilmedim. Memlekete
yazmış olduğum mektûblarm cümlesinde su’âl ediyorum. Adresini istiyorum. Hiç
bir cevâbını almadım. Hamd olsun şimdi mektûbunuz gelince dünyalar benim oldu.
Enişdem Hasan’dan su'âl ediyorsunuz. Altıncı Fırka’nm Onaltmcı Alayı’nda birâderim
'Ali ile berâber bir yerdeler idi. Ben de bî-haberim. Ne olduklarından
haberimiz yokdur. Birâderim nerede olduğunuz (u) beyân ediniz. El-bâki du’â. Fî
1 Ağustos Sene 335
Hindistan’da Birmanya
Eyâletinde Mekt.ela Kazasında Türk Userâ Karargâhında / 5730 / numrolu
Biraderiniz 'Ömer Onbaşı diye tahrîr edesiniz.
(*■) Yer adı,haşiyede şeklinde yazılmıştır.Aynı yer adı
14. mektupta ( 15. mektupta ( ) şeklinde yer almış
tır. Kullandığımız
haritalarda.-kasaba, olması sebebiyle- mezkur yer,yer almadığından;
tarafımızdan..’? Mektela ” olarak a- İmmıştır.
Nugong 17
Hû
Hamiyyetlü Birâderim Sâdık
Efendi
Mahsûs selâm edüp mübârek
hatırını su’âl ederim. Tarafımızdan su*âl ederseniz vücûdum sıhhat üzeredir.
Hasretinizden başka bir kederim yokdur. Rahatım ise gâyet a’lâdır. Karda- şım,
esîr olalı onüç mâh oldu. Kaç def’a mektûb gönderdim cevâb göndermediniz. Gâyet
merak ediyorum. Memleketden iki def’a mektûb aldım. Râhatlarının a’lâ
olduklarını yazıyorlar. Bir mektûb da sizden alıversem asla keder endîşe etmeyeceğim.
İhmâle gelmeyiniz kardaşım. Bâki yanınızda bulunan çavuş onbaşı neferât okuyan
efendiye dinleyen arkadaşlara ayruca selâm. Hatırlarını su’âl ederim. Bâki
hatm-i kelâm eylerim. Fî 25 Ağustos Sene 554 Biraderiniz Yûsuf Efendi Adresim
Cenûp Hindistan’da Nugong
Kasabasında usera Karargâhında Onüçüncü postada / 1685 numrolu Birâderim Yusuf
Efendi di- ye yazınız.
C. IRAK*TAN YAZILAN MEKTUPLAR
•Irak 18
HÛ
Veliyy-i ni’metim Sebeb-i
Hayâtım Sevgili Vâlideciğim 1
Bil-hâssa selâm ile ’arz-ı
ihtirâm eylerim. İki ellerinizden öperim. Hânem tarafına mahsûs selâm ederim.
Mahdûmum Hasan ve Kerîmem Kadın’a selâm ile gözlerinden öperim. Cümle hısım
akrabâ ve ta’allukâtın kâffesine selâm ederim. Hamd olsun vücûdum sıhhatdedir.
Râhatım fevka’l-’âde olup yalnız sîzlerin hasretinizle iştiyakım. Cenâb-ı Hakk
an-karîbi’z-zemân dünya gözüyle birbirimizi görüşmek nasîb etsin. Âmin. Bâki
sıhhatinizin bekâsıyle ’âciz varakamın vusulünde sıhhat haberinizi iş’âr eder
bir kıt'a mektûb serîan göndermeniz(i) ricâ eder ve tekrâr olarak iki
ellerinden öperim vâlideciğim.
Fi 10 Ağustos Sene 335 Mahdumunuz
Rızâ tarafından
Userâ Numrosu Mektûb gönderdiğinizde userâ
35598 numrosunu zikrediniz.
Mektûb gönderdiğinizde ’
Irak’da On. sekizinci ’Osmanlı Werâ Taburunun B ör düneü Bölük Otuzuncu
postasında Mahdumunuz Ankara ’lı Hasan oğlu Rızâ deyiniz.
Mühür
Vâlideciğim. Birâderim'in
nerede olduğunu ve ne olduğunu mektûb gönderdiğinizde beyân ediniz.
Enişdem Yusuf Ağa’ya
Hemşirelerim Kadınlara mahsûs selâm ederim ve yeğenlerimin iki gözlerinden
öperim ve Baldızım Kadm- lar'a mahsûs selâm eder hatırlarını su’âl ederim. Ulaş
Karyesi’nde Dayını Sadık Ağa’ya ve Mahdumu Ağalara ve hânesi taraflarına ve
orada bulunan hısım ve akrabâların ve komşuların cümlesine selâm ederim. İş bu
mektûbumla berâber dört kıt’a mektûb irsâl eyledim. Cevâb alamadığımdan dolayı
son derecede müte’essirim. Cümle arkadaşlarımın mektûbları ise geldi. Ben
mahzûn oluyorum. Her hâlde iş bu mektûbumun cevâbını »acele gönderesiniz. Olmaz
mı.
Seyyid »Ali’nin ’Abidin On
dokuzuncu Userâ-yı ’Osmaniyye Taburunda.Mektûb ile görüşüyorum.
•Irak 19
Hû
Huzûr-ı 'Âlîlerine
Hakîkatlû Vâlideciğim
Evvelâ mahsûs selâm edüp iki
ellerinden bûs edüp hayır du’â- sını laleb ederim ve hanem tarafına mahdûmum
Eyyûb Efendi’ye mahsûs selâm edüp iki gözlerinden bûs ederim ve Birâderim Hakkı
Ağa’ya ve hânesi tarafına ve kerîmesi Kadırîa dahî ayruca ayruca olarak mahsûs
selâm ederim. Büyüklere selâm. Küçüklerin gözlerinden öperim. Eğerçe taraf-ı
ahvâlimden su'âl-i şa- rîf buyurulur ise vücûdum sıhhat ve ’âfiyet üzeredir.
Sîzlerin de vücutlarınız sıhhat ve ’âfiyet üzere almanızı Cenâb-ı Huda’dan
temenni ve niyâz eylerim. 'Amucam Mahdûmu Basrî Efendiye mahsûs selâm ile
istifsâr-ı hatır eylerim. Hemşireleri Hanımlar'a ayruca ayruca selâm, ile
istifsâr-ı hâtır eylerim. Halam Mahdûmu Eyyûb Efendi’ye ve Hemşiresi Hanım'a
ayruca ayruca selâm ederim. Enişdem Mısırlı Mustafa Ağa ve hânesi tarafına
cümlesine mahsûs selâm ederim. O tarafında bulunan komşuların cümlesine selâm
ederim. Okuyan efendiye dinleyen cemâ’ate cümlesine ferâd ferâd mahsûs selâm
ederim. Bâki du’â. Eî 15 Ağustos Sene 335 Mahdumunuz Nûri Çavuş
Hû
Bu tarafda bulunan arkadaşlar
bunlardır. Adapazarı’nda Ozanlar Mahallesinde Hacı İbrahim Ağa’nm Mahdûmu Seyyid
’Ali
Adapazarı’nın Pabuşcular
Mahallesinde ’Ömer Ağa’nın Tâhir Arabacı Hasan Ağa’nın mahdumu. Mustafa Boşnak
Mehmed ‘Ali Burgular Mahallesinde Sabi Efendi Tavuklar Karyesinde Koca Hüseyin
Ağa’nın Mahdumu ’Aşır Çavuş Hanlı Köyünden Mustafa Onbaşı Eğbesce ‘Osmaniye’den
Şerif ’Ali Hoca Nahiyesinin Hacıeller Karyesinde Şa’bân oğlu Hamdı Budaklar*dan
Ahmed Dadasbin’den Hatibler’den ’Ali Onbaşı Adapazarı’ndan Tatarburnusu Çifte-
palamutlar’dan ‘Ali'nin Emir ’Abbas Hasırcılar‘dan Mustafa Efendi Tatar ‘Osman
Demirci İbrahim Usta’nın mahdumu Mehmed Çavuş Dülger Hasan Usta Boşnak Hacı
Bekir'in Ahmed Çökükler'- den Ya'kûb oğlu Nuh Çavuş cümlesi ferâd ferâd selâm
ederler. Baki emânet.
Bu mektûb Adapazarı’nda ‘Arif
Usta’nın Kahvesinde her hâlde okunacakdır.
Fî 15 Ağustos Sene 535
Nuri Çavuş
Hû
Adresim budur.
’Irak’ın Türk Userâ 'Anele
Dokuzuncu Taburun İkinci Takımında Nûri Çavuş 40947 numrolu.
• Irak
Hû
Pedere
Pederciğim sıhhatdeyim merak
etmeyesiniz.
Adres ’Irak’da Werâ On
dokuzuncu ‘Amele Taburunun ikinci Bölüğünde İkinci Takımda 46317 numrolu
Hüseyin Mustafa diyerek yazınız Peder'im.
Saniyen selâm edüp istifsâr-ı
hatır ile ellerinizden bûs ederim. Validem Hanım'a selâm edüp ellerinden bûs
ederim. İstif- sâr-ı hatır eylerim. Birâderim Hâfız İbrâhim .Efendi’ye selâm- ı
mahsûs ile istifsarı hatır eylerim. Hânesi taraflarına dahî selâm ederim. Diğer
birâderim Receb Nenem Hanım’a ‘Amucam A- ğalar'a hâneleri taraflarına cümlesine
selâm-ı mahsûs ile istif sâr-ı hatır eylerim. Dâ’im Ağalar’a hâneleri
taraflarına cümlesine selâm ederim. Oraca bulunan akrabalara ve komşulara
cümlesine selâm eder ve selâmım tebliğ ediniz. Bâki Hüdâ- ya emânet olunuz. 25
Ağustos 335
Mahdumunuz
Mustafa tarafından
Pederim para içün ihtiyâcım
var. Para gönderiniz pederim.
Hû
Huzura
Hakîkat-perver Kardeşim İbrahim
l
FÎ 23 Mart Sene 335 tarihli
tarafıma gönderilen bir kıt*a muhabbet-nâmeniz vâsıl-ı dest-i ’âcizî olmuşdur.
01 kadar memnun oldum ki dil ile ta’rîf edemem. Cenâb-ı Hakk-ı Te*âlâ sizleri
dahî iki cihânda memnun eylesün. Âmin. Bil-hâssa mahsûs selâmla istifsâr ı
hâtır ederek iki gözlerinden öperim. Tarafımdan su’âl olunursa el-hamdüli’llâh
vücûdum ’âfiyetde ve sizlerin dahî ’âfiyet ve sıhhatde olmanızı eltâf-ı Hakk
ile de temennî ederim. Ayruca olarak pefîkam Hanıma ’arz-ı ihtirâm ile
istifsâr-ı hatır eylerim ve, Kâ*in-vâlidem Hanlıda dahî ayruca ’arz-ı
’ubûdiyyet ile ellerinden öperim ve Kâ- ’ in-birâd eri erim Efendiler'e dahî
bil-hâssa ’arz-ı ihtirâm ile istifsâr-ı hatır eylerim ve Hacı İsmâ’il’in ’Aliş
ve Murtazâ Ağalar’a dahî selâm-ı mahsûsa ile istifsâr-ı hatır eylerim, ve dîğer
hemşerîlere dahî ve cümle bildiklere ayruca ayruca mahsûs selâmlar ile
hatırlarını su’âl ederim ve orada askerden gelen Korların Mehmed Ağa’ya ayruca
selâm ile istifsâr-ı hatır ederim. Şa’bân oğlu Hüseyin Ağa’ya dahî ayruca selâm
ile istifsâr-ı hatır eylerim ve tarafımda olan Tokat muhâcir- lerinden Belediye
Yazıcısı Mustafa ayruca olarak hanesine mahsûs selâmlar eder. ‘Afiyettedir ve
hanesine bildirilmesi matlûb olur. Bâki ihtirâmât-ı fâ’ikaların bekâsıyle
hatm-i kelâm ederim Kardeşim. Fî 2 Eylül Sene 335
El-ma’lûm
Mektubuma cevâb beklerim. Kardeşiniz
Mus taf a
Mühür
Adresim şudur
'Irak’da Usera-yı
•Osmaniyye’de(n) Sekizinci Taburun Dördüncü Bölüğünde 53608 numrolu ar deyiniz.
Mustafa
* İrak 22
Hu
Huzur-ı Birâderiye
Sevgili Biraderim Rızâ Çavuş i
Bu kadar zemândan beri
tarafınıza müte’addid mektûblar gön-deriyorum. Kat’iyyen hiç birinin de
cevâbına nâ'il olamadığımdan son derecede müte*essîrim. Li’l-hamd ’âfiyetdeyim.
Sizin dahî ’ızz-i ’âfiyetde dâ’im olmanızı Cenâb-ı Hakk‘dan ni- yâz
eylemekdeyim. Selâm-ı mahsûsla ’arz-ı ihtirâm eylerim. Kadın Vâlidem'e ve Hanım
tarafına mahsûs selâm ederim. Molla Ca’fer Ağa’ya selâm ederim. Kardeşim Rızâ
Çavuş mektûb göndermediğinizin esbâb-ı nedir. Yoksa ’â’ilemden veyâhud akra- bâ
ve ahbâblardan hiç bir kimse yok mudur ki bana bir cevâb haber-i hayr
bildirmiyorsunuz. Beni bilen cümle ahbâblara mahsûs selâm edüp bu kadarla
kifâyet ederek hatm-i makâl eylerim. El-bâki ’âfiyet. Eî 5 Eylül Sene 335
Birâderiniz
Râsim tarafından
Adres İ
»Irak Userâ Karargâhında [3]
Numrolu Kamp [37748] numrolu Dokuzuncu Takımda Râsim diye tahrîr edersiniz.
Bağdad 23
Hû
Huzûr-ı Birâderîye
Muhterem Kardeşim Receb Fahrî
Efendi
: : : Bil-hâssa ‘arz-ı ihtiram
ederim. Bundan bir sene mukaddem bir mektubumu tasdik ederim. Mâ’te’essüf bir
cevâb vü- rûd etmedi. Bu mektubumu tahrîr etmezden bir gün mukaddem arkadaşlarımın
bir çoklarının mektûbları geldi. Doğrusu bendenizin de mektubu olmayınca son
derece mahzun ve mükedder oldum. Bir buçuk seneye karîb İngiliz’de esirim.
El-hamdüli’lah sıhhat ve ’âfiyetdeyim ve siz Biraderimin dahî ‘âfiyetde olmanızı
temenni ve niyaz ederim. Vusûl-i mektûbda Hayat-ı memâ- tınızdan dolayı serîan
bir cevâb beklerim. Meslek arkadaşlarınıza cümlesine ’arz-ı ihtiram ederim.
Şimdilik bu kadarlık ile iktifa ederim. Bâki ‘âfiyetde olunuz fendim. Fi 25
Hazi-ran Sene 336 Adresim -
Kardeşiniz Bağdad Civârmda Birinci ‘Amele Ta-
Şu’ayb burunun Userâ Karargâhında İkinci
Bölükte / 31873 / numrolu
Şu’ayb Onbaşı diye yazınız. »
Tekrar tekrar yazıyorum.
Hilâl-i Ahmer vâsıtasıyle olsun iki satır mektûb gönderiniz. Son derecede rica
ederim.
Bağdad 24
Fî 25 Haziran 1919 Bağdad*dan Numro
51880
Hû
Mu.’azzez Kardeşim Receb Efendi
Bu kadar zamandan berî
mülakatınız münkati’ olduğundan gice- leri rüyamda gündüzler hayâlimden
hatırımdan çıkmıyor. Sıhhat haberiniz de alamadığımdan son derece müte’essir
olmak- dayım. Saniyen selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Hamd olsun sıhhatleyim.
Siz de bu minvâl üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’a niyâz ederim. Bilâderiniz ile
berâber bir arada hayât geçiriyoruz. Hamd olsun. Sıhhatde olduğu zâtınıza selâm
eder ve ellerinizden sıkar. Tarafınızda bulunan arkadaşlarınıza ayruca ayruca
olarak selâmlar ediyoruz ve ol da’irede bulunan Selânikli İbrâhim Efendi'(ye)
dahî selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Yanınızda bulunan arkadaşınız Sirozlu
Lâtif Efendiye selâm ederim. Ellerinden sıkarım. Bâki Allah’a emânet o- lasınız.
Fî 25 Haziran Sene 555
Birâderim in-şâ’Allah an-karî,-
Bağdad’ Ciyârında Türk userâ bi’z-zemân bize Cenâb-ı Hakk Karargâhında Birinci
'Amele salâhlarımızı nasîb eylesün. Aburunda İkinci Bölük»de Ne edelim.
Tâlihimiz böyle i- ( 51880 ) numrolu Muharrem miş. Bu senin hakkında belki
Şevkî Onbaşı tarafından i’- hayırlıdır. zam
edilmiş.
Mühür
Bağdad 25
Hû
Huzûr-ı ‘Âlîlerine
Veliyy-i ni‘metim Efendim
Bil-hâssa selâm edüp iki
ellerinden öperim. Bendenizden su‘- âl ederseniz vücûdum sıhhatde olup sizlerin
sıhhat-i ber-ke- mâl olmasını Cenâb-ı Hakk‘dan temennî-i niyâz ederim. Hakî-
katlü validem Hanım'a mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Hemşirelerim
Hanımlarda mahsûs selâm ederim. Birâderim Velî Ağa‘ya Birâderim Ya’kûb Ağa’ya
mahsûs selâm ederim. Yeğenim Halil Ağa‘ya mahsûs selâm ederim. Dâ’im Ramazan
Ağa‘ya hanesi tarafına Mahdumları Ağalar'a mahsûs selâm ederim. Vel-hâ- sıl
bizi su’âl eden komşuların cümlesine mahsûs selâm ederim. Benim içün merâk
etmeyiniz. Rahatım iyidir. El-bâki sıhhatle) dâ’im olasınız. FÎ 18 Ağustos Sene
55
Mahdûmunuz
Sinan
Adres
Bağdad Civârında Dokuzuncu Türk
userâ Taburunun İkinci Bölüğünde ( 40967 ) numrolu Sinan Nebî diyesiniz.
Bağdad 26
Hû
Huzûr-ı Birâderîye Bu tarafdan
Seyderli Kasım Mehmed Hüseyin oğlu ile Birader de ( ) bulunuyoruz.
Cümlesine selâm eder. ’Azîz
Birâderim Timur Beğ
Evvelâ selâm-ı mahsûs edüp
istifsâr-ı hatır eylerim. Hamd olsun bir kederim yokdur. Sizin de Birâder
dem-güzâr olmanızı Cenâb-ı Hakk'dan temenni eylerim. Hacı Kâsım oğlu Müşâd Hasan
Efendi’ye selâm-ı mahsûs edüp istifsâr-ı hâtır eylerim. Birâderim Behçet Ağa’ya
diğer Birâderim Behlül Ağa’ya ’Amire Ağâ- ya cümlesine selâm edüp hatırlarını
su’âl ederim. Halam Kadı- ria mahsûs selâm edüp ellerinden bûs ederim. ’Amucam
oğlu Haydar Ağa’ya cümlesine ayruca ayruca selâm ederim. Ka’in-vâli- dem
Kadıria mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Hemşiresi Teyzem Hanınîa selâm-ı
mahsûs istifsâr-ı hatır eylerim. ’Amu- camm Kerîmeler'ine cümlesine ayrı ayrı
selâm ederim. Birâde- rimin Mahdûmu ’Abbas Ağa’nın gözlerinden öperim. DÎğere
beğler ve ağalar'a selâm-ı mahsûs edüp gözlerinden öperim. Diğer ’Abbas Beğ
Ca’fer Beğ Envâr Beğler’e selâm-ı mahsûs edüp gözlerinden öperim. Zerrün
Hanım’a selâm-ı mahsûs ederim. El-hâsıl hısım akrabaya kâffesine mektûbu
kırâ’at eden efendiye dinleyen cemâ’ate yedi yaşından yetmiş yaşına kadar
hepsine ferâd ferâd selâm ederim. Bizim içün merâk etmeyiniz. Bağdad civarında
bulunuyoruz. Mektûb gönderdiğiniz zaman şöyle ya
zınız. ’Irak’da ’OsmanlI Userâ
Karargâhında Ondokuzuncu ia- burun İkinci Bölüğünde Dördüncü Takımda Koğazlı
46415 numro- lu Hüseyin oğlu Emir Celîl. Şu mektûba serîan cevâb beklerim. Baki
hüsn-i teveccühâtınız du’âsiyle hatm-i kelâm eylerim.
Eî 24 Ağustos Sene 355 Koğaz’ın Taşlı Karyeli
Hüseyin oğlu Emir ta-rafından
Hû
Koğaz ilâyetinin Revan Şâhtahtı
İskelesinde Hacı Velî oğlu İbrâhim Ağa Taşazık Karyesinde Timur Beğ’e takdim
olunur.
Bağdad 27
* Hû
Şefkatlü Pederciğim Mustafa Ağa
Evvelâ selâm ederim. Sâniyen
ellerinizi bûs ederek hatırlarınızı su’âl ederim. Hamd olsun ’âfiyetdeyim.
Sîzlerin dahî ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan niyâz ederim. Vâlidem kadirim
da ellerini bûs ederim. Birâderim Hakkı Efendi'ye mahsûs selâm ederim.
Gözlerinden bûs ederim. Hâne tarafında bulunanların cümlesine selâm ederim.
Pederciğim sayısız mektûb gönderdim hiç birinin cevâbını göndermediniz. Artık
bu mektûb son mektûbdur. Komşuların cümlesine selâm ederim. Baki kalmanızı
dilerim. Fî 25 Ağustos Sene 55 El-ma’lûm
Mahdûmunuz ’Ali tarafından
Zâlimin zulmü var ise mazlûmun
Allah’ı var. Şimdi İngiliz'in
zilleti var ise yarın Hakk'm dîvânı var.
Adres
Bağdad vilâyeti Civarında
Yedinci Türk Userâ Karargâhı? nda ( 5004 ) numrolu Bergama’lı Mustafa oğlu ’
Ali diye tahrîr edesiniz.
Bağdad 28
Hû
Huzûr-ı Pederânelerine
Veliyy-i Ui’metim Sebeb-i
Hayâtım Efendim.
Bil-hâssa selâmımı takdîm
ederek iki ellerinizden öperim.Ta- raf-ı ’âcizânemden su’âl eder isen vücûdum
sıhhatde olup sîzlerin vücud-ı şerifinizi(n) sıhhat-i ber-kemâl olmasını Ce-
nâb-ı Hakk*dan temennî ve niyaz etmekdeyim. Hakikatli Validem Hanım'a mahsûs
selâm ile iki ellerinden öperim. Birâderle- rim Ağalarin cümlesine mahsûs selâm
ederim. Hemşirem Hanımlarda mahsûs selâm ederim. Pederciğim çok zamandan berî
mektûbu- nuzu alamadığım (içün) gayet mü te *essîrim. Sizlerin hasretliğiniz
ciğerime değdi. İn-şâ’Allah Cenâb-ı Hakk yakın zamanda görüşüp kavuşmak nasîb
eylesün. Âmin. Benim içün merak etmeyesiniz ve bizi su’âl eden akraba ve
ta’allukâtın komşuların yedi yaşından yetmiş yaşma kadar büyüklerin ellerinden
küçüklerin gözlerinden öperim. El-bâki sıhhatde dâ’im olasınız. Pî 15 Eylül
Sene 55
Mektûbun cevâbını her hâlde Mahdumunuz
intizâr ediyorum. Sinan
Adres
Bağdad Civârmda Dokuzuncu Türk
Userâ Amele Taburunun İkinci Bölükde ( 40967 ) numrolu Sinân Beğ diye
yazasınız.
Bağdad 29
Hû
Muhterem Da’im Halil Ağa
Evvelâ mahsûs selâm edüp iki
ellerinizden öperim. Hatırınızı su’âl ederim. Eğer ki lederciğim bizim içün
su’âl ederseniz hamd olsun şimdiye kadar vücûdum sıhhatdedir. Sâniyen siz-
lerin de sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Allah’dan temenni eylerim. Şefkatlü Validem
Hanım'a ayruca selâm edip ellerinden ö- perim. Hatırını su’âl ederim. Sevgili
Biraderim İsmâ’il Ağaya selâm ile gözlerinden öperim. Hemşirelerim Hanımlara ayruca
selâm eder hatırlarını su’âl ederim. Koca Hanım Hanım'a ayruca selâm ile iki
ellerinden öperim. Teyzem Hanımlar'ia ayruca selâm edüp ellerinden öperim.
,’Amucam Hakkı Efendi’ye mahdûmu Mehmed Efendi’ye hânesi tarafına selâm
ederim... Halam hanım'a ayruca selâm ile ellerinden öperim. Ayruca ayruca
yazmağa hâcet bu kadar. 01 tarafdan bizleri su’âl eden komşuların cümlesine
ferâd ferâd selâm edüp hatırlarını su’âl ederim. Yalınız size bir recânr ise
mektûb(uma) 'acele cevâb isderim.
Adres
Bağdad Civârmda On yedinci
U.sera-yı Osmanlı Taburunun Dördüncü G;urubda On üçüncü Postada 24822 numrolu
Mahdûmunuz Mehmed
Basra 30
Hû Basra*dan
6 Ağustos Sene 335
Sevgili ve Muhterem Ablacığım
Vücûdum sıhhatdedir. Bütün
düşüncemi siz teşkil etmekdesiniz. Ne hâldesiniz. On aydır esir olarak sizden
hiç bir mektûb a- lamadım. Merak ve endîşem muntazaman artmakdadır. Ricâ ederim
mektûb gönderiniz. İhtimâl ki mektûb gönderiyorsunuz fakat şimdiye kadar vâsıl
olmaması cây-ı tehaccüb değil midir. Birâderder mektûb ve ma’lûmât almıyor mu.
Sıhhatde midir. Lütfen bildiriniz. ’Â’ile ne hâldedir. Nazlı Hanımla Validesi
Perver Kalfa nasıldırlar. Mahsûs selâm ederim. Şükrü Ali ’Ârif Fâruk Beğler ile
Hatica Hanımın gözlerinden öper selâmlar ederim. Kalfamız yakında 'avdet edüp
etmeyeceğime dâ'ir bir fal bakmasını ricâ ederim. Nevzâd Hanım nasıldır. Selâmlar
eder ve ’â'ilesine 'arz-ı ihtirâmât eylerim. Cem'in gözlerinden yanaklarından
öperim. Bizimkilere dahî selâmlar ederim ve ne hâlde olduklarını ve nasıl idâre
etdiklerini bil-dirmenizi ricâ ederim. Bâki Hudâ'ya emânet eder ve ellerinizden
kemâl-i hürmetle öperim abla'cığım.
Birâderiniz
'İrfan
Der-sa'âdet'de Fâtih
Zincirlikuyu*sunda merhûm Zühdü Beğ'in konağında hemşîram İclâl Hanım'a takdîm.
Basra'da Makine Userâ
Karargâhımda 40679 numrolu Kâ'im-makâm ’İrfân Beğ'den.
Basra 31
HÛ
Fî 13/Ağustos/335 Basra usera
karargâhından
Müşfik Bir Huzûra
Şefkat-perver Valideciğim
Namınıza yiğirmiyi mütecaviz
mektûb gönderilmişdir. Henüz bunlara mukabil FÎ 18 Mart Sene 35 ve Fi 23 Nisan
Sene 35 tarihlerindeki iki mektûbunuzu alabildim. Öyle arzu ederim ki: Her
sâ’atim sizin tesellî-âver ferah-bahş mektublarınızı mü- tâla’â ile geçsin i
Öyle arzu ederim ki her an sıhhat haberlerinizden sürür bulayım... Pederime Fi
25 Temmuz Sene 35 tarihinde müşârü’n-ileyh adrese telgraf keşîda ettiğim gibi
mektûb da gönderilmişdir... El-hamdüli’İlah sıhhat ve ’âfiyetde- yim. Her dâ’im
hayır-du*âlarınıza muhtacım. Yalnız sîzlerden cüda bulunmaklığım beni
müte’essir etmekdedir. An-karîb cümlenizi görmek emeline muvaffak olacağız
zannındayım... Pederimin esaretine pek müte’essir oldum ise de tâli-i harbin
cil- ve-i nâ-sâzı icâbâtı olduğunu derpîş-i nazar ederek mümkün mertebe
kederâtımı tahfife çalıştım. Her ne ise bunların hepsi unutulur.. Bâki
cümlenize mahsûs ihtirâmâtımı takdim. Sizin ve Muhterem Teyzem Hanimin müşfik
ellerinden bûs eder vefakâr Hemşîrem'in de gözlerinden öperim Efendim.
Haşiye:
Muhterem Ağabeyim Enin Beğ’e de
mektûb gönderdim. Bi’t-tabî’ me-
sâfenin bu’diyyeti dolayısıyla
cevâbı henüz vürûd etmemiştir. Hasret-zede Mahdumunuz Mülâzım
İmzâ
Adres
Basra - Makine Karargâhı -
Zabitân-ı use^â Karargâhında 41559 numrolu Mülâzım-i Sâni İzmirli Safvet
Efendi...
Cevâblarınıza sür'atle
muntazırım...
Hemşiremden de ayruca mektûblar
beklerim.
Basra $2
Hû
Huzûr-ı Birâderîye
Sevgili Birâder-i ’Azîzim ’Ârif
Çavuş
Evvelâ dar u dilden ve cân-ı
gönülden mahsûs selâm edüp ha- tır-ı nâzikânelerinizi istifsâr eylerim. Pederim
Bektaş Ağaya Valideniz Hanım’a Hemşireniz Hanımlar‘a selâm edüp hatır-ı
nâzikânelerini su’âl eylerim. Bendenizi su’âl ederseniz vücûdum sıhhat üzere
olup sîzlerin vücûdunuzun da sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ve
niyaz eylerim.
Cenâb-ı Allah bir dahî dünya
gözüyle görüşmeyi nasîb-i müyesser eylesin. Âmin. Birâderciğim FÎ 30 Teşrin-i
evvel Sene 334 tarihinde esîr düşdüm İngilizler•e. Şimdiye kadar mektûb
yazmadığımın esbabı ise mektûb kabûl olunmadığından gönderemedim. Beni afv
edersiniz değil mi. Bundan böyle size mektûb göndereceğim. Va’âd ediyorum.
Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden bûs ederim. Okuyan efendiye
dinleyen cemâ’a- t'e selâm ederim. Bâki du’â. Fî 20 Ağustos Sene 335
Birâderiniz
Takım Başı
Mehmed Bedreddîn Mustafa
Adres
Basra’da Userâ-yı Zabitân
Kampı’n- da 51146 numrolu Mehmed Bedreddîn Mustafa Efendi’ye yazarsınız.
Basra 35
Hû
Huzûr-ı Birâderîye
Hamiyyetlü Birâderim Mustafa
Ağa Hazretleri :
Bu kerre mahsûs selâm ile
hatır-ı istifsar eylerim. Halam Kadın’a selâm ederim. Mahsûs selam. Cümlenizin
mahdûmlarına selâm ederim. Orada bulunan konu komşu hısım akrabaya cümlesine
selâm ederim. Gadayırlı Başsız Hüseyin Ağa’ya selâm e- derim. Oğlu Hüseyin
Ağa’ya selâm ederim. Nalbat Halil ile görüştük. Tel örgüsünde acele olarak bu
mektubun cevâbını beklerim. Benim iskân ettiğim Edirne Vilâyeti Lüleburgaz Hazâsı
’ nın Nahiyesi’nde Koçanalı Kâzım. Bu kadar ile iktifâ e- delim. El-bâki du’â.
FÎ 29 Ağustos Sene 355
Koçanalı Kâzım tarafından
Basra’da Userâ Karargâhı•nda
Sev- kiyât Bölüğü’nde Muhâcir Kazım deyü tahrîr edesiniz.
Basra 34
Hû
Huzura
‘Ali Mehmed Efendi Kandaşım’a
Kandaşım 1
’Â’ileme gönderdiğim müte’addid
mektuplardan hiç birine mâ‘- te’essüf cevâb alamadım. Müte’essirim. Cevâb
bekliyorum. ’Â- ilemiz her ne hâlde ise bildirmenizi rica ederim. Sıhhatleyim.
Cümlenize sıhhat temenni ederim. Selâm ve ihtiram. FÎ 29 Ağustos Sene 335
Mahlasımı yazmayı unutmamanızı rica ederim. ’Â’ilemiz Basra Usera Garnizonunda
18. ve ’â’ileniz efrâdıyle akra- Bölükden 51130 numrolu Mülâ- ba ve ahbabın
kâffesine se- zım Î
lâm ve ’arz-ı ihtiram ’ Mustafa Necati
Basra $
Hû
Nûr-ı ‘Aynım Mahdumum Mehmed
Efendi‘ye
Evvelâ selâm eder kemâl-i
hasretle iki gözlerinizden öper hatırınızı su’âl ederim. Târih-i mektuba değin
vücud sıhhat- de olup sîzlerin de devâm-ı ‘afiyetinizi Cenâb-ı Zü’l-Celâl
Hazretleri’nden niyaz ederim. Oğlum mektûb hususunda hâl ve ahvâlinize dâ’ir
cevâb gönderiniz. Zira merâk ve gam-nâk ol-maktayım. Şimdilik esâretlikde
rahatım fevka’l-âdedir. Benim içtin merâk etmeyiniz, Hemân Cenâb-ı Hakk yıkan
zemânda hüsn- i mülâkâtı ihsân buyursun.
Mahdûmum Ramazan Efendi‘ye
selâm eder gözlerinden öperim.Ta-rafınızda bulunan akraba komşu ve ıhvânlarm
cümlesine bilhassa selâm ’arz-ı ihtiram ederim.
Oğlum. Biraderi er'imd en her
hâlde sizden bir cevâb beklerim. Nerede hayâttalar mı. Mektûbları geliyor mu.
Sıhhatde midirler. Haberdâr ediniz. Bâki Hudâ’nın birliğine emânet ederim.
Fî 30 Ağustos Sene 335
Adres
Basra’da İkinci Userâ
Karargâhında 35240 numroda mukayyed Pederiniz Mustafa oğlu Hasan tarafından
Bu yolda zarfın üzerini
yazınız.
Basra 56
Hû Numro
1
’Amuca Beğim’e !
Hamd olsun sıhhatdeyim. Rahatım
iyidir. Buradan yakın zamanda kurtulacağımıza dâ’ir hiç bir havadis yokdur.
Cenâb-ı Hakk mu’inimiz olsun. Sâkıb Efendi’den cevâb alamadığımdan son derece
müte’essirim. Malatya’ya da bir kaç mektûb yazdım cevâb alamadım. Sizin ve
Hemşiremin ellerinden çocukların gözlerinden öperim Efendim. FÎ 1 Eylül Sene
355
Esir oğlunuz
Fikret
Adres : Basra’da Makine userâ
Karargâhında 41520
numrolu Mülâzim-i Sânı Fikret
Bu günden i’tibâren
mektûblarıma numro koydum.
Basra
Hû
Huzur-ı ‘Âlîlerine
Basra’da İki Numrolu Usera
Karargâhında 35075 numrolu Aksekili Mehmed Efendi Birâderim ‘Ali Efendi
Evvelâ mahsûs selâmdan sonra
hatırlarınızı su*âl ederim. E- ğerçe taraf-ı ‘âcizlerden su’âl eder iseniz hamd
olsun vücûdum sıhhatdedir. Birâderim Mustafa Efendi’ye ayruca ayruca mahsûs
selâm ederim. Pederim Hâfız İhrâhim Efendi’ye Mahdumu Efendiler'e ayruca ayruca
mahsûsen selâm ederim. Birâ- der'ciğim tarafınıza bir çok mektûblar gönderdim.
Birinin cevâbına nâ’il olamadım. Ziyâdesiyle müte’essir oluyorum. İhmâl etmeyüp
cevâbını gönderesiniz. Birâderim Mustafa’nın nerede olduğunu beyân edesiniz.
El-ma’lûm Birâderiniz
Fî 5 Eylül Sene 555
Aksekili Mehmed
Basra
Hû
Huzûr-ı »Âlînize Mahsûsdur
Sevgili Birâder-i ’ Azîzim
İbrahim Ağa’ya mahsûs selâm edüp hatır-ı şerifini su’âl ederim. Diğer hanenizde
bulunan bulunanların da cümlesine dahî selâm ederim. Diğer Birâderim ’A.- li
Ağa’ya dahî mahsûs selâm ederim. Diğer hanenizde bulunanların bi’l-cümlesine
mahsûs selâm ederim ve diğer ol taraf- da hısım ve akrabaya ta’allukâtların ve
bize de selâm yok mu diyen ahbâbların cümlesine muhsûsen selâm edüp
hatırlarınızı sorup su’âl ederim. Eğerçi bi tarafda bendeniz birâderiniz- den
su’âl eder iseniz şok şükür olsun ’âfiyet üzereyim. Me- râk etmeyesiniz.
Şimdilik Basra Hastahanesi’nde bulunuyorum.
Hüseyin oğlu Mehmed Onbaşı
tarafından
15 Eylül Sene 555
* . Kutü’l-amâre
Hû
Huzûr-ı Pederânelerine
Pazîletlü Pederim ‘Abdullah
Etendi
Ziyâdesiyle selâm edüp mubârek
ellerinizden öperek leyi ü ne- hâr du’ânıza muntazırım. Taraf-ı evlâdından
su’âl edersen hamd olsun târih-i mektuba değin vücûdum ’âfiyetdedir. Hemân
sîzlerin hasret-i iştiyâkınızdan başka bir kederim yokdur.Hemân Cenâb-ı Hakk
an-karîbi’z-zemân görüşmek nasîb eylesün. Pederim on yedi mâh oldu esir oldum.
Bunca arkadaşların mek- tûbu geldi. Benim gelmediği içün çok mahzûn oluyorum.
Her hâlde mektubuma cevâb verirsiniz. Beni mahzûniyetden kurtarırsınız. Validem
Hanım’a selâm ile ellerinden öperim. Birâder- lerim Eyyûb ve Mustafa Mehmed
Efendiler*e selâmlar edüp gözlerinden öperim. ’Amucam Mehmed Efendi’ye mahdûmu
ağalara selâm ederim. Teyzelerim ve Dayılarım'a cümle ferâd ferâd selâm
ederim.Hâsıl-ı kelâm akraba-yı ta’allukâtm kâffesine selâmla hatırlarını su’âl
ederim. Bu kadarla iktifâ ederim e- fendim.
Fi 3 Ağustos Sene 335
Mahdumunuz
’Ali Rızâ
Mektûb tahrîr ederseniz ’Amâre
civârın- da On İkinci ‘Amele Taburu’nun 36185 numrolu Karamanlı ’Ali Çavuş
diyesiniz.
Tarafımızda Emişler’den
’Avşarlı Durmuş oğlu Kerîm beraber bir yerdeyiz. Çok selâm eder.
Dîğer demin (C-^o3>) Ramazan
Beğ- lerin Hasan’ın Mehmed Köse Şa’bân bunlarla görüşdüm. Şimdi nerededir
bilmiyor Pederim. Gaziler’den Kara Kasanlar’dan Mehmed Onbaşı var. Selâm eder.
Diğer'Ermenekli Hayri selâm eder. Bâkî du’â.
Hû
Huzûr-ı ‘Âlîlerine
Sebeb-i Vücûdum Pederim ‘Osman
Ağa
Hâk-i pây-i ‘âlîlerine yüzüm ve
gözüm sürdüğümden sonra ol mübarek hâtır-ı ‘âlîlerini istifsar eylerim. Benim
içün su' âl-i şerîf ve erzânı latîf buyurulur ise hamd olsun vücûdum sıhhat ve
'afiyet üzeredir ve sizlerin dahî vücûdunuz sıhhat ve 'afiyet üzere olmanızı
Cenâb-ı Hakk'dan temenni eylerim. Koca'ya mahsûs selâm edüp iki ellerinden
takbîl ederim. Birâderim Süleyman Çavuş'a selâm ederim. Kâ'in-i hâs Meşveş'e
selâm ederim. Mahdûmum Hasan Efendi’ye kerîmelerime mahsûs selâm ederim.
Kâ'in-valide(ye) selâm ederim. Okuyan efendilere dinleyen cemâ'atlere ve yedi
yaşından yetmiş yaşına kadar olan komşuların kâffesine bize de selâm yok mu
diyen ah- bâblara nice selâmlar ederim. Bâkî du'â. Fî 20 Ağustos Sene 334
Mahdûmunuz
Halil
Adres
Numro / Kutü'l-amâre Türk Harb
Esîri 'Amele Taburu'nun Birinci Bölüğü’nde 32983 deyû tahrîr edesiniz.
Gabışlar Karyesi(nden) Mustafa
oğlu Molla Mehmed birâderi Molla İbrahim ve dîğer Hasan akrabâsı (...) Hacı
Mümin Süleyman selâmlar ederler. Sıhhat ve selâmetimizi hanelerimize tebliğ
edesiniz.
İmratlı Karyesi’nde
Kâ’in-pederim .
Karha ( Ağa’ya mahsûs selâm
ederim. Kâ’in-valideme mahsûs
selâm eder iki ellerini takbîl ederim.Kâ- in-çom Tevfîk Ağa’ya selâm ederim.
Maşahbaz ( Kar-
yesi’nden Damadınız ’Ali
tarafından
Rica ederim Süleyman Çavuş
Mahyaz Karyesi’nde Hakkı oğlu ‘Osman Kahyaya tebliğ edesiniz.
Şebiblili ’Ali Efendi Molla
Hüseyin
Özneferli ) Çalık oğlu Ha
şan Hüseyin Süleyman selâm eder
ve selâmımı hâneme tebliğ edesiniz.
Maşahbaz Karyesi’nde (...)
selâm e- der. ( ) ’Ali Ağa’ya selâm
ederim. Çaylabıtlı. Sevdâlan Hasan
selâm eder. (...) Meftun ve diğer Halil îbrâhim (...) bu selâmlarımızı
hânelerimize tebliğ edesiniz.
Hû
Birâderim Molla Receb selâm
eder.
Huzur-ı ‘Âlîlerine
Sebeb-i Vücûdum Pederim ‘Osman
Ağa
Hâk-i pây-i ‘âlîlerine yüzüm ve
gözüm sürdüğümden sonra hâ- hâtır-ı ‘âlîlerini istifsar eylerim. Benim içün
su‘âl-i şe- rîf ve erzân-ı latîf buyurulur ise vücûdum sıhhat ve ‘afiyet
üzeredir.ve sîzlerin dahî sıhhat ve ’âfiyet üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan
temennî ederim. Koca Vâlidem’e selâm edüp iki ellerinden bûs ederim. Birâderim
‘Osman'a selâm ederim. ‘Amucam Mehmed Ağa‘ya ve hânesi tarafına selâm ederim.
Hüseyin Amucam ve hânesi tarafına selâm ederim. ‘Amucam ’Ali Kahya’ya Molla Hasan
hânesi tarafına cümlesine selâmlar e- derim. Okuyan efendilere ve dinleyen
cemâ’atlere ve yedi yaşından yetmiş yaşma kadar olan komşuların kâffesine ferâd
ferâd selâm ederim. Bakî du’â. Pî 20 Ağustos Sene 354
Mahdûmunuz
Ahmed
Adres
Numro / Kutü’l-amâre Türk Harb
Esiri 'Amele Taburu'nun Birinci Bölüğü’nde 52561 numrolu diye tahrîr edesiniz
Bu tarafdan Çaylabıtlı Sevdalan
Hasan selâm eder. Arkadaşım Sebiblili Halil selâm eder. Kardaşm Süleyman
Çavuş’a teblîğ e- desin.
Kutü’l-amâre 42
Userâ Numrosu
40609
•Azizim Hüsnü Efendi ve Refikam
Hanım
Şimdiye kadar gönderdiğim
mektûblardan cümlesinin cevâbını alamadım. Pek ziyâde merâk ve endîşeye düydüm.
Birâderim Süleyman Efendi'den bütün mektûblarıma cevâb olmak üzere ancak bir
mektubunu geçen ay aldım. O’nun mektubunda sıhhatinize de vâkıf oldum. Bu veçhe
biraz müteselli oldum. Birâderime gönderdiğim mektûbların cümlesinin vusul
bulduğunu yazıyor. O hâlde size gönderdiklerim de vâsıl olmuşdur. Bundan başka
burada efradımıza 'â'ileleri tarafından Hilâl-i Ahmer Userâ Komisyonu
vâsıtasıyle gönderilen mektûblar da vusul buluyor. O hâlde siz neden gönder
iniyorsunuz. Burasını anlayamıyorum. Li’l-hamd sıhhat ve 'afiyetim
ber-kemâldir. Benden merâk etmeyiniz ve in-şâ*Allah karibi'z-zemân selâmeten
görüşeceğiz. Ma’mâfih mektûblarınızı eksik etmeyiniz. Sevgili yavrularım
Nezihim ve Metinim'in gözlerinden öperim. Besime Hanım’a ve bi'l-cümle akraba
ve ahbaba mahsûs selâmla Ayşe ve 'Osman'ın gözlerinden öperim.
Fî 4 Eylül Sene 335-919 adress
;
No: 40609 T.M.O. MORAD TALATT
Kutü’l-amâre civarında:
b/o 12. Pris.of war Lab.Corps
12 nci Türk Userâ Amele Tabu- Resl Camp No: 2 ru'nda
Tabîb Kıdemli Yüzbaşı
Kut Murad Talat T.M.O Capt
Morad Talatt
D. KIBRIS’TAN YAZILAN MEKTUPLAR
Kıbrıs
Hû
Huzura Ve Salih Efendi’ye dahî
ayruca mahsûs selâm ederim.
Mahdûmum ’Abi d in
Fî 11 Haziran Sene 335 tarihli
göndermiş olduğunuz mektûbu- nuzu aldım. Çok memnûn oldum. Allah sizleri dahî
iki cihanda memnûn ve mesrûr eylesün. Âmin. Bil-hâssa selâm ederek iki
gözlerinden bûs ederim. Gice ve gündüz hayır du’â etmek- deyim. Tarafımdan
su’âl ederseniz hamd olsun tarih-i mektû- ba değin hasretliğinizden başka bir
kederim yokdur. Sıhhat ve ‘afiyet üzereyim. Hemân sîzlerin dahî sıhhat ve
‘afiyet üzere olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan du’â etmekdeyim ve Validen Kadm’m dahî
ayruca hatırını su’âl ederim ve Hüsniye’nin dahî gözlerinden bûs ederim .ve
hemşirelerime ve mahdûmlarına dahî mahsûs selâm ederim ve konu-komşulara ve
bizi bilip su’âl edenlere okuyan ve dinleyene cümlesine ayruca ayruca mahsûs
selâm ederim ve Bakkal Ahmed Ağa’ya dahî ayruca mahsûs selâm ederim ve Ahmed
içün merak ediyorum. Her hâlde ma’lû- mât aldığınızda bana bildirmelisiniz. Ne
tarafdadır ve sizin ahvâlinizden çok memnûn oldum. Allah sıhhatler versin.
Benim içün merâk etmeyiniz ve hem de diyesiniz ki niçün mektûb gönder miyorsun.
Benim mektûb göndermediğime.bakmayın. Her hâlde siz eksik etmeyin. Her hafta
mektubunuzu beklemekteyim. Bir senedir ancak bir mektubunuzu aldım. Onun için
sizden ricâ ederim mektubunuzu kesmeyiniz ve hem de harçlık içün var ise bir
kaç kuruş gönderiniz. Harçlığım yokdur. Ma’lûm esirlik. Fakat hamd olsun
sıhhatimiz iyidir. Hiç bir sıkıntı yokdur. Fevka’1-âdeyiz. İn-şâ’Allah yakın
zemânda biz de halâs olup bir dahî dünya gözüyle görüşürüz. Ah Rabb. Fakat yine
tekrar ediyorum mektubunuz eksik etmeyiniz. Bu kadar ile kifâyet ederim.
El-bâkî du’â.
Fî (...)-Ağustos Sene 335
El-^ma’lûm Pederiniz
Murâd tarafından.
Adres
İngiltere’nin Kıbrıs Adası’nda
’Osmanlı Userâ Karargâhı’nda İkinci Bölük’de On Yedinci Koğuş’da 6597 numroda
mukay- yed ’Abidin oğlu Murad tarafından.
Kıbrıs 21.4
Hû
Huzura
Sevgili Ağabeğciğim Rızâ Efendi
Bil-hâssa ’arz-ı ihtirâm ile
iki ellerini bûs ederim. El- hamdüli’llâh ’âfiyetdeyim. Siz kardeşimin de
‘âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim. Sevgili Kardeşim Bede.- rim
ile muhâvere ettiğinizden çok memnûn oldum. FÎ 25 Mart Sene 555 tarihli bir
kıt’a sevimli mektubunuzu aldım. Derecesiz memnûn kaldım. Fakat mektûbu
mütâla’â ettikde pederinizin vâlidenizin vefât ettiğini görünce doğnusu son
derece mü- te’essîr oldum. Kardeşim başınız sâğ olsun, tn-şâ’Allah terhis
edildiğimiz zaman İzmir’den geçecek olur isek tabî’î sizi bir kaç gün ta’cîz
edeceğim. Yüzbaşı Efendi Mısır’dadır. Zannedersem Vefik Efendi’de Mısır’dadır.
Bizim bulunduğumuz yerde yokdur. Diğer gâibâne küçük birâderim ‘Ali Efendi’ye
mahsûs selâm ile ellerinden sıkarım. Diğer birâderim Şevket Efendi’ye dahî çok
çok selâmlar ile ellerinden sıkarım. Bölük Emini Yûsuf Efendi’ye dahî selâm
ederim. Ne yapalım bizim kaderimiz böyle imiş. İn-şâ’Allah yakın zemânda
görüşürüz. Mek- tûbumun cevâbını bekler Huda’ya emânet ederim sevgili Kardeşim.
Fî 4 Eylül Sene 555 Birâderiniz
10. Bölük Emîni
Mustafa
= Adres şudur =
Kıbrıs Adası’nda Userâ
Karargâhı’nda Üçüncü Bölük’de Sekizinci Koğuş’da :9089Î numrolu Söğütlü Mustafa
diye yazınız.
Kıbrıs 45
Hû
Hamiyyetlü Pederim Hasan Ağa
Bu kerre ’arzen hususiyet üzere
bil-hâssa mahsûs selâm edüp mübarek dest-i ’âcizîye bûs ederim. Eğerçi taraf-ı
ahvâlimizden su’âl-i şerif ve erzân-ı latif buyurursanız hamd olsun vücûdum
sıhhat(de)dir. Zâtınız(m) sıhhat ve ’âfiyet üzere olmasını Cenâb-ı Hakk’a du’â
ve niyaz ediyorum. Ey Pederim. Sene 34 tarihlü Birâderim İbrahim Çavuş*dan
ayrıldım. Fakat onlar(ı) Selanik’e sevk ettiler. Şimdi diyorlar ki esirler
Selanik’de(n) gitdiler. Ö(y)le .işidiyoruz fakat bilemiyoruz. Essah mı yalan
mı. Ö(y)le diyorlar. Ey Pederim. Her ne meşakkat cefâ çektiysem şimdi de bu
kadar kifâyet eder. Hamd olsun şükürler olsun. Benim içün hiç merâk etmeyesün
Babam. 01 tara-fında yedi yaşından yetmiş yaşma varasıya kadar kâffesini selâm
ederim. El-bâkî du’âlar. El-ma'lûm Mahdûmunuz İsmâ’il tarafından
E. MISIR’DAN YAZILAN MEKTUPLAR
Mısır 46
Hû
ı \X Huzûr-ı ‘Âlîlerinize 6 0 9 0 7
Muhterem Da’im Mecîd Efendi
Bi’l-hâssa selâmdan sonra iki
ellerinden öperim. Hâtır-ı şe-riflerinizi sorup su’âl ederim. Şimdilik
sıhhatdeyim. Sizler de sıhhatde olasınız. Mahdumunuz Efendi’ye selâm ederim.
Gözlerinden öperim. Bakî Huda’ya emânet olasınız. Fî 8 Ağustos Sene 335
Yiğeniniz Giresunlu İbrahim
Onbaşı
Mısır cenubunda Osmanlı Usera
Karargâhı’nda Dördüncü Fırka’- da Sekizinci 60907 numrolu İbrahim diyesiniz.
’Acele cevâb beklerim.
T. C.
Yükseköğretim Kurulu
Dokümaatasyo» Merk«»
Mısır
47
Hû
Sevgili Vâlideciğim evvelâ
mahsûs selâm edüp ellerinden öperim. Tarafımdan su.’âl edecek olur isen ’Â’ilem
Hanım’a ayruca ayruca selâm ederim. Mahdûmum Mehmed ’Ali Efendi’ye selâm edüp
iki gözlerinden bûs ederim. Mahdûmum Mu’ammer Efendi’ye selâm edüp gözlerinden
bûs ederim. Oğlum Mehmed ’Ali Efendi tarafımızdan su’âl edecek ( olur isen )
hamd olsun vücûdum sıhhat ve ’âfiyetde olup sîzlerin dahî sıhhat ve ’âfiyetde
olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan niyâz ederim. Ey Oğlum. Taraf mı - z(a) sekiz on
mektûb oldu gönderiyorum. Sizden dahî mektûbu- nuza nâ’il olurum. Babasız
olduğum(u) da unuttunuz mu yoğsa. Beni su’âl eden akrabâların cümlesine ayruca
ayruca selâm e- derim. El-bâkî du’â. Eî 21 Ağustos Sene 335
Pederiniz Mahmûd
Adresim. Mısır Hıdiv Abbas
Hastahânesi’nde Sıhhiye Mahmûd diye yazasınız.
Numrom 27077
Ömrü Uzun Olasıca Oğlumuz
Ziyâeddîn’e
İki gözünü öptükten sonra
Annen’e selâm eder, hatırını sorarım. Nasılsınız, rahat mısınız? Kızkardeşin
Emine Oğlankar- deşin Nûreddîn’in gözlerinden öperim. İnşâallah okulunuza devam
ediniz. Size geldiğimde Kur’ân okur görmeliyim. Senden iki mektup aldım. Annen
de iki mektup aldım. Cevdet’e ikibu- çuk İngiliz Lirası verdim. Babası size bu
parayı verirse a- lınız. Şayet vermezse, ben onu Cevdet Efendi’den alırım. Ur-
fa’daki yetimlere bakın. Bu hususu düşünmelisiniz. Beni soranlara selâm ederim.
Komşum Ahmed Hazîm’e selâm ederim. Ey Oğlum! Devamlı oku. Allah’a şükür ben
sıhhat ve âfiyetteyim. Allah’tan sizin de sıhhat ve afiyette olmanızı dilerim.
Bi Hurmet-i seyyidi’1-mursalîn.
Fî 15 Eylül Sene 334
Userâ-yı Osmâniyye’den Tabur
İmamı ’Abdurrahmân ’ Avnî
(#) Mektup metni Arapça’dır.
Hû 9-2-35
Efendim
Zât-ı ’âliyeleriniz bendenizi
tanımazsınız. Evvelâ kim olduğumu bildireyim. Bendeniz câriyelerinizden Mâhinûr
bendenizin mahdumuyum. Tâlî-i kader bendelerini de esîr düşürdü. On aydan berî
buradayım. Validemden aldığım mektûblarda Zât-ı ’Âliyeleriniz’i yazıyorlar ve
bendenizin burada bulunmakda olduğumu bildirmemi yazıyorlar. Bundan bir mâh
mukaddem bir mektûb daha yazmış idim. İhtimâl ki sizi bulmadı. Temenni e- derim
ki bu mektûb vâsıl olur. Validem*den her mektûb aldığımda sizi yazıyorlar.
Hâk-i pây-i ’âliyelerinize yüz sürüyorlar. Bakî ’arz-ı ihtiram ederim Efendim.
Câriyelerenizden Mâhinûr
Hanım’ın Mahdûmu
Mustafa Zekî
Sevgili Kardaşım
Mektublarınızı beklemekden
mütevellid bir te’essürle sizlere hemân hemân darılmışdım. Bu gün İzmir’den
yazdığınız ilk mektubu alınca ma’sum olduğunuzu anladım. Sevinçle tekrar tekrar
okudum. îcâb edejılere teblîğ etdim. Fakat Ziya Kardeşimiz ne içün yazmadı.
Veyâhud gelen mektubun müşterek olduğunu îmâ içün hiç olmazsa imzasını ne içün
koymadı. İhtimâl ki kendi yazısı olan bir selâm ve bir kelime-i samîmiyyetle
gâibâne neden iktifa eylemedi. Her ne ise İstanbul hareketiniz işinizin
kat’mdan başka diğer bir vazifeye ta’yînle münâsebet- dârdır zannmdayım. Debboy
me’mûru Ahmed Efendi ile bir hafta kadar görüştüm. Sizlere benden haber
getirecekdir ve ihtimâl getirdi. Es’âd ve Nüzhet Beğler’e bil-hâssa selâm. Ziya
Kardeşim’in gözlerinden öperim. Mümkünse ’â’ilenize ’â’ile- mize ve Postacı
Nuri Efendi ile sâ’ir arkadaşlarıma hissiy- yât-ı samîmiyyemi bildirirsiniz.
Cevâbınızı bekliyorum. Cümlenize sıhhat ve selâmetler temenni eylemekdeyim
Kardaşcı- ğım.
Fî 12 Ağustos Sene 919
Kardaşınız
Sevgili Refikam !
Biraderiniz İstanbul’dan
müfârekât ettikden sonra hiç bir mektubunuzu alamadığımdan son derece
meraktayım. Rica ederim ilk posta ile sıhhatinize da’ir mektubunuzu şiddetle intizâr
eylerim. Enver’i mektebe yazdırdığınızı buna dâ’ir î- zâhat isterim. Bir de
muvakkat adresinizi istifsar ediniz. Evvelki mektubumda ’arz ettiğim vech üzere
Birâdereniz Zeke- riyyâ Beğ’in sizden taleb edeceği parayı veriniz. Şu kadar
var ki benim şimdiki fikrim Anadolu’da biraz arazî alıp orada mezkûr arazî ile
ve biraz da tecâretle iştigâl etmekdir. Anın içün Şam’daki ticâretlerine
iştirâk edemeyeceğim. Şükrü Beğ’le Teyzeniz’in icra ettikleri vicdansızlıkdan
dolayı çok mütehevvir bulunnıakdayım. Benim Validem’le bütün eşyasını kendisine
teslîm ettiydim. Lütfen bunlardan ne gibi eşyalar Birâderiniz almış. Tahkîk
edip bildiriniz. Sıhhatleyim. Çocukların gözlerinden öperim. Hayrî Beğ’e mahsûs
selâm ederim. Bakî sıhhat ve ’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim
Efendim. Fî 1 Ağustos Sene 919
Hû
Sevgili Kardaşım Ahmed Onbaşı
Evvelâ selâmdan sonra
ellerinizden bûs ederim ve hem de bay- râm-ı şeriflerinizi tebrik ile
enlerinizden bûs ederim. Vücûdum sıhhatledir. Sıhhatde olmanızı niyaz eylerim.
Birâderim nîçün mektûb gönder iniyorsunuz. Gözlerim yolda kaldı. Pederim de
mektûb gönder(miyor). Bana mektûb göndersin. Birâderim bunun ile sekiz on def*â
mektûb gönderdim. Cevâb alamadım. Çok merâk ediyorum. Herhâlde cevâb isterim.
El-bâkî du‘- â. Yanında bulunan arkadaşların da cümlesine mahsûs selâm e-
derim.
El-ma‘lûm Biraderiniz Mustafa
tarafından
Fî 8 Eylül Sene 335
Çok zamandan beri mektubunuza
nâ’il olamadım. Merâk etmekde- yim. Her halde göndereceğinizi eminim. (...)
burada İngilizce çalışmakla meşgulüm. Onun içün bir İngilizce lügate ihtiyâcım
vardır. Ânın lütfen eve söylesinler bir lügat kitabı tedârik edüp göndersinler.
Arkadaşlara duyurulsun. Lütfen eve söylesinler bunu tedârik etsinler. Siz de
postaya ta’ahhüdlü vermenizi son derecede ricâ ederim. Senin Küçük
Çocuklar’xn-gözlerinden öperim. Nuri İbrâhim Ziyâ tarafınızda bulunan arkadaşlara
selâm ederim. Bizim Küçükler’e de selâm. Bâkî ’âfiyetde dâ’im olsunlar
Kardeşim. Fî 12 Eylül Sene 35
Nûreddîn
15/ Eylül /355
Târih-i esaretimden berî
şimdiye kadar sizden mektûb alamadığımdan mu’yûsiyet içindeyim. Her postanın
vürûdunda mektubunuzu alacak ümidiyle bekliyorum. Fakat ma’âlesef bütün ü-
mîdlerim boşa çıkdı. Adresinizi bilmediğim için şimdiye kadar size mektûb
gönderememişdim. En nihayet Valide’den adresinizi getirtdim ve bu mektûbu
yazmağa karar verdim. Beni düşündüren ve bunu yazmağa sebeb olan bir düşüncedir
ki o da aramızda cereyan eden muhaberenin birden bire kesilmesidir. Çok
düşündüm ise de sebebini bulamadım ve anlayamadım. Büyükler küçüklerin
kabahatlerini afvederler. Eğer kusûrum varsa af- vını istirham ederim. Velev ki
iki satırlık olsa bile her hâlde cevâbını beklerim. Vâlide’nin mektûblarından
sıhhatde olduğunuzu anlıyorum ve memnûn oluyorum. Halacığım bu kadar da olsa
vefasızlık olur mu. Ne ise kavuşduğumuzda esbâbını mufassalan anlarız. Hamd
olsun sıhhatdeyim. Cümlenizin de sıhhatde olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan temenni ederim.
Adresim mektûbun arkasındadır. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden
öperim. Bâkî iki ellerinizden öperek mektûbunuza intizârdayım vefâsız
Halacığım.
Mehmed Bebîb
Kuesna-Kahire 55
Muhterem Efendim.
Bu mektubum Kurbân Bayramı’nın
birinci gününe müsadif bir zamanda yazılıyor. On iki bayram ’â’ilelerden uzak
gurbet ’â- lemlerinde yapılıyor. Bu Kurbân Bayramı da hayât-ı esâret de idrâk
ediliyor. Bugün herkes bizim kadar belki müte’essir o- lamaz. Bu gün herkesden
ziyâde bizlerin gözleri eşk-i ye*s . ve nevmîdî ile dolgundur... î
Göz yaşlarımla sizin
bayrâraınızı tebrike vâsıta olacak şu solgun kâğıd sence medâr-ı teselli
olabilir mi?
Dün İsparta’dan mektûb aldım.
Bu Pederim’in el yazısıyle değil Mehmed tarafından yazılmış. 'Acaba Pederciğim
bir iki satırlık bir şey yaaacak kadar iktidârı hâ’iz değil mi? Mektûb- da
Pederiniz ihtiyarlıkla vakit geçiriyor.. Bu ne demek?
Binâen-’aleyh: bu;beni ikna’
edemeyeceğinden rica ederim bu meseleyi siz etrâflıca yazın.
Hemşirem Hanım’ın ellerinden
öperim. Du’â verin. Nişâd Hanım’- m gözlerinden öperim. Te’essûrüm fazla
yazmağa mâni’dir.
Bâkîî Ellerinizi öper ve
Allâh’a emânetlerim. 6/Eylül/55
Birâderiniz
Ahmed Ziya
Ku.esna-Kah.ir e 56
Hû
Kardaşım Fî 7 Eylül 335
Takdîm ettiğim mektûbların uzun
bir müddetden berî cevâbla- rını alamadığım içün çok müte’essîrim. Aynı zamanda
İstanbul’dan Mehmed Mansûr Beğ’den hiç bir mektûb alamadım. Hâl- bu ki kendilerine
müte’addîd mektûb gönderdim. Koksa İstanbul’dan başka bir mahalle mi
naklettiniz. Mektûb alamayışıma nazaran bundan şüphe ediyorum. Ablam’m
ihtiramla ellerinden Fehîm Nûreddîn Selâhaddînimiz’in iştiyâkle gözlerinden öperim.
Bir de bundan evvel takdim ettiğim mektûbda Söke’de E- ğişli-zâde ’Ali Beğ
nezdinde bulunan eşyamın nezdinize celp duyurulmasını ricâ eylemişdim. Mezkûr
eşya meyânındaki siyah renkli elbisemi el-hâsıl melbûsâta dâ’ir bir şey kalmış
ise İstanbul’a Mansur Beğ’in yanına gönderilmesini pek çok istirham eylerim.
Zırâ bu husûsda pek çok ihtiyâcım vardır. Bura-dan kurtulacak olursak doğruca
İstanbul’a çıkacağım. Bâkî ihtirâmât-ı samîmiyyemin kabûlünü ricâ ederim
Kardaşım.
Mısır’da Kuesna T. guuesna
Userâ
Karargâhı’nda W = 233 = numroda
Mülâzım-ı Evvel Mustafa
Kuesna-Kahire 57
Hû
Kardeşciğim
Ba'de’s-selâm gözlerinden
öperim. Hamd olsun vücûdum sıhhat- dedir. Bundan beş mâh mukaddem tarafınızdan
mevrûd bir kıt’â mektubunuzu ahz ettim. Şimdiye kadar mektubunuzu alamadım idi.
Hamd olsun sıhhat haberinizi aldım. Çok merâkda idim. 0 mektuba karşılık
yazdığım bu beşinci mektûbdur, Memleketden cevâb alamıyor musunuz. El-yevm bir
mektûb alamadım. Mektûbunu- zu beklerim ve hâne derûnunda bulunanlara ‘arz-ı
ihtirâm eylerim. Bu mektûb yedinize vâsıl oldukda Biraderlerim’in sıhhat
haberine dâ’ir ’arz-ı ma’lûmât etmenizi beklerim. Bu kadar- lık iktifâ ile
hatm-i makâl eylerim. Fî 10 Eylül Sene 535
Kardeşiniz Adresim. Kuyesna Karar-
Mustafa gâhı’nda A Kamp’da 1612
numrolu Bekir oğlu Mustafa
Kuesna-Kahire 58
Hû
Huzûr-ı ‘Âlîlerine
Mîr-i Mu'azzez
Mahsûs selâm ile ’arz-ı ihtiram
ederim. Zât-ı ‘Âlîniz‘in adresini bilemediğimden dolayı şimdiye kadar mektûb
yazmadım ve bi’l-âhire Konya'da'olduğunuzu haber aldım ve ihtiyat olduğunuzdan
şüphesiz’ şimdiye kadar terhis edilmişsinizdir. Şayet terhis edilmemiş iseniz
şüphesiz bulunduğunuz mahalle hâmil-i mektûb hâneniz tarafına gönderir ve
bendenize de adresinizi gönderiniz. Benim ahvâlimden su’âl olunursa in-şâ‘-
Allah yakında Der-sa’âdet’e geleceğim. Lâkin her hâlde mezkûr mektûbun
karşılığını serî’an göndermenizi rica ederim ve Hemşireniz Hanım’a mahsûs selâm
ve bi’l-hâssa Yengemiz Hanım’ a mahsûs selâm ederim. El-bâkî du’â. Fî 12 Eylül
Sene 335
Birâderiniz
İbrâhim
Adres
Mısır’da Kuesna’da Userâ-yı
’Osmânî Zâbitân Karargâhı’nm A Kampı*nda 883 numrolu Hesâb Mu’mûru Vekili
İbrâhim
Kuesna-Kahire 59
Hû
Muhterem ’Âlî Bir Huzura
12 Eylül 55
Müşfîk Enişteciğim ;
25 Ağustos 55 tarihli
mektubunuzu büyük bir memnûniyyetle aldım. Mektubunuz dimağımı, benliğimi ihata
eden sihâb-ı ye* s ve te’essürü izâle ettiği gibi ruhumu büyük bir meserrete
ilkâ etmişdir. İstanbul’dan vürûd eden gazetelerden Beşiktaş harık-i hâ'ilini
öğrendik. Mektubunuzun vürûdu ânına kadar ye*s ve nevmıdî içinde inliyordum.
Çünkü harîkin Cihannümâ Mahallesi’nden intişâr ettiği haberi yıldırım
te’sîriyle kalbimi inletmişdir. Fakat mektubunuz, adresiniz mâhûf felâket- den
masûniyyetinizi ifhâm etmişdir... Bu gün geçirdiğim sâ’- atler birer sâ’ât-ı
’ıyddir. Bir yaşını idrâk eden hayât-ı esaretimde beş mektubunuzu aldım. Bu
husûsda ’arz-ı teşekkür ve minnetdârî eylerim. Dâ'ire-i esâretimin karanlık
localarında Kurban Bayramı’nı tes’îd etdik. Vatan*m harr u nermîn ocağından,
müşfik ’â’ile ocağımın rehâkâr âğûşundan uzak Mısır muhitinde kanayan
kalbimizle tebrik etdik. Cenâb-ı Hakk’- dan bu yevm-i mübeccelin vatan ve
millet, önce zavallı Türklük, İslâmiyet ve efrâd-ı ’â’ilemiz içün sa*âdeti
mûcib olmasını tam huşu* ile tazarru’ ve niyâz ediyorum. Bu vesileyle sizi ve
muhterem ’â’ilem efradını âteşin rûhum kalbimle tebrik ederim.
Fazla yazılarımla sizleri
tasdî’den imtina-’ ediyorum. ’Afvı- nızı ümîd ediyorum.
Sevgili Peder ve Validelerimi,
müşfik Hemşirelerimi, ma'sûm Kardeşler’i kemâl-i hürmetle selâmlarım. Her dürlü
mesâ’ib-i hayâtiyyeden bî-haber Ekrem ve Fu'âd Beğler’in gözlerinden öperim.
Mâ’â*ile sıhhatde bulunmanızı temenni eder, ihtira- mât-ı fâ’ikamı takdim
etmekle müftehirim Efendim.
Kardeşiniz
Nûreddîn
Kahire
Kahire Mısır-Cedîde
Mahallesi’nden
Fî 1 Eylül Sene 1918
Efendim Annem I
Hasretle selâm ederim. Ricam;
mektubumu alınca, sizin ve Kardeşlerim’ in, hısım,akrabanın durumlarını ayrı
ayrı bildirmen- dir. Mektubumdan anlarsın ki ben İngilizler’in yanında Mısru’l-
cedîde Üçüncü Kamp’ta esirim. Bu kamp; başıbozuk,kötü bir kamp- dır.
Elhamdülillah sağlığım iyidir. Herkese hürmetlerimi sunarım. Dâ'im olun. İki
senedir esîrim. Alttaki adrese mektûb yaz.
Mısır-Cedîde Esir Mahallesi’nde Oğlun Ârif Selâme
3 Numaralı Kamp Numara 36875
(<) Mektup metni Arapça’dır.
Tura-Kahire ' 61
Sevgili 'Amucam Molla İbrahim
Efendi
Mahsûs selâm edüp ellerinizden
öperim. Validem Hânım'ın ellerinden öperim. Şimdilik esir bulunuyorum. Rahatım
fevka'l- âdedir. Benim içün kat'iyyen merâk etmeyiniz. Bakî sâğ olasınız. Fi 26
Teşrin-i Sânî Sene 334
Adres
Mısır'da Tura'da Birinci Userâ
Karargâhı ’nda Üçüncü Kamp'da 348 num- rolu Halîl oğlu Yûsuf tarafından.
Kahire- - Tura
28 ~ Ağustos - 35
Şefkatlü Vâlideciğim !
Sıhhatim yenindedir. Epeyce
zemândan beri mektubunuzu alamıyorum. Meraktayım. Sıhhatinizi temenni eder ve
ellerinizden öperek du’anızı taleb eylerim Efendim.
Mahdumunuz
Hüseyin Fehmi
Kahire civarında Tura Userâ
Karargâhı’nda A Kampı’nda 69219 numroda mukayyed.
Hû 1/9/335 Eylül Tura'dan
Refîka-i Hayâtım Efendim î
Size şu varakam yasıl olduğu
hâlde pek çok mektûblar gönderdim. Henüz bir cevâb vermediğinizden ziyâdesiyle
merak ediyor ve beni düşüncelere sevk ediyorsunuz. Sıhhatinizin iş’â- rını
temenni ederim. Uzun müddet sürmekde olan hasret tahassürlerini teskin
edesilecek sizin sevimli mektûblarmızdır. Ben isem beş mâhdır sizin hâl-i
hâzırda nerede bulunduğunuzdan bir ma’lûmât edinemedim. Yalnız Şam’a
gönderdiğim bir mektubla sizin İstanbul’a gittiğinizden bahisle i’âde etdi-
ler. Bence ma’lûm olan bir şey varsa sizin İstanbul’a gittiğinizi biliyorum ve
sıhhatdeyim. Sizin varakalarınıza büyük bir sabırsızlıkla intizâr etmekde
olduğumu ’arz ederek hasretle gözlerinizden öperim refîkacığım..
Kerîmelerim Emine ve Hatice
Hanımlar*ın mahdumum Burhâneddîn Efendi’nin gözlerinden öperek Cenâb-ı
Sübhân’dan sıhhatlerini temenni ederim.
Hulîliyle müşerref ’ıyd-i
sa’îd-i athânızı tebrik ederek Ce- nâb-ı Sübhân'm eltâf-ı ilâhiyyesinden
nicelerini gör(mek) nasîb etsün, Bâkî cevâbınıza muntâzırım.
Mısır el-Kâhire’de Tura’da Türk
Zâ- bitân-ı Usera Karargâhı ’ nm Birinci Kamp‘da : 73197 : numrolu Zevciniz
Mülâzım-ı Evvel
Hüseyin Hüsnü
Tura -Kahire
Hû
Huzura
Hakîkatlü Büyük Pederciğim.
Yedi kurban bayramını diyar-ı
gurbetde geçirdim. Mübarek ellerinizi öpmek nasîb olmadı. Bu yüzden ziyâdesiyle
müte’essî- rim. Ne yapalım kader böyle imiş. Feleğin bu cilvesine kat-
lanmakdan başka çâremiz yokdur. İn-şâ’Allah an-karîbi’z-za- mân mülâki oluruz
efendim. Hulûliyle müşerref olduğumuz ’ıyd- i sa’îd-i athayı ’â'ilemiz hakkında
mütehayyir ve mubârek olmasını Cenâb-ı Rabb-ı Mennân’dan tazarru* ve niyâz
eylerim efendim. Bu gibi firâklı bayramların te’sîri pek büyükdür. Hemân
Cenâb-ı Hakk devlet ve milletimiz hakkında hayırlısını ihsân eylesin. Hamd
olsun sıhhatdeyim. Serîan cevâbınıza intizârdayım. Bir iki kez de gönderecek
olursanız daha ziyâde minnet-dâr kılarsınız. ’Â’ilemiz ve akraba-yı ta’allukât
hakkında ma’lûmât veriniz. İnsâniyet nâmına ricâ eylerim. Altı buçuk aydır
mektûb alamadım. Ziyâdesiyle merâk ve endîşe i- çindeyim. Buralarda bizleri
teselli kılacak ancak sîzlerin göndereceği mektûblarla sıhhat haberlerinizdir.
İn-şâ’Allah pek yakında ona da muvaffak olurum ümidiyle dem-güzâr olmak- dayım.
Bâkî cümlenizin.elerinizden öperek ’arz-ı ihtirâm ve selâm ederim
Muhterem.Büyük Pederciğim. Fi 11 Eylül Sene 335
Torununuz
Yemen Kolordusu 12.Alay
11.Bölük Mülâzım-ı Evveli Mehmed Celâl
Hû
Pederim Makamında Terzi Hacı
Süleyman Efendi
Bi’l-hâssa selâm ve senalar
olundukdan sonra mübarek hatırlarınızı istifsar ederim. Saniyen taraf-ı bende-gânımdan
su’- âl-i şerif ve erzân-ı lûtf buyurulur ise li’l-hamd tarîh-i mektuba değin
vücudum sıhhatdedir. Sizlerin dahî vücûdunuz sıhhatde ber-kemâl ’fiyetde dâ’im
olmanızı Cenâb-ı Mevlâ’ya temenni eyleriz. Mahdûmum Ahmed Efendi’nin
gözlerinden öperim. Kerîmelerim Kadınlar*a Valideleri’ne cümlesine ayrı ayrı
selâm ederim. Şefkatlü Validem Hanım’ın da ellerinden öperim. Bacanağım, Dâvud
’Ali ve hânesi tarafına mahsûs selâm ederim. Dîğer Bacanağım İzmâ'il Ağa’ya
mahdûmu Hasan Hüseyin Ağa*ya selâm ederim. Hâkim oğlu Hasan Ağa’ya Kölemen
Sâ’id Mehmed Ağa’ya selâm ederim. Küpezin Hasan Ağa’ya mahsûs selâm ederim.
Bizi bilip su’âl edenlere komşulara hısım akrabalara mektubu okuyan efendilere
dinleyen cemâ’atin cümlesine ferâd ferâd mahsûsen selâm ederim. El-bâkî du’â 12
Eylül Sene 1555
75502 numrolu Pederiniz İdris
Ağa tarafından.
Hû
Muhterem Kardeşim J
Bu gün yedinci mâhı mütecaviz
hiç bir tarafdan mektûb vürûd etmemesi dolayısıyle müte'essîrim. Zâten şimdiye
kadar sizden aldığım üç mektûbdur. Başka ne Eniştem'dem ve ne de Ka- vak'da
olduğunu bildirdiğiniz validemden mektûb vürûd etmemesi beni meraklara
düşürdü.ve bu sene İstanbul'dan gelen Tasvîr-i .Efkâr Gazetesi’nde gördüğüm
Beşiktaş'da Cihannümâ Mahallesi'nde zuhûr eden yangın Serencebey Yokuşu ve civâr-
larına sirâyet ederek dokuz bin hânenin müteharrik olması ve bu meyânda ihtimâl
ki Eniştem'in hânesinin de yanabileceğin! der-hâtm eyleyerek ve tam bu sırada
mektûblarınızm da gelmemesi beni bundan düşüncelere sevk etmişdir. Evet Kardeşim
yine ilk gönderdiğiniz bir iki mektûbda bırakacağınızı hiç hâtır ve hayâle
getiremiyordum. Herkes gibi ben de haftada bir iki mektûb alarak teselli
olacağımı ümîd ediyordum. Değil bunlar gönderdiğiniz mektûbda bile Vâlide'nin
ve Sâ'- ide'nin sıhhatlerini bildirmekle beni memnûn ve sevinçlere gark etmiş
idiniz.Lâkin ’â'ilemin ahvâli hakkında ve Vâlide'nin Kavak'da nerede oturduğunu
ve dört beş senedir sipâ- rişini alup almadığını Vâlidem ne suretle
alabildiğinden vesâire hakkında mektûbunuzda hiç birisini mevzû' etmemiş
idiniz. Belki bundan sonra gelecek mektûblarda her şeyi bil-direceğinizi
zannetmiş idim. Ma'âlesef bildirmek değil mek- tûblarınızı kesdiğinize bir
ma'nâ veremedim. Artık Kardeşim
size daha başka şeyler yazmak
istemem. Haftada yarım sâ’atlik zemânınızı olsun bana mektûb yazmağa terk
ediniz. Beni merâk- dan kurtarmak içün her hakikati bildiriniz. Cümle akraba ve
ta'allukâtın cümlesine selâm ederim. Bakî ’arz ve ihtirâm e- derek sıhhat ve
’âfiyetde olmanızı Cenâb-ı Kibriyâ’dan temenni ve niyâz ederim Kardeşim. Fî 15
Eylül Sene 335
Kardeşiniz Mehmed Hârûn
Tura-Kahire
Hû
Sevgili Biraderlerim 'Abdullah
ve Mustafa Ağalar’a
Zamân-ı esaretim zarfında şu
üçüncü mektubumu gönderiyorum. Henüz bir cevâb-nâme-i birâderlerîye müşerref
olamadığımdan müte’essirim. Hamd olsun mahsûr bulunduğum şu tel örgüsünde
sizden ma’dâ bir esefim yokdur. En büyük emelim sizin sıhhatinizi mübeşşir bir
mektubunuzu görmekdir. Eğer buna da muvaffak olursam dünyâlar benim olacağını
size te’mîn eder ve ’arz-ı hürmetle ellerinizden sıkarım. Ol tarafda şefkâtlü
Validem Kadın’ın ayruca iki ellerini öperim. Diğeri birâderim Kerim Çavuş’a
diğeri Hasan Ağa’ya Kâ’in-birâderim Mehmed Ağa’ya cümlesine ayruca ayruca selâm
ederim. Koçaşlının ’Ali Çavuş’a Mahdumu Ağalar’a Halam oğlu ’Ali Ağa’ya Mahdumu
Ağalar’ a Dâ’im Ağalar’a hâne taraflarına cümlesine ayruca selâm ederim.
Eşmeoğlunun Ali Ağa’ya birâderi Haydar (Ağa’ya) hâ-ne taraflarına selâm ederim.
Hacı Hüseyin'in Mehmed Ağa’ya hâne taraflarına selâm ederim. Ve’l-hâsıl
Karyemiz’de bulunan büyük ve küçük komşuların yedi yaşından yetmiş yaşına kadar
selâm ederim. Bu tarafda Hanife'nin Hasan oğlu ’Ârif ayruca selâm eder. Pederi
niçün mektûb gönder miyor. Selâmını tebliğ ediniz. Bu tarafda Koca'nın oğlu
Kadir ile görüş- dük. Çok selâm eder. Kaynım Ahmed oğlu Hasan Hüseyin de se- X
lam eder. Bâkî cevâb (...) ile
beklerim.
Eî 18 Eylül Sene 33 Birâderiniz
İbrahim tarafından ( )
Telü’l-gîr 68
Hû
Muhterem Kardeşim Fâ’ik
Efendi’ye
Kardeşim
Mahsûs selâm olunur. Şimdilik
sıhhatdeyim.Yalnız gönderilen mektûblarıma cevâb alamadığım cihetle pek çok
meraktayım. Haneniz ve Mu’azzez Hanımefendi’ye cümlesine mahsûs selâmımızı
tebliğ edesiniz ve hânemiz tarafına iki gözüm evlâdım Mu’azzez Hanım’ın iki
gözlerinden öperim. Mahsûs selâm eylerim. .. İsmâ’ il Efendi hanesine Mahdûmum
Hüsnü diğeri Recâîler’e cümlesine mahsûs selâm. Mektûba cevâb isterim. Şu
mektûbuma tabî’î cevâb veresiniz. Bâkî sıhhatde dâ’im olasınız." Fî 28
Mayıs Sene 35
Mısır Hıttası’nda Telü’l-gîr'de
Polis me'mûrlarmdan ’Osmanlı Userâ Karargâhı’nda Birin- Muharrem ’Ali Efendi ci
Kapama'nın 134-3 numroda mukayyed tarafından Ser-çavuş
’Ali Efendi tarafından.
Telü’l-gîr $$
Hû
Huzûr-ı Birâderîye
Sevgili Birâderim Hacı İbrâhim
Ağam
Evvelâ mahsûs selâm edüp iki
gözlerinden bûs ederim. Pederim Güzel Mehmed Ağa’ya ayruca selâm ederim. Halam
Kadın’m ellerinden öperim. Şefkâtlü Vâlidem Kadın’m iki ellerinden bûs ederim.
Birâderim Mevlûd Ağa’ya diğer Birâderim Hacı Ağa’ya Hemşirem Kadın’a selâm edüp
gözlerinden öperim. Büyük Hemşirem Kadm’a Kerîmesi Hanım’a Eniştem Ağa’ya
Pederi Ağa’ya mahsûs selâm ederim. Kâ’in-vâlidem Kadm’a Kâ’in-birâderim Habîb
Ağa’ya Baldızım Hanım’a selâm ederim. ’Amuca-zâde Mustafa Efendi’ye Mahdûmu
Kanber Ağa’ya Teyzem Kadın Kerîmesi Kadınlar(a) mahsûs selâm ederim. Teyzem
Kadm’a Eniştem Velî Ağa’ya Kerîmesi Kadm’a Mahdûmu İsmâ’il Ağa’ya mahsûs selâm
ederim. ’Amucam oğlu Hasan Ağa’ya akrabâlarm cümlesine mahsûs selâm ederim.
El-bâkî du’â. Pî 12 Ağustos Sene 355
El-ma’lûm Birâderiniz Mustallî
tarafından
Mühür
F. RUSYA'DAN YAZILAN MEKTUPLAR
Krasnoyarsk
Hû
Sevgili Kardaşım Hakkı Efendi
Sıhhatdeyim. Validenin
ellerinden sizin gözlerinizden öperim. Bölük ve takım kumandanı bulunan zâbitân
arkadaşlarına selâm ve 'arz-ı ihtiram ederim. Vatana selâm, Fî 15 Şubat sene
355
İdarenize dâ‘ir ma‘lûmât
Sibirya'da Krasnoyarsk Userâ-yı beklerim. 'Osmâniyye'den
Mülâzım-ı Sânı
'Ali Hurrem
Krasnoyarsk 71
Hû
Oğlum
Seninle hemşirelerin Fevziye
Beşîre ve Su’âd Kerîmem’in nûr-ı dîdenizden bûs ederim. Vâlide-i muhtereme ve
Büyük Validen ve Dedeler’i ellerinden takbîl Dayıların ile Teyzen Ümmüye
Kasım’- a ve Kerîmesi’ne ve bütün ’â’ilemizin efrâdlarma şahsen-be- şahsen
selâm edüp ’arz-ı ihtirâmatımı tebliğ ediniz ve bizden su’âl edenlere umûmen selâm
olsun. Oğlum geçen seneden ya’nî 333 Teşrîn-i Evvel tarihli mektûbdan sonra
mektûb alamadık. Ona gayet müte’essîr oldu(m). Cenâb-ı Hakk’dan temenni eylerim
ki an-karîbi’z-zamân dünyânın gözüyle nûr-ı çeşminizin ve bütün Hemşîre Vâlide
ve akrabâlarını görmeye muvaffak eylesün. Âmin... FÎ 21 Şubat Sene 335
Pederiniz Mahmûd Hikmet
Bervayaruçka -Vladivostok ^2
Vladivostok Civarında
Bervayaruçka Ordugâhı
10 Ağustos 1919
Muhterem Pederim 1
Bu mektubu gönderdiğim târihe
kadar vücûdca hamd olsun sıhhat- deyim. Burada Japonlar’ın idâresi altında pek
râhatız. Melbû- sâtımız dahî mükemmeldir. Size pek çok yazdım fakat iki seneden
beri hemân Türkiye’den bir mektûb almadım. Validem Hanım’- m ellerinden bûs
ederik hayır-du’âlarını taleb ederim. Biraderim Ahmed Efendi’ye Da* im Hacı
’Osman Efendi’ye dahî selâmlar. Cümle akraba ve ta’allukâtlarımıza ve
tanıdıklarımıza dahî selâmlar. BergamalI Hacı ’Ali Efendi’ye dahî selâm ederim.
Mahdûmum Muhyeddîn’den ma’lûmâtım yokdur.
Oğlunuz
Mehmed
İzmir Vilâyeti dâhilinde
Bergama Kazası’nın Hamzalı Karyesi’nden Kılıçoğulları’ndan Pederim Mustafa
Ağa’ya.
G. YUNANİSTAN’DAN YAZILAN MEKTUPLAR
Hû
. Huzûr-ı 'Âlîlerine i
Hakîkatlü Enişteeiğim
Evvelâ mahsûs selâm edüp
hatır-ı şerifinizi su’âl ederim. Hemşirem Hanım’a selâm edüp hatırını su’âl
ederim. Kerîmeniz’in Meliha ve Şâdiye Hanımlardın gözlerinden öperim.
Mahdumunuz Muhyeddîn Beğ’in gözlerinden öperim. Esâret olalı ilk mektûb- dur.
Kurbân Bayramı’nın dördüncü günü esir oldum. Hamd olsun sıhhatdeyim. Sizin
hasretinizden başka bir kederim yokdur. Birâderim Fehmi Efendi’ye selâm ederim.
Cevâbınıza muntazı- rım Enişteeiğim. Bâkî sıhhatde dâ’im olasınız. Fî 15 Mayıs
Sene 335
Kâ’in-birâderiniz
Nâzım
Adres
Selânik Marşper Userâ-yı
Osmâniyye Karargâhı’nda İkinci Tel 15587
Kampanı’nda 141 inci Takım’da numrolu Mustafa oğlu
Nâzım diye tahrîr edesiniz.
Selanik
Hû
Rüzgârdan daha nârın, hastanın
kalbine gereken iiyetden daha tatlı olan selâmdan sonra.
Gözün nuru,yüreğin sevinci ve
mutluluğu gibi olan Babam Hasan' a mahsustur. Allah ömrünü uzun kılsın! Âmîn!
Bizi sorarsanız; biz Selanik’teyiz» Allah'ın lütfü ile hayırlı hâldeyiz. Bizim
için merak etmeyiniz. Mer'î’ye, Annem'e, Bebek- ler’e,Amcam Hüseyin'e, Amcam
oğlu Sıddık’a, Amcam oğlu Muham- med'e, Amcam Yâsin’in Çocukları Kâsım, Câsim,
Ali, İbrahim'e, Amcam Yûnus'a, Dayım Seyyid Mustafa'ya ve evine, Dayım Seyyid
Ali’ye, Mustafa Halû ve Salih oğlu İsa’ya, Ali Mahmud Şeyh’e ve evine, Amcamın
oğlu Abdullah Hamza’ya, Halamın oğlu Abdullah’a, okuyan ve dinleyene ve ayrıca
selâm etmediklerimize bin selâm olsun. Bize mektup yazar iseniz Selânik
civârmda Marşper Kapanı’nda Birinci Kapan Dokuzuncu Takım 3666 numaralı Hasan
oğlu Nâif.
Duânızı talep eden Hasan oğlu
Nâif 28 Zilhicce 335
Mektup metni Arapça’dır
H. YAZILDIĞI YER TESPİT EDİLEMEYEN MEKTUPLAR
75
Hû
'Amuca Beğim J
Fî 30 Nisan Sene 35 tarihli
mektubunuz FÎ 27 Ağustos Sene 35 de yedd-i ’âcîzâneme vâsıl oldu. Her
mektubunuza cevâb yazıyorum. Fî 21 Nisan Sene 35 tarihine kadar yazmış
olduğunuz altı mektûbdah dördünü ancak alabildim. Sıhhatdeyim. Rahatım iyidir.
Merak etmeyiniz. Sizin ve Hemşirem’in ellerinizden çocukların gözlerinden
öperim. Mektûb yazmakda kusûr etmiyorum Amucacığım. Bâkî Cenâb-ı Hakk ‘ömrünüzü
müjdâd etsün. Â- mîn.
FÎ 28 Ağustos Sene 355
Oğlunuz Feyzî
76
Hû
Huzura
Muhterem Dayıçığım
50 Mart Sene 335 tarihli
sıhhat-i * afiyetinizi müş’îr bir kıt’a mektubunuzu aldım. Derece-i nihâyede
memnûn mesrûr oldum. Gönderilen mektûblardan şimdiye kadar bir adedinin cevâbını
aldım. İn-şâ’Allah bundan böyle mektubunuzu devamlı almakla teselli olacağım.
Tekâüd olmanız hakkında yazmışsınız. Bendeniz de geldiğimde çabucak çâresine
bakacağım. Hayırlı olsun diyelim. Hâne halkına selâm ederim. Büyüklerin
ellerinden küçüklerin gözlerinden öperek hatm-i kelâm ederim Efendim. Fî 1
Eylül Sene 335
Küçük Birâderiniz
Ahmed Feyzi
Adresler eskisi gibidir
Mektûbların üzerini Fransızca
olarak yazıp Ecnebi Fostahânesi’ne teslim edesiniz. Çünkü gelmesine yardım
oluyor. Fî 1 Eylül
Zarfı bulunmadığı
için,gönderildiği yer tespît edilememiş
tir
İ. TERHİS OLMUŞ BİR ASKERİN MEKTUBU
İstanbul
Hû
Mu’azzez ve Muhterem Yeğenim
Hafız * Osman Efendi’ye Sehâvetlû Yeğenim Hafız ’Osman Efendi Hazretleri
Konya’dan 'avdetinizden bu güne
değin gözlerimin nuru ve gönlümün ruhu içinde mazruf iseniz asla hatırımdan
ferâmûş etmedim ve etmeyeceğim: Yalnız budur ki gittiğinizden berî sıhhat-i
seniyyeleriniz e dâ’ir muhabbet-nâmenizi alamadığımdan içün merakım gittikçe
günden güne tezâyüd etmektedir.
'Ömr-i 'afiyetleriniz içün pek
çok du’âlar edüp ’âfiyetde müdâm olmanızı Cenâb-ı Hakk’a du’âlar ederim... Dört
seneye mütecaviz bir hâl ve zamanlar içinde inlemeye devâm eden, cihad farz
olan İslâmlar, icra edüp vazifelerini bi-temâmi- hâ îfâ etdiler. Li'l-hamd
Cenâb-ı Hakk’ın ’avn-i ‘inayetiyle şu kabîh zamanları başımızdan def’ edüp
penâh-ı sa’âdet ile bütün dîn-i mübîn olan karındaşlarımıza ve bize dahî
istidâ-yı tezkiremizi nasîb edüp Konya’daki hanemize teşri-fatlarını nasîb
eyledi. Artık bundan böyle her ân ve zaman mektûblarımız ile muhabere etmenizi
vaâd ederim: Ben ise asker olduğum günden bu güne değin vücûdum dâire-i ’âfiyet
üzeredir ve ber çok vilâyetler gezdiğimden sonra 93 tarihinde Batum gibi şirin
ve nezâfetlü, varidatı pek çok olan bir şehri tekrâren Cenâb-ı Hakk istirdadı
nasîb edüp şimdilik ziyaret etdim. Bizim taht-ı himayede bulunur: Batum’da bir
çok tecrûbe-gân 93’den kalmış. Atîde in-şâ'Allah eyisünü vasf edüp
söyleyeceğim. Yazı ile ta’rîfi gayr-i kabildir.. Konya’da ( ... ) dahî asker
idi. Fakat nefs-i şehir içinde müşâvîr-i adlîsi ile mükellef bir vazîfede
istihdam olunur idi. ‘Abdullah ise Bağdad ve Halep şehirlerinde askerliğini ifâ
etdi. Mustafa dahî askerdir. Her dâ'im mektûblarını alır dım. ‘Afiyetledirler.
Tali' şimdi terhisi nasîb etdi. Çünkü burada 85 tevellüdlülerden üç yüz onar
tevellüdüne kadar ve sonra tevellüdlüler de var ise terhîs oldular.. Nihayet
Ba- tum’dan gelirken Karadeniz’de büyük (...) fırtınaya tesadüf etdik. Bu’ânız
berekâtıyle bir tehlikeye uğramadan İstanbul' vâsıl olduk. Hemân vapurdan
indiğim gibi şu kara yazılar ile mektubumu ve 'âfiyetde olduğumu siz ki
Sehâvetli Beğim'e teb şîrât etdim.. Hânede büyüklerin ellerinden (öperim)
küçüklere selâm. Pederim’in ellerinden öperim ve 'âfiyetde müdâm olmasını
Cenâb-ı Hakk'a du’âlar ederim. Valide Hanım'm keza Evlâdım 'Abdurrahmân'm
dîdelerinden öperim. Vâlidem'e selâm Pek müthîş ve 'azîm derecesinde rüyalar
görüyorum. Hayâtları nız içün pek çok raerâk etmiş idim. Büyük Hanım Yengem’e
de selâm. Ellerinden öperim. ’Abdülhalim ve Nazmi'ye selâm. Hâilesine keza.
Mü’min'in Validesi’nin ellerinden (öperim). Mümin ve Hilmi. Efendiler’e selâm..
Kâzım ve evlâdlarınm gözlerinden (öperim) ve selâm hanesinde.. Âdem ve Ahmed
Efendiler’ e selâm ve ’Abbas dahî asker idi.. Ve hem de Adapazarı’n da
bulunuyordu.•’Abdülhalim ve Elmas Efendiler’in gözün öperim. Hanesinde İbrâhim
Şute ve evlâdlarına 'Ömer Çûne'ye ve
hanesinde İsmâ’il Rifat Necîb
Sa’îd ’Ali Şerif Hacı ’Ali Â- dil ilh. Horpişte'de Makedonya'da ve Priştine’de
ve’l-hâsıl cümle akrabalara ve ehibbâlara selâmlar ederim. İn-şâ’Allah Konya’ya
'avdetimde ber-tafsîl mektûb yazacağım. Şimdilik orada kış var mıdır yok
mudur.. Sonra Pederim'den cevâb isterim ki şimdi gelir isem Hemşirelerim ile
beraber mi geleyim yoksa cevâb.. Tevfîk Eniştem'in ellerinden öperim. Afiyette
midir cevâb. Molla 'Ali Dayı asker olmuş idi. Nerededir bilemem.. Bu kayd ile
mektubuma hâtime çekerim. FÎ 16 Kânûn-ı Evvel Sene 334 ( )
Hüseyin 'Ali 'Osman
Hû
Batum'dan mektûb gönderdim.
Gelip gelmediğini yazın.
Huzûr-ı Pederim'e
Fazîletlû Pederim Hacı İsmâ’il
Efendi Hazretleri
Lehü’l-hamd du'ânız berekâtıyle
istibdâl olduğumu Cenâb-ı Hakk nasîb eyledi. Konya’ya gideceğim. İn-şâ’Allah
oradan geleceğim. Çünkü doğrudan doğruya gelmek fikrinde idim. Mâ’mâfih Rumeli
muhacirlerini sevk etmeye vesâit-i nakliyye olmadığından artık Konya'ya gitmek
farz oldu. Ellerinizden öperim ve 'ömr-i ’âfiyetleriniz içün pek çok du'âlan
ederim. Validem'in kezâ. 'Abdurrahmân'm dîdelerinden öperim. Horpişte'de Makedonya'da
Piriştina’da ve eşim dostum Tevfîk Eniştem'in ellerinden öperim. Nerededir.
Şimdilik artık mufassal mektûb Konya'dan göndereceğim. Tabî’ cevâb beklerim ve
her nasıl »arzû
ederseniz emrinize muntazırım
Efendim.
Oğlunuz
Hüseyin
(*) Haşiye,silik olması
sebebiyle okunamamıştır.
J. . AİLEDEN ASKERE YAZILAN MEKTUPLAR
78
Hû
’Âlî-cenâb Enişteciğim 3
Ellerinizden öperek hâtır-ı
şerifinizi istifsar eylerim.Fî 16 Eylül Sene 335 tarihli bir kıt’a kartınızı
sevinçle arkadaşlarımdan aldım. Bendeniz İstanbul’dan hareket eder iken
Birader’e adresinizi vermiş idiniz. Konya’dan iki mektûb yazdım. Hiç cevâb alamadım.
Halep’ten üç mektûb yazmış mâ’teessüf yine alamadım. Verdiğiniz adres Onaltmcı
Kolordu*ya men- sûb idi. Hâlbu ki bendeniz bir çok topçu zâbitânını su’âl etdim.
Kolorduda nefer olduğunu anladım. Geçen sene Telü’l-ha- lef’de iken sizin
taburun doktoru vâsıtasıyle emânet geldi. Hâlbu ki doktorun kendisinden
alamadım. Çünkü doktorun eşyâ- sı zâyi' olmuş. Halep’e gerisin geriye dönmüş.
Başka bir zabitin emirerinden aldım. Siz İstanbul’dan haber alıyor musun diye
su’âl ediyorsunuz. İstanbul’dan bendenize sizin hayâtınızdan su’âl
ederler.Belki işitmişsinizdir İstanbul harîk-i hâ’ilini. Harîk Cibali’den
başlayarak Yenihamam Fâtih tarîkiyle Sarıgüzel’ten tâ Koca Mustafa-Paşa’ya
kadar olan on üç gece yanmıştır. Ramazan 10 tarihli iki mektûb bir telgraf aldım.
Bilirsiniz ki hısım akrabâmız hep o .civârdadır. Hepsi külliyyen harîk-zededir.
Bizim evler dükkân filan kamilen muhterîkdir. Hiç birbirlerine yardım edecek
hâlde değildir. Eşyayı bahçeye çıkarmışlar. Onları da dört tarafdan ateş sarmış
kâffesi yanmış. Üstünden çıkarabildikleri bile yanık i- çindeymiş. Ve’l-hâsıl
acıklı bir hâldedirler. Teyzem sizin içün bendenize yazıyor ki aman Eniten’in
hayâtından bir haber gönder diyor. Harbiye Nezâreti'ne mürâca’ât etmişler. Yine
bir haber alamamışlar. Ziyâdesiyle merâkda imişler. Sizin adresinizi yazmışlar.
Hâlbu ki o esnada ağlamakda idim. Adrese dikkât edemedim. Mektubu sandığıma
koydum. Otomobilimle yağmurda üç dört gün bekledim. Canım sıkıldı. Eski
mektubunuzu okuyorum. Adresiniz gözüme ilişdi. Beşinci Fırka’ya men- sûb
diyor.Hâlbu ki Beşinci Fırka Nusaybin’e gelmiş idi. Erte-si gün sizi aramaya
çıkdım. Çefâî'de topçuların ileri geçdik- lerini söylediler. Hâlbu ki FÎ 16
Kânûn-ı Sânı Sene 335 tarihli bir kartınızı aldığımda İkinci Fırka’da
bulunduğunuzu yazıyorsunuz memnûn oldum.;İn-şâ’Allah’görüşürüz. İstanbul'dan
aldığım mektûbda Süleyman Eniştem de dükkânınım üzerinde lonca odalarında
ikâmet ettiğinizi yazdılar. Dört beş aydır da haber aldığım yokdur. Kolumuz ise
şimdilik 'İzzet Paşa İstasyonu' ndadır. Nusaybin'e hareket emri vardır. Böylece
ma'- lûmunuz olsun... Bâkî devâm-ı 'afiyetinizi Cenâb-ı Hakk'dan temennî
eylerim Enişteeiğim.
Fî 6 Mart Sene 335
İmza
Kırkkilise
Hû
Huzûr-ı Mahdûmânolerine
Sevgili Oğlum
Mahsûs selâm ,edüp gözlerinden
öperim. Tarafımızdan su’âl e- derseniz hamd olsun cümlemiz de 'âfiyetdeyiz.
Sizin de sıhhat de dâ’im olmanızı Cenâb-ı Hakk’dan tazarrû’ ve niyâz ey-
lemekdeyiz."’Amuca’nız Hasan Ağa ve Yengeniz Hanım selâm e- düp
gözlerinizden öperler. Halanız Kadın dahî selâm ile gözlerinden öper.
Hemşireniz Hanımlar ve Mahdûmu Mehmed Ağa selâm ile ellerinden öperler.
’Amucanız Ahmed Çavuş ve hânesi tarafı kamilen selâm ederler. El-hâsıl burada
bulunan hısım akrabâ ve komşu ve ehibbâ kâffesi selâm ile istifsâr-ı hatır
ederler. Oğlum hayli zamandan beridir mektûbunuzu alamıyor idik. Çok şükür
Cenâb-ı Hakk’a. Bu kerre göndermiş olduğunuz Fî 25 Nisan Sene 335 tarihli
mektûbunuz geldi. Ne derecede memnûn ve mesrûr olduğumuzu ta’rîf edemem.
Cenâb-ı Hakk ’ömrünüzü ziyâde eylesün de âminen ve sâlimen gelirsin. Dünya
gözüyle sen oğlumu görürüm. Bundan başka tahrîre şâyân bir şey yokdur. Bu
kabarcıkla iktifâ eder ve tekrar gözlerinizden öperek hatm-i makâl eylerim
Sevgili Oğlum. Fî 20 Haziran Sene 1535
Erikler’de Valideniz
Hanife
Mektûbuma cevâb beklerim Oğlum.
Süleymaniye 80
Der-i ’Aliyye'de Sahra Topçu
Yüzbaşılarından Abdulkerîm Efendi’ye
Rif’atlû Efendim Hazretleri
Hemîşe ‘âfiyetde ber-devâm ve
kamrân duyurulmanızı Rabbim’den dilerim. Mektubunuz de meserretle yedd-i
iftihara alındı. Sıh-hatinizi hâk-i beşârâtdan mesrur ve şâdân olduk. Hamden
cümle sıhhatleyiz. Müfârekâtden başka kederimiz yokdur.
Efendim Validem... Hanım altı
mâh akdem hastalıkla vefat etdi. Sen sağ. Allah afv buyursun. Amîn. Efendim
Süleymaniye’- ye gelmek arzusunda bulunma. Eğer orada biraz istirahatınız vâr
ise hiç bu taraflara gelmeyiniz. Oralarda kalsanız daha evlâdır. Oğullarım
Ahmed ve 'Ömer ellerinizden öperler. Valideleri mahsûsen du’â eder. Oğlum ’Ali
vefât etdi. Sen sağ. Vâlidem üç ay sipâriş aldı. Sonra dünya bozuldu. Ma’âşinâ
kaldı. Ben de o yüzden pek borçlu kaldım. Kardeşlik uhuvvet böyle günler içün
lâzımdır. Hiç olmazsa bana yiğirmi lira para göndermeliydin ve şimdi pek
müzâyakadayım. Artık merhametinizi beklerim Efendim.
Bir çift potin Ahmed’e
gönderiniz. Fî 21 Ağustos Sene 355
Biraderiniz Muhyeddîd Adresimiz
Süleymaniye’de Yemenici
Muhyeddîn Nâzik mahsûs bulur.
81
26 Ağustos 19 Hû
Birâder-i ‘Azizim Seyyid Mehmed
Cevâd Efendi !
Mektubunuza cevâb olarak fırsat
buldukça cevâb yazıp gönder- mekdeyim. Yazdığım mektûblarm mukabilini
almadığımdan me‘- yûs olup bir daha yazmak istemiyorum. ’Abdülcebbâr ile gönderilen
para ve notlar kâmilen ulaşdı. Ramazanda sarf eyledik. Zâtınıza du’âlar edildi.
Lâkin idare sizin. Bu paranız ile değil on misli olursa ancak nefes almıyor.
Zîrâ nüfûs çok vâridât az.’ Ne ile idare edilsün. Der-sa’âdet’e vürûdu- nuzdan
sonra sizden bir haber almadık. Bilâl geldi birâz çenebazlık eyledi. Bir takım
ma'nâsız sözler ile bir şey anlaşılmadı. Biz de senin fikrindeyiz. Geç olsun
güç olmasun.
Ne ise sağ olunuz. Peder Efendi
gözlerinizden öper. Her vakit size du’âsı var ve intizârınızdadır. Bilâl’in
sözünde orada mu’allîm ta’yîn edilmiş olacaksınız. Doğru olduğuna hükmedildi ve
hem de doğrudur. Zîrâ bugün de yollar müşkî- lâtlı. Husûsiyle ’â’ile ile yola
düşmek oldukça müşkîldir. Bilmem sözüme ne sözünüz var. Bendeniz öyle olduğuna
hükmetmedim lâkin etdiler. Bu kerre bilmiyorum ben mi sabıkayı kazandım yoksa
zâtınız (mı). Benim mes’ele dört ay oldu. Her hâlde zâtınızın daha evvel
olmalıdır.'Zîrâ Erbil’de iken aldığım bir mektûbunuzda öyle bir şey olduğunu
hissetmişdim. ’Azîzim burasını da fikrinizden çıkarma’. Gözü yolda kalan var!
Bendeniz her bir hizmete hazırım. Zâtınız bizim hil’ati fikirden
çıkarma(ma)lıdır. Buraya hil'at getirmeden gelseniz veya getirmez iseniz
protestoya hazır olunuz. Kemereler gözünüzden öperler. ’Abdülhâlik Efendi
Birader gözünüzden ö- per: Mehmed Hasîb ve Mehmed Râ'uf pederi Cezmî Huri İmran
* r *ı -A
Ra’ife Adviye Ni’metL‘J
ellerinizden öper. Seyyid İbrahim Seyyid Sıddık ’Abdulhamîd selâm ederler.
Abdurrahmân ’Amuca selâm (eder) ve gözünüzden öperler. Biz de tâ’tîl olduğundan
rahat üzereyiz. Lâkin kalb rahat değildir. Kalb dâ’imî bir hâldedir. Birader
zâtınızı arzu ederim. Bâ’zı vakit takdir ederim. Ne ise Allah cümleye rahat
versün. Â- mîn. Burasını mu'âvenet ve gerek mektubunuzdan eksik eyleme. Gözler
sizi gözler! Bakî devâm-ı 'âfiyetde ber-karâr olunuz Efendim Hazretleri.
f’J Bizim Hanım Biraderiniz
Mehmed
Adapazarı 32
Hâkîkatlû Biraderim Mustafa Ağa
I
Bu kerre mahsûs selâm edüp
gülden nâzik olan hatırınızı su’âl ederim. Birâderim Tâhir Efendi diğeri Fevzi
Efendi Koca Vâlidem Kadın ve kendi Vâlidemiz Kadın Hemşirem Kadınlar biraderin
mahdûmu Mehmed Ağa kâffesi ayruca ayruca mahsûs selâm ederler. Diğeri
komşuların kâffesi mahsûs selâm ederler. Tarafınızda bulunan Mülâzım-ı Evvel Hasan
Ağa’ya diğeri İh- sân Ağa’ya ve Bayram Çavu| oğlu Kerîm Efendi kâffesine ferâde
ferâde' mahsûs .selâm. ed.erim‘. Tebliğ edesiniz Kardeşim.
25 Ağustos 535 tarihli bir
k-ıt’â muhabbat-nâmenizi .aldım.Hasan ile ikinizin. Çok memnûn oldum. Cenâb-ı
Allah sizleri de memnûn eylesün. Âmîn yâ Mu’în. Kardaşım bura içün hiç merâk
etme. Yalnız sizin hasret-i iştiyâkınızdan ma'dâ bir kederimiz yokdur. El-bâkî
mâşukunuz. Fî 22 Eylül Sene 335
Meknar ( s LâA-r) Jandarma
Efradından Biraderiniz ’Ârif Çavuş
•Acele cevâb gözlerim.
’Ârif Remzi
İstanbul 35
Hû
• İs t a n b u 1
4 / 10 / 919
Ağabeğim ’
Müte'âkiben müte’addîd
mahallerden lütfedilmiş üç mektubunuz kulûb-ı mecrûhamızı cidden dil-sîr etdi.
Büyük şükranlarımızla beraber
cevâplarımızın te’ehhürü babındaki taksiratımızın esasen müsellem uluvv-i
cenâbınızca afv olunacağından ümid-vâr bulunduğumuzu ’arza cür’et eyleriz.
Hassaten bâde-yi sükûtumuz sizi elîm bir haberle dâğ-dâr-ı te'essür etmemesi
kazıyyesi idi. Ne çâre!.. Evet, emr-i Hakk vaki’ oldu. Pederim takriben on beş
ay evvel bizi hâr ve hakir terkederek, uzun bir hastalık devresinden sonra
(İrcı’îî. emr-i celîlesine tevfikan bâb-ı rahmete azim oldu. Hakk rahmet
eylesinl. Şimdilik her ne kadar sıhhatde isek de aramızda ( o da ba'zan ) ha’in
rüzgârların mültifâne mevhum kanatları üstünden getirdiği kıymeti fevka’1-hayâl
büyük selâmlardan başka hiç bir mûcib-i fahr ve serverîmiz yok. Ma’mâfih
“Düşmez Kalkmaz Bir Allah...” darb-ı meselini tahattüren müteselli oluyoruz.
Daha fenâsı aramızda Peder’in ’adem-i mev- cûdiyyeti bu mâ’işet darlığı içinde
ben oğlunuzu ni’met-i ma’ariften de mahrûm etdi. Hâlık bir gün elbette
zahirimiz, mu’inimiz olacakdır. Zannederim, bu müzayakada, bu elim vaz’- ıyyet
içinde şüphesiz sizin gibi bir ( Baba Dostu) da bizi terk etmeyecek ve bizi
kıymet-dâr iltifatlarından, selâmla
rından mahrum etmeyecekdir.
Kalblerimizin en derîn
köşelerinde mahkûk hayâliniz bunca ihtimamlara rağmen, artık günden güne ekdâr ve
âlâm-ı zaman dolayısıyle,kalın bir kâliçe-i gubâr ile örtülmeye başladı.
Zamanın tahripkâr eli oralara kadar uzandı. Yakın bir âtide cisminizi
hayâl-hânemde yaşatacağımı zannediyorum..
Çünkü: Görmeyeli, görüşmeyeli
az olmadı, değil mi, Efendi Ağabeyciğim?..
Bâkî; ’â’ilece ’â’ilenize ve
size selâmlar.. İhtirâmlar.,A- ğabeyim, Efendim.
Oğlunuz Makâmmda
Nezîhî Yusuf Ziyâ
Adresimiz :
İstanbul-Samatya*da Hâtûniye
Mahallesi’nde Tramvay Caddesi’nde ” 168 ”.
Bağdad (^)
Hû
Muhterem Mehmed Efendi Peder
Hazretlerine
Allah beyt ve bu beyti bina
eden hürmetine varlığını devam etsin. Ey âlemlerin Rabbi! Kabûl et. Şerefli
hatırınızı sorarım. Şayet bizi sormak lütfunda bulunursanız,Allah'a hamd olsun,
hepimiz iyiyiz. Sizin teşrifinizden bu güne kadar,tarafınızdan herhangi bir
mektup gelmedi. Ki bundan sıhhatinizin devam ettiği müjdesini öğrenemedik.
Düşüncede kaldık.Al- lah-u Te*âla’dan,istenmeyen bir şeyin olmamasını dilerim.
Sizin, yerinizi ve sıhhatinizi bildirmeniz gerekmektedir. Geldiğinizde durumuza
muttali oldunuz. Bu âile nasıl, ne yapıyorlar diye sormadın mı? Annem selâm
eder,ellerinden öper. Gece gündüz duâ eder. Başarın için duâ eder. Çocuklar
Kasım ve İbrahim ellerinden öperler. Babacığım, bizde ancak bir kat yatak
kaldı. Hâşâ! Siz bezi bu hâli kabul etmezsiniz.
Cenâb-ı Hakk muhafaza buyursun
ve selâmette kılsın! Es-selâ- mü ’aleyküm verahmetu’İlahi veberekâtühû!
Hizmetkârınız
Kasım
Annem ellerinizden öper. Sizin
şerefli gidişinizde Dedem’in evine gitti. Bilgin olsun.
(^) Mektup metni Arapça’dır.
Küplü 85
Hû
Huzûr-ı ’Âlîlerine
Oğlumuz Kadir Efendi’ye
Evvelâ mahsûs selâm edüp
hatır-ı şeriflerinizi sorup su’âl etmekdeyim. Eğer bizlerden zerre mikdârı
su’âl buyurulur ise hamd olsun vücûdum sıhhatde olmasını Cenâb-ı Hakk’dan
temenni eylerim. Âmîn. Kâ*in-birâderiniz Hüseyin Efendi mahsûs selâm eder.
Vâliden Kadın hâne tarafları ayruca selâm eder. Hanım oğlu Süleyman’ın hânesi
mahsûs selâm eder. Karasitlerin ( )
Hüseyin hânesi tarafları ayruca selâm eder.
(...) Hüseyin Çavuş Mehmed Ağa
Valideleri ayruca selâm eder. Hoca Neneler cümlesi selâm eder. Okuyan efendiye
dinleyen cemâ’ate ayruca selâm eder. El-bâkî du’â. Bilecikli Mehmed Efendi
ayruca olarak selâm eder. Bilecik’de nüfus me’mûru
Hû
Bu mektûbun karşısını âcilen
isterim. Hüseyin yazmışdır. Bi-raderimiz Kadir 1517 tevellüd. Askerlik de daha
vardır.
Hû
Sevgili Oğlum !..
Uzum zamandan berî mektubunu
alamadığımdan son derece müte'essîrim. Bununla beraber belki 15 - 20 mektûb
oluyor yazıyorum. Hiç bir cevâba nâ’il olamadım. Senin hasret-i iş-tiyakından
gece ve gündüz ağlamaklayım. Ricâ ederim Oğlum. Bir mektubunu hiç olmazsa kendi
imzan tahtında bir satırlık yazını gönder. Beni de bu uzun sıkıntıdan kurtar.
Yoksa mah- pûs kimseyim. Gökteki melekler yerdeki insanlar bile hâlime
ağlıyorlar. Sana kim sebep olup gönderiyorsa ve getirenin senin eline verenin
sıhhat haberi alıp senden bana bildirenin Cenâb-ı Allah hiç bir vakitte
sığmamasını, iki cihânda 'azız olmasını her istediğini gönlündeki murâdını
Cenâb-ı Mevlâ'nın vermesini gece ve gündüz du'â edeyim ki bir fakîr kadının
du’âsı elinde kabul olur. Allah onları iki cihânda 'azız etsin ve seni de
evlâdım. İki gözlerinden öperek dün-yâ gözüyle görüşmekler nasîb-i müyesser
eylesün. Âmîn...
Valideniz 'İsmet
III. HİLÂL-İ AHMER CEMİYETİ
USERÂ
KOMİSYONU’NA YAZILAN MEKTUPLAR
Hû
İstanbul Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti
Hey et-i Muhtereraesine
Muhterem Beğefendilerim :
•Âcizleri Mısır’da Kahire
civarında Tura Usera Karargâhı‘nda bulunuyorum. Numrom 68546 dır. ’Â’ilem
câriyeleri ise Edirne- de Kıyak’da Berkok Ağa Mahallesi'nde Kâ’in-pederim Kal’a
Topçusu Yüzbaşı Ca’fer Sadık Ağa Merhûm’un hanesinde idi. Ka’in- vâlidem'in
ismi Emine ve Refikam’m Kâmile ve Baldızlarım’m Kaniye, Seniye ve Kerîmem'in
Melâhat ve Mahdumum’un Yümnî’dir. Başlarında büyük olarak Kâ’in-vâlidem Emine
Hanım olduğundan kendisine bir çok mektûblar gönderdim ise de hiç birisine ce-
vâb alamadım ve sıhhat
haberlerinden'bir dürlü haber alamadım. Merâkdayım. Kendilerinin Edirne’de
bulunduklarını ve semtlerini yukarıda ’arz etmişdim. İnsaniyet her ne suretle
olursa olsun hizmet ve mu’âvenet vazîfe-i mukaddesenizden olduğu cümlece ma’lum
ve müsellem olduğunu bildiğimden dolayı hey’et-i muhteremenizin bu husûsdaki
lütûflarına ’arz-ı dehalet eylerim. Artık hey’et-i muhteremelerince tensîb
buyurulacak olan münâsib bir vâsıta ile gerek Edirne'ye yazarak veyâhud gazete
ile i‘lan etdirilerek ve her ne sûretle olursa olsun nerede bulunduklarına ve
sıhhatlerine dâ’ir bir cevâb i’tâsma vesâ- tât buyurulmasını kemâl-i sûzişle
’arz ve istirham eylerim Efendim. FÎ 19 Mayıs Sene 355
Adresim : Mısır’da Kahire
civarında Tu
ra Userâ Karargâhı’nda 68546
numrolu MalatyalI Süvârî Yüzbaşısı Mehmed Ne- câtî
Hu
Der-sa'âdet'de Osmanlı Hilâl-i
Ahmer Gem'iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i Vâlâsı'na
Hulâsa
4 Ağustos 35 tarihli ve T 35145
numrolu tahrîrât-ı vâlâları cevâbıdır.
Kahire'de Tura Userâ
Karargâhı'nda esîr-i harb olan 68546 numroda mukayyed Yüzbaşı Mehmet Necdet
Efendi'nin keyfiyyet-i esâreti Berkok Ağa Mahallesi'nde sakine efrâd^ı
'â'ilesine . tebliğ edilmişdir Efendim. Fî 12 Ağustos Sene 335
Edirne Vâlîsi
Mühür
Esîre bildirildi.
17/9/55
Tura 88a (x)
Efendim Hazretleri 1
Bağdad Sultanîsi Müdîr Mu’âvini
Yusuf Cemâl Beğ 331 senesinde Bağdad’da vefat etmiş idi. Mum-i ileyh
bacanağımdır. Refikası Baldızım Tırabzonlu Zehra Hanım'la oğlu Mehmed Râgıb ve
kızları Dürdâne il®- Nezâhat mûm-i ileyhin vefatından sonra Der-sa’âdet’e
gitmişlerdi. Benimle muvasala ve muhabere etmenin münkati’ olması sebebiyle
bî-kes kalan bu ’â'ilenin adresini gâ’ib etdim.ve şimdiye kadar onları
arayamadım. Mum-ı ileyhânın Validesi ile Refikam Hemşiresi sıhhatdedirler.Nerede
olduklarının lütfen tahkikiyle taraf-ı ’âcizîye iş'arına müsâ'ade duyurulmasını
insâniyyet nâmına rica ederim ve bu vesile ile ’arz-ı ihtiram eylerim Efendim.
10 / 6 / 335
Yemen .Kolordusu O1) Ciheti
Kumandanı olan el-yevm Mısır’da Tura Usera Karargâhı’nda 70478 numrolu
•OsmanlI Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti
Userâ Komisyonu
İstanbul
Lütfen bu numarayı ce-vâbınızda
ihtar ediniz
T 55171
Ma’ârif Nezâret-i Çelilesi
Cânib-i 'Âlîsine
70478
Kahire’nin Tura Userâ
Karargâhı’nda esîr-i harb Kâ’im-makâm İsmâ’il Hakkı Beğ’in makâm-ı 'âlîlerince
ru’yet-i iktizâ ileyhin mlrâca’âtını hâvi mektûbu lefen takdîm edilmişdir.
İktizâsının îfâsı ve kendisine
bildirilmek üzere netice bâlâdaki nuraro tahtında inbâsı mercûdur Efendim
Hazretleri.
1480 3 Ağustos 1335 ’OsmanlI
Hilâl-i Ah
mer Cem’iyyeti Userâ Komisyonu
İmzâ
88c
Ma’ârif-i ’Umûmiyye Nezâreti
1 Şu’be
Husûsî Numro
’Umûmî Numro
Hû
Osmanlı Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesine
Mısır’da Tura Userâ
Karargâhı'nda 70478 numrolu Kâ’im-makâm İsmâ’il Hakkı Beğ’in merbût mektûbunu
mevzû’-bahs etdiği Bacanağı Bağdad Sultanîsi Müdîr Mu’âvini Yûsuf Cemil Beğ’in
’â- ’ilesinin nerede olduğu hakkında bir ma’lûmât mevcûd olmadığı gibi evrâk-ı
havâdisle (& ty) icrâ kılman i’lân üzerine de yine bir haber-i vesâire elde
edilemediğini beyânla te’- yîd-i ihtirâm olunur Efendim. FÎ 7 Ağustos Sene 335
Mühür
İmza
Kıbrıs 89 (x)
Hû
Hilâl-i Ahmer Cem*iyyeti
Komisyonu Cânib-i ‘Âlîsine
Beğefendi 1
Bundan iki sene evvelden berî
memleketden ve 'â’ileden mektûb alamadım. Hattâ sekiz mâhdır Kıbrıs‘da esîr
bulunuyorum. Diğer arkadaşlarım mektûbu geliyor. Benim mektubum gelmediği içün
merak ediyorum. Bendeniz Adana Vilâyeti’nin Maraş Sancağı ’nda Akrenk
Kasabası’ndanım. Mezkûr karyede akrabâlardan Enişdem Hacı Mustafa oğlu Hacı
Velî Efendi’dir. 'Â'ilemin sıhhatde olup olmadıklarının beyânını rica ederim.
Lütfen ve merhameten ’â’ile ve efrâdımın sıhhatde olup olmadıklarını Hacı Velî
vâsıtasıyle tahkîkât etdirilüp bendenize beyân etmeniz mercûdur. Adresim
Kıbrıs‘da Userâ-yı ’Osmanlı Karargâhı ’nda Üçüncü Telörgü'de On Beşinci
Takım'da (5596) numrolu Maraş Sancağı*nın Akrenk Karyesi’nden 'Abdullah oğlu
Hüseyin diye yazınız.
Fî 18 Haziran Sene 535 Maraş
Sancağında Akrenk Karyesi’nden
'Abdullah Hüseyin
( ) 35091 T 7 Temmuz 1335
Basra 90 (xx)
’Osmanlı Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesine
Ey Hussâr-ı Kiram Efendiler!
Hın-i esaretimden bu güne kadar
iki seneyi mütecaviz bir müddetleri ’â’ileme müte’addîd mektûblar irsal etdim.
Fakat mer- sûl mektûblarımm cevâbları vürûd etmediğinden Userâ Komisyon
Cem’iyyetine mürâca'ât etmeğe mecbur oldum. Sizden beklediğim mu’âvenet temenniyâtıyle
kalbimde büyük bir istinâd- gâh bulunuyorsunuz. Sizden ma’dâ ilticâ edeceğim
bir cihet kalmamışdır. Lütfen ’â’ilemin ber-hayât olup olmadığını mil-
liyyet-perverliğinizden temenni eyleriz.Muhterem Efendim Haz-retleri. Fî 1
Ağustos Sene 535
Hane
Aydın’da İzmir Oteli Müstecîri
Ahmed Efendi vesâtatıyle Bosna Muhacirlerinden Mehmed oğlu Yûsuf tarafından.
Adresim. Basra’da Beşinci Userâ
Karargâhı‘nda Üçüncü Tabur’da 1515 numrolu diye tahrîr e- desiniz.
’Â'ilesine yazılmışdır.
Fî 19 Teşrîn-i Evvel Sene 919
T 56950 ( )
19 Teşrîn-i Evvel 1555
İstanbul 91 (x)
Hu
Beğefendi Hazretleri l
Sibirya’nın Krasyoparsk ) Şehri'nde esir bulunan
Türk ordusu zâbitânından
Sekizinci Alay Makineli Tüfenk Bölüğü Mülâzım-ı Evveli Zevcim ErzincanlI
Mustafa Kemâl bin Ahmed Kâmil $fendi'den tahminen on ay evvel Haziran 1354 tâ-
rihlü bir varaka almışdım. Mezkûr mektûbda yüz onu mütecaviz userâ zâbitân ile
berâber vatanlarına ’avdet etmek üzere Si- sirya’dan tren ile " Tumok” Şehri‘ne geldiklerini
ve orada zuhûr eden karışıklık
münâsebetiyle tevkif edildiğini, ve kendileri de vagonlar dâhilinde
kaldıklarını, ve ileride çıkacağı istasyondan tekrar mektûb göndereceğini yazı-
yorken, mâ’et-te’essüf o mektûbdan sonra bir sene var ki sıhhatine dâ’ir hiç
bir mektûb alamadık. Şimdiye kadar yolların kapalı olması mülâhazasıyle, ve
’umûm zâbitândan mektûb gelmediğini düşünerek müteselli oluyorum. Hâlbu ki
şimdi esir zabıtanın ekseriyyetinden birer birer mektûblar gelmeğe başladı. Hâl
böyle iken yine sıhhatine dâ’ir bir haber alamamışız. Tabî’dir ki bizi me’yûs
ve endîşe-nâk bırakıyor. Lütfen ve •atıfetinize iltica ederek mezkûr Mustafa
Kemâl Efendi’nin hayât ve memâtı hakkında bir haber ( ... ) içün o emr-i lâ-
zimenini’tasını istirham eylerim Efendim Hazretleri. Fî 3 Ağustos Sene 1335
Şehzâdebaşı'nda Bozdoğankemeri
Caddesi'nde ”15” numrolu Hacı
Turak Beğ hanesinde misâfireten
mukîm refîkası
” Nuriye ”
Tahkîkât tarîkiyle el*ân
oturduğu cevaben yazıldı.
9/8/35
Hû
18 Ağustos Sene 355
Muhterem Efendim 56915 T
Kayseri Sancağı’na tabî*
Devellü Kazası’nın Yedek Mahallesinde Buz ‘Ali’nin hanesinde bir Validem ile
Bekir ve ‘Ali isminde iki Biraderim’den Mart 534 de esaretimden berû bu ’â’ile-
mizin sıhhatine dâ’ir hiç bir haber alamadım. Lütfen tahkî- kât-ı lâzime ile
sıhhatde olup olmadıklarının iş’arını istirham eylerim.
Hindistan Bellary’de
Türk Userâ Karargâhı’nda
Yiğirmi Beşinci Bölük’de 6135 numro- lu Hafız Emin
( ) 19 Teşrin-i Evvel 1335
Tura 93 (xx)
Hû
Afyonkarahisar'da Boşnak
Kesri-zâde Eyyûb Sabrî Efendi nez- d®nde sakine Refikam Hafiye ve Ka'in-validem
Hacı Ayşe ve Hemşirem Hanımlar ile Birâderim Mehmed Necatı Efendiler’den şimdiye
kadar bir günâ ma'lûraât alamadım ve yazdığım mektûblara da cevâb vürûd etmedi.
Lütfen hayât, ve mematlarının tahkikiyle Refikam*m hayâtda olduğu tahakkuk
etdiği takdirde idâme-i hayâtlarıyçün kendilerine sipâriş ma’âşının verilmesi
içün Harbiye Nezâret-i Celîlesi'ne ma'lûmât i’âdesi ve ‘âcizlerine de kısa bir
müddet zarfında iş’âr-ı keyfiyyet duyurulması ve hüviyyet-i ’âcizâneme Yemen
Kolordusu İdâre Hey’eti'nden Mu’ayyenât Şu’besi Müdîr Mu’âvini olduğuma
tekraren müşârü’n- ileyh iblâğı ma’rûz ve müsterhamdır Efendim.
31 / 8 / 55
T 5 2.8 9 2
Tura 94 (xx)
Hû
Der-sa’âdet’de *Osmanlı Hilâl-i
Ahmer Userâ Komisyonu Riyâset-i ’Aliyyesi’ne
Efend.im J
Medine’de ve burada bulunduğum
müddet ki üç seneyi mütecaviz bir zamandan berî Pederim’in hayât ve memâtma
dâ’ir ma’lûmât alınamamış ve İstanbul’da Galata Köprüsü Müdîriyyeti Anbar
Me’mûru Dayım Hafız Hakkı Efendi’ye yazılarak istifsâr-ı key- fiyyet edilmiş
ise de altı aydan berî henüz cevâb vürûd etme- mişdir. Lütfen Pederim’in
ber-hayât olup olmadığının mûm-ı ileyh Dayım Hafız Hakkı Efendi‘den bi’t-tahkîk
adresinin ta- raf-ı 'âcizîye iş’âriyle te’essür etmek izâlesine vesâtat Duyurulması
esbâbının istikmâlini istirhâm eylerim Efendim.
Fî (...) Ağustos Sene 335
(...)
Mehmed Hamdî
( ) 36886 T
3/Eylül/335
Der-sa•âdet Hilâl-i Ahmer
Merkez-i ’ümûmiyyesi Riyâset-i 'Aliyyesine
Efendim !
Bir sene evvel Mamak’da ikâmet
etmekde iken ve Mamak Ahz-ı •Asker Şu’besi’nden mahsûs ma’âş almakda iken ahvâl
ve zamân î’câbı el-yevm nerede ikâmet etdiğini bilemediğim bî-kes Vâ- lidem’in
mahall-i ikâmetini öğrenmek mecburiyetindeyim. Sâ'- at-i esâretle İtalya’da
bulunuyorum. Validem’in mahall-i ikâmet ve sahih adresini öğrenüp taraf-ı
’âcizîye bildirildiği takdirde vatan ve millet uğrunda bu hâl esef-i iştimâle
giriftar olan bendenizi ve elem-dîde Validem’i ebediyyen min- netdâr bırakmış
olacağınızı ’arz eder ma’ârif-i neşriyye î- câb ederse Aş’âr duyurulduğu
takdirde ilk vâsıta ile takdim edeceğimi ve ihtirâmât-ı mahsûsamı terdîfen ’arz
eylerim E- fendim. İtalya'da ’Osmanii Userâ
Garnizonu'nda Mülâzım
Ekrem Remzi
Validem’in sabık adresi: Mamak
Ahz-ı ’Asker Şu'be Riyaseti vâsıtasıyle Afrika Gurupları Karargâh Muhafaza
Bölüğü Kumandanı Mülâzım-ı Sânî Ekrem Remzi Validesi Hayriye veya Hemşiresi
şâhende Hanımlar'a
T 3 6 8 9 1
(- ) 19 Teşrîn-i Evvel 1335
Harbiye Nezâreti
Usera Mu’âmelât Hû 8/10/35
Şu’besi Hilâl-i Ahmer Cem’iyyeti
’Aded Usera Komisyon! Riyâset-i ’Aliyyesi’ne
5724
Kıbrıs Adası’nda ’Osmanlı
Usera-yı Harbiyye Karargâhı’nda Birinci Tel’de 7484 numroda mukayyed Bolu’lu
Berber Sâ’ib oğlu Mehmed Onbaşı’dan uzun müddet haber alınamadığı beyânıy- le
hayât ve memâtı hakkında ma’lûmât taleb eden Validesi’ne bir ma’lûmât i'âde
edebilmek üzere merkûmun yedinden bir mektûb istihsâliyle irsaline delâlet-i
’aliyyeleri ricasını mâ’- al-ihtirâm ’arz ederim Efendim.
Userâ Mu’âmelât Şu’besi
Müdîri
İmzâ
Esire mektûb yazıldı. Fî 14
Teşrîn-i Evvel Sene 335
Sambalpur 97 (xx)
Hû
Osmanlı Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti Userâ Komisyonu’na
Efendim :
Peder ile Validem’in sıhhat
haberini anlamak içün gönderdiğim mektubun cevâbını alamadığımdan pek çok merâk
ve tefekkürler etmekdeyim. Bu husûsda dahî Cem'iyyeti Muhtereme tarafına gönderdiğim
mektûblar cevâbsız kaldığının isbâtını artık ehemmiyet vermediğime hamd
ediyorum. ’Acabâ vicdânen düşünüp tefekkür ediyor musunuz. Bu gün bizim burada
ve bâ-husûs ecnebi elinde bulunduğumuz sâ’atlerimiz: Çanakkal’a Muhârebe-i Ki-
râmı’ndan daha tehlikeli ve her zamân ölüm bizim içündür. Fakat sizin ne kadar
yazılsa hep boşdur: Çünkü vücûdunuz bu gibi müzâhim ve meşâkî görmediğinden
lâfla ne kadar anlaşılsa dahî boşdur: İllâ bu kadar eğer bizim gibi asker ve
esîr kû- şe-i esâretde kan ağlaşmak: lâyık ise yazınız: En çok sizin bu gibi
vazifeler tevdi* edilmişdir: Mecbûrsunuz: Ve’s-selâm.
Usera-yı Harb-i ’Osmânî Kamp A
g’|^g— de mukayyed Mehmed
( ) 56890 T 18 Teşrin-ri Evvel 1555
: Adresim :
Malatya Sancağı’nın Kırçuval
Mahallesi *nde Mülâzım Murâd E- fendi Mahdûmu Mehmed diye tahrîri matlûbdur:
Semarpur( 8908 numrolu Murad oğlu Mehmed
Der-sa’âdet'de ’Osmanlı Hilâl-i
Ahmer Cem’iyyeti Userâ-yı Harbiy- ye Komisyonu Riyâset-i ‘Âlîsi'ne
Ma’rûzât-ı ’âcizîdir. Fî 1 Haziran Sene 335
İki seneyi mütecâviz bir
zamândan berî zır-i arîzamda mahall-i ikâmeti ’arz edeceğim Validem’in haber-i
'afiyetini alamıyorum. Şu zamândan berî akraba ve ta’allukâtıma yaptığım mürâ-
ca’âtlarım netice ve cevâbsız bırakıldığından bir dürlü endîşeden halâs
olamıyorum. Lütfen ve merhamet buyurularak şu müşfik Vâlideciğim’in ‘afiyet
ahvâlinden haber-dâr olabiliyor ümidiyle bu kerre Cem’iyyet-i Muhtereme’ye
mürâca’âte cesâret- yâb oldum. îcâb eden mu’amelenin icrâsı ol bâbda ve her
hâlde emr-i ferman Efendim Hazretleri’nindir.
Adresimi Fransa’da [Anilen]
Şehri'nde Userâ-yı Harbiyye Deposu vasıtasıyle[ 3 Kapanı ’nda 423 üncü Userâ
Bölüğü’nde Userâ-yı ’Osmâniyyeden 3184 num- rolu Edhem bin İbrahim. ( ) 36917
T
19 Teşrin-i Evvel 1335
Validem'in Adresi. İzmir
Vilâyeti Manisa Sancağı Salihli Kazası’nda Delibaşlı Karyesi’nde Molla Mehmed
Zevcesi Neslehân.
Hû
Der-sa’âdet ’Osmanlı Hilâl-i
Ahmer Cem’iyyeti Usera Komisyonu Cânib-i Vâlâsı’na
'> ■ <<*
v i
Sibirya’da Zairkonti Gordan C>Jjy /) Şehri’nde esîr-i
harb olan Tırabzon Vilâyeti'nin
Giresun Kazası’nda Kır Mahal- lesi’nden Köseoğülları’ndan Mehmed ‘Ali oğlu
Birâderim Eyyûb haber-zede sıhhat haberini ve efrâd-ı ’â’ilesinin sıhhat haberini
muş’ir Fi 1 Haziran Sene 535 tarihli ve T 33843 numro- lu mektubunuzla tebşir
haberi vâsıl olup taraf-ı âcizîden de Fî 16 Haziran Sene 335 târihiyle cevâben
Komisyon-ı 'Âlîlerine mektûbla iş’âr-ı keyfiyyet edilmişdi. Birâderim mûm-ı
ileyh Hayrî Efendi’ye mektubunuzun cevâbı verilmediği şundan anlaşılıyor ki bu
kerre Komisyonunuz’un fî 21 Teşrin-i Evvel Sene 335 tarihli ve T 37006 numrolu
iki kıt’â mektubunuzun birisi Giresun Kâim-makamlığı Cânib-i Vâlâsı’na hitaben
diğeri de taraf-ı âcizîye olarak tahrîr ve i’tâ kılınarak bi’1-mutâla’â
Biraderim’in sıhhat haberini müş’ir cevâb i’tâsı taleb olundukla der-şedîde
ikinci def’â olarak cevâben yazıyorum. Birâde-rim’ in Familyası ve Oğlu ve
Vâlidesi ve Biraderi Bendeniz ve n Hemşiresi ve Kâ’in-vâlidesi ve Yengesi ve
Çocukları sahâbeten ber-hayât olduklarını ve hiç bir vefyât vukû’ bulmadığını
ve kendisine vesâtat-ı ’aliyyenizle sık sık haberlerini iş’ânından başka bir
emel ve arzuları olmadığını bildirmenizi ricâ eylerim Efendim. FÎ 3 Teşrîn-i
Sânî Sene 335
Giresun’da Kır Mahallesi'nden
Köseoğulları'ndan Mehmed ’Ali oğlu Eyyûb haber-zede Biraderi Şükrü
Velî Şükrü
’Osmanlı Hilâl-i Ahmer
Cemîyyeti
Userâ Komisyonu
İstanbul
Nu
2191 Fî (...) Teşrîn-i Evvel
Sene 355 Polis Komiserliğine / 50
İmza 652
Merkûmun burada akrabasından
kimseler vardır. Anlarda vefat edenler bulunup bulunmadığı tahkîk ve yazıya cevâbı
‘arz Efendim. Fi 1 Teşrîn-i Sânî Sene 555
İmza
Merkumun biraderi Şükrü Efendi
ve Vâlidesi ve Zevcesi ve Mahdûmu ‘Abdullah ve akrabâ-yı sâ’iresi ber-hayât
oldukları bi’t- tahkîk anlaşılmış ve birâderi Şükrü Efendi tarafına yazılan
mektûb da leffen takdîm-i huzûr-ı ‘âlîleri kılınmış olmağla mezkûr mektubun
irsali esbâbını istikmâl buyurulması Huzûr-ı Kâ’im-makâmiyye takdîm. Fî 4
Teşrîn-i Sânî
İmzâ
Leffiyle Hilâl-i Ahmer
Cem’iyyeti Usera Komisyonu Riyasetine
Giresun Kâ'im-makâmı
İmzâ
Sambalpur 100
Hû
Bursa Polisi Müdîriyet-i
Cânib-i ‘Âlîsine
Ma’rûzâtım
Bendeleri Der-sa’adet Fatih
Sultan’da Çıkrıkçı Kemâleddîn Mahallesi’nde Zülâlî Çeşmesi Sokağı’nda (6)
numrolu hanede mutasarrıfan sakin Hicaz Firka-i Askeriyyesinin Altmış dördüncü
Alayın İkinci Tabur Binbaşılığından mütekâ’id ve pederim Edhem Efendi nezdine
sıhhat haberini anlamak içün gönderdiğim mektûblarım cevâbsızlıkla akım
kalmışdır; Dîğer bir arkadaşımdan almış olduğum mektûbda Pederimin sıhhat ve
’â- fiyet üzere olup Bursa’ya nakl-i hâne etdiğini bildiriyor. Adresi
bildiremediğini anlayamadığımdan lütfen ve merhameten esaretime terahhümen
bâlâda zikredilen adresenin orada bulunup bulunmadığı gibi memât ve hayâtından
‘âcizlerini haberdâr etmenizi isâniyet nâmına ricâ ve istirhâm eylerim: 01
bâbda emr ü fermân hazret-i menlehu’1-emrindir:
Hindistan Hıtt’ası’nda Semarpur
Şehri ’OsmanlI Harb Userâsmdan Kamp.A— 9928 da
Ser-çavuş
Mehmed Memdûh
Bu mektup; I. ve II. konu
başlıkları ile verilen mektuplarla birlikte,aynı zarfın içinde bulunmuştur.
Resmî bir makama yazılması sebebiyle,buraya dâhil edilmiştir.
Tahkîkât-ı lâzime îfâ ve bu zât
burada ise kendisinden bir mektûb alarak raptı. Polis Saffet Efendiye. Fî 5
Teşrîn-i evvel Sene 335 İmza
Hû
Mahdûmum Mehmed Memdûh Ef
endi’ye
FÎ 5 Teşrîn-i evvel Sene 335
tarihli bir kıt’a ‘afiyetlerinize dâ’ir mektûblarınızı aldım. Cümlemiz
’âfiyetde olup sizden ma’dâ bir kederimiz yokdur. Bi-minnihi te’âlâ an karî-
bi’z-zemân halâs olursunuz. Merâk etmeyiniz. Dünyâda erkek olan adamın başına
gelir. Din ve millet uğurlarına cân-sipe- rân üzre hizmet eden adam içün bu
gibi şeyler büyük bir iftihardır. Başımıza gelen felâketi elbetde haber
almışsınız-r dır. Haber lâzımdır. Bâ'd. Fî 7 Teşrîn-i evvel Sene 335
Pederiniz Münkâ’id Binbaşı
İbrâhim Edhem
İmzâ
Adresimiz
Bursa’da Yeşil’de Mes’ûdî
Mağaradamı Mahallesi’nde Arslan E- fendi’nin Hanesine Muttasıl Yedi Numrolu
Hânede Mütekâtid Binbaşı İbrâhim Edhem Efendi.
Üçüncü. Bölüm
EKLER
I. BİR ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN SON
MEKTUBU
’• Vâlideciğim,
Dört asker doğurmakla müftehir
şanlı Türk annesi 1 Nasihat-âmiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik
bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde
otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha
takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle
güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım,
uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil e- kinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek
eğilmesi, bana, annemden gelen mektubumu selâmlıyor gibi geldi. Hepsi benden
tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi di-? yerek tebrik
ediyorlardı.
Gözlerimi biraz sağa çevirdim
güzel bir yamacın etek-lerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir
seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan
dere,bana validemden gelen mektupdan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu...
Başımı kaldırdım,gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi
benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu.
Diğer bir dalma baktım,güzel bir bülbül, tatlı sedasi- le beni tebşir ediyor ve
hissiyatıma iştirak ettiğini ince
19 Mart 1990, Pazartesi tarihli
Tercüman Gazetesi’nda yayınlanmıştır.
gagalarını açarak göstermek
istiyordu.
O güzel çayırın koyu yeşil bir
tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli
biri ezan okuyordu.
Ey Allahım, bu ovada onun sesi
ne kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile
sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi
dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı
kıldık. O güzel çayırların üzerine diz çöktüm.
Bütün dünyanın dağdağa ve
debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım
ve dedim:
- Ey Türkler‘in Ulu Tanrısı! Ey
şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve
otların, şu heybetli dağların Halikı! Sen bütün bunları Türkler’e verdin. Yine
Türkler’de bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni takdis eden ve seni ulu tanıyan
Türkler*e mahsustur.
” Ey benim Yarabbim! Şu
kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celâlini İngilizler’e ve
Fransızlar’a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek,
böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin,
düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle! “
Diyerek bir dua ettim ve
kalktım. Artık benim kadar mes’ut,benim kadar mesrur bir kimse tasavvur
edilemezdi.
Anneciğim,oğlun Hali t de benim
gibi güzel yerlerde
dir.
Dünyanın en güzel yerleri
burası imiş. Yalnız bu mem-leketlerde* düğün olmuyor. İnşallah düşman asker
çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün yaparız olmaz mı?
Vâlideciğim,çamaşır falan
istemem, paralarım duruyor, Allah razı olsun.
Oğlun
Hasan Etem
4 Nisan 1331
(17 Nisan 1915) ”
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder