Sosyalist Hilmi Kimdir?
| |
Meslek, # 21, 5 Mayıs 1925 / 5 May 1925, s.11.
MEMLEKETİMİZDEKİ
AMELE HAREKETLERİNİN TARİHİ
- I
-
Sosyalist Hilmi Kimdir? - Hilmi Nasıl Sosyalist Oldu? Otelci
Madamın Sosyalistlik Telkinleri - İştırak Nasıl
Çıktı Bilecik’e Nefi - Sosyalistlik mi İtilafcılık
mı? - Sosyalist Fırkası Nizamnamesi Nasıl Kabul Edildi?
Meşrutiyet'ten sonra memleketimizdeki amele cereyanlarından en
ufak hareketlerden en büyük grevlere kadar meşgul olan ve bu hareketlerde daima
ele başılık vazifesini gören Hilmi nihayet sözde bir Sosyalist Fırkası tesis
etmişti. Bu Sosyalist Fırkası1nin 1335 senesi Temmuz'unun 20nci günü
İstanbul'da inikâd eden kongrede tanzim ve kabul edildiğini bildiren
nizamnamesinin birinci maddesinde "Fırkanın unvanı Türkiye Sosyalist
Fırkası olup müessis-i evveli Hüseyin Hilmi Arkadaş fırkanın la-yen-azl ve
daimi reisidir" denilmektedir.
Memleketimizde sermaye ve amele diye kuvvetli birer kitle tefrik
etmeye sebebiyet veren ve ameleyi siyasi ve içtimai bir mücadeleye sevk etmeye
uğraşan la-yen-azl reis Hüseyin Hilmi Arkadaş kimdir? Bu makalemizde bahs
edeceğimiz bu şahsiyetin hayatı mateessüf memleketimizdeki amele tarihini
tedkik etmek isteyenleri şaşırtacak kadar gariptir.
Hilmi efendi Meşrutiyet'ten evvel istibdad senelerinde İzmir'de
suyolu taharri memuru idi. Ruşdiye tahsilini bile ikmal etmemiş olan Hilmi
efendi uzun boylu, iri ve kuvvetli vücuduyla taharri memurluğunu bahak ifa
etmekte idi. Hatta o zamanlar İzmir valisinin ve sair büyük paşaların
muhabbetlerine nail olduğundan arkadaşları arasında temayüz etmiş ve ayrıca
hususi hafiyelik vazifeleriyle meşgul olmaya başlamıştı. Hilmi efendi validen,
paşalardan ve sair muteber zevattan bu suretle gördüğü hususi rağbeti nazar-ı
dikkate alarak mesleğinde terfi için vazifesine biraz daha kuvvetle sarılıyor,
mesleğini hergün biraz daha seviyordu.
Hilmi efendi mesleği dolayısıyla İzmir'deki bütün şahsiyetlerle
tanışmıştı. İzmir'in en ufak dükkancısından en büyük memuruna kadar herkesi
tanıyan Hilmi efendi bir gün muhabir Baha Tevfik bey ile tanışmıştır. Her
nedense Baha Tevfik bey ile çok sevişen Hilmi vaziyetinden, mesleğinden memnun
ve istikbalinden emin yaşarken pederinin vefat ettiğini haber alınca mumaileyha
ile birlikte İstanbul'a gelmiştir. Hilmi efendi İstanbul'da pederinin miras
bıraktığı evi 800 liraya sattıktan sonra taharri memurluğunun müşkülatını
nazar-ı dikkate alarak » memuriyetten istifa etmiştir. İstanbul'da 800 lirayı
yemek ile meşgul olurken birden bire Romanya'ya kadar bir seyahat etmek aklına
gelmiştir. Hilmi efendi Romanya'da Bükreş'in güzel bir caddesinde mükellef bir
otelde dünyanın zevk ve sefasını sürerken bir gün caddeden kırmızı gömlekler giymiş
bir cemm-i gafirin geçtiğini görmüştür. Kırmızı gömlekli bu adamların ellerinde
kırmızı bayraklar ile yek avaz olarak "yaşasın" diye bağırmaları
Hilmi efendinin her ne kadar nazar-ı dikkatini celb etmiş ise de hiç kimseden bunların ne ve kim olduğunu öğrenememiştir.
Fakat akşam üstü otelin sahibesi madam ile görüşürken soz gündüz geçen kırmızı
gömleklilere intikal edince Hilmi efendi nazar-ı dikkati celb eden bu adamlar
hakkında madamdan izahat almaya başlamıştır. Madam oldukça kuvvetli bir tahsile
malik olduğundan Hilmi efendiye kırmızı gömlekliler hakkında mufassal malumat
vermiş ve bunların amele olduğunu hatta sosyalist olduklarını söylemiştir.
Hilmi efendi amele ve sosyalist kelimeleriyle kırmızı gömlekleri
bir cemm-i gafiri bir kez daha tahayyül etmiş ve bunun Türkiye'de icrası kabil
olup olmadığını düşünmeye başlamıştır. Amele ve sosyalist kelimeleriyle yavaş
yavaş geceleri uykusunu bile kaçırmaya başlayan Hilmi efendi artık her gün
madamdan amele ve sosyalist kelimeleri hakkında ders almaya başlamıştır.
Madamdan aldığı amele ve sosyalist fikirlerini kafasına iyiden
iyiye yerleştiren Hilmi efendi Romanya'da durmayı fazla bulmuş ve derhal
Türkiye'ye avdet ederek sosyalistlik ve amelelik çıkarmaya karar vermiştir.
İşte bu surette 20 gün kadar Romanya'da hem ziyaret ve hem de sosyalistlik ve
amelelik tetebbu' eden Hilmi efendi Romanya'dan Sosyalist Hilmi Arkadaş I
olarak İstanbul'a gelmiştir.
Hilmi Arkadaş İstanbul'a geldiği zaman pek çok geçmeden
Meşrutiyet de ilan edilmişti. Artık önünde geniş bir faaliyet sahası açıldığına
kani olan Hilmi Arkadaş kendisine taraftar bulabilmek ümidiyle etrafa baş
vurmaya başlamış ise de hiç kimse kendisi ile teşrik-i mesai etmemişti. Nihayet
Hilmi Arkadaş İzmir’de tanışarak beraber İstanbul’a geldikleri Baha Tevfik ile birleşmeye karar vermiştir. Ancak Baha Tevfik efendinin
muhaririiğinden başka elinde bir sanat olmadığından Hilmi Arkadaş'ı da
kandırmaya muvaffak olmuş 800 liradan geri kalan para ile iştirak
namıyla bir gazete çıkararak propoganda yapmaya başlamışlardır.
Fakat Hilmi Arkadaş'm yazı yazmaya iktidarı olmaması
yüzünden Baha Tevfik efendi makaleleri yazıyor, Hilmi Arkadaş imzasını atarak
sosyalistliği müdafaa ediyordu! Burada Baha Tevfik hakkında biraz malumat
vermek lazimdır zan ediyorum. Baha Tevfik efendiyi Meşrutiyet'in ilk senelerini
idrak edenler içinde tanımayan yoktur. Ezker Amu ta kim bi’l-hayr düsturunu
aklımızdan çıkarmamakla beraber Baha Tevfik efendinin su-i şöhretini İstanbul
içinde bilmeyen kalmamıştı. Maa-haza Mekteb- i Mülkiye'den mezun bulunan ve bir
dereceye kadar Fransızca bilen Baha Tevfik efendinin yazdığı yazılar okunmaz da
değildi. Bu surette yazmış olduğu makalelerin zirine vaz1 edilen Hilmi
Arkadaş imzası ile Hilmi Arkadaş Ötede beride malumatlı bir zat olarak
tanınmaya başlanmıştı. Yalnız Hilmi Arkadaş ve Baha Tevfik efendiler Ittihad ve
Terakki Fırkası'nm mevki-i iktidara geçtiği zaman maddi hiç bir menfaat elde
edemediklerinden yavaş yavaş meyus olmaya başlamışlardı. Nihayet Ittihad ve
Terakki Fırkası'na muhalif olan iştirak gazetesi sahipleri Ahmet Samim
beyin ittihatçılar tarafından vurulması üzerine fevk'al-ade bir nüsha çıkararak ittihatçılara olan butun kin ve garazlarını
dökmüşlerdi.
Fakat Ittihad ve Terakki hükümeti derhal İştirakı kapatarak Hilmi Arkadaş'ı
da Bilecik'e nefi etmişlerdi. iste bu suretle
Hilmi ve Baha Tevfik efendilerin faaliyetlerine nihayet verilmişti. Hilmi
Arkadaş menfasında hükümet aleyhine ötede beride söz söylerken bir gün
Bilecik'de menfa olan malum şeyh'ul- islam Mustafa Sabri Hoca ile tanışmıştır.
Mustafa Sabri ile pek çabuk ahbap olan Hilmi Arkadaş bütün menfa hayatını
mumaileyhin yanında geçirmiştir. Aradan aylar ve seneler geçtikten sonra Harb-ı
Umumi mütarekesi üzerine mevki-i iktidardan düşen İttihatçılar'ın İstanbul'dan
uzaklaşmasıyla meydanı bos bulan Hilmi Arkadaş ve Mustafa Sabri Hoca bir gün
İstanbul'a ayak basmışlardır.
Artik ömrünü meslek ve gaye uğruna menfalarda geçiren Hilmi
Arkadaş mukaddes bir fikir adamı gibi, mevki-i iktidara geçen İ'tilafçılar'dan
memuriyet istemeye başlamıştır. Evvela böyle iri yari vücuduyla her gün Mustafa
Sabri Hoca'nın yanından ayrılmayan Hilmi Arkadaş'ı fevk'al-ade mümtaz bir
şahsiyet zan eden I'tilafçılar Çatalca mutasarrıflığını teklif etmişlere de
mumaileyh bu makamı mateessüf kabul edemeyeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine
Hilmi Arkadaş gibi Ömrünü menfalarda çürüten "büyük 'bir adam"ın memuriyet kabul etmemesi I'tilafçıları pek çok
şaşırtmıştı. Hakikaten Hilmi Arkadaş memuriyet kabul etmek istemiyordu. Onun
yegane gayesi Romanya'da iken gördügü kırmızı gömlekli ameleler gibi Türkiye'de
de bir amele kitlesi vücuda getirerek en Öne geçmek ve onlara
"yaşasın" diye bağırtmaktı. Fakat buna ne suretle muvaffak
olabilecekti? Aksi gibi birden bire İstanbul'a İngiliz, Fransız, Italyan
kuvvetleri de dahil olmuştu. Lisan bilmeyen Hilmi için bunlarla tanışmak biraz
müşküldü. Maa-haza Hilmi Arkadaş düvel-i muhtelife kuvvetlerini nazar-ı dikkate
almayarak kendi gayesinde muvaffak olmak için planlar kurmaya başlamıştı. O
zamana kadar Avrupa'da bulunan ve ameleci diye tanınmış olan Doktor Refik
Nevzat beyin birden bire İstanbul'a gelmesi üzerine Hilmi Arkadaş fevk'al-ade
memnun oldu. Doktor Refik Nevzat ile birleşerek derhal bir Sosyalist Fırkası
Nizamnamesi yaptı. Fakat, nizamnamenin birinci maddesine kendisinin la-yen-azl
bir reis olarak koyduğu şartından memnun olmayan Doktor Refik Nevzat Hilmi
Arkadaş'tan ayrıldı. Hilmi Arkadaş da zaten kendisine rakip add ettiği doktorun
ayrılmasından memnun olarak derhal şeyh'ül-İslam Mustafa Sabri'yi buldu. Ona
kendisinden hiç bir memuriyet istemediğini, ancak tanzim ettiği Sosyalist
Fırkası Nizamnamesi'ni bila tedilat Heyet-i Vükela'ya tasdik ettirmesini talep
ettiğini söyledi. Hilmi Arkadaş aynı zamanda kendisini fevk'al-ade seven
Dahiliye Nazırı Ali Rıza Paşa'yı ziyaret ederek keyfiyeti izah etti. Ve Heyet-i
Vükela'da bir itiraza meydan verilmeden nizamnamenin tasdikini rica etti. Hilmi
Arkadaş'in ricalarını kabul eden şehy’ül-islam Mustafa Sabri Hoca ve Ali Rıza
Paşa'lar hakikaten nizamnameyi Hilmi Arkadaş'in arzusu veçhile bila tadilat tasdik
ettirdiler. Bu suretle Hilmi Arkadaş Sosyalist Fırkası namıyla kendisine
la-yen-azl bir ebedilik veren bir fırka nizamnamesine müessis sıfatıyla sahip
oldu.
Zeki
Cemal.
Meslek, # 22, 12 Mayıs 1925 / 12 May 1925, ss.14-15.
MEMLEKETİMİZDE AMELE HAREKETLERİ TARİHİ
- 2
-
Kırmızı gömleklilerin reisi olmak hülyası! Hilmi Arkadaş'ın fırka nizamnamesi - intifa* için fırka!
Geçen nüshamızda Türkiye'deki amele hareketlerinde ele bazılık vazifesini
gören Sosyalist Hilmi Arkadaş1ın ne suretle Sosyalist olduğundan
bahs etmiş ve ne suretle Sosyalist Fırkası imtiyazı almaya muvaffak olduğunu
yazmıştık.
Sosyalist Hilmi Arkadaş Sosyalist Fırkası imtiyazını eline aldığı
zaman Romanya'da gördüğü kırmızı gömlekli amele kitlesinin memleketimizde
hakikate inkilab ettiğine inanmaya başlamıştı. Fakat elde imtiyaz varken
etrafına nasıl amele toplamalı ve ne suretle hakiki maksada nail olabilmeli
idi? Yalnız başına duşundu, nihayet aklına bir tedbir geldi. O zamanlar kendi
kendilerine toplanarak aralarında teavün sandığı yapan amelelere müracaat ile
keyfiyeti bildirmeye karar verdi.
0 vakitler Kasımpaşa'da Seyr-i Sefain Fabrikası amelesi aralarında
bir teavün sandığı yaparak sandığın etrafına toplanmış, ve Yedikule'deki
debbağhane ameleleri de aralarında ufak bir toplanma hareketi yapmış, Anadolu
Şimendüfer amele ve memurları da cemiyet teşkil etmişlerdi. Fakat bu toplanma
hareketleri hiç bir zaman o mesleğe mensup amele arasında umumi bir mahiyeti
haiz olmadığından cemiyetler terakki ve inkişaf edememekte
idi. Hilmi Arkadaş amelenin bu hareketlerini tedkik etmiş ve hiçbirisinin
muvaffak olamadığını anlayınca müteessir olmaya bile başlamıştı. Maa-haza
müteessir olmaktansa Sosyalist Fırkası'nı derhal faaliyete başlatmaktan başka
çare olmadığını anladı. Amele cemiyetlerine birer mektup ile Sosyalist Fırkası
Nizamnamesi gönderdi. Sosyalist nizamnamesi iyiden iyiye tedkik edilecek olur
ise Sosyalist Hilmi Arkadaş'ın Romanya'da otelde gördüğü kırmızı gömlekli
ameleler gibi bizim memlekette yaparak onların reisi olmaktan başka gayesi
olmadığı derhal tahakkuk eder. Sosyalist Hilmi Arkadaş'ın hükümetin nazar-ı
tedkikinden geçmeden tasdik ettirerek nail olduğu Sosyalist Fırkası imtiyazı
birüce-i ati idi:
Türkiye
Sosyalist Fırkası'nin Nizamname-i Dâhiliyesidir.
işbu nizamname-i dahili 1335 senesi Temmuz'unun 20nci günü
İstanbul'da inikâd eden kongrede tanzim ve kabul edilmiştir.
Sosyalist Fırkası'nin Meclis-i Mebusan'daki mebusları diğer
fırkalar mebuslarına karşı bir heyet-i müttehide halinde bulunacaklardır. Bu
heyet-i müttehide "sermayedaran" sınıfının her türlü tehakkümünü
hükümete karşı protesto ve bütçenin bi'l- cümle tahsisat-i mesturesini red
edecektir. Sosyalist mebuslar, fırkanın izni olmadan müstakilen bir güna
teşebbüsât-ı siyasiye ve hususiyede bulunamazlar. Meclis-i Mebusan'da heyet-i
müttehide, işçilerin hukuk ve hürriyet-i siyasilerini ve amele hayatını bir
hal-i müreffehiyete isâl edecek ve aynı zamanda mücadelât-ı sunûfî
teshil eyleyecek olan ıslahatın mevki'-i fiile çıkmasına hasr-ı mesai
edeceklerdir. Her mebus gerek memleket dahilindeki ifaâlinde, gerek propaganda
icrasında, hasılı sosyalizme ait her turlu hareketinde fırkanın kararlarına
tabi olacaklardır.
1-
Fırkanın unvanı
"Türkiye Sosyalist Fırkası" olup müessis- i evveli Hüseyin Hilmi
Arkadaş fırkanın la-yen-azl ve daimi reisidir.
2-
Fırkanın siyaset ve
muamelat-ı umumiyesinin tanzim ve tedviri hususu ve bundan mütevellid mesuliyet
beş sene müddet için doğrudan doğruya fırka müessislerine aittir. işbu esas ile
şube teşkilatına ait mebhasm ikinci maddesi şube vezaifine ait mebhas beşinci
maddesi dahi yine beş sene müddet için kabul edilmiştir. Ve bu müddet esnasında
inikâd edecek olan kongrelerin daire-i tedkik ve tadilinden hariçtir.
3-
Bundan gayrı hususatm
tebdil ve tadili selahiyeti yalnız kongreye ait ve racidir.
Türkiye Sosyalist Fırkası’nin programı şu idi:
Sosyalizm adem-i musavvat ve adaletsizliğe istinâd eden cemiyet-i
hazırranm teşkilat-i esasiyesinde tebdilat ve tağyirat icra ederek ve cemiyeti
kabil-i tehammül bir hale ifrağ eylemek demektir. Buna vasıl olmak için kabul
ettiği metalibat-ı esasiye şunlardır:
1-
Vesait-i amel ve
mübadelenin milli bir esasa irca ve ifratı
2-
Aynı gayeye çalışanlarla
beyn’el-milel tevhid-i i'fâl ve hareket etmek. Sosyalist Fırkası metâlibat-ı
esasiyesinin tahkikine nazaran ıslahat-ı umumiye icrasını arzu eder.
1-
Her turlu intihabatm
bila vasıta, rey-i am ve nısbi usul üzere icrası,
2-
Müddet-i intihabiyenin
iki seneye tenziliyle mebus adetlerinin teksiri.
3-
Hürriyet-i matbuat ve
hürriyet-i içtimainin temini,
4-
Beyn’el-milel
münazaun-fih mesailin hakem vasıtasıyla reviyyet ve tesviyesi,
5-
Din ve mezhebin bir
mesele-i hususiye olarak telakkisi,
6-
Butun derece-i tahsilin
mecannen ve cismani olması,
7-
İdam cezasının lağvıyla
muhakematm mecanni olması,
8-
İnsanların ihtiyacat-ı
tabiyesinden olan mevaddan alman vergilerin lağvıyla "resm-i
metruki"nin bilhassa verasette kabulü.
9-
Ihtiyacat-i mübremenin
istihsâl ve istihzarıyla uğraşan çiftçi, işçi ve sair erbâb-ı say ve ameleden
alınacak vergilerin ref’i.
10-
Sefahat, mükeyyifât ile
gayr-ı kabil-i istifade servet-i müdharelerden alman vergilerin tezyidi.
11-
Şimendüfer, maden
ocakları, bankalar, şirketler ve buna mümasil müessesat-ı iktisadiye ile
bilumum vesait-i istihsâl ve amelin içtimâi bir hale ifrağı veya devlet
tarafından idaresi.
12-
Sermayedar sınıfının
zulmu altında ezilen küçük tacir, çiftçi, amele gibi fakir ve işçi sınıfının
himayesini temin, ve bu hususta lazım gelen müessesatın teşkiline icab eden teşebbüsata tevessül edilmesi.
13-
Sanayide, ziraatta say
ve ameli kanunun himayesi tahtında intizama alma}:.
1-
Haftada bir gün
istirahat, tâbir-i âhirle amele istimal edenler tarafından yedi gün zarfında
altı günden fazla çalıştırmamak.
2-
Say ve amel müddetinin
günde sekiz saate tahdit ve tenzili,
3-
Ondort yaşından aşağı
olan erkek ve 16 yaşından ufak kız çocuklarını çalıştırmaktan men' etmek, rüşte
baliğ olanları yarım gün ve terbiye ve tahsilleriyle mütenasib olacak surette
çalıştırmak.
4-
Gece çalıştırılmasının
kadın ve çocuklar için men'i, gece say ve amelinin suret-i mutlakada lüzumuna
ihtiyaç olmayan bütün sanayide gece çalıştırılmasının men’i.
5-
Smaat, ticaret, ziraat
amele ve esnafı ve belediyelerin iştirak ve ittihadıyla hadd-ı askari yevmiyeyi
teşkil eden bir çok fiyatların tesbiti.
6-
Her ustaya gerek ceza ve
gerek suret-i âhrede amelenin yevmiyesinden birşey tenzil etmek hakkının men’i
ve ameliyathane ile dar'ül-sanayilerin nizamname-i hususilerine amelelerin müdahalesi.
7-
Ameliyathaneler,
fabrikalar, destegahlar, maden ocakları, ilh. gibi yerlerin, hıfz'ül-sıhha
nokta-ı nazarından şerait-i fizyolojiyeyi tahrif etmeyecek surette muhafazası
ve devletle amele sendikaları tarafından müntehab müfettişlerin taht-ı
nezaretinde bulunması.
8-
Her nev’i ticaret,
ziraat ve sınaatta çalışan bütün yevmiyeciler için "Prodomi” ( ) denilen
usta ile amelelerden müntehab ve müteşekkil sulh muhakemelerinin tesisi ve bir
amele nezareti teşkil, bu da olamadığı takdirde bir "Meşâgil ve Mesâlih-i
Amele” kalemi namıyla Nafia Nezareti’ne merbut bir kalem ihdası.
9-
Mahbûsinin say ve
amellerinin Reji haline vaz'ı.
10-
Fiyat-ı say ve amel-i
mahbûsinin sendikaya dahil amelelere tediye edilen fiyat ve say ve amele müsavi
olmak üzere tediyesi.
11-
Amelelerin tatil-i eşgal
hak ve hürriyetlerinin muhafazası.
12-
Tıbbi ve iktisadi
tehlikelere karşı teminat sigortaları yani içtimai şirketler tesis etmek:
1-
Tatil-i eşgal,
ihtiyarlık, maluliyet, kaza, hastalık zamanlarında bu gibi icabat-ı hayatiye
neticesi olan kazalara karsı ticaret, ziraat, sınaat erbâb ü say ve amelin
heyet-i mecmuasına tatbik edilmek üzere millet tarafından bir şirket-i
içtimaiye-i teavüniye teşkil ve tesisi.
2-
Amelelerin
yevmiyelerinden hiç bir akçe ahz olunmamak şartıyla iki sülüsü sermayedaran ve
ustalar, patronlar tarafından bir
sulusu de devlet tarafından ita edilmek üzere tekaüdiye sandıkları şirket-i
ictimaiyesinin tesisi.
3-
Say ve amel kavaninin
teşkil ve ihdasıyla bu kavaninin bila tefrik bütün ameleye tatbiki.
4-
Şirket-i içtimaiye
idaresinin işlerine amelelerin iştirakıyla kontrol hakkına malik olmaları.
Nizamname-i
Dahili ahkamından miistahricdir:
1-
Fırkaya dahil olacak
arkadaşların fırkanın program ve Nizamname-i Dahiliye'sini kabul ve ahkamına
katiyyen riayeti temin ve taahhüt etmeleri ve diğer bir fırka veya cemiyetle
olan alakalarını kat' etmeleri lazımdır.
2-
Bundan maada ihtikâr,
sahtekarlık, emniyeti suistimal, sirkat, rüşvet, cinayet gibi ahval ve if’âl
sahibi olmayıp hüsn-i hal ve fazilet erbabından olduğuna dair fırka azalarından
birinin kefaletini haiz olmak ve 3-5 kıtasında üç adet fotoğrafı takdim etmek
şarttır.
3-
Butun fırka asalarına
asıl hüvviyet varakaları yalnız merkez-i umumi tarafından ita edilir. Merkez-i
Umumi’nin tasdikini havi olmayan hüvviyet varakaları sahtedir.
4-
Her aza arzu-i
vicdanıyla ve istidat-ı mâliyesiyle mütenasib olmak ve bir liradan dün olmamak
üzere fırkaya hin-i kabulünde bir duhuliye ita eder ve yirmi kuruştan aşağı
olmamak üzere de muntazamen bir mahiye itasını taahhüt etmek mecburiyetindedir.
1- Şube olmayan bir yerde, hadd-ı askari beş kişi Merkez-i
Umumi'nin musade ve muvafakatiyle o mahalde bir şube teşkil ve küşâd
edebilirler. Her şube mühr-i resmiyesini Merkez-i Umumi'den istihsal etmeye
mecburdur.
Sosyalist Fırkası’nin bütün nizamnamesi bundan ibarettir. Yalnız
Nizamname-i Dahili ['yel ilave edilen "Şube Teşkilatı" hakkmdaki
mevadda şube teşkil ve küşâdı için askari beş kişinin bir araya gelmesi ve
toplanan paranın nısfını şube kasasında hıfz ederek nısf-ı diğerini merkeze
göndermesi zikr edilmektedir. Şubelerin vezaifinde ise mebus ve belediye
intihabatmda fırka için çalışılması ve hasta arkadaşlara yardım edilmesi
bildirilmektedir. Şubeler vezaifinin dokuzuncu maddesinde zikr edilen bu yardım
birûce-i ati icra edilecektir:
"Her şube hastalık dolayısıyla çalışamayan azalarına
muavenet-i lazıme ve nakdiyede bulunmak mecburiyetindedir. Ban-ı şart-ı mezkur
azanın iade-i afiyet edip tekrar işe mübaşeretinde kasayı izrâr etmiş olmamak
için kasaya olan borcunu ceste ceste tesviyeyi taahhüt etmesi lazımdır."
Bundan sonraki maddeler Heyet-i Merkeziye tafsilatı ile Merkez-i
Umumi’nin faaliyeti ve ne suretle aza kayd edilerek para alınması lazım
geldiğini ve bir de senelik kongrede tedkik edilecek mevadı göstermektedir.
Kongre için tahsis edilen mevaddan 5nci madde Sosyalist Fırkası reisi Hilmi
Arkadaş’m amelecilik hakkmdaki bütün gaye ve ümitlerini göstermektedir:
"Kongre ictimaatına fırka reisi riyaset ederek kongre
kitabetini de fırka Katib-i Umumisi idare eder,"
Bu nüshamızda ancak bahs edebildiğimiz Sosyalist Fırkası'nin
nizamnamesini gelecek nüshamızda tedkik ederek memleketimizdeki amele
hareketleri tarihine devam edeceğiz.
Zeki
Cemal.
Meslek, # 24, 26 Mayıs 1925 / 26 May 1925, ss.9-10.
MEMLEKETİMİZDE
AMELE HAREKETLERİ TARİHİ
- 3
-
Sosyalist Fırkası reisi bile fırka nizamnamesi ile programın
samimiyetine emin değil idi. - İlk grevler: Kazlıçeşme debbağhane amelesi grevi
- Kasımpaşa Tersane amelesi grevi Fırkanın muvaffakiyetleri - İngilizler’den
tavsiyename alınınca - Tramvaycıların ilk grevi.
Geçen nüshamızda Türkiye'de amele ve kapitalist olmak üzere kendi
nokta-ı nazarına göre iki sınıf vücuda getirdiğine kani olan Sosyalist Hilmi
Arkadaş'm amele hukukunu müdafaa etmek üzere tesbit etmiş olduğu Sosyalist
Fırkası'nin programını neşr etmiştik.
Sosyalist Fırkası'nin nizamnamesini okuyan ve madde ba-madde
tedkik eden karilerimiz eminim ki siyasi, iktisadi, sermayesiz sınıfın
himayesi, fırkaya duhûl şeraiti ve hatta şube küşadı hakkmdaki maddelerin
tahtındaki müstetir "hüve"leri derhal his etmişlerdir. Esasen
maddelerin tesbit ve tanzimi ile hükümet tarafından ne suretle tedkik
edildiğine ait hikayeden de anlaşıldığı üzere bir mevcudiyet, bir kitle ve bir
sınıf vücuda getirmeye çalışan Hilmi Arkadaş bile kendisinin tanzim etmiş
olduğu maddelerdeki menfaat maksadlarını pek vazih bulduğundan Sosyalist
Fırkası Nizamnamesi'ne ve programına tedkik ettirmeden sahip olmak için bir çok
desiselere müracaat etmiştir.
iste Sosyalist Hilmi Arkadaş’ın bu hareketi de isbat ediyor ki
Türkiye'de amele sınıfı vücuda getirecek baş Sosyalist Hilmi Arkadaş bile fırka nizamnamesinin samimi olmadığına ve
bundan dolayı amele yerine kendi ve kendisine peyrev olacak bir kaç arkadaşın
menfaatlerine yardımdan başka iş olmayacağına kaniydi.
Maa-haza firkanin malum olan programı ve nizamnamesindeki menfaat
maksatlarına rağmen Sosyalist Fırkası'nın teşkili amele arasında buyul’: bir
sevinç tevlid etmiş ve tramvay, Şirket-i Hayriye, Haliç, Kazlıçeşme, Debbağhane
ve saire ameleleri Sosyalist Fırkası'na karşı büyük bir temayül göstererek kayd
olmaya başlamışlardır.
Bu suretle yavaş yavaş fırkaya kayd edilmeye başlayan amelenin
yekunu 50 kişiye bile baliğ olmamış ve fırka vaziyetini idrak etmemişti ki
Kazlıçeşme’deki debbağhane fabrikalarındaki amele, kendi kendilerine bila sebep
grev ilan ederek Sosyalist Fırkası‘na iltica ettiler. Sosyalist Hilmi Arkadaş bu
vaziyet karşısında birden bire şaşırdı. Romanya'da gördüğü kırmızı gömlekli
sosyalistlerin yaptığı işi Hilmi Arkadaş da yapacaktı. Demek ki nihayet Hilmi
Arkadaş da emeline muvaffak olmuştu. Hilmi Arkadaş derhal amele murahhaslarını
Sosyalist Fırkası'na davet etti. Onlardan grevin sebebini öğrenmek istedi.
Fakat ameleler ne işin grev yaptıklarını bilmedikleri gibi ertesi günkü ekmek
paraları da ceplerinde yoktu. Hilmi Arkadaş düşünmeye başladı. Fırsat tamamdı.
Ancak bu aç ameleyi bir müddet oyalayabilecek para lazımdı. Fırkaya kayd edilen
azanın verdikleri duhuliye ise 5 lirayı bile tecavüz etmemişti. Esasen bu para
ile de fırka için merkez olmak üzere Sirkeci'de Hoca Paşa'da ufak bir mahal
isticar edilmiş ve iki sandalye ile bir de masa alınmıştı. Bu sebepten fırkanın
kasasında para bile mevcut değildi. Halbuki grev ilan eden amelenin Sosyalist
Fırkası'na iltica etmelerinden maksat greve devam için karınlarını doyurmak
hususunda fırkanın yardımını talep etmekti. Tabiidir ki Sosyalist Flrkası gibi
yalnız sermayesiz sınıfın himayesi için 20 maddeyi programına dere eden ve
kendisine "amele hamisi" namını veren bir fırka da bu yardımı ifadan
çekinmezdi.
Hilmi Arkadaş eline geçen ilk fırsatta muvaffak olamazsa fırka
için istikbal mevcut değildi. Buna mukabil esasen yekunu 90’a baliğ olan
ameleyi grevde muvaffak ederse "sermayedaran sınıfının her turlu
tehakkümünü" ilk hamlede kırmış olduğunu gösterecek ve bu hal Sosyalist
Fırkası için mükemmel propaganda olacaktı.
Hilmi Arkadaş’m bir gece uykusu kaçtı. Duşundu taşındı. Ertesi gün
meçhul bir menbaadan 800 altın lira bularak Sosyalist Fırkası Merkezi'ne
geldiği zaman Heyet-i İdare azaları ile kapının dnünde toplanan ameleye hitaben
bir nutuk irad etti. Bu nutukta Sosyalist Fırkası’nin programlarından bahs etti
ve ameleye :
- Sabr ediniz. Ben sizin karınlarınızı doyuracağım. Haydi Veli
Efendi Çayırına... dedi. Debbağhane amelesi Veli Efendi Çayırı’nda toplandı.
Hilmi Arkadaş Veli Efendi Çayırı’na birinde pilav diğerinde zerde olmak üzere
iki kazan koydurdu. Bu yemekleri bütün ameleye tevzii ettirdi. Bu suretle on
gün kadar amele greve devam etti. Nihayet fabrika sahipleri ile müzakeratta
bulunan Sosyalist Fırka reisi Hilmi Arkadaş amelenin lehine olmak üzere
bir i'tilafname tanzim ve imza etti. Grev bitti. On gün karınlarını doyuran
amele Hilmi Arkadaş'a ve Sosyalist Fırkası'na olan şükran borçlarını
ödeyebilmek için müttehiden Sosyalist Fırkası'na kayd edildi. Bu suretle on
günlük faaliyetten sonra fırka 90 amele birden kazanmıştı.
Sosyalist Hilmi Arkadaş'm grevin bidayetinde bulduğu 800 altın
liranın menbaı meçhuldür. Sosyalist Fırkası'na mensup olan aza ile Heyet-i
idare azasından hiç bir zat Hilmi Arkadaş'ın bu parayı nereden ve nasıl
bulduğunu da bilmemektedirler. Maa-haza menkul bir rivayete nazaran Hilmi
Arkadaş greve yardım maksadıyla bu parayı komünistlerden almış imiş. Fakat biz
Hilmi Arkadaş'ın bu parayı komünistlerden almış olduğuna pek ihtimal
veremiyoruz, çünkü Hilmi Arkadaş son zamanlara kadar hatta Sosyalist Fırkası’nm
en kudretli zamanında bile komünistliğe hadim hiç bir harekette bulunmamıştır.
Debbağhane amelesi bu suretle muvaffak olunca İstanbul ameleleri
arasında Sosyalist Fırkası'na karşı büyük bir teveccüh baş gösterdi. Amelelerin
hepsinin içinde "sermayedaran sınıfına" karşı bir hareket yapmak
arzusu galebe çalmaya başladı. Debbağhane grevinden beş on gün sonra Kasımpaşa
Tersane Fabrikası'nda çalışan amele birden bire grev ilan ettiler ve derhal
Sosyalist Fırkası'na iltica ettiler. Birinci grevi muvaffakiyetle idare eden
fırkanın reisi Sosyalist Hilmi Arkadaş evvela ameleden grevin sebeplerini
öğrenmek istedi. Fakat hiç bir amele muayyen bir gaye için grev ilan etmemişti.
Fırka reisi Hilmi Arkadaş için esasen grevin sebebi ehemmiyeti haiz değildi.
Madem ki amele grev ilan etmiş ve Hilmi Arkadaş reis olarak
tanınmıştı, artık grevin sebebini araştırarak programlar tanzim etmek ve bir
hatt-ı hareket tayini ile uğraşmak vahi düşüncelerdi.
Hilmi Arkadaş Tersane Farikası’ndaki grev ilan eden ameleye paraları
olup olmadığını sorduğu zaman amelenin evvelce teşkil ettikleri bir teavün
sandığında külliyetli miktarda para olduğunu öğrendi. Bundan fevk'al-ade memnun
olan Hilmi Arkadaş derhal teavün sandığındaki paraları Sosyalist Fırkası'na
nakil ettirerek ameleye her gün yevmiyelerini almalarını emretti. Aynı zamanda
ameleye hitaben sosyalistlikten ve grevden bahis bir nutuk irad ederek
muvaffakiyetler temenni etti. Tersane fabrikalar müdürüyle müzakereye başladı.
Neticede amelenin sandığındaki paradan hesapsız surette sarf edildiği halde 400
lira kalmıştı ki müzakere hüsn-i suretle neticelendi. Amele işleriyle meşgul
olmaya başladı. Fakat Hilmi Arkadaş fabrikadaki bütün ameleyi Sosyalist
Fırkası'na aza kayd etmişti.
İşte bu suretle iki grevi idare ederek ameleye yardım eden
Sosyalist Fırkası; Romanya’daki kırmızı gömlekli hayallerinin Türkiye'de
hakikate inkilâb ettiğinden dolayı amele arasında ve bütün İstanbul'da göğsünü
gererek dolaşmaya başlamıştı.
Artık Sosyalist Hilmi Arkadaş bütün büyük mehafile girip çıkıyor.
Mustafa Sabri Hoca'nm delaletiyle tanıştığı nazırlarla siyasi fırka reisi
olarak münakaşalarda bulunuyordu. Nazırlarla münakaşa ve müzakereler esnasında
Hilmi Arkadaş o derece kuvvetli bir şahıs gibi müzakereye karışıyordu ki o
zamanın mevki-i iktidarında
bulunan Hürriyet ve I'tilaf Firkasl â’zam ve ekabiri Hilmi Arkadaş'm tam bir
sosyalist fırkası için lazım, evsâf ve şeraiti haiz olduğuna kani}
olmuştular.
Bu suretle Hürriyet ve I’tilaf Fırkası’nin mümtaz şahsiyetleri
arasında büyük bir mevki sahibi olan Hilmi Arkadaş günün birinde Ingilizler'e
Hürriyet ve I'tilaf Fırkası lideri Sadık beyden bir tavsiyename aldı. Bu
tavsiyenamede Sadık bey Hilmi Arkadaş için "Deli doludur ama
sosyalistlikten falan anlamaz. Kendisinden de çok istifade edilir” diye yazıyor
ve onun teşebbüslerinde yardım edilmesini rica ediyor idi. Hilmi Arkadaş bu
tavsiyenameyi o zaman işgal kuvvetleri kumandanı olan Ingiliz miralayına
götürdü. Ingiliz miralayı iri vücutlu Hilmi Arkadaş’ı gürünce kendisinden her
suretle yardım edilebileceğine kani olarak bir kağıt verdi. Bu kağıt ile Hilmi
Arkadaş bütün İstanbul’da her iş yapacak ve bu hususta hiç bir kimse kendisine
mani o1amayacaktı.
Hilmi Arkadaş kağıdı cebine koyduğu zaman artık kendisi ve fırkası
için hiç bir mani kalmadığına kani olarak fırka merkezine geldi. Arkadaşlarına
kağıdı gösterdi. - Korkmayınız arkadaşlar... dedi. Artık bizim için istikbal
mü’men ...
Fi’l-hakika o zamana kadar yapılan faaliyetler esnasında
İstanbul’u işgal eden düvel-i muhtelife Hilmi Arkadaş hakkında iyi fikirler
beslemiyorlardı. Hatta Hilmi Arkadaş'ın iki teşebbüsü de I'tilaf kuvvetleri
tarafından men edilmişti. Esasen Hilmi Arkadaş’m teşebbüslerine en ziyade mani
olmak isteyenler de Ingiliz işgal kuvvetleri kumandanı miralaydı... Kendi hareketlerine
mani olmak isteyen miralaydan bu derece selahiyet-i tâmmeyi alan bir fırka için
tabiidir ki istikbâl mü’men idi.
Hilmi Arkadaş artık asasının yekunu artık oldukça mühim bir
rakkama baliğ olan ve elinde fevk’al-ade selahiyeti bulunan Sosyalist Fırkası
namına bilumum şirketler amelesi arasında propagandaya başlama}: istiyordu.
işte bu esnada Hilmi Arkadaş'a tramvay amelesinden vatman Kenan
efendi namında birisi müracaat etti. Hilmi Arkadaş Kenan efendi ile uzun müddet
tramvay amelesi hakkında görüştü. Ondan amele hakkında malumat aldı. Esasen
Kenan efendi amele arasında bir ittihad ve toplanma hareketi için teşebbüste
bulunduğundan Hilmi Arkadaş’tan yardım istiyordu. Tramvay amelesi hakkında
malumat verdi. Sosyalist Fırkası namına Hilmi Arkadaş’tan yardım talep etti.
Hilmi Arkadaş Kenan efendiye birçok vaatlerde bulunduğu için tramvay amelesinin
toplanması hususunda derhal faaliyete başlamaya karar verdiler.
Kenan arkadaş evvelce şimendüferde çalışmış bilahare Tramvay
Kumpanyası’na vatman olarak kayd edilmişti. Tramvay Kumpanyası'ndaki amelenin
feci vaziyetini gordügü zaman evvela vatman arkadaşlarıyla birlikte
"Vatman ittihad Cemiyeti" namıyla bir cemiyet teşkiline teşebbüs
etmiş bi’l-ahare cemiyet teşkil ettikten sonra cemiyet namına Sosyalist
Fırkası’na giderek reis Hilmi Arkadaş ile görüşmüştü. işte bu suretle Hilmi
Arkadaş ile görüşerek tramvay amelesinin ittihadı için teşebbüsatta bulunmaya
karar veren vatman Kenan arakadaş Hilmi Arkadaş ile teşebbüsat hakkında
müzakereye başladılar.
Kenan arkadaş Tramvay Kumpanyası' nın amelesi
olduğu için amelenin ve kumpanyanın vaziyetini bütün teferruatıyla biliyordu.
Bu sebepten yapılan müzakerede ameleyi toplayabilmek için evvela bir iş ve
müsbet bir faide vücuda getirdikten sonra amele ile temasa başlanmasını
söyledi. Hilmi Arkadaş bu fikre iştirak ederek derhal faaliyete başladı.
Bu zaman tramvay azami 50 kuruş yevmiye alıyordu. Haftada bir gün
bile tatil yoktu. Çalışma saatleri sabah altı buçuktan itibaren gece yarısından
iki saat sonraya kadar devam ediyordu. Bu şerait tahtında dünyanın hiç bir
tarafında amele çalışmamakta idi.
Hilmi Arkadaş evvela Kenan arkadaş ile birlikte tramvay
amelesinden 50 - 60 kadar amele ile müzakerede bulundu. Amelenin vaziyetini
tamamıyla tesbit ederek Kenan arkadaş ile doğruca işgal kuvvetleri
kumandanlarından İngiliz miralayı Maxwell'e gitti. Miralay
Maxwell Hilmi Arkadaş’ı gayet güzel bir surette kabul etti. Çay ve kahve
ikramından sonra arzusunu sordu. Hilmi Arkadaş Maxwell'e Tramvay Kumpanyası’ndaki
amelenin vaziyetini izah etti ve kendisinden bu hususta yardım talep ettiğini
söyledi. Maxwell bu hususta karar verebilmek için Tramvay Kumpanyası’ndan iki
murahhası davet etti. iki gun sonra amele murahhasları olarak Hilmi Arkadaş ile
Kenan arkadaş kumpanya namına da bir zat Maxwell'in odasında içtima ettiler.
Hilmi Arkadaş kumpanyadaki amelenin vaziyetini tekrar izah etti. Amelenin en
fazla 60 kuruş ile çalıştığını ve intizamsız faaliyetini söyledi. Maxwell 60
kurusu işitince ameleyi haklı buldu. Kumpanya
namına gelen zattan hakikati öğrenmek istedi. Kumpanya murahhası amelenin 200
kuruş yevmiye aldığını ve muntazam bir surette çalışmakta olduğunu söylerken
Hilmi Arkadaş "yalan" dedi. Maxwell kumpanya murahhasının yalan
söylediğini anlayınca fena halde kızdı ve ameleye talepleri veçhile askari bir
lira vermelerini emr etti. Fakat kumpanya Maxwell’in bu emrini dinlemediğinden
Tramvay Kumpanyası amelesi Hilmi Arkadaş’m emriyle 10 Mayıs 336 tarihinde ilk
grevi ilan etti.
Zeki
Cemal.
Meslek. # 25, 2 Haziran 1925 / 2 June 1925, s.9.
MEMLEKETİMİZDE AMELE HAREKETLERİ TARİHİ
Sosyalist Fırkası reisi Hüseyin Hilmi ve Vatman ittihadı murahhası
Kenan arkadaşların müşterek emirleri üzerine 10 Mayıs tarihinde tramvay
şirketinin Şişli, Beşiktaş, ve Aksaray depolarında grev ilan edilmesi amele
tarafından taht-ı karara alınmıştı.
O zamana kadar tramvay şirketinin tazyikinden bıkmış olan amele
birden bire kumpanyaya karşi bu hareketi muvafık bulmuyordu. Fakat neticede
kumpanyaya karşı gösterilecek mevadın cebri surette kabulü için bu hareketin
mecburi olduğuna kanaat getirdiğinden 10 Mayıs tarihinde umumi grev ilan
edildi.
Amelenin üç dört gün evvelden münakaşa ve müzakere ettikleri
grevden bihaber olan amele rüesası sabahleyin depolara geldiği zaman
makinelerin başında vatman ve arabaların içinde bir tek kondüktör bulamamıştı.
Bu vaziyet karşısında birden bire şaşıran amele rüesası etrafı araştırmaya
başlamış ise de neticede vatmanların ve kondöktörlerin arabaları terk ile umum
depolarda grev ilan ettiklerini öğrenmişlerdir.
Maa-haza amelesiz kalan amele rüesası hiç olmazsa bir
kaç araba çıkarabilmek için teşebbüsatta bulundukları zaman vaziyetin
vahim olduğunu, makinelerin ve kol anahtarlarının amele
tarafından alınmış olduğunu görmüşlerdir.
iste bu suretle üç depo[da] birden başlayan şiddetli grev üzerine
işletme müdürüne telefonlar yağmaya başlamıştır. 50 kuruşa sabahtan gece
yarısına kadar onsekiz saat çalışan amelenin bu hareketine evvela inanamayan
amele rüesası bir kaç aydan beri İstanbul'un amele havası üzerinde sert bir
rüzgar gibi esen Hilmi Arkadaş’m ve Sosyalist Fırkası'nin bu işte parmağı
olduğunu his ederek etrafa baş vurmaya başlamışlardır.
Sosyalist Fırkası namına reis Hilmi Arkadaş kumpanyanın bu çareye
tevessül edeceğini daha evvel tahmin etmiş olduğundan kumpanyanın teşebbusatta
bulunacağı mahallere müracaat ederek amelenin feci vaziyetini izah etmişlerdir.
Amelenin 50 kuruş ile 18 saat durmadan çalıştığına herkesi acıtan
Hilmi Arkadaş kumpanyanın bir saat sonraki müracaatlarını bu suretle akım
bıraktırarak kumpanyayı muhakkak surette amele metâlibini kabul ettirmeye
mecbur etmişti.
Kumpanya daha o gün Sosyalist Fırkası ile mücadeleye girişmeye
mecbur olunca reis Hilmi Arkadaş hakkında malumat almış ve Ingilizler ile
Hürriyet ve I'tilaf hükümetinin en ziyade hürmet ettikleri bir şahsiyet
olduğunu öğrenmiştir. 0 zamanlar İstanbul'un en büyük iki başı gibi duran bu
kuvvetler de en ziyade hürmet ettikleri bir şahsiyet ile başa çıkamayacaklarını
ve sîzlerini dinlettiremeyeceklerini anlayan kumpanya derhal ve hemen o gün
amelenin metâlibini kabul edeceğini amele murahhaslarına bildirmiştir. Amele
murahhasları ile kumpanya murahhasları
müzakereye başladıkları zaman kumpanya murahhasları amelelerin metâlibini
"amelenin derhal işe başlaması" şartıyla kabul edeceklerini
söylemişlerdir.
Amele murahhasları kumpanyanın bozulan vaziyeti karşısında kumpanyayı
daha fazla üzmemek için ertesi gün amaleyi işe başlatmaya mecbur olmuşlardır.
Amele işe başladığı zaman tarafeyn murahhasları arasındaki müzakere de başlamış
olduğundan amele mütemadiyen istikballeri ile alakadar olan müzakereden her
dakika haber almak için çırpınıyordu. Nihayet dört gün süren müzakereden sonra
amele güzel bir haber almak için Tramvay Kumpanyası'nm Tünel’deki binasına
toplandığı bir gün amele murahhası Hilmi Arkadaş ve arkadaşı asabi ve heyecanlı
kapıdan çıktı, ilk grevden beş gün sonra 15 Mayıs sabahı Hilmi Arkadaş'ın
asabiyeti anlaşıldı. Kumpanya amelenin metâlibini kabul etmediğinden amele
ikinci bir grev daha ilan etmişlerdi.
Fakat o vakitler sadrazam olan Damat Ferit, amelenin ikide birde
grev ilan etmesinden dolayı hiddet ettiğinden amele murahhasları namına Hilmi
Arkadaş’ı bir gün nezdine ?! davet etti. Hilmi Arkadaş ile uzun müddet
konuşarak amelenin grev maksadını öğrendi. Hilmi Arkadaş’in amele namına
müdafaa ettiği metâlib listesi pek haklı olduğundan Damat Ferid sırf kavga için
davet ettiği amele murahhasına karşı kumpanya nezdinde yardım edeceğini
söyledi. Aradan geçen bir gün sonra Damat Ferid amele murahhasları ile kumpanya
murahhaslarını Baltalimanı’ndaki yalısına davet etti.
Bu
suretle davet edilen amele ve kumpanya murahhaslarını Baltalimanl’na gönderdi. Baltalimanı1nda amele
namına Hilmi Arkadaş ile Tramvay Kumpanyası namına murahhas olarak gelen mosyo
Hanzez ve
mosyo Kefner arasında müzakere banladı. Bu müzakereye Damad Ferid namına
Polis Müdürü olan Haşan Tahsin de iştirak etti.
Netice-i müzakeratta tarifeye yüzde yirmi zam yapıldı buna mukabil
amelenin yevmiyesi askari 100 kuruş olmak üzere tesbit edildi.
Damat Ferid yüzde yirmi zammı irade-i seniyeye iktiran ettirdi. Bu
suretle tarifesine zam edilen kumpanya amelenin diğer metalibi üzerinden
atideki mevadı yapmayı deruhte etti:
1-
Haftada bir gün tatil.
2-
Daimi amele listesinde
kayıtlı olanlara gece işleri için yüzde yirmibeş zam. Askari yevmiye 100 kuruş.
3-
Dokuz saat faaliyet ve
bu saatten fazla çalışanlara üç gün birer yevmiye ile yüzde 25 zam.
4-
Vazife esnasında
yaralananlara tam yevmiye. Hastalananlara 3 gün birer yevmiye. 3-10 güne kadar yarımşar
yevmiye, 10 günden üçüncü ayın son gününe kadar tam yevmiye. Hasta
olanların evine doktor göndermek.
5-
Kumpanya tarafından
yevmiyeli müstahdemine mahsus bir ihtiyat ve muavenet sandığı tesis etmek.
Beş maddeden mürekkeb olan metâlib listesi kumpanya tarafından
kabul edildikten sonra 18 Mayıs tarihinde amele tekrar
s ı
< H
işe başlamıştı. Artık birden bire İstanbul içinde buyuk bir kudret
ve kuvvet gÜsteren bir şahsiyetin ve bir fırkanın ismi
gazetelerde görülüyordu: Sosyalist Fırkası reisi Hilmi Arkadaş ve
Sosyalist Fırkası.
Maa-haza, tramvay amelesi gibi kuvvet ve kudret ile hiç bir şeyden
çekinmeden tazyik yapan bir şirketin "hakkından gelen” Hilmi Arkadaş da bu
reklamdan bi’1-istifade Sosyalist Fırkası’na adam kayd ettirmekle meşgul
oluyordu.
işte bütün bu muvaffakiyetlerden sonra her gün yüzlerce aza kayd
etmeye başlayan Sosyalist Fırkası Merkez-i Umumi için Divanyolu'nda bir konak
tutmuş ve reis beyin rükbüne mahsus olmak üzere bir de otomobil tahsis etmişti.
Kırmızı otomobilde Sosyalist Fırkası armasını havi bayrağını
dalgalandırarak dolaşan Hilmi Arkadaş artık ameleler arasında bir münecci gibi
anılmaya başlanmıştı. Hilmi Arkadaş lütfen bir tramvay arabasına binmiş olsa
bütün kondoktorler, vatmanlar etrafında pervane gibi dolaşmaya başlar, onun
emrini ifadan çekinmezlerdi.
Hilmi Arkadaş amelenin kendi emrine sadık olup olmadığını anlamak
için bir iki defa keyf için ameleyi tecrübe bile etmişti. Mesela bir gün
Taksim’e kırmızı sosyalist otomobili ile teşrif eden Hilmi Arkadaş en öndeki
tramvay vatmanına -Makinenin kolunu al gel... demiş. Bu emri derhal ifa eden
vatmanın yüzünden o gün yarım saat tramvay arabaları birbirinin arkasına
dizilerek Sosyalist Fırkası reisinin karşısında sadakatini göstermişti.
Sosyalist Fırkası reisi amele arasında bu derece kuvvet sahibi olduğu gibi
sermayedarlar arasında da kuvvet ve kudretini göstermeye başlamıştı.
Hele tramvay, Şirket-i Hayriye ve Haliç idarelerine mensup büyük
memurlar ameleyi bir emriyle idare eden Hilmi Arkadaş'm Sosyalist Fırkası'na
girmeye mecbur olduklarını his etmişlerdi. Bu suretle kendi arzularıyla
Sosyalist Fırkası azalığını büyük bir şerefle kabul eden memurlar fırkaya kabul
edilirken duhuliye olarak bir çok teberruatta bile bulunuyorlardı. Nitekim
Şirket-i Hayriye İdaresi müdürü Ali bey Sosyalist Fırkası'na kayd edilirken 50
lira duhuliye vererek hüvviyet varakasını almıştı.
Kendi arzularıyla Sosyalist Fırkası'na girmeyen
memurlar hakkında ise kumpanyalar bi'l-hassa Tramvay Kumpanyası yeni bir
talimatname ihzar etmiş ve bunu bütün memurlara tebliğ etmişti. Bu
talimatnameye nazaran Sosyalist Fırkası'na kayd edilmeyen veya Sosyalist
Fırkası mensuplarıyla iyi geçinmeyen memurların kıymetleri ne olursa olsun
memuriyetinden azl edileceğinden bu emir neticesinde kumpanyanın mumurlarından
mühim bir ekseriyet Sosyalist Fırkası'na iltihak ettiler. Bunlar meyanında
amelenin en ziyade kendisine düşman add ettiği isletme Müdürü mösyö Jile de vardı. Artık fırka için mü'men bir istikbal
mevcuttu. Sosyalist Fırkası da fırka reisinin kırmızı
otomobili gibi son süratle terakki ediyor ve kırmızı bayrak da hakim bir
vaziyette fırka binasında dalgalanıyordu.
Zeki
Cemal.
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder