Print Friendly and PDF

Beş Latife Aşk yolunda

|





https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2015/11/vucudumuzdaki_manevi_merkezler21-702x336.jpg




Letâif-i hamse en dışta kalp, en içte ahfâ olmak üzere
tasavvur edilir. Kalp latifesinin bedenle yani maddî âlemle, ahfâ latifesinin
Cenâb-ı Hak’la irtibatı bulunduğunu, kalbin bir yönünün maddî âleme, bir
yanının ulvî âleme dönük olduğunu düşünen bazı şeyhlere göre bu beş latife
arasında zâhir-bâtın ilişkisi vardır. Dıştaki içtekinin zâhiri, içteki
dıştakinin bâtını ve hakikatidir. Bu görüşte olanlara göre her latife
diğerinden farklıdır, yani latifeler arasında farklılık özdedir. Öte yandan
letâif-i hamsenin aynı latifenin mertebelere göre değişen isimleri olduğu, bazı
mertebelerde ona kalp, beşerî kayıtlardan kurtulup saf olduğunda ruh, saflık
artınca sır, daha da olgunlaşınca hafî dendiğini, letâifte öz itibariyle
farklılık bulunmadığını söyleyenler de vardır. Çoğunluğun görüşü de budur.





Sâlik seyrüsülûke kalp latifesinden başlar. Kalp, arş ve
levh-i mahfûzun insan bedenindeki mukabili olarak kabul edilir. Kalp latifesi
zikrinde sâlike teveccüh, istiğfar ve salâtüselâmdan sonra 3000 defa ism-i
celâli (Allah) zikretmesi telkin edilir. Sâlik, kalbinde bu latifenin nuru olan
sarı nur tecelli edinceye kadar ism-i celâli zikretmeye devam eder. Kalbi
kendiliğinden zikreder hale gelince sâlike ruh latifesinin zikri telkin edilir.
Zikrin tesiriyle kalbin bu ilâhî tecelliye mazhar olmasına “veled-i kalb” veya
“vilâdet-i sânî” adı verilir.





Sâlik, ruh latifesinin kendisine tarif edilen yerine
teveccüh ederek kalp latifesine ait ism-i celâli 3000 defa zikrettikten sonra
ruh latifesi için de 500 defa zikreder. Bu latifenin kırmızı renkteki nuru sâlikin
ruhunu kaplayınca sâlik ruhunu zikirden alıkoyamaz hale gelir. Bu mertebede
mürşid sâlike sır latifesinin zikrini telkin eder.





Kalp ve ruh latifesinin zikirlerini yapan sâlik, müşahede
makamı olan sır latifesinin mahalline teveccüh ederek bu latifenin beyaz olan
nuru zuhur edinceye kadar yine 500 defa ism-i celâli zikreder. Daha sonra
teveccühü rubûbiyyet tecellilerinin mahalli olan hafî latifesine intikal
ettirilen sâlik, önceki latifelerin zikriyle birlikte 500 defa ism-i celâli
hafî zikri için ifa eder. Bu latifenin siyah nuru sâlikte zuhur edince ahfâ
latifesinin zikri kendisine telkin edilir. Cenâb-ı Hakk’ın bütün isim ve
sıfatlarının tecelli ettiği ahfâ mertebesinde sâlik önceki bütün latifeler için
zikrettikten sonra ahfâ mahalline teveccüh ederek ism-i celâli 500 defa da bu
latife için ahfânın yeşil nuru zuhur ve diğer bütün latifeler kendiliğinden
zikreder hale gelinceye kadar zikre devam eder.





Kalp latifesinin zikrini tamamlayan sâlikin Hz. Âdem’in kademi üzere olduğu, ruh latifesinde Hz. Nûh ve İbrâhim’in, sır latifesinde Hz. Mûsâ’nın, hafî latifesinde Hz. Îsâ’nın, latifelerin en latifi olan ahfâda ise Hz. Peygamber’in kademi üzere bulunduğu, yani onların velâyet makamına ulaştığı kabul edilir.





Emir âleminin ruhanî latifelerinin zikri olan letâif-i hamseyi tamamlayan sâlike daha sonra letâif-i nefs, letâif-i kül ve nefy ü isbat zikirleri öğretilir.


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar

Yorumlar