Print Friendly and PDF

Kaside-i Mudariyye ... Muzariyye...İmam Busiri

|


Arapça:
El- Kasîdetü’l- Muzariyye 

يَا رَبِّ صَـلِّ عَـلَى الْمُـخْـتَـارِ مِـنْ مُـضَرِ
وَالْأَنْـبِيَـا وَجَـمِـيــعِ الــرُّسْـــلِ مَـا ذُكِـــرُوا

وَصَــلِّ رَبِّ عَــلَى الْــهَـــادِي وَشِـيعَــتِـــهِ
وَصَـحْبِـهِ مَـنْ لِـطَـيِّ الدِّيـنِ قَــدْ نَـشَـرُوا

وَجَــاهَــدُوا مَــعَــهُ فِي اللّٰهِ وَاجْـتَــهَـدُوا
وَهَــاجَــرُوا وَلَــهُ آوَوْا وَقَـــدْ نَــصَـــرُوا

وَبَيَّنُوا الْفَـرْضَ وَالْمَـسْنُونَ وَاعْتَصَبُوا
لِلّٰهِ وَاعْــتَــصَـــمُـــوا بِاللّٰهِ فَــانْــتَــصَـــرُوا

أَزْكٰــى صَــلَاةٍ وَأَنْــمَــاهَـــا وَأَشْــرَفَــهَـا
يُـعَـطِّـرُ الْكَــوْنَ رَيًّــا نَـشْــرُهَـا الْـعَـطِـرُ

مَـفْـتُـوقَــةٍ بِـعَـبِيــرِ الْــمِـسْــكِ زَاكِـيَـةٍ
مِــنْ طِيـبِهَــا أَرَجُ الـرِّضْـوَانِ يَـنْـتَــشِــرُ

عَـدَّ الْحَصٰى وَالـثَّرٰى وَالـرَّمْـلِ يَتْبَعُـهَا
نَجْمُ السَّمَا وَنَبَاتُ الْأَرْضِ وَالْمَـدَرُ

وَعَــدَّ مَـــا حَـوَتِ الْأَشْـجَـارُ مِـنْ وَرَقٍ
وَكُــلُّ حَـــرْفٍ غَــدَا يُـتْـلٰى وَيُـسْـتَطَـرُ

وَعَــدَّ وَزْنِ مَــثَــاقِيــــلِ الْـجِــبَــالِ كَــذَا
يَتْلُوهُ قَــطْــرُ جَـمِيـعِ الْـمَـاءِ وَالْـمَـطَــرُ

وَالطَّيْرُ وَالْوَحْشُ وَالْأَسْمَاكُ مَعْ نَعَمٍ
يَتْلُوهُمُ الْجِــنُّ وَالْأَمْــلَاكُ وَالْــبَــشَــرُ

وَالذَّرُّ وَالنَّمْلُ مَعْ جَمْعِ الْحُبُوبِ كَذَا
وَالشَّعْرُ وَالصُّوفُ وَالْأَرْيَاشُ وَالْوَبَرُ

وَمَا أَحَـاطَ بِـهِ الْعِلْـمُ الْـمُحِيـطُ وَمَـا
جَـرٰى بِـهِ الْـقَـلَـمُ الْـمَـأْمُـورُ وَالْـقَــدَرُ

وَعَــدَّ نَـعْـمَـائِــكَ الـلَّاتِـي مَـنَــنْـــتَ بِــهَــا
عَـلَى الْخَـلَائِقِ مُـذْ كَـانُوا وَمُـذْ حُشِرُوا

وَعَـدَّ مِـقْـدَارِهِ السَّـامِـي الَّذِي شَـرُفَـتْ
بِـهِ النَّـبِـيُّـونَ وَالْأَمْـلَاكُ وَافْــتَــخَــرُوا

وَعَـدَّ مَا كَـانَ فِي الْأَكْـوَانِ يَـا سَـنَــدِي
وَمَـا يَـكُـونُ إِلٰـى أَنْ تُـبْـعَــثَ الصُّــوَرُ

فِي كُـلِّ طَـرْفَــةِ عَـيْـنٍ يَـطْــرِفُـــونَ بِـهَــا
أَهْـلُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِينَ أَوْ يَـذَرُوا

مِلْءَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِيـنَ مَـعْ جَـبَــلٍ
وَالْفَرْشِ وَالْعَرْشِ وَالْكُرْسِيِّ وَمَا حَصَرُوا

مَا أَعْــدَمَ اللّٰهُ مَــوْجُــودًا وَأَوْجَـدَ مَعْـــ
ـــدُومًـا صَـلَاةً دَوَامًــا لَـيْـسَ تَـنْحَصِـرُ

تَـسْتَغْرِقُ الْعَـدَّ مَعَ جَمْعِ الدُّهُورِ كَمَا
تُــحِيــطُ بِـالْــحَـــدِّ لَا تُـبْـقِــي وَلَا تَــذَرُ

لَا غَــايَــةً وَانْـتِــهَــاءً يَــا عَــظِيــمُ لَــهَـا
وَلَا لَــهَـــا أَمَـــدٌ يُــقْــضٰــى فَــيُــعْــتَــبَـرُ

مَــعَ السَّــلَامِ كَــمَـا قَــدْ مَــرَّ مِـنْ عَـدَدٍ
رَبِّ وَضَـاعِـفْـهُـمَـا وَالْـفَـضْلُ مُنْتَشِرُ

وَعَــدَّ أَضْعَـافِ مَـا قَــدْ مَـــرَّ مِــنْ عَــدَدٍ
مَـعَ ضِـعْـفِ أَضْـعَافِـهِ يَا مَـنْ لَـهُ الْـقَدَرُ

كَـمَـا تُـحِـبُّ وَتَـرْضٰـى سَـيِّـدِي وَكَمَا
أَمــَرْتَــنَا أَنْ نُـصَــلِّــيَ أَنْـتَ مُـقْـتَــدِرُ

وَكُــلُّ ذٰلِــكَ مَـضْـرُوبٌ بِـحَـقِّــكَ فِــي
أَنْـفَـاسِ خَـلْـقِكَ إِنْ قَـلُّوا وَإِنْ كَثُـرُوا

يَا رَبِّ وَاغْـفِـرْ لِـقَـارِيـهَـا وَسَــامِـعِـهَــا
وَالْمُـسْـلِـمِينَ جَمِيعًا أَيْـنَمَـا حَـضَـرُوا

وَوَالِـدِيـنَـا وَأَهْــلِـــيـنَـا وَجِيـــرَتِــــنَــا
وَكُــلُّــنَــا سَــيِّــدِي لِلْـعَـفْـوِ مُـفْـتَــقِــرُ

وَقَـدْ أَتَــيْــتُ ذُنُــوبًـا لَا عِـــدَادَ لَــهَــــا
لٰـكِــنَّ عَـــفْــوَكَ لَا يُــبْـقِــي وَلَا يَـــذَرُ

وَالْـهَـمُّ عَـنْ كُـلِّ مَـا أَبْـغِيـهِ أَشْـغَــلَـنِـي
وَقَدْ أَتٰى خَـاضِعًـا وَالْـقَـلْـبُ مُـنْكَـسِــرُ

أَرْجُـوكَ يَـا رَبِّ فِي الدَّارَيْـنِ تَـرْحَـمُـنَا
بِـجَــاهِ مَـنْ فِي يَــدَيْــهِ سَـبَّـــحَ الْــحَــجَـــرُ

يَـا رَبِّ أَعْـظِــمْ لَـنَـا أَجْــرًا وَمَــغْــفِــرَةً
فَإِنَّ جُــودَكَ بَـحْــرٌ لَـيْـسَ يَــنْحَــصِــرُ

وَكُــنْ لَــطِــيفًا بِــنَـا فِي كُــلِّ نَــازِلَــــةٍ
لُطْــفًا جَــمِيلاً بِـهِ الْأَهْـوَالُ تَــنْحَـسِـرُ

بِالْمُصْطَفٰى الْمُجْتَبٰى خَيْرِ الْأَنَامِ وَمَنْ
جَـلَالَــةً نَـزَلَـــتْ فِـي مَــدْحِـــهِ الــسُّــوَرُ

ثُمَّ الصَّـلَاةُ عَلَى الْمُخْـتَـارِ مَا طَـلَـعَتْ
شَمْـسُ النَّهَارِ وَمَا قَـدْ شَـعْـشَعَ الْـقَمَـرُ

ثُـمَّ الـرِّضٰــى عَــنْ أَبِــي بَـكْــرٍ خَـلِيفَـتِـهِ
مَــنْ قَــامَ مِــنْ بَـعْـدِهِ لِــلـدِّيـنِ يَـنْـتَـصِـرُ

وَعَـنْ أَبِـي حَـفْـصٍ الْـفَـارُوقِ صَاحِـبِهِ
مَنْ قَـوْلُـهُ الْـفَـصْـلُ فِي أَحْكَـامِـهِ عُـمَـرُ

وَجُدْ لِعُثْمَانَ ذِي النُّورَيْنِ مَنْ كَمُلَتْ
لَـهُ الْـمَـحَـاسِنُ فِي الـدَّارَيْـنِ وَالظَّـفَــرُ

كَــــذَا عَـــلِـــيٌّ مَـــعَ ابْـنَـيْــهِ وَأُمِّــهِـــمَا
أَهْـلُ الْـعَـبَاءِ كَمَا قَـدْ جَــاءَنَا الْخَـبَــرُ

سَـعْـدٌ سَعِيدٌ اِبْـنُ عَـوْفٍ طَـلْحَـةٌ وَأَبُو
عُـــبَـــيْــدَةٍ وَزُبَــــيْــــرٌ سَــادَةٌ غُـــــرَرُ

وَحَــمْــزَةٌ وَكَــذَا الْعَــبَّـاسُ سَـيِّــدُنَا
وَنَجْـلُـهُ الْحَـبْـرُ مَـنْ زَالَـتْ بِهِ الْغِيَـرُ

وَالْآلُ وَالصَّـحْــبُ وَالْأَتْـبَـاعُ قَـاطِـبَةً
مَا جَــنَّ لَيْلُ الدَّيَاجِي أَوْ بَدَا السَّحَـرُ

Kaside-i Mudariyye – Muzariyye Okunuşu:

Yâ Rabbi salli alel muhtâri min mudarin,
Vel enbiyâi ve cemiy’ ır rusüli mâ zükirû.

Ve salli rabbi alel hâdî ve şiy’atihî,
Ve sahbihî min latıyyid diyni kad neşerû.

Ve câhedû meahû fillâhi vectehedû,
Ve hâcerû ve lehû âvev ve kad nasarû.

Ve beyyenül ferda vel mesnûne va’tesabû,
Lillâhi va’tesamû billâhi ventesarû.

Ezkâ salâtin ve enmâhâ ve eşrafehâ,
Yüattırul kevne rayyen neşruhel atıru.

Meftûkatin bi abiyril miski zâkiyeten,
Min tıybihâ eracür rıdvâni yenteşiru.

Addel hasâ ves serâ ver remli yetbeuhâ,
Necmüs semâi ve nebtül ardı vel mederu.

Ve adde mâ havetil eşcâru min verakın,
Ve küllü harfin ğadâ yütlâ ve yüstetaru.

Ve adde vezni mesâkıylil cibâli kezâ,
Yeliyhi katru cemiy’ıl mâi vel metaru.

Vet tayri vel vahşi vel esmâki mea neamin,
Yetlûhümül cinnü vel emlâkü vel beşeru.

Vez zerri ven nemli mea cemiy’ıl hübûbi kezâ,
Veş şa’ri ves sûfi vel eryâşi vel veberi.

Ve mâ ehâta bihil ılmül muhıytü ve mâ,
Cerâ bihil kalemül me’mûnu vel kaderu.

Ve adde ne’mâikellâtî menente bihâ,
Alel halâikı müz kânû ve müz huşirû.

Ve adde mikdârihis sâmillezî şerafet,
Bihin nebiyyûne vel emlâkü vefteharû.

Ve adde mâ kâne fil ekvâni yâ seyyidî,
Ve mâ yekûnü ilâ en tüb’ases suveru.

Fî külli tarfeti aynin yatrifûne bihâ,
Ehlüs semâvâti vel eradıyne ev yezeru.

Mil’es semâvâti vel eradıyne mea cebelin,
Vel ferşi vel arşi vel kürsiyyi ve mâ hasarû.

Mâ a’demallâhü mevcûden ve evcede ma’dûmen,
Salâten devâmen leyse tenhasıru.

Testağrikul adde mea cemiy’ıd dühûri kemâ,
Tühıytu bil haddi lâ tübkî ve lâ tezeru.

Lâ ğâyeten ventihâen yâ azıymü lehâ,
Ve lâ lehâ emedün yukdâ ve yüntezaru.

Meas selâmi kemâ kad merra min adedin,
Rabbî ve dâıfhümâ vel fadlü münteşiru.

Ve adde ad’âfi mâ kad merra min adedin,
Mea dı’fi ad’âfihî yâ men lehül kaderu.

Kemâ tühıbbü ve terdâ seyyidî ve kemâ,
Emartenâ en nüsalliye ente muktediru.

Ve küllü zâlike madrûbün bi hakkıke fî,
Enfâsi halkıke in kallû ve in kesirû.

Yâ rabbi vağfir li tâlîhâ ve sâmiıhâ,
Vel müslimîne cemîan eynemâ hadarû.

Ve vâlidînâ ve ehlînâ ve cîrâninâ,
Ve küllünâ seyyidî lil afvi müftekıru.

Ve kad etet bi zünûbin lâ ıdâde lehâ,
Lâkin afveke lâ tübkî ve lâ tezeru.

Vel hemmü an külli mâ ebğıyhi eşğalenî,
Ve kad etâ hâdıan vel kalbü münkesiru.

Ercûke yâ rabbi fid dârayni terhamünâ,
Bi câhi men fî yedeyhi sebbehal haceru.

Yâ rabbi a’zım lenâ ecran ve mağfiraten,
Lienne cûdeke bahrun leyse yenhasıru.

Ve kün latıyfen binâ fî külli nâziletin,
Lutfen cemiylen bihil ehvâlü tenhasiru.

Bil mustafal müctebâ hayrul enâmi ve men,
Celâleten nezelet fî medhıhis süveru.

Sümmes salâtü alel muhtâri mâ taleat,
Şemsün nehâri ve mâ kad şa’şeal kameru.

Sümmer rıdâ an ebî bekrin haliyfetihî,
Mâ kâme min ba’dihî lid diyni yentesıru.

Ve an ebî hafsıl fârûkı sâhıbihî,
Min kavlihil faslü fî ahkâmihî umeru.

Ve cüd li osmâne zin nûrayni men kemület,
Lehül mehâsinü fid dârayni vez zaferu.

Kezâ aliyyün mea ibneyhi ve ümmihimâ,
Ehlül abâi kemâ kad câenal haberu.

Sa’dün Seıydünübnü avfin Talhatü ve Ebû,
Ubeydete ve Zübeyru sâdetül ğuraru.

Vel âlü ves sahbü vel etbâu kâtıbeten,
Mâ cenne leylüd deyâcî ev bedes seharu

Anlamı:
Ey Rabbim! Salat eyle kabilesi Muzar olan seçkin Nebiye,
İsimleri zikrolunan enbiya ve resullerin hepsine.

Ey Rabbim! Salat eyle hidayet eden Nebiye ve ümmetine, İslamı gizlilikten kurtarıp dünyaya neşreden ashabının hepsine.

(O sahabe ki) Nebi ile cihat edip Allah yolunda çalıştılar,
(Kimisi) hicret ederek, (kimi de fakir muhacirleri yurtlarında) barındırarak Resulüne yardım ettiler.

Beyan ederek farz ile sünneti, Allah için birlik oldular,
Allah’ın dinine sarılıp zafer kazandılar.

(Onlara olsun) en pak, en üstün ve en şerefli salatın,
Ki o salatın mis kokusu doldurur kainatın.

(O salatın) mayası misk kokusuyla yoğrulmuş ki (Allah-u Tealanın rahmetini) artırır,
Onun hoş rayihasından rıza kokusu yayılır.

(Salat olsun) çakıl taşları, topraklar ve kumlar kadar,
Gökteki yıldızlar, yerdeki bitkiler ve tepeler kadar.

(Salat olsun) ağaçların yaprakları adedince,
Okunup yazılan bütün harfler adedince.

(Salat olsun) dağların o hesapsız ağırlığı kadar,
Devamında da bütün su damlaları ve yağmurlar kadar.

(Salat olsun) kuşlar, balıklar ve hayvanlar adedince,
Bunların peşine cinler, melekler ve insanlar adedince.

(Salat olsun) zerreler ve tanelerle beraber karıncalar kadar,
Saçlar, yünlerle tüyler ve kıllar kadar.

(Salat olsun) Mevla’nın her şeyi kuşatan ilminin kapladıkları kadar,
(Levh-i Mahfuz’da) görevli kalemin yazdığı kaderler kadar.

(Salat olsun) kendileriyle ihsan ettiğin nimetler adedinde,
(Ki o nimetleri ihsan ettin) mahlukatına, var oldukları günde ve diriltilecekleri günde.

Salat olsun Efendimize, miktarınca o yüce kadr-i kıymeti,
Ki onunla şerefyab olup nebiler ve melekler iftihar etti.

(Salat eyle) ey dayanağım! Alemlerde mevcut olanlar adedince,
Mahlukatın diriltileceği güne kadar da yaratılacaklar adedince.

(Salat olsun) her göz açıp kapayıncaya kadar ki göz açıp kapar,
Semalarda ve yerlerde yaşayanlar veya göz kırpar.

(Salat olsun) göklerle yerler dahi dağlar dolusu kadar,
Arş-u Ferş’in ve Kürsî’nin kapladıkları kadar.

Allah’ın yokları var etmesi ve varları yok etmesi kadar,
(O Habibe) sınırsız ve hep devam eden salatlar.

(O salat ki) bütün zamanlarla beraber sayıları kaplasın,
Öyle ki bütün (salat) sınırlarını kuşatsın da dışında kalan (bir salat) olmasın, tükenmesin.

Ey Azim! O salatın sonu ve bitişi olmasın,
Sayılacak ve bitecek bir nihayeti de olmasın.

Geçen salatların sayısı kadar da eyle selamını,
Rabbim! O salat ve selamları çoğalt da arttır ikramını.

Geride geçen salatların katları sayısınca,
Ey kudret sahibi! (Salat eyle) katlarının da katlarınca.

Ey Efendim! (Salat eyle) razı olup sevdiğin gibi,
Ey güç sahibi! Bize salat etmemizi emrettiğin gibi.

Senin hakkına yemin olsun ki bu salat ve selamların katlansın hepsiyle,
Az ve çok (olmak üzere bütün) mahlukatının nefesleriyle.

Ey Rabbim! Mağfiret et okuyanı ve dinleyeni,
Her nerede olurlarsa bütün Müslümanların hepsini.

(Mağfiretini bahşet) ana babamıza, ailemize ve komşumuza,
Ey Efendim! Hepimiz muhtacız Senin affına.

Muhakkak (huzuruna) getirdim bunca günahı,
Ama Senin affın bizi yalnız bırakmaz, baki kılmaz (hiçbir günahı).

Hüznüm beni (Senden başkasıyla) meşgul eden isteklerim,
Elbette boynu bükük ve kalbi kırık olarak (huzuruna) geldim.

Rabbim! Dileriz Senden iki cihanda bize rahmet edesin,
Hürmetine ellerinde taşlar tesbih eden (Habib)in.

Rabbim! Bizim için bol olsun affın ve mükafatın,
Zira sonu olmayan bir denizdir Senin rahmetin.

Her sıkıntımızda bizim için ol lütufkar,
O hoş olan lütfunla ki onunla yok olur sıkıntılar.

Mahlukatın en hayırlısı seçilmiş Mustafan hürmetine,
Medhini yüceltmek için sureler inen (Habibin) hürmetine.

Sonra da salat et seçilmiş (Nebiy)e, doğdukça
Gündüzün güneşi ve ay ışıldadıkça.

(Rabbim!) Ebû Bekr’den razı ol ki o hem halifesi,
Habibinden sonra dininin yardımcısı.

Razı ol arkadaşı Ebû Hafs (künyesiyle) Faruk’tan,
Ömer’di o, ayırırdı sözleri hükümlerinde yanlışı doğrudan.

Osman-ı Zi’n-Nûreyn’e ihsan eyle ki hazır oldu,
Onun için iki cihan ki güzellik ve zafer dolu.

(Razı ol) Ali ile iki oğlundan ve onların annesinden,
Abâ ehli onlardır bize gelen haberden.

Sad, Saîd dahi İbnü Avf ile Talha (Hazretleri),
Ebû Ubeyde ve Zübeyr ki (kainatın) nurlu efendileri.

Razı ol Hamza ve Abbas efendilerimizden,
Onların kıymetli soyları da başkadır herkesten.

(Razı ol) hepsinden âl-i ashâbın ve ona uyanların,
Karardıkça gecelerin, aydınlandıkça gündüzlerin.

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar