Dünya Aşkının Sonu!
| |
Gazetede,
iki senedir sevişen bir kadınla bir erkekten, kadının kendi koluna sevgilisinin
ismini ve beni sevgilimden ölüm ayırabilir, cümlesini döğdürdüğünü, fakat
birbirlerinden soğumaları ve kadının bir başkası ile alâkalanması üzerine
kolundaki yazıyı çıkartmak isteyerek doktorlardan ilâç aldığını, neticede de
açılan yaralar yüzünden kolun kangren olup kesildiğini okuduk:
- "İşte dünya aşkının sonu! Dünya
gibi onun da sonu vahim!
Neye,
kime âşık oluyorsun? Sevdiğin gözünün önünde her an de-ğişmekte... Bir çiçek
gibi kokladığın o güzel, bir müddet sonra bir fertûd-ı sad-sâle, bir kocakarı
olacak.
Âşık olacaksan, güzelliği dâim ve bâkî olan bir dilbere âşık ol. Çünkü dünya aşkı, buz üstüne yazılan yazı gibidir. Fakat işte gaflet aldatıyor.
Allah,
emâneti dağlara, taşlara arzetti. Kabulden baş çevirdiler. Yalnız insan onu
kabul etmekle nefsine zulmetti.
O
insandan maksat da kâmil kişidir. Kâmil ruhtur. Bu emânet de İlâhî cezbedir.
Sübhânî aşktır, Cenâb-ı Hakk'ın sıfat ve zâtı ile o mübârek vücutta
tecellîsidir.
İşte ruhlar halk olunduğu vakit, Allah kendi nûrundan üzerlerine saçtı. Yâni İlâhî feyzinden üzerlerine serpti. O feyzi kabûle istidatlı olanlar ve kabul edenler, kâmil insanın rûhuna mensup olanlardır ki, sâhib-i mânâ bunlardır.
Cehil
nedir? Allah’tan başkasını sevmektir. Biz onlara câhil deriz, okuyup yazma
bilmeyenlere değil. Birçok kimseler vardır ki, kütüphâneler devirmiş âlim
derecelerine yükselmiştir de hakikatten habersiz ve nasipsizdirler. Birçok
ümmîler de vardır ki okuyup yazmak bilmedikleri halde hakikati görmüş hakikatle
âşinâlık kurmuşlardır, işte asıl âlim bizce bunlardır."
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder