Print Friendly and PDF

Sevgi Bir Yere Gelince

|

Kalp çekirdeğinde  o şekilde zuhur ettiğinde “hubb” diye
adlandırılan bu sevgi insanı bütünüyle kuşatır; sevgiliden başka hiçbir şeyi
gözü görmeyecek derecede insanı kör eder. Bu hakikat, insan vücudunun bütün
organlarına, bütün duyularına, ve ruhuna işler; damarlarındaki kan gibi her
yerinde deveran eder, insanın eti olur; vücudunun bütün mafsallarına girer;
bedeninin
ve ruhunun bütün parçalarını etkileyerek, insanın varlığıyla özdeş olur, öyle
ki insanda artık ondan başka bir şeye yer kalmaz. Bu noktaya geldiğinde, bu
dereceye ulaştığında ise, insan başkasıyla konuşurken bile, sevgilisiyle
konuşur, başkasından bir şey duysa, sevgilisinden duymuş olur; her neye baksa,
sevgilisine bakar gibi olur; gördüğü her şeyde sevgilisinin suretini görür;
herhangi bir şey görse,





“Bu O’dur!” der. İşte o zaman bu
sevgi "ili" diye adlandırılır.           .





Kur’an’da hikaye edildiği gibi,
Züleyha buna yakalanmıştı.





Bir gün, damarını kesti; kanı
yere damladı ve toprağın üstüne “Yusuf! Yusuf!” diye yazdı defalarca. Çünkü
sevgilisinin adını anma, damarlarındaki kana karışmıştı. Aynı şekilde, Hallaç
hakkında da buna benzer şöyle bir şey anlatılır: Kesilen organlarından akan
kanla toprağın üstüne “Allah! Allah!” diye yazılmıştı, bunun üzerine, Allah
O’na rahmet etsin, şu dizeleri söylemişti.





“Uzuvlarım kesilmiş,
mafsallarım sökülmüş, ne çıkar!





Her birinde Senin Adın anılır
Rabbim! Senin Adın yazılır!”





İşte, bu durum, bu baptandır. Bu
tür bir sevgiye yakalananlar gerçek “âşıklar” dır. Onlar bu sevgide helâk
olmak, yok olmak istemişlerdir. Böyle bir yok oluşu istemeye “gârâm”, yani,
aşkın hakimiyeti altına fiilen girme, denir. Sevenlerin niteliklerini
anlatırken, inşallah bu konuyu ele alıp inceleyeceğiz





İlahi Aşk/İbni Ârabi


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar