Cemil Meriç Sözlüğü 1
| |
T.C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
CEMİL MERİÇ’İN ESERLERİNDE ÖZEL İSİMLER
VE
ÖZEL ANLAM YÜKLENMİŞ KELİMELER
Harun ŞAHİN
Yüksek Lisans Tezi
Engin
bir kültüre sahip olan Cemil MERİÇ’in eserleri, onun bu
kültürünü yansıtan özel isim ve özel anlamlı kelimelerle doludur. Bunun içindir
ki orta seviyede bir okuyucu dahi, Cemil MERİÇ’in
eserleri karşısında, sözlük ve
ansiklopedilere ihtiyaç duymaktadır. Bu şifreleri çözmek, kastedilen
manayı anlamak, bahsi geçen kişi ya da eseri az da olsa
tanımak, eserlerden istifade noktasında bir ihtiyaç ve bir problem olarak karşımızda
durmakta, işaret edilen noktaları bize
tamamen aydınlatacak bir ışık kaynağından
mahrumiyetimiz de zihinlerimizi meşgul etmektedir. İşte,
bu çalışmaya
bir ışık
olma sevdasına kapılarak heveslendik.
Amacımıza,
Cemil MERİÇ’in eserlerinde geçen şair,
yazar, devlet adamı, millî ve dinî kahraman isimleri, kitap, gazete, dergi,
kurum, kuruluş... Vb. isimlerinin tespitini
yapmak, terim anlamı taşıyan kelimelerin hangi bilim
dalında, hangi manaya geldiğini ve özel anlam yüklenmiş kelimelerin
taşıdığı
manalar hakkında örnekli bilgi vermek suretiyle ulaşmayı
hedefledik. Gerçi Cemil MERİÇ, “Bu Ülke”nin “Kanaviçe”,
“Bir Dünyanın Eşiğinde”nin
de “Sözlük” ve “Temel Tarihler” bölümlerinde okuyucunun eserleri daha iyi
anlaması için açıklamalarda bulunmuştur. Bahsi geçen bu kısımlar,
okuyucuya hiç de azımsanmayacak şekilde ışık
tutmaktadır. Biz, daha geniş bir kelime çalışması
yaparak, Cemil MERİÇ’in daha iyi anlaşılmasına
katkıda bulunmayı ve Cemil MERİÇ’in kültür ufuklarını, onun
kültür hazinesini besleyen ırmakları, bütün özel isimleri ve özel anlam
yüklenmiş kelimeleri,
hatta şifre
diyebileceğimiz telmihli kelimelerinin
arka dünyalarını gözler önüne sererek, Cemil MERİÇ okuyucularının
istifadelerine sunmayı gaye edindik.
Çalışmamızın,
isminden de anlaşılacağı
üzere yapılan iş iki başlıkla
hulâsa edilebilir.
1-
Cemil MERİÇ’in Eserlerinde Geçen Özel İsimler:
Bu çerçevede, özel adlar tespit edildi ve niteliği
incelendi, bunlar hakkında ansiklopedik bilgi verildi.
2-
Cemil MERİÇ’in Eselerinde Özel Anlam
Yüklenmiş Kelimeler:
Bu grupta ise özel anlam taşıdığını
düşündüğünüz
kelimelerin tespiti, kelimelere hangi ilim dalına ait anlamlar yüklendiği
tespit edildi ve bu anlamlar, örnek cümlelere delillendirildi.
Çalışmalarımızda
araştırma
zeminini oluşturan metinler olarak, Cemil
MERİÇ’in
12 telif eserini esas aldık. İşe öncelikle eserlerin taraması
yapılarak başlandı. Özel isimler ve özel
anlam yüklenmiş kelimeler ve açıklanmaya muhtaç
telmihli sözler, özel tarihler tespit edildi. Verileri bilgisayar ortamına
geçirmenin akabinde, ulaşabildiğimiz
ansiklopedi ve sözlükler yardımıyla tespit edilen kelimeler açıklanmaya çalışıldı.
Bu çalışmalarımız
esnasında hesabını yapmadığımız ya da yapamadığımız
zorluklar bizi hiç yalnız bırakmadı. Bunlardan birkaçını zikretmek isterim:
1-
Özellikle yabancı kelimelerin yazımı ile ilgili
sıkıntılar: Cemil MERİÇ yabancı isimleri ve terimleri
çoğu
zaman o dildeki imla özelliklerine bağlı kalarak yazmıştır.
Ancak bu, istisnası bol bir kaidedir. Biz, asıl metne dokunmamak kaydıyla kendi
tercihimizi yabancı kelimelerin o dildeki yazımını esas aldık. Ancak basım
hatası olarak kabul edilebilecek, hiçbir kaideye sığdıramadığımız
(mesela: Malcolm X, Molcom X şeklinde yazılmış)
farklılıklarla da karşılaştık.
Böyle durumlarda, madde başında ve örnek cümlede, doğrusunu
yazmayı tercih ettik. Bu hataları da dipnotlarda açıkladık. Sıralama yaparken,
özel şahıs
isimlerinde, ad ve soyad sırası takip ettik. Kısaltmalarla yazılan ilk
isimlerde de aynı sıra prensibe bağlı kaldık.
2-
Cemil MERİÇ, İngilizce,
Arapça ve Fransızcayı çok iyi bildiği için bu kültürlere ait
eserlerin hemen hemen tamamını asıl kaynaklarından okumaktaydı. Bunun içindir
ki onun kültür hazinesini şekillendiren eserlerin birçoğuna,
özellikle Hindoloji terim ve isimlerine Türkçe kaynaklardan ulaşmakta
zorlandık. Bu durumlarda yazarın eserinde verdiği
bilgilerden faydalanarak bir açıklama yazmayı uygun bulduk.
3-
Cemil MERİÇ eserlerinde, Özellikle Işık
Doğu’dan
Gelir’de, birçok peygamber ismi zikretmektedir. Bu isim ve terimlerin birçoğu
İslam
dininde ve diğer ilâhî dinlerde zikredilen
isimlerdir. Bu isimlere örnekler Tevrat ve İncil’den
verilmişse
“Kitab-ı Mukaddes”te, “Tevrat”ta ya da “İncil”’deki manasına uygun düşecek
şekilde
bir açıklamada bulunduk; ama Kur’ân- Kerîm’den ya da İslamî
eserlerden misal verilmişse İslam
inancı iktizasınca bir açıklama yazdık. Yani metinde kastedilen manaya bağlı
kaldık. Mesela Lut kıssası için yapılan açıklama Kitab-ı Mukaddes’teki yerine
göstermeye yöneliktir. Ama Lut peygamberin açıklanması, tamamen İslam
kaynaklı yapılmıştır. Çünkü yazar bu iki örneği
değişik
kaynakları kastederek vermiştir.
4-
Cemil MERİÇ, özellikle Jurnal I ve II’ de
sadece kendine ve yakınlarına malum, soyadı zikredilmeyen isimlerden
bahsetmektedir. Biz bunları bir kısmını metin yardımıyla çözümledik önemli bir
kısmını da Cemil MERİÇ’in kızı Prof. Dr. Ümit MERİÇ
YAZAN Hanımefendi’ye sual ettik ve aldığımız cevaplar ışığında
açıkladık. Bunun haricinde, yine Jurnal I ve II’ de isimlerin baş harfleriyle
yapılmış kısaltma
özel isimlere rastladık. Bu kısaltmaları metne dâhil etmedik.
5-
Cemil MERİÇ’in vefatından sonra,
eserlerini yayına hazırlayan oğlu Mahmut Ali MERİÇ’in
ve kızı Ümit MERİÇ Yazan Hanımefendinin esere
eklediği,
önsöz, giriş, dipnot gibi bölümlerde
zikredilen özel isimleri çalışmamız haricinde tuttuk.
6-
Özellikle süreli yayınlarda, farklı isimlerle
farklı dönemlerde, farklı kişilerin çıkardığı
gazete ve derginden söz edilmektedir. Sabah ve Takvim Gazetesi gibi. Bu isimleri,
metinde bahsi edilen dönemler çerçevesinde açıkladık. Diğer
dönemlerdeki yayın faaliyetlerinden bahsetmedik.
Çalışmamızın
imla özelliklerinde 2005 yılı “TDK Yazım Kılavuzu” esas alınmıştır.
Bunun dışında
bazı yazım tercihleri aşağıdaki gibi
yapılmıştır:
1-
Muhtelif şekilde yazılan asır adlarını
madde başında
Roma rakamlarıyla yazdık: VII. yy, XV. asır gibi.
2-
Yazımında herhangi bir kaide gözetilmemiş olan
sıra sayı sıfatlarıyla kurulmuş olan özel isimlerin madde başı
yazımında, önce isim, sonra Roma rakamıyla sıra sayılarını zikrettik (Murat
IV., Selim I. gibi).
Çalışmamızın
şüphesiz
noksanları vardır. Ancak biz noksansız bir çalışma yapmak
için elimizden gelen gayreti gösterdik. Bu tür çalışmaların
daha iyilerinin yapılması bilim dünyamız için kazanç olacaktır.
Bu
teze gösterdiği ilgiden ve verdiği
destekten dolayı Prof. Dr. Ümit MERİÇ YAZAN Hanımefendiye,
özellikle dizgi bölümünde yardımlarını esirgemeyen Riyad Uluslar Arası Türk
Okulu’nun nadide çiçeklerine, anılmaya layık bir sabır ve tahammül göstererek,
çalışmalarım
boyunca en tabiî haklarından bile feragat edebilen eşim
Emine ŞAHİN’e
ve tabi ki, zaman ve mekân sınırı gözetmeden yardım, destek ve ilgisini
esirgemeyen muhterem hocam Prof. Dr. Nevzat ÖZKAN Beyefendi’ye teşekkürü
zevkli bir borç kabul ederim.
Harun
ŞAHİN
KAYSERİ 2006
|
KISALTMALAR |
BDE |
Bir
Dünyanın Eşiğinde. |
BFH |
Bir
Faciânın Hikâyesi. |
BÜ |
Bu
Ülke. |
IDG |
Işık
Doğudan
Gelir. |
Jur.I |
Jurnal
Cilt. 1 |
Jur.II. |
Jurnal
Cilt 2. |
KA |
Kırk
Ambar. |
Kİ |
Kültürden
İrfana. |
Mağ |
Mağaradakiler. |
SNK |
Sosyoloji
Notları ve Konferanslar. |
SSSS |
Saint
Simon İlk
Sosyolog İlk Sosyalist. |
UU |
Umrandan
Uygarlığa. |
Bkz: |
Bakınız. |
Öl: |
Ölümü |
CM |
Cemil
Meriç. |
s |
sayfa |
age C |
Adı
geçen eser Cilt |
yy : MÖ : |
Yüzyıl Milattan
önce |
MS: : |
Milattan
sonra |
CEMİL
MERİÇ’İN
HAYATI
“Kahramanımız,
1916'da Anadolu’nun ücrâ bir kasabasında dünyaya gelmiş.
Doğduğu
tarih bile kesin belli değil. Babasının Kur’ân kapağına
kaydettiği
doğum
tarihi 1332 Kânun-u evvel 12. Meydan Larus 1911 gibi yanlış rakkam
veriyor.”1 Cemil MERİÇ kendisinin de ifade ettiği
gibi 12 Aralık 1916 tarihinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Zehra ve Nadide
isimli iki ablanın ardından doğar. Adı Hüseyin Cemil olarak
konur. Babası Mahmut Niyazi Bey, 1912 Balkan Harbi sırasında ailesi
Yunanistan’ın Dimetoka Şehri’nden Hatay'a göç eder. Bu şehirde
önce Ziraat Bankası müdürü, sonra da mahkeme reisidir.
1923
yılında Reyhanlı Rüştiyesi’nde başladığı
ilkokuldan, 1928’de “certificate d’etudes primasires” isimli diplomasını alır.
Aynı yıl Fransız kültürü ağırlıklı, Fransız Sultanî’sinde
orta okula başlar. Bu yılları kendi
kaleminden okuyalım: “Sonra Antakya Sultanî’si. Ve başlayan
yeni hayat. Hayatıma karışan iki hoca: Lami Cankat ile
Mahmut Ali. Lami Cankat, iyi bir edebiyat hocası idi. Onun da yetiştiricisi
Satı Bey. Yunan mitolojisinden bazı bölümler anlatır, bir saat sonra onları
kompozisyon vazifesi olarak yazmamızı isterdi. Geniş hayalli
bir talebeydim. Bu yüzden çok şımartıldım. Mazhar olduğum
takdirlerle büsbütün şımardım. Mahmut Ali, hatip ve
geniş ufuklu
bir hocaydı. Daha sona, arkadaşım oldu. Fransızca hocam Antuan
Efendi’yi zikretmeden geçemeyeceğim. Bu zatın da basılmış bir
takım tercümeleri vardı. Tahsil hayatımın yıl yıl dökümünü yapmak lüzumsuz.
Yalnız, şuurumu
yoğuran
bazı hocaların adlarını anmakla yetineceğim: Ali İlmi
Fani, mükemmel bir edebiyat hocası ve değerli bir şairdi.
Darülfünün’da şerh-i mütûn hocalığı
yapmış mükemmel
Farsça ve çok iyi Osmanlıca bilirdi. Kalendermeşrep bir
edebiyatçı idi. Hissî ve fikrî hayatımda büyük katklıları olan bir hoca hatta
bir dosttu. Şiir dünyasına onun rehberliği
ile girdim. Önce Akif’i tanıdım, sonra Nabi’yi, Fuzûlî’yi, Nedim’i. Ders kitabı
olarak Halit Fahri’nin Seçme Yazılar’ını okuyorduk. Ama kitap bir vesileden
ibaretti. Ali İlmi Bey, daha çok Divan Şiirini
anlatırdı imtiyazlı bir telebeydim. Hemen her imtihandan birinci çıktım. Şiir
kabiliyeti hocası tarafından göklere çıkarılan “bir şiir
delisi” ve “islah kabul etmez bir bibliyoman”. Memduh Selim’le edebiyat tarihi
derslerine başladık. Memduh Selim, Abdullah
Cevdet’in İçtihat’ında yazıları çıkmış çok
ciddi ve laubalilikten hiç hoşlanmayan bir hocaydı ondan şekle
dikkat terbiyesini aldım. Ayrıca tercüme de okutuyordu. Chateaubria’nın “Son İbn
Saraç’ın Maceraları” adlı eserini Türkçe’ye çevirdik. Daha sonra Memduh Selim
ile dost olacaktım. Ve hayatımın belli bir devresinde büyük etkileri olacaktı.
Sonra Fransızca hocalarım. Bilhassa Moity ile Bazantay. Birincisi eski bir başçavuştu.
Ikincisi üniversite mezunu ve daha sonra edebiyet doktoru. Moity’in üzerinde
durduğu,
bilhassa cümle yapısı idi. Phrseologie diye bir ders okuturdu. Kırkından sonra
edebiyata tecessüs duymuş kalendermeşrep
bir hocaydı. Yazar olarak yetişmemde odukça önemli bir payı
olmuştur.
Bazantay’a gelince mektebin müdürü ve istikbalimiz üzerinde mutlak bir rol oynayacak
bir makamın sahibi idi. Gevezelikten nasıl kaçılacağını,
konunun dışına nasıl çıkılmayacağını
ondan öğrendim.”1
Tarih
23.09.1933 geleceğin usta kalemi ilk yazısını
yayımlar. Mahallî Yenigün Gazetesi’nde çıkan bu yazının başlığı
"Geç Kalmış Bir Muhasebe". Milliyetçi
tutumu ve 05.07.1935 tarihli "Türk Genci" isimli yazısında bazı
hocalarına, onları yeteri kadar milliyetçi bulmadığı
için, sert tenkidi okuldan atılma sebebidir. Müteakip sene üniversite hayaliyle
İstanbul’a
gelir; ancak üniversiteye giremez. Pertevniyal Lisesi 12. sınıfına devam eder.
Hocaları, felsefede İhsan Kongar, tarihte Resat
Ekrem Koçu, edebiyatta Keyise İdali, Fransızca'da Nurullah
Ataç'tır. Yine bu yıllarda Nazım Hikmet ve Kerem Sadi ile tanışır.
Onlar için kendi imzasını kullanmadan iki kitap çevirir.
Okul
sonrası bir süre öğretmenlik. İskenderun'un
Haymeseki adlı köyünde dokuz ay kadar ilkokul öğretmenliği
yapar. Aynı yıl İskenderun Tercüme Bürosu'na
sınavla reis muavini olur, Türkçe basını Fransızca'ya çeviren bir ekibin başındadır.
Fakat bu da uzun sürmez.
1938
Hatay Bağımsız
Cumhuriyeti’nde Fransızlar tarafından Aktepe'ye nahiye müdürü tayin edilir. Bu
diğerlerinden
de kısa süren bir memuriyet; sadece yirmi iki gün. Sonra, Reyhanlı'ya dönüp
Batı Ayrancı Köyü’nde ilkokul öğretmenliğine
başlar.
Bu arada Türk Hava Kurumu'nda sekreterlik, Belediyede kâtiplik gibi geçici
görevlerde de bulunur.
Nisan
1939 Hatay Hükümeti’ni devirmeye çalışmak suçundan tevkif edilir ve
idam talebiyle yargılanır, iki ay sonra beraat eder ve İstanbul’a
döner.
1940
yılında Yabancı Diller Okulu burslu öğrencisidir burada iki sene
okur. Fransa’ya staja gönderilecektir; fakat İkinci
Dünya Savaşı engeli vardır. İstanbul'daki
ilk yazısı 1941 yılında "İnsan Dergisi’nde yayımlanır:
"Honore de Balzac".
Tarih:
9 Mart 1942. “Hayır, severek evlenmedim. Hayatımı bir zebanî ile birleştirecek
kadar yalnızdım. Yalnız ve yabancı. Bir kadın ilk defa olarak adımı taşımaya
razı oluyordu. Bir kurtuluştu bu, paryalıktan kurtuluş.
Ve bilmediğimiz ülkelere yelken açan bir
gemiye atlar gibi ele ele hayata atladık. Ben seni tanıdıktan sonra yaşamaya
başladım. Korkuyorum. Bunları
söylemekten korkuyorum. 22 sene gelişen
kökleşen bir sevgi bu. Bir sevgi ve
bir hayranlık. Hayat, hayatımız daima güzel miydi? Hayır. Ama mevsimleri vardı,
mevsimleri var. Vatanımsın benim, kokadığım
havasın, içtiğim su. Ben şımarık
ve yaramaz bir çocuk oldum zaman zaman. Sen hep aynı kalmasını bildim.”1
dediği tarih ve coğrafya
öğretmeni
Fevziye Menteşoğlu
ile tanışır ve evlenir mecburi hizmeti
için Elazığ gider.
1943
askerlik zamanı ama her iki gözündeki yüksek ve 'müterakki' miyop askerlik
yapmasına engeldir, Elazığ Askerî Hastanesi’nce düzenlenen
bir kurul raporuna göre, askerlikten muaf tutulur. İlk
kitapta bu yıl gelir. 74 sayfası Balzac'la ilgili bir incelemenin yer aldığı
önsözden oluşan 189 sayfalık Balzac'tan bir
çeviri: "Altın Gözlü Kız. .
Eşinin
Elazığ'a
tayini çıkmaması ve yardımcı öğretmenliğe
alınması, ayrıca eşinin ancak İstanbul'da
doğum
yapabileceğinin anlaşılması
üzerine 1945 Şubatında, Elazığ'daki
stajyer ögretmenlik görevinden, iki sene dört aylık bir hizmetten ayrılır: bu
yılları kendisi 11.9.1963 tarihli Jurnalinde şöyle
anlatır. “29 Ekim 1942. Elazığ’dan arkamda kirli, korkulu,
karanlık yirmi beş sene. Attila’nın atlılarından
daha zalim. Yıllar, rüyalarımın hepsini çiğnemiş.
Dost bi- vefa, felek bi rahm... tesadüfün çakıl taşlarıyla
yoluma çıkardığı bir kulübe, bir liman inşa
etmek istiyorum. Yeni bir dünya burası. Belki, belkileri olan bir dünya. Kader
karşıma
hapishane gardiyanı olmak için yaratılan bir müdür çıkarıyor. Berber çıraklığından
gelme bir müdür. Çocuklarımı seviyorum, mesleğimi
seviyorum. Az sonra kader tırnaklarını göstermeye başlıyor,
çok az sonra. Yağmurlu bir kış akşamı.
Karım sancılanıyor. Kimseyi tanımıyorum henüz. Param yok. At hırsızına benzeyen
bir doktor karıma kürtaj yapıyor. Kan revan içinde sedire bırakılan kadınla
aynı yatağa uzanıyorum. Sonra ikinci bir
çocuk kaybediyoruz. Haksızlıklar birbirini kovalıyor. Solculuğuma
dair rivayetler dolaşıyor. İçimde
iki büyük korku. Polis korkusu, firengi korkusu. Polis korkusu Polisin beni
neden bu kadar ısrarla takip ettiğini hâlâ anlamış değilim.
Bu, insanda itisaf manisi yaratacak kadar garip bir kovalama. Bahaettin
stajyerliğimi öğretmenler
kuruluna getirmedi. Maarif vekaletinden bir de ihtar aldık. Halbuki bütün
zamanımı, bütün enerjimi mektebe veriyordum. İki yıl
böyle geçti. Karıma Elazığ Lisesi’nde açık bulunan coğrafya
hocalığını
vermediler. Neden vermediler? Hâlâ bilmiyorum. Karım yeniden gebe kaldı. Doktor
bu defa hayatı tehlikede dedi. İstanbul’a döndük, gözlerim
hayli yorgundu rapor aldım. İkinci raporum tıp
fakültesindendi, kabul etmediler. Meğer hâlâ stajyermişim.
Gelmezsen malûlen mütekâit sayılırsın dediler. Koştuk. Müdür
İnetaş “geç
kaldınız, dedi sizi yardımcı öğretmenliğe
başlatırım,
vekâlete yazarız kararınız çıkar.” Karım İstanbul’daydı, yalnızdım, elli
lira geçiyordu elime. Otele 60 lira veriyordum. İki sene
cansiperane hocalık yaptıktan sonra yardımcı öğretmenlik.
Soğuk
bir kış ve
gurbet. Anadolu’da bekârlık bir kâbustur. Kitap yok, arkadaş yok,
Mektep, meyhane, otel. Donmamak için içmek. Düşünmemek
için içmek. Delirmemek için içmek. Galiba bir ay dayanabildim. Pek sayın
vekâletten haber çıkmadı. Hayatımı devam ettirebilmem için tek yol kalmıştı:
dolandırıcılık. İstifâ ettim. Daha doğrusu,
çok acı bir mektupla durumu vekalete arz edip İstanbul’a
döndüm.”1
1945
yılının 1 Nisan'ında bir oğlu dünyaya gelir, ismini Mahmut
Ali koyar. Yine bu yıl, Balzac'dan iki çevirisi çıkar: "Otuzundaki
Kadın" ve "Onüçlerin Romanı (Ferragus)" Tarih: 16 Aralık 1946.
Bir kızı gelir dünyaya: Ümit. Aynı yıl bir çevirisi daha basılır, 17 sayfalık
bir önsöz ile 471 sayfalık "Kibar Fahişelerin İhtişam
ve Sefaleti" adlı tercümesi yayımlanır ve Aralık ayının son günlerinde
sınavla İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Fransızca okutmanı olur. 1944-47 yılları
arası, dönemin çeşitli dergilerinde "Yurt ve
Dünya", "Yücel", "Gün","Amaç" “Yirminci
Asır” özellikle Fransız edebiyatı ve düşüncesi üzerine incelemeler,
daha da çok tercüme tenkitleri yazar. 1948’de Victor Hugo'nun
"Hernani" adlı piyesinin manzum olarak tercümesi Milli Eğitim
Bakanlığı
tarafından kendisine verilir. 1951 Muafiyet imtihanına girecek Hukuk Fakültesi
ögrencileri için, F. H. Saymen ve Mösyö Louat ile 43 sayfalık bir Fransızca
"Yardımcı Metinler" kitapçığı hazırlar Aynı yıl Edebiyat
Fakültesi Felsefe Bölümü'ne doktora ögrencisi olarak kaydolur.
1954.
İlkbahar
aylarında gözlerini 38 yaşında kaybeder. “Nemesis,
Nemesis. Alnı bir mezar taşı kadar soğuk,
bakışı bir cellat satırından daha
korkunç ilâhe! Neyimi kıskandın benim? Keyhüsrevin dapdebe daratına kızmakta
haklıydın, Kresüz belki hışmına layıktı. Promete seni
çılgına döndürmüş olabilir Milton’un gözlerini
neden oyduğunu anlıyorum. Şaşkın
ve deli bakire, bana hıncın nereden geliyor? Ne erguvanlar içinde doğan
bir Bizans prensiyim ne guruuyla Olempi gocunduran bir titan. Ama ey kısır
kadın, ey şaşkın
tanrıça senden sadece iğreniyorum.”1
Aynı
yıl, yaz ayları boyunca İstanbul Cerrahpaşa
Hastanesi'nde yatar, birkaç başarısız göz ameliyatı geçirir.
Bir gözünde retina tabakası çatlamıştır, diğerine
katarakt sonucu perde inmiştir. Ameliyatlara yurt dışından
devam edilmesinin uygun olacağı sonucuna varılır. Bu sebeple
1955 21 Ocak, Denizyolları’nın Tarsus vapuruyla, tek başına
İstanbul’dan
Marsilya’ya, oradan da Paris'e gider. Ocak sonuyla Temmuz ayı arasında Paris'te
ünlü "Quinze-Vingts" (Kenzven) Hastanesi'nde birçok ameliyat geçirir,
fakat gözdeki yüksek tansiyon ve kanama yüzünden son ameliyatlar yapılamaz,
artık Bir daha ameliyat olmayacak ve artık hayatının sonuna kadar
göremeyecekti. Çaresizlik içinde vatana döner. “20 Ocak 1955... Bir elinde
bavul, ötekinde baston. Bavulunda acıları, korkuları, ümitsizlikleri, bavulunda
mazisi. Ve tek desteği Mahmutpaşa’dan
iki buçuk lira mukabilinde alınan baston. Bir adam, bir vapurun ambar merdivenlerinden
inmektedir. ‘Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan gemi mechule değil,
‘Belde-i Nura’ gidiyor. Sonra rüyaya benzeyen günler. Manasız ve manalı. Çirkin
ve korkunç. Sonra bilmem kaç ay Paris. Kenzven geceleri. Kenzven’de her gün
gecedir. Istırabı nükte ile yenmeye çalışan
bir aciz. Paris, okuduğum romanların en tatsızı, en
namussuzu, en kahpesi.”2
“Ölmek istiyorum dekorsuz, poz almadan. Batan bir
güneş gibi ihtişamla
değil, kaderin prangalarından
kurtulmak için ölmek. Mütevazi bir odadan süslü bir salona geçer gibi,
realiteden tarihe geçmek umurumda değil.
Ah inanabilseydim! Istırap gayyasında aylarca kaldım, orada yalnız sükût vardı.
Neredesin, yanan alnımı müşfik avuçlarında dinlendirecek
dost.”3
1956
V. Hugo'nun “Sefiller” adlı eserini, sonra da H. Taine'in "Sanatın
Felsefesi" adlı kitabını Türkçe'ye çevirmek talebi Maarif Vekaleti'nce
geri çevrilir. Üç ay kadar sonra, vekaletten gelen bir yazıyla, J. J.
Rousseau'nun "Emil" adlı eserini çevirmesi uygun görülür, çeviriye başlar.
Yaptığı çalışma yarım kalır. Aynı yılın
Aralık ayında "Hernani" çevirisi, Maarif Vekaleti'nin
"Klasikler" dizisi arasında yayımlanır.
1963
yılında "Hint Edebiyatı"nın yazılması biter, eser baskıya hazırdır.
Aynı yıl, yılbaşından itibaren düzenli olarak
jurnal tutmaya başlar, böylece 1955 yılında
tutmaya niyetlendiği jurnal artık hemen hemen
düzenli olarak tutulur Aynı yıl, Antakya'da İngilizce
ögretmeni Lamia Çataloğlu ile tanışır.
Bu tanışma hayatının sonuna kadar
sürecek bir dostluğa dönüşür. Yine bu yıl İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde, hem sosyoloji öğrencilerine
hem de çeşitli fakültelerden derslerini
izlemeye gelen öğrencilere sosyoloji ve kültür
tarihi dersleri vermeye başlar, bu dersler çok düzenli
olmasa da emekliliğine kadar sürecektir.
1964
ilk telif eser yayımlanır. Bir yıl kadar bastırılamayan "Hint
Edebiyati", Dönem Yayınları arasında 266 sayfa olarak yayımlanır. Bu
seneleri müteakip "Dönem" ve "Çağrı"
dergilerinde de makaleler yazmaya başlar.
1966
Victor Hugo'dan, Mahmut Sait Kılıççı ile beraber manzum olarak çevirdiği
"Marion de Lorme 192 sayfa olarak basılır. Aynı yıl, Hugo'dan yapmış olduğu
"Hernani" çevirisi yine " M.E.B. yayınları arasında 184 sayfa
olarak ikinci kez basılır. Yine bu yıllarda "Yeni İnsan"
ve "Hisar" dergilerinde makaleler yazar, özellikle
"Hisar"daki yazıları aralıklarla da olsa on yılı aşkın
bir süre devam edecek ve onu bir Hisar yazarı olarak tanıtacaktır. Sene 1967
ikinci telif eser, Çan Yayınları arasından 143 sayfa olarak piyasaya çıkar:
"Saint-Simon İlk Sosyolog, İlk
Sosyalist".
Görmemesine
ve oldukça zor çalışma şartlarına
ragmen hocalık görevini sonuna kadar sürdürmüştür; ama
1974 İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca okutmanlığından
emekli olur. Ve yılların birikimini kitaplaştırma günü
gelmiştir
Bu Ülke yayımlanır Ümranlar Uygarlığa adlı eseri de bu yıl basılır
Ötüken Yayınevi tarafından basılır bu yıllar yazı hanesine "Türk
Edebiyatı", "Kubbealtı Akademi" ve "Orta Doğu"
gazette ve dergileri de ekler.
1977
yılında bir Pınar yazarıdır. Bununla birlikte "Köprü",
"Gerçek" dergilerinde de yazılar yayımlar. 1978 "Mağaradakiler"
yayımlanır 1979 "Hareket" dergisinde de yazmaya başlar.
“Yıllardır kelimeleştirilmesi
güç korkular içindeyim. Karımın her rahatsızlığı
şuurumda
korkunç düşünceler yaratıyor. Ondan önce
ben ölmek istiyorum. Bu arzumun tahlilini yapamayacak kadar serseriyim. Onsuz
bir dünya düşünemiyorum”1 bu satırları yazdıktan bir gün
sonra, 41 yıllık bir vuslat firaka bırakır yerini, eşini
kaybeder. 7 Mart 1983 günü Cemil MERİÇ için keder günüdür.
Ağustos
1984’te beyin kanaması geçirir. Sol tarafa felç iner. Sağlığını
gün geçtikçe kaybetmemesine rağmen 1985’te Kültürden İrfana’yı
yayımlar bir yandan da iletişim yayınlarının hazırladığı
Tanzimat’tan Cumguriyet’e Türkiye Ansiklopedisi’ne makaleler yazar.
“Hayatının sonuna yaklaşmış bir
insan olarak, zaten çoktan beri kaybettiğim
yaşama sevincini, bu sınıflar üstü
hakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu itibarla, mezarların ötesinden seslenir
gibi seslenebilirim çağıma, daha doğrusu
ülkeme. Ama okunur muyum, sesim duyulur mu? Meşhur
bir adam da değilim, kalabalığın
benimsediği edebi bir nevi de temsil
etmiyorum. Ne romancıyım, ne şair, ne tarihçi. Sadece
dürüstüm, çok okudum, çok düşündüm. Beşeri
ihtiraslardan uzaklaşmışım:
Bütün bu vasıflar bir düşünce adamının hamurunu yapar.”1 13 Haziran 1987 günü,
kendisini yatağa mahkum eden uzunca bir
hastalıktan sonra, 71 yaşında hayata gözlerini yumar.
Karacaahmet Mezarlığı’na eşinin
yanına defnedilir.
CEMİL
MERİÇ’İN
ESERLERİ VE
KÜLTÜR HAYATIMIZDAKİ YERİ
“Kimim ben hayatını Türk irfanına adayan, münzevi
ve mütecessis bir fikir işçisi.”1 diye kendini tarif eden Cemil
MERİÇ
Fransızcadan tercümelerle eser vermeye başlar. İlk
tercümesini 1936 yılında kendi adını kullanmadan Kerim Sadi ve Nazım Hikmet
için yapar. Stalin’in Pratik ve Teori adlı kitabıdır bu. Ancak uykusuz
geceler, yorgun günler beyhude geçmiştir. Tercüme karşılığı
taahhüt edilen parasını alamaz.
Kendi
adıyla ilk tercüme eserini 1943 yılında yayımlar. 189 sayfalık Balzac’tan
tercüme edilen bu eserin 74 sayfası Cemil MERİÇ’in yazdığı
bir önsözden oluşmaktadır. Eserin adı: Altın
Gözlü Kız.
“
‘Ferragus’ü okuyor musun? O sayfalar huzur içinde yazılmadı. Soğuk
bir oda, hayatını kalemiyle kazanmak zorunda kalan genç bir adam... Yıllarca yaşamak
ve yaşatmak
için Balzac çevirdim. Kütüphanem yoktu, dostum yoktu, sevgili zevcem milyonluk
bir plajın yarısına sahipti. Zavallı Cemil MERİÇ.
Etrafındakileri yalnız beyniyle değil gözleriyle de besledi. Balzac
tercümeleri, Balzac etütleri. On altı sayfalık bir forma karşılığında
yirmi beş,
bazen yirmi lira. Haftada en çok bir forma yapabilirdim, günde on-on iki saat
çalıştığım
çok olurdu ve tabi etütlere para vermezdi.”2 Cümleleriyle ebediyete
bıraktığı
sıkıntılarla dolu bir hayatın içinden 1945 yılında iki Balzac tercümesi daha
çıkar: Onüçlerin Romanı (Ferragus) ve Otuzundaki Kadın. Bu arada
dönemin çeşitli dergilerinde devamlı
olarak tercüme tenkitler yayımlar; çünkü üç dili çok iyi bilmektedir:
Fransızca, İngilizce ve Arapça. Bir yıl
sonra, 1946’da, 17 sayfalık bir önsözle 471 sayfalık bir tercüme daha yayımlar
Balzac’tan: Kibar Fahişelerin İhtişam
ve Sefaleti.
1951
yılında muafiyet imtihanına girecek öğrenciler için, F. H. Saymen ve
Mösyö Lauart ile birlikte 43 sayfalık bir Franzıca Yardımcı Metinler kitapçığı
hazırlar. Kitapçık Yabancı Diller Okulu, Fakülte Matbaasında basılır.
1959
yılında, Hernani tercümesi Milli Eğitim Bakanlığı
yayınları arasında çıkar. Aynı yıl bir de Fransızca gramer kitabı hazırlar
ancak bu kitabı basılmaz. Milli Eğitim Bakanlığınca
Sefiller’i tercüme etmesi istenir ancak o artık Hint ile uğraşmaktadır
ve bütün zamanını Hint’e ayırmaktadır. Millî Eğitim
Bakanlığı’nın
teklifini reddeder.
Merhum
Cemil MERİÇ ilk telif eserini 1964 yılında
neşreder.
“48 yılımı gömdüm bu sayfalara. Ben bu sayfalarım. Heyecanlarımla, rüyalarımla
vehimlerimle ben. Bir kitaba bir kıtayı sığdırmak!
Neden olmasın? Bir damla suda bütün bir deniz yok mu?”[1] Kendisin de ifade ettiği
gibi kırk sekiz yıllık bir birikimin mahsulü olan Hint Edebiyatı’dır bu.
Eser daha sonraki baskılarında Bir Dünyanın Eşiğinde
başlığı
ile yayımlanacaktır. Eseri niçin yazdığı sorusunun cevabını da bir
dostuna yazdığı mektupta veriyor. “Bize
benzemeyeni anlamak, sevmek ve zulmün kılıcını kanımızın ateşinde
eritmek. Gandi’nin yaptığı bu. Hint belki bütün hakikat
değil; ama hakikat. Bu kitap çağdaşlarımı
papağanlıktan kurtarmak için
yazıldım. Bir kaçış değil
bir arayış? Düşünceyi
seviyorsan bütün tecellileriyle seveceksin.”[2]
Konusu
isminde hülasa edilen bu eser kültür dünyamız için yeni bir kıtanın keşfidir.
“Olemp’i ararken Himalaya çıktı karşıma ve ak saçlı rişilerden
ilahiler dinledim.”[3]
“Kolomp’un karşısına Amarika’yı çıkaran
tesadüf bana Brahmanlar diyarını keşfettirdi. Dört yıl Ganj kıyısında
sabahladım. Hint hürriyetin vatanı olduğu için benim de vatanım oldu.”[4]
“60’lara
kadar tecessüsümün yöneldiği kutup Avrupa. Coğrafyamda
Asya yok. Hint benim için Asya’nın keşfi oldu. Avrupa’dan görünen
Asya, Avrupalının gözü ile Asya, ama nihayet Asya.”[5]
Yukarıdaki
cümlelerinde de ifade ettiğimiz üzere Cemil MERİÇ,
Hint’i tanıyıncaya kadar Fransız, Alman, İngiliz romanlarıyla ilgilenir;
Balzac, Hugo, Zola, Chateaubriand; Voltaire, Paul Bourget ve Taine... okur,
Yunan destan ve mitolojisine hakim olur. Böylece Hint’i yazarken mukayese
imkânı da doğmuş olur.
Hint Edebiyatı, yani Bir Dünyanın Eşiğinde, felsefesi, dini, şiiri,
düşüncesi,
destanı, mitolojisi ile Hint kültürünün Türk İntelijansıyasına
tanıtan rehber olma sevdasındadır. Sadece Hint kültürünü mü? Bu başlık
altında yer alan Bengal, Keşmir, Urdu, Dravit, Kannara,
Tamul, Telugu, Pencap, Gücerati edebiyatları, bu edebiyatın mümessilleri ve
eserleri tarihi olarak, gözler önüne serilir. Eserin belki en değerli
bölümü “Hint ve Batı” ana başlığı
altına Hint ile Batı mukayese bölümüdür. Gerçi, Cemil MERİÇ,
mukayeseyi bu bölümle sınırlı tutmaz hemen hemen her bölümde, özellikle destan
ve mitoloji konusunu işlerken, Hint destanlarıyla
Yunan destanlarını ya da Hint mitolojik. Kahramanlarıyla Yunan mitinin
kahramanlarını mukayeseden geri durmaz. Kıyaslardan yazarın çıkardığı
sonuçlardan bazılarını zikredelim:
“Düşünce
dünyasını fethe koşanların uğrayacağı
ilk ülke Hint olmalı. Bizi yobazlık mahvetti, yobazlık yani kin. Yunan en büyük
evlatlarını, gözlerini kırpmadan mahkûm edecek kadar dar kafalıydı. Hint bütün
inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa,
en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır.”1
“İhtiyar
Homeros’u o dilbe Helena’sı senin Sita’n yanında kaldırım yosması. O Sita ki
Tanrılar kadar güzel Ravana’nın ne iltifatlarına aldırış eder,
ne lehlillerine^ Rama’sına kavuşmak için bile bir erkek
maymunun sırtına binmeyi reddeder. Ve sevgilisinin en küçük bir şüphesi
karşısında
karşısında
aleşe
alar kendini. Homeros’un erkek kahramanları da Rama’ya kıyasla ne kadar küçük,
ne kadar bayağı. Hinlli şehzade
ihliyar babasının hilekâr bir üvey anaya verdiği sözü
yerine gelirmek için her çileye kallanır, her acıya göğüs
gerer. Yunan deslanları bülün sefaleliyle bülün iğrençliği
ile gündelik hayal, Ramayana bir aşk rüyası.”2 Hinl’i
lanımışlır
ve kafasındaki lek kıla çiflleşmişlir
arlık. “Olimpos’u ararken karşısına Himalayalar” çıkmışlır.
1966
yılında Mahmul Sail Kılıççı ile beraber, Wictor Hugo’dan manzum olarak lercüme
elliği
Marion de Lorme Milli Eğilim Bakanlığı
larafından yayımlanır. 192 sayfalık bir eserdir bu. Bir yıl sonra ikinci lelif
eserini yayımlar. Bu seferle balıdan bir ses duyurmaya çalışır:
Sain-Simon İlk Sosyolog, İlk
Sosyalist.
Cemil
MERİÇ’e
göre çağımız
onunla başlamakladır. Bir lelkiklir bu eser
ve bir lahlil. Eseri yazarken çağdaş düşünceyi
kaynağından
yakalamak ve 19. asır Avrupasını anlamak isliyordu Cemil MERİÇ.
Eser, bir monografi olarak değerlendirilebilir. Kilap İlk
Sosyalist ve İlk Sosyolog olmak üzere iki
bölüme ayrılır. Sainl-Simon’un hayalını anlalarak başlar.
Sonra Liberalizmden Sosyalizme başlığı
allında Avrupa loplum yapısı ve endüstri, üçüncü sınıf, mülkiyet, hürriyet ve
ferdiyetçilik... gibi sosyolojik terimlerin cemiyel ve Sainl-Simon larafından
algılanışı
anlalılır. Ayrıca öğrencisi Augusle Comle ile
takipçisi Marx Saint-Simonculuk ve sosyalizm açısından değerlendirilir.
İkinci
bölümde Saint-Simon’ın Sosyologluğu anlatılır. Bu çerçevede
sosyoloji ve ahlak anlayışı teferruatıyla anlatılır. Son
olarak da Eserleri ve Saint-Siman hakkında yazılan eserlerden oluşan
birer liste verilir.
Bu
eseriyle Cemil MERİÇ, “Saint-Simon İlk
Sosyolog, İlk Sosyalist toplumun
dertlerine çare arayan bir aydının Batı düşüncesine, daha doğrusu
düşünceye
uzanışı.”[6]
cümlesinde de ifade ettiği gibi 19 asrın önemli fikir
akımlarından birini ülkemiz insanına tanıtmak istemiştir.
Çünkü; “Saint-Simon bir asrı dolduran düşünce, her ışık
insanı çevreleyen bir sis. Kinin ve kayıtsızlığın kini,
onu yıllarca kalabalıklardan saklamış, kalabalıklardan yani gerçek
dostlarından. Saint-Simon kutupları âhenkleştiren adam
hem akıl hem gönül. Yalnız pozitivizm değil, yalnız sosyalizm değil,
burjuva endüstrializmi de onun eseri”[7]ydi. Ancak
eserin yazımı kadar yayımı da bir problem olarak çıkar yazarın karşısına.
Uzun bir süre eseri yayınlatamaz neyse ki “sonunda Saint-Simon’a saygısı olan
bir tâbi de çıkar: Vedat Tanyol”[8]
Nihayet eser Çan Yayınları vasıtasıyla okuyucuya ulaşır.
Bir Asya, bir Avrupa, bir Doğu, bir Batı, Cemil MERİÇ
kimdi? Sağcı mı, solcu mu? Kendisini
dinleyelim: “Hint Meçhule açılan bir kapıydı. Meçhule yani insana dört yıl Ganj
kıyısında vecitle dolaştım, sağ dediler...
Saint- Simon’la uğraştım
iki yıl, çağımız onunla başlıyordu,
sol dediler. Hint’i yazarken tek amacım vardı: Asya’nın büyüklüğünü
haykırmak, yani bir vehmi devirmek, bir iftirayı yok etmek. Saint-Simon’u
putları yıkmak için kaleme almıştım. Her iki kitapta peşin
hükümlerin rahatını kaçırdı. Ne solun hoşuna gittiler ne sağın.
Anladım ki bu iki kelime aynı kinlerin aynı cehaletin ifadesidir.”[9]
Saint-Simon’un
yayınlanmasından sonra uzun bir sürü, yaklaşık yedi
sene, telif eser yayımlamaz. Tercümelere ise devam eder. 1967 yılında talebesi
Berke Vardar ile birlikte A. Meillet ve M. Lejeune’ün Encyclopedie
Française’deki eski bir yazısını çevirir ve Dillerin Yapısı ve Gelişmesi
adı ile Dönem
Yayınları arasından neşreder. Bu tercüme de 86
sayfadır.
1974
yılından itibaren yılların birikimi kitaplaşmaya başlar.
Ardı arkasına eserler yayımlamaya başlar önce Bu Ülke piyasaya
çıkar. “Yarım asrı aşan çileli bir ömür, zirvelere
tırmanan, nefes nefese bir tecessüs. Bu sayfalarda hayatımın bütünü yani bütün
sevdiklerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki,
hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: Etimin eti, kemiğimin
kemiği.”[10]
dediği
Bu Ülke
Bu Ülke muhteva
itibariyle Cemil MERİÇ külliyatının adeta
hülasasıdır. En öz şekliyle Tanzimat’tan sonraki
Türk aydınının yaşadığı
zihnî ve fikrî trajediyi konu alır. Bu cümleden olmak üzere eseri, sağ ile
sol davasından Yeni Osmanlı düşüncesine, tercümeden pastişe,
gericiden ilericiye, hicivden tenkide; İran’dan Batı’ya, Yunan’a hatta İskoçya’ya,
İslâm’dan
Zedüştlüğe,
argodan uydurma dile, nazımdan nesre, Le Bon’dan Sade’ye, Balzac’tan Tagor’a
uzanan bir zincirin değişik
halkalarında yazılan denemeler süsler.
Cemil
MERİÇ’in
eserlerinin ayırıcı vasıflarından biri, şüphesiz, onun üslubudur. O
bütün eserlerinde üslupta mükemmelliğe ehemmiyet vermiştir;
ancak eserleri içinde Bu Ülke’nin bir ayrıcalığı
vardır. Pek rahatlıkla söyleyebiliriz ki Üslup itibariyle Cemil MERİÇ’in
en çarpıcı eseri Bu Ülke’dir. Erol Güngör ne kadar samimi: “Aziz Cemil
MERİÇ,
Bu Ülke’yi ben yazmak isterdim. Yazamayacağımı da biliyorum; ancak bu
ülkede ders veren bir hoca olarak şu satırları yazabilmiş olsaydım
kendimle bir ömür gurur duyardım: ‘Mağarasında meçhul kuvvetlere
yalvaran uzak ceddimiz feza çağının zındığından
daha mı az bahtiyardı? Hangi ilmî hakikat bir kabile dininin naslarından daha
sıcak, daha doyurucu? İnanmayanların inananlara sataşmaları
kıskançlıklarından. Mü’minlerin saadetini gölgeleyen tek ıstırap, inanmayanlara
duyulan merhamet olmalı.”[11]
Bu Ülke ile
aynı senede bir güneş daha doğar:
Umrandan Uygarlığa. Kitap Bu Ülke’nin devamı
şeklindedir.
“Zirvelerle uçurumlar arasında bir diyalog. Büyük acıların ve büyük ümitlerin
kitabı, bir devrin daha doğrusu bir medeniyetin
mukayesesi. Asya’nın Avrupa ile hesaplaşması... Göz karartan bir düşüşün
grafiği.”[12]
Yazar
19. ve 20 asır Türk aydının en önemli meselesini kültür ve medeniyet davasını
eserine konu etmiş. Ona göre: “ Bütün Kur’an’ları
yaksak, bütün camileri yıksak Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslâm.
Karanlık, tehlikeli düşman bir yığın!”[13]
Kaynaklarımıza bağlı kalmalıydık; çünkü
“Kaynaklarından kopan bir intelijansiyanın kaderi, bir mefhum hercümerci içinde
boğulmak”[14].
Umrandan Uygarlığa beş bölümden
oluşur:
bu bölümler Çağdaş Uygarlık
Düzeyi, Medeniyetlerin Ölümü, Araftakiler, İdeoloji ve
Traduttore Traditore başlıklarını taşır.
Eserde Yunan mucizesi, Nev-Yunanilik, Batı çıkmazı, kültür, politika, ilim gibi
konularda
ve çeşitli
milletlere mensup yazar, düşünür ve siyaset adamı üzerine
denemeler vardır. Eser, Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından, fikir dalında,
ödülüne layık görülür.
Umrandan Uygarlığa’nın ardından bir hayli zaman
okumakla meşgul olur; çerçi Cemil MERİÇ
için okuma hiçbir zaman terki mümkün olmayan bir dosttur. 1978 yılında düşünce
semasında bir yıldız daha belirir: Mağaradakiler. Bu Ülke, Umrandan Uygarlığa
ve Mağradakiler
aslında bir zincirin değişik
halkaları. İnsanından uzaklaşan,
tarihini unutan aydının trajedisini bu eserde de devam eder. “Bu Ülke tohum,
Mağaradakiler ağaç.
Tohumların hepsi henüz ağaçlaşmadı.”1
“Mağaradakiler, yaşadığımız
bir dramın hikâyesi, Heyhat! Beşeriyet bütünüyle aynı dramın
kahramanı değil mi? Acı, arada bir, sesimi
çığlıklaştırıyor.
Şarkım
zaman zaman akortsuz.”2 Eser, Mağaranın Dışı
ve Mağaradakiler
olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde
Entelektüel ve İntelijansiya kavramları ve bu
kavramların vatanında aydın problemleri üzerine teferruatlı bir tahlilde
bulunulur. İkinci bölümde de mefhumlarla şahıslar
iç içedir. Bölüme hakim olan mevzular ihtilal, anarşi,
anomi, devrim, terakki, hiciv, şiir ve düşünce,
dünya görüşü ve sosyalizm kelimeleriyle
hülasa edilebilir.
1980
yılında Kırk Ambar çıkar piyasaya. Kendi ifadesiyle bir kavramlar
hercümerci. Bize göre bir isimler ve eserler kamusu. Eserin giriş kapısında,
“Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı diyerek” yazılıdır. Böylece, okuyucuya
sahip olduğu zenginliği
hissettiren bir selam verilir. Cemil MERİÇ’in Fransız filozof ve
sosyolog Armand Cuvillier (1887-1973)’in Manuel de Sociologie isimli
eseri için kullandığı “Telefon rehberlerini
kıskandıracak bir isim bolluğu karşısındasınız.”3
İfadesini
Kırk Ambar için de kullanmak sanıyorum doğru bir tercih olur. Eserde
yaklaşık
1200 özel isimden söz edilmektedir. Cemil MERİÇ’in
eserleri içinde en çok özel isim Kırk Ambar’da zikredilir.
Eserde
Dünya Edebiyatı, Romanın Romanı, Bizde Roman, Romanda Hesaplaşma
başlıkları
altında çeşitli roman ve roman yazarından
söz edilmekte; Klasik Dedikleri, Çağın Dini Hümanizm bölümlerinde
de değişik
mefhum ve kuramların tahlili yapılmaktadır. Ayrıca Edebiyat Tarihinin Tarihi
bölümünde edebiyatın, tarihin ve edebiyat tarihinin tarifleri ve bu konuda
yazılan eserler okuyucuya aktarılır.
Yazar,
Edebiyat ve sosyoloji serlevhasıyla edebi eserin cemiyetle bağlantısı,
diyalektik ve edebiyat tarihi ilişkisi ve edebiyat tarihinde
metot mevzularında düşüncelerini açıklar.
“Kırk Ambar bataklığa fırlatılan bir kaya parçası. Kurbağaların bile
barınmadığı bu ölü sulardan en küçük bir ses
çıkmadı... Kamcatka’daki sineklerin cinsel yaşamını bile
merak eden Çetin Altan yolladığım kitaba bakmamış bile. Bütün ahibba hamuş! Kabaklı tek satır yazmadı. Kaplan düşüncelerini sergilemek için ebediyete göçmemi bekliyor. Yeni Sözcü
dergisinde Kırk Ambar haftanın kitapları arsında beşinci sırayı almış. Ne diyeyim? Allah razı olsun!”1 diyerek serzenişte
bulunmasına rağmen eser, Türkiye Millî Kültür
Vakfı ödülüne layık görülür. Yine bu yıl Uriel Heyd'den "Ziya Gökalp,
Türk Milliyetçiliğinin Temelleri" isimli kitabı çevirir ve
Sebil Yayınları arasında 134 sayfa olarak yayımlanır.
1981
yılında Bir Facia’nın Hikâyesi’ni yayımlar. Alışık
olduğumuz
Cemil MERİÇ kitaplarından biraz farklıdır
eser. Farklı; çünkü konunun çoğu sosyolojiden ziyade tarih,
daha doğrusu
siyasi tarih. “Bir Facianın Hikâyesi zifiri karanlıkta çakılan kibrit kuledeki
nöbetçinin feryadı.”2 Yazar hemen hemen bütün eserlerinde olduğu
gibi bazı mefhumlar üzerine kafa yorarak selamlar okuyucuyu. Çünkü “Canavarlarla
dolu bir ormandayız. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanımadığımız
bir dünya bu. İthal malı mefhumların kaypak ve
karanlık dünyası. Gerçek kelimelerin arkasında kayboluyor”3 mefhumları “kaypak ve karanlık
dünya”dan kurtarıp vuzuha kavuşturmak gerekiyor. Bu sebepten
yazar Anarşizm ve ünlü anarşistleri,
görüş ve
düşüncelerini
anlatarak işe başlıyordu.
Zaman 19 asır Osmanlı’nın adım adım yıkılışı ve bu yıkılıştaki
korku, heyecan, teklif ve ihtimaller eserin diğer konusu.
Bir Facianın Hikâyesi ile aynı sene, Lamia Çataloğlu
ile İngilizceden
tercüme ettiği Thornton Wilder’in Köprüden
Düşenler
isimli kitabı
Tur yayınları arasında 112 sayfa olarak yayımlanır. 1983 yılında Maxime
Rodinson’un Batıyı Büyüleyen İslam isimli eserini tercüme eder ve
Pınar Yayınları arasında175 sayfa olarak yayımlar. 1984 yılında Pınar yayınları
arasında bir eser daha yayımlar: Işık Doğudan
Gelir. Bu
eserle yazar doğuya bir kapı daha aralamaya
çalışır.
Önce ansiklopedi meselesi gündemindedir. İhvanüssafa Risaleleri üzerine
geniş bir
tahlil ve incelemede bulunur. Oradan Kitab-ı Mukaddes’e atlar. Eski Ahit, Yeni
Ahit, torah külliyatları içinde yer alan ve Kitabı
Mukaddese
alınmayan kitapları tanıtır. Çok sistemli ya da ilmi olarak kabul edilmeyecek şekilde
de İslamda
mezhepler mevzuuna sathi olarak yer verir.
1985
yılında yayımladığı Kültürden İrfana
Cemil MERİÇ’in
son kitabıdır. Kitap Celal Nuri’den Şehbenderzade Hilmi Efendi’ye,
Ahmet Cevdet Paşa’dan İbn-i
Haldun’a Garaudy’den Dozy kadar çeşitli yazarlar ve eserleri
hakkında yapılan tenkitlerden oluşur. Eser İnsan
Yayınları tarafından 400 sayfa olarak neşredilir.
Cemil
MERİÇ’in
13 Haziran 1987 tarihinde vefat etmesinin ardından 1992 yılında, bugün en çok
beğenilen
eserlerinden biri olan Jurnal 2 cilt halinde oğlu
Mahmut Ali MERİÇ tarafından yayımlanır.
Bu
eser Cemil MERİÇ’in 1955 yılında tutmaya
niyetlendiği; ama kısa bir dönem sonra
yazmayı bıraktığı, 1963yılından itibaren de
düzenli olarak tuttuğu günlüklerden ve çeşitli
vesilelerle, çeşitli kişilere
yazdığı
mektuplardan ve kitaplarını dönemin yazarlarına gönderirken yazdığı
ithaflardan oluşmaktadır. Eser bir yandan Cemil
MERİÇ’in
hayatını, inkıtalara rağmen, adım adım izlememizi sağlar
bir yandan da onun geçirdiği düşünce
aşamalarını,
günlük olarak okuyup düşündüklerini, samimi bir üslupla
okumamıza fırsat verir. Cemil MERİÇ’in Jurnalleri 1983 yılına
kadar devam eder. Bu arada, Jurnal I ve II’ de yer alan 1964, 65, 66, 67
yıllarında Lamia Çataloğlu’na yazdığı
mektuplar edebiyatız için bir kazanç olmuştur.
Cemil
MERİÇ’in
ölümünden sonra yayımlanan bir eseri de kızı Ümit MERİÇ
YAZAN tarafından yayına hazırlanan Sosyoloji Notları ve Konferanslar’dır.
Bu kitap da 19651966 ders yılından itibaren 1968-1969 ders yılının sonuna
kadar İstanbul
Edebiyat Fakültesinin Sosyoloji bölümünde anlattığı
derslerde, kızı Ümit MERİÇ’in tuttuğu
notlardan, bu tarihten sonra evinde aldığı bazı notlardan ve çeşitli
yerlerde verdiği konferanslardan oluşmaktadır.
Cemil
MERİÇ
telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle
Türk edebiyatında önemli bir yer tutmuştur. Özellikle denemeleri,
kelime hazinesinin genişliği,
Türkçeye ve medeniyetimizi etkisi altına alan dillere ve kültürlere hakimiyeti,
bilgi hazinesinin genişliği
ve üslubundaki çarpıcılık Cumhuriyet sonrası Türk edebiyat ve düşünce
hayatında erişilmesi zor bir zirve olma
imtiyazını sağlamıştır.
SÖZLÜK
12 Mart 1971: 12 Mart Muhtırası diye de anılan muhtıra.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç,
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu'nun
imzasını taşıyan askeri müdahale tarihi.
“12 Mart 1971.” KA.s.353. 12 Mart: Bkz. 12 Mart 1971. “Konu 12 Mart.”
KA.s.356.
16.
Asır Marseyez’i: Marseillaise, 14 Temmuz 1795
yılında ve 14 Şubat 1879 tarihinde kabul
edilen Fransız milli marşına denir. ‘16. Asır
Marseyez’i, Quinet’in, Machiyavelli’nin 1513 yılında yazdığı
ve ölümünden sonra 1532 yılında yayımlanan ‘Hükümdar’ isimli eseri için
kullandığı
tabir. "Quinet kitabı "16. asır Marseyez"i (Fransız Mili Marşı)
diye selamlar.” SNK.s.188.
1673 Ahitnamesi: Osmanlı ile Fransa arasında yapılan bir ahitname
olup buna göre, Fransız tüccarının ödediği gümrük resminin %3'e
indirilmiştir. “1673 Ahitnamesi,
Fransa'nın Katolik reâya üzerindeki himaye haklarını resmileştirir.”
BFH.s.93.
1740 Ahitnamesi: 1736-1739 Osmanlı- Avusturya savaşları
sonunda imzalanan Belgrat Anlaşması’nın arabulucusu Fransa ile
Osmanlı arasında yapılan bir anlaşma. Bu anlaşmaya
göre Fransa’ya verilen kapitülasyonların her padişah
döneminde yenilenmesi usulü kaldırılmıştır. ''1740 Ahitnamesi o zamana
kadar yapılan kapitülasyonların en uzunu ve en önemlisi. (85 madde).” BFH.s.93.
1793 Terörü: Fransız Devrimi sonrasında yaşanan
“Terör Devri”. Bilim adamları tarafından 1793 Martından 1794 Temmuzuna kadar
süren dönem “terör rejimi” veya “terör dönemi” (reign of terror-regime de le
terreur) olarak adlandırılmıştır. “1793 Terör’ünü yoksul
sınıfların egemenliği diye nitelendiren Saint-Simon
için dava hep aynı: en kalabalık ve en yoksul sınıfın kaderi.” SSSS.s.31.
1814 Şartı: Fransız İhtilali
sonucunda Napolyon’un yürüttüğü ihtilal savaşlarının
Avrupa’daki mevcut dengeleri bozmuştur. Bozulan bu dengeleri
yeniden oluşturmak için toplanan Viyana
Kongresi. “Elbe Adasından Dönüş ya da ‘Yüz Günler’: Restorasyon
ve 1814 Şartı,
Devrimden yana olanları da liberalleri de ürkütmüştür.”
SSSS.s.48.
1830 Devrimi: Fransa’da, Kral X. Şarl’ın
meşrutiyet
idaresine son vermek istemesi nedeniyle ortaya çıkan halk ayaklanması.
Ayaklanma sonunda X. Şarl tahtan indirildi ve meşruti
yönetim kuruldu. “Böylece burjuvazi ile proletarya arasında bir anlaşma
sağlar,
1830 devriminden sonra bozulacak olan kısa ömürlü anlaşma.”
SSSS.s.43.
1838 Ticaret Antlaşması: 1838 Balta Limanı Sözleşmesi.
Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Mısır valisi Mehmet
Ali Paşa’nın
bastırılmasına yardımcı olmasından dolayı İngiltere ile imzalanan ticaret
anlaşması.
“Gülhane Hattı Hümayunu... Padişah, fermanla, ülkesine yeni bir
düzen vermeyi, örfi (keyfi) davranışları sona erdirmeyi taahhüt
etmekle kalmaz, Sanayi ve Ticaret Avrupa’sının ekmeğine
yağ süren
1838 Ticaret Antlaşması’nı da tasdik ve teyit
eder.” BFH.s.121.
1848 İhtilali: Sanayi İnkılâbı
sebebiyle güçlenen işçi sınıfının kendi çıkarlarını
korumak için kurdukları sendikaların, sosyalist fikir akımlarının etkisiyle
Fransa’da başlattıkları halk ayaklanması.
“Comtesse d’Agoult: 1848 ihtilalini üç ciltte toplar. Takma adı Daniel Stern;
onu Balzac bile hırpalamış, Beatrix’de cemiyetin
kanunlarına karşı gelmek isteyen kadının nasıl
küçümsediğini, kendisine pek yakışmayan
bir moralist edası ile anlatır.” SNK.s.231.
19.
Asrın İlmi
Çalışmalarına
Giriş:
Saint-Simon (1760-1825)’un 1807-1808 yıllarında 2 cilt olarak yayımladığı
eserinin adı. “19. Asrın İlmi Çalışmalarına
Giriş’te
şöyle
der: “İnsanın
Zekası ile hayvanların içgüdüsü arasındaki sınır, sözlü ve yazılı anlaşma
işaretleri
sistemi kurulduktan sonra aydınlık olarak çizilebilmiştir.”
SSSS.s.131.
20.
Yüzyılda Zekâ: Maddeciliği
ilk kez savunan Osmanlı düşünce adamlarından biri olan
gazeteci ve yazar Baha Tevfik (1884-1914)’in çıkardığı
dergi. "Baha Tevfik çok genç ölür. ‘20. yüzyılda zekâ’ adlı bir dergisi
vardır.” SNK.s.83.
27.
Mayıs: 27 Mayıs 1960 askerî darbesi. İhtilal
sonunda devrin başbakanı ve Adnan Menderes ve üç
bakanı idam edilmiştir. 27 Mayıs sonrasında
Diyanet İşleri
Başkanlığı’nda
bir Alevi masası teklifi oldu.” SNK.s.382.
29.
Sone: Shakspeare (1564-1616)’nin çoğunu
30-35 yaşlarında
yazdığı
154 Sonesinden biri. “Shakspeare’in 29. Sone’sini hatırladım, aşağı
yukarı şöyle
diyor.” Jur.II.87.
31 Mart 1909 Ayaklanması: 31 Mart 1325/ 20 Nisan 1909
tarihli İngiliz
Gizli Servisi ve Masonlarca da desteklenen, Osmanlı tarihinin, tartışması
hâlâ devam eden mühim hadiselerinden biri olan ayaklanmanın adı. “31 Mart 1909
Ayaklanması gözdağı olarak kullanılmış,
muhalefet susturulmuştur.” BFH.s.149.
A Brief Retrospect of the 18th Century. Amerika Birleşik
Devletleri’nde, Samuel Miller 1803 yılında yayımladığı,
edebiyat tarihi konulu eseri. “Amerika Birleşik
Devletleri’nde, Samuel Miller’in karışık kitabını (A Brief Retrospect
of the 18th Century,1803) ilk edebiyat tarihi denemesi saydık diyelim.”
KA.s.412.
A Study of History: İngiliz
tarihçi yazar Arnold Toynbee (1889-1975)’nin 1934 yılında yayımlamaya başladığı
12 ciltlik eserinin adı. “A Study of History (1934) yazarı önce İbn
Haldunkadar kötümserdi.” UU.s.112
A. Cerrahoğlu: Bkz Kerim Sadi. “A. Cerrahoğlu,
Türkiye’de Sosyalizm, ikinci kitap, İstanbul 1966 üçüncü not” Mağ.s.222.
A. France: Anatole France (184-1924). Fransız şair
ve yazar. “A.France’in dediği gibi insanı insan yapan ütopyadır.”
SNK.s.211.
A. Franck:
August Hermann Francke (1663-1727). Alman pozitivizminin gelişmesinde
önemli katkıları olan Protestan lider, eğitimci ve toplum reformcusu.
“Makalenin pek tanınmış yazarı A. Frank’a göre,
bunların üçüne de ilkel topluluklarda rastlamaktayız.” SSSS.s.68.
A. L. Kroeber: Alfred Louis Kroeber (1876-1960). ABD’li
antropolog. “Yazarları A.L.Kroeber ile Clyde Kluckhohn.” Kİ.s.19.
A. Schaeffle: Albert Schaeffle (1831-1903). Avusturyalı
iktisatçı ve sosyolog. Avusturya ticaret ve tarım bakanı. “Barth, daha sonra
A.Schaeffle (1875-1878) dan söz ederken şöyle diyecektir.” Kİ.s.28.
A. Smith:
Adam Smith (1723-1790). İskoç düşünür,
siyaset adamı ve iktisatçı. “Fizyokratlar ve A. Smith devletin iktisada asgari
müdahalesini gümrük duvarları ve tehditlerin kalkmasını isterler.” SNK.s.52.
A.
Süreyya Bey: Bkz. Abdurrahman Süreyya. “1878’de
A. Süreyya Bey tarafından tercüme edilmiştir.” SNK.s.295.
A’mâk-ı Hayâl: Şehrenderzade Filibeli Ahmet
Hilmi Efendi’nin Meşrutiyet döneminde (1908) yazmış olduğu
tasavvufi ve felsefi roman. Roman Ahmet Raci isimli bir gencin hatıraları şeklinde
kaleme alınmıştır. Ahmet Raci’nin serüveni
okura, vahdet-i vücut düşüncesini tanıtmayı amaçlar.
Cemil MERİÇ Bu romanı edebiyatımızda ilk
felsefi roman olarak kabul eder. “A’mâk-ı Hayâl dilimizde ilk defa yazılan
felsefi bir roman. Lehimci Bunyan’ın ‘Necat Yolunda’sı İngiltere’de
Kitab-ı Mukaddes’ten sonra en çok okunan kitapmış.” Kİ.s.88.
Aabina: MS.V.
asırda yaşamış İbrani
Edebiyatı eserleri müstensihi. Babil Tamudu’nun derleyip yayıcısı. “Babil
baskısı 5. asrın sonunda Ashi ve Aabina tarafından basıldı.” IDG.s.139.
Abbas: Abbas
Bin Abdülmuttalip. Hz Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin amcası. Müslüman
olmamasına rağmen Hz.Peygamber’i düşmanlarına
karşı
koruyup kollamaya çalıştı. Ebu Talip vefat edince Hz.
Peygamber’in koruyuculuğunu üstlendi. 623 yılında
Medine’de vefat etti.“Meselâ 66. sayfada şöyle bir hata: İlk
müminlerden bazıları Hazret-i Muhammed’in yakın akrabaları idi, mesela
amcazadesi Ali ile amcası Abbas.” Kİ.s.152. Abbase: Abbase,
Abbasi halifesi Mehdi’nin kızı, Harun Reşit’in kız kardeşidir.
Güzelliği
ve şairliği
ile ün yapmıştır. Rivayete göre üç defa
evlenmiş.
Bu evliliklerden birisi de Harun Reşit’in veziri Cafer Bermekî ile
ile yapmış. Ancak Harun Reşit,
kendisinin olmadığı yerlerde beraber kalmalarını
yasaklamış. Bu yasağa
rağmen
çocukları olunca Cafer’i öldürtmüş. Abbese’nin yaşadığı
bu trajik olay Doğu ve Batı da yazarlara ilham
kaynağı
olmuş.
Romancı, dilci ve tarihçi; Arap ve Hristiyan Cürci Zeydan (veya Corci Zeydan)
Efendi’nin Romanı “Abbase” de bu mevzuu anlatmaktadır. “Abbase adlı romanı da
dilimize çevrilen yazar, tarihindeki avamiliğe mazaret
bulmak için şöyle diyor: Arap dünyası
çocukluk çağındadır henüz.” Kİ.s.81.
Abbasi Hanedanı: 750 yılından 1258 yılına kadar
Bağdat’ta;
1261 yılından 1517 yılına kadar Mısır’da halifelik yapan hanedanın adı. “Abbasi
Hanedanının hilâfete geçişinden beri Bağdat’ta
sürüp gidiyordu.” IDG.s.36.
Abbasî:
Emeviler’den sonra kurulan İslam devleti (750-1258).
Haneden, Hz Muhammet’in amcası Abbas’ın soyundan olduğu
için devletin adını Abbasi koymuşlardır. Başkenti
Bağdat’tır.
1258 yılında Cengiz’in oğlu Kara Hülâgu Bağdat’ı
işgal
ederek Abbasi Devletine son verdi. Bağdat işgal
edilirken 35. halife Zahir’in oğlu Ahmet Mısır’a kaçarak
Halifeliği
orada devam ettirdi. Abbasiler 1261 ile 1517 yıları arasında Mısır’da da
halifelik yapmışlardır “Aynı devirde Abbasi
sarayında tabiplik yapan Nesturî Urfalı Eyyüp’ün Hazineler Kitabı adındaki
tabii ilimler ansiklopedisi ile karşılaştırınız.”
IDG.s.208.
Abbe Meslier: Bkz. Meslier. “Buchner’in “Madde ve
Kuvvet”i (Baha Tevfik) ile, Abbe Meslier’nin “Akl-ı Selim”i (Baron d’Holbach)
Abdullah Cevdet’ten bu yana Türk intelijansiyası üzerinde en çok etki eden iki
kitaptır.” SNK.s.25.
ABD:
Amerika Birleşik Devletleri. “İmparatorluklar
yok artık, iki blok var. Hakim devletler bir ülkenin adını taşımıyor.
İsimleri
baş harflerinden
ibaret: ABD, SSCB.” BÜ.s.214.
Abderalı Hekataios: MÖ. IV. asırda yaşamış Yunanlı
hikâye yazarı ve tarihçi. “İÖ. 300’le 150 yılları arasında,
Abderli Hekate[15]
ile Mesinalı Evhemer bu sanat türünün temsilcileri.” KA.s.153.
Abderiten:
Alman şair
ve yazarı Christoph Martin Wieland (1733-1813)’ın 1774-1781 yılları arasında
yazdığı
yergi romanının adı. “Nihayet romanesk edebiyat: Wieland’ın Agaton ve Abderiten’i,
Goethe’nim Werther ve Wilhelm Meister’i, Klinger, Heinse ve F.H.Jacobi’nin
romanları.” KA.s.212.
Abdi İpekçi: (1929-1979). Gazeteci ve yazar.
“Abdi İpekçi
Beyefendi’ye, Gerçek bir dehanın ilk farikası hakikati tezatlarıyla sevmek değil
mi?” Jur.II.s.197.
Abduh: Bkz.
Muhammet Abduh. “Efganiler, Abduhlar Akifler zincirinin bir halkası Şehbenderzade.”
Kİ.s.85.
Abdulkadir Karahan: (1913-2001). Eski Türk
edebiyatı profesörü. Eski Türk edebiyatı ve başta hadis
olmak üzere İslâmi ilimler alanlarında 40'ın
üzerinde eser vermiştir. “Hülasayı yapan Abdülkadir
Karahan kitabın başına Hammer biyografisini eklediği
gibi mütercim hakkında da bilgi verir..” Kİ.s.148.
Abdullah Cevdet: (1869-1932). Türk muharriri ve gazeteci. Serbest
fikirliliği ile tanınmıştır.
Tercümeye çok önem veren ve bu nev’îden eserleri çok sayıda mevcut olan
Abdullah Cevcet’in en meştur eseri Dozy’den çevirmiş olduğu
İslâmiyet
Tarihi’dir. “Cevdet, yeni bir vatan arayan bu ıstırap kervanının en samimi
temsilcisi.” BÜ.s.139.
Abdullah Natili: Abu Abdullah Natili. X. asırda
Türkistan’da yaşamış ve
birçok tanınmış kişinin
hocalığını
yapmış olan
Türk-İslam
düşünürü.
“Sonrada ünlü matematikçi Abduulah Natili’yi evine misafir ederek İbni
Sina’nın riyaziyede ilerlemesini sağlamıştır
babası.” Kİ.s.183.
Abdullah Uçman: Doç. Dr. Abdullah Uçman (1951-....). Mimar Sinan
Üniversitesi yeni Türk edebiyatı hocası. “Abdullah Uçman tarafından yayımlanan,
tasavvuf ve tarikatlerle ilgili yazıları ufkunun ne kadar geniş olduğunu
ispat etmektedir.” Kİ.s.202. Abdurrahman Şeref: (1853-1925), Son Osmanlı
vak’anüvisti ve devlet adamı. “Abdurrahman Şeref’i
dinleyelim: “ ‘Hazırcılardan aldığı yakası düşük
ceket ve paçaları yerde sürünür pantolonu ile mektep içinde dolaşması,
eski softalık halini hatıra getirir ve bâdi-ş hande olur
idi.” Mağ.s.152.
Abdurrahman Bedevi: Dr. Abdurrahman Bedevi
(1917-...), Arap var oluş felsefesinin öncü isimlerinden
ve ilahiyat uzmanı. “Elinizdeki kitap Bedevi'nin
Türkçedeki
ilk eseridir. “Okurcuya yardımcı olmak için Mısır âlimlerinden Abdurrahman
Bedevi’nin Histoire de philosophie en İslam adlı eserinin 2. cildinden
akla ait (intellect) bazi parcalar aktarmak ihtiyacini duyduk.” IDG.s.190.
Abdurrahman Süreyya: Abdurrahman Süreyya Efendi.
Tunuslu Hayettin Paşa’nin Avemul-Aesâlil fî
marifeti Ahvâli'l Memâlik eserinin Mukaddimesi’ni “Akvemü’l Mesâlik” adıyla
tercüme edip İstanbul’da 1878 bastırmasıyla
tanınan XIX. asır Osmanlı mütercim ve yazarı. “Abdurrahman Süreyya’nın 1878
Akvemü’l Mesâlik adıyla Türkçeleştirdiği
Mukaddime’nin mükemmel bir İngilizce tercümesi de var,
tercümeyi yapan L.C. Brown (1967).” UU.s.47-48.
Abdülaziz:
Osmanlı padişahlarının otuz ikincisi. Sultan
II. Mahmut’un ikinci oğlu ve İslam
halifelerinin doksan yedincisidir. 1830 yılında doğdu.
Sultan Abdülmecit Han’ın vefatından sonra 1861 yılında, 32 yaşında
padişah
oldu. “Türkiye ve Tanzimat yazarı Engelhardt’a göre, Akvemü’l Mesâlik’i,
Abdülaziz Han’da görülen mutlakiyet temayülleri ilham etmiş.”
UU.s.50.
Abdülhak Hamit: Abdülhak Hamit Tarhan (1852-1937). Makber şairi
ve Tanzimat II. dönem sanatçısı. “Abdülhak Hamid hakkındaki “Mülhazat-ı
Felsefiye”sinde Hamit’ten çok kendisi var.” Kİ.s.214.
Abdülhamit II: (1842-1918). Osmanlı padişahlarının
otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan
dokuzuncusu. Sultan Abdülmecit’in ikinci oğlu. 1876 yılında başlayan
padişahlığı
33 yıl sürdü. “Filhakika Jön Türkler’in bu kıdemli mücahidi velinimeti İkinci
Abdülhamit’e takdim ettiği bir arîzada, genç doktoru şöyle
müdafaa ediyordu.” BÜ.s.140
Abdülmecit: Osmanlı sultanlarının otuz birincisi ve İslam
halifelerinin doksan altıncısı. Sultan II. Mahmut Han’ın oğlu
olup, 25 Nisan 1823 tarihinde Bezm-i Âlem Valide Sultan'dan doğdu.
Abdülmecit Han, yenilik taraftarıydı. Babasının 1 Temmuz 1839’da vefatı üzerine
on yedi yaşında, 25 Haziran 1861 tahta
çıktı. “1861’de, 1839’un delikanlı padişahı Abdülmecit ölür ve yerine
kardeşi
Abdülaziz tahta çıkar.” BFH.s.123.
Abdürrafi Kendî: Gerçekte Böyle bir isim yok. Ebuzziya’nın
ifadesine göre Ali Süavi, kendisine itibar sağlamak için
bazı isimler uydururdu. ‘Abbdürrafi Kendî ismi de böyle bir isimdir. “Abdürrafi
Kendi Tarik-ül Necat’ın da dedi ki...’ diye uydurduğu
ibareyi tercüme eder gibi yazmaktı.” Mağ.s.150.
Abelard ile Heloise: Abelard ya da Abaelardus.
Ortaçağ Fransa’sının
(1100’lu yıllar) Skolastik filozoflarından ve tanrıbilimci. Lion’da Anselmus’un
öğrencisi
iken, piskoposluk kurulu üyesi Fulbet’in yeğeni
Heloise ile tanıştı ve ona delicesine âşık
oldu. Bu duruma kızan Fulbet, Abelard’ı adamlarına yakalatarak hadım ettirir;
ama Abelard ile Heloise aşkı ve mektuplaşmaları
ölünceye kadar devam eder. “Sana Abelard ile Heloise’den bahsetmiştim.”
Jur.II.s.35.
Abelard: Bkz.
Abelard ile Heloise "Zavallı Abelard! Hafızalardaki tahtını yazılarına değil,
felâketlerine borçlu.” Kİ.s.305.
Abhidamma-Pitaka: Pali edebiyatında miladın hemen öncesinde veya
başlarında
yazıldığı
sanılan “Düstur”un yedi eserden oluşan üçüncü bölümünü oluşturan
dini manzum metinlerden oluşan tomarın (sepet de denir)
adı. “Vinaya-Patika, sepetlerin ikincisi.” BDE.s.170.
Abodya: Kitab-ı
Mukaddes’te adı geçen peygamberlerden biri. “Eski Nebiler (Yeşu,
Hakimler, 1. Samuel, 2. Samuel, 1. Krallar, 2. Krallar. Sonraki Nebiler: İşâya
Yeremya, Hezekiel, Hoşça, Yoel, Amos, Abodya, Yunus,
Mika, Nahun, Habakkuk, İsefanya, Haggay, Zekarya,
Malaki.” IDG.s.135-136.
Absalon:
Eski Ahit’e göre Davut peygamberin oğullarından birinin adı.
“Absalon da kardeşi Ammon’u öldürür’’IDG.s.95.
Absürt:
Saçma anlamında bir kelime olup, edebi terim olarak bir tür tiyatronun adıdır.
Saçma tiyatro. “Bir absürtten bir absürde koşmak. ” SNK.s.402.
Abu Hayyan el Tevhidi: X. asırda yaşayan,
ancak hayatı hakkında fazla bir malumata sahip olmadığımız
İslam
fıkıh âlimi ve mutasavvıfı. “İbn el-Kifti, “Ekber el-Hükema”
adlı eserinde -Abu Hayyan el Tevhidi’ye dayanarak- riselelerin yazarı diye, Abu
Süleyman Muhammed ibn Mashar el Basti, Abul Hasan Ali ibn Harun al Zancani, Abu
Ahmet al Mircani, Avfi ve Zaid ibn el Rifai, adlarını sayar.” IDG.s.50.
Abu’l Vafa: Ebü’l-vefâ Buzcânî (940-998). Onuncu yüzyılda, İslâm
âleminde yetişmiş büyük
matematik ve astronomi âlimi. İsminde de anlaşıldığı
üzere Horasan’ın Buzcan kasabasında doğdu. Bu yüzden Ebü’l-Vefâ
Buzcânî diye meşhur oldu. Ve Bağdat’ta
vefât etti. “İbn Zarah, Miskaveh, Abu’l Vafa,
al Buzcani, Abu’l Kasım el Ahvazi... Bunların sözleri biraraya getirilerek
Risaleler meydana çıkmış.” IDG.s.50. Aca: Hint
milli şairi
ve oyun yazarı Kalisada (IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli
eserinde Raghu’nun oğlu, güzel kız Indumati’nin beğenip
evlendiği
kişi,
yani eserin erkek kahramanı.“Aca Vedaları ezberledi, ün kazandı savaştı.”
BDE.s.186.
Acem Mektupları: Acem ya da İran Mektupları. Fransız Yazar
Montesquieu (1689- 1755)’nun 1757 yılında yayınlanan eseri. "Baron
d'Argence "Çin mektupları"nı yazar, Montesquieu "Acem
Mektupları”nı.” SNK.s.173.
Acem: Arapların,
Arap olmayanlara verdikleri ad. Ya da İranlılar’ın Fars Irkından
olmayanlara verdikleri isim. “Eski edebiyat bize Acemler vasıtasıyla gelen İslam
tesiridir.” KA.s.373.
Adak: Kutsal
satılan bir güce, bir dileği yerine getirmesi için, belli
bir inanç çerçevesinde vapılan vaat, adanılan şey.
“Pracapati yutulmak için bitkileri sütü, tereyağını,
yarattı. Ve Adağı emretti. Demek ki adak
tanrısaldır.” BDE.s.317.
Adalet Ağaoğlu:
(1929-.... ). Günümüz yazarlarından. Roman,
Hikâye, deneme, hatıra
ve
oyun yazarı. “Ama bir Peyami, bir Kemal Tahir, bir Adalet Ağaoğlu
Avrupadaki çağdaşlarıyla
pekâlâ boy ölçüşebilir.” KA.s.287.
Adam Miskiewicz: (1798-1855). Polonyalı şair
ve düşünce
adamı. “Ne var ki dünya edebiyatı ile uğraşanlar
için Polonya Adam Miskiewicz'in vatanıdır.” Kİ.s.326.
Adam Smith: (1723-1790) İskoç
filozof, iktisatçi ve politikacısı. “Adam Smith, J. B. Say ve bütün liberal
ekol hep tüketiciyi dikkate alır.” SSSS.s.60.
Adelung:
Johann Christoph Adelung (1732-1806). Alman dilbilimci[16] ve
yazarı. Adelung yazdığı “Gramerli ve İncelemeli
Edebi Almanca Sözlüğü” ile ve Almancanın imla
kurallarının belirlenmesine yaptığı katkı ile tanınır. “Tarih
felsefesinde bize ilgilendiren kişiler: Irwing, Adelung, Herder,
Meiners ve Jenisch. Hepsinin eserleri 1779-1801 arasında yayılmış.”
Kİ.s.29.
Âdem ile Havva: İlk insan, İlk
peygamber ve eşi. “Ama balçık mermerden
daha yumuşak, daha sıcak, daha insan:
Âdem ile Havvâ’nın ham maddesi.” BÜ.s.272.
Âdem: Âdem
peygamber, İlk insan, ilk peygamber,
insanlığın
babası. “Yahveci’ler, İbrani tarihini Adem’in Eden
Bahçesi’nde halkedilişi ile başlatıp
Süleyman’ın tahta çıkışına kadar getirir” IDG.s.96.
Adem’in Elması: Hz. Âdem’in, yasaklanmasına rağmen,
yediği
neticesinde de cennetten çıkarıldığı, cennet’ten dünyaya dönderilişine
sebep olan elma. “4 mühim elma var, Âdem’in elması , Truva harbine sebep
olan Paris’in elması,Newton’un başına düşen
elma ve kendi elması.” SNK.s.214.
Adetler Üzerine Deneme: Voltaire (1694-1778)’in 1756
yılında yazdığı eseri. “Adetler Üzerine
Deneme’sinden “Batı’da Hazret-i Muhammed için neler söylenmiş?
Burada da Dante’nin İlahî Komedya’sından,
Voltaire’in Adetler Üzerine Deneme’sinden, Napoleon’un Günlüklerinden,
Carlyle’ın Peygamber Şeklinde Ortaya Çıkan Kahraman
yazısından, Lamartine’in Türkiye Tarihi I’inden, Renan’ın Muhammet ve İslâm’ın
Menşei’inden,
Hugo’nun Asırların Destanı şiirinden seçilmiş metinler
sıralanıyor.” Kİ.s.154.
Adi-Granth: Sihler’in kutsal kitaplarına verilen ad. Bu
kitapların başlıcaları Adi Granth ve Damas
Granth’tır. “Nanak ile şakirtlerinin yazıları Sihler’in
kutsal kitabında bir araya toplanmış. Bu kitabın adı ‘Adi-Granth’
(Temel Kitap ). Kitap Pencap’ta Pencap alfabesi ile yazılmış,
ama kısa bir bölüm dışında, kullanılan dil Pencapca
değil,
Hindîce.” BDE.s.249.
Adnan Adıvar: (1881-1925) Meşrutiyet ve
Cumhuriyet dönemi ilim, fikir ve tıp adamı. Aynı zamanda Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasında yer alan bir siyasetçi. “Bir Adnan
Adıvar, Namık Kemâl’in cehaletiyle alay eder. “Tarih karşısında
İlim
ve Din, anti-Draper’in müdafaasıdır.” Kİ.s.88.
Adnan Cemgil: Yazar ve tercüman. İstanbul
1909 doğumlu.
Türk Barışseverler Cemiyeti’nin
kurucularındandır. Yeni Adam, Yurt ve Dünya dergisi ve 4-24 saat gazetesinde
yazılar yayımladı. Diderod, Romain Rolland, Roger Martin gibi yazarlardan yaklaşık
50 eseri Türkçeye çevirdi. "Çağdaş Arap
düşüncesini
ise, Adnan Cemgil'in Enver Abdül Mâlik'den çevirdiği
‘Çağdaş Arap
Düşüncesi:
Bağımsızlık,
Sosyalizm’ başlıklı eserden tanıyoruz.” Kİ.s.300.
Adonais:
Keats’ın ölümü üzerine Shelley’in1821 yılında yazdığı
eseri. Shelley’e göre Keastler yaşadığı
dönemde küçümsenmiş ama şiirleriyle
yaşayacak
güçlü bir şairdir. “ ‘Adonais (1821) yeni
bir ruh ikliminde kendini arayışıdır şairin:
Yalnız Tek ebedidir, suretler gelip geçer.” BDE.s.44.
Adonis. Byblos’lu
genç Fenike tanrısı. Avlamak istediği yaban domuzu tarafından
öldürüldü. Sevgilisi Aştar onu kurtarmak için
cehenneme indi. Adonis’in hikayesi bitkilerin hayat sürecini simgeler. Adonis
hikayesi sonradan Kıbrıs yoluyla Yunanistan’a geçmiştir.
“Gita-Govenda’nin benzerini bulabilmek için güzel Adonis’in ardından yüz
yıllarca gözyaşı döken Asya kıyılarına uzanmak
gerek.” BDE.s.203.
Advaita: Yokluk
ön eki olarak kullanılan Sanskritçe bir kelime olup (Advaita- dvatia: ikilik
yok.) Vedanta’ya hasd üç felsefi görünüşten birini ve en yaygın olanı
belirtir. Bu anlayışa göre tek gerçeklik
Brahmandır. Benlik ve dünya arasındaki ikililğin yaşanması
yanılsamadan ya da bilgisizlikten kaynaklanır. “Aydınların
benimseyecebileği tek inanç Advaita (vahdet-i
vücut).” BDE.s.281.
Aeschylus: Bkz. Eşil. “Bu festivalde Aeschylus (Eşil)
Hermes’i dünya ve Hades’le birlikte yad eder ve dünyanın altından bir ruh
getirmesini söylerdi.” IDG.s.210.
Afet İnan: (1908-1985) Atatürk’ün manevi
evladı ve tarihçi yazar. “Afet İnan’ın bir teklifini hatırlatıyor:
Açık müzeler yapmak, o günkü maddi ve manevi şartları
canlandırmak.” Kİ.s.144.
Afgani:
Bkz. Efganlı Şeyh Cemalettin. “Afgani,
Sosyalizmin karşısına iştirakiyeyi
çıkarır.” Mağ.s.224.
Afrika:
Yaklaşık
30.200.000 Km2 kaplayan Kuzey ve Güney yarımkürede de toprağı
bulunan dünyanın üçüncü büyük kıtası. “Yunan dünyası Latin dünyasından
ayrılıyor; Afrikalı, İber veya Galyalı barbarlar
üzerindeki ağabeylik hakkından vaz geçmek
istiyordu.” IDG.s.89.
Afzal Kaşani: XIII. asırda yaşamış İranlı
filozof. “XIII. yüzdılda , İranlı şii
bir filozof Afzal Kaşanî hermetist bir eseri
Farsçaya çevirdi.” IDG.s.207.
Agamemnon:
İlyada
ve Odysseia’da zaman zaman kibirli, zaman zaman kararsız olarak anlarılan
kahraman. Efsanevi Mykenai ve Argos kralı. Atreus’un oğlu
ve Menelaos’un kardeşi. Helena’nın kız kardeşi
Klytaimnestra ile evlendi. Truva Savaşında Yunanlıların başkomutanıdır.
Truva yenilince ganimet payı olarak Kassandra’yı aldı ve on yıllık bir
ayrılıktan sonra baba ocağına döndü; ancak Klytaimnestra
ve âşığı
tarafından öldürüldü. “Mühim olan Agamemnon’la Sezar’dır, müesseseler değil.”
Kİ.s.347.
Agastya: Rigvedalar’daki
birçok ilahinin yazarı olarak kabul edilen ermiş bir kişi.
Agastya, Tamul edebiyatında da önemli yere sahiptir. Tamul edebiyatını
temellerini Agastya’nın attığı kabul edilir. “Agastya kurmuş edebiyatlarını,
adı Rig-Veda’da geçen bilge Agastya.” BDE.s.284.
Agathodaimon: Tanrı Hnum’nun Yunanca adı. Yunan mitolojisinde
tarlaların bağların ve kentlerin koruyucusu
olarak kabul edilir ve bazı zaman yılan biçiminde bazı zaman da bir elinde
bolluk boynuzu, bir elinde buğday başakları
tutan bir tanrı olarak tasvir edilir. “Kendilerini Hermes’le Agathodaimon’un
manevi evlatları olarak sayıyorlardı.” IDG.s.223.
Agaton: Agathon.
Christoph Martin Wieland’ın 1766-1773 yılları arasında yazdığı
romanın adı. Roman pratik ahlak kurallarının sergilendiği
bir hayatı konu almaktadır.
“Nihayet
romanesk edebiyat: Wieland’ın Agaton ve Abderiten’i, Goethe’nim Werther ve
Wilhelm Meister’i, Klinger, Heinse ve F. H. Jacobi’nin romanları.” KA.s.212.
Agayef:
Bkz. Ağaoğlu
Ahmet Agayef. “Zavallı Agayef. Zavallı Türk milliyetçiliği.”
BÜ.s.159.
Agna Beyi:
Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada
(IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen
ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten
beylerden biri. “Sağdıç kadın bir başka
hükümdarın önünde durdu: İşte Agna beyi.” BDE.s.187.
Agni: Vedalar’da
ve Mahabbarata Destanı’nda adı sık sık anılan Hint ateş tanrısı.
Mahabbarata Destanı’nda Agni sayısız kurbanı yutup yok etmekten yorgun düşmüş ve
bütün Khandava ormanını yok ederek gücünü göstermek isteyen bir tanrı olarak
anlarılır. “İnsanın iki dostu vardı o çağlarda;
sevdiklerini yırtıcı hayvanların pençesinden koruyan ateş ve
etrafındaki kâbuslarla birlikte şuurundaki sisleri dağıtan
ışık:
Agni ve İndra.”
BDE.s.100.
Agnimitra: Kalisada tarafından yazılan Hint tiyatro eseri
“Malavika ile Agnimitra”nın erkek kahramanı Agnimitra, kralice Dharini’nin
cariyelerinden bir rakkase olan Malavika’ya aşık olur.
“Agnimitra, kralice Dharini’nin cariyelerindenm bir rakkaseye tutkun.”
BDE.s.211.
Agnostik:
Bkz. Agnostisizm. “Halk dilinde umumiyetle dini meselelerde şüpheci:
ilme inandığı için ananevi Hristiyanlığı
reddeden, anlamındadır agnostik.” Kİ.s.199.
Agnostisizm: Bilinemezcilik. Eski dildeki karşılığı:
“Laedriyyecilik”tir. Yunanca bilinmez anlamına gelen ‘Agonustos’ kelimesinden
alınmıştır.
Sonsuz, ilk sebepler, cevher, eşya ve olayların son gayesi gibi
metafizik gerçekleri insan zihninin asla bilemeyeceğini
ileri süren ve metafiziğe bilinmez diyen felsefi görüşün
adıdır. “Agnostisizm, bütün felsefe ıstılahlarımız gibi yabancı, ama cihan
ölçüsünde bir gerçeği isimlendiriyor. Eskiler kâh
‘Lâedriye’ demiş, kah ‘Lâirfaniye’.” Kİ.s.199.
Agra Sarayı: Agrâ Hindistan’da tarihi ve turistik bir şehirdir.
Agrâ görkemli Moğol anıtlarıyla ün yapmıştır.
1565’te bir kale olarak inşâ edilen şehirdeki
500’e yakın kırmızı kum taşından yapılmış harabe
binaların çoğunun yerini Şah
Cihan zamanında beyaz mermerli binalar almıştır. Bu
binalar eğrinin hakim olduğu
zarif, oymalı yapılardır. “Bu projesinden vazgeçer, ama bunun sebebi daha önce
yıktırmış olduğu
Agra Sarayı mermerleri satışından umduğu
parayı sağlayamamış olmasıdır.”
BED.s.47. Agrandisman: Büyütme. Bir fototipin büyütülmüş baskısını
elde etmek için yapılan işlem. Bu işlemle
elde edilen baskı. “Bunun içindir ki romanlarımız okuyanların üstünde
çok defa adı gazete havadislerinin muntazam fasıllara ayrılmış birer
agrandisman tesiri yapar.” Kİ.s.252 .
Agressivite: Saldırganlık sataşkanlık
anlamında Fransızca bir kelime. “Ernest Jones’a göre, ana-baba’nın gerçek
“agressivite”si ihmal edilebilir bir faktör.” Jur.I.s.198.
Ağaoğlu
Ahmet Bey:
Ahmet Ağaoğlu
(1868-1939). Karabağlı bir âileye mensup. 1909
yılında Türkiye’ye göçüp Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’ne başyazar
olan Türk siyaset adamı ve gazetecisi. Ahmet Ağaoğlu,
Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul ve Yusuf Akçura ile birlikte hareket ederek
Türkçülük cereyenına katıldı Türk Yurdu dergisini kurdu. “Ağaoğlu
Ahmet Bey’i hatırlıyorum. “Babamdan Hâtıralar”okuduğum
komedilerin en acıklısı.” BÜ.s.154.
Ahasuerus: Bible içinde yer alan Esther kitabında bahsedilen
ve MÖ.II. asırda hüküm süren Yahudi kralı. “Ahasuerus'un krallık dönemi.
kitabın kazandığı itibar daha çok millî
duygulara tercüman oluşundandır.” IDG.s.127.
Ahasverus. Gezgin Yahudi. Efsaneye göre çarmıha giden İsa
Peygamber’e kötü davranmış onun için sonsuza kadar
yürümeye mahkum edilmiş kişi.
Bu kişinin
hayatı bir çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş ve
Ahasverus edebiyatta ve resim sanatında, özellikle 13. asırdan sonra, işlenmiş.
Bu konulu eserlerden biri de Quinet’in 1833’de yayımladığı
Ahasverus isimli eserdir.“1833’de yayımladığı
“Ahasverus” romantik nesil için yeni bir destan örneği
oldu.” BED.s.65.
Ahd-i Atik: Eski ahit, eski sözleşme.
Ehl-i kitap yani yahudî ve Hristiyanlarca kutsal sayılan kitaplardan bir kısmı.
Ahdi Atik'in Rab Yahve (Yahova) ile İsrailoğulları
arasındaki bir sözleşme olduğuna
inanılır. Yahudi inancına göre Rab, Hz. İbrahim (a.s.) ile bir sözleşme
yapmış,
aynı sözleşme daha sonraki peygamberler
ile de tekrarlanmıştır. Bu sözleşme
ile Rab Yahova İsrailoğulları’nı
kendi kavmi ilân etmiş ve onları diğer
insanlardan üstün kılacağını, onları Arz-ı Mev'ud
(Vadedilmiş Topraklar)'a götüreceğini
söylemiştir.
Yahudiler de bu vaade karşılık rablerine verdikleri sözü
tutup onun emirlerinden çıkmayacaklardı. “Ahd-i Atik yüz kızarıcı parçalarla
dolu.” BÜ.s.198.
Ahimsa:
Hint ahlâkının temel ilkelerinden biri: Kötülüğe iyilikle
mukabele etmek. “Zor hayvana yakışır, “ahimsa” insana.” BÜ.s.214.
Ahlak-ı Alâyi: Kınalızade Ali Efendi’nin 1564 yılında yazdığı
ahlak kitabı. Tanzimat dönemine kadar ahlak kitabı olarak okutulan eser üç
bölümden oluşmaktadır. Eserin birinci
bölümü: ferdi ahlak konusunu işler, kişinin
kendi varlığı ve dış dünya
ile olan ilişkileri üzerinde durulur. İkinci
bölümde âile yapısı işlenir. Son bölümde ise devleti
yönetenlerin mesuliyetleri, ideal devlet yönetim konuları işlenir.
“Namık Kemâl’in çok insafsız bir tespiti var. Diyor ki: ‘Ahlak-ı Alâyi
okumaktansa hapishanede yatmağı tercih ederim.” Kİ.s.82.
Ahlakın Seceresi: Nietszche’nin 1887 yılında neşrettiği
eserinin adı. “Nietszche’de ‘Ahlakın Seceres’, İyinin veya
Güzelin Ötesinde ‘Zerdüst Böyle Dedi’de surhomme’u (ustun insan) anlatır.”
SNK.s.61.
Ahmed Bin Hanbel: Hanbeli Mezhebi imamı. 780 yılında Bağdat’da
doğmuş 855
yılında yine Bağdat’ta vefat etmiş.
Ahmed Bin Hanbel Arap olup, Şeybân kabilesine mensuptur ve
soyu, Nizar kabilesinde Hz. Peygamber’in soyu ile birleşmektedir.
“Dördüncü büyük mezhep Hanbelilik. Kurucusu Ahmed bin Hanbel, (ölümü 855).” Kİ.s.198.
Ahmet Naim: Babanzade Ahmet Naim (1872-1934). Eğitimci
yazar ve Meşrutiye dönemide İslamcılığın
önde gelen savunucularından. Arapçadan ceviriler yaptı ve bu çalışmaları
Bedai-i Arap başlığı
altında Servet-i Fünûn dergisinde yayımladı. Sonra Sebilü’r-Reşat
dergisinde yazmaya devam etti. “İslamda Dava-yı Kavmiyet” isimli
eserinde Milliyetçiliği batıdan gelen ve İslam
birliğine
musallat olan bir hastalık olarak nitelendirdi ve milliyetçilik akımına karşı
çıkmıştı.
Bir Ahmed Naim de olamazdı, bir Rıza Tevfik de.” Kİ.s.215.
Ahmediye:
XVIII. asırda Ahmet Mürşidî’nin yazdığı
ve halk arasında büyük itibar gören dini tasavvufi ve dikaktik mesnevi.
“Ahmediye ve Muhammediye gibi manzum eserleri bir yana bırakırsak okuma yazma
bilen vatandaşlar evliya tezkereleri ile
menakip kitaplarına baş vurmak zorundaydılar.” Kİ.s.84.
Ahmet Haşim: (1885-1933). Fecr-i Âti
dönemi edebiyatının en önemli şairi. “Fransa’nın
3.Cumhuriyetinde Quarter Latin’de sanat öğrenimi yapmış bir
şair,
Lale Devri’nin şairi Ahmet Haşim
de yeni değildir.” KA.s.370.
Ahmet Hilmi Bey: Şehrenderzade
Filibeli Ahmet Hilmi Efendi. (1865-1913). Beyrutta görevli iken II. Abdülhamit
yönetimine karşı çıkarak Mısır’a kaçan Terakkî
Osmanî cemiyeti üyesi ve Meşrutiyat dönemi Yazar ve
felsefecisi. “Nitekim önce marif vekalitinde bir komisyon kurulmuş,
sonra da Ahmet Hilmi Bey, vazifesini ihmal eden encümenin yerine beklenen
tenkitleri büyük bir vukuf ve ciddiyetle kamu oyuna sunmuştu.”
Kİ.S.87.
Ahmet III. Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslam
halifelerinin seksen sekizincisi. Sultan dördüncü Mehmet Han’ın oğlu
olup, ağabeyi
Sultan İkinci
Mustafa Han’ın çıkan cebeci isyanında tahttan indirilmesi üzerine 22 Ağustos
1703’te Osmanlı padişahı oldu 1730 senesinden 2 Ekim
1730’a kadar Osmanlı Padişahlığı
yapmıştır.
“Perikles’in Atinası’nı, Mediciler’in Floransası’nı, III. Ahmet’in İstanbulu’nu
hatırlatan masal şehirleri.” BDE.s.182.
Ahmet Kabaklı: (1924-2001) Türk Edebiyatı araştırmacısı
ve Türk Edebiyatı
dergisinin
ölümüne kadar sahibi ve başyazarı. “Dürüst, imanlı, toprak
kokan, ağaç
kokan bir insan: Ahmet Kabaklı, on üç yıldır görüşmemiştik.”
Jur.II.s.156.
Ahmet Kemal : 1924-2001. Edebiyat araştırmacısı
ve yazar. Halen yayına devam eden Türk Edebiyatı dergisi ve Türk Edebiyatı
Vakfı kurucusu. “Ahmet Kemal, Bir Cam Feda-yı Hürriyet, 1905;” Mağ.s.145.
Ahmet Mithat: Ahmet Mithat Efendi (1844-1912). Tanzimat dönemi
yazarlarından Cemil MERİÇ’in eserlerinde, doğulu
kimliğe
bağlı
kalarak, toplum için edebiyat yapma fikrindeki başarısı
üzerinde durulur. Ahmet Mitat Efendi halkta okuma isteği
uyandırmak ve halkı eğitmek için sade Türkçeyle, bir
kısmı tercüme olmak üzere, yüz elliden fazla eser vermiştir.
“Ahmet Mithat, saldıran küfür karşısında şahlanan
imandır, şahlanan ve hücüma geçen.”
BÜ.s.133.
Ahmet Naim: (1873-1934). Son dönem Osmanlı mütercim ve
yazarlarından. Felsefe, mantık ve psikoloji (İlm-ün
Nefs) alanındaki çalışmaları ve mütercimliği
ile tanınmıştır.''Ahmet Naim Bey'e
sorarsanız: Ruhun akıldan farkı: ruh, küllî hakikatleri idrâk eder; akıl, parka
parka hakikatleri ve manaları kavrar.” IDG.s.177.
Ahmet Rasim: (1864-1933). Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi
yazar ve
gazetecilerindendir.
Ahmet Rasim, çeşitli konularda tarih, roman, şiir,
otobiyografi, vb. birçok dalda eser vermiştir. İlkokullarda
okutulmak için dört ciltlik bir Osmanlı Tarihi hazırlamıştır.
“Ahmet Rasim'in 4 cilt Osmanlı Tarihi mektep kitabı, derinliği ve ilmi bir
ehemmiyeti yoktur.” SNK.s.167
Ahmet Rıfat Efendi: (öl.1895). 1881 yılında yazdığı
yedi ciltlik “Lügat-ı Tarihiye ve Coğrafiye” isimli eseriyle maruf
Osmanlı devlet adamı ve tarihçi yazar. “Ahmet Rıfat Efendi 7 ciltlik bir
tarih-coğrafya
kitabı yazmıştır.” SNK.s.325.
Ahmet Şuayp: (1876-1910). Edebiyat-ı Cedîde
yazarlarından. “İkinci Merutiyetin ilanından
sonra Ahmet Şuayp, Rıza Tevfik ve Câhit
Beylerlerin büyük iddialarla neşrettikleri “Ulum-ı İctimaiyye
ve iktisadiye Mecmuası’nda da üstatla sık sık karşılaşırız.”
BÜ.s.162.
Ahmet Vefik Paşa: (1822-1891) Yazar, mütercim
ve devlet adamı. Ahmet Vefik Paşa, edebiyatımızda Moliere’den
yaptığı
tercüme ve adaptasyonları ile tanınmıştır. “İbn
Haldun’un tarih felsefesi, Kafiyeci’nin görüşlerinden,
Ahmet Vefik Paşa’nın, Gelenbevi Tevfik’in Müşir
Paşa’nın,
Köprülü Fuad’ın Akçuraoğlu’nun, Tahâ Hüseyin’in, Reşit
Yasimi’nin tarihle ilgili düşünceleri de bir bir anlatımış.”
Kİ.s.90-91.
Ahrens: Heinrich
Ahrens (1808-1874). Alman hukuk profesörü ve siyaset adamı. “Proudhon, Hegel’i
Ahrens’den öğrenmiştir.”
SNK.s.246.
Ahsen-i takvim: En güzel şekil, biçim, tarz manasındadır.
Ahsen en güzel, takvîm ise: eğriyi düzeltmek, kıvama ve
düzene koymak, kıymetlendirmek manalarına gelmektedir. Ahsen-i Takvim sözünin
kaynağı
Kur’ân-ı Kerim’deki "Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde
yarattık." (et-Tin, 95/4) manasındaki ayettir. “İnsan
Hayvan-ı natık olduğu için, ahsen-i takvim’dir.” Kİ.s.387.
Ahter-i Kebir: Ahterî olarak da bilinen Arapça-Türkçe bir lügat
olup, Karahisarlı Ahterî Mustafa Efendi (öl.1561)’nin 1545 yılında neşrettiği
meşhur
eseridir. Eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva eder.
Arapça kelimeler alfabetik olarak verilmiş; karşılıkları
o devirde yaşayan Türkçe kelimeler yanında
müteradifleri (eş anlamlıları) ile gösterilmiştir
Eser, Abc sırasına göre ve Afyon Kütahya ağzıyla yazılmıştır.
“Ahter-i Kebir (1844) Farsça’dan Türkçe’ye.” SNK.s. 322.
Ahura Mazda: Bkz. Hürmüz. “‘Ahura Mazda’yı takdise başlasın
İran.’
diye vaaza başlar.” BÜ.s.148.
Aisopos: Hayvan
masallarının efsanevi babası. Aisopos’un hayatı hakkında üstüne elimizde kesin
bir bilgi yok. tahminlere göre MÖ. 6. yüzyılda yaşamış bir
köleydi ve Frigya’da doğmuştu;
ama Trakya’da Samos’ta, Sardeis’te, giderek Mısır’da doğduğunu
savunanlar da vardı. Plutarkhos’a bakılırsa çirkin, kekemi ve kamburdu ama ince
bir zekaya sahipti; hiçbir şey yazmamış ama
anlattığı
eğretilemeli
hayvan masallarıyla büyük bir üne kavuşmuştu.
Kapsamlı ilk Aisopos derlemesini Phaleronlu Demetrios İ.Ö.4.
yüzyılda yayımlanır. Latinlerde Phaedrus (İ.S. I.yy) ve Avienus (İ.S.
IV. yy), tüm ortaçağ masalcıları, daha sonra da La
Fontaine, bu masallardan geniş biçimde yararlanmıştır.
“Son masal ‘‘Farenin Kurtardığı Fil’’, Aisopos’on ‘Aslanla
Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.233.
Ak Yacur: Hint kutsal kitaplarından Yacur-Veda’da duaların
bulunduğu
bir bölüm. “Yacur-Veda’da adak törenlerinde okunacak dualarla Hint nesrinin ilk
örnekleri sayılan yorumlar var. “ ‘Kara Yacur’ da dualarla yorumlar yanyana,
‘Ak Yacur’ da yalnız dualar var.” BDE.s.109.
Akademi Lügati: Fransız Akademisi’nin muhtelif tarihlerde
hazırladığı Fransızca Lügatı. “Türkler
için yazılan, Türkçe bilenlerin Fransızca kitapları anlamaları için yazılan ilk
lügat Hançeri’nin, Akademi Lügati’nin tercümesi, bugüne kadar yapılmış biricik
ciddi çalışma.” KA.s.336.
Akademi Sözlüğü: Bkz. Akademi Lügati "1869
baskısı Littre'de, 1878 Akedemi Sözlüğü'nde de yok” KA.s.105.
Akademi:
Kelime, Akademos adında bir efsane kahramanından geliyor. Efsane şöyle:
Hükümdar Theseus, Helena’yı kaçırır. Kardeşleri bir ordu toplar ve
Helena’yı kurtarmaya koyulurlar. Uzun bir süre ararlar ama nafile. Akedemos
Helena’nın yerini kardeşlerine söylemiş böylece
Atina’yı yakılmaktan kurtarmış. Atina’nın iki fersah uzafında
Akademos’un tarlaları varmış, zeytinleri ve çınar ağaçlarıyla
meşhur
olan bu bölge Akademos’un ölümünden sonra gezinti yeri olmuş.
Akedemos’un mezarı da buradaymış. Eflatun öğrencileriyle
bereber burada toplanır çınarın gölgesinde dersler verirmiş.
Sonra “Akademeia” isimli felsefe okulunu burada açmış.
bkz. Fransız Akademisi.“Revue des Deux Mondes, Fransız millî müesseselerinden
biri, Akademi gibi.” BÜ.s.103.
Akçasaz: Yaşar
Kemal’in Demirciler Çarşısı Cinayeti (1973) adlı
romanının dördüncü bölümünde tasvir eldin ve olayların cerayan ettiği
mekan. “Yıllar geçiyor, Akçasaz’ın etrafında köyler kuruluyor, ağalar
peyda oluyor.” KA.s.348.
Akçasaz’ın Ağalar’ı:
Romancı Yaşar
Kemal’in Yusuf Yusufcuk (1975) ve Demirciler Çarşısı
Cinayeti (1973) adlı romanları için kullandığı üst başlığın
adı. “Yusufcuk Yusuf, Akçasazın Ağaları başlıklı
roman dizisinin ikinci kitabı.” KA.s.345.
Akçuraoğlu: Bkz. Yusuf Akçura. “Akçuraoğlu’nun
su itirafi ne kadar hazin: ‘Hasan Ali Bey Almanlardan veya Ruslardan istifade
ettigi için olacak ki tarihte usulun tekamülünü gösterirken Ibn Haldun’u
zikretmeyi unutmamıştır.” IDG.s.231.
Akdeniz:
Atlas Okyanusu’nun Avrupa, Asya ve Afrika arasında kalan kenar denizi.
Akdeniz’in yüzölçümü yaklaşık 2.5milyon km2dir.
“Kan kokmayan tek destan!” Avrupa şiirinin ilham perisi bir an
için Akdeniz’den uzaklaşıp Okyanuslara kanatlanır.”
BÜ.s.231.
Akhunlar: Beşinci yüzyılda Batı Türkistan ve
Afganistan bölgelerinde kurulan Türk devleti. Akhunlara Çinliler “Ye-ta”,
Araplar “Haytal”, Bizanslılar ise “Eftalitler” demektedirler. Akhunlar’ın V. yy
başlarında
Sibirya’daki Hun-Türk İmparatorluğu’nun
yıkılması neticesinde batıya göç ederek bu bölgeye yerleşen
Hiungnular’ın bir kolundan oldukları tahmin edilmektedir. 480’de Akhunlar almış Kuzey
Hint’i, 5282de püskürtülmüşler.” BDE.s.92.
Akıl Çağı: Jean-Paul Sarte (1905-1980)
1964 yılında yazdığı eseri. “Akıl çağı”nda
(J. P. Sartre, L’Age de Raison Gallimard, Paris 1995) tersine.”Jur.1. s.91.
Akıl matbû: Bkz. Akl-ı Matbû. “Hz.Ali'ye nisbet edilen bir
izaha göre akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.” IDG.s.185.
Akıl-ı evvel: Farabi’ya göre Tanrıda ilk olarak türeyen akıl. İbn-i
Sina’da ise ilk ve zorunlu varlığın kendine ait kavrayış ve
bilgisi.“Allah'ın, Hakikat-i Muhammediye' de ilim sıfatı ile tecelli ve zühur
etmesi itibariyle buna akl-ı külli, kalem-i a'lâ ve levh-i a'zâm gibi isimler
verilmiştir.”
IDG.s.182.
Akif: Mehmet
Âkif Ersoy (1973-1936). İstiklal Şairimiz.
Türk edebiyatının ahlak ve fazilet âbidelerinden biri. “Bir parça Akif.
Daha çok Necip Fazıl. Ama hepsinden başka. Başka
cünkü İslâm’ı
tanımıyor.” BÜ.s.240.
Akka:
İsrail’de,
Akdeniz kıyısında Hayfa Koyu’nun kuzeyinde turizm ve ticaret merkezi. “İskenderiye,
Beyrut, Sur, Akka Limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika
bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe
taşlarıydı.”
BFH.s.89.
Akl-ı ameli: Faaliyet halindeki insanın aklı anlamında bir
felsefî terim. “Umumiyetle akl-ı ilmi ile akl-ı ameli birbirinden ayrılır .”
IDG.s.188.
Akl-ı faal: İşraşrâkiyye
(Yeni Eflâtunculuk) felsefesinde ukûl-ı aşerenin (on akılın) sonuncusu
olup, yaşadığımız
âlemle alâkalı akla verilen ad. Öldürme ve yaratma işlerine
bakan mertebe. “Eski felsefede, akl-ı kül: lk yaratılan; asıl ve hakikat-ıbeşeriye.
Nefs-i natıka, cebrail, akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare;
müdebbire-i ukul: ruh-i Muhammedî."IDG.s.178.
Akl-ı ilâhî: Bkz. Akl-ı Küllî. “Ölçüye sığmayan,
sınırlandırılamayan ve vahyin kaynağını teşkil
eden ilâhi ilim. Hakikat-ı Muhammediye, Nur-ı Muhammedi, akl-I külli,akl-ı
ilahi.” IDG.s.181.
Akl-ı kül:
Bkz. Akl-ı Küllî. “Eski felsefede,akl-ı kül :ilk yaratılan ;asl ve hakikat-I beşeriye.Nefs-i
natıka,cebrail,akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare; müdebbire-i ukul:ruh-i
Muhammedî.” IDG.s.178.
Akl-ı küllî: Sühreverdi felsefesinde nurların nuru olan
Tanrıdan ilk çıkan aklî cevher. İbn-i Macce’de akıllar
sıralamasında sonuncu olan akıl. “Ölçüye sığmayan,
sınırlandırılamayan ve vahyin kaynağını teşkil
eden ilâhi ilim, Hakikat-ı Muhammediye, Nur-ı Muhammedi, akl-I külli,akl-ı
ilahi.” IDG.s.181.
Akl-ı Matbû: Allah vergisi olan fitrî akıl. “Hz.Ali'yi nisbet
edilen bir izaha göre akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.”
IDG.s.185.
Akl-ı mesmu: Tecrübe akıl, Bir de tahsil, terbiye ve tecrübe
ile elde edilen bir kabiliyet ve bilgi. “Hz.Ali'ye nisbet edilen bir izaha göre
akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.” IDG.s.185.
Akl-ı müktesad: El Kindî felsefesinde gizli durumdaki akıl.akl-ı
bilkuvve ile akl-ı faal arasında yer alan ve ancak onun etkisiyle gerçekleşen
anlayış gücü.
Sühreverdi felsefesinde mücerret kavramların bilgisini edinme yetisi. “İnsanın
bir iktisap melekesi oldugunu Kabul edenlere göre de akl-ı muktesep vardır.”
IDG.s.188.
Akl-ı Selim: Papaz Meslier’e de atfedilen; ama 18. asırda
maddeci filozof d’Holbach’ın Hristiyanlığı tenkit etmek için yazılan
kitabın adı. Abdullah Cevdet eseri Türkçe’ye tercüme etmiştir.
Eseri, Millî Eğitim Bakanlığı.
Papaz Meslier’e atfederek, Latin harfleriyle neşretmiştir.“Akl-ı
Selim mütercimi çok defa kalbiyle düşünür ve kafasıyla hisseder.”
BÜ.s.142.
Akl-ı selim: Saptırılmamış yaradılışındaki
dürüstlüğü
koruyabilmiş akıl. Sağduyu.
“Ma'ruf akl-ı selim tarafından bilinen, tanınan, daha doğrusu
yadırganmayan; “münker” ise tanınmayan, yadırganan demektir.” IDG.s.186.
Aklın Yokedilmesi: Aklın yok edilmesi ya da Aklın
yıkımı (Az esz tronfosztasa) Macar komünist filozof ve kuramcı György Lukacs
(1885-1971)’ın 1949-1954 yıllarında yazdığı eseri. "XX.asrın
hakim düşüncesini
sergileyen kitabına -Aklın Yokedilmesi- adını vermiş."
IDG.s.158.
Akl-i maaş: Yemek, içmek, evlenmek, helâl,
haram demeden kazanmak ve eğlenmek gibi hep bedenin
rahatını ve nefsin menfaatini düşünüp, ahireti düşünmeyen
akıl; akl-ı meâdın zıddı. Akl-ı meâş, dünyânın geçici lezzetlerine
bakarak, (büyüklenmek, kıskanmak, kendini beğenmek, kin
ve düşmanlık
gibi) halleri kalb hastalığı saymaz. “‘Allah akıl ile
idrâk olunamaz’ denildiği vakit akl-ı maaş kastedilir."IDGs.184.
Akropol:
Akropol veya Akropolis. Eski Yunan sitelerinde aşağı
kente hakim mevkide duran, sağlam olarak inşa
edilmiş yüksek
yer. “Yunanistan’da, Olimpus’da, Akropol’da, Ölezis’de, bu düşüncelerin
insanda ve tanrılarda ete ve deriye bürünerek, beşeri
trajedi ve Psişe’nin semavi hikâyesi suretinde
geçiş resmi
yaptıklarına şahit oldu.” IDG.s.150. Akrostiş:
Her dizenin ilk harfi yukardan aşağıya doğru
sırayla okununca bir anlamlı söz çıkacak şekilde düzenlenmiş mazumelere
denir. “Mersiyeler Kudüs'ün felaketlerini anlatan akrostiş tarzında
manzumeler.” IDG.s.128.
Aksekli Hamdi (Elmalı): Ahmet Hamdi Akseki (1887-1951) Türkiye
Cumhuriyetinin üçüncü Diyanet İşleri Başkanı.
“Aksekli Hamdi (Elmali)[17]
Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinde su izahatı veriyor.” IDG.s.195.
Akşam Şarkıları: Bengalli Hint şairi
Tagor (1861-1941)’un 1904 yılında yazdığı eseri. “Şahsiyetinin
ilk müjdesi, Hint’e dönünce yazdığı ‘Akşam
Şarkıları’.
Kırk yaşında
kendini başkalarına vaketmek istiyor,
Santinketan’a çekiliyor.” BDE.s.276.
Akvemü’l Mesâlik: Tunuslu Hayrettin’in 1876 yılında yayımladığı
eseri. Kitabın asıl adı: Akvâm ül Mesâlik fî Ma’rifeti Ahvâm il- Memâlik’tir.
Eser Ülkelerin siyasi durumlarını konu alıp Arapça olarak yazılmıştır.
“Avrupa Akvemü’l Mesâlik’i yüzyıldan beri tanıyor.” UU.s.45.
Akyollu Murtaza: Yaşar
Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan
roman kahramanlarından birinin adı. Romanda Kürt Mahmut adında diğer
bir şahıs
tarafından öldürülür. “Kürt Mahmut, Derviş’in uşağı,
Akyollu Murtaza’yı öldürecek.” KA.s.347.
Akyollular: Yaşar Kemâl’in Demirciler Çarşısı
Cinayeti romanında yer alan ve aralarında kan davası bulunan iki sülâleden
birinin adı. Davalı olduğu sülâlenin adı da: Sarıoğullarıdır.
“Nihayet hikâye, Akyollularla Sarıoğulları arasında eski bir kan
davası.” KA.s.347.
Alaattin’in Lambası: Binbir Gece Masallarının
entanınmışlarından birisi. Bu lamba elde
ovulunca içinden sihirli bir cin çıkar. Lambanın içinden çıkan cin lamba kimde
ise ona hizmet etmektedir. “ Siyasî hürrüyet Alaattin’in lambasıydı.” Mağ.s.208.
Alafrangalık: Avrupa’nın yaşama biçimini benimseme veya ona
özenme durumu. “Alafrangalık, zevki ve tefekkürü dumura uğratan
bir kabuk” BÜ.s.126.
Alaka:
Hint zenginlik tanrısı Kubere’nın hizmetçileri olan tabiatüstü yaratıkların yaşadığı
mekân. “Yalvarırım sana Alaka’ya git! /Ahu gözlüm o beldede oturur.” BDE.s.379.
Alan Bullock: (1914-....) 1952’de Hitler üstüne yazdığı
“Hitler, A stydy in Tyranny” isimli eseriyle ünlü İngiliz
tarihçi yazar. “Alan Bullock’a göre Hitler’in siyasî fikirleri Darvinizm’e
dayanır.” UU.s.133-134.
Alangu: Tahir
Alangu. (1916-1973). Edebiyat tenkitçisi ve Halk Edebiyatı araştırmacısı.
“Eleştirmenimiz haydarane bir hamle
ile Alangu ile Mutluay’ı yere serdikten sonra hükmünü veriyor.” KA.s.340.
Alankara Şastra: Şiir
Sanatı. “Süslenme sanatı (Alankara Şastra), her şairin
ilhamını besleyen tılsımlı kaynak.” BDE.s.182.
Alaol: (1597-1673). Bengalli Müslüman şair ve
sufi.“17.yüzyılın en tanınmış
Müslüman
şairleri
arasında Alaol, Kazi, Nasir Mahmut, Seyit Sultan ve Ali Raqca
sayılabilir.18.yüzyılın en önemli ismi Hayal Mahmut.” BDE.s.282.
Albay Pestel: Pavel İvanoviç Petsel (1793-1826). Rus
devrimci. Rus ordusunda Albaydı. 1824 Ruskaya Pravda (Rus Gerçeği)
adıyla bir rapor yazdı bu raporda Cumhuriyet topraklarının büyük bir bölümünün
köylülere parasız dağıtılması gerektiğini
savundu. Aralık 1825’de Dekaprist ayaklanma ve takip eden olaylar sırasında
tutuklandı, ölüm cezasına çarptırıldı ve idam edildi. “Yalnız sol kanadı temsil
eden Albay Petsel (1793-1826)sosyalistti.” Mağ.s.67.
Albay Selves: XVIII. asrın sonu ile XIX asırın başında
yaşayan,
Nopolyon ordusun Albay olarak görenliyken Mehmet Ali Paşa
tarafından orduya kabul edilen, Müslüman olan Mısır ordusunu kuran Osmanlı Paşa’sı.“Napoleon’un
eski subaylarını, bilhassa Albay Selves’i hizmetine alır.” BFH.s.118.
Albert Camus: (1913-1960) Fransız roman, deneme, tiyatro ve
makale yazarı. Nobel Edebiyat ödülü sahibi. “Egzistansiyalizmin edebiyat
çevrelerinde en tanınmış temsilcisi: Albert Camus”
BFH.s.47.
Albin Michel: Fransa’da yayın yapan bir yayın evi. “Albin
Michel Fransa’nın en tanınmış yayınevlerinden biri.” Kİ.s.145.
Albion Small: Ablin Woodbury Small (1854-1926). Sosyolojinin
ABD’de akademik bir disiplin olarak yerleşmesini sağlayan
kişi
olarak kabul edilen sosyolog. “İki yıl sonra yayımlanan bir
eserde Albion Small da aynı şeyleri söyler.” Kİ.s.26.
Aldous Huxley: (1894-1963). Şiirde
imgeciliğe
önem veren, Hippi alt kültürünün ortaya çıkmasını sağlayan,
psikedelizmle de ilgilenen İngiliz şair
ve yazarı. “Bu görüş Aldous Huxley’in ilim, hürriyet
ve barış (1946)
kitabında en açık ifadesini bulur.” Mağ.s.177.
Aleko Efendi: Aleksandr Bogoridi. Bulgar asıllı Osmanlı devlet
adamı.1823 yılında Sisam’da doğdu ve 1910 yılında Paris’te
öldü. Babası İstenefaki Bey gibi Osmanlı
devlet hizmetine girdi. 1877’de vezir rütbesiyle Viyana Büyükelçiliği
yaptı. Berlin Antlaşması hükümlerine göre kurulan
Doğu
Rumeli vilâyetlerine 5 yıl için (1879-1884) vali atandı. Doğu
Rumeli’nin Bulgaristan Prensliği ile birleştirilmesini
kolaylaştırmaya
çalıştı.
“1852’de Londra sergisini ziyarete giden Aleko Efendi daha dikkatli bir müşahittir.
Seyahatname-yi Londra’da tiyatrolara geniş yer verilir.” Mağ.s.191.
Aleksandr I: Pavloviç Aleksandr (1777-1825). 1801-1825 arası
Rus İmparatoru.
“I. Aleksandr’ın kardeşinden, amcasının öcünü aldığı
için mutludur.” BFH.s.122.
Aleksandr II: (1918-1881). 1855-1881 arası Rus imparatoru.
“Kurtarıcı diye anılacak olan Çar II.Aleksandr, 3 Mart 1861’i kölelerin azat
günü olarak ilan eder.” Mağ.s.69.
Alemdar Hareketi: Alamdar Hareketi veya Alemdar
Vakası. 15-18 Kasım 1808 Yeniçeri Ayaklanması’nın tarihteki adı. Kendisi de olağanüstü
şartarda
sadrazam olan Alamdar Mustafa Paşa’nın devleti ve Yeniçeri Ocağı’nı
islah etme çalışmaları sonunda 18 Kasım 1808
tarihinde Yeniçeriler tarafından öldürülüşüne Alemdar Vakası denir. “Bu
yenileşme
hastalığının,
halk vicdanında, yarattığı zincirleme tepkiler, III.
Selim’in tahttan indirilişi, Alemdar hareketi, Sened-i İttifak
denilen yüz karası, Yunan isyanı.” Mağ.s.258.
Alevi:
Dördüncü halife Hz. Ali’yi diğer sahâbeden ve diğer
üç halîfeden üstün tutan mezhebe mensup kimse. “H.F. el-Hamdani, Risalelerin
Yemen’deki İsmailiye davası üzerindeki
önemini vurgulamakla beraber, eserin İsmaililer tarafından kaleme
alınmadığını
söyler ve yazarların Alevi olduğunu ileri sürer.”IDG. s. 51.
Alevîlik: Alevîlik, Hz.Ali'ye uyup onun Kur'an'daki nâs ve
Resulullah (s.a.s.)'ın vasiyetiyle imamlığa tayin edildiğini
ileri süren; imametin onun soyundan dışarı çıkmayacağına
inanan ve onu diğer sahâbeden üstün gören
zümrelerin başlattığı
fikir ve siyasî kavgalarla ortaya çıkan hareketin genel adıdır. “Ekseriya
‘Alevîlik perdesi arkasında gizlenip ayin-i bâtıllarını icradan’ geri kalmamışlar.”
Mağ.s.217.
Alexandre Dumas: Alexandre Dumas-Pere
(1802-1870). Fransız Romatiklerinden. Tiyatro, hikaye ve roman yazarı. Üç
Silahsörler ve Monte Kristo Kontu ismli romanlarıyla maruf olan yazarın çeşitli
türlerde yaklaşık üçyüz eseri vardır.
“Alexandre Dumas’nın sığ ve çırpıştırılmış romanları
daha sürükleyici, daha harcıâlem.” KA.s.222. Alfabe Sırasına Göre Akıl:
Fransız fikir adamı ve yazarı. François Marie Arouet Voltaire (1694-1778)’in
1752 yılında yazdığı Felsefe Lügatı’nın alt başlığı.
‘Mesele Voltaire, Felsefe Kamusu’na ikinci bir başlık atar:
Alfabe sırasına göre Akıl.” KA.s.402.
Alfieri:
Vittorio Alfieri. (1749 -1803). İtalyan trajedi yazarı. "Bu
görüş önce
Gentile, sonra da Alfieri tarafından benimsenecektir".” SNK.s. 187.
Alfred de Vigny: Alfred Comte de Vigny (1797- 1863) Fransız
romantiklerinden. XIX asır şiir, hikâye ve tiyatro yazarı.
Edebiyat ve şiirin eğitici
yönüyle ilgilendi. “Alfred de Vigny de Hint’in hayranıdır.” BED. s.63.
Alfred de Musset: (1810-1857). Fransız hikâye ve yazarı.
“Chateaubriand’ın asık çevresi, çağdaşlarının
matmazel Byron dedikleri Alfred de Musset’nin huysuzlukları,Gerard de Nevral.”
Jur.I.s.115.
Alfred Rosemberg: (1893-1946) Nazi kuramcısı ve Alman siyaset
adamı. “Biyolojik benzetmeleri bol bol kullanan Alfred Rosemberg’e göre şefin
ana görevi ırkî kanın dolaşımını sağlamaktadır.”
UU.s.132.
Alfred Weber: (1868-1958). Alman iktisatçı sosyolog ve yazar.
“Ferdinand Tönnies’le (1922) Alfred Weber (1925) için medeniyet, amelî hattâ
nazarî bilgiler bütünüdür, insanın tabiata söz geçirmesini sağlayan
bütün ferd dışı vasıtalardır.” UU.s.96-97.
Ali Ağabey: Günümüz şiir
ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924-,. ..)’ın 1976 yılında yayımladığı
Deprem romanın şahıslarından biri. “Ali
Ağabeyi
hepimiz tanıyoruz.” KA.s.360.
Ali Baba’nın Mağarası: Binbir Gece Masallarında, Ali
baba ve Kırk Haramiler hikayesininda Kırk Haramilerin hazinelerini sakladıkları
mağara.
Hikayede Ali Baba hazine dolu mağaranın yerini ve kapısının
açılması için sihirli sözü çözerek hazinelerin bir kısmını evine taşır.
Böylece hayalinde bile göremediği zenginliğe
ulaşır.
“Gabriel Matzneff şöyle demiş bu
yıl dönümü vesilesiyle: ‘Littre’nin Sözlüğü, bize yeni hazineler,
hayalimizden geçmeyen zevkler sunan Ali Baba’nın Mağarası.”
Kİ.s.261.
Ali Bey: Bkz.
Ali Özgüven “Üç saat medeniyet tarihi okuttum. Sonra asistan Ali bey geldi.”
Jur.II.s.79.
Ali Bey:
XVII. asır omsalı mütercim ve yazarı.“Mütercimi Ali Bey Sultan IV. Mehmed’in baştercümanıymış.”
IDG.s.135.
Ali Canip:
Ali Canip Yöntem (1887-1967). Genç Kalemler dergisi çervresinde teşkil
eden yeni lisan hareketinin mensuplarından ve Milli edebiyat dönemi şair
ve yazarı. “Ali Canip’e kıyasla daha basarısız, daha kötü işlenmiş mısralar.”
Kİ.s.70.
Ali Efendi: (1845-1910). Meşrutiyet
dönemi gazateci ve yazarı. 1969-1878 tarihleri arasında 376 sayı olarak çıkardığı
Basiret Gazatesi adının, Basiretçi Ali, ya da Basiretçi Ali Efendi olarak
anılma sebebidir. “Basiret Gazetesi sahibi Ali Efendi’yi dinleyelim:” Mağ.s.153.
Ali Gevgilili: (1938-....). Günümüz gazateci ve yazarı. “Sayın
Ali Gevgili, Tolle at lege.” Jur.II.s.197.
Ali İbn Ebu Talib: Hz. Ali. Resulullah'ın
amcasının oğlu, damadı, dördüncü halife.
Babası Ebû Talib, annesi Kureyş'ten Fâtıma bint-i Esed, dedesi
Abdulmuttalip'tir. Künyesi Ebu'ı Hasan ve Ebû Tûrab (toprağın
babası), lâkabı Haydar; ünvanı Emîru'l- Mü'minin'dir. Ayrıca 'Allah'ın Arslanı'
ünvanıyla da anılır. “Kadir gecesi Peygamberin Ali ibn Talib’in halifeliğini
ilan ettiği gecedir.” IDG.s.57.
Ali ibn Talib : Bkz. Ali İbn Ebu Talib. “Bu görüşe
göre Risaleler, Ali ibn Talib, Gazali, Hallac, İmam Cafer
el Sadık veya çeşitli İsmaili
misyonerler tarafından kaleme alınmıştır.” IDG.s.50.
Ali İlmi: Fanizade Ali İlmi.
Doğum
ve ölüm tarihleri tam bilinmemekle birlikte Meşrutiyet
dönemi Osmanlı Kozan Mebusu, Adanalı siyaset adamı ve gazeteci. “Ali İlmi,
visleriyle, bayağılıklarıyla ve faziletleriyle,
çöken Osmanlı cemiyetinin son temsilcilerinden biriydi.” Jur.I.s.382.
Ali Kemâl:
1867 İstanbul-
1922 İzmir.
Asıl adı: Ali Rıza, gazeteci ve yazar. Paris’ten İkdam
Gazetesi’ne yazdığı edebî ve tarihî makaleleriyle
tanınmaya başladı. Hürriyet ve İtilaf
Partisi üyesi ve İttihat ve Terekki karşıtı.
Peyam adında günlük bir siyasi gazete çıkardı. Gazete sonraları Peyam-ı Edebî,
Peyam-i Sabah, Edebî Nüshası ve Peyam-ı sabah adlarıyla yayınlandı. Ali
Kemal’in tarih ve edebiyat üzerine makale, tercime ve kitapları vardır. Tanınmış bir
çok kişi
meselâ Yahya Kemal, Yakup Kadri, Rıza Tevfik, Hüseyin Daniş onun
gazetesi etrafında toplandılar. Şiirde üstad olarak Muallim
Naci’yi kabul etti. “Hatalarını hayatıyla ödeyen Ali Kemâl bana hep Suavi’yi
hatırlatır.” BÜ.s. 163.
Ali Naili Erdem: (1927-..). DP ve AP dönemi Çalışma
ve Millî Eğitim Bakanı ve siyaset adamı. “Ali
Naili Erdem Beyefendi’ye, yahut şairden şaire.”Jur.II.195.
Ali Namık: (1885-1953). Meşrutiyet ve
Cumhuriyet dönemi entelektüellerinden. Osmanlı sadrazamlarından ayan reisi
Küçük Sait Paşa’nın oğludur.
1918’de yayımladığı “Hakîkat, Adalet, iyilik”
kitabı önemlidir. “Bu frankleşmiş aydınlar
kafilesinin bir başka öncüsü Ali Namık.” BÜ.s.134.
Ali Nihat Tarlan: (1898-1978). Eski Türk Edebiyatı profesörü “Ali
Nihat Tarlan beyin Farsçadan çevirdiği söylenen ‘İran
Edebiyatı Tarihi’de, Cemal Sezgin'in Huart'dan dilimize aktardığı
‘Arap Edebiyatı’ da Cumhuriyet devrinin anılmaya lâyık hayırlı birer teşebbüsüdür.”
Kİ.s.300.
Ali Paşa: (1815-1871) Islahat
Fermanı’nı hazırlayan ve yürürlüğe koyan Abdülaziz Han dönemi
Osmanlı vezir-i Azamı. Ölümünden önce yazdığı kırk
sayfalık vasiyetnemesi meşhurdur: Ali Paşa
Vasiyetnemesi.“Ali Paşa’yı düşünüyorum;
Genç Osmanlılar’ın vur abalıya’sı Ali Paşa’yı.”.” UU.s.33.
Ali Raca:
17.yy da Bengal de yaşamış olan
meşhur
Müslüman şair. “17.yüzyılın en tanınmış Müslüman
şairleri
arasında Alaol, Kazi, Nasir Mahmut, Seyit Sultan ve Ali Raqca
sayılabilir.18.yüzyılın en önemli ismi Hayal Mahmut” BDE.s.282.
Ali Reşat Bey: (1877-1929). Tarihçi ve
mütercim yazar. “Ali Reşat Bey'in kitabındaysa kendi
tarihimiz yoktur.” SNK.s.168.
Ali Suâvi:
1839 Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yetişen yazar
ve ihtilalci. Londra’da bir İngiliz kızı ile evlenen Ali
Suavi, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonra İstanbul’a
geri döndü. Hayatının en önemli olayı sonunun da hazırlayıcısı oldu: Ali Suavi,
etrafına topladığı beş yüz
kadar göçmen ile 20 Mayıs’ta Beşinci Murad’ın bulunduğu
Çırağan
Sarayı’nı basarak, beşinci Murad’ı dışarı
çıkardı. Bu sırada yetişen Beşiktaş muhafızı
Hasan Paşanın
vurduğu
bir sopa darbesiyle Ali Suavi, olay yerinde öldü (1878). “Ali Suavi’den
Ziya Gökalp’e kadar hepsi Osmanlı’yı silmek istedi.” SNK.s. 303.
Ali Şir Nevaî: (1441-1501) XV. asır Türk şairi
Çağatay
Türkçesinin en ünlü şairi. Cemil MERİÇ
Muhakemetü’l-Lügateyn adlı eserini değerlendirir. “15. asırda
Ali Şir
Nevai Muhakemetü’l-Lügateyn’de Kaşgarlı’nın yaptığını
yapar, Farsça ile Türkçe’yi karşilaştırır
ve Türkçe’nin zenginliğini İslam
dünyasına ispat eder. (Farsça).” SNK.s.321.
Ali Tarlan: Bkz. Ali Nihat Tarlan. “Fransızcayı Nesteren’den
iyi yazar, Farsçayı Ali Tarlan’dan iyi çevirir.” Jur.I.s. 363.
Âli: (?-1648).
Tarih-i Umûmî isimli eseriyle tanınan Osmanlı müverrihi ve divan şairi.
“Cevdet Paşa, Peçevî’ye, Âli’ye, Kâtip
Çelebi’ye hatta o kadar lezzetli ve dikkatli olan Naima ile Şârih’ül
Mennarzade’ye rağmen en büyük müverrihimizdir.”
UU.s.318.
Alicik: Yaşar
Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan
roman kahramanlarından birinin adı. “Derviş Bey, Mustafa Ağa’ya
elçi olarak Alicik’i gönderiyor.” KA.s.349.
Alienation: Başkasına verme, devretme
anlamında Fransızca bir hukuk terimi. “Feuerbach’ın sandığı
gibi bir Alienation değildir bu, bir zenginleşmedir.”
SNK.s.195. Alis Harikalar Diyarinda: Lewis Carroll’ın 1865 yılında
ortaya koyduğu tabii büyüme isteği
ve korkusunu konu alan hikâyesi. Rivayete göre yazar bu hikâyeyi üç kız çocuğu
için yazmıştır. Hikâyede, olay kahramanı
Alis Satranç tahtası biçiminde bir ülkede yolculuk ederek hayallerini gerçekleştirir.
“Ne Pinokyo’yu tanımışım, ne Alis Harikalar
Diyarında’yı.” Kİ.s.312.
Alis: Cemil
MERİÇ’in
gençlik yıllarında tanıştığı
ve kısa süreli ünsiyet kurduğu bir kadın. “Alis kültürsüz,
iki çocuk doğurmuş,
para canlısı başka orospu.” Jur.I.s.101.
Alkibiyades: (MÖ. 450- 404) Atinalı general ve devlet adamı.
Sokrates’in öğrencisi oldu. General olduktan
sonra savaşa gideceği
gün Tanrı Hermesin heykelini kırmak ve kutsal Eleusis ayinlerini alaya almakla
suçlandı. Ardından kutsal kadırga gönderildi ve Sicilya’dan geri dönmesi
istendi. Bunu üzerine Alkibiades kaçarak Sparta hizmetine girdi. Sparta ile
anlaşması
sona erince Perslere sığındı. Hayatı mücadeleyle geçti.
Mücadelelerinde en sonunda Pers satrabı tarafından öldürüldü. “Örnek almışlar
Yunanlıları: Messalia Lamia’yı, gölgede bırakmış, Neron
Dematrius’u, Heliogabalus Alkibiyades’i.” UU.s.15.
Allasani Peddana: XV. asrın sonu ve XVI asrın başlarında
yaşayan,
Telugu diliyle eserler veren Hint şairi. “Allasani Peddana var,
eseri ‘Manukaritram’, konu Markandeya-Purana’dan alınma.” BDE.s.298.
Almagest: Antoninus Pius döneminde Klaudios Ptolemaios
tarafından yazılan ve eskiçağ matematik bilgileriniözetleyen
gökbilim kitabı. Onunla Almagest’i, Öklid’in ‘Elemanlar’ını ve bir parça mantık
okuyan delikamlı çok geçmeden hocasını geride bırakmıştır.”
Kİ.s.183.
Alman Doğu Derneği
ve Gazetesi:1845
yılında doğu kültürü ile ilgili araştırmalar
ve yayınlar yapmak amacıyla Almanya’da kurulan dernek ve bu derneğin
yayın kolu. “1845’de Leipzig’de Alman Doğu Derneği
ve Gazetesi.” Kİ.s.63.
Alman İdeolojisi: Marx ve Engels’in 1845-1846
yıllarında yazdıkları ve ilk olarak 1932 yılında SSCB’de neşredilen
eser. Eserde özellikle Feuerbach’ın maddeciliği, genç
Hegelcilerin idealizmi, Max Stirner’in anarşizmi ve
Moses Hess’sosyalist görüşleri tenkit edilir. “Marksizm,
Marx’ın Alman İdeolojisi adlı eserinde
Engels’in son yazılarına kadar, bu soruyu cevaplandırmaya çalışacaktır.”
UU.s.278.
Alman Milletine Nutuk: Fichte’nin 1807-1808
yıllarında Berlin Ünivesitesi’nde verdiği 14 dersi. Eser bir nevi
milliyetçilik bildirgesidir. Bu dersler Fransız işgalcileri
hedef gösteren bir bildirge olarak degerlendirilir. 1790’la 1848 arası: Burke’in
Fransız İhtilali
Üzerine Düşünceler’i, Fichte’nin Alman
Milletine Nutuk’u Tocquevelle’in Amerika’da Demokrasi’si.” UU.s.170.
Alman Sosyalizmi: Alman iktisatçı Werner Sombart
(1863-1941)’ın eseri. “Önümde bir kitap duruyor: Alman Sosyalizmi.” BFH.s.3.
Alman Sosyolojisi: Franzız filozof ve
toplumbilimci Raymond Aron (1905-1983)’un 1936 yılında yazdığı
ilk eseri. “Aron’un ilk eseri “Alman Sosyolojisi”1933. Sartre’la 1946’da Temp
Modernes’i kurar.” SNK.s.103.
Alman:
Almanya başta olmak üzere dünyanın değişik
bölgelerinde yaşayan germen halkı. “Tefekkürle
ilgili eserlere gelince Kant’ı kaç Alman anlar?” Jur.I.s.72.
Almanak:
Yılda bir yayımlanan ve her türden bilimsel ve pratik bilgiler veren takvimli
kitap. Almanaklar batıda uzun bir süre köylü kesimin ve burjuvazinin başlıca
okuma kaynağı olmuştur.
“O kadar ki Roger Caillois’nin tabiriyle bugüne kadar Batı köyüne iki kitap
girmiştir:
İncil
ve Almanak.” SNK.s.157.
Almanca: Hint-Avrupa
dil gurubundan german grubuna ait ve özellikle Almanya ve Avusturya’da konuşulan
dil. “Sol, Latince’de meş’um, eski Almanca’da eğri
demek.” BÜ.s. 78
Almanya’ya Dair: Fransız kadın yazarlarından Madam dö Stael
(1766-1817)’in eserinin adı. “Genç romantiklerin -1830’a kadar- en çok
okudukları, en çok be ğendikleri kitap : “Almanya’ya
Dair”.” BED.s. 59.
Alp Dağları: Bkz. Alpler. “Hristiyan
derebeyi ile Osmanlı paşasını kaynaştırır
Byron, Alp dağlarında İran
Tanrılarını dolaştırır.” BED.s.45
Alpler: Alp
sıradağları.
Cenova körfezinden Pannonia ovasına kadar, bir yay şeklinde
1200 km uzanan Avrupa’nın en önemli sıra dağları.
“Alpler büyümediler fakat biz Simplon’u aştık.” UU.s.104.
Al-Risâlet Al-Câmi’a: İhvanü’s-Sefa
risalelerinden 52. risalenin adı. “52 nci risâle al- Risâlet al-câmi’a
adını taşır,
öteki risâlelerde ele alınan meseleleri tekrar eder.” IDG.s.45.
Altamira: Rafael Altamira Y Crevea (1866-1951). İspanyol
tarihçi ve yazar. İspanya’nın tarihini yeniden
yazması onun en önemli özelliğidir. Altamira’nın 1900’le 1911
arasında yazdığı eser: İspanya
ve İspanyol
Medeniyetinin Tarihi adını taşır.” UU.s. 97.
Althusser: Louis Althusser. 1918-1990 Fransız filozof. Marxçı
kuram üzerinde önemli çalışmalar yaptı. Althusser Marx’ın
gençlik eserlerini Kapital’den ayırarak Hegel’in etkisine sıkı sıkıya bağlanmaya
yönelir. Ona göre Marxçılık Kapital ile başlar. Bunun dışında
Althusser, eğitim, âile, adâlet gibi
kavramlar üzerine durarak devlet kavramına yeni bir bakış getirmiştir.“Althusser
için ideoloji, ‘kendine göre bir mantığı, bir tutarlığı
olan, belli bir toplum içinde tarihi bir varlığı ve tarihi
bir görevi bulunan bir tasavvurlar (imajlar, milletler, fikir veya
mefhumlar...)bütünüdür.” UU.s.268
Altın Dal: İngiliz din
tarihçisi ve antropolog Georges Frazer (1854-1941)’in. Avrupa toplumundaki
büyü-din inancıyla ilgili büyük bir derleme oluşturan
1911-1915 arası yazdığı 12 ciltlik eserinin adı.
Eserin orijinal adı: The Golden Bough’dur. “Frazer, totemizm üzerine on iki
ciltlik bir deneme yazmış Altın Dal.” Kİ.s.58.
Altın Eşek: Apuleius’un on bir kitaplık
Romanı. Eser Metamorphoseis (Değişim) ya da
Asinus Aureus (Altın Eşek) isimiyle bilinir. Romanda
bir büyücünün eşeğe çevirdiği
genç bir kişinin macerası anlatılır.
Romanın kahramanı böylece hayvanlar aleminin yaşantısını
tanıma imkanı bulur. Genç adam kadın tanrı İsis’in
iyilikseverliği sayesinde eski hayatına
döner.“Latince yazılan bir başka roman da Altın Eşek
(İ.S.2.asır)
Kartacalı Apüle’nin eseri.” KA.s.157.
Altın Gözlü Kız : Cemil Meriç’in 1943’te Balzac’tan tercüme ettiği
ilk roman. Bu eser aynı zamanda Cemil Meriç’in ilk eseridir. Üniversite
Kitabevi tarafından basılan kitap 189 sayfa olup 74 sayfası Balzac ile ilgili
bir incelemeden oluşan önsözdür.“Asya aşkın
kanat açabileceği tek ülke. “Altın Gözlü Kız”ın
kahramanı sevgilisine şöyle seslenir: “Hint’e gidelim.
Ebedi bir bahar yaşanır orada, topraktan yalnız
çiçek fışkırır,
kuşlar
aşkı
terennüm eder.” BDE.s. 63.
Altona Mahpusları: Jean-Paul Sarte
(1905-1980)’ın 1964 yılında yazdığı romanı. “J.P. Sarte’ın
“Altona Mahpusları”nda Alman ordusunda subaylık yapan Franz; Kendini isteyerek
hapsettiği
zindanda, yengeçlere dertlerini şöyle anlatır.” SNK.s.127.
Altruizm:
Özgecilik, kendinden başkasını da düşünmek.
“Altruizm, agoizmlerin imtizacıdır.” SNK.s.401.
Alvarlar:
Varlığını
Vişnu’ya
adamış Tamil
şairi
için kullanılır. Geleneksel hikâyelerde VI. ve IX. asırlar arasında yaşamış on
iki Alvardan söz edilir. “Alvarlar aşk şiirlerindeki
mecazları ilahi aşkın tasvirinde kullanırlar:
ruh, güzel bir çoban kızıdır, kuşlara açar derdini, bulutlara
döker.” BDE.s.293.
Amaç:
Fransızca yazan Belçikalı şair Emile Verhaeren
(1855-1916)’in şiiri. “Verhaeren’den manzum bir
tercüme: Emek, Amaç, Yirminci Asır, v.s.” Mağ.s.281.
Amalfi :
İtalyada
bir kent. Sayfiye merkezi durumunda olmakla birlikte tarihi bir kimliğe
de sahiptir. Daha V. Asırda amalfi İtalya ile bağlı
olduğu
Bizans arasında önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Denizcilik hukuku ile
ilgili amalfi levhaları bu şehirde buulunmaktadır.
“Muhakkak olan şu: Ceneviz ve Amalfi gibi bazı İtalyan
şehirleri
çok eskiden Osmanlı ülkesinin şu veya bu bölgesinde geçerli
olan bir takım imtiyazlar elde etmişler.” BFH.s.84.
Amaravati:
Hindistanda tarihi bir yer bugün arkeolojik bir sit. Adı Sanskritçe olup
“ölümsüzlerin yurdu anlamına gelmektedir. “Şiva, Şiva’yla
baş başaydı
Amaravati’de.”BDE.s. 375.
Amaru:
IX. asırda yaşamış,
aşk
şiirleri
yazmış Hint
lirik şairi.
“Amaru ressam, Bhartirahi psikolog.” BDE.s.196.
Ambition:
Hırs, tutku, emel, ihtiras anlamında bir Fransızca kelime. “Ezilmiş,
hırpalanmamış, belli bir “ambition”u da
yok.” Jur.I.s.104
Ameli akıl: Bkz. Akl-ı Ameli. “Oysa gelecekteki ameller
üzerinde düşünür, istaha melekesi
vasitasiyla vucudu iyiye sevkeder.” IDG.s.188.
Amerika Birleşik
Devletleri:
Kuzey Amerika’da bir devlet. Başkenti Washington. Resmi dili İngilizce.
“Petrol kaynaklarının bulunuşu Amerika Birleşik
Devletleri’nin iktisadî tarihini değiştirmiştir,
ama daha o zamanlarda Ortadoğu’da, Sahra’da veya Lübnan’da
bir o kadar önemli kaynaklar vardı.” BDE.s.74.
Amerika Birleşik
Devletleri’nin Edebiyatı ve Edebiyatçıları: Amerikalı edebiyat araştırmacısı
Eugene Vail’in 1841 yılında Fransızca olarak kaleme aldığı
eserinin adı. “Mesela Amerikalı Eugene Vail, Amerika Birleşik
Devletleri’nin Edebiyatı ve Edebiyatçıları adlı eserini 1841’de Fransızca
olarak yayımlamıştı.” KA.s. 412.
Amerika: Bkz.
Amerika Birleşik Devletleri. “Coleridge,
Amerika’da kralsız ve rahipsiz bir komünist kolonisi kurmağa
kalkışır,
sonra muhtisizme geçer”Jur. II.s.63
Amerika’da Demokrasi: Amerika’da Demokrasi ya da
Amerika’da Demokrasi Üzerine. Eserin asıl adı: De la Democratie en Amerique’dir.
Eseri1835-1840 yılları arasında Fransız devlet adamı ve tarihçisi Alexis de
Tocquevill yazmıştır. Eser sahibine söhret
kazandıran eserlerdendir. “1790’la 1848 arası: Burke’in Fransız İhtilali
Üzerine Düşünceler’i, Fichte’nin Alman
Milletine Nutuk’u Tocquevelle’in Amarika’da Demokrasi’si. UU.s170.
Ammon: Biblia
(Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’e
göre Davud peygamberin oğullarından biri. “Davud’un
büyük oğlu
Ammon da uçkuruna düşkündür’’ IDG.s.95. Amorf: Biçimsiz
anlamında Fransız kökenli bir kelime olup terim olarak çeşitli
organik dokuların yapısına yardımcı olarak giren; ama doldurdukları aralıkların
biçiminden başka bir biçimi olmayan maddeler
manasına gelir. “Bu amorf kalabalığın heyecan duyması şarttır.”
SNK.s.196.
Amos. Biblia
(Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün peygamberlerle ilgili kitaplarından birisi. Aynı zamanda
Amos, Yahudi Peygamberlerinden olup MÖ. VIII. yüzyıl ortalarında yaşamış ve
Yahudilere göre söylediklerini, ilk yazan peygamberdir. Kehanetlerini yazdığı
Amos’un Kitabı MÖ.VI. asırlarda kaleme alınmıştır. “Eski
Nebiler (Yeşu, Hakimler, 1.Samuel,
2.Samuel, 1.Krallar, 2.Krallar. Sonraki Nebiler: İşâya
Yeremya, Hezekiel, Hoşça, Yoel, Amos, Abodya, Yunus,
Mika, Nahun, Habakkuk, İsefanya, Haggay, zekarya,
malaki.” IDG.s. 135- 136.
Ampirist: Ampririzm (Deneycilik) felsefî görüşünü
benimseyen kişiler. Bkz. Ampirizm. “Böyle
bir melekenin varlığına inananlar idealist adını
almış,
inanmayanlar ampirist."IDG.s.169.
Ampirizm: Ampirizm, bilgimizin kaynağında
yalnızca deneyin bulunduğunu söyleyen görüştür.
Ampirizme göre insan zihni doğuştan boş bir
levha gibidir. Bu boş levha sonradan deney yoluyla
dolar. “İngiliz
burjuvazisi, bir parça da bu yüzden, Fransa’daki gibi rasyonalist olmamış,
ampirizm ve sansüalizmi kurmuştur.” UU.s.292.
Amsterdam:
Kuzey Hollanda’da Amstel ve İj ırmaklarının kavşağında
yer alan Hollanda’nın başkenti. "Elimizdeki baskı
1776 tarihini taşıyor, Amsterdam’da basılmış,
954 büyük sayfa,” IDG.s.84
Amşapantlar: Ahuramazda’da sözü edilen olağanüstü
yaratıklardan biri. “Altın kanatlı Amşapantlarla tunç bedenli devler,
altıbin yıl sürecek olan bu kozmik kavganın başlıca
kahramanları.” Kİ.s.295.
Amyot:
Jacques Amyot (1513-1593) Fransız hümanisti. Yunanca üzerine çalıştı
on yıldan fazla öğretmenlik yaptı. Eserlerinin
büyük bir bölümünü tercümeler oluşturmaktadır. “Klasik Fransızca,
Amyot, Rebelais, Montaigne ile Cheteaubriand, Victor Hugo, Honore de Balzac
arasında başlayıp biten Fransızca'dır.”
KA.s.53
An Arab Philosophy of History: Arap Kıpti kökenli, Mısırlı
iktisat ve Ortadoğu tarihçisi Charles Issawi’nin
1956 yılında yazdığı eseri. “Kazim Kadri Ogan'ın
tercümesi bir yürekler acısı. Beyrut Üniversitesi profesörlerinden İssawi'nin
değerli
bir eseri: ‘An Arab Philosophy of History’ (Bir Arab Tarih Felsefesi) başlığını
taşır.”
SNK.s.69.
Anabaptisler: Kelime aslı anabaptiste’dir. Anabaptis veya
anabatist olarak geçmektedir. XVI. asırda reform hareketleriyle güçlenen dinî
sosyal ve siyasî doktrin. Anabaptist hareket 1521 yılından itibaren almayada
Thomas Münzer’in etrafında gelişmeye başlar,
zamanının sosyal adâletsizliğine karşı
savaşır.
Temel düşüncelerinden
biri de küçük çocuklara verilen vaftizin her türlü kutsayıcı değerlerini
yatsıyarak din bilincine varmış yetişkinlerin
yeniden vaftizini gerekliliğidir. “Sokrat'ın
istihzasını Gringore veya Rabelais'nin maskesi altında saklayan akıllı deliler;
Charles-Guint veya II.Philippe gibi dünyaya söz geçirmeyi düşleyen
ikbalperest deliler; Pavie'de I.François esir edilen yahut Berquin ve
Nubourg'la alevler içinde can veren yiğit deliler; Munster'deki
anabaptisler veya Paıis'teki protestanlar gibi azgın deliler."IDG.s.161.
Anabaptistlerin kiliazma inanışı: Kilazma bin yılda dünyanın şeklini
değiştirecek
olağanüstü
hadiselerin gerçekleşeceğine
duyulan inançtır. Ortaöağda yaygın bir düşünce
olan bu inanç sosyal sistemden şikâyetçi olan anabaptistlerde
ütopyacı, devrimci, bir nitelik kazanır. “Mannheim,yakın çağlarda
ütopyacı zihniyetin merhalelerini belirten dört ütopya biçimi sayar:
Anabaptistlerin “kiliazma” inanışı.” UU.s.303.
Anadolu:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Asya kıtasında kalan toprakları. “Hasan Ali:
‘Edebiyatımızda en eski medeniyetlere beşik olmuş Anadolu’nun
eski sakinlerine ilk akrabalık duyan ve duyuran, Yakup Kadri oldu. Şimdi
Sabahattin Eyüboğlu’nda ve onunla beraber pek
çok gençlerimizde gördüğümüz Anayurt Anadolu’yu payen
geçmişiyle
beraber yaşayarak benimseme fikri,
kökenlerini burada bulur’ diyor.” UU.s.14.
Anakharsis: (MÖ. VI.yy). Medeniyetin bozmadığı
tabii insanın sembolu olarak gösterilen İskit filozof. “Anakarsis,
‘kanun, küçük sineklerin takılı kaldığı, büyüklerin yırtıp geçtiği
bir örümcek ağıdır. der.” SNK.s.191.
Anakronizm: Tarihi çağları birbirine karıştırma,
tarihe aykırılık. Bir olayı yanlış bir çağa
ya da tarihe yerleştirmekten kaynaklanan yanılgı.
“İzm’ler
birer anaokronizmdir, birer anokronizm yani kalıplaşan,
canlılığını
yarı yarıya kaybeden birer konserve düşünce.” BÜ.s.188.
Anandadamat: Bkz. Mutluluk Manastırı. “İlk
kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en
tanınmış romanı,
Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande
Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.
Ananta: Sonu
olmayan, sonsuz, ölümsüz anlamında Sanskritçe bir kelime olup Hint
mitolojisinde tanrı Vişnu’nun ünvanlarından biridir.
“Vişnu’nun
çeşitli
sıfatları var: Savayambu (kendiliğinden varolan), Ananta
(sonsuz), Hari (kendine bağlayan, çeken), Mukunta
(kurtarıcı), Madhava (baldan), Keşava (uzun saçlı), Narayana
(varlıkların kaynağı ve barınağı).”
BDE.s.128.
Anarşi ve Nizam: Sir Herbert Read’in 1954
yılında yazdığı eserin adı Sir Herbert Read
da aynı kanaattedir ( Anarşizmin felsefesi, 1940; Anarşi
ve Nizam,1954.) George Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit
oluruz (Katalonca’ya Saygı.1934). Mağ.s.177.
Anarşizm: İnsan
en iyi biçimde bir hükûmet veya otorite olmadan işleyeceğini
savunan ferdi disipline eden hiçbir devlet teşkilatı
olmadan kişiyi kayıtsız şartsız
hürriyete kavuşturmayı hedef sayan siyasi ve
hukukî nazariyelere,felsefi akıma verilen isim. Anarşistler
her şeyin
cazibe yoluyla meydana gelebileceğine cebren ve tazyik yoluyla doğrunun
bulunamayacağına inanırlar. Bu bakış açısına
göre anarşi, kaosun değil;
kendiliğinden
düzenin yolunu açacaktır. Anarşizm akınımı sistemetik olarak
kuramlaştıran
kişi
İngiliz
William Godwin’dir. Bunun dışında Anarşizm
Proudhon, Stirner, Tolstoy, Mihail Bakunin ve Peter Kropotkin Kanadalı Murray
Bookchin gibi değişik kişiler
tarafından savunulmuştur. “Anarsizm, Avrupanın rezil
ve yalancı medeniyetini yok edip bahtiyar bir çağın
yaratıcısı olmak hülyâsıdır.” BFH.s.1.
Anarşizmin Felsefesi: Sir Herbert Read’in 1940
yılında yazdığı eserinin adı. “Sir Herbert
Read da aynı kanaattedir (Anarşizmin felsefesi, 1940; Anarşi
ve Nizam,1954.) George Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit
oluruz (Katalonca’ya Saygı.1934).” Mağ.s.177.
Anatole France: (1844-1924) Fransız yazar. 1921 Nobel edebiyat
ödülü sahibi. “Sayın İlhan, Anatole France
üstadımızın Penguenler Adası’nı hatırlasın, bilhassa önsözünü.” UU.s.30.
Anavatana Selam: Bengal romanının babası olarak
kabul edilen Bankim Çandra Şaterci: (1838-1894)’nin eseri.
“İlk
kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en
tanınmış romanı,
Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande
Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.
Andersen:
Hans Christian Andersen 1805-1875. Danimarkalı Şair,
tiyatro yazarı. Ama asıl ününü masallarıyla kazanmıştır.
“Reineke Fuchs, Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan, La Fontaine’in, Grimm’in,
Andersen’in masallarına kadar bir çok meşhur eser bu Sanskritçe
kaynaktan geniş ölçüde faydalanmış (
L. Renou ).’’ BDE.s.h. 236.
Andra Edebiyatı: Telugu edebiyatının Sanskritçedeki adı. “İlk
yazıt 633 tarihli. Telugu edebiyatının Sanskritçedeki adı Andra Edebiyatı.”
BDE.s.296.
Andre Breton: 1896-1966. Farnsız şairi.
Sürrealizmin kurucusu. Eserlerinden bazıları: Dindarlık Tepesi, Manyetik
Alanlar, Kaybolan İzler, Eriyen Balık,Serbest Bağlar,
Ak Saçlı Tabanca Yıldızlı Şato. “Filanın Baytekin’i
Bertold Brecht’dir, falanınki Andre Breton’dur, feşmekanınki
Sartre, Joyce ya da Garaudy!” UU.s.30-31.
Andre Dupont-Sommer:1900-1983. Fransız doğu
dilleri uzmanı. İbranice ve aranca profesörü.
Ölü Deniz elyazmalarını ilk çeviren ve yorumlayanlardandır. Andre Dupont-
Sommer düşünce ve inanç tarihi bakımından
da önemli bir tarihçi kabul edilmektedir. Eserlerinden bazıları: Ölü deniz
Yazmalarına Genel Bakış, Ölü deniz Kıyısında Bulunan İlâhiler
Kitabı.“Pleiade Ansiklopedisi’nin yayınladığı üç
ciltlik Edebiyatçılar Tarihi’nin birinci cildi. İbrani
edebiyatı isimli bölüm, Andre Dupont-Sommer imzasını taşıyor.”
IDG.s.90.
Andre Gide: (1869-1951) Fransız yazar.“Andre Gide
“Gitancali” tercümesine yazdığı önsözde: “Tagor bu şiirlerinden
bazılarını yazarken, hiç şüphesiz benim onları çevirmek
için verdiğim zamandan daha azını harcamıştır.”
BDE.s.70.
Andre Lalande: (1867-1963) 1960 yılında yayımladığı
1960 yılında yazdığı felsefe sözlüğü
“Altmış yıl
sonraki bir lügata başvuralım: Andre Lalande’nin meşhurlügatı
(1960).” BFH.s.41.
Andre Malraux: 1901-1976. Fransız yazar ve siyaset adamı.
Hayatı Fikri ve fiili mücadelerle geçen Andre Malraux Kasım 1945’ten Ocak
1946’ya kadar enformasyon bakanı olarak görev yapmıştır.
Eserlarinden bazıları: Kanton’da İsyan, Büyük Yol, İnsanlık
Durumu, Umut “Olmaz olur mu? İşte Pierre Emmanuel Olmaz olur
mu? İşte
Pierre Emmanuel. Frasa’da devrin kültür bakanı Andre Malraux’ya yazdığı
mektupta gerçek kültür, bir tutkudur diyor.” Kİ.s.10.
Andre Suares: (1868-1948). Fransız yazarı. Eserleri mistizizmin
etkileri taşıyan genellikle tumturaklı,
kötümser, farklı olan her şeyi küçümseyen düşencelerle
doludur. görülür. “Bu keşmekeşte
Andre Suares sesini yükseltir: Zola’nın yerine Pantheon’dur.” KA.s.308.
Andromak: Fransız yazar Rasine’nin 1667 yılında yazdığı
trajedisi. Eser, Rasine’nin ruhbilimsel çözümlemeler konusundaki kabiliyetini
göstermesi açısından önemlidir. Eserde Orestes Hermione’u, Hormione Pyrrhus’u o
da Andromak’ı sevmektedir. Andromak ise oğlu Astyanaks’ta yaşamayı
sürdüren kocası Hektor’un anılarıyla yaşamaktadır. Bunun içindir ki
zincirinin birinde geçen olay kısa sürede diğer
kahramanları da etkilemekte ve böyleve bir çatışma kurulmuştur.
“Rama ile Sita’nın sürgüne giderken söyledikleri sözler, Hektor’la Andromak’ın
vedalaşmalarından
çok daha güzel, çok daha dokunaklı.” BDE.s.151.
Andromaque: Andromak. 17. asır Fransız trajedi yazarı Jean
Racine (1639-1699)’in 1667 yılında yazdığı eseri. “Racine'in
Andromaque'i, tarihteki Andromaque değildir.” KA.s.59.
Anga:
Canizmin kutsal metinlerinden muhtelif zamanlarda yazılan Düstur içinde yer
alan ve Sudarman tarafından kaleme alınan eser. “Bu Düstur’a dahil edilen
kutsal metinleri Cina’nın şakirtleri kağıda
geçirmiş,
Düstur’un metinleri olan “Anga” ve “Uvenga” ları Sudarman kaleme almış,
diğer
metinler ise çok daha sonra yaşamış Cainist
rahipler tarafından yazılmış.” BDE.s.166.
Anglo Sakson: Germen kavimlerinden Angllar, soksonlar ve
jutlara verilen ortak isim. Türk Dil Kurumu sözlüğünde, 5.
ve 6. yüzyılda İngiltere'yi işgal
eden Germen ırkı olarak tanımlanan kelime aydınlarımız tarafından değişik
biçimlerde kullanılıyor. İngiliz kültürünü ve onun
ürünlerini ifade etmek için kullanılan Anglo-Sakson kelimesi, bugün daha çok
anadili İngilizce
olan toplumları (İngiltere, Avustralya, Kanada ve
Amerika) belirtmek için kullanılıyor. “German dünyası ile Anglo Sakson dünyanın
bağımsızlık
belgeleridir’’IDG.s.89.
Anglo-saksonca: Anglosakson kavimlerinin konuştuğu
dil. “İngiltere, Norman istilasından
önceki eciş bücüş,
yabani ve daha sonraki İngilizce’yle en küçük ilgisi
bulunmayan Anglo-Saksoncayı İngilizce diye benimsiyor.”Jur.II.170.
Angoisse:
Yürek darlığı sıkıntı anlamında Fransızca
bir kelime. “Ama bugün, bu, bir tecessüsten çok bir ‘angoisse’, medeniyetimizin
bir buhranı.” Jur.I.s.397.
Angramenyu: Bkz. Ehriman. “İlk yalan,
ilk gözyaşları, kötülük tanrısı
Angramenyu'nun sahneye çıkışı, canlı ve cansız, bütün
varlıkların iki düşman kampta kümelenmesi." Kİ.s.294.
Angro Menyü:Bkz. Ehrimen. “İhtiyar
Zerdüşt’ün
Angro Menyü’sü Hem kendini, hem tabiatı tahribat eden bir ucube.” UU.s.221.
Ankara üniversitesi: Resmen 1946 yılında,
Ankara’da kurulan üniversite. “Ankara Üniversitesi’nde Hindoloji diye bir şube
bulunmasına rağmen tanımıyoruz.” Jur.I.s. 149.
Ankara: Türkiye
Cumghuriyeti’nin Başkenti. “Vıcık vıcık bir Ankara
günü” KA.s.353. Anlaşmazlık: Fransız Roman, deneme,
tiyatro ve Makale yazarı. Albert Camus (1913- 1960)’un 1942 yılında yayımladığı
“Sizif Masalında, Anlaşmazlık’ta, Yabancı’da, cana
kıyılır veya intihar edilir.” BFH.s.47.
Anna Karenina: Lev Tolstoy’un romanı. Sevmediği
yüksek bir memurla evlenen Anna, yakışıklı bir subay olan Vroski’ye
tutulur. Romanda toplum normlarına rağmen sonu acı, yıkım ve ölüm
olan bu tutku anlatılır. Bunun yanında Kiti ile Levis’in yasal aşkı
mutluluğu,
kocası Oblonskiy tarafından aldatılan Darya kaderine boyun eğen
Rus kadınını simgeler. Eser Rus aile yapısının bir destanı olarak kabul edilir.
“Jules Renard, Anna Karenina’yı okumak istememiş, çünkü
yüzde yüz Fransız olmayan hiçbir şey ilgilendirmezmiş üstadı.”
KA.s. 229.
Anomi: Yunanca
anamos (yasasızlık) kelimesinden gelen bu kelime “Bir toplumun normlarının
etkisizleşmesi, toplumsal çöküntü
anlamlarında kullanılan bir sosyoloji terimidir. Anomi kelimesini sosyal terim
olarak en fazla Emil Durkheim ve Robert Merton’dur. “Batı bizim yaşadığımız
faciaya şahit
olmamış ama
başlayacak
diye tir tir titrediği bu felâketin adını koymuş:
anomi.” BFH.s.1-2.
Ansiklopedi üzerine İncelemeler
ve Yeni Ansiklopedi Kurma Lüzümu:
Saint-Simon (1760-1825)’in 18010-1813 yıllarında arası yazdığı
eserinin adı. “Ansiklopedi üzerine İncelemeler ve Yeni Ansiklopedi
Kurma Lüzümu,1810 ve 1813 (Etudes sur I’Encyclopedie et la Necessite de Fonder
une Nuovelle Encyclopedie”SSSS.150.
Antagonizma: Uzlaşmazlık anlamında bir felsefe
terimi. İki
sistem, iki organ ya da biyokimyasal iki madde arasındaki işlev
ayrılığı.
“Diyalektik, bir aldatmaca. Bir antagonizma, başka
antagonizmaların çözüm yolu olmaz.” UU.s.247.
Anti-Duhring: Frederich Engels (1820-1895)’in 1878 yılında
yazdığı,
felsefe ve bilim konusunda yazılmış makalelerinin derlemesinden oluşan
Herrn Eugen Dührings Umwalzungder Wissenschalf Bay Eugen Dühring’in Bilimsel
devrimi) isimli eseri. “Engels, Anti-dühring’de “insanlik barbarliktan ancak
barbar vasitalarla kurtulabilir”der.” SNK.s.56.
Antikite: Antikçağ. Tarihi Çağların
başlangıcından
Batı Roma İmparatorluğu’nun
çöküşüne
kadar olan zaman. “Kelime, ne Antikite’de kitap başlığı
olarak kullanılmış, ne Ortaçağda;
XVI. yüzyılda, liberal sanatları içine alan pedagolojik felsefî eserin adı.”
IDG.s.11.
Antiller:
Orta Amerika’da takımadalar. “Sonra, Pondichery’den, Antiller’den söz ediyor
yazar.” UU.s.29.
Anytos. MÖ.
V-IV. Asırlarda yaşamış Atinalı
siyaset adamı. “399’da meletos, Lycon, Anytos onu Arkunt’a sikayet ederler ve
ustad tevkif edilir.” SNK.s.57.
Apandisit:
Apendiks lümeninin (yani apendiksin iç kısmının) dışkı
ile tıkanmasından kaynaklanan rahatsızlığı ifade eden bir tıp terimi.
“Bir nevi apandisit ameliyatı.”Jur.II.130.
Apokalips: Hristiyanlıkta kıyamet, Mahşer
inancı. “Nihilizm, esasında Rusların eski bir inançıdır: Apokalips
(kıyamet) inancı.” Mağ.s.93.
Apokrifler: MÖ III. Yüzyıllarda yazıldığı
düşünülen
Kutsal Kitab’a dahil edilmeyen Yahûdi metinleri. “Bundan başka,
Hristiyan kilisesi, Musevi bible’ini Eski Ahit adıyla vahiy mahsulü diye kabul
etti; Apokrifler (başka bir adları da deterokanonik)”
IDG.s.91.
Apollinaire: Guillaumme Apollinaire (1880-1918).Fransız kübist şairi;
ayrıca Hikâye, roman ve oyun yazarı. “Garip değil mi,
unutulan Sade’yi içli bir şair Fransa’ya tanıtır:
Apollinaire.” BÜ.s.200.
Apollon:Yunan
mitolojisinde her gün arabasıyla göğü bir uçtan bir uca gezen güneş tanrısı.
Gün ışığının
parlak tanrısı olan Apollon, Yunanlılara göre kendini güneş ile
göstermektedir. “Hürmüz’ün, Oziris’in, Apollon’un bağrında
fışkıran
hep aynı fecir değil mi?” BDE.s.105.
Apollon:
Zeus ile Leto'nun (Latona) oğlu, Artemis'in kardeşi.
Olimpos Tanrıları içinde güzel sanatlar ve gün ışığının
tanrısı olarak saygınlığını kazanır. “Ve kelime,
Belvedere Apollon'unun cilalı mermeri gibi esrarla haleli kalmış.”
KA.s.63.
Apollonius. Bergamalı Apollonius (MÖ.262-190) Yunan
matematikçi “Cabir’in kendi de, yalnız Fisagor ve Apollonius gibi Yunan
bilgelerinin malûmatına sahip olmakla kalmadığını, kadim
Yemenlilerin hikmetine de vâkıf olduğunu ileri sürer.” IDG.s.60 Apolojetik:
Hristiyanlıkta, Vahiy bölümünün tamamlandığı takriben
95’ten başlayan ve 325 İznik
konsiline kadar süren dönemi anlatmak için kullanılan bir terim. “Sokrat'ın
'mayötiğinden'
ve Eflatun'un diyalektiğinden başlayıp
İzokrat'ın
sofistiğinden
ve Ciceron'un retoriğinden geçerek Kilise Babalarının
apolojetiğine ve Ortaçağ'ın
skolastiğine
kadar devam eden fasılasız davranış.” KA.s.123.
Apsaralar:
Apsaraslar da denir. Ap: (su), sarah (akan) kelimelerinden oluşup
suda hareket eden anlamına gelir. Hint kutsal metinlerinde, Özellikle
Rigvedalarda su perileri olarak tasvir edilir. “Apsaralar su dökemezmiş eline.”
BDE.s.355.
Arabistan:
Asya kıtasının güney batısında bir yarımada. Batısında Kızıldeniz ve Akabe
Körfezi, güneyinde Hint Okyanusu, doğusunda Umman Denizi ve Basra
Körfezi, kuzeyinde Irak ve Ürdün yer alır. Kızıldeniz’i Hint Okyanusuna bağlayan
Bab’ül- Mendeb Boğazı ile Afrika’ya yaklaşır.
Toplam kıyılarının uzunluğu 9000 km, yüzölçümü 2.590.000
kilometre karedir. Arabistan’da; Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman,
Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen
olmak üzere yedi devlet yer almaktadır. “İskenderiye, Beyrut, Sur Akka
limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika
bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe
taşlarıydı.”
BFH.s.89.
Araf:
Cennet ile Cehennem arasında yer alan ve birinin te'sirinin diğerine
geçmesine mâni olan sûrun (engelin) yüksek kısımları. “Görünmeyen dünya üç
bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın
baş fazileti.
Nedamet.” Kİ.s.380. Aragon: Louis
Aragon (1897-1982). Fransız yazar. Sürrealizm akımının öncülerinden. Çağdaş Fransız
edebiyatının en meşhur isimlerinden biri olan
Aragon’un eserleri dadais çizgide de değer görmektedir. “Dehâ bir sümük
meselesidir” Leon Paul Fargue’a göre “sanat bir virgül meselesidir”; Aragon
için “dâhi’nin özelliği, öldükten yirmi yıl sonra
salaklara düşünceler ilhâm etmesidir.”
BÜ.s.227.
Aramice:
Eski Aramca. Sami dillerinin batıdaki kuzey kolunu oluşturan
dillerden biri. Fenikece ve İbranice ile yakın akrabadır.
Arapça ile de benzerlikleri vardır. Özellikle Antikçağda
konuşulmuş olan
kuzey-batı sami dili. “İncil süryanice veya Aramice
anlatılmış olsa ne ifade eder” IDG.s.89.
Arap Edebiyatı Tarihi: Alman şarkiyatçı
ve Türkolog Carl Brockelmann (1868- 1956)’nın 1898 yılında yazdığı
eserinin adı. "Konu üzerinde son büyük eser Brockelmann'ın iki ciltlik
“Arap Edebiyatı Tarihi”dir.” Kİ.s.300.
Arap Edebiyatı Tarihi: Avusturyalı şarkiyetçi
ve tarihçi Hammer Purgstall (1774- 1856)’in Arap edebiyatı şiir
ve edebiyatı üzerine yazdığı ve 7 ciltlik bölümünü hayatta
iken yayınlattığı eserinin adı. “Bu büyük dâhi
yetmişaltı
yaşında
bir ‘Arap Edebiyatı Tarihi’ yazmağa başlamış.”
Kİ.s.103.
Arap Edebiyatı: Litterature Arabe. İran,
Arap ve Türk tarih ve edebiyatları üzerine araştırmaları
ile bilinen Fransız şarkiyatçı ve yazarı. Clement İmbaylt
Huart (1854- 1926)’ın 1902 yılında yazdığı eseri. Eser, 1944 yılında
Cemal Sezgin tarafından Arap ve Arap Dilinde İslam
Edebiyatı adıyla Türkçeye çevrilmiştir. "Ali Nihat Tarlan
beyin Farsçadan çevirdiği söylenen ‘İran
Edebiyatı Tarihi’de, Cemal Sezgin'in Huart'dan dilimize aktardığı
‘Arap Edebiyatı’da Cumhuriyet devrinin anılmaya lâyık hayırlı birer teşebbüsüdür."Kİ.s.300.
Arap, Fars ve Türk Dilleri Sözlüğü: Asıl adı: François de
Mesgnien (Manin) olan Fransız kökenki Polonyalı şarkiyatçı
ve Türkolog Franciszek Meninski (1623-1698)’in 1680 yılında yazdığı
eseri. “Jenish, Meninsky’nin ‘Arap, Fars ve Türk Dilleri Sözlüğü’nü
basan adam, Hammer, 1799’da Herberk’in sekreteri olarak İstanbul’a
gelir.” Kİ.s.102.
Arap: Ana
dili Arapça olan, Arap milletine mensup kişi. “İrfanın
bütün feyizlerini İran’dan, Arap’tan almıştır.”
KA.s.368.
Arapça’dan Türkçe’ye Lûgat: Bkz. Ahter-i Kebir “16. asırda
Karahisarlı Ahterî Mustafa Efendi ‘Arapça’dan Türkçe’ye Lügatı’nı hazırlar.”
SNK.s.321.
Arapkir:
Doğu
Anadolu bölgesinde Malatya iline bağlı bir ilçe.
"Boran'Holbach'ın imzasıyla çıkan Sağduyu'yu (1928 Abdullah Cevdet
tercüması), ya Bucher'in Madde ve kuvvet'ini okumuşlardır.
Abdullah Cevdet Arapkir'lidir,"20. Yüzyılda Zekâ’ adlı bir dergisi vardır.
Mehmet İzzet,
Hess ile Geleyz'in sosyolojisini çevirir.” SNK.s.83.
Ararat Yayınevi: İstanbul’da
Ramazan Yaşar’ın yönettiği,
1967 yılında kurulan yayınevi. “Mülkiyet Nedir?i ilimize kazandırmak
istemesi alkışlanmaya lâyık bir davranış.”
UU.s.326.
Arcuna: Mahabharatta
destanının en güçlü en yakışıklı en cesur kahramanı olup
yine destandaki beş Pandu kardeşten
üçüncüsüdür. “İşte yiğitler
yiğidi
Arcuna. Savaş bir ırmak, Arcuna bir gemi,
onunla çıkarız zafer kıyılarına.” BDE.s.332.
Arif Dino: 1893-1957 şair ve ressam. “Arif Dino
Yunanca şiirlerini
dinletecek bir kurban bulmak için iltifatlar yağdırırdı
etrafa.” BÜ.s.150.
Arif Hikmet: (1786-1859) Yüz beşinci
Osmanlı şeyhülİslamı.
“Arif Hikmet, Ahmet Mithat Efendi’nin (Hace-i Evvel’in) daha sonra Kainat adli
büyük bir tarih yazan Süleyman Paşa’nin Tarih-i Alasi.”SNK.
s.167.
Aristark:
MÖ:160-88 civarlarında yaşamış İskenderiyeli
bir bilgin. Homeros’un İlyada ve Odise’sini o tertip
etmiş,
sonradan eklenen mısraları ayırarak 24 bölüme yarıtmış.
çok titiz bir çalışma yaptığı
için ismi şuurlu, tertipli, düzenli
manasına özel isim olarak kullanılır oluş. “Hakikat şu
ki: Kurbanlar için bütün Aristakratlar Zoil, alkışlananlar
için her Zoil, bir Aristark.” Mağ.s.241.
Aristo: Eski
Yunan filozofu. Babası Nikomakhos, Makedonya Kralı II. Amyntas’ın sarayında
hekim idi. Aristo, 17 yaşından 37 yaşına
kadar Eflatun (Platon)’un talebeliğini yaptı. Eflatun ruhların
nakline inanırdı. Teslis inancını ilk olarak ortaya çıkaran budur. “Yunandan
Aristo mantığını almakta tereddüt etmeyen İslâm,
çağdaş Batı’nın
diyalektiğinden de faydalanacak elbette.”
BÜ.s. 189.
Aristokrasi: En yüksek iktidarın, ayrıcalıklı soya bağlı
bir toplumsal sınıfın elinde bulunduğu siyasal yönetim. “Oysa
tabiata uygun olan tek prensip:Aristokrasidir.” UU.s.122.
Aristophanes: (MÖ.445-386). Yunan komedi yazarı. “Aristophanes’in
tanrılastırdığı, modernlerin biz bulduk
sandıkları alay, Doğu’nun yabancısı değildir.”
BDE.s.205.
Arîza: Yüksek
bir makama sunulan dilekçe veya mektup. “Filhakika jön Türklerin bu kıdemli
mücahidi velinimeti II Abdülhamit’e takdim ettiği bir
arîzada, genç doktoru şöyle müdafaa ediyordu:Jön
fesede namında elyevm İsviçre’de bulunan hey’et,i neşriyenin
başına
geçmiş olan
doktor Cevdet söz anlar bir admdır.” BÜ.s.140
Arnavut:
Arnavutluk halkından olan kimse. "Avusturya katolik Arnavutların
arkasında, Fransa Lübnan Marunilerinin ve bir parça da doğu
katoliklerinin." BFH.s.132.
Arnavutköy Kız Koleji: Robert Kolej Koleji’nin eski
adı. “Rezzan, Arnavutköy kız koleji” Jur.II.s.110.
Arnold:
Bkz. matthew Arnold. “Thackerey’i Arnold’u, Thompson’u ise, Hint şiirinden
çok Binbir Gece Masalları büyüler.” BDE.s.44.
Aron Raymond: (1905-1983). Franzız filozof ve toplumbilimci.
“Aron Raymond, L’Opium des Intellectuels, Gallimard Paris 1968, s. 398-409.” Mağ.s.54.
Aron: Bkz.
Raymond Aron. “Aron’un ilk eseri “Alman Sosyolojisi”1933. Sartre’la 1946’da
Temp Modernes’i kurar.” SNK.s.103.
Arrianos:
(95’e doğru-175’e
doğru)
Yunan tarihçive filozof. “Megasthenes’in eserini Arrianos ve Strabon’un
kitaplarından tanıyoruz.” BDE.s.29.
Arslan Yürekli Rişar:
II. Haçlı
Seferi’nde Selahattin Eyyübî ile savaşan birleşik
Haçlı orduları komutanı. “Bir düzine roman ismi, iç beş kahraman,
birkaç peyzaj, mechul bir davâ uğruna dövüşen
yiğit,
serâzât, inatçı insanlar, kan ve ölüm, Aslan Yürekli Rişar’la
Selahâttin Eyyûbi Haçlıların iİstanbul’a girişi
ve oldukça geniş bir zaman çerçevesi içinde dal
budak salan ihtiraslar, Londra, saray, gelişen
burjuvazi, dere beyleri ile şehirler arasındaki savaş,
İsviçre’nin
hürriyet kavgası, hayat ve gerçek...” BÜ.s.233- 234.
Arşimet: Eski Yunan fizik ve
matematikçisi. MÖ. 287-212 yılları arasında yaşadığı
tahmin edilmektedir. Sicilya’nın Syracuse şehrinde doğdu.
Babası, Pheidias bir astronomdur. İskenderiye’de ders görmüş olup,
Öklid’in (Euclid) talebesidir. “Peripatetisyenler ve Aristocularda olduğu
gibi; matematik bir sistem içinde kaynaştırmak amacıyla da: Arşimet’de
olduğu
gibi; özel bir tabiat alanının işleyişini
ayrıntılarıyla tasvir etmek amacı da güdebilir.” IDG.s.74.
Aruz: Kaynağını
Arap edebiyatından olan, Arap ve Fars edebiyatı vasıtasıyla Türk şiirine
geçen şiir
ölçü birimi. “Bizim alafranga hececileri aruzu milli olduğu
için sevmezler.” Jur.II.s.172.
Arya Samaç: 1875 yılında Dayananda Sarasvati tarafından
Bombay’da kurulan ve Hinduculukta bir Rönesans gerçekleştirmeyi
hedefleyen dini ve siyasi Hint hareketi. “Hint dinini ilkel saflığına
kavuşturmak
isteyen, ‘Arya-Samaç’ın kurucusu Dayananda Sarasvati, Hint’in kurtuluş savaşında
Vedalar’ı bayraklaştırır.” BDE.s.107.
Arya:
“Sanskrit diliyle Latince,Yunanca, Almanca, İngilizce,
Farsça, arasındaki münasebetler, ona bütün bu dillerin bir menşeden
geldiğini,
Arya (Asil) diye bir yaşamış olduğu
fikrini ilham eder.” SNK.s.101.
Aryalar: MÖ.
XVIII. asırdan başlayarak Hindistan’ın güneyini
istila eden ve burada bir dil ve kültür birliği kuran
Hint-İran
toplulukları. “Mohenco Daro beş bin yıldan beri konuşmuyor,
Aryalar ne zaman gelmiş Hint’e, Vedalar hangi tarihte
yazılmış,
bilen yok.” BDE.s.91.
Arz-ı Mev’ud: Va'dedilmiş Topraklar. Yahudî inancına göre
Tanrının Yahudilere bu topraklara sahip plmayı vaâtetdiştir.
Neresi olduğu tartışılmakla
birlikle Ken'an ili olarak bilinen yer Filistin, Şam,
Ürdün'deki Kenan bölgesi olduğu düşünülmektedir.başka
bir görüşe
göre Nil nehri ile Fırat nehri arasındaki topraklar, bir başka
görüş sadece
Filistin olduğu yönündedir.“Sonra, inkiraz
belirtileri ve bir arz-ı mev’ud insiyâkıyla tutuşan
aydınlar” BÜ.s.146.
Asab: Kitabı
Mükaddes’te sözü edilen İsrail Krallarından biri. “Tanrı
İsrail
kralı Asab ile karısı Cezabel’i şiddetle cezalandırdı; çünkü onlar,
elinden bağını almak için Nabot’u
öldürdüler; Tanrı’nın ve (aynı zamanda) ülkenin kanununu hiçe sayarak bir
tebanın malıyla, şerefiyle, hayatıyla oynadılar.”
UU.s. 224.
Ascetique: Dünya nimetlerinden elini eteğini
çekmiş,
cileci, çilesini doldurmaya çalışan münzevi anlamında bir
Fransızca kelime. “İnsanlığı
çatışmalardan
kurtaracak ascetique’le heroique’i, Hint’le İngiliz’i
kaynaştıracak
olan Rusya’dır” SNK.s.251.
Ashab-ı Kehf: Mağara arkadaşları
veya mağarada
uyuyanlar olarak bilinen bir grup mümin genç hakkında kullanılan bir tabir.
Kur'an-ı Kerîm'in onsekizinci suresinde anlatılan ve sureye adını veren bu
olay, Allah inancına sırt çevirip putperestliğe saplanan
kavimlerini terkederek şehirden ayrılan ve bir mağaraya
sığınan
hâlleriyle insanlara ahiret inancı ve ölümden sonra dirilme hususunda ibret
olan genç müminlerin hikâyesidir. Tarih ve tefsir kitaplarında yaygın olan
rivayete göre bu olay, Anadolu'nun Roma hâkimiyeti altında bulunduğu
miladî üçüncü asrın ikinci yarısına Tarsus civarında meydana gelmiştir.
“Bizce Osmanlı mucizesinin en büyük tecellilerinden biri de, münevver
denilen ashab-ı kehfi, uzun bir uykudan nihayet uyandırmış olmasıdır.”
Mağ.s.
262.
Ashi: MS.
V. asırda yaşamış İbrani
Edebiyatı eserleri müstensihi. Babil Tamudu’nun derleyip yayıcısı “Babil
baskısı 5. asrın sonunda Ashi ve Aabina tarafından basıldı.” IDG.s.139.
Asırların Efsanesi: Fransız yazar Victor Hugo
(1802-1885)’nun yılında yazdığı şiir
kitabı. “Shakespeare ancak Cenap’ın Türkçesiyle Türkçeleşebilirdi,
‘Asırların Efsanesi’ Fikret’in.”Jur.I.s.126-127.
Aslanla Fare: Aisepos’un masallarından birinin adı. “Son masal
‘Farenin Kurtardığı Fil’, Aisopos’on ‘Aslanla
Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.233.
Aspasia: Miletoslu
Aspasia. Zekâsı, anlayışı ve güzelliği
ile ünlü yapmış Yunanlı bir kadın. Tahminen
MÖ.V. asrın ikinci yarısında yaşamış.
Atina’da ve aralarında Sokrates, Aqlkibiades ve Pheidias bigi seçkin
filozofların ve sanatçıların bulunduğu bir çevrede yaşardı.
Kendisine âşık ettiği
Prikles karısını boşamıştı.
“Hint’in aşk kadını bir Aspasia.”
BDE.s.182.
Aspects de I’Occultimes. Table Ronde dergisinin 1950
yılında çıkardığı özel sayının kapak adı. “
‘Table Ronde’ dergisi, 1950’de hususi bir sayı çıkartmış:
‘Aspects de I’Occultimes’ ” Jur.I.s.397.
Asr-ı saadet: “Mutluluk Devri” manasını ifade eder. Peygamber
Efendimiz (sas.)'in dönemi. Peygamber Efendimiz'den itibaren İslâm
Tarihi, Hz. Peygamber dönemi, Hulefâ-i Râşidûn, Emevîler, Abbâsîler,
Selçuklular, Osmanlılar gibi muhtelif dönemlere ayrılmıştır.
İşte
bu dönemlerin başında yer alan Hz. Peygamber
dönemine Müslüman âlimler “Asr-ı Saâdet” adını vermişlerdir.
“ ‘Safahat’ Türk dilinin en mükemmel ve en dolu kitaplarından biri. Akif ise
mistik hülyalardan uzak, tam bir asr-ı saadet Müslümanı.” Kİ.s.225.
Asrımızın Yalanları: Avusturyalı yazar ve Siyonist
militan Max Nordau (1849- 1923)’un eseri. “Max Nordau’nun “Asrımızın
Yalanları” da öteki eserler ile beraber Abdülhamit devrinde çıkar.” SNK.s.25.
Assomoir: Fransız natüralist sanatçı Emile Zola
(1840-1902)’nın 1885 yılında yazdığı romanının adı. “Assomoir,
proleter olduğu için bozulan, yabancılaşan
insanoğlunun
tasviri.” KA.s.266.
Astaka:
Genç bir kadının yavuklusuna gidiş gelişini
anlatan, 7. asırda Hint şairi Mayura tarafından yazılan şiir.
“7. yüzyilda yaşadığı
sanılan bir baska şair de Mayura. Eserinin adi:
‘Astaka’. Yani sekiz kıta.” BDE.s.198.
Asuralar: Rigveda ve Avesta gibi Hint kültürünün en eski
kaynaklarında tanrılar için kullanılan bir sıfattır. Agni, Mikra ve özellikle
Varuna için kullanılırdı. “tanrısal” anlamındaydı. Ancak kelime sonradan
tamamen ters bir anlam kazanmış: kâfir, kötü ruh. Böylece
asura ifritlerin sıfatı oluş. Asular’ın en büyüklerinden
bir güneşin
azılı düşmanı
Raghu’dur. “Asuralar’la cenk eden Tanrılar bir türlü zafere ulaşamamakta.”
BDE.s.185.
Asya’nın Işığı: Edwin Arnold (1832-1904)’un
1861 yılında yazdığı eserinin adı. “1861’de
‘hipotadesa’dan ilham alarak ‘Öğütler Kitabı’nı yayımlar,
1876’da ‘Gita- Govenda’dan esinlenerek Hint’in Neşideler Neşidesi’ni
kaleme alır, 1879’da yayımladığı ‘Asya’nın Işığı’
(The Lıght of Asia) budizmle ilgili nasları ve efsaneleri bir araya toplar, İngilizce
konuşulan
ülkelerde eşsiz bir ilgi uyandırır
kitap.”BED.s.45.
Âşık Paşa
Tarihi: ya da
Âşık
Paşazade
Tarihi. XV.yy tarihçilerinden Âşıkpaşazâde’nin
eseri. “Aşık Paşa
Tarihi yahut Hoca Sadrettin Efendi’nin Tac’et Tevarih’i sadece sarayı anlatır.”
SNK.s.167.
Aşk dönüşü: VII. asırda yaşayan
Hint şairi
Mayura’nın bir şiirinin adı. “İşte
aşk
dönüşü
şiirinden
en az dekolte mısralar.” BDE.s.198.
Ataç: Nurullah
Ataç (1898-1957), Cumhuriyet dönemi edebiyatçı. Denemeleri ile bilinir. “Hele
Paşa’yı
zaman zaman Ataç tilcikleri ile miyavlatma, utanmazlığın
ta kendisi.” UU.s.324.
Atatürk:
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemâl Atatürk. “Cemiyet tek mit’e dayalı: Atatürk miti.” Jur.I.s.109.
Ateizm:
Allah Teâlânın varlığını inkâr edip; “Her şey
tabîat kânunlarıyla var oluyor. Bir yaratıcı yoktur. Dehr, yâni zaman
ilerledikçe her şey değişmektedir.
Âlem, böyle kendiliğinden gelmiş ve
böyle gidecektir. Canlılar da böyle birbirlerinden üreyip sonsuz olarak
sürecektir!”diyen, maddeci, materyalist felsefî ekole verilen ad. “Ateizm,
aydın haysiyetinin, düşünce haklarının sağlam
bir müdafaanamesi .” Kİ.s.205.
Ateş: Fransız yazar Henri Barbusse
(1873-1935)’ın 1900 yılında yayımlanan ve yazarına büyük ün kazandıran eseri.
“Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar.
Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım
bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve
hastanelerden uzun uzun bahsedilir.”Jur.I.s. 39.
Ateşgede: Ateşe
tapanların ibâdet ettikleri mâbedin adı. “İslâm’ın gümrah nûru ateşgedelerin
titrek ışığını
söndürtdükten sonra, mubidler Hint’e göçer.” BÜ.s.146.
Atharvan: Rigveda’da adı geçen bir din adamı ve Brahma’nın
en büyük oğludur. Ateşi
kullanan ve ilk kurban sunuşunu gerçekleştiren
kişi
olarak gösterilir. “Atharva-Veda’da Rig gibi ilahiler mecmuası: 20 kitap ve 731
ilahi. Atharvan, ateş rahibi, şaman
demek.” BDE.s.109.
Atharva-Veda: Hint kutsal kitabı Vedalar’ın dört kitabından
birisidir. Diğerleri ise: Rigveda,Yacurveda
ve Samaveda’dır. “Atharva-Veda’da Rig gibi ilahiler mecmuası: 20 kitap ve 731
ilahi. Atharvan, ateş rahibi, şaman
demek.” BDE.s.109.
Atherva-Veda: Bkz. Atharva-Veda. “Daha çok Atherva-Veda ile bazı
Upanişadları
hatırlatırlar.” BDE.s.159.
Âtif Efendi: On sekizinci asır meşhur
Osmanlı hattat ve şairi. Kendi ismiyle meşhur
kütüphanenin kurucusudur. Adı, Mustafa Atıf’tır. Sultan Birinci Mahmud Han
devrinde defterdar-ı şıkk-ı evvel ve maliyeci idi. Doğum
tarihi bilinmemektedir. 26 Temmuz 1742 (H. 1155) senesinde sıtma hastalığından
vefat etti “Biz kimiz? Âtif Efendi mi, Sadullah Paşa
mı, Fuat Paşa Emin Bülent mi, Celal Nuri
mi, Abdullah Cevdet mi? UU.s.26.
Atlas. Yunan
mitolojisinde Klymene ile İapetos’un oğlu.
Hyard’ların ve Pleiad’ların babası olan dev. tanrılar ile savaşta
Titanlar’ın yanında yer aldığı için Zeus tarafından
gökyüsünü omuzlarında taşımaya mahkum edilen sonra da dağa
dönüşen
bahtsız tanrı. “Yunan Tanrısı, Zeus’le Maia’nın oğlı, Maia ise
Atlas’ın kızıdır.” IDG.s.209.
Atman: Hint
mitolojisinde şahsi ruhu ifade eden bir
kelime. “Yokluğu, varlığı
ile doldurur Atman. Yalnız kalmamak için kâinatı yaratır.” BDE.s.112.
Atsız:
Hüseyin Nihal Atsiz (1905-1975). Türkçülük akımının önemli temsilcilerinden. Şiir,
roman yazarı tarihçi, edebiyat tarihçisi ve fikir adamı. “Necip Fazıl, Atsız,
Serdengeçti birer dava adamı idiler. Yaşıyorlardı ve bağırıyorlardı.
Bu çocuklar vıyaklıyor.”Jur.C.1.s.298.
ATÜT: “Asya
Tipi Üretim Tarzı. “Ama Doğu söz konusu oldu mu, rahipler
anlaşmazlıklarını
unuturlar, coğrafî kaderciliği
“bilimsel” bir hakikat gibi sergiler Marx; “Ülküdaş”larının
Doğu’yu
sömürürken vicdan azabı duymamaları için, bir kurt masalı uydurur: A.T.Ü.T.”
BÜ.s.185.
Augias: Efsanevî
Eleia kralı. Ahırları uzun süre temizlenmemişti.
Herakles Sürülerinin onda biri karşılığında
ahırları temizleme işini üstlendi ve Alpheios ile
Pinios’un sularını ahırdan geçirdi. Ancak kral sözünü tutmadı. Bunun üzerine
Herakles onu öldürdü ve kenti yağma etti. Bu hikâye “Augias’ın
ahırları” deyimi olarak bilinir. “Edebiyat dünyamız Augias’ın ahırı.
Dehlizlerinde burnunuzu tıkamadan dolaşamazsınız. Yalan, dalavere,
desîse.” KA.s.341.
Augias’ın ahırı: Eleia Kralı Augias’ın ahırları. Uzun süre
temizlenmemesi, pisliği ile meşhur.
Kral ahırını temizletebilmek için Herakles’e sürülerinin onda birini vemeyi
kabul eder ancak iş bittikten sonra sözünden cayar.
Sözünden caymasının bedelini tacı, tahtı ve canıyla öder. Augias’ın ahırı
tabiri karışık, vuzuhtan uzak bir durumu
anlatmak için kullanılır. “İkisi de Augias’ın ahıırında
efsane söyleyip uykuya daldılar. . Kİ. s 214.
August Comte ve Pozitivizm: İngiliz
filozof ve iktisatçı Stuart Mill (1806-1873)’in 1865 yılında yayımladığı
kitabın ismi. “Diğer eserleri de şunlar:
‘Ütilitaryanizm (1863), ‘August Comte ve Pozitivizm (1865), ‘Temsili Hükümet’,
‘Kadının köleleştirilmesi, ‘Otobiyografi’
(1899, ‘Din Üstünde Denemeler’.” Kİ.s.210.
Auguste Comte: (1789-1857) Fransız Flozofu. Saint-Simon’un öğrencisi
ve sekreteri. Pozitivizmin kurucusu olarak kabul edilir. “Auguste Comte,
hocasının hatıralarına hakaret kusan yalancı, nankör, nasipsiz bir çömez mi?”
SSSS.s.78.
Augustus:
Roma imparatorlarına verilen ve onlara dinî bir kimlik kazandıran unvan. Meydan
Larousse’a göre, Augustus sıfatı, MÖ. 16 Şubat 27’de senato tarafından
Octavianus’a verilir. Sonradan bu unvan hemen hemen bütün Roma krallarının
takma adı olur. “Augustus’un sarayına Zarmanoşegas
adında bir Hint bilgesi gelir ve diri diri yaktırır kendini, Kalanos gibi.”
BDE.s.30.
Aun (Om):
Hint kültüründe dua ve yemin ederken, dini törenlere başlarken,
ilahiye başlarken ve kitapların başında
kullanılan, kutsiyet ifade ettiğine inanılan bir sözdür. “Mürit
kutsal heceyle başlamalı Vedaları okumaya, kutsal
heceyle tamamlanmalı son ilâhîyi: Aun (Om); mısralar kafamızdan silinir Om’la
başlamamassak
okumaya, okumayı Om’la bitirmemişsek.” BDE.s.327.
Aurengzebe: İngiliz şair
ve yazar John Dryden (1631-1700)’in 1665 yılında yazdığı
eseri. Eser dram olarak yazılmıştır. “Yine bu atmosfer içinde,
Dryden ‘Aurengzebe’ yi kaleme alır.” BDE.s.40.
Avanti Beyi: Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada
(IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen
ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten
beylerden biri. “Bambulu kadın yeni bir hükümdarın önünde sözaldı.Karşında
Avanti beyi!Sipra ırmağı yıkar has bahçesini.Mehtapta
sabaha kadar sevişilir.” BDE.s.187.
Avanti Beyi: Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada
(IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen
ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten
beylerden biri. “Bambulu kadın yeni bir hükümdarın önünde söz aldı: Karşısında
Avanti beyi.” BDE.s.187.
Avatar: veya
avatara. Yer yüzüne iniş demek Hint mitolojisinde
tanrının dünyaya insan ya da başka bir canlı süretinde inişini
anlatır. “Vişnu’nun bir avatarı da Rama
avatarı.” BDE.s. 131.
Avni Dilligil: (1903-1971). Tiyatro, sinema oyuncusu ve yönetmeni. “Münir
Süleyman:
Gazeteci, Münir Süleyman aktör, Avni Dilligil, dekan kâtibi İhsan
Altay ve bir sürü genç şair.” BÜ.s.150.
Avrupa Konseri: Napolyon Fransa’sını mağlup
eden Avusturya, Rusya ve Purusya ile İngiltere Avrupa’daki etki
alanlarını yeniden gözden geçirmek için ve yeniden düzenlemek için 1814-1815
yıllarındaki kongrenin adı. Konsere 1818 yılında Fransa,1856 yılında da İtalya
dahil edilir. “Avrupa Konseri adı verileb beş veya altı
Avrupa devleti öyle güçlü idi ki,terazinin bir kefesine onlar konsa, çbür
kafeye de dünyanın geri kalan ülkeleri yığılsa ikinci kefe tüy kadar
hafif kalırdı.” BFH.s.71-72.
Avrupa ve Rusya: Rus tabîiyecisi ve tarih felsefecisi.Nikolay Yakovleviç
Danilevsky (1822-1885)’nin 1869 yılında yazdığı meşhur
eseri. “Rusya ve Avrupa”dır. “Danilevsky “Avrupa ve Rusya” da her
ülkenin kendine göre bir kültürü olduğunu ileri sürer.” SNK.s.308.
Avrupa: Okyanusya
kıtasından sonra dünyadaki kıtaların en küçüğü. Avrupa
sınırlarının, nereden başladığına
dair, kesin bir sınır birliğine varılamamıştır.
Ancak Hazar Denizi’nden Kuzey Buz Denizi’ne kadar uzanan Ural Dağları
Avrupa'dan sayılmaktadır. Avrupa; güney doğuda Kafkas Dağları,
Karadeniz, Marmara Denizi, Boğazlarla Asya kıtasından
ayrılır. Güney batıda ise Akdenizle sınırlanır. Kuzeyinde Kuzey Buz Denizi,
batı ve kuzeybatısında Atlas Okyanusu vardır. 10.600.000 km2lik
yüzölçümü ile toplam kara alanlarının % 15'ini kaplar. “Hristiyan
Avrupa’nın bu habis kelimelerinden bize ne” BÜ.s.79.
Avrupa’da Bir Cevelan: Ahmet Mithat Efendi’nin 1891
yılında yazdığı eseri. Yazar, Stockholm
Kongresi vesilesiyle Avrupa’daki müşâhede ve intibalarını bu
eserinde anlatmaktadır. “Mithat Efendi’yi okumalıyız ama ‘Rakım Efendi’yi ve
Eflatun, bey veya Hasan Mellah, gibi hikâyelerin değil
Avrupa’da bir Cevelan ‘Üss-ü İnkilab’ ‘Niza- ı İlim
ve Din, gibi ciddi kitaplarını.” Kİ.s.232.
Avustralya: Okyonusya’da bir devlet. Büyük Biritanya Common
Wealth’inin bir üyesidir. Devletin kendisi de asıl Avustralya ve Tasmanya’yı
kapsayan bir “commonwealth” oluşturur. Avustralya hem dünyanın
en büyük adası hem de en küçük kıtası olarak nitelendirilir. Yüzölçümü
7.700.000km2, Resmi dili İngilizcedir. “Fenikeliler
Kartaca’ya, Yunanlılar Güney İtalya’ya ve Sicilya’ya, İngilizler
Kuzey Amerika’ya ve Avustralya’ya kültürlerini böyle yaymışlardır.”UU.s109.
Avusturya:
Bir Orta Avrupa ülkesi. Orta Avrupa'nın Alpler bölgesinde kurulmuş olan
Avusturya; doğuda Macaristan, kuzeyde
Çekoslavakya ve Almanya, batıda İsviçre ve Leiechtenstein,
güneyde İtalya
ve Yugoslavya ile çevrilidir. Başkenti Viyana ve Remi dili
Almanca’dır. "Avusturya katolik Arnavutların arkasında, Fransa Lübnan
Marunilerinin ve bir parça da doğu katoliklerinin."
BFH.s.132.
Avusturya- Macaristan: 1867-1918 yılları arasında
varlığını
sürdüren Avusturya ve Macaristan devletlerinin ortak monarşik
ittifakı. 1867 yılının Şubat ayında Avusturyalı Başkan
Deâk ve Andrâssy arasındaki görüşmeler neticesinde oluşturulan,
Hükümdarın kişiliği
ve 3 bakanlık (Maliye Dış ileri ve savaş bakanlıklara)
ile birbirine bağlı, iki Başkentli
( Budapeşte
ve Viyana) devlet ittifakının adı. Bulgaristan’da bağımsızlık,
Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan’a katilisi. ‘El ceziret-ul Hadra’
anlasması ihmal edilip Fas’in tamamiyeti çiğnenince
Trablus’a saldıran İtalya.”KI s.117.
Avusturyalı Hekim: Bkz. Freud. “Avusturyalı
hekim çağdaş insanın
kulağına
“canavarsın diye fısıldıyor, canavar ve hasta.” BÜ.s.208.
Aydınlar Ocağı: Milliyetçi, muhafazakar,
tahsilli ve seçkin bir kesime hitab eden bir dernek. Millî ve manevi değerlere
sahip çıkan, milletin bütünlüğü, vatanın bölünmezliği,
devletin güçlülüğü prensiplerini savunan, bu
prensiplere bağlı kalmak için çeşitli
sosyal ve kültürel faaliyetler düzenleyen Aydınlar Ocağı
14 Mayıs 1970'te İstanbul'da kuruldu. “Aydınlar
Ocağı’nda
konuşmak
hem güzel hem güç.” SNK.s.280. Aydınlık Mecmuası: 1921 yılından
18 Şubat
1925 yılına kadar düzensiz aralıklarla yayın hayatını sürdüren siyasi ve edebi
dergi. Dergi, 12 Mart 1925 terihinde Takrir-i sükûn kanunu gereğince
kapatıldı. “Aydinlik mecmuasina kadar (1924) Turkiye'de diyalektik
materyalizmin adi gecmez.” SNK.s.171.
Aydınlıklar Çağı: XVIII. asırda Avrupa’da düşünce
dünyasını hakimiyeti altına alan felsefe akımın. Aydınlanma çağının
başlıca
temsilcileri: İngiltere’de J. Lucke, D. Hume, İ.
Newton; Almanya’da C.Wolff, Lessing, Herder; Faransa’da, Montesquieu, Voltaire
ve bütün ansiklopedicilerdir. “Descartes, Newton gibi Mekanistlerle Aydınlıklar
Çağı’nın
Filozofları Darwin, Marx Curie, Einstein ile bütün modern dünya, bütün çağdaş dünya
bu değişmeden
doğdu".”
BFH.s.98.
Ayodya:
Hindistan’da eski bir şehir. Gogra ırmağının
kıyısında yer alan Ayodhya, Hinduların yedi kutsal şehirlerinden
biridir. İnanışa
göre Buda bu şehirde yedi yıl ders vermiştir
o sebepten dolayı şehir Budistler tarafından da
kutsal sayılmaktadır. Ayrıca Ayodha şehri güneş ırkının
korucusu İkşvaku’nun
başkentiydi
sonradan Rama’nın başkenti olur. Şehrin
yeri tam olarak tesbit edilememekle beraber bugünkü Utar Pradeş olduğu
sanılmaktadır. “Ayodya ismini duymayan var mı?/ Bir şehir
ki kadim ve muhteşem.” BDE.s.372.
Ayşe: Cemil Meriç’in mektuplaştığı,
görüştüğü
ve sevdiği
İngilizce
öğretmeni
Lamia Çataloğlu’nun kızı. “Ben bu üç insanı,
Veysi’yi, Ayşe’yi, Babür’ü küçültecek, bu üç
insanın yüzünü kızartacak, onları annelerinden utandıracak her hareketi cinayet
sayarım.” Jur.II.43.
Azerbaycan: Sovyetler Birliği'nin dağılması
üzerine Kafkas Dağlarının Hazar Denizi’ne bakan
güneydoğu
eteklerinde kurulan, başkenti Bakü, Resmi dili Türkçe
olan bir Türk ülkesi. “Azerbaycan Heyet-i Murahhas azası sıfatıylaBakü’den
Paris’e gitmek üzere iken İstanbul’da İngilizler
tarafından tutuklanarak Malta’ya sürdürülür.” BÜ.s. 156.
Aziz Lukas’a Göre İncil: Katolik Kilisesi’nin sahih
diye kabul ettiği 4 İncil
kitabından biri. Lukas İncili Hz. İsa’nın
mükemmel insanlığını, insanlara örnek kişiliğini.
“Aziz Lukas’a Göre İncil. Yahudi olmayan
Hristiyanlar için Suriyeli Aziz Lukas tarafından 70’li yıllarda Yunanistan’da
yazılmıştır.”
IDG.s.148.
Aziz Markos İncili: İncillerin
en eskisi olarak kabul edilen bu eser John Markos’a atfedip, Katolik Kilisesi
tarafından sahih metinlerden biri kabul olarak kabul edilir. Markos İncili
Hz. İsa’nın
hizmetçi yönünü vurgular ve hizmet etme, hizmetçi olma konusunu buna bağlı
olarak anlatır. “Asrın sonlarına doğru yazılan, yzarı bilinmeyen
"Aziz Markos ile Yunanca yazılmış Hz.İsa'nın
öğütleri
de var.” IDG.s.12.
Aziz Mata’ya göre İncil: I. asrın sonlarına doğru
yazılan, yazarı bilinmeyen Katolik Kilisesi tarafından sahih metinlerden biri
kabul edilen İncil. Matta İncili
Hz İsa’nın
Kral yönünü ele alır ve krallık konusunu buna bağlı olarak
anlatır. "Bununla beraber İncil'lerin en eskisi olduğu
ve Aziz Mata ile Aziz Lukas'ın kaynağı olarak kabul edildiği
için büyük bir tarihi değer taşır.”
IDG.s.129.
Aziz Nesin: (1915-1995) Cumhuriyet sonrası hikaye, roman ve
anı, yazarı. “Bölüm yirmibirde roman roman olmaktan çıkıyor; Aziz Nesin’in en
başarısız
hikâyelerinden daha adi bir mizah.” KA.s.349.
Aziz Pavlos. Paulus (Pavlus) (MS 10-67) Önce Hz.İsa’ya
karşı
olduğu
halde sonradan ona inandığını söyleyen ve Hz. İsa’nın
mesajını evrensel bir din olarak biçimlendiren havarisi. “Hristiyan kilisesinin
tarihini (İsa’nın miracından Roma’ya gelişine
kadar) devam ettirir. “Kilisenin genişlemesi ve Aziz Petrus’la Aziz
Pavlos’un yaptıkları üzerinde durulur.” IDG.s.130.
Aziz Pavlos’un Romalılara Risalesi: Yeni Ahit’te yer alan öğreti
metinlerinden birsi. Eser Aziz Pavlos’un en temel düşüncelerinden
biri olan Hz. İsa’nın kurtarıcılığı
konusunu işler. “Aziz Pavlos’un Romalılara
Risalesi 56 yıllarında Korent’den yazılmış.”IDG.s. 130.
Aziz Petrus. Hz. İsa’nın havarilerinden. Asıl
adı: Saint Pierre’dir. “Taş”anlamına gelen Petrus ismini
Hz. İsa
vemiştir.
Hristiyanlar Hz. İsa’nin dirildiği
zaman Petrus’a görüldüğüne ve kiliseleri Petrus’a
emânet ettiğine inanırlar onun için Petrus,
ilk papa kabul edilir. Ne zaman doğduğu
belli değil
ama ölümü 64 senesidir. “ve önünde bir kitap açılır: Aziz Petrus’un
“mektuplar”ı.” BÜ.s. 262.
Aziz Petrus’un Mektupları: Yeni Ahid (İncil)’in
Katolik Mektuplar bölümünde yer alan metinlerden birisi. Aziz Petrus’un
mektupları I ve II olmak üzere iki tanedir. “Ve önünde bir kitap açılır: Aziz
Petrus’un “mekuplar”ı. Ömrünüzü şölenlerle geçirmeyin.”
BÜ.s.262.
Aziz Thomas: Takma adı: Didymas. I.asırda yaşamış Hz.
İsa’nın
havarilerinden biri. “A.Deo, Tanrı’dan; doğru ama, Akino’lu aziz Thomas,
“per populum”, halk aracılığıyla, diye tasrih ediyor;
Kilise’nin ananevi akidesi budur.” UU.s.219.
Aziz Yohanna İncili: Katolik Kilisesi’nin sahih
diye kabul ettiği 4 İncil
kitabından biri. Yuhanna İncili Hz. İsa’nın
Tanrı’nın oğlu olduğu
tezini anlatır ve bu tez baz alınarak Hz. İsa’nın Tanrısal yönünü
anlatılır. “İlk defa kim söylemiş bu
hikmeti? XII. asırda yaşayan ermiş Joachim
de I’Fore, Calabra’daki manastırda Aziz Yohanna İncilini
okuduktan sonra mı?” IDG.s.154.
Aziz Yuhanna: Hz. İsa’nın havarilerinden biri.
Kardeşleri
büyük Yakup ve Petrus’la birlikte Hz. İsa’nın ilk tilmizlerindendir.
“Bu sır Hint’ten Mısır’a, Mısır’dan Eleusis’e, sonra da aziz Yuhanna ile
Paulus’un malumu olan ezoterik (gizli) bir İncil’e
geçmiştir.”
BDE.s.54
Azra Erhat: (1915-1982) Yazar ve çevirmen. Homeros’un İlyada
ve odysseia destanlarının dilimize tercümesi ve Yunan mitolojisi üzerine yaptığı
çalışmalarla
bilinir. “Azra Erhat halis bir Homerosoğlu diyor, ama destan yazmaz,
romancıdır.” Kİ.s.344.
Azra: Bkz.
Ezra."Azra, Nehemiah: Tek cild ,İ.Ö.300.yüzyıl:Sürgünden sonra
Yahudi kalkınmasının en önemli olaylarından bir kısmını anlatır.Belki de
Kronikler yazarı tarafından kaleme alınmıştır."IDG.s.127.
B.
Nuri: Bkz. Bediî Nuri “Türk
edebiyatında anarşizmi içtimaî bir doktrin olarak
ilk defa kaleme alan B. Nuri’dir. Ulûm-u İktisadiye ve İçtimaiye’de
“Bediiyûn ve Fevzaiyûn” başlıklı makalesinde Stirner,
Nietzsche ve sosyalist anarşistler Bakunin, Kropotkin,
Proudhon’dan bahseder.” SNK.s.311.
Babamdan Hatıralar: Samet Ağaoğlunun
1939 yılında yazdığı ve babası Ahmet Ağaoğlunun
anlattığı
eserinin adı. Ağaoğlu
Ahmet Bey’i hatırlıyorum. “Babamdan Hâtıralar”okuduğum
komedilerin en acıklısı.” BÜ.s.154.
Babeuf: François
Noel Babeuf (1760-1797). Gracchus Babeuf da denir. Fransız kuramcı ver
devrimci. “Babeuf için Conjuration, (gizli ittifak) devrimi gerçekleştirecek
en emin yoldur. ” BFH.s.19.
Bâbıâli:
Osmanlı Devleti’nin son döneminde sadrazamlık makamına ve hükümete verilen ad.
Babıâli "yüce kapı" manasına gelmektedir. Osmanlılarda
"kapı" kelimesinin yanısıra aynı anlama gelen Farsça "der"
ve Arapça "bab" kelimeleri "padişah ve
sadrazam sarayı, devlet ve hükümet dairesi" manasında kullanılmıştır.
İslam
ve Türk tarihinde birliğin ve kuvvetin temsilcisi
olarak kabul edilen devletin ve hükümetin merkezleri yüksek ve yüce olarak
bilinmiş,
dolayısıyla buralara aynı manada olmak üzere Dergah, Bab-ı Saray,
El-Bab-üs-Sultaniye, Bab-ı Hümayun, Bab-ı Ali, Bab-ı Asafi ve Paşa
Kapısı gibi isimler verilmiştir. “Hasta adamın tabutu başında
kâh dişlerini
gıcırdatarak,kâh sırıtarak nöbet bekleyen “dost” devletler; bütün gücüyle
imparatorluğu biraz daha yaşatmaya
çalışan
mustarip,müvesvis bir hükümdar;hain ve gafil Babıali ve siyasi hayatın dışında
yaşayan
bir halk.” BÜ.s.139.
Babil kulesi: Nuh’un torunları gökyüzüne ulaşmak
için bir kule inşa ettikleri kule. Kitap-ı
Mukaddes’ın “Yaradılış” faslına göre insanların bu
girişimi
saygısızlık olarak değerlendirilir ve Yehova onları
ceza olarak insanların dillerini ayrır böylece babil çeşitli
dillerin konuşulduğu,
kimsenin kimseyi dinlemeden hep bir ağızdan konuşulduğu,
karışıklığın
hüküm sürdüğü bir yer olur. “Kültür
tek başına
bir babil kulesidir.” SNK.s. 304.
Babil:
Akad ülkesinde bir şehir ve çeşitli
krallıkların başkenti. Fırat Nehri üzerinde
olduğu
için tarımın gelişmiş ve
Mezapotamya’nın başlıca ticaret merkezlerinden
biri olmuştur."En korkuncu dragon,
Arslan: Babil'dir. Medler: Ayı. Panter: İran. Dragon'a gelince...” IDG.s.110.
Babür:
Cemil Meriç’in mektuplaştığı,
görüştüğü
ve sevdiği
İngilizce
öğretmeni
Lamia Çataloğlu’nun oğlu.
“Ben bu üç insanı, Veysi’yi, Ayşe’yi, Babür’ü küçültecek, bu üç
insanın yüzünü kızartacak, onları annelerinden utandıracak her hareketi cinayet
sayarım.” Jur.II.43.
Bachaumont: Louis Petit de Bachaumont (1690-1771) Fransız
yazar. “Bazıları papaz Irailh’in eserinden çok Bachaumont’un Gizli
Hatıralar’ını beğenirler.” KA.s.400.
Bachelart: Gaston Bachelard (1884-1962). Fransız filozofu ve
bilim tarihi profesörü. "Bachelart, Spenle'nin Avrupa Hümanizminin Büyük
üstatları adlı incelemesine tazdığı önsözde, diyor ki” KA.s.119.
Bacon:
Francis Bacon (1561-1626). Verulam baronu, İngiltere
başyargıcı,
filozof ve deneme yazarı. En meşhur eseri 1620 yılında yazdığı
Novum Organum’dur. “Bacon’un ‘Novum Organum’u, Locke’un ‘Essay Concerning Human
Understanding’i, Berkeley’in ‘Treatise Concerning the Principles of Human
Knowledge’i gibi.” BDE.s.241.
Bağdat: VIII. asrın ikinci yarısnda
kurulan İslamın
önemli şehirlerinden
biri. Abbasî devletinin ve bugün Irak’ın beşkenti.
“Abbasi hanedanının hilâfete geçişinden beri Bağdat’da
sürüp gidiyordu.” IDG.s.36.
Baha Tevfik: (1884-1914). Gazeteci ve yazar. Maddeciliği
ilk kez savunan Osmanlı düşünce adamıdır. “Celâl Nuri,
Abdullah Cevdet, Baha Tevfik ve Sahabattin Bey vs. sözde bir isyandı bu...
Taassuba, istibdâda karşı zekânın direnişiydi.”BÜ.s.174.
Bahadır Han: Hindistan’da hüküm süren Babür devleti
hükümdarlarından ikisinin adı. Bahadır Şah I (1643-1712). Evengzib’in oğlu
tahta çıkış yılı 1712’dir. Bahadır Han II.
(1775-1862) Hindistan’daki son Babür hükümdarıdır. 1857 ayaklanmasının ardından
İngilizler
tarafından ta tahtan indirilerek sürgüne gönderilmiştir.
“Maddeciliğe karşı
yazısı, isminin zannettireceği gibi dogratik bir teoloji
eseri değil,
siyasi bir hicivdi, Seyyid Ahmed, Bahadır Han aleyhinde kaleme alınmıştı.”
UU.s.68.
Bakti Yoga: Hindüizm ve Budizmde aşk
yoluyla tanrıya varmayı sağlayan yoga dalı. “Hakikata
götüren ikinci yol Bakti yoga, gönül yolu.” BDE.s.280.
Bakti:
Bodisatva olabilmenin yolu. Aşk yoluyla Tanrı’ya ulaşabilme.
“Görüyoruz ki bu yeni devir şairleri için ibadet bir
vecittir, gaye, Tanrı ile vuslat, yani Bakti.” BDE.s.293. Bakunin: Mihail
Aleksandroviç Bakunin (1814-1876) Rus Anarşisti Tanrı tanımazlığı
ve otorite düşmanı sosalizmin temellerinin
yayması ile maruftur.“Bakunin’in teklif ettiği seçim
karşısındayız:
“Tanrıya kabul etmek kabul etmek insanlığın köleliğine
evet demektir.” BFH.s.38.
Balad ve Romanslar: Adam Mickiewicz (1798-1855)’in
1822 yılında yazdığı ve Polonya’da romantizm
dönemini başlatan eserinin adı. Eserin asıl
adı: Ballady i Romance’dir. "Mickiewics'in ilk şiirleri
Balad ve Romanslar Polonya edebiyatında Romantizmin manifestosu
mahiyetindedir.” Kİ.s.328.
Baldensperger: Fernand Baldensperger (1871-1958) Fransız
edebiyat tenkitçisi. Mukayeseli edebiyat hocası ve Vigny’nin eserleri üzerine
uzmanlaşmıştır.
“Baldensperger’nin de açıkça belirttiği
gibi,’ister eserler ister yazarlar söz konusu olsun’edebiyat tarihi ile tenkit
arasındaki sınır çizgisi kesin değildir.” KA.s. 413.
Bale: Etyopya’da
bir il. “Rotterdam'dan Bale'a, Roma’dan Venedik'e Londra'ya yelken açtıktan
sonra, günün birinde herkes tarafında çağın en büyük dehası ve en
sevilen yazarı olarak kabul edilmişti.” IDG.s.159.
Balkan İttifakı: 1912 yılında Balkan
devletlerinin Osmanlı’ya karşı ititfakı. “Bunu izleyen
‘Balkan Ittifaki’ sonra ‘Dünya Savaşı’ ve Sevr Yunan’ın Anadolu’ya
saldırısı.” Kİ.s.117.
Balkan Savaşı: 8 Ekim 1912’de Karadağ Prensliği’nin
Osmanlı Devletine savaş açmasıyla başlayan
Balkan savaşları I. Balkan Savaşı
ve II. Balkan Savaşı diye iki savaştır.
Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin ağır
mağlubiyete
uğrayıp
Balkanlardan çekilmesi sonucunda, Balkanlarda siyasi bakımdan büyük bir boşluk
ve dengesizlik meydana geldi. Ganimetin paylaşılmasında
anlaşamayan
Balkan devletleri, birbirine düştüler. Bu anlaşmazlığı
fırsat sayan Osmanlı savaşa dahil olarak bütün
özellikleri ile bir Türk şehri olan Edirne’yi geri aldı.
“Yani Balkan Savaşı, Trablusgarb Savaşı,1.Dünya
savaşı,
Anadolu istiklal savaşı.” SNK.s.393.
Balkan Yarımadası: Türkiye’nin Avrupa kesimi ile
Arnavutluk, Bulgaristan, Yugoslavya ve Eflak Ovası’nı içine alan Akdeniz’e komşu
yarımadaların birisi. “Balkan Yarımadası’na da yerleşmiş ama
orada Anadolu’daki kadar rahat olmamiş.” Kİ.s.113.
Balıkçılar: Tevfik Fikret’in sade dille yazdığı
ender şiirlerden
biri. “Fikret bu memeleketin insanlariyla onların acılarıiyla ugraşmadı,
Hugo’nun tercumanlıgını yaptı. Heyecanlıydı, o kadar, Balıkcılar, Les Pavres
Gens’in (Gakir Insanlar) Hani istiha Joyeues Vie’nin (neseli hayat)
tercumesidir.” SNK.s.172.
Ballanche:
Pierre Simon Ballanche (1839-1893) Fransız yazar, basımcı ve yayıncı “Simonculuğu
mistizm ile haleleyen Ballanche, Maraton’da Batı’nın muzaffer oluşuna
üzülecek kadarAsyalı, mekteplerde Latince Yerine Sanskritçe okutulmasını
isteyecek kadar Hintlidir.” SSSS.s. 105.
Baltık Denizi: Avrupa kıtasında, 54° ve 66°kuzey enlemleri ile 9°
ve 30° doğu boylamları arasında yer alan;
İsveç,
Finlandiya, Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya, Estonya, Letonya ve Litvanya
devletleri ile çevrili bir iç deniz. “İsa’dan iki üç bin yıl önce
Baltık Denizi ile Karadeniz arasında yaşayan kabileler dört bir yana dağılmış.”
BDE.s.138.
Baltık Eyaletleri: Günümüzde Estonya, Letonya,
Litvanya Cumhuriyetlerini oluşturan Baltık ülkelerine eskiden
verilen isim. “Petersburg’lu yöneticiler Finlandiya’yi. Baltik ve Polanya
eyaletlerini, Beserabya’yi Ruslaştrmaya kalkarlar.” Mağ.s.70.
Balzac: Honore
De Balzac (1799-1850) Fransız realist romancısı. Sadece Fransa’nın değil
roman türünde dünyanın en büyük sanatçılarından biri sayılır. Cemil Meriç’in
eserlerinde en çok sözü edilen romancı Balzac’tır. “İlk
kitabım 1947’de doğdu. Yetmiş beş sayfalık
bir araştırma:
Balzac. Ve yüz sayfalık bir tercüme: Altın Gözlü Kız.” Mağ.s.283.
Bambu:
Buğdaygiller
ailesinden ağacımsı görünüşteki,
Toropikal bölgelerde yetişen yaklaşık
25 bitkinin genel adı.“Turnalar Bambu dallarında dinlensin.”BDE.s. 379.
Bana: VII.
asırda yaşamış Hint
yazarlarından Eserlerini roman tarzında ve Sankritçe olarak vermiştir.
“Danden’den sonra anılmaya değer tek romancı Bana.”
BDE.s.239.
Bande Mataram: Bkz. Anavatana Selam. “İlk
kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en
tanınmış romanı,
Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande
Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.
Banliyö: Genellikle
oturma alanı niteliğinde olan şehir
merkezinden uzakta veya şehrin sınırlarına yakın bir
yerde kurulan yerleşim yerlerine verilen ad. “Öteki
devletler batı Avrupa’nın etrafında birer banliyö gibiydiler.” BFH.s.5.
Barata:
Çuhudan yapılmış, ucu kıvrık uzun külah.
“Baratalı başbuğların
en murdar, en aşağılığı!
Savaşta
ellerimle bağrını yarıp kanını içmezsem
lanet olsun bana!.” BDE.s.335.
Barbusse: Henri Barbusse (1873-1935). Fransız yazar. Yazdığı
duygusal şiirler ve doğacı
bir romandan sonra Ateş (Le Feu) ile ün kazandı. “Babusse’ün
“Ateş”i
(Le Feu) bir sanatoryumda başlar. Zola’nın “Fecontite”sinde,
Dickens’in adını hatırlayamadığım bazı romanlarında, Tolstoy’da,
D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve hastanelerden uzun uzun bahsedilir.”
Jur.I.s.39.
Barbusse’in Zola: Fransız yazar Henri Barbusse (1873-1935)’nin
1933 yılında Zola'ya dair yazdığı eserinin adı. “Barbusse’in
Zola’sı büyülemişti beni. Sonra Üç Şehir’le
Dört İncil...
hayranlığım
gittikçe artıyordu.” KA.s.314.
Barnave: Antoine
Barnave (1761-1793). Fransız siyaset adamı. “Barnave ihtilalin devamıdır.”
SNK.s.236.
Barok: Güzel
sanatlar dalında, XVI. asır sonundan XVIII. Asrın sonuna kadar İtalya’dan
başlayarak
Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinin çoğunda gelişen
üslüp için kullanılan terim. “Hatta Fransız klasisizminin utangaç ve
çekingen bir barok olduğunu söyleyenler de var”
KA.s.64.
Barselona:
İspanya’nın
ikinci büyük şehri. Katalonya ve Barcelona
ilinin merkezi. “Akdeniz’in Batı havzasındaki Marsilya, Cenova, Piza, Venedik,
Barselona şehirleriyle Küçük Asya’nın,
Suriye ve Mısır’ın limanları arasında uzun zamandan beri ticari münasebetler
vardı.” BFH.s.89.
Barthold: Vasiliy Vladimiroviç Barthold (1861-1932). Rus doğubilimcisi
ve Türkolog. Türkistan, Türk tarihi ve İslam tarihi üzerine çalışmaları
ile tanınmıştır. “Türkçe’ye çevrilen bır
baska eserde Barthold’un “İslam Medenıyeti Tarihi” Kİ.s.81.
Basava:
XII. asırda yaşamış Kannara
dilinde yazan şair ve filozof. Halk dilinde
yazılmış mistik
söyleşiler
ona atfedilir. “Basava sade bir dille Şiva evliyalarının hayatını
anlatıyor, Bassavanın çömezleri de yazılarında aynı inançları aşılıyor,
Purana üstüne Purana yayımlanıyor.” BDE.s.295.
Basiret Gazetesi: 1869 sonundan başlayarak
yurda dönmeye başlayan Yeni Osmanlılardan bir
gurubun saraydan gördükleri para yardımı ile aynı yıl kurdukları gazete.
Gazetenin başında Ali Efendi (Basşretçi
Ali) bulunmaktaydı. Basiret, Çırağan Vak’asından sonra Ali
Süavi’nin bir makalesini yayınladığı için 20 Mayıs 1878’de
kapatıldı. “Basiret gazetesi sahibi Ali Efendi’yi dinleyelim.” Mağ.s.153.
Basra: Irak’ın
güneyinde Basra körfezine 120 km uzaklıkta bir tarih ve kültür şehri.
“Mesela Milâdın onuncu asrında İhvan-ı Safa topluluğu
ile karşılaşıyoruz.
Topluluğun
merkezi Basra idi, bulundukları her şehirde toplantılarına mahsus
evleri vardı.” IDG.s.35
Basri: Günümüz
şiir
ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı
Deprem romanın şahıslarından biri. “Basri
Moskova’da okumuş militan.” KA.s.360.
Bastil: V.
Charles tarafından savunma amaçlı olarak Paris’te, 1370 yılında İnşaatına
başlanarak
1382 yılında tamanlanan ve uzun süre devlet hapishanesi olarak kullanılan kale.
Bastille, İhtilal öncesi Fransa’ada krallığın
keyfi davranışının bir şimgesi
olmuşve
bir çok tanınmış kişi
orada hapsedilmiştir.. 14 Temmuz 1789’da
ayaklanan halk kaleyi ele geçirdi ve 1790 yılında kale yerle bie edildi.
“Bastil’i deviren o.” Jur.I.s.377
Başbuğların
Hayatı: Latin şairi
ve tarihçi yazarı Corneluis Nepos (MÖ.90-MÖ.24)’un Menkıbelerle süslenmiş biyografik
eseri. “Cumhuriyet Roman’sında Cornelius Nepos, Başbuğların
Hayatı adlı eserinde menkıbeli hal tercümesi türünü başlatmıştır.”
KA.s.391.
Başlangıcından İbn
Rüşd’e
Kadar, Orta Çağ Avrupa’sında Arap Felsefesi: Ortaçağ Arap
felsefesi uzmanı Quadri’nin Pariste 1960 yılında yayımladığı
eseri. “Aşağıdaki
sayfaları ‘Başlangıcından ibn Rüşd’e
kadar,Orta Çağ Avrupasından Arap
felsefesi’isimli kitaptan derliyorum.”Kİ.s.194
Batıniler:
Kur'an ve hadislerdeki her zâhirin, açık hükmün bir de bâtını, iç yüzü,
herkesin anlayamayacağı gizli tarafı olduğunu
ve Kur'an ile hadislerin ancak tevil (yorumlama) ile anlaşılabileceğini
iddia eden fırkalara XII. asırdan itibaren toptan verilen isim. Bunlar kendilerinin
Şiâ'ya
mensup olduklarını iddia ederlerse de, İslâm bilginleri tarafından İslâm
dışı
kabul edilmiştir. Bâtınîlere, muhtelif
vesileler ile verilmiş isimler şunlardır:
Karâmıta, Sâibiye, İsmâiliye, Mübarekiye, Bâbekiye.
“İlk
İslam
düşüncesinin
doğuş tarihi,
Fatimi hareket, İsmaililerle Batıniler ve
Karamite’ler arasındaki nazari ve siyasi münasebetler, İslam
tarihinin en karanlık ve çetin meseleleri arasındadır.” IDG.s.2
Bâtınilik: Kur’an’ın bir dış manası
olduğu
gibi bir de iç manası olduğunu ve Kur’an ve hadislerin
batınî manasını bilenlerin zahirî hükümlerini tatbik zorunluluğunu
ortadan kaldırdığının savunan dinî-siyasî akımın
adı. “Müslüman müelliflere göre, dağlara çekilen Mezdek’ler çeşitli
mezhepler kurdular.Mesela Hurramiye, Bâtınilik, İslamiye
gibi.” Mağ.s.215
Batıyı Büyüleyen İslam: Bkz. La Fascination de I’İslam.
"Her Müslümanın ibretle okuması gereken nefis bir hicviye. 3- Rodinson’un
kitabı: “La Fascination de I’İslam” (batıyı Büyüleyen İslam)
(1980).” IDG.s.82.
Battal: Günümüz
şiir
ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı
Deprem romanın şahıslarından biri. “Namussuz ve
kaltaban Battal ,kalleş Fethi,bahtsız Hüseyin Arş,
sırtını iktidara dayayan cinayet şebekesi.” KA.s.357. Baudelaire:
Charles Baudelaire 1821 - 1867. Sembolizmin hazırlayıcısı sayılan bazı
yönleriyle de Parnasyen olarak kabul edilen ünlü Fransız şair
ve yazar. Eserlerinden başlıcaları: Kötülük Çiçekleri,
Yapma Cennet, Enkazlar, Esrar ve Haşhaş Füzeler,
İşte
Kalbim. “Ürpertici eserlerin tanınmış ustaları bir Hoffmann, bir
Edgar Poe, bir Baudelaire, Dosto’ya kıyasla birer göz boyayıcı birer
edebiyatçı.”BÜ.s.206.
Baydur: Bkz.
Suat Yakup Baydur. “Çölde vaazlar vermiyordu Baydur. Arkasında ilerici
Türk basını vardı.. Ataçlar’ı, Eyüboğullar’ı, Yüceller’i ve muhteşem
Dil Kurumuyla Türk basını.” Mağ.s.267.”
Bayram Paşa: (?-1638).IV Murat dönemi
Osmanlı sadrazamlarından. Şair Nef’inin ölüm emrini
vermesiyle bilinir. “Nefi bayram paşanın daha doğrusu
ayyaş ve
sadik bir hükümdarın haşmına uğradı.”
UU.s.250.
Bazard:
Saint-Amand Bazard (1791-1832). Fransız yazar, sosyalist ve Saint-Simon’cu
hareketin önemli isimlerinden. “Bu teşebbüs Saint-Simoncuları ikiye
ayırdı: Bazard aşırı dincilerden ayrıldı.
Buchez, Pierre Leroux ve Carnot onu takip ettiler.” SSSS.s.101. Beatnik: Amerika’da
doğan
beat generation akımına bağlı kimse.. Çağdaş sanayi
toplumunun değerlerini reddeden dolaysız yaşantılar
peşinden
koşan
gereksiz her şeyden arınmış bir
hayat anlayışını özleyen ve böylece içinde
yaşadığı
toplumdan kopukluğunu açıkça ortaya koyan kişi.
Bkz. Bitnik. “Turgeniev’in nihilist’i beatnik ( bitnik) olarak karşımıza
çıkıyor şimdi.”
BFH.s.46.
Beatrice: Dante’nin Vita Nuova (Yeni Hayat) ve Divina
Comedia (İlâhî Komedya) esrlerinde
bahsettiği
sevgilisinin adı. Floransalıdır. Dante, dante iki defa görmüştür
Beatrice’yi birincisi dokuz yaşında bir kilisede ikincisi on
sekiz yaşında.
Beatrice, dante’nin aşkından haberdar değldir
ve evlenir Dante aldırmaz sevgilisinin evlenmesine . bir süre sonra kendi de
evlenir. Ancak Beatrice öldükten sonra sevgisi depreşir.
Beatrice’nin gerçek bir kişi olmadığı
da kuvvetli rivayettir. Yani Beatrice Dante’nin muhayyel sevgilisidir.
“Beatrice, Dante için Beatrica.” BÜ.s. 260
Beethoven: Ludwig Van Beethoven (1770-1827). Dünyaca meşhur
Alman besteci. “Max Nordau, Beethoven’den Tostoy’a, Verlaine’den Rimbaud’ya
kadar geçen asrın bütün şöhretlerini tereddi ile
damgalar.”BÜ.s. 227.
Behram Şah: (1084-1162) Gazne devleti
hükümdarı.III. Mesud’un oğlu olan ve 11171162 yılları
arasında hükümdarlık yapan Behram Şah sanata ve sanatkarlara vediği
ehemmiyetle tanınmıştır. “Gaznelilerden Behram Şah’ın
emriyle yapılmış.” BDE.s.234. Behruz Bey: Recaizâde
Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanının kahramanı. Bihruz Bey, sağlıklı
bir eğitim
alamamış bir
mirasyedi ve alafrangalık sevdasına düşmüş bir
budala olarak tasvir edilir. “Recaizade’ye Behruz Bey, Hüseyin Rahmi’ye Şık
ve Şıpsevdi,
Ömer Seyfettin’e Efruz Bey tiplerini kim ilham ettirmiştir?”
KA.s. 338.
Bektaşilik: Hacı Bektaş-ı
Velî’nin yolundan gidenlerin onun adına kurdukları tarikat kolu. “Ovidius’un
dediği
gibi: “Prolem sine matre creatam”.Masonlukta üstad-ı azam oldu: Bektaşilik’te
postnişin
kutup, felsefede ise şakirdi olmayan bir hoca.” Kİ.s.214.
Belâgat-ı Osmaniye: Ahmet Cevdet Paşa'nın
Osmanlı Belâgatı ile ilgili 1881yılında yazdığı eseri.
Bu eser; eldeki bilgilere göre, ilk Türkçe belagat kitabı olan, İsma'il-i
Ankaravi'nin (1631) "Miftâhul-Belaga ve Misbah’ül-Fesaha’sından sonra, bu
sahada bilinen en önemli ikinci Türk belâgat kitabı olarak kabul edilmaktedir.
Ankaravi'nin belagat kitabında örnekler Frarsça ve Arapça verilerken, Ahmet
Cevdet Paşa’nın Belagat'ı Osmaniye isimli
eserinde örnekler tamamen Türkçe olarak verilmiş ve
Osmanlı Türkçesi'nin belagat kuralları ortaya konulmuştur.
“Cevdat paşa da Belâgat-ı Osmanî ‘ye arap
irfanının züBDE.s.ini aktarmıştı.” Kİ.s.284.
Belfegor:
Belfegor Arcidiavolo (Başdiyakoz Belfagor) İtalyan
siyaset adamı ve yazar Neccolo Machivelli (1469-1527)’nin ölümünden sonra 1545
yılında yayımlanabilen hikaye kitabı. "Belfegor adlı bir hikaye ile
Mandragor adlı tatlı bir tiyatro eseri vardır".” SNK.s. 188
Belh:
Afkanistan’ın kuzeyinde bir tarih ve kültür şehri.
“980’de Buhara civarında doğmu, Sâmanilerden Mansuroğlu
Nuh’un saltanatı döneminde Babası Belh’den geimiş.”Kİ.s.183.
Belinski:
Visaryon Grigoryeviç Belinskiy ya da Byelinskiy (1811-1848) Rus eleştirmen
ve gazeteci. “Rusya’da Batılı olan yalnız romancı mı? Ne münasebet? En az
Belinski’den beri her Rus yazarı Batılıdır.” Kİ.s.253-254.
Belvedere Apollonu: İtalya’da
Vatikan Müzesi’nde segilenen Roma döneminden bir heykel. Müzenin belvedere
salonunda bulunduğundan bu atla anılır. Eser
Atina’daki Apollon Tapınağı’ndaki tunçtan Apollon
heykelinin günümüze ulaşan tek eseridir. “Ve kelime,
Belvedere Apollonu’nun cilalı mermeri gibi esrarla haleli kalmış.”
KA.s.63 Benares. Benares, Varanas ya da diğer adıyla
Varanasi. Hindistan’da Ganj kıyısında bir şehir.“Büyülü bir halı oldu
Ramyana, ‘Himalaya doruklarına gerilen,İndus’tan Bengal’e, Benares’ten
Seylan’a kadar bütün Hint’i kucaklayan bir halı, bir çadır, bir bayrak, hatta
bir sema.” BDE.s.151.
Benda: Julien
Benda (1867-1956) Fransız filozof ve yazar. “Benda, insanlığı
ikiye ayırır:Rahipler, laikler.”Mağ.s.33.
Bendegân: Bir padişahın maiyetinde ve hizmetinde
olan kişilere
verilen ad. “Bir kelimeyle bendegân, mevkiinden ve şahsî
avantajlarından emin değildir.” BFH 139
Benedict:
Ruth Fulton Benedict (1887-1948) Amerikalı kadın antropolog. “Mesela Summer,
Keller, Malinowski, Lowie, Wisler, Sapir, Boas, Benedict. ABD’de antroploji kendini,’kültür
ilimi’ olarak tarif eder.”Kİ.s.41.
Bengal:
Güney Asya’da Himalaya dağları ile Bangal körfezi arsında
bir gölge Hindistan ile Bengladeş arasında paylaşılmıştır.
“Plassey savaşı 1757’de oldu ve kısa bir
zaman sonra Bengal hazineleri Londra’ya gelmeye başladı.”
BDE.s.75.
Ben-i İsrail: İsrailoğulları.“Belki
de karanlık bir kuvvet seni bacaklarından yakalamış,
damarlarındaki Ben-i İsrail kanı.” Jur.I.s.204.
Bentham:
Jeremy Bentham (1748-1832). İngiliz ahlâkçı ve hukuk
bilgini. “Anarşist ahlâk ne Bentham’a dayanır
ne Kant’a; ne faydacıdır, ne vazife ahlâkçısı.” Mağ.s.174.
Beranger:
Pierre Jean De Beranger (1780-1857). Eserlerindeki halkçı vatansever ve liberal
temalarla meşhur olmuş Fransız
şair
ve şarkı
yazarı. “Vatan aşkını şiirleriyle,
şarkılarıyla,
eserleriyle köklendiriyor, o, “Victor Hugo’nun dehasına sahip Beranger”
Challeye’e göre.” BDE.s.276.
Berberiler: Tarih öncesi çağlardan
beri Kuzey Afrika ve Sahra’da geniş bir alana yayılmış otuzdan
fazla alt grubu ayrılan topluluk. Berberiler kuzey-batı Afrika’da ovalarında
yerleşik
olarak ve Sahra Çölü’nde göçebe olarak yaşarlar. “Dağlık
Kuzey Afrika da isyankâr Berberiler hâriciliğin sığınağıdır.”
Kİ.s.159.
Berdiaev: Nilolay Aleksandroviç Berdiayev (1874-1948).
Devrimci fikirlerinden dolayı Sovyet yönetiniyle başı
dertden kurtulmayan Rus felsefe profesörü ve filozofu. “Şimdi
de Berdiaev'i dinleyelim: "Herzen Batıcıydı.40 yıllarının salonlarında
Batıcılık savaşı veriyordu.”Mağ.s.90.
Bergson:
Henri Bergson (1859-1941). Ünlü Fransız filozofu kendi adıyla anılan felsefî
ekolun kurucusu. “20. asrın başlarında Boutroux, Brunschvig ve
Bergson Laplace ve kant’in anladigi manada kati bir determinizmi insani sahada
Kabul etmezler ve determinizme ilk darbeyi indirdiler.” SNK.s.37.
Berhane:
Büyük, harap olmuş, kullanışsız
ve metruk ev. Berhane’nin bazen bir, bazen birkaç odası aydınlık” BÜ.s. 292.
Berke:
Bkz. Berke Vardar. “Berke askerde.” Jur.I.s.395.
Berkeley:
George Berkeley (1685-1753). İrlandalı pisikopos, tanrı
bilimci ve filozof. “Bazı Avrupalı düşünürlerin kitapları da bu dile
çevrilmiş.
Bacon’un ‘‘Novum Organum’’u, Locke’un “Essay Concerning Human Understanding”i,
Berkeley’in “Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge” i gibi.”
BDE.s.241.
Berlin Kongresi: 1877-1878 Türk-Rus savaşı
sonunda imzalanan Ayestefenos Anlaşması’nın hükümlerini yeniden
gözden geçirmek amacıyla 13 Haziran-13 Temmuz 1878 tarihleri arası Berlin’de
toplanan kongre. ''Otuz yıl sonraki berlin kongresinde Bulgaristan'ı
milletlerarası durumu tespit edilirken kapütülasyonlardan kastedilen, ne
ticaret anlaşmasıdır ne seyrü sefain, sadece
ikamet ve konsolosluk anlaşmaları söz konusudur''.BFH s.94
Berlin:
Almanya’nın başşehri ve on altı eyaletinden
birisi. “Marx,1835-36 yıllarını Bonn üniversitesinde geçirir.Edebi çevrelere
girip çıkar. Karl Grun’le tanışır.1836 sonbaharında
Berlin’dedir.” SSSS.s. 112
Bermekiler: Abbasî Devleti’nin İran
kökenli vezir ailesi. Bermakî ailesinin devlet yönetimindeki hakimiyetini
Halife Harun Reşid, Bermekilerin ileri
gelenlerinin öldürerek 803 yılında son vermiştir. “Bir
tarihçi, Bermekiler devrinde, zaman zaman tekrarlanan bu toplantıları
anlatırken sünnî, şiî, haricî, mutezili, imamî,
Zerdüşti
âlimler bir araya geliyordu, hattâ depedüz mülhitler bile alınıyordu.”IDG.s.36.
Bernard Lewis. Ünlü oryantalist. doktorasınıysa İslam
Tarihi konusunda yaptı. Paris Üniversitesi'ndeki araştırmaları
sırasında Türkçe öğrendi. 1938 yılında ders
vermeye başladı. 1974'e kadar Londra
Üniversitesi'nde, 1974-1986 arasındaysa Princeton Üniversitesi'nde hocalık
yaptı. 1998 yılında Atatürk Barış Ödülü'nü aldı. Araştırma
alanları Ortaçağ İslam Dünyası, günümüz Ortadoğusu
ve Osmanlı İmparatorluğu'dur.
“Müsteşrik
Bernard Lewis de aynı kanattadır. “Aralık 1876’da Ali Suavi ve İngiliz
karısı, Disraeli’nin şahşî
bir görevlisi olarak Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz
parlemento üyesi H.A.M. Butler-Johnstone’ı misafir ettiler.” Mağ.s.148.
Bernardin de Saint-Pierre: (1737-1814). Fransız
roamantik yazarı. Hint kültür ve medeniyeti ile yakından ilgilenmiş ve
Hindistan’a yaptığı bir seyahatin neticesinde
Hintli Kulübesi adlı bir eser yazmıştır. “Anquetil-Duperron’dan üç
beş yıl
sonra, hemen aynı kıyılarda bir ikinci seyyah dolaşıyordu,
edebiyatta Anquetil’inkine benzer bir devrim yaratacak olan bu yolcunun adı
Bernardin de Saint-Pierre’di. (1737-1814).” BDE.s.34.
Berry: Fransa’da
bir şehir.
“Saint-Simon’a yüklediği suç oldukça agır: Kral
ailesine saygısızlık ve Berry dükü’nün katline katline manevi
istirak.”SSSS.s.34.
Bertold Brecht: (1898-1956) Fransız şair,
tiyatro yönetmeni, oyun yazarı ve kuramcısı. Başarılı
oyunlarından başka kuramsal yazıları ve
uygulamada getirdiği yeniliklerle de 20.yy
tiyatrosuna yön vermiş öncülerdendir. Geliştirdiği
"Epik Tiyatro" anlayışıyla devrim yaratmış,
çağdaş siyasal
ve maddeci tiyatronun önde gelen temsilcilerinden olmuştur.
“Filanın Baytekin’i Bertold Brecht’dir, falanınki Andre Bretondur, feşmekanınki
Sartre, Joyce ya da Garaudy!” UU.s.30-31.
Beş Oklu: Hint mitolojisinde istek
tanrısı Kama’nın ünvanlarından birisi. “Bir karısı Şefkat,
Kama’nın, öteki Şehvet..ve adları saymakla
bitmez: Beş Oklu, Gönüllerde Doğan,
Sarhoş Eden,
Öldüren.” BDE.s.181.
Beyaz Geceler: Rus Romancı Fyod Mihailloviç Dostoyevskiy
(1821-1881)’nin 1848 yılında yazdığı romanı. “Sonra
Kumarbaz, Beyaz Geceler ve Budala. Hiçbirinde aradığımı
bulamadım.” Mağ.s.272.
Beyaz Lisan: Yahya Kemal’in dilin bütün arızalarından
temizlenmesi lekesiz ve pırıl pırıl bir ifade vasıtası haline gelmesi manasında
kullandığı
bir edebiyat terimi. “Beyaz Lisan bir şairin uydurduğu
talihsiz bir terkip.” Kİ.s.238
Beyazıt-ı Bistami: (..?- 874). IX. Asır İslâm
âlimi ve mutasavvıfı. “Beyazıd-ı Bistami, ‘yılan derisini nasıl atarsa, ben de
öyle sıyrıldım benliğimden, sonra kendime baktım,
ben, o olmuşum’ diyordu.” BDE.s.248.
Beyoğlu: İstanbul’da
bir merkez ilçe “Osmanlı Bankası, nişanlar, sefâret baloları ve Beyoğlu’nu
zevk panayırına çeviren şuh aktrisler.” BÜ.s.135.
Beyrut:
Akdeniz kıyısında bir şehir. Lübnan Devleti’nin başkenti.
“İskenderiye,
Beyrut, Sur, Akka limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika
bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe
taşlarıydı.”
BFH.s.89.
Bhagavad-Gita: Mahabharata’nın en önemli bölümü. Hinduların en
kutsal metni.18 bölümden ve 700 dizeden oluşmaktadır.Acuna
ile Krişna’nın
Kurukşefra
savaş alanında
karşılıklı
konuşmaları
anlatılır. “Jones, Colebrook ve Wilkins on yıl içinde Sanskritçe’nin belli başlı
şaheserlerini,
“içerdikleri destan boyutu, metafizik derinlik, klasik zerafet , saf ahlâk
anlayışıyla
Hint dehasının mükemmel bir şekilde yansıdığı
en çnemli eserler olan” “Bhagavad-Gita” yı (1784), “Hitopadesa”yı (1787), “Şakıntala”yı
(1789), “Gita-Govenda”yı (1792), Batı Kütüphanesine kazandırırlar.” BDE.s.40.
Bhagavata-Purana: Kutsal Tanrı Bhagavat’a ilişkin
antik hikâye metinleri olan 18 puranadan birisidir ki 10 kitaptan, 332 bölümden
ve 18000 dizeden oluşmaktadır. “ ‘Daphne’yi Hint’in
tesiri ile kaleme alır. Bhagavata-Purana’yı “harikulade bir şiir
ve his kaynağı” olarak vasıflandırır.”
BDE.s. 63
Bharata:
Hint kahtamanı ve Bharata kabilesinin kralı. “Duşyanta ile
sakuntala’nın oğlu. Birinci karısından Rama doğar
.ikincisinden Bharata.” BDE.s.153.
Bhasa: (IV-V)
asırlarda yaşadığı
sanilan Hint şairi. “Bu devrin iki büyük şairi
var: Bhasa ve Kalidasa, birincisi Budist, ikincisi Brahman.” BDE.s.92.
Bianchi:
Thomas Xavier de Bianchi (1783-1864). Fransız Türkolog. “1833’de İstanbul’da
1834’de Türkçe-İngilizce-Fransızca Sözlük
Bianchi Türkçeden-Fransızcaya Lügatı’nı yayımladığı için
Redhouse’un kitabı basılmaz.”Kİ.s.269.
Bible:
Biblia. Yahudî ve Hristiyan dinleri için kutsal olan metinlerin bütünü için
kullanılan isimdir. Bible yahut Kitab-ı Mukaddes Eski Ahit ve Yeni Ahid olmak
üzere iki ana bölümden oluşur. Bu ana bölümler de kendi
arasında değişik
konuları kapsayan bölümlere ayrılmışlardır. “Medeni dünyanın bütün
düşüncesi,
bütün inançları, bütün bilgeliği Bible’de toplanmıştı.”
IDG.s.87.
Bihar:
Hindistan’da merkezi Patna olan bir eyalet “Muhammet Gori’nin:Komutanlarından
Bahtiyar’ın 1193’de Bihar’ı fethetmesi sonucu, Bengal’in büyük bir kısmı
Müslümanlar’ın eline geçer ve Hindular’ın çoğu Müslümanlığı
kabul eder.”BDE.s.282.
Bihari Lal: Bihari Lal (1603-1663). XVII. asır Hint şairleri.
“17.asırda Krişna ile Rada’nın aşklarını
terennüm eden Biharilal bile Sattasai’nin taklitlerinden ilham almış.”
BDE.s.180.
Bilge Güney: Günümüz şiir ve roman yazarlarından
Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı
Deprem romanın şahıslarından biri. “Evine dönen
Kostak, birden New York Times Ankara temsilcisi Bilge Güney’in vatandaşlıktan
iskatını hatırlar” KA.s.354.
Bilgi Yayınevi: Ahmet Tevfik Küflü tarafından1965 yılında
Ankara’da kurulan yayınevi. “Son çeviri Bilgi Yayınevi’nde çıkan Bertan
Onaran’ın Don Kişot’u.” KA.s.210.
Binbir Gece: Bkz. Binbir Gece Masalları. “Binbir Gece ile
veya Siret-i Antel’le ciddi olarak meşgul olduğu
da şüphelidir.”
KA.s.326.
Binbir Gece Masalına: “Dufour, klasik Fuhuş Tarihi’ni
Petronius’tan aldığı sahnelerle Binbir Gece
Masalına çevirir.” KA.s.364.
Binbir Gece Masalları: Birbiri ardına devam eden
Arap masal derlemesidir. Masalların İran ve Hint kaynaklı olduğu
da iddia edilmektedir. Masalların Türkçeye çevrilişi
Abdülaziz zamanında Ahmet Nazif Efendi tarafından, Fransızca’ya çevrilişi
18.asın ilk çeyreğinde Antoine Galland tarafından
(12 Cilt) yapılmıştır.“İnsanlığın
Komedyası” Batı’nın Binbir Gece Masalları.” BÜ.s. 236.
Binbir Gece: Bkz. Binbir Gece Masalları. “Binbir Gece
yetmiyordu onlara, yeni Binbir Gece istiyorlardı.” BDE.s.33.
Binbir Gün: Binbir Gün Masalları. Bin Bir Gece Masalları’nın
tesiri ile Fransa’da Petit de la Croix tarından 1720-1712 yıllarında yayımlanmış doğu
masal derlemeleri. “Ne varki Galland’in cevirdigi “binbir gece masallari” bir
sürü yeni masallara yol acar: ‘Binbir Gün’, ‘Binbir Ceyrek Saat’ ve bilhassa
Mogol masalları Çin hikâyeleri gibi.” Kİ.s.316.
Bir Arap Tarih felsefesi: Bkz. An Arab Philosophy of
History. "Kazim Kadri Ogan'ın tercümesi bir yürekler acısı. Beyrut
üniversitesi profesörlerinden İssawi'nin değerli
bir eseri: ‘An Arab Philosophy of History’ (Bir Arap Tarih Felsefesi) başlığını
taşır.”
SNK.s.69.
Bir Dünyanın Eşiğinde: Cemil Meriç’in Hint kültür ve
medeniyetini anlattığı ilk telif eseri. Eser 1964
yılında “Hint Edebiyatı” adıyla yayınlanmıştır. “Kırk Ambar”da dünya
edebiyatları kavramına dokunmuştur. “Bir Dünyanın Eşiğinde”
ise dünyanın en eski edebiyatına ayrılmıştır.”IDG.s.87.
Bir Taşralıya Mektuplar: Diğer
ismiyle Taşra Mektupları ve düşünceler.
Blaise Pascal (1623-1662).’ın eseri. “Öfke bazen için için kükrer, Pascal’ın
“Bir Taşralıya
Mektuplar’ında olduğu gibi.” BÜ.s.127.
Birinci Cihan Harbi : Bkz. Birinci Dünya Savaşı.“Birinci
Cihan Harbi’den sonra Almanya’da Mannheim ve Lukacs, Fransa’da Goldmann,
Amerika’da Sorokin, Veblen, Znanieczki.” SNK.s.204.
Birinci Dünya Savaşı:
1914’ten 1918’
kadar süren dünya savaşı. “Birinci Dünya Savaşı’ndan
sonra onu tekrar Azerbaycan’da görüyoruz.” BÜ.s.156.
Birinci Korentililer: Bkz. Korentlilere Birinci
Mektup “Birinci Korentililer’den bir iki yıl sonra kaleme alınmıştır.”
IDG.s.130.
Birmanya: Diğer ismiyle Myanmar. Güney Doğu
Asya’da bir devlet. “Monokültür sisteminin kuruluş sebebi
bu: Brezilya ‘da kahve, Birmanya’da pirinç Güney Denizleri’ndeki adalarda
baharat, Küba’da şeker kamışı,
Havana’da Tütün v.s arada, Avrupa’nın talepleri artıyordu birden.”BFH.s.6.
Birmingham: Büyük Britanya’da, Ren Irmağı
kıyısında bir şehir.“Watt, elli yıl önce dünyaya
gelse, bu keşif hiçbir tatbik sahası
bulmadan unutulup gider, Boulton’un Birmingham’daki atölyeleri olmasa muhar
makinesi geliştirilemezdi.” BDE.s.75.
Bismarck: Otto von Bismarck veya Von Bismarck-Schönhausen
(1815-1898). Alman devlet adamı ve başbakanı. “Bismarck 16 Misan
1869’da şunları
söylemiş parlamentoda:
“Ne mazinin tarihini görmezlikten gelebiliriz, ne geleceği
inşa
etmek elimizdedir.” Kİ.s.361.
Blanqui:
Louis Augute Blanqui (1805-1881).Fransız sosyalist kuramcı, siyaset devrim
adamı. “Bakunin de kropotkin gibi, hassas bir insandır, cinayetten hoşlanmaz,
Blanqui’cilere düşmandır.” Mağ.s.175-176.
Blanquicilik: Augute Blanqui’nin düşünce
ve harekatlerinden doğan öğreti.
“Bakunin de kropotkin gibi, hassas bir insandır, cinayetten hoşlanmaz,
Blanqui’cilere düşmandır.” Mağ.s.175-176.
Bloomsbury: XX.yy. İngiltere’de sanatçı ve
aydınlardan oluşan grup. Adını mensuplarının çoğunun
oturduğu
Bloomsbury Mahallesinden almıştır. Grubun mensupları öz
olarak bayağılık üzerine kurulan
medeniyetin sağlam bir temel oluşturmayacağını
savunuyorlardı. “İlk Rus ihtilalcileriyle savaş sonu
Bloomsbury'leri arasındaki başlıca fark: Birinciler sorumlu,
ikinciler sorumsuz".” Mağ.s.107.
Bloy:
Leon Bloy (1846-1917). Fransız yazar. Nalet bir adam Bloy.” UU.s.219.
Boas: Franz
Boas (1858-1942). Alman asıllı Amerikalı antropolog. Mesela Summer, Keller,
Malinowski, Lowie, Wisler, Sapir, Boas, Benedict. ABD’de antroploji
kendini,’kültür ilimi’ olarak tarif eder.” Kİ.s.41.
Boccace:
Bkz. Baccacio. “Boccace 1358’de, Dante’nin hayatını yazar, eser daha o zamandan
bir edebiyat tarihidir.” KA.s.396.
Boccacio:
Giovani Boccaccio (1313-1375). İtalyan yazar. “Boccacio
(1313-1375), bir zaman Napoli sarayında yaşamış,
vur patlasın çal oynasın” KA.s.211.
Bodin:
Jean Bodin (1530-1596). Fransız filozof ve yüksek yargıç. “Büyük modern
devletlerin monarşik mutlakiyete doğru
çetin yürüyüşünü izlerken Machiavelli’nin
Hükümdar’ı Bodin’in Devlet’i , Hobbes’un Leviathan’ı Bousuet’nin Kitabı
Mukaddes’den çıkarılan Siyaset’iyle karşılaşıyoruz
önce; sonra tersine bir hareketin mutlak monarşiye karşı
muzaffer bir tepkinin başlayış ve
ilerleyişini
gösteren kitaplar: Locke’un Sivil Hükümet Üzerine Deneme’si, Montesquieu’nun
Kanunların Ruhu, Rousseeau’nun Toplum sözleşmesi,
Sieyes’in Üçüncü Sınıf Nedir’i?.” UU.s.170.
Bodisatva:
Hindistan Budist metinlerinde ve uygur dönemi eserlerimizde, mesela Kuanş im
Pusar’da dini vecibelerini yerine getirerek, çeşitli
bilinçlenme aşamalarından geçerek Buda’ya
veya tanrısal ayrıcalığa kavuşmak
isteyen kişi. “Binlerce Bodisatva dinler
Buda'yı en önemli sutra "Şeriat Lotüsü"
(Saddharma-Pundarika). BDE.s.,173.
Boehme:
Jakob Boehme (1575-1624). Alman gizemci ve tanrıbilimci. Kutsal Kitap ve vahiy
üzerine çalışmalar yaparak Kant sonrası
Alman felsefesini etkilemiştir. “Byron’dan Poe’ya kadar
birçok şairi
etkileyen Coleridge’de de, Alman romantiklerinin harekete geçirdiği
mistisizmlerden, Boehme ve Schelling’ten, yeni doğan
endiyanizmden pırıltılar var.” BDE.s.44.
Boethıus. Hector Boethius vaya Hector Boece (1465-1536). İskoç
hümanist ve terihçi. “Boethıus Felsefenın Sağladığı
Teselli adlı eserinde kültürün ne kadar izafi olduğunu
açık açık söylemiş.”Kİ.s.20.
Boğaziçi Üniversitesi: Robert Koleji’nin 1478 sayılı
yasa ile Millî Eğitim Bakanlığı’na
bağlanmasıyla
İstanbul’da
1971 yılında kurulan ve öğretim dili İngilizce
olan üniversite. Boğaziçi Üniversitesi ,komünist
yetiştirir,
düşman
yetiştirir.”
SNK.s.408.
Boğaziçi: Antikçağda
bir efsaneden dolayı Bosporos Thirakios Boshoros Thracirıs (Trakya Öküz geçidi)
adı verilen Marmara Denizi’ni Karadeniz’e bağlayan boğazın
kıyıları ile doğuda Anadolu, batıda Rumeli
yakalarındaki platonun kenarlarına kadar uzanan dik yamaçları kapsayan alana
verilen ad. “Filistin’de veya boğaziçi’ndeki aşk
hatıralarını tekrarlardı.” KA.s.168.
Boileau:Nicolas
Boileau (1636-1711). Fransız şairi. Klasizm akımının
savunucarından münekkit ve edebiyat kuramcısı. “Klasiklerin akıl hocası
Boileau, hiçbir şey gerçek kadar güzel değildir,
dememiş miydi.”
KA.s.291.
Bombay: Hindistan’da
Hint Okyonusu kıyısında bir kent. “Abdülhak Hâmit Bombay’dan bir iki kartpostal
getirdi. Jur.I.s.148.
Bonald:
Louis Bonald (1754-1840). Fransız yazar ve felsefeci.“Birinci düşünceyi
aristokratik ve teokratik mektep temsil eder, Bonald’ın Maistre’in,
Lamennais’nin mektebi; ötekini liberal mektep, Benjamin Constnt’in, ‘Minerve’
yazılarının mektebi.” SSSS. s.50.
Bonapart: Napolyon Bonaparte, (1822-1891) Fransız İmparatoru
ve general. Pulto vapura binmiş, Jason yelkenlisiyle/ Hem
Marseyyez, hem Eşil... Tayf da orda melek de.../
Elektr’in kapısında Capanee beklemekte,/ Ve Lodi köprüsünde Bonapart
ayaktadır;/ Neron ayakta Mesih kıvranmaktadır,/İşte tahtın
uğursuz,
korkunç, kasvetli yolu;Terle, çamurla, kanla, gözyaşıyla
yoğrulu.”UU.s.344.
Bonn Üniversitesi: 1818 yılında Almanya’nın Bonn
şehrinde
kurulan üniversite. “Bhagavad-Gita’yı aslından okumak için Sanskritçe öğrenen
üstad, Hint edebiyatının birçok eserlerini Almanca’ya kazandırmış,
Bonn Üniversitesinde Sanskritçe hocalığı yapmış.”
BDE.s.56.
Bonn: Almanya’da
Ren Irmağı
kıyısında bir kent. “1841’de felsefe doktorasını veren Marx Lena’dan Bonn’a
gider.” SSSS.s.114.
Boratav: Pertev
Naili Boratav (1907-1998) Türk halk edebiyatı Profesörü. “Güzin hanım,takip
edilmesi gereken yolun Boratav tarafından keşfedildiğini
söylüyor: Türk folklorü ögelerini belirtmek lazımmış Tanzimat
romanlarında.” Kİ.s.248.
Bossuet:
Jacgues-Benigne Bossuet (1627-1704). Fransız yazarı. Hitabet türünün en önemli
yazarlarından biridir. “Ama bu insan bir Racine veya bir Bossuet olduğu
zaman, eserindde kendini sergilemez pek;hatta mektuplrında bile ‘ben’ini ifşâ
etmekte çekinir;geçicinin arkasında ezeliyi arızi arkasında değişmez’i
arar ve yakınlaşmak ister. KA. s.76.
Bougle: Celestin
Bogle (1870-1940). Fransız toplum bilim profesörü. “Devrimci bir kanat. Bougle
ile Halevy’e göre, Kremlin’e yerleşen Lenin,” Kapital’in üç
cildini yazı masasına koyarken, çarların sarayına Saint-Simonculuğun
aşırı
sol kanadı otağ kuruyordu.” SSSS.II.s.110.
Bourget: Paul
Bourget (1852-1935). Psikolojik romanlarıyla ünlü Fransız realist yazarı.
“Balzac’ın devamcıları, daha da çok en ünlülerinden biri olan Bourget hocamız,
insanoğlunu
aile ile, toplumla ilişkileri açısından incelemiş.”
KA.s.260.
Boynu Halkalı Kumru: Kelile ve Dinme’de anlatılan
bir hikâye adı. Hikaye hayvanlarınavcıların tuzaklarından ve diğer
başka
tehlikelerden, karşılıklı yardımlar sâyesinde
nasıl kurtulduklarını anlatır. “Topluluk, adını Kelile ve Dimne’deki Boynu
halkalı kumru hikayesinden almış.” IDG.s.48.
Brahma:
Hindu tanrılarının en önemlilerinden biri. Hindu inanışına
göre İlk
yaratılan ve her şeyin yaratıcısı Brahma’dır. “Ve
bu yumurtadan kendisi doğdu. Kendisi: Brahma, bütün
kâinat’ın atası.” BDE.s.324.
Brahman: Başlıca
dört Hindu kastı arasında en yüksek kastın, ruhani kastın üyesi. “Ötelerin
ötesidir, Brahman, yücelerin yücesi.”BDE.s. 118.
Brahmana: Kuzey Hindistan’da MÖ. X.veVII asırlar arasında
yazılmış,
Kurban meresimlerinin anlamını ve din adamlarının eylemlerindeki simgeleri
açıklayan felsefî nitelikli düz yazılar ve yorumlar. “Rig-Veda’nın iki,
Sama’nın on, Atharva’nın bir, Yacur’un iki Brahmanası var.” BDE.s. 112.
Brahmanlar: Hindistan’daki Brahmanizm dinine mensup olanlar.
“Zerdüşt’le,
Sabii’lerin (kısmen de brahmanların ve belki de Budistlerin) fikirleri iç içe
idi.’’ IDG. s. 46.
Brahma-Samaç: Brahman derneği. 1828’de
Kaltüta’da, Ram Mohan Roy tarafından kurulan, tanrıcı neformcu Hindu hareket.
Hareket özetle Hinduluğu yeniden yorumlauyarak tanrıcı
değerleri
yüceltmeye çalıştı, kast sistemini, çok
tanrıcılığı, puta tapıcılığı
ve Ruhun beden değiştirmesi
gibi anlayışları kaldırmak için gayret
gösterdi. “Bu yavuz iman ihtilâlcisinin karşısında
bütün mabetler kapılarını kaparlar,Roy bütün inançları,bütün insanları,bütün
mabetleri bağrına basan bir mabet açar
1828’de:’’Brahma-Samaç.” BDE.s.273-274.
Braudel: Fernand
Braudel (1902-1985) Fransız tarih profesörü ve yazar. “İtalyan
Ansiklopedisi’ne yazdığı medeniyet maddesinde Braudel
iki kelimenin aynılığı üzerinde durur.” SNK.s.304.
Brezilya: Güney Amerika’da başkenti
Brasilia, pesmi dili Potekizce olan ve 22 eyaletten oluşan
devlet.“Monokültür sisteminin kuruluş sebebi bu: Brezilya ‘da kahve,
Birmanya’da pirinç Güney Denizleri’ndeki adalarda baharat, Küba’da şeker
kamışı,
Havana’da Tütün v.s Arada, Avrupa’nın talepleri artıyordu birden.” BFH.s.6.
Brihaspati: Rigveda tanrılarından kurbancı ve aracı tanrı.
Kelamın efendisi ve Eskilerin Kralı gibi ünvanlarla da anılan Brihaspati’ye bir
çok eser mal edilir. “Brihaspati’nin bu taşlamalarından bütün bir felsefe
mektebi doğmuş.”
BDE.s.121.
Brihatkata: Büyük anlatı anlamına gelen, Gunadhya’nın keleme
aldığı
sanılan Hint hikayeleri derlemesinin adıdır. “Eski Hint’te edebî hikâyelerin
tek kaynağı: ‘Brihatkata’ (Büyük Roman
).” BDE.s.236.
Britanica: Bkz. Britannica Ansiklopedisi. “Britanica’da
şunları
okuyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı.” IDG.s.16.
Britanya adaları: Büyük Biritanya’ya komşu
adaları ve İrlanda adasını kapsayan, Kuzey
denizi ve Marş denizi ile kıtadan ayrılan
Avrupa’nın kuzey batısında takımada. Britanya adalarında kurt sürüleri dolaşırken,
Himalaya dorukları bu sesle ürpermişti.” BÜ.s.278.
British Museum: İngiltere’de 1753’te Hans
Sloane’den satın alınan sanat eşyaları koleksiyonu ve kütüphane
çevresinde kurulan müzenin adı. “Lexicon’un İstanbul’daki
tabilerin cimriliği yüzünden makaslanan
müsveddelerinin tamamı British Museum’da kadirşinas ilim
adamlarını beklemektedir.” Kİ.s.271.
Broch:
Hermann Broch (1886-1951). Kendini tamamen edebiyata verebilmek amacıyla
sanayiciliği bırakan Avusturyalı romancı.
“Sonra şakirtler:Galsworthy,
Thomas Mann, Broch, Marcel Proust, Jules Romains.” KA.s.140.
Brockelmann:Carl Brockelmann (1868-1956). Alman şarkiyatçı
ve Türkolog. "Konu üzerinde son büyük eser Brockelmann'ın iki ciltlik
«Arap Edebiyatı Tarihi»dir." K.İ.s..300.
Bronte Kardeşler: İngiliz
kadın romancılar. Charlotte (1816-1855), Emily (18181848) ve Anne
(1820-1849)’den oluşan üç kadın kardeşin
oluşturduğu
edebiyatçılar grubu. “İngiltere’de de modern hikâye,
Jane Austen, Bronte kardeşler gibi kadın yazarlarla başlar.”
KA.s.136.
Brumaire: Fransız cumhuriyet yılının 22 ya da 23 Ekimden başlayan
ve 21,22, veya 23 kasımda sona eren ayı. "Touchard'ı dinleyelim:
"Brumaire'deki hükümet darbesi, Directoire'a son verir".” Mağ.s.113.
Brunetiere: Ferdinand Brunetiere (1849-1906). Fransız
edebiyat eleştirmeni ve ünlü La Revue des Dexsm
Mondes dergisi yönetmeni. “Brunetiere genel evrim teorisine dayanarak
edebiyatın dalların gelişen ve birbirinden doğan
gerçek türlermiş gibi incelemeğe
kalktı.” Mağ.s.242 .
Bruno Bauer: (1809-1882). Alman eleştirmen
ve filozof. Çeşitli eserlerinin hemen hemen
hepsi İncillerin
eleştirisini
ihtiva etmektedir. Mesela: Yuhanna’ya göre İncil’in
Eleştirisi,
İlk
üç İncil’in
eleştirisi
ve Aziz Paulus’un Mektuplarının eleştirisi. gibi. “Bruno Bauer,
Ruge, Koepen.. Hepsi de bir parça Gans’ın etkisiyle sola yönelmiş,
Gans’ın daha doğrusu Gans Saint-Simonculuğunun.”
SSSS.s.113.
Brunschvig: Leon Brunschvicg[18]
(1869-1944). Kant eleştiriciliğinin
ortaya koyduğu problemleri yeniden ele alan
Fransız filozofu. “20. asrın baslarında Boutroux, Brunschvig ve Bergson Laplace
ve kant’in anladigi manada kati bir determinizmi insani sahada Kabul etmezler
ve determinizme ilk darbeyi indirdiler.” SNK.s.37.
Bruntiere: Ferdinand Bruntiere (1849-1906). Fransız edebiyat
tenkitçisi ve yazar. Fransa’nın en uzun ömürlü dergilerinden olan Revue des
Deux Mondes’in yöneticisi. “Bruntiere’in Revue des Deux Mondeks’daki Le Roman
Experimental, (14 Şubat 1880) ve Les Romanciers
(15 Eylül 1881) makalelerini görmüş olsa o kadar aşırı
bir hayranlığa kapılmayacaktı.” KA.s.290.
Brutus. Cicero’nun
nutuk sanatı üzerine yazdığı eseri. Roma belegat sanatını
tarihinden bahseden eserin eserin MÖ.46 yıllarında yazdığı
sanılmaktadır “Brutus’de Latin edebiyatçını özgün olduğunu
anlatan yazar, modern okuyucuya aşinası olduğu
bir edebiyat tarihi dersi verir.”KA.s. 389-390.
Brütüs. Marcus
Junıus Brütüs (MÖ.85-MÖ.42) Romalı siyaset adamı ve yazar. “Erdem sen ne boş bir
kelimesin” sözünün sahibi. Sezar’ın “sen de mi Brütüs” sözünün muhatabı.
Kendisini affeden, koruyup kollayan Sezar’a karşı girişilen
süikasta katıdı. “Sezar Sezar’ı yıkan Brütüs’te, istibdası deviren çağdaşlarımızın
kudret ve emellerini bulmuyor muyuz? KA. s.304
Bu Ülke: Cemil
Meiç’in 1974 yılında yayımladığı eserinin adı. “Bu
Ülke’yi matbaaya vermiştim.” Jur.II.s.187.
Buchez:
Philippe Joseph Benjamin Buchez (1796-1865). Fransız filozof ve siyaset adamı.
“Bu teşebbüs
Saint-Simoncuları ikiye ayırdı: Bazard aşırı dincilerden ayrıldı.
Buchez, Pierre Leroux ve Carnot onu takip ettiler.” SSSS.s.101.
Buckle: İngiliz tarihçi ve yazar.
(1821-1862). 1857 yılında yazdığı İngiliz
Medeniyeti tarihi adlı esriyle ün yapmıştır. “Buckle da İbn-i
Haldun gibi kendinden önceki tarihçileri, daha doğrusu
tarihi tenkitle başlar.” UU.s.240.
Buda: (MÖ.563-483)
Budizmin kurucusu. “Buda’yla Konfiçyüs’ün sesi uzun zaman erişemez
Avrupa’ya ve Asya’nın hikmetini tek başına Zerdüşt
temsil eder.” BÜ.s.145 Budala: Dünya ve Rus Romanının en önemli
simalarından biri olan Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821-1881)’nin 1868
yılında yayımladığı romanı. “Sonra Kumarbaz,
Beyaz Geceler ve Budala. Hiçbirinde aradığımı bulamadım.” Mağ.s.272.
Budizm:
MÖ. 563-483 yılları arasında yaşamış olan
Buda tarafından MÖ. VI. yüzyılda Hindistan'da doğmuş evrensel
bir din. Buddizmin din, mezhep, tarikat ya da felsefi ekol tanımlamalarından
hangisine girdiği yolunda tartışmalar
vardır. “Filhakika “Venedik Taciri” nin dayandığı iki
hikayenin de kaynağı budizmdir.” BDE.s.40.
Bugünkü Oryantalizm: Edward Said’in “Oryantalizm”
isimli eserinin üç ana kısmından üçüncü kısmının genel başlığı
“Bugünkü Oryantalizm baslığı altında gelişen
uçüncü kısım ise, önceki oryantalizmin bittigi yerden, yani 1870’lerden
baslar.” Kİ.s.67.
Buhara:
Özbekistan’da Zerafşan Vahasaının batı ucunda Kızıl
Kum çölü kenarında bulunan tarihî Türk-İslâm şehri.
“980’de Buhara civarında doğmuş,Sâmanilerden
Mansuroğlu
Nuh’un saltanatı döneminde Babası Belh’den gelmiş.” Kİ.s.183.
Buhari: (H.194-256/M.810-869)
Hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden biri. 21 Temmuz 810 tarihinde Cuma günü
Buhara'da doğmuştur.
Bundan dolayı da Buhârî nisbetiyle anılmasına sebep olmuştur.
On bir yaşında hadis öğrenmeye
başladı.
Onaltı yaşında annesi ve kardeşi
Ahmed'le birlikte hacca gitti. Annesi ve kardeşi
Buhârâ'ya dönerken, kendisi ilim öğrenmek isteğiyle
Mekke’da kalarak tahsiline devam etmiştir. (210 h./825). “Modern bir
yahudi alimi, Hirschfeld Hicret olmasa İslamiyet olamazdı. Medine’de
yahudiler olmasa, Hicret diyecek kadar aşırılığa
kaçmıştır.Buhari’nin
topladığı
hadislerden biri müminlere şu buyruğu
verir: Yahudilerle savaşacaksınız, bir yahudi bir taşın
arkasına saklandı mı, taş dile gelecek ve ey Tanrı kulu,
arkama bir yahudi gizlendi, onu katlet diyecektir.” Kİ.S.152.
Burbon’lar ve Stuart’lar: Saint-Simon (1760-1825)'ın
1822 yılında kaleme aldığı eserin adı. “Burbon’lar ve
Stuart’lar, 1822 (Des Bourbons et des Stuarts) .” SSSS.s. 152.
Burckhardt: Jacob Burckhardt (1818-1897). Eserlerini
Alamanca yazan İsviçreli tarihçi yazar.
“Burckhardt, İtalyan Rönesans Kültürü (1860)
adlı eserinde bizi Guziot’nunkinden çok farklı bir dünyaya götürür.” UU.s.99.
Bureau des Longitudes üyelerine Mektuplar: Saint-Simon (1760-1825)’in
1808 yılında yazdığı eserinin adı. “Bureau des
Longitudes üyelerine Mektuplar,1808 (Letters au Bureau des Longitudes).”
SSSS.s. 150.
Burhan Felek: Burhan Felek (1889 - 1982). Türk spor adamı ve
gazateci. “Evde babasından duysuğu Türkçeyi konuştu,
okumaktan vazgeçti, yahur Ulunay’ı, Burhan Felek’i, Vâ-Nûyu okudu. Jur.I.s.140.
Burhan-ı Katı: Tebrizli Hüseyin bin Halef’in Farsçadan Farsçaya
olarak 1652 yılında yazdığı lügat. Burhan-ı Katı’yı
Mütercim Ahmet Âsım Efendi 1791-1797 tarihleri arasında tercüme ederek Sultan
III.Selime sunmuştur. “Tebriz’li Hasan Burhan-ı
Kati’yi hazırlar.Acemcenin en mükemmel lügatıdır.” SNK.s. 321.
Burke:
Edmund Burke (1729-1797). İngiliz siyaset adamı ve
yazar."Burke, 1300 yılda kurulan bir düzenin, bir günde yokedilmesini
insallık tarihinin en meşum günü sayar". SNK.
s.178.
Bursa:
Marmara bölgesi’nde Uludağ’ın eteklerinde kurulan tarihi
Türk şehri.
“Hazret aynı zamanda hem Hicaz’da, hem İstanbul’da, hem Bursa’da, hem
de Simav’da bulunmaktadır.” Mağ.s.157.
Bursalı Tahir: (1861-1924) Osmanlıların son devirlerinde yetişmiş araştırmacı,
yazar ve siyaset adamı. Sultan İkinci Abdülhamit Hanı tahttan
indirmek için çalışan İttihat
ve Terakki Cemiyetine girdi. Rumeli’deki subayların arasında gelişen
Genç Osmanlılar hareketine katıldı. Vatan ve Hürriyet Cemiyetine de üye oldu.
Meşrûtiyetin
ilân edilmesinden sonra Bursa Mebusu (millet vekili) seçilerek Mebusan
Meclisine girdi. Ancak yaptığı bir devre milletvekilliği
sırasında, Sultan İkinci Abdülhamîd Hana karşı
cephe alanların aldatılmış veya devlet düşmanı
olduklarını görerek siyâsî hayattan çekildi. “Bursalı Tahir’e göre Suavi:
“Eshab-ı faziletten bir harika-i zeka” (Osmanlı Müellifleri, C. I, 1914);” Mağ.s.145.
Businessman: İngilizce bir kelime olup önemli
iş adamı
manasına gelmektedir. Itlaya’nin bezirgan cumhuriyetlerinden bugunun Amerikan
businessman’lerine kadar hepsinde musretek bir yan var: Kazanc hirsi.
Sosyalizmden kasdedilen bugun ilmi sosyalizmdir, Marksist sosyalizmdir.” SNK.s.
163.
Büchner:
Ludwig Büchner (1824-1899)[19].
Maddeci Alman filozofu. Madde ve Kuvvet isimli eseri meşhurdur.“Büchner’den
Le Bon’a yani fizyolojiden sosyolojiye atlar.” BÜ.s.160.
Büyük Britanya: İskoçya
Wales ülkesi ve İngiltere’yi kapsayan Britanya
takımadalarının en büyüğü. “Oysa Galya gibi Latinleşen,fakat
fatihleri bir buçuk asır putperest kalan Büyük
Britanya’da,sanat,endüstri,toplum,dil,her şey yok edilir.” Mağ.s.30
Büyük Doğu: 1943 yılında Necip Fazıl
Kısakürek’in kürduğu ve başyazarlığını
yaptığı
haftalık gazetenin adı. “Yani dilimle zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla
Büyük Doğu
kadrosundayım.”Jur.I.s.361.
Büyük Frederik: Frederik II (1712 ?). Büyük Frederik adı ile de
tanınan Prusya Kralı.“Büyük Frederik de, Voltaire gibi düşünür:
‘En parlak zekâlerın karardığı oluyor: Richelieu
Vasiyetname’yi yazıyor, Newton Vahiy Kitabı’nı.”UU.s.33.
Büyük İhtilal: Fransız İhitilali.
“Bu kasvetli hava Büyük İhtilâl’den sonra esmeye başlıyor
Avrupa’da. BÜ.s.167.
Byron:
Lord Byron (1788-1824). İngiliz şairi
ve tiyatro yazarı. Childe Harold’un gezisi en önemli eseridir. “Byron haklı:
Rousseau’yla bir çağ başlıyor.”
Jur.I.s.105
C.
Lombroso: Cesare Lombroso (1835-1909).İtalyan
Kriminoloji uzmanı ve yazar. “C. Lombroso Suçlu Adam’ı sırf anarşist
tipleri tesbit için kaleme aldı.” SNK.s. 311.
Cabanis. Georges
Cabanis (1757-1808). Fransız hekim ve filozof. İdeologların
en mühim temsilcilerinden biri olan, maddeci ve duyumcu görüşlere
dayanan Cabanis görüşlerini Rapportdu physique et du
moral de I’homme (İnsan, fizik ve ahlâkın ilişkisi
(1802) isimli eserinde ortaya koydu.“İdeolog Cabanis’i, Destartes’cı
materyalizmin sonsözü olarak selamlayan ve Sosyalizmi bu materyalizme bağlayan
Marx da ideolojiyi eski itibarına kavuşturamaz.” UU.s.262
Câbir ibn Hayyân: Ebu Musa olarak da bilinir 800
yıllarında yaşayan Kûfe’de doğan
arap simyacıdır. İmam Cafer-i Sadık’ın talebesi
olduğu
sanılır. Metallerin başkalaşmasını
gösterdi, ancak bunların oluşumunda gökcisimlerinin etkisini
öne.Semedi. Sülfürik asit, nitrik asit ve kral suyunu bulduğu
tahmin ediliyor. Sayıları yüzleri aşan kitapları Summa perfectionis
adıyla Latince’ye çevrilmiştir bu eserler bilinen en eski
kimya kitabıdır. “Kardeşler de Câbir ibn Hayyân gibi
Mizan’ı, metafizik bir prensip mertebesine yükseltilir.”IDG.s. 44.
Cabir Külliyatı : Ebu Musa olarak da bilinen Câbir ibn Hayyân’ın
sayıları yüzleri aşan kitaplarının adıdır. Eser,
“Summa perfectionis” adıyla lâtince’ye çevrilmiştir. “İslam
dünyasında da Cabir Külliyatı diye bir şey var.” IDG.s.59.
Cahit Tanyol: 1924 Sosyoloji profesörü ve gazete yazarı
yılında Nizip'te doğdu. “Biz çocukları alıyoruz
mektebe,ilk okuldan itibaren başlıyoruz Atatürkçü yapmaya.
Sonunda ya Marksist oluyorlar ya Nurcu olup çıkıyorlar diye Tanyol söylemiş.”
SNK.s. 394.
Câhiz:
Al- Cahiz Abu Osman Amr b. Bahr (766-869). Meşhur Arap
nasiri ve ve Basra Mutezile kelamcılarının ileri gelenlerinden. “Câhiz
(772-870)için dünya şiiri Yedi Aşkı
şiriyle
başlar.”KA.s.92.
Caize:
Eskiden şairlerin
yüksek mevkilerde bulunan kişilere sundukları medhiyeler karşılığında
aldıkları hediye. “Caizeyle yaşar bu şair,
sık sık tertiplenen yarışmalara katılır.” BDE.s.285.
Calabra: İtalya’nın yarımada kesiminin
güneyinde Catonzora,Cosenya Reggio illerinden oluşan bölgeye
verilen isim. İlk defa kim söylemiş bu
hikmeti? XII. asırda yaşayan ermiş Joachim
de I’Fore, Calabra’daki manastırda Aziz Yohanna İncilini
okuduktan sonra mı? IDG.s.154.
Caliban: Shakespeare’in
Fırtına (The Tempest) isimli romanındaki canavar. Büyücü bir kadınla bir
iblisin oğlu olan bu vahşî
yaratık her şeye başkaldırır
ama her seferinde Prospero’nun büyüsüyle yatışır.
Caliban aynı zamanda Ernest Renan tarafından Shakespeare’in The Tempest’ine
tenkit olarak yazdığı eserinin
adıdır.“Shakespeare’in ‘The Tempest’ine zeyl olarak kalema aldığı
‘Caliban’deemokrasi aşıklarını ibretle düşündürecek
korkunç bir hiçviyedir.”Kİ.s.190.
Calvin: Jean
Calvin (1509-1964). Asıl adı Cauvin. Hristiyan ilahiyatı uzmanı ve Protestanlığı
kuran papazlardan "Calvin bu inancı şöyle
özetlemiş -Beşer
aklı dünyanın en tehlikeli vebasıdır."IDGs.170
Cambridge: İngiltere’de
Cam Irmağı
kıyısında bir şehir. “Kendisi de Cambridge'de
hocalık yaptı, terbiye üzerine bir eser yazdı ve bir Latince ders kitabı
hazırladı.” KA.s.112.
Campanella:Tommaso Campanella (1568-1639). İtalyan
filozofu. Güneş Ülkesi (Civitas Solis) veya
Güneş beldesi
isimli eser önemlidir. “Avrupa'da Thomas Morus Ütopyası'nı Campanella'nın güneş beldesi
takip eder.”SNK. s.77.
Candidas. Badu Candidas XIV. Asrın sonlarında yaşatan
bengalli şair. “Buna mukabil, Hint-Arya
dilleri edebi bir kişilik kazanır. Bilhassa Hindice,
Bengalce, Maratca, Güceratca. Bu edebiyatların altın çağı
1400 yıllarında başlar, en büyük temsilcileri
Candidas, Vidyapati, Surdas ve Tulsidas.” BDE.s.93.
Candide:
Candide ya da İyilik Serlik Üstüne.
Voltaire’nin 1759 yılında yzdağı hikâyesi. “Voltair’e gelince
Candidedeki bütün karamsarlı k, üstadı, terekki felsefesine katılmaktan
alıkoymaz.” Mağ.s.187.
Cankaya:
Ankara’da bir Merkez ilçe. Çankaya Köşü diye ifade edilen Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
burada bulunduğu için Çankaya ile cumhurbaşkanlığı
da kastedilir.“Muhakkak olan su ki, Bilgi dergisinde yayimlanan bu makale
Mustafa Kemal tarafindan okunmuş ve beğenilmiş.1930’da
Çankaya’da cumhurbaşkanı ile karşılaşan
Velidi iltifata mazhar olmuş.” IDGs.232.
Canstein Bible İnstitute:1710 yılında Almanya’da kurulan
Kitab-ı mukaddes cemiyetinin adı. “Almanya’da 1710’da kurulan Canstein Bible İnstitute.”
IDGs.132.
Canterbury Hikayeleri: 14. asır İngiliz
şair
ve yazarı. Geoffroy Chaucer (1340- 1400)’un 1390 yılına doğru
yazdığı
sanılan ve 1478 uılında başılan Canterbury
masalları
ya da hikayeleri diye isimlendirilen eseri. Eser, Aziz Thomas’ın mezarını
ziyarete giden 31 Hristiyan hacı adaynın sırayla nalattığı
hikayelerle başlar ve eğlendirici
masallar, saray hikayeleri, sofuluk, hayvan hikayeler ile devam eder.
“Canterbury Hikayeleri’nde Geoffroy Chaucer’ın (1340-1400) çizdiği
portreler canlı ve somut. KA.s.213.
Canterbury: Büyük Britanya’da bir şehir.
"Canterbury baş piskoposuna göre Hikimdar'ı şeytan
yazmıştır."
SNK.s.18
Cantu: Cesare
Cantu (1804-1895). İtalyan tarihçi ve siyaset
adamı. “Ahmed Midhat, “Mufassal” adlı büyük eserinde, o zamanlar pek makbul
olan Cantu’nun eserini, Avrupa’nın tarihine ait kısımlar için esas itihaz etmiş,
Osmanlı mebahisinde Hammer’in malubatını tenkitsiz ve tahkiksiz bir şekilde
kitabına geçirmiştir” Kİ.s.105.
Captive Lady: Bengalli şair ve yazar Madusun Datta
(1824-1873)’nın İngilizce şiir
kitabı. “1843 Hristiyan olan bu Hindu’nun Captive Lady adlı İngilizce
şiiri
büyük bir ilgi toplar.” BDE.s.275.
Carbonariler: Carbonariler,[20] Fransa’da
Carbonarolar tarafından 1807-1812 yılları arasında kurulduğu
sanılan kökü masonluğa dayanan Carboneria derneğine
mensup olanlar. “Carbonariler’in rüyasını yaşadılar
Genç Osmanlılar Devlet-i Aliye’de.” SNK.s.283.
Carlyle:
Thomas Carlyle (1795-1881). İskoç Yazar. “Carlyle gibi düşünürler:
Şiddeti
adaletin eline vermek yanlıştır. Şiarı:
Pasif direnme.” Mağ.s.170.
Caron: François
Coron (1600-1673). Hollandalı sömürge yöneticisi. Hayatının büyük bir bölümünü
Hindistan ve Japonya’da geşirmiş ve
Hint ve Japon kültürünü araştırmış.
“Caron’dan bahseden yok. Sadaka’ya benzer bir alaka.” Jur.I.s.147.
Casaubon: İsaac
Casaubon (1559-1614). Calvinci Fransız yazarı ve hümanisti. “Daha
sonraki Fransız hümanistlerini şöyle sıralıyabiliriz:
Stephanos, Scaligar, Dolet, Ramus, nihayet Rabelais, Mountaigne ve Casaubon.”
KA.s.111.
Cassiodore: Flavius Mağnus Aurelius Cassiodore
(490-580). Romalı siyaset adamı ve yazar. Ortaçağ kültürüne
ışık
tutan kişilerden
biridir. “Ayakta durmak isteyen batı kültürü, altıncı yüzyılda yeni bir derleme
hazırlar . Cassiodore’un Institutios’u.”KA.s. 392.
Castel:
Edmund Castel (1606-1685). İngiliz şarkiyatçı.
"Sonra İslam dilleri konusunda himmet
harcıyan çeşitli avrupalılar : Erpenius,
Megiferus, Golius, Castel’in yedi dil üzerine tertiplenen sözlüğü."
IDG.s.86.
Catakamla:
Dördüncü asırda yaşadığı
tahmin edilen Hint yazarı Aryaşura’nın destani özellikli
eseri. “Aryaşura inanan bir adam , üslup
olgun ve şairane, ama yapmacıklı değil
,arada bir satimantalizme düşüyor yazar Catakamla'daki 32
mücevherden hemen hepsi Palice yazılmış halk masallarından
alma,"avadana"lar da aynı serüvenleri tekrarlar. BDE.s..175.
Cathie:
Emily Bronte’nin 1874 yılında E. Bell takma adıyla yayımladığı
romanı Wuthering Heights (Rüzgarlı tepe ya da Rüzgarlı Bayır)’nın kadın
kahramanı. “Rüzgârlı Tepe’de Radcliff, Cathie’yi elde etmek için bütün
insanları öldürmeye hazırdır ama bu cinnetin makul olduğunun
veya herhangi bir sisteme dayandığını ileri sürmek akıldan
geçmez.” BFH.s.52.
Caton:
(MÖ. 232-149) Meşhur Romalı devlet adamı. Yunan
adetlerinin Roma’ya yerleşmesinden şikayetçi
idi. Bu sebepten flozofların kapı dışarı edilmesini istiyordu.
Kartaca’yı Roman’ın düşmanı olarak görüyor ve imha
edilmesini istiyordu. Senetodaki her konusmasını aynı cümle ile birirmiş:
“ve ayrıca suna kaniyim ki Kartaca mutlaka imha edilmeli. “Ahmet Bey de ihtiyar
Caton gibi her ibâreyi aybı nakaratla bitiriyor: ‘Delenda carthago’ (Kartacayı
Yıkalım).” BÜ.s.158.
Cava: Güney-Doğu
Asya takımadalarında ada. “Her akşam Lizbon sokaklarında bir
hayalet dolaşırmış,
efendisi Camuens’e sadaka toplamağa çıkan Cavalı bir
köle.”BÜ.s.232.
Cavid Bey: (1875-1926) 4 ciltlik “İlim-i
İktisat
yazarı” ve Osmanlı maliyecisi ve maliye nazirı. “Komite hükümetinin otoritesini
tahkim eden bir başka husus da Maliye Nazırı Cavid
Bey’in bütçeyi dengelemek, Osmanlı bütçesinin müzmin derdi olan açığı
kapatmak için bir dizi istikraz teşebbüsüne girişmesidir.”.”
BFH.s.149.
Cavour:
Camillo Benso Cavour (1810-1861). İtalyan devlet adamı.“Bu parçayı
(XXVI.bölüm) XVI. asrın Marseyyez’i diyor Quinet.Charles Benoist’nın tabiriyle
“bir milleti dirilten çığlık”, üçbuçuk asır sonra
Cavaur’un, Garibaldi’nin tekrarlayacağı çığlık.”
UU.s.173.
Cayadeva: XII. Asırda yaşamış Hint
şairi.
Eseri Gita Govinda’da Krişna’yı öven 24 şarkı
bulunmaktadır. “Lirizm, Kalidasa’da yeni açılan bir tomurcuk,
Cayadeva’da bir sonbahar günü”BDE.s.202.
Cebrail: Dört
büyük melekten biri. Allah’ın emirlerini peygamberlere iletmekle memur, Allah
ile Resuller arasında elçilik vazifesi gören melek. “Eski felsefede, akl-ı kül
ilk yaratılan; asl ve hakikat-ı beşeriye. Nefs-i natıka, cebrail,
akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare; müdebbire-i ukul: ruh-i
Muhammedî.” IDG.s.178.
Cedel: Sert
münakaşa,
tartışma,
nizâ, sözlü kavga. Terim olarak mantık'ta şöyle tarif edilir: “Meşhûr
olan veya doğruluğu
herkesce kabul edilen şeylerden yapılan kıyastır.” Bir
de dilimizde bu anlamda kullanılan cidâl; mücâdele vardır. “Yazık ki
mücedditler Aristocuların cedel usullerini benimsemişlerdir,
önce bu metodla hasımlarını hapt ettiler fakat hasımları da aynı silâhlarla karşı
koyunca münazara medrese kavgasına dönüştü.”IDG.s. 34.
Cehennem:
İslâmî
inanışa
göre günahları ağır basan kişilerin
cezasını çekeceği uhrevî mekân. ““Görünmeyen
dünya üç bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın
baş fazileti.
Nedamet.” Kİ.s.380.
Cehennem:
Danta’nin İlâhî Komedya adlı eserinin ana
Bölümlerinden birinin adı. “Cehennem’in en güzel parçası: Rimini Aşıkları.”Jur.II.s.33.
Celâl Nuri Bey: Celal Nuri İleri (1877-1939). Gazeteci,
yazar ve mebus. En önemli eserlerinden biri Türk İnkılabı’dır.Celâl
Nuri Bey “üç medeniyet” yazarını Rus’lukla itham eder. Üç medeniyet yazarı
Celâl Nuri Bey’in Rum olduğunu ispata kalkar.” BÜ.s. 159.
Celâl Sılay: 1914-1974. şair ve yazar. “Celal
Sılay’da bir tarafıyla Cellini idi: serazât, derbeder, küstah.” BÜ.s.149.
Celaleddin Harzemşah
Mukaddesi:
Namık Kemâl’in Celâlleddin Harzemşah isimli eserin önsözü. Yazar
Victor Hugo’nun Cromwell önsözünü örnek alarak yazdığı
mukaddimesinde roman ve tiyatro konusunda görüşlerini
açıklamıştır.
Mukaddime bölümü daha sonra Mukaddime-i Celal adıyla ayrı olarak yayımlanmıştır.
“‘Cromwell Mukaddimesi’ olmasa, Namık Kemal Celaleddin Haremşah
Mukaddimesi’ni yazamazdı.” Kİ.s.277.
Celaleddin Mukaddimesi: Bkz. Celaleddin Harzemşah
Mukaddesi. “Celaleddin Mukaddimesi yeni ufuklara açılan Türk edebiyatının ilk
savaş beyannamesi.”
Mağ.s.245.
Celâli: Celâli
İsyanı.
XVI. Ve XVII asırlarda Anadoluda çıkan isyanların genel adı.“Celali,
Kabakçı hareketleri ihtilaldir.” SNK.s.310.
Celine: Luis
Celine (1894-1961), Fransız yazarı. Eserlerindeki Yahudi düşmanlığı,
nazizme desteği, halk ağzıyla,
argo gibi görünen usta anlatımı, yaşadığı
sancılı dünyanın yaralarını anlatılıyla sıra dışı olarak
değerlendirlir.
“İkinci
dünya savaşı’ndan sonra ne yeni bir
Bernanos, ne yeni bir Celine, ne yeni bir Proust veya Collette...
çıkabildi.”KA.s. 270.
Cellini: Benvenuto
Cellini, (1505-1571). İtalyan kuyumcu, heykeltıraş ve
madolyoncusu. Cemil Meriç’e göre: “Rönesans’ın muhteşem
canavarlarından biri.”hayat serüvenini Vita isimli eseriyle ölümsüzleştirdi.
Bütün ününü serkeş, serâzat çoşkun
yaşantısını
anlattığı
otobiyografisine borçludur. “Celal Sılay’da bir tarafıyla Cellini idi:serazât,
derbeder, küstah.” BÜ.s.149.
Cemal Süreya: İkinci yeni akımı şairlerinden.
Asıl adı Cemalettin Seber.1931 yılında Erzincan’da doğdu.
“Okuyucuya “toplumbilim”in önemini anlatan arka kapak, eserin dilimize şair
Cemal Süreya tarafından çevrildiğini belirttikten sonra “Bu da
değerini
artıran ayrı bir özelliktir.”diyor.” UU.s.330.
Cemil Yılmaz: Cemil Meriç’in hıocası olan Mesut fani’nin Cemil
Meriç’e bir Meydan Larousse hediye eder bu eserin başına
hediye ithafı olarak Cemil Meriç yerine hata ile bu ismi yazar. “Oğlum
Cemil Yılmaz, bu kitap hayat yolunda sözmez bir ışık ve adın
da en kuvvetli iki destektir.” Jur.II.s.333.
Cemiyet-i Akvam: Milletler Cemiyeti. 1919’da kurulan, merekezi
Cenevre olan ve milletler arasu meselelerin barışçı
yollarla cözümünü, saldırılara karşı güvence ve milletler arası
ilişkilerin
geliştirilmesine
hizmeti gaye edinen uluslar arası kuruluşun adı. Cemiyet, görevini 1946
yılında BM teşkilâtına devrederek 31 Temmuz
1947 tarihinde kapanmıştır. “Cemiyet-i Akvam’ın başlıca
üyeleri, Fransa ile İngiltere iken, Fransa ile İngiltere’nin
ittifak halinde oldukları bütün konular da hakim-i mutlaktı bu
cemiyet.”BFH.s.129.
Cemşit: İran
efsanevi hükümdarı. Cemşid Piştaniyan
sülalesinden 4. hükümdar olup İran mitolojisine göre yediyüz
veya bin yıl yaşamıştır.
"İşte
Angremenyu'nun sırtına binip dünyayı dolaşan Tahmurat, cinleri cehenneme
tıkan Cemşit.." Kİ.s.295.
Cenab:
Cenap Sahabettin (1870-1934) Servet-i Fünûn dönemi şair
ve yazarı.“Sezai’ye, Cenab’a, hatta Nazif’e rağmen
dilimiz aydınlık ve berrak bir ifadeye kavuşamamıştır.”
Mağ.s.237.
Ceneviz:
Osmanlıların Cenova Cumhuriyeti’ne vermiş oldukları isim. “Muhakkak olan şu:
Ceneviz ve Amalfi gibi bazı İtalyan şehirleri
çok eskiden Osmanlı ülkesinin şu veya bu bölgesinde geçerli
olan bir takım imtiyazlar elde etmişler.”BFH.s.84.
Cenevizliler: Ceneviz (bugünkü Cenova) şehri
halkına mensup olan kimseler. “Nitekim Fatih de, İstanbul’u
aldıktan sonra, Cenevizli ve Venedikli bezirganların Hristiyan İmparatorları
devrinde yararlandıkları intiyazları korumalarına izin verdi.” BFH.s.86.
Cenevre Makalesi: D’Alembert’in’un1757 yılında yazdığı
ve Diderot ile beraber hazırladıkları Ansiklopedi’nin G harfli 7. cildinde
yayınlanan, Cenevreli’leri medenileştirmek için bir tiyatro
kurulmadır gibi tekliflerden dolayı aşırı tenkitlere sebep olan ünlü
makalenin adı. ““Yedinci ciltte D’Alembert’in “Cenevre makalesi” vardı.”
IDG. s.17.
Cenevre Mektupları: Diğer
ismiyle Cenevre’de Oturan birinin Çağdaşlarına
Mektupları. Saint-Simon (1760-1825) 1802 yılında yayımladığı
eserinin adı. “Oysa Cenevre Mektupları’ndan, Endüstri’ye kadar, sosyal güçlerin
çokluğu
ve birliği
üzerinde duran Saint-Simon sosyolojik bir metot kurmuştur.”
SSSS. s.58.
Cenevre: İsviçrede bir şehir.
Leman gölünün batı ucundaki kanton yönetim merkezi. “Cenevreli sismondi
Iktisat prensipleri’ni (1819)Ingiltere’yi ziyaret ettikten sonra yazar.”
SSSS.s.44.
Cenevre’de Oturan Birinin Çağdaşlarına
Mektupları:
Kısa ismiyle Cenevre Mektupları. Saint- Simon (1760-1825)’un 1802 yılında yazdığı
ilk eserinin adı. “Yazar “Cenevre’de Oturan Birinin Çağdaşlarına
Mektupları”nda toplumu atölyeye benzetir.” SSSS.s. 142
Cenevreli Sismondi: Diğer
adıyla İsviçreli
Sismondi (1773-1842) İsviçreli tarihçi ve ekonomist.
Ekonomide tüketim üretim dengesini ve petit bourgeoisie savunucusudur. işçi
sınıfının yaşam koşullarını
iyileştirecek
reformları yapma taraftarıdır. “Cenevreli sismondi Iktisat prensipleri’ni
(1819)İngiltere’yi
ziyaret ettikten sonra yazar.”SSSS.s.44.
Cengiz: Cengiz
Han (155-1227) Ortaçağ Asya’sının en mühim
isimlerinden biri olan Cengiz Han Moğol Hükümdarıdır. Asıl adı
Timuçin'dir. Ömrünü savaş alanlarında geçirdi. 1202
yılında Doğu ve Batı Moğolistan'ı
zaptettikten sonra önce Hakan, daha sonra başbuğlar
başbuğu
anlamına gelen Cengiz unvanlarını aldı. 25 yıl hakanlık yaptıktan sonra, 1227
yılında 72 yaşında öldü. Mezarının yeri belli
değildir.
“Venedikli bezirganlar Cengiz’in bayrağı altında hiçbir endişe
duymadan huzur ve emniyet içinde Kırım’dan Pekin’e, Suriye sahillerinden Çin
denizine kadar gidebiliyorlar.” Jur.I.s. 153. Cenin-i sâkıt: Düşük.
Düşen
çocuk. “Düşüncenin bütün cenin-i sâkıtlarını
kudurtan bu tehlikeli armağan nedir acaba?” BÜ.s.225.
Cennet:
Âhirette, Allahü teâlânın râzı olduğu kimselerin gidecekleri ve
sonsuz olarak zevk ve saâdet içinde yaşayacakları yer. “Görünmeyen
dünya üç bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın
baş fazileti.
Cennet’i ve Cehennem’i Olan Tanrı: Dante’nin 1306 dan ölüm tarihi
olan 1321 yılına kadar yazdığı eseri İlâhî
Komedya üç bölümden oluşur. Cennet Cehennem ve Araf.
Cennet ve Cehennemi olan Tanrı diyerek Cennet ve Cehennem yazarı Dante
kastediliyor. “Cennet’i ve Cehennem’i olan bir Tanrı.” BÜ.s. 228.
Cenova:
İtalya’da
Cenova Körfezi kıyısındaki il merkezi. “Akdeniz’in Batı havzasındaki Marsilya,
Cenova, Piza, Venedik, Barselona şehirleriyle Küçük Asya’nın,
Suriye ve Mısır’ın limanları arasında uzun zamandan beri ticari münasebetler
vardı.’’BFH.s.89.
Cermen:
Bugünkü Almanya'yı, Bohemya ve Polonya'nın batı bölümünü kapsayan Cermanya'da
milattan önce III. yüzyıldan IX. yüzyıla kadar oturan halk veya bu halktan olan
kimse.“Latin zekâsının sürekli zaferi ile yararlanan Cermen gururu Asya’da
kendini bulduğu içindir ki oryantalizm o
ülkede dinleşti.”BED.s.51.
Cerrahoğlu: Ahmet Nevzat Cerrahoğlu.
Bkz. Kerim Sadi. “Bu soruların cevabını aydınlık olarak 1975’lerde yayımlanan
bir kitapta buluyoruz.”Kİ.s.128.
Cervantes: Migel de Cervantes: (1547-1616). İspanyol
hümanisti ve en tanınmış yazarı. Galatea ve Don Kişot
romanlarıyla tanınır. “Xenephon’un Husrev-Name sinden, Cervantes’in Don
Kişot’una,
Zola’nın romanlarına, Schiller’in Haydutlar’ına kadar... dünya edebiyatının
enafis-i asarını onun büyük gayreti sayesinde tanıdık.Schopenhauer
felsefesinden söz açan ilk Müslüman O’dur.” Kİ.s.231.
Cervantes’in Dehası: Fransız Yazar ve sanat eleştirmeni
Jean Cassou (1897-1986)’nun 1971 yılında kaleme aldığı
eserinin adı. “Le Voisinage des Caverantes J. Cassou,‘Cervantes’in
Dehası’;Türkçe’ye çeviren: P.N.Boratav (Yurt ve Dünya, Ağustos
1914, sayı 8).” KA.s.211.
Cevdet Kudret: (1907-1992) Edebiyatımızdaki Yedi Meşalecilerden
ve Cumhuriyet sonrası şiir, hikaye, roman, oyun yazarı
ve edebiyat araştırmacısı. “Genç eleştirmen
bu incileri Cevdet Kudret’ten derlemiştir. O da, Cevdet Kudret de ne
Tercüme-i Telemak’ı okumuşlardı, ne Telemaque’ı.”
KA.s.331-332.
Cevdet Paşa: Ahmet Cevdet Paşa
(1822-1895). Ahmet Cevdet Paşa 9. asrın en meşhur
simalarından biri. Devlet adamı, tarihçi, edebiyatçı, din ve dil âlimi. Ayrıca
hukukçu ve Mecelle yazarı. Cevdet Paşa devlet kademelerindeki
icraatlarıyla, telif ettiği eserlerle ve hukuk
sahasındaki üstün başarısıyla devrinde ve sonraki
devirlerde adından en çok söz ettiren Osmanlı münevveri. 1853'te de otuz yılda
ikmal edeceği 12 ciltlik meşhur
eseri "Tarih-i Cevdet" in üç cildini tamamlayarak padişaha
sundu. te İstanbul'da Hakkın rahmetine
kavuşan
Cevdet Paşa tarih, hukuk, edebiyat ve
dinî ilimler sahasında kıymetli eserler telif etmiştir.
Eserlerinin başlıcaları şunlardır:
Kavâid-i Osmaniye, Belâgat-i Osmaniye, Kavâid-i Türkiyye, Divançe (kaside ve
gazeller), Tezâkir (tarih), Tarih-i Cevdet, Mâruzât, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i
Hulefâ... Ayrıca kendisinin başkanlığındaki
ilmî bir heyetin hazırladığı ve 1868'den 1926'ya kadar 58
sene mer'iyette kalan Mecelle'yi de Cevdet Paşa'nın emek
verdiği
eser olarak kabul etmek lazımdır. “Cevdet Paşa’nın
torunu Katolik rahibesi, Fikret’in oğlu Protestan papazı olur.”
BÜ.s.134.
Cevdet Tarihi: Bkz. Tarih-i Cevdet. “ ‘Cevdet Tarih’ dün olduğu
gibi, bugün de bir çok meselelerimize ışık getiriyor.”Kİ.s.96-97.
Cezayir:
Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Tunus, doğusunda
Libya, güneyinde Nijer ve Mali, güneybatıda Moritanya, batıda Fas ile çevrili
olan 2.381.741 km2 yüzölçümüyle Sudan’dan sonra Afrika’nın ikinci
büyük ülkesi. Kuzeybatı Afrika’da yer alan ülke.“Vaka-i Hayriye’den sonra
devlet gemisinin dümenini eline alan Pertev Paşa tekke şeyhlerinin
sözüyle hareket ederek Edirne antlaşmasıyla sonuçlanan meş’um
seferin açılmasına ve sonra da Cezayir’in elden gitmesine sebep
oldu.”BFH.s.120.
Cezmi:
Namık Kemâl’ın 1880 yılında yazdığı tarihî romanın adı. “Namik
Kemal’in Cezmi’de sik sik 16. asir icin kullandigi “Yine o asir icinde idi
ki”cumlesini,biz i.o.5. asir icin kulanabiliriz.”SNK.s.56.
Chamberlain: Houston Stewart Chamberlain (1855-1927) Alman
yazar kan ve ırk bağına dayalı bir felsefesi
Nasnoyel-Sosyalizmi önemli ölcüde etkilemiştir. “Hitler’den önce de ırkçı
nazariyeler, Gobineau, Vacher de la Pouge (1899), Chamberlain (1899) gibi
yazarlar tarafından ortaya atılmıştı.”.” UU.s.134.
Chambers: Bkz. Ephrahim Charbers. “İlmi
ve teknik bilgilerin dökümünü yapan kamuslar: Bilhassa Moreri’nin (1674) ve Thomas
Corneille’in (1694)kiler, İngiltere’de Chambers’ın
Cyclopaedia’sı (1728-1748).” IDG.s.15.
Chamfort:
Sebastien Roch Chamfort (1740-1794). Ünlü “Şatolara
savaş,
kulübelere barış” sözünü ortaya atan açık
sözlülüğü
ile tanınan Fransız yazarı. “Chamfort’un meşhur
nüktesi: “Püblik diyorsunuz, kuzum bir Püblik olması için kaç aptala ihtiyaç
var.” KA.s.147.
Champollion: Jean François Champollin (1790-1832). Genç
Champollion’da denen Fransız yazar ve Mısır uzmanı. Eski Mısır Hiyerogliflerini
okuyan ve okunuş kurallarının eserlerinde
açıklayan bilim adamı. “Champollion (1790-1832) binlerce yıldan beri konuşmayan
kitabeleri dile getirir, Firavunlar dünyasını kuşatan sis
onun himmetiyle dağılır.” BDE.s.37.
Champs-elysees: 1945-1951 yılları arasında sanat hayatını sürdüren
ve Fransız danslarına köklü değişiklikler
kazandıran ilk Fransız bale topluluğunun adı. “ama akheron,
champs-elysees’nin gölgesi.” UU.s.251
Chapelain:
Jean Chapelain (1595-1675). Fransız yazar. “Beş yüzyıl
sonra, Voltaire Chepalain’den söz ederken ‘ literatürü çok genişti’
der.”KA.s. 381.
Chaptal:
Jean Antonie Chaptal (1756-1832). Fransız kimyacı ve siyaset adamı. “Manevi
evladı Augustin Thierry, iktisatçı Saint- Aubin, kimyager Chaptal, yazı arkadaşlarıdır.”
SSSS.s.49.
Chardin:
Jean Chardin (1643-1713) Fransız gezgin. Elmas Ticareti için gittiği
Hindistan ve İran hakkında seyahatnameler
yazdı. “Sylvestre de Sacy ile münasebet kurdu .Marco Polo’nun, Tavernier’nin,
Chardi’nin seyahatnamelerini okudu.” KA.s.33. Chartism: Thomas Carlyle
(1795-1881)’ün 1840[21]
yılında kapitalizme karşı yazdığı
eserinin adı. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk
eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u
1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838
de basılınca Carlyle Modern Avrupa’nın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da
Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368.
Chateaubriand: François-Rene de Chateaubriand (1768-1848).
Fransız romantiklerinden, roman, deneme ve seyahat yazarı. “19. yüzyılın başlarında
Fransız aydınlarına kılavuzluk eden iki büyük yazar var: Chateaubriand ve Madam
dö Stael.” BED.s.59.
Chaucer:
Geoffrrey Chaucer (1340-1400). Ortaçağ İngiliz şairi.
Westminster manastırına gömülen ilk İngiliz şairidir.“Nitekim
Chaucer veya Villon gibi orta çağ yazarları, matbaanın icadı
sırasında yaşadıkları ve editör
bulabildikleri için, gerçek anlamı ile edebiyatın malı olmuşlardır.”
KA.s.396.
Chenier: Andre
de Chenier (1762-1794). Fransız şairi. Hem klasik Fransız
nazmının ustalarından hem de romantizmin öncüsü. İhtilalde o
da giyotin sehbasında can verir. “Sadrazam Sait Paşa’nın
oğlu
ömür boyu gurbette yaşadı; bazen Chenier idi bazen
Zola, bazen Jaures.” BÜ.s.134.
Chinon: Fransa’da
bir şehir.
“Birincisi, Eisleben’de bir köylü kulübesinde, gotik kulelerin ve ormanların
gölgedinde. İkincisi Chinon’da, Loire ırmağının
çiçekli kıyılarında, kimine göre bir aktar dükkanında, kimine göre meyhanede.”
KA.s.230.
CHP: Cumhuriyet
Halk Partisi. 9 Eylül 1923 tarihinde M. Kemal tarafından kurulan Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisi. “Ahmet hakikati arayan iyi niyetli bir
insan, Taşer de öyleydi. MHP büyülü, CHP
öyle.”SNK.S.401.
Chretien de Troyes: (1135-1183). Fransız şairi
ve roman yazarı. “Chretien de Troyes gibi şairler kadın çevrelerinin resmî
şairi
olarak ün saldılar.” KA.s.159.
Churchill:
William Churchill (?- 1864). İngiliz kökenli Türk gazeteci.
31 Temmuz1840 tarihinde çıkmaya başlayan Ceride-i Havadis
gazetesinin sahibidir. “Redhouse’un kitabı 1853’de müellif ismi olmadan
Churchill’in “Ceride-i Havadis” matbaasında basılmıştır.”
SNK.s.323.
Cicero: Marcus
Tullius Cicero (MÖ.106-MÖ.43). Romalı hatip ve siyaset adamı. “Cicero’da
humanistas, en geniş anlamda, insanlığa
mahsus vasıflar, duygular ve temayüller demektir.”KA..98
Cihan Tarihi Üzerine Deneme: Onyedinci yüzyılın önemli
yazarlarından biri olan “Bossuet (1627-1704)’in En tanınmış eseri.
“Cihan Tarihi Üzerine Deneme, uzun zaman tarih felsefesine yön vermiş bir
kitap.” UU.s.209.
Civaka:
Tamul romanesk edebiyatının önemli manzum romanlarından biri olan
Civakaçintamani’nin baş kahramanı. “Katledilen bir
hükümdar ormana konulan bir kraliçe ve tabiatın bağrında
doğan
bie şehzâde:
Civaka.” BDE.s.290.
Civakaçintamani: IX. X.asır Tamul şiiri.
Tiruttakketevar isimli bir caynacı çileci tarafından yazılan eser caynacı ahlâk
anlayışına
uygu çileci bir hayat sürmek gayesiyle eski hayat tarzını bırakan bir kralın ve
daha önce evlendiği sekiz karısının hikâyesini
anlatır. “Beşinci büyük romanını adı:
“Civakaçintamani” ” BDE.s. 290
Civakaçintamani: Tamul romanesk edebiyatının önemli manzum
romanlarından biri. “Beşinci Romanın adı:
“Civakaçintamani”. Yazarı: Tiruttakkadevar.” BDE.s.290.
Cizvit Mektepleri: Cizvit tarikatı,Paris’te,
Papa III. Paulus tarafından1540’da bir fermanla kurulan Hristiyan tarikatı. Bu
tarikattan olanlara Cizvit denir Tarikata girebilmek için için fakir olmak,
evlenmemek ve Papaya bağlılık yemini etmek gerekir. Bu
tarikaa girenler uzun yıllar öğrenim gördükten sonra papaz
olurdu. 16 asırda Reform hare,ketlerine karşı Katolik
reformunu teşkilatlandıran tarikatı 1773
yılında kendi başına buyruk bir gurup olduğu
gerekçesiyle papa kapattı; ancak tarikat 1814 yılında tekrar acılır bugün ise
hırıstiyan dünyasındaki etkisi azalmiştır. Cizvit mekteplerinin bu en
bahtsız kurbanı da Don Kişot gibi zamanının dışındadır;
zamanının daha doğrusu kucağında
yaşadığı
dünyanün BÜ.s.134.
Clarissa Harlowe: İngiliz
yazar Samuel Richardson (1689-1761)’un1747 yılında mektuplar tarzında yazdığı
romanı. “1747-48’de Richardson’un şaheseri olan Clarissa Harlowe
yayımlanır.” KA.s.219.
Claudel: Paul
Claudel (1868-1955). Fransız yazar. “Claudel’e sorarsanız, ilahiydi; Camus
için, abes.”KA.s. 275.
Claudius: Claudius II. (214-270). Roma imparatoru.“Claudius
Vlaudius’un sarayına gitmiş ve roma’ya nükteyi, zarafeti,
zevki, zevkperestliği ve Galyalıların dünyaya boşveren
neşesini
getirmiş.”
KA.s.156.
Clemenceau: Georges Clemenceau (1841-1929).Fransız siyaset
adamı. “Fuhu yapıcağına sefaletle evlenmiş Bloy,
Clemenceau’ya yazdığı mektupta öyle diyor.” UU.s.
219.
Clyde Kluckhohn: (1905-1960) Amerikalo antropolog ve Harvard
Üniversitesi hocası. “Yazarları A.L.Kroeber ile Clyde Kluckhohn.” Kİ.s.19
Cnana Yoga: Yoga yani Çile ve bhakti. Vucutla ruhun, özle
nesnenin kaynaşması. Hinduizmde ve budizmde
kurtuluş yollarından
birini belirten terim. diğeri ise Chana. “Cnana Yoga
Tenkit ve tecrübe yolu.” BDE.s.280.
Cnana: Hinduizmde
ve budizmde kurtuluş yollarından birini belirten
Sanskritçe bir terim. Vedalardaki anlamıyla Cnana biricik gerçeğin
sezgisi yani şuurun Brahman ile özdeşliği
demektir. “Geçek bilgeliğin yolu üç: marifet (cnana),
riyazet, vuslat.” BDE.s.120.
Colbert: Jean-Baptiste
Colbert (1619-1683). Fransız devlet adamı. Colbertçilik diye anılan milliyetçi
iktisadî sistemin kurucusu. “Sanat ve hırfetleri inceleyen çeşitli
monografiler Colbert’den beri kralın hükümeti bu çalışmalarla
ilgileniyordu.” IDGs.15.. Colebrook: Bkz. Colebrooke. “Sonra İngilizlerden:
William Jones,Colebrook v.s.”.” Jur.II.s. 63
Colebrooke: Henry Thomas (1765-1837). İngiliz
şarkiyatçı.
Uzun süre Hindistan’da kalarak sankritçe öğrendi ve Zengin bir doğu
elyazması koleksiyonu oluşturdu. “Endiyanizm sarayı dört
büyük sütun üzerinde yükselir: William Jones, Colebrook, Wilkins, Wilson.”
BDE.s.:40
Coleridge:
Samuel Taylor Coleridge (1772-1834). İngiliz şairi
ve filozof. “Byron’dan Poe’ya kadar birçok şairi
etkileyen Coleridge’de de, Alman romantiklerinin harekete geçirdiği
mistisizmlerden, Boehme ve Schelling’ten, yeni doğan
endiyanizmden pırıltılar var.” BDE.s.44.
Colet: John
Colet (1467-1519). İngiliz tanrıbilimci. Tanrıbilim
kitapları vaazlar ve Erasmus’a mektuplar yazdı."Servetini hümanist
idealleri uğruna harcayan Colet, Londra'da
modern metotlarla klasikleri okutan bir mektup kurdu (St.Paul's)”KA.s.111.
College de France: Paris’te 1529 yılında
Guillaume Bude’nin teklifi ile Kral I. Francois tarafındankurulan öğretim
kurumu. Her dönemde yönetimin desteğini ve korumasını gören ve
collage de Roi ismiyle kurulan kurum, Fransız İhtilâli
sırasında Collage national, Napolyon zamanında Collage imperial,Restorasyon’da
da Collage de Frence adını alır “1832’de College de France’ın Sanskritçe
kürsüsüne hoca seçilen Burnoulf (1801-1852), aynı yıl Zentçe’nin esrarını
çözer.” BDE.s. 67.
Collette: Camilla Collette (1813-1895). Norveçli kadın
romancı. Norveç’in en büyük romantik şairiWergeland’ın kız kardeşidir.
“İkinci
dünya savaşı’ndan sonra ne yeni bir
Bernanos, ne yeni bir Celine, ne yeni bir Proust veya Collette...
çıkabildi.”KA.s. 271.
Colombo:
Fransız romantik edebiyatının özgün adlarından biri olan Prosper Merimee
(1803-1870)’nin1840 yılında yayımladığı hikaeye kitabı. “Birçok büyük
eserlerin ilk şekillerini bu dergide buluruz:
Musset’in Geceler’i, Vigny’nin Kaderler’i, Merimee’nin Colombo’su.” BÜ.s.103.
Comedie Humaine: Honore de Balzac (1799-1850)’ın
1841 yılında La comedie humaine (İnsanlik güldürüsü) genel baslığı
altında topladığı romanları. “Biliyor ki sevda
bir aşkıyım
comedie humaine’in kahramanları gibi.”UU.s.256.
Comedie-Française: Louis XIV’ün isteğiyle
1680 yılında kurulan, Theâtre François de denilen Fransız tiyatro topluluğu.
“Operaya, Comedie-Française’e kendini kabul ettiren Hint, Binbir Gece
Masalları’nı hatırlatan bir ahenk cümbüşü ile romanı da damgalar.”
BDE.s.62.
Comptines. Oyun tekerlemesi, oyun için yazılan kafiyeli şiirler.
“Oyun icin yazilan ahenkli kafiyeli bu siirlere Fransa’da
“comptines”Ingiltere’de “Nursery Rhymes”denir.” Kİ.s.322.
Comte: Bkz.
Auguste Comte. “Comte, ihtilalin ölüme mahkûm ettiği
Katoliği
“insanlık dini” ismi altında hortlatan bir yarı deli.” BÜ.s.181.
Condorcet : Marie Jean Antoine Nicolas de Caritat
(1743-1794). Frasız filozof, matemetikçi ve siyast adamı. ‘Flozofların
aydınlatmadığı toplumu, sarlatanlar
aldatır...’ Leroy, Fransa’da Sosyal Düşünceler Tarihi’nin dibacesini
Condorcet’nin bu hikmeti ile tuğralıyor.” UU.s. 60.
Conjuration: Gizli ittifak. “Orta çağ ve
Rönesans İtalya’sında, iktidara götüren
yol, çok defa Conjuration’du.” BFH.s.19.
Connaitre I’İslam’ (İslâmı
Tanımak): Fransız
Medeniyet tarihçisi ve müsteşrik Louis Gardet (1904-1986)’in
1958 yılında yazdığı İslamiyet
ile alakalı eser. “La Cite Musulmane, Vie Sociale et Politique” (Müslüman Şehir
Sosyal ve Siyasi Hayat)1957, eser1976’da dördüncü kere basımış;
‘Connaitre I’İslam’ (İslâmı
Tanımak) 1958; ‘les Grands Problemes de la Theologie Musulmane” (İslam
Teolojisinin Büyük Prablemleri), 1967; ‘L’İslam, religion et Communaute (İslâmiyet
Din ve Toplum), 1967; ‘Les Hommes de I’İslam’ (İslamın
Büyük İnsanları)1977
belli başlı
eserleridir.” Kİ.s.163.
Conquistador: Fatih yeni dünyanın fatihleri için kullanılan İspanyolca
sıfat. Cortes, Pizarro, Almakro, Orellana Conquistadorların en ünlülerindendir.
"Latin ve İslam ortaçağınınihtişamını
taşıyan
bir dönem bu. Hem conquistadorların , hem de Atlantik ötesi imparatorluğun
çağı.”
Kİ.s.68.
Conrad:
Michael Georg Conrad (1846-1927). Alman yazarı. Mühim insanları konu alan
romanlarıyla natüralizmin öncülerinden sayıldı. “Ama bence, macera romanı,
kahramanları yaşayan kimseler olmak şartıyle,
sanat eseri sayılabilir. Kipling’in, Conrad’ın ve Stevenson’ın kahramanları
gibi.” KA.s.150.
Constantin: Costantine I. (270 ile 288 arası- 337). 306-337
tarihleri arasında Roma İmparatoru. Din ve İdari
alandaki çalışmaları ile bilinir bu alanda
kesin olarak dini hukuka dayalı mutlak bir monarşi oluşturmuştur.
“Constantin dinle devleti birleştirdi.” SNK.s.297.
Cooper: James
Fenimore Cooper (1789-1851). Amerikalı roman yazarı. “Scott’un en
tanınmış devamcısı:
Cooper, Balzac’ın: zola.” BÜ.s. 234.
Corbin:
Henry Corbin (1903-1978). Fransız bilgin. İran Müslümanlığı
konusu uzmanı. “Son zamanlarda Corbin, Sabi’lerle İsmaililer
arasındaki münasebetleri incelerken İhvan hakkında şöyle
bir hüküm belirtmiştir: bunlar bir münevver
topluluğu
idi: aynı zamanda İsmaili akımın sözcüsü idiler.”
IDG.s.52.
Corneille:
Pierre Corneille (1606-1684). Fransız klasizminin en büyük trajedi yazarı.
"Corneille ile Racine’in trajedileri, Moliere'in komedileri ve Pascal'ın
Pensees'leri, La Rochefoucauld'unun Maximes'leri, La Fontaine'in
Fables'leri".” Kİ.s.72.
Corneluis Nepos: (MÖ.90-MÖ.24). Latin şairi
ve tarihçi yazarı. şair. “Cumhuriyet Roma’sında
Cornelius Nepos, Başbuğların
Hayatı adlı eserinde menkıbeli hal tercümesi türünü başlatmıştır.”KA.s.
391.
Cournot: Antoine Augustin Cournot.
(1801-1877). Fransız İktisatçı, matemetikçi ve
filozof. ''Cournot ise sübjektif akılla (insanın aklı)objektif aklın (eşyanın
hikmet-i vücüdu)birbirine karıştırıldığından
şikâyetçidir."IDG.s.174.
Cours Familier de Litterature: Fransız şair
ve politikacı Lamartine (1790-1896)’in 1856 yılında yayımladığı
eseri. “Lamartine’in Cours Familier de Litterature’ü (1856): çağdışı
ve bitmez tükenmez bir monolog.” KA.s. 415.
Cousin: Victor
Cousin (1792-1867). Fransız filozofu. “Schelling aşağı
yukarı kabul eder, Cousin ise şöyle der: -dolaysız bir sezgi
karşısındayız,
şair
için ilham, kahraman için içgüdü ne ise insan için de bu sezgide odur.”
IDG.s.173.
Crebillon:
Claude Crebillon (1707-1777) Fransız Hikâye ve roman yazarı. Eserlerindeki
erotik anlatıları, diyologları, mektup biçimindeki romanları ve çapkınlık ‘eğitini’nin
hikâyesi olan tamamlanmamış eserleriyle tanınır. “Crebillon
gibi hikâyeciler çok kullanılır diyaloğu.” KA.s.237.
Crematoire: Ölü yakma fırını. “Hiroşima’ya
atılan bomba insanlığın vicdanında “crematoire”
fırınlarından veya Auschwitz’in gaz odalarından daha az akisler uyandırıyor.
Jur.I.s.202
Critical Essays: Matthew Arnold (1802-1888)’un
muhtelif tarihlerde yayımladığı eseri. “Sainte-Beuve’ün
entellektüalist izleyicisi olan Matthew Arnold Critical Essays’inde (1865-1888)
estetik kriterin yerine ahlaki ve felsefi kriteri getirir.” KA.s.414.
Critical Review: 1756 yılında İngilterede
Smolett (1721-1771) tarafından, çıkarılmaya başlanan
derginin adı. “İngiltere’de ilk dergi 1749’da
çıkar. Monthly Review. Onu Smolett’in Critical Review’su takip eder: 1756.”.”
BÜ.s. 102.
Cromwell: Oliver Cromvell (1599-1658). İngiltere,
İskoçya
ve İrlanda
lord protector’u. “Cromwell ne Marx’ın annesi oğlunu
anlayabilmiş; ve Cromwell, Milton’u.”
BÜ.s.220.
Cromwell:
Victor Hogo’nun 1827 yılında yayımlanmaya başlayan beş perdelik
ilk manzum dramı. romantik okulun bildirisi sayılan önsöz (prefaje) eserin
kendisini gölgede bırakmıştır. “Hugo’nun Cromwell’i ölü
doğmuş bir
kitap.” Kİ.S.277.
Cromwell’in Mektupları ve Nutukları: Ünlü İskoç
yazar Thomas Carlyle (1795- 1881)’nin 1845 yılında yazdığı
eseri. “1844’de Dün ve Bugün,1845’te Cromwell’in Mektupları ve Nutukları, 1858
de II.Frederik’le ilgili büyük eseri.” Kİ.s.368.
Culture and History: Tarihçi ve antropolog Fhilip
Bagby’nin 1958 yılında londra’da yayınlanan eseri. Eseri 1958’de yayımlanır:
Kültür ve Tarih ( Culture and History, Londra.)” UU.s.103.
Culture, a Critical Review of Concepts and
Definitions. Bkz.
Kültür, Kavramlara ve Tanımlara Eleştirel bir Bakış:
“Birincisi
aydınlarımızca uzun zamandır zikredilen fakat okunmuş olduğu
çok şüpheli
olan İngilizce
bir eser: Culture, a Critical Review of Concepts and Definitions (Kültür,
Kavramlara ve Tanımlara Eleştirel bir Bakış)”
Kİ.s.19.
Curcanî:
Zeynüttin Ebul fazail İsmail El Hüseyin el Cürcanî el
Harzemşâhî
( Ölm 1136. Arap hekim. Alaüddevle Atsız ismiyle yazdığı
Zâhire-i Harzemşâhi isimli eseri Osmanlı
hekimleri tarafından büyük ilgi görmüş ve ve Mümin bin Mukbil
tarafından Zahire-i Muradiye ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir.
“Yıllarca sonra Curcani’ye şöyle diyecektir:’Bugün ne
biliyorsam hepsini o zaaman öğrenmiştim.
Sadece biraz daha olgunlaştım.” Kİ.s.183.
Curcaniye: Bkz. Cürcan. “Genç alim, Buhara’yı terk
edip Harzemoğullarının payitahtı
Curcaniye’ye terleşmiş.”
Kİ.s.184.
Curtius: Ernst
Robert Curtius (1886-1956). Alman eleştirmen ve demneme yazarı.
Balzac,Barres,Proust üzerine çalışmaları dışında
1948 yılında yazdığı Literatur und Lateinisches
Mittelalter (Avrupa Edebiyatı ve Ortaçağ Latinliği)
adlı kitabı önemlidir. kitabı "Curtius'a göre, "Avrupa edebiyatları
için klasisizm-manierizm çifti çok daha kucaklayıcıdır".” Kİ.s.64.
Cuvillier:
Armand Cuvillier (1887-1973). Fransız filozof ve sosyolog. “Cuvillier’in
‘Manuel de Sociologie’sinde telefon rehberlerini kıskandıracak bir isim bolluğu
karşısındasınız.
“UU.s.214.
Cürcan:
İran’ın
Cürcan bölgesinde, Hazar Denizi kıyısında Elbruz sıradağlarının
eteğinde
bir şehir.
“Tanınmış ariflerden
Said İbn
Ebil Hayır’i ziyaret ettikten sonra ver elini Curcan.” Kİ.s.184.
Cürci Zeydan: (1861-1914). Lübnanlı arap yazar. İslam
Medeniyeti ve Arap edebiyatı konusunda araştırmalari ile tanınır. “Zeki
Megamiz’in Türkçe’ye kazandırdığı bu kitabın yazarı Cürci
Zeydan Efendidir (yazılış tarihi:1902-1908, Türkçesi
1912, beş cilt”
Kİ.s.80.
Cüzam: Hansen
basili adı verilen özel bir mikroorganizma tarafından meydana getirilen,
çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve
organı tutabilen, bulaşıcı ve müzmin bir hastalık. Diğer
ismi “lepra” olan hastalığa eskiden “miskin hastalığı”
denirdi. “Sonra utanç unutkanlığa bırakır yerini “Ben
Avrupalıyım” demeğe başladı.
“Asya bir cüzamlılar diyarıdır.” BÜ.s.96.
Cyclopaedia of Education: John Dewey (1859 - 1952)’nin
1911 yılında yazdığı eseri. “John Dewey 'nin
Cyclopaedia of Education (1911)daki ‘kültür’manası, ne Tylor'u zikreder ne başka
bir antropolog'u.” Kİ.s.33.
Cyclopaedia: “Cyclopaedia” veya “An Üniversal Dictionary of
Arts Sciences” İngiliz Ansiklopedici Ephrahim
Charbers (1680-1740)’ın 1728 yılında yazdığı Ansiklopedisi. Eser,
ansiklopedi çalışmaları için öncü neteliktedir.
“İlmi
ve teknik bilgilerin dökümünü yapan kamuslar: Bilhassa Moreri’nin (1674) ve
Thomas Corneille’in (1694)kiler, İngiltere’de Chambers’ın
Cyclopaedia’sı (1728-1748).” IDG.s.15.
Çağdaş Edebiyat
ve Anahtarların Gücü:
Robert Kanters’ın Table Ronde dergisinin 1950 yılında çıkardığı
“Aspects de I’Occultimes” Özel sayısındaki makalesinin başlığı.
“İlk
yazı Robert Kanters’in: ‘Çağdaş edebiyat
ve anahtarların gücü.” Jur.I.s.397.
Çağdaş İngiliz
Psikolojisi:
1870 yılında Ribot tarafından kaleme alınan eserin adı. “Çağdaş İngiliz
Psikolojisi (1870) ile Schopenhauer’un Felsefesi o zamana kadar basılan başlıca
eserleri.” BÜ.s.104
Çağların Anıtları: Fransa’da yayın yapan Albin
Michel yauınevinin her asrı bir insanatırarak oluturduğu
eserler dizisinin genel adı. “Her asrı bir insanda somutlaştıran
bir eserler dizisine başlamış.Çağların
Anıtrları”Kİ.s.145.
Çakuni:
Hint Mahabharata Dessta’nındaki şahıslardan biri. “Yaman bir
kumarbazdır dayısı Çakuni.” BDE.s.328.
Çalım Mamu: Tayfur Çalım’ın babası. “Çalım Mamu Nihayet bir
ağa
idi.” Jur.I. s.125. Çan: Rus filozof, edebiyat tenkitçisi, gazeteci ve
yazar Aleksandr İvanoviç Herzen (1812-1870)’ın
1857 yılında Londra’da önce Rusca sonra da Fransızca olarak çıkardığı
gazetenin adı. “Sonra gazatenin kazandığı başarıdan
yüreklenerek bağımsız bir gazete kurdu:Rusça:
Çan.” Mağ.s.87.
Çandargupta: Maurya Hanedanlığı’nın
kurucusu Hint kralı. Yaklaşık MÖ.320’li yıllaradan 2962e
kadar Pataliputra (Bugünkü Patna) çevresinde hüküm sürmüştür.
Hayatı hakkında bilinen tek ve önemli olay, Büyük İskenderin
generallerinden biri olan Seleukos Niktor ile savaşması
ve sarayına Yunan Megasthanes’i kabul etmesidir. “Çandargupta’nın (İ.Ö.
322-298) ihtişamı, MakedonyalI başbuğunkini
gölgede bırakmış.” BDE.s.92.
Çandragupta II: Yaklaşık 375-414 yıllarında hüküm
süren Hint İmparatoru. Devrinde Budacılığa
ve Caynacılığa gösterdiği
hoşgörü
ile bilinir. “4.yüzyılın sonlarında tahta çıkan 2.Çandragupta bu
hanedanın en ünlü hükümdarı, lakabı: Yiğitlik Güneşi
(Vikramaditya).”BDE.s. 184.
Çar: “Rus
İmparatorlarına
ve Bulgar krallarına verilen unvan. “İspanya’da engizisyon olmuş,
Rusya’da çar.” BÜ.s.91.
Çarlar Rusya’sı: Rusyave Rus İmparatorluğunda
1917’ye kadar süren otokratik siyasi rejim dönemi. “Nihilizm, anarşizmin
Çarlar Rusya’sında aldığı isim.” BFH.s.12.
Çehov:
Anton Çehov (1860-1904). Rus hikâyeci. Hikâye türüne kazandırdığı
yeni anlayış ve bakış açısı,
kendi ismiyle anılan bir hikaye tarzı meydana çıkarmıştır:
Çehov Tarzı Hikâye. ““Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar.
Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım
bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve
hastanelerden uzun uzun bahsedilir.” Jur.I.s. 39.
Çekçe:
Bohemya ve Moravya’da konuşılan slav dili. “İnkilap,ancak
yazı dilleri olmayan milletlerde, mesela Macarca ve Çekçe’de düşünülebilir.”
Kİ.s.141.
Çekoslovakya: Çek ve Slovakların başkant
Prag olmak üzere birlikte oluşturdukları devlet. Çekoslavakya
1 Ocak 1993 tarihinde Çek ve Slovakya olmak üzere iki devlete ayrılmıştır.
“Çin-Rus çatışması, Çekoslovakya’nın işgali
ve Vietnam harbi’’ SNK. s.243
Çemişkezek: Tunceli iline bağlı,
Tunceli’nin yaklaşık 95 km batısında bulunan bir
ilçe. “Evlerini sırtlarına taşıyanlar için, ha Paris ha Çemişkezek.”
UU.s.255.
Çengelköy:
İstanbul’da
Boğaziçi’nin
Anadolu yakasında semt. “Çengelköy kahvelerinde prafa oynamak için içkiyi
bıraktı.”Jun.II.s.140.
Çerkezler:
Anavatanları Kuzey Kafkasya olan bugün Türkiye, Irak, Ürdün, Mısır, Rusya gibi
ülkelerde dağınık olarak yaşayan
kavim. “Ama mahallesindekiler başka bir dil konuşuyorlardı.Çerkezler
vardı, Kürtler vardı, Türkmenler vardı, Türk yoktu.” Jur.I.s. 78.
Çerniçevski: Nikolay Gavriloviç Çernışevskiy
(1828-1889). Rus filozof bilgin ve tenkitçi. "60-70 yıllarının siyasi
kavgaları Çerniçevski'siz düşünülemez".” Mağ.s.94.
Çetin Altan: (1927-...) İstanbul
doğumlu.
Gazeteci ve yazar. Gazeteci Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın babası. “Çetin
Altan’a, Yüzbinlerce okuyucunun karanlık gecesini şiirin
pırıltısı ve öfkenin şimşeği
ile aydınlatan Promete’ye, Bu kitap insanları birbirine daha çok sevdirmek için
yazıldı.” Jur.I.s.372
Çıkış: Biblia (Bible)’nin diğer
adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün Torah kısmında yer alan
kitaplarından birisinin adı. Çıkış, Yusuf’un vefatından sonra İsrailoğullarına
Mısırda yapılan zulmü, Mısır’dan Sina’ya yolculuğu ve
Sina’da nazil olan kanunları ihtiva eder. “Tekvin, Çıkış,
Leviler, Sayılar, Tesniye, Yeşu, Hakimler, Samuel (1 ve 2)
Krallar’’ IDG. s.94.
Çırağan Baskını: Sultan İkinci
Abdülhamid Hanı tahttan indirip, Sultan Beşinci Murad’ı tekrar tahta
geçirmek için yapılan baskın. Ali Suavi Filibeli muhacirlerden etrafına topladığı
epeyce bir kalabalıkla, 19 Mayıs 1878’de, Çırağan
Sarayına girmeyi başardı. Ama Beşiktaş’ın
inzibat işleriyle görevli komutanı
Mirliva Hasan Paşa, topladığı
askerlerle derhal isyancıların üzerine yürüdü. Hasan Paşa,
elindeki bastonu Ali Suâvî’nin başına vurarak onu öldürdü. İki
taraf da silah kullanınca kan döküldü. Silah sesleri, Yıldız Sarayından
duyulunca Sultan Abdülhamid Han, Çırağan Sarayına asker sevk etti ve
Sultan Murad’ın kılına dokunulmamasını emretti. Ali Suâvî’nin adamlarından
yirmi bir kişi ölüp, on yedi kişi
yaralandı. Olay iki saat içerisinde bastırıldı. “ 1825-1901 yılları arasında yaşayan
bu devlet adamının sadareti 1878 yılında sadece kırk gün sürmüş,
bu süre içinde yaşayan Çırağan
baskını ve Kıbrıs’ın İngiltere hükümetine intikali
Sadık Paşa’nın
sadaretine son verilmesinin en önemli iki nedeni olmuştur.”
Mağ.s.147.
Çırağan Sarayı: İstanbul’da
Boğaziçinin
Rumeli yakasında Beşiktaş ile
Ortaköy arasında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Osmanlı sarayı. “Oysa
23 Mayı Pazartesi günü Suavi Efendi Filibe, Hasköy ve salim Rumeli ahalisinden
... bin kadar muhacir ile Çırağan Sarayı’na saldırarak Sultan
Murat’ı Serasker kapısına götürüp çıkarmağa kalkmış.”
Mağ.s.153.
Çin Maçin:
ya da Çin ü Maçin. Çin ve Mançunya’ya eskiden verilen ad. “Kimdi bu Mandaren?
Çin Maçin’de yaşayan bir mechul insan.”
BÜ.s.203.
Çin: Çin Halk Cumhuriyeti. Asya kıtasında bir
ülke. Kanunların
Ruhu müellifi, ülkesinin I.François’dan beri sıkı münasebet halinde bulunduğu
Osmanlı İmparatorluğu’nu
bu kadar tanırsa,Hint’i Çin’i, İran’ı ne kadar tanır? BÜ.s.193.
Çitor:
Çitor ya da Çitorgah. Hindistan’da bir şehir. Şehir
Çitorlu kadınların kendini yakmasıyla ün kazanmıştır.
‘‘Fonda 16. yüzyıldaki bir savaş: Alaatin Hilci’nin Çitor’u
zaptedişi.”
BDE.s.249.
Çoban Köpekleri: Fransız yazar Paul Nizan (1905-1940)’ın 1934 yılında
yazdığı
eserinin adı. “1934’de Çoban Köpekleri’ni yazan Paul Nizan, Durkheim’i
oportünizmle itham eder.” SNK.s.124.
Çocuklarda ve İnsanlarda
Dil: Fransız
filozof ve tarihçi Hyppolyte Adolphe Taine (1828-1893)’in, 1876 yılında yazdığı
ve Ribot’un kurduğu Felsefe Dergisi’nde ilk yazı
olarak yayımlanan yazısı. “İlk yazı Hypolite Taine’in :
Çocuklarda ve İnsanlarda Dil.” BÜ.s.104
Çörçil:
Wisnton Churchill (1874-1965). İngiliz devlet adamı ve yazarı.
“Çörçil kendi zaferlerini kazandı, belli bir düzeni müdafaa etti , diye...
mutlaka layık görülmüştür. SNK.384
D’Alembert: Jean Le Rond D’Alembert (1717-1783). Fransız
matemetikçi ve filozof. “1745 de le Breton iki ortak daha almıştı:
matematikçi D’Alembert’le iktisatçı Malves 1746 başlarında
filozof Denis Diderot da onlara katıldı ve 1747 Ekiminde Ansiklopedinin genel
yönetimini üzerine aldı.” IDG.s.17.
D’Aubigne:
Theodore Agrippa D’Aubigne (1552-1630). Calvinci bir militan olarak din savaşları
sırasında Protestanların safında çarpışan Fransız yazar. “Dante’yi, Milton’u,
D’Aubigne’yi çıkarın, ne kalır Hugo’dan?” Jur.I.s.361
Dadaizm: Dada veya Dadaizm Birinci Dünya Savaşı
yıllarında başlamış kültürel
ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına,
sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa
bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan
sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir. "Dadaizm,
sürrealizm veya ekspresiyonizm gibi akımlar ne belli bir toplumun vazıh ve
tabii ihtiyaçlarından doğar, ne Cermenlerin, Slavların
veya Latinlerin mizacından, ne menşelerini belirlemek, ne bir
edebiyetın başka bir edebiyat üzerindeki
etkisinden söz etmek, ne ölçülük davası gütmek kabildir.' (Felix Bertaux).” Kİ.s.40
Dadaloğlu:(1785?-1868?) XIX asır halk şairi
“Fuzuli’nin, Nedim’in,Yahya Kemal’in, Ahmet Haşim’in
kullandığı
vezin en az Karacaoğlan’ın, Dadaloğlu’nun,
Yunus Emre’nin kullandığı vezin kadar bizimdir.” Jur.II.s.171-172
Dağdaki Vaaz: Aziz Malta tarafından
anlatılan ve aziz Luka tarafından özetlenen ve Hristiyanlığın
temel dayanağı sayılan gerçek adâleti ve Hz.
İsa’nın
kurduğu
yeni düzeni anlatan Hz. İsa’nın bir konuşmasına
verilen ad. “ “Dağdaki Vaaz”gibi parçalar yer
alır.” IDG s.114.
Dahhak: İran piştaniyan
sülâlesi hükümdarlarından biri. Dahhâk-i Mârî (yılanlı Dahhâk) de denilen bu kişi
zulmüyle meşhurdur.İki
omuzu üstünde kendisine acı veren iki yılan otururmuş Bu
yılanlara her gün iki çocuk beyni yedirirmiş. Sıra
demirci Gave’nin On sekizinci oğluna gelince demirci deri önlüğünü
bayrak gibi kullanarak arkasına topladığı insanlarla ayaklanıp Dahhak’i
tahtan indirmişve yerine Feridun’u geçirmiştir.
"Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran
ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç
canavara karşı yükselen isyan ve istiklal
bayrağı:
Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan
Dahhak...” K.İ S.295 Dalavericilik: İngiliz
dram ve roman yazarı Robert Greene (1558-1692)’nin ömrünün son yıllarında
(1591-1592) yazdığıromanının adı. “Greene’nin
Dalavericilik’i (15911592) gibi.” KA..s.214.
Daltonizm:
Renk körlüğü, ya da renkerin ayırt
edilememesi veya birkaç rengin özellikle kırmızı ile yeşilin
birbirinden ayırt edilememesi biçiminde görülen hastalık. “Manevi bir Daltonizm
bu.” UU.s. 214.
Damanaka:
Pança-Tantra’da, Mitra-Bheda hikayesinin şahıslarından biri olan çakal.
“Kral arslan, müşaviri boğa
ve nedimleri iki çakal: Karataka ve Damanaka. Doğu
dillerine çevrilirken, esere çakalların adı verilmiş:
‘Kelile ve Dimne’.” BDE.s.232.
Damayanti:
Hint Mahabbaratta Destanı’ndaki Nala ile Damayenti hikâyesinin kadın kahramanı.
Kral Nala’nın sadık ve becerikli karısı. İşte Schlegel’i deli eden: Nala
ile Damayanti, “Dünya edebiyatında, duyguları böylesine dile getiren, bu kadar
içli, bu kadar ince, bu kadar heyecan verici başka bir
eser yok.” BDE.s.139.
Danden:
Danden[22]
İ.S.
VI. veya VII. asırda yaşadığı
sanılmaktadır. “Daşakumaracarita (On Genç Adamın
Hikâyesi ya da On Şehzadenin Hikâyesi) adlı eserin
yazarı olduğu sanılmaktadır. ‘‘Mürailikten
hiç hoşlanmaz
Danden.’’ BDE.s.238.
Daniel ekleri: Eski Ahit’te yer alan Danyal kitabına sonradan
yapılan ilavelere danyal ekleri denir. Danyal ekleri Yunanca’dır ve inançlara
uygun sayılmaz."o zamana kadar Süleyman'ın Neşideleri
ve Ecclsiastes’in durumu şüpheli kalmıştır.
Jamina’da kesin olarak kanon’a geçirilmişlerdir. Buna mukabil kanon'a
Esther, Jeremiah ve Daniel ekleri -Septant'da olmalarına rağmen
ithal edilmemişlerdir.”IDG.s.118.
Daniel:
Kitab-ı Mukaddes’te bölüm adı olan Danyal, aynı adı taşıyan
kişinin
sürgüne gönderilişini; ama bilgeliği
ve rüyalar konusundaki ilmiyle sarayda yükselişini
anlatır. “Sürgünde, Babil saraylarında Daniel’in başına
gelenler.” IDG.128.
Danilevsky: Nikolay Yakovleviç Danilevsky (1822-1885) Rus
tabîiyecisi ve tarih felsefecisi. En meşhur eseri. “Rusya ve
Avrupa”dır. Tarih felsefesini ilk defa birbirinden farklı medeniyetler dizisi
halinde ele alır Danilevsky ‘ye göre Ruslarla Slavlar Batı ile hiçbir zaman
kaynaşamayacaklardır.her
ikiside kendi kütürel mirasını siyasî mutlâkiyet yoluyla geliştireceklerdir.
Danilevsky Rus milliyetçiliğini biyolojik bir temel üzerine
oturtmasıyla da tanınır. Fikirleri Rus yazarlardanKostantin Leotiev’i Batı’da
da Oswald Spengler’i çok etkilemiştir. “Kırk yıllık Kâni’nin Yâni
olamayacağı, Türk’ün akl-ı selimi için
bedâhetlerin bedâheti; bir medeniyetin başka bir medeniyete istihale
edemeyeceği Danilevsky’den beri bir
Kaziye-i muhkeme.” BÜ.s. 98.
Danimarka:Resmi
dili Danca, başkenti Kopenhag olan Kuzey
Avrupa devleti. “Birlesik devletler icin huck finn italya icin pinokyo
Danimarka icin Denizkizi Ingiltere icin Peter Pan milli birer kahraman
sayilmistir.heykelleri dikilmis akin akin ziyaretcileri olmuş.”Kİ.S.319.
Danişname-i Alâye: İslâm
filozofu ve tıp âlimi İbn-i Sina (980-1037)’nın
1030’lu yıllarda İsfehan’da yazığı
esertinin adı. “Onbeş yıl içinde en tanınmış eserlerini
armağan
eder edebiyete: meselâ Necat’ı,meselâ ‘Danişname-i
Alâye’yi.” Kİ.s.184.
Dante: Dante
Alighieri (1265-1321). Ünlü İtalyan yazarı. “İtalya’ya
bir dil armağan etti Dante, yani İtalya’yı
yarattı.” BÜ.s. 228.
Dante’in Cehennemi: Bkz. Cehennem. “Dante’nin
Cehennem’inde Ugolin- kendi beynini kemirmektedir’’ SNK. s.238
Danton:Georges
Jacgues Danton (1759-1794). Fransız siyaset adamı. Fransız ihtilalnin
liderlerinden ve Kurbanlarından. “İhtilal Kendi çouklarını yiyor.”
Sözünün sahibi “Raif Necdet’i okurken Danton konuşuyor
sanırsınız.” KA.s.301.
Danyal Kitabı: Kitab-ı Mukaddes’te Danyal
Nebiyi, onun sürgüne gönderilişini ve sürgünde yaşadıklarını
anlatan bölüm. “Kitab-ı Mukaddes’te "Danyal kitabında, karanlığın
içinden dört hayvan zuhur eder: arslan, ayı, panter, dragon." IDG S.110 Danyal
Nebi: Kitab- Mukaddes’te “Danyal” bölümünün başlıca
kişisi. Kitab-
Mukaddes’te
Sürgüne gönderilen ana sürgünde üstün zekası bilgeliği
ve rüyaler konusundaki üstün bilgisini sarayda üst bir mevkiye gelen bir
Yahudiyeli olarak anlatılan kişi. “Danyal Nebi’nin
'Mene-Tekel-Peres' tehdidini duyar gibi oluyoruz.” UU.s.115
Daphne:Fransız
romantiği
Alfret de Vigny (1797-1863)’nin eseri. “‘Daphne’yi Hint’in tesiri ile kaleme
alır. Bhagavata-Purana’yı “harikulade bir şiir ve his kaynağı”
olarak vasıflandırır.” BDE.s. 63.
Dara Şükuh: (1615-1658) Türk Şehzade.
Babür İmparatoru
Mümtaz Mahal’ın oğlu. Hint eserlerinin Farsçaya
tercümesi alanında önemli çalışmaları olmuştur.
Upanişatların
Farsçası olan Sırr-ı Ekber ve Hindu diniyle ilgili Yoga-vaşışta
ile Gita isimli eserleri Farsçaya tercüme etmiştir.
“Hint’in dinini ve âdetlerini merak edecek, öğrendiklerini
XIV. Louis devrinin aydınlarına aktaracaktır. Vezir Danişment
Han, frenk bilginini memnun etmek için saraya, Dara Şükuh’un
Upanişadlar’ı
çevirtmek üzere Delhi’ye çağırdığı
Panditler’den birini davet etmiştir.” BDE.s.33.
Dara:
İran’ın
Keyâniyân[23]
sülalesinin dokuzuncu ve son hükümdarı. MÖ.330 yıllarında ölmüştür..
İskenderle
yaptığı
savaşlarla
bilinir."Dara'nın, Bihust'un granitlerinden yükselen sesi, bir cellat
satırı kadar soğuk ve ürperticidir, belli ki
kalbi de granitten.” K.İ.s.294.
Darbe-i mübeccele: Yüce darbe, yüceltilmiş darbe
anlamındaki bu terkibi Tevfik Fikret, bir Ermeni komitacısının Sültan
Abdülhamit Han’a düzenlediği suikastı öven “Bir Lahza-i
Taahhür” isimli şiirinde kullanmıştır.
“Haluk’un babası masum kardeşinin ‘bacak, kelle, kol’ ve
kemiklerini havaya savuran bombayı bir ‘darbe-i müeccele’, bir ‘dûd-i müntekim’
olarak selamladı.” Mağ.s.180.
Darius. Pers
Kral Darius. Dara I. İran I. Ahemiler[24]
sülalesinden bir hükümdar. Ö. 522 yilinda Pers Kralliğinin
basina geçti ve 486 yılına kadar krallığı sürdü. kadar . Darius
iktidari ele aldiginda kendinden öncekilerden farkli olarak büyük bir anit
yaptirdi ve bu anitla kendisini yazili formda ebedileştirdi.
"Darius!un ülkesi de öyleydi. İskender Darius'un ülkesini
tali-i harple fethetti.” SNK. s.190.
Darma Sutra: Hint’te Vedalar çağının yarı
hukûki yarı dini metinleri. Bkz. Dharma Şastra. “Hint hukukunun
ilk belgeleri olan “Darma- Sutra”lar Vedalar çağının yarı
hukuki, yarı dini metinleridir.”BDE.s. 123.
Darma:
“Darma” şeriat,
kanun, kural demek, Darmalar hukuk ve din bakımından Hintliler’in bağlı
bulundukları kaideler.Hukuk ve din bakımında insanların bağlı
bulundukları kaideler. Bkz. Dharma Şastra “Kastını darma'sı Kula
müridini gerçeğe bağlayan
bir altın zincir.” BDE.s..160.
Dar-ül Hikme: Halife El Memnun tarafından, Bağdat’ta
832 yılında kurulan Tercüme merkezi. “832’de halife El Memnun Dar-ül Hime’yi
tesis ederek müdürlüğünü Yahya ibn Masuye’ye (ölümü
857)tevdi etti.” IDG.s.222.
Darülfünûn: Türkiye’de, üniversiteye, 1933 senesine kadar
verilen isim. İlk kuruluş yıllarında,
modern anlamda bir üniversite eğitiminden çok, lise seviyesinde
eğitim
veren bu müessese, sonradan, değerli ilim adamlarının çalışmalarıyla
yüksek bir ilim yuvası hâline geldi. 1845’te toplanan Maarif Komisyonunun
kararıyla devlet dairelerine memur yetiştirmek gayesiyle, bir
Dârülfünûn açılması çalışmalarına başlanmıştır.
“Darülfünûn onun bir konuşması yüzünden kapatılır.”
UU.s.66.
Darwin:
Charles Darwin (1809-1882). İngiliz doğabilimci
ve kendi adını taşıyan, darvinizm diye
adlandırılan biyolojik evrim kuramının sahibi. “Darwin’in tezlerini müjdeleyen
bir _ geçiş-dönüş_
telakkisi.” IDG.s.47.
Dasa:
Dasa, hizmetçi anlamında sankritçe bir kelime. Aynı zamanda Dasa Kuzey- Batı
Hindistan’da yerli halkın ismidir. Hindoloji açısından Dasa, Tanrı Vişnunun
hizmetkarı demetir. “Kannara edebiyatında Dasa için yazılan ilahilerde önemli
yer tutar. Dasa, Tanrı Vişnunun hizmetkarı demek.”
BDE.s.296.
Daşarata: Bkz. Daşaratha.
“Hükümdarı Daşarata'nın üç karısı var,ama hiç
çocuğu
yok .” BDE.s..153.
Daşaratha: Ramayana’da Destanın’da
Rama’nın adı geçen hükümdarlardan biri. Güneş hanedanlığından
bir kral.Ayodhya’nın kralıdır.üç karısı olmasına rağmen
çocuğu
yoktur. At kurbanı töreni düzenleyerek dört evlât edinir. Daşaratha
sözüne son derece sadık bir kraldır ölümünden sonraki olaylar Ramayana
Destanının doğması sağlar.“Ben
savaşçı
Daşaratha’yım,
dedi, oğlunuz
değilim.”BDE.s.367.
Daudet: Alpnonse
Daudet (1840-1897). Fransız realist ve naturalist yazarı. “Andersen’in dostu
olan bu zat edebiyata talihsiz cocuk, pansiyon hayati yetim tipleri sökmüş,
mucadeleci ve talepleri olan bir edebiyat yaratmiş hem
“Sefiller”in Kozet’ini hem de Daudet’nin “petit’ chose”unu müjdelemiştir.”
Kİ s.318.
Davud: İsrâiloğullarına
gönderilen peygamberlerden. Hem peygamber, hem sultân yâni hükümdârdı. Soy
bakımından Yâkûb aleyhisselâmın Yehûda adlı oğluna
dayanır. Süleymân aleyhisselâmın babasıdır. Kudüs’te doğdu.
Orada yaşadı
ve orada vefât etti. Kendisine İbrânî dilinde Zebûr kitâbı
verildi. Sesi çok güzel ve tesirliydi. İsmi Kur’ân-ı kerîmde on altı
yerde geçmektedir. “Davud’un hayat hikayesini çok canlı olarak anlatmış bu
katiplerden biri’’ IDG. s.95
Davut'la Goliat'ın Dövüşü:
Hz. Davut’un
Calut veya talut veya Galut ya da Goliat diye ifade edilen Filistinli düşmanı
ile yaptığı mücadele. Bu mücadele sonunda
Hz. Davut Calut’u sapan taşıyla gözünden vurarak öldürmüştür.
“Bu korkunç kavga yanında Davut'la Goliat'ın dövüşü
ne kadar gülünç.” Kİ.s.334.
Dayananda Sarasvati: (1824-1883) 1875 yılında Bombay
kurulan, Hinduculukta bir Rönesans gerçekleştirmeyi
hedefleyen dini ve siyasi Hint hareketi Arya-Samaç’ın kurucusu. “Arya Samaç”ın
kurucusu Dayananda Sarasvati, Hint’in kurtuluş savaşında
Vedalar’ı bayraklaştırır.” BDE.s.107.
De Anima:
Arsito’nun ruhla ilgili eserdir. “Ruh Üzerine” diye Türkçe’ye aktarılmıştır.
"İslam
âlimleri,akılbahsini incelerken, hareket noktası olarak Aristo'nun «de anima»sı
ile Afrodidias'lı İskender'e ve Fisagor'un
Terbi'ine dayanır,insanın önce ilim,sonra da amelinin inkişaf
derecesini sayar ve izah ederler.”IDG.s.187.
De Lille:
Jacques Delille De Lille (1738-1823). Fransız şair ve
mütercim. 1769 yılında Fransızcaya kazandırdığı Georgica
tercümesi en bilinen yönünü teşkil eder.. “Georgique
tercümesi, De Lille’e akedeminin kapılarını açmış.”
BÜ.s.117
De Maistre: Joseph de Maistre (1753-1821) Fransız siyaset ve
bilim adamı, yazar ve filozof. Fransız ihtilaline ve 18. asır düşüncesine
düşmanlığı
ile bilinir. “ ‘Demokrasinin temeli’ hırstır” diyor De Maistre.” BÜ.s.169.
De Rerum Natura: Latin şairi
Lucretius (Titus Lucretius CarusMÖ.98-55).’un Kainetın yapısı anlamına gelen
eseri. “Bhagavad’ın yanında Lucretius’un: “De Rerum Natura“sı ne kadar
sığ,
ne kadar nesir.” BDE.s.87.
Debora:
Debora veya Dvora. İsrail kadın peygamberi va
hakimi. “En çok övdüğüde Debora’dır, çünkü bu kadın
terennüm ettiği savaş şarkılarıyla
dövüşenleri
yüreklendirmişdir.’’ IDG.s.95.
Debora’nın Neşidesi: Debora İlahisi.
Kitab-ı Mukaddes’in Hakimler bölümünde yer alan bir ilahi. İsrail
Kadın peygamber debora tarafından okunan ve İsrail’in
bir Kenan kralına karşı yaptığı
savaşı
yücelten bir ilahinin adıdır. Debora, bu ilahiyi savaşlarda
okuyaraksavaşanları yüreklendirir. “En
güzelleri:Debora’nın neşidesi (Hakimler kitabı bahis
v).’’ IDG. s. 95.
Debray:
Regis Debray (1940-....) Fransız düşünür ve devrimci. Küba’ya gitti
ve Havana Üniversitesi’nde felsefe dersleri verdi. Fidel Castro ile konuşmalarının
ardından “Devrimde Devrim” (1967), adında gerilla savaşının
el kitabı olarak kabul edilen eseri kaleme aldı. Burada şiddet
kullanımını felsefi açıdan meşrulaştırdı.
“Onun yerini Debray’ler Che Guavera’lar aldı. “Kİ.s.280.
Decameron:Bkz. Dekameron. “Decameron”, dekolte tasvirlere
bayılanların hâlâ başucu kitabı.” BÜ.s.198-199.
Dede Efendi: Hamamizade İsmail Dede Efendi (1778-1846)
Türk mûsikîsinin en meşhur bestekârlarından biri ve
hattat. “Dede Efendi’ler köye nasıl gidebilirdi?” Jur.I.s.378
Defense Et Illustratıon d la langue française: Fransı şairi
Joachim Du Bellay’nin 1549 yılında yazdığı eseri.“Ondört yıl sonra, Du
Bellay’nin Defense et Illusration de la Langue Française’i çıkartır Fransada.”
KA.s.397.
Define Adası: Setevenson’un 1883 yılında yazdığı
ütopya romanı. “Başvekil Gladstone, Define
Adası’nı bitirmeden elinden bırakmamış.” KA.s.141.
Defoe:
Daniel Defoe (1659-1731). İngiliz realist yazarı. Robinson
Crusoe isimli romanı meşhurdur. “Öte yandan Spectator
ve Defoe neslinden beri, milli bir burjuva edebiyatı mayalanmaktadır.” KA.s.399.
Degenerescence: AvusturyalI yazar ve siyonist militan Max Nordau
(1849-1923)’nun Fransız edebiyatı ile ilgili eseri. “Max Nordau milletler arası
Yahudi cemiyetinin genel sekreteri, Viyana ünüversitesinde sinir mütehassısı,
uzun yıllar Pari'te kalmış.Fıransız edebiyatı hakkında
iki eseri var."Vue du Dehors" (dışarıdan
bakış),
"Degenerescence" (yozlaşma).”SNK.s.82-83
Dekabristler Hareketi: Petersburg’da I. Nikolay’ın
tahta çıkışı sırasında S. T. Trubetskoy
öncülüğünde
düzenlenen 26 Aralık (eski tarihle 14 Aralık) 1826 tarihli askeri ihtilal
hareketi. Hareket başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
“Dekabristler Hareketinin patlak verdigi zamanlarda Rus soylularinin
buyuk bir cogunlugu kapkara cahildi. Mağ.s.67.
Dekabristler İsyanı: Bkz. Dekabristler Hareketi.
“14 Aralik 1825’de patlak veren Dekabristler Isyani cabucak bastirildi” Mağ.s.67.
Dekadan: Kelime
gerileyiş,
çöküş içinde
olan;sanat ve kültür alanında bir gerileyişi, çüküşü
belirten manasına gelmektedir. Edebiyatımızda Dekadan 10 Mart 1897 tarihinde
Sabah Gazetesi’nde yayımladığı “Dekadanlar” isimli
yazısında, Edebiyat-ı Cedide sanatçılarını Fransız dekadanlarına özenmekle,
edebiyatımızda bir çöküş çağı
başlattıklarını
ifade ettiği yazısı. Yazıyı takip eden ve
beş yıl
kadar süren “dekadanlar” tartışmasında A. M. Efendi Sevet-i
Fününcular tarafından çağa ayak uyduramamakla suçlanmıştır.
“Ahmet Mithat Efendi dekadan’ların insafsız sloganlarıyla yıkmak
istedikleri bir ‘heykel-i hamakat’ değil,’abide-i samimiyet,tir.” Kİ.s.233.
Dekadantizm: 1880-1890 yılları arasındaki simgecilik
öncesindeki Fransız şairlerininduygusallığını
nitelemek için kullanılmış estetik ve edebiyat tenkit
terimi. Kelime sonradan müsbet ve menfi boyutlarda anlam genişlemesine
uğramuştır.
“Bağlanmak,
çözülmek ve yeniden bağlanmak mani'sine de tutulmamıştı
bu edebiyat, sanat için sanat ve dekadantizm gibi hastalıklardan da uzak kalmıştır.”
Kİ.s.67.
Dekameron:Baccaccio’nun
1348-1353 yıllarında yazdığı, ana konusu evli ve evlilik
dışı
aşk
olan hikaye kitabının adı. “Dekameron, birçok edebiyatçılara göre seks
romanının şaheseri.” KA.s.211
Dekebristler: Petersburg’da I. Nikolay’ın tahta çıkışı
sırasında S.T. Trubetskoy öncülüğünde düzenlenen 26 Aralık (eski
tarihle 14 Aralık) 1826 tarihli askeri ihtilal hareketine katılanlara verilen
ad. “1825’de omur boyu dostu kalacak Ogarev’le ant ictiler,butun guclerini
Dekabristlerin davasina adayacaklardi. Mağ.s.86.
Dekkan: İndus-Ganj ovasının güneyindeki
hindistanın güney bölgesi. “Prakrit edebiyatının şaheseri
bir antoloji. “Sattasai”.Yazarı Dekkan’ın kuzey doğusunda
hüküm süren bir hükümdar:Hala.”BDE.s.178.
Delhi: Hindistan’da,
bu günkü Yeni Delhi’yi de içine alan tarihi bir şehir.
“Vezir Danişment Han, frenk bilginini
memnun etmek için saraya, Dara Şükuh’un Upanişadlar’ı
çevirtmek üzere Delhi’ye çağırdığı
Panditler’den birini davet etmiştir.” BDE. s.33.
Deli Petro: (1672-1725) Rusyayı Avrupalılaştırmak
için çalışmalar yapan meşhur
Rus çarı Yaptığı birçok değişikliklerden
ve şiddetli
azabından dolayı eski tarihciler ona Deli Petro demişlerdirr.
“Deli Petro’yu “âli fikir” ve âli himmet” bir dahi olarak takdim eden
yazar, ahlâkımızı da edebiyatımızı dayerin dibine batırıyor.” BÜ.s. 159.
Deliliğe Methiye: “Encomium moriae” Deliliğe
Methiye. Latince yazan Hollandalı hümanist yazar ve papaz Disiderius Erasmus
(1469-1536)’un 1509 yılında Misafiri olduğu Thomas More’nin evinde yazdığı,1511’de
Paris’te yayınlattığı eseri. “Erasmus yazı hayatına
Deliliğe
Methiye ile başlar; Luther, dostu
Melanchton’la kafayı çeker.” KA.s. 231.
Delille:Rahip
Janques Delille (1738-1813). Fransız şairi. “Delille, Fransız
Akademisi’ni Les Geargiques ile fethetmedi mi?Gerard de Nerval’i ölüİ.Süzleştiren
kendi şiirlerinden
çok Faust tercümesi.Edgar Poe’yu dünyaya tanıtan Baudelaire.” UU.S.330.
Demavant: İran’da,
Tahran’ın kuzey doğusunda 5604m yüksekliüinde bir
yanardağ.
Efsaneye göre Dahhak burada zingire vurulmuştur.
"Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran
ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç
canavara karşı yükselen isyan ve istiklal
bayrağı:
Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan
Dahhak...” K.İ.s.295.
Demirci Kave: “Drefş-i Gaveyâni” isimli, kendisine
âit demirci önlüğünü bayrak yaparak Dahhâk’in
zülmüne karşı halkı ayaklanmaya teşvik
eden İran
kahramanı. Dahhak’in İnsan beyniyle beslenen yılanları
için sıra Demirci Gave’nin on sekizinci oğluna gelmişti.
Demirci Gave “Drefş-i Gaveyâni” isimli önlüğünü
bayrak yaparak ayaklandı etrefına topladığı kişilerle
birlikte Dahhak’ı tahtan indirerek yerine Feridun’u geçirdi. "Üç başı
ejderhanın (Dahhak) İran ülkesinde bin yıl süren
saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç canavara karşı
yükselen isyan ve istiklal bayrağı: Demirci Kave, Feridun ve
Demavant dağlarında zincire vurulan
Dahhak...” Kİ.s.295
Demirciler Çarşısı
Çinayeti:Yaşar
Kemal’in 1973 yılında yazdığı romanının adı. “Yusufcuk
Yusuf, Akçasaz Ağları başlıklı
roman dizisinin ikinci kitabı.İlk cildi Demirciler Çarşısı
Cinayet.”KA .s.345.
Demirel: Bkz.
Süleyman Demirel. “Bilge Güney’in başına gelenle Demirel hükümetinin
ültimatomla iskatı arsında bir benzerlik bulur.” KA.s.354.
Demodokos. Homeros’un odisseia’sında adı geçen ünlü bir halk şairi,
gözleri kördü, fakat şarkılarıyla gönülleri
mestediyordu. Şiirleri ile efsaneleşmiştir.
“Dinleyiciyi destandaki düzensizliklere inandırmak için bir yandan ilhama
(ilham perisine başvurmak, sadece, bir belagat
yöntemi değildir), öte yandan geleneğe,
yani Truva masallarını iyi bilen Femios ve Demodokos adlı iki ozana başvurur
Homer.” KA.s.192. Demokrasi: Halkın hakimiyetine hedefleyen yönetim şekli.
Fikrî tarihi MÖ. beşinci asra kadar uzanan
Demokrasi kavramı, ilk olarak da Eski Yunan şehir
devletlerinde uygulama imkanı bulmuştur. Ancak bu demokrasi halkın
kırkta biri için geçerliydi; çünkü diğerleri köledir. “İki
asır önce basılan bir ikonoloji kitabında, kadın olarak tasvir edilmiş demokrasi;
alnında asma yapraklardan bir taç, sırtında kaba saba giysiler; bir elinde nar,
ötekinde yılan.” BÜ.s.169.
Demokrat Parti: CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes,
Fuat Köprülü,Refik Koraltan gibi isimlerin 7 Ocak 1946 tarihinde kurduğu
Türk siyasi partisi. “Demokrat Parti’nin dusunce adamina ehemmiyet vermemesi
bundadir.” SNK.s.163.
Demokrit:
Bkz. Demokritos. “Diyalektigin kurucusu aglayan Heraklit Materyalizmin kurucusu
gulen Demokrit, sofistlerden once idi.” SNK.s.56.
Demokritos: (MÖ.460-370). Gezginliği
ile ün yapmış Yunan Filozofu. Bir rivayete beş yıl
Mısır geometricilerinin yanında kalmış. Geniş ansiklopedik
bilgiye sahip ve devamlı gülen birisi olarak bilinir. “19. yüzyıl Avrupası’na
göre, Yunan mucizesi bütün ihtişamını Asya’ya borçlu:
Pythagoraslar, Demokritoslar, Lykurgoslar... meşalelerini
ya Ganj kıyılarında tutuşturmuşlar,
ya Nil boylarında.” BDE.s.28.
Demon:
Daimonion (küçük cin). Sokrates’in içinde bulunduğunu iddia
ettiği
yanlış bir
davranışa
kalkıştığı
zaman o cinin kendisini uyardığını söylediği
cin. “Sokrat’ın demonu gibi onu da büyüleyen bir ifrit vardı: tececcüs.” Kİ.s.214.
Demopedi: Halk eğitimi, halkın eğitilmesi.
“Demokrasinin demopedi olduğunu kimse düşünmedi.”
BÜ.s.94.
Demosten: Bkz. Demosthene. “Hergün hutbelerde şu
hakikati haykıracak bir Demosten’e...Ey Türkler! Vatanınız geniş,sayınız
az.”Kİ.s.137.
Demosthene: Demosthene (MÖ.384-322). Hatipliği
ve verdiği
üç Philippikos nutukları ile ünlü Atinalı devlet adamı. “Demosthene ile
Ciceron, Suetone, birkaç yıl sonra, On İki Sezarın Hayatı ile beraber
Ünlü Kişilerin
de Hayatını da kaleme alır”.”KA.s. 391. Denemeler: (Les Essais). Michel
de Montaigne (1533-1592)’in 1580 yılında ilk olarak yayımladığı
meşhur
dememe kitabı. “Denemeler bir âile albümü.” BÜ.s. 209.
Denemeler:
(The Essays). Thomas Macaulay’ın eseri. Eser, 1843 yılında yayınlanmıştır.
“Macaulay’ın Denemeler’i için de aynı şeyi söyleyebiliriz (Macaulay
rasyonalist tarihin kurucularından biri.” Kİ.s.414.
Denemeler:
Amerikan filozofu ve deneme yazarı Ralph Waldo Emerson (1803- 1882)’ın çeşitli
zamanlarda yazmış olduğu
denemelerinin toplandığı “Essays” isimli eseri.
Emerson’un bu eserindeki din düşüncesi Hint panteizmine yakın
bir anlayış olarak değerlendirlmektedir.
“Batı’ya Hint’e ısındıran ana kitaplardan biri de Emerson’un “Denemeler”idir
(“Essays”).” BDE.s.45.
Denis Diderot Fransız roman yazarı ve filozofu. (1713-1784) Çeşitli
bilim dallarında ilgisini çeken konularla uğraştı
başka
dillerden çeviriler yaptı. Yergi yazıları yazdı. Filozofça Düşünceler
isimli kitabıyla ün kazandı. Diderot çok yanlı bir düşünürdür.
İnsan
üstü bir kuvvet olarak tanrının bulunmadığını ileri sürmesi yüzünden
hapse mahkûm oldu. Körler Üzerine Mektup, Sağır ve
dilsizler Üstüne Mektup Tabiatın yorumu üzerine Düşünceler
bilinen eserlerindendir. Ancak Diderot’un en büyük başarısı
1772 yılında tamamladığı 36 ciltlik ansiklopedisidir.
“1745 de le Breton iki ortak daha almıştı: matematikçi D’Alembert’le
iktisatçı Malves 1746 başlarında filozof Denis Diderot
da onlara katıldı ve 1747 Ekiminde Ansiklopedinin genel yönetimini üzerine
aldı.”IDG.s.17.
Deprem: Günümüz
şiir
ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı
romanının adı. “Deprem belgesel bir roman değil,yaşadığımız
hayatın ta kendisi.” KA.s.362.
Dergah:
Dergah Yayınları.“Dergah’ın Edebiyat Ansiklopedisini karıştırıyoruz.Bir
mezarlıkta dolaşır gibiyiz.”Kİ.s.274.
Derviş Bey: Yaşar
Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan
roman kahramanlarından birinin adı. “Çanakkale, İstiklal
Savaşı;
Derviş Bey’de
ünlü Odysseus gibi binbir maceradan sonra yurduna ana döner.” KA.s.348.
Derviş: Bkz. Derviş Bey.
“Kürt Mahmut, Derviş’in uşağı,
Akyollu Murtaza’yı öldürecek.” KA.s. 347
Descart: Bkz.
Descartes. “Descart varlığın biricik delili sanıyordu düşünceyi:
-Cogito ergo sum-.” IDG.s.163.
Descartes. Rene Descartes (1596-1650). Fransız filozof ve
matemetikçi. “Dinin hakikatlerine yeni yeni felsefi destekler sağlamak,şüphecileri
susturmak içinkaleme sarılıyordu''.BFH.s.99
Deschanel: Paul Deschanel (1855-1922). Fransız devlet adamı
ve yazar. "Deschanes, klasikle romantik zıddiyetini ortadan
kaldırmaya çalışmış.”Kİ.s.57.
Desdemona:Shakespeare’nin
Otello (1604) isimli eserinin kadın kahramanı. Otello’nun çocuksu
kıskançlıklarına kurban giden Desdemona saf ve temiz sevgisi ön plandadır.
“Önce aşk,”bir
Destemona veya bir Juliette’in aşkı gibi asf ve içli” BDE.s.209.
Despotizm: Yönetimin kendi keyfine göre ve zorbaca hareket
eden bir kişinin yetkisinde olduğu
yönetim şeklidir.
“Montesguie, Doğu despotizminden söz eder. Düşünmez
ki despotizmin âlâsı Perestişkârı olduğu
İngiltere’de
ve tebası bulunduğu Fransa’dadır.”BÜ.s.192.
Destutt de Tracy: (1754-1836). Fransız filozof ve
yazarı. 1801 yılında kalema aldığı Elements d’ideologie (İdeolojinin
Temelleri isimli eseriyle duyumcu bir felsefe akımını ortaya koyan Destutt de
Tracy ideoloji okulunun en önemli temsilcisidir. “Kelimenin doğuşu
1796, kelimeyi uyduran Destutt de Tracy. Manası, ideolojiyle uğraşan.
İdeoloji,
düşünceler
ilmi.” Mağ.s.33.
Deva:
Tanrı anlamına gelen ve Hindistan’da genel olarak bütün tanrıları isimlendirmek
için kullanılan Sanskritçe bir kelime olan deva, genellikle gökyüzündeki İkinci
derece önemli tanrılar için kıllanılır. Bunun dışında Hint
inanışında
büyük peygamberler kabul edilen kişilerin isminin arkasından da bu
unvan eklenirdi. “Her mâbut, bir devrin hakikatiydi. Deva’lar dev oldular.”
BÜ.s. 288.
Devaram:
Hint edebiyatında 7-11. asırlar arasında yazılmış Trumurai
(Diğer
adıyla Tamul Vedası) adlı eserin Apar, Sambandamurti ve Sundaramurti tarafından
yazılan ilahilerden oluşan ilk yedi kitaplık bölümüne
verilen isim. “Bu üç şairin ilahileri “Trimurai”nin
ilk yedi kitabinda yer alıyor, bu bölüme Devaram adı verilmiş.”
BDE.s.291.
Devi:
Hindistan’da bütün dişi tanrıları tasvir için kullanılan,
tanrıça anlamına gelen Sanskritçe bir söz. Kelime, doğurganlık
kültüyle alakalı olup özellikle Rigveda’larda tanrı eşleri
için kutsal nehirlerin kişileştirilmesi
ve kozmik görünümleri için de kullanılmaktadır. “Halk inançlarında Devi, Durga,
Kali, Parvati,Uma, Padma, Kendi gibi binbir isimle anılan Ana Tanrıça'yı baştacı
eder tantrizm.” BDE.s.,161.
Devlet- Âliyye: Osmanlı İmparatorluğu
için kullanılan bir sıfat. Ne istiyorlardı? Devleti Âliyye’yi parçalamak
BÜ.s.139
Devlet: Bkz.
Devletin Altı Kitabı. “Büyük modern devletlerin monarşik
mutlakiyete doğru çetin yürüyüşünü
izlerken Machiavelli’nin Hükümdar’ı Bodin’in Devlet’i , Hobbes’un Leviathan’ı
Bousuet’nin Kitabı Mukaddes’den çıkarılan Siyaset’iyle karşılaşıyoruz
önce; sonra tersine bir hareketin mutlak monarşiye karşı
muzaffer bir tepkinin başlayış ve
ilerleyişini
gösteren kitaplar: Locke’un Sivil Hükümet Üzerine Deneme’si, Montesquieu’nun
Kanunların Ruhu, Rousseeau’nun Toplum sözleşmesi,
Sieyes’in Üçüncü Sınıf Nedir’i.” UU.s170.
Devlet: Eflatun’un
MÖ. 384-377 yılları arasında yazdığı ederinin adı. Eflatun bile o
müstehcen masalların uydurucusu Homeros’u Devlet’inden dehlemiyor mu? KA.s.
333.
Devlet-i Aliye Tarihi: Avusturyalı tarihçi Hammer
(1772-1856)’in Osmanlı Devleti Tarihi isimli eseri. “Devlet-i Aliye Tarihi”nin
birinci cildini bana getirip büyük bir hayranlıkla önsözünü ve kaynakları okumuştu.”
Kİ.s.104.
Devletin Altı Kitabı: Devletin Altı Kitabı ya da
Cumhuriyetin altı kitabı. Fransız hukukçu ve yazar Anjulu Jehan Bodin
(1530-1596)’in 1576 yılında yayımladığı eserinin adı. “Hükümdar’a en
az benzeyen eser: Devletin Altı Kitabı (Kısaltılmışı
Devlet) Floransalı Niccolo Machiavelli ile Anjulu Jehan Bodin (1530-1596) kadar
birbirinden farklı pek az insan var.” UU.s.184.
Dhammapada: Pali Budacılığının
önemli eserlerinden biri. Doğruluğun
yolu anlamında Palice bir söz olan Dhammapada, Budacılığın
ekan ve anlayışının özdeyişler
biçiminde anlatılatır ve Sutta Pitaka içinde yer alan Khuddaka Nikaya ikinci
metnini oluşturur. “Bunlardan biri , gnomik
edebiyatın en başarılı örneklerinden olan ve
bütün Avrupa dillerine çevirilen ‘Dhammapada’.” BDE.s.170.
Dharini: Kalisada
tarafından yazılan Hint tiyatro eseri “Malavika ile Agnimitra”ki kraliçenin
adı. “Agnimitra, Kralice Dharini’nin cariyelerindenm bir rakkaseye tutkun.”
BDE.s.211.
Dharma Şastra: Manu, Gautama, Vasistha gibi
eserlerden oluşan, yazımı MÖ. VIII asıran MS.
XII. Asra kadar uzanan ve 1956 yılına kadar yürürlükte olan Hint hukukunu oluşturan
sanskripçe eserler topluluğu. “Dharma Şastra’nın
ilk amacı kastların perçinlemek, her birinin vazifelerini cizmek: Brahma veda
okuyacak, adakla uğraşacak;
Kşatriya
halkı koruyacak; Vaişna toprağı
sürecek, hayvan yetiştiracek; Şudra’nın
vazifesi: hizmet.” BDE.s.325.
Dhirtarastra: Mahabbaratta destanının kahramanlarındandır.
Dhitarastra’nın annesinin adı Ambika, karısının adı: Gandhari’dir.
Dhitarastra’nın Gandhari’den yüz çocuğu olur Destanda kör olan
Dhitarastra ile soluk tenli Pandu’nun oğulları arasındaki mücadele
anlatılır. Dhitarastra ile karısı bir orman yangınında ölür. “Dhitarastra
kabına sığmıyor, kazandık mı? Diye
soruyor, sevincini saklamıyordu.” BDE.s.333.
Dhirtarastralar: Bkz. Dhirtarastra. “Yajnasena’nın kızı, seni
Dhirtarastralar’a götüreceğim.” BDE.s.334.
Diana:
İspanyol
yazar Jorge De Montemayor (1520-1561)’un 1550 yılında yazdığı
ve çoban kızı Diana ile çoban Sireno’nun sevdalarını anlattığı
pastoral romanı. “Tür, Montemayor’un Diana’sıyla (1550) fethetti İspanya’yı:
çoban kızı Diana ile çoban Sireno’nun sevdalıları.” KA.s.172.
Dib-i Dirin: Eski töreler. “Ne kanun-u kadim kalmıştı
ne dib-i dirin.” BÜ.s. 131.
Dickens. Charles
Dickens (1812-1870). İngiliz Realist romancısı.
“Genclerin sevgisini kazanan ve onlar uzerinde etki yapan bir baska ingiliz de
Dickens’dir.” Kİ.s.317.
Dictionaire Historiqe et Critique: Fransız yazar Pieerre Bayle
(1647-1706)’nin 16961697 yıllarında yazdığı ve Tarihsel ve Eleştirel
Sözlük anlamındaki eserinin adı. “İnsan zekasının gelişme
tarihini tenkitçi bir bakışla anlatan terkip eserleri.
Mesela Alman papazı Brücker’in Historia critica philosophiae’sı (1742-1744). ).
Ve bilhassa Pierre Bayle’in Dictionaire Historique et Critique’i (1697).”
IDG.s.15.
Dictionnaire des Idees Reçus. “Yerleşik
Fikirler Sözlüğü”.Gustave Flaubert (1821-
1880)in yarım kalan eserlerinden biri. Eser, yazarının ölümünden sonra1911
yılında yayınlanmıştır. “Fransızların cihanşümül
hamakatine ayna tutmak isteyenler, Flaubert’in Dictionnaire des Idees Reçus’ünü
uzatıversin hazrete.” UU.s.29-30.
Diderot:
Bkz. Denis Diderot. “Fransız dilini barbarların istilasından o kazlar koruyor
Diderot’ya göre.” BÜ.s.85.
Diderots. Bkz. Denis Diderot.[25] “Mithat
efendi bir asrı dolduran düşüncedir. Osmanlıların
Diderots’u; daha doğrusu Pierre Larousse’u .” Kİ.s.232.
Dilek (Kama): Hint kültüründe İstek
anlamında soyut bir tanrı. İnanışa
göre Kama aklın ilk torunu, başlangıçta ortaya çıkan ilk şeydir.
Kama ortaya çıkınca zıtlıklar oluşur ve insanların oluşumu
bu zıtlıkların teşiri altında gelişir.
“Önce Dilek (Kama) doğdu, düşüncenin
ilk tohumu.” BDE.s.105.
Dimetoka: Yunanistan’da, Türkiye sınırının hemen ötesinde,
Kızıldeli çayının Meriç’e kavuştuğu
yer yakınında bir şehir. “Cetlerinin toprağından
kopuş.
Dimetoka’dan Reyhaniye’ye”Mağ.s. 281.
Dini Hayatın İlkel Şekilleri: Dini Hayatın İlkel
Şekilleri
(Les Formes elementaires dela vie religieuse) ya da Dini Hayatın Temel
Biçimleri. Emile Durkheim (1858- 1917)’in 1912 yılında yazdığı
eserinin adı. “Durkheim son eseri “Dini Hayatın İlkel Şartları”nde
de, “İntihar”da
çağdaş cemiyetteki
haksızlıklara parmak basar.” SNK.s. 124.
Dinler ve Felsefenin Başlangıcı: UNESCO tarafından 1967
yılında pariste yayımlanan eser.“LHistorie du Developpement Culture et
Scientifique de I’humanite,” insanlığın ilmi ve Külterel Gelişme
Tarihi. Cilt 2: L’Antiquite, Eski Çağlar “Les Religions et les
Debuts de la Philosophie” Dinler ve Felsefenin Başlangıcı
193 v.d Paris 1967. ” IDG. s.100.
Diogene Laerce:[26]
MS. III asırda yaşamış Yunanlı
yazar. Biyografileriyle özellikle de büyoğrafilerini topladığı
“Ünlü Filozofların Hayatları, Öğretileri ve Özdeyişleri”
isimli eseriyle tanınmıştır. “Birisi Atinalı
Philostrate, öteki Diogene Laerce.” KA.s.392..
Directoire: Fransa’da 26 Ekim 1795’ten 9 Kasım 1799’e kadar
faaliyet gösteren, halk yığınlarını iktidardan uzaklaştırarak
burjuvazinin hizmetine giren ve geniş yetkilerle donatılan hükûmet.
"Touchard'ı dinleyelim: "Brumaire'deki hükümet darbesi,
Directoire'a son verir.” Mağ.s.113.
Discours: Bkz. Tite-Live Üzerinde Discorsi. “Tite-Live’in
ilk dekatı üzerine Discours’u yazar.” SNK.s.188.
Divan Edebiyatı: Türkler olarak İslamiyeti
kabulunden sonra İslam’ın ilim, iman ve kaideleri
çercevesinde meydana getirdiğimiz yaklaşık
600 asırlık edebiyatlarımızn genel adı. Divan Edebiyatında roman yok, niçin
olsun? BÜ.s.119
Divan:
Hafız Divanı.“Divan’ın iki kaynağı var: Hafız’la Züleyha.Züleyha,
şairin
batılı sevgilisi: Marianne von Willemer.” Kİ.s.32
Divan-ı Lügati’t-Türk: Türk Dilinin Divanı anlamında
olan ve Kaşgarlı Mahmud’un Araplara
Türkçe’yi öğretmek maksadıyla 1072-1074
yılları arsında yazdığı eserinin adı. “11. yüzyılda
Kaşgarlı
Mahmut, milli gururunu tatmin için Divan-ı Lügattit Türk’ü kaleme aldı. 7500
kelimedir.” SNK.s. 321.
Diyalektik maddecilik: Marx Engel’in maddeciliği.
Tabiatla zihin temel bir bütündür bu maddecilikte. Mutlak olan tabiat değil
tabiattaki beşerî akıştır.Metot
bakımından Hegel’in maddeciliğini benimser. “Mekanik
maddecilik, yükselen burjuvazinin kavga silahıydı; diyalektik maddecilik
dördüncü sınıfın kavga silahı oldu.” BÜ.s.177.
Diyalektik meteryalizm:Bkz. Diyalektik maddecilik.
“Fikri gelişmenin gerçekten ilmî bir
tarihi, ancak diyalektik meteryalizmle açıklanabilir diyor Plehanov.” BÜ.s.189.
Diyalektik: Gerçekliği, bu gerçeklikte gelişmeleri
ortaya çıkararak incelemeye ve çelişmeleri aşmanın
yollarını aramaya dayanan akıl yürütme yöntemi “Çağdaş Batı’nın
koyun postuna bürünen kurt kelimelerinden biri de diyalektik.” BÜ.s.189.
Diyanet İşleri Başkanlığı: Türkiye’da inanç ibâdet ve
ahlak ilkeleriyla ilgili işlemleri yürütmak din konusunda
toplumu aydınlatmak,ve ibaedet işlerini yönetmek amacıyla
kurulan devlet kuruluşu. Diyanet İşleri
Başkanlığı
ilk olarak 3 Mart 1924 tarihinde kurulmuş, 22 Haziran 1965 tarihinde de
bugünkü statüsüne kavuşmuştur.
“27 Mayıs sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda
bir Alevi masası teklifi oldu.” SNK.s.382.
Diyanet İşleri Reisliği
Yayınları: Türkiye
Diyanet işleri Başkanlığı’ne
bağlı
resmi yayınevinin yayınları. “Tabiatçılığı Red, Arapçadan tercüme eden
Avukat Aziz Akpınar, Diyanet İşleri Reisliği
Yayınları, sayı:50, Ankara 1956.” UU.s. 68.
Doğu Despotizmi: Oriental Despotism. A Comparative
Study of Total Power (Doğu Despotizmi ve Mutlak İktidar
Üzerine Karşılaştırmalı
bir İnceleme.)
Karl Wittfogel’in 1957 yılında yazdığı eseri. “Wittfogel Sovyetler’e
çatmak için Doğu despotizmi bayrağını
omuzlar; bizi kçksüz ve ufuksuz aydınlarımız da tarihimizi karalamak için
Montesguieu’nun coğrafî kaderciliğine
sığınır.”
BÜ.s.193.
Doğu Roma İmparatorluğu: Bizans İmparatorluğu.“Hazret-i
Muhammed’in ölümü üzerinden henüz onbeş yıl geçmişti
ki,sadık halifesi,Hazreti Ömer,Kudüs’ü ele geçirdi ve Doğu
Roma İmparatorluğu’nun
payitahtını dehşete düşürdü.”
Kİ.s.146.
Doğu’nun Kutsal Kitapları: Marx Müler (1823-1900)’in
1876 yılından itibaren ölümüne kadar yazdığı Hint külliyatının hepsine
birden verdiği genel isim. “Müler,1850’de
Modern diller ve edebiyatlar kürsüsünde hocadır, 1876’dan İtibaren
de ‘Doğu’nın
Kutsal Kitapları’nı yayına başlar.elli 50 ciltlik külliyatın
bitiş tarihi:1910”
BDE.s.68.
Doksan Üç Felaketi: 1877-78 Osmanlı Rus savaşı.
“Doksan üç felaketinden sonra, Sultan Abdülhamit gibi bir dış politika
üstadının başımızda bulunduğu
bir talihtir”.” Mağ.s.259.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu: Peyami Safa’nın 1930yılında
yazdığı
romanı. “Bu çorak toprakta ümitlerimizi kanatlandıran serin kaynaklar da var.
Mesela Dokuzuncu Hariciye Koğuşu.” Kİ.s.252.
Dolet: Etienne
Dolet (1509-1546). Fransız matbaacı ve hümanist. "Daha sonraki Fransız
hümanistlerini şöyle sıralıyabiliriz:
Stephanos, Scaligar, Dolet, Ramus, nihayet Rabelais, Mountaigne ve
Casaubon”KA.s.111.
Dominiken papazı:1215 yılında Aziz Dominicus tarafından kurulan ve
resmi adı “Vaiz Papazlar” olan tarikata mensup olan papaz."Bu çekilişte
bir İtalyan
Dominiken papazı olan Savonoralle büyük rol oynar.” SNK.s.185
Don Juan:
Serüvenlerinin La Cronica de Sevilla’da anlatılan gerçek bir olaydan
kaynaklandığı sanılan efsanevî kişi.
İnançsız
bir ırz düşmanı olan Don Juan’in
cezalandırılışı bir çok sanatçıya ilham kaynağı
olmuştur.
Durmadan başkalaşan
bir varlık olan Don Juan baştan çıkarıcı ya da ırz düşmanı
rolünden sıyrılıp sonsuzluk ve saflık peşinde koşan
bunalımlı bir kişiliğe
bürünür. Durmadan zevk ve gelip geçici tutkular peşinde
koşar.
Don Juan aynı zaman da kararsız, kaypak ve doyumsuzuz şehveti
de temsil eder. “Hayatı şehvet saraları içinde geçen bu
Hintli Don Juan’ın ölümü ile Raghuvanşa sona erer.”BDE.s. 189.
Don Kişot için Türkçe Kaynaklar: Suut Kemal Yetkin
(1903-1980)’in 1945 yılında yayımladığıtTercüme eserinin sonunda yer
olan bibliyografik bölümün başlığı..
“Suut Kemal Yetkin, Dünya Edebiyatının Üç Tipi, Hamlet, Don Kişot,
Faust adıyla J. Calvet’den çevirdiği derne çatma risalenin sonunda
(Remzi Kitabev,İstanbul (1945,s. 60-61), “Don
Kişot
için Türkçe Kaynaklar’ kaydı ile şu bilgiyi verir” KA.s. 211.
Don Kişot ve Biz: Cemil Meriç’in 1947 yılında
XX. Asır Dergisi’nde yazdığı bir makalenin başlığı.
“Cemil Meriç, ‘‘Don Kişot ve Biz’’, XX. Asır dergisi,
1947.”KA.s. 210-211.
Don Kişot, Romanların Romanı: Sebahattin Eyüboğlu’nun
1935 yılında Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayınlanan makalesinin adı.
Sebahattin Eyüboğlu Don Kişot,
Romanların Romanı” (Edebiyat Fakültesi Mecmuası ,no1,1935 İstanbul.”
KA.s.211.
Don Kişot: “Dünya edebiyatında bir erkek
severim: “Don Kişot. Bir kadın severim: Emma.”
Jur.II.s.340.
Don Kişot: Don Quixote. İspanya’nın
Alcala şehrinde
doğan
ve bir cerrahın oğlu olan Miguel de Cervantes
Saavedra (1547-1616)nın romanı. Cervantes bu eserle şöhret
bulmuştur.
Eserin ilk kısmını El Ingenioso Hidalgo don Quixote de la Mancha adıyla 1605
yılında yayınladı ve büyük bir rağbet gördü. Arkasından
Avellaneda (Meçhul Bir Kimse) adı ile Don Kişot’un
sözde ikinci kısmını ortaya koydu ise de, asıl ikinci kısmını 1616 yılında
yayınladı. “Don Kişot futbol maçı biletinden
ucuz.” BÜ.s. 263
Dordogne: Fransa’nın Aquitaine bölgesinde bir yerleşim
yeri. “En eski, en güzel freskler ya İspanya’nın Altamira mağaralarında
bulunmuş,
ya Fransa’nın Dordogne civarındaki mağaralarında.Parthenon frizlerini
hatırlatan ren geyiği boynuzundan at başları.”
Jur.I.s.156.
Dorlar İstilâsı: MÖ. XII asırın ortalarında
Trakya ve İllirya kavimleri arsındaki
kaynaşmada
Tuna Irmağı kıyısından Yunanistan’a göç
ile başlayan
ve uzun yıllar devam ettiği sanılan ve Aka Krallığının
yerine yeni bir krallık inşa ettiüi sanılan tarihi olay.
“Yunan mucizeside masal. Yani uzun bir hazırlığın
neticesi: Girit medeniyeti, Miken medeniyeti. Sonra Dorlar istilası.” Jur.I.s.
157.
Dosto: Bkz:
Dostoyevski. “Raskolnikov, sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdı.
Dosto
gibi.” BÜ.s.204
Dostoyevski: Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821 - 1881)
Dünya ve Rus Romanının en önemli simalarından birisi. Budala (1868-69);
Dresden’de Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1871) “Dostoyevski mâziye aşık.”
BÜ.s. 80.
Dört İncil: Emile Zola’nın dört kitap
olarak tasarladığı Döl Bereketi, Emek, Gerçek
Adalet eserleri için kullandığı isim. “Barbusse’in Zola’sı
büyülemişti
beni. Sonra Üç Şehir’le Dört İncil...
hayranlığım
gittikçe artıyordu.” KA.s.314.
Dravit ailesi: Bkz. Dravit Dilleri. “İki
büyük aileye ayrılır bu diller: Hint-Avrupa ailesi ve Dravit ailesi.” BDE.s.95.
Dravit Dilleri: Özellikle Hindistan’ın güneyinde konuşulan
yaklaşık
20 dili içine alan ve 180 milyondan fazla kişinin konuştuğu
dili içine alan dil ailesi. “Dravit Dillerini:Konuşanların
sayısı yetmiş milyonu aşar.”
BDE.s.283.
Dravitler: Renk olarak zinciler yakın derecede koyu olan çoğunluğu
çiftçi sınıfından olan ve dravit dillerini konuşan
Hindistan’ın eski halkı. Aryalar’la Dravitler daha çok kaynaşmışlar.”BDE.s.
92.
Dreyfus Davası: 1894-1906 yılları arasında Fransız komuoynun
bölünmesine sebep olan hukuki iyasi ve askeri dava. Davanın kahramanı Fransız
ordusunda subay Alfred Dreyfus 1894 yılında Fransanın askeri sırlarını
Almanya’ya satmakla suçlandı. Delilerin yetersizliğine
rağman
casusluktan giydiği hüküm başta
kardeşi
Mathieu Dreyfus olmak üzere birçok Fransız aydınının müdahil olmasıyla 12
Temmuz1906 tarihinde beraatla neticelenmiştir. “Entelektül bugünkü
manasını Dreyfus davasıyla kazanmış.” Mağ.s.15.
Dreyfus. Alfred Dreyfus (1855-1935). Fransız Yahudi subayı. Kendi adıyla
bilinen Dreyfus Davasının sanığı. “Dreyfus’e karşı
olanlar için,Dreyfüs’ün mahkemesi askeri yargının işleriydi.”
Mağ.s.16.
Dryden:
John Dryden (1631-1700). İngiliz şair
ve yazar. “Zeminini Dryden hazırlamıştı bu
klasisizm'in’.” Kİ.s.73.
Ducange: Charles
Du Cange (1610-1668). Bizan ve Latinlerin hakim olduğu
doğu
bölgelerinin tarihini bilimsel acıdan ilk kez inceleyen Fransız bilgin. Ducange
tarihçiliğinin yanında Latince Küçük Tıp
Sözlüğü
ve Yunanca Küçük tıp sözlüğü gibi eserleriyle sözlük
bilimi çalışmaları da yapmıştır.
“Önce temel çalışmalara giriştiler.
Ducange’ın meşhur sözlüğü
bu çalışmaların
örneğidir.”
KA.s. 405.
Duclos: Jacques
Duclos (1896-1975). Siyasi hayatını sosyalist ve komünist partilerde sürdüren
Fransız siyaset adamı. “Komünist Duclos, anarşistleri
topa tutar.” SNK.s. 315. Duçe: Önceden kararlaştırılan
ve aşağı
yukarı gözle görülmeyecek şekilde işaretler
şifresi.
Bu şifre
bir oyun partisini seyreden hilebaza, masada oturan suç ortağına
bir mesaj veya diğer bir oyuncunun elindeki kağıdın
çeşidini
bildirmaye yönelik olabibilir. Önceden kararlaşrtırılmış ve
hiç dikkati çekmeyen bazı kelimeler bu gizli iletişim
sisteminin tamamlayıcı unsurlarıdır. “Bilinmeyen sayısız tehlikeyi göze
almaktansa bir Duçe’ye, bir Führer’e teslim olmak daha rahat.” UU.s.121.
Dûd-i müntekim: Kurt intikamı anlamındaki bu terkibi Tevfik
Fikret, bir Ermeni komitacısının Sültan Abdülhamit Han’a düzenlediği
suikastı öven “Bir Lahza-i Taahhür” isimli şiirinde
kullanmıştır.
“Haluk’un babası masum kardeşinin ‘bacak, kerlle, kol’ ve
kemiklerini havaya savuran bombayı bir ‘darbe-i müeccele’, bir ‘dûd-i müntekim’
olarak selamladı. Mağ.s.180.
Dudu: Tûtî,
papagan. “Dudu kuşlarına konuşma
öğretir.”
BDE.s.182
Duhamel: Georges
Duhamel (1884-1966). Fransız yazar. “Ama ne mauriac’ın yeri doldurulmuştur,
ne Duhamel’in ne Romains’in.” KA.s. 270.
Dupont de Nemours. 1739-1817. Fransız iktisatçı ve
siyaset adamı. “Ekonomik tablo yazarı Quesnay, Dupont de Nemours, Mercier de la
Riviere, Turgat’a göre bizim dışımızda bir tabiat düzeni
vardır.” SNK.s.145.
Dupont-Sommer: Bkz.Andre Dupont-Sommer. “Dupont-Sommer’in
incelemesini ele almadan önce Bİble’le ilgili bir takım temel
bilgileri aktarmak istiyoruz’’ IDG.s.93.
Durga:Hint
mitolojisinde tanrıça Şakti’nin temel biçimlerinden
biri.Parvati ve Uma (nazlı), Beravi (korkunç), Sati (vefakâr eş),
Gori (parlak), Kali (siyahî), gibi adlarla da anılan Şiva’nın
karısı. “Ama bu nazlı, bu ince, bu uysal kadın ifritleri yok etmek için
korkunçlaşıverir. Durga olur, Tanrılar’ı
tahtından indiren bir ifriti tek başına yok eder. Kali olur, kasıp
kavurur ortalığı.” BDE.s.132.
Durkheim:
Bkz. Emile Durkheim. “1934’De Çoban Köpekleri’ni yazan Paul Nizam, Durkheim’i
oportünizmle itham eder.” SNK.s.124
Duverger: Maurice Duverger (1917-...). Fransız hukukçu ve
siyaset bilimci. “Touchard, faşizmin sosyalistlik iddiasını
redddeder, o da Duverger gibi düşünür.” UU.s.130.
Duzenlenen ve Yeniden Düzenlenen Oryantalizm: Edward Said’in “Oryantalizm”
isimli eserinin üç ana kısmından ikinci kısmının genel başlığı.
“Duzenlenen ve yeniden duzenlenen oryantalizm adini tasiyan ikinci kisim,
modern oryantalizmin gelişim çizgisini incelemeği
hedef tutar.” Kİ.s.67.
Düğün Gecesi: Adalet Ağaoğlu
(1929-..)’nun 1979 yılında yazdığı romanı. “Düğün
Gecesi’ne bir dehlizden giriyoruz:Ölmeye Yatmak.” KA.s.362.
Dühring:
Karl Eugen Dühring (1833-1921). Alman filozof ve ve iktisatçı. “Dünya görüşü
deyimi ilk defa Dühring tarafından Almanya’da kullanılıyor.” SNK.s.296.
Dük: Fransa’da,
imparatorluk döneminde prensten sonra gelen yüksek soyluluk ünvanı.
“Saint-Simon’a yüklediği suç oldukça agır: Kral
ailesine saygisizlik ve Berry dükü’nün katline katline manevi istirak.
SSSS.s.34
Dün ve Bugün: Geçmiş ve Bugün diye de bilinir. Ünlü İskoç
yazar Thomas Carlyle (1795-1881)’nin 1843[27] yılında
yazdığı
eseri. “1844’de Dün ve Bugün,1845’te Cromwell’in Mektupları ve Nutukları, 1858
de II.Frederik’le ilgili büyük eseri.” Kİ.s.368.
Dündar Taşer: (1925- 1972). Türk
milliyetçilik hareketinin öncülerinden siyaset adamı ve yazar. “Dündar Taşer’in
Büyük Türkiyesi dost bir kitap.” Mağ.s.257.
Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi, Hamlet, Don Kişot,
Faust: Suut
Kemal Yetkin (1903-1980)’in 1945 yılında yayımladığıt
Tercüme eserinin adı. “Suut Kemal Yetkin, Dünya Edebiyatının Üç Tipi, Hamlet,
Don Kişot,
Faust adıyla J. Calvet’den çevirdiği derne çatma risalenin sonunda
(Remzi Kitabev,İstanbul 1945,s. 60-61), “Don Kişot
için Türkçe Kaynaklar’ kaydı ile şu bilgiyi verir.” KA.s.210-211.
Dünya Savaşı I: 1914-1918 yılları arasında
Avrupa, Rusya, Ortadoğu, ABD ve başka
bazı bölgeleri kapsayan milletlerarası savaş. Almanya,
Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’ın meydana getirdiği
İttifak
Devletleriyle; Fransa, İngiltere, İtalya,
Rusya, Japonya ve ABD’den müteşekkil Îtilâf Devletlerini karşı
karşıya
getiren bu savaş, İttifak
devletlerinin yenilgisiyle sona erdi: ''Faşizmleri silip süpürdü,ama
dünyanın ikiye ayrılması hızlandı ve sömürülen milletler bağımsızlık
diye bağırmaya
başladılar”.”
BFH.s.102
Dünya savaşı II.: 1939 yılında başlayıp
1945 yılına kadar sürdü ve dünyânın hemen her yanını etkisi altına aldı.
Birincisi Dünyâ Savaşının netîcelendiremediği
meselelerin getirdiği 20 yıllık bir sıkıntılı
dönemin sonunda patlak veren savaşta Almanya, İtalya
ve Japonya’dan müteşekkil Mihver Devletler ile
Fransa, İngiltere,
ABD, SSCB ve Çin’in meydana getirdiği Müttefik Devletler karşı
karşıya
geldi. Mihver Devletlerin yenilgisi ile biten savaşın
sonunda dünyâda yeni güç dengeleri ortaya çıktı. “İkinci
Dünya savaşı’ndan sonra yeni putlar çıkmış ortaya:
Truman, Marshall Plânı ve Amerikan sosyolojisi.” BÜ.s.184.
Dünya Savaşı: 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı.
“Bulgaristan’da bagımsızlık, Bosna- Hersek’in Avusturya-macaristana katılışı.
“Elceziret-ul Hadra”anlasmasi ihmal edilip Fas’intamamiyeti cignenince
Trablus’a saldiran Italya. Bunu izleyen “Balkan Ittifaki”..Sonra “Dunya Savasi”
ve Sevr..Yunan’in Anadolu’ya saldirisi.” Kİ.s.117.
Dünyamızın Son Ümidi: Fransa’da yayımlanan “Le
Nouvel Observateur” dergisinin Haziran-Temmuz 1972 tarihli özel sayısının adı..
“Le Nouvel Observateur dergisinin Haziran-Temmuz 1972 tarihli özel sayısı
''Dünyamızın son ümidi'' başlığını
taşıyor.
Okuyalım:” UU.s.118.
Dürziler:
Fatimî halifesi Hâkim bi-Emrullah’ın veziri Hamza bin Ali’nin kurduğu
siyasî nitelikli dinî akım. 'İngiltere şeyhleri ve daha ılımlı olarak
Dürzileri destekliyor.” BFH.s.132.
Düşünceler Tarihi Üzerine
Denemeler: Düşünce
tarihinin öncülerinden biri olarak kabul edilen Amerikalı filozof Arthur
Lovejoy (1873-1962)’un 1948 yılında yayımladığı eseri.
“Ne var ki Amerikalı Lovejoy’un Düşünceler Tarihi Üzerine
Denemeleri’nde Durum başkadır.” KA.s.427.
Düşünen Gerçekçiler: Kısacık ve mahkumiyetle dolu
ömrüne dört tane değerli eser sığdırabilen
matartalist Rus Edebiyat tenkitçisi Dimitri Pisarev (1840-1868)’in Kendi ve öğrencileri
için kullandığı sıfat. “Kendine ve şakirtlerine
uygun gördüğü isim ‘Düşünen
Gerçekçiler’. Düşünen ve İnkar
eden.” Mağ.s.97.
Düşünen Proletarya: Rus Edebiyat tenkitçisi Dimitri
Pisarev (1840-1868)’in 1865 yılında yazdığı eserinin adı. "Ama
vazgeçmemiş yazı yazmaktan: Yankılar
uyandıran bir dizi yayımlamış: Tolstoy, Turgeniev,
Goncarov'un Roman ve Hikayelerindeki kadınlar (1861), Rus Dramının Dayanakları
(1864) , Puşkin ve Belinski (1865), Düşünen
proletarya (1865)”.” Mağ.s.98.
Ebu Cehil:
(570-624). Asıl adı: Ebülhakem Amrbin Hişam bin el-Mügire olan İslâmın
ve İslam
Peygamberi Hz. Muhammet’in önde gelen düşmanlarından olan ünlü Mekkeli
müşrik.
“Daha sonra İsmet Paşa’nın
başvekilliğini
yapacak olan tanınmış din bilgini Şemseddin
Günaltay’a göre “Şeyh Peygamber kadar şâyân-ı
hürmet, ona itiraz edenler Ebu Cehil kadar lânete müstahaktır.” UU.s.67.
Ebu Hanife: İmam-ı Azam
Ebu Hanife. diğer adıyla Numan Bin Sabit
(699-767). Küfe’de doğdu, Bağdat’ta
vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet’in ameli
mezheplerinden Hanefî Mezhebinin imamıdır. “Kurucusu Ebu Hanife. Küfe’li
Basra’da müderrislik yapmış, 767’de zindanda ölmüş.”
Kİ.s.196.
Ebu Sehl ibn Nevbaht: VIII. Asırda yaşamış İran
asıllı astrolog ve yazar. Abbasî halifesi Mansur (754-775) döneminde Zerdüştlüğü
bırakıp İslami
kabul etmiştir. Harun Reşid
döneminde de Pehlevice’den Arapça’aya astroloji kitapları tercüme etmiştir.
“Ebu Sehl ibn Nevbahat, Harun Reşid devrinde Bağdat
kütüphanesinin müdürü ve Pehleviceden Arapçaya astronomi eserlerinin
aktarıcısıdır.”IDG.s. 223
Ebu Süleyman Davut: (817-888[28]), Kitab
al Sunan adında bir hadis kitabı yazmıştır. İmam
Ebu Ahmet Bin Hambel’in talebesi olmuş ve hadis ilmi üzerine çalışmıştır.[29]
“Şafiin
bir talebesi, kurduğu mezhebi öteki mezheplerin
antitezi olarak sunmuş:Ebu Süleyman Davud (ölümü
883).” Kİ.s.197.
Ebul Farac: (897-967) Emevi sülalesinenden olup İsfahan’da
doğmuştur.
Arap müverrih ve ediplerindendir. En meşhu eseri olan Kitab al-Aganî’de
devrinin ağızdan ağza
dolaşan
şarkılarını
toplamış ve
o şarkılara
ait faydalı gördüğü malumetlar vermiştir."Onuncu
asrın başlangıcı,
Farabî’nin, Mes’udi’nin, İsfahanlı Abul Farac’ın, islâmi
sanat ve ilimlerin doğuşunda büyük
bir rol oynayan daha bir çok limlerin sahneye çıkışına
şahit
oldu.” IDG.s.81.
Ebul Fazl:
Ebul Fazl ya da Ebul Fadl (1551-1602). Şah Ekber’in katibi ve veziri.
Hindistanlı Türk âlim. Hint destanı Mahabharata’nın Farsçaya tercümesini yapan
kişi
molarak kabul edilir. Bunun yanında en önemli eseri Ahbar-nâme’dir. “Ebul Fazl
yeniden kaleme almış Envar-ı Süheyli’yi; 1590’da
tamamladığı esere ‘‘Eyyar-i Daniş’’
adını vermiş.’’ BDE.s.235.
Ebul-Ala:
Ebül Alâ Ma’arri (973-1057).Meşhur Arap hâkimi ve şairi.
“Rıza Tevfik, bu hakikati ispat için Doğu’nun bir çok şair
ve nâsirini sahneye çıkarır: Ebul Ala, Fahrettin Râzi, Hafız, Mevlana, Şebisteri
ve Feyzi Hindi.” Kİ.s.202.
Ebulhevl: Abu’l Havl yani korkunun babası anlamına gelen
Mısır’da Ehramlar civarında insan başı biçimindeki taş figür.
1311-1312 yıllarında bulunan ebulhevl Ciza’deki Sphinx’in Arapça adıdır. “Mısır’ın
gökleri altında Menfis ve Teb’de, büyük ehramın önünde, kutsal İsis’in
ve kadimler kadimi Ebulhevl’in huzurunda, çölün aydınlığı
ve haşmeti
içinde Ezeli Ruh’un, Ruh-u cihanın bütün varlıklarla, onların istihalelerini
halkeden yaratıcı Kelam’ın, konuşan remizleri ile karşılaştı.”
IDG.s.150.
Ebusuud: Ebüssuud
Efendi (1490-1574). On altıncı asrın meşhûr Osmanlı âlimlerinden. On
üçüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. Tefsir, fıkıh
ve diğer
ilimlerde âlimdi.. “Nitekim, ‘Şarkda İbnSina
garbda vezir İbn Bâce ile Kadı Rüşd
gibi şeyh
ve reis-i hükema ve müellif İbn Haldunile muasırı bulunan
vezir İbn-el
Hatib ve Devlet-i Âliye’de Kemalpaşazade ve İdris
Bitlisi ve Ebussuud gibi nice büyük âlimler, devletin ‘müşirve
müsteşarı’
olarak reyleriyle sultanları aydınlatmış, hükümet idaresinde onlara
yardımcı olmuşlardır.”UU.s162.
Ebuzziyâ Tevfik: Mehmet EbuzziyaTevfik (1879-1921). Osmanlı son
dönemi gazeteci ve yazarlarından.“Zoraki politikacıyı içine düştüğü
çıkmazdan bir dostu çıkardı: ebuzziya Tevfik” BÜ. s.140.
Ecinniler:Dostoyevskiy’in
1871-72 yıllarında yazdığı romanı. “Dünya ve Rus
Romanının en önemli simalarından biri olan Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski
(1821- 1881)’nin 1871 yılında yayımladığı romanı. “Ecinniler” de daha
korkunç daha kıyıcıdırlar. Ellerinde neşter değil
tabanca ve bomba vardır.” BFH.s.47.
Eckstein:
Fredinand Baronu Eckstein (1790-1861). Danimarka asıllı Fransız filozofu ve
gazetecisi. Eckstein Asya edebiyatı üzerine ilgisi ve Asya edebiyatını
Fransa’ya tanıtmasıyla tanınmıştır. “Oryantalizmin zaferi için
kalabalıkları mabede çağıracak bir zangoç lâzımdı. Doğu
Rönesansı’nın zangocu Eckstein’dir.” BDE.s. 62
Ecole des langues orientales. 1795 yılında “Ecole Speciale
des Langues Orientales Vivants” adı altında kurulan Paris’teki okul, okulda “Şarkiyatçılık”
ve Ön Asya dilleri ağırlıktaydı: Arapça, Farsça ve
Türkçe, kürsüler aracılığıyla temsil edildi “Fransa'da
Ecole des Langues Orientales 19. yüzyıl başlarında kurulur.” SNK.s.173.
Ecole Normale: Paris Yüksek Öğretmen
Okulu Fransız Devrimi’nin ülkeye hediye ettiği (1795)
ünlü yüksek okullardan biridir. “Şimdi üstat Yüksek Öğretmen
Okulu Ecole Normale yakinlarinda bir ev tutmuştur; hem
dersleri dinleyecek, hem genç kabiliyetlerle tanışmak.”
SSSS.s.32.
Ecole Pratique des Hautes Etudes: Fransız yüksek lisans okulu.
Dünyanın en önemli sosyal bilimler yüksek lisans okullarından biri olarak kabul
edilen Ecole Pratique des Hautes Etudes’ın merkezi Paris'te olup Lyon, Marsilya
ve Toulouse'da da birer şubesi bulunmaktadır. “ “Oluşan
Dünya.” Yazarı Fernand Braudel, College de France hocalarından, Modern
Medeniyet Tarihi okutuyor; Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu
günden beri bölüm başkanı. Başlıca
Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve
kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya
getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93.
Edebi ile İçtimaî:
Robert
Escarpit yönetiminde bir heyet tarafından Paris’te 1870 yılında yayımlanan
eser. Eserin tam ismi “Edebiyat ile İçtimâi. Bir Edebiyat
Sosyolojisi için Unsurlar”dır. “Edebi ile içtimaî dolu bir kitap,
çatlayacak kadar dolu.” KA.s.457 Edebi Olaylar Sosyolojisi Merkezi:
Fransa’daki Bordeaux (Bordo) Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde 1960’lı
yıllarda, Robert Escarpit ve arkadaşlarının öncülüğünde
açılan bir bilim merkezi adı. “ Bordo Edebiyat Fakültsi’nde bir ‘Edebi Olaylar
Sosyolojisi Merkezi’ kuruldu.” Kİ.s.457.
Edebiyat Dersleri: Lycee ou Cours de Litterature
Ancienne et Moderne (Lise veya Eski ve Yeni Edebitayat Derslari) Fransızşair
ve edebiyat tenkitçisi La Harpe (1739- 1803)’nin Edebiyat ile ilgili derslerini
toplayarak 1799 yılında yayımladığı eseri. “La Harpe bir yıl önce
Edebiyat Derslerini yayınlamış bulunuyordu.” KA.s.382.
Edebiyat Tarihinde İlmî
Metot: Fransa’da
1893 yılında yayınlanmaya başlanan felsefi dergi Revue de
Metaphysique et de Morale’de 1904 yılında yayımlanan makale. “Ne
gariptir ki Revue de Metaphysique et de Morale’de yayımlanan (1904, II) bu
konferans da, Edebiyat Tarihinde İlmî Metot gibi, edebiyat
sosyolojisiyle uğraşan
yazarlardan hiçbirinin (mesela Escarpit, Memmi vs.) dikkatini çekmemiş.”KA.s.
447.
Edebiyat Temel Bilgileri: Fransız trajedi, roman ve anı
yazarı Jean François Marmontel’in Encylopedie için yazdığı
makaleleri toplayarak 1787 yılında yayımladığı edebiyat
muhtevalı eserinin adı. “Mesela Marmontel Encylopedie’ye yazdığı
makaleleri 1787’de toplamak isteyince kitabına edebiyat Temel Bilgileri adını
verir.” KA.s.382.
Edebiyat Terimleri Sözlüğü: Sami Akalın’ın 1966 yılında
yayınlanmış olan eserin adı. “Edebiyat
Terimleri sözlüğü’de (İ.Sami
Akalın) öğrencilerimiz söyle bir keşişifte
bulunmaktadırlar.” KA.s.134.
Edebiyat Üstune: Bkz. Edebiyat. “Edebiyat Üstüne adlı eserini
büyük hayranlıkla okuduğu Madam do Stael kocasını
kaybetmiştir.”
SSSS.s.30.
Edebiyat Üzerine Makaleler: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1969
yılında yayınlanmış olan eserinin adı. “Bu yazılar
daha sonra Edebiyat Üzerine Makaleler’de (1969) bir araya getirilmiştir.”
KA.s.340
Edebiyat Vakfı: Türk Edebiyatı Vakfı. Edebiyat vakfı. Tertip
ettiği
bir sohbet toplantısında aşağı yukarı şöyle
konuşmuştum.”
Kİ.s.245.
Edebiyat ve Artistik Kitle Teknikleri Enstitüsü: Fransa’daki Bordeaux (Bordo)
Üniversitesi’nde 1965’lı yıllarda açılan bir bilim enstitüsü adı. “Merkez,
1965’de yeni bir araştırma enstitüsüne katıldı:
Edebiyat ve Artistik Kitle Teknikleri Enstitüsü (İLTAM).”KA.s.458
Edebiyat:
Diğer
adıyla Edebiyata Dair. Madam dö Stael’in 1800 yılında yayımladığı
ve dinin, ahlâkın ve kanunların edebiyata etkisini araştırdığı
eserinin adı. “Demek ki Madam dö Stael’in Edebiyat’ı yayımladığı
1800 yılı edebiyat olgusunun tam şuuruna varıldığı
yıldır.” KA.s.410.
Edebiyat-ı Umûmiye: Celal Nuri İleri’nin
I. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’da
yayımladığı siyasi edebi ve ilmi haftalık
dergi. “Le Bon fikriyatının hayranlıkla sergilendiği
bir mecmua da “Edebiyat-ı Umumiye Le Bon düşünce
bakımından Fransız’dan çok Alman’dır, diye yazar Celâl Nuri.” BÜ.s.161.
Eden Bahçesi: Tevrat’ta Cennet. Tevrat’a göre tanrı Adem ile
Havva’yı yaratınca onları Eden bahçesi’ne koyar. “Yahveci’ler, İbrani
tarihini Adem’in Eden bahçesinde halkedilişi ile başlatıp
Süleyman’ın tahta çıkışına kadar getirir” IDG.s.96.
Edessa:
Kuzey Mezepotamya’da II. ve X. Asırlar arasında Süriye’nin önemli şehirlerinden
birisidir. "İskenderiye, Antakya, Edessa,
Nizip, Haran, Gundişapur.Batı Asya’daki ve Kuzey
Afrika’daki ilim merkezlerinin hepsi İslam dünyasının parçaları...
" IDG.s.80.
Edgar Poe: Edgar Allan Poe (1809-1849). Amerikan şair
ve yazarı. “Ürpertici eserlerin tanınmış ustaları
bir Hoffmann, bir Edgar Poe, bir Baudelaire, Dosto’ya kıyasla birer göz
boyayıcı birer edebiyatçı.” BÜ.s.206.
Edgar Quinet: (1803-1875).Fransız tarihçisi ve siyaset adamı.
“Edgar Quinet, Doğu Rönesansı’nı vecitle selâmlayan
ilk tarihçi.” BDE.s.23.
Edinburg Review: 1802 yılında İngiltere’de
kurululan üç aylık İngiliz siyasi dergisi. Dergi
yayın hayatını 1929 yılına kadar sürdürmüş olup Önce Muhafazakârların
sonra da liberallarin görüşünü hararetle savunmuştur.
“Ama İngiltere’de
dergi denince ‘Edinburg Review’ gelir akla (1802).”BÜ.s.102
Edirne Antlaşması: 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı
sonunda 14 Eylül 1829 tarihinde imzalanan anlaşma.
“Vaka-i Hayriye’den sonra devlet gemisinin dümenini eline alan Pertev Paşa
tekke şeyhlerinin
sözüyle hareket ederek Edirne antlaşmasıyla sonuçlanan meş’um
seferin açılmasına ve sonra da Cezayir’in elden gitmesine sebep oldu.’’
BFH.s.120
Edition critique: Edisyon Kritik. Tenkitli basım. Farklı nüshaları
bulunan yazma veya matbu eserlerin aralarındaki ayrılıklar tespit edilerek
aslına en uygun şekilde tespitler yapılarak,
farklar dip notlar halinde gösterildiği açıklayıcı bilgiler de
verilebilecek şekilde yaınlanmış ilmi
çalışmalar.
"İbn
Haldun'un bugünkü Avrupa dillerine çevrilemiyeceğini, önce
bir edition critique'e ihtiyaç olduğunu söyler". SNK.s.176.
Edouard Schure: (1841-1929) Fransız medeniyet tarihi uzmanı.
“Edouard Schure de düşüncelerimin gelişmesinde
ufuklar açmış bir yazar.” IDG.s.149.
Edward Said: (1935-2003) Filistinli Hristiyan bir ailenin
çocuğu
olarak Kudüs’te dünyaya gelen, 1978 yılında yazdığı
Oryantalizm kitabıyla meşhur Amerikalı şarkiyatçı.
“Edward Said, Oryantalizm konusunda Radinson’dan daha zalim.” Kİ.S.65.
Efeb:
Efeb; genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit
demektir. Efeb teşkilatı Yunanistan'dan önce
Anadolu da kurulmuştur "Efeb: Socrates
çocukluğundayken
heykeltraş çıraklığı
yapardı.” SNK.s.183.
Efes’in Matronu: Petronius’un Satyrikon adlı eserinin en önemli
bölümlerinden biri. “Derken yeni bir nüshası bulunmuş ve
1664’de Padova’da basılmış. Eserin en önemli nüshası
epizodları: ‘ Trimalsipon’un Şöleni’, ve ‘ Efes’in Matronu’.”
KA.s.157.
Efesliler:
Bkz. Efesliler’e Mektup. “Efesliler.Genel olarak Pavlos’un kaleme aldığı
söylense de Aziz Panlos’un bir hayranı tarafından da yazılmış olabilir.”
IDG.s.130.
Efeslilere Mektup: Yeni Ahit’te yer alan, Risale
hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin
adı. “Efeslilere mektup: Musevi-Hristiyan meselesi için yazılmış.”IDG.s.116.
Efganlı Şeyh Cemâlettin: (1838-1897). Doğum
yeri ve milliyeti hakkında muhtelif bilgiler bulunan, Meşrutiyet
dönemi Osmanlı aydını üzerinde önemli teşirler bırakan siyaset adamı.
“Türk şairi
Mehmet Emin Bey’e Türkçülüğü aşılayan,
kendisinin söylediğine göre Efganlı Şey
Cemâlettin’dir.” UU.s.67.
Eflatun Diyalektiği:
Bir tezin
lehinde ve aleyhinde olanı ortaya koyan ve böylece diyaloğa
yaklaşarak
iki görüş arasındaki
çelişmeleri
göz önüne serin inceleme yöntemi. "Sokrat'ın 'mayötiğinden'
ve Eflatun'un diyalektiğinden başlayıp
İzokrat'ın
sofistiğinden
ve Ciceron'un retoriğinden geçerek Kilise
Babalarının apolojetiğine ve Ortaçağ'ın
skolastiğine
kadar devam eden fasılasız davranış.” KA.s.122.
Eflâtun:
Tahminen MÖ. 427-347 tarihlerinde yaşamış rasyonalist
Yunan Filozofu. Platon olarak da bilinir. Ona göre bilgilerin kaynağı
akıldır. Sokrates’,in öğrencisi. 399 yılında
Sokrates’in idam cezasına çarptırılmasından sonra uzun bir seyahate
çıktı.Mısır’ı Güney İtalya’yı, Kirene’yi dolaştı.
387 yılında Atina’ya geri döndü. Akademia adında bir felsefe okul açtı, burada
birçok filozof yetiştirdi. En mühim eseri en iyi
devlet şeklini
araştırdığı
“Devlet” isimli eseridir. “Eflatun, bir sokak kadını gibi her isteyenin yatağına
koşuyor.”
BÜ.s.263.
Eflatun’u Okuyalım: Diğer
adıyla Eflatun’un Okunması İçin. Fransız edebiyat
tenkitçisi Emile Faguet (1847-1916)’in 1905 yılında yazdığı
eseri.. ““Fauget “Eflatun’u okuyalim” adli eserinde, Eflatun çağdasları
için yazmıştır.” der.” SNK.s.59.
Efraim:
Yusuf’un oğlu orta Filistin’e yerleşen
İsrail
kabilesine adını verdi. Bu kabile MÖ.931 ylında topluluğun
12 parçaya bölünmesinde önemli rol oynadı. “Elohist belge ise Efraim'cidir.”
IDG s.103.
Efruz Bey: Ömer Seyfettin’in 1919 yılında yazdığı
ve yazarı tarafından “Fantezi Roman” diye tanımlanan, devrinin tolum hayatını
anlatan roman. “Recaizade’ye Behruz Bey, Hüseyin Rahmi’ye şık
ve şıpsevdi,
Ömer Seyfettin’e Efruz Bey tiplerini kim ilham ettirmiştir?”
KA.s.338
Egalizasyon: Aynen tekrarlanabilirlik. Eşitlik
durumu. “Üç ayrı yoldan aynı feci akıbete sürükleniyoruz: Entellektüalizasyon,
mataryalizasyon, egalizasyon.” BFH.s.7. Egeria: Romalı su perisi veya
kaynaklar tanrıçası’dır. Egeria kral Numa Pompilius karısı, dostu veya danışmanı
olarak gösterilir. Geceleri onu ziyaret eder din ve devlet isleri konusunda
krala tavsiyelerde bulunur, yol gösterirmiş. Numa Pompilius öldüğü
zaman o kadar ağlamış ki gözyaşları
pınar olmuş. “Yalnız Numa’ya görünmüş
Egeria”.”
BÜ.s.260.
Egoizm:Kendine
düşkünlük,
kendi çıkarını daima öne alma ve kendini beğenme.
Bütün insan davranışlarını “Ben sevgisi”ne
dayandıran dolayısıyla ahlâklılığın kendini koruma içgüdüşünden
kaynaklandığını ileri süren Hobbes’in öğretisi.
Daha aşırı
şekliyle
kendi ben’ini hayatın değişmez ilkesi
yapan anlayış. “Yazar düşüncesi
ile kendi düşüncemiz arasında egoizmleri
solmaz, konuşmayı yabancı unsurlarla
zehirlemez”.” BÜ.s.115.
Egzistansiyalizm: Varoluşçuluk. Yirminci yüzyılın ilk
yarısının sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan,
insanın varoluşunu, somut gerçekliği
içinde ve toplumdaki bireyselliği açısından göz önüne alan
felsefi öğretidir. Varoluşçuluk
öncelikle bir felsefi akımdır. “Marksizm den bu yana Avrupalı kafası tek
felsefe kektebi kurabilmiş: Egzistansiyalizm.” BFH.s.47
Egzotik: Yabancı
ve uzak ülkelere özgü, oralardan kaynaklanan ve kendine has nitelikleriyle
gelirginleşen şey.
“Giyotin, taçlı başları egzotik çiçekler biçer
gibi biçer; asâlet, yanan şatoların duman ve alevleri
içinde tarihe karışır.” BÜ.s. 181.
Egzotizm:Uzaklardaki,
yabancı ülkelerdeki ülkelerin törelerini, insanlarını, manzarasını anların şeyler.
Egzotizm terimi XIX. Asırda avrupada uzaklarda yaşayan
insanların sanat biçimlerine, geleneklerine duyulan ilgiyi belirtmek için
kullanılı“Egzotizm kaynağı Batı hassasiyetinin iç gelişmesidir.”
Kİ.s.101
Ehl-i Salib: Salip Ehli. Haçlılar. “Ehl-i salib Suriye tarafına
gittikleri vakit Suriye’de pek çok bâtiniye bakayası olan Haşhaşiye
vardı.” Mağ.s.217.
Ehrimen: Ehrimen
veya angoromenyu. Zerdüştlerin şer
tanrısı. “Köprülüyü dinleyelim: .... Hürmüz’le Ehrimen’in ebedî
mücadelesi, nihayet Ehrimen’in çözülmez zincirlerle bağlanarak
son menfasına gönderilmesiyle nurun zulmete, hayrın şerre
galebesiyle bitmiştir.” BÜ.s.146
Einstein: Albert Einstein (1879-1955). Alman asıllı fizik
alimi. “Descartes, Newton gibi Mekanistlerle Aydınlıklara Çağı’nın
Filozofları Darwin, Marx Curie, Einstein ile bütün modern dünya, bütün çağdaş dünya
bu değişmeden
doğdu.”BFH.s.98.
Eisleben:Almanya’da
Saksonya Anhalt eyaleti sınırları içinde yer lan bir şehir.
“Birincisi, Eisleben’de bir köylü kulübesinde, gotik kulelerin ve ormanların
gölgedinde. İkincisi Chinon’da, Loire ırmağının
çiçekli kıyılarında, kimine göre bir aktar dükkânında, kimine göre meyhanede.”
KA.s.230.
Ejder Şeşa:
Hint
mitolojisinde üç büyük yılan kraldan biri (diğer ikisi
Vasuki ve Takshaka’dır). “Ejder Şeşa’nın
yelpaze biçiminde yedi başı, Vişnu’nun
üstünde bir çardak.” BDE.s.128.
Ejder Vasuki: Hint mitolojisinde üç büyük yılan kraldan biri (diğer
ikisi Şesha
ve Takshaka’dır). Tanrılar ve ifritler okyanusu çalkalarken Vasuki’yi Mandara
dağının
etrafına dolayıp çalkalama ipi olarak kullanmışlardı. “Ejder
Vasuki’yi halat gibi kullanan Manu, gemisini balığın
boynuzuna bağlar. İnsanlar,
hayvanlar, bitkiler böylece yok olmaktan kurtulur.” BDE.s.128.
Ekanim-i selase: Üç asıl, üç zat, üç rükün.
Hristiyanlığın baba, oğul
ve rûh-ül Kudüs’ten ibaret teslis anlayışı. "Bu kara sevdanın
"ekanim-i selase"si: İhtilal, inkilap,devrim.” Mağ.s.111
Ekber el-Hükema:[30]:Arap müellif İbn
El Kıftı (1172-1248)’nin1326 Kahire’de basılan eseri. Eser, en eski zamanlardan
kendi devrina kadar yaşayan tabip,filozof... 414 şahsın
hal tercümelerini ihtivâ etmektedir. “İbn el-Kifti, Ekber el-Hükema
-adlı eserinde -Abu Hayyan el Tevhidi’ye dayanarak- Risalelerin yazarı diye,
Abu Süleyman Muhammed ibn Mashar el Basti, Abul Hasan Ali ibn Harun al Zancani,
Abu Ahmed al Mircani, Avfi ve Zaid ibn el Rifai , adlarını sayar.’’ IDG.s.50.
Ekber Şah: Ekber Şah
(Ebü’l-Feth Celâleddîn) 1542-1603 Bâbürlü Türk İmparatorluğunun
üçüncü hükümdârı. Ekber Şah’ın devlet adamlığı
dışında
tanındığı
bir başka
nokta . “Dîn-i İlâhî” adıyla yeni, bozuk bir
din kurmasıdır. “Ekber Şah begenmemis bu tercumeyi cok
suslu cok tantanali bulmus.” Kİ.s.310
Eki Çağlar. UNESCO tarafından 1967
yılında pariste yayımlanan eser. “LHistorie du Developpement Culture et
Scientifique de I’humanite,” insanlığın ilmi ve Külterel Gelişme
Tarihi. Cilt 2: L’Antiquite, Eski Çağlar “Les Religions et les
Debuts de la Philosophie” Dinler ve Felsefenin Başlangıcı
193 v.d Paris 1967.” IDG.s.100.
Eklektik:
Seçici, secmeci.“Bunun içindir ki eserleri, her şeyden önce
orijinalite arayan yazarlarca, eklektiktir, orijinal değildir
gibi hükümlere yol açmıştır.’’ IDG. s.53.
Eklektizm:
Felsefede uyuşabilir tezleri toplayıp uyuşamayanlarını
bir yana bırakma eğilimini, edebiyatta ise
birbirine aykırı çeşitleri bağdaştıran
geniş sınırlı
zevki ifade eden Seçicilik. “Çeşitli sistemlerden hatta karşıt
sistemlerden iktibaslar yaparak, çeşitli felsefi tezleri telif
ederek yeni bir tez ortaya çıkarmaya çalışarak faydalı olanı seçme.“Demek
ki amaçları bir olaylar mecmuası vücude getirmek de değildir,
eklektizm gibi bir arzuları da yoktur, orijinal olmak da istemezler.” IDG.s.53.
Ekleziast’lar: Biblia (Bible)’nin diğer
adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünde yer alan eserlerden birisidir
ki, insanlardaki kbir duygusunu işleyen bir eserdir.
“Ekleziast’lar: Bu da Süleyman’a atfedilir.” IDG.s.148.
Ekmekçi Kadın: Fransız yazar Xavier de Montepin (1823- 1902)’in
1884'de yazfığı romanının adı. “Dünyam,
romanların dünyasıydı, Ekmekçi Kadın’ların, Tuçtan Kızlar’ın, Simon ve
Mori’lerin dünyası.” Mağ.s.272.
El Cevaib Gazetesi: Merutiyet Döneminde 1876
sonrasında Arap kavmiyetçiliğini teşvik
için Avrupa’da Arapça yayınlanan gazetelere karşı,
Babıâli’nin maddi desteğiyle İstanbul’da
Arapça olarak yayınlanan gazetenin adı. “El Cevaib gazetesinde tefrika edilen
Akvemü’l Mesalik en parlak delil.” UU.s.46.
El- Hilâl: Romancı Dilci ve Tarihçi, Arap ve Hristiyan Cürci
Zeydan Efendi’nin çıkardığı derginin adı. “Yazarlığa
vermiş kendini.El
-Hilâl dergisini kurmuş.” Kİ.s.80.
El Kanun fi’t Tıp: Tıpta kanun. Büyük İslam
bilginlerinden olan filozof ve hekim İbn Sina (980-1037).’nın Yunan
hekimlerinin bulguları ile Arapça kaynakları birleştirerek
1020 yılında yazdığı ünlü ansiklopedik eserin adı.
“En ünlüleri muazzam Kitab el Şifa ile El Kanun fi’t Tıp”[31]
Kİ.s.185.
El Milel ve’l nihel: Ortaçağ İslam
dinyasının en büyük din tarihçilerinden biri olarak kabul edilen Ebul Faht
Taceddin El Şahristanî (1076-1153)’nin
muhtelif İslam fırkaları ve muhtelif
dinler hakkında bilgi veren eseri. “Necat’ın mükemmel bir hülasasını,aydınlık
ve sadık bir yorumunu yapmış’El Milel ve Nihel’.” Kİ.s.188.
Elam: Sam’ın
oğullarından
biri.“Elam, Ninova, Bâbil müphem birer isimdi Avrupalı için, şairane
birer isim.”UU.s114
Elbe Adasından Dönüş:
Bkz. Yüz Günler. “Elbe Adasından Dönüş’ ya da ‘Yüz Günler’:
Ratorasyon ve 1814 Şartı, Devrimden yana olanları
da liberalleri de ürkütmüştür.” SSSS.s.48.
Eldorado:
Güney Amerika’da Crinoco ile Amazon nehirleri arsında bulunsuğu
zannedilen mevhul ve efsanavi bir bölge. İspanyol istilacılar buraların
altın madeniyle dolu olduğunu söyler. “Bütün bu barışcı
veye savaşcı iştihalar
karşısında
hemen bâkir, adeta işlenmemiş,
aşağı
yukarı meçhul kalmış bir ülke olan Türkiye,
Eldorado’dan farksızdı.” UU.s.34.
Elemanlar:
Öklid’in geometri kitabının adı. “Onunla Almagest’i, Öklid’in ‘Elemanlar’ını ve
bir parça mantık okuyan delikanlı çok geçmeden hocasını geride bırakmıştır.Kİ.s.183.
El-Eş’ari: Ebu’l Hasan El Eş’arî
(H.260-324. Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat Mezhebine mensup olan Müslümanların iki
imamından birisi. Ameli mezhaplerden Şafii, Malikî ve Hanbeli
mezhebine mensup olanların çoğu itikat olarak Ebu’l Hasan El
Eş’arî’yi
taklit ederler. “El-Eş’ari nası cedelle zırhlandırdı,
böylece sünniler’in, benimseyeceği skolastik teolojiyi ( yâni
kelâm’ı ) kurdu: mücedditlerin karşısında yıkılmaz bir kale vardı
artık.”IDG.s.34.
Eleusis. Yuananistan’da
Atina’nın kuzey batısında bir şehir şehrin
adı yaygın şekilde Lepsina olarak
kullanılır. “Bu sır Hint’ten Mısır’a, Mısır’dan Eleusis’e, sonra da aziz
Yuhanna ile Paulus’un malumu olan ezoterik (gizli) bir İncil’e
geçmiştir.”
BDE.s.54. Ellwood: Charles Abram Ellwood (1873-1946).Amerikalı sosyolog
ve psikolog. “Kitapta ‘kültürün tarifini Ellwood yapmış (1944)”
Kİ.s.39-40.
Elohacı: Kitab-ı
Mukaddes’te Elohim sürelerine inanan ve Tanrı olarak Elohim’i kabul edenler.
“Bunların en değerlileri Yahveci’lerle
Elohacı’lara atfedilen belgeler. Yahveci’ler için İsrail
kavminin milli tanrısı Yahve’dir. Elohacı’lar için Elohin’’IDG.s.95
Elohim:
Elohim veya Eloim. İbranice Tanrı anlamına gelen el
veya eloah’ın çoğuludur. Bazen Yahovaya hitap
için kullanılan bu söz bazen de bizzat tanrı anlamına gelmektedir. Elohim’in
tanrı anlamında kullanıldığı sürelere Elohim Süreleri
denir. "Bunlardan birinde Tanrı'nın adı Yahve'dir, ötekinde Elohim."
IDG.s.102
Eluard:
Paul Eluard (1895-1952). Çağdaş Fransız
şiirinin
en önemli çâirlerinden biri. Edebi akımlar arasında gidip gelir. Dadaist
cizgide ilerlerken sürrealizmin kurucusu olur sonradan sürrealizmden de
vazgeçer ve gerçekçi şiir yazmaya başlar.
“Devrimci bir şair, Eluard, coşmuş:
“Yeniden başlıyorum yaşamaya,
beni dirilten sensin. Seni tanımak seni terennüm etmek için doğdum:
Hürrüyet’ ” Mağ.s.197.
Embrion:
Embriyoloji. Yumurtanın bölünmaya başladığı
andan vitellus zarını yırtıpçıkıncaya kadar yumurtaya verilen adı. “Ayaklanma (
revolte veya seditoin) embrionun aşırı bir sıcaklıkta zamansız ve
yapay olarak kabuğunu kırmasıdır; böylece ölümünü
hazırlamış olur embrion.” BFH.s.26.
Emek: Fransızca
yazan Belçikalı şair Emile Verhaeren
(1855-1916)’in şiiri. “Verhaeren’den manzum bir
tercüme: Emek, Amaç, Yirminci Asır, v.s.” Mağ.s. 281.
Emerson: Ralph
Waldo Emerson (1803-1882). Amerikan filozofu ve deneme yazarı “Emerson, “eger
kâinat mahvolsa yalniz Eflatun’un Devlet’iyle yeni bir medeniyet
kurabilirdik”der.”SNK.s.58.
Emil: Terbiyeye
Dair ya da Eğitim Üstüne gibi isimlerle de
bilinen J.J. Rousseau’nun 1762 yılında kaleme aldığı
ve pedegojik fikirlerini romanlaştırdığı
eserinin adı “Emil Kitab-ı Mukaddesin şeytana yüklediği
suçları, hem cinslerine yükler.” BÜ.s. 196.
Emilia Galotti: Alman tiyatro ve eleştiri
yazarı Gotthold Ephrahim Lessing (1729- 1781)’in 1772 yılında yazdığı
trajedisi.“Shakespeare’in bir çok eseri, Lessing’den ‘‘Emilia Galotti’’,
Goethe’den ‘Faust’. Sanskritçe’ye çevirileri yapılmış dünya
klasikleri arasında.’’ BDE.s..241.
Emin Bülent: Emin Bülent Sedaroğlu
(1886-1942).Fecr-i Ati topluğunu oluşturan
22 edipten biri ve Fecri Ati’nin Haşim’den sonraki en mühim şairi.
“Biz kimiz? Âtif Efendi mi, Sadullah Paşa mı, Fuat Paşa...
Emin Bülent mi, Celal Nuri mi, Abdullah Cevdet mi? UU.s.26.
Emir Aydamür Jildaki: XIV. asırda yaşamış olan
mısırlı din ve tasavvuf adamı. “Cabir’in ikiyiz eserini incelemiş olan
Muhyiddin Ahmet Bani (ölümü 1225) Mısır’lı Emir Aydamür Jildaki (ölümü 1342
veya 1360) sık sık Cabir’e baş vurur.” IDG.s.218. Emma
Bovary: Gustave Flaubert’in 1857 yılında yazdığı
Madam Bovary isimli eserin kadın kahramanı. “Gerçi, Emma Bovary, Mançolu
hidalgonun kız kardeşidir.”KA.s.209 Empedokles. MÖ.490’lı
yıllara daoğru doğduğu
sanılan Yunanlı siyaset adamı, Kanun yapımcı, şair, hekim
ve filozof. “Empedokles’e sorarsanız, altın çağlarda ,bir
Tanrıça (Kypride) dünyaya hükmetmekteydi.” BDE.s.158.
Emperyalizm: Yayılmacılık, bir devlerin sınırlarını genişletme
politikası. Bir imparatorluğun özelliği
bir ya da farklı hakim halkın tam boyun eğişten tabişiğe
kadar çeşitli
bağımsızlık
dereceleri içinde bulunan hslklsr topluluğu üzerinde otorite kurmasıdır.
“Emperyalizm hiçbir zaman Akik kadar müthiş bir düşman
tanımamıştır.
Kİ.
s 226
Empodokle: “Doğu ne,Batı ne?Schubart da
Empodokle’un, Puranalar’ın devri görüşüne inanır”.SNK.s.250.
Emtia: Kumas
ve esvap gibi mallar. Satılacak eşyalar. “Avrupa menşeli
mensucatla Avrupa emtiası ancak bir avuç tüketiciyi ilgilendiriyordu, yok
denecek kadar az tüketiciyi.’’ BFH.s.79
Encümen-i Dâniş: On
dokuzuncu asrın ortalarında resmen kurulmuş olan ilk Türk Akademisi. 21
Temmuz 1846’da toplanan Meclis-i Maârifi Umûmiye’de alınan karar üzerine Ahmed
Cevdet Paşa öncülüğünde
kurulan Encümen-i Dâniş’in hangi târihte ve neden lağvedildiği
hakkında kesin bir mâlûmat yoktur. Bu ilk Türk Akademisi 12 yıl kadar hizmet
vermiştir.
“İngilizce
Redhouse: Encümen-i Daniş Reşit
Paşa
tarafından Fransız Akademisi taklit edilerek kurulur.” SNK.s.323.
Encylopedie: Ansiklopedi veya İlmi, Sanat
ve Zanaatkarlar Açıklamalı Sözlüğü. Dederot’un, D’Alembert’in
yardımını da alarak İngiliz Ansiklojedist
Chambert’in Cyclopaedia eserinin tercümesinden yola çıkarak oluşrurduğu
ünlü faransız ansiklopedisi. “Mesela Marmontel Encylopedie’ye yazdığı
makaleleri 1787’de toplamak isteyince kitabına Edebiyat Temel Bilgileri adını
verir.”KA.s.382.
Endiyanizm: Hindistan kültür ve edebiyatı ile ilgili bilim.
Hindoloji. ““1790’da Şakuntala’yı keşfeden,
1800’de Hint’i en yüksek romantizmin vatanı olarak vasıflandıran Friedrich,
1808’de yayımladığı “Hint Dili ve Bilgeliği
Üzerine Deneme” adlı eseri ile endiyanizmin tarihinde yeni birdevir açar.”
BDE.s. 56
Endustri: Saint-Simon (1760-1825)’ın 1816 (Aralık) yılında
Liberal Parti’nin ileri gelenlerinin de desteğini alarak
yayımlamaya başladığı
hacimli derginin adı. “Derginin her sayısı bir çilt olacak hacimdeydi.
“Endustri”nin ucuncu cildi yeni bir sekreterin yardimiyla kaleme
alinmisti:Auguste Comte.”SSSS.s.33
Endülüs. Müslüman
Arapların İbar yarımadasına vedikleriş ad.
Sonraları yalnız ispanya’nı güney bölümü için Endülüs adı kullanılmaya başlamıştır.
Endülüs medreseleri Endülüs Emevi (756-1031) zamanında açılan içlerinde
Hristiyan gençlerin de fen ve felsefe eğitimi gördüğü,
birçok filozofun yetiştiği,
birçok Yunan ve Hint eserinin Arapça’ya tercüme edildiği
medreselerdir ki Ortaçağın en öenemli ilim ve felsefe
merkezlerindendir. “Ortaçağda batiya Aristo ve Eflatun’u,
Endulus ve Sam medreseleri tanitir. SNK.s.67
Endüstri Sistemi: Saint-Simon (1760-1825)'ın 1821
yılında yazdığı 1822 yılında yayımladığı
eserinin adı. “Mesela “Endüstri Sistemi”nde (1821) açıktan açığa
“kollarından başka geçim vasıtası olmayan
sınıf”bahis konusudur.” SSSS.s. 135 Endüstri ya da Siyasi, Ahlaki ve Felsefi
Düşünceler: Saint-Simon (1760-1825)'ın
1816-1818 yıllarında Augustin Trierry ve Auguste Comte ile birlikta yazdığı
dört ciltlik eserinin adı. “Endüstri ya da Siyasi,Ahlaki ve Felsefi Düşünceler,dört
cilt,1816-1818 (Industrie ou Discussions politiques morales et philosophiques)
(İlk
cilt Augustin Thierry’nin,dördüncü cildin ilk üç defteri Auguste Comte’un.”
SSSS.s.151.
Enfantin:
Barthelemy Prosfer Enfantin. (1796-1864). Pere Enfantin olarak da bilinen
Fransız mühendis ve iktisatçı. “Yoksa Enfantin’in dediğiği
gibi yeni bir Yahuda karşısında mıyız?” SSSS.s.78.
Engelhardt: Edouard-Philippe Engelhart (1828-1916). Türkiye
ve Tanzimat eseiyle maruf Fransız diplomat. “Türkiye ve Tanzimat yazarı
Engelhardt’a göre, Akvemü’l Mesâlik’i, Abdülaziz Han’da görülen mutlakiyet
temayülleri ilham etmiş.” UU.s.50.
Engels. Frederich
Engels (1820-1895) Alman sosyalist kuramcı. “Engels, Anti- duhring’de “insanlik
barbarliktan ancak barbar vasitalarla kurtulabilir”der. “SNK. s.56. Engizisyon:
Hristiyanlıkta, dine aykırılıkları, dine karşı gelen kişileri
cezalandırmak için kurulan dini mahkeme. “Fransızca “inguisition”. Ortaçağda,
Katoliklerde dini inançlara karşı gelenleri cezalandırmak için
kurulan mahkemelere verilen ad.“İspanya’da engizisyon olmuş,
Rusya’da çar.” BÜ.s.91.
Enok:
Henoch. İdris
peygamber. Müslüman müelliflerce de kabul edilen görüşe
göre İdris
peygamber: İncil’deki efsaneye göre ebedi
hayata ermiş olan yahut İsrailiyattaki
ölmeden cennete giren Henoch olduğudur. Henoch’un kitabı sözüyle İsdis
(a.s)’a Cebrail ( a.s) vasıtasıyla inen 30 suhuf kastedilir. ““Yunanlışar,
isyan eden Titan Efsanesi’ni, İbraniler Enok’un kitabını ondan
almışlar.”
BDE.s.35.
Entelektiellerin Beyannamesi: Dreyfus davası sırasında Emile
Zola’nın öncülük ettiği bir grup aydın tarafında 14
Ocak 1893 tarihli L’aurore Gazetesi’nde yayımlanan, mevcut düzeni değiştirme
fikriyatını ifade eden bildiribin adı.“14 Ocak 1893 L’aurore gazetesi
Entelektüellerin Beyannamesini yayımlar.” Mağ.s.15.
Enternasyonal (I): Milletler arası işçi
birliği
olarak 28 Eylül 1864’te Londra’da kurulan 1867 Lozan Kongresinden sonra siyasi
bie özerklik kazanmaya başlayan anarşist
ve komünist örgüt."Kolektivizim kelimesi I. Erternasyonl'ın İsviçre'nin
Bazel şehrinde
yaptığı
kongrede kullanılır. SNK. S.76
Enternasyonal III: Komüntern adı altında 1919’da
Lenin tarafından kuruldu. Milletler arası Kızın Sendikalar ve Milletler Aarası
Kızıl İşçi
yardımcıları adlı kurumlarla çalıştı. Amacı S.S.C.B.’nin
desteklama yoluyla dünya komünist ihtilalini gerçekleştermekti.
II. Dünya savaşında müttefikleriyla tam bir
yakınlık kurmak isteyen S.S.C.B. 15 Mayıs 1943’te Komitern’i lağvetti.
“3. Enternasyonal Koestler’in tabiri ile çok kuvvetli iradesi olan, ama
odun kafalı insanları yetiştirmiştir.”
SNK.S.140
Entipüften: Değeri olmayan uydurma derme
çatma. Türkçemizde bu kelime aynen kullanılmakla birlikler “Eften püften”
olarak da kullanılmaktadır. “Gerçi Türkçe’deki birkaç entipüften makale ile
oryantalistlerin birçoğunu okumuş ve
Türkçe’ye çevirmiştim.” IDG.s.49.
Envar-ı Süheyli: İbn-i Mukkafa’nın Arapça Kelile
ve Dimne’sinden Hüseyin Vâiz Kaşifî’nin Farsçaya bazı yerlerini
değiştirerek,
eklemeler ve çıkarmalarda bulunarak tercüme ettiği eserin
adı. Eser, Emir Şeyh Ahmet Süheyli’nin
talimatıyla vücüda geldiği için Kelile ve Dinme yerine
Envar-i Süheylî denmiştir. “David Sahid imzasini
tasiyan bu tercume Envar-ı Suheyli’nin ilk dort kitabıdır ve La Fontaine’in
belli basli kaynaklarindandir.” Kİ.s.310.
Ephraim Chambers. Ephrahim Charbers. (1680-1740).
İngiliz
Ansiklopedici. Cyclopaedia veya An Üniversal Dictionary of Arts Sciences (1728)
isimle ansiklopedisi Ansiklopedi çalışmaları için öncü neteliktedir. “Britanica’da
şunları
oukyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı. Kitabın bir adı
da:Sanat ve İlimlerin Üniversal Kamusu (iki
büyük cilt.)Yazar, önsözde, daha önceki kamuslardan, bilhassa Fransız ve İtalyan
akademilerinin sözlüklerinden, Furetiere’in, Trevoux’nun, Chauvin’in ,
Harris’in kamuslarından geniş ölçüde faydalandığını
anlatıyor.” IDGs.16.
Epigraf:
Bir yapının kimlik özelliklerini belirten yazı. “Kitaba Niyazi Berkes’den bir
epigrafla giriyoruz, iştihayı tıkayan kakavan bir
epigraf. Bir avuç kelime leşi...” UU.s.25..
Epiktetos. (50-125 ile 130 arası.). Stoacı Yunan filozofu.
Roma’da köleydi. Çok sert bir kişi olan edendisi bir gün
Epiktetos’un ayağını bir işkence
âletinde büküyordu. Fülozof efendisine “kıracaksın” dedi. Biraz sonra ayağı
kırılınca da “ demedim mi?” diye eklemekle yetindi. olan Epiktetus “Zincire
vurulan Epiktetos niye başkaldırsın?” Mağ.s.198.
Epikür:
Epikuros (MÖ.341-270). Epikürcülük (hazcılık) diye adlandırılan felsefi akımın
kurucusu olan Yunan filozofu."Antikite'nin en dürüst insanı
Epikür'dür". SNK.s.189
Epikürcü: Epiküros’un felsefesini kabul eden ve onu
destekleyen. Haz duymanın ahlâkın özü olduğunu savunan kişi
ve kişiler.
“Bacon’ın ilimler şeması, Locke’un felsefesinde ve
Newton’un ilmine uydurulmuş, Locke’un insan müdrikesi ile
ilgili tahlilleri Gassendi’nin Epikürücü Atomizmi ile Bayle’in septisizmi
arasında yer almıştır.”IDG.s.20
Epilog:
Bir edebî eserin sonuç bölümü. “Kahramanlar Avrupa’nın düşünce
tarihi, dün, bugün, yarın, paganizm, Hristiyanlık gibi konuları ele alıp
Epilog’la son buluyor.” Kİ.S.381.
Epinal:
Fransa’da Vosges dağları eteğinde
Moselle kıyısında Vosges idare bölgesinin merkezi olan yerleşim
yeri. “Durkheim 1858’de Epinal’de doğar.” SNK.s.122
Epistemoloji: Bilgi kuramı (Epistemoloji) : Bilgi kuramı
bilginin ne olduğunu, hangi yolla elde edildiğini,
amacını araştırı. Bir yandan bilginin
özünü, ilkelerini, kökenini, yapısını, kaynağını araştıran,
diğer
yandan bilginin yöntemini, geçerliliğini, koşullarını,
olanak ve sınırlarını sorgulayan felsefe dalı. “Fransız felsefesinin uğraştığı
başlıca:
problemler:nazarî hakikat,epistemoloji,matematik, psikoloji, sosyoloji.”
UU.s.292.
Epizod: Bir
şiirde
romanda ya da herhangi bir edebi eserde ana konuya bağlı
ikinci dereceden olay.“Derken yeni bir nüshası bulunmuş ve
1664’de Padova’da basılmış. Eserin en önemli nüshası
epizodları: ‘Trimalsipon’un Şöleni’, ve ‘Efes’in Matronu’.”
KA.s.157.
Epope:
Kahramanlık hikâyeleri anlatan şiir, destan. “İlyada,
Şehname,
Mahabharata, Mahatma'nın yarattığı epope yanında ne kadar
zavallı ."Kİ.s.335.
Erasmus. Disiderius
Erasmus (1469-1536). Latince yazan Hollandalı hümanist yazar. “Polemiğin
tuzu biberi: küfür. Luther, Erasmus, Calvin tulumbacı gibi küfrederler.”
BÜ.s.127.
Eratosten: Eratosthenes (MÖ.284-192).
Yunanlı astronom, coğrafyacı matematikçi ve filozof. “İskenderiye’nin rakam-insanı Eratosten ilmi kronolojinin
kurucusudur.”KA.s.388.
Ergenekon: Ergenekon destanında düşman
istilasından sağ kurtulan Aşina
boyuna mensup küçün bir çocuğun dişi
kurt tarafından beslenip büyütüldüğü, Altay Dağları’nın
bürüdüğü
bir yerdeki destanî mağara. “Efsanevi Ergenegon mağaralarından
kopup gelen ve medeniyetin bütün kuvvetlerine boyun eğdirecek
askeri bir organizasyona sahip yabaniler.” Jur.I.s. 153.
Ermeni:
Ermeni soyu ile ilgili veya onun soyundan olan kimse. “Padişah
aynı atıfeti Ermenilerden de esirgememişti. Yahudilerin de kendilerine
mahsus adalet düzeni aynen ibka edilmişti.’’ BFH.s.89.
Ernst Cassirer: (1874-1945) Alman filozofu. Alman filozofu Ernst Cassirer “İnsan
Üzerinde Deneme adlı eserimin konusu ,insan kültürünün
fenomenolojisi”dir,diyor.” Kİ.s.36
Ernst Robert Curtius: (1886-1956). Alman tenkitçi ve
yazarı. “Bu derin ve aydınlık kitap bir alman bilgininin eseri:Ernst Robert
Curtius (1886-1956). KA. S.80
Erol Güngör: (1938-1983) Sosyoloji Profesörü ve fikir adamı.
“Erol Güngör’ün Hicretin 1500. yılı münasebetiyle yayınladığı
kitap henüz hiç bir yankı uyandırmadı.” Kİ.s.281.
Eros. Doğurtucu
erkek ilke. Psikanaliz açısından cinsel eğilimler ve bunlardan doğan
isteklerin tamamı. “Bir tarihçi, aşk on ikinci yüzyılın buluşudur,
diyor. Filhakika Ortaçağ’a kadar aşk
Eros’tur.”KA.s.160.
Ersatz:
Yerini tutan yerine geçen. İdeolojiler, tehribe
yeltendikleri imanın yerine sahtelerini ikâme etmek için uydurulan birer ersatz’dır.BÜ.s.174.
Erzurum Üniversitesi: 1957 yılında Erzurum’da
kurulan Atatürk Üniversitesi. “Konuşmayı yapan Erzurum
Üniversitesi’nde bir asistan.” Kİ.s.279.
Esat Muhlis Paşa: (...- 1851). Osmanlı veziri ve
Muhlis mahlaslı divan şairi. Metinde geçen “Esat
Muhlis Paşa’nın oğlu”
ile kastedilen Sadullah Paşa’dır.“Esat Muhlis Paşa’nın
oğlu
Kâbe-i Hürriyet’i görmeden de hürriyete aşıktı.” Mağ.s.208.
Esbab-ı rüçhan ve faikiyeti:Üstünlük sebepleri, üstünlüğe
sebep olan şeyler. ''Esbab-ı rüçhan ve
faikiyeti ise müspet ilimlerdir.”BFH.s.100.
Esfel-i sâfilin: Cehennem, Cehennemin en alt katı. “Herhangi bir
esfel-i safiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız.” BÜ.s.94.
Eshab-ı Keyf: Mağara arkadaşları;
Îsâ aleyhisselâmdan sonra din düşmanları her tarafı kapladığı
bir zamanda, dinlerini korumak için her şeylerini terk edip, hicret eden
ve Efsûs (Tarsus)'daki mağarada bulunan yedi kişi
ile Kıtmîr adındaki köpekleri. Kur'ân-ı kerîm de Kehf sûresinde kıssaları uzun
bildirilmektedir. “Uyandık, eshab’ı keyf uykularını tamamladılar, önce ülkeye
dağıldık,
sonra vâd-ı ilâhî tecelli etti, bir araya geldik.”IDG.s.42
Eski Ahd:
Ahd-ı Atik. Hristiyanlarca Mûsâ aleyhisselâma inen kitab. Bu ismi ilk olarak
Hristiyanlar kullanmışlardır. Hristiyanların Kitab-ı
mukaddes denilen kitabları Ahd-i Atîk ile Ahd-i Cedîd'den meydana geldiğinden
onlar da Ahd-i Atîk'i kutsal kabul etmekt edirler. Yahûdîler, Ahd-i Atîk yerine
Tanah, Torah demektedirler. Bugün elde mevcut olan Ahd-i Atîk, hazret-i
Mûsâ'dan asırlarca sonra yazılmıştır.’ “Bukünkü baskılarda Eski
Ahd cüzleri, olayları geçiş sırasına göre düzenlemiş’’
IDG.s.100.
Eski İspanya Kütüphanesi: İspanyol
rahip bibliyografçacı ve yazar Nicolas Antonio (1617-1684)’nun, İspanyol
Edebiyatının menşeinden itibaren incelediği
bibliyografik eseri. Eser yazarının ölümünden bir hayli sonra 1783 yılında
basılır. “İspanyol edebiyatının menşelerinden
itibaren incelendiği Eski İspanya
Kütüphanesi (Bibliotheca Hispana Vetus) 1783’de basılır.”KA.s.404.
Eski Odise: Bkz. Odysseia. Cemil Meriç,Homeros’un Odysseia
destanı ile Cervantes’in Don Kişot romanını değerlendirirken
aralarındaki münasebetten dolayı OdysseiaDestanına Eski Odise, Don Kişot
romanına da Yeni Odise ismini verir. “Sırf ona kalsa, Yeni Odise, Eski
Odise’nin tıpkısı olurdu; kitap gibi konuşur, verdiği
kararlardan kıl payı ayrılmaz, eşsiz ve ezeli bir kahramanın
hayatını yaşardı” KA.s.199.
Eski Toplum: Amerikalı antropolog Lewis Henry Morgan
(1818-1881)’ın 1877 yılında yazdığı eseri. “Morgan,”Eski toplum”
adli eserinin ilk sayfalarindan itibaren söyle der.” Kİ.s.56.
Esperento:
26 Temmuz 1887 tarihinde İsrail asıllı Rus hekimi Lejzer
Zamanhof tarafından ortaya atılan milletler arası dil teklifi. “Esperento neden
tutmadı? Anatole France’ın bir hikayesi (Bak“Les Prapos de Villa said)” Jur.I.
73 .
Espinas. Alfret
Victor Espinas (1844-1922). Fransız flozofu ve profesörü. “Plekhanov,Espinas’ın
tenkidini Questions Fondamentales’de yapar. ” SNK.s.124.
Essay Concerning Human Understanding: İnsan
Anlayışı
Üzerine Deneme. J. Lucke’nin 1690 yılında yazdığı felsefi
araştırma
eseri. “Bacon’un “Novum Organum”u, Locke’un “Essay Concerning Human
Understanding”i, Berkeley’in “Treatise Concerning the Principles of Human
Knowledge”i gibi.” BDE.s.241.
Essenyenler: MÖ.II. asırda ortaya çıkarak MS. I. asırda yok
olduğu
sanılan bir Yahudi cemaatinin üyeleri. “Hristiyanlığın
kaynakları konusunda çeşitli Yahudi tarikatlarının,
bilhassa, Essenyenlerin nasıl bir rol oynadığını
Sommer’in incelemesinde aydınlatmaya çalışmıştık.”
IDG.s.143.
Estamp:
Maden, tahta, litografya taşı muşamba
vb.üzerine kazıldıktan sonra basılan resim. “Diderot ve arkadaşları
daha çok planş’larla estamplardan
faydalandılar.” IDG.s.15.
Esther:
Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler
kısmında yer alan kitaplarından birisi. “Esther (İ:Ö.150):
Yahudilerin İranlı düşmanlarına
karşı
zaferlerini anlatır.” IDG.s.127.
Esther: Biblia
(Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler
kısmında yer alan kitaplarından birisi. Esther, Yahudilerin İranlı
düşmanlarına
karşı
zaferlerini anlatır. “O zamana kadar Süleyman'ın Neşideleri
ve Ecclsiastes’in durumu şüpheli kalmıştır.
Jamina’da kesin olarak kanon’a geçirilmişlerdir. Buna mukabil kanon'a
Esther, Jeremiah ve Daniel ekleri -Septant'da olmalarına rağmen-
ithal edilmemişlerdir.”IDG.s.118.
Eş’ari Kelamcılar: Ehl-i sünnet vel-cemâat
îtikâdını Ebü'l-Hasen Eş'arî Hz’nin açıkladığı
şekilde
öğrenip
inanan kişilere Eş’âri
denir. Kelam da Îmân ve îtikâd bilgilerini delîlleri ile anlatan ilim dir. Eş’âri
kelamcılar imam Ebü'l-Hasen Eş'arî Hz’ne tâbi olan kelam
alimleridir. “Eş’ari kelamcılar bilhassa
mütenahi ile namütenahi arasındaki ınkita’ üzerinde dururlar.” IDG. s.79.
Eşil: Aiskhylos (MÖ.525-456) Yunan
trajedi yazarı. Yunan trajedisinin kurucusu olarak bilinen Eşil
sahneye ikinci oyuncuyu sokan ilk yazardır. “Dönemi anlatmak için Aristofan’ın
Kurbağalar’ını
hatırlıyalım oyunun belkemiği, Eşil
ile Öripid arasında ki karşılaştırma.
Dioinisos bir şair bulmak için cehenneme
iner.” KA.s.386.
Eşref: Şair
Eşref.
(1846-1912). Mehmet Eşref. XIX. asır hiciv şairi.
“Eşref
de minnacık bir Ziya Paşa.” BÜ.s.124
Etats Generaux: Etajenero.fransa’da soylular, din adamları ve halk
sınıfı temsilcilerinden oluşan, XIV asırda kralın çağrısı
üzerine toplanmaya başlayan bir çeşit
danışma
meclisi. Meclis 1614 yılından 1789 ihtilaline kadar hiç toplanmaz. Ihtilalde
kurucu meclis olur. “Gerçi ortaçağ’da bir etats generauw vardı.”
SNK.s.235
Etrüskler:
Eski çağda,
MÖ. X.ve VIII. Asrda iki göç dalgası halinde İtalya’ya
gelerek yerleşen bir kavim. “Bir orta mektep
tarih kitabında Sümerleri, Hititleri, hatta Etrüskleri bulamayınca afallıyor.”
UU.s.30.
Eugenie Grandet: Taşra Hayatından Sahneler.
Balzac’ın 1833 yılında yazdığı roman. “Onun için realite
Eugenie Grandet’dir, Balzac için olduğu gibi.” KA.s.146.
Euphues. Euphues
and his England. İngiliz yazar John Lyly
(1534-1606)’in 1580[32]
yılında İngiliz kadınlarına ve
Elizabeth’e saygılar sunmak amacıyla yazdığı romantik serüven eserin adı.
John Lyly’nin Eyuphues’u (1578), zarif bir üslupla anlatılan, içine ahlâkî ve
dinî mülahazaların da serpiştirildiği
romantik bir serüven.” KA.s.213.
Eusebius. Eusebius veya Eusebios (295-359). Emesos Piskoposu
ve İskenderiye
okulunun meşhur ilahiyatçısı. "Eusebius'e
göre kilisenin yazılarını üç bölümde incelemek lazımdır.” IDG. s.123
Evamir-i Aşere: “On emir. Yahudilerin dinen
uyması gereken on emir. “Bu konular samimi tercihlerimize de, Evamir-i Aşere’ye
de aykırı olabilir.” UU.s.249.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Evliyâ Çelebi’nin Osmanlı
ülkesini gezerek ortaya koyduğu, kendinden sonrakilere,
bilhassa târih ve coğrafya alanında büyük hazîne
olarak bıraktığı Seyâhatnâme adlı eseridir.
Eserin aslı on cilttir. Eserin İstanbul Kütüphânelerinde beş ayrı
yazma nüshası vardır. “ Divanı’nı manzum olarak çevirmiş.
«Mütenebbi»nin divanı da Avrupa dillerine kazandırdığı
şaheserler
arasında “Evliya Çelebi Seyahatnamesi”ni Avrupa’ya tanıtan yine o.” Kİ.s.103.
Evrengzib:
Evrengzib (I. Alemgir) (1658-1707) Hindistan’da Babür Devletinin Hükümdarlarından.
Cihan Şah’ın
oğludur.Evrengzib’in
(I. Alemgir’in) Hindistan’da 1707’ye kadar süren saltanat döneminde,
imparatorluk en geniş sınırlarına ulaştı
ve Hindistan’ın tamamı Türk hakimiyetine girdi. “İskoçyalı
Thomas Moore (1779-1817), 1817’de dünya ölçüsünde şöhret
kazanan bir poem yazar : “Lalla-Rookh”. Üç yıl sonra Fransızca’ya çevrilen bu
poem, bir Saint-Simoncu tarafından operaklaştırılır:
sahnede Bernier’in Hint’ini ve Evrengzib’in çehresini görür gibi oluruz.”
BDE.s.44.
Evrensel Çekim Üstüne Çalışma: Saint-Simon (1760-1825)’ın
1813 yılında yazdığı sosyolojik eserinin adı.
“Kitapta Saint-Simon’un “Evrensel Çekim Üstüne Çalışma”sından
alınmış bir
parça var.” SSSS.s.115.
Evrimcilik: Evrim düşüncesi üzerine kurulan sistem
ve görüş.
“Evrimcilik Insanin degerini tarihe dayanarak verir.” Kİ.s.56.
Ewald:
Heinrich Ewald (1803-1875). Alman şarkiyatçı ve din bilgini. “Bu
yüzden Wette (1840) ile Ewald (1823) ‘tamamlayıcı Nazariye’yi de benimsediler.”
IDG.s.102
Ex Oriente Lux: Işık Doğudan
Gelir.Cemil Meriç’in 1984 yılında yayımladığı eserinin
adı. “Yine o andan itibarendir ki menşelerine özlem duydu içinden ve
Ex oriente lux diye haykırdı.” IDG.s.155.
Existentialisme ou Marxisme: Existenzialusmus onder
Maexsimus (Varoluşçuluk ve Marxçılık). Macar
filozof ve siyaset adamı György Lukacs (1885-1971)’in 1948 yılında yazdığı
eserinin adı. “Üstat Existentialisme ou Marxisme’nin İntroduction’unda
şöyle
diyordu.” Jur.I.s.184.
Eyubuğolları: Bkz. Sabahattin Eyüboğlu.
“Çölde vaazlar vermiyordu Baydur. Arkasında ilerici Türk basını vardı..
Ataçlar’ı, Eyüboğullar’ı, Yüceller’i ve muhteşem
Dil Kurumuyla Türk basını.” Mağ.s.267.
Eyüb:Bkz.
Eyüp."Arada bir Eyüb'ünkini hatırlatan özenli bir üslub." IDG S.108
Eyyup:
Hz. Eyüp. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerdendir ki sabrıyla meşhurdur.
“Eyyup gibi her hücreni azap kemirdi, bu yetmiyor.” Jur.I.s.118.
Eyyüp: Biblia
(Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler
kısmında yer alan kitaplarından birisi. "Eski İsrael'de
en derin ve en yüce ahlâk düşüncesini Eyyup'ta
buluyoruz." IDG.s.110.
Ezechiel:Kitab-ı
Mukaddes’te adı geçen önemli nebilerden biri."Bunlar Kitab-ı Mukaddes'de
kendilerine az yer ayrıldığı için, küçük nebiler adını
almış;
fakat mesajları ve etkileri dikkate alınırsa, büyük nebilerle (İsale,
Jeremie, Ezechiel) boy ölçüşebilirler." IDG.s.107.
Ezekiel:
Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün peygamberler kısmında yer alan kitaplarından birisi. Eserin
birinci bölümü Kudüs'ün düşeceğini
haber veren kehanetleri. ikinci bölümü: Kudüs'ün kalkınacağını
müjdeleyen ve istikbaldeki devletin ideal bir tasvirini yapan kehanetleri
ihtiva eder. " Ezekiel: Başlıca iki bölüme ayrılabilir.
"IDG.s.128
Ezeli:
Çok eski, başlanğıcı
olmayan anlamındaki bu kelime “Hint” veya “Hint kültürü” manasıana gelecek şekilde
bir özel isim olarak kullanulmıştır .“Ezeli’nin nabız atışlarını
duyurmak istiyorum Batı’ya.” BDE.s.21-22.
Ezop:
Diğer
imiyle Aisopos. MÖ.VII-VI asırda yaşamış Yunan
masalcı. “Epiktet ve Ezop hayatlarinin muhtelif devirlerinde esir olmuşlardir.”
SNK.s.49.
Ezop’un Masalları: Firigyalı bir köle olan Ezop
(Aisopos)un doğuya yaptığı
bir çok seyahat sonunda yazdığı masalların kitaplaşmış halidir.
“Ezop’un Masallari gibi yetişkin insallar için yazılan kolay
anlaşılır
kitaplar da bunlarin arasındaydı.” Kİ.s.312.
Ezoterik:
Belli bir topluluğun bilgisi dahilinde olan sır.
“Misterlerde yaşamış filozofların
ezoterik (bâtinî) derslerinde devam etmiştir.” BFH.s.10.
Ezra:
Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in
Eski Ahit bölümünün peygamberler kısmında yer alan kitaplarından birisi.Ezra,
sürgünden sonraki Yahûdi kalkınmasının önemli olaylarını anlatır."Ezra, İbranilerin
Babil esaretinden dönüşlerini ve Mabedin yeniden inşâ
edilmesini nakleder." IDG .s.110.
F. Alquie: Ferdinand Alguie (1906-1985). Sorbone
Üniversitesi’nde felsefe profesörü ve Fransız filozofu. “Akıl demek dışımızda
olan, zorunlu olan demek. Biz olmayanda buluruz onu hep."IDG.s.167.
F. Znaniecki: Florain Witold Znaniecki (1882-1958). ABD’ye göç
eden Polonyalı filozof ve toplum bilimci. “F. Znaniecki Polonyalı bir sosyolog.
“Kültür Gerçeği”adlı kitabını ingilizce yazmış (1919).”
Kİ.s.35.
Fabiancılar: Fabian Cemiyeti. 1833 yılında Londra’da kurulan İngiliz
sosyalistlerinin derneği. “Liberellerle,
Fabiancılarla, filantroplarla tartışabilirsiniz.” BÜ.s. 211.
Fable:
İnsanlara
ders vermek maksadıyla anlatılan hayvan hikâyeleri. Şahıslarını
hayvanlardan alan hikmetli masallar. Konuları oldukça kısa olan fabllarda,
olayın kahramanları hayvanların yanında bitkiler ve cansız varlıklar da olur. “Şiirle
masal arasında “chatefable”la “fable” var.” Kİ.s.322.
Fables. Bkz.
Fable."Corneille ile Racine'in trajedileri, Moliere'in komedileri ve
Pascal'ın Pensees'leri, La Rochefoucauld'unun Maximes'leri, La Fontaine'in
Fables'leri’.” KA.s.72
Fabliau:
(Fabliyo). Ortaçağa has manzum eğlenceli
bir masal türü. “Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan La Fontaine’in Grimm’in
Andersen’in masallarina kadar bir cok meshur eser sanskritce kaynaktan geniş ölçüde
faydalanmış.” Kİ.s.311.
Faguet:
Emile Faguet (1847-1916). Fransız edebiyat tenkitçisi. “Fauget ‘Eflatun’u
okuyalim” adli eserinde, Eflatun çağdasları için yazmıştır.’
der.” SNK.s.59.
Fahruddin Razi: (1149-1209) Horasan’da yetişmiş,
meşhur
din ve fen âlimi. İsmi, Muhammed bin Ömer bin
Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî’dir. Künyesi Ebû Abdullah ve
Ebü’l-Me’âlî, lakabı Fahrüddîn’dir. Allâme, Şeyhülislâm
ve Fahr-i Râzî denilmiş, İbn-i
Hatîb-ir-Rey (Rey Hatîbi’nin oğlu) diye tanınmıştır.
Soyu Kureyş Kabîlesine ulaşır.
Aslen Taberistanlıdır. "İbn Arabi, Fahruddin Razi'ye
yazdığı
bir mektpta akıl ve nazar yoluyla Allah'ın bilinmeyeceğinden
keşif
ve ilham yoluna davet etmiştir." IDG.s.184
Fakir Baykurt: (1929-1999). Asıl adı Tahir Baykurt olan
Cumhuriyet sonrası hikâye, roman ve tiyatro yazarları. “Sonra Fakir
Baykurt’a geçiyor ve bize nefis bir hicviye sunuyor.” KA.s.342.
Fakir İnsanlar: Pavres Gens Wictor Hugo’un bir şiirinin
adı. “Fikret bu memeleketin insanlariyla onnlarin acilariyla ugrasmadi,
Hugonun tercumanligini yapti. Heyecanliydi, o kadar. Balikcilar, Les Pavres
Gens’in (Fakir Insanlar) Hani istiha Joyeues Vie’nin (neseli hayat)
tercumesidir.” SNK.s.172.
Falanster: Üyeleri dört köşe bir
toprak parçasıüstünde ortaklaşa yaşayan
çalışma
birliği.
“Utopyasini uygulamaga kalkar: Köylüler için bir falanster kurar malikanesinde.
Ama yıllar sonra Ecinniler’i kalem alirken bu hatiralardan bir hayli
yararlandigi muhakkak.” Mağ.s.80.
Falih Rıfkı Atay: (1894-1971). Cumhuriyet dönemi
yazarlarından. Cemil Meriç Falih Rıfkı’nın, Gezi yazısı türünde 1944 yılında
yazdığı
Hint isimli esere atıfta bulunmaktadır. “Sayın Falih Rıfkı Atay, Önce sizinle
dolaştım
Hint’i.” Jur.I.s.371.
Fantazmagori: veya Fantasmagorya. Karanlıkta, saydam bir perde
üzerinde gizli projeksiyon araçları kullanarak optik yanılmalarla hayaletler,
hortlaklar gösterme sanatı. “Goethe'nin Doğu'su var
olmayan bir fantazmagori”.KA.s.35
Farabî: (870-950)
yılları arasında yaşamış olan
İslam
düşünürü.
“Onuncu asrın başlangıcı, Farabî’nin,
Mes’udi’nin, İsfahanlı Abul Farac’ın, isl_mi
sanat ve ilimlerin doğuşunda büyük
bir rol oynayan daha bir çok _limlerin sahneye çıkışına
şahit
oldu.” IDG.s.81.
Fare masalı: Fabl türündeki eserleriyla tanınmış Fransız
yazarı Jean de La Fontaine: (1621-1695)’in 12 kitaplık fabl eserleinden biri.
“La Fontaine, ‘‘Karga, Geyik, Kaplumbağa ve Fare’’ masalını buradan
almış.
İkinci
bölüm birinciden çok daha kısa.” BDE.s.. 232.
Farenin Kurtardığı Fil: Hint kültür tarihi için mühim
bir yere sahip ve birçok yazara ilhamkaynağı olan “Pança-Tantra” yer olan
bir masal adı. “Son masal ‘‘Farenin Kurtardığı Fil’,
Aisopos’un ‘Aslanla Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.232-233 Fâris. İran
Ülkesi. Önceden Basra körfesinin cevresindeki bölge için kullanılan fâris
kelimesi zamanla bir genişlemeye uğrayarak
bütün İran
ülkesi anlamında kullanılmaya başlamıştır.
“İhtiyar
Peygamber, dört bin çölü aşarak gelir Fâris’e.” BÜ.s.148.
Faris. Polonya’nın
en büyük şairi Adam Mickiewicz
(1798-1855)’in Rusya sürgününde şârkî usulle yazdığı
kasidesinin adı. “Rus döneminde güzel bir şark kasidesi ‘Faris’, nefis
-Kırım soneleri’ ve ‘Kondrat Valenrod’ kaleme alınmıştır.”
Kİ s.328
Faros Adası: Mısır’da İskenderiye limanı içindeki
küçük bir ada. “Batlamyus, hahamları İskenderiye yakınındaki yerleştiler.”
IDG.s.136-137.
Faşizm: İtalya’da
1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek gruplarına
dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan yetkinin tek
partinin elinde bulunduğu, aşırı
bir milliyetçilik ve baskı düzeni kurömağı amaçlayan siyasî akım.
“Fasizm Kapitalizmin kendi kendini yeni metodlara devam ettirmesidir.” SNK.
s.53.
Fatalist:
Fatalizm anlayısını benimseyen kişi. Yazgıcı kaderci.
“Materyalist ve fatalistlikten bilimselsosyalistliğe
ve insanlık vâizliğine yükseldi.” KA. s.312.
Fatih:Fatih
Sultan Mehmet (1432-1481). İstanbul’u fetheden yüce Türk
padişahı.
Padişahlığı
(1451 - 1481) 30 sene. “Nitekim Fatih de, İstanbul’u aldıktan sonra ,
Cenevizli ve Venedikli bezirganların Hristiyan İmparatorları
devrinde yararlandıkları intiyazları korumalarına izin verdi.” BFH.s.86.
Fatimiler: 910-1171 yılları arasında Kuzey Afrika’da kurulan
bir şii
hanedanlık. Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma’nın soyundan geldiklerine
inadıkları için bu adı kendilerine vermişlerdir. “İsmail
Mezhebiden olan,Fatimileri tutan babası,oğlunun eğitimine
büyük önem vermiştir.” Kİ.S.183.
Fatma Aliye Hanım: Ahmet Cevdet paşa’nın
kızı. “Paşa’nın Sedat Bey’den ve Fatma
Aliye hanımdan başka ne çocuğu
vardır, ne de torunu. Kİ.s.94.
Fatum:
Latince’de kader alınyazısı anlamında bir kelime. “Eski Yunan butun Tanrilar’in
ustunde bir tanrı Fatumu (kader) yarattı. SNK. s.31
Faust:
Goethe’nin iki bölümlük dramı. Faust Efsanesinin kaynaklık ettiği
en güçlü eser olarak kabul esilen eserin yazını uzun bir zamanı kapsar. Öyle ki
Goethe eserin ilk taslaklarını 1773 yılında yazmaya başlar
değişmez
şekilde
yayımlanması ise 1808 yılına tekabul eder. “Shakespeare’in bir çok eseri,
Lessing’den ‘‘Emilia Galotti’’, Goethe’den ‘Faust’ Sanskritçe’ye çevirileri
yapılmış dünya
klasikleri arasında.’’ BDE.s.241
Fazıl Hüsnü: Fazıl Hüsnü Dağlarca
(1914-?) Son devir Türk şairlerinden “Fazıl Hüsnü:’nün
panayır hokkabazlıkları bunun için itibarsız.” Jur.I.s.139.
Fazıl Paşa: Mustafa Fazıl Paşa
(1829-1875). Osmanlı veziri, maliye nazırı ve Mısırlı Hidiv İsmail
Paşa’nın
kardeşi.
Genç Osmanlıları koruyup kollaması ve onlara para yardımı yapması ile bilinir.
“Fazıl Paşa, Kastomonu’da çile dolduran
genç ikbalperesti Paris’e çağırtır.” Mağ.s.159.
Fazl Ibn Sehl: Fazıl bin Sahl. (ölm819). Abbasî veziri. “Yahya
Bermeki'nin dostu Fazl Ibn Sehl (Merv'in guneyindeki Saraş);
Muhammed ibn Musa Harzemi, araplara atfedilen cebrin kurucusu (cebir kitabi 820
lerde yazilmiş), Hiyre Mekke’den ne kadar
uzaksa Harzemi de araplıktan o kadar uzaktır; Marvarrudi; Mervli Habes. Ahmed
Fergani; Ebu Mashar Belhi (Bahtrian'li).”IDG.s. 224
Fecondite: Diğer ismiyle Döl Bereketi. Emile
Zola’nın Malthüsçü burjuva öğretisine karşı,
doğumların
artmasını savunduğu ve 1899 yılında yazdığı
romanının adı.“Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar.
Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım
bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve
hastanelerden uzun uzun bahsedilir.” Jur.I.s. 39
Fecr-i Âtî: İkinci Meşrûtiyetten
(1908) sonra, 20-30 yaşlarındaki genç edebiyatçıların
kurduğu
bir topluluk. Fecr-i Âtî, gerçekten bir edebî akım hüviyetini alamamış,
ancak devrin genç edebiyâtçıları tarafından yapılan bir kaç toplantıdan ibâret
kalmıştır.
“Avrupalılaşmış edebiyatımızın
çiçek bahçelerinde onunla dolaştık, Hamit’i o tanıttı bize,
Fecr-i Ati’yi o sevdirdi.” BÜ.s.122.
Fedaralist: Federelizmden yana olan, Federalizmi benimseyen.
Birçok devletin özel kanun ve bağımsızlığa
sahip olarak tek bir devlet durumunda birleşmelerini
savunan, bu düşünceyi benimseyen kişi
ve kişiler
“Kaldı ki zamanla olgunlaşan Proudhon da hayatının
sonlarında kendini federalist diye tanıtmaktan hoşlanıyordu.”
BFH.s.40.
Felsefe Kamusu: Bkz. Felsefe Sözlüğü.
“Mesele Voltaire, Felsefe Kamusu’na ikinci bir başlık atar:
Alfabe sırasına göre Akıl.” KA.s.402.
Felsefe Lügatı: Fransız filozofu ve profesörü Andre Lalande
(1867-1963)’nin 1960? yılında yayımladığı felsefe sözlüğü.
“Altmış yıl
sonraki bir lügata başvuralım: Lalande’nin meşhur
Felsefe Lügatı (1960).” BFH.s.41.
Felsefe Sözcüğü: Bkz. Felsefe Lügatı.
“1950’den beri Lalande’ın Felsefe Sözcüğü ,ve 1970’de çıkan Encylopedia
universalis gibi.” Kİ.s.52.
Felsefe Sözlüğü: Fransız fikir adamı ve
yazarı. François Marie Arouet Voltaire (16941778) 1752’de potsdam’da
tasarlayıp 1764’te yazar ismi olmaksızın yayımladığı
eserin adı. Volteire’in ‘Felsefe Sözlüğü’.O zaman da bu günde Felsefe
Sözlüğü’nü
dikkatle okumuş ve anlamı kaç Türk
gösterebiliriz? “Kİ.s.206.
Felsefe Talebesi Ferid: Feyami Safa’nın 1949 yılında
yazdığı
Matmazel Noraliya’nın Koltuğu isimli romanının kahramanı.
“Felsefe talebesi Ferid’in arkadaşları da birer soyutlama: Saim, şapşal
bir komünist; Muhtar, nazizme hayran; Selma ile Nilüfer, romana laf olsun diye
misafir edilmiş. Kİ.s.228
Felsefe, Edebiyat ve Endüstri Üstüne Düşünceler: Saint-Simon (1760-1825)’in
1825 yılında yazdığı eserlerden biri. “Felsefe,
Edebiyat ve Endüstri Üstüne Düşünceler, 1825 (Opinions
litteraires,Philosophiques et industrielles).” SSSS.s.152.
Felsefi Upanişatlar:Marx Müler (1823-1900)’in “Doğu’nun
Kutsal Kitapları” isimli eserler serisinde yer alan ve Hint kutsal metinlerini İngilizce’ye
tercümesinden oluşan eserinin adı. “Külliyat’ta
Müller’in İngilizce’ye kazandırdığı
‘Felsefi Upanişatlar’, ‘Sanskrit Edebiyatları
Tarihi’, ‘Sakskritçe Gramer’ ya da asıl adıyla ‘Hint’ten Neler Öğrenebiliriz?’
en önemli eserlerinden.” BDE.s.68
Femios: Homeros’un
Odesseia Destanında Trova savaşlarını anlatırken anlatıcı ozan
olarak şeçtiği
ünlü ve mitolojik Yunan şairi. “Dinleyiciyi destandaki
düzensizliklere inandırmak için bir yandan ilhama (ilham perisine başvurmak,
sadece, bir belagat yöntemi değildir), öte yandan geleneğe,
yani Truva masallarını iyi bilen Femios ve Demodokos adlı iki ozana başvurur
Homer.”KA.s. 192.
Fenelon: François
De Salignac de La Mothe Fenelon (1651-1715). Fransız rahibi ve yazarı. “Konuşan
Fenelon değil, bir Osmanlı paşası.”
BÜ.s.143
Fenike:
Ön Asya’da Süriye kıyısında Akdeniz boyunca güneyde Ras Nakura ırmağının
ağzına
kadar Lübnan ve deniz arsında uzanan eski bir ülke. “Batlamyus Mısır’ı,
Kıbrıs’ı, Fenike’yi ele geçirir, Asya’daki ülkelerin çoğu
Seleukos Nikator’a nasip olur.” BDE.s.29
Fenikece:
Eskiden Tir ve Biblos şehirleri dolaylarında konuşulan
Sami dili. “İki asırdan beri iki dünyada
yetişen
bilginlerin çalışmaları sayesinde, Fenik’çe,
Asuri ve Bible’ce, Sümerce, Hititçe metinler de bir söküldü.” IDG.s.92.
Fenomen: Görüngü.
Şuurda
kendini gösteren şey. Duyularla algılanan şey.
Kant felsefesinde Numen’in zıttı, Numen’e karşı olarak
duyulur dünyaya âit olan şayler. “Kant’in daha sonra
tekrarliyacagi gibi bir Numen’ler bir de Fenomenler var. SNK. s.61.
Fenomenoloji: Görünümbilim. Kurucusu Edmund Husserl'dir.
Fenomenoloji özün bilinebileceğini ileri süren bir görüştür.
Art arda gelen görüngülerin ya da bir görüngüler bütününün betimleyici
incelenmesi. Kant felsefesinde tasarımlar arasındaki ilişkinin
incelenmesi. Hegel’de şahsî duyumdan mutlak bilgiye
geçişin
tarihi anlamında bir terim olarak kullanılır. “Alman filozofu Ernst Cassirer “İnsan
Üzerinde Deneme adlı eserimin konusu, insan kültürünün fenomenolojisi” dir
diyor.” Kİ.s.36
Feodalite: Derebeylik. Toprağı ve
üzerinde yaşayan köylüleri tek bir kimsenin
malı sayan ortaçağ siyasi düzeni. Bu rejim
Avrupa’ya mahsustur. “Birincinin görevi feodaliteyi yıkmaktı,
ikincisinin kapitalizmi.” BÜ.s.177.
Ferhat ile Şirin: Ferhad u Şirin
veya Hüsrev ü Şîrîn. İran
ve Türk edebiyatında işlenen önemli mesnevi
konularından birisi. “Brötanya ozanlarının rüyası, bütün Avrupa’nın rüyası olmuş.
Doğunun
Leyla ile Mecnun’u gibi Nala ile Damayanti’si gibi, Ferhat’la Şirin’i
gibi..” KA.s.161.
Feridun:
Pişdadiyan
sülalesinden altıncısı, İranlı meşhur
hükümdar. Feridun, Cemşid’in sülâlesinden olup Demirci
Gave isanından sonra tahta geçmiştir. Feridun ihtiyarlayınca
ülkesini üç oğlu arasında paylaştırmış Turan’ı
Tur’a, Arap ülkesini Selm’e, İran’ı da İrac’e
vermiş,
fakat Tur ile Selm, İrec’i kısKannarak öldürünce
Feridun İrac’in
torunu Minüçehr’i kendisine veliaht tayin etmiştir.
Feridun’un lakabı Ferruh’tur. Feridun kelimesi Hintli mabut vey melek olduğu
tahmin edilen Teriton’dan gelmedir. Mitolojiye göreTeriton, yeryüzüne musallat
olan Azi Dahâkâ adlı ejderi öldürmüş ve insanlığı
kurtarmıştır.
"Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran
ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç
canavara karşı yükselen isyan ve istiklal
bayrağı:
Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan
Dahhak..." Kİ.s.295.
Fernand Baldansperger: Fransa’da değerli
üstatlar sayesinde (Fernand Baldansperger,Paul Hazard,Paul Van
Tieghem,Jean-Marie Carre)geliştirilen mukayeseli edebiyat
oradan Almanya’ya İtalya’ya ABD’ye ve Japonya’ya geçer.”
KA.s.430.
Fernand Braudel: (1902-1985). Fransız tarih profesörü. ‘Oluşan
Dünya.’ Yazarı Fernand Braudel, College de France hocalarından, Modern
Medeniyet Tarihi okutuyor; Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu
günden beri bölüm başkanı. Başlıca
Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve
kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya
getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93. Fethi: Günümüz şiir
ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı
Deprem romanın şahıslarından biri. “Namussuz ve
kaltaban Battal ,kalleş Fethi,bahtsız Hüseyin Arş,
sırtını iktidara dayayan cinayet şebekesi.” KA.s.357.
Fetişist: Fetişizme
tutulmuş,
fetişizme
düşkün.
bkz. Fetişizm. “Bu fetişist
saygı zararlıdır, ama çok yaygındır da.” BÜ.s.113.
Fetişizm: Tapınmacılık. Boş inançlara
dayanma, tapınma. İlkel toplumlarda doğa
üstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız
nesnelere tapınma. Bir tür putperestlik. “Bu fetişist saygı
zararlıdır, ama cok yaygındır da.” BÜ.s.113.
Fetret: Ali
Kemal (1867-1904)’in eseri. “Fetret” yazarı bir fetret devrinin yazarıdır.”
BÜ.s. 163.
Feuerbach: Ludwig Feuerbach (1804-1872). Alman Hegelci ve
tanrıbilim uzmanı Alman filozofu. “Az sonra onlara yeni bir Hegelci daha katılır,
serkeş bir
Hegelci: Feuerbach.” SSSS.s.113
Fevzâ: Kargaşalık
anarşi.
Kelime, bugünkü, dilimzide, istilahî manası anarşizmdir. “
‘Fevza’ kelimesi lugat hazinemize İkinci Mesrutiyeti’in armağanı.”
Mağ.s.180.
Fevziye Abdullah Tansel: (1912-1988). Cumhuriyet
sonrası edebiyat araştırmacısı ve yazar. “Fevziye
Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları C. II, s. 154. İlk
hayranlarından biri: Mizancı Murat “Suavi bu millet-i Mâdureye pek büyük bir
ders-i amel gösterdi...” Mağ.s.145.
Fevziye Hanım: Bkz. Fevizye. “Onun ilk okuyucusu, eşi
Fevziye hanımdır.” SNK. s.11.
Fevziye:
Fevziye Meriç (Menteşoğlu).
“Fevziye ile evlenirken bir miras peşinde miydim?” Jur.I.s.390.
Feyzi Hindi: “Rıza Tevfik, bu hakikati ispat için Doğu’nun
bir çok şair
ve nâsirini sahneye çıkarır: Ebul Ala, Fahrettin Razi, Hafız,Mevlana, Şebisteri
ve Feyzi Hindi.” Kİ.s.202.
Fezail-i Ahlakiye: Fezail-i Ahlakiye ve
Kemalat-ı İlmiye. J.J. Rousseau’nun eseri
ahlâkî konulu bir eseri. Eser Kemal Paşazade Said tarafından 1882
yılında Türkçeye çevrilmiştir. Rousseau’dan Fezail-i
Ahlakiye’yi çevirir.sayfa” KA.s.292.
Fıçı Hikâyesi: Fıçı masalı olarak da bilinir. Jonathan Swift
(1667-1745)’in 1704 yılında yazdığı hicivli alegorisi. Eser,
reformun çelişkilerini, bazı şahısları
ve kiliseyi hicveder. “Fıçı hikâyesi hem Katolikleri hem Presbiteryenleri yerin
dibine batırır ve yazarın başına belâ açar.” KA.s.217.
Fıkıh: Din
ilmi olarak dinin hüküm ve usulleri, amelî ve fer’î meseleler bilgisi. “Tefsir,
Hadis,Fıkıh vs İslam hayatın bütününü
kucaklıyor,düşünceye ihtiyaç bırakmıyordu.”
Jur.II.s.209.
Fındıkoğlu: Bkz.Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu."Fındıkoğlu'nun
da tatsız tuzsuz bir etüdü vardı. . SNK.s..69.
Fiat Lux: Işık olsun anlamında Latince bir
kelime grubu. “Fiat lux’nin Bu teogoni, Musa ile ilk pırıltılarını iktibas
edeceği
(Ve Allah ışık olsun dedi)tür.”IDG.s. 213.
Fichte:
Johann Gottlieb Fichte (1762 1814). Kant’ın en büyük muakıbi maruf Alman
filosofu. “Hegel’de (1770-1831) arkadaşları Schelling, Fichte,
Schlegel gibi, hocalık hayatına 18. yüzyılın sonlarında başlar.”
BDE.s.54.
Fielding: Henry Fielding (1707-1754). İngiliz
yazar. Komedi, fars ve parodiler yazarak hayatı kazanmaya çalışan
yazarın önemli ve ayırt edici yönü: Sokakları ıslah niyetiyle sokak
serserilerinin hayatını ve hayat şartlarını şartlarını
anlatan eserler vermesidir. The History For Tom Jones ve Amelia eserlerinde
olduğu
gibi. “Homer’in Odise’sindeki kişiler ve olaylar da Fielding’in
Tom Jones’unkindekiler kadar gerçek bir anlamda.” KA.s.134.
Figânî: Baba
Figani-i Şirazî de denir. İranlı
şair.
Ne zaman doğduğu
tam belli değildir ancak ünvanına bakılarak Şiraz’da
doğduğu
söylenen Figanî 1519 senesinde Meşed’de ölmüştür.
“Belki de Efganî şairane bir mahlastır, Figânî
gibi.” UU.s. 67.
Fihrist:
Hayatı hakkında pek az şey bilinen Arap bibliyoğrafya
müellifi. Nedim El Bağdadî.’mn 987/988 yılında yazdığı
eserinin adı. "Harizmi’nin “Mefatih il-Ulum”u, Nedim’in Fihrist’i gibi
ansiklopediler de İslamın düşünce
hayatına o dönemin armağanlarıdır.”IDG.s.81
Fiil ve İnfial Üzerine: Büyük İslam
bilginlerinden olan filozof ve hekim İbn Sina (980- 1037).’nın küçük
risalelerinden biri. “Sonra üçbeş sayfalık risaleler: ‘Fiil ve İnfial
üzerine’ ‘Kaderin, Sırrı Üzerine.’” Kİ.S.185.
Fikret:
Bkz. Tevfik Fikret. “Cevdet Paşa’nın torunu Katolik rahibesi,
Fikret’in oğlu Protestan papazı olur.”
BÜ.s. 134
Filantroplar: İnsanları seven insanların iyiliği
için çalışanlar. “Liberellerle,
Fabiancılarla, filantroplarla tartışabilirsiniz.” BÜ.s. 211.
Filibe:
Bulgaristan’da Meriç ırmağı kıyısında tabii güzelliği
ve eski semtleriyle ünlü bir Türk şehri. “Oysa 23 Mayı Pazartesi
günü Suavi Efendi Filibe, Hasköy ve salim Rumeli ahalisinden ... bin kadar
muhacir ile Çırağan Sarayı’na saldırarak Sultan
Murat’ı Serasker kapısına götürüp çıkarmağa kalkmış.”
Mağ.s.153.
Filip Efendi: (?-1900). Tanzimat sonrası basın dünyasının önemli
simlerinden biri. Rum ya da Ermeni kökenli Türk gazetecisi. “Filip Efendi
Muhabir gazetesini bu sıralarda (1867) çıkarmaya başlar.”
Mağ.s.158.
Filipyen’lere Mektup:, Yeni Ahit’te yer alan, Risale
hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin
adı. “Filipyen’lere mektup: Yeni Ahid’in onbirinci kitabı.Aziz Pavlos’un Efes
veya Roma’da hapisteyken yazdığı şükran
veya uyarı mektubu.”IDG.s. 131.
Filistenler: Deniz Halklarının göçüyle ortaya çıkan, Kenan
diyarına gelerek yerleşen ve buraya filistiler ülkesi
anlamına gelen Filistin adını veren ve o zamandan bu zamana o topraklarda
mücadele veren Hint Avrupa kavmi.“Filistenler, Filistin’in güneyindeki
kıyılarda oyuran ve güçlü bir federasyon halinde birleşmiş şehirlerde
yaşayan
bir kavimdir’’ IDG.s.99.
Filistin:
Kuzeyde Lübnan, güneyde Kızıldeniz, batıda Akdeniz ve doğuda
Suriye Çölü ile çevrili, târihi ve eski bir yerleşim merkezi
ve tarihi Kenan diyarı. Filistin’in bilinen târihi MÖ. 5000 sene öncelere kadar
dayanır. İsrail kabilelerinin gelmesinden
tam bin sene önce Arap Yarımadasından Kenânîler Filistin’e göç etmişlerdi
(MÖ. 2200 yılları). “Filhakika, peygamberin ölümünden sonra İslam
orduları Filistin ve Kudüs’ü fethetmiş, halife Ömer zaptedilen
ülkeler ahalisinin hürriyet ve mülklerine, hakim ve kanunlarına dokunmamıştı.’’BFH.s.89.
Filozofların Hayatı: Filozofların Hayatı veya Ünlü
Filozofların Hayatları, Öğretileri ve Özdeyişleri.
İ.S.
III asırda yaşamış Yunanlı
yazar Diogenes Laertion’nun biyografi tarzı eseri. “isimli eseriyle tanınmıştır
Filozofların Hayatı Diogene Laerce’in eseri.”KA.s. 392.
Finlandiya: Bir kuzey Avrupa ülkesi. Doğudan
Rusya Federasyonu, kuzeyden Norveç, kuzeybatıdan İsveç,
Botni Körfezi, güney ve güneybatıdan Baltık Denizi (Botni ve Finlandiya
Körfezi) tarafından çevrelenmiştir. Aynı zamanda Aland Adaları
da bu ülkeye dâhildir. 60° ve 70° kuzey enlemleri ile 20 ve 32° doğu
boylamları arasında yer alır. “Petersburg’lu yoneticiler Finlandiya’yi.Baltik
ve Polnya eyaletlerini,Beserabya’yi Ruslastirmaya kalkarlar.” Mağ.s.70.
Fir’avun: Eski Mısır hükümdarlarına verilen isim. Mısır’a
hâkim olan 26 firavun sülâlesi vardı. “Fir’avunlara benziyorlar, kalabalığa
çehrelerini göstermeyen fir’avunlara.” BÜ.s. 77.
Firdevsi:
İran’ın
destan şairi..Firdevsî’nin
doğum
târihinde ihtilâf vardır. 934’te doğduğu
zannedilmektedir.Bu büyük Fars ırkçısı şairin 80 yaşında
1015 yılında Taberân’da öldüğü zannedilmektedir.
"Firdevsi, altmışbin beyitlik destanını bu
geleneklerle yoğurdu, «Şehname»
adlı muazzam abidede mermer birer sütun selabeti kazanan bu silik hatıralar,
dehanın kudretini ispat ettikleri için sayfalarımızda yer alıyor." K.İ S.294
Firdevsi-i Tusi: Bkz. Firdevsî. Kadisiye mağlubiyeti
üzerine, Eski İran’ın düştüğü
zeval ve inkırazdan muzdarip ve nalân olan Firdevsi-i Tusi, Araplar’ın ve
Araplığın
en büyük bi-aman düşmanı idi.” Mağ.s.264.
Fîruz Âbâdî: On dördüncü ve on beşinci
yüzyıllarda yaşamış tefsir,
fıkıh, hadis ve lügat âlimi. İsmi, Muhammed bin Yâkûb’dur.
Künyesi, Ebû Tâhir, lakabı Mecdüddîn’dir. Fîrûzâbâdî nisbesiyle meşhur
olmuştur.
Soyu Ebû Bekr-i Sıddîk’a kadar ulaşmaktadır. 1329 (H. 729)
senesinde İran’ın Şîrâz
şehri
civârındaki Fîrûzâbâd’ın Kâzerûn kasabasında doğdu. 1414
(H. 816) senesinde Yemen’de vefât etti. “Üstad, Âsım’ın Fîruz Âbâdî
tercümesinde, aradığı kelimeyi buldu: Hars.” Kİ.s.13.
Fisagor: Fisagor
(MÖ.569?-500?). Yunan metemetikçi ve filozofu. Pisagor’un Arap ve Türk
alemindeki adı. “Kardeşler, birçok bölümlerde
Aristo’nun izleyicisidirler, metafizik ve mistik alanda ise Eflatun’a ve
Fisagor geleneğine bağlıdırlar.”IDG.s.
38.
Fischer:
Kuno Fischer (1824-1907). Alman filozofu. “ Her anarşist
sosyalistir, ama her sosyalist mutlaka anarşist değildir’
Fischer.” BFH.s.40.
Fizan:
Libya’nın güney batısında yer alan bir vaha topluluğu
başıca
şehri
Sebhe’dir. “Yemen veya Fizan’da göz altında bulundurulmaktan tutunda
Payitahttan az veya çok uzak vilayet veya kazalarda valilik veya kaymakamlığa
kadar.” BFH s.128
Fizik ve Politika: İngiliz
İktisatçısı
ve hukukçusu Walter Bagehot (1826-1877)’in 1871 yılında yayoıölanan eseri.
““E.B.Taylor’un İlkel kültür ‘üyle Walter
Bagehot’un Fizik ve Politikası 1871-1872 de yayınlanır.” Kİ.s.21.”
Fizyokrat:Toplum hakkında genel bir kuram ortaya atan ve
biri felsefi (doğal düzen) ikincisi iktisadi
(net ürün) nitelikte iki temel anlayışa dayanan doktrine mensup olan
kimse. Fizyogratik dotrinin özü doğal düzendir. Bu doktrine göre
varlığın
eseri mutlak mutlak ve değişmez
yasalar vardır. İnsan bu yasaları akıl yoluyla
tesbit edip ona uymak zorundadır. Hükümetin görevi sadece bu yasalara uyulmasını
sağlamak,
mülkiyet ve hürriyeti sağlamaktır. “Fizyokratlar
19. yüzyıl sonuna kadar kendilerini iktisadin kurucuları olarak tanıtırlar.”
SNK.s.145.
Flanders. Avrupa’nın orta-batı kesiminde bir bölge. “İspanyada
Sevilla İsidore
ile Tolede’luy İldefonse’nin Flanders’da,
Gembloux’lu Sigeber’in İtalya’da Petrarque’ın De
Viris’leri Rönesansa Antikite’yi keşfettiren büyük eserlerden biri
Amyot’nun Plutarque tercümesi.”KA.s.393-394.
Flaubert:
Gustava Flaubert (1821-1880). Realizmin kurucusu ve önemli temsilcilerinden
biri olarak kabul edilen Fransız yazarı. “Flaubert için Doğu:
“birbirimize anlattığımız bir masaldır”. Ne var ki
“Salambo” yazarı bu masalı zaman zaman yaşamıştır
da.” BDE.s. 64
Flavius Joseph: Flavius Josephus (37-100’den sonra). Yahudilerin
Savaşı,
Yahudilerin Eski Tarihi, Apino’a Karşı.gibi Yahudi eserlerinin
yazarı olan Yahudi tarihçisi. "Yine Miladın birinci asrında yaşayan
Flavius Joseph İbranî kavminin tarihini anlatan
kitaplar yazdı." IDG S.112
Flip II.Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası: Fransız tarihçi Fernand
Braudel (1902-1985)’in 1949 yılında yayımladığı üç
ciltlik eseri. “‘Oluşan Dünya.’ Yazarı Fernand
Braudel, College de France hocalarından, Modern Medeniyet Tarihi okutuyor;
Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu günden
beri bölüm başkanı. Başlıca
Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve
kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya
getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93. Flora Tristan: (1803-1844).
Fransız feminist ve sosyalist yazar. Flora Tristan, feminizmin kurucusu olarak
kabul edilir. “Proletarya kelimesi ilk defa 1830’lara doğru
(feminizmin öncüsü) Flora Tristan’ın Mephis adlı romanında sahneye çıkar.” SNK.
s.158.
Floransa Tarihi: Niccola Machiavelli (1469-1527)’nin 1520-1525 yılları
arasında yazdığı ve ölümünden sonra 1532
yılında yayınlanan eseri. “Son kitaplarından Floransa Tarihi, Medicis'lerin
ısrarıyla kaleme alınır". SNK.s.188
Floransa: ABD’de Tennessee ırmağı
kıyısında, ticaret merkezi bir şehir. “Yoksa Floransa’nın pürzuhur
tepelerinde Homer’in vefa Eflatun’un Bir elyazmasını gözden geçiren Pic de la
Mirandole mu?” IDG.s.154.
Fonda:
Gemilerin demir attığı yer ve demir atma emri.
“Fonda, fecrin ilk pırıltıları. BÜ.s.123.
Fontenelle: Bernard Fontenelle (1657-1757). Fransız yazar,
filozofu ve Akademinin sekreteri. “Fontenelle, ansiklopedist üslubun kurucusu;
en çetrefil ilmi meseleleri vâzıh ve sentetik bir tarzda anlatma işinde,
Diderot ile D’Alembert’in hocası sayılabilir.”IDG.s.15.
Fort William Koleji: Büyük Britanya’da, İskoçya’da
Ben Nevis’in eteklerinde yer alan yerşelim yeri olan Fort William’da
kurulan okul. “1783’de Kalküta’da mütevazi bir sekreterdi, 1801’de Fort William
Koleji’nde Sanakritçe ve Hint hukuku hocası, 1805’de Kalküta Yüksek
Mahkemesi’nde reis oldu, 1807’de de Hindista Konseyi’ne üye seçildi.” BDE.s.42
Fort William: Büyük Britanya’da, İskoçya’da
Ben Nevis’in eteklerinde yer alan yerşelim yeri. “Hintli hocaları,
Bengalce’nin öğrenilmesinde faydalı olur düşüncesiyle,
çeşitli
mensur eserler kaleme alırlar.”BDE.s. 272.
Foucault:
Michel Foucault (1926-1984). Fransız flozof ve yazar. “Entelektüel partiye
göre, Marx, Freud, Foucault’den başka herkes tehlikeli.” Mağ.s.63
Fourier: Charles
Fourier (1772-1837). Fransız sosyalist kuramcı. "Ne Yapmalı'yı
zindanda yazdı Çernişevski. hepsini Owen'de,
Fourier'de George Sand'da, Godwin'de veya Stuart Mill'de bulmak kabildir".
Mağ.s.97
Francis Bacon: (1561-1626). Verulam baronu İngitere
başyargıcı
ve filozof. Ansiklopedi çalışmalarıyla kendinden sonrakilere
numunelik teşkil etmiştir.
“Francis Bacon’a kadar çeşitli isimlerle nice
ansiklopediler yayınlanmış: ‘speculum’, ‘summa’,
‘cyclopedia’ .” IDG.s.11.
Francisco Cascales. (1564-1642). İspanyol
hümanist. 1617 yılında yazdığı “Tablas Poeticas” ve 1634
yılında yazdığı “Cartas Filologicas” sismli
eserleriyle tarih ve edebiyaproblemleri ve üslüp meselesi üzerinde durmuştur.
“Nihayet 1617 ‘de Francisco Cascales’in Tablas Poeticas’ı,ilk edebiyat
tarihi taslağı sayılabilir.” KA.s.398. Francmaçonnerie:
Formasonluk. Kardeşlık ilkelerini benimseyen,
birbirlerini işaret ve remiz yoluyla tanıyan
ve loca denilen bolumlere ayrılmış kimselerden kurulu kısmen gizli
dernek.“Kibarlık ve asâlet, düşünce dünyasında bir nev’i alışkanlıklar
Francmaçonnerie’sinden, bir gelenekler mirasından ibaret.” BÜ.s.116.
Franco:
Francisco Franco Bahamonde (1892-1975). İspanyol general ve devlet
adamı. “Gündelik dilde faşizm yalnız faşist
İtalya’nın
doktrini değil, Hitler Almanya’sını da
onlara az çok benzeyen bütün rejimleri de ifade eder: Franco İspanya’sı,
Salazar Portekiz’i, Peron Arjantin’i...gibi.” UU.127
François Copee: (1842-1907) Fransız Parnasyenlerinden. Şair
ve Tiyatro yazarı. “Sully Prudhomme François Copee, Lucie Delaure Madrus de
cocuklar icin siirler yazmak istemistir ama pek basarili olamamislar.” Kİ.s.322.
François Hotman: (1524-1590). Hotman, Hotmanus ya da Hotemanus
diye de bilir. Fransız hukukçu ve roma hukuku profesörü.
“1573’de,Saint-Barthelemy ferdasında,tanınmış bir
hukukçu,François Hotman,Calvin’in vatanı olan Cenevre’den bir risale fırlatır
Fransa’ya,kısa zamanda ün kazanacak bir risale:Franko-Galya.” UU.s.185.
Franko:
Bkz. Franco. Bir Franko, bir Salazar, bir Peron’un faşist
rejiminden bahsedilebilir SNK.s.127
Frankoculuk: İspanya’da
1936 yılında genetal Franco tarafından kurulan yönetim sistemi. “Sonra
Frankoculuğu anlatıyor Touchard.”
UU.s.134.
Franko-Galya: Fransız hukukçu ve Roma hukuku profesörü.
François Hotman (1524- 1590)’ın 1573 yılında yazdığı
eserinin adı. “1573’de, Saint-Barthelemy ferdasında, tanınmış bir
hukukçu, François Hotman, Calvin’in vatanı olan Cenevre’den bir risale fırlatır
Fransa’ya, kısa zamanda ün kazanacak bir risale: Franko-Galya.” UU.s.185.
Fran-Masonlar: Bkz.Francmaçonnerie. “Cemiyet, fran-masonlar
(bilhassa Yahudi fran-masonlar) tarafından destekleniyordu.amacı, padişahı
bir “Anayasa” ilanına zorlamaktı.” BFH.s.143.
Fransa ve İtalya’dan
Mektuplar: Rus
filozof, edebiyat tenkitçisi, gazeteci ve yazar Aleksandr İvanoviç
Herzen (1812-1870)’ın 1850 yılında yazdığı siyasi konulu eserinin adı.
“1850’de buyuk bir yanki uyandiran iki kitap:Fransa ve Italya’dan Mektuplar ve
Öte Kıyıdan.” Mağ.s.87.
Fransa: Batı
Avrupa’da Fransızların yaşadığı
devlet. “Avrupa, Fransa’nın mirasını muhabbetle benimser.” BÜ.s.78
Fransız Akademisi Lügati: Bkz. Akademi Lügatı. “Bir de
Fransız Akademisi Lügti’nin yeni baskısı için hazırlanan bir tasarıyı
aktaralım.” Kİ.s.46.
Fransız Akademisi Sözlüğü: Bkz. Akademi Lügatı. “Fransız
akademisi sözlüğü’ne Oryantalizm 1838‘de Kabul
edeilmiş.”
Kİ.s.62.
Fransız Akademisi:1634 yılında üç beş aydın,
haftada bir iki gün, kralımn sekreteri Conrard’ın evinde toplanıyorlardı.
Edebiyattan, Politikadan söz ediyorlar içerinden biri herhangi bir eser kalebe
almışsa
birlikte okunuyor hetrkes fikrini söylüyordu. Başvekil bu
toplantıları haber aldı ve üyelere toplantılarını devletin himayesi altında
yapömalarını teklif etti. Richelieu, sayılarını coğaltmalarını
ve kurulacak cemiyet için bir nizamneme hazırlamalarını istedi. Cemiyete bir ad
bulmayada çalıştılar bu arada “Edebiyatçılar
Akademisi”, “Belagat Akademisi” gibi isimler tartışıldı
sonra Fransız Akademisi ismine karar verildi. İlk
toplantı 1634’te yapıldı. Kırk Üyeden oluşuyordu. 1672’de 14. Louis
akademinin hamisi oldu ve akademiyi resmi bir kurum haline getirdi. O zamana
kadar toplantıların belli bir yeri yoktu bir evden ötekine dolaşıyorlardı
14. Louis Louvre’da bir dâire ayırdı akademiye ve 40 koltuk yolladı. Akemedinin
itibari gün geçtikçe arttı. 1793’te kapatılan akademi 1816’dea tekrar kuruldu.
“Fransız Akademisi hantal, tutucu şekilperest. Ama dünü yatına bağlıyor,
millî şuurun
bir parçası.” BÜ.s. 85.
Fransız Ansiklopedisi: Bkz. Büyük Fransız
Ansiklopedisi.“Ne Garip mukayese! Fransız ansiklopedisi yükselen bir sınıfın
kavga silahıydı.” BÜ.s. 101.
Fransız Edebiyatı Tarihi: Fransız edebiyat tenkitçisi
Ferdinand Brunetiere (1849- 1906)’in 1897 yılında yayınladığı
eserinin adı. “Ne Fransız Edebiyatı Tarihi'nde (1897), ne de Klasik Fransız
Edebiyatı Tarihi'nde (1904-1918) polemiğe yer verir.”KA.s.420.
Fransız Edebiyatı Tarihi: Fransız edebiyat tenkitçisi ve
öğretim
üyesi Gustave Lanson (1857-1934)’un1894 yılında yayımladığı
eserinin adı. Gustave Lanson’un 1894 yılında yazdığı
eserinin adı. “Lanson’un hükümranlığı 1894’de yayımlanan Fransız
Edebiyatı Tarihi ile başlar.” KA.s.442.
Fransız İhtilâli: 1789-1799. Fransa’da Ancien
Regime’e son veren ihtilal hareketlerinin tamamına verilen ad. Her Mukaddesi
yıkan Fransız ihtilali, tek mukaddese saygı göstermiş:
Kamûsa.” BÜ.s.85.
Fransız İhtilali: İskoç
Yazar Thomas Carlyle (1795-1881)’ın 1837 yılında yazdığı
eserinin adı. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk
eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u
1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838
de basılınca Carlyle Modern Avrupanın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da
Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368.
Fransız İhtilali: Thomas Carlyle (1795-1881)’ün
1837 yılında yazdığı eserinin adı. Eserin orijinal
adı:French Revolution’dur. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk
eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u
1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838
de basılınca Carlyle Modern Avrupanın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da
Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368
Fransız: Fransa’da
yaşayan
bir halk ve bu halka mensup olan kimse. “Aboneler, yani sekiz Rum, üç beş Ermeni
ve birkaç Fransız.” BÜ.s. 134
Fransızca: Hint-Avrupa dillerinden gelen Fransa,
Belçika,Kanada ve İsviçre’de konuşulan,
Fransız kültürünü benimseyen ülkelerin konuştuğu
dil. “Zavallı Celâl... Elinde ne Oscar Wilde’nin İngilizcesi
gibi muhteşem bir piyano ne Mallerme’nin
Fransızcasına benzer çok sesli bir org var.” BÜ.s.153.
Fraşeri: Naim Feraşeri
(1846-1900). Arnavut yazar. Feraşeri bir Osmanlı memuru olarak
Arnavut dilinin dışında çok iyi Türkçe, Farsça ve
Yunanca da biliyordu “Fraşeri, biz Türkler diyor.”
SNK.s.382.
Frazer: James
Georges Frazer (1854-1941). İngiliz din tarihçisi ve
antropolog. Frazer’in en büyük ve en önemli eseri Avrupa toplumundaki büyü-din
inancıyla ilgili büyük bir derleme oluşturan 1911-1915 arası yazdığı
The Golden Bough isimli 12 ciltlik eseridir “Totemizm uzerine oniki ciltlik
deneme yazmiş: “Altin Dal” Kİ.s.58.
Free jazz:
Özgür caz anlamında bir müzük terimi. 1960’ların sonunda ABD’de yenilik arayışları
sonucu ortaya çıkan caz çeşidi. “Bakıyorlar ki, bitnikler
hipi olmuş, ‘free jazz’,’rock’la ‘pop’u
tahtından indirmek üzere.” UU.s. 89.
Frenk Ahmet: Ahmet Ağayef için Azerbaybanda
kullanılan lakap. 1894’te Fransadaki tahsilini bitirerek Kafkaslara dönen Ahmet
Ağayef’in
Frenk kültürünü memleketine yaymak için harcadığı çaba
kendisine bu lakabı hediye etmiştir. “1894’te Fransa’daki
tahsilini bitirdikten sonra Kafkasya’ya dönen Ahmet Bey’e yurttaşları
beyhûde değil ki Frenk Ahmet demişlerdi.”
BÜ.s.155.
Frenkçe:
Frenk ve özellikle Fransız dili. “Frenkçe yazan bir Rıza Tevfik.” BÜ.s.162.
Freud:
Sigmund Feeud: (1856-1939) Avusturyalı Psikiyatır ve Psikanaliz ilminin
kurucusu. İlk önce nüroloji uzmanı olarak
sinir sistemleri ve anatomi üzerine çalıştı ve kokainin ağrıkesici
özelliğini
keşfetti.
Rüyada simgelerin roluni araştırdı, rüya cözümlemeleri,
nevrozlar En çok bilinen ve tenkit edilen tarafı tarafı çocuk cinselliği
ve bunun bilinç altına yerleşerek erişkinlik
döneminde ki etkileri üzerindeki görüşleridir. “ Freud’a gire
nevrozların başlıca,hatta biricik kaynağı
cinsî hayattır.” BÜ.s.114.
Fronde: Yaşı
küçük olduğu için tahta çıkamayan XIV.
Louis’nin yerine 1643-1661 yılları arasında Fransa’yı idâre eden kardinal
Mazarin’in mutlak iktidara karşı girişilen
ayaklanmaya verilen ad. Ayaklanma başarısız olmuştur.
“Fronde başarısızlığa
uğramıştı.Lacour-Gayet’nin
XIV.Louis’nin Siyasi Terbiyesi adlı eserinde isabetle belirttiği
gibi, başarısızlığa
uğrayan
her devrimin başına gelenler Fronde’un da başına
geldi.“ UU.s.210.
Fuat Paşa: Keçecizade Fuat Paşa
(1815-1869). Osmanlı sadrazamı. Şair Keçacizâde İzzet
Molla’nın oğlu. “Mütercim Rüştü
Paşa,
Vefik Paşa,
Ali Paşa,
Fuat Paşa,
Reşit
Paşa
bunların tek vazfı vardı : Batı dili bilmek.” SNK.s.392
Furetiere: Antoine Furetiere (1619-1688). Fransız şair,
yazar ve sözlük bilimci. Essai D’un Dictionnaire Üniversal (1684) İsimli
sözlüğü
ile tanınmıştır. “Britanica’da şunları
oukyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı. Kitabın bir adı
da: Sanat ve İlimlerin Üniversal Kamusu (iki
büyük cilt.)Yazar, önsözde daha önceki kamuslardan, bilhassa Fransız ve İtalyan
akademilerinin sözlüklerinden, Furetiere’in, Trevoux’nun, Chauvin’in , Haris’in
kamuslarından geniş ölçüde faydalandığını
anlatıyor.” IDG.s.16.
Fuzûlî:
(1480-1556)16. asır Türk divan şairi. Türkçe, Arapça, Farsça
divanlarında bulunan şiirleri, bu üç dili de çok iyi
kullandığını,
onların bütün inceliklerini kavradığını göstermektedir.Divanları dışında
önemli eserleri şunlardır: Beng ü Bâde, Rind ü
Zahid Enis’ül Kalb, Leyla ü Mecnûn Hadikatü’s Süedâ.“Şimdi
arada, çok sevdiği Fuzûlî’ler, Galip’ler,
nedimlerle yanyanadır.” BÜ. s.122.
Führer: Rehber,
yönetici anlamına gelen bu kelime özel anlamda: Başlangıçtan
beri Nazi Partisi ve 1934’ten sonra da Hitler tarafından Mussolini’nin aldığı
Duçe ünvanını uyarlayarak kullanılan unvan. “Bilinmeyen sayısız tehlikeyi göze
almaktansa bir Duçe’ye, bir Führer’e teslim olmak daha rahat.” UU.121.
Füller: John
Fuller (1878-1966). İngilizgeneral ve askeri kuramcı
ve yazar. “Mac Luhan’ın yerini ‘teknoloji peygamberi’ Füller alıyor; uyuşturucu
maddeler havarisi Tim Leary, Zen uzmanı Suzuki’yi itibardan düşürüyor.”
UU.s.89.
Fütürizm:
XX asrın başlarında daha çok italya’da ve
Rusya’da geçmişçiliğin
reddi ve çağdaş dünyanın
anahtar kavramlarını ( Dinamizm, hız, makineleşme vb.)
benimsenmesine dayanan edebiyat ve sanat akımı. “Bu isyan batıda uzun zamandan
beri seyrine anlaştığımız
bir traji komedinin devamı; dadaizm,fütürizm,gerçek- üstücülük.” Kİ.s.10.
Galata:
İstanbulu’un
Avrıpa yakasında bugünkü Karaköy, Tepebaşı, Kuledibi ve Tophaneyi
kapsayan ve batıda Kasımpaşa’ya kadar uzanan kısım.
"Beyoğlu ve Galata’da İzmir’in
Frenk mahallesinde küçük küçük Şanghay’lar gelişmiştir
zamanla..." BFH s.135
Galatasaray Lisesi: İstanbul’da
1868 yılında kurulan ve Batılı öğrenime göre kurulmuş lise
düzeyinde farnsızca eğitim yapan kurum. “Hem
Galatasaray Lisesi’nde, hem İstanbul Darülfünununda uzun
zaman hocalık yapan bu ali himmet zat, yalnız Doğu
ilimlerinin değil, çağdaş Batı
iliminin de aşinasıdır.” Kİ.s.219.
Galatasaray: Bkz. Galatasaray Lisesi. “Ziya Gökalp gibi.
Galatasaray’da okumus. Kenan refaı ıle tanısmış mı? Neden
tanışmasın!
O da, bütün çağdaşları
gibi sultan Hamid’e düşman.” Kİ.s.82.
Galatasaray: İstanbul’un
Avrupa yakasında bir şemt. “Dussulax’yu
Galatasaray’ın arka sokaklarından birinde keşfetti.”
UU.s.247.
Galatat-ı Terceme: Tercüme yanlışları,
tercüme hataları. “Önsözde: zavallı Lastik Sait.Ayağında
yaz kış çıkarmadığı
lastikleri ve üç beş risalesiyle tarihe
göçtü.Galatat-ı Terceme (tercüme yanlışları), dilimizin tarihi
bakımından çok değerli bir mevute.” KA.s.293.
Galate:
Galateia. Virgilius’un sığırtmaç türkülerinin üçüncü
bölümünde sözünü ettiği coban kızının adı. “Virgile'in
Galate'si gibi okunup attıktan sonra kayboluyor.” IDG.s.162.
Galatea: İspanyo yazar Cervantes (1547-1616)’in
1585'te yazmaya başladığı
pastoral romanının adı. “Yayımlanan ilk eseri Galatea, Pastoral bir
roman.”KA.s. 176.
Galatlara mektup: Havari aziz Paulus’un Galetia
Hristiyanlarına 56-57 kışında Efes’ten uazdığı
mektup. Mektubun yazılış amacı din değiştiren
Galatlar’a Musa’nın dininin kurallarını aşılamaya çalışan
Yahudiliğe
yakın Hristiyanların yanlışlarını ortaya koymaktı.
"Galatlara mektup Başlıca konusu da Paul'ün
müdafaasıdır. "IDG.s.116.
Galatlılar: ya da Galatlar’a Mektup, Yeni Ahit’te yer alan,
Risale hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin
adı. “Galatlılar. Birçoklarına göre Aziz Pavlos’un en eski mektuplarından
biri.” IDG.s.130.
Galile:
(1564-1642). İtalyan gök bilimci ve fizikçi.
"Copernikus, Galile, Giardano Buruno aklın cezasını öderler. SNK.s..75.
Galileo:
Galilei (1564-1642) İtalyan gök bilimci ve fizikçi.
"Kalpler Galileo çılmış,tabiat ilimleri almış yürümüştür,
ama felsefi düşünce henüz emeklemektedir. SNK.
S.72
Gâlip:
Şeyh
Galip (1757-1799) Hüsn ü Aşk isimli eseriyle bilinen
XVIII.asrın en tanınmış divan şairi.
“Şimdi
arada, çok sevdiği Fuzûlî’ler, Galip’ler,
nedimlerle yanyanadır.” BÜ.s.122.
Galland Tercümesi: Fransız şarkiyatçi
(1646-1715)’ın 1704 yılında Fransızcaya tercime etmeye başladığı
Bibbir Gece masalları tercimesi. "Gide'nin bir yumurcakken ezberler gibi
okuduğu
Galland tercümesini ben yirmi yaşlarında keşfettim."
Kİ.s.297.
Galland:
(1646-1715).Fransız şarkiyatçi. En mühim eseri 1704
yılında cevirmeye başladığı
12 ciltlik binbir gece uyarlamasıdır. “Birincisi, 18’nci asrın ilk yıllarında
basılan Galland ‘ın “Binbir Gece” tercümesi.”IDG.s.83.
Galsworthy: (1867-1933). İngiliz
oyun ve romancı.1932 nobel edebiyat ödülü sahibi. “Sonra şakirtler:
Galsworthy, Thomas Mann, Broch, Marcel Proust, Jules Romains.” KA.s.140.
Galya: Fransanın
eski adı. Antikçağda Pireneler,Akdeniz, Alpler
Ren ve Atlas Okyonusu arasındaki bölgenin bütününe verilen isim. “Oysa
Galya gibi Latinleşen, fakat fatihleri bir buçuk
asır putperest kalan Büyük Britanya’da, sanat, endüstri, toplum, dil, her şey
yok edilir.” (Mağ. Sayfa 30).
Galyalı Amidis. 16 asır İspanyol şövalya
romanı. Romana konu olan olayın kaynağı gelli değil
ancak İspanyol
yazar Garci Ordonez de Montalvo (1450?-1505?) yazmıştır.“Onaltıncı
asır, Lancelot’nun nesre cevrilmiş bir nüshasına bayılır Galyalı
Amidis.” KA.s.170.
Galyalı: Galya’dan
olan kişi
anlamına gelen bu kelime ortaçağda biraz daha farklı bir mana
kullanılırdı Romalılar, Galya bülgesindek halka Galli, Yunanlılar, Kedler ve
Asyalı’lar sözkonusu olunca Galyalı’lar derlerdi. “Ama Galyalı kâhinlerden
zamanımızın birçok kavimlerine kadar milyonlarca insan için tabiinin tabiisi:
Hiçbir felsefi düşünce zaman ve mekânda bu kadar
yayılamamış.”BDE.s.116.
Gambetta: Leon Gambatta (1838-1882). Fransız avukat ve
siyaset adamı. 1868 Baudin davasında yaptığı savunma ile meşhur
oldu. Kilisenin hakimiyetini savunanlarla giristiği siyasi
savaşı
en mühim yönüdür. “Gambetta, “ilk dusman kilisedir” der, arkasindan
papazlari kovar Fransa'dan, fakat hepsini besler ve buyuk bir kismini
Türkiye'ye yollayarak “Kilise aleyhtarligi bir ihrac metal degildir’der.”
SNK.s.170.
Gandavralar: Gandharvalar. Veda’larda eski su Tanrısı. İkinci
dereceden Tanrılar arasında yer alan Gandharvalar’ın Gök tanrısı İdranın
yanında yaşayıp güzel Apsara’lar ile
birlikte bir mizikal topluluğu oluşturduğuna
inanılır Rigveda’da çok usta bir okçu ve savaşçı olarak
tasvir edilir.“Kimnaralar şarkı söylüyordu, Gandavralar şarkı
söylüyordu. Münacat okuyordu Siddhalar. Karanalar ilahi okuyordu.” BDE.s.376.
Gandhi: Bkz.
Gandi. “Gandhi'nin bu dost ve yumuşak sesi de tahakkümün
duvarlarını iskanbilden şatolar gibi devirmedi mi?.” Kİ.s.333.
Gandi: Mohandas
Karamçand Gandhi (1869-1948). Ama herkes onu Mahatma “Ulu ruh” Gandi olarak
bilir. “Şiddet
göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikadımın da
son maddesidir.” diyerek pasif direnişle Hint kurtuluş destanını
başlatan
ve yazan Hint kahramanı. “Gandi bir insan değil bir şuur,
Hint’in şuuru.”
BÜ.s.213.
Ganeşa: Ganeşe
ya da Ganapati. Göbekli, filbaşlı, dört kollu ve genellikle
kırmızı olarak tasvir edilen Hint tanrısı. “Parvati ile Şiva’nın
aşklarından
Ganeşa
doğmuş.”
BDE.s.133.
Ganivet:
Angel Ganivet (1865-1898). İspanyol yazar. “Ganivet,
Don Kişot’u
şöyle
anlatır.” KA.181.
Ganj: Hindistan’da
bulunan 3090 km uzunluğundaki Hinduların kutsal ırmağı.
“Hint’e adını veren İndus, her sabah bütün bir
canlılar dünyasını susuzluktan ve milyonlarca Hintli’yi günahlarından kurtaran
Ganj.” BDE.s.89.
Gans. Eduart
Gans (1797-1839) Alman Hukukçu ve Berlin Üniversitesi profesörü. Hegelci.
Savigny’ye ve tarihçi okula karşı çıkarak hukuk felsefesi
okulunu kurdu. “Marx yıllarca iki hocanın derslerine devam eder: Gans ile von
Savigny." SSSS.s.112.
Garaudy: Roger
Garaudy Fransız siyasetçi, bilim adamı ve yazar. 1913’te Marsilya’da doğdu.
1983’e kadar ateşli bir komünist. Fransa’daki
komünistlerin en büyük akıl hocalarından. 1983ten sonra müslaüman olur
“Müslümanlıkla sosyalizmin münasebetlerini Garaudy’den öğreniyorlar.”
BÜ.s.250.
Garci Ordonez de Montalvo: (1450?-1505?) İspanyol
yazar ve romancı. İspanyo Ortaçağ edebiyatı
için ehemmiyetli bir yere sahip olan “Galyalı Amadis” romanının 1492 yılında
yazması ya da İspanyolcaya uyarlaması en
önemli yönüdür. “Kaynağı neresi? Belki Portekiz, belki
Fransa. Muhakkak olan şu Garci Ordonez de Montalvo
tarafından İspanyollaştırılmış.”
KA.s.171.
Gardet: Louis
Gardet (1904-1986). Fransız medeniyet tarihçisi ve müsteşriği.
“Gardet’in İslam ve hümanizm hakkındaki düşünceleri,
İslâm
Medinesi (La Cite Musulmane) adlı eserinde yer alıyor.” KA.s.93.
Gargantua:
Fransız Hümanisti François Rabelais (1490-1553)ın 1534 yılında yazdığı
romanı. “Serüven hilkâyesi ile aşk hikâyesinde olabilirlik
aranır, fantastik romanda aranmaz. Rabelais’nin Gargantua’sını,Cervantes’in Don
Kişot’unu,
Swift’in Güliver’ini hatırlayalım.” KA.s.136
Garibaldi:Giuseppe
Garibaldi (1807-1882). İtalyan asker ve Siyaset adamı.
“Bu parçayı (XXVI.bölüm) XVI. asrın Marseyyez’i diyor Quinet.Charles
Benoist’nın tabiriyle “bir milleti dirilten çığlık”, üç
buçuk asır sonra Cavaur’un,Garibaldi’nin tekrarlayacağı
çığlık.”
UU.s.174.
Gassaniler: Suriye’de hüküm sürmüş olan
Hrıstiyan Arap aşireti ve. Gassaniler devleti Hz
Ömer döneminde yapılan Yermük Savaşıyla ortadan kaldırılmıştır.
“Bizans’ın peyki: Gassaniler , İranlıların peyki: Lahmiler.”Kİ.s.148.
Gassendi: Pierre Gassendi (veya Gassend). (1592-1655). Fransız
Epikürcü filozof. astronom, matemetikçi ve fizikçi. “Bacon’ın ilimler şeması,
Locke’un felsefesinde ve Newton’un ilmine uydurulmuş,
Locke’un insan müdrikesi ile ilgili tahlilleri Gassendi’nin Epikürcü Atomizmi
ile Bayle’in septisizmi arasında yer almıştır.” IDG. s.20
Gazali: İmam-i Gazali (1058-1111). Büyük
İslam
alimi ve müştehidi. İslâm’ı
iyi tanıyordu Hayrettin İbn-i Haldun’u, Maverdi’yi,
Gazali’yi okumuştu.” UU.s.49.
Gece: Vedalar’da
ana Tanrıçalardan biri olarak kabul edilir. “Kıyısı olmayan bir deniz
Gece, varlıklar onun kucağında dinlenir. Annemiz Gece, Şafağa
ulaştır
bizi!” BDE.s.102.
Geceler: Fransız
romantiklerinden Alfred de Musset (1810-1857)’in eseri. “Birçok büyük eserlerin
ilk şekillerini
bu dergide buluruz: Musset’in Geceler’i, Vigny’nin Kaderler’i, Merimee’nin
Colombo’su.” BÜ.s.103.
Gelenekten Geleceğe: Tarih Profesörü İlber
Ortaylı’nin 1982 yılında yayımladığı eserinin adı. “Hammer
Hakkında en esaslı bilgilere, makaleyi yazdıktan sonra Dr. İlber
Ortaylı’nın değerli bir kitabında rastladık:
Gelenekten Geleceğe. (Nil yayinları,1982,
s.55-64).KI.s.107.
Gelibolu:
Marmara Bölgesinde Çanakkale iline bağlı ilçe. “Zamaninda çok sevimliş,
çok sayilmiş. Ilk Millet Meclisinde
Gelibolu Mebusu.” Kİ.s.110.
Gembloux:
Belçika’ada Namur ilinin kuzey batısında bir komün. “İspanyada
Sevilla İsidore
ile Tolede’luy İldefonse’nin (yedinci yüzyıl)
Flanders’da, Gembloux’lu Sigeber’in (onikinci yüzyıl); İtalya’da
Petrarque’ın (ondördüncü yüzyıl 1338) De Viris’leri.”Kİ.s.393.
Genç Osmanlılar: Bkz. Jöntürkler.“Birer çocuktu Genç
Osmanlılar... Yaramaz, serkeş. Mefhumlar ve müesseselerle
oynuyorlardı.” BÜ.s.131.
General Aupick: Jacgues Aupick (1789-1857). Fransız generali.
Baudelaire’nin annesinin ikinci kocası. “O büyük bakışı
kim temsil ediyordu? Annesi mi, General Aupick mi, Tanrı mı? Hepsi bir.”
Jur.I.s.192.
Genie:
Fransızca’da Dahi, deha, üstün kabiliyetli kişi
anlamında bir kelime. Genie bulutların arkasında gülüİ.Seyen
tayf.” BÜ.s. 225.
Genji: ya
da Genji Monogatari. Gerji’nin romanı Japon edebiyatçı ve şair
Murasaki Şikibu (978-1014)’nin XI. Asrın
başlarında
yazdığı
romanı. Eser klasik Japon romanının en mühim nümunelerinden biri olarak kabul
edilir. “Aşk hikâyelerinin ilk şaheseri
Japonya’da yazılmış: bayan Murasaki’nin Genji’si”
KA.s.135.
Genji’nin Serüvenleri: Bkz. Genji. “Genji’nin
Serüvenleri bin yıl önce yazılmış Japonya’da.” KA.s.127
Gentile:
Giovanni Gentile (1875-1944). İtalyan filozofu ve Mussolini
dönemininde milli eğitim bakanı (1922-1924).
"Bu görüş önce Gentile, sonra da Alfieri
tarafından benimsenecektir". SNK.s.187
Geoffroy Chaucer: (1340-1400). 14. asır İngiliz
şair
ve yazarı. En önermli eseri 1390 yılına doğru yazdığı
sanılan ve 1478 uılında başılan Canterbury masalları ya da
hikayeleridir. “Canterbury Hikayeleri’nde Geoffroy Chaucer’ın (1340-1400) çizdiği
portreler canlı ve somut.”KA.s.213.
George Orwell: (1903-1950) veya asıl adı ile Eric Arthur Blair
20.nci yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen
kalemleri arasındadır. “Sir Herbert Read da aynı kanaattedir ( Anarşizmin
felsefesi, 1940; Anarşi ve Nizam,1954.) George
Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit oluruz (Katalonca’ya
Saygı.1934). Mağ.s.177.
George Sand: (1804-1876). Fransız kadın yazarlarından. Romantizm
akımına mensup. “Balzac, XVI. Asrın en yaman üslup ve düşünce
tâciri Rabelais’yi, George Sand’a okumak ister.” BÜ.s.199.
Georgique Tercümesi: De Lille (1738-1823)’in 1769
yılında Fransızcaya kazandırdığı Georgica tercümesi. Eser
yazarına 1772 yılında Collage de France’ ta Latin şiiri
kürsüsünü 1774’te de Akamemi üyeliğini kazandırır. “Georgique
tercümesi, De Lille’e akedeminin kapılarını açmış.”
BÜ.s.117
Gerard De Nerval: Gerard Labrunie Nerval de denir. (1808-1855).
Fransız şair
ve yazarı. Gerard De Nerval’in adı romantiklerle birlikte anılır; ancak 1855
yılında yazdığı “Aurelia” isimli romanıyla
Gerçeküstücülüğün de öncüsü olur. Bunun dışında
Gerard De Nerval’e ün kazandıran bir başka etken Faust
tercümesidir.“Gerard de Nerval’i ölüİ.Süzleştiren
kendi şiirlerinden
çok Faust tercümesi. Edgar Poe’yu dünyaya tanıtan Baudelaire. UU.s.330.
Gerçeküstücülük:Andre Breton’un etkisiyle İki
dünya savası arasında doruk noktasına ulaşan şiir
edebiyat felsefe ve sanat hareketi. Sürrealizm. “Bu isyan batıda uzun zamandan
beri seyrine anlaştığımız
bir traji komedinin devamı; dadaizm,fütürizm,gerçek-üstücülük.” Kİ.s.10.
Germen Dünyası: Germania. Germanların ya da germanlara ayakın
olanların yaşadıkları yerler. Eskiden Orta
Avrupa’nın bir bölümüne verilen ad. Almanya, Bohemya ve Polonya’nın bir
bölümünü içine alır. germanlerin yaşadığı
yerler. “German dünyası ile Anglo Sakson dünyanın bağımsızlık
belgeleridir bu iki çeviri’’IDG.s.89.
Germen: Germen
halkından olan german tarzında olan. Germenia ile alakalı. “Yunan
destanları birer cinayet salnamesi, Yunan İskandinav, Germen destanları.”
BÜ.s.207.
Germinal: Fransız Natüralist sanatçı Emile Zola
(1840-1902)’nın Romanı. Türk okuyucu Assomoir’ı de, Nana’yı da, Germinal’i de
yadırgayacaktı şüphesiz. Ahmet Midhat hiçbir
kabiliyete, hiçbir hakikate düşman değildi.
Ama Toprak yazarını sevmiyordu, sevemezdi de.”KA.s.295.
Gervinus. Georges Gottfried Gervinus (1808-1875). Alman
tarihçi ve siyaset adamı. “Hegel Divan’ı çok beğenir;
tarihçi Gervinus, yere batırır.” KA.s.33.
Geschichte der poetischen Nationalliteratur der
Deutschen:
Alman Millî Şiir Sanatı Tarihi. Alman tarihçi
ve siyaset adamı Georges Gottfried Gervinus (1808-1875)’in 1835-1842
tarihlerinde yayınlanan beş ciltlik eseri. “Önce
Gervinus’un 1835-1838 arasında yayımlanan Geschichte der poetischen
Nationalliteratur der Deutschen’ini kaydedelim.” KA.s. 417.
Getto:
Musevî cemaatinin kendi kimliklerini korumak için şehirlerin
içlerinde kurdukları ve orada yoğun olarak yaşadıkları
bir nevi müstakil bölge ya da eskiden özellikle doğu
Avrupa’da bazi şehirlerde Musevîlere ayrılan
bölge.“Oryantalistler kendi getto’larından hoşnutturlar
dedik.” Kİ.s.64.
Geyik:
Fabl türündeki eserleriyla tanınmış Fransız yazarı Jean de La
Fontaine: (1621- 1695)’in 12 kitaplık fabl eserleinden biri. “La Fontaine,
‘‘Karga, Geyik, Kaplumbağa ve Fare” masalını buradan
almış.
İkinci
bölüm birinciden çok daha kısa.” BDE.s.232.
Gırnata:
İspanya’da
bir şehir.
“Katolik hükümdarlarla savaşan Gırnatalı kahramanlar ve
zavallı Rey Chino.” KA.s.172.
Gırnata’da İç Savaş:
Gines Perez de Hita’nın 1595 yılında yazdığı romanının adı. “Bu
hikâyelerin en ünlüsü Gines Perez de Hita’nın: Gırnata’da İç
Savaş (1595).”
KA.s.172. Gide:Andre Gide (1869-1951). Nobel edebiyat ödüllü Fransız
yazarı ve Kalapazanlar romanı yazarı. “Bu memleket sosyalizmi senelerce
Pareto’nun Hüseyin Cahit tercümesi (Sosyalist Meslekler) ve bir de, Gide ile
Rist’in ekonomi kitabı’nda (Şükrü Kaya tercümesi) öğrenmiştir’’
SNK.s.238.
Gine:
Batı Afrika’da bir cumhuriyet. Başkenti Conakry, resmi dili
Fransızcadır. Eskiden Sudan’ın güneyinden Gabon’a kadar uzanan bölgeye verilen
isim. “Muzaffer Amerika’da, Fuat İsviçre’de, Hikmet Gine’ye
gidiyor.” Jur.I.s.144.
Gioletti:
Giovanni Gioletti. (1842-1928). İtalyan hukukçu ve siyaset
adamı. “Gioletti, ‘İtalyada Bolşevizm,
Moskova’da zeytin ağacı kadar imkansızdır.’ der.”
SNK.s.133.
Girit Medeniyeti: Ege ve Yunan Medeniyetinin ilk ortaya çıktığı
yer Girit adasıdır. Bu medeniyet buradan diğer
adalara, Mora ve Yunanistan'a yayılmıştır. En önemli eserleri Knossos
Sarayı’'dır. “Yunan mucizeside masal. Yani uzun bir hazırlığın
neticesi: Girit medeniyeti, Miken medeniyeti. Sonra Dorlar istilası.” Jur.I..s.
157.
Gita-Govenda: Sanskritçe’de şarkı
anlamına gelir. XII asırda Belgalli şair Cayadeva tarafından yazılmış bir
eser. Eserde Krişna’nın çocukluğu,
Radha ve kadın çobanlarla aşkları anlatılır. “Hint’in Neşideler
Neşidesi
“Gita-Govenda” da onun.” BDE.s.129.
Gitancali: Tagor’un Bengalce yazdığı
şiir.
“Bu düşünce,”Gitancali”de, İnsanın
Dini”nde, Sadhana da hep çıkar karşımıza.” BDE.s.278.
Gizli Hatıralar: Louis Petit de Bachaumont (16901771)’in eseri.
“Bazıları papaz Irailh’in eserinden çok Bachaumont’un Gizli Hatıralar’ını beğenirler.”
Kİ.s.400.
Gladstone:
William Ewart (1809-1898). İngiliz devlet adamı. “Başvekil
Gladstone, Define Adası’nı bitirmeden elinden bırakmamış.”
KA.s.141.
Glimpses of Word History: Cihan tarihine Bakış.
Hindistanlı devlet ve siyaset adamı Cavaharlal Nehru (1889-1964)’nun eseri.
“Nehru, “Glimpses of Word History”yi Tagor’un şu
mısralarıyla tamamlar.” BÜ.s.245.
Gnoz:
Bkz. Gnosa. “İrfan,batı intelijansiyansının
Gnoz (gnose) adını verdiyi ilmi ledündü.” Kİ.s11.
Gobineau:
(1816-1882). Fransız diplomat ve yazar. “ırklararası Eşitsizlik
Üzerine Deneme”adlı eseri önemlidir. “Celal Nuri,Guizot karşısında
hehangi bir tastik veya red belirtmeden Gobineau’ya atlıyor.” Kİ.s.142.
Gobseck hesâbîliği: Gobseck, Balzac’ın 1830 yılında
yazdığı
romanının başlığı
ve ve romanın baş kahramanı. Roman kahramanı
Gobseck, âdeta menfaatçılık ve açgözlüğün elinde oyuncak olmuş bir
tefecidir. Her münasebetinde kendi çıkarlarının hesabını yapmaktadır. “Cömertliğinin
arkasında bir Gobseck hesabîliği sırıtıyor, yatırım yapıyorsun
kendine göre, küçük zavallı bir tefeci hesabîliği.”
Jur.I.s.203-204
Godwin:
William Godwin (1756-1836). İngiliz yazar ve siyaset
kuramcısı. Aydın bir rasyonalizmin savunucusu olan Godwin,Anarşist
Komünizmin temellerini atan kişi ve çağdaş anarşizmin
öncülerinden olarak kabul edilir. “Godwin, Proudhon, Stirner, Tucker devleti
kayısız şartsız
reddeder.” BFH.s.41.
Goebbels. Joseph Paul Goebbels (1897-1945). Alman siyaset
adamı ve nasyonel sosyalizmin savunucusu. “Goebbels’e göre de, nasyonal
sosyalizm, gerçek sosyalizmdir.” UU.s.129
Goethe:
Johann Wolfgang Von Gothe (1749-1832). Alman edebiyatçısı ve mütefekkir.
Kuvvetli bir şair, görmüş geçirmiş bir
devlet adamı, değerli bir bilgin ve bir dahi.
Bütün Alman edebiyatını Hiçbir edebi ekole bağlanman
etkisi altında bıraktı. “Eser, az sonra Goethe’nin önsözüyle Almanca’ya
çevrilmiş,1824’de
Goethe’nin Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları’nı İngilizceye
kazandırmış.” Kİ.s.368.
Gogol:
NokalayVasilyeviç Gogol (1809-1852). Rus roman yazarı. “Rus Romanı, Gogol’dan
sonra Turgenyef’i, Dostoyefski’yi, Tolyos’u anlatıyor.” KA.s.228.
Goldmann: Lucien Goldmann (1913-1970) çeşitli
dillerde eserler veren Roman Hukukçu, felsefeci, sosyolog ve edebiyarçı. “Goldmann
“Recherches dialectiques”de, sosyolojiyi Marx’ın kurduğunu
ve “Kapital”den başka sosyoloji kitabı yazılmadığını
söyler.” SNK.s.20.
Goldmann:Lucien
Goldmann (1913-1970). Belçikalı Marxsist filozof ve edebiyat tenkitçisi.
Goldmann en çok edebiyat sosyolojisi alanındaki araştırmaları
ve 1955 yılında kaleme aldığı Pascall ve Racine’i konu alan
The Hidden God ile tanınmıştır. “Goldmann “Recherches
dialectiques”de, sosyolojiyi Marx’ın kurduğunu ve “Kapital”den başka
sosyoloji kitabı yazılmadığını söyler.” SNK.s.20.
Goldsmith: Oliver Galdsmith (1728-1774). İngiliz
yazar ve şair. "Ortaya 'Ogüst
Çağı'
diye bir mefhum ayılır. Mesela Goldsmith için kraliçe Anne dönemi, 1700-1740
yılları, bir 'augustan age'dir".” Kİ.s.62
Goliat: Bkz.
Calut. “Belki doğru, dev: Goliat yani yürüyen dağ parçası,
sırtındaki cüce: Davut yani zekâ.” BÜ.s.218.
Gomperz: Theoder
Gomperz (1832-1912). Avusturyali paraşütçü ve hellenist yazar. Ününü
1896-1909 yıllarında yazdığı Yunan Düşünürleri
(Griechische Denker) adlı eserine borçlu. “İsa’dan
önce beşinci
asır”, diyor Gomperz, edebiyatça pek zengin bir dönemdi, ama hiç de kitabi bir
çağ değildi
bu.” Mağ.s.25.
Goncourt Armağanı: Fransız yazar E. De Goncourt’un
vasiyeti üzerine, ölümünden (1894) sonra kurulan ve 1902’de resmilik kazanan
edebiyat derniğinin 1903 yılından itibaren her
yıl Fransız romanına verdiği ödül. “Sadizm hapsediciliği
muhabbet evlerinden çıkıp kütüphanelerin başköşesine
kuruldu, Goncourt armağanları bile alıyor artık.”
KA.s.273.
Gongore: Luis
de Gongora Y Argote (1561-1627) İspanyol şair.
Sone, letrilla ve romans yazan Gongore İspanyanın en önemli şairleri
arasında sayılmaktadır. “Lope ve Gongora, Le Tasse, Metastase ve Alfieri
ile çağdaşlarını
vasıflandırırken barok mafhumu çok daha yerindedir’.” Kİ.s.68
Gori: Parlak
anlamına gelir. Hint’in üç biyük tanrısında biri olan Brahma ve Vişnu
gibi isimlerle anılan Şiva’nın isimlerinden biri.
“Binbir adı var bu Tanrıça’nın: Uma (nazlı), Beravi (korkunç), Sati (vefakâr eş),
Gori (parlak), Kali (siyahî), Durga (yama).” BDE.s.132.
Goriot Baba: Fransız romancı Balzac’ın 1834-1835 yılında
yazdığı
eser. “Goriot Baba”nın kahramanı Rastignac daha oturmuş,
daha zinde bir toplumun çocuğudur.” BÜ.s.203-204.
Gotha progarami: Alaman sosyal demeokrat partisinin kuruluşunu
belirleyen Gotha kongresinde (1875) hazırlanan program. Lassalle’ın tezlerinden
yana olanlarla Marx ve Engels’nin tezlerini savunanların birleşmesinden
ortaya çıktı. Sonra Marx ve Engels gotha programının Eleştirisi
adlı bir eser yazarlar. “ŞemsettinSami Bey Mihran
Efendi’nin Tercuman-i Sark’inda Gotha progaraminin seriat-i Ahmediye’ye uygun
oldugunu yazar.” SNK.s.162.
Gottsched:
John Cheristoph Gottsched (1700-1766). Alman yazar ve profesör. Fransız klasik
edebiyatından etkilenerek alman edebiyatında arılaşma
çalışmalarında
bulundu.
XVIII.
yüzyılın Alman edebiyatını yeni baştan kuran kişi
olarak biklinir. “Hocaları Voltaire ve Gottsched’den ayrılarak,edebi değerlerin
yeniden tarihi birsınıflamaya tabi tutulmasını ister.” Kİ.s.407.
Gönüllerde Doğan: Hint mitolojisinde istek
tanrısı Kama’nın ünvanlarından birisi. “Bir karısı Şefkat,
Kama’nın, öteki Şehvet..ve adları saymakla
bitmez: Beş Oklu, Gönüllerde Doğan,Sarhoş Eden,
Öldüren...” BDE.s.181.
Görice: Osmanlı
devletinde Manastır Vilayetine bağlı sancak merkezi. “Bu günkü
Arnavutlukta Korçe. “Aslı (Koçi Bey Risalesi) Göreceli Koçi Bey nâm zât-ı
maarif- simatın Sultan Murad-ı rabia takdim olduğu
lâyihaları câmi bir risaledir.” UU.s.320.
Graal: Graal
ya da Aziz Grall. Ortaçağ inanışına
göre, Hz.İsa ‘nın tilmizleriyle birlikte
yediği
son yemekte kullandığı ve Yusuf’un, yüzbaşının
mızrak darbesiyle peygamberin bedeninde aştığı
yaradan topladığı kap. “Sezlong
entelektüelleri, Graal’i (İsa’nın kullandığı
son tas) aramaya giden şövelyelere benziyorlar.” Mağ.s.61.
Graf:
Arturo Graf (1848-1913) İtalyan yazar, tenkitçi ve şair.
“Konuya en büyük katkıyı Graf yapmıştır (1865).” IDG.s.103.
Graİ.Sci: Antonio Graİ.Sci
(1891-1937). İtalyan filozof ve siyaset
adamı. “Demek ki onlar da,Graİ.Sci’nin anladığı
manada ,organik birer entelektüeldir.” Mağ.s.36.
Gray: Thomas
Gray (1716-1771). İlgiliz şair
ve yazar. Faransa ve İtalya’da Horace Walpole’Un
yakın dostu önemli bir kısmını Campridge’de klasikler doğal
bilimler ve arkeoloji üzerine araştırmalar yapar. “Ossian ve
“eski İngiliz
dramı”çevresindeki polemik,şair bir profesörün ilmi
tecessüsünü alevlendirir: Gray.”KA.s. 399.
Greene: Robert
Greene (1558-1692) İngiliz dram ve roman yazarı. “Greene’nin
Dalavericilik’i (1591-1592) gibi.” KA.s.214.
Grek: Eski
Yunan’a verilen ad. Eski Yunanlılarla ilgili, Eski Yunan’a özgü olan “Oynak
zekâsıyla Fransız, derin tecessüsü ile Alman, diyalektik virtüozu olarak Grek,
tevazuu -isterseniz gururu deyin- kibarlığı, özelebiliği
ile yüzde yüz Osmanlı BÜ.s.252.
Grimm Kardesler: Alman Filolojisinin kurucusu sayılan Jacob Grimm
(1785-1863) ve kardeşi Wilhelm Grimm (1786-1859)’e
verilen isim. Grim kardeşler Alman filolojisi, Alman
dili tarihi, Alman Efsaneleri konularında yaptıkları çalışmalarla
bilinir. “Perault isittigi gibi anlatiyordu bu hikayeleri, sifahi gelenege
saygisi vardi, nitekim daha sonra,Grimm kardesler ile Andrew Lang da ayni seyi
yapacaklardir.” Kİ.S.315.
Grimm Masalları: Grimm kardeşler’in
XVIII. asırda terledikleri masallar kitabı. “Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan
La Fontaine’in Grimm’in Andersen’in masallarina kadar bir cok meshur eser
sanskritce kaynaktan genis olcude faydalanmiş.” Kİ.s.311.
Grimm: Bkz.
Grimm kardeşler. “Grimm için de Hz.
Muhammed inanmayan bir adamdı.” SNK.s.202
Gringore: Pierre Gringore (1470-1539). Pek çok şiir
kaleme almasına rağmen tiyatrolarıyla tanımış 16
asır Faransız yazarı. "Sokrat'ın istihzasını Gringore veya
Rabelais'nin maskesi altında saklayan akıllı deliler; Charles-quint veya
II.Philippe gibi dünyaya söz geçirmeyi düşleyen ikbalperest deliler;
Pavie'de I.François esir edilen yahut Berquin ve Nubourg'la alevler içinde can
veren yiğit
deliler; Munster'deki anabaptisler veya Paıis'teki protestanlar gibi azgın
deliler." IDG.s.161.
Grousset: Rene Grousset (1885-1952). Fransız Şarkiyatçi
ve tarihçi. Sizinle uçağa binelim diyor Grousset ve yüz
yirmi asırlık tarihin üzerinde dolaşalım. Jur.I.s. 156.
Guarino: Guarino
Veranese (1374-1460). Guarino de Guarini de denir. İtalyan
hümanis yazar ve gramerci. Birçok klasik eserin çevirmeni va yapımcısı. "Guarino,
1408'de, elli kadar yazmayla Doğu'dan geldi. Sicilya'nın allame
bir kitapçısı Aurispa, 1423'de Venetik'e 200'den fazla yazma taşıdı"
KA.s.109.
Guenon:
Rene Guenon (1886-1951). Fransız filozof ve yazar. Vedalar’dan etkilenerek
Hindu dini ve İslamî konularda araştırmalar
yapar. “Guenon diyor ki: Çağdaş insan
garip bir ön sezi içinde: bir şeylerin sonu gelecek. BFH.s.9.
Guglielmo Ferrero: (1871-1943).İtalyan
tarihçi. Antifaşist olması sebebiyle Fransaya
göçmak zorunda kalan ve eserlerinin önemli bir kısmını Fransızca yazan Ferrero
çalışmalarını
İtalyan
tarihi üzerinde yoğunlaştırmıştır.
Buu konudaki en önemli eseri de: Roma’nın Büyüklüğü ve Çöküşü’dür.
“Guglielmo Ferrero. Ferrrero’ya göre ilerleme kavramı kişiden
kişiye
değişir.”
Kİ.s.142.
Guizot:
François Guizot (1787-1874). Fransız tarihçi ve siyaset adamı.Avrupa ve Fransa
medeniyet tarihi üzerine yaptığı çalışmalar
ile tanınır. “Celal Nuri’nin tavsiyesi de Guizot’nunki gibi tek kelimeyle ifade
edilebilir: Zengin olunuz!” Kİ.s.137.
Gulive’rin Seyahatleri: Jonathan Swift’in 1726
yılında yazdığı fantastik yergisi.eser bir hoşgörü
klasiği
olarak değerlendirilen eser Daniel
Defeo’ya bir cevap niteliğindedir. Robinson bağımsızlığını
kurmak için öalışırken Guliver iyi ve murtlu bir
bağımlılığı
tercih etmektedir. ama cocuklar bu ic karatan yayimlardan illalalah diyerek buyukler
icin yazilmis kitaplara el atarlar: “Robinson Crusoe (defoe) Guliverin
seyahatleri (swift)gibi.” Kİ.s.313.
Guliver Kompleksi: Jonathan Şwift’in
Guliverin Seyahatleri ismli eserinin kahramanın taşıdığı
kompleks. Guliver, Houyhnhmnler’in kendini kabullenmeyişni
ve reddedişlerini görünce ağlamaya
başlar.
Bu deyim saf, günahsız ruhsuz ve kişiliksiz insanların tek yönlü
ütopyalarını ve sukût-u hayal sonu yaşadıkları hezeyanı anlatmak için
kullanılır. “Osmanlı Imparatorlugu’nun Bati karsisindaki davranisi, tam bir
Guliver kompleksidir. Sonra bu degerler manzumesi bir anda silinmis, sen
Hititsin, sen Sumersin denmistir.” SNK.s.167.
Gulliver: Jonathan Şwift’in Guliverin Seyahatleri
ismli eserinin kahramanı. Bkz. Guliver’in Seyahatleri. “Baslangicta cocuklar icin
yazilmamis eserler Scott’un, cooper’in romanlari gibi, bazende Swift’in
“Gulliver”I Cervantes’in “Don kisot”u gibi ... bozularak benimsenirler.” Kİ.s.317.
Gumplovich[33]: Ludwig Gumplovicz
(1838-1909). Polonyalı Sosyal Darwinci, mataryalist sosyolog ve hukukçu.
“inceleme Gumplovich'indir ve yazi su basligi tasir:”İbn
Haldun, XVI. Asir Arap Sosyoloğu’ Gumplovich yıllardır
mudafaasını yaptığı görüşle
Ibn Haldun'un fikirleri arasında büyük bir yakınlık görün.” IDG.s.226-227.
Gunadya: Hint
yazarı. Ne zaman ve nerede yaşadığı
bilinmiyor. Kendisi hakkındaki en önemli bilgi Büyük roman anlamına gelen ve
Hint hikayelerinin en mühim kaynağını oluşturan
“Brihatkata” isimli eserin yazarı oluşudur. “Gunadya yazmış eseri,
aslı asırlardır kayıp.” BDE.s.236.
Guptalar: Eski Hindistan’da İ.S.270-550
yılları arasında hüküm sürmüş Hanedan. “İki
yüzyıl saltanat sürmüş Guptalar, ülkelerini genişletmiş,
şairleri
korumuş,
kendileri de şiirle uğraşmış.”
BDE.s.184.
Guru:
Hindu dininde Tanrı ile kul arasındaki vasıta kişi pir, mürşit.
“Kadınlar da gurur (mürşit)olabilir.”BDE.s.160.
Gurvitch: George Gurvitch (1894-1965). Fransız sosyolog ve
Sorbone Üniversitesi profesörü. “Herakleitos’tan Hegel’e, Proudhon’dan Weber’e
Sartre’a, Gurvitch’e kadar, düşüncenin bütün fâtihleri
diyalektikçidirler.” BÜ.s.190.
Gustave Lanson: (1857-1934). Fransız edebiyat tenkitçisi ve
edebiyat tarihçisi “Asrın sonunda bu birbirine zıt çalışmaların
muhasebesini yapmak ve onlardan faydalanarak hem akla, hem gönle, hem de elle
tutulur gerçeklere uygun bir edebiyat tarihi metodu yaratmak şerefi,
Gustave Lanson’a nasip olur.” KA.s.441.
Gustave Le Bon: (1841-1931).Fransız hekin ve sosyolog. Ayrıca
toplum psikolojisi alanında yazdığı La Psychologie des foules (Yığın
Psikolojisi ya da Kitle Psikolojisi) isimli eseriyle tanınmıştır.
“Gustave le Bon,’Arap Medeniyeti’gibi nefis bir eserin yazarıdır ama İslâmiyetin
muhibi değildir.” Kİ.s.192.
Guyau: Marie
Jean Guyau (1854-1888). Sanat sosyolojisinin bellibaşlı
temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Fransız şair
ve fülozofu. Şairlerle filozoflardan sonra,
bir filozof- şair, Guyau’yu dinleyelim:
“Sanat ve şiirde deha alabildiğine
geniş ve
derin bir sevgi, bir içtimâileşme gücüdür.” BÜ.s.226.
Guzman de Alfarache: Mateo Aleman’ın 1599 yılında
yazdığı
pikaresk romanı. “Hem İspanya’da, hem diğer
Avrupa ülkelerinde en çok okunan bir roman da Guzman de Alfarache (1599-1605)”
KA.s.174.
Güçlük Tepeleri: John Buryan (1628-1688)’ın 1676 yılında yazdığı
Necata Doğru isimli romanında mekan adı.
“Sarp Güçlük tepesini soluk soluğa çıkar Hristiyan.” KA.s.215.
Gülhane Hattı Hümayunu: Tanzimat Fermanının diğer
adı. “Gülhane Hattı Hümayunu... Padişah, fermanla, ülkesine yeni bir
düzen vermeyi, örfi (keyfi) davranışları sona erdirmeyi taahhüd
etmekle kalmaz, Sanayi ve Ticaret Avrupa’sının ekmeğine
yağ süren
1838 Ticaret Antlaşması’nı da tasdik ve teyid
eder.”BFH.s.121.
Gülistan ve Bostan: İranlı
şair
Sadi-i Şirazi’nin
1258 yılında kaleme aldığı meşhur
eser. “Sadi'nin ‘Gülistan ve Bostan’ı Cumhuriyet'e kadar Rüşdiye
talebelerinin tecessüsüne açıktı.” Kİ.s.299.
Güliver: Bkz
Giliver’in seyahatları. “Serüven hilkâyesi ile aşk
hikâyesinde olabilirlik aranır, fantastik romanda aranmaz. Rabelais’nin
Gargantua’sını,Cervantes’in Don Kişot’unu, Swift’in Güliver’ini
hatırlayalım.” KA.s.136.
Gün Dergisi:1945 yılında İstanbul’da, AdilMüstecapoğlu
yönetininde çıkan haftalık siyaset, sosyoloji, ekonomi ve edebiyat konulu
haftalık derginin adı. “Tanrıkut’un Gün dergisi: Edebiyat Tarihinde
Dejenenereler, Lucretius.” Mağ.s. 281.
Gün Ortasında Karanlık: İngiliz
uyruğuna
geçen ve İngilizce yazan Macar
muharriri.Arthur Koestler (1905-1983)’in 1940 yılında yayımladığı
eserinin adı. Eserin asıl adı: Darkness at Noon. İngilizce’de
Darkness. “karanlık”, noon: “öğle vakti” anlamındadır. “Gün
Ortasında Karanlık” bir çağın mıuhakemesi; bir çağın
hatta bütün çağların.” BÜ.s.210.
Günaltay: Bkz. Şemseddin Günaltay. “Fakat Togan
bir ilim adamından beklenen kadirşinaslığı
nedense Günaltay’dan esirgemiş. Kİ.s.91.
Güneş banliyösünün Cengiz Han’ı: Banliyo bir şehrin,
bir yerleşim yerinin yakın cevresi ve
dolaylarına denir. Güneş banliyosü, güneşin
yakın yerleri anlamına gelir ki yakıcılığı sebebiyle yaklaşmak
mümkün değildir. Cengiz Han yeryüzünün en
kanlı hakanlarından birisidir. Cengiz Han gibi bir kan dökücüyü, yaklaşılması
imkânsız bir mekânın hükümdarı olarak tahayyül etmek daha da korkunçtur. Güneş banliyösünün
Cengiz Han’ı deyimiyle şahısların sevgisizliği,
acımasızlığı, merhametsizliği
ve yok etme hevesi anlatılmaktadır. “İnsan bütün canlı varlıkların
çobanı olmalıdır, güneş banliyösünün Cengiz Han’ı değil.”UU.120.
Güneş Beldesi: Güneş Ülkesi
( Civitas Solis) veya Güneş Beldesi. İtalyan
filozofu Tommaso Campanella (1568-1639).’ın 1602 yılında Napoli hapishanesinde
Latince ve İtalyanca olarak kaleme aldığı
ve 1623 yılında Almanya’da yayımlanan ütopik eser. "Avrupa'da Thomas Morus
Ütopyası'nı Campanella'nın güneş beldesi takip eder. SNK.s..77.
Güneş Dil Teorisi: Dillerin tarih öncesinde güneşe
verilen “ağ” adından doğduğunu
ileri süren, Türklerin medeniyet tarihindeki yerini belirtmek üzere Atatürk
tarafından 1935-1937 yılları arasında savunulan görüş.
“Din İnkılâbı. Bu aşırı
tasfiyecilik çıkmaza saplanınca sahneye yeni bir nazariye çıkarılır: Güneş Dil
Teorisi.” Mağ.s. 266.
Günlük:
Günce. Bir yazarın bir günde yaşadıklarını ve düşündüklerini
anlattığı
yazılara denir. “Batı’da Hazret-i Muhammed için neler söylenmiş?
Burada da Dante’nin İlahî Komedya sından,
Voltaire’in Adetler Üzerine Denemesi sinden, Napoleon’un Günlük lerinden,
Carlyle’ın Peygamber Şeklinde Ortaya Çıkan Kahraman
yazısından, Lamartine’in Türkiye Tarihi I inden, Renan’ın Muhammed ve İslâm’ın
Menşei
inden, Hugo’nun Asırların Destanı şiirinden seçilmiş metinler
sıralanıyor.” Kİ.s.154.
Gütenberg: Matbaanın mucidi.doğum tarihi
ihtilaflı 1394,1400 gibi rivayetler var. Ölümü:1468. batı Almanya Mainz’de doğdu.1434
yılında Strasbourg’a yerleşti. Burada yıllarca harflerin
dökümü ve baskı makinesi üzerine çalıştı. Nihayet 1440 yılında
icâdını gerçekleştirdi. 1450 yılında Mainz’de
ilk basımevini kurdu ve ilk olarak incili bastı. Bir süre sonra ortağı
ile anlaşamayarak
mahkemelik oldu. Mahkemeyi de kaybederik geçim sıkıntısı içine düştü.
Nihayet1468 yılında sefalet içinde öldü. “Şuursuz bir büyücü Güthemberg! Işığı
paçavraya hapsetmiş.” BÜ.s.263.
Güzel Philippe: (1268-1314). Kurnaz politikacılığı
ve Çevresine topladığı hukukçulara Roma hukukundan
mutlak kral yetkilerini çıkartmasıyla meşhur olan Fransa kralı. “Güzel
Philippe’den beri Roma İmparatorluk hukukunun İmperium’unu,
yani hiç kimseye hesap vermek zorunda olmayan mutlak hakimiyet hakkını, Fransa
kralı lehine diriltmek isteyen burjuva hukukçularının inatçı gayretlerine
meydan okuyuştu bu.” UU.s.186.
[6]
Merç, Cemil, Kırk Ambar,s.451.
[7] Meriç Cemil, Bu Ülke s.49.
[8] Ümit Meriç Yazan,Babam Cemil
Meriç,s.158.
[9] Meriç Cemil, Bu Ülke s. 326.
[10] Meriç, Cemil, Jurnal II.s.187.
[11] Güngör, Erol, Sosyal Meseleler
ve Aydınlar, s.327.
[12] a.g.e.s.222.
[13] Meriç Cemil, Umrandan
Uygarlıga, s.9.
[14] Meriç Cemil, age arka kapak.
[15] Metinde “Abder’li Hekate”
olarak geçmektedir
[16]
Cemil Meriç’in özellikle Kültürden İrfana
eserinde ismi sık sık geçen Adelung’un kaynaklarda pek bahsedilmeyen tarihçiliği ve tarih felsefeciliğine önemle vurgu yapılır. Yazarın bu
alandaki eserlerinden örnekler verilerek görüşleri
anlatılır.
[17]
Ahmet Hamdi Akseki ile Elmalılı Hamdi Yazır karıştırılmış. Burada zikredilen Hak Dini Kur’an Dili
ismli eser Elmalılı Hamdi Yazır’ın 10 ciltlik Kur’an tefsiridir. Ahmet Hamdi
Akseki’nin ise bu mahiyette bir eseri yoktur. Bunun içindir ki Aksekili Hamdi
(Elmalı) değil; Hamdi Yazır (Elmalılı) ya da daha doğru bir ifade ile Elmalılı Hamdi Yazır
ismi kullanılmalıdır..
[18] SNK kitabının 37. sayfasında
Brunschvig şeklinde ismi Brunschvicg şeklinde olmalıdır.
[19]
SNK’de “Baha Tevfik, Louis Büchner’in Madde ve Kuvvet’ini çevirmişti.” SNK.s:279. cümlesinde bahsi geçen
kişi aynı kişi
olmasına rağman yazarın ilk adı yanlış yazılmıştır.
Bu hatanın muhtemel sebebi SNK’nin Ümit Meriç’in ders notları olmasıdır.
[20] Kelimenin yazılışı Carboneria şeklindedir.
[21] Kaynaklar eserin yayınlanış tarihini 1839 ve 1840 olmak üzere iki değişik şekilde göstermektedir.
[22] Danden veya Dandin kaynaklarda
Dandin olarak da geçmektedir.
[23] Ahemiler sülalesi olarak da
kaynaklar ada yer alır.
[24] Keyaniyan sülalesi olarak da
kaynaklar ada yer alır.
[25]
Eserde Ahmet Mitat Efendi için kullanılan “Osmanlıların
Diderots’u ; daha doğrusu Pierre
Larousse’u” vasfında bir yazım hatası yapıldılmıştır
ibare Osmanlıların Diderot’u şeklinde olması gerekir. Çünkü Mitat Efendi ile Diderot’un ortak
yönü velud olmalarıdır. Mütaakip ifade “daha doğrusu
Pierre Larousse’u” sözü de kanaatimizi doğrulamaktadır.
[26] Zikredilen eserde Diogene
Laerce’in doğrusu Diogene Laertios şeklindedir.
[27] Dün ve Bugün isimli eserin
yazım tarihi 1843 ve 1844 yılları olarak farklılık göstermektedir.
[28]
Cemil Meriç Ebu Süleyman Davud’un ölüm tarihini 883 olarak veriyor ancak MEB.İslam Ansiklopedisi Ebu Süleyman Davud’un
hayatının 817-888 tarihleri olarak göstermektedir.
[29]
Cemil Meriç’in Kültürden İrfana
isimli eserinde Ebu Süleyman Davud’un Şafii
Mezhebi İmanı İmam
Ebu Muhammed Bin Şafi’nin talebesi
olduğu yazmaktadır(Kİ.s.197). Ebu Süleyman Davud İmam-i
Şafi’nin talebesi değil İmam-i
Ahmet Bin Hambel’in talebesidir. Zaten İmam-ı
Şafinin vefat tarihi ile Ebu Süleyman
Davud’un doğum tarihi aynı yıla rastladığından(817) böyle bir ihtimal yoktur.
[30]
“Eserin asıl adının Kitâb İhbar al
ulamâ bi ahbar al hukemâ ismini taşıdığı zannedilmektedir. Halbuki al Zavzanî
tarafından yapılmış olan hulasa’nın
ismi al multakatat min Kitab-ı Tarih al-hukama’dır, fakat daha ziyade Tarih al-
hukama ismi ile tanınmaktadır.”(İslam
Ansiklopedisi. C.5/2, s.864). IDG’de aynı eserden söz edilirken “Ekber
el-Hükema” diye zikredilmektedir. Eser İbn
El Kifti’nin tek eseridir.
[32] Eserin yazılış tarihi kaynaklarda 1578,1580 olarak değişiklik göstermektedir.
[33]
Gumplovich isminin yazımı IDG ve SNK eserlerinin muhtelif yerlerinde Gumplovich
ve Gumblowicz farklar göstermektedir. Bunun yazarın imlatercihi olarak değerlendirebiliriz.
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder