Print Friendly and PDF

Cemil Meriç Sözlüğü 1

|

 

T.C.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

CEMİL MERİÇ’İN ESERLERİNDE ÖZEL İSİMLER

VE

ÖZEL ANLAM YÜKLENMİŞ KELİMELER

Harun ŞAHİN

Yüksek Lisans Tezi

Şubat 2006
KAYSERİ

 

ÖNSÖZ

Engin bir kültüre sahip olan Cemil MERİÇ’in eserleri, onun bu kültürünü yansıtan özel isim ve özel anlamlı kelimelerle doludur. Bunun içindir ki orta seviyede bir okuyucu dahi, Cemil MERİÇ’in eserleri karşısında, sözlük ve ansiklopedilere ihtiyaç duymaktadır. Bu şifreleri çözmek, kastedilen manayı anlamak, bahsi geçen kişi ya da eseri az da olsa tanımak, eserlerden istifade noktasında bir ihtiyaç ve bir problem olarak karşımızda durmakta, işaret edilen noktaları bize tamamen aydınlatacak bir ışık kaynağından mahrumiyetimiz de zihinlerimizi meşgul etmektedir. İşte, bu çalışmaya bir ışık olma sevdasına kapılarak heveslendik.

Amacımıza, Cemil MERİÇ’in eserlerinde geçen şair, yazar, devlet adamı, millî ve dinî kahraman isimleri, kitap, gazete, dergi, kurum, kuruluş... Vb. isimlerinin tespitini yapmak, terim anlamı taşıyan kelimelerin hangi bilim dalında, hangi manaya geldiğini ve özel anlam yüklenmiş kelimelerin taşıdığı manalar hakkında örnekli bilgi vermek suretiyle ulaşmayı hedefledik. Gerçi Cemil MERİÇ, “Bu Ülke”nin “Kanaviçe”, “Bir Dünyanın Eşiğinde”nin de “Sözlük” ve “Temel Tarihler” bölümlerinde okuyucunun eserleri daha iyi anlaması için açıklamalarda bulunmuştur. Bahsi geçen bu kısımlar, okuyucuya hiç de azımsanmayacak şekilde ışık tutmaktadır. Biz, daha geniş bir kelime çalışması yaparak, Cemil MERİÇ’in daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı ve Cemil MERİÇ’in kültür ufuklarını, onun kültür hazinesini besleyen ırmakları, bütün özel isimleri ve özel anlam yüklenmiş kelimeleri, hatta şifre diyebileceğimiz telmihli kelimelerinin arka dünyalarını gözler önüne sererek, Cemil MERİÇ okuyucularının istifadelerine sunmayı gaye edindik.

Çalışmamızın, isminden de anlaşılacağı üzere yapılan iş iki başlıkla hulâsa edilebilir.

1-    Cemil MERİÇ’in Eserlerinde Geçen Özel İsimler: Bu çerçevede, özel adlar tespit edildi ve niteliği incelendi, bunlar hakkında ansiklopedik bilgi verildi.

2-    Cemil MERİÇ’in Eselerinde Özel Anlam Yüklenmiş Kelimeler: Bu grupta ise özel anlam taşıdığını düşündüğünüz kelimelerin tespiti, kelimelere hangi ilim dalına ait anlamlar yüklendiği tespit edildi ve bu anlamlar, örnek cümlelere delillendirildi.

Çalışmalarımızda araştırma zeminini oluşturan metinler olarak, Cemil MERİÇ’in 12 telif eserini esas aldık. İşe öncelikle eserlerin taraması yapılarak başlandı. Özel isimler ve özel anlam yüklenmiş kelimeler ve açıklanmaya muhtaç telmihli sözler, özel tarihler tespit edildi. Verileri bilgisayar ortamına geçirmenin akabinde, ulaşabildiğimiz ansiklopedi ve sözlükler yardımıyla tespit edilen kelimeler açıklanmaya çalışıldı. Bu çalışmalarımız esnasında hesabını yapmadığımız ya da yapamadığımız zorluklar bizi hiç yalnız bırakmadı. Bunlardan birkaçını zikretmek isterim:

1-    Özellikle yabancı kelimelerin yazımı ile ilgili sıkıntılar: Cemil MERİÇ yabancı isimleri ve terimleri çoğu zaman o dildeki imla özelliklerine bağlı kalarak yazmıştır. Ancak bu, istisnası bol bir kaidedir. Biz, asıl metne dokunmamak kaydıyla kendi tercihimizi yabancı kelimelerin o dildeki yazımını esas aldık. Ancak basım hatası olarak kabul edilebilecek, hiçbir kaideye sığdıramadığımız (mesela: Malcolm X, Molcom X şeklinde yazılmış) farklılıklarla da karşılaştık. Böyle durumlarda, madde başında ve örnek cümlede, doğrusunu yazmayı tercih ettik. Bu hataları da dipnotlarda açıkladık. Sıralama yaparken, özel şahıs isimlerinde, ad ve soyad sırası takip ettik. Kısaltmalarla yazılan ilk isimlerde de aynı sıra prensibe bağlı kaldık.

2-    Cemil MERİÇ, İngilizce, Arapça ve Fransızcayı çok iyi bildiği için bu kültürlere ait eserlerin hemen hemen tamamını asıl kaynaklarından okumaktaydı. Bunun içindir ki onun kültür hazinesini şekillendiren eserlerin birçoğuna, özellikle Hindoloji terim ve isimlerine Türkçe kaynaklardan ulaşmakta zorlandık. Bu durumlarda yazarın eserinde verdiği bilgilerden faydalanarak bir açıklama yazmayı uygun bulduk.

3-    Cemil MERİÇ eserlerinde, Özellikle Işık Doğu’dan Gelir’de, birçok peygamber ismi zikretmektedir. Bu isim ve terimlerin birçoğu İslam dininde ve diğer ilâhî dinlerde zikredilen isimlerdir. Bu isimlere örnekler Tevrat ve İncil’den verilmişse “Kitab-ı Mukaddes”te, “Tevrat”ta ya da “İncil”’deki manasına uygun düşecek şekilde bir açıklamada bulunduk; ama Kur’ân- Kerîm’den ya da İslamî eserlerden misal verilmişse İslam inancı iktizasınca bir açıklama yazdık. Yani metinde kastedilen manaya bağlı kaldık. Mesela Lut kıssası için yapılan açıklama Kitab-ı Mukaddes’teki yerine göstermeye yöneliktir. Ama Lut peygamberin açıklanması, tamamen İslam kaynaklı yapılmıştır. Çünkü yazar bu iki örneği değişik kaynakları kastederek vermiştir.

4-    Cemil MERİÇ, özellikle Jurnal I ve II’ de sadece kendine ve yakınlarına malum, soyadı zikredilmeyen isimlerden bahsetmektedir. Biz bunları bir kısmını metin yardımıyla çözümledik önemli bir kısmını da Cemil MERİÇ’in kızı Prof. Dr. Ümit MERİÇ YAZAN Hanımefendi’ye sual ettik ve aldığımız cevaplar ışığında açıkladık. Bunun haricinde, yine Jurnal I ve II’ de isimlerin baş harfleriyle yapılmış kısaltma özel isimlere rastladık. Bu kısaltmaları metne dâhil etmedik.

5-    Cemil MERİÇ’in vefatından sonra, eserlerini yayına hazırlayan oğlu Mahmut Ali MERİÇ’in ve kızı Ümit MERİÇ Yazan Hanımefendinin esere eklediği, önsöz, giriş, dipnot gibi bölümlerde zikredilen özel isimleri çalışmamız haricinde tuttuk.

6-    Özellikle süreli yayınlarda, farklı isimlerle farklı dönemlerde, farklı kişilerin çıkardığı gazete ve derginden söz edilmektedir. Sabah ve Takvim Gazetesi gibi. Bu isimleri, metinde bahsi edilen dönemler çerçevesinde açıkladık. Diğer dönemlerdeki yayın faaliyetlerinden bahsetmedik.

Çalışmamızın imla özelliklerinde 2005 yılı “TDK Yazım Kılavuzu” esas alınmıştır. Bunun dışında bazı yazım tercihleri aşağıdaki gibi yapılmıştır:

1-    Muhtelif şekilde yazılan asır adlarını madde başında Roma rakamlarıyla yazdık: VII. yy, XV. asır gibi.

2-    Yazımında herhangi bir kaide gözetilmemiş olan sıra sayı sıfatlarıyla kurulmuş olan özel isimlerin madde başı yazımında, önce isim, sonra Roma rakamıyla sıra sayılarını zikrettik (Murat IV., Selim I. gibi).

Çalışmamızın şüphesiz noksanları vardır. Ancak biz noksansız bir çalışma yapmak için elimizden gelen gayreti gösterdik. Bu tür çalışmaların daha iyilerinin yapılması bilim dünyamız için kazanç olacaktır.

Bu teze gösterdiği ilgiden ve verdiği destekten dolayı Prof. Dr. Ümit MERİÇ YAZAN Hanımefendiye, özellikle dizgi bölümünde yardımlarını esirgemeyen Riyad Uluslar Arası Türk Okulu’nun nadide çiçeklerine, anılmaya layık bir sabır ve tahammül göstererek, çalışmalarım boyunca en tabiî haklarından bile feragat edebilen eşim Emine ŞAHİN’e ve tabi ki, zaman ve mekân sınırı gözetmeden yardım, destek ve ilgisini esirgemeyen muhterem hocam Prof. Dr. Nevzat ÖZKAN Beyefendi’ye teşekkürü zevkli bir borç kabul ederim.

Harun ŞAHİN

KAYSERİ 2006

 

 

KISALTMALAR

BDE

Bir Dünyanın Eşiğinde.

BFH

Bir Faciânın Hikâyesi.

Bu Ülke.

IDG

Işık Doğudan Gelir.

Jur.I

Jurnal Cilt. 1

Jur.II.

Jurnal Cilt 2.

KA

Kırk Ambar.

Kİ

Kültürden İrfana.

Mağ

Mağaradakiler.

SNK

Sosyoloji Notları ve Konferanslar.

SSSS

Saint Simon İlk Sosyolog İlk Sosyalist.

UU

Umrandan Uygarlığa.

Bkz:

Bakınız.

Öl:

Ölümü

CM

Cemil Meriç.

s

sayfa

age

C

Adı geçen eser

Cilt

yy                                :

                             :

Yüzyıl

Milattan önce

MS:                                    :

Milattan sonra

 

CEMİL MERİÇ’İN HAYATI

“Kahramanımız, 1916'da Anadolu’nun ücrâ bir kasabasında dünyaya gelmiş. Doğduğu tarih bile kesin belli değil. Babasının Kur’ân kapağına kaydettiği doğum tarihi 1332 Kânun-u evvel 12. Meydan Larus 1911 gibi yanlış rakkam veriyor.”1 Cemil MERİÇ kendisinin de ifade ettiği gibi 12 Aralık 1916 tarihinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Zehra ve Nadide isimli iki ablanın ardından doğar. Adı Hüseyin Cemil olarak konur. Babası Mahmut Niyazi Bey, 1912 Balkan Harbi sırasında ailesi Yunanistan’ın Dimetoka Şehri’nden Hatay'a göç eder. Bu şehirde önce Ziraat Bankası müdürü, sonra da mahkeme reisidir.

1923 yılında Reyhanlı Rüştiyesi’nde başladığı ilkokuldan, 1928’de “certificate d’etudes primasires” isimli diplomasını alır. Aynı yıl Fransız kültürü ağırlıklı, Fransız Sultanî’sinde orta okula başlar. Bu yılları kendi kaleminden okuyalım: “Sonra Antakya Sultanî’si. Ve başlayan yeni hayat. Hayatıma karışan iki hoca: Lami Cankat ile Mahmut Ali. Lami Cankat, iyi bir edebiyat hocası idi. Onun da yetiştiricisi Satı Bey. Yunan mitolojisinden bazı bölümler anlatır, bir saat sonra onları kompozisyon vazifesi olarak yazmamızı isterdi. Geniş hayalli bir talebeydim. Bu yüzden çok şımartıldım. Mazhar olduğum takdirlerle büsbütün şımardım. Mahmut Ali, hatip ve geniş ufuklu bir hocaydı. Daha sona, arkadaşım oldu. Fransızca hocam Antuan Efendi’yi zikretmeden geçemeyeceğim. Bu zatın da basılmış bir takım tercümeleri vardı. Tahsil hayatımın yıl yıl dökümünü yapmak lüzumsuz. Yalnız, şuurumu yoğuran bazı hocaların adlarını anmakla yetineceğim: Ali İlmi Fani, mükemmel bir edebiyat hocası ve değerli bir şairdi. Darülfünün’da şerh-i mütûn hocalığı yapmış mükemmel Farsça ve çok iyi Osmanlıca bilirdi. Kalendermeşrep bir edebiyatçı idi. Hissî ve fikrî hayatımda büyük katklıları olan bir hoca hatta bir dosttu. Şiir dünyasına onun rehberliği ile girdim. Önce Akif’i tanıdım, sonra Nabi’yi, Fuzûlî’yi, Nedim’i. Ders kitabı olarak Halit Fahri’nin Seçme Yazılar’ını okuyorduk. Ama kitap bir vesileden ibaretti. Ali İlmi Bey, daha çok Divan Şiirini anlatırdı imtiyazlı bir telebeydim. Hemen her imtihandan birinci çıktım. Şiir kabiliyeti hocası tarafından göklere çıkarılan “bir şiir delisi” ve “islah kabul etmez bir bibliyoman”. Memduh Selim’le edebiyat tarihi derslerine başladık. Memduh Selim, Abdullah Cevdet’in İçtihat’ında yazıları çıkmış çok ciddi ve laubalilikten hiç hoşlanmayan bir hocaydı ondan şekle dikkat terbiyesini aldım. Ayrıca tercüme de okutuyordu. Chateaubria’nın “Son İbn Saraç’ın Maceraları” adlı eserini Türkçe’ye çevirdik. Daha sonra Memduh Selim ile dost olacaktım. Ve hayatımın belli bir devresinde büyük etkileri olacaktı. Sonra Fransızca hocalarım. Bilhassa Moity ile Bazantay. Birincisi eski bir başçavuştu. Ikincisi üniversite mezunu ve daha sonra edebiyet doktoru. Moity’in üzerinde durduğu, bilhassa cümle yapısı idi. Phrseologie diye bir ders okuturdu. Kırkından sonra edebiyata tecessüs duymuş kalendermeşrep bir hocaydı. Yazar olarak yetişmemde odukça önemli bir payı olmuştur. Bazantay’a gelince mektebin müdürü ve istikbalimiz üzerinde mutlak bir rol oynayacak bir makamın sahibi idi. Gevezelikten nasıl kaçılacağını, konunun dışına nasıl çıkılmayacağını ondan öğrendim.”1

Tarih 23.09.1933 geleceğin usta kalemi ilk yazısını yayımlar. Mahallî Yenigün Gazetesi’nde çıkan bu yazının başğı "Geç Kalmış Bir Muhasebe". Milliyetçi tutumu ve 05.07.1935 tarihli "Türk Genci" isimli yazısında bazı hocalarına, onları yeteri kadar milliyetçi bulmadığı için, sert tenkidi okuldan atılma sebebidir. Müteakip sene üniversite hayaliyle İstanbul’a gelir; ancak üniversiteye giremez. Pertevniyal Lisesi 12. sınıfına devam eder. Hocaları, felsefede İhsan Kongar, tarihte Resat Ekrem Koçu, edebiyatta Keyise İdali, Fransızca'da Nurullah Ataç'tır. Yine bu yıllarda Nazım Hikmet ve Kerem Sadi ile tanışır. Onlar için kendi imzasını kullanmadan iki kitap çevirir.

Okul sonrası bir süre öğretmenlik. İskenderun'un Haymeseki adlı köyünde dokuz ay kadar ilkokul öğretmenliği yapar. Aynı yıl İskenderun Tercüme Bürosu'na sınavla reis muavini olur, Türkçe basını Fransızca'ya çeviren bir ekibin başındadır. Fakat bu da uzun sürmez.

1938 Hatay Bağımsız Cumhuriyeti’nde Fransızlar tarafından Aktepe'ye nahiye müdürü tayin edilir. Bu diğerlerinden de kısa süren bir memuriyet; sadece yirmi iki gün. Sonra, Reyhanlı'ya dönüp Batı Ayrancı Köyü’nde ilkokul öğretmenliğine başlar. Bu arada Türk Hava Kurumu'nda sekreterlik, Belediyede kâtiplik gibi geçici görevlerde de bulunur.

Nisan 1939 Hatay Hükümeti’ni devirmeye çalışmak suçundan tevkif edilir ve idam talebiyle yargılanır, iki ay sonra beraat eder ve İstanbul’a döner.

1940 yılında Yabancı Diller Okulu burslu öğrencisidir burada iki sene okur. Fransa’ya staja gönderilecektir; fakat İkinci Dünya Savaşı engeli vardır. İstanbul'daki ilk yazısı 1941 yılında "İnsan Dergisi’nde yayımlanır: "Honore de Balzac".

Tarih: 9 Mart 1942. “Hayır, severek evlenmedim. Hayatımı bir zebanî ile birleştirecek kadar yalnızdım. Yalnız ve yabancı. Bir kadın ilk defa olarak adımı taşımaya razı oluyordu. Bir kurtuluştu bu, paryalıktan kurtuluş. Ve bilmediğimiz ülkelere yelken açan bir gemiye atlar gibi ele ele hayata atladık. Ben seni tanıdıktan sonra yaşamaya başladım. Korkuyorum. Bunları söylemekten korkuyorum. 22 sene gelişen kökleşen bir sevgi bu. Bir sevgi ve bir hayranlık. Hayat, hayatımız daima güzel miydi? Hayır. Ama mevsimleri vardı, mevsimleri var. Vatanımsın benim, kokadığım havasın, içtiğim su. Ben şımarık ve yaramaz bir çocuk oldum zaman zaman. Sen hep aynı kalmasını bildim.”1 dediği tarih ve coğrafya öğretmeni Fevziye Menteşoğlu ile tanışır ve evlenir mecburi hizmeti için Elazığ gider.

1943 askerlik zamanı ama her iki gözündeki yüksek ve 'müterakki' miyop askerlik yapmasına engeldir, Elazığ Askerî Hastanesi’nce düzenlenen bir kurul raporuna göre, askerlikten muaf tutulur. İlk kitapta bu yıl gelir. 74 sayfası Balzac'la ilgili bir incelemenin yer aldığı önsözden oluşan 189 sayfalık Balzac'tan bir çeviri: "Altın Gözlü Kız. .

Eşinin Elazığ'a tayini çıkmaması ve yardımcı öğretmenliğe alınması, ayrıca eşinin ancak İstanbul'da doğum yapabileceğinin anlaşılması üzerine 1945 Şubatında, Elazığ'daki stajyer ögretmenlik görevinden, iki sene dört aylık bir hizmetten ayrılır: bu yılları kendisi 11.9.1963 tarihli Jurnalinde şöyle anlatır. “29 Ekim 1942. Elazığ’dan arkamda kirli, korkulu, karanlık yirmi beş sene. Attila’nın atlılarından daha zalim. Yıllar, rüyalarımın hepsini çiğnemiş. Dost bi- vefa, felek bi rahm... tesadüfün çakıl taşlarıyla yoluma çıkardığı bir kulübe, bir liman inşa etmek istiyorum. Yeni bir dünya burası. Belki, belkileri olan bir dünya. Kader karşıma hapishane gardiyanı olmak için yaratılan bir müdür çıkarıyor. Berber çıraklığından gelme bir müdür. Çocuklarımı seviyorum, mesleğimi seviyorum. Az sonra kader tırnaklarını göstermeye başlıyor, çok az sonra. Yağmurlu bir kış akşamı. Karım sancılanıyor. Kimseyi tanımıyorum henüz. Param yok. At hırsızına benzeyen bir doktor karıma kürtaj yapıyor. Kan revan içinde sedire bırakılan kadınla aynı yatağa uzanıyorum. Sonra ikinci bir çocuk kaybediyoruz. Haksızlıklar birbirini kovalıyor. Solculuğuma dair rivayetler dolaşıyor. İçimde iki büyük korku. Polis korkusu, firengi korkusu. Polis korkusu Polisin beni neden bu kadar ısrarla takip ettiğini hâlâ anlamış değilim. Bu, insanda itisaf manisi yaratacak kadar garip bir kovalama. Bahaettin stajyerliğimi öğretmenler kuruluna getirmedi. Maarif vekaletinden bir de ihtar aldık. Halbuki bütün zamanımı, bütün enerjimi mektebe veriyordum. İki yıl böyle geçti. Karıma Elazığ Lisesi’nde açık bulunan coğrafya hocalığını vermediler. Neden vermediler? Hâlâ bilmiyorum. Karım yeniden gebe kaldı. Doktor bu defa hayatı tehlikede dedi. İstanbul’a döndük, gözlerim hayli yorgundu rapor aldım. İkinci raporum tıp fakültesindendi, kabul etmediler. Meğer hâlâ stajyermişim. Gelmezsen malûlen mütekâit sayılırsın dediler. Koştuk. Müdür İnetaş “geç kaldınız, dedi sizi yardımcı öğretmenliğe başlatırım, vekâlete yazarız kararınız çıkar.” Karım İstanbul’daydı, yalnızdım, elli lira geçiyordu elime. Otele 60 lira veriyordum. İki sene cansiperane hocalık yaptıktan sonra yardımcı öğretmenlik. Soğuk bir kış ve gurbet. Anadolu’da bekârlık bir kâbustur. Kitap yok, arkadaş yok, Mektep, meyhane, otel. Donmamak için içmek. Düşünmemek için içmek. Delirmemek için içmek. Galiba bir ay dayanabildim. Pek sayın vekâletten haber çıkmadı. Hayatımı devam ettirebilmem için tek yol kalmıştı: dolandırıcılık. İstifâ ettim. Daha doğrusu, çok acı bir mektupla durumu vekalete arz edip İstanbul’a döndüm.”1

1945 yılının 1 Nisan'ında bir oğlu dünyaya gelir, ismini Mahmut Ali koyar. Yine bu yıl, Balzac'dan iki çevirisi çıkar: "Otuzundaki Kadın" ve "Onüçlerin Romanı (Ferragus)" Tarih: 16 Aralık 1946. Bir kızı gelir dünyaya: Ümit. Aynı yıl bir çevirisi daha basılır, 17 sayfalık bir önsöz ile 471 sayfalık "Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti" adlı tercümesi yayımlanır ve Aralık ayının son günlerinde sınavla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Fransızca okutmanı olur. 1944-47 yılları arası, dönemin çeşitli dergilerinde "Yurt ve Dünya", "Yücel", "Gün","Amaç" “Yirminci Asır” özellikle Fransız edebiyatı ve düşüncesi üzerine incelemeler, daha da çok tercüme tenkitleri yazar. 1948’de Victor Hugo'nun "Hernani" adlı piyesinin manzum olarak tercümesi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kendisine verilir. 1951 Muafiyet imtihanına girecek Hukuk Fakültesi ögrencileri için, F. H. Saymen ve Mösyö Louat ile 43 sayfalık bir Fransızca "Yardımcı Metinler" kitapçığı hazırlar Aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne doktora ögrencisi olarak kaydolur.

1954. İlkbahar aylarında gözlerini 38 yaşında kaybeder. “Nemesis, Nemesis. Alnı bir mezar taşı kadar soğuk, bakışı bir cellat satırından daha korkunç ilâhe! Neyimi kıskandın benim? Keyhüsrevin dapdebe daratına kızmakta haklıydın, Kresüz belki hışmına layıktı. Promete seni çılgına döndürmüş olabilir Milton’un gözlerini neden oyduğunu anlıyorum. Şaşkın ve deli bakire, bana hıncın nereden geliyor? Ne erguvanlar içinde doğan bir Bizans prensiyim ne guruuyla Olempi gocunduran bir titan. Ama ey kısır kadın, ey şaşkın tanrıça senden sadece iğreniyorum.”1

Aynı yıl, yaz ayları boyunca İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi'nde yatar, birkaç başarısız göz ameliyatı geçirir. Bir gözünde retina tabakası çatlamıştır, diğerine katarakt sonucu perde inmiştir. Ameliyatlara yurt dışından devam edilmesinin uygun olacağı sonucuna varılır. Bu sebeple 1955 21 Ocak, Denizyolları’nın Tarsus vapuruyla, tek başına İstanbul’dan Marsilya’ya, oradan da Paris'e gider. Ocak sonuyla Temmuz ayı arasında Paris'te ünlü "Quinze-Vingts" (Kenzven) Hastanesi'nde birçok ameliyat geçirir, fakat gözdeki yüksek tansiyon ve kanama yüzünden son ameliyatlar yapılamaz, artık Bir daha ameliyat olmayacak ve artık hayatının sonuna kadar göremeyecekti. Çaresizlik içinde vatana döner. “20 Ocak 1955... Bir elinde bavul, ötekinde baston. Bavulunda acıları, korkuları, ümitsizlikleri, bavulunda mazisi. Ve tek desteği Mahmutpaşa’dan iki buçuk lira mukabilinde alınan baston. Bir adam, bir vapurun ambar merdivenlerinden inmektedir. ‘Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan gemi mechule değil, ‘Belde-i Nura’ gidiyor. Sonra rüyaya benzeyen günler. Manasız ve manalı. Çirkin ve korkunç. Sonra bilmem kaç ay Paris. Kenzven geceleri. Kenzven’de her gün gecedir. Istırabı nükte ile yenmeye çalışan bir aciz. Paris, okuduğum romanların en tatsızı, en namussuzu, en kahpesi.”2

“Ölmek istiyorum dekorsuz, poz almadan. Batan bir güneş gibi ihtişamla değil, kaderin prangalarından kurtulmak için ölmek. Mütevazi bir odadan süslü bir salona geçer gibi, realiteden tarihe geçmek umurumda değil. Ah inanabilseydim! Istırap gayyasında aylarca kaldım, orada yalnız sükût vardı. Neredesin, yanan alnımı müşfik avuçlarında dinlendirecek dost.”3

1956 V. Hugo'nun “Sefiller” adlı eserini, sonra da H. Taine'in "Sanatın Felsefesi" adlı kitabını Türkçe'ye çevirmek talebi Maarif Vekaleti'nce geri çevrilir. Üç ay kadar sonra, vekaletten gelen bir yazıyla, J. J. Rousseau'nun "Emil" adlı eserini çevirmesi uygun görülür, çeviriye başlar. Yaptığı çalışma yarım kalır. Aynı yılın Aralık ayında "Hernani" çevirisi, Maarif Vekaleti'nin "Klasikler" dizisi arasında yayımlanır.

1963 yılında "Hint Edebiyatı"nın yazılması biter, eser baskıya hazırdır. Aynı yıl, yılbaşından itibaren düzenli olarak jurnal tutmaya başlar, böylece 1955 yılında tutmaya niyetlendiği jurnal artık hemen hemen düzenli olarak tutulur Aynı yıl, Antakya'da İngilizce ögretmeni Lamia Çataloğlu ile tanışır. Bu tanışma hayatının sonuna kadar sürecek bir dostluğa dönüşür. Yine bu yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde, hem sosyoloji öğrencilerine hem de çeşitli fakültelerden derslerini izlemeye gelen öğrencilere sosyoloji ve kültür tarihi dersleri vermeye başlar, bu dersler çok düzenli olmasa da emekliliğine kadar sürecektir.

1964 ilk telif eser yayımlanır. Bir yıl kadar bastırılamayan "Hint Edebiyati", Dönem Yayınları arasında 266 sayfa olarak yayımlanır. Bu seneleri müteakip "Dönem" ve "Çağrı" dergilerinde de makaleler yazmaya başlar.

1966 Victor Hugo'dan, Mahmut Sait Kılıççı ile beraber manzum olarak çevirdiği "Marion de Lorme 192 sayfa olarak basılır. Aynı yıl, Hugo'dan yapmış olduğu "Hernani" çevirisi yine " M.E.B. yayınları arasında 184 sayfa olarak ikinci kez basılır. Yine bu yıllarda "Yeni İnsan" ve "Hisar" dergilerinde makaleler yazar, özellikle "Hisar"daki yazıları aralıklarla da olsa on yılı aşkın bir süre devam edecek ve onu bir Hisar yazarı olarak tanıtacaktır. Sene 1967 ikinci telif eser, Çan Yayınları arasından 143 sayfa olarak piyasaya çıkar: "Saint-Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist".

Görmemesine ve oldukça zor çalışma şartlarına ragmen hocalık görevini sonuna kadar sürdürmüştür; ama 1974 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca okutmanlığından emekli olur. Ve yılların birikimini kitaplaştırma günü gelmiştir Bu Ülke yayımlanır Ümranlar Uygarlığa adlı eseri de bu yıl basılır Ötüken Yayınevi tarafından basılır bu yıllar yazı hanesine "Türk Edebiyatı", "Kubbealtı Akademi" ve "Orta Doğu" gazette ve dergileri de ekler.

1977 yılında bir Pınar yazarıdır. Bununla birlikte "Köprü", "Gerçek" dergilerinde de yazılar yayımlar. 1978 "Mağaradakiler" yayımlanır 1979 "Hareket" dergisinde de yazmaya başlar.

“Yıllardır kelimeleştirilmesi güç korkular içindeyim. Karımın her rahatsızlığı şuurumda korkunç düşünceler yaratıyor. Ondan önce ben ölmek istiyorum. Bu arzumun tahlilini yapamayacak kadar serseriyim. Onsuz bir dünya düşünemiyorum”1 bu satırları yazdıktan bir gün sonra, 41 yıllık bir vuslat firaka bırakır yerini, eşini kaybeder. 7 Mart 1983 günü Cemil MERİÇ için keder günüdür.

Ağustos 1984’te beyin kanaması geçirir. Sol tarafa felç iner. Sağğını gün geçtikçe kaybetmemesine rağmen 1985’te Kültürden İrfana’yı yayımlar bir yandan da iletişim  yayınlarının hazırladığı Tanzimat’tan Cumguriyet’e Türkiye Ansiklopedisi’ne makaleler yazar.

“Hayatının sonuna yaklaşş bir insan olarak, zaten çoktan beri kaybettiğim yaşama sevincini, bu sınıflar üstü hakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu itibarla, mezarların ötesinden seslenir gibi seslenebilirim çağıma, daha doğrusu ülkeme. Ama okunur muyum, sesim duyulur mu? Meşhur bir adam da değilim, kalabalığın benimsediği edebi bir nevi de temsil etmiyorum. Ne romancıyım, ne şair, ne tarihçi. Sadece dürüstüm, çok okudum, çok düşündüm. Beşeri ihtiraslardan uzaklaşşım: Bütün bu vasıflar bir düşünce adamının hamurunu yapar.”1 13 Haziran 1987 günü, kendisini yatağa mahkum eden uzunca bir hastalıktan sonra, 71 yaşında hayata gözlerini yumar. Karacaahmet Mezarlığı’na eşinin yanına defnedilir.

CEMİL MERİÇ’İN ESERLERİ VE KÜLTÜR HAYATIMIZDAKİ YERİ

“Kimim ben hayatını Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.”1 diye kendini tarif eden Cemil MERİÇ Fransızcadan tercümelerle eser vermeye başlar. İlk tercümesini 1936 yılında kendi adını kullanmadan Kerim Sadi ve Nazım Hikmet için yapar. Stalin’in Pratik ve Teori adlı kitabıdır bu. Ancak uykusuz geceler, yorgun günler beyhude geçmiştir. Tercüme karşılığı taahhüt edilen parasını alamaz.

Kendi adıyla ilk tercüme eserini 1943 yılında yayımlar. 189 sayfalık Balzac’tan tercüme edilen bu eserin 74 sayfası Cemil MERİÇ’in yazdığı bir önsözden oluşmaktadır. Eserin adı: Altın Gözlü Kız.

“ ‘Ferragus’ü okuyor musun? O sayfalar huzur içinde yazılmadı. Soğuk bir oda, hayatını kalemiyle kazanmak zorunda kalan genç bir adam... Yıllarca yaşamak ve yaşatmak için Balzac çevirdim. Kütüphanem yoktu, dostum yoktu, sevgili zevcem milyonluk bir plajın yarısına sahipti. Zavallı Cemil MERİÇ. Etrafındakileri yalnız beyniyle değil gözleriyle de besledi. Balzac tercümeleri, Balzac etütleri. On altı sayfalık bir forma karşılığında yirmi beş, bazen yirmi lira. Haftada en çok bir forma yapabilirdim, günde on-on iki saat çalışğım çok olurdu ve tabi etütlere para vermezdi.”2 Cümleleriyle ebediyete bıraktığı sıkıntılarla dolu bir hayatın içinden 1945 yılında iki Balzac tercümesi daha çıkar: Onüçlerin Romanı (Ferragus) ve Otuzundaki Kadın. Bu arada dönemin çeşitli dergilerinde devamlı olarak tercüme tenkitler yayımlar; çünkü üç dili çok iyi bilmektedir: Fransızca, İngilizce ve Arapça. Bir yıl sonra, 1946’da, 17 sayfalık bir önsözle 471 sayfalık bir tercüme daha yayımlar Balzac’tan: Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti.

1951 yılında muafiyet imtihanına girecek öğrenciler için, F. H. Saymen ve Mösyö Lauart ile birlikte 43 sayfalık bir Franzıca Yardımcı Metinler kitapçığı hazırlar. Kitapçık Yabancı Diller Okulu, Fakülte Matbaasında basılır.

1959 yılında, Hernani tercümesi Milli Eğitim Bakanlığı yayınları arasında çıkar. Aynı yıl bir de Fransızca gramer kitabı hazırlar ancak bu kitabı basılmaz. Milli Eğitim Bakanlığınca Sefiller’i tercüme etmesi istenir ancak o artık Hint ile uğraşmaktadır ve bütün zamanını Hint’e ayırmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın teklifini reddeder.

Merhum Cemil MERİÇ ilk telif eserini 1964 yılında neşreder. “48 yılımı gömdüm bu sayfalara. Ben bu sayfalarım. Heyecanlarımla, rüyalarımla vehimlerimle ben. Bir kitaba bir kıtayı sığdırmak! Neden olmasın? Bir damla suda bütün bir deniz yok mu?”[1] Kendisin de ifade ettiği gibi kırk sekiz yıllık bir birikimin mahsulü olan Hint Edebiyatı’dır bu. Eser daha sonraki baskılarında Bir Dünyanın Eşiğinde başğı ile yayımlanacaktır. Eseri niçin yazdığı sorusunun cevabını da bir dostuna yazdığı mektupta veriyor. “Bize benzemeyeni anlamak, sevmek ve zulmün kılıcını kanımızın ateşinde eritmek. Gandi’nin yaptığı bu. Hint belki bütün hakikat değil; ama hakikat. Bu kitap çağdaşlarımı papağanlıktan kurtarmak için yazıldım. Bir kaçış değil bir arayış? Düşünceyi seviyorsan bütün tecellileriyle seveceksin.[2]

Konusu isminde hülasa edilen bu eser kültür dünyamız için yeni bir kıtanın keşfidir. “Olemp’i ararken Himalaya çıktı karşıma ve ak saçlı rişilerden ilahiler dinledim.”[3] “Kolomp’un karşısına Amarika’yı çıkaran tesadüf bana Brahmanlar diyarını keşfettirdi. Dört yıl Ganj kıyısında sabahladım. Hint hürriyetin vatanı olduğu için benim de vatanım oldu.”[4]

“60’lara kadar tecessüsümün yöneldiği kutup Avrupa. Coğrafyamda Asya yok. Hint benim için Asya’nın keşfi oldu. Avrupa’dan görünen Asya, Avrupalının gözü ile Asya, ama nihayet Asya.”[5]

Yukarıdaki cümlelerinde de ifade ettiğimiz üzere Cemil MERİÇ, Hint’i tanıyıncaya kadar Fransız, Alman, İngiliz romanlarıyla ilgilenir; Balzac, Hugo, Zola, Chateaubriand; Voltaire, Paul Bourget ve Taine... okur, Yunan destan ve mitolojisine hakim olur. Böylece Hint’i yazarken mukayese imkânı da doğmuş olur.

Hint Edebiyatı, yani Bir Dünyanın Eşiğinde, felsefesi, dini, şiiri, düşüncesi, destanı, mitolojisi ile Hint kültürünün Türk İntelijansıyasına tanıtan rehber olma sevdasındadır. Sadece Hint kültürünü mü? Bu başlık altında yer alan Bengal, Keşmir, Urdu, Dravit, Kannara, Tamul, Telugu, Pencap, Gücerati edebiyatları, bu edebiyatın mümessilleri ve eserleri tarihi olarak, gözler önüne serilir. Eserin belki en değerli bölümü “Hint ve Batı” ana başğı altına Hint ile Batı mukayese bölümüdür. Gerçi, Cemil MERİÇ, mukayeseyi bu bölümle sınırlı tutmaz hemen hemen her bölümde, özellikle destan ve mitoloji konusunu işlerken, Hint destanlarıyla Yunan destanlarını ya da Hint mitolojik. Kahramanlarıyla Yunan mitinin kahramanlarını mukayeseden geri durmaz. Kıyaslardan yazarın çıkardığı sonuçlardan bazılarını zikredelim:

“Düşünce dünyasını fethe koşanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Bizi yobazlık mahvetti, yobazlık yani kin. Yunan en büyük evlatlarını, gözlerini kırpmadan mahkûm edecek kadar dar kafalıydı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa, en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır.”1

İhtiyar Homeros’u o dilbe Helena’sı senin Sita’n yanında kaldırım yosması. O Sita ki Tanrılar kadar güzel Ravana’nın ne iltifatlarına aldırış eder, ne lehlillerine^ Rama’sına kavuşmak için bile bir erkek maymunun sırtına binmeyi reddeder. Ve sevgilisinin en küçük bir şüphesi karşısında karşısında aleşe alar kendini. Homeros’un erkek kahramanları da Rama’ya kıyasla ne kadar küçük, ne kadar bayağı. Hinlli şehzade ihliyar babasının hilekâr bir üvey anaya verdiği sözü yerine gelirmek için her çileye kallanır, her acıya göğüs gerer. Yunan deslanları bülün sefaleliyle bülün iğrençliği ile gündelik hayal, Ramayana bir aşk rüyası.”2 Hinl’i lanımışlır ve kafasındaki lek kıla çiflleşmişlir arlık. “Olimpos’u ararken karşısına Himalayalar” çıkmışlır.

1966 yılında Mahmul Sail Kılıççı ile beraber, Wictor Hugo’dan manzum olarak lercüme elliği Marion de Lorme Milli Eğilim Bakanlığı larafından yayımlanır. 192 sayfalık bir eserdir bu. Bir yıl sonra ikinci lelif eserini yayımlar. Bu seferle balıdan bir ses duyurmaya çalışır: Sain-Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist.

Cemil MERİÇ’e göre çağımız onunla başlamakladır. Bir lelkiklir bu eser ve bir lahlil. Eseri yazarken çağdaş şünceyi kaynağından yakalamak ve 19. asır Avrupasını anlamak isliyordu Cemil MERİÇ. Eser, bir monografi olarak değerlendirilebilir. Kilap İlk Sosyalist ve İlk Sosyolog olmak üzere iki bölüme ayrılır. Sainl-Simon’un hayalını anlalarak başlar. Sonra Liberalizmden Sosyalizme başğı allında Avrupa loplum yapısı ve endüstri, üçüncü sınıf, mülkiyet, hürriyet ve ferdiyetçilik... gibi sosyolojik terimlerin cemiyel ve Sainl-Simon larafından algılanışı anlalılır. Ayrıca öğrencisi Augusle Comle ile takipçisi Marx Saint-Simonculuk ve sosyalizm açısından değerlendirilir. İkinci bölümde Saint-Simon’ın Sosyologluğu anlatılır. Bu çerçevede sosyoloji ve ahlak anlayışı teferruatıyla anlatılır. Son olarak da Eserleri ve Saint-Siman hakkında yazılan eserlerden oluşan birer liste verilir.

Bu eseriyle Cemil MERİÇ, “Saint-Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist toplumun dertlerine çare arayan bir aydının Batı düşüncesine, daha doğrusu düşünceye uzanışı.”[6] cümlesinde de ifade ettiği gibi 19 asrın önemli fikir akımlarından birini ülkemiz insanına tanıtmak istemiştir. Çünkü; “Saint-Simon bir asrı dolduran düşünce, her ışık insanı çevreleyen bir sis. Kinin ve kayıtsızlığın kini, onu yıllarca kalabalıklardan saklamış, kalabalıklardan yani gerçek dostlarından. Saint-Simon kutupları âhenkleştiren adam hem akıl hem gönül. Yalnız pozitivizm değil, yalnız sosyalizm değil, burjuva endüstrializmi de onun eseri”[7]ydi. Ancak eserin yazımı kadar yayımı da bir problem olarak çıkar yazarın karşısına. Uzun bir süre eseri yayınlatamaz neyse ki “sonunda Saint-Simon’a saygısı olan bir tâbi de çıkar: Vedat Tanyol”[8] Nihayet eser Çan Yayınları vasıtasıyla okuyucuya ulaşır. Bir Asya, bir Avrupa, bir Doğu, bir Batı, Cemil MERİÇ kimdi? Sağcı mı, solcu mu? Kendisini dinleyelim: “Hint Meçhule açılan bir kapıydı. Meçhule yani insana dört yıl Ganj kıyısında vecitle dolaştım, sağ dediler... Saint- Simon’la uğraştım iki yıl, çağımız onunla başlıyordu, sol dediler. Hint’i yazarken tek amacım vardı: Asya’nın büyüklüğünü haykırmak, yani bir vehmi devirmek, bir iftirayı yok etmek. Saint-Simon’u putları yıkmak için kaleme almıştım. Her iki kitapta peşin hükümlerin rahatını kaçırdı. Ne solun hoşuna gittiler ne sağın. Anladım ki bu iki kelime aynı kinlerin aynı cehaletin ifadesidir.”[9]

Saint-Simon’un yayınlanmasından sonra uzun bir sürü, yaklaşık yedi sene, telif eser yayımlamaz. Tercümelere ise devam eder. 1967 yılında talebesi Berke Vardar ile birlikte A. Meillet ve M. Lejeune’ün Encyclopedie Française’deki eski bir yazısını çevirir ve Dillerin Yapısı ve Gelişmesi adı ile Dönem Yayınları arasından neşreder. Bu tercüme de 86 sayfadır.

1974 yılından itibaren yılların birikimi kitaplaşmaya başlar. Ardı arkasına eserler yayımlamaya başlar önce Bu Ülke piyasaya çıkar. “Yarım asrı aşan çileli bir ömür, zirvelere tırmanan, nefes nefese bir tecessüs. Bu sayfalarda hayatımın bütünü yani bütün sevdiklerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: Etimin eti, kemiğimin kemiği.”[10] dediği Bu Ülke

Bu Ülke muhteva itibariyle Cemil MERİÇ külliyatının adeta hülasasıdır. En öz şekliyle Tanzimat’tan sonraki Türk aydınının yaşadığı zihnî ve fikrî trajediyi konu alır. Bu cümleden olmak üzere eseri, sağ ile sol davasından Yeni Osmanlı düşüncesine, tercümeden pastişe, gericiden ilericiye, hicivden tenkide; İran’dan Batı’ya, Yunan’a hatta İskoçya’ya, İslâm’dan Zedüştlüğe, argodan uydurma dile, nazımdan nesre, Le Bon’dan Sade’ye, Balzac’tan Tagor’a uzanan bir zincirin değişik halkalarında yazılan denemeler süsler.

Cemil MERİÇ’in eserlerinin ayırıcı vasıflarından biri, şüphesiz, onun üslubudur. O bütün eserlerinde üslupta mükemmelliğe ehemmiyet vermiştir; ancak eserleri içinde Bu Ülke’nin bir ayrıcalığı vardır. Pek rahatlıkla söyleyebiliriz ki Üslup itibariyle Cemil MERİÇ’in en çarpıcı eseri Bu Ülke’dir. Erol Güngör ne kadar samimi: “Aziz Cemil MERİÇ, Bu Ülke’yi ben yazmak isterdim. Yazamayacağımı da biliyorum; ancak bu ülkede ders veren bir hoca olarak şu satırları yazabilmiş olsaydım kendimle bir ömür gurur duyardım: ‘Mağarasında meçhul kuvvetlere yalvaran uzak ceddimiz feza çağının zındığından daha mı az bahtiyardı? Hangi ilmî hakikat bir kabile dininin naslarından daha sıcak, daha doyurucu? İnanmayanların inananlara sataşmaları kıskançlıklarından. Mü’minlerin saadetini gölgeleyen tek ıstırap, inanmayanlara duyulan merhamet olmalı.”[11]

Bu Ülke ile aynı senede bir güneş daha doğar: Umrandan Uygarlığa. Kitap Bu Ülke’nin devamı şeklindedir. “Zirvelerle uçurumlar arasında bir diyalog. Büyük acıların ve büyük ümitlerin kitabı, bir devrin daha doğrusu bir medeniyetin mukayesesi. Asya’nın Avrupa ile hesaplaşması... Göz karartan bir düşüşün grafiği.”[12]

Yazar 19. ve 20 asır Türk aydının en önemli meselesini kültür ve medeniyet davasını eserine konu etmiş. Ona göre: “ Bütün Kur’an’ları yaksak, bütün camileri yıksak Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslâm. Karanlık, tehlikeli düşman bir yığın!”[13] Kaynaklarımıza bağlı kalmalıydık; çünkü “Kaynaklarından kopan bir intelijansiyanın kaderi, bir mefhum hercümerci içinde boğulmak”[14].

Umrandan Uygarlığa beş bölümden oluşur: bu bölümler Çağdaş Uygarlık Düzeyi, Medeniyetlerin Ölümü, Araftakiler, İdeoloji ve Traduttore Traditore başlıklarını taşır. Eserde Yunan mucizesi, Nev-Yunanilik, Batı çıkmazı, kültür, politika, ilim gibi

konularda ve çeşitli milletlere mensup yazar, düşünür ve siyaset adamı üzerine denemeler vardır. Eser, Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından, fikir dalında, ödülüne layık görülür.

Umrandan Uygarlığa’nın ardından bir hayli zaman okumakla meşgul olur; çerçi Cemil MERİÇ için okuma hiçbir zaman terki mümkün olmayan bir dosttur. 1978 yılında düşünce semasında bir yıldız daha belirir: Mağaradakiler. Bu Ülke, Umrandan Uygarlığa ve Mağradakiler aslında bir zincirin değişik halkaları. İnsanından uzaklaşan, tarihini unutan aydının trajedisini bu eserde de devam eder. “Bu Ülke tohum, Mağaradakiler ağaç. Tohumların hepsi henüz ağaçlaşmadı.”1Mağaradakiler, yaşadığımız bir dramın hikâyesi, Heyhat! Beşeriyet bütünüyle aynı dramın kahramanı değil mi? Acı, arada bir, sesimi çığlıklaştırıyor. Şarkım zaman zaman akortsuz.”2 Eser, Mağaranın Dışı ve Mağaradakiler olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Entelektüel ve İntelijansiya kavramları ve bu kavramların vatanında aydın problemleri üzerine teferruatlı bir tahlilde bulunulur. İkinci bölümde de mefhumlarla şahıslar iç içedir. Bölüme hakim olan mevzular ihtilal, anarşi, anomi, devrim, terakki, hiciv, şiir ve düşünce, dünya görüşü ve sosyalizm kelimeleriyle hülasa edilebilir.

1980 yılında Kırk Ambar çıkar piyasaya. Kendi ifadesiyle bir kavramlar hercümerci. Bize göre bir isimler ve eserler kamusu. Eserin giriş kapısında, “Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı diyerek” yazılıdır. Böylece, okuyucuya sahip olduğu zenginliği hissettiren bir selam verilir. Cemil MERİÇ’in Fransız filozof ve sosyolog Armand Cuvillier (1887-1973)’in Manuel de Sociologie isimli eseri için kullandığı “Telefon rehberlerini kıskandıracak bir isim bolluğu karşısındasınız.”3 İfadesini Kırk Ambar için de kullanmak sanıyorum doğru bir tercih olur. Eserde yaklaşık 1200 özel isimden söz edilmektedir. Cemil MERİÇ’in eserleri içinde en çok özel isim Kırk Ambar’da zikredilir.

Eserde Dünya Edebiyatı, Romanın Romanı, Bizde Roman, Romanda Hesaplaşma başlıkları altında çeşitli roman ve roman yazarından söz edilmekte; Klasik Dedikleri, Çağın Dini Hümanizm bölümlerinde de değişik mefhum ve kuramların tahlili yapılmaktadır. Ayrıca Edebiyat Tarihinin Tarihi bölümünde edebiyatın, tarihin ve edebiyat tarihinin tarifleri ve bu konuda yazılan eserler okuyucuya aktarılır.

Yazar, Edebiyat ve sosyoloji serlevhasıyla edebi eserin cemiyetle bağlantısı, diyalektik ve edebiyat tarihi ilişkisi ve edebiyat tarihinde metot mevzularında düşüncelerini açıklar.

Kırk Ambar bataklığa fırlatılan bir kaya parçası. Kurbağaların bile barınmadığı bu ölü sulardan en küçük bir ses çıkmadı... Kamcatka’daki sineklerin cinsel yaşamını bile merak eden Çetin Altan yolladığım kitaba bakmamış bile. Bütün ahibba hamuş! Kabaklı tek satır yazmadı. Kaplan düşüncelerini sergilemek için ebediyete göçmemi bekliyor. Yeni Sözcü dergisinde Kırk Ambar haftanın kitapları arsında beşinci sırayı almış. Ne diyeyim? Allah razı olsun!”1 diyerek serzenişte bulunmasına rağmen eser, Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülüne layık görülür. Yine bu yıl Uriel Heyd'den "Ziya Gökalp, Türk Milliyetçiliğinin Temelleri" isimli kitabı çevirir ve Sebil Yayınları arasında 134 sayfa olarak yayımlanır.

1981 yılında Bir Facia’nın Hikâyesi’ni yayımlar. Alışık olduğumuz Cemil MERİÇ kitaplarından biraz farklıdır eser. Farklı; çünkü konunun çoğu sosyolojiden ziyade tarih, daha doğrusu siyasi tarih. “Bir Facianın Hikâyesi zifiri karanlıkta çakılan kibrit kuledeki nöbetçinin feryadı.”2 Yazar hemen hemen bütün eserlerinde olduğu gibi bazı mefhumlar üzerine kafa yorarak selamlar okuyucuyu. Çünkü “Canavarlarla dolu bir ormandayız. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanımadığımız bir dünya bu. İthal malı mefhumların kaypak ve karanlık dünyası. Gerçek kelimelerin arkasında kayboluyor”3 mefhumları “kaypak ve karanlık dünya”dan kurtarıp vuzuha kavuşturmak gerekiyor. Bu sebepten yazar Anarşizm ve ünlü anarşistleri, görüş ve düşüncelerini anlatarak işe başlıyordu. Zaman 19 asır Osmanlı’nın adım adım yıkılışı ve bu yıkılıştaki korku, heyecan, teklif ve ihtimaller eserin diğer konusu.

Bir Facianın Hikâyesi ile aynı sene, Lamia Çataloğlu ile İngilizceden tercüme ettiği Thornton Wilder’in Köprüden Düşenler isimli kitabı Tur yayınları arasında 112 sayfa olarak yayımlanır. 1983 yılında Maxime Rodinson’un Batıyı Büyüleyen İslam isimli eserini tercüme eder ve Pınar Yayınları arasında175 sayfa olarak yayımlar. 1984 yılında Pınar yayınları arasında bir eser daha yayımlar: Işık Doğudan Gelir. Bu eserle yazar doğuya bir kapı daha aralamaya çalışır. Önce ansiklopedi meselesi gündemindedir. İhvanüssafa Risaleleri üzerine geniş bir tahlil ve incelemede bulunur. Oradan Kitab-ı Mukaddes’e atlar. Eski Ahit, Yeni Ahit, torah külliyatları içinde yer alan ve Kitabı  

Mukaddese alınmayan kitapları tanıtır. Çok sistemli ya da ilmi olarak kabul edilmeyecek şekilde de İslamda mezhepler mevzuuna sathi olarak yer verir.

1985 yılında yayımladığı Kültürden İrfana Cemil MERİÇ’in son kitabıdır. Kitap Celal Nuri’den Şehbenderzade Hilmi Efendi’ye, Ahmet Cevdet Paşa’dan İbn-i Haldun’a Garaudy’den Dozy kadar çeşitli yazarlar ve eserleri hakkında yapılan tenkitlerden oluşur. Eser İnsan Yayınları tarafından 400 sayfa olarak neşredilir.

Cemil MERİÇ’in 13 Haziran 1987 tarihinde vefat etmesinin ardından 1992 yılında, bugün en çok beğenilen eserlerinden biri olan Jurnal 2 cilt halinde oğlu Mahmut Ali MERİÇ tarafından yayımlanır.

Bu eser Cemil MERİÇ’in 1955 yılında tutmaya niyetlendiği; ama kısa bir dönem sonra yazmayı bıraktığı, 1963yılından itibaren de düzenli olarak tuttuğu günlüklerden ve çeşitli vesilelerle, çeşitli kişilere yazdığı mektuplardan ve kitaplarını dönemin yazarlarına gönderirken yazdığı ithaflardan oluşmaktadır. Eser bir yandan Cemil MERİÇ’in hayatını, inkıtalara rağmen, adım adım izlememizi sağlar bir yandan da onun geçirdiği düşünce aşamalarını, günlük olarak okuyup düşündüklerini, samimi bir üslupla okumamıza fırsat verir. Cemil MERİÇ’in Jurnalleri 1983 yılına kadar devam eder. Bu arada, Jurnal I ve II’ de yer alan 1964, 65, 66, 67 yıllarında Lamia Çataloğlu’na yazdığı mektuplar edebiyatız için bir kazanç olmuştur.

Cemil MERİÇ’in ölümünden sonra yayımlanan bir eseri de kızı Ümit MERİÇ YAZAN tarafından yayına hazırlanan Sosyoloji Notları ve Konferanslar’dır. Bu kitap da 1965­1966 ders yılından itibaren 1968-1969 ders yılının sonuna kadar İstanbul Edebiyat Fakültesinin Sosyoloji bölümünde anlattığı derslerde, kızı Ümit MERİÇ’in tuttuğu notlardan, bu tarihten sonra evinde aldığı bazı notlardan ve çeşitli yerlerde verdiği konferanslardan oluşmaktadır.

Cemil MERİÇ telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle Türk edebiyatında önemli bir yer tutmuştur. Özellikle denemeleri, kelime hazinesinin genişliği, Türkçeye ve medeniyetimizi etkisi altına alan dillere ve kültürlere hakimiyeti, bilgi hazinesinin genişliği ve üslubundaki çarpıcılık Cumhuriyet sonrası Türk edebiyat ve düşünce hayatında erişilmesi zor bir zirve olma imtiyazını sağlamıştır.

SÖZLÜK

12 Mart 1971: 12 Mart Muhtırası diye de anılan muhtıra. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu'nun imzasını taşıyan askeri müdahale tarihi. “12 Mart 1971.” KA.s.353. 12 Mart: Bkz. 12 Mart 1971. “Konu 12 Mart.” KA.s.356.

16.    Asır Marseyez’i: Marseillaise, 14 Temmuz 1795 yılında ve 14 Şubat 1879 tarihinde kabul edilen Fransız milli marşına denir. ‘16. Asır Marseyez’i, Quinet’in, Machiyavelli’nin 1513 yılında yazdığı ve ölümünden sonra 1532 yılında yayımlanan ‘Hükümdar’ isimli eseri için kullandığı tabir. "Quinet kitabı "16. asır Marseyez"i (Fransız Mili Marşı) diye selamlar.” SNK.s.188.

1673 Ahitnamesi: Osmanlı ile Fransa arasında yapılan bir ahitname olup buna göre, Fransız tüccarının ödediği gümrük resminin %3'e indirilmiştir. “1673 Ahitnamesi, Fransa'nın Katolik reâya üzerindeki himaye haklarını resmileştirir.” BFH.s.93.

1740 Ahitnamesi: 1736-1739 Osmanlı- Avusturya savaşları sonunda imzalanan Belgrat Anlaşması’nın arabulucusu Fransa ile Osmanlı arasında yapılan bir anlaşma. Bu anlaşmaya göre Fransa’ya verilen kapitülasyonların her padişah döneminde yenilenmesi usulü kaldırılmıştır. ''1740 Ahitnamesi o zamana kadar yapılan kapitülasyonların en uzunu ve en önemlisi. (85 madde).” BFH.s.93.

1793 Terörü: Fransız Devrimi sonrasında yaşanan “Terör Devri”. Bilim adamları tarafından 1793 Martından 1794 Temmuzuna kadar süren dönem “terör rejimi” veya “terör dönemi” (reign of terror-regime de le terreur) olarak adlandırılmıştır. “1793 Terör’ünü yoksul sınıfların egemenliği diye nitelendiren Saint-Simon için dava hep aynı: en kalabalık ve en yoksul sınıfın kaderi.” SSSS.s.31.

1814 Şartı: Fransız İhtilali sonucunda Napolyon’un yürüttüğü ihtilal savaşlarının Avrupa’daki mevcut dengeleri bozmuştur. Bozulan bu dengeleri yeniden oluşturmak için toplanan Viyana Kongresi. “Elbe Adasından Dönüş ya da ‘Yüz Günler’: Restorasyon ve 1814 Şartı, Devrimden yana olanları da liberalleri de ürkütmüştür.” SSSS.s.48.

1830 Devrimi: Fransa’da, Kral X. Şarl’ın meşrutiyet idaresine son vermek istemesi nedeniyle ortaya çıkan halk ayaklanması. Ayaklanma sonunda X. Şarl tahtan indirildi ve meşruti yönetim kuruldu. “Böylece burjuvazi ile proletarya arasında bir anlaşma sağlar, 1830 devriminden sonra bozulacak olan kısa ömürlü anlaşma.” SSSS.s.43.

1838 Ticaret Antlaşması: 1838 Balta Limanı Sözleşmesi. Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’nın bastırılmasına yardımcı olmasından dolayı İngiltere ile imzalanan ticaret anlaşması. “Gülhane Hattı Hümayunu... Padişah, fermanla, ülkesine yeni bir düzen vermeyi, örfi (keyfi) davranışları sona erdirmeyi taahhüt etmekle kalmaz, Sanayi ve Ticaret Avrupa’sının ekmeğine yağ süren 1838 Ticaret Antlaşması’nı da tasdik ve teyit eder.” BFH.s.121.

1848 İhtilali: Sanayi İnkılâbı sebebiyle güçlenen işçi sınıfının kendi çıkarlarını korumak için kurdukları sendikaların, sosyalist fikir akımlarının etkisiyle Fransa’da başlattıkları halk ayaklanması. “Comtesse d’Agoult: 1848 ihtilalini üç ciltte toplar. Takma adı Daniel Stern; onu Balzac bile hırpalamış, Beatrix’de cemiyetin kanunlarına karşı gelmek isteyen kadının nasıl küçümsediğini, kendisine pek yakışmayan bir moralist edası ile anlatır.” SNK.s.231.

19.    Asrın İlmi Çalışmalarına Giriş: Saint-Simon (1760-1825)’un 1807-1808 yıllarında 2 cilt olarak yayımladığı eserinin adı. “19. Asrın İlmi Çalışmalarına Giriş’te şöyle der: “İnsanın Zekası ile hayvanların içgüdüsü arasındaki sınır, sözlü ve yazılı anlaşma işaretleri sistemi kurulduktan sonra aydınlık olarak çizilebilmiştir.” SSSS.s.131.

20.    Yüzyılda Zekâ: Maddeciliği ilk kez savunan Osmanlı düşünce adamlarından biri olan gazeteci ve yazar Baha Tevfik (1884-1914)’in çıkardığı dergi. "Baha Tevfik çok genç ölür. ‘20. yüzyılda zekâ’ adlı bir dergisi vardır.” SNK.s.83.

27.   Mayıs: 27 Mayıs 1960 askerî darbesi. İhtilal sonunda devrin başbakanı ve Adnan Menderes ve üç bakanı idam edilmiştir. 27 Mayıs sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir Alevi masası teklifi oldu.” SNK.s.382.

29.    Sone: Shakspeare (1564-1616)’nin çoğunu 30-35 yaşlarında yazdığı 154 Sonesinden biri. “Shakspeare’in 29. Sone’sini hatırladım, aşağı yukarı şöyle diyor.” Jur.II.87.

31 Mart 1909 Ayaklanması: 31 Mart 1325/ 20 Nisan 1909 tarihli İngiliz Gizli Servisi ve Masonlarca da desteklenen, Osmanlı tarihinin, tartışması hâlâ devam eden mühim hadiselerinden biri olan ayaklanmanın adı. “31 Mart 1909 Ayaklanması gözdağı olarak kullanılmış, muhalefet susturulmuştur.” BFH.s.149.

A Brief Retrospect of the 18th Century. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Samuel Miller 1803 yılında yayımladığı, edebiyat tarihi konulu eseri. “Amerika Birleşik Devletleri’nde, Samuel Miller’in karışık kitabını (A Brief Retrospect of the 18th Century,1803) ilk edebiyat tarihi denemesi saydık diyelim.” KA.s.412.

A Study of History: İngiliz tarihçi yazar Arnold Toynbee (1889-1975)’nin 1934 yılında yayımlamaya başladığı 12 ciltlik eserinin adı. “A Study of History (1934) yazarı önce İbn Haldunkadar kötümserdi.” UU.s.112

A. Cerrahoğlu: Bkz Kerim Sadi. “A. Cerrahoğlu, Türkiye’de Sosyalizm, ikinci kitap, İstanbul 1966 üçüncü not” Mağ.s.222.

A. France: Anatole France (184-1924). Fransız şair ve yazar. “A.France’in dediği gibi insanı insan yapan ütopyadır.SNK.s.211.

A. Franck: August Hermann Francke (1663-1727). Alman pozitivizminin gelişmesinde önemli katkıları olan Protestan lider, eğitimci ve toplum reformcusu. “Makalenin pek tanınmış yazarı A. Frank’a göre, bunların üçüne de ilkel topluluklarda rastlamaktayız.” SSSS.s.68.

A. L. Kroeber: Alfred Louis Kroeber (1876-1960). ABD’li antropolog. “Yazarları A.L.Kroeber ile Clyde Kluckhohn.” Kİ.s.19.

A. Schaeffle: Albert Schaeffle (1831-1903). Avusturyalı iktisatçı ve sosyolog. Avusturya ticaret ve tarım bakanı. “Barth, daha sonra A.Schaeffle (1875-1878) dan söz ederken şöyle diyecektir.” Kİ.s.28.

A. Smith: Adam Smith (1723-1790). İskoç düşünür, siyaset adamı ve iktisatçı. “Fizyokratlar ve A. Smith devletin iktisada asgari müdahalesini gümrük duvarları ve tehditlerin kalkmasını isterler.” SNK.s.52.

A.    Süreyya Bey: Bkz. Abdurrahman Süreyya. 1878’de A. Süreyya Bey tarafından tercüme edilmiştir.” SNK.s.295.

A’mâk-ı Hayâl: Şehrenderzade Filibeli Ahmet Hilmi Efendi’nin Meşrutiyet döneminde (1908) yazmış olduğu tasavvufi ve felsefi roman. Roman Ahmet Raci isimli bir gencin hatıraları şeklinde kaleme alınmıştır. Ahmet Raci’nin serüveni okura, vahdet-i vücut düşüncesini tanıtmayı amaçlar. Cemil MERİÇ Bu romanı edebiyatımızda ilk felsefi roman olarak kabul eder. “A’mâk-ı Hayâl dilimizde ilk defa yazılan felsefi bir roman. Lehimci Bunyan’ın ‘Necat Yolunda’sı İngiltere’de Kitab-ı Mukaddes’ten sonra en çok okunan kitapmış.” Kİ.s.88.

Aabina: MS.V. asırda yaşamış İbrani Edebiyatı eserleri müstensihi. Babil Tamudu’nun derleyip yayıcısı. Babil baskısı 5. asrın sonunda Ashi ve Aabina tarafından basıldı.” IDG.s.139.

Abbas: Abbas Bin Abdülmuttalip. Hz Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellemin amcası. Müslüman olmamasına rağmen Hz.Peygamber’i düşmanlarına karşı koruyup kollamaya çalıştı. Ebu Talip vefat edince Hz. Peygamber’in koruyuculuğunu üstlendi. 623 yılında Medine’de vefat etti.“Meselâ 66. sayfada şöyle bir hata: İlk müminlerden bazıları Hazret-i Muhammed’in yakın akrabaları idi, mesela amcazadesi Ali ile amcası Abbas.” Kİ.s.152. Abbase: Abbase, Abbasi halifesi Mehdi’nin kızı, Harun Reşit’in kız kardeşidir. Güzelliği ve şairliği ile ün yapmıştır. Rivayete göre üç defa evlenmiş. Bu evliliklerden birisi de Harun Reşit’in veziri Cafer Bermekî ile ile yapmış. Ancak Harun Reşit, kendisinin olmadığı yerlerde beraber kalmalarını yasaklamış. Bu yasağa rağmen çocukları olunca Cafer’i öldürtmüş. Abbese’nin yaşadığı bu trajik olay Doğu ve Batı da yazarlara ilham kaynağı olmuş. Romancı, dilci ve tarihçi; Arap ve Hristiyan Cürci Zeydan (veya Corci Zeydan) Efendi’nin Romanı “Abbase” de bu mevzuu anlatmaktadır. “Abbase adlı romanı da dilimize çevrilen yazar, tarihindeki avamiliğe mazaret bulmak için şöyle diyor: Arap dünyası çocukluk çağındadır henüz.” Kİ.s.81.

Abbasi Hanedanı: 750 yılından 1258 yılına kadar Bağdat’ta; 1261 yılından 1517 yılına kadar Mısır’da halifelik yapan hanedanın adı. “Abbasi Hanedanının hilâfete geçişinden beri Bağdat’ta sürüp gidiyordu.” IDG.s.36.

Abbasî: Emeviler’den sonra kurulan İslam devleti (750-1258). Haneden, Hz Muhammet’in amcası Abbas’ın soyundan olduğu için devletin adını Abbasi koymuşlardır. Başkenti Bağdat’tır. 1258 yılında Cengiz’in oğlu Kara Hülâgu Bağdat’ı işgal ederek Abbasi Devletine son verdi. Bağdat işgal edilirken 35. halife Zahir’in oğlu Ahmet Mısır’a kaçarak Halifeliği orada devam ettirdi. Abbasiler 1261 ile 1517 yıları arasında Mısır’da da halifelik yapmışlardır “Aynı devirde Abbasi sarayında tabiplik yapan Nesturî Urfalı Eyyüp’ün Hazineler Kitabı adındaki tabii ilimler ansiklopedisi ile karşılaştırınız.” IDG.s.208.

Abbe Meslier: Bkz. Meslier. Buchner’in “Madde ve Kuvvet”i (Baha Tevfik) ile, Abbe Meslier’nin “Akl-ı Selim”i (Baron d’Holbach) Abdullah Cevdet’ten bu yana Türk intelijansiyası üzerinde en çok etki eden iki kitaptır.” SNK.s.25.

ABD: Amerika Birleşik Devletleri. “İmparatorluklar yok artık, iki blok var. Hakim devletler bir ülkenin adını taşımıyor. İsimleri baş harflerinden ibaret: ABD, SSCB.” BÜ.s.214.

Abderalı Hekataios: MÖ. IV. asırda yaşamış Yunanlı hikâye yazarı ve tarihçi. “İÖ. 300’le 150 yılları arasında, Abderli Hekate[15] ile Mesinalı Evhemer bu sanat türünün temsilcileri.” KA.s.153.

Abderiten: Alman şair ve yazarı Christoph Martin Wieland (1733-1813)’ın 1774-1781 yılları arasında yazdığı yergi romanının adı. “Nihayet romanesk edebiyat: Wieland’ın Agaton ve Abderiten’i, Goethe’nim Werther ve Wilhelm Meister’i, Klinger, Heinse ve F.H.Jacobi’nin romanları.” KA.s.212.

Abdi İpekçi: (1929-1979). Gazeteci ve yazar. “Abdi İpekçi Beyefendi’ye, Gerçek bir dehanın ilk farikası hakikati tezatlarıyla sevmek değil mi?Jur.II.s.197.

Abduh: Bkz. Muhammet Abduh. Efganiler, Abduhlar Akifler zincirinin bir halkası Şehbenderzade.” Kİ.s.85.

Abdulkadir Karahan: (1913-2001). Eski Türk edebiyatı profesörü. Eski Türk edebiyatı ve başta hadis olmak üzere İslâmi ilimler alanlarında 40'ın üzerinde eser vermiştir. “Hülasayı yapan Abdülkadir Karahan kitabın başına Hammer biyografisini eklediği gibi mütercim hakkında da bilgi verir..” Kİ.s.148.

Abdullah Cevdet: (1869-1932). Türk muharriri ve gazeteci. Serbest fikirliliği ile tanınmıştır. Tercümeye çok önem veren ve bu nev’îden eserleri çok sayıda mevcut olan Abdullah Cevcet’in en meştur eseri Dozy’den çevirmiş olduğu İslâmiyet Tarihi’dir. “Cevdet, yeni bir vatan arayan bu ıstırap kervanının en samimi temsilcisi.” BÜ.s.139.

Abdullah Natili: Abu Abdullah Natili. X. asırda Türkistan’da yaşamış ve birçok tanınmış kişinin hocalığını yapmış olan Türk-İslam düşünürü. “Sonrada ünlü matematikçi Abduulah Natili’yi evine misafir ederek İbni Sina’nın riyaziyede ilerlemesini sağlamıştır babası.” Kİ.s.183.

Abdullah Uçman: Doç. Dr. Abdullah Uçman (1951-....). Mimar Sinan Üniversitesi yeni Türk edebiyatı hocası. “Abdullah Uçman tarafından yayımlanan, tasavvuf ve tarikatlerle ilgili yazıları ufkunun ne kadar geniş olduğunu ispat etmektedir.” Kİ.s.202. Abdurrahman Şeref: (1853-1925), Son Osmanlı vak’anüvisti ve devlet adamı. “Abdurrahman Şeref’i dinleyelim: “ ‘Hazırcılardan aldığı yakası düşük ceket ve paçaları yerde sürünür pantolonu ile mektep içinde dolaşması, eski softalık halini hatıra getirir ve bâdi-ş hande olur idi.” Mağ.s.152.

Abdurrahman Bedevi: Dr. Abdurrahman Bedevi (1917-...), Arap var oluş felsefesinin öncü isimlerinden ve ilahiyat uzmanı. “Elinizdeki kitap Bedevi'nin

Türkçedeki ilk eseridir. “Okurcuya yardımcı olmak için Mısır âlimlerinden Abdurrahman Bedevi’nin Histoire de philosophie en İslam adlı eserinin 2. cildinden akla ait (intellect) bazi parcalar aktarmak ihtiyacini duyduk.” IDG.s.190.

Abdurrahman Süreyya: Abdurrahman Süreyya Efendi. Tunuslu Hayettin Paşa’nin Avemul-Aesâlil fî marifeti Ahvâli'l Memâlik eserinin Mukaddimesi’ni “Akvemü’l Mesâlik” adıyla tercüme edip İstanbul’da 1878 bastırmasıyla tanınan XIX. asır Osmanlı mütercim ve yazarı. “Abdurrahman Süreyya’nın 1878 Akvemü’l Mesâlik adıyla Türkçeleştirdiği Mukaddime’nin mükemmel bir İngilizce tercümesi de var, tercümeyi yapan L.C. Brown (1967).” UU.s.47-48.

Abdülaziz: Osmanlı padişahlarının otuz ikincisi. Sultan II. Mahmut’un ikinci oğlu ve İslam halifelerinin doksan yedincisidir. 1830 yılında doğdu. Sultan Abdülmecit Han’ın vefatından sonra 1861 yılında, 32 yaşında padişah oldu. “Türkiye ve Tanzimat yazarı Engelhardt’a göre, Akvemü’l Mesâlik’i, Abdülaziz Han’da görülen mutlakiyet temayülleri ilham etmiş.” UU.s.50.

Abdülhak Hamit: Abdülhak Hamit Tarhan (1852-1937). Makber şairi ve Tanzimat II. dönem sanatçısı. “Abdülhak Hamid hakkındaki “Mülhazat-ı Felsefiye”sinde Hamit’ten çok kendisi var.” Kİ.s.214.

Abdülhamit II: (1842-1918). Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan dokuzuncusu. Sultan Abdülmecit’in ikinci oğlu. 1876 yılında başlayan padişahlığı 33 yıl sürdü. “Filhakika Jön Türkler’in bu kıdemli mücahidi velinimeti İkinci Abdülhamit’e takdim ettiği bir arîzada, genç doktoru şöyle müdafaa ediyordu.” BÜ.s.140

Abdülmecit: Osmanlı sultanlarının otuz birincisi ve İslam halifelerinin doksan altıncısı. Sultan II. Mahmut Han’ın oğlu olup, 25 Nisan 1823 tarihinde Bezm-i Âlem Valide Sultan'dan doğdu. Abdülmecit Han, yenilik taraftarıydı. Babasının 1 Temmuz 1839’da vefatı üzerine on yedi yaşında, 25 Haziran 1861 tahta çıktı. “1861’de, 1839’un delikanlı padişahı Abdülmecit ölür ve yerine kardeşi Abdülaziz tahta çıkar.” BFH.s.123.

Abdürrafi Kendî: Gerçekte Böyle bir isim yok. Ebuzziya’nın ifadesine göre Ali Süavi, kendisine itibar sağlamak için bazı isimler uydururdu. ‘Abbdürrafi Kendî ismi de böyle bir isimdir. “Abdürrafi Kendi Tarik-ül Necat’ın da dedi ki...’ diye uydurduğu ibareyi tercüme eder gibi yazmaktı.” Mağ.s.150.

Abelard ile Heloise: Abelard ya da Abaelardus. Ortaçağ Fransa’sının (1100’lu yıllar) Skolastik filozoflarından ve tanrıbilimci. Lion’da Anselmus’un öğrencisi iken, piskoposluk kurulu üyesi Fulbet’in yeğeni Heloise ile tanıştı ve ona delicesine âşık oldu. Bu duruma kızan Fulbet, Abelard’ı adamlarına yakalatarak hadım ettirir; ama Abelard ile Heloise aşkı ve mektuplaşmaları ölünceye kadar devam eder. “Sana Abelard ile Heloise’den bahsetmiştim.” Jur.II.s.35.

Abelard: Bkz. Abelard ile Heloise "Zavallı Abelard! Hafızalardaki tahtını yazılarına değil, felâketlerine borçlu.” Kİ.s.305.

Abhidamma-Pitaka: Pali edebiyatında miladın hemen öncesinde veya başlarında yazıldığı sanılan “Düstur”un yedi eserden oluşan üçüncü bölümünü oluşturan dini manzum metinlerden oluşan tomarın (sepet de denir) adı. “Vinaya-Patika, sepetlerin ikincisi.” BDE.s.170.

Abodya: Kitab-ı Mukaddes’te adı geçen peygamberlerden biri. “Eski Nebiler (Yeşu, Hakimler, 1. Samuel, 2. Samuel, 1. Krallar, 2. Krallar. Sonraki Nebiler: İşâya Yeremya, Hezekiel, Hoşça, Yoel, Amos, Abodya, Yunus, Mika, Nahun, Habakkuk, İsefanya, Haggay, Zekarya, Malaki.” IDG.s.135-136.

Absalon: Eski Ahit’e göre Davut peygamberin oğullarından birinin adı. “Absalon da kardeşi Ammon’u öldürür’’IDG.s.95.

Absürt: Saçma anlamında bir kelime olup, edebi terim olarak bir tür tiyatronun adıdır. Saçma tiyatro. “Bir absürtten bir absürde koşmak. ” SNK.s.402.

Abu Hayyan el Tevhidi: X. asırda yaşayan, ancak hayatı hakkında fazla bir malumata sahip olmadığımız İslam fıkıh âlimi ve mutasavvıfı. “İbn el-Kifti, “Ekber el-Hükema” adlı eserinde -Abu Hayyan el Tevhidi’ye dayanarak- riselelerin yazarı diye, Abu Süleyman Muhammed ibn Mashar el Basti, Abul Hasan Ali ibn Harun al Zancani, Abu Ahmet al Mircani, Avfi ve Zaid ibn el Rifai, adlarını sayar.” IDG.s.50.

Abu’l Vafa: Ebü’l-vefâ Buzcânî (940-998). Onuncu yüzyılda, İslâm âleminde yetişmiş büyük matematik ve astronomi âlimi. İsminde de anlaşıldığı üzere Horasan’ın Buzcan kasabasında doğdu. Bu yüzden Ebü’l-Vefâ Buzcânî diye meşhur oldu. Ve Bağdat’ta vefât etti. “İbn Zarah, Miskaveh, Abu’l Vafa, al Buzcani, Abu’l Kasım el Ahvazi... Bunların sözleri biraraya getirilerek Risaleler meydana çıkmış.” IDG.s.50. Aca: Hint milli şairi ve oyun yazarı Kalisada (IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde Raghu’nun oğlu, güzel kız Indumati’nin beğenip evlendiği kişi, yani eserin erkek kahramanı.“Aca Vedaları ezberledi, ün kazandı savaştı.” BDE.s.186.

Acem Mektupları: Acem ya da İran Mektupları. Fransız Yazar Montesquieu (1689- 1755)’nun 1757 yılında yayınlanan eseri. "Baron d'Argence "Çin mektupları"nı yazar, Montesquieu "Acem Mektupları”nı.” SNK.s.173.

Acem: Arapların, Arap olmayanlara verdikleri ad. Ya da İranlılar’ın Fars Irkından olmayanlara verdikleri isim. “Eski edebiyat bize Acemler vasıtasıyla gelen İslam tesiridir.” KA.s.373.

Adak: Kutsal satılan bir güce, bir dileği yerine getirmesi için, belli bir inanç çerçevesinde vapılan vaat, adanılan şey. “Pracapati yutulmak için bitkileri sütü, tereyağını, yarattı. Ve Adağı emretti. Demek ki adak tanrısaldır.” BDE.s.317.

Adalet Ağaoğlu: (1929-.... ). Günümüz yazarlarından. Roman, Hikâye, deneme, hatıra

ve oyun yazarı. “Ama bir Peyami, bir Kemal Tahir, bir Adalet Ağaoğlu Avrupadaki çağdaşlarıyla pekâlâ boy ölçüşebilir.” KA.s.287.

Adam Miskiewicz: (1798-1855). Polonyalı şair ve düşünce adamı. Ne var ki dünya edebiyatı ile uğraşanlar için Polonya Adam Miskiewicz'in vatanıdır.” Kİ.s.326.

Adam Smith: (1723-1790) İskoç filozof, iktisatçi ve politikacısı. “Adam Smith, J. B. Say ve bütün liberal ekol hep tüketiciyi dikkate alır.” SSSS.s.60.

Adelung: Johann Christoph Adelung (1732-1806). Alman dilbilimci[16] ve yazarı. Adelung yazdığı “Gramerli ve İncelemeli Edebi Almanca Sözlüğü” ile ve Almancanın imla kurallarının belirlenmesine yaptığı katkı ile tanınır. “Tarih felsefesinde bize ilgilendiren kişiler: Irwing, Adelung, Herder, Meiners ve Jenisch. Hepsinin eserleri 1779-1801 arasında yayılmış.” Kİ.s.29.

Âdem ile Havva: İlk insan, İlk peygamber ve eşi. Ama balçık mermerden daha yumuşak, daha sıcak, daha insan: Âdem ile Havvâ’nın ham maddesi.” BÜ.s.272.

Âdem: Âdem peygamber, İlk insan, ilk peygamber, insanlığın babası. Yahveci’ler, İbrani tarihini Adem’in Eden Bahçesi’nde halkedilişi ile başlatıp Süleyman’ın tahta çıkışına kadar getirir” IDG.s.96.

Adem’in Elması: Hz. Âdem’in, yasaklanmasına rağmen, yediği neticesinde de cennetten çıkarıldığı, cennet’ten dünyaya dönderilişine sebep olan elma. 4 mühim elma var, Âdem’in elması , Truva harbine sebep olan Paris’in elması,Newton’un başına düşen elma ve kendi elması.SNK.s.214.

Adetler Üzerine Deneme: Voltaire (1694-1778)’in 1756 yılında yazdığı eseri. “Adetler Üzerine Deneme’sinden “Batı’da Hazret-i Muhammed için neler söylenmiş? Burada da Dante’nin İlahî Komedya’sından, Voltaire’in Adetler Üzerine Deneme’sinden, Napoleon’un Günlüklerinden, Carlyle’ın Peygamber Şeklinde Ortaya Çıkan Kahraman yazısından, Lamartine’in Türkiye Tarihi I’inden, Renan’ın Muhammet ve İslâm’ın Menşei’inden, Hugo’nun Asırların Destanı şiirinden seçilmiş metinler sıralanıyor.” Kİ.s.154.

Adi-Granth: Sihler’in kutsal kitaplarına verilen ad. Bu kitapların başlıcaları Adi Granth ve Damas Granth’tır. “Nanak ile şakirtlerinin yazıları Sihler’in kutsal kitabında bir araya toplanmış. Bu kitabın adı ‘Adi-Granth’ (Temel Kitap ). Kitap Pencap’ta Pencap alfabesi ile yazılmış, ama kısa bir bölüm dışında, kullanılan dil Pencapca değil, Hindîce.” BDE.s.249.

Adnan Adıvar: (1881-1925) Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi ilim, fikir ve tıp adamı. Aynı zamanda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasında yer alan bir siyasetçi. “Bir Adnan Adıvar, Namık Kemâl’in cehaletiyle alay eder. “Tarih karşısında İlim ve Din, anti-Draper’in müdafaasıdır.” Kİ.s.88.

Adnan Cemgil: Yazar ve tercüman. İstanbul 1909 doğumlu. Türk Barışseverler Cemiyeti’nin kurucularındandır. Yeni Adam, Yurt ve Dünya dergisi ve 4-24 saat gazetesinde yazılar yayımladı. Diderod, Romain Rolland, Roger Martin gibi yazarlardan yaklaşık 50 eseri Türkçeye çevirdi. "Çağdaş Arap düşüncesini ise, Adnan Cemgil'in Enver Abdül Mâlik'den çevirdiği ‘Çağdaş Arap Düşüncesi: Bağımsızlık, Sosyalizm’ başlıklı eserden tanıyoruz.” Kİ.s.300.

Adonais: Keats’ın ölümü üzerine Shelley’in1821 yılında yazdığı eseri. Shelley’e göre Keastler yaşadığı dönemde küçümsenmiş ama şiirleriyle yaşayacak güçlü bir şairdir. “ ‘Adonais (1821) yeni bir ruh ikliminde kendini arayışıdır şairin: Yalnız Tek ebedidir, suretler gelip geçer.” BDE.s.44.

Adonis. Byblos’lu genç Fenike tanrısı. Avlamak istediği yaban domuzu tarafından öldürüldü. Sevgilisi Aştar onu kurtarmak için cehenneme indi. Adonis’in hikayesi bitkilerin hayat sürecini simgeler. Adonis hikayesi sonradan Kıbrıs yoluyla Yunanistan’a geçmiştir. “Gita-Govenda’nin benzerini bulabilmek için güzel Adonis’in ardından yüz yıllarca gözyaşı döken Asya kıyılarına uzanmak gerek.” BDE.s.203.

Advaita: Yokluk ön eki olarak kullanılan Sanskritçe bir kelime olup (Advaita- dvatia: ikilik yok.) Vedanta’ya hasd üç felsefi görünüşten birini ve en yaygın olanı belirtir. Bu anlayışa göre tek gerçeklik Brahmandır. Benlik ve dünya arasındaki ikililğin yaşanması yanılsamadan ya da bilgisizlikten kaynaklanır. Aydınların benimseyecebileği tek inanç Advaita (vahdet-i vücut).” BDE.s.281.

Aeschylus: Bkz. Eşil. “Bu festivalde Aeschylus (Eşil) Hermes’i dünya ve Hades’le birlikte yad eder ve dünyanın altından bir ruh getirmesini söylerdi.” IDG.s.210.

Afet İnan: (1908-1985) Atatürk’ün manevi evladı ve tarihçi yazar. “Afet İnan’ın bir teklifini hatırlatıyor: Açık müzeler yapmak, o günkü maddi ve manevi şartları canlandırmak.” Kİ.s.144.

Afgani: Bkz. Efganlı Şeyh Cemalettin. “Afgani, Sosyalizmin karşısına iştirakiyeyi çıkarır.” Mağ.s.224.

Afrika: Yaklaşık 30.200.000 Km2 kaplayan Kuzey ve Güney yarımkürede de toprağı bulunan dünyanın üçüncü büyük kıtası. “Yunan dünyası Latin dünyasından ayrılıyor; Afrikalı, İber veya Galyalı barbarlar üzerindeki ağabeylik hakkından vaz geçmek istiyordu.” IDG.s.89.

Afzal Kaşani: XIII. asırda yaşamış İranlı filozof. “XIII. yüzdılda , İranlı şii bir filozof Afzal Kaşanî hermetist bir eseri Farsçaya çevirdi.” IDG.s.207.

Agamemnon: İlyada ve Odysseia’da zaman zaman kibirli, zaman zaman kararsız olarak anlarılan kahraman. Efsanevi Mykenai ve Argos kralı. Atreus’un oğlu ve Menelaos’un kardeşi. Helena’nın kız kardeşi Klytaimnestra ile evlendi. Truva Savaşında Yunanlıların başkomutanıdır. Truva yenilince ganimet payı olarak Kassandra’yı aldı ve on yıllık bir ayrılıktan sonra baba ocağına döndü; ancak Klytaimnestra ve âşığı tarafından öldürüldü. “Mühim olan Agamemnon’la Sezar’dır, müesseseler değil.” Kİ.s.347.

Agastya: Rigvedalar’daki birçok ilahinin yazarı olarak kabul edilen ermiş bir kişi. Agastya, Tamul edebiyatında da önemli yere sahiptir. Tamul edebiyatını temellerini Agastya’nın attığı kabul edilir. “Agastya kurmuş edebiyatlarını, adı Rig-Veda’da geçen bilge Agastya.” BDE.s.284.

Agathodaimon: Tanrı Hnum’nun Yunanca adı. Yunan mitolojisinde tarlaların bağların ve kentlerin koruyucusu olarak kabul edilir ve bazı zaman yılan biçiminde bazı zaman da bir elinde bolluk boynuzu, bir elinde buğday başakları tutan bir tanrı olarak tasvir edilir. “Kendilerini Hermes’le Agathodaimon’un manevi evlatları olarak sayıyorlardı.” IDG.s.223.

Agaton: Agathon. Christoph Martin Wieland’ın 1766-1773 yılları arasında yazdığı romanın adı. Roman pratik ahlak kurallarının sergilendiği bir hayatı konu almaktadır.

“Nihayet romanesk edebiyat: Wieland’ın Agaton ve Abderiten’i, Goethe’nim Werther ve Wilhelm Meister’i, Klinger, Heinse ve F. H. Jacobi’nin romanları.” KA.s.212.

Agayef: Bkz. Ağaoğlu Ahmet Agayef. “Zavallı Agayef. Zavallı Türk milliyetçiliği.” BÜ.s.159.

Agna Beyi: Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada (IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten beylerden biri. “Sağdıç kadın bir başka hükümdarın önünde durdu: İşte Agna beyi.” BDE.s.187.

Agni: Vedalar’da ve Mahabbarata Destanı’nda adı sık sık anılan Hint ateş tanrısı. Mahabbarata Destanı’nda Agni sayısız kurbanı yutup yok etmekten yorgun düşş ve bütün Khandava ormanını yok ederek gücünü göstermek isteyen bir tanrı olarak anlarılır. İnsanın iki dostu vardı o çağlarda; sevdiklerini yırtıcı hayvanların pençesinden koruyan ateş ve etrafındaki kâbuslarla birlikte şuurundaki sisleri dağıtan ışık: Agni ve İndra.” BDE.s.100.

Agnimitra: Kalisada tarafından yazılan Hint tiyatro eseri “Malavika ile Agnimitra”nın erkek kahramanı Agnimitra, kralice Dharini’nin cariyelerinden bir rakkase olan Malavika’ya aşık olur. “Agnimitra, kralice Dharini’nin cariyelerindenm bir rakkaseye tutkun.” BDE.s.211.

Agnostik: Bkz. Agnostisizm. “Halk dilinde umumiyetle dini meselelerde şüpheci: ilme inandığı için ananevi Hristiyanlığı reddeden, anlamındadır agnostik.” Kİ.s.199.

Agnostisizm: Bilinemezcilik. Eski dildeki karşılığı: “Laedriyyecilik”tir. Yunanca bilinmez anlamına gelen ‘Agonustos’ kelimesinden alınmıştır. Sonsuz, ilk sebepler, cevher, eşya ve olayların son gayesi gibi metafizik gerçekleri insan zihninin asla bilemeyeceğini ileri süren ve metafiziğe bilinmez diyen felsefi görüşün adıdır. “Agnostisizm, bütün felsefe ıstılahlarımız gibi yabancı, ama cihan ölçüsünde bir gerçeği isimlendiriyor. Eskiler kâh ‘Lâedriye’ demiş, kah ‘Lâirfaniye’.” Kİ.s.199.

Agra Sarayı: Agrâ Hindistan’da tarihi ve turistik bir şehirdir. Agrâ görkemli Moğol anıtlarıyla ün yapmıştır. 1565’te bir kale olarak inşâ edilen şehirdeki 500’e yakın kırmızı kum taşından yapılmış harabe binaların çoğunun yerini Şah Cihan zamanında beyaz mermerli binalar almıştır. Bu binalar eğrinin hakim olduğu zarif, oymalı yapılardır. “Bu projesinden vazgeçer, ama bunun sebebi daha önce yıktırmış olduğu Agra Sarayı mermerleri satışından umduğu parayı sağlayamamış olmasıdır.” BED.s.47. Agrandisman: Büyütme. Bir fototipin büyütülmüş baskısını elde etmek için yapılan işlem. Bu işlemle elde edilen baskı. Bunun içindir ki romanlarımız okuyanların üstünde çok defa adı gazete havadislerinin muntazam fasıllara ayrılmış birer agrandisman tesiri yapar.” Kİ.s.252 .

Agressivite: Saldırganlık sataşkanlık anlamında Fransızca bir kelime. “Ernest Jones’a göre, ana-baba’nın gerçek “agressivite”si ihmal edilebilir bir faktör.” Jur.I.s.198.

Ağaoğlu Ahmet Bey: Ahmet Ağaoğlu (1868-1939). Karabağlı bir âileye mensup. 1909 yılında Türkiye’ye göçüp Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’ne başyazar olan Türk siyaset adamı ve gazetecisi. Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul ve Yusuf Akçura ile birlikte hareket ederek Türkçülük cereyenına katıldı Türk Yurdu dergisini kurdu. “Ağaoğlu Ahmet Bey’i hatırlıyorum. “Babamdan Hâtıralar”okuduğum komedilerin en acıklısı.” BÜ.s.154.

Ahasuerus: Bible içinde yer alan Esther kitabında bahsedilen ve MÖ.II. asırda hüküm süren Yahudi kralı. “Ahasuerus'un krallık dönemi. kitabın kazandığı itibar daha çok millî duygulara tercüman oluşundandır.” IDG.s.127.

Ahasverus. Gezgin Yahudi. Efsaneye göre çarmıha giden İsa Peygamber’e kötü davranmış onun için sonsuza kadar yürümeye mahkum edilmiş kişi. Bu kişinin hayatı bir çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş ve Ahasverus edebiyatta ve resim sanatında, özellikle 13. asırdan sonra, işlenmiş. Bu konulu eserlerden biri de Quinet’in 1833’de yayımladığı Ahasverus isimli eserdir.“1833’de yayımladığı “Ahasverus” romantik nesil için yeni bir destan örneği oldu.” BED.s.65.

Ahd-i Atik: Eski ahit, eski sözleşme. Ehl-i kitap yani yahudî ve Hristiyanlarca kutsal sayılan kitaplardan bir kısmı. Ahdi Atik'in Rab Yahve (Yahova) ile İsrailoğulları arasındaki bir sözleşme olduğuna inanılır. Yahudi inancına göre Rab, Hz. İbrahim (a.s.) ile bir sözleşme yapmış, aynı sözleşme daha sonraki peygamberler ile de tekrarlanmıştır. Bu sözleşme ile Rab Yahova İsrailoğulları’nı kendi kavmi ilân etmiş ve onları diğer insanlardan üstün kılacağını, onları Arz-ı Mev'ud (Vadedilmiş Topraklar)'a götüreceğini söylemiştir. Yahudiler de bu vaade karşılık rablerine verdikleri sözü tutup onun emirlerinden çıkmayacaklardı. “Ahd-i Atik yüz kızarıcı parçalarla dolu.” BÜ.s.198.

Ahimsa: Hint ahlâkının temel ilkelerinden biri: Kötülüğe iyilikle mukabele etmek. “Zor hayvana yakışır, “ahimsa” insana.” BÜ.s.214.

Ahlak-ı Alâyi: Kınalızade Ali Efendi’nin 1564 yılında yazdığı ahlak kitabı. Tanzimat dönemine kadar ahlak kitabı olarak okutulan eser üç bölümden oluşmaktadır. Eserin birinci bölümü: ferdi ahlak konusunu işler, kişinin kendi varlığı ve dış dünya ile olan ilişkileri üzerinde durulur. İkinci bölümde âile yapısı işlenir. Son bölümde ise devleti yönetenlerin mesuliyetleri, ideal devlet yönetim konuları işlenir. “Namık Kemâl’in çok insafsız bir tespiti var. Diyor ki: ‘Ahlak-ı Alâyi okumaktansa hapishanede yatmağı tercih ederim.” Kİ.s.82.

Ahlakın Seceresi: Nietszche’nin 1887 yılında neşrettiği eserinin adı. “Nietszche’de ‘Ahlakın Seceres’, İyinin veya Güzelin Ötesinde ‘Zerdüst Böyle Dedi’de surhomme’u (ustun insan) anlatır.” SNK.s.61.

Ahmed Bin Hanbel: Hanbeli Mezhebi imamı. 780 yılında Bağdat’da doğmuş 855 yılında yine Bağdat’ta vefat etmiş. Ahmed Bin Hanbel Arap olup, Şeybân kabilesine mensuptur ve soyu, Nizar kabilesinde Hz. Peygamber’in soyu ile birleşmektedir. “Dördüncü büyük mezhep Hanbelilik. Kurucusu Ahmed bin Hanbel, (ölümü 855).” Kİ.s.198.

Ahmet Naim: Babanzade Ahmet Naim (1872-1934). Eğitimci yazar ve Meşrutiye dönemide İslamcılığın önde gelen savunucularından. Arapçadan ceviriler yaptı ve bu çalışmaları Bedai-i Arap başğı altında Servet-i Fünûn dergisinde yayımladı. Sonra Sebilü’r-Reşat dergisinde yazmaya devam etti. “İslamda Dava-yı Kavmiyet” isimli eserinde Milliyetçiliği batıdan gelen ve İslam birliğine musallat olan bir hastalık olarak nitelendirdi ve milliyetçilik akımına karşı çıkmıştı. Bir Ahmed Naim de olamazdı, bir Rıza Tevfik de.” Kİ.s.215.

Ahmediye: XVIII. asırda Ahmet Mürşidî’nin yazdığı ve halk arasında büyük itibar gören dini tasavvufi ve dikaktik mesnevi. “Ahmediye ve Muhammediye gibi manzum eserleri bir yana bırakırsak okuma yazma bilen vatandaşlar evliya tezkereleri ile menakip kitaplarına baş vurmak zorundaydılar.” Kİ.s.84.

Ahmet Haşim: (1885-1933). Fecr-i Âti dönemi edebiyatının en önemli şairi. “Fransa’nın 3.Cumhuriyetinde Quarter Latin’de sanat öğrenimi yapmış bir şair, Lale Devri’nin şairi Ahmet Haşim de yeni değildir.” KA.s.370.

Ahmet Hilmi Bey: Şehrenderzade Filibeli Ahmet Hilmi Efendi. (1865-1913). Beyrutta görevli iken II. Abdülhamit yönetimine karşı çıkarak Mısır’a kaçan Terakkî Osmanî cemiyeti üyesi ve Meşrutiyat dönemi Yazar ve felsefecisi. “Nitekim önce marif vekalitinde bir komisyon kurulmuş, sonra da Ahmet Hilmi Bey, vazifesini ihmal eden encümenin yerine beklenen tenkitleri büyük bir vukuf ve ciddiyetle kamu oyuna sunmuştu.” Kİ.S.87.

Ahmet III. Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslam halifelerinin seksen sekizincisi. Sultan dördüncü Mehmet Han’ın oğlu olup, ağabeyi Sultan İkinci Mustafa Han’ın çıkan cebeci isyanında tahttan indirilmesi üzerine 22 Ağustos 1703’te Osmanlı padişahı oldu 1730 senesinden 2 Ekim 1730’a kadar Osmanlı Padişahlığı yapmıştır. “Perikles’in Atinası’nı, Mediciler’in Floransası’nı, III. Ahmet’in İstanbulu’nu hatırlatan masal şehirleri.” BDE.s.182.

Ahmet Kabaklı:      (1924-2001) Türk Edebiyatı araştırmacısı ve Türk Edebiyatı

dergisinin ölümüne kadar sahibi ve başyazarı. “Dürüst, imanlı, toprak kokan, ağaç kokan bir insan: Ahmet Kabaklı, on üç yıldır görüşmemiştik.” Jur.II.s.156.

Ahmet Kemal : 1924-2001. Edebiyat araştırmacısı ve yazar. Halen yayına devam eden Türk Edebiyatı dergisi ve Türk Edebiyatı Vakfı kurucusu. “Ahmet Kemal, Bir Cam Feda-yı Hürriyet, 1905;” Mağ.s.145.

Ahmet Mithat: Ahmet Mithat Efendi (1844-1912). Tanzimat dönemi yazarlarından Cemil MERİÇ’in eserlerinde, doğulu kimliğe bağlı kalarak, toplum için edebiyat yapma fikrindeki başarısı üzerinde durulur. Ahmet Mitat Efendi halkta okuma isteği uyandırmak ve halkı eğitmek için sade Türkçeyle, bir kısmı tercüme olmak üzere, yüz elliden fazla eser vermiştir. “Ahmet Mithat, saldıran küfür karşısında şahlanan imandır, şahlanan ve hücüma geçen.” BÜ.s.133.

Ahmet Naim: (1873-1934). Son dönem Osmanlı mütercim ve yazarlarından. Felsefe, mantık ve psikoloji (İlm-ün Nefs) alanındaki çalışmaları ve mütercimliği ile tanınmıştır.''Ahmet Naim Bey'e sorarsanız: Ruhun akıldan farkı: ruh, küllî hakikatleri idrâk eder; akıl, parka parka hakikatleri ve manaları kavrar.” IDG.s.177.

Ahmet Rasim:         (1864-1933). Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi yazar ve

gazetecilerindendir. Ahmet Rasim, çeşitli konularda tarih, roman, şiir, otobiyografi, vb. birçok dalda eser vermiştir. İlkokullarda okutulmak için dört ciltlik bir Osmanlı Tarihi hazırlamıştır. “Ahmet Rasim'in 4 cilt Osmanlı Tarihi mektep kitabı, derinliği ve ilmi bir ehemmiyeti yoktur.” SNK.s.167

Ahmet Rıfat Efendi: (öl.1895). 1881 yılında yazdığı yedi ciltlik “Lügat-ı Tarihiye ve Coğrafiye” isimli eseriyle maruf Osmanlı devlet adamı ve tarihçi yazar. “Ahmet Rıfat Efendi 7 ciltlik bir tarih-coğrafya kitabı yazmıştır.” SNK.s.325.

Ahmet Şuayp: (1876-1910). Edebiyat-ı Cedîde yazarlarından. “İkinci Merutiyetin ilanından sonra Ahmet Şuayp, Rıza Tevfik ve Câhit Beylerlerin büyük iddialarla neşrettikleri “Ulum-ı İctimaiyye ve iktisadiye Mecmuası’nda da üstatla sık sık karşılaşırız.” BÜ.s.162.

Ahmet Vefik Paşa: (1822-1891) Yazar, mütercim ve devlet adamı. Ahmet Vefik Paşa, edebiyatımızda Moliere’den yaptığı tercüme ve adaptasyonları ile tanınmıştır. “İbn Haldun’un tarih felsefesi, Kafiyeci’nin görüşlerinden, Ahmet Vefik Paşa’nın, Gelenbevi Tevfik’in Müşir Paşa’nın, Köprülü Fuad’ın Akçuraoğlu’nun, Tahâ Hüseyin’in, Reşit Yasimi’nin tarihle ilgili düşünceleri de bir bir anlatımış.” Kİ.s.90-91.

Ahrens: Heinrich Ahrens (1808-1874). Alman hukuk profesörü ve siyaset adamı. “Proudhon, Hegel’i Ahrens’den öğrenmiştir.” SNK.s.246.

Ahsen-i takvim: En güzel şekil, biçim, tarz manasındadır. Ahsen en güzel, takvîm ise: eğriyi düzeltmek, kıvama ve düzene koymak, kıymetlendirmek manalarına gelmektedir. Ahsen-i Takvim sözünin kaynağı Kur’ân-ı Kerim’deki "Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık." (et-Tin, 95/4) manasındaki ayettir. “İnsan Hayvan-ı natık olduğu için, ahsen-i takvim’dir.” Kİ.s.387.

Ahter-i Kebir: Ahterî olarak da bilinen Arapça-Türkçe bir lügat olup, Karahisarlı Ahterî Mustafa Efendi (öl.1561)’nin 1545 yılında neşrettiği meşhur eseridir. Eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva eder. Arapça kelimeler alfabetik olarak verilmiş; karşılıkları o devirde yaşayan Türkçe kelimeler yanında müteradifleri (eş anlamlıları) ile gösterilmiştir Eser, Abc sırasına göre ve Afyon Kütahya ağzıyla yazılmıştır. “Ahter-i Kebir (1844) Farsça’dan Türkçe’ye.” SNK.s. 322.

Ahura Mazda: Bkz. Hürmüz. “‘Ahura Mazda’yı takdise başlasın İran.’ diye vaaza başlar.” BÜ.s.148.

Aisopos: Hayvan masallarının efsanevi babası. Aisopos’un hayatı hakkında üstüne elimizde kesin bir bilgi yok. tahminlere göre MÖ. 6. yüzyılda yaşamış bir köleydi ve Frigya’da doğmuştu; ama Trakya’da Samos’ta, Sardeis’te, giderek Mısır’da doğduğunu savunanlar da vardı. Plutarkhos’a bakılırsa çirkin, kekemi ve kamburdu ama ince bir zekaya sahipti; hiçbir şey yazmamış ama anlattığı eğretilemeli hayvan masallarıyla büyük bir üne kavuşmuştu. Kapsamlı ilk Aisopos derlemesini Phaleronlu Demetrios İ.Ö.4. yüzyılda yayımlanır. Latinlerde Phaedrus (İ.S. I.yy) ve Avienus (İ.S. IV. yy), tüm ortaçağ masalcıları, daha sonra da La Fontaine, bu masallardan geniş biçimde yararlanmıştır. “Son masal ‘‘Farenin Kurtardığı Fil’’, Aisopos’on ‘Aslanla Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.233.

Ak Yacur: Hint kutsal kitaplarından Yacur-Veda’da duaların bulunduğu bir bölüm. “Yacur-Veda’da adak törenlerinde okunacak dualarla Hint nesrinin ilk örnekleri sayılan yorumlar var. “ ‘Kara Yacur’ da dualarla yorumlar yanyana, ‘Ak Yacur’ da yalnız dualar var.” BDE.s.109.

Akademi Lügati: Fransız Akademisi’nin muhtelif tarihlerde hazırladığı Fransızca Lügatı. “Türkler için yazılan, Türkçe bilenlerin Fransızca kitapları anlamaları için yazılan ilk lügat Hançeri’nin, Akademi Lügati’nin tercümesi, bugüne kadar yapılmış biricik ciddi çalışma.” KA.s.336.

Akademi Sözlüğü: Bkz. Akademi Lügati "1869 baskısı Littre'de, 1878 Akedemi Sözlüğü'nde de yok” KA.s.105.

Akademi: Kelime, Akademos adında bir efsane kahramanından geliyor. Efsane şöyle: Hükümdar Theseus, Helena’yı kaçırır. Kardeşleri bir ordu toplar ve Helena’yı kurtarmaya koyulurlar. Uzun bir süre ararlar ama nafile. Akedemos Helena’nın yerini kardeşlerine söylemiş böylece Atina’yı yakılmaktan kurtarmış. Atina’nın iki fersah uzafında Akademos’un tarlaları varmış, zeytinleri ve çınar ağaçlarıyla meşhur olan bu bölge Akademos’un ölümünden sonra gezinti yeri olmuş. Akedemos’un mezarı da buradaymış. Eflatun öğrencileriyle bereber burada toplanır çınarın gölgesinde dersler verirmiş. Sonra “Akademeia” isimli felsefe okulunu burada açmış. bkz. Fransız Akademisi.“Revue des Deux Mondes, Fransız millî müesseselerinden biri, Akademi gibi.” BÜ.s.103.

Akçasaz: Yaşar Kemal’in Demirciler Çarşısı Cinayeti (1973) adlı romanının dördüncü bölümünde tasvir eldin ve olayların cerayan ettiği mekan. “Yıllar geçiyor, Akçasaz’ın etrafında köyler kuruluyor, ağalar peyda oluyor.” KA.s.348.

Akçasaz’ın Ağalar’ı: Romancı Yaşar Kemal’in Yusuf Yusufcuk (1975) ve Demirciler Çarşısı Cinayeti (1973) adlı romanları için kullandığı üst başğın adı. “Yusufcuk Yusuf, Akçasazın Ağaları başlıklı roman dizisinin ikinci kitabı.” KA.s.345.

Akçuraoğlu: Bkz. Yusuf Akçura. Akçuraoğlu’nun su itirafi ne kadar hazin: ‘Hasan Ali Bey Almanlardan veya Ruslardan istifade ettigi için olacak ki tarihte usulun tekamülünü gösterirken Ibn Haldun’u zikretmeyi unutmamıştır.” IDG.s.231.

Akdeniz: Atlas Okyanusu’nun Avrupa, Asya ve Afrika arasında kalan kenar denizi. Akdeniz’in yüzölçümü yaklaşık 2.5milyon km2dir. “Kan kokmayan tek destan!” Avrupa şiirinin ilham perisi bir an için Akdeniz’den uzaklaşıp Okyanuslara kanatlanır.” BÜ.s.231.

Akhunlar: Beşinci yüzyılda Batı Türkistan ve Afganistan bölgelerinde kurulan Türk devleti. Akhunlara Çinliler “Ye-ta”, Araplar “Haytal”, Bizanslılar ise “Eftalitler” demektedirler. Akhunlar’ın V. yy başlarında Sibirya’daki Hun-Türk İmparatorluğu’nun yıkılması neticesinde batıya göç ederek bu bölgeye yerleşen Hiungnular’ın bir kolundan oldukları tahmin edilmektedir. 480’de Akhunlar almış Kuzey Hint’i, 5282de püskürtülmüşler.” BDE.s.92.

Akıl Çağı: Jean-Paul Sarte (1905-1980) 1964 yılında yazdığı eseri. “Akıl çağı”nda (J. P. Sartre, L’Age de Raison Gallimard, Paris 1995) tersine.”Jur.1. s.91.

Akıl matbû: Bkz. Akl-ı Matbû. “Hz.Ali'ye nisbet edilen bir izaha göre akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.” IDG.s.185.

Akıl-ı evvel: Farabi’ya göre Tanrıda ilk olarak türeyen akıl. İbn-i Sina’da ise ilk ve zorunlu varlığın kendine ait kavrayış ve bilgisi.“Allah'ın, Hakikat-i Muhammediye' de ilim sıfatı ile tecelli ve zühur etmesi itibariyle buna akl-ı külli, kalem-i a'lâ ve levh-i a'zâm gibi isimler verilmiştir.” IDG.s.182.

Akif: Mehmet Âkif Ersoy (1973-1936). İstiklal Şairimiz. Türk edebiyatının ahlak ve fazilet âbidelerinden biri. Bir parça Akif. Daha çok Necip Fazıl. Ama hepsinden başka. Başka cünkü İslâm’ı tanımıyor.” BÜ.s.240.

Akka: İsrail’de, Akdeniz kıyısında Hayfa Koyu’nun kuzeyinde turizm ve ticaret merkezi. “İskenderiye, Beyrut, Sur, Akka Limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe taşlarıydı.” BFH.s.89.

Akl-ı ameli: Faaliyet halindeki insanın aklı anlamında bir felsefî terim. “Umumiyetle akl-ı ilmi ile akl-ı ameli birbirinden ayrılır .” IDG.s.188.

Akl-ı faal: İşraşrâkiyye (Yeni Eflâtunculuk) felsefesinde ukûl-ı aşerenin (on akılın) sonuncusu olup, yaşadığımız âlemle alâkalı akla verilen ad. Öldürme ve yaratma işlerine bakan mertebe. “Eski felsefede, akl-ı kül: lk yaratılan; asıl ve hakikat-ıbeşeriye. Nefs-i natıka, cebrail, akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare; müdebbire-i ukul: ruh-i Muhammedî."IDG.s.178.

Akl-ı ilâhî: Bkz. Akl-ı Küllî. “Ölçüye sığmayan, sınırlandırılamayan ve vahyin kaynağını teşkil eden ilâhi ilim. Hakikat-ı Muhammediye, Nur-ı Muhammedi, akl-I külli,akl-ı ilahi.” IDG.s.181.

Akl-ı kül: Bkz. Akl-ı Küllî. “Eski felsefede,akl-ı kül :ilk yaratılan ;asl ve hakikat-I beşeriye.Nefs-i natıka,cebrail,akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare; müdebbire-i ukul:ruh-i Muhammedî.” IDG.s.178.

Akl-ı küllî: Sühreverdi felsefesinde nurların nuru olan Tanrıdan ilk çıkan aklî cevher. İbn-i Macce’de akıllar sıralamasında sonuncu olan akıl. “Ölçüye sığmayan, sınırlandırılamayan ve vahyin kaynağını teşkil eden ilâhi ilim, Hakikat-ı Muhammediye, Nur-ı Muhammedi, akl-I külli,akl-ı ilahi.” IDG.s.181.

Akl-ı Matbû: Allah vergisi olan fitrî akıl. “Hz.Ali'yi nisbet edilen bir izaha göre akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.” IDG.s.185.

Akl-ı mesmu: Tecrübe akıl, Bir de tahsil, terbiye ve tecrübe ile elde edilen bir kabiliyet ve bilgi. “Hz.Ali'ye nisbet edilen bir izaha göre akıl matbû ve mesmû olmak üzere ikiye ayrılır.” IDG.s.185.

Akl-ı müktesad: El Kindî felsefesinde gizli durumdaki akıl.akl-ı bilkuvve ile akl-ı faal arasında yer alan ve ancak onun etkisiyle gerçekleşen anlayış gücü. Sühreverdi felsefesinde mücerret kavramların bilgisini edinme yetisi. “İnsanın bir iktisap melekesi oldugunu Kabul edenlere göre de akl-ı muktesep vardır.” IDG.s.188.

Akl-ı Selim: Papaz Meslier’e de atfedilen; ama 18. asırda maddeci filozof d’Holbach’ın Hristiyanlığı tenkit etmek için yazılan kitabın adı. Abdullah Cevdet eseri Türkçe’ye tercüme etmiştir. Eseri, Millî Eğitim Bakanlığı. Papaz Meslier’e atfederek, Latin harfleriyle neşretmiştir.“Akl-ı Selim mütercimi çok defa kalbiyle düşünür ve kafasıyla hisseder.” BÜ.s.142.

Akl-ı selim: Saptırılmamış yaradılışındaki dürüstlüğü koruyabilmiş akıl. Sağduyu. “Ma'ruf akl-ı selim tarafından bilinen, tanınan, daha doğrusu yadırganmayan; “münker” ise tanınmayan, yadırganan demektir.” IDG.s.186.

Aklın Yokedilmesi: Aklın yok edilmesi ya da Aklın yıkımı (Az esz tronfosztasa) Macar komünist filozof ve kuramcı György Lukacs (1885-1971)’ın 1949-1954 yıllarında yazdığı eseri. "XX.asrın hakim düşüncesini sergileyen kitabına -Aklın Yokedilmesi- adını vermiş." IDG.s.158.

Akl-i maaş: Yemek, içmek, evlenmek, helâl, haram demeden kazanmak ve eğlenmek gibi hep bedenin rahatını ve nefsin menfaatini düşünüp, ahireti düşünmeyen akıl; akl-ı meâdın zıddı. Akl-ı meâş, dünyânın geçici lezzetlerine bakarak, (büyüklenmek, kıskanmak, kendini beğenmek, kin ve düşmanlık gibi) halleri kalb hastalığı saymaz. “‘Allah akıl ile idrâk olunamaz’ denildiği vakit akl-ı maaş kastedilir."IDGs.184.

Akropol: Akropol veya Akropolis. Eski Yunan sitelerinde aşağı kente hakim mevkide duran, sağlam olarak inşa edilmiş yüksek yer. “Yunanistan’da, Olimpus’da, Akropol’da, Ölezis’de, bu düşüncelerin insanda ve tanrılarda ete ve deriye bürünerek, beşeri trajedi ve Psişe’nin semavi hikâyesi suretinde geçiş resmi yaptıklarına şahit oldu.” IDG.s.150. Akrostiş: Her dizenin ilk harfi yukardan aşağıya doğru sırayla okununca bir anlamlı söz çıkacak şekilde düzenlenmiş mazumelere denir. “Mersiyeler Kudüs'ün felaketlerini anlatan akrostiş tarzında manzumeler.” IDG.s.128.

Aksekli Hamdi (Elmalı): Ahmet Hamdi Akseki (1887-1951) Türkiye Cumhuriyetinin üçüncü Diyanet İşleri Başkanı. “Aksekli Hamdi (Elmali)[17] Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinde su izahatı veriyor.” IDG.s.195.

Akşam Şarkıları: Bengalli Hint şairi Tagor (1861-1941)’un 1904 yılında yazdığı eseri. “Şahsiyetinin ilk müjdesi, Hint’e dönünce yazdığı ‘Akşam Şarkıları’. Kırk yaşında kendini başkalarına vaketmek istiyor, Santinketan’a çekiliyor.” BDE.s.276.

Akvemü’l Mesâlik: Tunuslu Hayrettin’in 1876 yılında yayımladığı eseri. Kitabın asıl adı: Akvâm ül Mesâlik fî Ma’rifeti Ahvâm il- Memâlik’tir. Eser Ülkelerin siyasi durumlarını konu alıp Arapça olarak yazılmıştır. “Avrupa Akvemü’l Mesâlik’i yüzyıldan beri tanıyor.” UU.s.45.

Akyollu Murtaza: Yaşar Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan roman kahramanlarından birinin adı. Romanda Kürt Mahmut adında diğer bir şahıs tarafından öldürülür. “Kürt Mahmut, Derviş’in uşağı, Akyollu Murtaza’yı öldürecek.” KA.s.347.

Akyollular: Yaşar Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan ve aralarında kan davası bulunan iki sülâleden birinin adı. Davalı olduğu sülâlenin adı da: Sarıoğullarıdır. “Nihayet hikâye, Akyollularla Sarıoğulları arasında eski bir kan davası.” KA.s.347.

Alaattin’in Lambası: Binbir Gece Masallarının entanınmışlarından birisi. Bu lamba elde ovulunca içinden sihirli bir cin çıkar. Lambanın içinden çıkan cin lamba kimde ise ona hizmet etmektedir. “ Siyasî hürrüyet Alaattin’in lambasıydı.” Mağ.s.208.

Alafrangalık: Avrupa’nın yaşama biçimini benimseme veya ona özenme durumu. “Alafrangalık, zevki ve tefekkürü dumura uğratan bir kabuk” BÜ.s.126.

Alaka: Hint zenginlik tanrısı Kubere’nın hizmetçileri olan tabiatüstü yaratıkların yaşadığı mekân. “Yalvarırım sana Alaka’ya git! /Ahu gözlüm o beldede oturur.” BDE.s.379.

Alan Bullock: (1914-....) 1952’de Hitler üstüne yazdığı “Hitler, A stydy in Tyranny” isimli eseriyle ünlü İngiliz tarihçi yazar. “Alan Bullock’a göre Hitler’in siyasî fikirleri Darvinizm’e dayanır.” UU.s.133-134.

Alangu: Tahir Alangu. (1916-1973). Edebiyat tenkitçisi ve Halk Edebiyatı araştırmacısı. Eleştirmenimiz haydarane bir hamle ile Alangu ile Mutluay’ı yere serdikten sonra hükmünü veriyor.” KA.s.340.

Alankara Şastra: Şiir Sanatı. Süslenme sanatı (Alankara Şastra), her şairin ilhamını besleyen tılsımlı kaynak.” BDE.s.182.

Alaol:     (1597-1673). Bengalli Müslüman şair ve sufi.“17.yüzyılın en tanınmış

Müslüman şairleri arasında Alaol, Kazi, Nasir Mahmut, Seyit Sultan ve Ali Raqca sayılabilir.18.yüzyılın en önemli ismi Hayal Mahmut.” BDE.s.282.

Albay Pestel: Pavel İvanoviç Petsel (1793-1826). Rus devrimci. Rus ordusunda Albaydı. 1824 Ruskaya Pravda (Rus Gerçeği) adıyla bir rapor yazdı bu raporda Cumhuriyet topraklarının büyük bir bölümünün köylülere parasız dağıtılması gerektiğini savundu. Aralık 1825’de Dekaprist ayaklanma ve takip eden olaylar sırasında tutuklandı, ölüm cezasına çarptırıldı ve idam edildi. “Yalnız sol kanadı temsil eden Albay Petsel (1793-1826)sosyalistti.” Mağ.s.67.

Albay Selves: XVIII. asrın sonu ile XIX asırın başında yaşayan, Nopolyon ordusun Albay olarak görenliyken Mehmet Ali Paşa tarafından orduya kabul edilen, Müslüman olan Mısır ordusunu kuran Osmanlı Paşa’sı.“Napoleon’un eski subaylarını, bilhassa Albay Selves’i hizmetine alır.” BFH.s.118.

Albert Camus: (1913-1960) Fransız roman, deneme, tiyatro ve makale yazarı. Nobel Edebiyat ödülü sahibi. “Egzistansiyalizmin edebiyat çevrelerinde en tanınmış temsilcisi: Albert Camus” BFH.s.47.

Albin Michel: Fransa’da yayın yapan bir yayın evi. “Albin Michel Fransa’nın en tanınmış yayınevlerinden biri.” Kİ.s.145.

Albion Small: Ablin Woodbury Small (1854-1926). Sosyolojinin ABD’de akademik bir disiplin olarak yerleşmesini sağlayan kişi olarak kabul edilen sosyolog. “İki yıl sonra yayımlanan bir eserde Albion Small da aynı şeyleri söyler.” Kİ.s.26.

Aldous Huxley: (1894-1963). Şiirde imgeciliğe önem veren, Hippi alt kültürünün ortaya çıkmasını sağlayan, psikedelizmle de ilgilenen İngiliz şair ve yazarı. “Bu görüş Aldous Huxley’in ilim, hürriyet ve barış (1946) kitabında en açık ifadesini bulur.” Mağ.s.177.

Aleko Efendi: Aleksandr Bogoridi. Bulgar asıllı Osmanlı devlet adamı.1823 yılında Sisam’da doğdu ve 1910 yılında Paris’te öldü. Babası İstenefaki Bey gibi Osmanlı devlet hizmetine girdi. 1877’de vezir rütbesiyle Viyana Büyükelçiliği yaptı. Berlin Antlaşması hükümlerine göre kurulan Doğu Rumeli vilâyetlerine 5 yıl için (1879-1884) vali atandı. Doğu Rumeli’nin Bulgaristan Prensliği ile birleştirilmesini kolaylaştırmaya çalıştı. “1852’de Londra sergisini ziyarete giden Aleko Efendi daha dikkatli bir müşahittir. Seyahatname-yi Londra’da tiyatrolara geniş yer verilir.” Mağ.s.191.

Aleksandr I: Pavloviç Aleksandr (1777-1825). 1801-1825 arası Rus İmparatoru. “I. Aleksandr’ın kardeşinden, amcasının öcünü aldığı için mutludur.” BFH.s.122.

Aleksandr II: (1918-1881). 1855-1881 arası Rus imparatoru. “Kurtarıcı diye anılacak olan Çar II.Aleksandr, 3 Mart 1861’i kölelerin azat günü olarak ilan eder.” Mağ.s.69.

Alemdar Hareketi: Alamdar Hareketi veya Alemdar Vakası. 15-18 Kasım 1808 Yeniçeri Ayaklanması’nın tarihteki adı. Kendisi de olağanüstü şartarda sadrazam olan Alamdar Mustafa Paşa’nın devleti ve Yeniçeri Ocağı’nı islah etme çalışmaları sonunda 18 Kasım 1808 tarihinde Yeniçeriler tarafından öldürülüşüne Alemdar Vakası denir. “Bu yenileşme hastalığının, halk vicdanında, yarattığı zincirleme tepkiler, III. Selim’in tahttan indirilişi, Alemdar hareketi, Sened-i İttifak denilen yüz karası, Yunan isyanı.” Mağ.s.258.

Alevi: Dördüncü halife Hz. Ali’yi diğer sahâbeden ve diğer üç halîfeden üstün tutan mezhebe mensup kimse. “H.F. el-Hamdani, Risalelerin Yemen’deki İsmailiye davası üzerindeki önemini vurgulamakla beraber, eserin İsmaililer tarafından kaleme alınmadığını söyler ve yazarların Alevi olduğunu ileri sürer.”IDG. s. 51.

Alevîlik: Alevîlik, Hz.Ali'ye uyup onun Kur'an'daki nâs ve Resulullah (s.a.s.)'ın vasiyetiyle imamlığa tayin edildiğini ileri süren; imametin onun soyundan dışarı çıkmayacağına inanan ve onu diğer sahâbeden üstün gören zümrelerin başlattığı fikir ve siyasî kavgalarla ortaya çıkan hareketin genel adıdır. “Ekseriya ‘Alevîlik perdesi arkasında gizlenip ayin-i bâtıllarını icradan’ geri kalmamışlar.” Mağ.s.217.

Alexandre Dumas: Alexandre Dumas-Pere (1802-1870). Fransız Romatiklerinden. Tiyatro, hikaye ve roman yazarı. Üç Silahsörler ve Monte Kristo Kontu ismli romanlarıyla maruf olan yazarın çeşitli türlerde yaklaşık üçyüz eseri vardır. “Alexandre Dumas’nın sığ ve çırpıştırılmış romanları daha sürükleyici, daha harcıâlem.” KA.s.222. Alfabe Sırasına Göre Akıl: Fransız fikir adamı ve yazarı. François Marie Arouet Voltaire (1694-1778)’in 1752 yılında yazdığı Felsefe Lügatı’nın alt başğı. ‘Mesele Voltaire, Felsefe Kamusu’na ikinci bir başlık atar: Alfabe sırasına göre Akıl.” KA.s.402.

Alfieri: Vittorio Alfieri. (1749 -1803). İtalyan trajedi yazarı. "Bu görüş önce Gentile, sonra da Alfieri tarafından benimsenecektir".” SNK.s. 187.

Alfred de Vigny: Alfred Comte de Vigny (1797- 1863) Fransız romantiklerinden. XIX asır şiir, hikâye ve tiyatro yazarı. Edebiyat ve şiirin eğitici yönüyle ilgilendi. “Alfred de Vigny de Hint’in hayranıdır.” BED. s.63.

Alfred de Musset: (1810-1857). Fransız hikâye ve yazarı. “Chateaubriand’ın asık çevresi, çağdaşlarının matmazel Byron dedikleri Alfred de Musset’nin huysuzlukları,Gerard de Nevral.” Jur.I.s.115.

Alfred Rosemberg: (1893-1946) Nazi kuramcısı ve Alman siyaset adamı. “Biyolojik benzetmeleri bol bol kullanan Alfred Rosemberg’e göre şefin ana görevi ırkî kanın dolaşımını sağlamaktadır.” UU.s.132.

Alfred Weber: (1868-1958). Alman iktisatçı sosyolog ve yazar. “Ferdinand Tönnies’le (1922) Alfred Weber (1925) için medeniyet, amelî hattâ nazarî bilgiler bütünüdür, insanın tabiata söz geçirmesini sağlayan bütün ferd dışı vasıtalardır.” UU.s.96-97.

Ali Ağabey: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924-,. ..)’ın 1976 yılında yayımladığı Deprem romanın şahıslarından biri. Ali Ağabeyi hepimiz tanıyoruz.” KA.s.360.

Ali Baba’nın Mağarası: Binbir Gece Masallarında, Ali baba ve Kırk Haramiler hikayesininda Kırk Haramilerin hazinelerini sakladıkları mağara. Hikayede Ali Baba hazine dolu mağaranın yerini ve kapısının açılması için sihirli sözü çözerek hazinelerin bir kısmını evine taşır. Böylece hayalinde bile göremediği zenginliğe ulaşır. “Gabriel Matzneff şöyle demiş bu yıl dönümü vesilesiyle: ‘Littre’nin Sözlüğü, bize yeni hazineler, hayalimizden geçmeyen zevkler sunan Ali Baba’nın Mağarası.” Kİ.s.261.

Ali Bey: Bkz. Ali Özgüven “Üç saat medeniyet tarihi okuttum. Sonra asistan Ali bey geldi.” Jur.II.s.79.

Ali Bey: XVII. asır omsalı mütercim ve yazarı.“Mütercimi Ali Bey Sultan IV. Mehmed’in baştercümanıymış.” IDG.s.135.

Ali Canip: Ali Canip Yöntem (1887-1967). Genç Kalemler dergisi çervresinde teşkil eden yeni lisan hareketinin mensuplarından ve Milli edebiyat dönemi şair ve yazarı. “Ali Canip’e kıyasla daha basarısız, daha kötü işlenmiş mısralar.” Kİ.s.70.

Ali Efendi: (1845-1910). Meşrutiyet dönemi gazateci ve yazarı. 1969-1878 tarihleri arasında 376 sayı olarak çıkardığı Basiret Gazatesi adının, Basiretçi Ali, ya da Basiretçi Ali Efendi olarak anılma sebebidir. “Basiret Gazetesi sahibi Ali Efendi’yi dinleyelim:” Mağ.s.153.

Ali Gevgilili: (1938-....). Günümüz gazateci ve yazarı. Sayın Ali Gevgili, Tolle at lege.” Jur.II.s.197.

Ali İbn Ebu Talib: Hz. Ali. Resulullah'ın amcasının oğlu, damadı, dördüncü halife. Babası Ebû Talib, annesi Kureyş'ten Fâtıma bint-i Esed, dedesi Abdulmuttalip'tir. Künyesi Ebu'ı Hasan ve Ebû Tûrab (toprağın babası), lâkabı Haydar; ünvanı Emîru'l- Mü'minin'dir. Ayrıca 'Allah'ın Arslanı' ünvanıyla da anılır. “Kadir gecesi Peygamberin Ali ibn Talib’in halifeliğini ilan ettiği gecedir.” IDG.s.57.

Ali ibn Talib : Bkz. Ali İbn Ebu Talib. “Bu görüşe göre Risaleler, Ali ibn Talib, Gazali, Hallac, İmam Cafer el Sadık veya çeşitli İsmaili misyonerler tarafından kaleme alınmıştır.” IDG.s.50.

Ali İlmi: Fanizade Ali İlmi. Doğum ve ölüm tarihleri tam bilinmemekle birlikte Meşrutiyet dönemi Osmanlı Kozan Mebusu, Adanalı siyaset adamı ve gazeteci. “Ali İlmi, visleriyle, bayağılıklarıyla ve faziletleriyle, çöken Osmanlı cemiyetinin son temsilcilerinden biriydi.” Jur.I.s.382.

Ali Kemâl: 1867 İstanbul- 1922 İzmir. Asıl adı: Ali Rıza, gazeteci ve yazar. Paris’ten İkdam Gazetesi’ne yazdığı edebî ve tarihî makaleleriyle tanınmaya başladı. Hürriyet ve İtilaf Partisi üyesi ve İttihat ve Terekki karşıtı. Peyam adında günlük bir siyasi gazete çıkardı. Gazete sonraları Peyam-ı Edebî, Peyam-i Sabah, Edebî Nüshası ve Peyam-ı sabah adlarıyla yayınlandı. Ali Kemal’in tarih ve edebiyat üzerine makale, tercime ve kitapları vardır. Tanınmış bir çok kişi meselâ Yahya Kemal, Yakup Kadri, Rıza Tevfik, Hüseyin Daniş onun gazetesi etrafında toplandılar. Şiirde üstad olarak Muallim Naci’yi kabul etti. “Hatalarını hayatıyla ödeyen Ali Kemâl bana hep Suavi’yi hatırlatır.” BÜ.s. 163.

Ali Naili Erdem: (1927-..). DP ve AP dönemi Çalışma ve Millî Eğitim Bakanı ve siyaset adamı. Ali Naili Erdem Beyefendi’ye, yahut şairden şaire.Jur.II.195.

Ali Namık: (1885-1953). Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi entelektüellerinden. Osmanlı sadrazamlarından ayan reisi Küçük Sait Paşa’nın oğludur. 1918’de yayımladığı “Hakîkat, Adalet, iyilik” kitabı önemlidir. “Bu frankleşmiş aydınlar kafilesinin bir başka öncüsü Ali Namık.” BÜ.s.134.

Ali Nihat Tarlan: (1898-1978). Eski Türk Edebiyatı profesörü “Ali Nihat Tarlan beyin Farsçadan çevirdiği söylenen ‘İran Edebiyatı Tarihi’de, Cemal Sezgin'in Huart'dan dilimize aktardığı ‘Arap Edebiyatı’ da Cumhuriyet devrinin anılmaya lâyık hayırlı birer teşebbüsüdür.” Kİ.s.300.

Ali Paşa: (1815-1871) Islahat Fermanı’nı hazırlayan ve yürürlüğe koyan Abdülaziz Han dönemi Osmanlı vezir-i Azamı. Ölümünden önce yazdığı kırk sayfalık vasiyetnemesi meşhurdur: Ali Paşa Vasiyetnemesi.“Ali Paşa’yı düşünüyorum; Genç Osmanlılar’ın vur abalıya’sı Ali Paşa’yı.”.” UU.s.33.

Ali Raca: 17.yy da Bengal de yaşamış olan meşhur Müslüman şair. “17.yüzyılın en tanınmış Müslüman şairleri arasında Alaol, Kazi, Nasir Mahmut, Seyit Sultan ve Ali Raqca sayılabilir.18.yüzyılın en önemli ismi Hayal Mahmut” BDE.s.282.

Ali Reşat Bey: (1877-1929). Tarihçi ve mütercim yazar. “Ali Reşat Bey'in kitabındaysa kendi tarihimiz yoktur.” SNK.s.168.

Ali Suâvi: 1839 Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yetişen yazar ve ihtilalci. Londra’da bir İngiliz kızı ile evlenen Ali Suavi, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonra İstanbul’a geri döndü. Hayatının en önemli olayı sonunun da hazırlayıcısı oldu: Ali Suavi, etrafına topladığı beş yüz kadar göçmen ile 20 Mayıs’ta Beşinci Murad’ın bulunduğu Çırağan Sarayı’nı basarak, beşinci Murad’ı dışarı çıkardı. Bu sırada yetişen Beşiktaş muhafızı Hasan Paşanın vurduğu bir sopa darbesiyle Ali Suavi, olay yerinde öldü (1878). Ali Suavi’den Ziya Gökalp’e kadar hepsi Osmanlı’yı silmek istedi.SNK.s. 303.

Ali Şir Nevaî: (1441-1501) XV. asır Türk şairi Çağatay Türkçesinin en ünlü şairi. Cemil MERİÇ Muhakemetü’l-Lügateyn adlı eserini değerlendirir. 15. asırda Ali Şir Nevai Muhakemetü’l-Lügateyn’de Kaşgarlı’nın yaptığını yapar, Farsça ile Türkçe’yi karşilaştırır ve Türkçe’nin zenginliğini İslam dünyasına ispat eder. (Farsça).” SNK.s.321.

Ali Tarlan: Bkz. Ali Nihat Tarlan. “Fransızcayı Nesteren’den iyi yazar, Farsçayı Ali Tarlan’dan iyi çevirir.” Jur.I.s. 363.

Âli: (?-1648). Tarih-i Umûmî isimli eseriyle tanınan Osmanlı müverrihi ve divan şairi. “Cevdet Paşa, Peçevî’ye, Âli’ye, Kâtip Çelebi’ye hatta o kadar lezzetli ve dikkatli olan Naima ile Şârih’ül Mennarzade’ye rağmen en büyük müverrihimizdir.” UU.s.318.

Alicik: Yaşar Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan roman kahramanlarından birinin adı. “Derviş Bey, Mustafa Ağa’ya elçi olarak Alicik’i gönderiyor.” KA.s.349.

Alienation: Başkasına verme, devretme anlamında Fransızca bir hukuk terimi. Feuerbach’ın sandığı gibi bir Alienation değildir bu, bir zenginleşmedir.” SNK.s.195. Alis Harikalar Diyarinda: Lewis Carroll’ın 1865 yılında ortaya koyduğu tabii büyüme isteği ve korkusunu konu alan hikâyesi. Rivayete göre yazar bu hikâyeyi üç kız çocuğu için yazmıştır. Hikâyede, olay kahramanı Alis Satranç tahtası biçiminde bir ülkede yolculuk ederek hayallerini gerçekleştirir. “Ne Pinokyo’yu tanımışım, ne Alis Harikalar Diyarında’yı.” Kİ.s.312.

Alis: Cemil MERİÇ’in gençlik yıllarında tanışğı ve kısa süreli ünsiyet kurduğu bir kadın. “Alis kültürsüz, iki çocuk doğurmuş, para canlısı başka orospu.” Jur.I.s.101.

Alkibiyades: (MÖ. 450- 404) Atinalı general ve devlet adamı. Sokrates’in öğrencisi oldu. General olduktan sonra savaşa gideceği gün Tanrı Hermesin heykelini kırmak ve kutsal Eleusis ayinlerini alaya almakla suçlandı. Ardından kutsal kadırga gönderildi ve Sicilya’dan geri dönmesi istendi. Bunu üzerine Alkibiades kaçarak Sparta hizmetine girdi. Sparta ile anlaşması sona erince Perslere sığındı. Hayatı mücadeleyle geçti. Mücadelelerinde en sonunda Pers satrabı tarafından öldürüldü. “Örnek almışlar Yunanlıları: Messalia Lamia’yı, gölgede bırakmış, Neron Dematrius’u, Heliogabalus Alkibiyades’i.” UU.s.15.

Allasani Peddana: XV. asrın sonu ve XVI asrın başlarında yaşayan, Telugu diliyle eserler veren Hint şairi. “Allasani Peddana var, eseri ‘Manukaritram’, konu Markandeya-Purana’dan alınma.” BDE.s.298.

Almagest: Antoninus Pius döneminde Klaudios Ptolemaios tarafından yazılan ve eskiçağ matematik bilgileriniözetleyen gökbilim kitabı. Onunla Almagest’i, Öklid’in ‘Elemanlar’ını ve bir parça mantık okuyan delikamlı çok geçmeden hocasını geride bırakmıştır.” Kİ.s.183.

Alman Doğu Derneği ve Gazetesi:1845 yılında doğu kültürü ile ilgili araştırmalar ve yayınlar yapmak amacıyla Almanya’da kurulan dernek ve bu derneğin yayın kolu. “1845’de Leipzig’de Alman Doğu Derneği ve Gazetesi.” Kİ.s.63.

Alman İdeolojisi: Marx ve Engels’in 1845-1846 yıllarında yazdıkları ve ilk olarak 1932 yılında SSCB’de neşredilen eser. Eserde özellikle Feuerbach’ın maddeciliği, genç Hegelcilerin idealizmi, Max Stirner’in anarşizmi ve Moses Hess’sosyalist görüşleri tenkit edilir. “Marksizm, Marx’ın Alman İdeolojisi adlı eserinde Engels’in son yazılarına kadar, bu soruyu cevaplandırmaya çalışacaktır.” UU.s.278.

Alman Milletine Nutuk: Fichte’nin 1807-1808 yıllarında Berlin Ünivesitesi’nde verdiği 14 dersi. Eser bir nevi milliyetçilik bildirgesidir. Bu dersler Fransız işgalcileri hedef gösteren bir bildirge olarak degerlendirilir. 1790’la 1848 arası: Burke’in Fransız İhtilali Üzerine Düşünceler’i, Fichte’nin Alman Milletine Nutuk’u Tocquevelle’in Amerika’da Demokrasi’si.” UU.s.170.

Alman Sosyalizmi: Alman iktisatçı Werner Sombart (1863-1941)’ın eseri. “Önümde bir kitap duruyor: Alman Sosyalizmi.” BFH.s.3.

Alman Sosyolojisi: Franzız filozof ve toplumbilimci Raymond Aron (1905-1983)’un 1936 yılında yazdığı ilk eseri. “Aron’un ilk eseri “Alman Sosyolojisi”1933. Sartre’la 1946’da Temp Modernes’i kurar.” SNK.s.103.

Alman: Almanya başta olmak üzere dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan germen halkı. “Tefekkürle ilgili eserlere gelince Kant’ı kaç Alman anlar?” Jur.I.s.72.

Almanak: Yılda bir yayımlanan ve her türden bilimsel ve pratik bilgiler veren takvimli kitap. Almanaklar batıda uzun bir süre köylü kesimin ve burjuvazinin başlıca okuma kaynağı olmuştur. “O kadar ki Roger Caillois’nin tabiriyle bugüne kadar Batı köyüne iki kitap girmiştir: İncil ve Almanak.” SNK.s.157.

Almanca: Hint-Avrupa dil gurubundan german grubuna ait ve özellikle Almanya ve Avusturya’da konuşulan dil. Sol, Latince’de meş’um, eski Almanca’da eğri demek.” BÜ.s. 78

Almanya’ya Dair: Fransız kadın yazarlarından Madam dö Stael (1766-1817)’in eserinin adı. “Genç romantiklerin -1830’a kadar- en çok okudukları, en çok be ğendikleri kitap : “Almanya’ya Dair”.” BED.s. 59.

Alp Dağları: Bkz. Alpler. “Hristiyan derebeyi ile Osmanlı paşasını kaynaştırır Byron, Alp dağlarında İran Tanrılarını dolaştırır.” BED.s.45

Alpler: Alp sıradağları. Cenova körfezinden Pannonia ovasına kadar, bir yay şeklinde 1200 km uzanan Avrupa’nın en önemli sıra dağları. “Alpler büyümediler fakat biz Simplon’u aştık.” UU.s.104.

Al-Risâlet Al-Câmi’a: İhvanü’s-Sefa risalelerinden 52. risalenin adı. 52 nci risâle al- Risâlet al-câmi’a adını taşır, öteki risâlelerde ele alınan meseleleri tekrar eder.” IDG.s.45.

Altamira: Rafael Altamira Y Crevea (1866-1951). İspanyol tarihçi ve yazar. İspanya’nın tarihini yeniden yazması onun en önemli özelliğidir. Altamira’nın 1900’le 1911 arasında yazdığı eser: İspanya ve İspanyol Medeniyetinin Tarihi adını taşır.” UU.s. 97.

Althusser: Louis Althusser. 1918-1990 Fransız filozof. Marxçı kuram üzerinde önemli çalışmalar yaptı. Althusser Marx’ın gençlik eserlerini Kapital’den ayırarak Hegel’in etkisine sıkı sıkıya bağlanmaya yönelir. Ona göre Marxçılık Kapital ile başlar. Bunun dışında Althusser, eğitim, âile, adâlet gibi kavramlar üzerine durarak devlet kavramına yeni bir bakış getirmiştir.“Althusser için ideoloji, ‘kendine göre bir mantığı, bir tutarlığı olan, belli bir toplum içinde tarihi bir varlığı ve tarihi bir görevi bulunan bir tasavvurlar (imajlar, milletler, fikir veya mefhumlar...)bütünüdür.” UU.s.268

Altın Dal: İngiliz din tarihçisi ve antropolog Georges Frazer (1854-1941)’in. Avrupa toplumundaki büyü-din inancıyla ilgili büyük bir derleme oluşturan 1911-1915 arası yazdığı 12 ciltlik eserinin adı. Eserin orijinal adı: The Golden Bough’dur. “Frazer, totemizm üzerine on iki ciltlik bir deneme yazmış Altın Dal.” Kİ.s.58.

Altın Eşek: Apuleius’un on bir kitaplık Romanı. Eser Metamorphoseis (Değişim) ya da Asinus Aureus (Altın Eşek) isimiyle bilinir. Romanda bir büyücünün eşeğe çevirdiği genç bir kişinin macerası anlatılır. Romanın kahramanı böylece hayvanlar aleminin yaşantısını tanıma imkanı bulur. Genç adam kadın tanrı İsis’in iyilikseverliği sayesinde eski hayatına döner.“Latince yazılan bir başka roman da Altın Eşek (İ.S.2.asır) Kartacalı Apüle’nin eseri.” KA.s.157.

Altın Gözlü Kız : Cemil Meriç’in 1943’te Balzac’tan tercüme ettiği ilk roman. Bu eser aynı zamanda Cemil Meriç’in ilk eseridir. Üniversite Kitabevi tarafından basılan kitap 189 sayfa olup 74 sayfası Balzac ile ilgili bir incelemeden oluşan önsözdür.“Asya aşkın kanat açabileceği tek ülke. “Altın Gözlü Kız”ın kahramanı sevgilisine şöyle seslenir: “Hint’e gidelim. Ebedi bir bahar yaşanır orada, topraktan yalnız çiçek fışkırır, kuşlar aşkı terennüm eder.” BDE.s. 63.

Altona Mahpusları: Jean-Paul Sarte (1905-1980)’ın 1964 yılında yazdığı romanı. “J.P. Sarte’ın “Altona Mahpusları”nda Alman ordusunda subaylık yapan Franz; Kendini isteyerek hapsettiği zindanda, yengeçlere dertlerini şöyle anlatır.” SNK.s.127.

Altruizm: Özgecilik, kendinden başkasını da düşünmek. “Altruizm, agoizmlerin imtizacıdır.” SNK.s.401.

Alvarlar: Varlığını Vişnu’ya adamış Tamil şairi için kullanılır. Geleneksel hikâyelerde VI. ve IX. asırlar arasında yaşamış on iki Alvardan söz edilir. “Alvarlar aşk şiirlerindeki mecazları ilahi aşkın tasvirinde kullanırlar: ruh, güzel bir çoban kızıdır, kuşlara açar derdini, bulutlara döker.” BDE.s.293.

Amaç: Fransızca yazan Belçikalı şair Emile Verhaeren (1855-1916)’in şiiri. “Verhaeren’den manzum bir tercüme: Emek, Amaç, Yirminci Asır, v.s.” Mağ.s.281.

Amalfi : İtalyada bir kent. Sayfiye merkezi durumunda olmakla birlikte tarihi bir kimliğe de sahiptir. Daha V. Asırda amalfi İtalya ile bağlı olduğu Bizans arasında önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Denizcilik hukuku ile ilgili amalfi levhaları bu şehirde buulunmaktadır. “Muhakkak olan şu: Ceneviz ve Amalfi gibi bazı İtalyan şehirleri çok eskiden Osmanlı ülkesinin şu veya bu bölgesinde geçerli olan bir takım imtiyazlar elde etmişler.” BFH.s.84.

Amaravati: Hindistanda tarihi bir yer bugün arkeolojik bir sit. Adı Sanskritçe olup “ölümsüzlerin yurdu anlamına gelmektedir. “Şiva, Şiva’yla baş başaydı Amaravati’de.”BDE.s. 375.

Amaru: IX. asırda yaşamış, aşk şiirleri yazmış Hint lirik şairi. “Amaru ressam, Bhartirahi psikolog.” BDE.s.196.

Ambition: Hırs, tutku, emel, ihtiras anlamında bir Fransızca kelime. “Ezilmiş, hırpalanmamış, belli bir “ambition”u da yok.” Jur.I.s.104

Ameli akıl: Bkz. Akl-ı Ameli. “Oysa gelecekteki ameller üzerinde düşünür, istaha melekesi vasitasiyla vucudu iyiye sevkeder.” IDG.s.188.

Amerika Birleşik Devletleri: Kuzey Amerika’da bir devlet. Başkenti Washington. Resmi dili İngilizce. “Petrol kaynaklarının bulunuşu Amerika Birleşik Devletleri’nin iktisadî tarihini değiştirmiştir, ama daha o zamanlarda Ortadoğu’da, Sahra’da veya Lübnan’da bir o kadar önemli kaynaklar vardı.” BDE.s.74.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Edebiyatı ve Edebiyatçıları: Amerikalı edebiyat araştırmacısı Eugene Vail’in 1841 yılında Fransızca olarak kaleme aldığı eserinin adı. “Mesela Amerikalı Eugene Vail, Amerika Birleşik Devletleri’nin Edebiyatı ve Edebiyatçıları adlı eserini 1841’de Fransızca olarak yayımlamıştı.” KA.s. 412.

Amerika: Bkz. Amerika Birleşik Devletleri. “Coleridge, Amerika’da kralsız ve rahipsiz bir komünist kolonisi kurmağa kalkışır, sonra muhtisizme geçer”Jur. II.s.63

Amerika’da Demokrasi: Amerika’da Demokrasi ya da Amerika’da Demokrasi Üzerine. Eserin asıl adı: De la Democratie en Amerique’dir. Eseri1835-1840 yılları arasında Fransız devlet adamı ve tarihçisi Alexis de Tocquevill yazmıştır. Eser sahibine söhret kazandıran eserlerdendir. “1790’la 1848 arası: Burke’in Fransız İhtilali Üzerine Düşünceler’i, Fichte’nin Alman Milletine Nutuk’u Tocquevelle’in Amarika’da Demokrasi’si. UU.s170.

Ammon: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’e göre Davud peygamberin oğullarından biri. Davud’un büyük oğlu Ammon da uçkuruna düşkündür’’ IDG.s.95. Amorf: Biçimsiz anlamında Fransız kökenli bir kelime olup terim olarak çeşitli organik dokuların yapısına yardımcı olarak giren; ama doldurdukları aralıkların biçiminden başka bir biçimi olmayan maddeler manasına gelir. Bu amorf kalabalığın heyecan duyması şarttır.” SNK.s.196.

Amos. Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün peygamberlerle ilgili kitaplarından birisi. Aynı zamanda Amos, Yahudi Peygamberlerinden olup MÖ. VIII. yüzyıl ortalarında yaşamış ve Yahudilere göre söylediklerini, ilk yazan peygamberdir. Kehanetlerini yazdığı Amos’un Kitabı MÖ.VI. asırlarda kaleme alınmıştır. “Eski Nebiler (Yeşu, Hakimler, 1.Samuel, 2.Samuel, 1.Krallar, 2.Krallar. Sonraki Nebiler: İşâya Yeremya, Hezekiel, Hoşça, Yoel, Amos, Abodya, Yunus, Mika, Nahun, Habakkuk, İsefanya, Haggay, zekarya, malaki.” IDG.s. 135- 136.

Ampirist: Ampririzm (Deneycilik) felsefî görüşünü benimseyen kişiler. Bkz. Ampirizm. Böyle bir melekenin varlığına inananlar idealist adını almış, inanmayanlar ampirist."IDG.s.169.

Ampirizm: Ampirizm, bilgimizin kaynağında yalnızca deneyin bulunduğunu söyleyen görüştür. Ampirizme göre insan zihni doğuştan boş bir levha gibidir. Bu boş levha sonradan deney yoluyla dolar. “İngiliz burjuvazisi, bir parça da bu yüzden, Fransa’daki gibi rasyonalist olmamış, ampirizm ve sansüalizmi kurmuştur.” UU.s.292.

Amsterdam: Kuzey Hollanda’da Amstel ve İj ırmaklarının kavşağında yer alan Hollanda’nın başkenti. "Elimizdeki baskı 1776 tarihini taşıyor, Amsterdam’da basılmış, 954 büyük sayfa,” IDG.s.84

Amşapantlar: Ahuramazda’da sözü edilen olağanüstü yaratıklardan biri. “Altın kanatlı Amşapantlarla tunç bedenli devler, altıbin yıl sürecek olan bu kozmik kavganın başlıca kahramanları.” Kİ.s.295.

Amyot: Jacques Amyot (1513-1593) Fransız hümanisti. Yunanca üzerine çalıştı on yıldan fazla öğretmenlik yaptı. Eserlerinin büyük bir bölümünü tercümeler oluşturmaktadır. “Klasik Fransızca, Amyot, Rebelais, Montaigne ile Cheteaubriand, Victor Hugo, Honore de Balzac arasında başlayıp biten Fransızca'dır.” KA.s.53

An Arab Philosophy of History: Arap Kıpti kökenli, Mısırlı iktisat ve Ortadoğu tarihçisi Charles Issawi’nin 1956 yılında yazdığı eseri. “Kazim Kadri Ogan'ın tercümesi bir yürekler acısı. Beyrut Üniversitesi profesörlerinden İssawi'nin değerli bir eseri: ‘An Arab Philosophy of History’ (Bir Arab Tarih Felsefesi) başğını taşır.” SNK.s.69.

Anabaptisler: Kelime aslı anabaptiste’dir. Anabaptis veya anabatist olarak geçmektedir. XVI. asırda reform hareketleriyle güçlenen dinî sosyal ve siyasî doktrin. Anabaptist hareket 1521 yılından itibaren almayada Thomas Münzer’in etrafında gelişmeye başlar, zamanının sosyal adâletsizliğine karşı savaşır. Temel düşüncelerinden biri de küçük çocuklara verilen vaftizin her türlü kutsayıcı değerlerini yatsıyarak din bilincine varmış yetişkinlerin yeniden vaftizini gerekliliğidir. Sokrat'ın istihzasını Gringore veya Rabelais'nin maskesi altında saklayan akıllı deliler; Charles-Guint veya II.Philippe gibi dünyaya söz geçirmeyi düşleyen ikbalperest deliler; Pavie'de I.François esir edilen yahut Berquin ve Nubourg'la alevler içinde can veren yiğit deliler; Munster'deki anabaptisler veya Paıis'teki protestanlar gibi azgın deliler."IDG.s.161.

Anabaptistlerin kiliazma inanışı: Kilazma bin yılda dünyanın şeklini değiştirecek olağanüstü hadiselerin gerçekleşeceğine duyulan inançtır. Ortaöağda yaygın bir düşünce olan bu inanç sosyal sistemden şikâyetçi olan anabaptistlerde ütopyacı, devrimci, bir nitelik kazanır. “Mannheim,yakın çağlarda ütopyacı zihniyetin merhalelerini belirten dört ütopya biçimi sayar: Anabaptistlerin “kiliazma” inanışı.” UU.s.303.

Anadolu: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Asya kıtasında kalan toprakları. “Hasan Ali: ‘Edebiyatımızda en eski medeniyetlere beşik olmuş Anadolu’nun eski sakinlerine ilk akrabalık duyan ve duyuran, Yakup Kadri oldu. Şimdi Sabahattin Eyüboğlu’nda ve onunla beraber pek çok gençlerimizde gördüğümüz Anayurt Anadolu’yu payen geçmişiyle beraber yaşayarak benimseme fikri, kökenlerini burada bulur’ diyor.” UU.s.14.

Anakharsis: (MÖ. VI.yy). Medeniyetin bozmadığı tabii insanın sembolu olarak gösterilen İskit filozof. “Anakarsis, ‘kanun, küçük sineklerin takılı kaldığı, büyüklerin yırtıp geçtiği bir örümcek ağıdır. der.” SNK.s.191.

Anakronizm: Tarihi çağları birbirine karıştırma, tarihe aykırılık. Bir olayı yanlış bir çağa ya da tarihe yerleştirmekten kaynaklanan yanılgı. “İzm’ler birer anaokronizmdir, birer anokronizm yani kalıplaşan, canlılığını yarı yarıya kaybeden birer konserve düşünce.” BÜ.s.188.

Anandadamat: Bkz. Mutluluk Manastırı. “İlk kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en tanınmış romanı, Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.

Ananta: Sonu olmayan, sonsuz, ölümsüz anlamında Sanskritçe bir kelime olup Hint mitolojisinde tanrı Vişnu’nun ünvanlarından biridir. “Vişnu’nun çeşitli sıfatları var: Savayambu (kendiliğinden varolan), Ananta (sonsuz), Hari (kendine bağlayan, çeken), Mukunta (kurtarıcı), Madhava (baldan), Keşava (uzun saçlı), Narayana (varlıkların kaynağı ve barınağı).” BDE.s.128.

Anarşi ve Nizam: Sir Herbert Read’in 1954 yılında yazdığı eserin adı Sir Herbert Read da aynı kanaattedir ( Anarşizmin felsefesi, 1940; Anarşi ve Nizam,1954.) George Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit oluruz (Katalonca’ya Saygı.1934). Mağ.s.177.

Anarşizm: İnsan en iyi biçimde bir hükûmet veya otorite olmadan işleyeceğini savunan ferdi disipline eden hiçbir devlet teşkilatı olmadan kişiyi kayıtsız şartsız hürriyete kavuşturmayı hedef sayan siyasi ve hukukî nazariyelere,felsefi akıma verilen isim. Anarşistler her şeyin cazibe yoluyla meydana gelebileceğine cebren ve tazyik yoluyla doğrunun bulunamayacağına inanırlar. Bu bakış açısına göre anarşi, kaosun değil; kendiliğinden düzenin yolunu açacaktır. Anarşizm akınımı sistemetik olarak kuramlaştıran kişi İngiliz William Godwin’dir. Bunun dışında Anarşizm Proudhon, Stirner, Tolstoy, Mihail Bakunin ve Peter Kropotkin Kanadalı Murray Bookchin gibi değişik kişiler tarafından savunulmuştur. “Anarsizm, Avrupanın rezil ve yalancı medeniyetini yok edip bahtiyar bir çağın yaratıcısı olmak hülyâsıdır.” BFH.s.1.

Anarşizmin Felsefesi: Sir Herbert Read’in 1940 yılında yazdığı eserinin adı. “Sir Herbert Read da aynı kanaattedir (Anarşizmin felsefesi, 1940; Anarşi ve Nizam,1954.) George Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit oluruz (Katalonca’ya Saygı.1934).” Mağ.s.177.

Anatole France: (1844-1924) Fransız yazar. 1921 Nobel edebiyat ödülü sahibi. “Sayın İlhan, Anatole France üstadımızın Penguenler Adası’nı hatırlasın, bilhassa önsözünü.” UU.s.30.

Anavatana Selam: Bengal romanının babası olarak kabul edilen Bankim Çandra Şaterci: (1838-1894)’nin eseri. “İlk kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en tanınmış romanı, Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.

Andersen: Hans Christian Andersen 1805-1875. Danimarkalı Şair, tiyatro yazarı. Ama asıl ününü masallarıyla kazanmıştır. “Reineke Fuchs, Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan, La Fontaine’in, Grimm’in, Andersen’in masallarına kadar bir çok meşhur eser bu Sanskritçe kaynaktan geniş ölçüde faydalanmış ( L. Renou ).’’ BDE.s.h. 236.

Andra Edebiyatı: Telugu edebiyatının Sanskritçedeki adı. “İlk yazıt 633 tarihli. Telugu edebiyatının Sanskritçedeki adı Andra Edebiyatı.” BDE.s.296.

Andre Breton: 1896-1966. Farnsız şairi. Sürrealizmin kurucusu. Eserlerinden bazıları: Dindarlık Tepesi, Manyetik Alanlar, Kaybolan İzler, Eriyen Balık,Serbest Bağlar, Ak Saçlı Tabanca Yıldızlı Şato. “Filanın Baytekin’i Bertold Brecht’dir, falanınki Andre Breton’dur, feşmekanınki Sartre, Joyce ya da Garaudy!” UU.s.30-31.

Andre Dupont-Sommer:1900-1983. Fransız doğu dilleri uzmanı. İbranice ve aranca profesörü. Ölü Deniz elyazmalarını ilk çeviren ve yorumlayanlardandır. Andre Dupont- Sommer düşünce ve inanç tarihi bakımından da önemli bir tarihçi kabul edilmektedir. Eserlerinden bazıları: Ölü deniz Yazmalarına Genel Bakış, Ölü deniz Kıyısında Bulunan İlâhiler Kitabı.“Pleiade Ansiklopedisi’nin yayınladığı üç ciltlik Edebiyatçılar Tarihi’nin birinci cildi. İbrani edebiyatı isimli bölüm, Andre Dupont-Sommer imzasını taşıyor.” IDG.s.90.

Andre Gide: (1869-1951) Fransız yazar.“Andre Gide “Gitancali” tercümesine yazdığı önsözde: “Tagor bu şiirlerinden bazılarını yazarken, hiç şüphesiz benim onları çevirmek için verdiğim zamandan daha azını harcamıştır.” BDE.s.70.

Andre Lalande: (1867-1963) 1960 yılında yayımladığı 1960 yılında yazdığı felsefe sözlüğü “Altmış yıl sonraki bir lügata başvuralım: Andre Lalande’nin meşhurlügatı (1960).” BFH.s.41.

Andre Malraux: 1901-1976. Fransız yazar ve siyaset adamı. Hayatı Fikri ve fiili mücadelerle geçen Andre Malraux Kasım 1945’ten Ocak 1946’ya kadar enformasyon bakanı olarak görev yapmıştır. Eserlarinden bazıları: Kanton’da İsyan, Büyük Yol, İnsanlık Durumu, Umut “Olmaz olur mu? İşte Pierre Emmanuel Olmaz olur mu? İşte Pierre Emmanuel. Frasa’da devrin kültür bakanı Andre Malraux’ya yazdığı mektupta gerçek kültür, bir tutkudur diyor.” Kİ.s.10.

Andre Suares: (1868-1948). Fransız yazarı. Eserleri mistizizmin etkileri taşıyan genellikle tumturaklı, kötümser, farklı olan her şeyi küçümseyen düşencelerle doludur. görülür. “Bu keşmekeşte Andre Suares sesini yükseltir: Zola’nın yerine Pantheon’dur.” KA.s.308.

Andromak: Fransız yazar Rasine’nin 1667 yılında yazdığı trajedisi. Eser, Rasine’nin ruhbilimsel çözümlemeler konusundaki kabiliyetini göstermesi açısından önemlidir. Eserde Orestes Hermione’u, Hormione Pyrrhus’u o da Andromak’ı sevmektedir. Andromak ise oğlu Astyanaks’ta yaşamayı sürdüren kocası Hektor’un anılarıyla yaşamaktadır. Bunun içindir ki zincirinin birinde geçen olay kısa sürede diğer kahramanları da etkilemekte ve böyleve bir çatışma kurulmuştur. “Rama ile Sita’nın sürgüne giderken söyledikleri sözler, Hektor’la Andromak’ın vedalaşmalarından çok daha güzel, çok daha dokunaklı.” BDE.s.151.

Andromaque: Andromak. 17. asır Fransız trajedi yazarı Jean Racine (1639-1699)’in 1667 yılında yazdığı eseri. Racine'in Andromaque'i, tarihteki Andromaque değildir.” KA.s.59.

Anga: Canizmin kutsal metinlerinden muhtelif zamanlarda yazılan Düstur içinde yer alan ve Sudarman tarafından kaleme alınan eser. “Bu Düstur’a dahil edilen kutsal metinleri Cina’nın şakirtleri kağıda geçirmiş, Düstur’un metinleri olan “Anga” ve “Uvenga” ları Sudarman kaleme almış, diğer metinler ise çok daha sonra yaşamış Cainist rahipler tarafından yazılmış.” BDE.s.166.

Anglo Sakson: Germen kavimlerinden Angllar, soksonlar ve jutlara verilen ortak isim. Türk Dil Kurumu sözlüğünde, 5. ve 6. yüzyılda İngiltere'yi işgal eden Germen ırkı olarak tanımlanan kelime aydınlarımız tarafından değişik biçimlerde kullanılıyor. İngiliz kültürünü ve onun ürünlerini ifade etmek için kullanılan Anglo-Sakson kelimesi, bugün daha çok anadili İngilizce olan toplumları (İngiltere, Avustralya, Kanada ve Amerika) belirtmek için kullanılıyor. “German dünyası ile Anglo Sakson dünyanın bağımsızlık belgeleridir’’IDG.s.89.

Anglo-saksonca: Anglosakson kavimlerinin konuştuğu dil. İngiltere, Norman istilasından önceki eciş bücüş, yabani ve daha sonraki İngilizce’yle en küçük ilgisi bulunmayan Anglo-Saksoncayı İngilizce diye benimsiyor.Jur.II.170.

Angoisse: Yürek darlığı sıkıntı anlamında Fransızca bir kelime. “Ama bugün, bu, bir tecessüsten çok bir ‘angoisse’, medeniyetimizin bir buhranı.” Jur.I.s.397.

Angramenyu: Bkz. Ehriman. “İlk yalan, ilk gözyaşları, kötülük tanrısı Angramenyu'nun sahneye çıkışı, canlı ve cansız, bütün varlıkların iki düşman kampta kümelenmesi." Kİ.s.294.

Angro Menyü:Bkz. Ehrimen. “İhtiyar Zerdüşt’ün Angro Menyü’sü Hem kendini, hem tabiatı tahribat eden bir ucube.” UU.s.221.

Ankara üniversitesi: Resmen 1946 yılında, Ankara’da kurulan üniversite. “Ankara Üniversitesi’nde Hindoloji diye bir şube bulunmasına rağmen tanımıyoruz.” Jur.I.s. 149.

Ankara: Türkiye Cumghuriyeti’nin Başkenti. “Vıcık vıcık bir Ankara günü” KA.s.353. Anlaşmazlık: Fransız Roman, deneme, tiyatro ve Makale yazarı. Albert Camus (1913- 1960)’un 1942 yılında yayımladığı “Sizif Masalında, Anlaşmazlık’ta, Yabancı’da, cana kıyılır veya intihar edilir.” BFH.s.47.

Anna Karenina: Lev Tolstoy’un romanı. Sevmediği yüksek bir memurla evlenen Anna, yakışıklı bir subay olan Vroski’ye tutulur. Romanda toplum normlarına rağmen sonu acı, yıkım ve ölüm olan bu tutku anlatılır. Bunun yanında Kiti ile Levis’in yasal aşkı mutluluğu, kocası Oblonskiy tarafından aldatılan Darya kaderine boyun eğen Rus kadınını simgeler. Eser Rus aile yapısının bir destanı olarak kabul edilir. “Jules Renard, Anna Karenina’yı okumak istememiş, çünkü yüzde yüz Fransız olmayan hiçbir şey ilgilendirmezmiş üstadı.” KA.s. 229.

Anomi: Yunanca anamos (yasasızlık) kelimesinden gelen bu kelime “Bir toplumun normlarının etkisizleşmesi, toplumsal çöküntü anlamlarında kullanılan bir sosyoloji terimidir. Anomi kelimesini sosyal terim olarak en fazla Emil Durkheim ve Robert Merton’dur. “Batı bizim yaşadığımız faciaya şahit olmamış ama başlayacak diye tir tir titrediği bu felâketin adını koymuş: anomi.” BFH.s.1-2.

Ansiklopedi üzerine İncelemeler ve Yeni Ansiklopedi Kurma Lüzümu: Saint-Simon (1760-1825)’in 18010-1813 yıllarında arası yazdığı eserinin adı. “Ansiklopedi üzerine İncelemeler ve Yeni Ansiklopedi Kurma Lüzümu,1810 ve 1813 (Etudes sur I’Encyclopedie et la Necessite de Fonder une Nuovelle Encyclopedie”SSSS.150.

Antagonizma: Uzlaşmazlık anlamında bir felsefe terimi. İki sistem, iki organ ya da biyokimyasal iki madde arasındaki işlev ayrılığı. “Diyalektik, bir aldatmaca. Bir antagonizma, başka antagonizmaların çözüm yolu olmaz.” UU.s.247.

Anti-Duhring: Frederich Engels (1820-1895)’in 1878 yılında yazdığı, felsefe ve bilim konusunda yazılmış makalelerinin derlemesinden oluşan Herrn Eugen Dührings Umwalzungder Wissenschalf Bay Eugen Dühring’in Bilimsel devrimi) isimli eseri. “Engels, Anti-dühring’de “insanlik barbarliktan ancak barbar vasitalarla kurtulabilir”der.” SNK.s.56.

Antikite: Antikçağ. Tarihi Çağların başlangıcından Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar olan zaman. “Kelime, ne Antikite’de kitap başğı olarak kullanılmış, ne Ortaçağda; XVI. yüzyılda, liberal sanatları içine alan pedagolojik felsefî eserin adı.” IDG.s.11.

Antiller: Orta Amerika’da takımadalar. “Sonra, Pondichery’den, Antiller’den söz ediyor yazar.” UU.s.29.

Anytos. MÖ. V-IV. Asırlarda yaşamış Atinalı siyaset adamı. “399’da meletos, Lycon, Anytos onu Arkunt’a sikayet ederler ve ustad tevkif edilir.” SNK.s.57.

Apandisit: Apendiks lümeninin (yani apendiksin iç kısmının) dışkı ile tıkanmasından kaynaklanan rahatsızlığı ifade eden bir tıp terimi. “Bir nevi apandisit ameliyatı.”Jur.II.130.

Apokalips: Hristiyanlıkta kıyamet, Mahşer inancı. Nihilizm, esasında Rusların eski bir inançıdır: Apokalips (kıyamet) inancı.” Mağ.s.93.

Apokrifler: MÖ III. Yüzyıllarda yazıldığı düşünülen Kutsal Kitab’a dahil edilmeyen Yahûdi metinleri. “Bundan başka, Hristiyan kilisesi, Musevi bible’ini Eski Ahit adıyla vahiy mahsulü diye kabul etti; Apokrifler (başka bir adları da deterokanonik)” IDG.s.91.

Apollinaire: Guillaumme Apollinaire (1880-1918).Fransız kübist şairi; ayrıca Hikâye, roman ve oyun yazarı. “Garip değil mi, unutulan Sade’yi içli bir şair Fransa’ya tanıtır: Apollinaire.” BÜ.s.200.

Apollon:Yunan mitolojisinde her gün arabasıyla göğü bir uçtan bir uca gezen güneş tanrısı. Gün ışığının parlak tanrısı olan Apollon, Yunanlılara göre kendini güneş ile göstermektedir. “Hürmüz’ün, Oziris’in, Apollon’un bağrında fışkıran hep aynı fecir değil mi?” BDE.s.105.

Apollon: Zeus ile Leto'nun (Latona) oğlu, Artemis'in kardeşi. Olimpos Tanrıları içinde güzel sanatlar ve gün ışığının tanrısı olarak saygınlığını kazanır. Ve kelime, Belvedere Apollon'unun cilalı mermeri gibi esrarla haleli kalmış.” KA.s.63.

Apollonius. Bergamalı Apollonius (MÖ.262-190) Yunan matematikçi “Cabir’in kendi de, yalnız Fisagor ve Apollonius gibi Yunan bilgelerinin malûmatına sahip olmakla kalmadığını, kadim Yemenlilerin hikmetine de vâkıf olduğunu ileri sürer.” IDG.s.60 Apolojetik: Hristiyanlıkta, Vahiy bölümünün tamamlandığı takriben 95’ten başlayan ve 325 İznik konsiline kadar süren dönemi anlatmak için kullanılan bir terim. Sokrat'ın 'mayötiğinden' ve Eflatun'un diyalektiğinden başlayıp İzokrat'ın sofistiğinden ve Ciceron'un retoriğinden geçerek Kilise Babalarının apolojetiğine ve Ortaçağ'ın skolastiğine kadar devam eden fasılasız davranış.” KA.s.123.

Apsaralar: Apsaraslar da denir. Ap: (su), sarah (akan) kelimelerinden oluşup suda hareket eden anlamına gelir. Hint kutsal metinlerinde, Özellikle Rigvedalarda su perileri olarak tasvir edilir. “Apsaralar su dökemezmiş eline.” BDE.s.355.

Arabistan: Asya kıtasının güney batısında bir yarımada. Batısında Kızıldeniz ve Akabe Körfezi, güneyinde Hint Okyanusu, doğusunda Umman Denizi ve Basra Körfezi, kuzeyinde Irak ve Ürdün yer alır. Kızıldeniz’i Hint Okyanusuna bağlayan Bab’ül- Mendeb Boğazı ile Afrika’ya yaklaşır. Toplam kıyılarının uzunluğu 9000 km, yüzölçümü 2.590.000 kilometre karedir. Arabistan’da; Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen olmak üzere yedi devlet yer almaktadır. “İskenderiye, Beyrut, Sur Akka limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe taşlarıydı.” BFH.s.89.

Araf: Cennet ile Cehennem arasında yer alan ve birinin te'sirinin diğerine geçmesine mâni olan sûrun (engelin) yüksek kısımları. “Görünmeyen dünya üç bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın baş fazileti. Nedamet.” Kİ.s.380. Aragon: Louis Aragon (1897-1982). Fransız yazar. Sürrealizm akımının öncülerinden. Çağdaş Fransız edebiyatının en meşhur isimlerinden biri olan Aragon’un eserleri dadais çizgide de değer görmektedir. “Dehâ bir sümük meselesidir” Leon Paul Fargue’a göre “sanat bir virgül meselesidir”; Aragon için “dâhi’nin özelliği, öldükten yirmi yıl sonra salaklara düşünceler ilhâm etmesidir.” BÜ.s.227.

Aramice: Eski Aramca. Sami dillerinin batıdaki kuzey kolunu oluşturan dillerden biri. Fenikece ve İbranice ile yakın akrabadır. Arapça ile de benzerlikleri vardır. Özellikle Antikçağda konuşulmuş olan kuzey-batı sami dili. “İncil süryanice veya Aramice anlatılmış olsa ne ifade eder” IDG.s.89.

Arap Edebiyatı Tarihi: Alman şarkiyatçı ve Türkolog Carl Brockelmann (1868- 1956)’nın 1898 yılında yazdığı eserinin adı. "Konu üzerinde son büyük eser Brockelmann'ın iki ciltlik “Arap Edebiyatı Tarihi”dir.” Kİ.s.300.

Arap Edebiyatı Tarihi: Avusturyalı şarkiyetçi ve tarihçi Hammer Purgstall (1774- 1856)’in Arap edebiyatı şiir ve edebiyatı üzerine yazdığı ve 7 ciltlik bölümünü hayatta iken yayınlattığı eserinin adı. “Bu büyük dâhi yetmişaltı yaşında bir ‘Arap Edebiyatı Tarihi’ yazmağa başlamış.” Kİ.s.103.

Arap Edebiyatı: Litterature Arabe. İran, Arap ve Türk tarih ve edebiyatları üzerine araştırmaları ile bilinen Fransız şarkiyatçı ve yazarı. Clement İmbaylt Huart (1854- 1926)’ın 1902 yılında yazdığı eseri. Eser, 1944 yılında Cemal Sezgin tarafından Arap ve Arap Dilinde İslam Edebiyatı adıyla Türkçeye çevrilmiştir. "Ali Nihat Tarlan beyin Farsçadan çevirdiği söylenen ‘İran Edebiyatı Tarihi’de, Cemal Sezgin'in Huart'dan dilimize aktardığı ‘Arap Edebiyatı’da Cumhuriyet devrinin anılmaya lâyık hayırlı birer teşebbüsüdür."Kİ.s.300.

Arap, Fars ve Türk Dilleri Sözlüğü: Asıl adı: François de Mesgnien (Manin) olan Fransız kökenki Polonyalı şarkiyatçı ve Türkolog Franciszek Meninski (1623-1698)’in 1680 yılında yazdığı eseri. “Jenish, Meninsky’nin ‘Arap, Fars ve Türk Dilleri Sözlüğü’nü basan adam, Hammer, 1799’da Herberk’in sekreteri olarak İstanbul’a gelir.” Kİ.s.102.

Arap: Ana dili Arapça olan, Arap milletine mensup kişi. “İrfanın bütün feyizlerini İran’dan, Arap’tan almıştır.” KA.s.368.

Arapça’dan Türkçe’ye Lûgat: Bkz. Ahter-i Kebir “16. asırda Karahisarlı Ahterî Mustafa Efendi ‘Arapça’dan Türkçe’ye Lügatı’nı hazırlar.” SNK.s.321.

Arapkir: Doğu Anadolu bölgesinde Malatya iline bağlı bir ilçe. "Boran'Holbach'ın imzasıyla çıkan Sağduyu'yu (1928 Abdullah Cevdet tercüması), ya Bucher'in Madde ve kuvvet'ini okumuşlardır. Abdullah Cevdet Arapkir'lidir,"20. Yüzyılda Zekâ’ adlı bir dergisi vardır. Mehmet İzzet, Hess ile Geleyz'in sosyolojisini çevirir.” SNK.s.83.

Ararat Yayınevi: İstanbul’da Ramazan Yaşar’ın yönettiği, 1967 yılında kurulan yayınevi. Mülkiyet Nedir?i ilimize kazandırmak istemesi alkışlanmaya lâyık bir davranış.” UU.s.326.

Arcuna: Mahabharatta destanının en güçlü en yakışıklı en cesur kahramanı olup yine destandaki beş Pandu kardeşten üçüncüsüdür. “İşte yiğitler yiğidi Arcuna. Savaş bir ırmak, Arcuna bir gemi, onunla çıkarız zafer kıyılarına.” BDE.s.332.

Arif Dino: 1893-1957 şair ve ressam. “Arif Dino Yunanca şiirlerini dinletecek bir kurban bulmak için iltifatlar yağdırırdı etrafa.” BÜ.s.150.

Arif Hikmet: (1786-1859) Yüz beşinci Osmanlı şeyhülİslamı. “Arif Hikmet, Ahmet Mithat Efendi’nin (Hace-i Evvel’in) daha sonra Kainat adli büyük bir tarih yazan Süleyman Paşa’nin Tarih-i Alasi.”SNK. s.167.

Aristark: MÖ:160-88 civarlarında yaşamış İskenderiyeli bir bilgin. Homeros’un İlyada ve Odise’sini o tertip etmiş, sonradan eklenen mısraları ayırarak 24 bölüme yarıtmış. çok titiz bir çalışma yaptığı için ismi şuurlu, tertipli, düzenli manasına özel isim olarak kullanılır oluş. “Hakikat şu ki: Kurbanlar için bütün Aristakratlar Zoil, alkışlananlar için her Zoil, bir Aristark.” Mağ.s.241.

Aristo: Eski Yunan filozofu. Babası Nikomakhos, Makedonya Kralı II. Amyntas’ın sarayında hekim idi. Aristo, 17 yaşından 37 yaşına kadar Eflatun (Platon)’un talebeliğini yaptı. Eflatun ruhların nakline inanırdı. Teslis inancını ilk olarak ortaya çıkaran budur. “Yunandan Aristo mantığını almakta tereddüt etmeyen İslâm, çağdaş Batı’nın diyalektiğinden de faydalanacak elbette.” BÜ.s. 189.

Aristokrasi: En yüksek iktidarın, ayrıcalıklı soya bağlı bir toplumsal sınıfın elinde bulunduğu siyasal yönetim. “Oysa tabiata uygun olan tek prensip:Aristokrasidir.” UU.s.122.

Aristophanes: (MÖ.445-386). Yunan komedi yazarı. Aristophanes’in tanrılastırdığı, modernlerin biz bulduk sandıkları alay, Doğu’nun yabancısı değildir.” BDE.s.205.

Arîza: Yüksek bir makama sunulan dilekçe veya mektup. “Filhakika jön Türklerin bu kıdemli mücahidi velinimeti II Abdülhamit’e takdim ettiği bir arîzada, genç doktoru şöyle müdafaa ediyordu:Jön fesede namında elyevm İsviçre’de bulunan hey’et,i neşriyenin başına geçmiş olan doktor Cevdet söz anlar bir admdır.” BÜ.s.140

Arnavut: Arnavutluk halkından olan kimse. "Avusturya katolik Arnavutların arkasında, Fransa Lübnan Marunilerinin ve bir parça da doğu katoliklerinin." BFH.s.132.

Arnavutköy Kız Koleji: Robert Kolej Koleji’nin eski adı. “Rezzan, Arnavutköy kız koleji” Jur.II.s.110.

Arnold: Bkz. matthew Arnold. “Thackerey’i Arnold’u, Thompson’u ise, Hint şiirinden çok Binbir Gece Masalları büyüler.” BDE.s.44.

Aron Raymond: (1905-1983). Franzız filozof ve toplumbilimci. “Aron Raymond, L’Opium des Intellectuels, Gallimard Paris 1968, s. 398-409.” Mağ.s.54.

Aron: Bkz. Raymond Aron. “Aron’un ilk eseri “Alman Sosyolojisi”1933. Sartre’la 1946’da Temp Modernes’i kurar.” SNK.s.103.

Arrianos: (95’e doğru-175’e doğru) Yunan tarihçive filozof. “Megasthenes’in eserini Arrianos ve Strabon’un kitaplarından tanıyoruz.” BDE.s.29.

Arslan Yürekli Rişar: II. Haçlı Seferi’nde Selahattin Eyyübî ile savaşan birleşik Haçlı orduları komutanı. Bir düzine roman ismi, iç beş kahraman, birkaç peyzaj, mechul bir davâ uğruna dövüşen yiğit, serâzât, inatçı insanlar, kan ve ölüm, Aslan Yürekli Rişar’la Selahâttin Eyyûbi Haçlıların iİstanbul’a girişi ve oldukça geniş bir zaman çerçevesi içinde dal budak salan ihtiraslar, Londra, saray, gelişen burjuvazi, dere beyleri ile şehirler arasındaki savaş, İsviçre’nin hürriyet kavgası, hayat ve gerçek...” BÜ.s.233- 234.

Arşimet: Eski Yunan fizik ve matematikçisi. MÖ. 287-212 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Sicilya’nın Syracuse şehrinde doğdu. Babası, Pheidias bir astronomdur. İskenderiye’de ders görmüş olup, Öklid’in (Euclid) talebesidir. “Peripatetisyenler ve Aristocularda olduğu gibi; matematik bir sistem içinde kaynaştırmak amacıyla da: Arşimet’de olduğu gibi; özel bir tabiat alanının işleyişini ayrıntılarıyla tasvir etmek amacı da güdebilir.” IDG.s.74.

Aruz: Kaynağını Arap edebiyatından olan, Arap ve Fars edebiyatı vasıtasıyla Türk şiirine geçen şiir ölçü birimi. “Bizim alafranga hececileri aruzu milli olduğu için sevmezler.” Jur.II.s.172.

Arya Samaç: 1875 yılında Dayananda Sarasvati tarafından Bombay’da kurulan ve Hinduculukta bir Rönesans gerçekleştirmeyi hedefleyen dini ve siyasi Hint hareketi. “Hint dinini ilkel saflığına kavuşturmak isteyen, ‘Arya-Samaç’ın kurucusu Dayananda Sarasvati, Hint’in kurtuluş savaşında Vedalar’ı bayraklaştırır.” BDE.s.107.

Arya: “Sanskrit diliyle Latince,Yunanca, Almanca, İngilizce, Farsça, arasındaki münasebetler, ona bütün bu dillerin bir menşeden geldiğini, Arya (Asil) diye bir yaşamış olduğu fikrini ilham eder.” SNK.s.101.

Aryalar: MÖ. XVIII. asırdan başlayarak Hindistan’ın güneyini istila eden ve burada bir dil ve kültür birliği kuran Hint-İran toplulukları. Mohenco Daro beş bin yıldan beri konuşmuyor, Aryalar ne zaman gelmiş Hint’e, Vedalar hangi tarihte yazılmış, bilen yok.” BDE.s.91.

Arz-ı Mev’ud: Va'dedilmiş Topraklar. Yahudî inancına göre Tanrının Yahudilere bu topraklara sahip plmayı vaâtetdiştir. Neresi olduğu tartışılmakla birlikle Ken'an ili olarak bilinen yer Filistin, Şam, Ürdün'deki Kenan bölgesi olduğu düşünülmektedir.başka bir görüşe göre Nil nehri ile Fırat nehri arasındaki topraklar, bir başka görüş sadece Filistin olduğu yönündedir.“Sonra, inkiraz belirtileri ve bir arz-ı mev’ud insiyâkıyla tutuşan aydınlar” BÜ.s.146.

Asab: Kitabı Mükaddes’te sözü edilen İsrail Krallarından biri. Tanrı İsrail kralı Asab ile karısı Cezabel’i şiddetle cezalandırdı; çünkü onlar, elinden bağını almak için Nabot’u öldürdüler; Tanrı’nın ve (aynı zamanda) ülkenin kanununu hiçe sayarak bir tebanın malıyla, şerefiyle, hayatıyla oynadılar.” UU.s. 224.

Ascetique: Dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş, cileci, çilesini doldurmaya çalışan münzevi anlamında bir Fransızca kelime. “İnsanlığı çatışmalardan kurtaracak ascetique’le heroique’i, Hint’le İngiliz’i kaynaştıracak olan Rusya’dır” SNK.s.251.

Ashab-ı Kehf: Mağara arkadaşları veya mağarada uyuyanlar olarak bilinen bir grup mümin genç hakkında kullanılan bir tabir. Kur'an-ı Kerîm'in onsekizinci suresinde anlatılan ve sureye adını veren bu olay, Allah inancına sırt çevirip putperestliğe saplanan kavimlerini terkederek şehirden ayrılan ve bir mağaraya sığınan hâlleriyle insanlara ahiret inancı ve ölümden sonra dirilme hususunda ibret olan genç müminlerin hikâyesidir. Tarih ve tefsir kitaplarında yaygın olan rivayete göre bu olay, Anadolu'nun Roma hâkimiyeti altında bulunduğu miladî üçüncü asrın ikinci yarısına Tarsus civarında meydana gelmiştir. “Bizce Osmanlı mucizesinin en büyük tecellilerinden biri de, münevver denilen ashab-ı kehfi, uzun bir uykudan nihayet uyandırmış olmasıdır.” Mağ.s. 262.

Ashi: MS. V. asırda yaşamış İbrani Edebiyatı eserleri müstensihi. Babil Tamudu’nun derleyip yayıcısı Babil baskısı 5. asrın sonunda Ashi ve Aabina tarafından basıldı.” IDG.s.139.

Asırların Efsanesi: Fransız yazar Victor Hugo (1802-1885)’nun yılında yazdığı şiir kitabı. “Shakespeare ancak Cenap’ın Türkçesiyle Türkçeleşebilirdi, ‘Asırların Efsanesi’ Fikret’in.”Jur.I.s.126-127.

Aslanla Fare: Aisepos’un masallarından birinin adı. “Son masal ‘Farenin Kurtardığı Fil’, Aisopos’on ‘Aslanla Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.233.

Aspasia: Miletoslu Aspasia. Zekâsı, anlayışı ve güzelliği ile ünlü yapmış Yunanlı bir kadın. Tahminen MÖ.V. asrın ikinci yarısında yaşamış. Atina’da ve aralarında Sokrates, Aqlkibiades ve Pheidias bigi seçkin filozofların ve sanatçıların bulunduğu bir çevrede yaşardı. Kendisine âşık ettiği Prikles karısını boşamıştı. Hint’in aşk kadını bir Aspasia.” BDE.s.182.

Aspects de I’Occultimes. Table Ronde dergisinin 1950 yılında çıkardığı özel sayının kapak adı. “ ‘Table Ronde’ dergisi, 1950’de hususi bir sayı çıkartmış: ‘Aspects de I’Occultimes’ ” Jur.I.s.397.

Asr-ı saadet: “Mutluluk Devri” manasını ifade eder. Peygamber Efendimiz (sas.)'in dönemi. Peygamber Efendimiz'den itibaren İslâm Tarihi, Hz. Peygamber dönemi, Hulefâ-i Râşidûn, Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular, Osmanlılar gibi muhtelif dönemlere ayrılmıştır. İşte bu dönemlerin başında yer alan Hz. Peygamber dönemine Müslüman âlimler “Asr-ı Saâdet” adını vermişlerdir. “ ‘Safahat’ Türk dilinin en mükemmel ve en dolu kitaplarından biri. Akif ise mistik hülyalardan uzak, tam bir asr-ı saadet Müslümanı.” Kİ.s.225.

Asrımızın Yalanları: Avusturyalı yazar ve Siyonist militan Max Nordau (1849- 1923)’un eseri. Max Nordau’nun “Asrımızın Yalanları” da öteki eserler ile beraber Abdülhamit devrinde çıkar.” SNK.s.25.

Assomoir: Fransız natüralist sanatçı Emile Zola (1840-1902)’nın 1885 yılında yazdığı romanının adı. “Assomoir, proleter olduğu için bozulan, yabancılaşan insanoğlunun tasviri.” KA.s.266.

Astaka: Genç bir kadının yavuklusuna gidiş gelişini anlatan, 7. asırda Hint şairi Mayura tarafından yazılan şiir. “7. yüzyilda yaşadığı sanılan bir baska şair de Mayura. Eserinin adi: ‘Astaka’. Yani sekiz kıta.” BDE.s.198.

Asuralar: Rigveda ve Avesta gibi Hint kültürünün en eski kaynaklarında tanrılar için kullanılan bir sıfattır. Agni, Mikra ve özellikle Varuna için kullanılırdı. “tanrısal” anlamındaydı. Ancak kelime sonradan tamamen ters bir anlam kazanmış: kâfir, kötü ruh. Böylece asura ifritlerin sıfatı oluş. Asular’ın en büyüklerinden bir güneşin azılı düşmanı Raghu’dur. “Asuralar’la cenk eden Tanrılar bir türlü zafere ulaşamamakta.” BDE.s.185.

Asya’nın Işığı: Edwin Arnold (1832-1904)’un 1861 yılında yazdığı eserinin adı. “1861’de ‘hipotadesa’dan ilham alarak ‘Öğütler Kitabı’nı yayımlar, 1876’da ‘Gita- Govenda’dan esinlenerek Hint’in Neşideler Neşidesi’ni kaleme alır, 1879’da yayımladığı ‘Asya’nın Işığı’ (The Lıght of Asia) budizmle ilgili nasları ve efsaneleri bir araya toplar, İngilizce konuşulan ülkelerde eşsiz bir ilgi uyandırır kitap.”BED.s.45.

Âşık Paşa Tarihi: ya da Âşık Paşazade Tarihi. XV.yy tarihçilerinden Âşıkpaşazâde’nin eseri. “Aşık Paşa Tarihi yahut Hoca Sadrettin Efendi’nin Tac’et Tevarih’i sadece sarayı anlatır.” SNK.s.167.

Aşk dönüşü: VII. asırda yaşayan Hint şairi Mayura’nın bir şiirinin adı. “İşte aşk dönüşü şiirinden en az dekolte mısralar.” BDE.s.198.

Ataç: Nurullah Ataç (1898-1957), Cumhuriyet dönemi edebiyatçı. Denemeleri ile bilinir. “Hele Paşa’yı zaman zaman Ataç tilcikleri ile miyavlatma, utanmazlığın ta kendisi.” UU.s.324.

Atatürk: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemâl Atatürk. “Cemiyet tek mit’e dayalı: Atatürk miti.” Jur.I.s.109.

Ateizm: Allah Teâlânın varlığını inkâr edip; “Her şey tabîat kânunlarıyla var oluyor. Bir yaratıcı yoktur. Dehr, yâni zaman ilerledikçe her şey değişmektedir. Âlem, böyle kendiliğinden gelmiş ve böyle gidecektir. Canlılar da böyle birbirlerinden üreyip sonsuz olarak sürecektir!”diyen, maddeci, materyalist felsefî ekole verilen ad. “Ateizm, aydın haysiyetinin, düşünce haklarının sağlam bir müdafaanamesi .” Kİ.s.205.

Ateş: Fransız yazar Henri Barbusse (1873-1935)’ın 1900 yılında yayımlanan ve yazarına büyük ün kazandıran eseri. “Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar. Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve hastanelerden uzun uzun bahsedilir.”Jur.I.s. 39.

Ateşgede: Ateşe tapanların ibâdet ettikleri mâbedin adı. “İslâm’ın gümrah nûru ateşgedelerin titrek ışığını söndürtdükten sonra, mubidler Hint’e göçer.” BÜ.s.146.

Atharvan: Rigveda’da adı geçen bir din adamı ve Brahma’nın en büyük oğludur. Ateşi kullanan ve ilk kurban sunuşunu gerçekleştiren kişi olarak gösterilir. “Atharva-Veda’da Rig gibi ilahiler mecmuası: 20 kitap ve 731 ilahi. Atharvan, ateş rahibi, şaman demek.” BDE.s.109.

Atharva-Veda: Hint kutsal kitabı Vedalar’ın dört kitabından birisidir. Diğerleri ise: Rigveda,Yacurveda ve Samaveda’dır. “Atharva-Veda’da Rig gibi ilahiler mecmuası: 20 kitap ve 731 ilahi. Atharvan, ateş rahibi, şaman demek.” BDE.s.109.

Atherva-Veda: Bkz. Atharva-Veda. “Daha çok Atherva-Veda ile bazı Upanişadları hatırlatırlar.” BDE.s.159.

Âtif Efendi: On sekizinci asır meşhur Osmanlı hattat ve şairi. Kendi ismiyle meşhur kütüphanenin kurucusudur. Adı, Mustafa Atıf’tır. Sultan Birinci Mahmud Han devrinde defterdar-ı şıkk-ı evvel ve maliyeci idi. Doğum tarihi bilinmemektedir. 26 Temmuz 1742 (H. 1155) senesinde sıtma hastalığından vefat etti “Biz kimiz? Âtif Efendi mi, Sadullah Paşa mı, Fuat Paşa Emin Bülent mi, Celal Nuri mi, Abdullah Cevdet mi? UU.s.26.

Atlas. Yunan mitolojisinde Klymene ile İapetos’un oğlu. Hyard’ların ve Pleiad’ların babası olan dev. tanrılar ile savaşta Titanlar’ın yanında yer aldığı için Zeus tarafından gökyüsünü omuzlarında taşımaya mahkum edilen sonra da dağa dönüşen bahtsız tanrı. “Yunan Tanrısı, Zeus’le Maia’nın oğlı, Maia ise Atlas’ın kızıdır.” IDG.s.209.

Atman: Hint mitolojisinde şahsi ruhu ifade eden bir kelime. “Yokluğu, varlığı ile doldurur Atman. Yalnız kalmamak için kâinatı yaratır.” BDE.s.112.

Atsız: Hüseyin Nihal Atsiz (1905-1975). Türkçülük akımının önemli temsilcilerinden. Şiir, roman yazarı tarihçi, edebiyat tarihçisi ve fikir adamı. “Necip Fazıl, Atsız, Serdengeçti birer dava adamı idiler. Yaşıyorlardı ve bağırıyorlardı. Bu çocuklar vıyaklıyor.”Jur.C.1.s.298.

ATÜT: “Asya Tipi Üretim Tarzı. “Ama Doğu söz konusu oldu mu, rahipler anlaşmazlıklarını unuturlar, coğrafî kaderciliği “bilimsel” bir hakikat gibi sergiler Marx; “Ülküdaş”larının Doğu’yu sömürürken vicdan azabı duymamaları için, bir kurt masalı uydurur: A.T.Ü.T.” BÜ.s.185.

Augias: Efsanevî Eleia kralı. Ahırları uzun süre temizlenmemişti. Herakles Sürülerinin onda biri karşılığında ahırları temizleme işini üstlendi ve Alpheios ile Pinios’un sularını ahırdan geçirdi. Ancak kral sözünü tutmadı. Bunun üzerine Herakles onu öldürdü ve kenti yağma etti. Bu hikâye “Augias’ın ahırları” deyimi olarak bilinir. Edebiyat dünyamız Augias’ın ahırı. Dehlizlerinde burnunuzu tıkamadan dolaşamazsınız. Yalan, dalavere, desîse.” KA.s.341.

Augias’ın ahırı: Eleia Kralı Augias’ın ahırları. Uzun süre temizlenmemesi, pisliği ile meşhur. Kral ahırını temizletebilmek için Herakles’e sürülerinin onda birini vemeyi kabul eder ancak iş bittikten sonra sözünden cayar. Sözünden caymasının bedelini tacı, tahtı ve canıyla öder. Augias’ın ahırı tabiri karışık, vuzuhtan uzak bir durumu anlatmak için kullanılır. “İkisi de Augias’ın ahıırında efsane söyleyip uykuya daldılar. . Kİ. s 214.

August Comte ve Pozitivizm: İngiliz filozof ve iktisatçı Stuart Mill (1806-1873)’in 1865 yılında yayımladığı kitabın ismi. “Diğer eserleri de şunlar: ‘Ütilitaryanizm (1863), ‘August Comte ve Pozitivizm (1865), ‘Temsili Hükümet’, ‘Kadının köleleştirilmesi, ‘Otobiyografi’ (1899, ‘Din Üstünde Denemeler’.” Kİ.s.210.

Auguste Comte: (1789-1857) Fransız Flozofu. Saint-Simon’un öğrencisi ve sekreteri. Pozitivizmin kurucusu olarak kabul edilir. “Auguste Comte, hocasının hatıralarına hakaret kusan yalancı, nankör, nasipsiz bir çömez mi?” SSSS.s.78.

Augustus: Roma imparatorlarına verilen ve onlara dinî bir kimlik kazandıran unvan. Meydan Larousse’a göre, Augustus sıfatı, MÖ. 16 Şubat 27’de senato tarafından Octavianus’a verilir. Sonradan bu unvan hemen hemen bütün Roma krallarının takma adı olur. “Augustus’un sarayına Zarmanoşegas adında bir Hint bilgesi gelir ve diri diri yaktırır kendini, Kalanos gibi.” BDE.s.30.

Aun (Om): Hint kültüründe dua ve yemin ederken, dini törenlere başlarken, ilahiye başlarken ve kitapların başında kullanılan, kutsiyet ifade ettiğine inanılan bir sözdür. “Mürit kutsal heceyle başlamalı Vedaları okumaya, kutsal heceyle tamamlanmalı son ilâhîyi: Aun (Om); mısralar kafamızdan silinir Om’la başlamamassak okumaya, okumayı Om’la bitirmemişsek.” BDE.s.327.

Aurengzebe: İngiliz şair ve yazar John Dryden (1631-1700)’in 1665 yılında yazdığı eseri. Eser dram olarak yazılmıştır. “Yine bu atmosfer içinde, Dryden ‘Aurengzebe’ yi kaleme alır.” BDE.s.40.

Avanti Beyi: Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada (IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten beylerden biri. “Bambulu kadın yeni bir hükümdarın önünde sözaldı.Karşında Avanti beyi!Sipra ırmağı yıkar has bahçesini.Mehtapta sabaha kadar sevişilir.” BDE.s.187.

Avanti Beyi: Hint millî şairi ve oyun yazarı Kalisada (IV-V.asır)’nın Raghuvanşa isimli eserinde sözü edilen ve prenses İndumati ile evlenmek isyeten beylerden biri. “Bambulu kadın yeni bir hükümdarın önünde söz aldı: Karşısında Avanti beyi.” BDE.s.187.

Avatar: veya avatara. Yer yüzüne iniş demek Hint mitolojisinde tanrının dünyaya insan ya da başka bir canlı süretinde inişini anlatır. Vişnu’nun bir avatarı da Rama avatarı.” BDE.s. 131.

Avni Dilligil:      (1903-1971). Tiyatro, sinema oyuncusu ve yönetmeni. “Münir

Süleyman: Gazeteci, Münir Süleyman aktör, Avni Dilligil, dekan kâtibi İhsan Altay ve bir sürü genç şair.” BÜ.s.150.

Avrupa Konseri: Napolyon Fransa’sını mağlup eden Avusturya, Rusya ve Purusya ile İngiltere Avrupa’daki etki alanlarını yeniden gözden geçirmek için ve yeniden düzenlemek için 1814-1815 yıllarındaki kongrenin adı. Konsere 1818 yılında Fransa,1856 yılında da İtalya dahil edilir. “Avrupa Konseri adı verileb beş veya altı Avrupa devleti öyle güçlü idi ki,terazinin bir kefesine onlar konsa, çbür kafeye de dünyanın geri kalan ülkeleri yığılsa ikinci kefe tüy kadar hafif kalırdı.” BFH.s.71-72.

Avrupa ve Rusya: Rus tabîiyecisi ve tarih felsefecisi.Nikolay Yakovleviç Danilevsky (1822-1885)’nin 1869 yılında yazdığı meşhur eseri. “Rusya ve Avrupa”dır. Danilevsky “Avrupa ve Rusya” da her ülkenin kendine göre bir kültürü olduğunu ileri sürer.” SNK.s.308.

Avrupa: Okyanusya kıtasından sonra dünyadaki kıtaların en küçüğü. Avrupa sınırlarının, nereden başladığına dair, kesin bir sınır birliğine varılamamıştır. Ancak Hazar Denizi’nden Kuzey Buz Denizi’ne kadar uzanan Ural Dağları Avrupa'dan sayılmaktadır. Avrupa; güney doğuda Kafkas Dağları, Karadeniz, Marmara Denizi, Boğazlarla Asya kıtasından ayrılır. Güney batıda ise Akdenizle sınırlanır. Kuzeyinde Kuzey Buz Denizi, batı ve kuzeybatısında Atlas Okyanusu vardır. 10.600.000 km2lik yüzölçümü ile toplam kara alanlarının % 15'ini kaplar. Hristiyan Avrupa’nın bu habis kelimelerinden bize ne” BÜ.s.79.

Avrupa’da Bir Cevelan: Ahmet Mithat Efendi’nin 1891 yılında yazdığı eseri. Yazar, Stockholm Kongresi vesilesiyle Avrupa’daki müşâhede ve intibalarını bu eserinde anlatmaktadır. “Mithat Efendi’yi okumalıyız ama ‘Rakım Efendi’yi ve Eflatun, bey veya Hasan Mellah, gibi hikâyelerin değil Avrupa’da bir Cevelan ‘Üss-ü İnkilab’ ‘Niza- ı İlim ve Din, gibi ciddi kitaplarını.” Kİ.s.232.

Avustralya: Okyonusya’da bir devlet. Büyük Biritanya Common Wealth’inin bir üyesidir. Devletin kendisi de asıl Avustralya ve Tasmanya’yı kapsayan bir “commonwealth” oluşturur. Avustralya hem dünyanın en büyük adası hem de en küçük kıtası olarak nitelendirilir. Yüzölçümü 7.700.000km2, Resmi dili İngilizcedir. “Fenikeliler Kartaca’ya, Yunanlılar Güney İtalya’ya ve Sicilya’ya, İngilizler Kuzey Amerika’ya ve Avustralya’ya kültürlerini böyle yaymışlardır.”UU.s109.

Avusturya: Bir Orta Avrupa ülkesi. Orta Avrupa'nın Alpler bölgesinde kurulmuş olan Avusturya; doğuda Macaristan, kuzeyde Çekoslavakya ve Almanya, batıda İsviçre ve Leiechtenstein, güneyde İtalya ve Yugoslavya ile çevrilidir. Başkenti Viyana ve Remi dili Almanca’dır. "Avusturya katolik Arnavutların arkasında, Fransa Lübnan Marunilerinin ve bir parça da doğu katoliklerinin." BFH.s.132.

Avusturya- Macaristan: 1867-1918 yılları arasında varlığını sürdüren Avusturya ve Macaristan devletlerinin ortak monarşik ittifakı. 1867 yılının Şubat ayında Avusturyalı Başkan Deâk ve Andrâssy arasındaki görüşmeler neticesinde oluşturulan, Hükümdarın kişiliği ve 3 bakanlık (Maliye Dış ileri ve savaş bakanlıklara) ile birbirine bağlı, iki Başkentli ( Budapeşte ve Viyana) devlet ittifakının adı. Bulgaristan’da bağımsızlık, Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan’a katilisi. ‘El ceziret-ul Hadra’ anlasması ihmal edilip Fas’in tamamiyeti çiğnenince Trablus’a saldıran İtalya.”KI s.117.

Avusturyalı Hekim: Bkz. Freud. “Avusturyalı hekim çağdaş insanın kulağına “canavarsın diye fısıldıyor, canavar ve hasta.” BÜ.s.208.

Aydınlar Ocağı: Milliyetçi, muhafazakar, tahsilli ve seçkin bir kesime hitab eden bir dernek. Millî ve manevi değerlere sahip çıkan, milletin bütünlüğü, vatanın bölünmezliği, devletin güçlülüğü prensiplerini savunan, bu prensiplere bağlı kalmak için çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetler düzenleyen Aydınlar Ocağı 14 Mayıs 1970'te İstanbul'da kuruldu. Aydınlar Ocağı’nda konuşmak hem güzel hem güç.” SNK.s.280. Aydınlık Mecmuası: 1921 yılından 18 Şubat 1925 yılına kadar düzensiz aralıklarla yayın hayatını sürdüren siyasi ve edebi dergi. Dergi, 12 Mart 1925 terihinde Takrir-i sükûn kanunu gereğince kapatıldı. “Aydinlik mecmuasina kadar (1924) Turkiye'de diyalektik materyalizmin adi gecmez.” SNK.s.171.

Aydınlıklar Çağı: XVIII. asırda Avrupa’da düşünce dünyasını hakimiyeti altına alan felsefe akımın. Aydınlanma çağının başlıca temsilcileri: İngiltere’de J. Lucke, D. Hume, İ. Newton; Almanya’da C.Wolff, Lessing, Herder; Faransa’da, Montesquieu, Voltaire ve bütün ansiklopedicilerdir. “Descartes, Newton gibi Mekanistlerle Aydınlıklar Çağı’nın Filozofları Darwin, Marx Curie, Einstein ile bütün modern dünya, bütün çağdaş dünya bu değişmeden doğdu".” BFH.s.98.

Ayodya: Hindistan’da eski bir şehir. Gogra ırmağının kıyısında yer alan Ayodhya, Hinduların yedi kutsal şehirlerinden biridir. İnanışa göre Buda bu şehirde yedi yıl ders vermiştir o sebepten dolayı şehir Budistler tarafından da kutsal sayılmaktadır. Ayrıca Ayodha şehri güneş ırkının korucusu İkşvaku’nun başkentiydi sonradan Rama’nın başkenti olur. Şehrin yeri tam olarak tesbit edilememekle beraber bugünkü Utar Pradeş olduğu sanılmaktadır. “Ayodya ismini duymayan var mı?/ Bir şehir ki kadim ve muhteşem.” BDE.s.372.

Ayşe: Cemil Meriç’in mektuplaşğı, görüşğü ve sevdiği İngilizce öğretmeni Lamia Çataloğlu’nun kızı. “Ben bu üç insanı, Veysi’yi, Ayşe’yi, Babür’ü küçültecek, bu üç insanın yüzünü kızartacak, onları annelerinden utandıracak her hareketi cinayet sayarım.” Jur.II.43.

Azerbaycan: Sovyetler Birliği'nin dağılması üzerine Kafkas Dağlarının Hazar Denizi’ne bakan güneydoğu eteklerinde kurulan, başkenti Bakü, Resmi dili Türkçe olan bir Türk ülkesi. “Azerbaycan Heyet-i Murahhas azası sıfatıylaBakü’den Paris’e gitmek üzere iken İstanbul’da İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürdürülür.” BÜ.s. 156.

Aziz Lukas’a Göre İncil: Katolik Kilisesi’nin sahih diye kabul ettiği 4 İncil kitabından biri. Lukas İncili Hz. İsa’nın mükemmel insanlığını, insanlara örnek kişiliğini. “Aziz Lukas’a Göre İncil. Yahudi olmayan Hristiyanlar için Suriyeli Aziz Lukas tarafından 70’li yıllarda Yunanistan’da yazılmıştır.” IDG.s.148.

Aziz Markos İncili: İncillerin en eskisi olarak kabul edilen bu eser John Markos’a atfedip, Katolik Kilisesi tarafından sahih metinlerden biri kabul olarak kabul edilir. Markos İncili Hz. İsa’nın hizmetçi yönünü vurgular ve hizmet etme, hizmetçi olma konusunu buna bağlı olarak anlatır. “Asrın sonlarına doğru yazılan, yzarı bilinmeyen "Aziz Markos ile Yunanca yazılmış Hz.İsa'nın öğütleri de var.” IDG.s.12.

Aziz Mata’ya göre İncil: I. asrın sonlarına doğru yazılan, yazarı bilinmeyen Katolik Kilisesi tarafından sahih metinlerden biri kabul edilen İncil. Matta İncili Hz İsa’nın Kral yönünü ele alır ve krallık konusunu buna bağlı olarak anlatır. "Bununla beraber İncil'lerin en eskisi olduğu ve Aziz Mata ile Aziz Lukas'ın kaynağı olarak kabul edildiği için büyük bir tarihi değer taşır.” IDG.s.129.

Aziz Nesin: (1915-1995) Cumhuriyet sonrası hikaye, roman ve anı, yazarı. “Bölüm yirmibirde roman roman olmaktan çıkıyor; Aziz Nesin’in en başarısız hikâyelerinden daha adi bir mizah.” KA.s.349.

Aziz Pavlos. Paulus (Pavlus) (MS 10-67) Önce Hz.İsa’ya karşı olduğu halde sonradan ona inandığını söyleyen ve Hz. İsa’nın mesajını evrensel bir din olarak biçimlendiren havarisi. “Hristiyan kilisesinin tarihini (İsa’nın miracından Roma’ya gelişine kadar) devam ettirir. “Kilisenin genişlemesi ve Aziz Petrus’la Aziz Pavlos’un yaptıkları üzerinde durulur.” IDG.s.130.

Aziz Pavlos’un Romalılara Risalesi: Yeni Ahit’te yer alan öğreti metinlerinden birsi. Eser Aziz Pavlos’un en temel düşüncelerinden biri olan Hz. İsa’nın kurtarıcılığı konusunu işler. “Aziz Pavlos’un Romalılara Risalesi 56 yıllarında Korent’den yazılmış.”IDG.s. 130.

Aziz Petrus. Hz. İsa’nın havarilerinden. Asıl adı: Saint Pierre’dir. “Taş”anlamına gelen Petrus ismini Hz. İsa vemiştir. Hristiyanlar Hz. İsa’nin dirildiği zaman Petrus’a görüldüğüne ve kiliseleri Petrus’a emânet ettiğine inanırlar onun için Petrus, ilk papa kabul edilir. Ne zaman doğduğu belli değil ama ölümü 64 senesidir. “ve önünde bir kitap açılır: Aziz Petrus’un “mektuplar”ı.” BÜ.s. 262.

Aziz Petrus’un Mektupları: Yeni Ahid (İncil)’in Katolik Mektuplar bölümünde yer alan metinlerden birisi. Aziz Petrus’un mektupları I ve II olmak üzere iki tanedir. “Ve önünde bir kitap açılır: Aziz Petrus’un “mekuplar”ı. Ömrünüzü şölenlerle geçirmeyin.” BÜ.s.262.

Aziz Thomas: Takma adı: Didymas. I.asırda yaşamış Hz. İsa’nın havarilerinden biri. “A.Deo, Tanrı’dan; doğru ama, Akino’lu aziz Thomas, “per populum”, halk aracılığıyla, diye tasrih ediyor; Kilise’nin ananevi akidesi budur.” UU.s.219.

Aziz Yohanna İncili: Katolik Kilisesi’nin sahih diye kabul ettiği 4 İncil kitabından biri. Yuhanna İncili Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu tezini anlatır ve bu tez baz alınarak Hz. İsa’nın Tanrısal yönünü anlatılır. “İlk defa kim söylemiş bu hikmeti? XII. asırda yaşayan ermiş Joachim de I’Fore, Calabra’daki manastırda Aziz Yohanna İncilini okuduktan sonra mı?” IDG.s.154.

Aziz Yuhanna: Hz. İsa’nın havarilerinden biri. Kardeşleri büyük Yakup ve Petrus’la birlikte Hz. İsa’nın ilk tilmizlerindendir. “Bu sır Hint’ten Mısır’a, Mısır’dan Eleusis’e, sonra da aziz Yuhanna ile Paulus’un malumu olan ezoterik (gizli) bir İncil’e geçmiştir.” BDE.s.54

Azra Erhat: (1915-1982) Yazar ve çevirmen. Homeros’un İlyada ve odysseia destanlarının dilimize tercümesi ve Yunan mitolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla bilinir. “Azra Erhat halis bir Homerosoğlu diyor, ama destan yazmaz, romancıdır.” Kİ.s.344.

Azra: Bkz. Ezra."Azra, Nehemiah: Tek cild ,İ.Ö.300.yüzyıl:Sürgünden sonra Yahudi kalkınmasının en önemli olaylarından bir kısmını anlatır.Belki de Kronikler yazarı tarafından kaleme alınmıştır."IDG.s.127.

B.    Nuri: Bkz. Bediî Nuri Türk edebiyatında anarşizmi içtimaî bir doktrin olarak ilk defa kaleme alan B. Nuri’dir. Ulûm-u İktisadiye ve İçtimaiye’de “Bediiyûn ve Fevzaiyûn” başlıklı makalesinde Stirner, Nietzsche ve sosyalist anarşistler Bakunin, Kropotkin, Proudhon’dan bahseder.” SNK.s.311.

Babamdan Hatıralar: Samet Ağaoğlunun 1939 yılında yazdığı ve babası Ahmet Ağaoğlunun anlattığı eserinin adı. Ağaoğlu Ahmet Bey’i hatırlıyorum. “Babamdan Hâtıralar”okuduğum komedilerin en acıklısı.” BÜ.s.154.

Babeuf: François Noel Babeuf (1760-1797). Gracchus Babeuf da denir. Fransız kuramcı ver devrimci. “Babeuf için Conjuration, (gizli ittifak) devrimi gerçekleştirecek en emin yoldur. ” BFH.s.19.

Bâbıâli: Osmanlı Devleti’nin son döneminde sadrazamlık makamına ve hükümete verilen ad. Babıâli "yüce kapı" manasına gelmektedir. Osmanlılarda "kapı" kelimesinin yanısıra aynı anlama gelen Farsça "der" ve Arapça "bab" kelimeleri "padişah ve sadrazam sarayı, devlet ve hükümet dairesi" manasında kullanılmıştır. İslam ve Türk tarihinde birliğin ve kuvvetin temsilcisi olarak kabul edilen devletin ve hükümetin merkezleri yüksek ve yüce olarak bilinmiş, dolayısıyla buralara aynı manada olmak üzere Dergah, Bab-ı Saray, El-Bab-üs-Sultaniye, Bab-ı Hümayun, Bab-ı Ali, Bab-ı Asafi ve Paşa Kapısı gibi isimler verilmiştir. “Hasta adamın tabutu başında kâh dişlerini gıcırdatarak,kâh sırıtarak nöbet bekleyen “dost” devletler; bütün gücüyle imparatorluğu biraz daha yaşatmaya çalışan mustarip,müvesvis bir hükümdar;hain ve gafil Babıali ve siyasi hayatın dışında yaşayan bir halk.” BÜ.s.139.

Babil kulesi: Nuh’un torunları gökyüzüne ulaşmak için bir kule inşa ettikleri kule. Kitap-ı Mukaddes’ın “Yaradılış” faslına göre insanların bu girişimi saygısızlık olarak değerlendirilir ve Yehova onları ceza olarak insanların dillerini ayrır böylece babil çeşitli dillerin konuşulduğu, kimsenin kimseyi dinlemeden hep bir ağızdan konuşulduğu, karışıklığın hüküm sürdüğü bir yer olur. Kültür tek başına bir babil kulesidir.SNK.s. 304.

Babil: Akad ülkesinde bir şehir ve çeşitli krallıkların başkenti. Fırat Nehri üzerinde olduğu için tarımın gelişmiş ve Mezapotamya’nın başlıca ticaret merkezlerinden biri olmuştur."En korkuncu dragon, Arslan: Babil'dir. Medler: Ayı. Panter: İran. Dragon'a gelince...” IDG.s.110.

Babür: Cemil Meriç’in mektuplaşğı, görüşğü ve sevdiği İngilizce öğretmeni Lamia Çataloğlu’nun oğlu. “Ben bu üç insanı, Veysi’yi, Ayşe’yi, Babür’ü küçültecek, bu üç insanın yüzünü kızartacak, onları annelerinden utandıracak her hareketi cinayet sayarım.” Jur.II.43.

Bachaumont: Louis Petit de Bachaumont (1690-1771) Fransız yazar. “Bazıları papaz Irailh’in eserinden çok Bachaumont’un Gizli Hatıralar’ını beğenirler.” KA.s.400.

Bachelart: Gaston Bachelard (1884-1962). Fransız filozofu ve bilim tarihi profesörü. "Bachelart, Spenle'nin Avrupa Hümanizminin Büyük üstatları adlı incelemesine tazdığı önsözde, diyor ki” KA.s.119.

Bacon: Francis Bacon (1561-1626). Verulam baronu, İngiltere başyargıcı, filozof ve deneme yazarı. En meşhur eseri 1620 yılında yazdığı Novum Organum’dur. “Bacon’un ‘Novum Organum’u, Locke’un ‘Essay Concerning Human Understanding’i, Berkeley’in ‘Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge’i gibi.” BDE.s.241.

Bağdat: VIII. asrın ikinci yarısnda kurulan İslamın önemli şehirlerinden biri. Abbasî devletinin ve bugün Irak’ın beşkenti. “Abbasi hanedanının hilâfete geçişinden beri Bağdat’da sürüp gidiyordu.” IDG.s.36.

Baha Tevfik: (1884-1914). Gazeteci ve yazar. Maddeciliği ilk kez savunan Osmanlı düşünce adamıdır. “Celâl Nuri, Abdullah Cevdet, Baha Tevfik ve Sahabattin Bey vs. sözde bir isyandı bu... Taassuba, istibdâda karşı zekânın direnişiydi.”BÜ.s.174.

Bahadır Han: Hindistan’da hüküm süren Babür devleti hükümdarlarından ikisinin adı. Bahadır Şah I (1643-1712). Evengzib’in oğlu tahta çıkış yılı 1712’dir. Bahadır Han II. (1775-1862) Hindistan’daki son Babür hükümdarıdır. 1857 ayaklanmasının ardından İngilizler tarafından ta tahtan indirilerek sürgüne gönderilmiştir. “Maddeciliğe karşı yazısı, isminin zannettireceği gibi dogratik bir teoloji eseri değil, siyasi bir hicivdi, Seyyid Ahmed, Bahadır Han aleyhinde kaleme alınmıştı.” UU.s.68.

Bakti Yoga: Hindüizm ve Budizmde aşk yoluyla tanrıya varmayı sağlayan yoga dalı. “Hakikata götüren ikinci yol Bakti yoga, gönül yolu.” BDE.s.280.

Bakti: Bodisatva olabilmenin yolu. Aşk yoluyla Tanrı’ya ulaşabilme. “Görüyoruz ki bu yeni devir şairleri için ibadet bir vecittir, gaye, Tanrı ile vuslat, yani Bakti.” BDE.s.293. Bakunin: Mihail Aleksandroviç Bakunin (1814-1876) Rus Anarşisti Tanrı tanımazlığı ve otorite düşmanı sosalizmin temellerinin yayması ile maruftur.“Bakunin’in teklif ettiği seçim karşısındayız: “Tanrıya kabul etmek kabul etmek insanlığın köleliğine evet demektir.” BFH.s.38.

Balad ve Romanslar: Adam Mickiewicz (1798-1855)’in 1822 yılında yazdığı ve Polonya’da romantizm dönemini başlatan eserinin adı. Eserin asıl adı: Ballady i Romance’dir. "Mickiewics'in ilk şiirleri Balad ve Romanslar Polonya edebiyatında Romantizmin manifestosu mahiyetindedir.” Kİ.s.328.

Baldensperger: Fernand Baldensperger (1871-1958) Fransız edebiyat tenkitçisi. Mukayeseli edebiyat hocası ve Vigny’nin eserleri üzerine uzmanlaşştır. Baldensperger’nin de açıkça belirttiği gibi,’ister eserler ister yazarlar söz konusu olsun’edebiyat tarihi ile tenkit arasındaki sınır çizgisi kesin değildir.” KA.s. 413.

Bale: Etyopya’da bir il. “Rotterdam'dan Bale'a, Roma’dan Venedik'e Londra'ya yelken açtıktan sonra, günün birinde herkes tarafında çağın en büyük dehası ve en sevilen yazarı olarak kabul edilmişti.” IDG.s.159.

Balkan İttifakı: 1912 yılında Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı ititfakı. “Bunu izleyen ‘Balkan Ittifaki’ sonra ‘Dünya Savaşı’ ve Sevr Yunan’ın Anadolu’ya saldırısı.” Kİ.s.117.

Balkan Savaşı: 8 Ekim 1912’de Karadağ Prensliği’nin Osmanlı Devletine savaş açmasıyla başlayan Balkan savaşları I. Balkan Savaşı ve II. Balkan Savaşı diye iki savaştır. Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin ağır mağlubiyete uğrayıp Balkanlardan çekilmesi sonucunda, Balkanlarda siyasi bakımdan büyük bir boşluk ve dengesizlik meydana geldi. Ganimetin paylaşılmasında anlaşamayan Balkan devletleri, birbirine düştüler. Bu anlaşmazlığı fırsat sayan Osmanlı savaşa dahil olarak bütün özellikleri ile bir Türk şehri olan Edirne’yi geri aldı. “Yani Balkan Savaşı, Trablusgarb Savaşı,1.Dünya savaşı, Anadolu istiklal savaşı.” SNK.s.393.

Balkan Yarımadası: Türkiye’nin Avrupa kesimi ile Arnavutluk, Bulgaristan, Yugoslavya ve Eflak Ovası’nı içine alan Akdeniz’e komşu yarımadaların birisi. “Balkan Yarımadası’na da yerleşmiş ama orada Anadolu’daki kadar rahat olmamiş.” Kİ.s.113.

Balıkçılar: Tevfik Fikret’in sade dille yazdığı ender şiirlerden biri. “Fikret bu memeleketin insanlariyla onların acılarıiyla ugraşmadı, Hugo’nun tercumanlıgını yaptı. Heyecanlıydı, o kadar, Balıkcılar, Les Pavres Gens’in (Gakir Insanlar) Hani istiha Joyeues Vie’nin (neseli hayat) tercumesidir.” SNK.s.172.

Ballanche: Pierre Simon Ballanche (1839-1893) Fransız yazar, basımcı ve yayıncı “Simonculuğu mistizm ile haleleyen Ballanche, Maraton’da Batı’nın muzaffer oluşuna üzülecek kadarAsyalı, mekteplerde Latince Yerine Sanskritçe okutulmasını isteyecek kadar Hintlidir.” SSSS.s. 105.

Baltık Denizi: Avrupa kıtasında, 54° ve 66°kuzey enlemleri ile 9° ve 30° doğu boylamları arasında yer alan; İsveç, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya, Estonya, Letonya ve Litvanya devletleri ile çevrili bir iç deniz. “İsa’dan iki üç bin yıl önce Baltık Denizi ile Karadeniz arasında yaşayan kabileler dört bir yana dağılmış.” BDE.s.138.

Baltık Eyaletleri: Günümüzde Estonya, Letonya, Litvanya Cumhuriyetlerini oluşturan Baltık ülkelerine eskiden verilen isim. “Petersburg’lu yöneticiler Finlandiya’yi. Baltik ve Polanya eyaletlerini, Beserabya’yi Ruslaştrmaya kalkarlar.” Mağ.s.70.

Balzac: Honore De Balzac (1799-1850) Fransız realist romancısı. Sadece Fransa’nın değil roman türünde dünyanın en büyük sanatçılarından biri sayılır. Cemil Meriç’in eserlerinde en çok sözü edilen romancı Balzac’tır. “İlk kitabım 1947’de doğdu. Yetmiş beş sayfalık bir araştırma: Balzac. Ve yüz sayfalık bir tercüme: Altın Gözlü Kız.” Mağ.s.283.

Bambu: Buğdaygiller ailesinden ağacımsı görünüşteki, Toropikal bölgelerde yetişen yaklaşık 25 bitkinin genel adı.“Turnalar Bambu dallarında dinlensin.”BDE.s. 379.

Bana: VII. asırda yaşamış Hint yazarlarından Eserlerini roman tarzında ve Sankritçe olarak vermiştir. “Danden’den sonra anılmaya değer tek romancı Bana.” BDE.s.239.

Bande Mataram: Bkz. Anavatana Selam. “İlk kitabı ‘Kale Kumandanın Kızı’ (1864), ‘Mutluluk Manastırı’ (Anandadamat) en tanınmış romanı, Bengal vatanseverlerinin millî marşı ‘Anavatana Selam’ (Bande Mataram) bu romandan alınmış bir ilahi.” BDE.s.275.

Banliyö: Genellikle oturma alanı niteliğinde olan şehir merkezinden uzakta veya şehrin sınırlarına yakın bir yerde kurulan yerleşim yerlerine verilen ad. “Öteki devletler batı Avrupa’nın etrafında birer banliyö gibiydiler.” BFH.s.5.

Barata: Çuhudan yapılmış, ucu kıvrık uzun külah. “Baratalı başbuğların en murdar, en aşağılığı! Savaşta ellerimle bağrını yarıp kanını içmezsem lanet olsun bana!.” BDE.s.335.

Barbusse: Henri Barbusse (1873-1935). Fransız yazar. Yazdığı duygusal şiirler ve doğacı bir romandan sonra Ateş (Le Feu) ile ün kazandı. “Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar. Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve hastanelerden uzun uzun bahsedilir.” Jur.I.s.39.

Barbusse’in Zola: Fransız yazar Henri Barbusse (1873-1935)’nin 1933 yılında Zola'ya dair yazdığı eserinin adı. “Barbusse’in Zola’sı büyülemişti beni. Sonra Üç Şehir’le Dört İncil... hayranlığım gittikçe artıyordu.” KA.s.314.

Barnave: Antoine Barnave (1761-1793). Fransız siyaset adamı. “Barnave ihtilalin devamıdır.” SNK.s.236.

Barok: Güzel sanatlar dalında, XVI. asır sonundan XVIII. Asrın sonuna kadar İtalya’dan başlayarak Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinin çoğunda gelişen üslüp için kullanılan terim. “Hatta Fransız klasisizminin utangaç ve çekingen bir barok olduğunu söyleyenler de var” KA.s.64.

Barselona: İspanya’nın ikinci büyük şehri. Katalonya ve Barcelona ilinin merkezi. “Akdeniz’in Batı havzasındaki Marsilya, Cenova, Piza, Venedik, Barselona şehirleriyle Küçük Asya’nın, Suriye ve Mısır’ın limanları arasında uzun zamandan beri ticari münasebetler vardı.” BFH.s.89.

Barthold: Vasiliy Vladimiroviç Barthold (1861-1932). Rus doğubilimcisi ve Türkolog. Türkistan, Türk tarihi ve İslam tarihi üzerine çalışmaları ile tanınmıştır. “Türkçe’ye çevrilen bır baska eserde Barthold’un “İslam Medenıyeti Tarihi” Kİ.s.81.

Basava: XII. asırda yaşamış Kannara dilinde yazan şair ve filozof. Halk dilinde yazılmış mistik söyleşiler ona atfedilir. “Basava sade bir dille Şiva evliyalarının hayatını anlatıyor, Bassavanın çömezleri de yazılarında aynı inançları aşılıyor, Purana üstüne Purana yayımlanıyor.” BDE.s.295.

Basiret Gazetesi: 1869 sonundan başlayarak yurda dönmeye başlayan Yeni Osmanlılardan bir gurubun saraydan gördükleri para yardımı ile aynı yıl kurdukları gazete. Gazetenin başında Ali Efendi (Basşretçi Ali) bulunmaktaydı. Basiret, Çırağan Vak’asından sonra Ali Süavi’nin bir makalesini yayınladığı için 20 Mayıs 1878’de kapatıldı. “Basiret gazetesi sahibi Ali Efendi’yi dinleyelim.” Mağ.s.153.

Basra: Irak’ın güneyinde Basra körfezine 120 km uzaklıkta bir tarih ve kültür şehri. “Mesela Milâdın onuncu asrında İhvan-ı Safa topluluğu ile karşılaşıyoruz. Topluluğun merkezi Basra idi, bulundukları her şehirde toplantılarına mahsus evleri vardı.” IDG.s.35

Basri: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı Deprem romanın şahıslarından biri. Basri Moskova’da okumuş militan.” KA.s.360.

Bastil: V. Charles tarafından savunma amaçlı olarak Paris’te, 1370 yılında İnşaatına başlanarak 1382 yılında tamanlanan ve uzun süre devlet hapishanesi olarak kullanılan kale. Bastille, İhtilal öncesi Fransa’ada krallığın keyfi davranışının bir şimgesi olmuşve bir çok tanınmış kişi orada hapsedilmiştir.. 14 Temmuz 1789’da ayaklanan halk kaleyi ele geçirdi ve 1790 yılında kale yerle bie edildi. “Bastil’i deviren o.” Jur.I.s.377

Başbuğların Hayatı: Latin şairi ve tarihçi yazarı Corneluis Nepos (MÖ.90-MÖ.24)’un Menkıbelerle süslenmiş biyografik eseri. “Cumhuriyet Roman’sında Cornelius Nepos, Başbuğların Hayatı adlı eserinde menkıbeli hal tercümesi türünü başlatmıştır.” KA.s.391.

Başlangıcından İbn Rüşd’e Kadar, Orta Çağ Avrupa’sında Arap Felsefesi: Ortaçağ Arap felsefesi uzmanı Quadri’nin Pariste 1960 yılında yayımladığı eseri. “Aşağıdaki sayfaları ‘Başlangıcından ibn Rüşd’e kadar,Orta Çağ Avrupasından Arap felsefesi’isimli kitaptan derliyorum.”Kİ.s.194

Batıniler: Kur'an ve hadislerdeki her zâhirin, açık hükmün bir de bâtını, iç yüzü, herkesin anlayamayacağı gizli tarafı olduğunu ve Kur'an ile hadislerin ancak tevil (yorumlama) ile anlaşılabileceğini iddia eden fırkalara XII. asırdan itibaren toptan verilen isim. Bunlar kendilerinin Şiâ'ya mensup olduklarını iddia ederlerse de, İslâm bilginleri tarafından İslâm dışı kabul edilmiştir. Bâtınîlere, muhtelif vesileler ile verilmiş isimler şunlardır: Karâmıta, Sâibiye, İsmâiliye, Mübarekiye, Bâbekiye. “İlk İslam düşüncesinin doğuş tarihi, Fatimi hareket, İsmaililerle Batıniler ve Karamite’ler arasındaki nazari ve siyasi münasebetler, İslam tarihinin en karanlık ve çetin meseleleri arasındadır.” IDG.s.2

Bâtınilik: Kur’an’ın bir dış manası olduğu gibi bir de iç manası olduğunu ve Kur’an ve hadislerin batınî manasını bilenlerin zahirî hükümlerini tatbik zorunluluğunu ortadan kaldırdığının savunan dinî-siyasî akımın adı. “Müslüman müelliflere göre, dağlara çekilen Mezdek’ler çeşitli mezhepler kurdular.Mesela Hurramiye, Bâtınilik, İslamiye gibi.” Mağ.s.215

Batıyı Büyüleyen İslam: Bkz. La Fascination de I’İslam. "Her Müslümanın ibretle okuması gereken nefis bir hicviye. 3- Rodinson’un kitabı: “La Fascination de I’İslam” (batıyı Büyüleyen İslam) (1980).” IDG.s.82.

Battal: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı Deprem romanın şahıslarından biri. “Namussuz ve kaltaban Battal ,kalleş Fethi,bahtsız Hüseyin Arş, sırtını iktidara dayayan cinayet şebekesi.” KA.s.357. Baudelaire: Charles Baudelaire 1821 - 1867. Sembolizmin hazırlayıcısı sayılan bazı yönleriyle de Parnasyen olarak kabul edilen ünlü Fransız şair ve yazar. Eserlerinden başlıcaları: Kötülük Çiçekleri, Yapma Cennet, Enkazlar, Esrar ve Haşhaş Füzeler, İşte Kalbim. “Ürpertici eserlerin tanınmış ustaları bir Hoffmann, bir Edgar Poe, bir Baudelaire, Dosto’ya kıyasla birer göz boyayıcı birer edebiyatçı.”BÜ.s.206.

Baydur: Bkz. Suat Yakup Baydur. Çölde vaazlar vermiyordu Baydur. Arkasında ilerici Türk basını vardı.. Ataçlar’ı, Eyüboğullar’ı, Yüceller’i ve muhteşem Dil Kurumuyla Türk basını.” Mağ.s.267.”

Bayram Paşa: (?-1638).IV Murat dönemi Osmanlı sadrazamlarından. Şair Nef’inin ölüm emrini vermesiyle bilinir. “Nefi bayram paşanın daha doğrusu ayyaş ve sadik bir hükümdarın haşmına uğradı.” UU.s.250.

Bazard: Saint-Amand Bazard (1791-1832). Fransız yazar, sosyalist ve Saint-Simon’cu hareketin önemli isimlerinden. “Bu teşebbüs Saint-Simoncuları ikiye ayırdı: Bazard aşırı dincilerden ayrıldı. Buchez, Pierre Leroux ve Carnot onu takip ettiler.” SSSS.s.101. Beatnik: Amerika’da doğan beat generation akımına bağlı kimse.. Çağdaş sanayi toplumunun değerlerini reddeden dolaysız yaşantılar peşinden koşan gereksiz her şeyden arınmış bir hayat anlayışını özleyen ve böylece içinde yaşadığı toplumdan kopukluğunu açıkça ortaya koyan kişi. Bkz. Bitnik. “Turgeniev’in nihilist’i beatnik ( bitnik) olarak karşımıza çıkıyor şimdi.” BFH.s.46.

Beatrice: Dante’nin Vita Nuova (Yeni Hayat) ve Divina Comedia (İlâhî Komedya) esrlerinde bahsettiği sevgilisinin adı. Floransalıdır. Dante, dante iki defa görmüştür Beatrice’yi birincisi dokuz yaşında bir kilisede ikincisi on sekiz yaşında. Beatrice, dante’nin aşkından haberdar değldir ve evlenir Dante aldırmaz sevgilisinin evlenmesine . bir süre sonra kendi de evlenir. Ancak Beatrice öldükten sonra sevgisi depreşir. Beatrice’nin gerçek bir kişi olmadığı da kuvvetli rivayettir. Yani Beatrice Dante’nin muhayyel sevgilisidir. “Beatrice, Dante için Beatrica.” BÜ.s. 260

Beethoven: Ludwig Van Beethoven (1770-1827). Dünyaca meşhur Alman besteci. “Max Nordau, Beethoven’den Tostoy’a, Verlaine’den Rimbaud’ya kadar geçen asrın bütün şöhretlerini tereddi ile damgalar.”BÜ.s. 227.

Behram Şah: (1084-1162) Gazne devleti hükümdarı.III. Mesud’un oğlu olan ve 1117­1162 yılları arasında hükümdarlık yapan Behram Şah sanata ve sanatkarlara vediği ehemmiyetle tanınmıştır. “Gaznelilerden Behram Şah’ın emriyle yapılmış.” BDE.s.234. Behruz Bey: Recaizâde Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası romanının kahramanı. Bihruz Bey, sağlıklı bir eğitim alamamış bir mirasyedi ve alafrangalık sevdasına düşş bir budala olarak tasvir edilir. “Recaizade’ye Behruz Bey, Hüseyin Rahmi’ye Şık ve Şıpsevdi, Ömer Seyfettin’e Efruz Bey tiplerini kim ilham ettirmiştir?” KA.s. 338.

Bektaşilik: Hacı Bektaş-ı Velî’nin yolundan gidenlerin onun adına kurdukları tarikat kolu. “Ovidius’un dediği gibi: “Prolem sine matre creatam”.Masonlukta üstad-ı azam oldu: Bektaşilik’te postnişin kutup, felsefede ise şakirdi olmayan bir hoca.” Kİ.s.214.

Belâgat-ı Osmaniye: Ahmet Cevdet Paşa'nın Osmanlı Belâgatı ile ilgili 1881yılında yazdığı eseri. Bu eser; eldeki bilgilere göre, ilk Türkçe belagat kitabı olan, İsma'il-i Ankaravi'nin (1631) "Miftâhul-Belaga ve Misbah’ül-Fesaha’sından sonra, bu sahada bilinen en önemli ikinci Türk belâgat kitabı olarak kabul edilmaktedir. Ankaravi'nin belagat kitabında örnekler Frarsça ve Arapça verilerken, Ahmet Cevdet Paşa’nın Belagat'ı Osmaniye isimli eserinde örnekler tamamen Türkçe olarak verilmiş ve Osmanlı Türkçesi'nin belagat kuralları ortaya konulmuştur. “Cevdat paşa da Belâgat-ı Osmanî ‘ye arap irfanının züBDE.s.ini aktarmıştı.” Kİ.s.284.

Belfegor: Belfegor Arcidiavolo (Başdiyakoz Belfagor) İtalyan siyaset adamı ve yazar Neccolo Machivelli (1469-1527)’nin ölümünden sonra 1545 yılında yayımlanabilen hikaye kitabı. "Belfegor adlı bir hikaye ile Mandragor adlı tatlı bir tiyatro eseri vardır".” SNK.s. 188

Belh: Afkanistan’ın kuzeyinde bir tarih ve kültür şehri. “980’de Buhara civarında doğmu, Sâmanilerden Mansuroğlu Nuh’un saltanatı döneminde Babası Belh’den geimiş.”Kİ.s.183.

Belinski: Visaryon Grigoryeviç Belinskiy ya da Byelinskiy (1811-1848) Rus eleştirmen ve gazeteci. “Rusya’da Batılı olan yalnız romancı mı? Ne münasebet? En az Belinski’den beri her Rus yazarı Batılıdır.” Kİ.s.253-254.

Belvedere Apollonu: İtalya’da Vatikan Müzesi’nde segilenen Roma döneminden bir heykel. Müzenin belvedere salonunda bulunduğundan bu atla anılır. Eser Atina’daki Apollon Tapınağı’ndaki tunçtan Apollon heykelinin günümüze ulaşan tek eseridir. “Ve kelime, Belvedere Apollonu’nun cilalı mermeri gibi esrarla haleli kalmış.” KA.s.63 Benares. Benares, Varanas ya da diğer adıyla Varanasi. Hindistan’da Ganj kıyısında bir şehir.“Büyülü bir halı oldu Ramyana, ‘Himalaya doruklarına gerilen,İndus’tan Bengal’e, Benares’ten Seylan’a kadar bütün Hint’i kucaklayan bir halı, bir çadır, bir bayrak, hatta bir sema.” BDE.s.151.

Benda: Julien Benda (1867-1956) Fransız filozof ve yazar. Benda, insanlığı ikiye ayırır:Rahipler, laikler.”Mağ.s.33.

Bendegân: Bir padişahın maiyetinde ve hizmetinde olan kişilere verilen ad. “Bir kelimeyle bendegân, mevkiinden ve şahsî avantajlarından emin değildir.” BFH 139

Benedict: Ruth Fulton Benedict (1887-1948) Amerikalı kadın antropolog. “Mesela Summer, Keller, Malinowski, Lowie, Wisler, Sapir, Boas, Benedict. ABD’de antroploji kendini,’kültür ilimi’ olarak tarif eder.”Kİ.s.41.

Bengal: Güney Asya’da Himalaya dağları ile Bangal körfezi arsında bir gölge Hindistan ile Bengladeş arasında paylaşılmıştır. “Plassey savaşı 1757’de oldu ve kısa bir zaman sonra Bengal hazineleri Londra’ya gelmeye başladı.” BDE.s.75.

Ben-i İsrail: İsrailoğulları.“Belki de karanlık bir kuvvet seni bacaklarından yakalamış, damarlarındaki Ben-i İsrail kanı.” Jur.I.s.204.

Bentham: Jeremy Bentham (1748-1832). İngiliz ahlâkçı ve hukuk bilgini. “Anarşist ahlâk ne Bentham’a dayanır ne Kant’a; ne faydacıdır, ne vazife ahlâkçısı.” Mağ.s.174.

Beranger: Pierre Jean De Beranger (1780-1857). Eserlerindeki halkçı vatansever ve liberal temalarla meşhur olmuş Fransız şair ve şarkı yazarı. “Vatan aşkını şiirleriyle, şarkılarıyla, eserleriyle köklendiriyor, o, “Victor Hugo’nun dehasına sahip Beranger” Challeye’e göre.” BDE.s.276.

Berberiler: Tarih öncesi çağlardan beri Kuzey Afrika ve Sahra’da geniş bir alana yayılmış otuzdan fazla alt grubu ayrılan topluluk. Berberiler kuzey-batı Afrika’da ovalarında yerleşik olarak ve Sahra Çölü’nde göçebe olarak yaşarlar. “Dağlık Kuzey Afrika da isyankâr Berberiler hâriciliğin sığınağıdır.” Kİ.s.159.

Berdiaev: Nilolay Aleksandroviç Berdiayev (1874-1948). Devrimci fikirlerinden dolayı Sovyet yönetiniyle başı dertden kurtulmayan Rus felsefe profesörü ve filozofu. “Şimdi de Berdiaev'i dinleyelim: "Herzen Batıcıydı.40 yıllarının salonlarında Batıcılık savaşı veriyordu.”Mağ.s.90.

Bergson: Henri Bergson (1859-1941). Ünlü Fransız filozofu kendi adıyla anılan felsefî ekolun kurucusu. “20. asrın başlarında Boutroux, Brunschvig ve Bergson Laplace ve kant’in anladigi manada kati bir determinizmi insani sahada Kabul etmezler ve determinizme ilk darbeyi indirdiler.” SNK.s.37.

Berhane: Büyük, harap olmuş, kullanışsız ve metruk ev. Berhane’nin bazen bir, bazen birkaç odası aydınlık” BÜ.s. 292.

Berke: Bkz. Berke Vardar. “Berke askerde.” Jur.I.s.395.

Berkeley: George Berkeley (1685-1753). İrlandalı pisikopos, tanrı bilimci ve filozof. “Bazı Avrupalı düşünürlerin kitapları da bu dile çevrilmiş. Bacon’un ‘‘Novum Organum’’u, Locke’un “Essay Concerning Human Understanding”i, Berkeley’in “Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge” i gibi.” BDE.s.241.

Berlin Kongresi: 1877-1878 Türk-Rus savaşı sonunda imzalanan Ayestefenos Anlaşması’nın hükümlerini yeniden gözden geçirmek amacıyla 13 Haziran-13 Temmuz 1878 tarihleri arası Berlin’de toplanan kongre. ''Otuz yıl sonraki berlin kongresinde Bulgaristan'ı milletlerarası durumu tespit edilirken kapütülasyonlardan kastedilen, ne ticaret anlaşmasıdır ne seyrü sefain, sadece ikamet ve konsolosluk anlaşmaları söz konusudur''.BFH s.94

Berlin: Almanya’nın başşehri ve on altı eyaletinden birisi. “Marx,1835-36 yıllarını Bonn üniversitesinde geçirir.Edebi çevrelere girip çıkar. Karl Grun’le tanışır.1836 sonbaharında Berlin’dedir.” SSSS.s. 112

Bermekiler: Abbasî Devleti’nin İran kökenli vezir ailesi. Bermakî ailesinin devlet yönetimindeki hakimiyetini Halife Harun Reşid, Bermekilerin ileri gelenlerinin öldürerek 803 yılında son vermiştir. Bir tarihçi, Bermekiler devrinde, zaman zaman tekrarlanan bu toplantıları anlatırken sünnî, şiî, haricî, mutezili, imamî, Zerdüşti âlimler bir araya geliyordu, hattâ depedüz mülhitler bile alınıyordu.”IDG.s.36.

Bernard Lewis. Ünlü oryantalist. doktorasınıysa İslam Tarihi konusunda yaptı. Paris Üniversitesi'ndeki araştırmaları sırasında Türkçe öğrendi. 1938 yılında ders vermeye başladı. 1974'e kadar Londra Üniversitesi'nde, 1974-1986 arasındaysa Princeton Üniversitesi'nde hocalık yaptı. 1998 yılında Atatürk Barış Ödülü'nü aldı. Araştırma alanları Ortaçağ İslam Dünyası, günümüz Ortadoğusu ve Osmanlı İmparatorluğu'dur. “Müsteşrik Bernard Lewis de aynı kanattadır. “Aralık 1876’da Ali Suavi ve İngiliz karısı, Disraeli’nin şahşî bir görevlisi olarak Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz parlemento üyesi H.A.M. Butler-Johnstone’ı misafir ettiler.” Mağ.s.148.

Bernardin de Saint-Pierre: (1737-1814). Fransız roamantik yazarı. Hint kültür ve medeniyeti ile yakından ilgilenmiş ve Hindistan’a yaptığı bir seyahatin neticesinde Hintli Kulübesi adlı bir eser yazmıştır. “Anquetil-Duperron’dan üç beş yıl sonra, hemen aynı kıyılarda bir ikinci seyyah dolaşıyordu, edebiyatta Anquetil’inkine benzer bir devrim yaratacak olan bu yolcunun adı Bernardin de Saint-Pierre’di. (1737-1814).” BDE.s.34.

Berry: Fransa’da bir şehir. Saint-Simon’a yüklediği suç oldukça agır: Kral ailesine saygısızlık ve Berry dükü’nün katline katline manevi istirak.”SSSS.s.34.

Bertold Brecht: (1898-1956) Fransız şair, tiyatro yönetmeni, oyun yazarı ve kuramcısı. Başarılı oyunlarından başka kuramsal yazıları ve uygulamada getirdiği yeniliklerle de 20.yy tiyatrosuna yön vermiş öncülerdendir. Geliştirdiği "Epik Tiyatro" anlayışıyla devrim yaratmış, çağdaş siyasal ve maddeci tiyatronun önde gelen temsilcilerinden olmuştur. “Filanın Baytekin’i Bertold Brecht’dir, falanınki Andre Bretondur, feşmekanınki Sartre, Joyce ya da Garaudy!” UU.s.30-31.

Beş Oklu: Hint mitolojisinde istek tanrısı Kama’nın ünvanlarından birisi. “Bir karısı Şefkat, Kama’nın, öteki Şehvet..ve adları saymakla bitmez: Beş Oklu, Gönüllerde Doğan, Sarhoş Eden, Öldüren.” BDE.s.181.

Beyaz Geceler: Rus Romancı Fyod Mihailloviç Dostoyevskiy (1821-1881)’nin 1848 yılında yazdığı romanı. Sonra Kumarbaz, Beyaz Geceler ve Budala. Hiçbirinde aradığımı bulamadım.” Mağ.s.272.

Beyaz Lisan: Yahya Kemal’in dilin bütün arızalarından temizlenmesi lekesiz ve pırıl pırıl bir ifade vasıtası haline gelmesi manasında kullandığı bir edebiyat terimi. “Beyaz Lisan bir şairin uydurduğu talihsiz bir terkip.” Kİ.s.238

Beyazıt-ı Bistami: (..?- 874). IX. Asır İslâm âlimi ve mutasavvıfı. “Beyazıd-ı Bistami, ‘yılan derisini nasıl atarsa, ben de öyle sıyrıldım benliğimden, sonra kendime baktım, ben, o olmuşum’ diyordu.” BDE.s.248.

Beyoğlu: İstanbul’da bir merkez ilçe “Osmanlı Bankası, nişanlar, sefâret baloları ve Beyoğlu’nu zevk panayırına çeviren şuh aktrisler.” BÜ.s.135.

Beyrut: Akdeniz kıyısında bir şehir. Lübnan Devleti’nin başkenti. “İskenderiye, Beyrut, Sur, Akka limanları Kafkasya, İran, Arabistan veya Afrika bölgelerine doğru uzanan ticaret yollarının köşe taşlarıydı.” BFH.s.89.

Bhagavad-Gita: Mahabharata’nın en önemli bölümü. Hinduların en kutsal metni.18 bölümden ve 700 dizeden oluşmaktadır.Acuna ile Krişna’nın Kurukşefra savaş alanında karşılıklı konuşmaları anlatılır. “Jones, Colebrook ve Wilkins on yıl içinde Sanskritçe’nin belli başşaheserlerini, “içerdikleri destan boyutu, metafizik derinlik, klasik zerafet , saf ahlâk anlayışıyla Hint dehasının mükemmel bir şekilde yansıdığı en çnemli eserler olan” “Bhagavad-Gita” yı (1784), “Hitopadesa”yı (1787), “Şakıntala”yı (1789), “Gita-Govenda”yı (1792), Batı Kütüphanesine kazandırırlar.” BDE.s.40.

Bhagavata-Purana: Kutsal Tanrı Bhagavat’a ilişkin antik hikâye metinleri olan 18 puranadan birisidir ki 10 kitaptan, 332 bölümden ve 18000 dizeden oluşmaktadır. “ ‘Daphne’yi Hint’in tesiri ile kaleme alır. Bhagavata-Purana’yı “harikulade bir şiir ve his kaynağı” olarak vasıflandırır.” BDE.s. 63

Bharata: Hint kahtamanı ve Bharata kabilesinin kralı. “Duşyanta ile sakuntala’nın oğlu. Birinci karısından Rama doğar .ikincisinden Bharata.” BDE.s.153.

Bhasa: (IV-V) asırlarda yaşadığı sanilan Hint şairi. “Bu devrin iki büyük şairi var: Bhasa ve Kalidasa, birincisi Budist, ikincisi Brahman.” BDE.s.92.

Bianchi: Thomas Xavier de Bianchi (1783-1864). Fransız Türkolog. “1833’de İstanbul’da 1834’de Türkçe-İngilizce-Fransızca Sözlük Bianchi Türkçeden-Fransızcaya Lügatı’nı yayımladığı için Redhouse’un kitabı basılmaz.”Kİ.s.269.

Bible: Biblia. Yahudî ve Hristiyan dinleri için kutsal olan metinlerin bütünü için kullanılan isimdir. Bible yahut Kitab-ı Mukaddes Eski Ahit ve Yeni Ahid olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Bu ana bölümler de kendi arasında değişik konuları kapsayan bölümlere ayrılmışlardır. “Medeni dünyanın bütün düşüncesi, bütün inançları, bütün bilgeliği Bible’de toplanmıştı.” IDG.s.87.

Bihar: Hindistan’da merkezi Patna olan bir eyalet “Muhammet Gori’nin:Komutanlarından Bahtiyar’ın 1193’de Bihar’ı fethetmesi sonucu, Bengal’in büyük bir kısmı Müslümanlar’ın eline geçer ve Hindular’ın çoğu Müslümanlığı kabul eder.”BDE.s.282.

Bihari Lal: Bihari Lal (1603-1663). XVII. asır Hint şairleri. “17.asırda Krişna ile Rada’nın aşklarını terennüm eden Biharilal bile Sattasai’nin taklitlerinden ilham almış.” BDE.s.180.

Bilge Güney: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı Deprem romanın şahıslarından biri. “Evine dönen Kostak, birden New York Times Ankara temsilcisi Bilge Güney’in vatandaşlıktan iskatını hatırlar” KA.s.354.

Bilgi Yayınevi: Ahmet Tevfik Küflü tarafından1965 yılında Ankara’da kurulan yayınevi. “Son çeviri Bilgi Yayınevi’nde çıkan Bertan Onaran’ın Don Kişot’u.” KA.s.210.

Binbir Gece: Bkz. Binbir Gece Masalları. “Binbir Gece ile veya Siret-i Antel’le ciddi olarak meşgul olduğu da şüphelidir.” KA.s.326.

Binbir Gece Masalına: “Dufour, klasik Fuhuş Tarihi’ni Petronius’tan aldığı sahnelerle Binbir Gece Masalına çevirir.” KA.s.364.

Binbir Gece Masalları: Birbiri ardına devam eden Arap masal derlemesidir. Masalların İran ve Hint kaynaklı olduğu da iddia edilmektedir. Masalların Türkçeye çevrilişi Abdülaziz zamanında Ahmet Nazif Efendi tarafından, Fransızca’ya çevrilişi 18.asın ilk çeyreğinde Antoine Galland tarafından (12 Cilt) yapılmıştır.“İnsanlığın Komedyası” Batı’nın Binbir Gece Masalları.” BÜ.s. 236.

Binbir Gece: Bkz. Binbir Gece Masalları. “Binbir Gece yetmiyordu onlara, yeni Binbir Gece istiyorlardı.” BDE.s.33.

Binbir Gün: Binbir Gün Masalları. Bin Bir Gece Masalları’nın tesiri ile Fransa’da Petit de la Croix tarından 1720-1712 yıllarında yayımlanmış doğu masal derlemeleri. “Ne varki Galland’in cevirdigi “binbir gece masallari” bir sürü yeni masallara yol acar: ‘Binbir Gün’, ‘Binbir Ceyrek Saat’ ve bilhassa Mogol masalları Çin hikâyeleri gibi.” Kİ.s.316.

Bir Arap Tarih felsefesi: Bkz. An Arab Philosophy of History. "Kazim Kadri Ogan'ın tercümesi bir yürekler acısı. Beyrut üniversitesi profesörlerinden İssawi'nin değerli bir eseri: ‘An Arab Philosophy of History’ (Bir Arap Tarih Felsefesi) başğını taşır.” SNK.s.69.

Bir Dünyanın Eşiğinde: Cemil Meriç’in Hint kültür ve medeniyetini anlattığı ilk telif eseri. Eser 1964 yılında “Hint Edebiyatı” adıyla yayınlanmıştır. “Kırk Ambar”da dünya edebiyatları kavramına dokunmuştur. “Bir Dünyanın Eşiğinde” ise dünyanın en eski edebiyatına ayrılmıştır.”IDG.s.87.

Bir Taşralıya Mektuplar: Diğer ismiyle Taşra Mektupları ve düşünceler. Blaise Pascal (1623-1662).’ın eseri. “Öfke bazen için için kükrer, Pascal’ın “Bir Taşralıya Mektuplar’ında olduğu gibi.” BÜ.s.127.

Birinci Cihan Harbi : Bkz. Birinci Dünya Savaşı.“Birinci Cihan Harbi’den sonra Almanya’da Mannheim ve Lukacs, Fransa’da Goldmann, Amerika’da Sorokin, Veblen, Znanieczki.” SNK.s.204.

Birinci Dünya Savaşı: 1914’ten 1918’ kadar süren dünya savaşı. “Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra onu tekrar Azerbaycan’da görüyoruz.” BÜ.s.156.

Birinci Korentililer: Bkz. Korentlilere Birinci Mektup “Birinci Korentililer’den bir iki yıl sonra kaleme alınmıştır.” IDG.s.130.

Birmanya: Diğer ismiyle Myanmar. Güney Doğu Asya’da bir devlet. “Monokültür sisteminin kuruluş sebebi bu: Brezilya ‘da kahve, Birmanya’da pirinç Güney Denizleri’ndeki adalarda baharat, Küba’da şeker kamışı, Havana’da Tütün v.s arada, Avrupa’nın talepleri artıyordu birden.”BFH.s.6.

Birmingham: Büyük Britanya’da, Ren Irmağı kıyısında bir şehir.“Watt, elli yıl önce dünyaya gelse, bu keşif hiçbir tatbik sahası bulmadan unutulup gider, Boulton’un Birmingham’daki atölyeleri olmasa muhar makinesi geliştirilemezdi.” BDE.s.75.

Bismarck: Otto von Bismarck veya Von Bismarck-Schönhausen (1815-1898). Alman devlet adamı ve başbakanı. “Bismarck 16 Misan 1869’da şunları söylemiş parlamentoda: “Ne mazinin tarihini görmezlikten gelebiliriz, ne geleceği inşa etmek elimizdedir.” Kİ.s.361.

Blanqui: Louis Augute Blanqui (1805-1881).Fransız sosyalist kuramcı, siyaset devrim adamı. “Bakunin de kropotkin gibi, hassas bir insandır, cinayetten hoşlanmaz, Blanqui’cilere düşmandır.” Mağ.s.175-176.

Blanquicilik: Augute Blanqui’nin düşünce ve harekatlerinden doğan öğreti. “Bakunin de kropotkin gibi, hassas bir insandır, cinayetten hoşlanmaz, Blanqui’cilere düşmandır.” Mağ.s.175-176.

Bloomsbury: XX.yy. İngiltere’de sanatçı ve aydınlardan oluşan grup. Adını mensuplarının çoğunun oturduğu Bloomsbury Mahallesinden almıştır. Grubun mensupları öz olarak bayağılık üzerine kurulan medeniyetin sağlam bir temel oluşturmayacağını savunuyorlardı. “İlk Rus ihtilalcileriyle savaş sonu Bloomsbury'leri arasındaki başlıca fark: Birinciler sorumlu, ikinciler sorumsuz".” Mağ.s.107.

Bloy: Leon Bloy (1846-1917). Fransız yazar. Nalet bir adam Bloy.” UU.s.219.

Boas: Franz Boas (1858-1942). Alman asıllı Amerikalı antropolog. Mesela Summer, Keller, Malinowski, Lowie, Wisler, Sapir, Boas, Benedict. ABD’de antroploji kendini,’kültür ilimi’ olarak tarif eder.” Kİ.s.41.

Boccace: Bkz. Baccacio. “Boccace 1358’de, Dante’nin hayatını yazar, eser daha o zamandan bir edebiyat tarihidir.” KA.s.396.

Boccacio: Giovani Boccaccio (1313-1375). İtalyan yazar. “Boccacio (1313-1375), bir zaman Napoli sarayında yaşamış, vur patlasın çal oynasın” KA.s.211.

Bodin: Jean Bodin (1530-1596). Fransız filozof ve yüksek yargıç. “Büyük modern devletlerin monarşik mutlakiyete doğru çetin yürüyüşünü izlerken Machiavelli’nin Hükümdar’ı Bodin’in Devlet’i , Hobbes’un Leviathan’ı Bousuet’nin Kitabı Mukaddes’den çıkarılan Siyaset’iyle karşılaşıyoruz önce; sonra tersine bir hareketin mutlak monarşiye karşı muzaffer bir tepkinin başlayış ve ilerleyişini gösteren kitaplar: Locke’un Sivil Hükümet Üzerine Deneme’si, Montesquieu’nun Kanunların Ruhu, Rousseeau’nun Toplum sözleşmesi, Sieyes’in Üçüncü Sınıf Nedir’i?.” UU.s.170.

Bodisatva: Hindistan Budist metinlerinde ve uygur dönemi eserlerimizde, mesela Kuanş im Pusar’da dini vecibelerini yerine getirerek, çeşitli bilinçlenme aşamalarından geçerek Buda’ya veya tanrısal ayrıcalığa kavuşmak isteyen kişi. “Binlerce Bodisatva dinler Buda'yı en önemli sutra "Şeriat Lotüsü" (Saddharma-Pundarika). BDE.s.,173.

Boehme: Jakob Boehme (1575-1624). Alman gizemci ve tanrıbilimci. Kutsal Kitap ve vahiy üzerine çalışmalar yaparak Kant sonrası Alman felsefesini etkilemiştir. “Byron’dan Poe’ya kadar birçok şairi etkileyen Coleridge’de de, Alman romantiklerinin harekete geçirdiği mistisizmlerden, Boehme ve Schelling’ten, yeni doğan endiyanizmden pırıltılar var.” BDE.s.44.

Boethıus. Hector Boethius vaya Hector Boece (1465-1536). İskoç hümanist ve terihçi. “Boethıus Felsefenın Sağladığı Teselli adlı eserinde kültürün ne kadar izafi olduğunu açık açık söylemiş.”Kİ.s.20.

Boğaziçi Üniversitesi: Robert Koleji’nin 1478 sayılı yasa ile Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasıyla İstanbul’da 1971 yılında kurulan ve öğretim dili İngilizce olan üniversite. Boğaziçi Üniversitesi ,komünist yetiştirir, düşman yetiştirir.” SNK.s.408.

Boğaziçi: Antikçağda bir efsaneden dolayı Bosporos Thirakios Boshoros Thracirıs (Trakya Öküz geçidi) adı verilen Marmara Denizi’ni Karadeniz’e bağlayan boğazın kıyıları ile doğuda Anadolu, batıda Rumeli yakalarındaki platonun kenarlarına kadar uzanan dik yamaçları kapsayan alana verilen ad. “Filistin’de veya boğaziçi’ndeki aşk hatıralarını tekrarlardı.” KA.s.168.

Boileau:Nicolas Boileau (1636-1711). Fransız şairi. Klasizm akımının savunucarından münekkit ve edebiyat kuramcısı. Klasiklerin akıl hocası Boileau, hiçbir şey gerçek kadar güzel değildir, dememiş miydi.” KA.s.291.

Bombay: Hindistan’da Hint Okyonusu kıyısında bir kent. “Abdülhak Hâmit Bombay’dan bir iki kartpostal getirdi. Jur.I.s.148.

Bonald: Louis Bonald (1754-1840). Fransız yazar ve felsefeci.“Birinci düşünceyi aristokratik ve teokratik mektep temsil eder, Bonald’ın Maistre’in, Lamennais’nin mektebi; ötekini liberal mektep, Benjamin Constnt’in, ‘Minerve’ yazılarının mektebi.” SSSS. s.50.

Bonapart: Napolyon Bonaparte, (1822-1891) Fransız İmparatoru ve general. Pulto vapura binmiş, Jason yelkenlisiyle/ Hem Marseyyez, hem Eşil... Tayf da orda melek de.../ Elektr’in kapısında Capanee beklemekte,/ Ve Lodi köprüsünde Bonapart ayaktadır;/ Neron ayakta Mesih kıvranmaktadır,/İşte tahtın uğursuz, korkunç, kasvetli yolu;Terle, çamurla, kanla, gözyaşıyla yoğrulu.”UU.s.344.

Bonn Üniversitesi: 1818 yılında Almanya’nın Bonn şehrinde kurulan üniversite. “Bhagavad-Gita’yı aslından okumak için Sanskritçe öğrenen üstad, Hint edebiyatının birçok eserlerini Almanca’ya kazandırmış, Bonn Üniversitesinde Sanskritçe hocalığı yapmış.” BDE.s.56.

Bonn: Almanya’da Ren Irmağı kıyısında bir kent. “1841’de felsefe doktorasını veren Marx Lena’dan Bonn’a gider.” SSSS.s.114.

Boratav: Pertev Naili Boratav (1907-1998) Türk halk edebiyatı Profesörü. “Güzin hanım,takip edilmesi gereken yolun Boratav tarafından keşfedildiğini söylüyor: Türk folklorü ögelerini belirtmek lazımmış Tanzimat romanlarında.” Kİ.s.248.

Bossuet: Jacgues-Benigne Bossuet (1627-1704). Fransız yazarı. Hitabet türünün en önemli yazarlarından biridir. “Ama bu insan bir Racine veya bir Bossuet olduğu zaman, eserindde kendini sergilemez pek;hatta mektuplrında bile ‘ben’ini ifşâ etmekte çekinir;geçicinin arkasında ezeliyi arızi arkasında değişmez’i arar ve yakınlaşmak ister. KA. s.76.

Bougle: Celestin Bogle (1870-1940). Fransız toplum bilim profesörü. “Devrimci bir kanat. Bougle ile Halevy’e göre, Kremlin’e yerleşen Lenin,” Kapital’in üç cildini yazı masasına koyarken, çarların sarayına Saint-Simonculuğun aşırı sol kanadı otağ kuruyordu.” SSSS.II.s.110.

Bourget: Paul Bourget (1852-1935). Psikolojik romanlarıyla ünlü Fransız realist yazarı. “Balzac’ın devamcıları, daha da çok en ünlülerinden biri olan Bourget hocamız, insanoğlunu aile ile, toplumla ilişkileri açısından incelemiş.” KA.s.260.

Boynu Halkalı Kumru: Kelile ve Dinme’de anlatılan bir hikâye adı. Hikaye hayvanlarınavcıların tuzaklarından ve diğer başka tehlikelerden, karşılıklı yardımlar sâyesinde nasıl kurtulduklarını anlatır. “Topluluk, adını Kelile ve Dimne’deki Boynu halkalı kumru hikayesinden almış.” IDG.s.48.

Brahma: Hindu tanrılarının en önemlilerinden biri. Hindu inanışına göre İlk yaratılan ve her şeyin yaratıcısı Brahma’dır. “Ve bu yumurtadan kendisi doğdu. Kendisi: Brahma, bütün kâinat’ın atası.” BDE.s.324.

Brahman: Başlıca dört Hindu kastı arasında en yüksek kastın, ruhani kastın üyesi. “Ötelerin ötesidir, Brahman, yücelerin yücesi.”BDE.s. 118.

Brahmana: Kuzey Hindistan’da MÖ. X.veVII asırlar arasında yazılmış, Kurban meresimlerinin anlamını ve din adamlarının eylemlerindeki simgeleri açıklayan felsefî nitelikli düz yazılar ve yorumlar. Rig-Veda’nın iki, Sama’nın on, Atharva’nın bir, Yacur’un iki Brahmanası var.” BDE.s. 112.

Brahmanlar: Hindistan’daki Brahmanizm dinine mensup olanlar. “Zerdüşt’le, Sabii’lerin (kısmen de brahmanların ve belki de Budistlerin) fikirleri iç içe idi.’’ IDG. s. 46.

Brahma-Samaç: Brahman derneği. 1828’de Kaltüta’da, Ram Mohan Roy tarafından kurulan, tanrıcı neformcu Hindu hareket. Hareket özetle Hinduluğu yeniden yorumlauyarak tanrıcı değerleri yüceltmeye çalıştı, kast sistemini, çok tanrıcılığı, puta tapıcılığı ve Ruhun beden değiştirmesi gibi anlayışları kaldırmak için gayret gösterdi. “Bu yavuz iman ihtilâlcisinin karşısında bütün mabetler kapılarını kaparlar,Roy bütün inançları,bütün insanları,bütün mabetleri bağrına basan bir mabet açar 1828’de:’’Brahma-Samaç.” BDE.s.273-274.

Braudel: Fernand Braudel (1902-1985) Fransız tarih profesörü ve yazar. İtalyan Ansiklopedisi’ne yazdığı medeniyet maddesinde Braudel iki kelimenin aynılığı üzerinde durur.SNK.s.304.

Brezilya: Güney Amerika’da başkenti Brasilia, pesmi dili Potekizce olan ve 22 eyaletten oluşan devlet.“Monokültür sisteminin kuruluş sebebi bu: Brezilya ‘da kahve, Birmanya’da pirinç Güney Denizleri’ndeki adalarda baharat, Küba’da şeker kamışı, Havana’da Tütün v.s Arada, Avrupa’nın talepleri artıyordu birden.” BFH.s.6.

Brihaspati: Rigveda tanrılarından kurbancı ve aracı tanrı. Kelamın efendisi ve Eskilerin Kralı gibi ünvanlarla da anılan Brihaspati’ye bir çok eser mal edilir. “Brihaspati’nin bu taşlamalarından bütün bir felsefe mektebi doğmuş.” BDE.s.121.

Brihatkata: Büyük anlatı anlamına gelen, Gunadhya’nın keleme aldığı sanılan Hint hikayeleri derlemesinin adıdır. “Eski Hint’te edebî hikâyelerin tek kaynağı: ‘Brihatkata’ (Büyük Roman ).” BDE.s.236.

Britanica: Bkz. Britannica Ansiklopedisi. Britanica’da şunları okuyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı.” IDG.s.16.

Britanya adaları: Büyük Biritanya’ya komşu adaları ve İrlanda adasını kapsayan, Kuzey denizi ve Marş denizi ile kıtadan ayrılan Avrupa’nın kuzey batısında takımada. Britanya adalarında kurt sürüleri dolaşırken, Himalaya dorukları bu sesle ürpermişti.” BÜ.s.278.

British Museum: İngiltere’de 1753’te Hans Sloane’den satın alınan sanat eşyaları koleksiyonu ve kütüphane çevresinde kurulan müzenin adı. “Lexicon’un İstanbul’daki tabilerin cimriliği yüzünden makaslanan müsveddelerinin tamamı British Museum’da kadirşinas ilim adamlarını beklemektedir.” Kİ.s.271.

Broch: Hermann Broch (1886-1951). Kendini tamamen edebiyata verebilmek amacıyla sanayiciliği bırakan Avusturyalı romancı. “Sonra şakirtler:Galsworthy, Thomas Mann, Broch, Marcel Proust, Jules Romains.” KA.s.140.

Brockelmann:Carl Brockelmann (1868-1956). Alman şarkiyatçı ve Türkolog. "Konu üzerinde son büyük eser Brockelmann'ın iki ciltlik «Arap Edebiyatı Tarihi»dir." K.İ.s..300.

Bronte Kardeşler: İngiliz kadın romancılar. Charlotte (1816-1855), Emily (1818­1848) ve Anne (1820-1849)’den oluşan üç kadın kardeşin oluşturduğu edebiyatçılar grubu. “İngiltere’de de modern hikâye, Jane Austen, Bronte kardeşler gibi kadın yazarlarla başlar.” KA.s.136.

Brumaire: Fransız cumhuriyet yılının 22 ya da 23 Ekimden başlayan ve 21,22, veya 23 kasımda sona eren ayı. "Touchard'ı dinleyelim: "Brumaire'deki hükümet darbesi, Directoire'a son verir".” Mağ.s.113.

Brunetiere: Ferdinand Brunetiere (1849-1906). Fransız edebiyat eleştirmeni ve ünlü La Revue des Dexsm Mondes dergisi yönetmeni. “Brunetiere genel evrim teorisine dayanarak edebiyatın dalların gelişen ve birbirinden doğan gerçek türlermiş gibi incelemeğe kalktı.” Mağ.s.242 .

Bruno Bauer: (1809-1882). Alman eleştirmen ve filozof. Çeşitli eserlerinin hemen hemen hepsi İncillerin eleştirisini ihtiva etmektedir. Mesela: Yuhanna’ya göre İncil’in Eleştirisi, İlk üç İncil’in eleştirisi ve Aziz Paulus’un Mektuplarının eleştirisi. gibi. “Bruno Bauer, Ruge, Koepen.. Hepsi de bir parça Gans’ın etkisiyle sola yönelmiş, Gans’ın daha doğrusu Gans Saint-Simonculuğunun.” SSSS.s.113.

Brunschvig: Leon Brunschvicg[18] (1869-1944). Kant eleştiriciliğinin ortaya koyduğu problemleri yeniden ele alan Fransız filozofu. “20. asrın baslarında Boutroux, Brunschvig ve Bergson Laplace ve kant’in anladigi manada kati bir determinizmi insani sahada Kabul etmezler ve determinizme ilk darbeyi indirdiler.” SNK.s.37.

Bruntiere: Ferdinand Bruntiere (1849-1906). Fransız edebiyat tenkitçisi ve yazar. Fransa’nın en uzun ömürlü dergilerinden olan Revue des Deux Mondes’in yöneticisi. “Bruntiere’in Revue des Deux Mondeks’daki Le Roman Experimental, (14 Şubat 1880) ve Les Romanciers (15 Eylül 1881) makalelerini görmüş olsa o kadar aşırı bir hayranlığa kapılmayacaktı.” KA.s.290.

Brutus. Cicero’nun nutuk sanatı üzerine yazdığı eseri. Roma belegat sanatını tarihinden bahseden eserin eserin MÖ.46 yıllarında yazdığı sanılmaktadır “Brutus’de Latin edebiyatçını özgün olduğunu anlatan yazar, modern okuyucuya aşinası olduğu bir edebiyat tarihi dersi verir.”KA.s. 389-390.

Brütüs. Marcus Junıus Brütüs (MÖ.85-MÖ.42) Romalı siyaset adamı ve yazar. “Erdem sen ne boş bir kelimesin” sözünün sahibi. Sezar’ın “sen de mi Brütüs” sözünün muhatabı. Kendisini affeden, koruyup kollayan Sezar’a karşı girişilen süikasta katıdı. “Sezar Sezar’ı yıkan Brütüs’te, istibdası deviren çağdaşlarımızın kudret ve emellerini bulmuyor muyuz? KA. s.304

Bu Ülke: Cemil Meiç’in 1974 yılında yayımladığı eserinin adı. Bu Ülke’yi matbaaya vermiştim.” Jur.II.s.187.

Buchez: Philippe Joseph Benjamin Buchez (1796-1865). Fransız filozof ve siyaset adamı. “Bu teşebbüs Saint-Simoncuları ikiye ayırdı: Bazard aşırı dincilerden ayrıldı. Buchez, Pierre Leroux ve Carnot onu takip ettiler.” SSSS.s.101.

Buckle: İngiliz tarihçi ve yazar. (1821-1862). 1857 yılında yazdığı İngiliz Medeniyeti tarihi adlı esriyle ün yapmıştır. “Buckle da İbn-i Haldun gibi kendinden önceki tarihçileri, daha doğrusu tarihi tenkitle başlar.” UU.s.240.

Buda: (MÖ.563-483) Budizmin kurucusu. “Buda’yla Konfiçyüs’ün sesi uzun zaman erişemez Avrupa’ya ve Asya’nın hikmetini tek başına Zerdüşt temsil eder.” BÜ.s.145 Budala: Dünya ve Rus Romanının en önemli simalarından biri olan Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821-1881)’nin 1868 yılında yayımladığı romanı. “Sonra Kumarbaz, Beyaz Geceler ve Budala. Hiçbirinde aradığımı bulamadım.” Mağ.s.272.

Budizm: MÖ. 563-483 yılları arasında yaşamış olan Buda tarafından MÖ. VI. yüzyılda Hindistan'da doğmuş evrensel bir din. Buddizmin din, mezhep, tarikat ya da felsefi ekol tanımlamalarından hangisine girdiği yolunda tartışmalar vardır. “Filhakika “Venedik Taciri” nin dayandığı iki hikayenin de kaynağı budizmdir.” BDE.s.40.

Bugünkü Oryantalizm: Edward Said’in “Oryantalizm” isimli eserinin üç ana kısmından üçüncü kısmının genel başğı “Bugünkü Oryantalizm baslığı altında gelişen uçüncü kısım ise, önceki oryantalizmin bittigi yerden, yani 1870’lerden baslar.” Kİ.s.67.

Buhara: Özbekistan’da Zerafşan Vahasaının batı ucunda Kızıl Kum çölü kenarında bulunan tarihî Türk-İslâm şehri. “980’de Buhara civarında doğmuş,Sâmanilerden Mansuroğlu Nuh’un saltanatı döneminde Babası Belh’den gelmiş.” Kİ.s.183.

Buhari: (H.194-256/M.810-869) Hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden biri. 21 Temmuz 810 tarihinde Cuma günü Buhara'da doğmuştur. Bundan dolayı da Buhârî nisbetiyle anılmasına sebep olmuştur. On bir yaşında hadis öğrenmeye başladı. Onaltı yaşında annesi ve kardeşi Ahmed'le birlikte hacca gitti. Annesi ve kardeşi Buhârâ'ya dönerken, kendisi ilim öğrenmek isteğiyle Mekke’da kalarak tahsiline devam etmiştir. (210 h./825). “Modern bir yahudi alimi, Hirschfeld Hicret olmasa İslamiyet olamazdı. Medine’de yahudiler olmasa, Hicret diyecek kadar aşırılığa kaçmıştır.Buhari’nin topladığı hadislerden biri müminlere şu buyruğu verir: Yahudilerle savaşacaksınız, bir yahudi bir taşın arkasına saklandı mı, taş dile gelecek ve ey Tanrı kulu, arkama bir yahudi gizlendi, onu katlet diyecektir.” Kİ.S.152.

Burbon’lar ve Stuart’lar: Saint-Simon (1760-1825)'ın 1822 yılında kaleme aldığı eserin adı. “Burbon’lar ve Stuart’lar, 1822 (Des Bourbons et des Stuarts) .” SSSS.s. 152.

Burckhardt: Jacob Burckhardt (1818-1897). Eserlerini Alamanca yazan İsviçreli tarihçi yazar. “Burckhardt, İtalyan Rönesans Kültürü (1860) adlı eserinde bizi Guziot’nunkinden çok farklı bir dünyaya götürür.” UU.s.99.

Bureau des Longitudes üyelerine Mektuplar: Saint-Simon (1760-1825)’in 1808 yılında yazdığı eserinin adı. “Bureau des Longitudes üyelerine Mektuplar,1808 (Letters au Bureau des Longitudes).” SSSS.s. 150.

Burhan Felek: Burhan Felek (1889 - 1982). Türk spor adamı ve gazateci. “Evde babasından duysuğu Türkçeyi konuştu, okumaktan vazgeçti, yahur Ulunay’ı, Burhan Felek’i, Vâ-Nûyu okudu. Jur.I.s.140.

Burhan-ı Katı: Tebrizli Hüseyin bin Halef’in Farsçadan Farsçaya olarak 1652 yılında yazdığı lügat. Burhan-ı Katı’yı Mütercim Ahmet Âsım Efendi 1791-1797 tarihleri arasında tercüme ederek Sultan III.Selime sunmuştur. “Tebriz’li Hasan Burhan-ı Kati’yi hazırlar.Acemcenin en mükemmel lügatıdır.” SNK.s. 321.

Burke: Edmund Burke (1729-1797). İngiliz siyaset adamı ve yazar."Burke, 1300 yılda kurulan bir düzenin, bir günde yokedilmesini insallık tarihinin en meşum günü sayar". SNK. s.178.

Bursa: Marmara bölgesi’nde Uludağ’ın eteklerinde kurulan tarihi Türk şehri. “Hazret aynı zamanda hem Hicaz’da, hem İstanbul’da, hem Bursa’da, hem de Simav’da bulunmaktadır.” Mağ.s.157.

Bursalı Tahir: (1861-1924) Osmanlıların son devirlerinde yetişmiş araştırmacı, yazar ve siyaset adamı. Sultan İkinci Abdülhamit Hanı tahttan indirmek için çalışan İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi. Rumeli’deki subayların arasında gelişen Genç Osmanlılar hareketine katıldı. Vatan ve Hürriyet Cemiyetine de üye oldu. Meşrûtiyetin ilân edilmesinden sonra Bursa Mebusu (millet vekili) seçilerek Mebusan Meclisine girdi. Ancak yaptığı bir devre milletvekilliği sırasında, Sultan İkinci Abdülhamîd Hana karşı cephe alanların aldatılmış veya devlet düşmanı olduklarını görerek siyâsî hayattan çekildi. “Bursalı Tahir’e göre Suavi: “Eshab-ı faziletten bir harika-i zeka” (Osmanlı Müellifleri, C. I, 1914);” Mağ.s.145.

Businessman: İngilizce bir kelime olup önemli iş adamı manasına gelmektedir. Itlaya’nin bezirgan cumhuriyetlerinden bugunun Amerikan businessman’lerine kadar hepsinde musretek bir yan var: Kazanc hirsi. Sosyalizmden kasdedilen bugun ilmi sosyalizmdir, Marksist sosyalizmdir.” SNK.s. 163.

Büchner: Ludwig Büchner (1824-1899)[19]. Maddeci Alman filozofu. Madde ve Kuvvet isimli eseri meşhurdur.“Büchner’den Le Bon’a yani fizyolojiden sosyolojiye atlar.” BÜ.s.160.

Büyük Britanya: İskoçya Wales ülkesi ve İngiltere’yi kapsayan Britanya takımadalarının en büyüğü. “Oysa Galya gibi Latinleşen,fakat fatihleri bir buçuk asır putperest kalan Büyük Britanya’da,sanat,endüstri,toplum,dil,her şey yok edilir.” Mağ.s.30

Büyük Doğu: 1943 yılında Necip Fazıl Kısakürek’in kürduğu ve başyazarlığını yaptığı haftalık gazetenin adı. “Yani dilimle zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla Büyük Doğu kadrosundayım.”Jur.I.s.361.

Büyük Frederik: Frederik II (1712 ?). Büyük Frederik adı ile de tanınan Prusya Kralı.“Büyük Frederik de, Voltaire gibi düşünür: ‘En parlak zekâlerın karardığı oluyor: Richelieu Vasiyetname’yi yazıyor, Newton Vahiy Kitabı’nı.”UU.s.33.

Büyük İhtilal: Fransız İhitilali. “Bu kasvetli hava Büyük İhtilâl’den sonra esmeye başlıyor Avrupa’da. BÜ.s.167.

Byron: Lord Byron (1788-1824). İngiliz şairi ve tiyatro yazarı. Childe Harold’un gezisi en önemli eseridir. “Byron haklı: Rousseau’yla bir çağ başlıyor.” Jur.I.s.105

C.    Lombroso: Cesare Lombroso (1835-1909).İtalyan Kriminoloji uzmanı ve yazar. C. Lombroso Suçlu Adam’ı sırf anarşist tipleri tesbit için kaleme aldı.” SNK.s. 311.

Cabanis. Georges Cabanis (1757-1808). Fransız hekim ve filozof. İdeologların en mühim temsilcilerinden biri olan, maddeci ve duyumcu görüşlere dayanan Cabanis görüşlerini Rapportdu physique et du moral de I’homme (İnsan, fizik ve ahlâkın ilişkisi (1802) isimli eserinde ortaya koydu.“İdeolog Cabanis’i, Destartes’cı materyalizmin sonsözü olarak selamlayan ve Sosyalizmi bu materyalizme bağlayan Marx da ideolojiyi eski itibarına kavuşturamaz.” UU.s.262

Câbir ibn Hayyân: Ebu Musa olarak da bilinir 800 yıllarında yaşayan Kûfe’de doğan arap simyacıdır. İmam Cafer-i Sadık’ın talebesi olduğu sanılır. Metallerin başkalaşmasını gösterdi, ancak bunların oluşumunda gökcisimlerinin etkisini öne.Semedi. Sülfürik asit, nitrik asit ve kral suyunu bulduğu tahmin ediliyor. Sayıları yüzleri aşan kitapları Summa perfectionis adıyla Latince’ye çevrilmiştir bu eserler bilinen en eski kimya kitabıdır. “Kardeşler de Câbir ibn Hayyân gibi Mizan’ı, metafizik bir prensip mertebesine yükseltilir.”IDG.s. 44.

Cabir Külliyatı : Ebu Musa olarak da bilinen Câbir ibn Hayyân’ın sayıları yüzleri aşan kitaplarının adıdır. Eser, “Summa perfectionis” adıyla lâtince’ye çevrilmiştir. “İslam dünyasında da Cabir Külliyatı diye bir şey var.” IDG.s.59.

Cahit Tanyol: 1924 Sosyoloji profesörü ve gazete yazarı yılında Nizip'te doğdu. “Biz çocukları alıyoruz mektebe,ilk okuldan itibaren başlıyoruz Atatürkçü yapmaya. Sonunda ya Marksist oluyorlar ya Nurcu olup çıkıyorlar diye Tanyol söylemiş.” SNK.s. 394.

Câhiz: Al- Cahiz Abu Osman Amr b. Bahr (766-869). Meşhur Arap nasiri ve ve Basra Mutezile kelamcılarının ileri gelenlerinden. “Câhiz (772-870)için dünya şiiri Yedi Aşşiriyle başlar.”KA.s.92.

Caize: Eskiden şairlerin yüksek mevkilerde bulunan kişilere sundukları medhiyeler karşılığında aldıkları hediye. “Caizeyle yaşar bu şair, sık sık tertiplenen yarışmalara katılır.” BDE.s.285.

Calabra: İtalya’nın yarımada kesiminin güneyinde Catonzora,Cosenya Reggio illerinden oluşan bölgeye verilen isim. İlk defa kim söylemiş bu hikmeti? XII. asırda yaşayan ermiş Joachim de I’Fore, Calabra’daki manastırda Aziz Yohanna İncilini okuduktan sonra mı? IDG.s.154.

Caliban: Shakespeare’in Fırtına (The Tempest) isimli romanındaki canavar. Büyücü bir kadınla bir iblisin oğlu olan bu vahşî yaratık her şeye başkaldırır ama her seferinde Prospero’nun büyüsüyle yatışır. Caliban aynı zamanda Ernest Renan tarafından Shakespeare’in The Tempest’ine tenkit olarak yazdığı eserinin adıdır.“Shakespeare’in ‘The Tempest’ine zeyl olarak kalema aldığı ‘Caliban’deemokrasi aşıklarını ibretle düşündürecek korkunç bir hiçviyedir.”Kİ.s.190.

Calvin: Jean Calvin (1509-1964). Asıl adı Cauvin. Hristiyan ilahiyatı uzmanı ve Protestanlığı kuran papazlardan "Calvin bu inancı şöyle özetlemiş -Beşer aklı dünyanın en tehlikeli vebasıdır."IDGs.170

Cambridge: İngiltere’de Cam Irmağı kıyısında bir şehir. “Kendisi de Cambridge'de hocalık yaptı, terbiye üzerine bir eser yazdı ve bir Latince ders kitabı hazırladı.” KA.s.112.

Campanella:Tommaso Campanella (1568-1639). İtalyan filozofu. Güneş Ülkesi (Civitas Solis) veya Güneş beldesi isimli eser önemlidir. “Avrupa'da Thomas Morus Ütopyası'nı Campanella'nın güneş beldesi takip eder.”SNK. s.77.

Candidas. Badu Candidas XIV. Asrın sonlarında yaşatan bengalli şair. “Buna mukabil, Hint-Arya dilleri edebi bir kişilik kazanır. Bilhassa Hindice, Bengalce, Maratca, Güceratca. Bu edebiyatların altın çağı 1400 yıllarında başlar, en büyük temsilcileri Candidas, Vidyapati, Surdas ve Tulsidas.” BDE.s.93.

Candide: Candide ya da İyilik Serlik Üstüne. Voltaire’nin 1759 yılında yzdağı hikâyesi. “Voltair’e gelince Candidedeki bütün karamsarlı k, üstadı, terekki felsefesine katılmaktan alıkoymaz.” Mağ.s.187.

Cankaya: Ankara’da bir Merkez ilçe. Çankaya Köşü diye ifade edilen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı burada bulunduğu için Çankaya ile cumhurbaşkanlığı da kastedilir.“Muhakkak olan su ki, Bilgi dergisinde yayimlanan bu makale Mustafa Kemal tarafindan okunmuş ve beğenilmiş.1930’da Çankaya’da cumhurbaşkanı ile karşılaşan Velidi iltifata mazhar olmuş.” IDGs.232.

Canstein Bible İnstitute:1710 yılında Almanya’da kurulan Kitab-ı mukaddes cemiyetinin adı. “Almanya’da 1710’da kurulan Canstein Bible İnstitute.” IDGs.132.

Canterbury Hikayeleri: 14. asır İngiliz şair ve yazarı. Geoffroy Chaucer (1340- 1400)’un 1390 yılına doğru yazdığı sanılan ve 1478 uılında başılan Canterbury

masalları ya da hikayeleri diye isimlendirilen eseri. Eser, Aziz Thomas’ın mezarını ziyarete giden 31 Hristiyan hacı adaynın sırayla nalattığı hikayelerle başlar ve eğlendirici masallar, saray hikayeleri, sofuluk, hayvan hikayeler ile devam eder. “Canterbury Hikayeleri’nde Geoffroy Chaucer’ın (1340-1400) çizdiği portreler canlı ve somut. KA.s.213.

Canterbury: Büyük Britanya’da bir şehir. "Canterbury baş piskoposuna göre Hikimdar'ı şeytan yazmıştır." SNK.s.18

Cantu: Cesare Cantu (1804-1895). İtalyan tarihçi ve siyaset adamı. “Ahmed Midhat, “Mufassal” adlı büyük eserinde, o zamanlar pek makbul olan Cantu’nun eserini, Avrupa’nın tarihine ait kısımlar için esas itihaz etmiş, Osmanlı mebahisinde Hammer’in malubatını tenkitsiz ve tahkiksiz bir şekilde kitabına geçirmiştir” Kİ.s.105. Captive Lady: Bengalli şair ve yazar Madusun Datta (1824-1873)’nın İngilizce şiir kitabı. “1843 Hristiyan olan bu Hindu’nun Captive Lady adlı İngilizce şiiri büyük bir ilgi toplar.” BDE.s.275.

Carbonariler: Carbonariler,[20] Fransa’da Carbonarolar tarafından 1807-1812 yılları arasında kurulduğu sanılan kökü masonluğa dayanan Carboneria derneğine mensup olanlar. Carbonariler’in rüyasını yaşadılar Genç Osmanlılar Devlet-i Aliye’de.” SNK.s.283.

Carlyle: Thomas Carlyle (1795-1881). İskoç Yazar. “Carlyle gibi düşünürler: Şiddeti adaletin eline vermek yanlıştır. Şiarı: Pasif direnme.” Mağ.s.170.

Caron: François Coron (1600-1673). Hollandalı sömürge yöneticisi. Hayatının büyük bir bölümünü Hindistan ve Japonya’da geşirmiş ve Hint ve Japon kültürünü araştırmış. “Caron’dan bahseden yok. Sadaka’ya benzer bir alaka.” Jur.I.s.147.

Casaubon: İsaac Casaubon (1559-1614). Calvinci Fransız yazarı ve hümanisti. Daha sonraki Fransız hümanistlerini şöyle sıralıyabiliriz: Stephanos, Scaligar, Dolet, Ramus, nihayet Rabelais, Mountaigne ve Casaubon.” KA.s.111.

Cassiodore: Flavius Mağnus Aurelius Cassiodore (490-580). Romalı siyaset adamı ve yazar. Ortaçağ kültürüne ışık tutan kişilerden biridir. “Ayakta durmak isteyen batı kültürü, altıncı yüzyılda yeni bir derleme hazırlar . Cassiodore’un Institutios’u.”KA.s. 392.

Castel: Edmund Castel (1606-1685). İngiliz şarkiyatçı. "Sonra İslam dilleri konusunda himmet harcıyan çeşitli avrupalılar : Erpenius, Megiferus, Golius, Castel’in yedi dil üzerine tertiplenen sözlüğü." IDG.s.86.

Catakamla: Dördüncü asırda yaşadığı tahmin edilen Hint yazarı Aryaşura’nın destani özellikli eseri. “Aryaşura inanan bir adam , üslup olgun ve şairane, ama yapmacıklı değil ,arada bir satimantalizme düşüyor yazar Catakamla'daki 32 mücevherden hemen hepsi Palice yazılmış halk masallarından alma,"avadana"lar da aynı serüvenleri tekrarlar. BDE.s..175.

Cathie: Emily Bronte’nin 1874 yılında E. Bell takma adıyla yayımladığı romanı Wuthering Heights (Rüzgarlı tepe ya da Rüzgarlı Bayır)’nın kadın kahramanı. “Rüzgârlı Tepe’de Radcliff, Cathie’yi elde etmek için bütün insanları öldürmeye hazırdır ama bu cinnetin makul olduğunun veya herhangi bir sisteme dayandığını ileri sürmek akıldan geçmez.” BFH.s.52.

Caton: (MÖ. 232-149) Meşhur Romalı devlet adamı. Yunan adetlerinin Roma’ya yerleşmesinden şikayetçi idi. Bu sebepten flozofların kapı dışarı edilmesini istiyordu. Kartaca’yı Roman’ın düşmanı olarak görüyor ve imha edilmesini istiyordu. Senetodaki her konusmasını aynı cümle ile birirmiş: “ve ayrıca suna kaniyim ki Kartaca mutlaka imha edilmeli. “Ahmet Bey de ihtiyar Caton gibi her ibâreyi aybı nakaratla bitiriyor: ‘Delenda carthago’ (Kartacayı Yıkalım).” BÜ.s.158.

Cava: Güney-Doğu Asya takımadalarında ada. “Her akşam Lizbon sokaklarında bir hayalet dolaşırmış, efendisi Camuens’e sadaka toplamağa çıkan Cavalı bir köle.”BÜ.s.232.

Cavid Bey: (1875-1926) 4 ciltlik “İlim-i İktisat yazarı” ve Osmanlı maliyecisi ve maliye nazirı. “Komite hükümetinin otoritesini tahkim eden bir başka husus da Maliye Nazırı Cavid Bey’in bütçeyi dengelemek, Osmanlı bütçesinin müzmin derdi olan açığı kapatmak için bir dizi istikraz teşebbüsüne girişmesidir.”.” BFH.s.149.

Cavour: Camillo Benso Cavour (1810-1861). İtalyan devlet adamı.“Bu parçayı (XXVI.bölüm) XVI. asrın Marseyyez’i diyor Quinet.Charles Benoist’nın tabiriyle “bir milleti dirilten çığlık”, üçbuçuk asır sonra Cavaur’un, Garibaldi’nin tekrarlayacağı çığlık.” UU.s.173.

Cayadeva: XII. Asırda yaşamış Hint şairi. Eseri Gita Govinda’da Krişna’yı öven 24 şarkı bulunmaktadır. Lirizm, Kalidasa’da yeni açılan bir tomurcuk, Cayadeva’da bir sonbahar günü”BDE.s.202.

Cebrail: Dört büyük melekten biri. Allah’ın emirlerini peygamberlere iletmekle memur, Allah ile Resuller arasında elçilik vazifesi gören melek. “Eski felsefede, akl-ı kül ilk yaratılan; asl ve hakikat-ı beşeriye. Nefs-i natıka, cebrail, akl-ı faal; evvel-i ukulu aşare; müdebbire-i ukul: ruh-i Muhammedî.” IDG.s.178.

Cedel: Sert münakaşa, tartışma, nizâ, sözlü kavga. Terim olarak mantık'ta şöyle tarif edilir: “Meşhûr olan veya doğruluğu herkesce kabul edilen şeylerden yapılan kıyastır.” Bir de dilimizde bu anlamda kullanılan cidâl; mücâdele vardır. “Yazık ki mücedditler Aristocuların cedel usullerini benimsemişlerdir, önce bu metodla hasımlarını hapt ettiler fakat hasımları da aynı silâhlarla karşı koyunca münazara medrese kavgasına dönüştü.”IDG.s. 34.

Cehennem: İslâmî inanışa göre günahları ağır basan kişilerin cezasını çekeceği uhrevî mekân. ““Görünmeyen dünya üç bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın baş fazileti. Nedamet.” Kİ.s.380.

Cehennem: Danta’nin İlâhî Komedya adlı eserinin ana Bölümlerinden birinin adı. “Cehennem’in en güzel parçası: Rimini Aşıkları.”Jur.II.s.33.

Celâl Nuri Bey: Celal Nuri İleri (1877-1939). Gazeteci, yazar ve mebus. En önemli eserlerinden biri Türk İnkılabı’dır.Celâl Nuri Bey “üç medeniyet” yazarını Rus’lukla itham eder. Üç medeniyet yazarı Celâl Nuri Bey’in Rum olduğunu ispata kalkar.” BÜ.s. 159.

Celâl Sılay: 1914-1974. şair ve yazar. “Celal Sılay’da bir tarafıyla Cellini idi: serazât, derbeder, küstah.” BÜ.s.149.

Celaleddin Harzemşah Mukaddesi: Namık Kemâl’in Celâlleddin Harzemşah isimli eserin önsözü. Yazar Victor Hugo’nun Cromwell önsözünü örnek alarak yazdığı mukaddimesinde roman ve tiyatro konusunda görüşlerini açıklamıştır. Mukaddime bölümü daha sonra Mukaddime-i Celal adıyla ayrı olarak yayımlanmıştır. “‘Cromwell Mukaddimesi’ olmasa, Namık Kemal Celaleddin Haremşah Mukaddimesi’ni yazamazdı.” Kİ.s.277.

Celaleddin Mukaddimesi: Bkz. Celaleddin Harzemşah Mukaddesi. “Celaleddin Mukaddimesi yeni ufuklara açılan Türk edebiyatının ilk savaş beyannamesi.” Mağ.s.245.

Celâli: Celâli İsyanı. XVI. Ve XVII asırlarda Anadoluda çıkan isyanların genel adı.Celali, Kabakçı hareketleri ihtilaldir.” SNK.s.310.

Celine: Luis Celine (1894-1961), Fransız yazarı. Eserlerindeki Yahudi düşmanlığı, nazizme desteği, halk ağzıyla, argo gibi görünen usta anlatımı, yaşadığı sancılı dünyanın yaralarını anlatılıyla sıra dışı olarak değerlendirlir. “İkinci dünya savaşı’ndan sonra ne yeni bir Bernanos, ne yeni bir Celine, ne yeni bir Proust veya Collette... çıkabildi.”KA.s. 270.

Cellini: Benvenuto Cellini, (1505-1571). İtalyan kuyumcu, heykeltıraş ve madolyoncusu. Cemil Meriç’e göre: “Rönesans’ın muhteşem canavarlarından biri.”hayat serüvenini Vita isimli eseriyle ölümsüzleştirdi. Bütün ününü serkeş, serâzat çoşkun yaşantısını anlattığı otobiyografisine borçludur. “Celal Sılay’da bir tarafıyla Cellini idi:serazât, derbeder, küstah.” BÜ.s.149.

Cemal Süreya: İkinci yeni akımı şairlerinden. Asıl adı Cemalettin Seber.1931 yılında Erzincan’da doğdu. “Okuyucuya “toplumbilim”in önemini anlatan arka kapak, eserin dilimize şair Cemal Süreya tarafından çevrildiğini belirttikten sonra “Bu da değerini artıran ayrı bir özelliktir.”diyor.” UU.s.330.

Cemil Yılmaz: Cemil Meriç’in hıocası olan Mesut fani’nin Cemil Meriç’e bir Meydan Larousse hediye eder bu eserin başına hediye ithafı olarak Cemil Meriç yerine hata ile bu ismi yazar. “Oğlum Cemil Yılmaz, bu kitap hayat yolunda sözmez bir ışık ve adın da en kuvvetli iki destektir.” Jur.II.s.333.

Cemiyet-i Akvam: Milletler Cemiyeti. 1919’da kurulan, merekezi Cenevre olan ve milletler arasu meselelerin barışçı yollarla cözümünü, saldırılara karşı güvence ve milletler arası ilişkilerin geliştirilmesine hizmeti gaye edinen uluslar arası kuruluşun adı. Cemiyet, görevini 1946 yılında BM teşkilâtına devrederek 31 Temmuz 1947 tarihinde kapanmıştır. “Cemiyet-i Akvam’ın başlıca üyeleri, Fransa ile İngiltere iken, Fransa ile İngiltere’nin ittifak halinde oldukları bütün konular da hakim-i mutlaktı bu cemiyet.”BFH.s.129.

Cemşit: İran efsanevi hükümdarı. Cemşid Piştaniyan sülalesinden 4. hükümdar olup İran mitolojisine göre yediyüz veya bin yıl yaşamıştır. "İşte Angremenyu'nun sırtına binip dünyayı dolaşan Tahmurat, cinleri cehenneme tıkan Cemşit.." Kİ.s.295.

Cenab: Cenap Sahabettin (1870-1934) Servet-i Fünûn dönemi şair ve yazarı.“Sezai’ye, Cenab’a, hatta Nazif’e rağmen dilimiz aydınlık ve berrak bir ifadeye kavuşamamıştır.” Mağ.s.237.

Ceneviz: Osmanlıların Cenova Cumhuriyeti’ne vermiş oldukları isim. “Muhakkak olan şu: Ceneviz ve Amalfi gibi bazı İtalyan şehirleri çok eskiden Osmanlı ülkesinin şu veya bu bölgesinde geçerli olan bir takım imtiyazlar elde etmişler.”BFH.s.84.

Cenevizliler: Ceneviz (bugünkü Cenova) şehri halkına mensup olan kimseler. “Nitekim Fatih de, İstanbul’u aldıktan sonra, Cenevizli ve Venedikli bezirganların Hristiyan İmparatorları devrinde yararlandıkları intiyazları korumalarına izin verdi.” BFH.s.86.

Cenevre Makalesi: D’Alembert’in’un1757 yılında yazdığı ve Diderot ile beraber hazırladıkları Ansiklopedi’nin G harfli 7. cildinde yayınlanan, Cenevreli’leri medenileştirmek için bir tiyatro kurulmadır gibi tekliflerden dolayı aşırı tenkitlere sebep olan ünlü makalenin adı. “Yedinci ciltte D’Alembert’in “Cenevre makalesi” vardı.” IDG. s.17.

Cenevre Mektupları: Diğer ismiyle Cenevre’de Oturan birinin Çağdaşlarına Mektupları. Saint-Simon (1760-1825) 1802 yılında yayımladığı eserinin adı. “Oysa Cenevre Mektupları’ndan, Endüstri’ye kadar, sosyal güçlerin çokluğu ve birliği üzerinde duran Saint-Simon sosyolojik bir metot kurmuştur.” SSSS. s.58.

Cenevre: İsviçrede bir şehir. Leman gölünün batı ucundaki kanton yönetim merkezi. Cenevreli sismondi Iktisat prensipleri’ni (1819)Ingiltere’yi ziyaret ettikten sonra yazar.” SSSS.s.44.

Cenevre’de Oturan Birinin Çağdaşlarına Mektupları: Kısa ismiyle Cenevre Mektupları. Saint- Simon (1760-1825)’un 1802 yılında yazdığı ilk eserinin adı. “Yazar “Cenevre’de Oturan Birinin Çağdaşlarına Mektupları”nda toplumu atölyeye benzetir.” SSSS.s. 142

Cenevreli Sismondi: Diğer adıyla İsviçreli Sismondi (1773-1842) İsviçreli tarihçi ve ekonomist. Ekonomide tüketim üretim dengesini ve petit bourgeoisie savunucusudur. işçi sınıfının yaşam koşullarını iyileştirecek reformları yapma taraftarıdır. “Cenevreli sismondi Iktisat prensipleri’ni (1819)İngiltere’yi ziyaret ettikten sonra yazar.”SSSS.s.44.

Cengiz: Cengiz Han (155-1227) Ortaçağ Asya’sının en mühim isimlerinden biri olan Cengiz Han Moğol Hükümdarıdır. Asıl adı Timuçin'dir. Ömrünü savaş alanlarında geçirdi. 1202 yılında Doğu ve Batı Moğolistan'ı zaptettikten sonra önce Hakan, daha sonra başbuğlar başbuğu anlamına gelen Cengiz unvanlarını aldı. 25 yıl hakanlık yaptıktan sonra, 1227 yılında 72 yaşında öldü. Mezarının yeri belli değildir. “Venedikli bezirganlar Cengiz’in bayrağı altında hiçbir endişe duymadan huzur ve emniyet içinde Kırım’dan Pekin’e, Suriye sahillerinden Çin denizine kadar gidebiliyorlar.” Jur.I.s. 153. Cenin-i sâkıt: Düşük. Düşen çocuk. “Düşüncenin bütün cenin-i sâkıtlarını kudurtan bu tehlikeli armağan nedir acaba?” BÜ.s.225.

Cennet: Âhirette, Allahü teâlânın râzı olduğu kimselerin gidecekleri ve sonsuz olarak zevk ve saâdet içinde yaşayacakları yer. “Görünmeyen dünya üç bölüm, Cehennem, Araf, Cennet, En mühim bölge: Araf, Hristiyanlığın baş fazileti.

Cennet’i ve Cehennem’i Olan Tanrı: Dante’nin 1306 dan ölüm tarihi olan 1321 yılına kadar yazdığı eseri İlâhî Komedya üç bölümden oluşur. Cennet Cehennem ve Araf. Cennet ve Cehennemi olan Tanrı diyerek Cennet ve Cehennem yazarı Dante kastediliyor. “Cennet’i ve Cehennem’i olan bir Tanrı.” BÜ.s. 228.

Cenova: İtalya’da Cenova Körfezi kıyısındaki il merkezi. “Akdeniz’in Batı havzasındaki Marsilya, Cenova, Piza, Venedik, Barselona şehirleriyle Küçük Asya’nın, Suriye ve Mısır’ın limanları arasında uzun zamandan beri ticari münasebetler vardı.’’BFH.s.89.

Cermen: Bugünkü Almanya'yı, Bohemya ve Polonya'nın batı bölümünü kapsayan Cermanya'da milattan önce III. yüzyıldan IX. yüzyıla kadar oturan halk veya bu halktan olan kimse.“Latin zekâsının sürekli zaferi ile yararlanan Cermen gururu Asya’da kendini bulduğu içindir ki oryantalizm o ülkede dinleşti.”BED.s.51.

Cerrahoğlu: Ahmet Nevzat Cerrahoğlu. Bkz. Kerim Sadi. “Bu soruların cevabını aydınlık olarak 1975’lerde yayımlanan bir kitapta buluyoruz.”Kİ.s.128.

Cervantes: Migel de Cervantes: (1547-1616). İspanyol hümanisti ve en tanınmış yazarı. Galatea ve Don Kişot romanlarıyla tanınır. Xenephon’un Husrev-Name sinden, Cervantes’in Don Kişot’una, Zola’nın romanlarına, Schiller’in Haydutlar’ına kadar... dünya edebiyatının enafis-i asarını onun büyük gayreti sayesinde tanıdık.Schopenhauer felsefesinden söz açan ilk Müslüman O’dur.” Kİ.s.231.

Cervantes’in Dehası: Fransız Yazar ve sanat eleştirmeni Jean Cassou (1897-1986)’nun 1971 yılında kaleme aldığı eserinin adı. “Le Voisinage des Caverantes J. Cassou,‘Cervantes’in Dehası’;Türkçe’ye çeviren: P.N.Boratav (Yurt ve Dünya, Ağustos 1914, sayı 8).” KA.s.211.

Cevdet Kudret: (1907-1992) Edebiyatımızdaki Yedi Meşalecilerden ve Cumhuriyet sonrası şiir, hikaye, roman, oyun yazarı ve edebiyat araştırmacısı. “Genç eleştirmen bu incileri Cevdet Kudret’ten derlemiştir. O da, Cevdet Kudret de ne Tercüme-i Telemak’ı okumuşlardı, ne Telemaque’ı.” KA.s.331-332.

Cevdet Paşa: Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895). Ahmet Cevdet Paşa 9. asrın en meşhur simalarından biri. Devlet adamı, tarihçi, edebiyatçı, din ve dil âlimi. Ayrıca hukukçu ve Mecelle yazarı. Cevdet Paşa devlet kademelerindeki icraatlarıyla, telif ettiği eserlerle ve hukuk sahasındaki üstün başarısıyla devrinde ve sonraki devirlerde adından en çok söz ettiren Osmanlı münevveri. 1853'te de otuz yılda ikmal edeceği 12 ciltlik meşhur eseri "Tarih-i Cevdet" in üç cildini tamamlayarak padişaha sundu. te İstanbul'da Hakkın rahmetine kavuşan Cevdet Paşa tarih, hukuk, edebiyat ve dinî ilimler sahasında kıymetli eserler telif etmiştir. Eserlerinin başlıcaları şunlardır: Kavâid-i Osmaniye, Belâgat-i Osmaniye, Kavâid-i Türkiyye, Divançe (kaside ve gazeller), Tezâkir (tarih), Tarih-i Cevdet, Mâruzât, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefâ... Ayrıca kendisinin başkanlığındaki ilmî bir heyetin hazırladığı ve 1868'den 1926'ya kadar 58 sene mer'iyette kalan Mecelle'yi de Cevdet Paşa'nın emek verdiği eser olarak kabul etmek lazımdır. “Cevdet Paşa’nın torunu Katolik rahibesi, Fikret’in oğlu Protestan papazı olur.” BÜ.s.134.

Cevdet Tarihi: Bkz. Tarih-i Cevdet. “ ‘Cevdet Tarih’ dün olduğu gibi, bugün de bir çok meselelerimize ışık getiriyor.”Kİ.s.96-97.

Cezayir: Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Tunus, doğusunda Libya, güneyinde Nijer ve Mali, güneybatıda Moritanya, batıda Fas ile çevrili olan 2.381.741 km2 yüzölçümüyle Sudan’dan sonra Afrika’nın ikinci büyük ülkesi. Kuzeybatı Afrika’da yer alan ülke.“Vaka-i Hayriye’den sonra devlet gemisinin dümenini eline alan Pertev Paşa tekke şeyhlerinin sözüyle hareket ederek Edirne antlaşmasıyla sonuçlanan meş’um seferin açılmasına ve sonra da Cezayir’in elden gitmesine sebep oldu.”BFH.s.120.

Cezmi: Namık Kemâl’ın 1880 yılında yazdığı tarihî romanın adı. “Namik Kemal’in Cezmi’de sik sik 16. asir icin kullandigi “Yine o asir icinde idi ki”cumlesini,biz i.o.5. asir icin kulanabiliriz.”SNK.s.56.

Chamberlain: Houston Stewart Chamberlain (1855-1927) Alman yazar kan ve ırk bağına dayalı bir felsefesi Nasnoyel-Sosyalizmi önemli ölcüde etkilemiştir. “Hitler’den önce de ırkçı nazariyeler, Gobineau, Vacher de la Pouge (1899), Chamberlain (1899) gibi yazarlar tarafından ortaya atılmıştı.”.” UU.s.134.

Chambers: Bkz. Ephrahim Charbers. “İlmi ve teknik bilgilerin dökümünü yapan kamuslar: Bilhassa Moreri’nin (1674) ve Thomas Corneille’in (1694)kiler, İngiltere’de Chambers’ın Cyclopaedia’sı (1728-1748).” IDG.s.15.

Chamfort: Sebastien Roch Chamfort (1740-1794). Ünlü “Şatolara savaş, kulübelere barış” sözünü ortaya atan açık sözlülüğü ile tanınan Fransız yazarı. “Chamfort’un meşhur nüktesi: “Püblik diyorsunuz, kuzum bir Püblik olması için kaç aptala ihtiyaç var.” KA.s.147.

Champollion: Jean François Champollin (1790-1832). Genç Champollion’da denen Fransız yazar ve Mısır uzmanı. Eski Mısır Hiyerogliflerini okuyan ve okunuş kurallarının eserlerinde açıklayan bilim adamı. “Champollion (1790-1832) binlerce yıldan beri konuşmayan kitabeleri dile getirir, Firavunlar dünyasını kuşatan sis onun himmetiyle dağılır.” BDE.s.37.

Champs-elysees: 1945-1951 yılları arasında sanat hayatını sürdüren ve Fransız danslarına köklü değişiklikler kazandıran ilk Fransız bale topluluğunun adı. “ama akheron, champs-elysees’nin gölgesi.” UU.s.251

Chapelain: Jean Chapelain (1595-1675). Fransız yazar. “Beş yüzyıl sonra, Voltaire Chepalain’den söz ederken ‘ literatürü çok genişti’ der.”KA.s. 381.

Chaptal: Jean Antonie Chaptal (1756-1832). Fransız kimyacı ve siyaset adamı. “Manevi evladı Augustin Thierry, iktisatçı Saint- Aubin, kimyager Chaptal, yazı arkadaşlarıdır.” SSSS.s.49.

Chardin: Jean Chardin (1643-1713) Fransız gezgin. Elmas Ticareti için gittiği Hindistan ve İran hakkında seyahatnameler yazdı. “Sylvestre de Sacy ile münasebet kurdu .Marco Polo’nun, Tavernier’nin, Chardi’nin seyahatnamelerini okudu.” KA.s.33. Chartism: Thomas Carlyle (1795-1881)’ün 1840[21] yılında kapitalizme karşı yazdığı eserinin adı. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u 1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838 de basılınca Carlyle Modern Avrupa’nın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368.

Chateaubriand: François-Rene de Chateaubriand (1768-1848). Fransız romantiklerinden, roman, deneme ve seyahat yazarı. “19. yüzyılın başlarında Fransız aydınlarına kılavuzluk eden iki büyük yazar var: Chateaubriand ve Madam dö Stael.” BED.s.59.

Chaucer: Geoffrrey Chaucer (1340-1400). Ortaçağ İngiliz şairi. Westminster manastırına gömülen ilk İngiliz şairidir.“Nitekim Chaucer veya Villon gibi orta çağ yazarları, matbaanın icadı sırasında yaşadıkları ve editör bulabildikleri için, gerçek anlamı ile edebiyatın malı olmuşlardır.” KA.s.396.

Chenier: Andre de Chenier (1762-1794). Fransız şairi. Hem klasik Fransız nazmının ustalarından hem de romantizmin öncüsü. İhtilalde o da giyotin sehbasında can verir. “Sadrazam Sait Paşa’nın oğlu ömür boyu gurbette yaşadı; bazen Chenier idi bazen Zola, bazen Jaures.” BÜ.s.134.

Chinon: Fransa’da bir şehir. “Birincisi, Eisleben’de bir köylü kulübesinde, gotik kulelerin ve ormanların gölgedinde. İkincisi Chinon’da, Loire ırmağının çiçekli kıyılarında, kimine göre bir aktar dükkanında, kimine göre meyhanede.” KA.s.230.

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi. 9 Eylül 1923 tarihinde M. Kemal tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisi. “Ahmet hakikati arayan iyi niyetli bir insan, Taşer de öyleydi. MHP büyülü, CHP öyle.”SNK.S.401.

Chretien de Troyes: (1135-1183). Fransız şairi ve roman yazarı. “Chretien de Troyes gibi şairler kadın çevrelerinin resmî şairi olarak ün saldılar.” KA.s.159.

Churchill: William Churchill (?- 1864). İngiliz kökenli Türk gazeteci. 31 Temmuz1840 tarihinde çıkmaya başlayan Ceride-i Havadis gazetesinin sahibidir. “Redhouse’un kitabı 1853’de müellif ismi olmadan Churchill’in “Ceride-i Havadis” matbaasında basılmıştır.” SNK.s.323.

Cicero: Marcus Tullius Cicero (MÖ.106-MÖ.43). Romalı hatip ve siyaset adamı. “Cicero’da humanistas, en geniş anlamda, insanlığa mahsus vasıflar, duygular ve temayüller demektir.”KA..98

Cihan Tarihi Üzerine Deneme: Onyedinci yüzyılın önemli yazarlarından biri olan “Bossuet (1627-1704)’in En tanınmış eseri. “Cihan Tarihi Üzerine Deneme, uzun zaman tarih felsefesine yön vermiş bir kitap.” UU.s.209.

Civaka: Tamul romanesk edebiyatının önemli manzum romanlarından biri olan Civakaçintamani’nin baş kahramanı. “Katledilen bir hükümdar ormana konulan bir kraliçe ve tabiatın bağrında doğan bie şehzâde: Civaka.” BDE.s.290.

Civakaçintamani: IX. X.asır Tamul şiiri. Tiruttakketevar isimli bir caynacı çileci tarafından yazılan eser caynacı ahlâk anlayışına uygu çileci bir hayat sürmek gayesiyle eski hayat tarzını bırakan bir kralın ve daha önce evlendiği sekiz karısının hikâyesini anlatır. “Beşinci büyük romanını adı: “Civakaçintamani” ” BDE.s. 290

Civakaçintamani: Tamul romanesk edebiyatının önemli manzum romanlarından biri. “Beşinci Romanın adı: “Civakaçintamani”. Yazarı: Tiruttakkadevar.” BDE.s.290.

Cizvit Mektepleri: Cizvit tarikatı,Paris’te, Papa III. Paulus tarafından1540’da bir fermanla kurulan Hristiyan tarikatı. Bu tarikattan olanlara Cizvit denir Tarikata girebilmek için için fakir olmak, evlenmemek ve Papaya bağlılık yemini etmek gerekir. Bu tarikaa girenler uzun yıllar öğrenim gördükten sonra papaz olurdu. 16 asırda Reform hare,ketlerine karşı Katolik reformunu teşkilatlandıran tarikatı 1773 yılında kendi başına buyruk bir gurup olduğu gerekçesiyle papa kapattı; ancak tarikat 1814 yılında tekrar acılır bugün ise hırıstiyan dünyasındaki etkisi azalmiştır. Cizvit mekteplerinin bu en bahtsız kurbanı da Don Kişot gibi zamanının dışındadır; zamanının daha doğrusu kucağında yaşadığı dünyanün BÜ.s.134.

Clarissa Harlowe: İngiliz yazar Samuel Richardson (1689-1761)’un1747 yılında mektuplar tarzında yazdığı romanı. “1747-48’de Richardson’un şaheseri olan Clarissa Harlowe yayımlanır.” KA.s.219.

Claudel: Paul Claudel (1868-1955). Fransız yazar. “Claudel’e sorarsanız, ilahiydi; Camus için, abes.”KA.s. 275.

Claudius: Claudius II. (214-270). Roma imparatoru.“Claudius Vlaudius’un sarayına gitmiş ve roma’ya nükteyi, zarafeti, zevki, zevkperestliği ve Galyalıların dünyaya boşveren neşesini getirmiş.” KA.s.156.

Clemenceau: Georges Clemenceau (1841-1929).Fransız siyaset adamı. “Fuhu yapıcağına sefaletle evlenmiş Bloy, Clemenceau’ya yazdığı mektupta öyle diyor.” UU.s. 219.

Clyde Kluckhohn: (1905-1960) Amerikalo antropolog ve Harvard Üniversitesi hocası. “Yazarları A.L.Kroeber ile Clyde Kluckhohn.” Kİ.s.19

Cnana Yoga: Yoga yani Çile ve bhakti. Vucutla ruhun, özle nesnenin kaynaşması. Hinduizmde ve budizmde kurtuluş yollarından birini belirten terim. diğeri ise Chana. “Cnana Yoga Tenkit ve tecrübe yolu.” BDE.s.280.

Cnana: Hinduizmde ve budizmde kurtuluş yollarından birini belirten Sanskritçe bir terim. Vedalardaki anlamıyla Cnana biricik gerçeğin sezgisi yani şuurun Brahman ile özdeşliği demektir. “Geçek bilgeliğin yolu üç: marifet (cnana), riyazet, vuslat.” BDE.s.120.

Colbert: Jean-Baptiste Colbert (1619-1683). Fransız devlet adamı. Colbertçilik diye anılan milliyetçi iktisadî sistemin kurucusu. Sanat ve hırfetleri inceleyen çeşitli monografiler Colbert’den beri kralın hükümeti bu çalışmalarla ilgileniyordu.” IDGs.15.. Colebrook: Bkz. Colebrooke. “Sonra İngilizlerden: William Jones,Colebrook v.s.”.” Jur.II.s. 63

Colebrooke: Henry Thomas (1765-1837). İngiliz şarkiyatçı. Uzun süre Hindistan’da kalarak sankritçe öğrendi ve Zengin bir doğu elyazması koleksiyonu oluşturdu. “Endiyanizm sarayı dört büyük sütun üzerinde yükselir: William Jones, Colebrook, Wilkins, Wilson.” BDE.s.:40

Coleridge: Samuel Taylor Coleridge (1772-1834). İngiliz şairi ve filozof. “Byron’dan Poe’ya kadar birçok şairi etkileyen Coleridge’de de, Alman romantiklerinin harekete geçirdiği mistisizmlerden, Boehme ve Schelling’ten, yeni doğan endiyanizmden pırıltılar var.” BDE.s.44.

Colet: John Colet (1467-1519). İngiliz tanrıbilimci. Tanrıbilim kitapları vaazlar ve Erasmus’a mektuplar yazdı."Servetini hümanist idealleri uğruna harcayan Colet, Londra'da modern metotlarla klasikleri okutan bir mektup kurdu (St.Paul's)”KA.s.111.

College de France: Paris’te 1529 yılında Guillaume Bude’nin teklifi ile Kral I. Francois tarafındankurulan öğretim kurumu. Her dönemde yönetimin desteğini ve korumasını gören ve collage de Roi ismiyle kurulan kurum, Fransız İhtilâli sırasında Collage national, Napolyon zamanında Collage imperial,Restorasyon’da da Collage de Frence adını alır “1832’de College de France’ın Sanskritçe kürsüsüne hoca seçilen Burnoulf (1801-1852), aynı yıl Zentçe’nin esrarını çözer.” BDE.s. 67.

Collette: Camilla Collette (1813-1895). Norveçli kadın romancı. Norveç’in en büyük romantik şairiWergeland’ın kız kardeşidir. “İkinci dünya savaşı’ndan sonra ne yeni bir Bernanos, ne yeni bir Celine, ne yeni bir Proust veya Collette... çıkabildi.”KA.s. 271.

Colombo: Fransız romantik edebiyatının özgün adlarından biri olan Prosper Merimee (1803-1870)’nin1840 yılında yayımladığı hikaeye kitabı. “Birçok büyük eserlerin ilk şekillerini bu dergide buluruz: Musset’in Geceler’i, Vigny’nin Kaderler’i, Merimee’nin Colombo’su.” BÜ.s.103.

Comedie Humaine: Honore de Balzac (1799-1850)’ın 1841 yılında La comedie humaine (İnsanlik güldürüsü) genel baslığı altında topladığı romanları. “Biliyor ki sevda bir aşkıyım comedie humaine’in kahramanları gibi.”UU.s.256.

Comedie-Française: Louis XIV’ün isteğiyle 1680 yılında kurulan, Theâtre François de denilen Fransız tiyatro topluluğu. “Operaya, Comedie-Française’e kendini kabul ettiren Hint, Binbir Gece Masalları’nı hatırlatan bir ahenk cümbüşü ile romanı da damgalar.” BDE.s.62.

Comptines. Oyun tekerlemesi, oyun için yazılan kafiyeli şiirler. “Oyun icin yazilan ahenkli kafiyeli bu siirlere Fransa’da “comptines”Ingiltere’de “Nursery Rhymes”denir.” Kİ.s.322.

Comte: Bkz. Auguste Comte. “Comte, ihtilalin ölüme mahkûm ettiği Katoliği “insanlık dini” ismi altında hortlatan bir yarı deli.” BÜ.s.181.

Condorcet : Marie Jean Antoine Nicolas de Caritat (1743-1794). Frasız filozof, matemetikçi ve siyast adamı. ‘Flozofların aydınlatmadığı toplumu, sarlatanlar aldatır...’ Leroy, Fransa’da Sosyal Düşünceler Tarihi’nin dibacesini Condorcet’nin bu hikmeti ile tuğralıyor.” UU.s. 60.

Conjuration: Gizli ittifak. Orta çağ ve Rönesans İtalya’sında, iktidara götüren yol, çok defa Conjuration’du.” BFH.s.19.

Connaitre I’İslam’ (İslâmı Tanımak): Fransız Medeniyet tarihçisi ve müsteşrik Louis Gardet (1904-1986)’in 1958 yılında yazdığı İslamiyet ile alakalı eser. “La Cite Musulmane, Vie Sociale et Politique” (Müslüman Şehir Sosyal ve Siyasi Hayat)1957, eser1976’da dördüncü kere basımış; ‘Connaitre I’İslam’ (İslâmı Tanımak) 1958; ‘les Grands Problemes de la Theologie Musulmane” (İslam Teolojisinin Büyük Prablemleri), 1967; ‘L’İslam, religion et Communaute (İslâmiyet Din ve Toplum), 1967; ‘Les Hommes de I’İslam’ (İslamın Büyük İnsanları)1977 belli başlı eserleridir.” Kİ.s.163.

Conquistador: Fatih yeni dünyanın fatihleri için kullanılan İspanyolca sıfat. Cortes, Pizarro, Almakro, Orellana Conquistadorların en ünlülerindendir. "Latin ve İslam ortaçağınınihtişamını taşıyan bir dönem bu. Hem conquistadorların , hem de Atlantik ötesi imparatorluğun çağı.” Kİ.s.68.

Conrad: Michael Georg Conrad (1846-1927). Alman yazarı. Mühim insanları konu alan romanlarıyla natüralizmin öncülerinden sayıldı. “Ama bence, macera romanı, kahramanları yaşayan kimseler olmak şartıyle, sanat eseri sayılabilir. Kipling’in, Conrad’ın ve Stevenson’ın kahramanları gibi.” KA.s.150.

Constantin: Costantine I. (270 ile 288 arası- 337). 306-337 tarihleri arasında Roma İmparatoru. Din ve İdari alandaki çalışmaları ile bilinir bu alanda kesin olarak dini hukuka dayalı mutlak bir monarşi oluşturmuştur. Constantin dinle devleti birleştirdi.” SNK.s.297.

Cooper: James Fenimore Cooper (1789-1851). Amerikalı roman yazarı. Scott’un en tanınmış devamcısı: Cooper, Balzac’ın: zola.” BÜ.s. 234.

Corbin: Henry Corbin (1903-1978). Fransız bilgin. İran Müslümanlığı konusu uzmanı. “Son zamanlarda Corbin, Sabi’lerle İsmaililer arasındaki münasebetleri incelerken İhvan hakkında şöyle bir hüküm belirtmiştir: bunlar bir münevver topluluğu idi: aynı zamanda İsmaili akımın sözcüsü idiler.” IDG.s.52.

Corneille: Pierre Corneille (1606-1684). Fransız klasizminin en büyük trajedi yazarı. "Corneille ile Racine’in trajedileri, Moliere'in komedileri ve Pascal'ın Pensees'leri, La Rochefoucauld'unun Maximes'leri, La Fontaine'in Fables'leri".” Kİ.s.72.

Corneluis Nepos: (MÖ.90-MÖ.24). Latin şairi ve tarihçi yazarı. şair. “Cumhuriyet Roma’sında Cornelius Nepos, Başbuğların Hayatı adlı eserinde menkıbeli hal tercümesi türünü başlatmıştır.”KA.s. 391.

Cournot: Antoine Augustin Cournot. (1801-1877). Fransız İktisatçı, matemetikçi ve filozof. ''Cournot ise sübjektif akılla (insanın aklı)objektif aklın (eşyanın hikmet-i vücüdu)birbirine                                                                                                        karıştırıldığından

şikâyetçidir."IDG.s.174.

Cours Familier de Litterature: Fransız şair ve politikacı Lamartine (1790-1896)’in 1856 yılında yayımladığı eseri. “Lamartine’in Cours Familier de Litterature’ü (1856): çağşı ve bitmez tükenmez bir monolog.” KA.s. 415.

Cousin: Victor Cousin (1792-1867). Fransız filozofu. “Schelling aşağı yukarı kabul eder, Cousin ise şöyle der: -dolaysız bir sezgi karşısındayız, şair için ilham, kahraman için içgüdü ne ise insan için de bu sezgide odur.” IDG.s.173.

Crebillon: Claude Crebillon (1707-1777) Fransız Hikâye ve roman yazarı. Eserlerindeki erotik anlatıları, diyologları, mektup biçimindeki romanları ve çapkınlık ‘eğitini’nin hikâyesi olan tamamlanmamış eserleriyle tanınır. “Crebillon gibi hikâyeciler çok kullanılır diyaloğu.” KA.s.237.

Crematoire: Ölü yakma fırını. “Hiroşima’ya atılan bomba insanlığın vicdanında “crematoire” fırınlarından veya Auschwitz’in gaz odalarından daha az akisler uyandırıyor. Jur.I.s.202

Critical Essays: Matthew Arnold (1802-1888)’un muhtelif tarihlerde yayımladığı eseri. “Sainte-Beuve’ün entellektüalist izleyicisi olan Matthew Arnold Critical Essays’inde (1865-1888) estetik kriterin yerine ahlaki ve felsefi kriteri getirir.” KA.s.414.

Critical Review: 1756 yılında İngilterede Smolett (1721-1771) tarafından, çıkarılmaya başlanan derginin adı. “İngiltere’de ilk dergi 1749’da çıkar. Monthly Review. Onu Smolett’in Critical Review’su takip eder: 1756.”.” BÜ.s. 102.

Cromwell: Oliver Cromvell (1599-1658). İngiltere, İskoçya ve İrlanda lord protector’u. “Cromwell ne Marx’ın annesi oğlunu anlayabilmiş; ve Cromwell, Milton’u.” BÜ.s.220.

Cromwell: Victor Hogo’nun 1827 yılında yayımlanmaya başlayan beş perdelik ilk manzum dramı. romantik okulun bildirisi sayılan önsöz (prefaje) eserin kendisini gölgede bırakmıştır. “Hugo’nun Cromwell’i ölü doğmuş bir kitap.” Kİ.S.277.

Cromwell’in Mektupları ve Nutukları: Ünlü İskoç yazar Thomas Carlyle (1795- 1881)’nin 1845 yılında yazdığı eseri. “1844’de Dün ve Bugün,1845’te Cromwell’in Mektupları ve Nutukları, 1858 de II.Frederik’le ilgili büyük eseri.” Kİ.s.368.

Culture and History: Tarihçi ve antropolog Fhilip Bagby’nin 1958 yılında londra’da yayınlanan eseri. Eseri 1958’de yayımlanır: Kültür ve Tarih ( Culture and History, Londra.)” UU.s.103.

Culture, a Critical Review of Concepts and Definitions. Bkz. Kültür, Kavramlara ve Tanımlara Eleştirel bir Bakış: “Birincisi aydınlarımızca uzun zamandır zikredilen fakat okunmuş olduğu çok şüpheli olan İngilizce bir eser: Culture, a Critical Review of Concepts and Definitions (Kültür, Kavramlara ve Tanımlara Eleştirel bir Bakış)” Kİ.s.19.

Curcanî: Zeynüttin Ebul fazail İsmail El Hüseyin el Cürcanî el Harzemşâhî ( Ölm 1136. Arap hekim. Alaüddevle Atsız ismiyle yazdığı Zâhire-i Harzemşâhi isimli eseri Osmanlı hekimleri tarafından büyük ilgi görmüş ve ve Mümin bin Mukbil tarafından Zahire-i Muradiye ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir. “Yıllarca sonra Curcani’ye şöyle diyecektir:’Bugün ne biliyorsam hepsini o zaaman öğrenmiştim. Sadece biraz daha olgunlaştım.” Kİ.s.183.

Curcaniye: Bkz. Cürcan. Genç alim, Buhara’yı terk edip Harzemoğullarının payitahtı Curcaniye’ye terleşmiş.” Kİ.s.184.

Curtius: Ernst Robert Curtius (1886-1956). Alman eleştirmen ve demneme yazarı. Balzac,Barres,Proust üzerine çalışmaları dışında 1948 yılında yazdığı Literatur und Lateinisches Mittelalter (Avrupa Edebiyatı ve Ortaçağ Latinliği) adlı kitabı önemlidir. kitabı "Curtius'a göre, "Avrupa edebiyatları için klasisizm-manierizm çifti çok daha kucaklayıcıdır".” Kİ.s.64.

Cuvillier: Armand Cuvillier (1887-1973). Fransız filozof ve sosyolog. “Cuvillier’in ‘Manuel de Sociologie’sinde telefon rehberlerini kıskandıracak bir isim bolluğu karşısındasınız. “UU.s.214.

Cürcan: İran’ın Cürcan bölgesinde, Hazar Denizi kıyısında Elbruz sıradağlarının eteğinde bir şehir. “Tanınmış ariflerden Said İbn Ebil Hayır’i ziyaret ettikten sonra ver elini Curcan.” Kİ.s.184.

Cürci Zeydan: (1861-1914). Lübnanlı arap yazar. İslam Medeniyeti ve Arap edebiyatı konusunda araştırmalari ile tanınır. “Zeki Megamiz’in Türkçe’ye kazandırdığı bu kitabın yazarı Cürci Zeydan Efendidir (yazılış tarihi:1902-1908, Türkçesi 1912, beş cilt” Kİ.s.80.

Cüzam: Hansen basili adı verilen özel bir mikroorganizma tarafından meydana getirilen, çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı tutabilen, bulaşıcı ve müzmin bir hastalık. Diğer ismi “lepra” olan hastalığa eskiden “miskin hastalığı” denirdi. “Sonra utanç unutkanlığa bırakır yerini “Ben Avrupalıyım” demeğe başladı. “Asya bir cüzamlılar diyarıdır.” BÜ.s.96.

Cyclopaedia of Education: John Dewey (1859 - 1952)’nin 1911 yılında yazdığı eseri. “John Dewey 'nin Cyclopaedia of Education (1911)daki ‘kültür’manası, ne Tylor'u zikreder ne başka bir antropolog'u.” Kİ.s.33.

Cyclopaedia: “Cyclopaedia” veya “An Üniversal Dictionary of Arts Sciences” İngiliz Ansiklopedici Ephrahim Charbers (1680-1740)’ın 1728 yılında yazdığı Ansiklopedisi. Eser, ansiklopedi çalışmaları için öncü neteliktedir. “İlmi ve teknik bilgilerin dökümünü yapan kamuslar: Bilhassa Moreri’nin (1674) ve Thomas Corneille’in (1694)kiler, İngiltere’de Chambers’ın Cyclopaedia’sı (1728-1748).” IDG.s.15.

Çağdaş Edebiyat ve Anahtarların Gücü: Robert Kanters’ın Table Ronde dergisinin 1950 yılında çıkardığı “Aspects de I’Occultimes” Özel sayısındaki makalesinin başğı. “İlk yazı Robert Kanters’in: ‘Çağdaş edebiyat ve anahtarların gücü.” Jur.I.s.397.

Çağdaş İngiliz Psikolojisi: 1870 yılında Ribot tarafından kaleme alınan eserin adı. “Çağdaş İngiliz Psikolojisi (1870) ile Schopenhauer’un Felsefesi o zamana kadar basılan başlıca eserleri.” BÜ.s.104

Çağların Anıtları: Fransa’da yayın yapan Albin Michel yauınevinin her asrı bir insanatırarak oluturduğu eserler dizisinin genel adı. “Her asrı bir insanda somutlaştıran bir eserler dizisine başlamış.Çağların Anıtrları”Kİ.s.145.

Çakuni: Hint Mahabharata Dessta’nındaki şahıslardan biri. “Yaman bir kumarbazdır dayısı Çakuni.” BDE.s.328.

Çalım Mamu: Tayfur Çalım’ın babası. “Çalım Mamu Nihayet bir ağa idi.” Jur.I. s.125. Çan: Rus filozof, edebiyat tenkitçisi, gazeteci ve yazar Aleksandr İvanoviç Herzen (1812-1870)’ın 1857 yılında Londra’da önce Rusca sonra da Fransızca olarak çıkardığı gazetenin adı. “Sonra gazatenin kazandığı başarıdan yüreklenerek bağımsız bir gazete kurdu:Rusça: Çan.” Mağ.s.87.

Çandargupta: Maurya Hanedanlığı’nın kurucusu Hint kralı. Yaklaşık MÖ.320’li yıllaradan 2962e kadar Pataliputra (Bugünkü Patna) çevresinde hüküm sürmüştür. Hayatı hakkında bilinen tek ve önemli olay, Büyük İskenderin generallerinden biri olan Seleukos Niktor ile savaşması ve sarayına Yunan Megasthanes’i kabul etmesidir. “Çandargupta’nın (İ.Ö. 322-298) ihtişamı, MakedonyalI başbuğunkini gölgede bırakmış.” BDE.s.92.

Çandragupta II: Yaklaşık 375-414 yıllarında hüküm süren Hint İmparatoru. Devrinde Budacılığa ve Caynacılığa gösterdiği hoşgörü ile bilinir. 4.yüzyılın sonlarında tahta çıkan 2.Çandragupta bu hanedanın en ünlü hükümdarı, lakabı: Yiğitlik Güneşi (Vikramaditya).”BDE.s. 184.

Çar: “Rus İmparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen unvan. “İspanya’da engizisyon olmuş, Rusya’da çar.” BÜ.s.91.

Çarlar Rusya’sı: Rusyave Rus İmparatorluğunda 1917’ye kadar süren otokratik siyasi rejim dönemi. “Nihilizm, anarşizmin Çarlar Rusya’sında aldığı isim.” BFH.s.12.

Çehov: Anton Çehov (1860-1904). Rus hikâyeci. Hikâye türüne kazandırdığı yeni anlayış ve bakış açısı, kendi ismiyle anılan bir hikaye tarzı meydana çıkarmıştır: Çehov Tarzı Hikâye. ““Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar. Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve hastanelerden uzun uzun bahsedilir.” Jur.I.s. 39.

Çekçe: Bohemya ve Moravya’da konuşılan slav dili. “İnkilap,ancak yazı dilleri olmayan milletlerde, mesela Macarca ve Çekçe’de düşünülebilir.” Kİ.s.141.

Çekoslovakya: Çek ve Slovakların başkant Prag olmak üzere birlikte oluşturdukları devlet. Çekoslavakya 1 Ocak 1993 tarihinde Çek ve Slovakya olmak üzere iki devlete ayrılmıştır. “Çin-Rus çatışması, Çekoslovakya’nın işgali ve Vietnam harbi’’ SNK. s.243

Çemişkezek: Tunceli iline bağlı, Tunceli’nin yaklaşık 95 km batısında bulunan bir ilçe. “Evlerini sırtlarına taşıyanlar için, ha Paris ha Çemişkezek.” UU.s.255.

Çengelköy: İstanbul’da Boğaziçi’nin Anadolu yakasında semt. “Çengelköy kahvelerinde prafa oynamak için içkiyi bıraktı.”Jun.II.s.140.

Çerkezler: Anavatanları Kuzey Kafkasya olan bugün Türkiye, Irak, Ürdün, Mısır, Rusya gibi ülkelerde dağınık olarak yaşayan kavim. “Ama mahallesindekiler başka bir dil konuşuyorlardı.Çerkezler vardı, Kürtler vardı, Türkmenler vardı, Türk yoktu.” Jur.I.s. 78.

Çerniçevski: Nikolay Gavriloviç Çernışevskiy (1828-1889). Rus filozof bilgin ve tenkitçi. "60-70 yıllarının siyasi kavgaları Çerniçevski'siz düşünülemez".” Mağ.s.94.

Çetin Altan: (1927-...) İstanbul doğumlu. Gazeteci ve yazar. Gazeteci Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın babası. “Çetin Altan’a, Yüzbinlerce okuyucunun karanlık gecesini şiirin pırıltısı ve öfkenin şimşeği ile aydınlatan Promete’ye, Bu kitap insanları birbirine daha çok sevdirmek için yazıldı.” Jur.I.s.372

Çıkış: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün Torah kısmında yer alan kitaplarından birisinin adı. Çıkış, Yusuf’un vefatından sonra İsrailoğullarına Mısırda yapılan zulmü, Mısır’dan Sina’ya yolculuğu ve Sina’da nazil olan kanunları ihtiva eder. “Tekvin, Çıkış, Leviler, Sayılar, Tesniye, Yeşu, Hakimler, Samuel (1 ve 2) Krallar’’ IDG. s.94.

Çırağan Baskını: Sultan İkinci Abdülhamid Hanı tahttan indirip, Sultan Beşinci Murad’ı tekrar tahta geçirmek için yapılan baskın. Ali Suavi Filibeli muhacirlerden etrafına topladığı epeyce bir kalabalıkla, 19 Mayıs 1878’de, Çırağan Sarayına girmeyi başardı. Ama Beşiktaş’ın inzibat işleriyle görevli komutanı Mirliva Hasan Paşa, topladığı askerlerle derhal isyancıların üzerine yürüdü. Hasan Paşa, elindeki bastonu Ali Suâvî’nin başına vurarak onu öldürdü. İki taraf da silah kullanınca kan döküldü. Silah sesleri, Yıldız Sarayından duyulunca Sultan Abdülhamid Han, Çırağan Sarayına asker sevk etti ve Sultan Murad’ın kılına dokunulmamasını emretti. Ali Suâvî’nin adamlarından yirmi bir kişi ölüp, on yedi kişi yaralandı. Olay iki saat içerisinde bastırıldı. “ 1825-1901 yılları arasında yaşayan bu devlet adamının sadareti 1878 yılında sadece kırk gün sürmüş, bu süre içinde yaşayan Çırağan baskını ve Kıbrıs’ın İngiltere hükümetine intikali Sadık Paşa’nın sadaretine son verilmesinin en önemli iki nedeni olmuştur.” Mağ.s.147.

Çırağan Sarayı: İstanbul’da Boğaziçinin Rumeli yakasında Beşiktaş ile Ortaköy arasında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Osmanlı sarayı. “Oysa 23 Mayı Pazartesi günü Suavi Efendi Filibe, Hasköy ve salim Rumeli ahalisinden ... bin kadar muhacir ile Çırağan Sarayı’na saldırarak Sultan Murat’ı Serasker kapısına götürüp çıkarmağa kalkmış.” Mağ.s.153.

Çin Maçin: ya da Çin ü Maçin. Çin ve Mançunya’ya eskiden verilen ad. “Kimdi bu Mandaren? Çin Maçin’de yaşayan bir mechul insan.” BÜ.s.203.

Çin: Çin Halk Cumhuriyeti. Asya kıtasında bir ülke. Kanunların Ruhu müellifi, ülkesinin I.François’dan beri sıkı münasebet halinde bulunduğu Osmanlı İmparatorluğu’nu bu kadar tanırsa,Hint’i Çin’i, İran’ı ne kadar tanır? BÜ.s.193.

Çitor: Çitor ya da Çitorgah. Hindistan’da bir şehir. Şehir Çitorlu kadınların kendini yakmasıyla ün kazanmıştır. ‘‘Fonda 16. yüzyıldaki bir savaş: Alaatin Hilci’nin Çitor’u zaptedişi.” BDE.s.249.

Çoban Köpekleri: Fransız yazar Paul Nizan (1905-1940)’ın 1934 yılında yazdığı eserinin adı. “1934’de Çoban Köpekleri’ni yazan Paul Nizan, Durkheim’i oportünizmle itham eder.” SNK.s.124.

Çocuklarda ve İnsanlarda Dil: Fransız filozof ve tarihçi Hyppolyte Adolphe Taine (1828-1893)’in, 1876 yılında yazdığı ve Ribot’un kurduğu Felsefe Dergisi’nde ilk yazı olarak yayımlanan yazısı. “İlk yazı Hypolite Taine’in : Çocuklarda ve İnsanlarda Dil.” BÜ.s.104

Çörçil: Wisnton Churchill (1874-1965). İngiliz devlet adamı ve yazarı. “Çörçil kendi zaferlerini kazandı, belli bir düzeni müdafaa etti , diye... mutlaka layık görülmüştür. SNK.384

D’Alembert: Jean Le Rond D’Alembert (1717-1783). Fransız matemetikçi ve filozof. “1745 de le Breton iki ortak daha almıştı: matematikçi D’Alembert’le iktisatçı Malves 1746 başlarında filozof Denis Diderot da onlara katıldı ve 1747 Ekiminde Ansiklopedinin genel yönetimini üzerine aldı.” IDG.s.17.

D’Aubigne: Theodore Agrippa D’Aubigne (1552-1630). Calvinci bir militan olarak din savaşları sırasında Protestanların safında çarpışan Fransız yazar. “Dante’yi, Milton’u, D’Aubigne’yi çıkarın, ne kalır Hugo’dan?” Jur.I.s.361

Dadaizm: Dada veya Dadaizm Birinci Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir. "Dadaizm, sürrealizm veya ekspresiyonizm gibi akımlar ne belli bir toplumun vazıh ve tabii ihtiyaçlarından doğar, ne Cermenlerin, Slavların veya Latinlerin mizacından, ne menşelerini belirlemek, ne bir edebiyetın başka bir edebiyat üzerindeki etkisinden söz etmek, ne ölçülük davası gütmek kabildir.' (Felix Bertaux).” Kİ.s.40

Dadaloğlu:(1785?-1868?) XIX asır halk şairi Fuzuli’nin, Nedim’in,Yahya Kemal’in, Ahmet Haşim’in kullandığı vezin en az Karacaoğlan’ın, Dadaloğlu’nun, Yunus Emre’nin kullandığı vezin kadar bizimdir.Jur.II.s.171-172

Dağdaki Vaaz: Aziz Malta tarafından anlatılan ve aziz Luka tarafından özetlenen ve Hristiyanlığın temel dayanağı sayılan gerçek adâleti ve Hz. İsa’nın kurduğu yeni düzeni anlatan Hz. İsa’nın bir konuşmasına verilen ad. “ “Dağdaki Vaaz”gibi parçalar yer alır.” IDG s.114.

Dahhak: İran piştaniyan sülâlesi hükümdarlarından biri. Dahhâk-i Mârî (yılanlı Dahhâk) de denilen bu kişi zulmüyle meşhurdur.İki omuzu üstünde kendisine acı veren iki yılan otururmuş Bu yılanlara her gün iki çocuk beyni yedirirmiş. Sıra demirci Gave’nin On sekizinci oğluna gelince demirci deri önlüğünü bayrak gibi kullanarak arkasına topladığı insanlarla ayaklanıp Dahhak’i tahtan indirmişve yerine Feridun’u geçirmiştir. "Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç canavara karşı yükselen isyan ve istiklal bayrağı: Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan Dahhak...” K.İ S.295 Dalavericilik: İngiliz dram ve roman yazarı Robert Greene (1558-1692)’nin ömrünün son yıllarında (1591-1592) yazdığıromanının adı. “Greene’nin Dalavericilik’i (1591­1592) gibi.” KA..s.214.

Daltonizm: Renk körlüğü, ya da renkerin ayırt edilememesi veya birkaç rengin özellikle kırmızı ile yeşilin birbirinden ayırt edilememesi biçiminde görülen hastalık. “Manevi bir Daltonizm bu.” UU.s. 214.

Damanaka: Pança-Tantra’da, Mitra-Bheda hikayesinin şahıslarından biri olan çakal. “Kral arslan, müşaviri boğa ve nedimleri iki çakal: Karataka ve Damanaka. Doğu dillerine çevrilirken, esere çakalların adı verilmiş: ‘Kelile ve Dimne’.” BDE.s.232.

Damayanti: Hint Mahabbaratta Destanı’ndaki Nala ile Damayenti hikâyesinin kadın kahramanı. Kral Nala’nın sadık ve becerikli karısı. İşte Schlegel’i deli eden: Nala ile Damayanti, “Dünya edebiyatında, duyguları böylesine dile getiren, bu kadar içli, bu kadar ince, bu kadar heyecan verici başka bir eser yok.” BDE.s.139.

Danden: Danden[22] İ.S. VI. veya VII. asırda yaşadığı sanılmaktadır. “Daşakumaracarita (On Genç Adamın Hikâyesi ya da On Şehzadenin Hikâyesi) adlı eserin yazarı olduğu sanılmaktadır. ‘‘Mürailikten hiç hoşlanmaz Danden.’’ BDE.s.238.

Daniel ekleri: Eski Ahit’te yer alan Danyal kitabına sonradan yapılan ilavelere danyal ekleri denir. Danyal ekleri Yunanca’dır ve inançlara uygun sayılmaz."o zamana kadar Süleyman'ın Neşideleri ve Ecclsiastes’in durumu şüpheli kalmıştır. Jamina’da kesin olarak kanon’a geçirilmişlerdir. Buna mukabil kanon'a Esther, Jeremiah ve Daniel ekleri -Septant'da olmalarına rağmen ithal edilmemişlerdir.”IDG.s.118.

Daniel: Kitab-ı Mukaddes’te bölüm adı olan Danyal, aynı adı taşıyan kişinin sürgüne gönderilişini; ama bilgeliği ve rüyalar konusundaki ilmiyle sarayda yükselişini anlatır. “Sürgünde, Babil saraylarında Daniel’in başına gelenler.” IDG.128.

Danilevsky: Nikolay Yakovleviç Danilevsky (1822-1885) Rus tabîiyecisi ve tarih felsefecisi. En meşhur eseri. “Rusya ve Avrupa”dır. Tarih felsefesini ilk defa birbirinden farklı medeniyetler dizisi halinde ele alır Danilevsky ‘ye göre Ruslarla Slavlar Batı ile hiçbir zaman kaynaşamayacaklardır.her ikiside kendi kütürel mirasını siyasî mutlâkiyet yoluyla geliştireceklerdir. Danilevsky Rus milliyetçiliğini biyolojik bir temel üzerine oturtmasıyla da tanınır. Fikirleri Rus yazarlardanKostantin Leotiev’i Batı’da da Oswald Spengler’i çok etkilemiştir. “Kırk yıllık Kâni’nin Yâni olamayacağı, Türk’ün akl-ı selimi için bedâhetlerin bedâheti; bir medeniyetin başka bir medeniyete istihale edemeyeceği Danilevsky’den beri bir Kaziye-i muhkeme.” BÜ.s. 98.

Danimarka:Resmi dili Danca, başkenti Kopenhag olan Kuzey Avrupa devleti. “Birlesik devletler icin huck finn italya icin pinokyo Danimarka icin Denizkizi Ingiltere icin Peter Pan milli birer kahraman sayilmistir.heykelleri dikilmis akin akin ziyaretcileri olmuş.”Kİ.S.319.

Danişname-i Alâye: İslâm filozofu ve tıp âlimi İbn-i Sina (980-1037)’nın 1030’lu yıllarda İsfehan’da yazığı esertinin adı. “Onbeş yıl içinde en tanınmış eserlerini armağan eder edebiyete: meselâ Necat’ı,meselâ ‘Danişname-i Alâye’yi.” Kİ.s.184.

Dante: Dante Alighieri (1265-1321). Ünlü İtalyan yazarı. “İtalya’ya bir dil armağan etti Dante, yani İtalya’yı yarattı.” BÜ.s. 228.

Dante’in Cehennemi: Bkz. Cehennem. “Dante’nin Cehennem’inde Ugolin- kendi beynini kemirmektedir’’ SNK. s.238

Danton:Georges Jacgues Danton (1759-1794). Fransız siyaset adamı. Fransız ihtilalnin liderlerinden ve Kurbanlarından. “İhtilal Kendi çouklarını yiyor.” Sözünün sahibi Raif Necdet’i okurken Danton konuşuyor sanırsınız.” KA.s.301.

Danyal Kitabı: Kitab-ı Mukaddes’te Danyal Nebiyi, onun sürgüne gönderilişini ve sürgünde yaşadıklarını anlatan bölüm. “Kitab-ı Mukaddes’te "Danyal kitabında, karanlığın içinden dört hayvan zuhur eder: arslan, ayı, panter, dragon." IDG S.110 Danyal Nebi: Kitab- Mukaddes’te “Danyal” bölümünün başlıca kişisi.                                Kitab-

Mukaddes’te Sürgüne gönderilen ana sürgünde üstün zekası bilgeliği ve rüyaler konusundaki üstün bilgisini sarayda üst bir mevkiye gelen bir Yahudiyeli olarak anlatılan kişi. “Danyal Nebi’nin 'Mene-Tekel-Peres' tehdidini duyar gibi oluyoruz.” UU.s.115

Daphne:Fransız romantiği Alfret de Vigny (1797-1863)’nin eseri. “‘Daphne’yi Hint’in tesiri ile kaleme alır. Bhagavata-Purana’yı “harikulade bir şiir ve his kaynağı” olarak vasıflandırır.” BDE.s. 63.

Dara Şükuh: (1615-1658) Türk Şehzade. Babür İmparatoru Mümtaz Mahal’ın oğlu. Hint eserlerinin Farsçaya tercümesi alanında önemli çalışmaları olmuştur. Upanişatların Farsçası olan Sırr-ı Ekber ve Hindu diniyle ilgili Yoga-vaşışta ile Gita isimli eserleri Farsçaya tercüme etmiştir. “Hint’in dinini ve âdetlerini merak edecek, öğrendiklerini XIV. Louis devrinin aydınlarına aktaracaktır. Vezir Danişment Han, frenk bilginini memnun etmek için saraya, Dara Şükuh’un Upanişadlar’ı çevirtmek üzere Delhi’ye çağırdığı Panditler’den birini davet etmiştir.” BDE.s.33.

Dara: İran’ın Keyâniyân[23] sülalesinin dokuzuncu ve son hükümdarı. MÖ.330 yıllarında ölmüştür.. İskenderle yaptığı savaşlarla bilinir."Dara'nın, Bihust'un granitlerinden yükselen sesi, bir cellat satırı kadar soğuk ve ürperticidir, belli ki kalbi de granitten.” K.İ.s.294.

Darbe-i mübeccele: Yüce darbe, yüceltilmiş darbe anlamındaki bu terkibi Tevfik Fikret, bir Ermeni komitacısının Sültan Abdülhamit Han’a düzenlediği suikastı öven “Bir Lahza-i Taahhür” isimli şiirinde kullanmıştır. “Haluk’un babası masum kardeşinin ‘bacak, kelle, kol’ ve kemiklerini havaya savuran bombayı bir ‘darbe-i müeccele’, bir ‘dûd-i müntekim’ olarak selamladı.” Mağ.s.180.

Darius. Pers Kral Darius. Dara I. İran I. Ahemiler[24] sülalesinden bir hükümdar. Ö. 522 yilinda Pers Kralliğinin basina geçti ve 486 yılına kadar krallığı sürdü. kadar . Darius iktidari ele aldiginda kendinden öncekilerden farkli olarak büyük bir anit yaptirdi ve bu anitla kendisini yazili formda ebedileştirdi. "Darius!un ülkesi de öyleydi. İskender Darius'un ülkesini tali-i harple fethetti.” SNK. s.190.

Darma Sutra: Hint’te Vedalar çağının yarı hukûki yarı dini metinleri. Bkz. Dharma Şastra. Hint hukukunun ilk belgeleri olan “Darma- Sutra”lar Vedalar çağının yarı hukuki, yarı dini metinleridir.”BDE.s. 123.

Darma: “Darma” şeriat, kanun, kural demek, Darmalar hukuk ve din bakımından Hintliler’in bağlı bulundukları kaideler.Hukuk ve din bakımında insanların bağlı bulundukları kaideler. Bkz. Dharma Şastra “Kastını darma'sı Kula müridini gerçeğe bağlayan bir altın zincir.” BDE.s..160.

Dar-ül Hikme: Halife El Memnun tarafından, Bağdat’ta 832 yılında kurulan Tercüme merkezi. “832’de halife El Memnun Dar-ül Hime’yi tesis ederek müdürlüğünü Yahya ibn Masuye’ye (ölümü 857)tevdi etti.” IDG.s.222.

Darülfünûn: Türkiye’de, üniversiteye, 1933 senesine kadar verilen isim. İlk kuruluş yıllarında, modern anlamda bir üniversite eğitiminden çok, lise seviyesinde eğitim veren bu müessese, sonradan, değerli ilim adamlarının çalışmalarıyla yüksek bir ilim yuvası hâline geldi. 1845’te toplanan Maarif Komisyonunun kararıyla devlet dairelerine memur yetiştirmek gayesiyle, bir Dârülfünûn açılması çalışmalarına başlanmıştır. “Darülfünûn onun bir konuşması yüzünden kapatılır.” UU.s.66.

Darwin: Charles Darwin (1809-1882). İngiliz doğabilimci ve kendi adını taşıyan, darvinizm diye adlandırılan biyolojik evrim kuramının sahibi. “Darwin’in tezlerini müjdeleyen bir _ geçiş-dönüş_ telakkisi.” IDG.s.47.

Dasa: Dasa, hizmetçi anlamında sankritçe bir kelime. Aynı zamanda Dasa Kuzey- Batı Hindistan’da yerli halkın ismidir. Hindoloji açısından Dasa, Tanrı Vişnunun hizmetkarı demetir. “Kannara edebiyatında Dasa için yazılan ilahilerde önemli yer tutar. Dasa, Tanrı Vişnunun hizmetkarı demek.” BDE.s.296.

Daşarata: Bkz. Daşaratha. “Hükümdarı Daşarata'nın üç karısı var,ama hiç çocuğu yok .” BDE.s..153.

Daşaratha: Ramayana’da Destanın’da Rama’nın adı geçen hükümdarlardan biri. Güneş hanedanlığından bir kral.Ayodhya’nın kralıdır.üç karısı olmasına rağmen çocuğu yoktur. At kurbanı töreni düzenleyerek dört evlât edinir. Daşaratha sözüne son derece sadık bir kraldır ölümünden sonraki olaylar Ramayana Destanının doğması sağlar.“Ben savaşçı Daşaratha’yım, dedi, oğlunuz değilim.”BDE.s.367.

Daudet: Alpnonse Daudet (1840-1897). Fransız realist ve naturalist yazarı. “Andersen’in dostu olan bu zat edebiyata talihsiz cocuk, pansiyon hayati yetim tipleri sökmüş, mucadeleci ve talepleri olan bir edebiyat yaratmiş hem “Sefiller”in Kozet’ini hem de Daudet’nin “petit’ chose”unu müjdelemiştir.” Kİ s.318.

Davud: İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hem peygamber, hem sultân yâni hükümdârdı. Soy bakımından Yâkûb aleyhisselâmın Yehûda adlı oğluna dayanır. Süleymân aleyhisselâmın babasıdır. Kudüs’te doğdu. Orada yaşadı ve orada vefât etti. Kendisine İbrânî dilinde Zebûr kitâbı verildi. Sesi çok güzel ve tesirliydi. İsmi Kur’ân-ı kerîmde on altı yerde geçmektedir. “Davud’un hayat hikayesini çok canlı olarak anlatmış bu katiplerden biri’’ IDG. s.95

Davut'la Goliat'ın Dövüşü: Hz. Davut’un Calut veya talut veya Galut ya da Goliat diye ifade edilen Filistinli düşmanı ile yaptığı mücadele. Bu mücadele sonunda Hz. Davut Calut’u sapan taşıyla gözünden vurarak öldürmüştür. “Bu korkunç kavga yanında Davut'la Goliat'ın dövüşü ne kadar gülünç.” Kİ.s.334.

Dayananda Sarasvati: (1824-1883) 1875 yılında Bombay kurulan, Hinduculukta bir Rönesans gerçekleştirmeyi hedefleyen dini ve siyasi Hint hareketi Arya-Samaç’ın kurucusu. “Arya Samaç”ın kurucusu Dayananda Sarasvati, Hint’in kurtuluş savaşında Vedalar’ı bayraklaştırır.” BDE.s.107.

De Anima: Arsito’nun ruhla ilgili eserdir. “Ruh Üzerine” diye Türkçe’ye aktarılmıştır. "İslam âlimleri,akılbahsini incelerken, hareket noktası olarak Aristo'nun «de anima»sı ile Afrodidias'lı İskender'e ve Fisagor'un Terbi'ine dayanır,insanın önce ilim,sonra da amelinin inkişaf derecesini sayar ve izah ederler.”IDG.s.187.

De Lille: Jacques Delille De Lille (1738-1823). Fransız şair ve mütercim. 1769 yılında Fransızcaya kazandırdığı Georgica tercümesi en bilinen yönünü teşkil eder.. “Georgique tercümesi, De Lille’e akedeminin kapılarını açmış.” BÜ.s.117

De Maistre: Joseph de Maistre (1753-1821) Fransız siyaset ve bilim adamı, yazar ve filozof. Fransız ihtilaline ve 18. asır düşüncesine düşmanlığı ile bilinir. “ ‘Demokrasinin temeli’ hırstır” diyor De Maistre.” BÜ.s.169.

De Rerum Natura: Latin şairi Lucretius (Titus Lucretius CarusMÖ.98-55).’un Kainetın yapısı anlamına gelen eseri. Bhagavad’ın yanında Lucretius’un: “De Rerum Natura“sı ne kadar sığ, ne kadar nesir.” BDE.s.87.

Debora: Debora veya Dvora. İsrail kadın peygamberi va hakimi. “En çok övdüğüde Debora’dır, çünkü bu kadın terennüm ettiği savaş şarkılarıyla dövüşenleri yüreklendirmişdir.’’ IDG.s.95.

Debora’nın Neşidesi: Debora İlahisi. Kitab-ı Mukaddes’in Hakimler bölümünde yer alan bir ilahi. İsrail Kadın peygamber debora tarafından okunan ve İsrail’in bir Kenan kralına karşı yaptığı savaşı yücelten bir ilahinin adıdır. Debora, bu ilahiyi savaşlarda okuyaraksavaşanları yüreklendirir. “En güzelleri:Debora’nın neşidesi (Hakimler kitabı bahis v).’’ IDG. s. 95.

Debray: Regis Debray (1940-....) Fransız düşünür ve devrimci. Küba’ya gitti ve Havana Üniversitesi’nde felsefe dersleri verdi. Fidel Castro ile konuşmalarının ardından “Devrimde Devrim” (1967), adında gerilla savaşının el kitabı olarak kabul edilen eseri kaleme aldı. Burada şiddet kullanımını felsefi açıdan meşrulaştırdı. “Onun yerini Debray’ler Che Guavera’lar aldı. “Kİ.s.280.

Decameron:Bkz. Dekameron. “Decameron”, dekolte tasvirlere bayılanların hâlâ başucu kitabı.” BÜ.s.198-199.

Dede Efendi: Hamamizade İsmail Dede Efendi (1778-1846) Türk mûsikîsinin en meşhur bestekârlarından biri ve hattat. “Dede Efendi’ler köye nasıl gidebilirdi?” Jur.I.s.378

Defense Et Illustratıon d la langue française: Fransı şairi Joachim Du Bellay’nin 1549 yılında yazdığı eseri.“Ondört yıl sonra, Du Bellay’nin Defense et Illusration de la Langue Française’i çıkartır Fransada.” KA.s.397.

Define Adası: Setevenson’un 1883 yılında yazdığı ütopya romanı. “Başvekil Gladstone, Define Adası’nı bitirmeden elinden bırakmamış.” KA.s.141.

Defoe: Daniel Defoe (1659-1731). İngiliz realist yazarı. Robinson Crusoe isimli romanı meşhurdur. “Öte yandan Spectator ve Defoe neslinden beri, milli bir burjuva edebiyatı mayalanmaktadır.” KA.s.399.

Degenerescence: AvusturyalI yazar ve siyonist militan Max Nordau (1849-1923)’nun Fransız edebiyatı ile ilgili eseri. “Max Nordau milletler arası Yahudi cemiyetinin genel sekreteri, Viyana ünüversitesinde sinir mütehassısı, uzun yıllar Pari'te kalmış.Fıransız edebiyatı hakkında iki eseri var."Vue du Dehors" (dışarıdan bakış), "Degenerescence" (yozlaşma).”SNK.s.82-83

Dekabristler Hareketi: Petersburg’da I. Nikolay’ın tahta çıkışı sırasında S. T. Trubetskoy öncülüğünde düzenlenen 26 Aralık (eski tarihle 14 Aralık) 1826 tarihli askeri ihtilal hareketi. Hareket başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Dekabristler Hareketinin patlak verdigi zamanlarda Rus soylularinin buyuk bir cogunlugu kapkara cahildi. Mağ.s.67.

Dekabristler İsyanı: Bkz. Dekabristler Hareketi. “14 Aralik 1825’de patlak veren Dekabristler Isyani cabucak bastirildi” Mağ.s.67.

Dekadan: Kelime gerileyiş, çöküş içinde olan;sanat ve kültür alanında bir gerileyişi, çüküşü belirten manasına gelmektedir. Edebiyatımızda Dekadan 10 Mart 1897 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yayımladığı “Dekadanlar” isimli yazısında, Edebiyat-ı Cedide sanatçılarını Fransız dekadanlarına özenmekle, edebiyatımızda bir çöküş çağı başlattıklarını ifade ettiği yazısı. Yazıyı takip eden ve beş yıl kadar süren “dekadanlar” tartışmasında A. M. Efendi Sevet-i Fününcular tarafından çağa ayak uyduramamakla suçlanmıştır. Ahmet Mithat Efendi dekadan’ların insafsız sloganlarıyla yıkmak istedikleri bir ‘heykel-i hamakat’ değil,’abide-i samimiyet,tir.” Kİ.s.233.

Dekadantizm: 1880-1890 yılları arasındaki simgecilik öncesindeki Fransız şairlerininduygusallığını nitelemek için kullanılmış estetik ve edebiyat tenkit terimi. Kelime sonradan müsbet ve menfi boyutlarda anlam genişlemesine uğramuştır. “Bağlanmak, çözülmek ve yeniden bağlanmak mani'sine de tutulmamıştı bu edebiyat, sanat için sanat ve dekadantizm gibi hastalıklardan da uzak kalmıştır.” Kİ.s.67.

Dekameron:Baccaccio’nun 1348-1353 yıllarında yazdığı, ana konusu evli ve evlilik dışı aşk olan hikaye kitabının adı. “Dekameron, birçok edebiyatçılara göre seks romanının şaheseri.” KA.s.211

Dekebristler: Petersburg’da I. Nikolay’ın tahta çıkışı sırasında S.T. Trubetskoy öncülüğünde düzenlenen 26 Aralık (eski tarihle 14 Aralık) 1826 tarihli askeri ihtilal hareketine katılanlara verilen ad. “1825’de omur boyu dostu kalacak Ogarev’le ant ictiler,butun guclerini Dekabristlerin davasina adayacaklardi. Mağ.s.86.

Dekkan: İndus-Ganj ovasının güneyindeki hindistanın güney bölgesi. Prakrit edebiyatının şaheseri bir antoloji. “Sattasai”.Yazarı Dekkan’ın kuzey doğusunda hüküm süren bir hükümdar:Hala.”BDE.s.178.

Delhi: Hindistan’da, bu günkü Yeni Delhi’yi de içine alan tarihi bir şehir. “Vezir Danişment Han, frenk bilginini memnun etmek için saraya, Dara Şükuh’un Upanişadlar’ı çevirtmek üzere Delhi’ye çağırdığı Panditler’den birini davet etmiştir.” BDE. s.33.

Deli Petro: (1672-1725) Rusyayı Avrupalılaştırmak için çalışmalar yapan meşhur Rus çarı Yaptığı birçok değişikliklerden ve şiddetli azabından dolayı eski tarihciler ona Deli Petro demişlerdirr. Deli Petro’yu “âli fikir” ve âli himmet” bir dahi olarak takdim eden yazar, ahlâkımızı da edebiyatımızı dayerin dibine batırıyor.” BÜ.s. 159.

Deliliğe Methiye: “Encomium moriae” Deliliğe Methiye. Latince yazan Hollandalı hümanist yazar ve papaz Disiderius Erasmus (1469-1536)’un 1509 yılında Misafiri olduğu Thomas More’nin evinde yazdığı,1511’de Paris’te yayınlattığı eseri. “Erasmus yazı hayatına Deliliğe Methiye ile başlar; Luther, dostu Melanchton’la kafayı çeker.” KA.s. 231.

Delille:Rahip Janques Delille (1738-1813). Fransız şairi. “Delille, Fransız Akademisi’ni Les Geargiques ile fethetmedi mi?Gerard de Nerval’i ölüİ.Süzleştiren kendi şiirlerinden çok Faust tercümesi.Edgar Poe’yu dünyaya tanıtan Baudelaire.” UU.S.330.

Demavant: İran’da, Tahran’ın kuzey doğusunda 5604m yüksekliüinde bir yanardağ. Efsaneye göre Dahhak burada zingire vurulmuştur. "Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç canavara karşı yükselen isyan ve istiklal bayrağı: Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan Dahhak...” K.İ.s.295.

Demirci Kave: “Drefş-i Gaveyâni” isimli, kendisine âit demirci önlüğünü bayrak yaparak Dahhâk’in zülmüne karşı halkı ayaklanmaya teşvik eden İran kahramanı. Dahhak’in İnsan beyniyle beslenen yılanları için sıra Demirci Gave’nin on sekizinci oğluna gelmişti. Demirci Gave “Drefş-i Gaveyâni” isimli önlüğünü bayrak yaparak ayaklandı etrefına topladığı kişilerle birlikte Dahhak’ı tahtan indirerek yerine Feridun’u geçirdi. "Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç canavara karşı yükselen isyan ve istiklal bayrağı: Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan Dahhak...” Kİ.s.295

Demirciler Çarşısı Çinayeti:Yaşar Kemal’in 1973 yılında yazdığı romanının adı. “Yusufcuk Yusuf, Akçasaz Ağları başlıklı roman dizisinin ikinci kitabı.İlk cildi Demirciler Çarşısı Cinayet.”KA .s.345.

Demirel: Bkz. Süleyman Demirel. “Bilge Güney’in başına gelenle Demirel hükümetinin ültimatomla iskatı arsında bir benzerlik bulur.” KA.s.354.

Demodokos. Homeros’un odisseia’sında adı geçen ünlü bir halk şairi, gözleri kördü, fakat şarkılarıyla gönülleri mestediyordu. Şiirleri ile efsaneleşmiştir. “Dinleyiciyi destandaki düzensizliklere inandırmak için bir yandan ilhama (ilham perisine başvurmak, sadece, bir belagat yöntemi değildir), öte yandan geleneğe, yani Truva masallarını iyi bilen Femios ve Demodokos adlı iki ozana başvurur Homer.” KA.s.192. Demokrasi: Halkın hakimiyetine hedefleyen yönetim şekli. Fikrî tarihi MÖ. beşinci asra kadar uzanan Demokrasi kavramı, ilk olarak da Eski Yunan şehir devletlerinde uygulama imkanı bulmuştur. Ancak bu demokrasi halkın kırkta biri için geçerliydi; çünkü diğerleri köledir. “İki asır önce basılan bir ikonoloji kitabında, kadın olarak tasvir edilmiş demokrasi; alnında asma yapraklardan bir taç, sırtında kaba saba giysiler; bir elinde nar, ötekinde yılan.” BÜ.s.169.

Demokrat Parti: CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü,Refik Koraltan gibi isimlerin 7 Ocak 1946 tarihinde kurduğu Türk siyasi partisi. “Demokrat Parti’nin dusunce adamina ehemmiyet vermemesi bundadir.” SNK.s.163.

Demokrit: Bkz. Demokritos. “Diyalektigin kurucusu aglayan Heraklit Materyalizmin kurucusu gulen Demokrit, sofistlerden once idi.” SNK.s.56.

Demokritos: (MÖ.460-370). Gezginliği ile ün yapmış Yunan Filozofu. Bir rivayete beş yıl Mısır geometricilerinin yanında kalmış. Geniş ansiklopedik bilgiye sahip ve devamlı gülen birisi olarak bilinir. “19. yüzyıl Avrupası’na göre, Yunan mucizesi bütün ihtişamını Asya’ya borçlu: Pythagoraslar, Demokritoslar, Lykurgoslar... meşalelerini ya Ganj kıyılarında tutuşturmuşlar, ya Nil boylarında.” BDE.s.28.

Demon: Daimonion (küçük cin). Sokrates’in içinde bulunduğunu iddia ettiği yanlış bir davranışa kalkışğı zaman o cinin kendisini uyardığını söylediği cin. “Sokrat’ın demonu gibi onu da büyüleyen bir ifrit vardı: tececcüs.” Kİ.s.214.

Demopedi: Halk eğitimi, halkın eğitilmesi. “Demokrasinin demopedi olduğunu kimse düşünmedi.” BÜ.s.94.

Demosten: Bkz. Demosthene. “Hergün hutbelerde şu hakikati haykıracak bir Demosten’e...Ey Türkler! Vatanınız geniş,sayınız az.”Kİ.s.137.

Demosthene: Demosthene (MÖ.384-322). Hatipliği ve verdiği üç Philippikos nutukları ile ünlü Atinalı devlet adamı. “Demosthene ile Ciceron, Suetone, birkaç yıl sonra, On İki Sezarın Hayatı ile beraber Ünlü Kişilerin de Hayatını da kaleme alır”.”KA.s. 391. Denemeler: (Les Essais). Michel de Montaigne (1533-1592)’in 1580 yılında ilk olarak yayımladığı meşhur dememe kitabı. “Denemeler bir âile albümü.” BÜ.s. 209.

Denemeler: (The Essays). Thomas Macaulay’ın eseri. Eser, 1843 yılında yayınlanmıştır. “Macaulay’ın Denemeler’i için de aynı şeyi söyleyebiliriz (Macaulay rasyonalist tarihin kurucularından biri.” Kİ.s.414.

Denemeler: Amerikan filozofu ve deneme yazarı Ralph Waldo Emerson (1803- 1882)’ın çeşitli zamanlarda yazmış olduğu denemelerinin toplandığı “Essays” isimli eseri. Emerson’un bu eserindeki din düşüncesi Hint panteizmine yakın bir anlayış olarak değerlendirlmektedir. “Batı’ya Hint’e ısındıran ana kitaplardan biri de Emerson’un “Denemeler”idir (“Essays”).” BDE.s.45.

Denis Diderot Fransız roman yazarı ve filozofu. (1713-1784) Çeşitli bilim dallarında ilgisini çeken konularla uğraştı başka dillerden çeviriler yaptı. Yergi yazıları yazdı. Filozofça Düşünceler isimli kitabıyla ün kazandı. Diderot çok yanlı bir düşünürdür. İnsan üstü bir kuvvet olarak tanrının bulunmadığını ileri sürmesi yüzünden hapse mahkûm oldu. Körler Üzerine Mektup, Sağır ve dilsizler Üstüne Mektup Tabiatın yorumu üzerine Düşünceler bilinen eserlerindendir. Ancak Diderot’un en büyük başarısı 1772 yılında tamamladığı 36 ciltlik ansiklopedisidir. “1745 de le Breton iki ortak daha almıştı: matematikçi D’Alembert’le iktisatçı Malves 1746 başlarında filozof Denis Diderot da onlara katıldı ve 1747 Ekiminde Ansiklopedinin genel yönetimini üzerine aldı.”IDG.s.17.

Deprem: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı romanının adı. “Deprem belgesel bir roman değil,yaşadığımız hayatın ta kendisi.” KA.s.362.

Dergah: Dergah Yayınları.“Dergah’ın Edebiyat Ansiklopedisini karıştırıyoruz.Bir mezarlıkta dolaşır gibiyiz.”Kİ.s.274.

Derviş Bey: Yaşar Kemâl’in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında yer alan roman kahramanlarından birinin adı. “Çanakkale, İstiklal Savaşı; Derviş Bey’de ünlü Odysseus gibi binbir maceradan sonra yurduna ana döner.” KA.s.348.

Derviş: Bkz. Derviş Bey. “Kürt Mahmut, Derviş’in uşağı, Akyollu Murtaza’yı öldürecek.” KA.s. 347

Descart: Bkz. Descartes. “Descart varlığın biricik delili sanıyordu düşünceyi: -Cogito ergo sum-.” IDG.s.163.

Descartes. Rene Descartes (1596-1650). Fransız filozof ve matemetikçi. “Dinin hakikatlerine yeni yeni felsefi destekler sağlamak,şüphecileri susturmak içinkaleme sarılıyordu''.BFH.s.99

Deschanel: Paul Deschanel (1855-1922). Fransız devlet adamı ve yazar. "Deschanes, klasikle romantik zıddiyetini ortadan kaldırmaya çalışş.”Kİ.s.57.

Desdemona:Shakespeare’nin Otello (1604) isimli eserinin kadın kahramanı. Otello’nun çocuksu kıskançlıklarına kurban giden Desdemona saf ve temiz sevgisi ön plandadır. “Önce aşk,”bir Destemona veya bir Juliette’in aşkı gibi asf ve içli” BDE.s.209.

Despotizm: Yönetimin kendi keyfine göre ve zorbaca hareket eden bir kişinin yetkisinde olduğu yönetim şeklidir. “Montesguie, Doğu despotizminden söz eder. Düşünmez ki despotizmin âlâsı Perestişkârı olduğu İngiltere’de ve tebası bulunduğu Fransa’dadır.”BÜ.s.192.

Destutt de Tracy: (1754-1836). Fransız filozof ve yazarı. 1801 yılında kalema aldığı Elements d’ideologie (İdeolojinin Temelleri isimli eseriyle duyumcu bir felsefe akımını ortaya koyan Destutt de Tracy ideoloji okulunun en önemli temsilcisidir. “Kelimenin doğuşu 1796, kelimeyi uyduran Destutt de Tracy. Manası, ideolojiyle uğraşan. İdeoloji, düşünceler ilmi.” Mağ.s.33.

Deva: Tanrı anlamına gelen ve Hindistan’da genel olarak bütün tanrıları isimlendirmek için kullanılan Sanskritçe bir kelime olan deva, genellikle gökyüzündeki İkinci derece önemli tanrılar için kıllanılır. Bunun dışında Hint inanışında büyük peygamberler kabul edilen kişilerin isminin arkasından da bu unvan eklenirdi. “Her mâbut, bir devrin hakikatiydi. Deva’lar dev oldular.” BÜ.s. 288.

Devaram: Hint edebiyatında 7-11. asırlar arasında yazılmış Trumurai (Diğer adıyla Tamul Vedası) adlı eserin Apar, Sambandamurti ve Sundaramurti tarafından yazılan ilahilerden oluşan ilk yedi kitaplık bölümüne verilen isim. “Bu üç şairin ilahileri “Trimurai”nin ilk yedi kitabinda yer alıyor, bu bölüme Devaram adı verilmiş.” BDE.s.291.

Devi: Hindistan’da bütün dişi tanrıları tasvir için kullanılan, tanrıça anlamına gelen Sanskritçe bir söz. Kelime, doğurganlık kültüyle alakalı olup özellikle Rigveda’larda tanrı eşleri için kutsal nehirlerin kişileştirilmesi ve kozmik görünümleri için de kullanılmaktadır. “Halk inançlarında Devi, Durga, Kali, Parvati,Uma, Padma, Kendi gibi binbir isimle anılan Ana Tanrıça'yı baştacı eder tantrizm.” BDE.s.,161.

Devlet- Âliyye: Osmanlı İmparatorluğu için kullanılan bir sıfat. Ne istiyorlardı? Devlet­i Âliyye’yi parçalamak BÜ.s.139

Devlet: Bkz. Devletin Altı Kitabı. “Büyük modern devletlerin monarşik mutlakiyete doğru çetin yürüyüşünü izlerken Machiavelli’nin Hükümdar’ı Bodin’in Devlet’i , Hobbes’un Leviathan’ı Bousuet’nin Kitabı Mukaddes’den çıkarılan Siyaset’iyle karşılaşıyoruz önce; sonra tersine bir hareketin mutlak monarşiye karşı muzaffer bir tepkinin başlayış ve ilerleyişini gösteren kitaplar: Locke’un Sivil Hükümet Üzerine Deneme’si, Montesquieu’nun Kanunların Ruhu, Rousseeau’nun Toplum sözleşmesi, Sieyes’in Üçüncü Sınıf Nedir’i.” UU.s170.

Devlet: Eflatun’un MÖ. 384-377 yılları arasında yazdığı ederinin adı. Eflatun bile o müstehcen masalların uydurucusu Homeros’u Devlet’inden dehlemiyor mu? KA.s. 333.

Devlet-i Aliye Tarihi: Avusturyalı tarihçi Hammer (1772-1856)’in Osmanlı Devleti Tarihi isimli eseri. “Devlet-i Aliye Tarihi”nin birinci cildini bana getirip büyük bir hayranlıkla önsözünü ve kaynakları okumuştu.” Kİ.s.104.

Devletin Altı Kitabı: Devletin Altı Kitabı ya da Cumhuriyetin altı kitabı. Fransız hukukçu ve yazar Anjulu Jehan Bodin (1530-1596)’in 1576 yılında yayımladığı eserinin adı. “Hükümdar’a en az benzeyen eser: Devletin Altı Kitabı (Kısaltılmışı Devlet) Floransalı Niccolo Machiavelli ile Anjulu Jehan Bodin (1530-1596) kadar birbirinden farklı pek az insan var.” UU.s.184.

Dhammapada: Pali Budacılığının önemli eserlerinden biri. Doğruluğun yolu anlamında Palice bir söz olan Dhammapada, Budacılığın ekan ve anlayışının özdeyişler biçiminde anlatılatır ve Sutta Pitaka içinde yer alan Khuddaka Nikaya ikinci metnini oluşturur. “Bunlardan biri , gnomik edebiyatın en başarılı örneklerinden olan ve bütün Avrupa dillerine çevirilen ‘Dhammapada’.” BDE.s.170.

Dharini: Kalisada tarafından yazılan Hint tiyatro eseri “Malavika ile Agnimitra”ki kraliçenin adı. “Agnimitra, Kralice Dharini’nin cariyelerindenm bir rakkaseye tutkun.” BDE.s.211.

Dharma Şastra: Manu, Gautama, Vasistha gibi eserlerden oluşan, yazımı MÖ. VIII asıran MS. XII. Asra kadar uzanan ve 1956 yılına kadar yürürlükte olan Hint hukukunu oluşturan sanskripçe eserler topluluğu. “Dharma Şastra’nın ilk amacı kastların perçinlemek, her birinin vazifelerini cizmek: Brahma veda okuyacak, adakla uğraşacak; Kşatriya halkı koruyacak; Vaişna toprağı sürecek, hayvan yetiştiracek; Şudra’nın vazifesi: hizmet.” BDE.s.325.

Dhirtarastra: Mahabbaratta destanının kahramanlarındandır. Dhitarastra’nın annesinin adı Ambika, karısının adı: Gandhari’dir. Dhitarastra’nın Gandhari’den yüz çocuğu olur Destanda kör olan Dhitarastra ile soluk tenli Pandu’nun oğulları arasındaki mücadele anlatılır. Dhitarastra ile karısı bir orman yangınında ölür. “Dhitarastra kabına sığmıyor, kazandık mı? Diye soruyor, sevincini saklamıyordu.” BDE.s.333.

Dhirtarastralar: Bkz. Dhirtarastra. “Yajnasena’nın kızı, seni Dhirtarastralar’a götüreceğim.” BDE.s.334.

Diana: İspanyol yazar Jorge De Montemayor (1520-1561)’un 1550 yılında yazdığı ve çoban kızı Diana ile çoban Sireno’nun sevdalarını anlattığı pastoral romanı. “Tür, Montemayor’un Diana’sıyla (1550) fethetti İspanya’yı: çoban kızı Diana ile çoban Sireno’nun sevdalıları.” KA.s.172.

Dib-i Dirin: Eski töreler. “Ne kanun-u kadim kalmıştı ne dib-i dirin.” BÜ.s. 131.

Dickens. Charles Dickens (1812-1870). İngiliz Realist romancısı. “Genclerin sevgisini kazanan ve onlar uzerinde etki yapan bir baska ingiliz de Dickens’dir.” Kİ.s.317.

Dictionaire Historiqe et Critique: Fransız yazar Pieerre Bayle (1647-1706)’nin 1696­1697 yıllarında yazdığı ve Tarihsel ve Eleştirel Sözlük anlamındaki eserinin adı. İnsan zekasının gelişme tarihini tenkitçi bir bakışla anlatan terkip eserleri. Mesela Alman papazı Brücker’in Historia critica philosophiae’sı (1742-1744). ). Ve bilhassa Pierre Bayle’in Dictionaire Historique et Critique’i (1697).” IDG.s.15.

Dictionnaire des Idees Reçus. “Yerleşik Fikirler Sözlüğü”.Gustave Flaubert (1821- 1880)in yarım kalan eserlerinden biri. Eser, yazarının ölümünden sonra1911 yılında yayınlanmıştır. “Fransızların cihanşümül hamakatine ayna tutmak isteyenler, Flaubert’in Dictionnaire des Idees Reçus’ünü uzatıversin hazrete.” UU.s.29-30.

Diderot: Bkz. Denis Diderot. “Fransız dilini barbarların istilasından o kazlar koruyor Diderot’ya göre.” BÜ.s.85.

Diderots. Bkz. Denis Diderot.[25] “Mithat efendi bir asrı dolduran düşüncedir. Osmanlıların Diderots’u; daha doğrusu Pierre Larousse’u .” Kİ.s.232.

Dilek (Kama): Hint kültüründe İstek anlamında soyut bir tanrı. İnanışa göre Kama aklın ilk torunu, başlangıçta ortaya çıkan ilk şeydir. Kama ortaya çıkınca zıtlıklar oluşur ve insanların oluşumu bu zıtlıkların teşiri altında gelişir. Önce Dilek (Kama) doğdu, düşüncenin ilk tohumu.” BDE.s.105.

Dimetoka: Yunanistan’da, Türkiye sınırının hemen ötesinde, Kızıldeli çayının Meriç’e kavuştuğu yer yakınında bir şehir. Cetlerinin toprağından kopuş. Dimetoka’dan Reyhaniye’ye”Mağ.s. 281.

Dini Hayatın İlkel Şekilleri: Dini Hayatın İlkel Şekilleri (Les Formes elementaires dela vie religieuse) ya da Dini Hayatın Temel Biçimleri. Emile Durkheim (1858- 1917)’in 1912 yılında yazdığı eserinin adı. “Durkheim son eseri “Dini Hayatın İlkel Şartları”nde de, “İntihar”da çağdaş cemiyetteki haksızlıklara parmak basar.” SNK.s. 124.

Dinler ve Felsefenin Başlangıcı: UNESCO tarafından 1967 yılında pariste yayımlanan eser.“LHistorie du Developpement Culture et Scientifique de I’humanite,” insanlığın ilmi ve Külterel Gelişme Tarihi. Cilt 2: L’Antiquite, Eski Çağlar “Les Religions et les Debuts de la Philosophie” Dinler ve Felsefenin Başlangıcı 193 v.d Paris 1967. ” IDG. s.100.

Diogene Laerce:[26] MS. III asırda yaşamış Yunanlı yazar. Biyografileriyle özellikle de büyoğrafilerini topladığı “Ünlü Filozofların Hayatları, Öğretileri ve Özdeyişleri” isimli eseriyle tanınmıştır. “Birisi Atinalı Philostrate, öteki Diogene Laerce.” KA.s.392..

Directoire: Fransa’da 26 Ekim 1795’ten 9 Kasım 1799’e kadar faaliyet gösteren, halk yığınlarını iktidardan uzaklaştırarak burjuvazinin hizmetine giren ve geniş yetkilerle donatılan hükûmet. "Touchard'ı dinleyelim: "Brumaire'deki hükümet darbesi, Directoire'a son verir.” Mağ.s.113.

Discours: Bkz. Tite-Live Üzerinde Discorsi. “Tite-Live’in ilk dekatı üzerine Discours’u yazar.” SNK.s.188.

Divan Edebiyatı: Türkler olarak İslamiyeti kabulunden sonra İslam’ın ilim, iman ve kaideleri çercevesinde meydana getirdiğimiz yaklaşık 600 asırlık edebiyatlarımızn genel adı. Divan Edebiyatında roman yok, niçin olsun? BÜ.s.119

Divan: Hafız Divanı.“Divan’ın iki kaynağı var: Hafız’la Züleyha.Züleyha, şairin batılı sevgilisi: Marianne von Willemer.” Kİ.s.32

Divan-ı Lügati’t-Türk: Türk Dilinin Divanı anlamında olan ve Kaşgarlı Mahmud’un Araplara Türkçe’yi öğretmek maksadıyla 1072-1074 yılları arsında yazdığı eserinin adı. “11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut, milli gururunu tatmin için Divan-ı Lügattit Türk’ü kaleme aldı. 7500 kelimedir.” SNK.s. 321.

Diyalektik maddecilik: Marx Engel’in maddeciliği. Tabiatla zihin temel bir bütündür bu maddecilikte. Mutlak olan tabiat değil tabiattaki beşerî akıştır.Metot bakımından Hegel’in maddeciliğini benimser. “Mekanik maddecilik, yükselen burjuvazinin kavga silahıydı; diyalektik maddecilik dördüncü sınıfın kavga silahı oldu.” BÜ.s.177.

Diyalektik meteryalizm:Bkz. Diyalektik maddecilik. “Fikri gelişmenin gerçekten ilmî bir tarihi, ancak diyalektik meteryalizmle açıklanabilir diyor Plehanov.” BÜ.s.189.

Diyalektik: Gerçekliği, bu gerçeklikte gelişmeleri ortaya çıkararak incelemeye ve çelişmeleri aşmanın yollarını aramaya dayanan akıl yürütme yöntemi “Çağdaş Batı’nın koyun postuna bürünen kurt kelimelerinden biri de diyalektik.” BÜ.s.189.

Diyanet İşleri Başkanlığı: Türkiye’da inanç ibâdet ve ahlak ilkeleriyla ilgili işlemleri yürütmak din konusunda toplumu aydınlatmak,ve ibaedet işlerini yönetmek amacıyla kurulan devlet kuruluşu. Diyanet İşleri Başkanlığı ilk olarak 3 Mart 1924 tarihinde kurulmuş, 22 Haziran 1965 tarihinde de bugünkü statüsüne kavuşmuştur. “27 Mayıs sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir Alevi masası teklifi oldu.” SNK.s.382.

Diyanet İşleri Reisliği Yayınları: Türkiye Diyanet işleri Başkanlığı’ne bağlı resmi yayınevinin yayınları. “Tabiatçılığı Red, Arapçadan tercüme eden Avukat Aziz Akpınar, Diyanet İşleri Reisliği Yayınları, sayı:50, Ankara 1956.” UU.s. 68.

Doğu Despotizmi: Oriental Despotism. A Comparative Study of Total Power (Doğu Despotizmi ve Mutlak İktidar Üzerine Karşılaştırmalı bir İnceleme.) Karl Wittfogel’in 1957 yılında yazdığı eseri. “Wittfogel Sovyetler’e çatmak için Doğu despotizmi bayrağını omuzlar; bizi kçksüz ve ufuksuz aydınlarımız da tarihimizi karalamak için Montesguieu’nun coğrafî kaderciliğine sığınır.” BÜ.s.193.

Doğu Roma İmparatorluğu: Bizans İmparatorluğu.“Hazret-i Muhammed’in ölümü üzerinden henüz onbeş yıl geçmişti ki,sadık halifesi,Hazreti Ömer,Kudüs’ü ele geçirdi ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun payitahtını dehşete düşürdü.” Kİ.s.146.

Doğu’nun Kutsal Kitapları: Marx Müler (1823-1900)’in 1876 yılından itibaren ölümüne kadar yazdığı Hint külliyatının hepsine birden verdiği genel isim. “Müler,1850’de Modern diller ve edebiyatlar kürsüsünde hocadır, 1876’dan İtibaren de ‘Doğu’nın Kutsal Kitapları’nı yayına başlar.elli 50 ciltlik külliyatın bitiş tarihi:1910” BDE.s.68.

Doksan Üç Felaketi: 1877-78 Osmanlı Rus savaşı. Doksan üç felaketinden sonra, Sultan Abdülhamit gibi bir dış politika üstadının başımızda bulunduğu bir talihtir”.” Mağ.s.259.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu: Peyami Safa’nın 1930yılında yazdığı romanı. “Bu çorak toprakta ümitlerimizi kanatlandıran serin kaynaklar da var. Mesela Dokuzuncu Hariciye Koğuşu.” Kİ.s.252.

Dolet: Etienne Dolet (1509-1546). Fransız matbaacı ve hümanist. "Daha sonraki Fransız hümanistlerini şöyle sıralıyabiliriz: Stephanos, Scaligar, Dolet, Ramus, nihayet Rabelais, Mountaigne ve Casaubon”KA.s.111.

Dominiken papazı:1215 yılında Aziz Dominicus tarafından kurulan ve resmi adı “Vaiz Papazlar” olan tarikata mensup olan papaz."Bu çekilişte bir İtalyan Dominiken papazı olan Savonoralle büyük rol oynar.” SNK.s.185

Don Juan: Serüvenlerinin La Cronica de Sevilla’da anlatılan gerçek bir olaydan kaynaklandığı sanılan efsanevî kişi. İnançsız bir ırz düşmanı olan Don Juan’in cezalandırılışı bir çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Durmadan başkalaşan bir varlık olan Don Juan baştan çıkarıcı ya da ırz düşmanı rolünden sıyrılıp sonsuzluk ve saflık peşinde koşan bunalımlı bir kişiliğe bürünür. Durmadan zevk ve gelip geçici tutkular peşinde koşar. Don Juan aynı zaman da kararsız, kaypak ve doyumsuzuz şehveti de temsil eder. Hayatı şehvet saraları içinde geçen bu Hintli Don Juan’ın ölümü ile Raghuvanşa sona erer.”BDE.s. 189.

Don Kişot için Türkçe Kaynaklar: Suut Kemal Yetkin (1903-1980)’in 1945 yılında yayımladığıtTercüme eserinin sonunda yer olan bibliyografik bölümün başğı.. “Suut Kemal Yetkin, Dünya Edebiyatının Üç Tipi, Hamlet, Don Kişot, Faust adıyla J. Calvet’den çevirdiği derne çatma risalenin sonunda (Remzi Kitabev,İstanbul (1945,s. 60-61), “Don Kişot için Türkçe Kaynaklar’ kaydı ile şu bilgiyi verir” KA.s. 211.

Don Kişot ve Biz: Cemil Meriç’in 1947 yılında XX. Asır Dergisi’nde yazdığı bir makalenin başğı. “Cemil Meriç, ‘‘Don Kişot ve Biz’’, XX. Asır dergisi, 1947.”KA.s. 210-211.

Don Kişot, Romanların Romanı: Sebahattin Eyüboğlu’nun 1935 yılında Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayınlanan makalesinin adı. Sebahattin Eyüboğlu Don Kişot, Romanların Romanı” (Edebiyat Fakültesi Mecmuası ,no1,1935 İstanbul.” KA.s.211.

Don Kişot: “Dünya edebiyatında bir erkek severim: “Don Kişot. Bir kadın severim: Emma.Jur.II.s.340.

Don Kişot: Don Quixote. İspanya’nın Alcala şehrinde doğan ve bir cerrahın oğlu olan Miguel de Cervantes Saavedra (1547-1616)nın romanı. Cervantes bu eserle şöhret bulmuştur. Eserin ilk kısmını El Ingenioso Hidalgo don Quixote de la Mancha adıyla 1605 yılında yayınladı ve büyük bir rağbet gördü. Arkasından Avellaneda (Meçhul Bir Kimse) adı ile Don Kişot’un sözde ikinci kısmını ortaya koydu ise de, asıl ikinci kısmını 1616 yılında yayınladı. “Don Kişot futbol maçı biletinden ucuz.” BÜ.s. 263

Dordogne: Fransa’nın Aquitaine bölgesinde bir yerleşim yeri. “En eski, en güzel freskler ya İspanya’nın Altamira mağaralarında bulunmuş, ya Fransa’nın Dordogne civarındaki mağaralarında.Parthenon frizlerini hatırlatan ren geyiği boynuzundan at başları.” Jur.I.s.156.

Dorlar İstilâsı: MÖ. XII asırın ortalarında Trakya ve İllirya kavimleri arsındaki kaynaşmada Tuna Irmağı kıyısından Yunanistan’a göç ile başlayan ve uzun yıllar devam ettiği sanılan ve Aka Krallığının yerine yeni bir krallık inşa ettiüi sanılan tarihi olay. “Yunan mucizeside masal. Yani uzun bir hazırlığın neticesi: Girit medeniyeti, Miken medeniyeti. Sonra Dorlar istilası.” Jur.I.s. 157.

Dosto: Bkz: Dostoyevski. “Raskolnikov, sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdı.

Dosto gibi.” BÜ.s.204

Dostoyevski: Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821 - 1881) Dünya ve Rus Romanının en önemli simalarından birisi. Budala (1868-69); Dresden’de Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1871) “Dostoyevski mâziye aşık.” BÜ.s. 80.

Dört İncil: Emile Zola’nın dört kitap olarak tasarladığı Döl Bereketi, Emek, Gerçek Adalet eserleri için kullandığı isim. “Barbusse’in Zola’sı büyülemişti beni. Sonra Üç Şehir’le Dört İncil... hayranlığım gittikçe artıyordu.” KA.s.314.

Dravit ailesi: Bkz. Dravit Dilleri. “İki büyük aileye ayrılır bu diller: Hint-Avrupa ailesi ve Dravit ailesi.” BDE.s.95.

Dravit Dilleri: Özellikle Hindistan’ın güneyinde konuşulan yaklaşık 20 dili içine alan ve 180 milyondan fazla kişinin konuştuğu dili içine alan dil ailesi. Dravit Dillerini:Konuşanların sayısı yetmiş milyonu aşar.” BDE.s.283.

Dravitler: Renk olarak zinciler yakın derecede koyu olan çoğunluğu çiftçi sınıfından olan ve dravit dillerini konuşan Hindistan’ın eski halkı. Aryalar’la Dravitler daha çok kaynaşşlar.”BDE.s. 92.

Dreyfus Davası: 1894-1906 yılları arasında Fransız komuoynun bölünmesine sebep olan hukuki iyasi ve askeri dava. Davanın kahramanı Fransız ordusunda subay Alfred Dreyfus 1894 yılında Fransanın askeri sırlarını Almanya’ya satmakla suçlandı. Delilerin yetersizliğine rağman casusluktan giydiği hüküm başta kardeşi Mathieu Dreyfus olmak üzere birçok Fransız aydınının müdahil olmasıyla 12 Temmuz1906 tarihinde beraatla neticelenmiştir. “Entelektül bugünkü manasını Dreyfus davasıyla kazanmış.” Mağ.s.15. Dreyfus. Alfred Dreyfus (1855-1935). Fransız Yahudi subayı. Kendi adıyla bilinen Dreyfus Davasının sanığı. Dreyfus’e karşı olanlar için,Dreyfüs’ün mahkemesi askeri yargının işleriydi.” Mağ.s.16.

Dryden: John Dryden (1631-1700). İngiliz şair ve yazar. Zeminini Dryden hazırlamıştı bu klasisizm'in’.” Kİ.s.73.

Ducange: Charles Du Cange (1610-1668). Bizan ve Latinlerin hakim olduğu doğu bölgelerinin tarihini bilimsel acıdan ilk kez inceleyen Fransız bilgin. Ducange tarihçiliğinin yanında Latince Küçük Tıp Sözlüğü ve Yunanca Küçük tıp sözlüğü gibi eserleriyle sözlük bilimi çalışmaları da yapmıştır. “Önce temel çalışmalara giriştiler. Ducange’ın meşhur sözlüğü bu çalışmaların örneğidir.” KA.s. 405.

Duclos: Jacques Duclos (1896-1975). Siyasi hayatını sosyalist ve komünist partilerde sürdüren Fransız siyaset adamı. Komünist Duclos, anarşistleri topa tutar.” SNK.s. 315. Duçe: Önceden kararlaştırılan ve aşağı yukarı gözle görülmeyecek şekilde işaretler şifresi. Bu şifre bir oyun partisini seyreden hilebaza, masada oturan suç ortağına bir mesaj veya diğer bir oyuncunun elindeki kağıdın çeşidini bildirmaye yönelik olabibilir. Önceden kararlaşrtırılmış ve hiç dikkati çekmeyen bazı kelimeler bu gizli iletişim sisteminin tamamlayıcı unsurlarıdır. “Bilinmeyen sayısız tehlikeyi göze almaktansa bir Duçe’ye, bir Führer’e teslim olmak daha rahat.” UU.s.121.

Dûd-i müntekim: Kurt intikamı anlamındaki bu terkibi Tevfik Fikret, bir Ermeni komitacısının Sültan Abdülhamit Han’a düzenlediği suikastı öven “Bir Lahza-i Taahhür” isimli şiirinde kullanmıştır. “Haluk’un babası masum kardeşinin ‘bacak, kerlle, kol’ ve kemiklerini havaya savuran bombayı bir ‘darbe-i müeccele’, bir ‘dûd-i müntekim’ olarak selamladı. Mağ.s.180.

Dudu: Tûtî, papagan. “Dudu kuşlarına konuşma öğretir.” BDE.s.182

Duhamel: Georges Duhamel (1884-1966). Fransız yazar. “Ama ne mauriac’ın yeri doldurulmuştur, ne Duhamel’in ne Romains’in.” KA.s. 270.

Dupont de Nemours. 1739-1817. Fransız iktisatçı ve siyaset adamı. “Ekonomik tablo yazarı Quesnay, Dupont de Nemours, Mercier de la Riviere, Turgat’a göre bizim dışımızda bir tabiat düzeni vardır.” SNK.s.145.

Dupont-Sommer: Bkz.Andre Dupont-Sommer. “Dupont-Sommer’in incelemesini ele almadan önce Bİble’le ilgili bir takım temel bilgileri aktarmak istiyoruz’’ IDG.s.93.

Durga:Hint mitolojisinde tanrıça Şakti’nin temel biçimlerinden biri.Parvati ve Uma (nazlı), Beravi (korkunç), Sati (vefakâr eş), Gori (parlak), Kali (siyahî), gibi adlarla da anılan Şiva’nın karısı. Ama bu nazlı, bu ince, bu uysal kadın ifritleri yok etmek için korkunçlaşıverir. Durga olur, Tanrılar’ı tahtından indiren bir ifriti tek başına yok eder. Kali olur, kasıp kavurur ortalığı.” BDE.s.132.

Durkheim: Bkz. Emile Durkheim. “1934’De Çoban Köpekleri’ni yazan Paul Nizam, Durkheim’i oportünizmle itham eder.” SNK.s.124

Duverger: Maurice Duverger (1917-...). Fransız hukukçu ve siyaset bilimci. “Touchard, faşizmin sosyalistlik iddiasını redddeder, o da Duverger gibi düşünür.” UU.s.130.

Duzenlenen ve Yeniden Düzenlenen Oryantalizm: Edward Said’in “Oryantalizm” isimli eserinin üç ana kısmından ikinci kısmının genel başğı. “Duzenlenen ve yeniden duzenlenen oryantalizm adini tasiyan ikinci kisim, modern oryantalizmin gelişim çizgisini incelemeği hedef tutar.” Kİ.s.67.

ğün Gecesi: Adalet Ağaoğlu (1929-..)’nun 1979 yılında yazdığı romanı. “Düğün Gecesi’ne bir dehlizden giriyoruz:Ölmeye Yatmak.” KA.s.362.

Dühring: Karl Eugen Dühring (1833-1921). Alman filozof ve ve iktisatçı. “Dünya görüşü deyimi ilk defa Dühring tarafından Almanya’da kullanılıyor.” SNK.s.296.

Dük: Fransa’da, imparatorluk döneminde prensten sonra gelen yüksek soyluluk ünvanı. “Saint-Simon’a yüklediği suç oldukça agır: Kral ailesine saygisizlik ve Berry dükü’nün katline katline manevi istirak. SSSS.s.34

Dün ve Bugün: Geçmiş ve Bugün diye de bilinir. Ünlü İskoç yazar Thomas Carlyle (1795-1881)’nin 1843[27] yılında yazdığı eseri. “1844’de Dün ve Bugün,1845’te Cromwell’in Mektupları ve Nutukları, 1858 de II.Frederik’le ilgili büyük eseri.” Kİ.s.368.

Dündar Taşer: (1925- 1972). Türk milliyetçilik hareketinin öncülerinden siyaset adamı ve yazar. “Dündar Taşer’in Büyük Türkiyesi dost bir kitap.” Mağ.s.257.

Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi, Hamlet, Don Kişot, Faust: Suut Kemal Yetkin (1903-1980)’in 1945 yılında yayımladığıt Tercüme eserinin adı. “Suut Kemal Yetkin, Dünya Edebiyatının Üç Tipi, Hamlet, Don Kişot, Faust adıyla J. Calvet’den çevirdiği derne çatma risalenin sonunda (Remzi Kitabev,İstanbul 1945,s. 60-61), “Don Kişot için Türkçe Kaynaklar’ kaydı ile şu bilgiyi verir.” KA.s.210-211.

Dünya Savaşı I: 1914-1918 yılları arasında Avrupa, Rusya, Ortadoğu, ABD ve başka bazı bölgeleri kapsayan milletlerarası savaş. Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’ın meydana getirdiği İttifak Devletleriyle; Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya, Japonya ve ABD’den müteşekkil Îtilâf Devletlerini karşı karşıya getiren bu savaş, İttifak devletlerinin yenilgisiyle sona erdi: ''Faşizmleri silip süpürdü,ama dünyanın ikiye ayrılması hızlandı ve sömürülen milletler bağımsızlık diye bağırmaya başladılar”.” BFH.s.102

Dünya savaşı II.: 1939 yılında başlayıp 1945 yılına kadar sürdü ve dünyânın hemen her yanını etkisi altına aldı. Birincisi Dünyâ Savaşının netîcelendiremediği meselelerin getirdiği 20 yıllık bir sıkıntılı dönemin sonunda patlak veren savaşta Almanya, İtalya ve Japonya’dan müteşekkil Mihver Devletler ile Fransa, İngiltere, ABD, SSCB ve Çin’in meydana getirdiği Müttefik Devletler karşı karşıya geldi. Mihver Devletlerin yenilgisi ile biten savaşın sonunda dünyâda yeni güç dengeleri ortaya çıktı. “İkinci Dünya savaşı’ndan sonra yeni putlar çıkmış ortaya: Truman, Marshall Plânı ve Amerikan sosyolojisi.” BÜ.s.184.

Dünya Savaşı: 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı. “Bulgaristan’da bagımsızlık, Bosna- Hersek’in Avusturya-macaristana katılışı. “Elceziret-ul Hadra”anlasmasi ihmal edilip Fas’intamamiyeti cignenince Trablus’a saldiran Italya. Bunu izleyen “Balkan Ittifaki”..Sonra “Dunya Savasi” ve Sevr..Yunan’in Anadolu’ya saldirisi.” Kİ.s.117.

Dünyamızın Son Ümidi: Fransa’da yayımlanan “Le Nouvel Observateur” dergisinin Haziran-Temmuz 1972 tarihli özel sayısının adı.. “Le Nouvel Observateur dergisinin Haziran-Temmuz 1972 tarihli özel sayısı ''Dünyamızın son ümidi'' başğını taşıyor. Okuyalım:” UU.s.118.

Dürziler: Fatimî halifesi Hâkim bi-Emrullah’ın veziri Hamza bin Ali’nin kurduğu siyasî nitelikli dinî akım. 'İngiltere şeyhleri ve daha ılımlı olarak Dürzileri destekliyor.” BFH.s.132.

şünceler Tarihi Üzerine Denemeler: şünce tarihinin öncülerinden biri olarak kabul edilen Amerikalı filozof Arthur Lovejoy (1873-1962)’un 1948 yılında yayımladığı eseri. “Ne var ki Amerikalı Lovejoy’un Düşünceler Tarihi Üzerine Denemeleri’nde Durum başkadır.” KA.s.427.

şünen Gerçekçiler: Kısacık ve mahkumiyetle dolu ömrüne dört tane değerli eser sığdırabilen matartalist Rus Edebiyat tenkitçisi Dimitri Pisarev (1840-1868)’in Kendi ve öğrencileri için kullandığı sıfat. “Kendine ve şakirtlerine uygun gördüğü isim ‘Düşünen Gerçekçiler’. Düşünen ve İnkar eden.” Mağ.s.97.

şünen Proletarya: Rus Edebiyat tenkitçisi Dimitri Pisarev (1840-1868)’in 1865 yılında yazdığı eserinin adı. "Ama vazgeçmemiş yazı yazmaktan: Yankılar uyandıran bir dizi yayımlamış: Tolstoy, Turgeniev, Goncarov'un Roman ve Hikayelerindeki kadınlar (1861), Rus Dramının Dayanakları (1864) , Puşkin ve Belinski (1865), Düşünen proletarya (1865)”.” Mağ.s.98.

Ebu Cehil: (570-624). Asıl adı: Ebülhakem Amrbin Hişam bin el-Mügire olan İslâmın ve İslam Peygamberi Hz. Muhammet’in önde gelen düşmanlarından olan ünlü Mekkeli müşrik. “Daha sonra İsmet Paşa’nın başvekilliğini yapacak olan tanınmış din bilgini Şemseddin Günaltay’a göre “Şeyh Peygamber kadar şâyân-ı hürmet, ona itiraz edenler Ebu Cehil kadar lânete müstahaktır.” UU.s.67.

Ebu Hanife: İmam-ı Azam Ebu Hanife. diğer adıyla Numan Bin Sabit (699-767). Küfe’de doğdu, Bağdat’ta vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet’in ameli mezheplerinden Hanefî Mezhebinin imamıdır. Kurucusu Ebu Hanife. Küfe’li Basra’da müderrislik yapmış, 767’de zindanda ölmüş.” Kİ.s.196.

Ebu Sehl ibn Nevbaht: VIII. Asırda yaşamış İran asıllı astrolog ve yazar. Abbasî halifesi Mansur (754-775) döneminde Zerdüştlüğü bırakıp İslami kabul etmiştir. Harun Reşid döneminde de Pehlevice’den Arapça’aya astroloji kitapları tercüme etmiştir. “Ebu Sehl ibn Nevbahat, Harun Reşid devrinde Bağdat kütüphanesinin müdürü ve Pehleviceden Arapçaya astronomi eserlerinin aktarıcısıdır.”IDG.s. 223

Ebu Süleyman Davut: (817-888[28]), Kitab al Sunan adında bir hadis kitabı yazmıştır. İmam Ebu Ahmet Bin Hambel’in talebesi olmuş ve hadis ilmi üzerine çalışştır.[29] Şafiin bir talebesi, kurduğu mezhebi öteki mezheplerin antitezi olarak sunmuş:Ebu Süleyman Davud (ölümü 883).” Kİ.s.197.

Ebul Farac: (897-967) Emevi sülalesinenden olup İsfahan’da doğmuştur. Arap müverrih ve ediplerindendir. En meşhu eseri olan Kitab al-Aganî’de devrinin ağızdan ağza dolaşan şarkılarını toplamış ve o şarkılara ait faydalı gördüğü malumetlar vermiştir."Onuncu asrın başlangıcı, Farabî’nin, Mes’udi’nin, İsfahanlı Abul Farac’ın, islâmi sanat ve ilimlerin doğuşunda büyük bir rol oynayan daha bir çok limlerin sahneye çıkışına şahit oldu.” IDG.s.81.

Ebul Fazl: Ebul Fazl ya da Ebul Fadl (1551-1602). Şah Ekber’in katibi ve veziri. Hindistanlı Türk âlim. Hint destanı Mahabharata’nın Farsçaya tercümesini yapan kişi molarak kabul edilir. Bunun yanında en önemli eseri Ahbar-nâme’dir. “Ebul Fazl yeniden kaleme almış Envar-ı Süheyli’yi; 1590’da tamamladığı esere ‘‘Eyyar-i Daniş’’ adını vermiş.’’ BDE.s.235.

Ebul-Ala: Ebül Alâ Ma’arri (973-1057).Meşhur Arap hâkimi ve şairi. “Rıza Tevfik, bu hakikati ispat için Doğu’nun bir çok şair ve nâsirini sahneye çıkarır: Ebul Ala, Fahrettin Râzi, Hafız, Mevlana, Şebisteri ve Feyzi Hindi.” Kİ.s.202.

Ebulhevl: Abu’l Havl yani korkunun babası anlamına gelen Mısır’da Ehramlar civarında insan başı biçimindeki taş figür. 1311-1312 yıllarında bulunan ebulhevl Ciza’deki Sphinx’in Arapça adıdır. Mısır’ın gökleri altında Menfis ve Teb’de, büyük ehramın önünde, kutsal İsis’in ve kadimler kadimi Ebulhevl’in huzurunda, çölün aydınlığı ve haşmeti içinde Ezeli Ruh’un, Ruh-u cihanın bütün varlıklarla, onların istihalelerini halkeden yaratıcı Kelam’ın, konuşan remizleri ile karşılaştı.” IDG.s.150.

Ebusuud: Ebüssuud Efendi (1490-1574). On altıncı asrın meşhûr Osmanlı âlimlerinden. On üçüncü Osmanlı şeyhülislâmıdır. Tefsir, fıkıh ve diğer ilimlerde âlimdi.. “Nitekim, ‘Şarkda İbnSina garbda vezir İbn Bâce ile Kadı Rüşd gibi şeyh ve reis-i hükema ve müellif İbn Haldunile muasırı bulunan vezir İbn-el Hatib ve Devlet-i Âliye’de Kemalpaşazade ve İdris Bitlisi ve Ebussuud gibi nice büyük âlimler, devletin ‘müşirve müsteşarı’ olarak reyleriyle sultanları aydınlatmış, hükümet idaresinde onlara yardımcı olmuşlardır.”UU.s162.

Ebuzziyâ Tevfik: Mehmet EbuzziyaTevfik (1879-1921). Osmanlı son dönemi gazeteci ve yazarlarından.“Zoraki politikacıyı içine düşğü çıkmazdan bir dostu çıkardı: ebuzziya Tevfik” BÜ. s.140.

Ecinniler:Dostoyevskiy’in 1871-72 yıllarında yazdığı romanı. “Dünya ve Rus Romanının en önemli simalarından biri olan Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821- 1881)’nin 1871 yılında yayımladığı romanı. “Ecinniler” de daha korkunç daha kıyıcıdırlar. Ellerinde neşter değil tabanca ve bomba vardır.” BFH.s.47.

Eckstein: Fredinand Baronu Eckstein (1790-1861). Danimarka asıllı Fransız filozofu ve gazetecisi. Eckstein Asya edebiyatı üzerine ilgisi ve Asya edebiyatını Fransa’ya tanıtmasıyla tanınmıştır. “Oryantalizmin zaferi için kalabalıkları mabede çağıracak bir zangoç lâzımdı. Doğu Rönesansı’nın zangocu Eckstein’dir.” BDE.s. 62

Ecole des langues orientales. 1795 yılında “Ecole Speciale des Langues Orientales Vivants” adı altında kurulan Paris’teki okul, okulda “Şarkiyatçılık” ve Ön Asya dilleri ağırlıktaydı: Arapça, Farsça ve Türkçe, kürsüler aracılığıyla temsil edildi “Fransa'da Ecole des Langues Orientales 19. yüzyıl başlarında kurulur.” SNK.s.173.

Ecole Normale: Paris Yüksek Öğretmen Okulu Fransız Devrimi’nin ülkeye hediye ettiği (1795) ünlü yüksek okullardan biridir. “Şimdi üstat Yüksek Öğretmen Okulu Ecole Normale yakinlarinda bir ev tutmuştur; hem dersleri dinleyecek, hem genç kabiliyetlerle tanışmak.” SSSS.s.32.

Ecole Pratique des Hautes Etudes: Fransız yüksek lisans okulu. Dünyanın en önemli sosyal bilimler yüksek lisans okullarından biri olarak kabul edilen Ecole Pratique des Hautes Etudes’ın merkezi Paris'te olup Lyon, Marsilya ve Toulouse'da da birer şubesi bulunmaktadır. “ “Oluşan Dünya.” Yazarı Fernand Braudel, College de France hocalarından, Modern Medeniyet Tarihi okutuyor; Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu günden beri bölüm başkanı. Başlıca Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93.

Edebi ile İçtimaî: Robert Escarpit yönetiminde bir heyet tarafından Paris’te 1870 yılında yayımlanan eser. Eserin tam ismi “Edebiyat ile İçtimâi. Bir Edebiyat Sosyolojisi için Unsurlar”dır. Edebi ile içtimaî dolu bir kitap, çatlayacak kadar dolu.” KA.s.457 Edebi Olaylar Sosyolojisi Merkezi: Fransa’daki Bordeaux (Bordo) Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde 1960’lı yıllarda, Robert Escarpit ve arkadaşlarının öncülüğünde açılan bir bilim merkezi adı. “ Bordo Edebiyat Fakültsi’nde bir ‘Edebi Olaylar Sosyolojisi Merkezi’ kuruldu.” Kİ.s.457.

Edebiyat Dersleri: Lycee ou Cours de Litterature Ancienne et Moderne (Lise veya Eski ve Yeni Edebitayat Derslari) Fransızşair ve edebiyat tenkitçisi La Harpe (1739- 1803)’nin Edebiyat ile ilgili derslerini toplayarak 1799 yılında yayımladığı eseri. “La Harpe bir yıl önce Edebiyat Derslerini yayınlamış bulunuyordu.” KA.s.382.

Edebiyat Tarihinde İlmî Metot: Fransa’da 1893 yılında yayınlanmaya başlanan felsefi dergi Revue de Metaphysique et de Morale’de 1904 yılında yayımlanan makale. Ne gariptir ki Revue de Metaphysique et de Morale’de yayımlanan (1904, II) bu konferans da, Edebiyat Tarihinde İlmî Metot gibi, edebiyat sosyolojisiyle uğraşan yazarlardan hiçbirinin (mesela Escarpit, Memmi vs.) dikkatini çekmemiş.”KA.s. 447.

Edebiyat Temel Bilgileri: Fransız trajedi, roman ve anı yazarı Jean François Marmontel’in Encylopedie için yazdığı makaleleri toplayarak 1787 yılında yayımladığı edebiyat muhtevalı eserinin adı. “Mesela Marmontel Encylopedie’ye yazdığı makaleleri 1787’de toplamak isteyince kitabına edebiyat Temel Bilgileri adını verir.” KA.s.382.

Edebiyat Terimleri Sözlüğü: Sami Akalın’ın 1966 yılında yayınlanmış olan eserin adı. “Edebiyat Terimleri sözlüğü’de (İ.Sami Akalın) öğrencilerimiz söyle bir keşişifte bulunmaktadırlar.” KA.s.134.

Edebiyat Üstune: Bkz. Edebiyat. “Edebiyat Üstüne adlı eserini büyük hayranlıkla okuduğu Madam do Stael kocasını kaybetmiştir.” SSSS.s.30.

Edebiyat Üzerine Makaleler: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1969 yılında yayınlanmış olan eserinin adı. “Bu yazılar daha sonra Edebiyat Üzerine Makaleler’de (1969) bir araya getirilmiştir.” KA.s.340

Edebiyat Vakfı: Türk Edebiyatı Vakfı. Edebiyat vakfı. Tertip ettiği bir sohbet toplantısında aşağı yukarı şöyle konuşmuştum.” Kİ.s.245.

Edebiyat ve Artistik Kitle Teknikleri Enstitüsü: Fransa’daki Bordeaux (Bordo) Üniversitesi’nde 1965’lı yıllarda açılan bir bilim enstitüsü adı. “Merkez, 1965’de yeni bir araştırma enstitüsüne katıldı: Edebiyat ve Artistik Kitle Teknikleri Enstitüsü (İLTAM).”KA.s.458

Edebiyat: Diğer adıyla Edebiyata Dair. Madam dö Stael’in 1800 yılında yayımladığı ve dinin, ahlâkın ve kanunların edebiyata etkisini araştırdığı eserinin adı. “Demek ki Madam dö Stael’in Edebiyat’ı yayımladığı 1800 yılı edebiyat olgusunun tam şuuruna varıldığı yıldır.” KA.s.410.

Edebiyat-ı Umûmiye: Celal Nuri İleri’nin I. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’da yayımladığı siyasi edebi ve ilmi haftalık dergi. “Le Bon fikriyatının hayranlıkla sergilendiği bir mecmua da “Edebiyat-ı Umumiye Le Bon düşünce bakımından Fransız’dan çok Alman’dır, diye yazar Celâl Nuri.” BÜ.s.161.

Eden Bahçesi: Tevrat’ta Cennet. Tevrat’a göre tanrı Adem ile Havva’yı yaratınca onları Eden bahçesi’ne koyar. “Yahveci’ler, İbrani tarihini Adem’in Eden bahçesinde halkedilişi ile başlatıp Süleyman’ın tahta çıkışına kadar getirir” IDG.s.96.

Edessa: Kuzey Mezepotamya’da II. ve X. Asırlar arasında Süriye’nin önemli şehirlerinden birisidir. "İskenderiye, Antakya, Edessa, Nizip, Haran, Gundişapur.Batı Asya’daki ve Kuzey Afrika’daki ilim merkezlerinin hepsi İslam dünyasının parçaları... " IDG.s.80.

Edgar Poe: Edgar Allan Poe (1809-1849). Amerikan şair ve yazarı. “Ürpertici eserlerin tanınmış ustaları bir Hoffmann, bir Edgar Poe, bir Baudelaire, Dosto’ya kıyasla birer göz boyayıcı birer edebiyatçı.” BÜ.s.206.

Edgar Quinet: (1803-1875).Fransız tarihçisi ve siyaset adamı. “Edgar Quinet, Doğu Rönesansı’nı vecitle selâmlayan ilk tarihçi.” BDE.s.23.

Edinburg Review: 1802 yılında İngiltere’de kurululan üç aylık İngiliz siyasi dergisi. Dergi yayın hayatını 1929 yılına kadar sürdürmüş olup Önce Muhafazakârların sonra da liberallarin görüşünü hararetle savunmuştur. “Ama İngiltere’de dergi denince ‘Edinburg Review’ gelir akla (1802).”BÜ.s.102

Edirne Antlaşması: 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı sonunda 14 Eylül 1829 tarihinde imzalanan anlaşma. “Vaka-i Hayriye’den sonra devlet gemisinin dümenini eline alan Pertev Paşa tekke şeyhlerinin sözüyle hareket ederek Edirne antlaşmasıyla sonuçlanan meş’um seferin açılmasına ve sonra da Cezayir’in elden gitmesine sebep oldu.’’ BFH.s.120

Edition critique: Edisyon Kritik. Tenkitli basım. Farklı nüshaları bulunan yazma veya matbu eserlerin aralarındaki ayrılıklar tespit edilerek aslına en uygun şekilde tespitler yapılarak, farklar dip notlar halinde gösterildiği açıklayıcı bilgiler de verilebilecek şekilde yaınlanmış ilmi çalışmalar. "İbn Haldun'un bugünkü Avrupa dillerine çevrilemiyeceğini, önce bir edition critique'e ihtiyaç olduğunu söyler". SNK.s.176.

Edouard Schure: (1841-1929) Fransız medeniyet tarihi uzmanı. “Edouard Schure de düşüncelerimin gelişmesinde ufuklar açmış bir yazar.” IDG.s.149.

Edward Said: (1935-2003) Filistinli Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak Kudüs’te dünyaya gelen, 1978 yılında yazdığı Oryantalizm kitabıyla meşhur Amerikalı şarkiyatçı. “Edward Said, Oryantalizm konusunda Radinson’dan daha zalim.” Kİ.S.65.

Efeb: Efeb; genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit demektir. Efeb teşkilatı Yunanistan'dan önce Anadolu da kurulmuştur "Efeb: Socrates çocukluğundayken heykeltraş çıraklığı yapardı.” SNK.s.183.

Efes’in Matronu: Petronius’un Satyrikon adlı eserinin en önemli bölümlerinden biri. “Derken yeni bir nüshası bulunmuş ve 1664’de Padova’da basılmış. Eserin en önemli nüshası epizodları: ‘ Trimalsipon’un Şöleni’, ve ‘ Efes’in Matronu’.” KA.s.157.

Efesliler: Bkz. Efesliler’e Mektup. “Efesliler.Genel olarak Pavlos’un kaleme aldığı söylense de Aziz Panlos’un bir hayranı tarafından da yazılmış olabilir.” IDG.s.130.

Efeslilere Mektup: Yeni Ahit’te yer alan, Risale hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin adı. Efeslilere mektup: Musevi-Hristiyan meselesi için yazılmış.”IDG.s.116.

Efganlı Şeyh Cemâlettin: (1838-1897). Doğum yeri ve milliyeti hakkında muhtelif bilgiler bulunan, Meşrutiyet dönemi Osmanlı aydını üzerinde önemli teşirler bırakan siyaset adamı. “Türk şairi Mehmet Emin Bey’e Türkçülüğü aşılayan, kendisinin söylediğine göre Efganlı Şey Cemâlettin’dir.” UU.s.67.

Eflatun Diyalektiği: Bir tezin lehinde ve aleyhinde olanı ortaya koyan ve böylece diyaloğa yaklaşarak iki görüş arasındaki çelişmeleri göz önüne serin inceleme yöntemi. "Sokrat'ın 'mayötiğinden' ve Eflatun'un diyalektiğinden başlayıp İzokrat'ın sofistiğinden ve Ciceron'un retoriğinden geçerek Kilise Babalarının apolojetiğine ve Ortaçağ'ın skolastiğine kadar devam eden fasılasız davranış.” KA.s.122.

Eflâtun: Tahminen MÖ. 427-347 tarihlerinde yaşamış rasyonalist Yunan Filozofu. Platon olarak da bilinir. Ona göre bilgilerin kaynağı akıldır. Sokrates’,in öğrencisi. 399 yılında Sokrates’in idam cezasına çarptırılmasından sonra uzun bir seyahate çıktı.Mısır’ı Güney İtalya’yı, Kirene’yi dolaştı. 387 yılında Atina’ya geri döndü. Akademia adında bir felsefe okul açtı, burada birçok filozof yetiştirdi. En mühim eseri en iyi devlet şeklini araştırdığı “Devlet” isimli eseridir. “Eflatun, bir sokak kadını gibi her isteyenin yatağına koşuyor.” BÜ.s.263.

Eflatun’u Okuyalım: Diğer adıyla Eflatun’un Okunması İçin. Fransız edebiyat tenkitçisi Emile Faguet (1847-1916)’in 1905 yılında yazdığı eseri.. ““Fauget “Eflatun’u okuyalim” adli eserinde, Eflatun çağdasları için yazmıştır.” der.” SNK.s.59.

Efraim: Yusuf’un oğlu orta Filistin’e yerleşen İsrail kabilesine adını verdi. Bu kabile MÖ.931 ylında topluluğun 12 parçaya bölünmesinde önemli rol oynadı. “Elohist belge ise Efraim'cidir.” IDG s.103.

Efruz Bey: Ömer Seyfettin’in 1919 yılında yazdığı ve yazarı tarafından “Fantezi Roman” diye tanımlanan, devrinin tolum hayatını anlatan roman. “Recaizade’ye Behruz Bey, Hüseyin Rahmi’ye şık ve şıpsevdi, Ömer Seyfettin’e Efruz Bey tiplerini kim ilham ettirmiştir?” KA.s.338

Egalizasyon: Aynen tekrarlanabilirlik. Eşitlik durumu. “Üç ayrı yoldan aynı feci akıbete sürükleniyoruz: Entellektüalizasyon, mataryalizasyon, egalizasyon.” BFH.s.7. Egeria: Romalı su perisi veya kaynaklar tanrıçası’dır. Egeria kral Numa Pompilius karısı, dostu veya danışmanı olarak gösterilir. Geceleri onu ziyaret eder din ve devlet isleri konusunda krala tavsiyelerde bulunur, yol gösterirmiş. Numa Pompilius öldüğü zaman o kadar ağlamış ki                                                gözyaşları pınar olmuş. “Yalnız Numa’ya görünmüş

Egeria”.” BÜ.s.260.

Egoizm:Kendine düşkünlük, kendi çıkarını daima öne alma ve kendini beğenme. Bütün insan davranışlarını “Ben sevgisi”ne dayandıran dolayısıyla ahlâklılığın kendini koruma içgüdüşünden kaynaklandığını ileri süren Hobbes’in öğretisi. Daha aşırı şekliyle kendi ben’ini hayatın değişmez ilkesi yapan anlayış. “Yazar düşüncesi ile kendi düşüncemiz arasında egoizmleri solmaz, konuşmayı yabancı unsurlarla zehirlemez”.” BÜ.s.115.

Egzistansiyalizm: Varoluşçuluk. Yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan, insanın varoluşunu, somut gerçekliği içinde ve toplumdaki bireyselliği açısından göz önüne alan felsefi öğretidir. Varoluşçuluk öncelikle bir felsefi akımdır. “Marksizm den bu yana Avrupalı kafası tek felsefe kektebi kurabilmiş: Egzistansiyalizm.” BFH.s.47

Egzotik: Yabancı ve uzak ülkelere özgü, oralardan kaynaklanan ve kendine has nitelikleriyle gelirginleşen şey. Giyotin, taçlı başları egzotik çiçekler biçer gibi biçer; asâlet, yanan şatoların duman ve alevleri içinde tarihe karışır.” BÜ.s. 181.

Egzotizm:Uzaklardaki, yabancı ülkelerdeki ülkelerin törelerini, insanlarını, manzarasını anların şeyler. Egzotizm terimi XIX. Asırda avrupada uzaklarda yaşayan insanların sanat biçimlerine, geleneklerine duyulan ilgiyi belirtmek için kullanılı“Egzotizm kaynağı Batı hassasiyetinin iç gelişmesidir.” Kİ.s.101

Ehl-i Salib: Salip Ehli. Haçlılar. “Ehl-i salib Suriye tarafına gittikleri vakit Suriye’de pek çok bâtiniye bakayası olan Haşhaşiye vardı.” Mağ.s.217.

Ehrimen: Ehrimen veya angoromenyu. Zerdüştlerin şer tanrısı. “Köprülüyü dinleyelim: .... Hürmüz’le Ehrimen’in ebedî mücadelesi, nihayet Ehrimen’in çözülmez zincirlerle bağlanarak son menfasına gönderilmesiyle nurun zulmete, hayrın şerre galebesiyle bitmiştir.” BÜ.s.146

Einstein: Albert Einstein (1879-1955). Alman asıllı fizik alimi. “Descartes, Newton gibi Mekanistlerle Aydınlıklara Çağı’nın Filozofları Darwin, Marx Curie, Einstein ile bütün modern dünya, bütün çağdaş dünya bu değişmeden doğdu.”BFH.s.98.

Eisleben:Almanya’da Saksonya Anhalt eyaleti sınırları içinde yer lan bir şehir. “Birincisi, Eisleben’de bir köylü kulübesinde, gotik kulelerin ve ormanların gölgedinde. İkincisi Chinon’da, Loire ırmağının çiçekli kıyılarında, kimine göre bir aktar dükkânında, kimine göre meyhanede.” KA.s.230.

Ejder Şeşa: Hint mitolojisinde üç büyük yılan kraldan biri (diğer ikisi Vasuki ve Takshaka’dır). “Ejder Şeşa’nın yelpaze biçiminde yedi başı, Vişnu’nun üstünde bir çardak.” BDE.s.128.

Ejder Vasuki: Hint mitolojisinde üç büyük yılan kraldan biri (diğer ikisi Şesha ve Takshaka’dır). Tanrılar ve ifritler okyanusu çalkalarken Vasuki’yi Mandara dağının etrafına dolayıp çalkalama ipi olarak kullanmışlardı. “Ejder Vasuki’yi halat gibi kullanan Manu, gemisini balığın boynuzuna bağlar. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler böylece yok olmaktan kurtulur.” BDE.s.128.

Ekanim-i selase: Üç asıl, üç zat, üç rükün. Hristiyanlığın baba, oğul ve rûh-ül Kudüs’ten ibaret teslis anlayışı. "Bu kara sevdanın "ekanim-i selase"si: İhtilal, inkilap,devrim.” Mağ.s.111

Ekber el-Hükema:[30]:Arap müellif İbn El Kıftı (1172-1248)’nin1326 Kahire’de basılan eseri. Eser, en eski zamanlardan kendi devrina kadar yaşayan tabip,filozof... 414 şahsın hal tercümelerini ihtivâ etmektedir. “İbn el-Kifti, Ekber el-Hükema -adlı eserinde -Abu Hayyan el Tevhidi’ye dayanarak- Risalelerin yazarı diye, Abu Süleyman Muhammed ibn Mashar el Basti, Abul Hasan Ali ibn Harun al Zancani, Abu Ahmed al Mircani, Avfi ve Zaid ibn el Rifai , adlarını sayar.’’ IDG.s.50.

Ekber Şah: Ekber Şah (Ebü’l-Feth Celâleddîn) 1542-1603 Bâbürlü Türk İmparatorluğunun üçüncü hükümdârı. Ekber Şah’ın devlet adamlığı dışında tanındığı bir başka nokta . “Dîn-i İlâhî” adıyla yeni, bozuk bir din kurmasıdır. “Ekber Şah begenmemis bu tercumeyi cok suslu cok tantanali bulmus.” Kİ.s.310

Eki Çağlar. UNESCO tarafından 1967 yılında pariste yayımlanan eser. “LHistorie du Developpement Culture et Scientifique de I’humanite,” insanlığın ilmi ve Külterel Gelişme Tarihi. Cilt 2: L’Antiquite, Eski Çağlar “Les Religions et les Debuts de la Philosophie” Dinler ve Felsefenin Başlangıcı 193 v.d Paris 1967.” IDG.s.100.

Eklektik: Seçici, secmeci.“Bunun içindir ki eserleri, her şeyden önce orijinalite arayan yazarlarca, eklektiktir, orijinal değildir gibi hükümlere yol açmıştır.’’ IDG. s.53.

Eklektizm: Felsefede uyuşabilir tezleri toplayıp uyuşamayanlarını bir yana bırakma eğilimini, edebiyatta ise birbirine aykırı çeşitleri bağdaştıran geniş sınırlı zevki ifade eden Seçicilik. “Çeşitli sistemlerden hatta karşıt sistemlerden iktibaslar yaparak, çeşitli felsefi tezleri telif ederek yeni bir tez ortaya çıkarmaya çalışarak faydalı olanı seçme.“Demek ki amaçları bir olaylar mecmuası vücude getirmek de değildir, eklektizm gibi bir arzuları da yoktur, orijinal olmak da istemezler.” IDG.s.53.

Ekleziast’lar: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünde yer alan eserlerden birisidir ki, insanlardaki kbir duygusunu işleyen bir eserdir. “Ekleziast’lar: Bu da Süleyman’a atfedilir.” IDG.s.148.

Ekmekçi Kadın: Fransız yazar Xavier de Montepin (1823- 1902)’in 1884'de yazfığı romanının adı. “Dünyam, romanların dünyasıydı, Ekmekçi Kadın’ların, Tuçtan Kızlar’ın, Simon ve Mori’lerin dünyası.” Mağ.s.272.

El Cevaib Gazetesi: Merutiyet Döneminde 1876 sonrasında Arap kavmiyetçiliğini teşvik için Avrupa’da Arapça yayınlanan gazetelere karşı, Babıâli’nin maddi desteğiyle İstanbul’da Arapça olarak yayınlanan gazetenin adı. “El Cevaib gazetesinde tefrika edilen Akvemü’l Mesalik en parlak delil.” UU.s.46.

El- Hilâl: Romancı Dilci ve Tarihçi, Arap ve Hristiyan Cürci Zeydan Efendi’nin çıkardığı derginin adı. “Yazarlığa vermiş kendini.El -Hilâl dergisini kurmuş.” Kİ.s.80.

El Kanun fi’t Tıp: Tıpta kanun. Büyük İslam bilginlerinden olan filozof ve hekim İbn Sina (980-1037).’nın Yunan hekimlerinin bulguları ile Arapça kaynakları birleştirerek 1020 yılında yazdığı ünlü ansiklopedik eserin adı. “En ünlüleri muazzam Kitab el Şifa ile El Kanun fi’t Tıp”[31] Kİ.s.185.

El Milel ve’l nihel: Ortaçağ İslam dinyasının en büyük din tarihçilerinden biri olarak kabul edilen Ebul Faht Taceddin El Şahristanî (1076-1153)’nin muhtelif İslam fırkaları ve muhtelif dinler hakkında bilgi veren eseri. “Necat’ın mükemmel bir hülasasını,aydınlık ve sadık bir yorumunu yapmış’El Milel ve Nihel’.” Kİ.s.188.

Elam: Sam’ın oğullarından biri.“Elam, Ninova, Bâbil müphem birer isimdi Avrupalı için, şairane birer isim.”UU.s114

Elbe Adasından Dönüş: Bkz. Yüz Günler. “Elbe Adasından Dönüş’ ya da ‘Yüz Günler’: Ratorasyon ve 1814 Şartı, Devrimden yana olanları da liberalleri de ürkütmüştür.” SSSS.s.48.

Eldorado: Güney Amerika’da Crinoco ile Amazon nehirleri arsında bulunsuğu zannedilen mevhul ve efsanavi bir bölge. İspanyol istilacılar buraların altın madeniyle dolu olduğunu söyler. “Bütün bu barışcı veye savaşcı iştihalar karşısında hemen bâkir, adeta işlenmemiş, aşağı yukarı meçhul kalmış bir ülke olan Türkiye, Eldorado’dan farksızdı.” UU.s.34.

Elemanlar: Öklid’in geometri kitabının adı. “Onunla Almagest’i, Öklid’in ‘Elemanlar’ını ve bir parça mantık okuyan delikanlı çok geçmeden hocasını geride bırakmıştır.Kİ.s.183.

El-Eş’ari: Ebu’l Hasan El Eş’arî (H.260-324. Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat Mezhebine mensup olan Müslümanların iki imamından birisi. Ameli mezhaplerden Şafii, Malikî ve Hanbeli mezhebine mensup olanların çoğu itikat olarak Ebu’l Hasan El Eş’arî’yi taklit ederler. El-Eş’ari nası cedelle zırhlandırdı, böylece sünniler’in, benimseyeceği skolastik teolojiyi ( yâni kelâm’ı ) kurdu: mücedditlerin karşısında yıkılmaz bir kale vardı artık.”IDG.s.34.

Eleusis. Yuananistan’da Atina’nın kuzey batısında bir şehir şehrin adı yaygın şekilde Lepsina olarak kullanılır. “Bu sır Hint’ten Mısır’a, Mısır’dan Eleusis’e, sonra da aziz Yuhanna ile Paulus’un malumu olan ezoterik (gizli) bir İncil’e geçmiştir.” BDE.s.54. Ellwood: Charles Abram Ellwood (1873-1946).Amerikalı sosyolog ve psikolog. “Kitapta ‘kültürün tarifini Ellwood yapmış (1944)” Kİ.s.39-40.

Elohacı: Kitab-ı Mukaddes’te Elohim sürelerine inanan ve Tanrı olarak Elohim’i kabul edenler. “Bunların en değerlileri Yahveci’lerle Elohacı’lara atfedilen belgeler. Yahveci’ler için İsrail kavminin milli tanrısı Yahve’dir. Elohacı’lar için Elohin’’IDG.s.95

Elohim: Elohim veya Eloim. İbranice Tanrı anlamına gelen el veya eloah’ın çoğuludur. Bazen Yahovaya hitap için kullanılan bu söz bazen de bizzat tanrı anlamına gelmektedir. Elohim’in tanrı anlamında kullanıldığı sürelere Elohim Süreleri denir. "Bunlardan birinde Tanrı'nın adı Yahve'dir, ötekinde Elohim." IDG.s.102

Eluard: Paul Eluard (1895-1952). Çağdaş Fransız şiirinin en önemli çâirlerinden biri. Edebi akımlar arasında gidip gelir. Dadaist cizgide ilerlerken sürrealizmin kurucusu olur sonradan sürrealizmden de vazgeçer ve gerçekçi şiir yazmaya başlar. “Devrimci bir şair, Eluard, coşmuş: “Yeniden başlıyorum yaşamaya, beni dirilten sensin. Seni tanımak seni terennüm etmek için doğdum: Hürrüyet’ ” Mağ.s.197.

Embrion: Embriyoloji. Yumurtanın bölünmaya başladığı andan vitellus zarını yırtıpçıkıncaya kadar yumurtaya verilen adı. “Ayaklanma ( revolte veya seditoin) embrionun aşırı bir sıcaklıkta zamansız ve yapay olarak kabuğunu kırmasıdır; böylece ölümünü hazırlamış olur embrion.” BFH.s.26.

Emek: Fransızca yazan Belçikalı şair Emile Verhaeren (1855-1916)’in şiiri. “Verhaeren’den manzum bir tercüme: Emek, Amaç, Yirminci Asır, v.s.” Mağ.s. 281.

Emerson: Ralph Waldo Emerson (1803-1882). Amerikan filozofu ve deneme yazarı “Emerson, “eger kâinat mahvolsa yalniz Eflatun’un Devlet’iyle yeni bir medeniyet kurabilirdik”der.”SNK.s.58.

Emil: Terbiyeye Dair ya da Eğitim Üstüne gibi isimlerle de bilinen J.J. Rousseau’nun 1762 yılında kaleme aldığı ve pedegojik fikirlerini romanlaştırdığı eserinin adı “Emil Kitab-ı Mukaddesin şeytana yüklediği suçları, hem cinslerine yükler.” BÜ.s. 196.

Emilia Galotti: Alman tiyatro ve eleştiri yazarı Gotthold Ephrahim Lessing (1729- 1781)’in 1772 yılında yazdığı trajedisi.“Shakespeare’in bir çok eseri, Lessing’den ‘‘Emilia Galotti’’, Goethe’den ‘Faust’. Sanskritçe’ye çevirileri yapılmış dünya klasikleri arasında.’’ BDE.s..241.

Emin Bülent: Emin Bülent Sedaroğlu (1886-1942).Fecr-i Ati topluğunu oluşturan 22 edipten biri ve Fecri Ati’nin Haşim’den sonraki en mühim şairi. “Biz kimiz? Âtif Efendi mi, Sadullah Paşa mı, Fuat Paşa... Emin Bülent mi, Celal Nuri mi, Abdullah Cevdet mi? UU.s.26.

Emir Aydamür Jildaki: XIV. asırda yaşamış olan mısırlı din ve tasavvuf adamı. “Cabir’in ikiyiz eserini incelemiş olan Muhyiddin Ahmet Bani (ölümü 1225) Mısır’lı Emir Aydamür Jildaki (ölümü 1342 veya 1360) sık sık Cabir’e baş vurur.” IDG.s.218. Emma Bovary: Gustave Flaubert’in 1857 yılında yazdığı Madam Bovary isimli eserin kadın kahramanı. Gerçi, Emma Bovary, Mançolu hidalgonun kız kardeşidir.”KA.s.209 Empedokles. MÖ.490’lı yıllara daoğru doğduğu sanılan Yunanlı siyaset adamı, Kanun yapımcı, şair, hekim ve filozof. “Empedokles’e sorarsanız, altın çağlarda ,bir Tanrıça (Kypride) dünyaya hükmetmekteydi.” BDE.s.158.

Emperyalizm: Yayılmacılık, bir devlerin sınırlarını genişletme politikası. Bir imparatorluğun özelliği bir ya da farklı hakim halkın tam boyun eğişten tabişiğe kadar çeşitli bağımsızlık dereceleri içinde bulunan hslklsr topluluğu üzerinde otorite kurmasıdır. “Emperyalizm hiçbir zaman Akik kadar müthiş bir düşman tanımamıştır. Kİ. s 226

Empodokle: “Doğu ne,Batı ne?Schubart da Empodokle’un, Puranalar’ın devri görüşüne inanır”.SNK.s.250.

Emtia: Kumas ve esvap gibi mallar. Satılacak eşyalar. “Avrupa menşeli mensucatla Avrupa emtiası ancak bir avuç tüketiciyi ilgilendiriyordu, yok denecek kadar az tüketiciyi.’’ BFH.s.79

Encümen-i Dâniş: On dokuzuncu asrın ortalarında resmen kurulmuş olan ilk Türk Akademisi. 21 Temmuz 1846’da toplanan Meclis-i Maârifi Umûmiye’de alınan karar üzerine Ahmed Cevdet Paşa öncülüğünde kurulan Encümen-i Dâniş’in hangi târihte ve neden lağvedildiği hakkında kesin bir mâlûmat yoktur. Bu ilk Türk Akademisi 12 yıl kadar hizmet vermiştir. “İngilizce Redhouse: Encümen-i Daniş Reşit Paşa tarafından Fransız Akademisi taklit edilerek kurulur.” SNK.s.323.

Encylopedie: Ansiklopedi veya İlmi, Sanat ve Zanaatkarlar Açıklamalı Sözlüğü. Dederot’un, D’Alembert’in yardımını da alarak İngiliz Ansiklojedist Chambert’in Cyclopaedia eserinin tercümesinden yola çıkarak oluşrurduğu ünlü faransız ansiklopedisi. “Mesela Marmontel Encylopedie’ye yazdığı makaleleri 1787’de toplamak isteyince kitabına Edebiyat Temel Bilgileri adını verir.”KA.s.382.

Endiyanizm: Hindistan kültür ve edebiyatı ile ilgili bilim. Hindoloji. ““1790’da Şakuntala’yı keşfeden, 1800’de Hint’i en yüksek romantizmin vatanı olarak vasıflandıran Friedrich, 1808’de yayımladığı “Hint Dili ve Bilgeliği Üzerine Deneme” adlı eseri ile endiyanizmin tarihinde yeni birdevir açar.” BDE.s. 56

Endustri: Saint-Simon (1760-1825)’ın 1816 (Aralık) yılında Liberal Parti’nin ileri gelenlerinin de desteğini alarak yayımlamaya başladığı hacimli derginin adı. “Derginin her sayısı bir çilt olacak hacimdeydi. “Endustri”nin ucuncu cildi yeni bir sekreterin yardimiyla kaleme alinmisti:Auguste Comte.”SSSS.s.33

Endülüs. Müslüman Arapların İbar yarımadasına vedikleriş ad. Sonraları yalnız ispanya’nı güney bölümü için Endülüs adı kullanılmaya başlamıştır. Endülüs medreseleri Endülüs Emevi (756-1031) zamanında açılan içlerinde Hristiyan gençlerin de fen ve felsefe eğitimi gördüğü, birçok filozofun yetiştiği, birçok Yunan ve Hint eserinin Arapça’ya tercüme edildiği medreselerdir ki Ortaçağın en öenemli ilim ve felsefe merkezlerindendir. “Ortaçağda batiya Aristo ve Eflatun’u, Endulus ve Sam medreseleri tanitir. SNK.s.67

Endüstri Sistemi: Saint-Simon (1760-1825)'ın 1821 yılında yazdığı 1822 yılında yayımladığı eserinin adı. Mesela “Endüstri Sistemi”nde (1821) açıktan açığa “kollarından başka geçim vasıtası olmayan sınıf”bahis konusudur.” SSSS.s. 135 Endüstri ya da Siyasi, Ahlaki ve Felsefi Düşünceler: Saint-Simon (1760-1825)'ın 1816-1818 yıllarında Augustin Trierry ve Auguste Comte ile birlikta yazdığı dört ciltlik eserinin adı. “Endüstri ya da Siyasi,Ahlaki ve Felsefi Düşünceler,dört cilt,1816-1818 (Industrie ou Discussions politiques morales et philosophiques) (İlk cilt Augustin Thierry’nin,dördüncü cildin ilk üç defteri Auguste Comte’un.” SSSS.s.151.

Enfantin: Barthelemy Prosfer Enfantin. (1796-1864). Pere Enfantin olarak da bilinen Fransız mühendis ve iktisatçı. “Yoksa Enfantin’in dediğiği gibi yeni bir Yahuda karşısında mıyız?” SSSS.s.78.

Engelhardt: Edouard-Philippe Engelhart (1828-1916). Türkiye ve Tanzimat eseiyle maruf Fransız diplomat. “Türkiye ve Tanzimat yazarı Engelhardt’a göre, Akvemü’l Mesâlik’i, Abdülaziz Han’da görülen mutlakiyet temayülleri ilham etmiş.” UU.s.50.

Engels. Frederich Engels (1820-1895) Alman sosyalist kuramcı. “Engels, Anti- duhring’de “insanlik barbarliktan ancak barbar vasitalarla kurtulabilir”der. “SNK. s.56. Engizisyon: Hristiyanlıkta, dine aykırılıkları, dine karşı gelen kişileri cezalandırmak için kurulan dini mahkeme. “Fransızca “inguisition”. Ortaçağda, Katoliklerde dini inançlara karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan mahkemelere verilen ad.“İspanya’da engizisyon olmuş, Rusya’da çar.” BÜ.s.91.

Enok: Henoch. İdris peygamber. Müslüman müelliflerce de kabul edilen görüşe göre İdris peygamber: İncil’deki efsaneye göre ebedi hayata ermiş olan yahut İsrailiyattaki ölmeden cennete giren Henoch olduğudur. Henoch’un kitabı sözüyle İsdis (a.s)’a Cebrail ( a.s) vasıtasıyla inen 30 suhuf kastedilir. ““Yunanlışar, isyan eden Titan Efsanesi’ni, İbraniler Enok’un kitabını ondan almışlar.” BDE.s.35.

Entelektiellerin Beyannamesi: Dreyfus davası sırasında Emile Zola’nın öncülük ettiği bir grup aydın tarafında 14 Ocak 1893 tarihli L’aurore Gazetesi’nde yayımlanan, mevcut düzeni değiştirme fikriyatını ifade eden bildiribin adı.“14 Ocak 1893 L’aurore gazetesi Entelektüellerin Beyannamesini yayımlar.” Mağ.s.15.

Enternasyonal (I): Milletler arası işçi birliği olarak 28 Eylül 1864’te Londra’da kurulan 1867 Lozan Kongresinden sonra siyasi bie özerklik kazanmaya başlayan anarşist ve komünist örgüt."Kolektivizim kelimesi I. Erternasyonl'ın İsviçre'nin Bazel şehrinde yaptığı kongrede kullanılır. SNK. S.76

Enternasyonal III: Komüntern adı altında 1919’da Lenin tarafından kuruldu. Milletler arası Kızın Sendikalar ve Milletler Aarası Kızıl İşçi yardımcıları adlı kurumlarla çalıştı. Amacı S.S.C.B.’nin desteklama yoluyla dünya komünist ihtilalini gerçekleştermekti. II. Dünya savaşında müttefikleriyla tam bir yakınlık kurmak isteyen S.S.C.B. 15 Mayıs 1943’te Komitern’i lağvetti. 3. Enternasyonal Koestler’in tabiri ile çok kuvvetli iradesi olan, ama odun kafalı insanları yetiştirmiştir.” SNK.S.140

Entipüften: Değeri olmayan uydurma derme çatma. Türkçemizde bu kelime aynen kullanılmakla birlikler “Eften püften” olarak da kullanılmaktadır. “Gerçi Türkçe’deki birkaç entipüften makale ile oryantalistlerin birçoğunu okumuş ve Türkçe’ye çevirmiştim.” IDG.s.49.

Envar-ı Süheyli: İbn-i Mukkafa’nın Arapça Kelile ve Dimne’sinden Hüseyin Vâiz Kaşifî’nin Farsçaya bazı yerlerini değiştirerek, eklemeler ve çıkarmalarda bulunarak tercüme ettiği eserin adı. Eser, Emir Şeyh Ahmet Süheyli’nin talimatıyla vücüda geldiği için Kelile ve Dinme yerine Envar-i Süheylî denmiştir. “David Sahid imzasini tasiyan bu tercume Envar-ı Suheyli’nin ilk dort kitabıdır ve La Fontaine’in belli basli kaynaklarindandir.” Kİ.s.310.

Ephraim Chambers. Ephrahim Charbers. (1680-1740). İngiliz Ansiklopedici. Cyclopaedia veya An Üniversal Dictionary of Arts Sciences (1728) isimle ansiklopedisi Ansiklopedi çalışmaları için öncü neteliktedir. Britanica’da şunları oukyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı. Kitabın bir adı da:Sanat ve İlimlerin Üniversal Kamusu (iki büyük cilt.)Yazar, önsözde, daha önceki kamuslardan, bilhassa Fransız ve İtalyan akademilerinin sözlüklerinden, Furetiere’in, Trevoux’nun, Chauvin’in , Harris’in kamuslarından geniş ölçüde faydalandığını anlatıyor.” IDGs.16.

Epigraf: Bir yapının kimlik özelliklerini belirten yazı. “Kitaba Niyazi Berkes’den bir epigrafla giriyoruz, iştihayı tıkayan kakavan bir epigraf. Bir avuç kelime leşi...” UU.s.25..

Epiktetos. (50-125 ile 130 arası.). Stoacı Yunan filozofu. Roma’da köleydi. Çok sert bir kişi olan edendisi bir gün Epiktetos’un ayağını bir işkence âletinde büküyordu. Fülozof efendisine “kıracaksın” dedi. Biraz sonra ayağı kırılınca da “ demedim mi?” diye eklemekle yetindi. olan Epiktetus “Zincire vurulan Epiktetos niye başkaldırsın?” Mağ.s.198.

Epikür: Epikuros (MÖ.341-270). Epikürcülük (hazcılık) diye adlandırılan felsefi akımın kurucusu olan Yunan filozofu."Antikite'nin en dürüst insanı Epikür'dür". SNK.s.189

Epikürcü: Epiküros’un felsefesini kabul eden ve onu destekleyen. Haz duymanın ahlâkın özü olduğunu savunan kişi ve kişiler. Bacon’ın ilimler şeması, Locke’un felsefesinde ve Newton’un ilmine uydurulmuş, Locke’un insan müdrikesi ile ilgili tahlilleri Gassendi’nin Epikürücü Atomizmi ile Bayle’in septisizmi arasında yer almıştır.”IDG.s.20

Epilog: Bir edebî eserin sonuç bölümü. “Kahramanlar Avrupa’nın düşünce tarihi, dün, bugün, yarın, paganizm, Hristiyanlık gibi konuları ele alıp Epilog’la son buluyor.” Kİ.S.381.

Epinal: Fransa’da Vosges dağları eteğinde Moselle kıyısında Vosges idare bölgesinin merkezi olan yerleşim yeri. “Durkheim 1858’de Epinal’de doğar.” SNK.s.122

Epistemoloji: Bilgi kuramı (Epistemoloji) : Bilgi kuramı bilginin ne olduğunu, hangi yolla elde edildiğini, amacını araştırı. Bir yandan bilginin özünü, ilkelerini, kökenini, yapısını, kaynağını araştıran, diğer yandan bilginin yöntemini, geçerliliğini, koşullarını, olanak ve sınırlarını sorgulayan felsefe dalı. “Fransız felsefesinin uğraşğı başlıca: problemler:nazarî hakikat,epistemoloji,matematik, psikoloji, sosyoloji.” UU.s.292.

Epizod: Bir şiirde romanda ya da herhangi bir edebi eserde ana konuya bağlı ikinci dereceden olay.“Derken yeni bir nüshası bulunmuş ve 1664’de Padova’da basılmış. Eserin en önemli nüshası epizodları: ‘Trimalsipon’un Şöleni’, ve ‘Efes’in Matronu’.” KA.s.157.

Epope: Kahramanlık hikâyeleri anlatan şiir, destan. “İlyada, Şehname, Mahabharata, Mahatma'nın yarattığı epope yanında ne kadar zavallı ."Kİ.s.335.

Erasmus. Disiderius Erasmus (1469-1536). Latince yazan Hollandalı hümanist yazar. “Polemiğin tuzu biberi: küfür. Luther, Erasmus, Calvin tulumbacı gibi küfrederler.” BÜ.s.127.

Eratosten: Eratosthenes (MÖ.284-192). Yunanlı astronom, coğrafyacı matematikçi ve filozof.                  İskenderiye’nin     rakam-insanı Eratosten ilmi kronolojinin

kurucusudur.”KA.s.388.

Ergenekon: Ergenekon destanında düşman istilasından sağ kurtulan Aşina boyuna mensup küçün bir çocuğun dişi kurt tarafından beslenip büyütüldüğü, Altay Dağları’nın bürüdüğü bir yerdeki destanî mağara. “Efsanevi Ergenegon mağaralarından kopup gelen ve medeniyetin bütün kuvvetlerine boyun eğdirecek askeri bir organizasyona sahip yabaniler.” Jur.I.s. 153.

Ermeni: Ermeni soyu ile ilgili veya onun soyundan olan kimse. “Padişah aynı atıfeti Ermenilerden de esirgememişti. Yahudilerin de kendilerine mahsus adalet düzeni aynen ibka edilmişti.’’ BFH.s.89.

Ernst Cassirer: (1874-1945) Alman filozofu. Alman filozofu Ernst Cassirer “İnsan Üzerinde Deneme adlı eserimin konusu ,insan kültürünün fenomenolojisi”dir,diyor.” Kİ.s.36

Ernst Robert Curtius: (1886-1956). Alman tenkitçi ve yazarı. “Bu derin ve aydınlık kitap bir alman bilgininin eseri:Ernst Robert Curtius (1886-1956). KA. S.80

Erol Güngör: (1938-1983) Sosyoloji Profesörü ve fikir adamı. “Erol Güngör’ün Hicretin 1500. yılı münasebetiyle yayınladığı kitap henüz hiç bir yankı uyandırmadı.” Kİ.s.281.

Eros. Doğurtucu erkek ilke. Psikanaliz açısından cinsel eğilimler ve bunlardan doğan isteklerin tamamı. “Bir tarihçi, aşk on ikinci yüzyılın buluşudur, diyor. Filhakika Ortaçağ’a kadar aşk Eros’tur.”KA.s.160.

Ersatz: Yerini tutan yerine geçen. İdeolojiler, tehribe yeltendikleri imanın yerine sahtelerini ikâme etmek için uydurulan birer ersatz’dır.BÜ.s.174.

Erzurum Üniversitesi: 1957 yılında Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi. “Konuşmayı yapan Erzurum Üniversitesi’nde bir asistan.” Kİ.s.279.

Esat Muhlis Paşa: (...- 1851). Osmanlı veziri ve Muhlis mahlaslı divan şairi. Metinde geçen “Esat Muhlis Paşa’nın oğlu” ile kastedilen Sadullah Paşa’dır.“Esat Muhlis Paşa’nın oğlu Kâbe-i Hürriyet’i görmeden de hürriyete aşıktı.” Mağ.s.208.

Esbab-ı rüçhan ve faikiyeti:Üstünlük sebepleri, üstünlüğe sebep olan şeyler. ''Esbab-ı rüçhan ve faikiyeti ise müspet ilimlerdir.”BFH.s.100.

Esfel-i sâfilin: Cehennem, Cehennemin en alt katı. “Herhangi bir esfel-i safiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız.” BÜ.s.94.

Eshab-ı Keyf: Mağara arkadaşları; Îsâ aleyhisselâmdan sonra din düşmanları her tarafı kapladığı bir zamanda, dinlerini korumak için her şeylerini terk edip, hicret eden ve Efsûs (Tarsus)'daki mağarada bulunan yedi kişi ile Kıtmîr adındaki köpekleri. Kur'ân-ı kerîm de Kehf sûresinde kıssaları uzun bildirilmektedir. “Uyandık, eshab’ı keyf uykularını tamamladılar, önce ülkeye dağıldık, sonra vâd-ı ilâhî tecelli etti, bir araya geldik.”IDG.s.42

Eski Ahd: Ahd-ı Atik. Hristiyanlarca Mûsâ aleyhisselâma inen kitab. Bu ismi ilk olarak Hristiyanlar kullanmışlardır. Hristiyanların Kitab-ı mukaddes denilen kitabları Ahd-i Atîk ile Ahd-i Cedîd'den meydana geldiğinden onlar da Ahd-i Atîk'i kutsal kabul etmekt edirler. Yahûdîler, Ahd-i Atîk yerine Tanah, Torah demektedirler. Bugün elde mevcut olan Ahd-i Atîk, hazret-i Mûsâ'dan asırlarca sonra yazılmıştır.’ “Bukünkü baskılarda Eski Ahd cüzleri, olayları geçiş sırasına göre düzenlemiş’’ IDG.s.100.

Eski İspanya Kütüphanesi: İspanyol rahip bibliyografçacı ve yazar Nicolas Antonio (1617-1684)’nun, İspanyol Edebiyatının menşeinden itibaren incelediği bibliyografik eseri. Eser yazarının ölümünden bir hayli sonra 1783 yılında basılır. “İspanyol edebiyatının menşelerinden itibaren incelendiği Eski İspanya Kütüphanesi (Bibliotheca Hispana Vetus) 1783’de basılır.”KA.s.404.

Eski Odise: Bkz. Odysseia. Cemil Meriç,Homeros’un Odysseia destanı ile Cervantes’in Don Kişot romanını değerlendirirken aralarındaki münasebetten dolayı OdysseiaDestanına Eski Odise, Don Kişot romanına da Yeni Odise ismini verir. Sırf ona kalsa, Yeni Odise, Eski Odise’nin tıpkısı olurdu; kitap gibi konuşur, verdiği kararlardan kıl payı ayrılmaz, eşsiz ve ezeli bir kahramanın hayatını yaşardı” KA.s.199.

Eski Toplum: Amerikalı antropolog Lewis Henry Morgan (1818-1881)’ın 1877 yılında yazdığı eseri. “Morgan,”Eski toplum” adli eserinin ilk sayfalarindan itibaren söyle der.” Kİ.s.56.

Esperento: 26 Temmuz 1887 tarihinde İsrail asıllı Rus hekimi Lejzer Zamanhof tarafından ortaya atılan milletler arası dil teklifi. “Esperento neden tutmadı? Anatole France’ın bir hikayesi (Bak“Les Prapos de Villa said)” Jur.I. 73 .

Espinas. Alfret Victor Espinas (1844-1922). Fransız flozofu ve profesörü. “Plekhanov,Espinas’ın tenkidini Questions Fondamentales’de yapar. ” SNK.s.124.

Essay Concerning Human Understanding: İnsan Anlayışı Üzerine Deneme. J. Lucke’nin 1690 yılında yazdığı felsefi araştırma eseri. “Bacon’un “Novum Organum”u, Locke’un “Essay Concerning Human Understanding”i, Berkeley’in “Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge”i gibi.” BDE.s.241.

Essenyenler: MÖ.II. asırda ortaya çıkarak MS. I. asırda yok olduğu sanılan bir Yahudi cemaatinin üyeleri. “Hristiyanlığın kaynakları konusunda çeşitli Yahudi tarikatlarının, bilhassa, Essenyenlerin nasıl bir rol oynadığını Sommer’in incelemesinde aydınlatmaya çalışştık.” IDG.s.143.

Estamp: Maden, tahta, litografya taşı muşamba vb.üzerine kazıldıktan sonra basılan resim. “Diderot ve arkadaşları daha çok planş’larla estamplardan faydalandılar.” IDG.s.15.

Esther: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler kısmında yer alan kitaplarından birisi. “Esther (İ:Ö.150): Yahudilerin İranlı düşmanlarına karşı zaferlerini anlatır.” IDG.s.127.

Esther: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler kısmında yer alan kitaplarından birisi. Esther, Yahudilerin İranlı düşmanlarına karşı zaferlerini anlatır. “O zamana kadar Süleyman'ın Neşideleri ve Ecclsiastes’in durumu şüpheli kalmıştır. Jamina’da kesin olarak kanon’a geçirilmişlerdir. Buna mukabil kanon'a Esther, Jeremiah ve Daniel ekleri -Septant'da olmalarına rağmen- ithal edilmemişlerdir.”IDG.s.118.

Eş’ari Kelamcılar: Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdını Ebü'l-Hasen Eş'arî Hz’nin açıkladığı şekilde öğrenip inanan kişilere Eş’âri denir. Kelam da Îmân ve îtikâd bilgilerini delîlleri ile anlatan ilim dir. Eş’âri kelamcılar imam Ebü'l-Hasen Eş'arî Hz’ne tâbi olan kelam alimleridir. “Eş’ari kelamcılar bilhassa mütenahi ile namütenahi arasındaki ınkita’ üzerinde dururlar.” IDG. s.79.

Eşil: Aiskhylos (MÖ.525-456) Yunan trajedi yazarı. Yunan trajedisinin kurucusu olarak bilinen Eşil sahneye ikinci oyuncuyu sokan ilk yazardır. “Dönemi anlatmak için Aristofan’ın Kurbağalar’ını hatırlıyalım oyunun belkemiği, Eşil ile Öripid arasında ki karşılaştırma. Dioinisos bir şair bulmak için cehenneme iner.” KA.s.386.

Eşref: Şair Eşref. (1846-1912). Mehmet Eşref. XIX. asır hiciv şairi. “Eşref de minnacık bir Ziya Paşa.” BÜ.s.124

Etats Generaux: Etajenero.fransa’da soylular, din adamları ve halk sınıfı temsilcilerinden oluşan, XIV asırda kralın çağrısı üzerine toplanmaya başlayan bir çeşit danışma meclisi. Meclis 1614 yılından 1789 ihtilaline kadar hiç toplanmaz. Ihtilalde kurucu meclis olur. “Gerçi ortaçağ’da bir etats generauw vardı.” SNK.s.235

Etrüskler: Eski çağda, MÖ. X.ve VIII. Asrda iki göç dalgası halinde İtalya’ya gelerek yerleşen bir kavim. “Bir orta mektep tarih kitabında Sümerleri, Hititleri, hatta Etrüskleri bulamayınca afallıyor.” UU.s.30.

Eugenie Grandet: Taşra Hayatından Sahneler. Balzac’ın 1833 yılında yazdığı roman. “Onun için realite Eugenie Grandet’dir, Balzac için olduğu gibi.” KA.s.146.

Euphues. Euphues and his England. İngiliz yazar John Lyly (1534-1606)’in 1580[32] yılında İngiliz kadınlarına ve Elizabeth’e saygılar sunmak amacıyla yazdığı romantik serüven eserin adı. John Lyly’nin Eyuphues’u (1578), zarif bir üslupla anlatılan, içine ahlâkî ve dinî mülahazaların da serpiştirildiği romantik bir serüven.” KA.s.213.

Eusebius. Eusebius veya Eusebios (295-359). Emesos Piskoposu ve İskenderiye okulunun meşhur ilahiyatçısı. "Eusebius'e göre kilisenin yazılarını üç bölümde incelemek lazımdır.” IDG. s.123

Evamir-i Aşere: “On emir. Yahudilerin dinen uyması gereken on emir. “Bu konular samimi tercihlerimize de, Evamir-i Aşere’ye de aykırı olabilir.” UU.s.249.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Evliyâ Çelebi’nin Osmanlı ülkesini gezerek ortaya koyduğu, kendinden sonrakilere, bilhassa târih ve coğrafya alanında büyük hazîne olarak bıraktığı Seyâhatnâme adlı eseridir. Eserin aslı on cilttir. Eserin İstanbul Kütüphânelerinde beş ayrı yazma nüshası vardır. “ Divanı’nı manzum olarak çevirmiş. «Mütenebbi»nin divanı da Avrupa dillerine kazandırdığı şaheserler arasında “Evliya Çelebi Seyahatnamesi”ni Avrupa’ya tanıtan yine o.” Kİ.s.103.

Evrengzib: Evrengzib (I. Alemgir) (1658-1707) Hindistan’da Babür Devletinin Hükümdarlarından. Cihan Şah’ın oğludur.Evrengzib’in (I. Alemgir’in) Hindistan’da 1707’ye kadar süren saltanat döneminde, imparatorluk en geniş sınırlarına ulaştı ve Hindistan’ın tamamı Türk hakimiyetine girdi. “İskoçyalı Thomas Moore (1779-1817), 1817’de dünya ölçüsünde şöhret kazanan bir poem yazar : “Lalla-Rookh”. Üç yıl sonra Fransızca’ya çevrilen bu poem, bir Saint-Simoncu tarafından operaklaştırılır: sahnede Bernier’in Hint’ini ve Evrengzib’in çehresini görür gibi oluruz.” BDE.s.44.

Evrensel Çekim Üstüne Çalışma: Saint-Simon (1760-1825)’ın 1813 yılında yazdığı sosyolojik eserinin adı. “Kitapta Saint-Simon’un “Evrensel Çekim Üstüne Çalışma”sından alınmış bir parça var.” SSSS.s.115.

Evrimcilik: Evrim düşüncesi üzerine kurulan sistem ve görüş. “Evrimcilik Insanin degerini tarihe dayanarak verir.” Kİ.s.56.

Ewald: Heinrich Ewald (1803-1875). Alman şarkiyatçı ve din bilgini. “Bu yüzden Wette (1840) ile Ewald (1823) ‘tamamlayıcı Nazariye’yi de benimsediler.” IDG.s.102

Ex Oriente Lux: Işık Doğudan Gelir.Cemil Meriç’in 1984 yılında yayımladığı eserinin adı. “Yine o andan itibarendir ki menşelerine özlem duydu içinden ve Ex oriente lux diye haykırdı.” IDG.s.155.

Existentialisme ou Marxisme: Existenzialusmus onder Maexsimus (Varoluşçuluk ve Marxçılık). Macar filozof ve siyaset adamı György Lukacs (1885-1971)’in 1948 yılında yazdığı eserinin adı. Üstat Existentialisme ou Marxisme’nin İntroduction’unda şöyle diyordu.” Jur.I.s.184.

Eyubuğolları: Bkz. Sabahattin Eyüboğlu. Çölde vaazlar vermiyordu Baydur. Arkasında ilerici Türk basını vardı.. Ataçlar’ı, Eyüboğullar’ı, Yüceller’i ve muhteşem Dil Kurumuyla Türk basını.” Mağ.s.267.

Eyüb:Bkz. Eyüp."Arada bir Eyüb'ünkini hatırlatan özenli bir üslub." IDG S.108

Eyyup: Hz. Eyüp. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerdendir ki sabrıyla meşhurdur. “Eyyup gibi her hücreni azap kemirdi, bu yetmiyor.” Jur.I.s.118.

Eyyüp: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün şiirler ve özdeyişler kısmında yer alan kitaplarından birisi. "Eski İsrael'de en derin ve en yüce ahlâk düşüncesini Eyyup'ta buluyoruz." IDG.s.110.

Ezechiel:Kitab-ı Mukaddes’te adı geçen önemli nebilerden biri."Bunlar Kitab-ı Mukaddes'de kendilerine az yer ayrıldığı için, küçük nebiler adını almış; fakat mesajları ve etkileri dikkate alınırsa, büyük nebilerle (İsale, Jeremie, Ezechiel) boy ölçüşebilirler." IDG.s.107.

Ezekiel: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün peygamberler kısmında yer alan kitaplarından birisi. Eserin birinci bölümü Kudüs'ün düşeceğini haber veren kehanetleri. ikinci bölümü: Kudüs'ün kalkınacağını müjdeleyen ve istikbaldeki devletin ideal bir tasvirini yapan kehanetleri ihtiva eder. " Ezekiel: Başlıca iki bölüme ayrılabilir. "IDG.s.128

Ezeli: Çok eski, başlanğıcı olmayan anlamındaki bu kelime “Hint” veya “Hint kültürü” manasıana gelecek şekilde bir özel isim olarak kullanulmıştır .“Ezeli’nin nabız atışlarını duyurmak istiyorum Batı’ya.” BDE.s.21-22.

Ezop: Diğer imiyle Aisopos. MÖ.VII-VI asırda yaşamış Yunan masalcı. “Epiktet ve Ezop hayatlarinin muhtelif devirlerinde esir olmuşlardir.” SNK.s.49.

Ezop’un Masalları: Firigyalı bir köle olan Ezop (Aisopos)un doğuya yaptığı bir çok seyahat sonunda yazdığı masalların kitaplaşş halidir. Ezop’un Masallari gibi yetişkin insallar için yazılan kolay anlaşılır kitaplar da bunlarin arasındaydı.” Kİ.s.312.

Ezoterik: Belli bir topluluğun bilgisi dahilinde olan sır. “Misterlerde yaşamış filozofların ezoterik (bâtinî) derslerinde devam etmiştir.” BFH.s.10.

Ezra: Biblia (Bible)’nin diğer adıyla Kitab-ı Mukaddes’in Eski Ahit bölümünün peygamberler kısmında yer alan kitaplarından birisi.Ezra, sürgünden sonraki Yahûdi kalkınmasının önemli olaylarını anlatır."Ezra, İbranilerin Babil esaretinden dönüşlerini ve Mabedin yeniden inşâ edilmesini nakleder." IDG .s.110.

F. Alquie: Ferdinand Alguie (1906-1985). Sorbone Üniversitesi’nde felsefe profesörü ve Fransız filozofu. Akıl demek dışımızda olan, zorunlu olan demek. Biz olmayanda buluruz onu hep."IDG.s.167.

F. Znaniecki: Florain Witold Znaniecki (1882-1958). ABD’ye göç eden Polonyalı filozof ve toplum bilimci. “F. Znaniecki Polonyalı bir sosyolog. “Kültür Gerçeği”adlı kitabını ingilizce yazmış (1919).” Kİ.s.35.

Fabiancılar: Fabian Cemiyeti. 1833 yılında Londra’da kurulan İngiliz sosyalistlerinin derneği. Liberellerle, Fabiancılarla, filantroplarla tartışabilirsiniz.” BÜ.s. 211.

Fable: İnsanlara ders vermek maksadıyla anlatılan hayvan hikâyeleri. Şahıslarını hayvanlardan alan hikmetli masallar. Konuları oldukça kısa olan fabllarda, olayın kahramanları hayvanların yanında bitkiler ve cansız varlıklar da olur. “Şiirle masal arasında “chatefable”la “fable” var.” Kİ.s.322.

Fables. Bkz. Fable."Corneille ile Racine'in trajedileri, Moliere'in komedileri ve Pascal'ın Pensees'leri, La Rochefoucauld'unun Maximes'leri, La Fontaine'in Fables'leri’.” KA.s.72

Fabliau: (Fabliyo). Ortaçağa has manzum eğlenceli bir masal türü. “Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan La Fontaine’in Grimm’in Andersen’in masallarina kadar bir cok meshur eser sanskritce kaynaktan geniş ölçüde faydalanmış.” Kİ.s.311.

Faguet: Emile Faguet (1847-1916). Fransız edebiyat tenkitçisi. “Fauget ‘Eflatun’u okuyalim” adli eserinde, Eflatun çağdasları için yazmıştır.’ der.” SNK.s.59.

Fahruddin Razi: (1149-1209) Horasan’da yetişmiş, meşhur din ve fen âlimi. İsmi, Muhammed bin Ömer bin Hüseyin bin Hüseyin bin Ali et-Teymî el-Bekrî’dir. Künyesi Ebû Abdullah ve Ebü’l-Me’âlî, lakabı Fahrüddîn’dir. Allâme, Şeyhülislâm ve Fahr-i Râzî denilmiş, İbn-i Hatîb-ir-Rey (Rey Hatîbi’nin oğlu) diye tanınmıştır. Soyu Kureyş Kabîlesine ulaşır. Aslen Taberistanlıdır. "İbn Arabi, Fahruddin Razi'ye yazdığı bir mektpta akıl ve nazar yoluyla Allah'ın bilinmeyeceğinden keşif ve ilham yoluna davet etmiştir." IDG.s.184

Fakir Baykurt: (1929-1999). Asıl adı Tahir Baykurt olan Cumhuriyet sonrası hikâye, roman ve tiyatro yazarları. Sonra Fakir Baykurt’a geçiyor ve bize nefis bir hicviye sunuyor.” KA.s.342.

Fakir İnsanlar: Pavres Gens Wictor Hugo’un bir şiirinin adı. Fikret bu memeleketin insanlariyla onnlarin acilariyla ugrasmadi, Hugonun tercumanligini yapti. Heyecanliydi, o kadar. Balikcilar, Les Pavres Gens’in (Fakir Insanlar) Hani istiha Joyeues Vie’nin (neseli hayat) tercumesidir.” SNK.s.172.

Falanster: Üyeleri dört köşe bir toprak parçasıüstünde ortaklaşa yaşayan çalışma birliği. “Utopyasini uygulamaga kalkar: Köylüler için bir falanster kurar malikanesinde. Ama yıllar sonra Ecinniler’i kalem alirken bu hatiralardan bir hayli yararlandigi muhakkak.” Mağ.s.80.

Falih Rıfkı Atay: (1894-1971). Cumhuriyet dönemi yazarlarından. Cemil Meriç Falih Rıfkı’nın, Gezi yazısı türünde 1944 yılında yazdığı Hint isimli esere atıfta bulunmaktadır. “Sayın Falih Rıfkı Atay, Önce sizinle dolaştım Hint’i.” Jur.I.s.371.

Fantazmagori: veya Fantasmagorya. Karanlıkta, saydam bir perde üzerinde gizli projeksiyon araçları kullanarak optik yanılmalarla hayaletler, hortlaklar gösterme sanatı. Goethe'nin Doğu'su var olmayan bir fantazmagori”.KA.s.35

Farabî: (870-950) yılları arasında yaşamış olan İslam düşünürü. “Onuncu asrın başlangıcı, Farabî’nin, Mes’udi’nin, İsfahanlı Abul Farac’ın, isl_mi sanat ve ilimlerin doğuşunda büyük bir rol oynayan daha bir çok _limlerin sahneye çıkışına şahit oldu.” IDG.s.81.

Fare masalı: Fabl türündeki eserleriyla tanınmış Fransız yazarı Jean de La Fontaine: (1621-1695)’in 12 kitaplık fabl eserleinden biri. “La Fontaine, ‘‘Karga, Geyik, Kaplumbağa ve Fare’’ masalını buradan almış. İkinci bölüm birinciden çok daha kısa.” BDE.s.. 232.

Farenin Kurtardığı Fil: Hint kültür tarihi için mühim bir yere sahip ve birçok yazara ilhamkaynağı olan “Pança-Tantra” yer olan bir masal adı. “Son masal ‘‘Farenin Kurtardığı Fil’, Aisopos’un ‘Aslanla Fare’ hikâyesini çok hatırlatır.” BDE.s.232-233 Fâris. İran Ülkesi. Önceden Basra körfesinin cevresindeki bölge için kullanılan fâris kelimesi zamanla bir genişlemeye uğrayarak bütün İran ülkesi anlamında kullanılmaya başlamıştır. “İhtiyar Peygamber, dört bin çölü aşarak gelir Fâris’e.” BÜ.s.148.

Faris. Polonya’nın en büyük şairi Adam Mickiewicz (1798-1855)’in Rusya sürgününde şârkî usulle yazdığı kasidesinin adı. “Rus döneminde güzel bir şark kasidesi ‘Faris’, nefis -Kırım soneleri’ ve ‘Kondrat Valenrod’ kaleme alınmıştır.” Kİ s.328

Faros Adası: Mısır’da İskenderiye limanı içindeki küçük bir ada. “Batlamyus, hahamları İskenderiye yakınındaki yerleştiler.” IDG.s.136-137.

Faşizm: İtalya’da 1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek gruplarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan yetkinin tek partinin elinde bulunduğu, aşırı bir milliyetçilik ve baskı düzeni kurömağı amaçlayan siyasî akım. “Fasizm Kapitalizmin kendi kendini yeni metodlara devam ettirmesidir.” SNK. s.53.

Fatalist: Fatalizm anlayısını benimseyen kişi. Yazgıcı kaderci. “Materyalist ve fatalistlikten bilimselsosyalistliğe ve insanlık vâizliğine yükseldi.” KA. s.312.

Fatih:Fatih Sultan Mehmet (1432-1481). İstanbul’u fetheden yüce Türk padişahı. Padişahlığı (1451 - 1481) 30 sene. “Nitekim Fatih de, İstanbul’u aldıktan sonra , Cenevizli ve Venedikli bezirganların Hristiyan İmparatorları devrinde yararlandıkları intiyazları korumalarına izin verdi.” BFH.s.86.

Fatimiler: 910-1171 yılları arasında Kuzey Afrika’da kurulan bir şii hanedanlık. Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma’nın soyundan geldiklerine inadıkları için bu adı kendilerine vermişlerdir. “İsmail Mezhebiden olan,Fatimileri tutan babası,oğlunun eğitimine büyük önem vermiştir.” Kİ.S.183.

Fatma Aliye Hanım: Ahmet Cevdet paşa’nın kızı. “Paşa’nın Sedat Bey’den ve Fatma Aliye hanımdan başka ne çocuğu vardır, ne de torunu. Kİ.s.94.

Fatum: Latince’de kader alınyazısı anlamında bir kelime. “Eski Yunan butun Tanrilar’in ustunde bir tanrı Fatumu (kader) yarattı. SNK. s.31

Faust: Goethe’nin iki bölümlük dramı. Faust Efsanesinin kaynaklık ettiği en güçlü eser olarak kabul esilen eserin yazını uzun bir zamanı kapsar. Öyle ki Goethe eserin ilk taslaklarını 1773 yılında yazmaya başlar değişmez şekilde yayımlanması ise 1808 yılına tekabul eder. “Shakespeare’in bir çok eseri, Lessing’den ‘‘Emilia Galotti’’, Goethe’den ‘Faust’ Sanskritçe’ye çevirileri yapılmış dünya klasikleri arasında.’’ BDE.s.241

Fazıl Hüsnü: Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914-?) Son devir Türk şairlerinden “Fazıl Hüsnü:’nün panayır hokkabazlıkları bunun için itibarsız.” Jur.I.s.139.

Fazıl Paşa: Mustafa Fazıl Paşa (1829-1875). Osmanlı veziri, maliye nazırı ve Mısırlı Hidiv İsmail Paşa’nın kardeşi. Genç Osmanlıları koruyup kollaması ve onlara para yardımı yapması ile bilinir. “Fazıl Paşa, Kastomonu’da çile dolduran genç ikbalperesti Paris’e çağırtır.” Mağ.s.159.

Fazl Ibn Sehl: Fazıl bin Sahl. (ölm819). Abbasî veziri. “Yahya Bermeki'nin dostu Fazl Ibn Sehl (Merv'in guneyindeki Saraş); Muhammed ibn Musa Harzemi, araplara atfedilen cebrin kurucusu (cebir kitabi 820 lerde yazilmiş), Hiyre Mekke’den ne kadar uzaksa Harzemi de araplıktan o kadar uzaktır; Marvarrudi; Mervli Habes. Ahmed Fergani; Ebu Mashar Belhi (Bahtrian'li).”IDG.s. 224

Fecondite: Diğer ismiyle Döl Bereketi. Emile Zola’nın Malthüsçü burjuva öğretisine karşı, doğumların artmasını savunduğu ve 1899 yılında yazdığı romanının adı.“Babusse’ün “Ateş”i (Le Feu) bir sanatoryumda başlar. Zola’nın “Fecontite”sinde, Dickens’in adını hatırlayamadığım bazı romanlarında, Tolstoy’da, D’Annunzio’da, Çehov’da hastalardan ve hastanelerden uzun uzun bahsedilir.” Jur.I.s. 39

Fecr-i Âtî: İkinci Meşrûtiyetten (1908) sonra, 20-30 yaşlarındaki genç edebiyatçıların kurduğu bir topluluk. Fecr-i Âtî, gerçekten bir edebî akım hüviyetini alamamış, ancak devrin genç edebiyâtçıları tarafından yapılan bir kaç toplantıdan ibâret kalmıştır. “Avrupalılaşş edebiyatımızın çiçek bahçelerinde onunla dolaştık, Hamit’i o tanıttı bize, Fecr-i Ati’yi o sevdirdi.” BÜ.s.122.

Fedaralist: Federelizmden yana olan, Federalizmi benimseyen. Birçok devletin özel kanun ve bağımsızlığa sahip olarak tek bir devlet durumunda birleşmelerini savunan, bu düşünceyi benimseyen kişi ve kişiler “Kaldı ki zamanla olgunlaşan Proudhon da hayatının sonlarında kendini federalist diye tanıtmaktan hoşlanıyordu.” BFH.s.40.

Felsefe Kamusu: Bkz. Felsefe Sözlüğü. “Mesele Voltaire, Felsefe Kamusu’na ikinci bir başlık atar: Alfabe sırasına göre Akıl.” KA.s.402.

Felsefe Lügatı: Fransız filozofu ve profesörü Andre Lalande (1867-1963)’nin 1960? yılında yayımladığı felsefe sözlüğü. “Altmış yıl sonraki bir lügata başvuralım: Lalande’nin meşhur Felsefe Lügatı (1960).” BFH.s.41.

Felsefe Sözcüğü: Bkz. Felsefe Lügatı. “1950’den beri Lalande’ın Felsefe Sözcüğü ,ve 1970’de çıkan Encylopedia universalis gibi.” Kİ.s.52.

Felsefe Sözlüğü: Fransız fikir adamı ve yazarı. François Marie Arouet Voltaire (1694­1778) 1752’de potsdam’da tasarlayıp 1764’te yazar ismi olmaksızın yayımladığı eserin adı. Volteire’in ‘Felsefe Sözlüğü’.O zaman da bu günde Felsefe Sözlüğü’nü dikkatle okumuş ve anlamı kaç Türk gösterebiliriz? “Kİ.s.206.

Felsefe Talebesi Ferid: Feyami Safa’nın 1949 yılında yazdığı Matmazel Noraliya’nın Koltuğu isimli romanının kahramanı. “Felsefe talebesi Ferid’in arkadaşları da birer soyutlama: Saim, şapşal bir komünist; Muhtar, nazizme hayran; Selma ile Nilüfer, romana laf olsun diye misafir edilmiş. Kİ.s.228

Felsefe, Edebiyat ve Endüstri Üstüne Düşünceler: Saint-Simon (1760-1825)’in 1825 yılında yazdığı eserlerden biri. “Felsefe, Edebiyat ve Endüstri Üstüne Düşünceler, 1825 (Opinions litteraires,Philosophiques et industrielles).” SSSS.s.152.

Felsefi Upanişatlar:Marx Müler (1823-1900)’in “Doğu’nun Kutsal Kitapları” isimli eserler serisinde yer alan ve Hint kutsal metinlerini İngilizce’ye tercümesinden oluşan eserinin adı. “Külliyat’ta Müller’in İngilizce’ye kazandırdığı ‘Felsefi Upanişatlar’, ‘Sanskrit Edebiyatları Tarihi’, ‘Sakskritçe Gramer’ ya da asıl adıyla ‘Hint’ten Neler Öğrenebiliriz?’ en önemli eserlerinden.” BDE.s.68

Femios: Homeros’un Odesseia Destanında Trova savaşlarını anlatırken anlatıcı ozan olarak şeçtiği ünlü ve mitolojik Yunan şairi. “Dinleyiciyi destandaki düzensizliklere inandırmak için bir yandan ilhama (ilham perisine başvurmak, sadece, bir belagat yöntemi değildir), öte yandan geleneğe, yani Truva masallarını iyi bilen Femios ve Demodokos adlı iki ozana başvurur Homer.”KA.s. 192.

Fenelon: François De Salignac de La Mothe Fenelon (1651-1715). Fransız rahibi ve yazarı. “Konuşan Fenelon değil, bir Osmanlı paşası.” BÜ.s.143

Fenike: Ön Asya’da Süriye kıyısında Akdeniz boyunca güneyde Ras Nakura ırmağının ağzına kadar Lübnan ve deniz arsında uzanan eski bir ülke. “Batlamyus Mısır’ı, Kıbrıs’ı, Fenike’yi ele geçirir, Asya’daki ülkelerin çoğu Seleukos Nikator’a nasip olur.” BDE.s.29

Fenikece: Eskiden Tir ve Biblos şehirleri dolaylarında konuşulan Sami dili. “İki asırdan beri iki dünyada yetişen bilginlerin çalışmaları sayesinde, Fenik’çe, Asuri ve Bible’ce, Sümerce, Hititçe metinler de bir söküldü.” IDG.s.92.

Fenomen: Görüngü. Şuurda kendini gösteren şey. Duyularla algılanan şey. Kant felsefesinde Numen’in zıttı, Numen’e karşı olarak duyulur dünyaya âit olan şayler. “Kant’in daha sonra tekrarliyacagi gibi bir Numen’ler bir de Fenomenler var. SNK. s.61.

Fenomenoloji: Görünümbilim. Kurucusu Edmund Husserl'dir. Fenomenoloji özün bilinebileceğini ileri süren bir görüştür. Art arda gelen görüngülerin ya da bir görüngüler bütününün betimleyici incelenmesi. Kant felsefesinde tasarımlar arasındaki ilişkinin incelenmesi. Hegel’de şahsî duyumdan mutlak bilgiye geçişin tarihi anlamında bir terim olarak kullanılır. “Alman filozofu Ernst Cassirer “İnsan Üzerinde Deneme adlı eserimin konusu, insan kültürünün fenomenolojisi” dir diyor.” Kİ.s.36

Feodalite: Derebeylik. Toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri tek bir kimsenin malı sayan ortaçağ siyasi düzeni. Bu rejim Avrupa’ya mahsustur. “Birincinin görevi feodaliteyi yıkmaktı, ikincisinin kapitalizmi.” BÜ.s.177.

Ferhat ile Şirin: Ferhad u Şirin veya Hüsrev ü Şîrîn. İran ve Türk edebiyatında işlenen önemli mesnevi konularından birisi. “Brötanya ozanlarının rüyası, bütün Avrupa’nın rüyası olmuş. Doğunun Leyla ile Mecnun’u gibi Nala ile Damayanti’si gibi, Ferhat’la Şirin’i gibi..” KA.s.161.

Feridun: Pişdadiyan sülalesinden altıncısı, İranlı meşhur hükümdar. Feridun, Cemşid’in sülâlesinden olup Demirci Gave isanından sonra tahta geçmiştir. Feridun ihtiyarlayınca ülkesini üç oğlu arasında paylaştırmış Turan’ı Tur’a, Arap ülkesini Selm’e, İran’ı da İrac’e vermiş, fakat Tur ile Selm, İrec’i kısKannarak öldürünce Feridun İrac’in torunu Minüçehr’i kendisine veliaht tayin etmiştir. Feridun’un lakabı Ferruh’tur. Feridun kelimesi Hintli mabut vey melek olduğu tahmin edilen Teriton’dan gelmedir. Mitolojiye göreTeriton, yeryüzüne musallat olan Azi Dahâkâ adlı ejderi öldürmüş ve insanlığı kurtarmıştır. "Üç başı ejderhanın (Dahhak) İran ülkesinde bin yıl süren saltanatı, insan beyinleriyle beslenen o korkunç canavara karşı yükselen isyan ve istiklal bayrağı: Demirci Kave, Feridun ve Demavant dağlarında zincire vurulan Dahhak..." Kİ.s.295.

Fernand Baldansperger: Fransa’da değerli üstatlar sayesinde (Fernand Baldansperger,Paul Hazard,Paul Van Tieghem,Jean-Marie Carre)geliştirilen mukayeseli edebiyat oradan Almanya’ya İtalya’ya ABD’ye ve Japonya’ya geçer.” KA.s.430.

Fernand Braudel: (1902-1985). Fransız tarih profesörü. ‘Oluşan Dünya.’ Yazarı Fernand Braudel, College de France hocalarından, Modern Medeniyet Tarihi okutuyor; Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu günden beri bölüm başkanı. Başlıca Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93. Fethi: Günümüz şiir ve roman yazarlarından Alcan Sayılgan (1924- . ...)’ın 1976 yılında yayımladığı Deprem romanın şahıslarından biri. “Namussuz ve kaltaban Battal ,kalleş Fethi,bahtsız Hüseyin Arş, sırtını iktidara dayayan cinayet şebekesi.” KA.s.357.

Fetişist: Fetişizme tutulmuş, fetişizme düşkün. bkz. Fetişizm. “Bu fetişist saygı zararlıdır, ama çok yaygındır da.” BÜ.s.113.

Fetişizm: Tapınmacılık. Boş inançlara dayanma, tapınma. İlkel toplumlarda doğa üstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere tapınma. Bir tür putperestlik. “Bu fetişist saygı zararlıdır, ama cok yaygındır da.” BÜ.s.113.

Fetret: Ali Kemal (1867-1904)’in eseri. “Fetret” yazarı bir fetret devrinin yazarıdır.” BÜ.s. 163.

Feuerbach: Ludwig Feuerbach (1804-1872). Alman Hegelci ve tanrıbilim uzmanı Alman filozofu. “Az sonra onlara yeni bir Hegelci daha katılır, serkeş bir Hegelci: Feuerbach.” SSSS.s.113

Fevzâ: Kargaşalık anarşi. Kelime, bugünkü, dilimzide, istilahî manası anarşizmdir. “ ‘Fevza’ kelimesi lugat hazinemize İkinci Mesrutiyeti’in armağanı.” Mağ.s.180.

Fevziye Abdullah Tansel: (1912-1988). Cumhuriyet sonrası edebiyat araştırmacısı ve yazar. “Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları C. II, s. 154. İlk hayranlarından biri: Mizancı Murat “Suavi bu millet-i Mâdureye pek büyük bir ders-i amel gösterdi...” Mağ.s.145.

Fevziye Hanım: Bkz. Fevizye. Onun ilk okuyucusu, eşi Fevziye hanımdır.” SNK. s.11.

Fevziye: Fevziye Meriç (Menteşoğlu). “Fevziye ile evlenirken bir miras peşinde miydim?” Jur.I.s.390.

Feyzi Hindi: “Rıza Tevfik, bu hakikati ispat için Doğu’nun bir çok şair ve nâsirini sahneye çıkarır: Ebul Ala, Fahrettin Razi, Hafız,Mevlana, Şebisteri ve Feyzi Hindi.” Kİ.s.202.

Fezail-i Ahlakiye: Fezail-i Ahlakiye ve Kemalat-ı İlmiye. J.J. Rousseau’nun eseri ahlâkî konulu bir eseri. Eser Kemal Paşazade Said tarafından 1882 yılında Türkçeye çevrilmiştir. Rousseau’dan Fezail-i Ahlakiye’yi çevirir.sayfa” KA.s.292.

Fıçı Hikâyesi: Fıçı masalı olarak da bilinir. Jonathan Swift (1667-1745)’in 1704 yılında yazdığı hicivli alegorisi. Eser, reformun çelişkilerini, bazı şahısları ve kiliseyi hicveder. “Fıçı hikâyesi hem Katolikleri hem Presbiteryenleri yerin dibine batırır ve yazarın başına belâ açar.” KA.s.217.

Fıkıh: Din ilmi olarak dinin hüküm ve usulleri, amelî ve fer’î meseleler bilgisi. “Tefsir, Hadis,Fıkıh vs İslam hayatın bütününü kucaklıyor,düşünceye ihtiyaç bırakmıyordu.” Jur.II.s.209.

Fındıkoğlu: Bkz.Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu."Fındıkoğlu'nun da tatsız tuzsuz bir etüdü vardı. . SNK.s..69.

Fiat Lux: Işık olsun anlamında Latince bir kelime grubu. “Fiat lux’nin Bu teogoni, Musa ile ilk pırıltılarını iktibas edeceği (Ve Allah ışık olsun dedi)tür.”IDG.s. 213.

Fichte: Johann Gottlieb Fichte (1762 1814). Kant’ın en büyük muakıbi maruf Alman filosofu. “Hegel’de (1770-1831) arkadaşları Schelling, Fichte, Schlegel gibi, hocalık hayatına 18. yüzyılın sonlarında başlar.” BDE.s.54.

Fielding: Henry Fielding (1707-1754). İngiliz yazar. Komedi, fars ve parodiler yazarak hayatı kazanmaya çalışan yazarın önemli ve ayırt edici yönü: Sokakları ıslah niyetiyle sokak serserilerinin hayatını ve hayat şartlarını şartlarını anlatan eserler vermesidir. The History For Tom Jones ve Amelia eserlerinde olduğu gibi. “Homer’in Odise’sindeki kişiler ve olaylar da Fielding’in Tom Jones’unkindekiler kadar gerçek bir anlamda.” KA.s.134.

Figânî: Baba Figani-i Şirazî de denir. İranlı şair. Ne zaman doğduğu tam belli değildir ancak ünvanına bakılarak Şiraz’da doğduğu söylenen Figanî 1519 senesinde Meşed’de ölmüştür. “Belki de Efganî şairane bir mahlastır, Figânî gibi.” UU.s. 67.

Fihrist: Hayatı hakkında pek az şey bilinen Arap bibliyoğrafya müellifi. Nedim El Bağdadî.’mn 987/988 yılında yazdığı eserinin adı. "Harizmi’nin “Mefatih il-Ulum”u, Nedim’in Fihrist’i gibi ansiklopediler de İslamın düşünce hayatına o dönemin armağanlarıdır.”IDG.s.81

Fiil ve İnfial Üzerine: Büyük İslam bilginlerinden olan filozof ve hekim İbn Sina (980- 1037).’nın küçük risalelerinden biri. “Sonra üçbeş sayfalık risaleler: ‘Fiil ve İnfial üzerine’ ‘Kaderin, Sırrı Üzerine.’” Kİ.S.185.

Fikret: Bkz. Tevfik Fikret. “Cevdet Paşa’nın torunu Katolik rahibesi, Fikret’in oğlu Protestan papazı olur.” BÜ.s. 134

Filantroplar: İnsanları seven insanların iyiliği için çalışanlar. “Liberellerle, Fabiancılarla, filantroplarla tartışabilirsiniz.” BÜ.s. 211.

Filibe: Bulgaristan’da Meriç ırmağı kıyısında tabii güzelliği ve eski semtleriyle ünlü bir Türk şehri. “Oysa 23 Mayı Pazartesi günü Suavi Efendi Filibe, Hasköy ve salim Rumeli ahalisinden ... bin kadar muhacir ile Çırağan Sarayı’na saldırarak Sultan Murat’ı Serasker kapısına götürüp çıkarmağa kalkmış.” Mağ.s.153.

Filip Efendi: (?-1900). Tanzimat sonrası basın dünyasının önemli simlerinden biri. Rum ya da Ermeni kökenli Türk gazetecisi. “Filip Efendi Muhabir gazetesini bu sıralarda (1867) çıkarmaya başlar.” Mağ.s.158.

Filipyen’lere Mektup:, Yeni Ahit’te yer alan, Risale hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin adı. “Filipyen’lere mektup: Yeni Ahid’in onbirinci kitabı.Aziz Pavlos’un Efes veya Roma’da hapisteyken yazdığı şükran veya uyarı mektubu.”IDG.s. 131.

Filistenler: Deniz Halklarının göçüyle ortaya çıkan, Kenan diyarına gelerek yerleşen ve buraya filistiler ülkesi anlamına gelen Filistin adını veren ve o zamandan bu zamana o topraklarda mücadele veren Hint Avrupa kavmi.“Filistenler, Filistin’in güneyindeki kıyılarda oyuran ve güçlü bir federasyon halinde birleşmiş şehirlerde yaşayan bir kavimdir’’ IDG.s.99.

Filistin: Kuzeyde Lübnan, güneyde Kızıldeniz, batıda Akdeniz ve doğuda Suriye Çölü ile çevrili, târihi ve eski bir yerleşim merkezi ve tarihi Kenan diyarı. Filistin’in bilinen târihi MÖ. 5000 sene öncelere kadar dayanır. İsrail kabilelerinin gelmesinden tam bin sene önce Arap Yarımadasından Kenânîler Filistin’e göç etmişlerdi (MÖ. 2200 yılları). “Filhakika, peygamberin ölümünden sonra İslam orduları Filistin ve Kudüs’ü fethetmiş, halife Ömer zaptedilen ülkeler ahalisinin hürriyet ve mülklerine, hakim ve kanunlarına dokunmamıştı.’’BFH.s.89.

Filozofların Hayatı: Filozofların Hayatı veya Ünlü Filozofların Hayatları, Öğretileri ve Özdeyişleri. İ.S. III asırda yaşamış Yunanlı yazar Diogenes Laertion’nun biyografi tarzı eseri. “isimli eseriyle tanınmıştır Filozofların Hayatı Diogene Laerce’in eseri.”KA.s. 392.

Finlandiya: Bir kuzey Avrupa ülkesi. Doğudan Rusya Federasyonu, kuzeyden Norveç, kuzeybatıdan İsveç, Botni Körfezi, güney ve güneybatıdan Baltık Denizi (Botni ve Finlandiya Körfezi) tarafından çevrelenmiştir. Aynı zamanda Aland Adaları da bu ülkeye dâhildir. 60° ve 70° kuzey enlemleri ile 20 ve 32° doğu boylamları arasında yer alır. “Petersburg’lu yoneticiler Finlandiya’yi.Baltik ve Polnya eyaletlerini,Beserabya’yi Ruslastirmaya kalkarlar.” Mağ.s.70.

Fir’avun: Eski Mısır hükümdarlarına verilen isim. Mısır’a hâkim olan 26 firavun sülâlesi vardı. “Fir’avunlara benziyorlar, kalabalığa çehrelerini göstermeyen fir’avunlara.” BÜ.s. 77.

Firdevsi: İran’ın destan şairi..Firdevsî’nin doğum târihinde ihtilâf vardır. 934’te doğduğu zannedilmektedir.Bu büyük Fars ırkçısı şairin 80 yaşında 1015 yılında Taberân’da öldüğü zannedilmektedir. "Firdevsi, altmışbin beyitlik destanını bu geleneklerle yoğurdu, «Şehname» adlı muazzam abidede mermer birer sütun selabeti kazanan bu silik hatıralar, dehanın kudretini ispat ettikleri için sayfalarımızda yer alıyor." K.İ S.294

Firdevsi-i Tusi: Bkz. Firdevsî. Kadisiye mağlubiyeti üzerine, Eski İran’ın düşğü zeval ve inkırazdan muzdarip ve nalân olan Firdevsi-i Tusi, Araplar’ın ve Araplığın en büyük bi-aman düşmanı idi.” Mağ.s.264.

Fîruz Âbâdî: On dördüncü ve on beşinci yüzyıllarda yaşamış tefsir, fıkıh, hadis ve lügat âlimi. İsmi, Muhammed bin Yâkûb’dur. Künyesi, Ebû Tâhir, lakabı Mecdüddîn’dir. Fîrûzâbâdî nisbesiyle meşhur olmuştur. Soyu Ebû Bekr-i Sıddîk’a kadar ulaşmaktadır. 1329 (H. 729) senesinde İran’ın Şîrâz şehri civârındaki Fîrûzâbâd’ın Kâzerûn kasabasında doğdu. 1414 (H. 816) senesinde Yemen’de vefât etti. “Üstad, Âsım’ın Fîruz Âbâdî tercümesinde, aradığı kelimeyi buldu: Hars.” Kİ.s.13.

Fisagor: Fisagor (MÖ.569?-500?). Yunan metemetikçi ve filozofu. Pisagor’un Arap ve Türk alemindeki adı. “Kardeşler, birçok bölümlerde Aristo’nun izleyicisidirler, metafizik ve mistik alanda ise Eflatun’a ve Fisagor geleneğine bağlıdırlar.”IDG.s. 38.

Fischer: Kuno Fischer (1824-1907). Alman filozofu. “ Her anarşist sosyalistir, ama her sosyalist mutlaka anarşist değildir’ Fischer.” BFH.s.40.

Fizan: Libya’nın güney batısında yer alan bir vaha topluluğu başıca şehri Sebhe’dir. “Yemen veya Fizan’da göz altında bulundurulmaktan tutunda Payitahttan az veya çok uzak vilayet veya kazalarda valilik veya kaymakamlığa kadar.” BFH s.128

Fizik ve Politika: İngiliz İktisatçısı ve hukukçusu Walter Bagehot (1826-1877)’in 1871 yılında yayoıölanan eseri. ““E.B.Taylor’un İlkel kültür ‘üyle Walter Bagehot’un Fizik ve Politikası 1871-1872 de yayınlanır.” Kİ.s.21.”

Fizyokrat:Toplum hakkında genel bir kuram ortaya atan ve biri felsefi (doğal düzen) ikincisi iktisadi (net ürün) nitelikte iki temel anlayışa dayanan doktrine mensup olan kimse. Fizyogratik dotrinin özü doğal düzendir. Bu doktrine göre varlığın eseri mutlak mutlak ve değişmez yasalar vardır. İnsan bu yasaları akıl yoluyla tesbit edip ona uymak zorundadır. Hükümetin görevi sadece bu yasalara uyulmasını sağlamak, mülkiyet ve hürriyeti sağlamaktır. Fizyokratlar 19. yüzyıl sonuna kadar kendilerini iktisadin kurucuları olarak tanıtırlar.” SNK.s.145.

Flanders. Avrupa’nın orta-batı kesiminde bir bölge. “İspanyada Sevilla İsidore ile Tolede’luy İldefonse’nin Flanders’da, Gembloux’lu Sigeber’in İtalya’da Petrarque’ın De Viris’leri Rönesansa Antikite’yi keşfettiren büyük eserlerden biri Amyot’nun Plutarque tercümesi.”KA.s.393-394.

Flaubert: Gustava Flaubert (1821-1880). Realizmin kurucusu ve önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Fransız yazarı. “Flaubert için Doğu: “birbirimize anlattığımız bir masaldır”. Ne var ki “Salambo” yazarı bu masalı zaman zaman yaşamıştır da.” BDE.s. 64

Flavius Joseph: Flavius Josephus (37-100’den sonra). Yahudilerin Savaşı, Yahudilerin Eski Tarihi, Apino’a Karşı.gibi Yahudi eserlerinin yazarı olan Yahudi tarihçisi. "Yine Miladın birinci asrında yaşayan Flavius Joseph İbranî kavminin tarihini anlatan kitaplar yazdı." IDG S.112

Flip II.Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası: Fransız tarihçi Fernand Braudel (1902-1985)’in 1949 yılında yayımladığı üç ciltlik eseri. “‘Oluşan Dünya.’ Yazarı Fernand Braudel, College de France hocalarından, Modern Medeniyet Tarihi okutuyor; Ecole Pratique des Hautes Etudes’de de kurulduğu günden beri bölüm başkanı. Başlıca Eserleri: II.Flip Devrinde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, Maddî Medeniyet ve kapitalizm Sonra çeşitli makalelerini bir araya getiren Tarih Üzerine Yazılar.” UU.s. 93. Flora Tristan: (1803-1844). Fransız feminist ve sosyalist yazar. Flora Tristan, feminizmin kurucusu olarak kabul edilir. “Proletarya kelimesi ilk defa 1830’lara doğru (feminizmin öncüsü) Flora Tristan’ın Mephis adlı romanında sahneye çıkar.” SNK. s.158.

Floransa Tarihi: Niccola Machiavelli (1469-1527)’nin 1520-1525 yılları arasında yazdığı ve ölümünden sonra 1532 yılında yayınlanan eseri. “Son kitaplarından Floransa Tarihi, Medicis'lerin ısrarıyla kaleme alınır". SNK.s.188

Floransa: ABD’de Tennessee ırmağı kıyısında, ticaret merkezi bir şehir. “Yoksa Floransa’nın pürzuhur tepelerinde Homer’in vefa Eflatun’un Bir elyazmasını gözden geçiren Pic de la Mirandole mu?” IDG.s.154.

Fonda: Gemilerin demir attığı yer ve demir atma emri. “Fonda, fecrin ilk pırıltıları. BÜ.s.123.

Fontenelle: Bernard Fontenelle (1657-1757). Fransız yazar, filozofu ve Akademinin sekreteri. “Fontenelle, ansiklopedist üslubun kurucusu; en çetrefil ilmi meseleleri vâzıh ve sentetik bir tarzda anlatma işinde, Diderot ile D’Alembert’in hocası sayılabilir.”IDG.s.15.

Fort William Koleji: Büyük Britanya’da, İskoçya’da Ben Nevis’in eteklerinde yer alan yerşelim yeri olan Fort William’da kurulan okul. “1783’de Kalküta’da mütevazi bir sekreterdi, 1801’de Fort William Koleji’nde Sanakritçe ve Hint hukuku hocası, 1805’de Kalküta Yüksek Mahkemesi’nde reis oldu, 1807’de de Hindista Konseyi’ne üye seçildi.” BDE.s.42

Fort William: Büyük Britanya’da, İskoçya’da Ben Nevis’in eteklerinde yer alan yerşelim yeri. “Hintli hocaları, Bengalce’nin öğrenilmesinde faydalı olur düşüncesiyle, çeşitli mensur eserler kaleme alırlar.”BDE.s. 272.

Foucault: Michel Foucault (1926-1984). Fransız flozof ve yazar. “Entelektüel partiye göre, Marx, Freud, Foucault’den başka herkes tehlikeli.” Mağ.s.63

Fourier: Charles Fourier (1772-1837). Fransız sosyalist kuramcı. "Ne Yapmalı'yı zindanda yazdı Çernişevski. hepsini Owen'de, Fourier'de George Sand'da, Godwin'de veya Stuart Mill'de bulmak kabildir". Mağ.s.97

Francis Bacon: (1561-1626). Verulam baronu İngitere başyargıcı ve filozof. Ansiklopedi çalışmalarıyla kendinden sonrakilere numunelik teşkil etmiştir. “Francis Bacon’a kadar çeşitli isimlerle nice ansiklopediler yayınlanmış: ‘speculum’, ‘summa’, ‘cyclopedia’ .” IDG.s.11.

Francisco Cascales. (1564-1642). İspanyol hümanist. 1617 yılında yazdığı “Tablas Poeticas” ve 1634 yılında yazdığı “Cartas Filologicas” sismli eserleriyle tarih ve edebiyaproblemleri ve üslüp meselesi üzerinde durmuştur. Nihayet 1617 ‘de Francisco Cascales’in Tablas Poeticas’ı,ilk edebiyat tarihi taslağı sayılabilir.” KA.s.398. Francmaçonnerie: Formasonluk. Kardeşlık ilkelerini benimseyen, birbirlerini işaret ve remiz yoluyla tanıyan ve loca denilen bolumlere ayrılmış kimselerden kurulu kısmen gizli dernek.“Kibarlık ve asâlet, düşünce dünyasında bir nev’i alışkanlıklar Francmaçonnerie’sinden, bir gelenekler mirasından ibaret.” BÜ.s.116.

Franco: Francisco Franco Bahamonde (1892-1975). İspanyol general ve devlet adamı. “Gündelik dilde faşizm yalnız faşist İtalya’nın doktrini değil, Hitler Almanya’sını da onlara az çok benzeyen bütün rejimleri de ifade eder: Franco İspanya’sı, Salazar Portekiz’i, Peron Arjantin’i...gibi.” UU.127

François Copee: (1842-1907) Fransız Parnasyenlerinden. Şair ve Tiyatro yazarı. “Sully Prudhomme François Copee, Lucie Delaure Madrus de cocuklar icin siirler yazmak istemistir ama pek basarili olamamislar.” Kİ.s.322.

François Hotman: (1524-1590). Hotman, Hotmanus ya da Hotemanus diye de bilir. Fransız hukukçu ve roma hukuku profesörü. “1573’de,Saint-Barthelemy ferdasında,tanınmış bir hukukçu,François Hotman,Calvin’in vatanı olan Cenevre’den bir risale fırlatır Fransa’ya,kısa zamanda ün kazanacak bir risale:Franko-Galya.” UU.s.185.

Franko: Bkz. Franco. Bir Franko, bir Salazar, bir Peron’un faşist rejiminden bahsedilebilir SNK.s.127

Frankoculuk: İspanya’da 1936 yılında genetal Franco tarafından kurulan yönetim sistemi. “Sonra Frankoculuğu anlatıyor Touchard.” UU.s.134.

Franko-Galya: Fransız hukukçu ve Roma hukuku profesörü. François Hotman (1524- 1590)’ın 1573 yılında yazdığı eserinin adı. “1573’de, Saint-Barthelemy ferdasında, tanınmış bir hukukçu, François Hotman, Calvin’in vatanı olan Cenevre’den bir risale fırlatır Fransa’ya, kısa zamanda ün kazanacak bir risale: Franko-Galya.” UU.s.185.

Fran-Masonlar: Bkz.Francmaçonnerie. “Cemiyet, fran-masonlar (bilhassa Yahudi fran-masonlar) tarafından destekleniyordu.amacı, padişahı bir “Anayasa” ilanına zorlamaktı.” BFH.s.143.

Fransa ve İtalya’dan Mektuplar: Rus filozof, edebiyat tenkitçisi, gazeteci ve yazar Aleksandr İvanoviç Herzen (1812-1870)’ın 1850 yılında yazdığı siyasi konulu eserinin adı. “1850’de buyuk bir yanki uyandiran iki kitap:Fransa ve Italya’dan Mektuplar ve Öte Kıyıdan.” Mağ.s.87.

Fransa: Batı Avrupa’da Fransızların yaşadığı devlet. “Avrupa, Fransa’nın mirasını muhabbetle benimser.” BÜ.s.78

Fransız Akademisi Lügati: Bkz. Akademi Lügatı. “Bir de Fransız Akademisi Lügti’nin yeni baskısı için hazırlanan bir tasarıyı aktaralım.” Kİ.s.46.

Fransız Akademisi Sözlüğü: Bkz. Akademi Lügatı. “Fransız akademisi sözlüğü’ne Oryantalizm 1838‘de Kabul edeilmiş.” Kİ.s.62.

Fransız Akademisi:1634 yılında üç beş aydın, haftada bir iki gün, kralımn sekreteri Conrard’ın evinde toplanıyorlardı. Edebiyattan, Politikadan söz ediyorlar içerinden biri herhangi bir eser kalebe almışsa birlikte okunuyor hetrkes fikrini söylüyordu. Başvekil bu toplantıları haber aldı ve üyelere toplantılarını devletin himayesi altında yapömalarını teklif etti. Richelieu, sayılarını coğaltmalarını ve kurulacak cemiyet için bir nizamneme hazırlamalarını istedi. Cemiyete bir ad bulmayada çalıştılar bu arada “Edebiyatçılar Akademisi”, “Belagat Akademisi” gibi isimler tartışıldı sonra Fransız Akademisi ismine karar verildi. İlk toplantı 1634’te yapıldı. Kırk Üyeden oluşuyordu. 1672’de 14. Louis akademinin hamisi oldu ve akademiyi resmi bir kurum haline getirdi. O zamana kadar toplantıların belli bir yeri yoktu bir evden ötekine dolaşıyorlardı 14. Louis Louvre’da bir dâire ayırdı akademiye ve 40 koltuk yolladı. Akemedinin itibari gün geçtikçe arttı. 1793’te kapatılan akademi 1816’dea tekrar kuruldu. “Fransız Akademisi hantal, tutucu şekilperest. Ama dünü yatına bağlıyor, millî şuurun bir parçası.” BÜ.s. 85.

Fransız Ansiklopedisi: Bkz. Büyük Fransız Ansiklopedisi.“Ne Garip mukayese! Fransız ansiklopedisi yükselen bir sınıfın kavga silahıydı.” BÜ.s. 101.

Fransız Edebiyatı Tarihi: Fransız edebiyat tenkitçisi Ferdinand Brunetiere (1849- 1906)’in 1897 yılında yayınladığı eserinin adı. “Ne Fransız Edebiyatı Tarihi'nde (1897), ne de Klasik Fransız Edebiyatı Tarihi'nde (1904-1918) polemiğe yer verir.”KA.s.420.

Fransız Edebiyatı Tarihi: Fransız edebiyat tenkitçisi ve öğretim üyesi Gustave Lanson (1857-1934)’un1894 yılında yayımladığı eserinin adı. Gustave Lanson’un 1894 yılında yazdığı eserinin adı. Lanson’un hükümranlığı 1894’de yayımlanan Fransız Edebiyatı Tarihi ile başlar.” KA.s.442.

Fransız İhtilâli: 1789-1799. Fransa’da Ancien Regime’e son veren ihtilal hareketlerinin tamamına verilen ad. Her Mukaddesi yıkan Fransız ihtilali, tek mukaddese saygı göstermiş: Kamûsa.” BÜ.s.85.

Fransız İhtilali: İskoç Yazar Thomas Carlyle (1795-1881)’ın 1837 yılında yazdığı eserinin adı. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u 1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838 de basılınca Carlyle Modern Avrupanın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368.

Fransız İhtilali: Thomas Carlyle (1795-1881)’ün 1837 yılında yazdığı eserinin adı. Eserin orijinal adı:French Revolution’dur. “İngiltere’ye adını tanıtan ilk eser 1837’de yayınlanan Fransız İhtilali Sartor Resarturs’u 1830’da yazmış ama hiç bir tabi basmaya yanaşmamış,1838 de basılınca Carlyle Modern Avrupanın en ünlü yazarlarından biri oluvermiş.1839’da Chartism adlı eseri basılmış.” Kİ.s.368

Fransız: Fransa’da yaşayan bir halk ve bu halka mensup olan kimse. “Aboneler, yani sekiz Rum, üç beş Ermeni ve birkaç Fransız.” BÜ.s. 134

Fransızca: Hint-Avrupa dillerinden gelen Fransa, Belçika,Kanada ve İsviçre’de konuşulan, Fransız kültürünü benimseyen ülkelerin konuştuğu dil. “Zavallı Celâl... Elinde ne Oscar Wilde’nin İngilizcesi gibi muhteşem bir piyano ne Mallerme’nin Fransızcasına benzer çok sesli bir org var.” BÜ.s.153.

Fraşeri: Naim Feraşeri (1846-1900). Arnavut yazar. Feraşeri bir Osmanlı memuru olarak Arnavut dilinin dışında çok iyi Türkçe, Farsça ve Yunanca da biliyordu “Fraşeri, biz Türkler diyor.” SNK.s.382.

Frazer: James Georges Frazer (1854-1941). İngiliz din tarihçisi ve antropolog. Frazer’in en büyük ve en önemli eseri Avrupa toplumundaki büyü-din inancıyla ilgili büyük bir derleme oluşturan 1911-1915 arası yazdığı The Golden Bough isimli 12 ciltlik eseridir “Totemizm uzerine oniki ciltlik deneme yazmiş: “Altin Dal” Kİ.s.58.

Free jazz: Özgür caz anlamında bir müzük terimi. 1960’ların sonunda ABD’de yenilik arayışları sonucu ortaya çıkan caz çeşidi. “Bakıyorlar ki, bitnikler hipi olmuş, ‘free jazz’,’rock’la ‘pop’u tahtından indirmek üzere.” UU.s. 89.

Frenk Ahmet: Ahmet Ağayef için Azerbaybanda kullanılan lakap. 1894’te Fransadaki tahsilini bitirerek Kafkaslara dönen Ahmet Ağayef’in Frenk kültürünü memleketine yaymak için harcadığı çaba kendisine bu lakabı hediye etmiştir. “1894’te Fransa’daki tahsilini bitirdikten sonra Kafkasya’ya dönen Ahmet Bey’e yurttaşları beyhûde değil ki Frenk Ahmet demişlerdi.” BÜ.s.155.

Frenkçe: Frenk ve özellikle Fransız dili. “Frenkçe yazan bir Rıza Tevfik.” BÜ.s.162.

Freud: Sigmund Feeud: (1856-1939) Avusturyalı Psikiyatır ve Psikanaliz ilminin kurucusu. İlk önce nüroloji uzmanı olarak sinir sistemleri ve anatomi üzerine çalıştı ve kokainin ağrıkesici özelliğini keşfetti. Rüyada simgelerin roluni araştırdı, rüya cözümlemeleri, nevrozlar En çok bilinen ve tenkit edilen tarafı tarafı çocuk cinselliği ve bunun bilinç altına yerleşerek erişkinlik döneminde ki etkileri üzerindeki görüşleridir. “ Freud’a gire nevrozların başlıca,hatta biricik kaynağı cinsî hayattır.” BÜ.s.114.

Fronde: Yaşı küçük olduğu için tahta çıkamayan XIV. Louis’nin yerine 1643-1661 yılları arasında Fransa’yı idâre eden kardinal Mazarin’in mutlak iktidara karşı girişilen ayaklanmaya verilen ad. Ayaklanma başarısız olmuştur. Fronde başarısızlığa uğramıştı.Lacour-Gayet’nin XIV.Louis’nin Siyasi Terbiyesi adlı eserinde isabetle belirttiği gibi, başarısızlığa uğrayan her devrimin başına gelenler Fronde’un da başına geldi.“ UU.s.210.

Fuat Paşa: Keçecizade Fuat Paşa (1815-1869). Osmanlı sadrazamı. Şair Keçacizâde İzzet Molla’nın oğlu. “Mütercim Rüştü Paşa, Vefik Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa, Reşit Paşa bunların tek vazfı vardı : Batı dili bilmek.” SNK.s.392

Furetiere: Antoine Furetiere (1619-1688). Fransız şair, yazar ve sözlük bilimci. Essai D’un Dictionnaire Üniversal (1684) İsimli sözlüğü ile tanınmıştır. “Britanica’da şunları oukyoruz: “Ephraim Chambers, 1728’de Cyclopedia’sını yayımladı. Kitabın bir adı da: Sanat ve İlimlerin Üniversal Kamusu (iki büyük cilt.)Yazar, önsözde daha önceki kamuslardan, bilhassa Fransız ve İtalyan akademilerinin sözlüklerinden, Furetiere’in, Trevoux’nun, Chauvin’in , Haris’in kamuslarından geniş ölçüde faydalandığını anlatıyor.” IDG.s.16.

Fuzûlî: (1480-1556)16. asır Türk divan şairi. Türkçe, Arapça, Farsça divanlarında bulunan şiirleri, bu üç dili de çok iyi kullandığını, onların bütün inceliklerini kavradığını göstermektedir.Divanları dışında önemli eserleri şunlardır: Beng ü Bâde, Rind ü Zahid Enis’ül Kalb, Leyla ü Mecnûn Hadikatü’s Süedâ.“Şimdi arada, çok sevdiği Fuzûlî’ler, Galip’ler, nedimlerle yanyanadır.” BÜ. s.122.

Führer: Rehber, yönetici anlamına gelen bu kelime özel anlamda: Başlangıçtan beri Nazi Partisi ve 1934’ten sonra da Hitler tarafından Mussolini’nin aldığı Duçe ünvanını uyarlayarak kullanılan unvan. “Bilinmeyen sayısız tehlikeyi göze almaktansa bir Duçe’ye, bir Führer’e teslim olmak daha rahat.” UU.121.

Füller: John Fuller (1878-1966). İngilizgeneral ve askeri kuramcı ve yazar. “Mac Luhan’ın yerini ‘teknoloji peygamberi’ Füller alıyor; uyuşturucu maddeler havarisi Tim Leary, Zen uzmanı Suzuki’yi itibardan düşürüyor.” UU.s.89.

Fütürizm: XX asrın başlarında daha çok italya’da ve Rusya’da geçmişçiliğin reddi ve çağdaş dünyanın anahtar kavramlarını ( Dinamizm, hız, makineleşme vb.) benimsenmesine dayanan edebiyat ve sanat akımı. “Bu isyan batıda uzun zamandan beri seyrine anlaşğımız bir traji komedinin devamı; dadaizm,fütürizm,gerçek- üstücülük.” Kİ.s.10.

Galata: İstanbulu’un Avrıpa yakasında bugünkü Karaköy, Tepebaşı, Kuledibi ve Tophaneyi kapsayan ve batıda Kasımpaşa’ya kadar uzanan kısım. "Beyoğlu ve Galata’da İzmir’in Frenk mahallesinde küçük küçük Şanghay’lar gelişmiştir zamanla..." BFH s.135

Galatasaray Lisesi: İstanbul’da 1868 yılında kurulan ve Batılı öğrenime göre kurulmuş lise düzeyinde farnsızca eğitim yapan kurum. “Hem Galatasaray Lisesi’nde, hem İstanbul Darülfünununda uzun zaman hocalık yapan bu ali himmet zat, yalnız Doğu ilimlerinin değil, çağdaş Batı iliminin de aşinasıdır.” Kİ.s.219.

Galatasaray: Bkz. Galatasaray Lisesi. “Ziya Gökalp gibi. Galatasaray’da okumus. Kenan refaı ıle tanısmış mı? Neden tanışmasın! O da, bütün çağdaşları gibi sultan Hamid’e düşman.” Kİ.s.82.

Galatasaray: İstanbul’un Avrupa yakasında bir şemt. “Dussulax’yu Galatasaray’ın arka sokaklarından birinde keşfetti.” UU.s.247.

Galatat-ı Terceme: Tercüme yanlışları, tercüme hataları. “Önsözde: zavallı Lastik Sait.Ayağında yaz kış çıkarmadığı lastikleri ve üç beş risalesiyle tarihe göçtü.Galatat-ı Terceme (tercüme yanlışları), dilimizin tarihi bakımından çok değerli bir mevute.” KA.s.293.

Galate: Galateia. Virgilius’un sığırtmaç türkülerinin üçüncü bölümünde sözünü ettiği coban kızının adı. “Virgile'in Galate'si gibi okunup attıktan sonra kayboluyor.” IDG.s.162.

Galatea: İspanyo yazar Cervantes (1547-1616)’in 1585'te yazmaya başladığı pastoral romanının adı. Yayımlanan ilk eseri Galatea, Pastoral bir roman.”KA.s. 176.

Galatlara mektup: Havari aziz Paulus’un Galetia Hristiyanlarına 56-57 kışında Efes’ten uazdığı mektup. Mektubun yazılış amacı din değiştiren Galatlar’a Musa’nın dininin kurallarını aşılamaya çalışan Yahudiliğe yakın Hristiyanların yanlışlarını ortaya koymaktı. "Galatlara mektup Başlıca konusu da Paul'ün müdafaasıdır. "IDG.s.116.

Galatlılar: ya da Galatlar’a Mektup, Yeni Ahit’te yer alan, Risale hüviyetindeki öğreti metinlerinden birsinin adı. “Galatlılar. Birçoklarına göre Aziz Pavlos’un en eski mektuplarından biri.” IDG.s.130.

Galile: (1564-1642). İtalyan gök bilimci ve fizikçi. "Copernikus, Galile, Giardano Buruno aklın cezasını öderler. SNK.s..75.

Galileo: Galilei (1564-1642) İtalyan gök bilimci ve fizikçi. "Kalpler Galileo çılmış,tabiat ilimleri almış yürümüştür, ama felsefi düşünce henüz emeklemektedir. SNK. S.72

Gâlip: Şeyh Galip (1757-1799) Hüsn ü Aşk isimli eseriyle bilinen XVIII.asrın en tanınmış divan şairi. “Şimdi arada, çok sevdiği Fuzûlî’ler, Galip’ler, nedimlerle yanyanadır.” BÜ.s.122.

Galland Tercümesi: Fransız şarkiyatçi (1646-1715)’ın 1704 yılında Fransızcaya tercime etmeye başladığı Bibbir Gece masalları tercimesi. "Gide'nin bir yumurcakken ezberler gibi okuduğu Galland tercümesini ben yirmi yaşlarında keşfettim." Kİ.s.297.

Galland: (1646-1715).Fransız şarkiyatçi. En mühim eseri 1704 yılında cevirmeye başladığı 12 ciltlik binbir gece uyarlamasıdır. “Birincisi, 18’nci asrın ilk yıllarında basılan Galland ‘ın “Binbir Gece” tercümesi.”IDG.s.83.

Galsworthy: (1867-1933). İngiliz oyun ve romancı.1932 nobel edebiyat ödülü sahibi. “Sonra şakirtler: Galsworthy, Thomas Mann, Broch, Marcel Proust, Jules Romains.” KA.s.140.

Galya: Fransanın eski adı. Antikçağda Pireneler,Akdeniz, Alpler Ren ve Atlas Okyonusu arasındaki bölgenin bütününe verilen isim. Oysa Galya gibi Latinleşen, fakat fatihleri bir buçuk asır putperest kalan Büyük Britanya’da, sanat, endüstri, toplum, dil, her şey yok edilir.” (Mağ. Sayfa 30).

Galyalı Amidis. 16 asır İspanyol şövalya romanı. Romana konu olan olayın kaynağı gelli değil ancak İspanyol yazar Garci Ordonez de Montalvo (1450?-1505?) yazmıştır.“Onaltıncı asır, Lancelot’nun nesre cevrilmiş bir nüshasına bayılır Galyalı Amidis.” KA.s.170.

Galyalı: Galya’dan olan kişi anlamına gelen bu kelime ortaçağda biraz daha farklı bir mana kullanılırdı Romalılar, Galya bülgesindek halka Galli, Yunanlılar, Kedler ve Asyalı’lar sözkonusu olunca Galyalı’lar derlerdi. “Ama Galyalı kâhinlerden zamanımızın birçok kavimlerine kadar milyonlarca insan için tabiinin tabiisi: Hiçbir felsefi düşünce zaman ve mekânda bu kadar yayılamamış.”BDE.s.116.

Gambetta: Leon Gambatta (1838-1882). Fransız avukat ve siyaset adamı. 1868 Baudin davasında yaptığı savunma ile meşhur oldu. Kilisenin hakimiyetini savunanlarla giristiği siyasi savaşı en mühim yönüdür. Gambetta, “ilk dusman kilisedir” der, arkasindan papazlari kovar Fransa'dan, fakat hepsini besler ve buyuk bir kismini Türkiye'ye yollayarak “Kilise aleyhtarligi bir ihrac metal degildir’der.” SNK.s.170.

Gandavralar: Gandharvalar. Veda’larda eski su Tanrısı. İkinci dereceden Tanrılar arasında yer alan Gandharvalar’ın Gök tanrısı İdranın yanında yaşayıp güzel Apsara’lar ile birlikte bir mizikal topluluğu oluşturduğuna inanılır Rigveda’da çok usta bir okçu ve savaşçı olarak tasvir edilir.“Kimnaralar şarkı söylüyordu, Gandavralar şarkı söylüyordu. Münacat okuyordu Siddhalar. Karanalar ilahi okuyordu.” BDE.s.376.

Gandhi: Bkz. Gandi. “Gandhi'nin bu dost ve yumuşak sesi de tahakkümün duvarlarını iskanbilden şatolar gibi devirmedi mi?.” Kİ.s.333.

Gandi: Mohandas Karamçand Gandhi (1869-1948). Ama herkes onu Mahatma “Ulu ruh” Gandi olarak bilir. “Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikadımın da son maddesidir.” diyerek pasif direnişle Hint kurtuluş destanını başlatan ve yazan Hint kahramanı. “Gandi bir insan değil bir şuur, Hint’in şuuru.” BÜ.s.213.

Ganeşa: Ganeşe ya da Ganapati. Göbekli, filbaşlı, dört kollu ve genellikle kırmızı olarak tasvir edilen Hint tanrısı. Parvati ile Şiva’nın aşklarından Ganeşa doğmuş.” BDE.s.133.

Ganivet: Angel Ganivet (1865-1898). İspanyol yazar. Ganivet, Don Kişot’u şöyle anlatır.” KA.181.

Ganj: Hindistan’da bulunan 3090 km uzunluğundaki Hinduların kutsal ırmağı. “Hint’e adını veren İndus, her sabah bütün bir canlılar dünyasını susuzluktan ve milyonlarca Hintli’yi günahlarından kurtaran Ganj.” BDE.s.89.

Gans. Eduart Gans (1797-1839) Alman Hukukçu ve Berlin Üniversitesi profesörü. Hegelci. Savigny’ye ve tarihçi okula karşı çıkarak hukuk felsefesi okulunu kurdu. “Marx yıllarca iki hocanın derslerine devam eder: Gans ile von Savigny." SSSS.s.112.

Garaudy: Roger Garaudy Fransız siyasetçi, bilim adamı ve yazar. 1913’te Marsilya’da doğdu. 1983’e kadar ateşli bir komünist. Fransa’daki komünistlerin en büyük akıl hocalarından. 1983ten sonra müslaüman olur “Müslümanlıkla sosyalizmin münasebetlerini Garaudy’den öğreniyorlar.” BÜ.s.250.

Garci Ordonez de Montalvo: (1450?-1505?) İspanyol yazar ve romancı. İspanyo Ortaçağ edebiyatı için ehemmiyetli bir yere sahip olan “Galyalı Amadis” romanının 1492 yılında yazması ya da İspanyolcaya uyarlaması en önemli yönüdür. “Kaynağı neresi? Belki Portekiz, belki Fransa. Muhakkak olan şu Garci Ordonez de Montalvo tarafından İspanyollaştırılmış.” KA.s.171.

Gardet: Louis Gardet (1904-1986). Fransız medeniyet tarihçisi ve müsteşriği. “Gardet’in İslam ve hümanizm hakkındaki düşünceleri, İslâm Medinesi (La Cite Musulmane) adlı eserinde yer alıyor.” KA.s.93.

Gargantua: Fransız Hümanisti François Rabelais (1490-1553)ın 1534 yılında yazdığı romanı. “Serüven hilkâyesi ile aşk hikâyesinde olabilirlik aranır, fantastik romanda aranmaz. Rabelais’nin Gargantua’sını,Cervantes’in Don Kişot’unu, Swift’in Güliver’ini hatırlayalım.” KA.s.136

Garibaldi:Giuseppe Garibaldi (1807-1882). İtalyan asker ve Siyaset adamı. “Bu parçayı (XXVI.bölüm) XVI. asrın Marseyyez’i diyor Quinet.Charles Benoist’nın tabiriyle “bir milleti dirilten çığlık”, üç buçuk asır sonra Cavaur’un,Garibaldi’nin tekrarlayacağı çığlık.” UU.s.174.

Gassaniler: Suriye’de hüküm sürmüş olan Hrıstiyan Arap aşireti ve. Gassaniler devleti Hz Ömer döneminde yapılan Yermük Savaşıyla ortadan kaldırılmıştır. “Bizans’ın peyki: Gassaniler , İranlıların peyki: Lahmiler.”Kİ.s.148.

Gassendi: Pierre Gassendi (veya Gassend). (1592-1655). Fransız Epikürcü filozof. astronom, matemetikçi ve fizikçi. “Bacon’ın ilimler şeması, Locke’un felsefesinde ve Newton’un ilmine uydurulmuş, Locke’un insan müdrikesi ile ilgili tahlilleri Gassendi’nin Epikürcü Atomizmi ile Bayle’in septisizmi arasında yer almıştır.” IDG. s.20

Gazali: İmam-i Gazali (1058-1111). Büyük İslam alimi ve müştehidi. İslâm’ı iyi tanıyordu Hayrettin İbn-i Haldun’u, Maverdi’yi, Gazali’yi okumuştu.” UU.s.49.

Gece: Vedalar’da ana Tanrıçalardan biri olarak kabul edilir. Kıyısı olmayan bir deniz Gece, varlıklar onun kucağında dinlenir. Annemiz Gece, Şafağa ulaştır bizi!” BDE.s.102.

Geceler: Fransız romantiklerinden Alfred de Musset (1810-1857)’in eseri. “Birçok büyük eserlerin ilk şekillerini bu dergide buluruz: Musset’in Geceler’i, Vigny’nin Kaderler’i, Merimee’nin Colombo’su.” BÜ.s.103.

Gelenekten Geleceğe: Tarih Profesörü İlber Ortaylı’nin 1982 yılında yayımladığı eserinin adı. “Hammer Hakkında en esaslı bilgilere, makaleyi yazdıktan sonra Dr. İlber Ortaylı’nın değerli bir kitabında rastladık: Gelenekten Geleceğe. (Nil yayinları,1982, s.55-64).KI.s.107.

Gelibolu: Marmara Bölgesinde Çanakkale iline bağlı ilçe. “Zamaninda çok sevimliş, çok sayilmiş. Ilk Millet Meclisinde Gelibolu Mebusu.” Kİ.s.110.

Gembloux: Belçika’ada Namur ilinin kuzey batısında bir komün. “İspanyada Sevilla İsidore ile Tolede’luy İldefonse’nin (yedinci yüzyıl) Flanders’da, Gembloux’lu Sigeber’in (onikinci yüzyıl); İtalya’da Petrarque’ın (ondördüncü yüzyıl 1338) De Viris’leri.”Kİ.s.393.

Genç Osmanlılar: Bkz. Jöntürkler.Birer çocuktu Genç Osmanlılar... Yaramaz, serkeş. Mefhumlar ve müesseselerle oynuyorlardı.” BÜ.s.131.

General Aupick: Jacgues Aupick (1789-1857). Fransız generali. Baudelaire’nin annesinin ikinci kocası. O büyük bakışı kim temsil ediyordu? Annesi mi, General Aupick mi, Tanrı mı? Hepsi bir.” Jur.I.s.192.

Genie: Fransızca’da Dahi, deha, üstün kabiliyetli kişi anlamında bir kelime. Genie bulutların arkasında gülüİ.Seyen tayf.” BÜ.s. 225.

Genji: ya da Genji Monogatari. Gerji’nin romanı Japon edebiyatçı ve şair Murasaki Şikibu (978-1014)’nin XI. Asrın başlarında yazdığı romanı. Eser klasik Japon romanının en mühim nümunelerinden biri olarak kabul edilir. “Aşk hikâyelerinin ilk şaheseri Japonya’da yazılmış: bayan Murasaki’nin Genji’si” KA.s.135.

Genji’nin Serüvenleri: Bkz. Genji. “Genji’nin Serüvenleri bin yıl önce yazılmış Japonya’da.” KA.s.127

Gentile: Giovanni Gentile (1875-1944). İtalyan filozofu ve Mussolini dönemininde milli eğitim bakanı (1922-1924). "Bu görüş önce Gentile, sonra da Alfieri tarafından benimsenecektir". SNK.s.187

Geoffroy Chaucer: (1340-1400). 14. asır İngiliz şair ve yazarı. En önermli eseri 1390 yılına doğru yazdığı sanılan ve 1478 uılında başılan Canterbury masalları ya da hikayeleridir. “Canterbury Hikayeleri’nde Geoffroy Chaucer’ın (1340-1400) çizdiği portreler canlı ve somut.”KA.s.213.

George Orwell: (1903-1950) veya asıl adı ile Eric Arthur Blair 20.nci yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasındadır. “Sir Herbert Read da aynı kanaattedir ( Anarşizmin felsefesi, 1940; Anarşi ve Nizam,1954.) George Orwell’in eserlerinde de aynı inanca şahit oluruz (Katalonca’ya Saygı.1934). Mağ.s.177.

George Sand: (1804-1876). Fransız kadın yazarlarından. Romantizm akımına mensup. “Balzac, XVI. Asrın en yaman üslup ve düşünce tâciri Rabelais’yi, George Sand’a okumak ister.” BÜ.s.199.

Georgique Tercümesi: De Lille (1738-1823)’in 1769 yılında Fransızcaya kazandırdığı Georgica tercümesi. Eser yazarına 1772 yılında Collage de France’ ta Latin şiiri kürsüsünü 1774’te de Akamemi üyeliğini kazandırır. “Georgique tercümesi, De Lille’e akedeminin kapılarını açmış.” BÜ.s.117

Gerard De Nerval: Gerard Labrunie Nerval de denir. (1808-1855). Fransız şair ve yazarı. Gerard De Nerval’in adı romantiklerle birlikte anılır; ancak 1855 yılında yazdığı “Aurelia” isimli romanıyla Gerçeküstücülüğün de öncüsü olur. Bunun dışında Gerard De Nerval’e ün kazandıran bir başka etken Faust tercümesidir.“Gerard de Nerval’i ölüİ.Süzleştiren kendi şiirlerinden çok Faust tercümesi. Edgar Poe’yu dünyaya tanıtan Baudelaire. UU.s.330.

Gerçeküstücülük:Andre Breton’un etkisiyle İki dünya savası arasında doruk noktasına ulaşan şiir edebiyat felsefe ve sanat hareketi. Sürrealizm. “Bu isyan batıda uzun zamandan beri seyrine anlaşğımız bir traji komedinin devamı; dadaizm,fütürizm,gerçek-üstücülük.” Kİ.s.10.

Germen Dünyası: Germania. Germanların ya da germanlara ayakın olanların yaşadıkları yerler. Eskiden Orta Avrupa’nın bir bölümüne verilen ad. Almanya, Bohemya ve Polonya’nın bir bölümünü içine alır. germanlerin yaşadığı yerler. “German dünyası ile Anglo Sakson dünyanın bağımsızlık belgeleridir bu iki çeviri’’IDG.s.89.

Germen: Germen halkından olan german tarzında olan. Germenia ile alakalı. Yunan destanları birer cinayet salnamesi, Yunan İskandinav, Germen destanları.” BÜ.s.207.

Germinal: Fransız Natüralist sanatçı Emile Zola (1840-1902)’nın Romanı. Türk okuyucu Assomoir’ı de, Nana’yı da, Germinal’i de yadırgayacaktı şüphesiz. Ahmet Midhat hiçbir kabiliyete, hiçbir hakikate düşman değildi. Ama Toprak yazarını sevmiyordu, sevemezdi de.”KA.s.295.

Gervinus. Georges Gottfried Gervinus (1808-1875). Alman tarihçi ve siyaset adamı. “Hegel Divan’ı çok beğenir; tarihçi Gervinus, yere batırır.” KA.s.33.

Geschichte der poetischen Nationalliteratur der Deutschen: Alman Millî Şiir Sanatı Tarihi. Alman tarihçi ve siyaset adamı Georges Gottfried Gervinus (1808-1875)’in 1835-1842 tarihlerinde yayınlanan beş ciltlik eseri. “Önce Gervinus’un 1835-1838 arasında yayımlanan Geschichte der poetischen Nationalliteratur der Deutschen’ini kaydedelim.” KA.s. 417.

Getto: Musevî cemaatinin kendi kimliklerini korumak için şehirlerin içlerinde kurdukları ve orada yoğun olarak yaşadıkları bir nevi müstakil bölge ya da eskiden özellikle doğu Avrupa’da bazi şehirlerde Musevîlere ayrılan bölge.“Oryantalistler kendi getto’larından hoşnutturlar dedik.” Kİ.s.64.

Geyik: Fabl türündeki eserleriyla tanınmış Fransız yazarı Jean de La Fontaine: (1621- 1695)’in 12 kitaplık fabl eserleinden biri. “La Fontaine, ‘‘Karga, Geyik, Kaplumbağa ve Fare” masalını buradan almış. İkinci bölüm birinciden çok daha kısa.” BDE.s.232.

Gırnata: İspanya’da bir şehir. “Katolik hükümdarlarla savaşan Gırnatalı kahramanlar ve zavallı Rey Chino.” KA.s.172.

Gırnata’da İç Savaş: Gines Perez de Hita’nın 1595 yılında yazdığı romanının adı. “Bu hikâyelerin en ünlüsü Gines Perez de Hita’nın: Gırnata’da İç Savaş (1595).” KA.s.172. Gide:Andre Gide (1869-1951). Nobel edebiyat ödüllü Fransız yazarı ve Kalapazanlar romanı yazarı. “Bu memleket sosyalizmi senelerce Pareto’nun Hüseyin Cahit tercümesi (Sosyalist Meslekler) ve bir de, Gide ile Rist’in ekonomi kitabı’nda (Şükrü Kaya tercümesi) öğrenmiştir’’ SNK.s.238.

Gine: Batı Afrika’da bir cumhuriyet. Başkenti Conakry, resmi dili Fransızcadır. Eskiden Sudan’ın güneyinden Gabon’a kadar uzanan bölgeye verilen isim. “Muzaffer Amerika’da, Fuat İsviçre’de, Hikmet Gine’ye gidiyor.” Jur.I.s.144.

Gioletti: Giovanni Gioletti. (1842-1928). İtalyan hukukçu ve siyaset adamı. “Gioletti, ‘İtalyada Bolşevizm, Moskova’da zeytin ağacı kadar imkansızdır.’ der.” SNK.s.133.

Girit Medeniyeti: Ege ve Yunan Medeniyetinin ilk ortaya çıktığı yer Girit adasıdır. Bu medeniyet buradan diğer adalara, Mora ve Yunanistan'a yayılmıştır. En önemli eserleri Knossos Sarayı’'dır. “Yunan mucizeside masal. Yani uzun bir hazırlığın neticesi: Girit medeniyeti, Miken medeniyeti. Sonra Dorlar istilası.” Jur.I..s. 157.

Gita-Govenda: Sanskritçe’de şarkı anlamına gelir. XII asırda Belgalli şair Cayadeva tarafından yazılmış bir eser. Eserde Krişna’nın çocukluğu, Radha ve kadın çobanlarla aşkları anlatılır. “Hint’in Neşideler Neşidesi “Gita-Govenda” da onun.” BDE.s.129.

Gitancali: Tagor’un Bengalce yazdığı şiir. Bu düşünce,”Gitancali”de, İnsanın Dini”nde, Sadhana da hep çıkar karşımıza.” BDE.s.278.

Gizli Hatıralar: Louis Petit de Bachaumont (16901771)’in eseri. “Bazıları papaz Irailh’in eserinden çok Bachaumont’un Gizli Hatıralar’ını beğenirler.” Kİ.s.400.

Gladstone: William Ewart (1809-1898). İngiliz devlet adamı. “Başvekil Gladstone, Define Adası’nı bitirmeden elinden bırakmamış.” KA.s.141.

Glimpses of Word History: Cihan tarihine Bakış. Hindistanlı devlet ve siyaset adamı Cavaharlal Nehru (1889-1964)’nun eseri. “Nehru, “Glimpses of Word History”yi Tagor’un şu mısralarıyla tamamlar.” BÜ.s.245.

Gnoz: Bkz. Gnosa. “İrfan,batı intelijansiyansının Gnoz (gnose) adını verdiyi ilmi ledündü.” Kİ.s11.

Gobineau: (1816-1882). Fransız diplomat ve yazar. “ırklararası Eşitsizlik Üzerine Deneme”adlı eseri önemlidir. “Celal Nuri,Guizot karşısında hehangi bir tastik veya red belirtmeden Gobineau’ya atlıyor.” Kİ.s.142.

Gobseck hesâbîliği: Gobseck, Balzac’ın 1830 yılında yazdığı romanının başğı ve ve romanın baş kahramanı. Roman kahramanı Gobseck, âdeta menfaatçılık ve açgözlüğün elinde oyuncak olmuş bir tefecidir. Her münasebetinde kendi çıkarlarının hesabını yapmaktadır. “Cömertliğinin arkasında bir Gobseck hesabîliği sırıtıyor, yatırım yapıyorsun kendine göre, küçük zavallı bir tefeci hesabîliği.” Jur.I.s.203-204

Godwin: William Godwin (1756-1836). İngiliz yazar ve siyaset kuramcısı. Aydın bir rasyonalizmin savunucusu olan Godwin,Anarşist Komünizmin temellerini atan kişi ve çağdaş anarşizmin öncülerinden olarak kabul edilir. “Godwin, Proudhon, Stirner, Tucker devleti kayısız şartsız reddeder.” BFH.s.41.

Goebbels. Joseph Paul Goebbels (1897-1945). Alman siyaset adamı ve nasyonel sosyalizmin savunucusu. “Goebbels’e göre de, nasyonal sosyalizm, gerçek sosyalizmdir.” UU.s.129

Goethe: Johann Wolfgang Von Gothe (1749-1832). Alman edebiyatçısı ve mütefekkir. Kuvvetli bir şair, görmüş geçirmiş bir devlet adamı, değerli bir bilgin ve bir dahi. Bütün Alman edebiyatını Hiçbir edebi ekole bağlanman etkisi altında bıraktı. “Eser, az sonra Goethe’nin önsözüyle Almanca’ya çevrilmiş,1824’de Goethe’nin Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları’nı İngilizceye kazandırmış.” Kİ.s.368.

Gogol: NokalayVasilyeviç Gogol (1809-1852). Rus roman yazarı. “Rus Romanı, Gogol’dan sonra Turgenyef’i, Dostoyefski’yi, Tolyos’u anlatıyor.” KA.s.228.

Goldmann: Lucien Goldmann (1913-1970) çeşitli dillerde eserler veren Roman Hukukçu, felsefeci, sosyolog ve edebiyarçı. Goldmann “Recherches dialectiques”de, sosyolojiyi Marx’ın kurduğunu ve “Kapital”den başka sosyoloji kitabı yazılmadığını söyler.” SNK.s.20.

Goldmann:Lucien Goldmann (1913-1970). Belçikalı Marxsist filozof ve edebiyat tenkitçisi. Goldmann en çok edebiyat sosyolojisi alanındaki araştırmaları ve 1955 yılında kaleme aldığı Pascall ve Racine’i konu alan The Hidden God ile tanınmıştır. “Goldmann “Recherches dialectiques”de, sosyolojiyi Marx’ın kurduğunu ve “Kapital”den başka sosyoloji kitabı yazılmadığını söyler.” SNK.s.20.

Goldsmith: Oliver Galdsmith (1728-1774). İngiliz yazar ve şair. "Ortaya 'Ogüst Çağı' diye bir mefhum ayılır. Mesela Goldsmith için kraliçe Anne dönemi, 1700-1740 yılları, bir 'augustan age'dir".” Kİ.s.62

Goliat: Bkz. Calut. “Belki doğru, dev: Goliat yani yürüyen dağ parçası, sırtındaki cüce: Davut yani zekâ.” BÜ.s.218.

Gomperz: Theoder Gomperz (1832-1912). Avusturyali paraşütçü ve hellenist yazar. Ününü 1896-1909 yıllarında yazdığı Yunan Düşünürleri (Griechische Denker) adlı eserine borçlu. “İsa’dan önce beşinci asır”, diyor Gomperz, edebiyatça pek zengin bir dönemdi, ama hiç de kitabi bir çağ değildi bu.” Mağ.s.25.

Goncourt Armağanı: Fransız yazar E. De Goncourt’un vasiyeti üzerine, ölümünden (1894) sonra kurulan ve 1902’de resmilik kazanan edebiyat derniğinin 1903 yılından itibaren her yıl Fransız romanına verdiği ödül. “Sadizm hapsediciliği muhabbet evlerinden çıkıp kütüphanelerin başşesine kuruldu, Goncourt armağanları bile alıyor artık.” KA.s.273.

Gongore: Luis de Gongora Y Argote (1561-1627) İspanyol şair. Sone, letrilla ve romans yazan Gongore İspanyanın en önemli şairleri arasında sayılmaktadır. Lope ve Gongora, Le Tasse, Metastase ve Alfieri ile çağdaşlarını vasıflandırırken barok mafhumu çok daha yerindedir’.” Kİ.s.68

Gori: Parlak anlamına gelir. Hint’in üç biyük tanrısında biri olan Brahma ve Vişnu gibi isimlerle anılan Şiva’nın isimlerinden biri. “Binbir adı var bu Tanrıça’nın: Uma (nazlı), Beravi (korkunç), Sati (vefakâr eş), Gori (parlak), Kali (siyahî), Durga (yama).” BDE.s.132.

Goriot Baba: Fransız romancı Balzac’ın 1834-1835 yılında yazdığı eser. “Goriot Baba”nın kahramanı Rastignac daha oturmuş, daha zinde bir toplumun çocuğudur.” BÜ.s.203-204.

Gotha progarami: Alaman sosyal demeokrat partisinin kuruluşunu belirleyen Gotha kongresinde (1875) hazırlanan program. Lassalle’ın tezlerinden yana olanlarla Marx ve Engels’nin tezlerini savunanların birleşmesinden ortaya çıktı. Sonra Marx ve Engels gotha programının Eleştirisi adlı bir eser yazarlar. “ŞemsettinSami Bey Mihran Efendi’nin Tercuman-i Sark’inda Gotha progaraminin seriat-i Ahmediye’ye uygun oldugunu yazar.” SNK.s.162.

Gottsched: John Cheristoph Gottsched (1700-1766). Alman yazar ve profesör. Fransız klasik edebiyatından etkilenerek alman edebiyatında arılaşma çalışmalarında bulundu.

XVIII. yüzyılın Alman edebiyatını yeni baştan kuran kişi olarak biklinir. “Hocaları Voltaire ve Gottsched’den ayrılarak,edebi değerlerin yeniden tarihi birsınıflamaya tabi tutulmasını ister.” Kİ.s.407.

Gönüllerde Doğan: Hint mitolojisinde istek tanrısı Kama’nın ünvanlarından birisi. Bir karısı Şefkat, Kama’nın, öteki Şehvet..ve adları saymakla bitmez: Beş Oklu, Gönüllerde Doğan,Sarhoş Eden, Öldüren...” BDE.s.181.

Görice: Osmanlı devletinde Manastır Vilayetine bağlı sancak merkezi. “Bu günkü Arnavutlukta Korçe. “Aslı (Koçi Bey Risalesi) Göreceli Koçi Bey nâm zât-ı maarif- simatın Sultan Murad-ı rabia takdim olduğu lâyihaları câmi bir risaledir.” UU.s.320.

Graal: Graal ya da Aziz Grall. Ortaçağ inanışına göre, Hz.İsa ‘nın tilmizleriyle birlikte yediği son yemekte kullandığı ve Yusuf’un, yüzbaşının mızrak darbesiyle peygamberin bedeninde aşğı yaradan topladığı kap. “Sezlong entelektüelleri, Graal’i (İsa’nın kullandığı son tas) aramaya giden şövelyelere benziyorlar.” Mağ.s.61.

Graf: Arturo Graf (1848-1913) İtalyan yazar, tenkitçi ve şair. “Konuya en büyük katkıyı Graf yapmıştır (1865).” IDG.s.103.

Graİ.Sci: Antonio Graİ.Sci (1891-1937). İtalyan filozof ve siyaset adamı. Demek ki onlar da,Graİ.Sci’nin anladığı manada ,organik birer entelektüeldir.” Mağ.s.36.

Gray: Thomas Gray (1716-1771). İlgiliz şair ve yazar. Faransa ve İtalya’da Horace Walpole’Un yakın dostu önemli bir kısmını Campridge’de klasikler doğal bilimler ve arkeoloji üzerine araştırmalar yapar. “Ossian ve “eski İngiliz dramı”çevresindeki polemik,şair bir profesörün ilmi tecessüsünü alevlendirir: Gray.”KA.s. 399.

Greene: Robert Greene (1558-1692) İngiliz dram ve roman yazarı. Greene’nin Dalavericilik’i (1591-1592) gibi.” KA.s.214.

Grek: Eski Yunan’a verilen ad. Eski Yunanlılarla ilgili, Eski Yunan’a özgü olan “Oynak zekâsıyla Fransız, derin tecessüsü ile Alman, diyalektik virtüozu olarak Grek, tevazuu -isterseniz gururu deyin- kibarlığı, özelebiliği ile yüzde yüz Osmanlı BÜ.s.252.

Grimm Kardesler: Alman Filolojisinin kurucusu sayılan Jacob Grimm (1785-1863) ve kardeşi Wilhelm Grimm (1786-1859)’e verilen isim. Grim kardeşler Alman filolojisi, Alman dili tarihi, Alman Efsaneleri konularında yaptıkları çalışmalarla bilinir. “Perault isittigi gibi anlatiyordu bu hikayeleri, sifahi gelenege saygisi vardi, nitekim daha sonra,Grimm kardesler ile Andrew Lang da ayni seyi yapacaklardir.” Kİ.S.315.

Grimm Masalları: Grimm kardeşler’in XVIII. asırda terledikleri masallar kitabı. “Gesta Romanarum ve Fabliau’lardan La Fontaine’in Grimm’in Andersen’in masallarina kadar bir cok meshur eser sanskritce kaynaktan genis olcude faydalanmiş.” Kİ.s.311.

Grimm: Bkz. Grimm kardeşler. “Grimm için de Hz. Muhammed inanmayan bir adamdı.” SNK.s.202

Gringore: Pierre Gringore (1470-1539). Pek çok şiir kaleme almasına rağmen tiyatrolarıyla tanımış 16 asır Faransız yazarı. "Sokrat'ın istihzasını Gringore veya Rabelais'nin maskesi altında saklayan akıllı deliler; Charles-quint veya II.Philippe gibi dünyaya söz geçirmeyi düşleyen ikbalperest deliler; Pavie'de I.François esir edilen yahut Berquin ve Nubourg'la alevler içinde can veren yiğit deliler; Munster'deki anabaptisler veya Paıis'teki protestanlar gibi azgın deliler." IDG.s.161.

Grousset: Rene Grousset (1885-1952). Fransız Şarkiyatçi ve tarihçi. Sizinle uçağa binelim diyor Grousset ve yüz yirmi asırlık tarihin üzerinde dolaşalım. Jur.I.s. 156.

Guarino: Guarino Veranese (1374-1460). Guarino de Guarini de denir. İtalyan hümanis yazar ve gramerci. Birçok klasik eserin çevirmeni va yapımcısı. "Guarino, 1408'de, elli kadar yazmayla Doğu'dan geldi. Sicilya'nın allame bir kitapçısı Aurispa, 1423'de Venetik'e 200'den fazla yazma taşıdı" KA.s.109.

Guenon: Rene Guenon (1886-1951). Fransız filozof ve yazar. Vedalar’dan etkilenerek Hindu dini ve İslamî konularda araştırmalar yapar. “Guenon diyor ki: Çağdaş insan garip bir ön sezi içinde: bir şeylerin sonu gelecek. BFH.s.9.

Guglielmo Ferrero: (1871-1943).İtalyan tarihçi. Antifaşist olması sebebiyle Fransaya göçmak zorunda kalan ve eserlerinin önemli bir kısmını Fransızca yazan Ferrero çalışmalarını İtalyan tarihi üzerinde yoğunlaştırmıştır. Buu konudaki en önemli eseri de: Roma’nın Büyüklüğü ve Çöküşü’dür. “Guglielmo Ferrero. Ferrrero’ya göre ilerleme kavramı kişiden kişiye değişir.” Kİ.s.142.

Guizot: François Guizot (1787-1874). Fransız tarihçi ve siyaset adamı.Avrupa ve Fransa medeniyet tarihi üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınır. “Celal Nuri’nin tavsiyesi de Guizot’nunki gibi tek kelimeyle ifade edilebilir: Zengin olunuz!” Kİ.s.137.

Gulive’rin Seyahatleri: Jonathan Swift’in 1726 yılında yazdığı fantastik yergisi.eser bir hoşgörü klasiği olarak değerlendirilen eser Daniel Defeo’ya bir cevap niteliğindedir. Robinson bağımsızlığını kurmak için öalışırken Guliver iyi ve murtlu bir bağımlılığı tercih etmektedir. ama cocuklar bu ic karatan yayimlardan illalalah diyerek buyukler icin yazilmis kitaplara el atarlar: “Robinson Crusoe (defoe) Guliverin seyahatleri (swift)gibi.” Kİ.s.313.

Guliver Kompleksi: Jonathan Şwift’in Guliverin Seyahatleri ismli eserinin kahramanın taşıdığı kompleks. Guliver, Houyhnhmnler’in kendini kabullenmeyişni ve reddedişlerini görünce ağlamaya başlar. Bu deyim saf, günahsız ruhsuz ve kişiliksiz insanların tek yönlü ütopyalarını ve sukût-u hayal sonu yaşadıkları hezeyanı anlatmak için kullanılır. “Osmanlı Imparatorlugu’nun Bati karsisindaki davranisi, tam bir Guliver kompleksidir. Sonra bu degerler manzumesi bir anda silinmis, sen Hititsin, sen Sumersin denmistir.” SNK.s.167.

Gulliver: Jonathan Şwift’in Guliverin Seyahatleri ismli eserinin kahramanı. Bkz. Guliver’in Seyahatleri. “Baslangicta cocuklar icin yazilmamis eserler Scott’un, cooper’in romanlari gibi, bazende Swift’in “Gulliver”I Cervantes’in “Don kisot”u gibi ... bozularak benimsenirler.” Kİ.s.317.

Gumplovich[33]: Ludwig Gumplovicz (1838-1909). Polonyalı Sosyal Darwinci, mataryalist sosyolog ve hukukçu. “inceleme Gumplovich'indir ve yazi su basligi tasir:”İbn Haldun, XVI. Asir Arap Sosyoloğu’ Gumplovich yıllardır mudafaasını yaptığı görüşle Ibn Haldun'un fikirleri arasında büyük bir yakınlık görün.” IDG.s.226-227.

Gunadya: Hint yazarı. Ne zaman ve nerede yaşadığı bilinmiyor. Kendisi hakkındaki en önemli bilgi Büyük roman anlamına gelen ve Hint hikayelerinin en mühim kaynağını oluşturan “Brihatkata” isimli eserin yazarı oluşudur. “Gunadya yazmış eseri, aslı asırlardır kayıp.” BDE.s.236.

Guptalar: Eski Hindistan’da İ.S.270-550 yılları arasında hüküm sürmüş Hanedan. İki yüzyıl saltanat sürmüş Guptalar, ülkelerini genişletmiş, şairleri korumuş, kendileri de şiirle uğraşş.” BDE.s.184.

Guru: Hindu dininde Tanrı ile kul arasındaki vasıta kişi pir, mürşit. “Kadınlar da gurur (mürşit)olabilir.”BDE.s.160.

Gurvitch: George Gurvitch (1894-1965). Fransız sosyolog ve Sorbone Üniversitesi profesörü. “Herakleitos’tan Hegel’e, Proudhon’dan Weber’e Sartre’a, Gurvitch’e kadar, düşüncenin bütün fâtihleri diyalektikçidirler.” BÜ.s.190.

Gustave Lanson: (1857-1934). Fransız edebiyat tenkitçisi ve edebiyat tarihçisi “Asrın sonunda bu birbirine zıt çalışmaların muhasebesini yapmak ve onlardan faydalanarak hem akla, hem gönle, hem de elle tutulur gerçeklere uygun bir edebiyat tarihi metodu yaratmak şerefi, Gustave Lanson’a nasip olur.” KA.s.441.

Gustave Le Bon: (1841-1931).Fransız hekin ve sosyolog. Ayrıca toplum psikolojisi alanında yazdığı La Psychologie des foules (Yığın Psikolojisi ya da Kitle Psikolojisi) isimli eseriyle tanınmıştır. “Gustave le Bon,’Arap Medeniyeti’gibi nefis bir eserin yazarıdır ama İslâmiyetin muhibi değildir.” Kİ.s.192.

Guyau: Marie Jean Guyau (1854-1888). Sanat sosyolojisinin bellibaşlı temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Fransız şair ve fülozofu. Şairlerle filozoflardan sonra, bir filozof- şair, Guyau’yu dinleyelim: “Sanat ve şiirde deha alabildiğine geniş ve derin bir sevgi, bir içtimâileşme gücüdür.” BÜ.s.226.

Guzman de Alfarache: Mateo Aleman’ın 1599 yılında yazdığı pikaresk romanı. “Hem İspanya’da, hem diğer Avrupa ülkelerinde en çok okunan bir roman da Guzman de Alfarache (1599-1605)” KA.s.174.

Güçlük Tepeleri: John Buryan (1628-1688)’ın 1676 yılında yazdığı Necata Doğru isimli romanında mekan adı. “Sarp Güçlük tepesini soluk soluğa çıkar Hristiyan.” KA.s.215.

Gülhane Hattı Hümayunu: Tanzimat Fermanının diğer adı. “Gülhane Hattı Hümayunu... Padişah, fermanla, ülkesine yeni bir düzen vermeyi, örfi (keyfi) davranışları sona erdirmeyi taahhüd etmekle kalmaz, Sanayi ve Ticaret Avrupa’sının ekmeğine yağ süren 1838 Ticaret Antlaşması’nı da tasdik ve teyid eder.”BFH.s.121.

Gülistan ve Bostan: İranlı şair Sadi-i Şirazi’nin 1258 yılında kaleme aldığı meşhur eser. “Sadi'nin ‘Gülistan ve Bostan’ı Cumhuriyet'e kadar Rüşdiye talebelerinin tecessüsüne açıktı.” Kİ.s.299.

Güliver: Bkz Giliver’in seyahatları. “Serüven hilkâyesi ile aşk hikâyesinde olabilirlik aranır, fantastik romanda aranmaz. Rabelais’nin Gargantua’sını,Cervantes’in Don Kişot’unu, Swift’in Güliver’ini hatırlayalım.” KA.s.136.

Gün Dergisi:1945 yılında İstanbul’da, AdilMüstecapoğlu yönetininde çıkan haftalık siyaset, sosyoloji, ekonomi ve edebiyat konulu haftalık derginin adı. Tanrıkut’un Gün dergisi: Edebiyat Tarihinde Dejenenereler, Lucretius.” Mağ.s. 281.

Gün Ortasında Karanlık: İngiliz uyruğuna geçen ve İngilizce yazan Macar muharriri.Arthur Koestler (1905-1983)’in 1940 yılında yayımladığı eserinin adı. Eserin asıl adı: Darkness at Noon. İngilizce’de Darkness. “karanlık”, noon: “öğle vakti” anlamındadır. “Gün Ortasında Karanlık” bir çağın mıuhakemesi; bir çağın hatta bütün çağların.” BÜ.s.210.

Günaltay: Bkz. Şemseddin Günaltay. “Fakat Togan bir ilim adamından beklenen kadirşinaslığı nedense Günaltay’dan esirgemiş. Kİ.s.91.

Güneş banliyösünün Cengiz Han’ı: Banliyo bir şehrin, bir yerleşim yerinin yakın cevresi ve dolaylarına denir. Güneş banliyosü, güneşin yakın yerleri anlamına gelir ki yakıcılığı sebebiyle yaklaşmak mümkün değildir. Cengiz Han yeryüzünün en kanlı hakanlarından birisidir. Cengiz Han gibi bir kan dökücüyü, yaklaşılması imkânsız bir mekânın hükümdarı olarak tahayyül etmek daha da korkunçtur. Güneş banliyösünün Cengiz Han’ı deyimiyle şahısların sevgisizliği, acımasızlığı, merhametsizliği ve yok etme hevesi anlatılmaktadır. “İnsan bütün canlı varlıkların çobanı olmalıdır, güneş banliyösünün Cengiz Han’ı değil.”UU.120.

Güneş Beldesi: Güneş Ülkesi ( Civitas Solis) veya Güneş Beldesi. İtalyan filozofu Tommaso Campanella (1568-1639).’ın 1602 yılında Napoli hapishanesinde Latince ve İtalyanca olarak kaleme aldığı ve 1623 yılında Almanya’da yayımlanan ütopik eser. "Avrupa'da Thomas Morus Ütopyası'nı Campanella'nın güneş beldesi takip eder. SNK.s..77.

Güneş Dil Teorisi: Dillerin tarih öncesinde güneşe verilen “ağ” adından doğduğunu ileri süren, Türklerin medeniyet tarihindeki yerini belirtmek üzere Atatürk tarafından 1935-1937 yılları arasında savunulan görüş. Din İnkılâbı. Bu aşırı tasfiyecilik çıkmaza saplanınca sahneye yeni bir nazariye çıkarılır: Güneş Dil Teorisi.” Mağ.s. 266.

Günlük: Günce. Bir yazarın bir günde yaşadıklarını ve düşündüklerini anlattığı yazılara denir. “Batı’da Hazret-i Muhammed için neler söylenmiş? Burada da Dante’nin İlahî Komedya sından, Voltaire’in Adetler Üzerine Denemesi sinden, Napoleon’un Günlük lerinden, Carlyle’ın Peygamber Şeklinde Ortaya Çıkan Kahraman yazısından, Lamartine’in Türkiye Tarihi I inden, Renan’ın Muhammed ve İslâm’ın Menşei inden, Hugo’nun Asırların Destanı şiirinden seçilmiş metinler sıralanıyor.” Kİ.s.154.

Gütenberg: Matbaanın mucidi.doğum tarihi ihtilaflı 1394,1400 gibi rivayetler var. Ölümü:1468. batı Almanya Mainz’de doğdu.1434 yılında Strasbourg’a yerleşti. Burada yıllarca harflerin dökümü ve baskı makinesi üzerine çalıştı. Nihayet 1440 yılında icâdını gerçekleştirdi. 1450 yılında Mainz’de ilk basımevini kurdu ve ilk olarak incili bastı. Bir süre sonra ortağı ile anlaşamayarak mahkemelik oldu. Mahkemeyi de kaybederik geçim sıkıntısı içine düştü. Nihayet1468 yılında sefalet içinde öldü. “Şuursuz bir büyücü Güthemberg! Işığı paçavraya hapsetmiş.” BÜ.s.263.

Güzel Philippe: (1268-1314). Kurnaz politikacılığı ve Çevresine topladığı hukukçulara Roma hukukundan mutlak kral yetkilerini çıkartmasıyla meşhur olan Fransa kralı. “Güzel Philippe’den beri Roma İmparatorluk hukukunun İmperium’unu, yani hiç kimseye hesap vermek zorunda olmayan mutlak hakimiyet hakkını, Fransa kralı lehine diriltmek isteyen burjuva hukukçularının inatçı gayretlerine meydan okuyuştu bu.” UU.s.186.



Meriç, Cemil, Jurnal C I.s.370.

Meriç, Cemil, Jurnal C I.s.372.

age.s.371.

age.s.373

Meriç, Cemil, Mağaradakiler s.370.

[6] Merç, Cemil, Kırk Ambar,s.451.

[7] Meriç Cemil, Bu Ülke s.49.

[8] Ümit Meriç Yazan,Babam Cemil Meriç,s.158.

[9] Meriç Cemil, Bu Ülke s. 326.

[10] Meriç, Cemil, Jurnal II.s.187.

[11] Güngör, Erol, Sosyal Meseleler ve Aydınlar, s.327.

[12] a.g.e.s.222.

[13] Meriç Cemil, Umrandan Uygarlıga, s.9.

[14] Meriç Cemil, age arka kapak.

[15] Metinde “Abder’li Hekate” olarak geçmektedir

[16] Cemil Meriç’in özellikle Kültürden İrfana eserinde ismi sık sık geçen Adelung’un kaynaklarda pek bahsedilmeyen tarihçiliği ve tarih felsefeciliğine önemle vurgu yapılır. Yazarın bu alandaki eserlerinden örnekler verilerek görüşleri anlatılır.

[17] Ahmet Hamdi Akseki ile Elmalılı Hamdi Yazır karıştırılmış. Burada zikredilen Hak Dini Kur’an Dili ismli eser Elmalılı Hamdi Yazır’ın 10 ciltlik Kur’an tefsiridir. Ahmet Hamdi Akseki’nin ise bu mahiyette bir eseri yoktur. Bunun içindir ki Aksekili Hamdi (Elmalı) değil; Hamdi Yazır (Elmalılı) ya da daha doğru bir ifade ile Elmalılı Hamdi Yazır ismi kullanılmalıdır..

[18] SNK kitabının 37. sayfasında Brunschvig şeklinde ismi Brunschvicg şeklinde olmalıdır.

[19] SNK’de Baha Tevfik, Louis Büchner’in Madde ve Kuvvet’ini çevirmişti.” SNK.s:279. cümlesinde bahsi geçen kişi aynı kişi olmasına rağman yazarın ilk adı yanlış yazılmıştır. Bu hatanın muhtemel sebebi SNK’nin Ümit Meriç’in ders notları olmasıdır.

[20] Kelimenin yazılışı Carboneria şeklindedir.

[21] Kaynaklar eserin yayınlanış tarihini 1839 ve 1840 olmak üzere iki değişik şekilde göstermektedir.

[22] Danden veya Dandin kaynaklarda Dandin olarak da geçmektedir.

[23] Ahemiler sülalesi olarak da kaynaklar ada yer alır.

[24] Keyaniyan sülalesi olarak da kaynaklar ada yer alır.

[25] Eserde Ahmet Mitat Efendi için kullanılan “Osmanlıların Diderots’u ; daha doğrusu Pierre Larousse’u” vasfında bir yazım hatası yapıldılmıştır ibare Osmanlıların Diderot’u şeklinde olması gerekir. Çünkü Mitat Efendi ile Diderot’un ortak yönü velud olmalarıdır. Mütaakip ifade “daha doğrusu Pierre Larousse’u” sözü de kanaatimizi doğrulamaktadır.

[26] Zikredilen eserde Diogene Laerce’in doğrusu Diogene Laertios şeklindedir.

[27] Dün ve Bugün isimli eserin yazım tarihi 1843 ve 1844 yılları olarak farklılık göstermektedir.

[28] Cemil Meriç Ebu Süleyman Davud’un ölüm tarihini 883 olarak veriyor ancak MEB.İslam Ansiklopedisi Ebu Süleyman Davud’un hayatının 817-888 tarihleri olarak göstermektedir.

[29] Cemil Meriç’in Kültürden İrfana isimli eserinde Ebu Süleyman Davud’un Şafii Mezhebi İmanı İmam Ebu Muhammed Bin Şafi’nin talebesi olduğu yazmaktadır(Kİ.s.197). Ebu Süleyman Davud İmam-i Şafi’nin talebesi değil İmam-i Ahmet Bin Hambel’in talebesidir. Zaten İmam-ı Şafinin vefat tarihi ile Ebu Süleyman Davud’un doğum tarihi aynı yıla rastladığından(817) böyle bir ihtimal yoktur.

[30] “Eserin asıl adının Kitâb İhbar al ulamâ bi ahbar al hukemâ ismini taşıdığı zannedilmektedir. Halbuki al Zavzanî tarafından yapılmış olan hulasa’nın ismi al multakatat min Kitab-ı Tarih al-hukama’dır, fakat daha ziyade Tarih al- hukama ismi ile tanınmaktadır.”(İslam Ansiklopedisi. C.5/2, s.864). IDG’de aynı eserden söz edilirken “Ekber el-Hükema” diye zikredilmektedir. Eser İbn El Kifti’nin tek eseridir.

Metinde El Kanun fi’l tıp olarak yazılmıştır.

[32] Eserin yazılış tarihi kaynaklarda 1578,1580 olarak değişiklik göstermektedir.

[33] Gumplovich isminin yazımı IDG ve SNK eserlerinin muhtelif yerlerinde Gumplovich ve Gumblowicz farklar göstermektedir. Bunun yazarın imlatercihi olarak değerlendirebiliriz.


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar