YABANCI DİL NASIL ÖĞRENİLMEZ...NASIL ÖĞRENİLİR?
| |
Yrd.Doç.Dr. Ali Işık
Yabancı dil eğitiminde, harcanan bunca kaynak ve emeğe rağmen,
istenilen seviyede verim alınamamaktadır. Bu yetersizliğin başlıca nedeni
yabancı dilin nasıl öğrenileceğinin bilinmemesidir. Genellikle, yabancı dil
bilmek, dil bilgisi kuralları ve sözcük bilmekle eş değer tutulmuş, bütün
çabalar bunları bilinçli olarak öğrenmek ya da ezberlemek üzerine
yoğunlaşmıştır. Yani yabancı dil çalışmalarında dil bilgisi kurallarını,
matematik öğrenir gibi bilinçli olarak irdeleyip bol miktarda alıştırma yapmak
suretiyle bilinçaltına yerleştirmek amaçlanmıştır. Hâlbuki, insanlar bilinçli
olarak dil bilgisi kurallarını bilmeden dili kullanabildikleri gibi, dil
bilgisi kurallarını bildikleri hâlde dili kullanamamaktadır. Bu nedenle,
yabancı dil eğitiminde başarıyı artırmak için atılacak en önemli adım, “yabancı
dil bilgisi bilmek = yabancı dil bilmek” yanılgısından dönmektir. Diğer bir
adım da yabancı dil eğitiminde edinme ve öğrenme arasındaki farkı bilmek ve bu
doğrultuda çaba sarf etmektir. Öğrenme, hedeflenen gramer kurallarının şuurlu
bir şekilde irdelenmesinden sonra, bol miktarda alıştırma ve pratik yapmak
suretiyle otomatik hâle getirilen bilinçli bir süreçtir. Edinme ise doğuştan
varolan dil potansiyelinin, edinim cihazının harekete geçirilmesine ve
bilinçaltında öğrenilen dilin sisteminin oluşturulmasına neden olan bir
süreçtir. Edinimi gerçekleştirmenin yöntemi ise bol bol anlaşılabilir girdi
elde etme yolları arayarak, yabancı dili bir araç olarak kullanarak
öğrenmektir.
Herkesin bir şekilde bir yabancı dil uğraşısı olmuştur. Biz de,
diğer aile fertlerimiz ya da bazı arkadaşlarımız gibi, yabancı dil öğrenenler
kervanına katıldık. Uğraştık, zaman ayırdık, senelerimizi verdik; ama yine de
istediğimiz yere gelemedik. Bu çalışma, yabancı dil öğrenirken yaşadığımız sorunların
ve başarı eksikliğinin nedenlerini açıklamak, bazı önerilerde bulunmak amacıyla
hazırlanmıştır.
Yabancı dil öğrenirken ve öğretirken elde edilen tecrübeler,
akademik çalışmalarla harmanlanarak sunulmuştur. Böylece kitap yabancı dil
öğrenmek isteyenlere bu işi nasıl yapabilecekleri konusunda yardımcı olacak,
yabancı dil öğretmenlerine de bir dili nasıl öğretmeleri gerektiği konusunda
ışık tutacaktır. Bu kitapta ifade edilen fikirleri daha akademik bir boyutta
ele alan Dr. Hasanbey Ellidokuzoğlu’nun çalışması da sona eklenmiştir. Daha
ayrıntılı kuramsal bilgi elde etmek isteyenler için, bu bölümün doyurucu
olacağını düşünüyorum.
Bu çalışma, öğretmen arkadaşlarımın da destekleriyle ortaya
çıkmıştır. Çalışmanın taslağının oluşturulmasında katkı sağlayan Nihal
Özsarı’ya, yabancı dil çalışanlar için faydalı olabilecek internet siteleri ile
ilgili bölümün hazırlanmasında büyük emek harcayan Asım Yalnız’a ve bunları
güncelleyen Mutlu Korkmaz’a, çalışmayı bir öğretmen gözüyle değerlendiren Gonca
Altmışdört’e, Türkçenin kullanımı açısından inceleyen Cemil Ekiyor’a ve Ertan
Erol’a, bilgisayar desteği konusunda yardımlarını esirgemeyen Vedat
Kıymazarslan ve Önder Haluk Tekbaş’a teşekkür ederim.
Yrd. Doç. Dr. Ali Işık
Şu ana kadar aldığınız yabancı dil derslerini, gittiğiniz
kursları, kendi kendinize yabancı dil öğrenmek için harcadığınız zamanı vb.
düşünün ve kendinize şu soruyu sorun: “Acaba harcadığım bunca emek, zaman ve
paraya göre yabancı dil seviyem yeterli mi?” Bu soruya şu ana kadar verilen
yanıtlarda, yabancı dil eğitiminde sorunlar yaşandığı vurgulandı. Siz de,
harcadığınız bu kadar emek, para ve zamana rağmen, yabancı dilde istediğiniz
amaçları gerçekleştiremiyorsanız, sorunların nereden kaynaklandığını
araştırmalı ve istenilen başarıyı elde etmek için neler yapmanız gerektiğini
irdelemelisiniz. Bu konuda, belki de sormanız gereken ilk soru “Bir yabancı
dili öğrenmek için ne yapmamak gerektiğini biliyor muyum?” olmalıdır. Biraz
daha konuyu açacak olursak, yabancı dil öğrenmek için harcanan zaman ve emek,
sizin dil gelişiminizi doğrudan etkiler; ancak, bazen bunlar yeterli
olmayabilir ve istediğiniz başarıyı elde edemeyebilirsiniz. Yabancı dil çalışma
yöntemlerini bilmemeniz nedeniyle harcadığınız onca zaman ve emek boşa
gidebilir. Bu durumda yapmanız gereken, çalışırken “nasıl bir yöntem
uygulayacağınızı” bilmenizdir. Bilinçli bir çalışmayla zamanınızı daha etkin
kullanabilir, istediğiniz başarıyı elde edebilirsiniz.
Bu çalışmada sizin etkin bir yabancı dil öğrenme yöntemi
geliştirmenize destek olmak amacıyla yabancı dil öğrenirken uygulayabileceğiniz
öğrenme yolları anlatılmaktadır. Bu bilgilerden yola çıkarak kendinize uygun
bir öğrenme yöntemi geliştirebilirsiniz.
Örnekler
Ayrıntılı açıklamalara girmeden önce biraz beyin jimnastiği
yapalım. Aşağıda dört öğrencinin nasıl yabancı dil çalıştıkları özetlenmiştir.
Şimdi bunlara bir göz atalım:
AKIN
Benim için İngilizce öğrenmek çok önemli. Özellikle dil bilgisi
çalışıyorum. Zamanımın çoğunu dil bilgisi çalışmak ve alıştırma çözmekle
geçiriyorum. Sınıfta öğretmenime daima sorular soruyorum. Yeni kelimeler
öğrenmek de benim için çok önemli. Sözlüğümü hep yanımda taşıyorum.
Karşılaştığım her yeni kelimenin anlamına bakarım. Öğretmenim kelimenin
anlamını açıklasa dahi ben yine de sözlüğe bakmayı yeğlerim. Kelimenin tam
karşılığını sözlükte bulduğuma inanıyorum.
Ben, diğer öğrencilerle İngilizce konuşmayı sevmiyorum. Çok güzel
İngilizce konuşabildiklerine inanmıyorum. Zaten, öğretmen her gruba vakit
ayırıp arkadaşlarımın yaptığı hataları düzeltemez. Grup çalışmaları yerine
kelimelerimi gözden geçirmeyi ve dil bilgisi konularını tekrar etmeyi tercih
ediyorum. Böyle çalışınca daha iyi öğrendiğimi düşünüyorum. Eve gittiğimde, her
akşam sözcük listemi ve dil bilgisi konularını tekrar eder, cümleler kurarım.
İngilizce benim hayatımın bir parçası, günümün her saati İngilizce ile dolu.
ONUR
İngilizce derslerini seviyorum. Ancak ders dışında,
antrenmanlardan dolayı yeterince çalışacak vakit bulamıyorum. Öğretmenimi,
sınıf arkadaşlarımı ve onlarla İngilizce konuşmayı seviyorum. Konu çok fazla
ilgimi çekmese dahi bir şeyler söylemeye çalışıyorum. Öğrenirken hata yapmanın
doğal olduğunu düşünüyorum (öğretmenimiz de öyle diyor).
Boş zamanlarımda İngilizce hikâye kitapları okuyorum veya
İngilizce öğretmek amacı ile hazırlanmış VCD veya DVD’leri izliyorum. Okula ve
antrenmana gelip giderken yolda İngilizce CD ya da kasetleri dinliyorum.
İngilizce “chat” yapmak en büyük zevkim. Biliyorum, İngilizce
bilgim henüz çok ileri seviyede değil. Yine de yazılanları anlayabiliyorum.
BERK
Neden İngilizce öğrendiğimi bilmiyorum. Sanırım bir gün gerekli
olacak. Zaten ailem İngilizce öğrenmem için bir sürü para harcıyor.
Ders kitabındaki gramer yapılarını ve kelimeleri çalışıyorum.
Öğretmenimi dikkatli dinliyor, dersi derste anlayarak okul dışına İngilizce ile
yapılacak bir şey bırakmıyorum.
Küme ve eşli çalışmaları seviyorum. Çok hoş sohbetler oluyor,
tabii ki Türkçe!
Test soruları çözmek çok hoşuma gidiyor. Özellikle gramere ait
soruları bulmaca gibi çözüp eğleniyorum.
DERYA
Ben bir dil kursuna devam ediyorum. Kursta öğretilen her şeyi
dikkate alıyor ve kaydediyorum. Özel dil bilgisi ve kelime defterlerim var.
Bütün yeni kural ve kelimeleri bunlarla ilgili örnek ve alıştırmaları da bu
defterlere düzenli olarak kaydediyorum.
Kursta verilen yabancı dil eğitimi ile yetinmiyorum. Dil bilgisi
ve kelime dağarcığını geliştiren kitaplar aldım; her gün çalışıyorum. Ayrıca,
test kitaplarındaki soruları çözerek yabancı dilimi geliştirmeye çalışıyorum.
Yukarıdaki ifadeler yabancı dil öğrenen dört ayrı öğrenciye ait.
Sizce hangi öğrenci daha başarılı olur? Neden?
Sanırım bu soruya “Yabancı Dil Nasıl Öğrenilmez?” bölümündeki
açıklamaları okuduktan sonra, daha kapsamlı bir cevap verebileceksiniz.
a.
Peki Siz Ne Yapıyorsunuz?
Beyin jimnastiğine devam edelim. Yukarıdaki örnekleri okudunuz.
Peki siz ne yapıyorsunuz?
Önce kendinize şu soruyu sorun: “Yabancı dili öğrenmek için ne
yapıyorum?” Şimdi, aklınıza gelen fikirleri yazın. “Kendimi Tanıyor muyum?”
başlıklı bölümdeki listede, size bazı ipuçları verilmiştir. İsterseniz bu
listeye yeni maddeler ekleyebilirsiniz. Verdiğiniz cevaplar kendinizi
tanımanıza, çalışma yöntemi seçmenize yardımcı olacaktır.
Yabancı dilde radyo
dinleyerek, mektup arkadaşları edinerek, günü gününe çalışarak
b.
Kendimi Tanıyor muyum?
Şimdi de aşağıdaki ifadelerden size uygun olanları işaretleyin. Bu
bölüm kendinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olacaktır.
Sınıfta;
•
Sınıfta kullandığımız yabancı dil ders kitaplarına çalışmak
yeterlidir.
•
Yabancı dili ancak sınıfta çalışır ve öğrenirim.
•
Yabancı dili kendim öğrenmek zorundayım; öğretmenim benim için
öğrenemez.
•
Benim başarı ve başarısızlığımdan öğretmen sorumludur.
•
Derslere katılırsam daha iyi öğrenirim.
•
Başka kişileri canlandırdığımda (role-play) kendimi o kadar
kaptırırım ki yabancı dilde konuştuğumu unuturum.
•
“Başka kişileri canlandırma” diğer insanların bakış açılarını
anlamama yardımcı olur.
•
Grup çalışması yaparken diğerleri konuştuğu için benim konuşma
şansım olmuyor.
•
Yalnızca öğretmenimi dinlemek istiyorum, arkadaşlarımı değil.
•
İkili çalışma tek başına çalışmaktan daha zevkli.
•
Dil bilgisi kurallarını formülleştirip ezberlerim.
•
Hata yapmaktan korkarım.
•
Önemli gördüğüm bilgileri not alırım.
•
Bir şeyi anlamazsam hemen öğretmenimden yardım isterim.
•
Derste geçen yeni kelimeleri, daha sonra tekrar etmek amacıyla
küçük kâğıtlar üzerine yazarım.
•
Yabancı dil dersinde dinlerken, okurken veya üretirken önce Türkçe
düşünürüm.
•
Başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamaya çalıştığım gibi kendi
duygu ve düşüncelerimi ifade ederek iletişim kurarım.
Ders çalışırken;
•
Yabancı dili kendi kendime öğrenemem.
•
Bilmediğim bütün sözcükler için sözlüğe bakarım.
•
Kelime listemi ezberler, sık sık tekrar ederim.
•
Test soruları çözerim.
•
Diğer öğrencilerle çalışmak istemiyorum, çünkü hatalarımı
görüyorlar.
•
Kendi başıma çalışabileceğim konusunda yönlendiriliyorum.
•
Bana çalışmam için belirli bir süre verilirse daha iyi çalışırım.
•
Hedeflerimi kendim belirlediğimde daha iyi çalışıyorum.
•
Yabancı dil öğretimi ile ilgili internet sitelerinden
faydalanırım.
•
Yabancı dil öğrenmek için gereken bütün bilgiler kitabımda var.
•
Anlamadığım şeylerle karşılaştığımda onları çözmeye çalışmam,
geçerim.
•
Zihnimde hatırlamaya yardımcı olacak resimler çizerim.
•
Yabancı dil öğretmek için hazırlanmış kaset ve CD’leri dinlerim.
•
Diğerlerinden hatalarımı düzeltmelerini isterim.
•
Kendi bildiklerimle diğerlerini karşılaştırırım.
•
Sınıf dışında da hikâye kitapları okurum.
•
Yabancı dilde düşünmeye çalışırım.
“Peki Siz Ne Yapıyorsunuz?” ve “Kendimi Tanıyor muyum?”
bölümlerinde verdiğiniz cevapları aklınızda tutun. İlk bölümün sonunda, size
verilecek görevlerde bu bilgileri kullanacaksınız.
Yabancı dil öğrenirken neler yaptığınızı irdeledikten sonra, artık
kuramsal (teorik) bölüme geçebiliriz. Yabancı dil öğrenimi konusundaki bazı
genel kuramsal bilgiler de sizin için faydalı olacaktır. Aşağıdaki bölümü
okuduğunuzda kendiniz için nasıl bir öğrenme sistemi oluşturacağınız konusunda
gerekli bilgileri bulacaksınız.
c. Yabancı Dil Nasıl Öğrenilmez?
İlk önce “Yabancı dil nasıl öğrenilmez?” sorusu ile başlayalım mı?
Öyleyse şu cümleye bir bakın:
“Sorular çalıştıklarınızdan mı çıktı?”
Cümlenin tümünü incelemeden önce sadece aşağıdaki sözcüğe bakalım:
“çalıştıklarınızdan mı”
Bu sözcüğü kök ve eklerine göre ayırıp analiz ederek, her ekin
adını ve fonksiyonunu yazabilir misiniz?
+ İşte doğru cevap:
Çalış - tık - lar -l - nız - dan - mı
Kök Sıfat Çokluk Yardımcı 2. çoğul şahıs ismin soru
-fiil eki ses iyelik eki “den” eki eki hâli
Sizin cevabınızla aynı mı? Değilse hiç sorun yok. Bu sorunun doğru
cevabını az sayıda insan verebilir. Peki, bu kelimeyi kullanırken, bu kuralları
biliyor, hatırlıyor ve tek tek uyguluyor musunuz? Genelde bu soruya verilen
cevap “hayır” olacaktır. Peki, nasıl oluyor da dil bilgisi kurallarını
bilmediğiniz hâlde bu kelimeyi doğru kullanıyor ve anlıyorsunuz? Bir düşünün,
bu sözcük ana dilinizden bir parça değil mi? Elbette, cevap “evet” olacaktır.
Ama nasıl oluyor da bunun çözümlemesini (analizini) ve işlevlerini
(fonksiyonlarını) bilmiyorsunuz? Yoksa siz Türkçe bilmiyor musunuz? Gördüğünüz
gibi, ana dilimizde olsa dahi tek bir kelime ile dil bilgisi kuralları
açısından başa çıkmak zor. Bir başka deyişle, bu kelimeyi çok rahat
kullanabildiğimiz ve anlayabildiğimiz hâlde, bu kelime ile ilgili dil bilgisi
kurallarını açıklayamıyoruz. Buradan şöyle bir sonuca varabiliriz: Bir dili
bilmek, o dil ile ilgili dil bilgisi kurallarını matematik formülleri gibi
bilinçli olarak bilmek anlamına gelmediği gibi, dil bilgisi kurallarını
bilinçli olarak bilmek de bir dili bilmek anlamına gelmez. Türkiye’de yabancı
dil eğitimindeki yanlışlık da buradan, yani bir dili bilmeyi dil bilgisi
kurallarını bilmekle eş anlamlı gören yaklaşımdan kaynaklanıyor.
Şimdi, Türkçe öğrenen bir yabancı öğrenciyi düşünün. Türkçe
öğrenmek için yalnızca dil bilgisi çalışıyor. Siz de ona yardım ediyorsunuz.
Yukarıda size sorulan soruyu ona sorun. Bu soruyu cevaplayabilmesi için neler
yapması gerekir?
•
Öncelikle bu öğrenci, bu sözcükleri, kökleri, ekleri ve bunların
fonksiyonlarını bilecek. Fakat işi bununla da bitmiyor.
•
Daha sonra bu öğrenci ses uyum kurallarını bilecek. Örneğin, neden
“çalışdiklarinızden” değil de “çalıştıklarınızdan” olduğunu bilecek. Öğrencimizin
işi henüz bitmedi.
•
Bu öğrenci, aynı zamanda bu eklerin sırasını da, yani neden
“çalışdanlarınıztık mı” olmadığını da bilecek.
•
Bütün bunlardan sonra o sözcüğün ne anlam ifade ettiğini, cümle
içindeki yerini ve öğelerle ilişkisini bilecek.
Dikkat edecek olursanız, öğrenci henüz cümle seviyesine bile
geçemedi. Sözcük seviyesinde bu kadar çeşitli ve karmaşık işlemleri yapmak
zorunda.
Sözcük içerisinde;
•
Ek-kök analizini ve bunların işlevlerini
•
Ses uyumunu
•
Eklerin sırasını
Cümle içerisinde;
•
Sözcüğün cümledeki anlamını ve yerini
•
Sözcüğün diğer öğelerle ilişkisini
Parça içerisinde;
•
Cümlenin diğer cümlelerle ilişkisini
bilmek ve bunları uygulamak zorundadır. Aynı anda yapılması
gereken bilinçli işlemler, beynin kullanılabilen kapasitesinin üstündedir.
Sonuç olarak öğrencinin bu şekilde, dilin kurallarını öğrenmeye çalışarak
yabancı dilini ilerletme ihtimali yoktur.
Ayrıca, öğrencinin bütün dil bilgisi kurallarını bildiği
varsayılsa bile, yine bir başka sorun onu beklemektedir. Dili kullanılırken,
özellikle okuma ve dinleme işlemlerini yaparken kuralları düşünecek zaman
yoktur. Bir kelime, bir anda üretilir. Yukarıdaki örnekte verilen bir kelimeyi
üretmek bile dakikalar alır. Bu şekilde dil bilgisi kurallarını düşünerek ve
uygulayarak iletişim kurulamaz ve sürdürülemez.
Görüldüğü gibi, nasıl bir yabancı öğrencinin dil bilgisine dayalı
bir eğitim alması onun Türkçeyi öğrenmesini sağlamaz ise, aynı şekilde sizin de
dil bilgisi ağırlıklı bir dil öğrenimi ile herhangi bir yabancı dili öğrenmeniz
mümkün değildir. Bu yüzden, bunca zaman, para ve emeğe rağmen, yabancı dilde
istediğiniz düzeye ulaşamadınız. Türkiye’de yabancı dil eğitiminin de temel
sorunu budur. Yabancı dil eğitimi dil bilgisi odaklı sürdürülmekte ve dil
bilgisi bilmek o yabancı dili bilmekle eş tutulmaktadır. Bu tür bir öğrenme
sistemi de, yukarıda verilen Türkçe örnekte açıklandığı gibi, yabancı dil
eğitiminde harcanan bunca emek, para ve zamana rağmen, istenilen ve amaçlanan
başarıyı getirmemektedir.
“Yabancı dil nasıl öğrenilmez?” sorusunu cevaplamaya çalıştım.
Şimdi de asıl sorumuz olan “Yabancı dil nasıl öğrenilir?”e yanıt arayalım.
ç. Yabancı Dil Nasıl Öğrenilir?
Yabancı dil öğrenirken beyinde neler oluyor?
Konuyu açıklamak için Dr. Hasanbey Ellidokuzoğlu’nun verdiği bir
benzetmeyle başlayalım:
Edinme ve öğrenme
Yetişkinlerin yabancı bir dille ilgili bilgi ve becerilerini
geliştirme adına izleyebilecekleri iki farklı yol vardır: edinme ve öğrenme.
Öğrenme, çoğu öğrencinin okul ortamında karşılaştığı bilinçli bir süreçtir.
Öğrenmede hedef, dil bilgisi kurallarını bilinçli bir şekilde irdelemek ve bol
miktarda alıştırma ve pratik yapmak suretiyle otomatik hâle getirmektir. Bu
açıdan yabancı dil “öğrenimi”, başka bir konunun öğrenimi ile benzeşmektedir;
on parmak daktilo yazmak, araba sürmek ya da matematik kurallarını öğrenmek gibi.
Bütün bu öğrenme çeşitlerinde ortak olan, bilinçli sunuş ve irdelemeden sonra
bol miktarda alıştırma yapmak suretiyle, öğrenme olayının bilinç altına
indirilmesi yani otomatikleşmesidir. Bilinçli olarak öğrenilen bu dil bilgisi
kuralları ancak yavaş ve yapay konuşma sırasında veya dil bilgisi testlerinde
işe yaramakta, akıcı ve doğal dil kullanımı sırasında ise fazla
kullanılamamaktadır.
Yabancı dilin doğal bir şekilde kullanımı ancak “edinme” yoluyla
olmaktadır. Edinme ise, kendine özgü bilinçaltı bir süreç olup, başka
alanlardaki öğrenme süreçleriyle benzeşmemektedir. Yabancı dil edinimiyle
benzerlik gösteren tek süreç, ana dil edinimidir.
Doğal sıra
Bütün bu açıklamalardan sonra, dil edinme cihazının nasıl harekete
geçirilebileceği ve dil öğrenmek için elverişli bir ortamın nasıl hazırlanacağı
konusu daha kolay açıklanabilir.
Anlaşılabilir girdi
Anlaşılabilir girdiler neler olabilir? Bu konuda sonraki bölümde
daha ayrıntılı bilgi bulacaksınız ama burada size kısa bir bilgi vereceğim.
Video, TV ve Film
Video, TV ve film, hem görsel hem de işitsel girdi sağlaması ve
görsel ipuçlarının fazla olması sebebiyle oldukça zengindir. Video, TV ve
filmin bir de görsel çekiciliği göz önüne alınırsa, dil edinimi için
vazgeçilmez bir araç olarak gözükmektedir.
Dinleme
Dinleme anlaşılabilir girdi sağlamanın belki de en kolay yoludur.
DVD, CD, kaset ve radyo yoluyla oldukça zengin işitsel girdi sağlanabilir.
Okuma
İletişimsel ortamın yaratılması
Bunun için dilin bir iletişim aracı olduğu gerçeği, ders içi ve
dışı yabancı dil faaliyetlerinde de yansıtılmalıdır. Dil yapılarına yönelik bir
çalışma, yabancı dilde yeterlilik için çok az bir katkı sağlayacaktır. Bu şu
şekilde açıklanabilir. Çocukluk yıllarınızı bir hatırlayın ya da etrafınızdaki
çocukları inceleyin. Anneleriniz, babalarınız ya da büyükleriniz size Türkçe
öğretirken “Evet, bugün geçmiş zamanı öğreneceğiz” diye bir yaklaşımla mı
öğrettiler? Onların böyle yapıları öğretmek gibi kaygıları var mıydı? Yoksa
onlar sadece sizinle iletişim mi kurmaya çalıştılar? Siz ve onlar sadece anlama
ve mesajlara odaklandınız ve bilinçaltınızda dil yeterliliğiniz yavaş yavaş
gelişti.
Psikolojik durum
Sonuç
Bir yabancı dil, bol bol yabancı dil girdileri elde edilerek
öğrenilir. Bunun için de dilin bir araç olarak kullanıldığı iletişimsel
ortamların oluşturulması gerekmektedir. Bu amaçla öğrenci, genel anlamı
yakalamak koşulu ile, çok dinlemeli, okumalı ve izlemelidir. Ayrıca, öğrencinin
korku, stres, aşırı heyecan gibi olumsuz etkilerden sıyrılıp kendine güvenmesi,
dil öğrenme olayını ilginç hâle getirmesi gerekmektedir.
Tablo1: PET Sonuçları
Görevler
1.
Bölümün başında, yabancı dil öğrenen dört öğrenci örnek olarak
verilmiş ve size hangi öğrencinin dil çalışma sisteminin daha etkili olduğu
sorulmuştu. Şimdi verilen kuramsal bilgiler ışığında, o örnekleri tekrar
okuyun, öğrencilerle ilgili verdiğiniz cevapları gözden geçirin ve hangi
öğrencinin daha doğru şeyler yaptığını irdeleyin.
2.
Yukarıda “Peki Siz Ne Yapıyorsunuz?” ve “Kendimi Tanıyor muyum?”
bölümlerinde, yabancı dil çalışma ve öğrenme sisteminiz ile verdiğiniz
cevapları gözden geçirin. Neleri yanlış, neleri eksik ve neleri doğru
yaptığınızı belirtin. Başarılı olmak için nasıl bir siteminiz olması
gerektiğini değerlendirin.
Doğrularım Eksiklerim Yanlışlarım
Artık, yukarıda size verilen kuramsal bilgileri biraz daha
irdelemeye ve uygulamada neler yapabileceğinizi tartışmaya başlayabiliriz.
a.
Anlama
Anlama oranını nasıl artırabilirim?
Aynı yazarı, aynı tür eserleri ya da basılı/görsel yayınlarda aynı
bölümleri okuyun/izleyin. Benzer şekilde, aynı yazarı, aynı tür eserleri ve
aynı bölümleri okumak, konunun içeriği açısından belirli bir bilgi birikiminin
oluşmasına, dilin kullanım şekli ve yapısal özelliklerinin anlamlı bir bağlamda
tekrar edilmesine neden olacağından, benzerlik ve tanışıklık yabancı dilde anlamayı, bilgilerin kalıcı olmasını ve dil
gelişiminizi olumlu yönde etkileyecektir. [15]
Ne çok zor ne de çok kolay metinler seçin. Üzerinde çalışacağınız
metinler ne çok kolay ne de çok zor olmalıdır. Bir örnekle açıklanacak olursa,
150 kg kaldıran bir halterci düşünelim. Eğer bu halterci 100 kg kaldırarak
çalışırsa, bu ağırlık onun kaldıracağı ağırlığın çok altında olduğu için
haltercinin gelişimine katkı sağlamayacaktır. Aynı şekilde 175 kg ile çalışmaya
başlarsa, bu ağırlık da onun gücünün çok üstünde olacağı için halterciye hiçbir
fayda sağlamayacaktır. Haltercinin yapması gereken, 150 kg civarında bir
ağırlıkla başlayıp zamanla, ağırlığı azar azar artırarak çalışmasına devam
etmektir. Bu şekilde halterci gelişimini sağlayabilir. Bu nedenle, siz de
metinleri seçerken zorluk derecesine dikkat edin. Seviyenizin çok altında veya
üstünde olan metinlerle zamanınızı harcamayın. Çok sık sözlük kullanmayı
gerektiren metinler sizin motivasyonunuzu düşüreceği için daha az bilinmeyen
kelime içeren metinler seçmeye özen gösterin.
Unutmayın!
Anlamak, yabancı dilde anahtar rol oynamaktadır. Ancak
okuduklarınızı, izlediklerinizi ve dinlediklerinizi anlarsanız yabancı dilinizi
geliştirebilirsiniz.
b.
Okuma
•
Ders dışında kitap okuyor musunuz?
•
Yabancı dilde dergi ve gazete okuyor musunuz?
•
Okumanızı geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
•
Bilmediğiniz bütün sözcüklere bakıyor musunuz, yoksa anlamlarını
çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?
•
Bir okuma parçasında sizden neler yapmanız istenebilir?
•
Okumanın diğer alanlara (yazma, dinleme, konuşma, dil bilgisi,
sözcük öğrenimi) katkıları nelerdir?
Ne tür okuma malzemesi daha faydalıdır?
Hikâye kitabı okumak, dil edinimi için ön koşul olan anlaşılabilir
girdi ve uygun duyuşsal etkiyi sağladığı için yabancı dil başarısı için çok
büyük öneme sahiptir. Anlayamadığınız bir kitabı okumayı sürdüremeyeceğiniz ve
ancak genel olarak anladığınız bir kitabı okumaya devam edeceğiniz için, hikâye
kitabı okuyarak zengin, anlaşılabilir girdi elde edeceksiniz. Ayrıca hikâye
kitabını seçmek, motivasyonunuzu olumlu yönde etkileyecektir. Buna ek olarak,
hikâye kitaplarında geçen olaylar ilginizi çekecek, kendinizi olayların akışına
kaptıracaksınız ve okumaktan zevk almaya başlayacaksınız. Aynı şekilde, hikâye
kitabı okumak bireysel bir etkinlik olduğu için istediğiniz yerde ve zamanda
okuma yapabileceksiniz. Gerekirse bazı yerleri tekrar okuyacaksınız, sözlüğe
bakacaksınız; kısaca kendi istediğiniz şekilde ve hızda okuyacaksınız. Kimse
sınıf ortamında olduğu gibi “şu kadar süreniz var, şunları şunları yapın“ gibi
şeyler söylemeyecek. Yani üzerinizde bir baskı hissetmeyeceksiniz. Bütün bunlar
da sizin kendinizi rahat hissettiğiniz bir ortamda, daha çok anlaşılabilir
girdi elde ederek yabancı dil ediniminize önemli katkı sağlayacaktır.
Yapılan araştırmalar da hikâye kitabı okumanın önemini ortaya
koymuştur. Yukarıda “Okuma” başlığı altında anlatıldığı gibi, Gradman ve
Hanania 1991 yılında Indiana Üniversitesi’nde yaptıkları bir araştırmada,
yabancı dil yeterliliğini etkileyen unsurları incelemişlerdir. Araştırma
sonunda, okulda yabancı dil dersi almak, yoğun yabancı dil eğitimi almak, ders
dışında konuşma çalışması yapmak, özel okulda yoğun yabancı dil eğitimi almak,
sınıfta yabancı dil etkinliklerine katılmak ve yabancı dili kullanmak gibi
unsurlar içinden, sadece hikâye kitabı okumanın yabancı dil yeterliliğini %49
oranında etkilediğini bulmuşlardır. Benzer şekilde, Elley ve Mangubhai (1983),
Krashen (1984), Hafiz ve Tudor (1989), Chang ve Krashen (1997), Mason ve
Krashen (1997), Waring ve Takaki (2003), Cho ve Hey-Jung (2004) yaptıkları
araştırmalarda, hikâye kitabı okumanın yabancı dil seviyesine önemli katkı
sağladığını saptamışlardır.
Okuma çalışmalarını nasıl yürüteyim?
Öncelikle “Anlama oranını nasıl artırabilirim?” başlığı altında
verilen tavsiyeleri uygulayın. Bunlara ek olarak, çok sık tekrarlanan ya da
anahtar kelimelerin anlamlarını parçadan çıkarabiliyorsanız çıkarın, yoksa
aşağıda anlatılan “yabancı dilden Türkçeye iki dilli sözlüklerden” faydalanarak
kelimenin anlamını yapışkanlı not kâğıdı (post-it) üzerine yazın ve sayfanın
üst kısmına “post-it”i yapıştırın. Daha sonra o kelimenin geçtiği bölümü tekrar
okuyun. Bu şekilde okuyacağınız kitabı ya da bölümü bitirin. Daha sonra,
sayfalar üzerindeki yapışkanlı not kâğıtları üzerindeki yazılı kelimelere bir
göz atın. Sonra bütün kitabı ya da metni tekrar okuyun. Bu tekrarda okuduğunuz
kitap ya da parça sizin için daha anlaşılır hâle gelecektir. Daha sonra bu
okuma işlemini birkaç kez tekrar edin. Göreceksiniz, hem anlama oranınız
artacak, hem de yeni kelimeleri özel bir çaba harcamadan kolaylıkla
öğreneceksiniz. Aynı metin ya da kitapları defalarca okuduktan sonra,
yenilerini okuyun. Üç yeni kitap ya da metin okumaktansa, bir kitabı ya da
metni üç kez tekrar etmek daha faydalıdır. Bir kitabı tekrar ederek okumak, her
tekrarınızda o kitabı anlama oranınızı artıracağı için, daha çok anlaşılabilir
girdi elde etmenizi sağlayacaktır. Bunun sonucunda, okunan kitapta geçen
kelimeler ve dil bilgisi kuralları daha kolay ve hızlı edinilebilecektir, yani
bilinçaltında yer edecektir.
Aşağıdaki bilgiler okuma faaliyetinizi kolaylaştıracaktır. Böylece
okuduğunuzu anlamada daha başarılı olacaksınız.
+ Kitap okurken:
Okumaya başlamadan önce kitabın sayfalarına göz gezdirin. “Giriş”
bölümünü, varsa yazarın notunu ve kitapla ilgili bilgileri okuyun. Başlık, konu
ve resimler hakkında düşünün; varsa resimleri ve şemaları inceleyin. Yani
kitabı okumadan önce genel olarak kitabın neden bahsettiğini kavrayın ve kitabı
tanıyın.
+ Okuma parçası okurken:
Eğer okuduğunuz şey bir kitap değil de bir dergiden alıntı veya
ders kitabınızın bir parçasıysa başlığı, ilk paragrafı, ara paragrafların ilk
ve son cümlelerini ve son paragrafı okuyarak parçanın genel olarak neden
bahsettiğini anlamaya çalışın. Bilmediğiniz sözcükler sizi endişelendirmesin.
Parçayı tekrar okuyun. Hemen sözlüğe sarılmak yerine bilmediğiniz sözcüklerin
anlamlarını tahmin etmeye çalışın. Sonra bu sözcükleri sözlükten kontrol
edebilirsiniz. Resim, grafik, tablo gibi görsel öğeleri dikkatli incelemek
anlamanızı kolaylaştıracaktır.
+ Paragraf okurken:
Başlığı, ilk ve son cümleyi dikkatlice okuyarak paragrafın genel
olarak neden bahsettiğini anlamaya çalışın. Yukarıda okuma parçası için
anlatılan işlemler paragraf için de geçerlidir.
Bunlardan sonra her üç okuma çeşidinde de yapılması istenen
alıştırma veya etkinlikleri tamamlayın. Yeni sözcükler için, ileride
anlatılacak olan sözcük çalışmalarıyla ilgili stratejilerden uygun olanları
seçerek sözcük çalışması yapınız.
Okuma Alt Becerileri:
Belirli bir bilgiyi arama: Metinden istenilen bilgiyi çıkarmaktır.
Bu işlem için parçanın tamamını ayrıntılı olarak okumanıza gerek yoktur.
Yalnızca istenilen bilgiyi bulmanız yeterlidir. Şimdi bu bilgiler doğrultusunda
aşağıdaki soruda istenilen bilgileri parçada bulunuz.
Soru: What are the greenhouse gases?
The greenhouse effect is the rise in temperature that the Earth
experiences because certain gases in the atmosphere (water vapor, carbon
dioxide, nitrous oxide, and methane) trap energy from the sun. Without these
gases, heat would escape back into space and Earth’s average temperature would
be about 60°F colder. Because of how they warm our world, these gases are referred
to as greenhouse gases.
Have you ever seen a greenhouse? Most greenhouses look like a
small glass house. Greenhouses are used to grow plants, especially in the
winter. Greenhouses work by trapping heat from the sun. The glass panels of the
greenhouse let in light but keep heat from escaping. This causes the greenhouse
to heat up, much like the inside of a car parked in sunlight, and keeps the
plants warm enough to live in the winter.
The Earth’s atmosphere is all around us. It is the air that we
breathe. Greenhouse gases in the atmosphere behave much like the glass panes in
a greenhouse. Sunlight enters the Earth’s atmosphere, passing through the
blanket of greenhouse gases. As it reaches the Earth’s surface, land, water,
and biosphere absorb the sunlight’s energy. Once absorbed, this energy is sent
back into the atmosphere. Some of the energy passes back into space, but much
of it remains trapped in the atmosphere by the greenhouse gases, causing our
world to heat up.
The greenhouse effect is important. Without the greenhouse effect,
the Earth would not be warm enough for humans to live. But if the greenhouse
effect becomes stronger, it could make the Earth warmer than usual. Even a
little extra warming may cause problems for humans, plants, and animals.
Gördüğünüz gibi bu soruyu cevaplamak için parçanın tamamını okumak
yerine sadece istenilen bilgiye parça içinde ulaşmak yeterlidir.
Parçayı gözden geçirme: Metnin içeriği hakkında genel bilgi sahibi
olmak amacı güdülür. Eğer bir paragraf okunuyorsa, başlık, ilk ve son cümleler
ipucu niteliğindedir. İlk cümlede konunun ne olduğu, son cümlede de savunulan
ana fikrin sonuçlandırılması vardır. Bu nedenle başlık, ilk ve son cümleleri
okumanız, paragrafın genel olarak neden bahsettiğini anlamanız için yeterli olacaktır.
Eğer bir kompozisyon okunuyorsa, yani birden fazla paragraf varsa, başlık, ilk
paragraf, ara paragrafların ilk ve son cümleleri ve son paragraf size
kompozisyon hakkında genel bir bilgi sunar. İlk paragrafta kompozisyonda
işlenecek konunun ne olduğunu, son paragrafta da ana fikrinin sonuç olarak
farklı bir şekilde sunulmasını bulursunuz. Ara paragrafların ilk ve son
cümleleri de o paragraflarda iletilen düşüncelerin özeti gibidir. Bu şekilde,
bütün bir kompozisyonun neden bahsettiği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.
Belirli bir bilgiyi arama ve parçayı gözden geçirme alt becerileri
hızlı okumamızı sağladığı gibi parçanın tamamını okumadan da cevap verme imkânı
sağlar. Gazetede, TV programlarını tararken ya da bir parçayı elinize
aldığınızda bunların neden söz ettiğine bakmak, bu konunun belli başlı
örnekleridir. Bu teknik, özellikle sınavlarda zaman kazanmak açısından oldukça
faydalıdır.
Ayrıntılı (yoğun) okuma: Bu tür bir okuma işleminde parçanın
hepsini ayrıntılı olarak okuma zorunluluğu vardır. Ayrıntılı okumada anlama,
analiz, sentez, değerlendirme ve çıkarım söz konusudur. Bütün bunları
yapabilmek için parçanın tamamının ayrıntılı olarak okunması gerekir.
Örneğin, aşağıdaki soruyu cevaplayabilmeniz için parçayı ayrıntılı
okumanız gereklidir.
How is the greenhouse in the atmosphere compared to the greenhouse
for growing plants?
Serbest (yaygın) okuma: Bu tür okumada herhangi bir teknik
kullanmadan veya bizden yapılması istenilen herhangi bir ödev kaygısı olmadan,
boş zamanlarımızda zevk için yaptığımız okuma türüdür. Bu okuma türünde
olayların akışını takip etmek yeterlidir. Kitap okuma sırasında bazı bölümlerde
gerektiği zaman alt becerileri kullanırız.
Her okuma becerisi için aşağıda verilen maddelerden faydalanarak
anlamamızı kolaylaştırabiliriz. Anlamayı kolaylaştırabilmek için; olayların
akış sırasını çıkarmak, hikâye haritasını oluşturmak, olaylar arasında neden-
sonuç ilişkisi kurmak, ana fikir oluşturmak, olayların geçtiği mekânları tespit
etmek, karakterlerin niteliklerini tanıyıp analiz etmek, ana konuyu belirlemek,
ana olayları belirlemek, tablo oluşturmak, esas cümle ve destek cümlelerini
ayırt etmek vb. çalışmalar yapabilirsiniz.
Bazı örnekler:
1.
Hikâye haritası oluşturmak: Hikâyedeki önemli bilgilere
yoğunlaşmanıza yardımcı olur. Örneğin, bir hikâyedeki olayların akış sırasını
ya da neden- sonuç ilişkilerini yazarak hikâyenin haritasını
oluşturabilirsiniz.
Ana olay:
Yardımcı olaylar:
2.
Hikâyenin analizini yapmak: Aşağıdaki sorulara cevap vererek
hikâyenin analizini yapabilirsiniz.
Karakterler : Hikâyedeki kişiler kim?
Ortam : Hikâye nerede geçiyor?
Problem : Ana konu nedir?
Karakterler ne yapmaya çalışıyorlar?
Önemli olaylar : Hikâyede neler oluyor?
3.
Grafik veya tablo tamamlamak: Örneğin kişiler ve karakterleri ile
bir tablo oluşturabilirsiniz.
KİŞİLER KARAKTERLERİ
4.
Hikâyenin devamını veya sonucunu tahmin etmek:“Hikâyede bir
sonraki sayfada neler olacak ve sonuç ne olacak?” gibi soruları cevapladığınız
zaman tahminlerde bulunarak oluşturduğunuz hipotezlerinizi test etmiş
olursunuz.
Yabancı dil öğreniminin en önemli unsurlarından biri olan okuma
ile yalnızca okuma becerinizi artırmakla kalmaz; aynı zamanda, sözcük öğrenimi
ve diğer becerilerde de gelişme kaydedersiniz. Kitap okuma hızınızı ve sayınızı
artırdıkça bu gelişimi sizler de fark edeceksiniz.
Unutmayın!
Okuma becerinizi ancak bol bol kitap okuyarak, özellikle ders dışı
zamanlarınızda hikâye kitabı ve roman okuyarak geliştirebilirsiniz.
c. Dinleme
•
Yabancı dilde radyo kanalları dinliyor musunuz?
•
Yabancı dilde CD ve kasetler dinliyor musunuz?
•
Yeterli miktarda CD, video ve teyp kasetleriniz var mı?
“Anlama oranını nasıl artırabilirim?” başlığı altında söz edilen
açıklamaları uygulayın.
Belirli bir bilgiyi aramak, duyduğunuzu dikkatli bir şekilde
dinlemenize ve anlamanıza yardımcı olabilir. Bir dersi ya da kaseti dinlemeden
önce aşağıdaki soruları kendinize sorun:
1.
Ne hakkında dinleyeceğim, konu ne?
2.
Konu hakkında bildiklerim ne?
3.
Konu hakkındaki sorularım neler?
4.
Ne öğrenmeyi umuyorum?
5.
Ne tür bilgiyi bulacağım (tarihler, isimler, tanımlar)?
Bir şeyi dinlerken müzik dinler gibi dinlemeyin. Dinlediğiniz
parça ile ilgili bir şey yapın, yani bir dinleme amacınız olsun. Dinlerken
belirli bilgileri arayın ve onları bulmaya çalışın. Bu şekilde dinleme
çalışmalarınızı amaçlı ve anlamlı bir hâle getirebilirsiniz. Ayrıca, her şeyi
detaylı olarak anlamaya çalışmayın, öncelikle kendinize kolay ve genel amaçlar koyarak
dinleyin. Her şeyi anlamamak moralinizi bozmasın. Bu kolay ve genel amaçları
yerine getirmek, parçanın genel anlamda neden bahsettiğini ve belirli bir
oranda parçayı kavramanızı sağlayacaktır. Bu tür bir anlama, daha sonra
yapacağınız ayrıntılı dinlemeler için bir ön koşul olacak ve daha ayrıntılı
dinleme yapmanızı kolaylaştıracaktır. Sonra, her dinleme öncesi giderek artan
ayrıntılı dinleme amaçları belirleyerek parçayı tekrar tekrar dinleyin.
Yine “Okuma” başlığı altında da belirtildiği gibi, bir parçayı bir
kez dinleyip ondan sonra yeni bir parça dinlemektense, aynı parçayı defalarca
dinlemek sizin için daha iyi olacaktır. Her tekrarda parçanın anlaşılabilirliği
biraz daha artacak ve bu şekilde her tekrarda daha çok anlaşılabilir girdi elde
ederek yabancı dilinizi geliştirebileceksiniz.
Dinleme becerisini geliştirmek için yukarıda okuma konusunda
yaptığımız benzer çalışmaları yapın.
Ayrıca, özellikle yabancı diliniz ileri seviyede değilse,
kasetleri olan kitapları bulmaya çalışın. Önce kitabın neden bahsettiğini
kavramak için genel dinleme yapın. Yukarıda “Okuma çalışmalarını nasıl
yürüteyim?” başlığı altında belirtildiği gibi kitabı okuyun. Artık kitapta
neden bahsedildiğini biliyorsunuz. Şimdi kaseti tekrar dinleyebilirsiniz.
Kitabın içeriğini bildiğiniz için dinlerken anlama oranınız artacaktır.
Dinlemeyi tekrarlamayı da unutmayın. Burada dikkat etmeniz gereken bir konu
var: Okuma ve dinleme çalışmalarını aynı anda yapmayın. Yani dinlerken, aynı
anda kitabı da takip etmeyin. Dikkatinizi o anda bir şeye verebileceğiniz için,
her ikisini birlikte yapamazsınız.
Size bir ipucu daha: Herhangi bir şeyi yalnızca bir kere izlemek
ya da dinlemekle yetinmeyin. İlk izleme faaliyetini yaparken dil bilgisi,
kelime ve anlam açısından önemli noktaları ve karşılaştığınız zorlukları not
edin. Özellikle ilk izleme ve dinleme faaliyetinden sonra, kendinize belli bir
süre tanıyın ve aldığınız notlara göz gezdirdikten sonra aynı şeyleri bir kez
daha dinleyin ya da izleyin. Tekrar notlarınıza göz atın ve gelişiminize bakın.
Bu tür tekrarlar sizin anlamanızı oldukça artıracaktır. Bu çalışmayı arzu
ettiğiniz kadar tekrar edebilirsiniz.
Unutmayın!
Dinleme becerinizi ancak bol bol dinlemek ve anlaşılabilir girdi
yardımıyla geliştirebilirsiniz. Okuma yoluyla elde edeceğiniz anlaşılabilir
girdiler de dinleme becerinizi destekleyecektir.
ç. İzleme
•
Yabancı dilde film veya video izliyor musunuz?
•
Yabancı TV kanallarını izliyor musunuz?
Dizi film ve belgesel izleme durumunda “Dinleme çalışmalarını
nasıl sürdürmeliyim?” başlığı altında verilen tavsiyelere uyun.
Film veya video izlerken nelere dikkat edeyim?
“Dinleme çalışmalarımı nasıl sürdürmeliyim?” başlığı altında
belirtilen açıklamaları aynen uygulayın.
Bunlara ek olarak, eğer yabancı diliniz izlediğiniz filmi genel
olarak anlayabileceğiniz düzeyde değilse;
1.
Önce filmi Türkçe seslendirmeli izleyin.
2.
Sonra orijinal seslendirmeli, Türkçe alt yazılı izleyin.
3.
Daha sonra birkaç kez orijinal seslendirmeli ve yabancı dilde alt
yazılı izleyin.
4.
Sadece orijinal seslendirmeli izleyin.
d. Yazma
•
Günlük yazıyor musunuz?
•
Mektup arkadaşınız var mı?
•
Yazmaya başlamadan önce ne yaparsınız?
Öncelikle, yukarıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak açıklandığı
gibi, yazma, edinim sonucunda ortaya çıkar. Nasıl bir insan para harcayarak
maddi gücünü artıramazsa ve maddi gücünü artırması için bir emek sarf edip
maddi girdi sağlaması gerekirse, aynı şekilde siz de bol anlaşılabilir girdi
elde ederek ve özellikle bol bol okuyarak yazma becerinizi geliştirebilirsiniz.
Yazma çalışmaları, sizin yazdığınız metni daha iyi düzenlemenize, fikirlerinizi
bir bütün olarak ifade etmenize, imla kurallarını daha iyi kullanmanıza
yardımcı olabilir. Ama yabancı dil sistemi açısından yazma becerinizin
gelişmesini desteklemez. Ayrıca yazmak, sadece paragraf ya da bir kompozisyon
yazmak değildir. Bir parçada verilen boşlukların sözcük ya da cümlelerle
tamamlanması, bir formun (kimlik kartı, başvuru formu, kayıt formu vs.)
doldurulması, karışık cümleleri düzenleyerek anlamlı bir parça oluşturulması,
başlık yazma, verilen cümlenin uygun yere yerleştirilmesi vs. birer yazma
faaliyetidir.
İkinci dilde yazı yazarken zorlanıyorum. Bu konuda neler yapmam
gerekir?
Yukarıdaki açıklamada, yazma faaliyetinin birçok çeşidi olduğunu
söyledim. Siz de doğrudan kompozisyon yazmadan önce daha kolay bir yazma
faaliyetiyle başlayıp, sonra daha zor faaliyetlere devam ederek sistemli bir
şekilde yazma becerinizi geliştirebilirsiniz.
Örnek:
Aşağıdaki tabloyu doldurunuz.
Name Surname Age Nationality Room
Number
Gördüğünüz gibi yukarıdaki örnekte sizi zorlayacak hiçbir şey
yoktur. Yazma faaliyetine başlamış oldunuz bile.
Daha sonra aşağıdaki faaliyetleri yapabilirsiniz:
1.
Karışık cümlelerin anlamlı bir metne dönüştürülmesi
Örnek:
Aşağıdaki cümleleri yeniden düzenleyerek anlamlı bir metin
oluşturabilirsiniz.
A.
Because of how they warm our world, these gases are referred to as
greenhouse gases.
B.
Without these gases, heat would escape back into space and Earth’s
average temperature would be about 60°F colder.
C.
The greenhouse effect is the rise in temperature that the Earth
experiences because certain gases in the atmosphere (water vapor, carbon
dioxide, nitrous oxide, and methane) trap energy from the sun.
1.
____ 2. ________ 3. _______
2.
Parçalanmış bir metnin birleştirilmesi Örnek:
Aşağıdaki paragrafları yeniden düzenleyerek anlamlı bir metin
oluşturabilirsiniz.
A.
The greenhouse effect is important. Without the greenhouse effect,
the Earth would not be warm enough for humans to live. But if the greenhouse
effect becomes stronger, it could make the Earth warmer than usual. Even a
little extra warming may cause problems for humans, plants, and animals.
B.
Have you ever seen a greenhouse? Most greenhouses look like a
small glass house. Greenhouses are used to grow plants, especially in the
winter. Greenhouses work by trapping heat from the sun. The glass panels of the
greenhouse let in light but keep heat from escaping. This causes the greenhouse
to heat up, much like the inside of a car parked in sunlight, and keeps the
plants warm enough to live in the winter.
C.
The greenhouse effect is the rise in temperature that the Earth
experiences because certain gases in the atmosphere (water vapor, carbon
dioxide, nitrous oxide, and methane) trap energy from the sun. Without these
gases, heat would escape back into space and Earth’s average temperature would
be about 60°F colder. Because of how they warm our world, these gases are
referred to as greenhouse gases.
D.
The Earth’s atmosphere is all around us. It is the air that we
breathe. Greenhouse gases in the atmosphere behave much like the glass panes in
a greenhouse. Sunlight enters the Earth’s atmosphere, passing through the
blanket of greenhouse gases. As it reaches the Earth’s surface, land, water,
and biosphere absorb the sunlight’s energy. Once absorbed, this energy is sent
back into the atmosphere. Some of the energy passes back into space, but much
of it remains trapped in the atmosphere by the greenhouse gases, causing our
world to heat up.
1. ______ 2. ______ 3. ______ 4. ______
3.
Uygun başlığın yazılması
Örnek:
Yukarıdaki metin için uygun bir başlık düşünebilirsiniz.
4.
Anlamca uygun olmayan cümle veya cümlelerin metinden çıkarılması
Örnek: Aşağıdaki paragrafta uygun olmayan cümleyi bulabilirsiniz.
Have you ever seen a greenhouse? Most greenhouses look like a
small glass house. Greenhouses are used to grow plants, especially in the
winter. The plants which are grown in greenhouses are expensive. Greenhouses
work by trapping heat from the sun. The glass panels of the greenhouse let in
light but keep heat from escaping. This causes the greenhouse to heat up, much
like the inside of a car parked in sunlight, and keeps the plants warm enough
to live in the winter.
“The plants which are grown in greenhouses are expensive”
cümlesinin parçanın ana teması ile hiçbir ilgisi olmadığını ve anlam
bütünlüğünü bozduğunu kolayca fark edebilirsiniz.
5.
Verilen cümle veya cümlelerin metinde uygun yere yerleştirilmesi
Örnek:
Şu cümleyi aşağıdaki paragraf içinde uygun yere yerleştiriniz.
“When the greenhouse effect becomes weaker, it could make the
Earth cooler than usual.”
The greenhouse effect is important. Without the greenhouse effect,
the Earth would not be warm enough for humans to live. But if the greenhouse
effect becomes stronger, it could make the Earth warmer than usual. Even a
little change in temperature may cause problems for humans, plants, and
animals.
Metnin tamamını göz önüne alarak verilen cümlenin “But if the
greenhouse effect becomes stronger, it could make the Earth warmer than usual”
cümlesinden hemen önce veya sonra gelmesi gerektiğini bulabilirsiniz.
6.
Esas cümlenin ayırt edilmesi
Örnek:
Aşağıdaki metinde esas cümleyi bulunuz.
The greenhouse effect is important. Without the greenhouse effect,
the Earth would not be warm enough for humans to live. But if the greenhouse
effect becomes stronger, it could make the Earth warmer than usual. Even a
little change in temperature may cause problems for humans, plants, and
animals.
Parçada “greenhouse effect” kavramının neden önemli olduğu
belirtildiği için, ilk cümlenin esas cümle olduğu ve bütün parçanın bu fikir
etrafında örüldüğü görülecektir.
7.
Destekleyici cümlelerin yazılması Örnek:
Aşağıdaki metinde gösterilen esas cümle, destekleyici cümle ve
sonuç cümlelerini inceleyerek verilen konuda esas cümleyi destekleyici cümleler
yazabilirsiniz.
The greenhouse effect is important (esas cümle). Without the
greenhouse effect, the Earth would not be warm enough for humans to live
(destekleyici cümle). But if the greenhouse effect becomes stronger, it could
make the Earth warmer than usual (destekleyici cümle). Even a little change in
temperature may cause problems for humans, plants, and animals (sonuç cümlesi).
Pollution
Esas Cümle: ______________________________________________
Destekleyici Cümleler:
1.
_____________________________________________________
2.
______________________________________________________
3.
______________________________________________________
8.
Sonuç cümlesinin yazılması
Örnek:
Yukarıdaki örneği inceleyerek “pollution” konusunda sonuç cümlesi
yazınız.
Sonuç Cümlesi: _____________________________________________
9.
Cümlelerin bağlaçlarla birleştirilmesi
So, but, and, or, although, therefore, however, because, while,
when, as a result, to sum up gibi bağlaç ve kalıpları kullanarak, yazacağınız
metinde geçişleri ve bütünlüğü sağlayabilirsiniz.
Yazma konusunda şu ana kadar yaptığınız çalışmalar sizi, bir
parçada bütünlük nasıl sağlanır, düşünceler nasıl örülür, desteklenir ve
sonuçlandırılır, düşünceler arasında nasıl geçiş yapılır ve bir paragrafın
yapısı nasıl olur konularında bilgilendirdi. Artık paragraf yazmaya hazırsınız.
Dikkatinizi çekmek istediğim bir başka konu da okul yaşantınız
süresince ve günlük faaliyetlerde, yukarıda açıklanan yazma çalışmalarını sizin
zaten Türkçe olarak yapmakta olduğunuz. Eğer siz, yabancı dil ediniminizi
geliştirir ve belirli bir seviyeye ulaşırsanız, ana dilinizdeki bu becerileri
yabancı dile aktararak bunları etkin bir şekilde kullanabilirsiniz. Sonuç
olarak, yazma çalışmalarına ayıracağınız zamanın önemli bir kısmını edinim
çalışmalarına ayırmanız daha doğru bir davranış olacaktır.
Peki paragraf yazmamı kolaylaştıracak çalışmalar nelerdir?
Bunun için çalışmalarınızı
yazmadan önce, yazarken, yazdıktan sonra olarak ayırmanız gerekir. [21]
Yazmadan önce;
•
Beyin fırtınası, yazma için düşüncelerin toplanmasında en iyi
yollardan birisidir. Özellikle bir arkadaşınızla birlikte çalışma yapmak daha
faydalıdır.
Bir konuda beyin fırtınası yapabilmek için aşağıdaki basamakları
takip edin.
Konunuzu bir kâğıt üzerine yazın. Bu bir sözcük, sözcük grubu ya
da soru olabilir.
Konunuzu düşünün ve aklınıza gelen her fikri yazın. Fikirlerinizi
değerlendirmeyin, sadece düşünün ve çabucak yazın.
Örnek:
Konu : Önemli kararlar
Ne zaman evlenmeli?
Nerede yaşamalı?
Koleje gitmeli mi, gitmemeli mi?
Beyin fırtınasından sonra listenizi yeniden okuyun ve sizi
ilgilendiren fikirleri daire içine alın.
•
Ağaç grafiği yapmak fikirlerinizi düzenlemenin faydalı bir
yoludur. Ağaç grafiği yapmadan önce konu hakkındaki fikirlerinizi liste hâline
getirmek isteyebilirsiniz. Daha sonra düşüncelerinizi düzenleyerek yazma
faaliyetine başlayabilirsiniz.
Örnek:
(Konu) (Kategoriler) (Fikirler)
Ulaşım kolaylığı
Avantajlar Zaman tasarrufu
Araba sahibi olmak Özgürlük
Dezavantajlar Tamiri pahalı
Kullanması pahalı
Park sorunu
•
Sözcük ağı ya da kümesi oluşturmak yazmaya başlamadan önce
fikirleri toparlamanın diğer bir yoludur. Bu ağı oluşturmak ayrıca
büyük fikirler ve detaylar arasındaki ilişkiyi görmenize yardımcı olabilir.
Sözcük ağı oluşturabilmek için şu adımları takip edin: Konunuzu
kâğıdın ortasına yazın.
Daire içine alın.
Konunuz hakkında düşünün. Aklınıza hangi kelimeler ve fikirler
geliyor?
Her düşünceyi daha küçük daire içine yazın ve merkezdeki daireyle
çizgilerle birleştirin.
Küçük dairelerdeki fikirlerinizi düşünün. Aklınıza hangi
ayrıntılar geliyor?
Fikirlerinizi yazın ve bunları daha küçük dairelerle birleştirin.
Artık fikirlerinizi düzenleyip yazmaya başlayabilirsiniz.
•
Not alma yönteminde ne yazacağınızı düşünün ve not alın. Daha
sonra notlarınızı birbirini tamamlayacak ve destekleyecek şekilde düzenleyin.
Böylece, yazmaya başlamak için gerekli fikir altyapınızı hazırlamış olursunuz.
Yazarken;
•
Doğurgan olun ve yeni fikirler üretin. Bırakın kaleminiz sizi yeni
ufuklara götürsün.
•
“Acaba anlatmak istediklerim bunlar mı?” diye kendinizi
sorgulayın.
•
Kendinizi okuyucunun yerine koyarak yazın.
•
İmla ve dil bilgisi kurallarını değil, vermek istediğiniz mesajı
düşünün.
•
Durduğunuz zaman okumaya en baştan başlayın.
•
Fikirlerinizi netleştirin.
Yazdıktan sonra;
•
Başa dönün ve tekrar okuyun.
•
Gerekiyorsa yeni cümle veya cümleler ilave edin, cümle tekrarı
varsa düzeltin.
•
Yazım hataları olup olmadığını kontrol edin.
•
Hatalarınızdan doğruları bulmayı öğrenin.
•
Paragraf veya kompozisyonunuzu tamamladıktan sonra hata bulmak
için okuyun.
•
Yazdıklarınızın okuyucu üzerindeki etkisini ölçmek için
yazdıklarınızı bir başkasının değerlendirmesini sağlayın. Eğer mesajlarınız
okuyucu tarafından yeterince anlaşılmıyorsa, o bölümü tekrar yazın.
•
Son aşama olarak imla, dil bilgisi kuralları ve anlam zenginliğine
yoğunlaşarak yazdıklarınıza son şeklini verin.
Kendi kendime başka hangi yazma faaliyetlerini yürütebilirim?
Mektup arkadaşı, günlük yazma, derslerle ilgili önemli bilgilerin
not alınması, günlük ve haftalık çalışma planlarının yapılması
yürütebileceğiniz yazma faaliyetlerinden bazılarıdır. Eğer bilgisayar kullanma
imkânınız varsa “Kelime İşlemci”yi (Word Processor) kullanabilirsiniz. Bu
program size yazma kolaylığı sağladığı gibi, yazdıklarınız üzerinde daha rahat
değişiklik yapma imkânı sunacaktır. Ayrıca dil bilgisi kuralları, sözcük seçimi
ve imla konusunda size önemli ipuçları ve öneriler verecektir.
Bunlara ek olarak, yazdıklarınızı bir dosyada toplayın ve belirli
bir süre sonra bunlara tekrar göz atarak yazma becerinizdeki gelişiminizi
inceleyin, kendi öz değerlendirmenizi yapın. Ayrıca bunlardan içerik olarak
yetersiz gördüklerinizi tekrar yazabilirsiniz.
Unutmayın!
Okumakla yazmak arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bol bol,
özellikle hikâye kitapları okumak, yazma faaliyetinizi olumlu yönde
etkileyecektir.
e.
Konuşma
•
Öğrendiğiniz dili, ana dili olarak konuşan bir tanıdığınız var mı?
•
Konuşurken hata yapacağım diye endişeleniyor musunuz?
•
Hatasız, ama yavaş konuşmak mı; yoksa akıcı, ama minik hatalar
yaparak konuşmak mı sizce daha önemli?
Yukarıda “Yazma” başlıklı bölümde de açıkladığım gibi, konuşma
becerisi de yazma becerisi gibi edinim sonucunda ortaya çıkar. Bol
anlaşılabilir girdi elde ederek ve özellikle çok dinleyerek konuşma becerinizi
geliştirebilirsiniz. Edinim yoluyla yabancı dil seviyenizi yükseltmedikten
sonra, konuşma çalışmaları doğrudan sizin konuşma becerinizin gelişmesini
desteklemez. Ama konuşma yoluyla iletişimi sürdürerek daha çok anlaşılabilir
girdi elde edip yabancı dilinizi geliştirebilirsiniz. Anlamadığınız bir sözlü
iletişimi sürdürmeniz mümkün olmadığı için muhataplarınız, sizin yabancı dil
seviyenize göre konuşmalarını ayarlayarak sizin anlamanızı kolaylaştırırlar. Bu
şekilde, siz de anlaşılabilir girdi elde ederek yabancı dil gelişiminizi
desteklersiniz.
Diğer bir husus ise, özellikle yabancı dil çalışmalarının ilk
dönemlerinde sizin üretime (konuşma-yazma) zorlanmanız, henüz yabancı dilde
yeterli edinim gerçekleştirmediğiniz ve üretimi gerçekleştirecek kaynağa sahip
olmadığınız için motivasyonunuzu olumsuz yönde etkileyecektir. “Yazma”
bölümündeki para harcama örneğinde olduğu gibi, belirli bir süre emek sarf edip
para kazanmadan, cebinizde para olmadan para harcayamazsınız. Aynı şekilde,
edinim yoluyla belirli bir düzeye gelmeden üretim yapmanız da mümkün değildir.
Bu nedenle, özellikle ilk dönemlerde, üretim yerine, edinim çalışmalarına zaman
ayırmak daha verimli olacaktır.
Konuşma becerisini geliştirmenin en etkili yollarından biri de bol
bol dinlemektir. İkinci dile ait zengin örneklere, telaffuza, bir ortama ait
karakteristik kalıplara ve dilin hangi ortamda nasıl kullanılacağına ait
ipuçlarına ancak dinleyerek ulaşabilirsiniz. Zaten araştırmalar da dinleme ve
okuma arasında bire bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Ders dışında da konuşmak için kendinize ortam yaratabilirsiniz.
Arkadaşlarınızla veya üst sınıflarla birlikte, hatta öğretmeninizin de
katılacağı bir konuşma grubu oluşturabilirsiniz. Grubunuzun toplantı planını
yapıp, her toplantıda hangi konular hakkında konuşacağınızı
kararlaştırabilirsiniz.
Ayrıca, ilginç bir yöntem olarak grup arkadaşlarınızla birlikte
kaset doldurabilir, kendi sesinizi kaydedebilirsiniz. Çeşitli efektlerle (müzik
vb.) kayıtlarınızı zenginleştirebilirsiniz. Arkadaşlarınıza bir resmi veya bir
maçı anlatan, belki bir doğum günü kutlayan kasetler gönderebilirsiniz.
Okul dışında da yabancı dilinizi kullanabileceğiniz ortamlarda
bulunmaya çalışın. Bu tür bir faaliyet, doğal bir ortamda öğrendiklerinizi
kullanmanıza yardım edecek ve gerçekçi bir dil kullanımına fırsat verecektir.
Böyle bir ortam bulma şansınız yoksa, yabancı kaset dinlemek ve mektup arkadaşı
edinmek son derece faydalı olacaktır.
Telaffuzumu nasıl iyileştirebilirim?
Telaffuzu, bir dilin vurgu ve tonlamasını öğrenmenin en iyi yolu
bol bol dinlemektir. Bir yabancı dili ne kadar çok dinlerseniz, o dilin ses
özelliklerine de o kadar çabuk ve fazla hâkim olursunuz. Bu arada en çok dikkat
etmeniz gereken husus öğrendiğiniz yabancı dilde, Türkçede olduğu gibi,
harflerle sesler arasında bire bir bağlantı olmayabilir. Yani Türkçede her harf
bir sese karşılık geldiğinden, yabancı dilde de her harfe bir ses karşılığı
bulma gibi bir yanlışa düşebilirsiniz. Bu da kalıcı yanlış kelime telaffuzuna
neden olabilir. Örneğin İngilizcede aynı harf, değişik kelimelerde değişik
şekilde telaffuz edilmektedir. Bu nedenle, Türkçeden gelen bir alışkanlıkla
özellikle yeni karşılaşılan kelimelerde her harf bir sese karşılık gelecek
şekilde telaffuz etme hatası yapılabilmektedir. Eğer yabancı dil parçasının hem
yazılı hem de ses kaydı varsa, öncelikle okuma metnine bakmadan dinleyin.
Kesinlikle okumayın. Çünkü, bir kelimenin ilk karşılaştığınızda telaffuzu nasıl
aklınızda kalırsa, o şekilde devam eder ve değiştirilmesi oldukça zordur. Bu
nedenle, önce yazılı hâlini görmeden bir kelimenin telaffuzunu duymak, doğru
telaffuz öğrenimi için çok önemlidir. Özetle, doğru telaffuz için o kelime ile
ilk karşılaşma anı önemlidir. Her zaman aynı metni hem okuma hem de dinleme
şansınız olmayabilir. Bu durumda yine yapılacak en önemli faaliyet bol bol
dinlemek ve video, TV, film -genel olarak anlamak kaydıyla- izlemektir. Ayrıca,
yabancı dilde müzik dinlemek de yabancı dilin ses özelliklerinin doğru
öğrenilmesine katkı sağlar.
Bilgisayar ve internetten faydalanarak telaffuzunuzu
geliştirebilirsiniz. Size örnek cümleler verip onları seslendirmenizi isteyen
yazılımlar var. Sizin seslendirmeniz kaydedilip size tekrar dinlettiriliyor ve
seslendirmenizin yabancı dil ölçütlerine göre uygunluğu hakkında bilgi
veriliyor.
Unutmayın!
Bol bol okumak, özellikle dinlemek ve izlemek konuşma becerinizi
genel olarak geliştirecek en önemli etkenlerdir.
f.
Sınav
•
Test çözerek yabancı dilinizi geliştirmeye çalışıyor musunuz?
•
Test ve sınavlara hazırlık kitabınız var mı?
•
Yabancı dilin hangi alanlarında test çözüyorsunuz (gramer, kelime
okuma vb.)?
Test çözmek yabancı dil öğrenmem için yararlı mı?
Hemen şunu söyleyebilirim: Test çözerek yabancı dil öğrenilmez. Bu
konuda şöyle bir benzetme yapılabilir: Kaba bir örnek olacak ama, bir tavuğunuz
var. Siz bu tavuğun kilo almasını istiyorsunuz. Tavuğu her gün beş kez
tartıyorsunuz. Tartma sayınız sizin tavuğunuzun kilosunu artırmayacaktır.
İstediğiniz kadar tartın, siz tavuğa yem ve su vermedikçe tavuğunuzun ağırlığı
aynı kalacaktır. Benzer şekilde, siz de yabancı dil seviyenizi geliştirmedikten
sonra, defalarca test çözerek yabancı dilinizi geliştiremezsiniz. Bol bol
okumaz, dinlemez, izlemezseniz yabancı dilinizi istediğiniz düzeye
getiremezsiniz.
Sınavlara nasıl hazırlanmalıyım?
Sınavda başarı sağlamak için, yabancı dil bilginizin yanı sıra,
alacağınız sınavın özelliklerini de iyi bilmeniz ve sınav konusunda alışkanlık
kazanmanız gereklidir. Bunun için:
•
Sınavın içeriğini, yani nelerin sınavda yer aldığını bilin ve bu
konularda hazırlanın.
•
Sınavda konuların dağılımını, yani hangi konulardan ve bölümlerden
ne kadar soru geleceğini bilin ve bunların ağırlıklarına göre çalışma sürenizi
ayarlayın. Çok soru gelen konu ve bölümlere daha fazla hazırlanma süresi verin.
Kısaca, her konu ve bölümün sınavdaki ağırlığı ile ayıracağınız hazırlanma
süresi doğru orantılı olsun.
•
Sınavda çıkan soru türlerini iyi bilin ve bu konuda çalışmalar
yapın.
•
Sınavda hangi konu ve bölümlere ne kadar zaman ayıracağınızı
önceden iyi belirleyin ve sınavda gereksiz zaman kaybına yol açarak, bazı
sorulara hiç ya da yeteri kadar zaman ayıramama gibi bir durumla karşılaşmayın.
•
Sınav ile aynı fiziksel koşulları gerçekleştirerek deneme
sınavlarını çözün.
Unutmayın!
Sınav soruları çözerek yabancı dilinizi geliştiremezsiniz. Sınav
soruları çözmek, sadece sizi sınavla daha çok tanışık hâle getirir.
g. Dil Bilgisi
•
Dil bilgisi öğrenmenin faydalı olduğuna inanıyor musunuz?
•
Konuşurken veya yazarken doğru dil bilgisi yapısı kullanıyor muyum
diye düşünüyor musunuz?
•
Dil bilgisi bilgilerinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
•
Öğrendiğiniz dil bilgisi kurallarına dergi, gazete veya
kitaplardan örnek cümleler buluyor musunuz?
Dil bilgisinin yabancı dil öğreniminde yeri nedir?
Tablo 2: Oxford Placement Test Sonuçları
Dil bilgisi çalışırken kurallara boğulmamaya dikkat edin ve
kuralları cümle boyutunda sınırlandırmayın. Okuma parçalarında ve konuşmalarda
olduğu gibi dil bilgisi kuralları bağlam içerisindedir. Bir kuralı kendi
içerisinde ezberlemeye çalışmak yerine o kuralları bütünün içerisinde tanımaya
çalışın. Öğrendiğiniz dil bilgisi yapılarının örnek cümlelerini okuduğunuz
kitaplarda bulabilirsiniz. Bunlardan istediğiniz cümleleri kaydedin.
Hatırlamakta sıkıntı çektiğiniz konuları minik kâğıtlara yazın. Her dersten
önce ve ödevinize başlamadan bunlara bir göz atın. Bir dil bilgisi konusunu
arkadaşınıza anlatmaya çalışın.
Bir metni okurken de merak ettiğiniz konularda kendi kendinize
sorular sorarak o metni analiz edebilirsiniz. Örneğin duygular hangi
kelimelerle ifade edilir, sıklıkla yapılan faaliyetler nasıl anlatılır,
geleceğe ait planlar nasıl belirtilir, zaman nasıl ifade edilir? Bu tür
çalışmalar sizin dil bilgisi konusundaki duyarlılığınızı geliştirecektir.
Örnek:
A.
Aşağıdaki metinde şu an, geçmiş, genel ve geçmişte başlamış, ama
etkisi hâla devam eden durumları anlatan fiilleri sınıflandırınız.
Şu an:
Geçmiş:
Genel:
Geçmişte başlamış, ama etkisi hâlâ devam eden:
B.
Metinden aşağıdaki sözcük gruplarına ait örnekler veriniz.
İsim Sıfat Fiil Zarf
C.
Sıfatlarda derecelendirme örnekleri bulunuz.
D.
Aşağıdaki metinde ihtimalden bahseden cümleleri bulunuz.
E.
A, B, C ve D bölümlerinde yaptığınız çalışmalardaki cümle ve
kelime yapılarını inceleyip yapısal değişiklikleri not ediniz.
Average global temperature has increased by almost 1°F over the
past century; scientists expect the average global temperature to increase an
additional 2 to 6°F over the next one hundred years. This may not sound like
much, but it could change the Earth’s climate as never before. At the peak of
the last ice age (18,000 years ago), the temperature was only 7°F colder than
it is today, and glaciers covered much of North America!
Even a small increase in temperature over a long time can change
the climate. When the climate changes, there may be big changes in the things
that people depend on. These things include the level of the oceans and the
places where we plant crops. They also include the air we breathe and the water
we drink.
What Might Happen? It is important to understand that scientists
don’t know for sure what global warming will bring. Some changes brought about
by global warming will be good. If you live in a very cool climate, warmer
temperatures might be welcome. Days and nights could be more comfortable and
people in the area may be able to grow different and better crops than they
could before. But it is also true that changes in some places will not be very
good at all.
Unutmayın!
Dil bilginizi geliştirmek için yapmanız gereken en önemli şey,
diğer dil öğelerinde olduğu gibi, bol bol dinleyerek, okuyarak anlaşılabilir
girdi elde etmektir. Bu, sizin dil bilgisi seviyenizi doğrudan dil bilgisi
çalışma ve ezberlemeye göre daha çok artıracaktır. Nitekim yapılan
araştırmalardan elde edilen sonuçlar da bu yöndedir.
ğ. Sözlük Kullanımı
•
Bir sözlükte hangi özellikleri ararsınız?
•
Sözlüğünüz iki dilli mi, yoksa tek dilli mi?
•
Sözlükte yeni kelimelerin anlamlarına bakarken örnek cümlelerden
faydalanır mısınız?
Eğer öğrendiğiniz dilde açıklama ve örnekler veren tek dilli
sözlükleri kullanabiliyorsanız, bu tür sözlükleri kullanın. Ülkemizde
“Kesinlikle tek dilli (örneğin İngilizceden İngilizceye) yabancı dil sözlükleri
kullanılmalıdır” şeklinde yanlış bir inanç vardır. Fakat özellikle, başlangıç,
başlangıç üstü, hatta orta seviyedeki öğrenciler bu sözlükleri anlamamaktadır.
Anlamadıkları bir şeyi nasıl kullanacaklar? Dolayısıyla, bu öğrenciler
Türkçeden yabancı dile ve yabancı dilden Türkçeye küçük sözlükler
kullanmaktadır. Bu tür sözlükler, bir kelimenin değişik anlamları ile örnekleri
anlamlı bir bağlamda sunmadığı ve o kelimenin dil bilgisel özelliklerini
göstermediği için öğrencileri eksik ve yanlış yönlendirmekte, onların yabancı
dili komik kullanmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle, piyasada son yıllarda,
tek dilli sözlüklerin özelliklerini taşıyan, bir kelimenin açıklamasını,
tanımlanmasını ve ifade ettiği değişik anlamları anlamlı ortamda örneklerle
veren, onların dil bilgisel özelliklerini yabancı dilde açıklayan ve bütün bu
açıklama ile örneklerin aynılarının Türkçe tercümelerini de veren sözlükler
mevcuttur. Bu sözlükler büyük bir kulanım kolaylığı sağlamaktadır. Bu nedenle,
tek dilli yabancı dil sözlükleri yerine, yukarıdaki özellikleri taşıyan,
Türkçeden yabancı dile ve yabancı dilden Türkçeye sözlükleri kullanmanız büyük
fayda sağlayacaktır.
Sözlüğün içindeki ipuçlarından nasıl faydalanabilirim?
Bir sözcükle ilgili olarak sözlükte aşağıdakilerden tümünü
bulabiliriz. Sözcüğün;
•
okunuşunu,
•
vurgunun kelimenin hangi hecesinde olduğunu,
•
türünü,
•
yazılışını,
•
anlamını ve varsa diğer anlamlarını,
•
cümle içerisinde kullanımını,
•
düzensiz fiillerini bulabilirsiniz.
Ayrıca sözlükte;
•
sözcüklerden sonra gelen edatların kullanımlarını,
•
aynı sözcüğün farklı sözcük türlerinde kullanımını,
•
birleşik sözcükleri,
•
Amerikan ve İngiliz İngilizceleri arasındaki farklılıkları,
•
bir arada kullanılabilen sözcükleri,
•
sözcükleri kullanırken genel olarak yapılan hataların
giderilmesini,
•
sözcükleri resmî ve günlük dildeki kullanımları ve özel
kullanımlarını,
•
anlamca birbirine yakın sözcükleri bulabiliriz.
Kelime öğrenimi, yalnızca yeni kelimelerin anlamlarının
öğrenilmesiyle sınırlı değildir. Kelimelerin diğer kelimelerle nasıl
kullanıldığını da bilmemiz gerekmektedir.
Örnek:
Fiil+ isim
Make a noise, leave home
Sıfat+isim
heavy rain, a strong accent
Fiil + zarf
work hard, explain clearly
Fiil+edat
Talk about something, tell someone off
Kalıplar
On the other hand, It seems to me that
What I like, It’s worth seeing
Görüldüğü gibi, herhangi bir metinde oldukça fazla sayıda birlikte
kullanılan anlam kalıplarıyla karşılaşmaktayız. Bunları öğrenebilmek için;
1.
Tek bir kelime yerine bu sözcük gruplarını kullanmaya çalışın.
2.
Yaygın kullanılan kelime gruplarında şema yoluyla bu kullanım
kalıplarını belirtin ve örnekler yazmayı ihmal etmeyin.
make make+noun make an arrangement
make=to produce make a cup of coffee
other phrases make sure
3.
Sözlüklerinizden yararlı olabilecek sözcük grupları bulun ve
bunları kelime defterinize kaydedin.
Örneğin “Tree” kelimesi ile ilintili kelimeleri yazarak anlamlı
bir grup oluşturabilirsiniz: leaves, branches, fruits, nests, stem, wood, axe.
4.
Etkin bir sözcük kullanımı için aşağıdaki kısaltmaların ne anlama
geldiğini mutlaka bilmeliyiz.
adj. sıfat
adv. zarf
n C sayılabilen isimler
n U sayılamayan isimler
v T geçişli fiiller
v I geçişsiz fiiller
sb kimse
smt bir şey
Unutmayın!
Sözlük kullanımı sizin kelimeler hakkında doğru bilgi elde
etmenizi sağlar.
h. Sözcük Öğrenimi
•
Kendi oluşturduğunuz bir sözlüğünüz var mı?
•
Yeni bir sözcük gördüğünüzde ne yaparsınız?
•
Sözcükler arasında anlamlı bağlantılar kurmaya çalışıyor musunuz?
Yeni kelimeleri ve günlük konuşma kalıplarını nasıl çalışayım?
Hemen bir “tuğla” örneği vereyim. Bir tuğla yerden bir metre
yukarıda tek başına havada durabilir mi? Elbette hayır. O tuğlayı, ancak diğer
tuğlalarla birleştirip bir duvar örmedikten sonra tek başına havada
tutamazsınız. Kelime ve günlük konuşma kalıpları çalışmalarında da kelime ve
günlük konuşma kalıplarını ezberleyerek buna ait bilgi hazinenizi
artıramazsınız. Bu tür çalışmalarda kelimeler ve günlük konuşma kalıpları
beyninizde anlamlı olarak bir yerle ilişkilendirilmediği ve tekrar edilmediği
sürece unutulup gidecektir. Bu da beyninize ek yük getirmekten başka bir işe
yaramayacaktır. Ayrıca, anlamlı kullanımdan ve bağlamdan uzak kelime ve günlük
konuşma kalıpları çalışmaları; bunların nerede, nasıl, ne şekilde ve hangi
amaçlar için kullanıldığı konularında da bir katkı sağlamayacaktır.
Bu tür bir anlamlı bağlam oluşturmanın yöntemlerinden biri de,
yukarıda nedenleri açıklanan aynı yazarları okuma, aynı ya da benzer konularda
okuma, dinleme ve izleme çalışmaları yapmaktır. Bu, en etkili kelime çalışma
yöntemidir. Ayrıca, yine yukarıda açıklanan yeni kelimeleri yapışkanlı not
kâğıdı (post-it) üzerine yazarak sayfa üzerine yapıştırmak, daha sonra bu
kelimelere göz atarak tekrar tekrar okumak, o kelimelerin anlamlı bir şekilde
kelime özellikleri ile birlikte kalıcı olarak beyninizde yer etmesini
sağlayacaktır. Benzer şekilde, dinleme ve izleme çalışmaları sırasında
kelimeler ve günlük konuşma kalıpları ile alacağınız notları her dinleme ve
izleme tekrarından önce gözden geçirmeniz de bunların öğrenilmesini
sağlayacaktır.
Size önemli bir ipucu daha. Kelime hazinenizi geliştirmenin en
etkili yöntemlerinden biri de “kök ve ek” çalışması yapmaktır. Eğer
çalıştığınız dilde özellikle Latince ve eski Yunanca kökenli kelimeler varsa,
bu dillere ait kelime kök ve eklerine yönelik yapacağınız çalışmalar, bu tür
yeni kelimelerle karşılaştığınızda onların anlamlarını çıkarmanızda yardımcı
olacaktır. Ayrıca, çalıştığınız yabancı dilin de kelime, kök ve ekleri üzerine
yapacağınız çalışmalar, o dildeki yeni kelimelerin anlamlarını çıkarmada size
kolaylık
sağlayacaktır.
Kitap okurken bilmediğim birçok kelimeye rastlıyorum. Bunların
anlamına bakmaktan okuma zevkim kaçıyor. Bu konuda ne öneriyorsunuz?
Okuma parçalarında veya hikâyelerde bazı sözcükler son derece
önemlidir ve o sözcüklerin anlamları bilinmeden konunun anlaşılması mümkün
değildir. Ancak bu sözcüklerin parça içerisinde ne anlama geldiğinin
anlaşılması kolaydır. Parçada, konunun anlaşılmasına engel olmayacak sözcükler
göz ardı edilebilir.
Sözcük öğreniminin en etkili yöntemlerinden birisi de tartışmasız
kitap okumaktır. Okurken bilmediğimiz sözcüklerin anlamlarını tahmin edebiliriz
ve bu yolla öğrendiğimiz sözcükler diğer bütün yöntemlere göre daha fazla
zihinde kalır.
Örnek:
During my school years I was a good student. At school I studied
geography, history, science, Latin and algebra. Only at algebra I had some
difficulties, because I didn’t like dealing with numbers.
“Algebra” sözcüğünün anlamını bilmiyorsanız, paragrafın tümünü
okuyarak bu sözcüğün anlamını tahmin edebilirsiniz. Parçanın tamamında okulda
alınan derslerden bahsedilmektedir. Bu nedenle “algebra” kelimesinin bir ders
adı olduğu kolayca anlaşılabilir. Ders denilince, okulda alınabilecek dersler
hemen aklınıza gelir. Bir sonraki cümlede yer alan “numbers” kelimesinin,
“algebra” kelimesiyle bağlantılı olduğu ve bu kelime ile ilgili açıklama
getirdiği için çok açık bir ipucu oluşturduğunu görebilirsiniz. Böylece
“algebra” kelimesinin rakamlarla ilgili bir ders olduğunu, yani matematiksel
bir özellik taşıdığını çıkarabilirsiniz. Bu örnekte olduğu gibi, bir kelimenin
anlamını çıkarmak için hemen sözlüğe sarılmanıza hiç gerek kalmayabilir. Bu
çalışma size sadece zaman kazandırmakla kalmaz, okuduğunuz parça veya hikâyeye
dikkatiniz dağılmadan devam etmenizi sağlar. Ayrıca, kelimenin anlamını
parçanın bütünündeki bilgileri ve diğer kelimeleri kullanarak tahmin etme
çalışmalarında, kelimenin tam olarak ne anlama geldiğini bulmanıza gerek
yoktur. Eldeki bilgi ve ipuçlarından faydalanarak, kelimenin genel olarak,
kabaca ne anlama geldiğini çıkarmanız yeterlidir.
Kelime çalışmaları ile ilgili başka neler önerebilirsiniz?
Kelime öğreniminde çok sayıda sözcüğün daha kolay yollarla
öğrenilebilmesi için aşağıdaki önerilerden faydalanabilirsiniz.
•
Sınıflandırma, bilgileri gruplara ya da kategorilere göre organize
etmektir.
Örneğin kıyafetleri iki grupta sınıflandırabilirsiniz.
Sınıflandırılmamış bilgi:
Palto, bot, mayo, kazak, şort, tişört, parka, eldiven.
Sınıflandırılmış bilgi:
Kış Kıyafetleri: Palto, bot, kazak, parka, eldiven.
Yaz kıyafetleri: Mayo, şort, tişört.
•
Aşağıdakine benzer bir sözcük ağı hazırlayabilirsiniz; görsel
olarak öğrenmek daha çok yardımcı olabilir.
colors
the effect of colors:
red: raises blood pressure
green: reduces eyestrain
The message of colors:
Yellow: Let’s communicate. I like to share.
Dark blue: I love to be the boss and the decision maker.
Black: Don’t tell me what to do, for I know the best.
My favorite colour(s) blue and green
Idioms to give a black eye
•
Seçtiğiniz sözcük grubunu zihninizde komik veya ilginç bir şekilde
canlandırın. Daha sonra bir başka sözcük seçerek ilk seçtiğiniz sözcükle
zihinsel resminizde birleştirin. Üçüncü bir sözcük seçerek sözcükler zincirine
ekleyin. Böylece bir grup sözcüğün anlamı aklınızda kalacaktır. Bazı kelimeler
birlikte kullanılırlar. Bunlara dikkat edip her kelimeyi ayrı ayrı değil, bir
bütün kelime kümesi olarak ele alabilirsiniz.
Keep an eye on........... , look after the baby, to
give a hand, take notes
•
Kendinize bir sözcük kayıt defteri hazırlayabilirsiniz. Bu
defterde resim veya minik notlar için yer ayırmayı ihmal etmeyin. Bu sözcükleri
cümle içinde kullanabilir veya açıklamalarını yazabilirsiniz.
wear: He is wearing jeans and a white shirt.
hat: You wear a hat on your head.
•
Yeni bir sözcüğü aklınızda tutabilmek için sözcüğü şekil ile
bağdaştırabilirsiniz.
•
Sözcüğü, sözcüğün sembolünü veya sözcüğü çağrıştıran bir şekil
çizebilirsiniz.
•
Ön ekleri ve son ekleri öğrenerek anlamını bilmediğiniz sözcükler
hakkında yorum yapabilir, hatta anlamlarını dahi tahmin edebilirsiniz.
•
Sözcükleri teybe kaydederek, fırsat buldukça dinleyebilirsiniz.
•
Sözcükleri kartlara yazarak bunları görebileceğiniz yerlere (ayna,
dolap gibi) yerleştirebilirsiniz.
•
Yatmadan önce yeni sözcükler öğrenebilirsiniz.
•
Deneyebileceğiniz diğer bir teknik ise, yeni kelimeleri anlamlı
bir olaylar zinciri içine yerleştirmek olabilir.
Bildiğiniz bir yer seçin. Öğrenmek zorunda oldunuz sözcükleri -ki
5-9 arası uygun sayıdır- olabilecek en uygun yerlere yerleştirin. Sonra o
mekânda yeni kelimeleri kullanarak bir olaylar zinciri tasarlayın. Bu tür bir
çalışma, kelimelerin anlamlı bir şekilde beyninizde yer etmesini
kolaylaştıracaktır.
Örnek:
Öğreneceğiniz sözcükler: “merdiven, mahsur kalmak, kurtarmak,
seyyar satıcı, telefon kulübesi, yangın, süpermarket, özel”.
Mekân : Cadde
Olay : Seyyar satıcı caddede meyve satmaktadır. Süpermarkette
yangın çıkmıştır. Üst katlarda mahsur kalan insanlar “bizi kurtarın” diye
bağırmaktadırlar. Olayı gören seyyar satıcı, hemen telefon kulübesine gidip
itfaiyeyi çağırır. Beş dakika sonra özel bir yangın söndürme ekibi gelerek
olaya müdahale eder. İtfaiye erleri, itfaiye aracının merdivenini kullanarak
üst katlarda mahsur kalanları kurtarırlar.
•
Ayrıca, bir kelime dosyası ya da defteri tutup öğrendiğiniz yeni
kelimeleri aşağıdaki gibi tablolaştırabilirsiniz. Bu çalışma, hem yeni
kelimeleri her özelliği ile hatırlamanıza yardımcı olacak, hem de yeni
kelimelerin düzenli bir şekilde bir yerde toplanmasını sağlayacaktır. Bu da o
kelimeleri tekrar çalışmak istediğinizde işinizi kolaylaştıracaktır.
•
Son olarak, size yapışkanlı not kâğıdı (post-it) kullanımını
önerebilirim. Sözcük dağarcığınızı geliştirmek için kullanılan yollardan biri
de budur. Ders kitabınızın içerisinde ya da hikâye kitaplarında geçen yeni
kelimelerin anlamlarını o sayfaya yapıştıracağınız yapışkanlı not kâğıdına
(post-it) yazın. Daha sonra o kelimelerin geçtiği paragrafları tekrar okuyun.
Birkaç gün sonra bütün yapışkanlı not kâğıtlarına bir göz atın ve kitapları ya
da parçaları tekrar okuyun. Bu işlemi en az üç kez tekrarlayın. Bu sizin kelime
hazinenizi geliştirmekle kalmayacak bu kelimelerin kalıcı olmasını da
sağlayacaktır.
Unutmayın!
Öğrenme anlamlı bir olaydır. Aynı şekilde, kelime öğrenirken de
kelimeler arasında anlamlı bağlantılar kurarak zihninizde yer etmesini
sağlayabilirsiniz. Ezberlemek anlamdan yoksun olduğu için bunlar beyniniz
tarafından işlenmeyecek ve kelime hazineniz gelişmeyecektir. Bu yüzden kelime
öğrenmenin anahtarı bol bol anlamlı dinleme, izleme ve okuma faaliyeti
yapmaktır.
ı. Bilgisayar ve İnternet
•
Yabancı dil çalışmalarında bilgisayardan faydalanıyor musunuz?
•
Bilgisayar sizin çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?
•
Yabancı dilde yeteri kadar CD’niz var mı?
•
İnternetteki yabancı dil öğretme amaçlı sitelerden faydalanıyor
musunuz?
Sağladıkları zengin görsel etkiler, metinler, sesli ve görüntülü
malzemeler açısından bilgisayarları yabancı dil eğitiminde kullanmanız birçok
açıdan fayda sağlayacaktır. Bilgisayar görsel zenginlik sağlayabilmektedir. Bu
zenginlik hem ilginizi çekecek, hem de yabancı dildeki metin ve sözcükleri daha
kolay anlamanızı sağlayacaktır; böylece, sözcük öğreniminiz ile birlikte,
anlaşılabilir girdi elde ederek yabancı dilinizi geliştirmenizi
destekleyecektir. Aynı zamanda, görsel etkinin yanı sıra, işitsel girdi
sağladığı ve size ekranda bir kısım işlemler yapma olanağı sunduğundan, sizi
çok yönlü olarak yabancı dil etkinliğinin içine çekebilmektedir. Nesneleri
ekranda hareket ettirme, taşıma, boyama, yapıştırma, eşleştirme, parçaları
kesme, bir tümü tamamlama gibi eylemleri yapma olanağı sunduğu için, görsel,
işitsel girdilerle birlikte, sizi değişik boyutlarda geliştirebilmektedir. Bu
etkinlik ve girdi zenginliği de anlamlı bir ortamda, anlaşılır girdi sunarak
yabancı dili daha kolay öğrenmenizi sağlayacaktır.
Bilgisayar ve yazılımlar yoluyla dinleme, yazma, konuşma, okuma
becerilerini ve alt becerileri, birbirleriyle anlamlı bir bütünlük içinde
kullanmak mümkündür. Bu bütüncül yaklaşım, dilin bir bütün olduğu görüşü ile
örtüşmekte ve sizin yabancı dil hakkında doğru kavramlar geliştirmenize ve
yabancı dili bir bütün olarak öğrenmenize yol açmaktadır.
Bilgisayarı yabancı dil eğitiminde faydalı kılan bir başka etken
de bilgisayar ve yazılımların etkileşim özelliğidir. Programlar komut vermekte,
sizden verilen komutlara göre ekran üzerinde çeşitli işaretlemeler, kesme,
boyama, eşleştirme gibi işlemleri yapmanızı istemektedir. Siz de istediğiniz
etkinliği seçebilmekte, kendi menülerinizi hazırlayabilmekte ve bilgisayarla
etkileşime girmektesiniz. Artık programların çoğunda, yazılım ile
kullanıcıların ortak katkıları beklenmektedir. Bu şekilde bir etkileşim hem
sizin daha etkili olmanızı hem de ortamın bireyselleşmesini sağladığı için
yabancı dil eğitimini olumlu yönde desteklemektedir.
Ayrıca, bilgisayarla çalışırken sizin neyi, nasıl ne kadar
yaptığınızı denetleyen birileri yoktur. Bu nedenle üzerinizde bir baskı
hissetmez ve gerilmezsiniz. “Yanlış yaparsam arkadaşlarım içinde küçük düşerim,
öğretmenim kızabilir” gibi kaygılarınız yoktur. Kendi düzeyinize göre, kendi
hızınızda ilerlersiniz. Bir şeyi istediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz. Bilgisayarlar
ve yazılımlar sabırlıdırlar, kızmazlar ve yorulmazlar. Bunlara ek olarak,
istediğiniz konuları, ilgi duyduğunuz görev tiplerini seçme hakkına sahipsiniz.
Yine kendinizi yetersiz gördüğünüz konular, beceriler ve görevlere daha çok
eğilerek kendinizi geliştirme yoluna gidebilirsiniz. Tüm bu olumlu unsurlar,
bilgisayar ve yazılımların yabancı dil eğitimi için gerekli olduğunu ve yabancı
dil eğitiminin, sizin ilgi ve gereksinimleriniz yönünde, bireyselleşmesini
sağlayacağını göstermektedir.
Bunlara ek olarak, bilgisayar, internet aracılığı ile sizlere
kendi gereksinim ve ilgi alanlarınız doğrultusunda engin bilgi kaynaklarına
ulaşma olanağı sunuyor. Bu şekilde, öğrenilen yabancı dilde, yazılı doğal
gereçlere ulaşmak ve girdi elde etmek mümkün olacaktır. Yani bilgisayar önemli
bir girdi kaynağı rolünü de üstlenmektedir. Ayrıca, internette öğrendiğiniz
yabancı dil ile ilgili birçok çalışma, görev, alıştırma, oyun bulma olanağı da
vardır. Bu şekilde, öğretmeninizin yönlendirmesiyle veya kendi istek ve gereksinimleriniz
doğrultusunda, yabancı dil öğretme amaçlı veya yabancı dili destekleme amaçlı
sitelerden faydalanarak eğitiminizi destekleyebilirsiniz.
1.
Yabancı Dil ile İlgili İnternet Adresleri
Değişik alanlarda etkinlikler yürütebileceğiniz ve bilgi
edinebileceğiniz internet adreslerinin listesini www.elmayayinevi.com adresinde bulacaksınız. Ayrıca bu sitelerde, sizlere
verilen “link”lerden, yani diğer ilintili internet adreslerinden de
faydalanarak farklı sitelere ulaşabilirsiniz. Sunulan linklerde, genelde ana
sayfa ve faydalı olabileceği değerlendirilen bir ya da birkaç ana sayfayla
ilintili linkler verilmiştir.
Çok sayıda site arasından seçtiğim siteler; dinleme, okuma, yazma,
konuşma, gramer, kelime, oyun, müzik, özel amaçlı, dil öğrenme ve öğretme
stratejileri, sınavlar, film ve videolar, çocuklar, içerik odaklı, gazete ve
dergi, sözlük, test ve quiz, genel siteler olmak üzere 18 kategoride
incelenmiş, sıralanmış ve kullanımınıza sunulmuştur. İnternet siteleri çok sık
değişikliğe uğradığından verilen site adreslerinde sorun yaşanabileceği göz
önünde tutulmalıdır. Diğer bir sorun da ana siteler değişmese bile, bazen ana
sitede verilen uzantılar değişebilmektedir. Bu nedenle uzantıları ile ilgili
sorunlar yaşandığında, ana siteden faydalanarak yeni uzantılara
ulaşabilirsiniz.
Özellikle ilk tabloda verilen İngilizcede değişik alan ve
seviyelere uygun alıştırma, test, quiz gibi çalışmaları içeren 15 site, kapsam
ve içerik açısından faydalı olacakları değerlendirilmiş ana sitelerdir.
Unutmayın!
Size dil becerisinde zengin, her alanda doğal yabancı dil
malzemeleri ve görsel zenginlik sunan, kendi ilgi ve ihtiyaçlarınız
doğrultusunda, kendi hızınızda çalışıp yabancı dil girdisi elde etmenizi
sağlayan bilgisayar ve internet, sizin için paha biçilmez bir kaynaktır.
Yukarıdaki bilgilerin sizi bir yabancı dilin nasıl çalışılacağı ve
öğrenileceği konusunda yeteri kadar aydınlattığını düşünüyorum. Şimdi bir başka
konuya geçerek kendinizi tanımaya ve yabancı dil çalışmalarınızı yönlendirmeye
ne dersiniz?
a. Beyninizin Sol Yarım Küresini mi, Yoksa Sağ Yarım Küresini mi
Daha Çok Kullanıyorsunuz?
Beynimizin her iki yarım küresi arasında bir bağlantı varsa da
bazı insanlar beyinlerinin sol yarım küresini, bazıları da sağ yarım küresini
daha çok kullanmaya meyillidirler. Aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar
sizin beynin sol yarım küresini mi yoksa sağ yarım küresini mi daha çok
kullandığınız konusunda fikir verecektir.
Şimdi aşağıdaki sorularda size en uygun olan seçeneği
işaretleyiniz.
1
ilgilenmek daha çok hoşuma gider.
a)
Bir bütünün parçalarıyla ya da ayrıntılarıyla
b)
Bütünle, resmin tamamıyla
2.
Bir görevi yerine getirirken, bir problemle ilgilenirken daha çok hareket ederim.
a) akıl ve mantığımla b) duygularımla
3.
daha çok
severim.
a)
Matematik ve fen derslerini
b)
Sosyal, resim ve müzik derslerini
4.
daha..................................................................... çok
tercih ederim.
a)
Planlı, neyin nasıl yapılacağı kesin çizgilerle belli olan
dersleri ya da ortamları
b)
Kesin sınırları olmayan, duruma göre gelişen dersleri ya da
ortamları
5.
Ders çalışırken, okurken ya da bir iş yaparken................................... isterim.
a) sessizlik b) müzik
6.
Kendimi....................................................................................... daha iyi hissederim.
a)
fikirleri veya nesneleri mantıklı bir şekilde adım adım sıralamada
b)
fikirleri veya nesneleri birbirleriyle ilişkilendirmede
7.
Yabancı dil çalışırken............................................ daha
çok hoşuma gider.
a)
dil bilgisi kuralları ve kelimeler
b)
okuma, dinleme etkinlikleri
8.
hareket................................................... etmeyi
tercih ederim.
a)
Günlük faaliyetlerimi planlayarak
b)
Günlük gelişmelere göre
9.
daha................................... kolay
hatırlarım.
a)
İnsanların isimlerini yüzlerinden
b)
İnsanların yüzlerini isimlerinden
10.
Bir şey okurken............................................................ daha çok önem veririm.
a) ayrıntılara b) ana fikre
Çözümleme
İşaretlediğiniz her “a” seçeneği sizin beyninizin sol yarım
küresini kullanmayı daha fazla tercih ettiğinizi gösteriyor. Bu da, sizin bir
bütünü oluşturan parçalara veya ayrıntılara eğilen analitik bir yaklaşımınızın
olduğunu gösteriyor. Yani siz ormana değil, ormandaki ağaçlara daha çok dikkat
ediyorsunuz. “b” seçenekleri de sizin beyninizin sağ yarım küresini kullanma
eğiliminde olduğunuz anlamını taşıyor. Yani, tümcül bir yaklaşıma sahip
olduğunuz anlamını taşıyor. Bir başka deyişle, ormandaki ağaçları değil, ormanı
görme eğilimindesiniz.
Peki bu sonuçlar ne anlama geliyor? Yabancı dil çalışmamı nasıl
etkileyecek?
Öncelikle hatırlatmamızı yapalım. Bu hatırlatma, aşağıdaki diğer
anketler için de geçerlidir:
1.
Bu yaklaşımlardan biri diğerinden daha iyi değildir.
2.
Bir insan, ne tamamen analitik ne de bütüncül yaklaşıma sahiptir;
yani her iki yaklaşım da bir insanda vardır, sadece birisi diğerinden daha
baskın olabilir.
3.
Bir insanın hangi yaklaşımı sergileyeceğini yerine getireceği
görevler, yani içinde bulunduğu durumun özellikleri belirler.
Bu hatırlatmadan sonra, şöyle bir genelleme yapabiliriz: Analitik
yaklaşıma sahip olanlar, yabancı dilin dil bilgisi kuralları ve kelimeler ile
ilgilenmekten, yabancı dildeki her unsuru ayrı ayrı incelemekten yani bütünü
parçalara ayırmaktan, metinleri ayrıntıları ile ele almaktan ve test çözmekten
hoşlanırlar. Bu nedenle, kural çıkarma, kuralları doğru kullanma, metinlerdeki
ayrıntıları bulma, farklı olan kelimeleri bulma gibi ayrıntılara önem veren
sınavlarda daha çok başarılı olurlar. Fakat, yabancı dilin bir bütün olarak ele
alındığı durumlarda, iletişim kurmaktan, diğer insanlarla birlikte yabancı dil
ile ilgili bir etkinliği yerine getirmekten hoşlanmayabilirler. Eğer analitik
yaklaşım sizde baskın görünüyorsa, yabancı dilde iletişim kurmak, diğer
insanlarla birlikte birtakım görevleri yerine getirmek gibi sosyal
etkinliklerin yanı sıra, müzik dinlemek, hikâye veya roman okumak gibi bütüncül
bir yaklaşım gerektiren bireysel etkinlikler de yaparak, dilin bir bütün olarak
kullanılacağı görevler ve sosyal ortamlar için de kendinizi hazırlamış
olursunuz.
Bütüncül yaklaşıma sahip olanlar ise, yabancı dili bir bütün
olarak ele alan ve sosyal boyutu olan etkinliklerden hoşlanırlar. Başkalarıyla
bir arada olmak ve iletişim kurmak isterler. Hikâye veya roman okumak, bir
piyeste rol almak, posterler hazırlamak gibi etkinliklerden hoşlanırlar.
Yabancı dilin bir iletişim aracı olduğu düşünülecek olursa, bütüncül yaklaşıma
sahip olanlar bu konuda zorlanmazlar. Fakat ayrıntılara inme, dil bilgisi
kurallarını bilme, bir metindeki ayrıntıları bulma gibi görevler içeren
sınavlarda zorlanabilirler. Eğer, bütüncül yaklaşımı daha çok tercih
ediyorsanız ve sınavlarda daha başarılı olmak istiyorsanız, sınava yönelik
testler çözmenizde fayda vardır.
b. Hareket Tarzlarınızla Yabancı Dil Öğrenme Arasında Nasıl Bir
Bağlantı Kurulabilir?
Yabancı dil çalışmaları sırasında sergileyeceğiniz hareket
tarzları, sizin yabancı dili ne şekilde öğreneceğinizi ve nasıl kullanacağınızı
etkilemektedir. Şimdi aşağıdaki anketi cevaplayarak kendi hareket tarzınızı ve
bunun sizin yabancı dil öğrenmenizi nasıl etkilediğini anlamaya çalışın.
Aşağıdaki seçeneklerden sizi tanımlayanları işaretleyiniz:
1.
Bir şeyler yapmak hoşuma gider.
2.
“Gözlemek ”, “yapmaktan” daha iyidir.
3.
Uygulamalı dersler, alanlar daha çok ilgimi çeker.
4.
Fen bilimleri, matematik ve araştırma yapmak ilgi alanıma girer.
5.
Yaptığım bir şeyde çeşitlilik ararım.
6.
Diğer insanların ihtiyaçları konusunda duyarlıyımdır.
7.
İyi yürütülmüş projeleri görmek beni mutlu eder.
8.
Derslerin ve kitapların dil bilgisi ile ilgili olan bölümleri
benim için özel önem taşır.
9.
Hareket neredeyse, ben oradayımdır.
10.
Mantığımdan daha çok, duygularıma güvenirim.
11.
Yapılan işler bir fayda sağlamalıdır.
12.
Prensipler, uygulamalardan daha önemlidir.
13.
Yeni maceralar ararım.
14.
Uyumlu ilişkilere özel değer veririm.
15.
Her şeyi iyi planlamış ve kontrolü altında tutan bir öğretmenim
olsun isterim.
16.
Duygularımla değil, mantığımla hareket ederim.
17.
Risk almayı severim.
18.
Başkalarıyla yardımlaşarak öğrenmeyi tercih ederim.
19.
Fikirlerimi uygulamaya koymaktan ve onların işe yaradığını
görmekten mutluluk duyarım.
20.
Akademik açıdan mükemmele ulaşmaya çalışırım.
21.
Diğer insanları etkilemek isterim.
22.
Önsezilerime ve hislerime güvenirim.
23.
Üretken olmak isterim.
24.
Bir tartışmanın mantıklı olmasını isterim.
Çözümleme
1.
Grup: Eğer 1, 5, 9, 13, 17, 21 numaralı cümleleri
işaretlediyseniz, sizin için yabancı dil daha çok yaşayan ve somut bir şeydir.
Dil öğrenme süreci içinde etkin olmayı tercih edersiniz. Deneme yanılma yoluyla
öğrenmeyi, değişikliği, esnekliği ve risk almayı seviyorsunuz. Biraz tez
canlısınız, hemen bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Her şeyi mantık sürecinden
geçirmek yerine, hislerinize güvenmeyi tercih ediyorsunuz. Kuramsal, soyut
yabancı dil öğrenme yöntemini değil, yaparak, uygulama sonunda elde edilen
deneyimlerden, yaşayarak öğrenme yöntemini benimsemişsiniz. Bazen sınıf
ortamında yabancı dil öğreniminde aradığınızı bulamadığınızda, ortamı ve
sistemi değiştirmeye çalışırsınız, bu da olmazsa kendi bildiğiniz yöntemlere
göre hareket etmeyi tercih edersiniz.
2.
Grup: Eğer 2, 6, 10, 14, 18, 22 numaralı cümleleri seçtiyseniz,
sizin için de yabancı dil, daha çok yaşayan ve somut bir şeydir. Fakat, dil
öğrenme süreci içinde dikkatli olmayı, her şeyi enine boyuna iyice
değerlendirmeyi ve ondan sonra harekete geçmeyi tercih ediyorsunuz. Yabancı dil
olayına bütün benliğinizi veriyorsunuz. Bir uzmanın ya da yabancı dil
öğretmenlerinizin sizi sürüklemesini, heyecanlandırmasını bekliyorsunuz. Aklınızda
hep “neden” sorusu var; araştırmayı ve yeni fikirlerin üretildiği ortamlarda
bulunmayı seviyorsunuz. Fakat temkini de elden bırakmıyorsunuz; hemen harekete
geçmektense, “bekle gör” yaklaşımını tercih ediyorsunuz. Hayal kurma gücünüz ve
duygulara önem vermeniz, sizin diğer insanlarla daha kolay iletişim kurmanızı
sağlıyor. Bu nedenle, yabancı dil öğrenme ortamında bulunan diğer insanlarla
(okul ortamında yabancı dil öğretmenleriniz ve diğer öğrenciler) kurduğunuz
ilişkiler çok önemlidir. Diğer insanların duygularını hissetme ve paylaşma
yönünüz çok kuvvetli. Daha iyi olmak ve yabancı dil öğreniminizi ilerletmek
için başkalarının olumlu desteğine gerek duyarsınız. Onların fikirleri ve
değerlendirmeleri sizin için özel önem taşır. Yabancı dil etkinliklerinizde,
dil bilgisi kurallarından daha çok onların taşıdığı anlam, sizin için
önemlidir. Bir de yabancı dil etkinliklerini, sırf etkinlik ve alıştırma olsun
diye yapmak yerine, onların günlük hayatınızda ya da eğitiminizde bir işe
yaramasına önem verirsiniz.
3.
Grup: Eğer 3, 7, 11, 15, 19, 23 numaralı cümleleri
işaretlediyseniz, yabancı dil sizin için yorumlanacak soyut bir kavramdır.
Yabancı dil uygulamalarında etkin olmayı tercih ediyorsunuz. Bir bakıma, önce
soyut kurallardan başlayıp, daha sonra bunları uygulamaya dökerek bu kuralların
uygulamada ne kadar başarılı olduğunu görmek istiyorsunuz. Yabancı dil
uygulamalarında, pratik çözümler üretmeyi, akla uygun olan yöntemi seçmeyi,
uygulanabilirliği ve fayda sağlamayı ön planda tutuyorsunuz. Teknik ve çözüm
üretmeyi gerektiren konular ve görevleri, sosyal ve kişiler arası etkileşim ve
iletişim gerektiren konu ve görevlere göre daha çok tercih ediyorsunuz. Her
şeyin sizin için önceden planlanmış olduğu okul ortamında ya da okul dışında
bir öğretmenin gözetiminde, yabancı dil çalışmalarını yürütmeyi istiyorsunuz.
Öğretmen sizin için önemli ve onun değerlendirmelerini dikkate alırsınız. Hayal
gücü ve yaratıcılık gerektiren konu ve görevler sizin ilginizi pek fazla
çekmez, siz gerçeklerle ilgilenmeyi tercih edersiniz.
4.
Grup: Eğer 4, 8, 12, 16, 20, 24 numaralı cümleleri seçtiyseniz,
yabancı dil sizin için yorumlanacak soyut bir kavramdır. Dil öğrenme süreci
içinde, dikkatli olmayı, her şeyi enine boyuna iyice değerlendirmeyi ve ondan
sonra harekete geçmeyi tercih ediyorsunuz. Kendi gözlem ve deneyimlerinizden
kurallar çıkarmak ve bu kuralların, mevcut doğruluğu kabul edilmiş kurallara ve
öğretmenlerin doğrularına göre, doğruluğunu araştırma eğiliminiz var. Yabancı
dili, diğer insanlarla iletişim kurarak öğrenmek yerine, soyut dil kurallarını
çalışarak öğrenmeyi istiyorsunuz. Hep yeni bir şeyler bulmak arzusundasınız, bu
nedenle yabancı dil kurallarını incelemekten zevk alıyorsunuz. Öğretmen ve zeki
bulduğunuz birkaç öğrenci ile çalışmaktan yanasınız, bunların dışında her şeyi
kitaplarda arıyorsunuz.
Bu çözümleme yabancı dil çalışmalarımı nasıl etkiler?
1.
grupta yer alıyorsanız, sizin için yabancı dil bir iletişim ve
sosyalleşme aracıdır. Bu nedenle, sizin için en uygun ortam tek başınıza değil,
bir sosyal grup içinde olmaktır. Sınıfta diğer öğrencilerle yardımlaşarak ve
yabancı dili uygulamaya dökerek öğrenin. Yani sınıf içinde yabancı dili
kullanabileceğiniz ortamlar hazırlayın. Aynı şekilde, ders dışındaki ortamlarda
da, turistler dâhil, kişisel ilişkilerinizi kurup yabancı dilinizi kullanın.
Fakat, yabancı dil öğreniminde sınavları da unutmamak gerekir. Bu nedenle,
sınavların içeriğine yönelik çalışmaları -hoşunuza gitmese de- ihmal etmeyin.
2.
gruptaysanız, siz de 1. gruptakiler gibi dili yaşayarak öğrenin.
Çalışmalarınızda bir amaç aradığınız için ortak bir proje yapma, bir konuyu
araştırma gibi sonuç alınabilecek çalışmalar yapın. Yabancı dili sosyal
ortamlarda kullanma konusunda, her şeyi enine boyuna incelemek gibi bir yükü
hafifletmeye çalışın. Siz de sınav olayını unutmayın ve gerekli
hazırlıklarınızı yapın.
3.
grup içindeyseniz, dil bilgisi kurallarıyla zamanınızın çoğunu
geçirmeyin. Yabancı dili sosyal ortamlarda bir amaç için kullanmaya önem verin.
Okul ortamı dışında da yabancı dili kullanmak sizi korkutmasın. Yabancı dil
çalışmalarınızda her zaman önceden planlanmış, çizgileri belli çalışmaları
aramayın. Dil yaşayan ve esnek bir olaydır. Günlük hayatta dil kullanımında
önceden belirlenmiş çizgilerde iletişim sürdürülmez. Bu nedenle, açık uçlu dil
kullanımına fırsat tanıyan sosyal ortamlarda bulunmaya özen gösterin.
4.
grupta bulunuyorsanız, sevdiğiniz yabancı dil kuralları
çalışmalarından daha çok, yabancı dili kullanabileceğiniz günlük hayata yönelik
çalışmalara ağırlık verin. Yabancı dil kuralları sizi sınavlarda başarılı
kılabilir. Ama unutmayın dil yaşayan bir şeydir ve iletişim ve öğrenme aracı
olarak kullanamadığınız sürece, o kurallarla beyninizi doldurmuş olursunuz.
Bunun için, hem okul içinde hem de dışında, sosyal ilişkilere önem verin ve
dili kullanın.
c. Hangi Duyu Organlarını Daha Çok Tercih Ediyorsunuz?
Yabancı dil çalışmaları sırasında bazı insanlar görerek, bazıları
duyarak, bazıları da yaparak, dokunarak daha başarılı olabilirler. Bazı
öğrenciler de, bunların bir karışımını kullanırlar. Duyu organlarının tümünü
kullanmak, daha çok anlaşılabilir yabancı dil girdisi elde etmek için
önemlidir. Siz hangi duyu organlarını tercih ettiğinizi aşağıdaki cümleleri
işaretleyerek belirleyebilirsiniz.
Aşağıdaki cümlelerden sizi en iyi tanımlayanları işaretleyiniz:
1.
Sözlü talimatlardan daha çok yazılı talimatları tercih ederim.
2.
Dinlediğim bir şeyi, okuduğum bir şeye göre daha iyi hatırlarım.
3.
Ellerimi kullanarak bir şeyler yapmayı, üretmeyi severim.
4.
Tablo ve grafikleri incelemeyi ve çözümlemeyi severim.
5.
Tablo ve haritaları yazılı olarak ifade etmektense, sözlü olarak
ifade etmeyi tercih ederim.
6.
Yeni bir şeyi okuyarak öğrenmektense, yaparak öğrenmeyi isterim.
7.
Beynimde olayları, kişileri, nesneleri şekillendirerek daha iyi
hatırlarım.
8.
Okulda okuyarak değil, dinleyerek daha başarılı olurum.
9.
Çalışırken uzun süre hareketsiz kalamıyorum, kendimi ayağa kalkmak
ve dolaşmak zorunda hissediyorum.
10.
İlgi duyduğum konularda okuyarak bilgi edinmek beni mutlu eder.
11.
Birisinin bana yolu çizerek tarif etmesi yerine, sözle tarif
etmesini daha faydalı bulurum.
12.
Yeni bir araç-gereci gördüğümde, hemen onu alıp oynamak hoşuma
gider.
13.
Bir kaptaki nesnelerin isimlerini hatırlamaya dayalı hafıza
(bellek) oyunlarında başarılı olurum.
14.
İnsanlar sadece sözle söylemiş olsalar bile, isimlerini
hatırlamakta iyiyimdir.
15.
Yeni kelimeleri öğrenirken, dokunduğum nesneleri daha iyi
hatırlarım.
Çözümleme
1.
Grup: 1, 4, 7, 10, 13 numaralı cümleleri seçtiyseniz, yabancı dil
öğrenimde sizin için görsellik ön plandadır; yani gözlerinizi kullanarak
çalışmalarınızı sürdürmeyi tercih ediyorsunuz. Okuyarak ve izleyerek girdi elde
edebilirsiniz. Nesne, resim, grafik, harita, broşür gibi görsel özelliği olan
malzemeler ilginizi çeker.
2.
Grup: 2, 5, 8, 11, 14 numaralı olanları işaretlediyseniz, duyuşsal
özellik taşıyan çalışmalar sizin için daha ilgi çekicidir. Ses ve video
kasetleri, radyo, televizyon, başkalarını dinlemek gibi duyuşsal nitelikte
yabancı dil etkinliklerini daha çok tercih ediyorsunuz.
3.
Grup: 3, 6, 9, 12, 15 numaralı cümleler size daha uygun geldiyse,
dokunarak, ellerinizle bir şeyler yaparak yabancı dil öğrenmek hoşunuza
gidiyor. Fiziksel (bedensel) hareket içeren, gerçek nesnelerin kullanıldığı,
ellerinizi kullanmanızı gerektiren etkinlikleri daha çok tercih ediyorsunuz.
Bu bilgiler ne anlama geliyor?
1.
grupta iseniz, çok sayıda hikâye kitabı okuyarak, anlaşılabilir
girdi elde ederek yabancı dilinizi geliştirebilirsiniz. Aynı şekilde, yabacı
dilde filmler izlemek ve TV izlemek de hoşlandığınız bir işi yaparak yabancı
dilinizi geliştirmenizi sağlayacaktır.
2.
grupta iseniz, bol bol dinleme etkinlikleri yaparak anlaşılabilir
girdi elde eder ve yabancı dilinizi geliştirebilirsiniz. Siz de kaset ve radyo
dinleyerek, film ve TV izleyerek, ana dilde yapılan konuşmalara katılarak veya
dinleyerek dilinizi geliştirebilirsiniz.
3.
grupta iseniz, talimatları dinleyerek uçurtma yapmak gibi,
ellerinizi ve bedeninizi kullanmanızı gerektiren etkinliklerde bulunun.
Öğrencilere yabancı dil hizmeti veren bir kültür kuruluşunu incelemek gibi
yabancı dilin kullanıldığı bir şeyi, bir yeri gidip yerinde görme türünden
etkinliklere katılabilirsiniz.
Fakat şunu unutmayın, kendinizi tercih ettiğiniz duyularla
sınırlamayın. Yabancı dil eğitiminde ne kadar fazla duyuyu kullanırsanız, o
kadar çok dil girdisi elde eder, yabancı dil öğrenmeyi o kadar kolaylaştırır ve
ilerletirsiniz. Bunun için yabancı dilde film izlemek ve TV izlemek oldukça
önemlidir. Bu çalışmalar sırasında görsel ipuçları duyuşsal girdileri daha
anlaşılabilir hâle getirecek, dolayısıyla dil öğrenmenizi önemli ölçüde
destekleyecektir.
ç. Kişiliğiniz Yabancı Dil Çalışmalarınızı Nasıl Etkiler?
Kişiliğiniz ile yabancı dil öğrenirken sergileyeceğiniz
davranışlar arasında bir bağlantı vardır. Fakat belirli bir kişilik özelliği
taşıyanlar, sadece belli davranışları yerine getirirlerse yabancı dil
öğrenebilirler diye bir genelleme yapmak yanlıştır. Her öğrenci duruma göre
zengin ve çeşitli davranış özellikleri göstererek, yabancı dil öğrenme sürecini
etkili hâle getirmelidir.
Aşağıdakilerden size en uygun olan seçenekleri işaretleyiniz.
1................................................................................................... severim.
a) Grup içinde çalışmayı b) Öğretmenimle birebir çalışmayı
2................................................................................................. tercih ederim.
a)
Sözlü sınavları b) Yazılı sınavları 3........................................... hoşuma..... gider.
a) Küçük yararlı uygulamalar b) Kavramlar
4.................................................................................................... isterim.
a)
Önce örneğin verilmesini
b)
Önce kuralın verilmesini 5............................................................ severim.
a)
Sosyal iletişim ve etkileşimi b) Yalnız çalışmayı 6........................ tercih. ederim.
a)
Kural ve kurallar ile ilgili ayrıntıların verilmesini
b)
Birçok örnek verilmesini böylece kuralı kendi kendime bulmayı
7................................................................................................................... yanayım.
a)
Birçok bilgiyi ve ayrıntıyı ezberlemekten
b)
Bir şeyi genel olarak kavramaktan 8...................................................... ilgilenirim.
a)
Gerçeklerle ve somut olanla
b)
Sembollerle ve soyut olanla 9...................................................................... dikkat ederim.
a)
Belirgin ayrıntılara
b)
Derin, görünenin altında yatan anlama
10.
Yeni bir malzeme ile ilgilenirken........................................................... severim.
a)
el kitapçığına göre basamak basamak ilerleyerek nasıl
kullanılacağını anlamayı
b)
kendi kendime keşfetmeyi
11.
a) Şüpheciyimdir. b) Kolay inanırım.
12.
İnsan ilişkilerinde............................................ daha çok değer veririm.
a) açık fikirliliğe b) karşılıklı uyuma
13.
Olaylara karşı.............................................................. bir
yaklaşım sergilerim.
a) objektif (nesnel) b) sübjektif (öznel)
14.
Arkadaşlıkta.................................................................................. daha.. önemlidir.
a) mantık b) sıcak ilişkiler
15..................................................................................................................................... karar
veririm.
a)
Tarafsız, kişisel duygulardan arınarak
b)
Kişisel değer yargılarını kullanarak
16..............................................................................................................................................
çalışırım.
a)
Düzenli, önceden planladığım bir şekilde
b)
Esnek, içimden o an geldiği gibi
17.........................................................................................................................................
hoşlanırım.
a)
Bütün detayları planlanmış bir işi yapmaktan
b)
Kendimin bir şeyleri keşfederek yaptığı bir işi yürütmekten
18................................................................................................................................. daha
önemlidir.
a)
Bir işi zamanında bitirmek
b)
Bir işi zamanında bitirmekten çok, bazı son ayrıntıları tamamlamak
19........................................................................................................... olan... etkinlikleri
severim.
a) Nasıl yapılacağı belirlenmiş b) Problem çözme özelliği
20............................................................................................................................... bir
kişiyimdir.
a) Amaç odaklı b) Esnek, belli bir plana bağlı kalmayan
Çözümleme
1-5 numaralı cümlelerde, “a” seçeneğini işaretlediyseniz, sosyal
bir kişiliğe sahipsiniz. Diğer insanlarla bir arada olmayı, onlarla ortak
çalışmalar yapmayı seviyorsunuz. “B” seçeneğini işaretlediyseniz, utangaç bir
yapıya sahipsiniz. Kendi başınıza çalışmayı daha çok tercih ediyorsunuz.
6-10 numaralı cümlelerde, “a” seçeneğinin kendinizi daha iyi
tanımladığını düşünüyorsanız somut olanla ilgilenmek istiyorsunuz.
“B” seçeneği sizi daha iyi tanımlıyor diyorsanız, o zaman soyut
olan kuramlar ve olasılıklar sizi daha çok çekiyor.
11-15 numaralı cümlelerde, “a” seçeneğini seçtiyseniz, mantıklı,
tarafsız, verilere ve bulgulara dayalı kararlar almayı seviyorsunuz.
“B” seçeneğini seçtiyseniz, hislerinize ve sezgilerinize göre
hareket etmeyi istiyorsunuz.
16-20 numaralı cümlelerde, “a” seçeneğini işaretlediyseniz,
sınırları belli olan, neyin nasıl yapılacağı belirlenmiş çalışmaları tercih
ediyorsunuz. “B” seçeneğini işaretlediyseniz, açık uçlu, size esneklik sağlayan
çalışmaları daha çok tercih ediyorsunuz.
Bu sonuçları nasıl yorumlamam gerekir?
Eğer sosyal bir kişiliğe sahipseniz, okul içinde ve dışında,
yabancı dil çalışmalarınızı diğer insanlarla birlikte yürütün. Sizin için
yabancı dil kuralları ve kelime listeleri ezberlemek sıkıcı ve anlamsızdır. Bu
nedenle dili yaşayın ve kullanın.
Eğer utangaç bir yapıya sahipseniz, kendi kendinize yabancı dilde
okumak, dinlemek ve izlemek faydalı olacaktır. Fakat, dilin bir iletişim ve
sosyalleşme aracı olduğunu unutmayın ve yabancı dilinizi iletişim ve etkileşim
amacıyla kullanabileceğiniz ortamlarda bulunmaya özen gösterin.
Eğer somut olan bir şeylerle ilgilenmek daha çok hoşunuza
gidiyorsa, yabancı dilde hazırlanmış broşür, haber, ilan, kitap, gazete ve
dergi gibi gerçek dil malzemeleri ve bunlarla yapacağınız yabancı dil
etkinlikleri sizi mutlu edecektir. Öğretmen(ler)inizle konuşup kendinize bir
çalışma takvimi hazırlayın.
Soyut olanlarla ilgiliyseniz, bu durumda çok dinlemek, okumak ve
izlemek sizi ayrıntılardan uzaklaştırıp dilin anlam derinliğine ulaştıracaktır.
Eğer mantıklı, tarafsız, bulgular ve veriler doğrultusunda hareket
etmek istiyorsanız, bu durumda dilin yapısal özellikleri ile ilgilenmek
isteyeceksiniz. Ama dil gelişimi için anlaşılabilir girdinin önemi
belirtilmişti. Bu nedenle okuma, dinleme ve izleme çalışmalarını da ihmal
etmeyin.
His ve sezgiler sizin için daha önemliyse, özellikle
öğretmen(ler)inizle kuracağınız iyi bir diyalog sizi hoşnut edecektir. Okuma,
dinleme ve izleme çalışmaları da size başarı hissi tattıracaktır.
Eğer sınırları kesin çizgilerle belli olan çalışmaları yapmaktan
hoşlanıyorsanız, kullandığınız yabancı dil kitaplarına ve öğretmen(ler)inizin
yaptığı programa bağlı kalmak sizi mutlu edecektir. Fakat kitaplar size,
yabancı dilin ancak belirli bir kısmını sunar. Bunun için dinleme, okuma ve
izleme ile kendinize yeni pencereler açın.
Açık uçlu çalışmalar yapmak istiyorsanız, dinleme, okuma ve izleme
çalışmaları sizin için hem faydalı hem de eğlenceli olacaktır. Fakat sınavlar
konusuna da dikkat edin ve sınavlara hazırlanın.
Sonuç:
ÖZET ÖNERİLER
Kendinize güvenin
Siz ana dilinizi öğrendiniz. Demek ki bir başka dili de öğrenmek
için yeterli beyin donanımına sahipsiniz. Bir yabancı dili de rahatlıkla öğrenebilirsiniz.
Tek yapmanız gereken şey, doğru yöntemi bulmak.
Yabancı dil öğrenme amacınızı belirleyin
Yabancı dili niçin öğrenmek istediğinizi belirleyip o yönde
çalışmalar yapın, metinler seçin. Hiç kimse halter çalışarak futbol oynamayı
öğrenemez. Bu nedenle, amaçla bu amaca giden araç ve çalışmalar arasında bir
uyum olmalıdır. Turistik bir otelde çalışacak birisi, dil bilgisi çalışarak ya
da “Mr. Brown”un özgeçmişi ve kişisel tercihleri hakkında metinler çalışarak
otelde kendisi için gerekli olacak yabancı dili geliştiremez. Yapılması
gereken, oteldeki durumlar ile ilgili metinler üzerine çalışma yapmaktır. Bu
yüzden, amacınızı belirlemeniz, yabancı dil çalışmalarınızın yönünü ve
içeriğini belirlemede büyük önem taşır.
Sorumluluğu üstlenin
Yabancı dil öğrenimi, diğer derslerden farklı bir olgudur. Diğer
derslerde öğretmenlerin öğrenmeye ve öğretmeye katkısı büyüktür. Öğretme ile
öğrenme arasında bire bir bağlantı aranır. Yabancı dilde öğretmen daha çok yol
göstericidir ve sınıfta geçen konular ya da kendi kendinize çalıştığınız
konular ile edinim arasında böyle bir bağlantı aranamaz. Bu nedenle, siz artık
öğretmen odaklı olmayın ve ders içi ve dışında öğrendiklerinizin aynı şekilde
yabancı dil gelişiminize yansımasını beklemeyin. Yapmanız gereken, hem ders
içinde hem de ders dışında yabancı dil eğitiminizde sorumluluğun sizde olduğunu
bilerek anlaşılabilir girdi elde etmeye çalışmak olacaktır. Bu, sizin matematik
çalışır gibi yabancı dil çalışma anlayışını da terk etmeniz gerektiği anlamını
taşımaktadır.
Ayrıca, üzerinde çalıştığınız, emek harcadığınız şeyleri daha iyi
öğrenir ve hatırlarsınız. Bir şeyi hatırlamanızın derecesi, çalışılan konu
üzerinde harcadığınız zihinsel faaliyetlerin yoğunluk derecesiyle doğrudan
bağlantılıdır. Bir konu üzerindeki zihinsel faaliyetlerinizin zenginliği ve
derinliği o konuyu ne kadar öğrendiğinizi ve o bilgilerin ne kadar kalıcı
olduğunu belirler. Öğrenme beyninizde gerçekleşir. Başkaları -öğretmenler
dâhil- ve dış etkenler size ancak yardımcı olabilir ve ortam hazırlarlar. Bu
nedenle öğrenme sorumluluğu sizindir, öğretmeninizin değil. Öğretmen tabii ki
yardımcıdır; fakat iyi bir öğrenci bir öğretmenin her şeyi yapamayacağını ya da
bilgileri beynine doğrudan aktaramayacağını bilir. İlerleme kaydetmek için
öğreniminizde SORUMLULUK almalısınız. Bisiklet sürmek isterseniz başkaları size
yardımcı olabilir, ancak bisikleti siz sürebilirsiniz.
Kendinizi tanıyın
Bu kitapta verilen, kişilik özelliklerinize ait bilgileri de
kullanarak ne tür etkinliklerin sizin için daha çok faydalı olabileceğini
düşünün. Kendi ilgi alanlarınızı, yabancı dili ne amaçla kullanacağınızı
belirleyin. Böylece yabancı dil çalışmalarını, kendi kişilik özelliklerinizle,
zevklerinizle ve amaçlarınızla örtüşür duruma getirebilirsiniz.
Duyu organlarınızı birlikte harekete geçirin
Üç önemli duyuyu -görmek, duymak ve dokunmak- mümkün olduğunca
birlikte kullanın. Ne kadar çok duyu organı kullanırsanız, yabancı dilin
anlaşılabilirliği artacak ve dil öğrenmenizi destekleyecektir. Örneğin, yabancı
dilde bir şeyi dinlediğiniz zaman sadece dil ile ilgili girdiler elde
edersiniz. Dil dışında, sizin anlamanızı destekleyecek ya da kolaylaştıracak ek
bir destek bulamazsınız. Aynı şeyi, bir de görüntülü olarak dinlemek -izlediğiniz
zaman ortam, kişilerin vücut dilleri, yüz ifadeleri, hareket tarzları gibi
birçok dil dışı etken- anlamanızı kolaylaştıracaktır. Bunlar sizin daha çok
anlamınızı ve dolayısıyla daha çok anlaşılabilir girdi elde ederek yabancı dili
daha etkili ve hızlı edinmenizi sağlayacaktır.
Şekiller, şemalar, tablolar, grafikler gibi görsel araçlar
kullanın
Görsel araçlar, sizin bilgiyi organize ederek anlamanıza yardımcı
oldukları gibi, aynı zamanda bilgiyi daha düzenli duruma getirip hatırlamanızı
da kolaylaştıracaktır. Siz bilgiyi düzenlerken kendi sisteminizi
kullanacağınızdan, bilgiyi kavrama ve bilgiye hâkim olma gücünüz artacaktır.
Öğrendiklerinizi kullanma yolları arayın
Elde ettiğiniz bilgileri beyninizde taşımanın size bir yararı
yoktur. Ayrıca, kullanılmayan bilgi üzerinde, sizin etkiniz fazla olmayacaktır.
Hem öğrenme olayını anlamlı ve işe yarar hâle getirmek, hem bilgi hamallığından
kurtulmak, hem de bilgiyi kalıcı kılmak amacıyla öğrendiklerinizi uygulamaya
dökün. Örneğin, öğrendiğiniz bilgileri derste arkadaşlarınızla, evde aileniz ve
iş yerinde arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Bu bilgilere dayalı küçük basit
deneyler, gözlemler ve yorumlar yapabilirsiniz.
Ana dilinizde öğrendiğiniz bilgileri kullanın
Şu ana kadar değişik konularda elde ettiğiniz bilgilerle genel
kültürünüz oluştu. Bu bilgileri kullanarak yabancı dildeki metinlerde
karşılaştığınız konuları anlamaya çalışın. Bu konuda aşağıdaki maddelerde
ayrıntılı açıklama bulacaksınız.
Bildiğiniz konuları içeren metinlerden başlayın
Yabancı dil öğrenirken yabancı dilin dil özelliklerinden
kaynaklanan yeni bir yük ile karşı karşıya gelirsiniz. Bir de çalıştığınız
metinler sizin daha önce bilgi sahibi olmadığınız konuları içerirse, o zaman
bilinmeyen ve öğrenilecek unsur sayısı ikiye çıkar, yani beyninize yüklediğiniz
yük iki katına çıkar. Ayrıca, sizin önceden bilmediğiniz bir konuyu anlamanız
da zor olacağından, anlaşılabilir girdi elde etmeniz zorlaşır. Bir de anlam
zorluğundan kaynaklanan başarısızlık duygusu ortaya çıkabilir. Bu da sizin
psikolojinizi olumsuz yönde etkileyebilir. Hatta yabancı dil çalışmayı
bırakmayı bile düşünebilirsiniz. Bu nedenle, özellikle başlangıç aşamasında,
içeriğini bildiğiniz metinlerle çalışmanız faydalı olacaktır. Bu, hem
bilinmeyen sayısını bire indireceğinden beyninizin yükünü azaltacak, hem de
bildik konular, yabancı dildeki konuları anlamanızı kolaylaştırarak yabancı
dilde “başarı” duygusunu size tattıracaktır.
Yeni öğrendiklerinizle daha önce öğrendiklerinizi harmanlayın
Öğrenme, yeni öğrenilenlerle önceden öğrenilen bilgilerin yeniden
harmanlanmasıyla oluşan gelişimsel bir olgudur. Bir şey öğrenirken sıfırdan
başlamazsınız. Daha önce bildiklerinizi harekete geçirip yenileri onların
üzerine ekleyerek gelişimi sürdürürsünüz. Bu tür bir birleştirme, bilginin
anlaşılmasını, kolay işlenmesini ve kalıcılığını sağlar.
Bu konuda, üzerinde durmanız gereken bir başka husus, yabancı dil
öğrenirken dinleyeceğiniz, okuyacağınız ve izleyeceğiniz konulara ait daha önce
bildiklerinizi bir kurcalayıp o bilgileri aktif hâle getirmektir. Önceden
bildikleriniz, yeni bilgilerin anlaşılmasını kolaylaştıracak, bu da sizin daha
çok anlaşılabilir dil girdisi elde ederek yabancı dil eğitiminizi
destekleyecektir. Örneğin, daha önce de belirtildiği gibi, sizin “asma
köprülerin mühendislik hesapları” ile ilgili bir ön bilginizin olmadığını,
“Türkiye Coğrafyası” konusunda ise iyi olduğunuzu varsayalım. Size her iki
konuda Türkçe bir metin verilse, “asma köprülerin mühendislik hesapları” ile
ilgili konuda altyapınız olmadığı için, ana diliniz dahi olsa metni anlamakta
zorlanacaksınız. “Türkiye Coğrafyası” ise altyapı bilginizden dolayı daha kolay
gelecek. Bu nedenle, anlaşılabilirliği artırmak için yabancı dil öğrenirken de
önceden bildiklerinizden faydalanmalısınız. Bilgi sahibi olduğunuz konularda,
okuma, dinleme ve izleme çalışmaları yapın. Sahip olduğunuz ön bilgi, yabancı
dili anlamanızı sağladığı ve yabancı dil gelişiminizi desteklediği gibi, sizin
motivasyonunuzu da olumlu yönde etkileyecektir. Bildik bir konuda çalıştığınız
için yabancı dilde anlama oranınız artacak, bu da size “yapabiliyorum,
başarabiliyorum” duygusu verecektir. Böylece, yabancı dil çalışmalarınızı
sürdürmenize yol açacaktır.
Aynı ya da benzer konular ile ilgilenin
Bir önceki maddeyle bağlantılı olarak, aynı ya da benzer konularda
okumak, izlemek, dinlemek size belli bir bilgi altyapısı sağlayacağından, aynı
konuda yabancı dilde yapacağınız okuma, dinleme, izleme çalışmalarında sizin
anlamanızı kolaylaştırarak anlaşılabilirlik oranını artıracaktır. Ayrıca,
benzer konularda benzer kavramlar, yapılar, kelime grupları daha sık
tekrarlanacağından, bunlar da sizin anlamanızı kolaylaştıracak, kalıcı hâle
getirecek ve yabancı dil gelişiminizi destekleyecektir.
Aynı yazar(lar)ı okuyun
Her yazarın belirli bir yazma stili olduğundan, belirli kalıpları
ve kavramları daha sık kullanacağından, aynı yazar(lar)ı okumak, sizde o
yazarın dil kullanımı konusunda bir altyapı oluşturacak, başka eserleri
okuduğunuzda daha kolay anlamanızı sağlayacaktır. Bu nedenle konu, stil ve
kavram benzerliklerinin verdiği avantajla, yabancı dil sizin için daha çok
anlaşılabilir hâle gelecek ve yabancı dil unsurları daha kalıcı bir şekilde
beyninizde yer edecektir.
Bir şeyi “tam olarak anlamak” zorunda hissetmeyin
Bir şeyi genel hatlarıyla anlamak sizin için yeterli olacaktır.
Siz Türkçede de bir şey dinlerken, izlerken ve okurken, gerek duymadıkça
ayrıntılara girmez, genel olarak anlama yoğunlaşırsınız. Bu nedenle, yabancı
dil öğrenirken de kendinizi her şeyi anlamak zorunda hissetmeyin. Ayrıntıları
anlamamak sizi endişelendirmesin. Eğer her şeyi tüm ayrıntısı ile anlamak
isterseniz, aynı şeyleri tekrar tekrar dinlediğinizde, okuduğunuzda ve
izlediğinizde daha fazla ayrıntıyı anlamaya başladığınızı göreceksiniz.
Farklı şeyler izlemek, dinlemek ve okumak yerine aynı şeyi
defalarca dinleyin, okuyun ve izleyin
Yabancı dil öğrenirken amacınız anlaşılabilir girdi elde etmek
olduğu için aynı şeyleri tekrar dinleyerek, okuyarak, izleyerek anlama
oranınızı artırmak yoluna gidin. Bir şeyi ilk defa dinleyip, okuyup
izlediğinizde anlamanız belirli bir düzeyde kalacaktır. Ama her tekrarda,
anlama oranınız biraz daha artacaktır. Bu da her tekrarda daha çok
anlaşılabilir girdi elde etmek anlamına gelmektedir. Bu nedenle farklı şeyleri
dinlemek, izlemek ve okumak yerine, aynı şeyleri tekrar tekrar dinlemek, okumak
ve yazmak daha faydalı olacaktır. Anlamak konusunda belirli bir doygunluğa
ulaştıktan sonra, yeni dinleme, okuma ve izleme çalışmaları yapmanız daha uygun
olacaktır.
Seviyenize uygun metinler seçin
Bireysel yabancı dil çalışmalarınız sırasında, yabancı dil
malzemelerinin zorluk derecesi sizin yabancı dil seviyenizin biraz üzerinde
olmalıdır. Çok kolay ve zor olanlar sizin yabancı dil gelişiminize katkı
sağlamazlar. Özellikle, herhangi bir yabancı dil malzemesini anlamakta ve takip
etmekte zorlanıyorsanız, onu bırakın ve vaktinizi boşa harcamayın. Benzer
şekilde, üzerinde çalıştığınız malzemenin içeriğinin de sizin bilişsel ve
akademik seviyenize uygun olmasına özen gösteriniz. Bilişsel ve akademik açıdan
sizi gereğinden fazla zorlayacak yabancı dil malzemelerini seçmeyin.
Bir çalışma günlüğü tutun
Bir çalışma günlüğü tutarak, okuma, dinleme, izleme, konuşma,
kelime çalışması, dil bilgisi çalışması gibi bölümlerden oluşan bir tablo
oluşturun. Her gün hangi bölüme ne kadar vakit ayırdığınızı, o bölümde hangi
konuyu çalıştığınızı, yeni neler öğrendiğinizi ve yorumlarınızı yazın. Bu sizin
günde neyi ne kadar yaptığınızı, ne kadar zaman harcadığınızı görmeniz ve kendi
kendinizi değerlendirerek çalışmalarınızı yönlendirmeniz açısından faydalı
olacaktır.
Bir yabancı dil dosyası tutun
Oluşturacağınız dosyanızı, okuma, dinleme, izleme, konuşma, kelime
çalışması, dil bilgisi çalışması, sınav sonuçları gibi bölümlere ayırın. Her
hafta her bölüme ait yaptığınız çalışmalardan ve metinlerden birer örnek koyun
ve tarih vererek bunları saklayın. Bu tür bir dosyalama sizin kendi öz
değerlendirmenizi yapmanızı, ilerlemenizi görmenizi sağlayacaktır. Ayrıca,
geçmişteki seviyenizle, bulunduğunuz seviye arasındaki farkı görmenizi
sağlayarak motivasyonunuzu artıracaktır.
Dil bir iletişim, etkileşim ve öğrenme aracıdır. Bunun için dilin
doğasına uygun çalışmalar yapın
Hiçbirimiz günlük hayatımızda dilin yapısı ve özellikleri
konusunda sohbet etmeyiz. Dil bizim sosyal ve akademik ihtiyaçlarımızı
karşılayan bir araçtır. Dilin doğası budur. Bunun için yabancı dil
çalışmalarında da dilin doğasına uygun davranılması gerekir. Dili matematik
gibi üzerinde çalışılacak bir konu olmaktan çıkarıp bir araç hâline getirecek
çalışmalar yapılmalıdır. Bu nedenle, yukarıda “Yabancı dil öğrenme amacınızı
belirleyin” başlığı altında belirtildiği şekilde çalışmanız uygun olacaktır.
Yabancı dil öğrenimini kişiselleştirin
Yabancı dil çalışmalarında sorumluluk sizde olduğuna göre, bu
çalışmaları kendi istekleriniz, zevkleriniz ve öğrenme tarzınız doğrultusunda,
size özgü bir şekilde sürdürün. Yukarıda, “Kendinizi Tanıyın” başlığı altında
verilen anketler, çözümlemeler ve öneriler doğrultusunda yabancı dil öğrenme
tarzınızı ve hangi malzemeleri nasıl kullanacağınızı belirleyerek yabancı dil
çalışmalarınızı destekleyecek sistemi oluşturabilirsiniz. Ayrıca, malzeme
türleri, içerik, etkinlik türleri gibi konularda kendi gereksinimlerinize ve
tercihlerinize dayalı bir seçim yapabilirsiniz. Sizi en iyi siz tanırsınız, en
iyi sistem de sizin önereceğiniz sistemdir. O hâlde başkalarının herkes için
diktiği elbiseyi değil, sizin beğendiğiniz, sizin bedeninize uygun elbisenin
oluşumunu sağlayın.
Zevk alın
Yukarıda belirtildiği gibi, eğer siz başkalarının herkes için
çizdiği kulvarda hareket etmek zorunda kalırsanız sıkılırsınız. Konular,
seçilen malzemeler, etkinlikler ilginizi çekmeyebilir, amaçlarınızla
örtüşmeyebilir. Her birey farklıdır, bu nedenle her bireyin istek ve
gereksinimleri de faklıdır. Dolayısıyla, yabancı dil öğrenme sisteminizi ve
malzeme seçiminizi amaç ve tercihlerinizle örtüşecek şekilde ayarlarsanız,
yabancı dil sizin için bir yük değil, bir zevk hâline gelir. Düşünün bir kere,
zevk aldığınız bir kitabı okuyor, bir filmi izliyor ya da ilgilendiğiniz bir
konuda bilgi topluyorsunuz ve bunları yaparken de yabancı dilinizi
geliştiriyorsunuz. Bu şekilde, yabancı dili ezberlenmesi gereken ve üzerinde
sayısız anlamlı olmayan alıştırma yaptığınız bir kurallar ve kelimeler yığını
olmaktan çıkarıp amaçlı ve zevkli hâle getirebilirsiniz.
Sınıf dışında yaptığınız çalışmaların en az sınıf içinde
yaptığınız çalışmalar kadar önemli olduğunu bilin
Sınıfta yürütülen yabancı dil dersi, genel öğrenci grubuna
yönelik, zorunlu bazı dil öğelerinin üzerinde durulduğu, belirli ve zorunlu
plana göre işleyen bir özellik taşır. Bu nedenle, sizin kişisel
gereksinimleriniz ve tercihleriniz tam karşılanmaz. Ayrıca, yabancı dilin dil
özellikleri üzerinde daha fazla durulduğu için sınıfta yeteri kadar
anlaşılabilir girdi elde edemeyebilirsiniz. Bu nedenle, kendi gereksiniminiz,
ilgi alanlarınız, hızınız ve anlama düzeyiniz doğrultusunda yerine
getireceğiniz sınıf dışı çalışmaların anlaşılabilir girdi elde etmeniz
konusunda önemi çok büyüktür. Bu nedenle, ders dışı zamanlarda yapacağınız
okuma, dinleme ve izleme çalışmaları, yabancı dil eğitiminde anahtar
rolündedir.
Bilgisayar ve internetten faydalanın
Bilgisayar ve internet kendi ilgi ve gereksinim alanlarınızda size
zengin, doğal yabancı dil malzemeleri sunmaktadır. Ayrıca, değişik alanlarda ve
seviyelerde yabancı dil eğitimini desteklemek için hazırlanmış siteler vardır.
Sağladığı görsel etkinliği ve ekranda cisimleri hareket ettirme ve diğer
eylemleri gerçekleştirmeye yönelik sunduğu imkânlar da göz önüne alındığında,
bilgisayar ve internetin yabancı dil eğitimi için ne kadar önemli bir araç
olduğu görülür. Bu nedenle, size zengin yabancı dil girdisi ve etkinlik
esnekliği sağlayan bilgisayar ve internetten en üst düzeyde faydalanın.
Görevler:
Artık uygulamaya geçme zamanı. Size verilen bilgiler ışığında bir
çalışma sistemi geliştirebilirsiniz. Aşağıda, size verilen görevler bu konuda
sizi yönlendirecektir. Bu görevler sadece bir örnektir. Siz bunları kendinize
göre değiştirebilirsiniz. Kendi sisteminizi oluştururken arkadaşlarınızdan,
yabancı dil öğretmeninizden, bu konuda uzmanlaşmış kişilerden ya da elektronik
posta adresimi kullanarak (isikal@hotmail.com) benden yardım alabilirsiniz.
1.
Uzun süreli plan:
Yabancı dilde varmak isteğiniz seviyeyi ve amacı, aşamalara ayırın. Her aşama
için ayıracağınız süreyi, kullanacağınız malzemeleri, faydalanacağınız
kaynakları, yardım alacağınız kişileri ve bu aşamadaki amacınızı belirleyin.
süre malzemeler kaynaklar yardım amaç alınacak kişiler
2.
Günlük plan : Kendinize bir
günlük plan hazırlayın ve bunları dosyalayın. Bu plan hem sizin günlük
çalışmalarınızı yönlendirecek hem de geriye dönüp baktığınızda neyi ne kadar
yaptığınızı görmenizi sağlayarak kendi öz değerlendirmenizi yapmanızda ve
gerekli değişikliklere gitmenizde size kaynak teşkil edecektir. süre konu yeni
karşılaşılan yorum kelime, zorluklar deyim ve gramer kuralları okuma dinleme
izleme yazma konuşma gramer kelime bilgisayar/ internet >proje özel ödev/
çalışma
Umarım bu çalışma size faydalı olmuştur. Bu çalışma ile ilgili
yorumlarınız, önerileriniz ve yabancı dil ile ilgili sorularınız için
elektronik posta adresimi kullanabilirsiniz (isikal@hotmail.com).
Şimdi daha ayrıntılı bilgi elde etmek isteyenleri,
Ellidokuzoğlu’nun çalışması ile baş başa bırakıyorum.
BAŞARILAR
Dr. Hasanbey Ellidokuzoğlu
Okuma yazma oranının en düşük olduğu kıta muhtemelen Afrika’dır.
Ancak aynı kıtanın sakinleri, geçmişte olduğu gibi, bugün de yabancı dil bilme
yarışında birinci sırayı işgal etmektedirler. Kabile içi evlenmenin yasak
olduğu bölgelerde evlenmenin ön şartı müstakbel eşin kabilesinin dilini
öğrenmektir. Evlilik çağına girmiş Afrikalı gençler yüzyıllardır en etkin dil
öğretim kursuna katılmak suretiyle nesillerini devam ettirmeyi
başarabilmişlerdir. Modern dil kurslarından farklı olan bu eğitim süreci, hedef
dilin bizzat kullanıldığı doğal ortama gidip orada işçi olarak çalışırken dili
farkında olmadan edinmekten ibarettir.
Ergenlik sonrası doğal dil edinme yetisinin güdükleştiği savını
çürüten en güçlü delil, müstakbel eşlerine, yeni öğrendikleri dilde kur
yapamasalar da, idareyi kelam edebilen milyonlarca Afrikalının yabancı dil
edinim deneyimleridir. Eğer yaygın kanı doğru olmuş olsaydı, belki de bugün,
siyah ırk olmayacak ya da evlilik ön şartlarını değiştirmeleri gerekecekti.
Zira insanlık tarihinin büyük bir bölümünde, bırakın dil bilgisi kurallarının
bilinmesini, yazı dahi kullanılamıyordu.
Burada altı çizilmesi gereken bir nokta şudur: Yabancı bir dili
bilmek, onu ana dilimiz gibi konuşmak demek değildir. Dili, günlük faaliyetleri
sürdürebilecek seviyede kullanabilmek veya anlaşılabilir olmak kaydıyla (aksan
bozuk olsa da) duygu ve düşüncelerini ifade edebilmek, okuduğu ve dinlediğini
anlayabilmek yeterlidir. Zaten yabancı dil öğrenenlerin çoğunun hedeflediği
seviye bundan fazlası değildir. Bundan öte, aksan dâhil, yabancı bir dili ana
dil gibi konuşabilme problemi, sadece gizli servis ajanı olması gerekenlerin
çözmesi gereken bir sorundur.
Yabancı bir dilin yeteri seviyede, yani duygu ve düşüncelerimizi
ifade edebilme ve okuduğumuz veya dinlediğimiz şeyleri anlayabilme seviyesinde
öğrenilmesine gelince, her yetişkin bunu başarabilecek doğal kapasiteye
sahiptir. Başka bir deyişle, doğuştan gelen dil edinme kapasitesi ergenlik
sonrası hassasiyetini bir ölçüde yitirse de bütünüyle kaybolmamakta,
yetişkinlerin ihtiyacına cevap verecek ölçüde faaliyetini sürdürmektedir.
1.
Edinme-Öğrenme Ayrımı Hipotezi (Acquisition-
Learning Distinction Hypothesis)
Yetişkinlerin yabancı bir dilde bilgi ve becerilerini geliştirme
adına takip edebilecekleri iki yol vardır: edinme ve öğrenme (acquisition and
learning). Öğrenme, çoğu öğrencinin okul ortamında kullandığı bilinçli bir
süreçtir. Öğrenmede hedef, gramer kurallarının şuurlu bir şekilde
irdelenmesinden sonra, bol miktarda alıştırma ve pratik yapmak suretiyle
otomatik hâle getirilmesidir. Bu açıdan yabancı dil “öğrenimi”, diğer
alanlardaki öğrenme süreçleri ile benzeşmektedir: on parmak daktilo yazmayı,
araba sürmeyi ya da matematik kurallarını öğrenmek gibi. Bütün bu öğrenme
çeşitlerinde ortak olan, kuralların bilinçli olarak tahlilin akabinde, bol
miktarda egzersiz yapmak suretiyle öğrenilen kuralların şuuraltına indirilmesi,
yani otomatikleştirilmesidir. Krashen’a göre bilinçli olarak öğrenilen gramer
kuralları ancak yavaş ve suni konuşma sırasında veya gramer testlerinde işe
yaramakta, akıcı ve doğal dil kullanımı sırasında kullanılamamaktadır.
Doğal dil kullanımını mümkün kılan bilgi, ancak “edinme” yoluyla
elde edilmektedir. Edinme ise kendine özgü bir bilinçaltı süreci olup başka
alanlardaki öğrenme süreçleriyle benzeşmemektedir. Yabancı dil edinimi ile
paralellik arz eden tek süreç, ana dil edinimidir. Nedir dil edinimini bu denli
eşsiz kılan?
2.
Dil Edinim Cihazı (Language Acquisition Device)
Dil Edinim Cihazı (Language Acquisition Device = LAD) olarak
adlandırılan bu cihaz, tüm dünya dillerinin iskeletini oluşturan “Evrensel
Gramer”i içermektedir. Dünyaya yeni gelmiş bir bebeğin yapması gereken sadece
bu iskelete, ortamına (ana diline) uygun bir et giydirmekten ibarettir.
Evrensel Gramerin kuralları öylesine soyut ve karmaşıktır ki dil içgüdüsünden
mahrum bir çocuğun bu iskeleti sıfırdan, sadece duyduğu dilsel mesajlardan
(langauge input) genel öğrenme prensipleri çerçevesinde çıkarsaması değil
birkaç yılda, birkaç yüzyılda dahi mümkün değildir. Nitekim, yüzlerce
dilbilimci, yıllardır bu konuda çalışmalarına ve bir çocuğun maruz kaldığı
dilsel girdiden kat kat fazlasını -çok daha gelişmiş bilişsel (cognitive)
becerileriyle- beraberce irdelemiş olmalarına rağmen, İngilizce de dâhil olmak
üzere, hiçbir dilin gramerini tam olarak çözümleyememişlerdir.
Bu tür bir mekanizmanın mevcudiyeti konusunda tereddütleri olan
bazı bilim adamları, bir müddet sonra gramerin tamamının çözümleneceğini ve o
zaman LAD gibi bilimdışı bir cihaza artık gerek
kalmayacağını iddia etmektedirler. [40] Tekrar yukarıdaki örneğimize
dönersek, samanlığa giren kişilerin biraz daha uğraştıktan sonra iğnelerin
tamamını bulacakları iddia edilmektedir. Burada göz ardı edilen konu, çok daha
uzun zamanda (100 değil belki 200 saatte) birlikte başarılabilen bir işin çocuk
tarafından (10 dakika gibi) kısa zamanda yapıldığı gerçeğinin değişmeyeceğidir.
Evet, bir gün gelecek belki de gramerin tamamı çözümlenecek; ancak unutmayalım
ki bu, çocuğun başarısının parlaklığını daha açık bir şekilde ortaya
koyacaktır. Zira dilbilimcilerin ortak çalışma süresi ve irdeledikleri dilsel
mesajların miktarı arttıkça, çocuğun tek başına ortaya koyduğu performansın
harikuladeliği daha da belirgin hâle gelecek ve genetik yapımızda bulunan dile
has içgüdüsel bir mekanizmanın (LAD) varlığı daha da zaruri olacaktır.
Chomsky’nin dile bu içgüdüsel yaklaşımı ilk zamanlarda tepki
toplasa da artık yaygın bir şekilde kabul görmektedir. Yarasalar sonarı
içgüdüsel olarak kullanabiliyorlarsa, insan yavrusunun dile has içgüdüsel bir
cihazı kullanması şaşırtıcı olmasa gerek.
3.
Dil Edinim Cihazı (Language Acquisition Device = LAD) Hayat Boyu
Faaldir
Krashen’ın da içinde bulunduğu bir grup uygulamalı dilbilimci ise
LAD’ın hayat boyu aktif olduğunu söylemektedir. Bu görüşe göre yetişkinlerin
ikinci dilde hayal kırıklığına uğramalarının sebebi LAD’ın işlevselliğini
yitirmesi değil, harekete geçirilemeyişidir. Uygun ortam ve uyarıcılar
sağlandığında LAD harekete geçmekte ve ana dil edinimine benzer bir şekilde
yeni dilin kurallarını edinmektedir.
4.
Edinim Cihazını Harekete Geçiren Etken
Anlaşılabilir Mesajdır
Sessiz dönem olarak adlandırılan, sözlü ve/veya yazılı mesaj
depolamakla geçen bir kuluçka döneminden sonra kişi konuşmaya, yazmaya başlar.
Çocuklarda 1,5-2 yıl süren bu sessiz dönem, yetişkinlerde daha kısa sürelidir.
Bu hız artışının temel nedeni gelişmiş dünya bilgileriyle yetişkinlerin
çocuklardan daha fazla mesaj alma ve anlama kapasitesine sahip olmalarıdır.
LAD’ı harekete geçirmek açısından en önemli beceriler dinleme ve
okumadır. Konuşma ve yazma ise bol dinleme ve okumanın doğal bir sonucu olarak
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle, dinleme ve okuma edinimin
sebebi, yazma ve konuşma ise sonucu konumundadır. Bir örnekle konuya açıklık
getirelim; bir buzdağının su üstünde görünen kısmı su altındaki kısmından çok
daha küçüktür. Kişinin sahip olduğu üretim kapasitesi (konuşma ve yazma
kabiliyeti) su üstündeki küçük kısma karşılık gelirken, suyun altındaki kısım
dinleme ve okuma deneyimine karşılık gelir. Yani kişi ne kadar bol okur ve
dinler ise su üstündeki yetenekleri yavaş yavaş gelişir. Krashen’a göre yapılan
en büyük yanlışlardan biri hazır olmadığı dönemde yetişkinlerin konuşmaya
çalışmalarıdır. Azıcık bir dinleme sonrasında konuşma yapma ise buz dağını
tersine çevirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Bu tür çabaların
başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır.
5.
LAD Bilinçli Öğrenme Müdahalelerinden
Bağımsız Çalışır
Sınıf ortamında müfredat gereği takip edilen “öğrenme” sırasının
edinme sırasından çok farklı olması, edinim cihazının öğrenme sürecinden bağımsız
hareket ettiğini göstermektedir. Bu konuda en çarpıcı örnek geniş zaman 3.
tekil şahıs eki “-s”tir (He works at a factory). Her ne kadar bu yapı öğretim-
öğrenim sürecinin ilk aylarında sunulup pratiği yapılmakta ise de edinim sırası
açısından en son edinilen yapılar arasında bulunmaktadır. Böylesine basit bir
kuralın zamanı gelmeden edinilemeyişi, LAD’ın bağımsız işleyişinin en çarpıcı
göstergesidir.
6.
Bilinçli Öğrenme Yarardan Çok Zarar Getirebilir
Yetişkinlerin ikinci dildeki başarısızlıklarının temel nedeni,
daha önce de belirtildiği gibi, aktif bir LAD’a sahip olmayışları değil, her an
faal olan edinim cihazlarını harekete geçiremeyişleridir. Günümüzde çoğu
yetişkin, gramer ağırlıklı bir “öğrenim” sürecinden geçerek yabancı dil bilgi
ve becerilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Müfredatı dil bilgisi kurallarının
öğretimine dayalı bir yabancı dil eğitim programı ise faydadan çok zarar
getirebilir. Krashen’a göre, modern dil eğitim metotlarının temel hatalarından
biri gramer merkezli eğitimdir. Bu tip bir eğitimin olası zararları ise
şunlardır:
a.
Belli bir gramer kuralının öğretimi için düzenlenmiş metinler ilgi
çekiciliklerini kaybederler.
b.
Dil ediniminde en etkin faktörlerden birisi mesajın anlaşılabilir
olması kadar ilgi çekiciliğidir.
c.
Motivasyonun düşük olduğu (ilgi çekiciliğin bulunmadığı)
ortamlarda LAD harekete geçmez yani edinme gerçekleşmez.
d.
Doğal edinim sırası gelmemiş bir yapı zaten edinilemez (“-s”
takısında olduğu gibi).
7.
Öğrenmenin Rolü Ne Olmalıdır?
Krashen öğrenilmiş bilginin (learned competence) sadece
bi-linçaltı mekanizması tarafından üretilen cümleler üzerinde düzeltmeler yapma
işleminde kullanılabileceğini ileri sürer. Örneğin, bilinçaltı grameri henüz
gelişmemiş bir kişi “He WORK at a factory” gibi hatalı bir cümleyi ürettiğinde,
bilinçli olarak öğrendiği bilgi devreye girer ve düzeltme yapar: “He workS at a
factory”. Ancak bu müdahalenin yapılabilmesi, kişinin bilinçli olarak dil
bilgisi kurallarına dikkatini odaklamasına, yani yeterince zamanı olmasına
bağlıdır (yazarken veya gramer testi çözerken olabileceği gibi).
Kişinin dikkatini sadece manaya odakladığı akıcı konuşma esnasında
kullanabileceği gramer bilgisi ancak ve ancak edinilmiş şuuraltı bilgisidir
(acquired competence). Konuşma esnasında öğrenilmiş bilgiyi (learned
competence) kullanmak, akıcılığın ve doğallığın kaybolması demektir. Zira insan
beyni veya zihni aynı anda bilinçli olarak iki farklı şeye odaklanamaz. Normal
konuşma sürecinde bilincimizin odağı cümlelerin “grameri” değil “manasıdır”
(“meaning” not “form”). Manaya gramer giydirilmesi bilinçaltında gerçekleşir.
Gramere “bilinçli” odaklanma beraberinde mananın zayıflamasını getirir ve
dolayısıyla üretilen cümleler ya akıcılığını ya da anlamlılığını kaybeder.
8.
Gramer Çalışırken Dikkat Edilecek Hususlar
Gramer çalışırken unutulmaması gereken nokta şudur: Bilinçli
olarak irdelenen dil bilgisi kuralları, bir bilinçaltı mekanizması olan dil
edinim cihazının malı olmaz; ancak bu mekanizmayı harekete geçirecek olan
mesajların anlaşılabilirliğinin artırılması işine yarar. Dolayısıyla hedefimiz,
kuralların irdelendikten sonra bol miktarda pratik yapmak suretiyle kullanıma
geçirilmesi olmamalıdır. Günümüz modern dil öğretim sistemlerinin en yaygın hatalarından
biri gramer kurallarının “öğretiminde”, kuralların otomatikleştirilmesinin
hedeflenmesidir.
Dil bilgisi kurallarının etrafında örgülenen bir izlence
(syllabus) takip eden modern dil öğretim setlerinde hedef, belli bir gramer
kuralının metin içersinde irdelenmesini müteakip üretimsel (productive) bir
aktivite sırasında aynı kuralın otomatik olarak kullanılabilmesidir. Bu ise
psikodilbilimsel bulgularla çelişmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi,
istediğimiz kadar konuşma pratiği yapsak da doğal edinim sıraları gelmeden dil
bilgisi kuralları zaten edinilememektedir.
Bütün bu veriler doğrultusunda izlenecek en güvenli yol, gramerin
okuma ve dinleme becerilerini (receptive skills) kolaylaştırmak amacıyla irdelenmesidir.
Konuşma sırasında kullanılması gereken kurallar bilinçaltında hazır bulunan
edinilmiş gramer kuralları olmalıdır. Bilinçaltı gramerini geliştirmenin yolu
ise grameri bilinçli olarak irdeleme değil, bol okuma ve dinleme yapmaktır.
Okuduğumuz ve dinlediğimiz mesajları anladığımız müddetçe bu mesajların
içersindeki gramer kuralları sırası geldikçe birer birer LAD tarafından
bilinçaltına indirilecek, yani edinilecektir. Yeter ki biz sabırlı olalım.
Bütün bu anlatılanlar gramerin öğrenilmesine yani bilinçli dil
bilgisinin artırılmasına yönelik prensiplerdir. Daha önce de belirtildiği gibi,
bu öğrenme teşebbüsleri, bilinçaltı dil bilgisinin gelişimine ancak dolaylı
olarak, yani alınan mesajların anlaşılabilirliğini artırmak suretiyle katkıda
bulunabilir.
9.
Bilinçaltı Gramerini Geliştirmede Takip Edilecek
Yol Ne Olmalıdır?
Dil kullanımında en önemli bilginin edinilmiş bilinçaltı bilgisi
olduğunu belirtmiştik. Akıcı konuşma esnasında bilincimiz manaya odaklandığı
sırada gramer kurallarının otomatik olarak bilinçaltı mekanizması tarafından
sağlanması gerekir. Doğal dil kullanımını sağlayan bu dil bilgisinin gelişimi
uzun soluklu bir dinleme ve okuma deneyimine bağlıdır (buzdağı örneğini
hatırlayalım).
Okuma % 40
Dinleme % 25
Yazma %30
Konuşma % 16
Gramer % 18
Sadece okuma ve dinlemeye yüklenmek suretiyle tüm becerilerde ve
gramerde daha başarılı olmak Dil Edinim Cihazının etkin bir şekilde harekete
geçirilmesinin ürünüdür. Sadece okuma ve dinlemeye ağırlık vermek konuşma ve
yazma becerilerinin ihmalini gerektirmez. Bunun en güzel göstergesi yukarıdaki
sonuçlardır. Edinim yolunu takip eden öğrenciler, her ne kadar başlangıçta
konuşmaya ve yazmaya zorlanmamışlarsa da uzun vadede, zorlanan öğrencilerden
daha iyi konuşup yazma seviyesine ulaşmışlardır.
10.
Yabancı Dil Nankör müdür?
Burada altı çizilmesi gereken diğer bir nokta da iki grubun bilgi
ve becerilerinin kalıcılıklarının karşılaştırılmasıdır. Edinim yolunu takip
eden öğrenciler, doğal olarak sahip oldukları Evrensel Gramer iskeletine yeni
bir doku örmekle meşgul olurken, öğrenme yolunu takip edenler yeni baştan suni
bir iskelet oluşturma işiyle uğraşmışlar, yaklaşık üç kat daha fazla (haftada 7
saate karşı 22 saat) gramer dersi görmelerine karşın edinim yolunun yolcuları
kadar yol alamamışlardır. Daha da kötüsü, inşa etmeye çalıştıkları suni gramer
çatısı her an yıkılmakla yüz yüzedir. Zira matematik öğrenir gibi öğrenilen
gramer kuralları matematik kurallarının unutulduğu hızda unutulmaya mahkûmdur.
İkinci dil öğrenenler arasında yaygın olan “dil nankördür”
görüşünün temelinde yetişkinlerin grameri bilinçli olarak “öğrenme” hırsları
yatmaktadır. Evet, öğrenilen gramer bilgisi nankördür, edinilen ise sadık.
Grameri edinme ile öğrenme arasındaki fark kayaya yazı yazmak ile buza yazmak
arasındaki fark gibidir. Kayaya yazmak vakit alsa da kalıcılığı buzdan çok daha
uzun süreli olacaktır. İki grup arasındaki %18’lik gramer bilgisi farkı, bu
açıdan bakıldığında daha anlamlı hâle gelecektir. Edinim grubunun üstünlüğü,
haftada 7 saatlik gramer derslerinin etkinliğinden değil, yoğun dinleme ve okuma
deneyimlerinin sonucunda geliştirdikleri kalıcı bilinçaltı dil bilgisinden
(acquired competence) kaynaklanmaktadır. Öğrenim grubunu başarısızlığının
altında yatan ise hâlihazırda sahip oldukları doğal Evrensel Gramer bilgisini
bir kenara bırakıp yapay bir gramer oluşturma teşebbüsleridir.
11.
Edinim Süreci Nasıl Hızlandırabilir?
Edinim sürecinin yavaş işlediği bir gerçektir. Ancak edinilmiş
bilginin kalıcılığı ve doğal dil kullanımı için gerekliliği düşünüldüğünde
sabretmeye değer olduğu da apaçıktır. Edinim süreci korkulduğu kadar da yavaş
değildir. Örneğin yukarda bahsedilen deneyde, aynı lise hazırlık sınıf ortamını
paylaşan her iki grubun üyeleri aynı miktarda zaman ve çaba harcamış, fakat
edinim grubu daha başarılı olmuştur. Edinim grubunun yüzlerce saat dinleme,
binlerce sayfa okuma yaptığı aynı süre zarfında öğrenim grubu binlerce gramer
alıştırması yapmıştır. Alınan sonuçlar bize sınıf şartlarının edinim için uygun
bir ortam teşkil edebileceğini göstermektedir.
Krashen’a göre yabancı dil edinmeye yeni başlayanlar için sınıf
ortamı doğal ortamdan daha faydalı hâle getirilebilir.Sıfırdan dil edinmeye
başlayanlar için doğal ortamda duyulan mesajların büyük bir kısmı gürültüden
(noise) farksızdır. İyi düzenlenmiş bir sınıf ortamı, doğal ortamda bir haftada
toplanabilecek “anlaşılabilir” mesaj miktarını öğrenciye bir günde belki birkaç
saat içinde sunabilir. Bu ise edinim sürecinin oldukça hızlandırılması
demektir. Sınıf ortamında aldığı anlaşılabilir mesaj bombardımanı ile
bilinçaltı bilgisini yeterince geliştiren kişi artık doğal ortamda kendi başına
mesaj toplama işine girişebilir. Zaten Krashen’a göre sınıf ortamının temel
fonksiyonu kişiyi doğal ortamdaki mesajları anlayabilecek seviyeye
ulaştırmaktır
Ancak her zaman ikinci dilin konuşulduğu doğal ortama gitmek kolay
olmayabilir. Nitekim İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenenlerin çoğu bu
konumdadır. Fakat bu edinmenin gerçekleşemeyeceği anlamına gelmez. Bitki
yetiştirme tekniklerinden biri ile konuyu aydınlatalım. Japonya gibi toprak sıkıntısı
çeken ülkelerde topraksız sebze ve meyve yetiştirme tekniği kullanılmakta,
eğimli bir yüzeye kökleri havada asılı kalacak şekilde yerleştirilen bitkilerin
köklerine toprakta bulunan gerekli mineraller direkt olarak püskürtülmektedir.
Böylelikle suni bir ortamda doğala yakın verim elde edilebilmektedir. Bitki
gelişimini sağlayan asıl etken ortamdan ziyade topraktaki minerallerdir. Aynı
şekilde ister doğal ortamda ister suni sınıf ortamında olsun önemli olan LAD’ı
harekete geçiren anlaşılabilir mesajların varlığıdır. Bu şart sağlandığı
müddetçe kişi değil sınıfın yapay ortamında, uzayda bile yeni bir dili
edinebilir.
12.
Edinim Sürecini Hızlandıran Mesajların
Özellikleri Nelerdir?
Edinim cihazını harekete geçiren mesajların iki temel özelliği
vardır: anlaşılabilirlik ve ilgi çekicilik. Hiç bilmediğiniz bir dilde yayın
yapan bir radyoyu yıllarca dinlersiniz de hiçbir şey edinemezsiniz çünkü
dinlediklerinizi anlayamazsınız. Ancak aynı dilde televizyon izlerseniz yavaş
da olsa edinme gerçekleşir; zira görsel ipuçları, duyulan mesajları az da olsa
anlaşılabilir hâle getirir. İzlediğiniz programların ilgi çekici olması da
anlaşılabilir olmaları kadar önemlidir. Bu açıdan haber programlarından çok
ilgi çekici filmler izlemek daha faydalıdır. Filmleri altyazılı olarak izlemek
ise anlaşılabilirliği ve dolayısıyla edinimi oldukça hızlandırır. Çoğu Avrupa
ülkesinde İngilizcenin çok iyi bilinmesinin temelinde iyi bir yabancı dil
eğitim sisteminden ziyade orijinal İngilizce filmlerin kendi dillerinde
altyazılı olarak yayınlanması yatar. Altyazılı filmlerin yüzlercesini izleyen
izleyiciler bir müddet sonra artık altyazıyı okumadan filmleri anlayabilecek
seviyeye ulaşmaktadırlar.
Türklerin dünyada en başarılı oldukları konulardan biri, maalesef,
filmlerin seslendirmesidir. En azından (mali açıdan) sigara içme veya trafik
kazası oranlarımız kadar zararlı olan bu alışkanlığımız, milyarlarca liramızın
yabancı dil eğitim kitapları vasıtasıyla dışarıya akmasına, binlerce insanın
onca zamanını ve parasını gramer merkezli yabancı dil “öğretim” programlarına
harcamasına yol açmaktadır. Yanı başımızda Yunanistan, bizden çok farklı
olmayan yabancı dil eğitim kalitesine karşın, filmleri altyazılı olarak
yayınlamak suretiyle vatandaşlarının İngilizce becerilerini bizden çok daha
ileri seviyeye getirebilmektedir.
Bütün bunlara rağmen Türkiye, artık yabancı dilde (özellikle
İngilizce) anlaşılabilir ve ilgi çekici mesaj bulma açısından fakir bir ülke
olmaktan çıkmıştır. Aşağıda kullanılabilecek yazılı ve sözlü mesaj kaynakları
birer birer ele alınmıştır:
a.
Basitleştirilmiş hikâye kitapları (graded readers)
Piyasada bol miktarda bulunan bu kitaplar anlaşılabilir ve ilgi
çekici mesaj sunma adına önemli bir boşluğu doldurmaktadırlar. Başlangıçtan
ileri seviyeye kadar farklı okuyucu kitlesine hitap eden bu kitapların
seçiminde dikkat edilecek husus kişinin hâlihazırdaki seviyesinin ne çok
üstünde ne de çok altında olmalarıdır. Bunun kabaca ölçüsü, arada bir bilmedik
kelimeler çıksa da bir kitabı sözlüğe bakmadan okuyabilmektir. Bu seviye tespit
edildikten sonra aynı seviyede art arda kitap okunur. Okunan kitaplar çok basit
gelmeye başlayınca bir üst seviyeye geçilir ve böylece en üst seviyeye
ulaşılır.
b.
Tercümesi okunmuş (filmi izlenmiş) kitaplar
Basitleştirilmiş hikâye kitaplarının en üst seviyesi ile normal
okuyucular (native speakers) için yazılmış kitaplar arasında bir uçurum
bulunmaktadır. Dolayısıyla en üst seviyedeki hikâyeleri kolayca anlayabilen bir
kişi normal romanları okumada zorluk çekmekte, sık sık sözlüğe bakmak zorunda
kalmakta, bu ise akıcılığı engellemektedir. Dil ediniminde anlaşılabilirlik ve
ilgi çekiciliğin öneminden bahsetmiştik. Her sayfada onlarca kelimeye bakma
ihtiyacı doğduğunda artık roman etkin bir mesaj kaynağı olma özelliğini
yitirir: Hızın kesilmesi mesaj miktarını azaltır, sık sık sözlüğe müracaat
bıkkınlık getirir. Bu problemin bir çözümü, Türkçe tercümesi okunmuş olan (veya
ilgili filmi izlenmiş olan) bir romanın İngilizcesini okumaktır. Bu teknik,
anlaşılma problemini çözse de ilgi çekicilik kriterine takılabilir; zira sonunu
bildiğimiz romanı çoğu zaman okumak istemeyiz. Ancak burada kişi kendi kendini
motive edip hoşuna giden bir romanın yabancı dildeki versiyonunu okumaya
kendini ikna edebilir. Bu, en azından, sıkıcı gramer kitapları ile uğraşmaktan
daha motive edici ve daha hızlı edindiricidir.
c.
Ses kasetleri
Piyasada her seviyede anlaşılabilir mesaj sunan dinleme setleri
(kitap+kaset) mevcuttur. Ancak bu setlerin seçiminde dikkat edilmesi gereken
husus dinleme aktivitelerinin gramer öğretmeye yönelik olmamasıdır. Bu çeşit
dinleme setleri ilgi çekici olmaktan uzaktırlar. Bunun en çarpıcı örneği
American Langauge Course (ALC) serisinin dinleme kasetleridir. Piyasadaki
hiçbir dil öğretim setinin sahip olmadığı, yüzü aşkın miktarıyla ALC kasetleri
etkin mesaj kriterlerinden hemen hiçbirine sahip değildir. Cümle seviyesinde
bol miktarda anlamsız tekrarın bulunduğu ve öğrencinin dinlediğini düşünmesine
bile gerek kalmadan tekrar etmesi için boşlukların bırakıldığı kasetlerde mesaj
miktarı oldukça seyrektir. Ve bundan da kötüsü belli bir gramer kuralını
öğrencilerin beynine işlemek maksadıyla düzenlenmiş alıştırmalar bıkkınlık
vericidir. Bu şekilde hazırlanmış yüzlerce kaseti dinlemektense piyasada
bulunan anlamlı metinlerle ilgili dinleme aktivitelerini içeren setleri
kullanmak daha etkilidir. Özellikle hikâye kitaplarının ses kasetleri bu konuda
ideal mesaj kaynağı olma konumundadır. Kitabı okunup anlaşıldıktan sonra
dinlenecek bu kasetler sayesinde edinim süreci oldukça hızlandırılabilir.
ç. Orijinal Filmler
Şüphesiz ki filmler ilgi çekicilikleri ile en önemli mesaj
kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Ancak yabancı dil öğrenenler için
orijinal filmleri anlamak oldukça zordur. İleri seviyedeki öğrenenler bile
orijinal filmlerin kayda değer bir kısmını anlayamamaktadırlar. Bu sorunun bir
çözümü filmleri altyazılı olarak izlemektir. Ancak ana dildeki altyazı
okunurken, sözlü olarak gelen yabancı dildeki mesajlara dikkat edilememekte, bu
da mesaj miktarını azaltmaktadır. Bu sorunun çözümü ise önce altyazılı olarak
izlediğimiz filmi altyazısını kapatarak tekrar izlemektir. Mümkünse (bıkmamak
şartıyla) aynı filmi tekrar ve tekrar izlemeliyiz. Her izleyişte anlama
oranımız ve dolayısıyla edinme hızımız artacaktır.
Orta seviyenin üstündeki kişiler için filmlerin
anlaşılabilirliğini artıran diğer bir etken de filmlerdeki konuşmaların yazılı
dökümüdür. İnternetteki bazı siteler bu hizmeti sunmaktadır. Herhangi bir
araştırma motoruna (search engine) girip “moviescript” veya “filmscript”
anahtar kelimesi yazıldığı takdirde ilgili sitelere ulaşmak ve yüzlerce filmin
konuşmalarının yazılı dökümünü almak mümkündür.
Bir filmi farklı dillerde seslendirebilen ve birçok dilde altyazı
sunabilen kapasitesi ile DVD filmlerin geleceğin dil öğretim programlarında
önemli rol oynayacağını kestirmek zor olmasa gerek. Bu tür filmleri izlerken şu
yolu takip etmek faydalı olacaktır:
1.
Filmi, mümkünse, ilk önce ana dilimizde seslendirilmiş hâli ile
izleyelim (eğer ana dilde seslendirmesi yoksa ana dilimizdeki altyazısı ile
birlikte bir veya birkaç kez izleyip iyice anlayalım).
2.
Bu kez hedef dilde sesli ve altyazılı olarak birkaç kez izleyelim.
3.
Filmi iyice anladıktan sonra altyazıyı kapatıp sadece hedef dilde
sesli olarak birçok kez dinleyelim; zira (hedef dilde dahi olsa) altyazıyı
okuma dinleme sürecinin aksamasına sebebiyet verebilir.
4.
Filmin görüntüsünü kapatarak (veya sesini MP3 çalarımıza
aktararak) sadece hedef dildeki sesini dinleme. (Bazen çok çarpıcı görüntüler
izlenirken dinlemeyi es geçebiliriz tıpkı ana dilimizde yayınlanan çok çarpıcı
bir haberi izlerken spikerin ne dediğini dinlemediğimiz gibi.)
d.
İnternet
İnternet ilk çıktığı günden beri zengin bir yazılı mesaj kaynağı
durumunda idi. Ancak internetin sesli ve görüntülü mesaj sağlama imkânı son
yıllarda erişim hızının artışıyla mümkün olabilmiştir. Artık uygun
konfigürasyona sahip bir bilgisayarla CNN, CNBC gibi televizyon kanallarını,
Voice of America, NPR gibi radyoları dinlemek kolaylaşmıştır. Ayrıca
internetteki sayısız site, yabancı dil öğrencileri için dinleme aktiviteleri
sunmaktadır. En yaygın olarak kullanılan dinleme sitelerinden ikisi “ESL Lab”
ve “English Listening Lounge”dır.
Sonuç
Dünyanın hızla küçülerek küresel bir köy hâline geldiği çağımızda,
yabancı dil bilme her zamankinden daha fazla önem arz etmeye başlamıştır.
Devinimin genel geçer kural hâline geldiği bu dönemde, temelde
değişmeyen veya değişmesi gerekmeyen bazı şeyler de var: yeme, içme, üreme, dil
edinme gibi. Ancak insanoğlu, genetik mirasının kendisine sunduğu harika dil
edinim kapasitesinin işlevselliğini teknolojik birikimin sağladığı imkânlarla
optimum seviyeye ulaştırma imkânına sahiptir. Bu hedefe ulaşmada önündeki en
önemli engel, dili içgüdüsel kapasitesini kullanarak “edinme” yerine, herhangi
başka bir konuyu “öğrenir” gibi talim etmeye çalışmasıdır. Dil edinimi için
doğal donanıma sahip insanoğlu için yeni yeni dilleri edinmenin bir eziyetten
çok bir zevk hâline gelmesi işten bile değildir. Yeter ki, takip edeceğimiz yolu
kestirelim; kestirme yol varken dolambaçlı yollarda kaybolup ümidimizi
kesmeyelim.
[1]
Ellis, 2001; Schmit, 2001.
[2]
Kendisiyle yapılan bir görüşmeden aktarılmıştır.
[4]
Krashen, 1989; 1998; 2000; 2003.
[5]
Krashen, 1989; 1998; 2000; 2003; Ellis, 1994; 1997.
[6]
Krashen, 1989; 1998; 2000; 2003; Ellis, 1994; 1997.
[7]
Gradman ve Hanania, 1991..
[8]
Praphu, 1987; Krashen, 1989; 1998; 2000; Ellis, 1994; 1997.
[12]
Chamot ve O’Malley, 1994.
[13]
Chamot ve O’Malley, 1994; Wilson, 1994; Krashen, 2003..
[14]
Chamot ve O’Malley, 1994; Wilson, 1994; Krashen, 2003.
[16]
Chamot ve O’Malley, 1994; Cohen, 1998.
[17]
Smith, 1975; Frender, 1990; Wilson, 1994.
[19]
McFarlane ve Hodson, 1989; Krashen, 2003.
[20]
Chamot ve O’Malley, 1994.
[21]
MacFarlane ve Hodson, 1989; Frender, 1990.
[23]
Cohen, 1998; Krashen, 1998; Brown, 2002.
[24]
Cohen, 1998; Brown, 2002.
[25]
Cohen, 1998; Brown, 2002.
[26]
Chamot ve O’Malley, 1994; Brown, 2002.
[27]
Brown, 1996; Cohen, 1998; Brown, 2002.
[28]
Prabhu, 1987; Krashen, 1989; 1998; 2000; 2003.
[32]
Smith, 1975; Genesee, 1994; Wilson, 1994; Brown, 2002.
[33]
Puchta ve Schratz, 1993; Egbert ve Hanson-Smith, 1999; Cameron,
2001; Brown, 2002.
[34]
Bu bölümdeki anketler http://www.smithworks.org adresinden alınıp uyarlanmıştır..
[35]
Oxford, 1993; Chamot ve O’Malley, 1994; Cohen, 1998; Brown, 2002.
[37]
Detaylı bilgi için bkz: Krashen, 1981.
[38]
Detaylı bilgi için bkz: Chomsky, 1986.
[41]
Başlık Mesnevi’den alıntıdır.
[43]
Bailey, Madden ve Krashen, 1974.
[44]
Burada unutulmaması gereken bir husus var; bu tür cümleler
bilinçli gramer bilgisi yardımıyla daha rahat anlaşılsa bile “-s” takısı vakti
gelmeden edinilemeyecektir. Grameri bilinçli olarak öğrenmekte amaç öğrenilen
yapıların pratik yapmak suretiyle bilinçaltına gönderilmesi değil, alınan
mesajların daha anlaşılabilir hâle getirilmesidir.
[46]
Özellikle başlangıç ve orta seviyede grameri ana dilde anlatan
kitaplar tercih edilebilir. Böylelikle gereksiz zaman kaybı önlenmiş olur.
Kazanılan zaman daha çok okuma ve dinleme için ayrılırsa gerçek anlamda işe
yarayacak olan şuuraltı gramerinin gelişimine hız kazandırılmış olur.
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder