Aşkın Perdelerinde
| |
Ben öyle birine bağlandım ki aşkı yirmi hacca bedeldir
öyle âşık oldum ki ona, kime âşık olduğumu bile bilemedim,
Gözlerim bakmadı yüzünün güzelliğine
Kulaklarım birşey duymadı, dayanamadı sesine
Diri olan Tanrı katından bir şimşek görülünceye dek
Beni bir günlük nimete, yüzyıllık çileye boğdu.
**
Ben öyle birine âşık oldum ki sevgisi nerden bilmiyorum,
Bilmiyorum diyen kim onu da bilmiyorum
Şaşırıp kaldım, düşünceler sardı beni
Hayretler içinde kaldım, şaşkına döndüm
Yirmi kez hac ettikten sonra farkettim
Sırrınım kucakladığı bir aşkı terennüm ettim
Kimi seviyordum, tanımıyordum, adını bile bilmiyordum
Kimdi bu göğsümü daraltan bilmiyordum
Örtüsünü kaldırıp gösterinceye dek yüzünü
Geceleyin dolunay ışığıyla parlayan bulut gibi yüzünü
Sordum onlara: Kim bu?
Safça dediler bana, yürekten gelen
Saf bir niyetle: Bu gönüldür, kardeşimin kızı
Bunun üzerine tekbir getirdim,
“Allah en büyüktür” dedim onun için aşkla
Onun yanında geçirdiğim gece Kadir Gecesi'ni bile aştı.
**
Sana duyduğum aşkın etkisiyle söylüyorum
Sevgilisi kendisine “Söyle bana” diyenin sözünü
Şam’a girince karıştı aldım
Görmedim bir âşık, aşkı benimki gibi olan
Aşığım ama kime âşık olduğumu bilmiyorum
Beni Yaratana mı yoksa benim gibi birine mi
Kulaklarım duymadı onun hakkında hiçbir söz
Acaba bizden başka, daha önce, bir âşık söyledi mi böyle söz?
Dolaştım Allah’ın beldelerini, Doğu’daki Batı’daki
Belki bulurum diye bana uygun birini
Gördüm yalnızca tek bir sevgili o zaman
Gölge gibi gitmek gerekiyordu onun ardından
Ey Tanrım, kalbim aşkla doldu dedim
Bakın şu halime, şu perişanlığıma, ne yapacağımı bilemedim
Aşk tellalı înledi o zaman bana arkamdan
Dedi: “Ey zavallı, düşmüşsün sen bilgisizlik deryasına
öyleyse gel dinle, işit sönümü öğren bilgelik sırrımı
Çünkü ben yedi ilmin, on ilmin, sonra elli ilmin ehliyim
Dahası bir erdem eriyim ben
Kavuşursun bana eğer onlardan ikisini öğretisen
O zaman görünür size çok güzel bir kare şekil
Tamamen uygun oradaki kavuşmaya ve ayrılığa
Tıpkı açık seçik Allah adına benzer gibi onun adı
Asıl suretinde oluşmuş sevgilimin adı
Sevgilinin adı işte bu, sen bilmesen de
Geliyor bu, cimriliğe yaklaşan bir ilimden
Anlayış sahibiysen eğer başka bir şey düşünme,
Herşeyi kendinde toplayan kareyi üç katına çıkartmaktan başka
Çünkü onun üçlenmesi demek tapınak demektir
Kutsal Kitap demektir
O’nun öyle bir güzelliği var ki benim yoksulluğuma delildir
O bir tapmaktır benim için, varlığımın varlığı için
Macid Tanrı için
O tapınağın iki ehli var:
Biri Tanrı, biri benim özüm, hem iyilik hem özveri için
O’nun ilki bir harftir yedili
Ki aşar fasıl harflerinden öteki altı harfi
**
“Hayalin gözlerimde, sözlerin dilimde
Taht kutmuşsun kalbimde, neden kayboluyorsun öyleyse?"
**
“Sevgilimden uzaklaşıyorum, bu kez kavuşma arzusu tüketiyor beni
Ona kavuşuyorum, iyileşemiyorum, o varken de yokken de özlüyorum
Onunla karşılaşınca ummadığım şeyler geliyor başıma
Şifa bulacağım yerde yeni bir dert geliyor başıma
Çünkü ben onunla karşılaştığım daha ilk anda
Güzelliği devamlı artan birini görüyorum karşımda
Bir vecd gerekli ki olsun durağımız
Altınca güzelliğinden uyumlu beraberliğimiz"
**
Aşk içindeyken Zeyneb’e şaştım kaldım
Onun dışında bize bir yol gözükmedi
Beni baştan ayağa yakıp yandıranın nuru
Tecelli edince, karanlıklar birden dağıldı
Büyük bir sevgiyle ona adadım kendimi
Fakat aşk bu ya, müthiş sarsıyor insanı
Aşkın etkisi ve arzunun cezbesi arasında
Kim bulabilir bir dinlenme anı.
**
Allah’ın bana verdiği rahmete şaştım kaldım
Umarım siz de şaşar kalırsınız
Sevme zamanı varolma zamanıdır
Kavuşma zamanıdır, yiyiniz içiniz
Peki o büyük aşk nerde, o unutulmaz dert?
O büyük tutku?
Kafanız karışmadı mı, aklınız nerde?
Giysisi tertemiz sevgili öylesine örtülü ki
Hiç kimseye, hiçbir şeye benzetilemez ki o.
**
“Sevginin gayesi kavuşturmaktır insanda,
Bir teni bir tenle…”
**
Senden başkasına olan sevgim bakışla doğuyor
Ancak senin sevgilidir ki konuşmayla doğuyor
Allah biliyor ya, sevgili hakkında hiçbir şey bilmiyorum
Oysa onun için, insanlar arasında bir dost, bir sevgili demiyor
Arzum yalnız kalmaktır onunla onu elde etmek için
Arzum onun bakmasıdır gözlerimin içine derin derin.
**
Varlığım sevgilimin peşinde tükendi gitti
Gözlerim ona bakamaz oldu
Bir gün ona bakacak olsa gözlerim
Kurbanı olur ölürüm o huri güzelin
Onu görünce birden bire
Takıldım o güzel gözlerine
Sabaha kadar bütün gecem büyülü geçti
âşık oldum birden, mecnuna döndüm seher vakti
Ah! ihtiyattan doğan sakıncalar!
Keşke tedbirim koruyabilse beni Kaza ve kaderin hükmünden
Oysa tam tersine aşk deryasına düşürüyor beni
Ey Tanrım, kim bu güzel varlık? Aşkıyla yaktı beni
Bu utangaç güzelin güzelliği
Ey güzelliği ceylan güzelliği olan sevgili
Aşk şarabıyla gideriyorsun susuzluğumu
Dik dik baksan ya da şefkatli gözlerle ne çıkar
insanın aklını başından alıyorsun sen
Karanlık içinde parlayan bir yıldızsın sen
Senin aşkından dağılıyor kara bulutlar
Nefesi benziyor misk kokusuna
Ki dağıtıyor çok tatlı çok hoş bir koku
Sanki o bir kuşluk güneşi
Sanki o parlıyor gökte gümüş rengi ay gibi
Aydınlanınca hava o görünüyor ilk kez
Ağaran şafakta sabah ışığı oluyor sanki o
Onu kaybeder kararınca hava
O güzelin kara saçlarına benzeyen karanlıkta
Ey sen karanlık gecede parlayan ay
Gel yanıma, yak bütün varlığımı, aydınlat gönlümü
Işıklarla doldur gözlerimi ki seni göreyim
Çünkü bana kalan yalnızca gözlerimdir benim
Duyduğum aşk cazibesinin gerçek temeli
Sesini duyuşumdan ileri geliyor yüreklendiriyor beni.
Gene aynı konuda şu dizeleri söylüyorum:
Kulağım âşık gözüm âşık
Bakışlar ve duyuşlar arasındaki aşk ne kadar farklı
Kulağım âşık oldu sevgilimin sözlerine
Gözüm âşık oldu sevgilimin gözlerine
Gelirse sevgili bir gün, göz görür âşık olur
Doyamaz sevgiliye bakmaya bakışıyla mutlu olur
Kulak dinler mest olur gelirse sevgili bir gün güzellik suretinde
Başka şey duymaz Zeyneb'e âşık olur
Tuhaf ama Zeynep’te bir oldu
işitme ve görme duyusu.
**
Aşkından mecnuna dönmüş kişi sürekli yakınmakta
Ayrılıktan, sevgilisinden uzakta kalmaktan
Bense, tam tersine çok uzağım böyle yakınmaktan
Çünkü sevgilim her an hayalimde, her an yanımda
Doğrusu, sevgilim benden doğmakta, bende kalmakta
Öyleyse “Bana ne oldu? Bana ne oldu?" demek niye?
**
“Bu insanların hepsi Cehennem korkusuyla ibadet ediyorlar
Ateşten kurtuluşu büyük mutluluk sayıyorlar,
Oysa bende ne Cennet ne de Cehennem düşüncesi var,
Çünkü istemiyorum ben aşkıma olsun bir karşılık."
**
“Eğer bu aşkta bir vuslat bulmasaydım
Evimi barkımı atardım ateşe
Acının hüküm sürdüğü bu cehennemi yerde
Sabah akşam uyandırırdım ev halkımda, ailemde
Büyük bir heyecan, gözyaşlarımla
Ey müşrikler gelin öyleyse, ağlayın bana
Ben aciz bir kulum ama sevdim Yüce Mevla’yı
iddiamda sadık olmasaydım
Çetin bir azaba çarpıtırdım”
**
“Ayrılık acısıyla dağladın kalbimi
Görmedim bir şey ayrılıktan daha acı daha yakıcı
Ayrılık yetti bizi birbirimizden ayırmaya
Nice zamandır korkuyordum başımıza gelmesinden.”
**
“Bir sır söylediler ona, o da bilerek açığa vurdu o sırrı
Yaşadığı müddetçe varlık vermediler ona hiçbir sır
Ve uzaklaştılar ondan. O ise, mutlu olamadı yanlarında
Kıyıda köşede bıraktılar onu, dost olmak şöyle dursun,
Sırlarını yayan birini dost bilmezler zira
Sevgileri ne denli uzak, ne denli uzak böyle davranışlardan.”
**
“Ben Seni iki aşkla seviyorum: işte tutkum, aşkım böyle.
Çünkü layıksın buna sen, öylesine güzelsin!
Sana olan sevgimi nasıl anlatayım ki?
Aşkınla öyle geçmişim ki kendimden
Senden başkasını görmüyor gözüm
Kime dostsun Sen kime değilsin, nerden bileyim
Kaldır aradaki perdeyi ki Seni göreyim
Öyle de olsa böyle de olsa hamd, övgü bana değil
Hamd, övgü Sana, öyle de olsa böyle de olsa!"
**
"Ey gönüller Sultanı Sevgili, Senden başka kimim var ki benim
Acı bana bugün, kapma geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Tek dileğim Sensin! Sevincim, arzum neşemsin!
Razı değil Senden başkasını sevmeye gönlüm
Ey güvendiğim Sevgilim! Efendim! Sultanım!
Aşkım uzadıkça uzadı, kavuşmak ne zaman nasib olacak
Benim arzum nimetler de değil cennetteki,
Ne var ki Seni göreyim diye istiyorum cenneti. ”
İlahi Aşk/İbn-i Ârabi
« Prev Post
Next Post »
Yorumlar
Yorum Gönder